BM Çocuklara Yardım Fonu UNICEF, dünya genelinde yaklaşık 2 milyar çocuğun zehirli hava soluduğu uyarısında bulundu. 300 milyon çocuk ise, standardın 6 kat fazlası kirliliğe maruz kalıyor.
UNICEF tarafından yayımlanan raporda, 2 milyar çocuğun üçte birinin Hindistan ve komşu ülkelerde yaşadığı belirtildi.
Raporda, dünya genelinde zehirli hava soluyan 2 milyar çocuğun, büyük bir kısmı Hindistan'ın kuzeyinde olmak üzere 620 milyonunun Güney Asya'da, 520 milyonunun Afrika'da, 450 milyonunun Doğu Asya'da yaşadığı vurgulandı.
Bu çocuklardan 300 milyonunun Dünya Sağlık Örgütü'nün belirlediği standardın 6 kat fazlası kirliliğe maruz kaldığına dikkat çekildi.
Beyin ve bağışıklık sistemleri hala gelişmekte ve zayıf olan çocukların, yetişkinlerden iki kat daha hızlı soluyarak vücut ağırlıklarına oranla daha fazla hava aldığı ifade edilen raporda, bu şekilde çocukların çok daha fazla kirliliğe maruz kaldığı vurgulandı.
600 BİN ÇOCUK HAVA KİRLİLİĞİ KURBANI
UNICEF İcra Direktörü Anthony Lake, her yıl dünya genelinde 5 yaşından küçük 600 bin çocuğun hava kirliliğine bağlı rahatsızlıklar nedeniyle hayatını kaybettiğini ifade etti.
Lake, milyonlarca çocuğun da dirençlerini düşüren, fiziksel ve bilişsel gelişimlerini etkileyen solunum yolu hastalıkları çektiğini belirtti.
31 Ekim 2016 Pazartesi
İkinci vatandaşlık ararken tuzağa düşmeyin
İkinci ülke vatandaşlığı birçok insanın hayali. Ancak "Vatandaşlık almak çok kolay" şeklindeki kampanyalarla tuzak kurulabiliyor. İşte ikinci vatandaşlık için izlemeniz gereken yol.
Vize kolaylığı ve vergi avantajı nedeniyle tercih edilen ikinci ülke vatandaşlığında tuzağa düşebilirsiniz. "Portekiz'den vatandaşlık almak çok kolay" şeklindeki söylemlere dikkat edilmemesi gerektiğini belirten Henley&Partners Türkiye Direktörü Tolga Habalı, 'oturum yolu ile vatandaşlık' almak isteyenlerin nasıl bir yol izlemesi gerektiğini anlattı.
NE YAPMALISINIZ?
Örneğin Portekiz Altın Vize Programı (PGRP) şu şekilde işliyor.
EN AZ 500 BİN EURO YATIRIM
Yatırım şartlarına bakıldığında Portekiz’de en çok iki yöntem tercih ediliyor. Bunlardan birincisi 500 bin euro gayrimenkul yatırımı, diğeri 1 milyon euro finansal yatırım.
YILDA ORTALAMA 7 GÜN KALMA ZORUNLULUĞU
Bu ülkede oturum izni sürekli değil. Bu hak yatırımın devamına bağlı olarak ve yılda ortalama 7 gün Portekiz’de bulunma zorunluluğunu yerine getirerek ilk sene sonunda ve sonrasında her iki senede bir yapılacak yenilemelerle devam ettiriliyor.
7 GÜN KANDIRMACASINA DİKKAT
5 yıl sonunda sürekli oturum hakkı kanunda belirtilen şartlarla elde edilebiliyor. 6 yıl kanuni oturum sonrasında belirtilen şartlar çerçevesinde ve Portekizce bilgisiyle vatandaşlık başvuru hakkı doğabiliyor. PGRP yatırımcılara yılda bir hafta Portekiz’de geçirerek 6 sene kanuni oturum hakkı veriyor. Oysa vatandaşlık için açılan duyurularda "PGRP ile yılda ortalama 7 gün Portekiz’de geçirilerek vatandaşlık alınabileceği" belirtiliyor.
VATANDAŞLIK ALMADA DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR
Vatandaşlık programlarında karşınıza çıkan ancak yanıltıcı olan söylemlerden bazıları şöyle:
Kanada’da yatırım yoluyla vatandaşlık alınabileceği
Kanada’da yaşıyormuş gibi yapılarak oturum zorunluluğunun yerine getirilebileceği
ABD’de yatırımcı vizesinde yatırım garantisi ve hükümet onayı olduğu
ABD’de hiç yaşamadan yatırımcı vizesinden faydalanılabileceği ve bu hakkın sürdürülebileceği
Portekiz’de yılda sadece 7 gün geçirilerek 6 yıl sonra vatandaşlık alınabileceği
Karayipler’de 1-2 ayda pasaport alınabileceği
Vize kolaylığı ve vergi avantajı nedeniyle tercih edilen ikinci ülke vatandaşlığında tuzağa düşebilirsiniz. "Portekiz'den vatandaşlık almak çok kolay" şeklindeki söylemlere dikkat edilmemesi gerektiğini belirten Henley&Partners Türkiye Direktörü Tolga Habalı, 'oturum yolu ile vatandaşlık' almak isteyenlerin nasıl bir yol izlemesi gerektiğini anlattı.
NE YAPMALISINIZ?
Örneğin Portekiz Altın Vize Programı (PGRP) şu şekilde işliyor.
EN AZ 500 BİN EURO YATIRIM
Yatırım şartlarına bakıldığında Portekiz’de en çok iki yöntem tercih ediliyor. Bunlardan birincisi 500 bin euro gayrimenkul yatırımı, diğeri 1 milyon euro finansal yatırım.
YILDA ORTALAMA 7 GÜN KALMA ZORUNLULUĞU
Bu ülkede oturum izni sürekli değil. Bu hak yatırımın devamına bağlı olarak ve yılda ortalama 7 gün Portekiz’de bulunma zorunluluğunu yerine getirerek ilk sene sonunda ve sonrasında her iki senede bir yapılacak yenilemelerle devam ettiriliyor.
7 GÜN KANDIRMACASINA DİKKAT
5 yıl sonunda sürekli oturum hakkı kanunda belirtilen şartlarla elde edilebiliyor. 6 yıl kanuni oturum sonrasında belirtilen şartlar çerçevesinde ve Portekizce bilgisiyle vatandaşlık başvuru hakkı doğabiliyor. PGRP yatırımcılara yılda bir hafta Portekiz’de geçirerek 6 sene kanuni oturum hakkı veriyor. Oysa vatandaşlık için açılan duyurularda "PGRP ile yılda ortalama 7 gün Portekiz’de geçirilerek vatandaşlık alınabileceği" belirtiliyor.
VATANDAŞLIK ALMADA DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR
Vatandaşlık programlarında karşınıza çıkan ancak yanıltıcı olan söylemlerden bazıları şöyle:
Kanada’da yatırım yoluyla vatandaşlık alınabileceği
Kanada’da yaşıyormuş gibi yapılarak oturum zorunluluğunun yerine getirilebileceği
ABD’de yatırımcı vizesinde yatırım garantisi ve hükümet onayı olduğu
ABD’de hiç yaşamadan yatırımcı vizesinden faydalanılabileceği ve bu hakkın sürdürülebileceği
Portekiz’de yılda sadece 7 gün geçirilerek 6 yıl sonra vatandaşlık alınabileceği
Karayipler’de 1-2 ayda pasaport alınabileceği
Yargıtay'dan kıdem tazminatı kararı
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, evlenmeden 10 gün önce işyerinden istifa eden kadına kıdem tazminatı ödenmesine hükmeden yerel mahkeme kararını bozdu.
Sakarya'da evlilik hazırlığı yapan bir kadın işçi, 3 yıldır çalıştığı iyerine dilekçe vererek, evleneceği gerekçesiyle iş akdinin feshedilmesini ve kıdem tazminatının ödenmesini istedi.
Şirket ise İş Kanununa göre, "kadın işçilerin evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi rızası ile hizmet akdini sona erdirmesi durumunda" kıdem tazminatı almaya hak kazanacaklarının hükme bağlandığına işaret ederek, evlenmeden 10 gün önce iş akdini fesheden kadın işçiye tazminat vermedi.
İşçi ise evlilik nedeniyle iş akdinin feshedilmesinden kaynaklanan kıdem ve ihbar tazminatı alacağının kendisine ödenmesi istemiyle dava açtı.
Sakarya İş Mahkemesi, davayı kabul ederek, kadına tazminat ödenmesine karar verdi. Yerel mahkemenin kararında, "Davacı kadının evlilik nedeniyle iş akdini feshettiğinin anlaşıldığı, davacının evlendiği tarih ile iş akdinin feshine ilişkin dilekçeyi verdiği tarih arasında on günlük bir süre bulunduğu, davacının evleneceği için işi bırakacağını daha önce davalı şirkete bildirdiği, bu nedenle davacının fesih tarihinden on gün sonra evlenmiş olmasının tazminat alamayacağı anlamına gelmeyeceği" belirtildi.
Daire kararı bozdu
Şirketin kararı temyiz etmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin kararını bozdu.
Dairenin kararında, İş Kanununda, kadın işçinin evlendiği tarihten itibaren bir yıl içinde evlilik sebebiyle kıdem tazminatına hak kazanabilecek şekilde iş akdini feshedebileceğinin hükme bağlandığı belirtildi.
Kararda, kadın işçinin evlilik sebebiyle fesih hakkının, evlilik tarihinden itibaren başlayacağı, bu hakkın sadece kadın eşe tanındığı, resmi evlilik işleminin tamamlanmasından itibaren bir yıl içinde kullanılması gerektiği ifade edildi.
Kadın işçinin evlilik öncesinde bu hakkını kullanmasının mümkün olmadığı vurgulanan kararda, "Kadın işçinin yasanın tanıdığı fesih hakkını kullanması halinde, kıdem tazminatı talep hakkı doğar. Feshin işverence kabul edilmesi gerekmez" denildi.
"Kadın işçi evlilik nedeniyle feshin ardından başka bir işte çalışabilir"
Evliliğin kadına yüklediği toplumsal sorumluluğun bir gereği olarak yasada belirtilen fesih hakkının tanındığına değinilen karada, şu tespitler yapıldı:
"Çalışma hayatının evlilikle birlikte gereği gibi yürütülemeyeceği düşüncesi, aile birliğinin korunması ve kadının aile ile ilgili görevleri, yasa koyucuyu bu doğrultuda bir düzenlemeye yöneltmiştir. Bununla birlikte Anayasal temeli olan çalışma hak ve hürriyetinin ortadan kaldırılması düşünülemez. Kadın işçinin evlilik nedenine bağlı feshinin ardından kısa bir süre sonra yeniden çalışmasının gerekleri ortaya çıkmış olabilir. Hatta kadın işçi evlilik nedenine dayalı feshin ardından ara vermeksizin başka bir iş yerinde çalışmaya başlayabilir ve bu durum evliliğin kadına yüklediği görevlerin yerine getirilmesi noktasında daha olumlu sonuçlar doğurabilir."
Somut olayda, davacının evlilik nedeniyle ancak henüz resmi evlilik işlemi yapılmadan iş sözleşmesini feshettiği hatırlatılan kararda, yasa hükmü uyarınca resmi evlilik işlemi yapılmadan bu hakkın kullanılamayacağının altı çizildi.
Kararda, bu nedenle davacının kıdem tazminatına hak kazanamayacağı ve davanın reddedilmesi gerektiği kaydedildi.
Yerel mahkemenin ilk kararında direnmesi üzerine dosya Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna geldi.
Kurul, yerel mahkemenin direnme kararını, daire kararı doğrultusunda bozarak, evlenmeden önce evlilik nedeniyle iş akdini fesheden kadının, kıdem tazminatına hak kazanmasının mümkün olmadığına karar verdi. cnntürk
Sakarya'da evlilik hazırlığı yapan bir kadın işçi, 3 yıldır çalıştığı iyerine dilekçe vererek, evleneceği gerekçesiyle iş akdinin feshedilmesini ve kıdem tazminatının ödenmesini istedi.
Şirket ise İş Kanununa göre, "kadın işçilerin evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi rızası ile hizmet akdini sona erdirmesi durumunda" kıdem tazminatı almaya hak kazanacaklarının hükme bağlandığına işaret ederek, evlenmeden 10 gün önce iş akdini fesheden kadın işçiye tazminat vermedi.
İşçi ise evlilik nedeniyle iş akdinin feshedilmesinden kaynaklanan kıdem ve ihbar tazminatı alacağının kendisine ödenmesi istemiyle dava açtı.
Sakarya İş Mahkemesi, davayı kabul ederek, kadına tazminat ödenmesine karar verdi. Yerel mahkemenin kararında, "Davacı kadının evlilik nedeniyle iş akdini feshettiğinin anlaşıldığı, davacının evlendiği tarih ile iş akdinin feshine ilişkin dilekçeyi verdiği tarih arasında on günlük bir süre bulunduğu, davacının evleneceği için işi bırakacağını daha önce davalı şirkete bildirdiği, bu nedenle davacının fesih tarihinden on gün sonra evlenmiş olmasının tazminat alamayacağı anlamına gelmeyeceği" belirtildi.
Daire kararı bozdu
Şirketin kararı temyiz etmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin kararını bozdu.
Dairenin kararında, İş Kanununda, kadın işçinin evlendiği tarihten itibaren bir yıl içinde evlilik sebebiyle kıdem tazminatına hak kazanabilecek şekilde iş akdini feshedebileceğinin hükme bağlandığı belirtildi.
Kararda, kadın işçinin evlilik sebebiyle fesih hakkının, evlilik tarihinden itibaren başlayacağı, bu hakkın sadece kadın eşe tanındığı, resmi evlilik işleminin tamamlanmasından itibaren bir yıl içinde kullanılması gerektiği ifade edildi.
Kadın işçinin evlilik öncesinde bu hakkını kullanmasının mümkün olmadığı vurgulanan kararda, "Kadın işçinin yasanın tanıdığı fesih hakkını kullanması halinde, kıdem tazminatı talep hakkı doğar. Feshin işverence kabul edilmesi gerekmez" denildi.
"Kadın işçi evlilik nedeniyle feshin ardından başka bir işte çalışabilir"
Evliliğin kadına yüklediği toplumsal sorumluluğun bir gereği olarak yasada belirtilen fesih hakkının tanındığına değinilen karada, şu tespitler yapıldı:
"Çalışma hayatının evlilikle birlikte gereği gibi yürütülemeyeceği düşüncesi, aile birliğinin korunması ve kadının aile ile ilgili görevleri, yasa koyucuyu bu doğrultuda bir düzenlemeye yöneltmiştir. Bununla birlikte Anayasal temeli olan çalışma hak ve hürriyetinin ortadan kaldırılması düşünülemez. Kadın işçinin evlilik nedenine bağlı feshinin ardından kısa bir süre sonra yeniden çalışmasının gerekleri ortaya çıkmış olabilir. Hatta kadın işçi evlilik nedenine dayalı feshin ardından ara vermeksizin başka bir iş yerinde çalışmaya başlayabilir ve bu durum evliliğin kadına yüklediği görevlerin yerine getirilmesi noktasında daha olumlu sonuçlar doğurabilir."
Somut olayda, davacının evlilik nedeniyle ancak henüz resmi evlilik işlemi yapılmadan iş sözleşmesini feshettiği hatırlatılan kararda, yasa hükmü uyarınca resmi evlilik işlemi yapılmadan bu hakkın kullanılamayacağının altı çizildi.
Kararda, bu nedenle davacının kıdem tazminatına hak kazanamayacağı ve davanın reddedilmesi gerektiği kaydedildi.
Yerel mahkemenin ilk kararında direnmesi üzerine dosya Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna geldi.
Kurul, yerel mahkemenin direnme kararını, daire kararı doğrultusunda bozarak, evlenmeden önce evlilik nedeniyle iş akdini fesheden kadının, kıdem tazminatına hak kazanmasının mümkün olmadığına karar verdi. cnntürk
Kamudan atılan kişilerden maaş istenmeyecek
Olağanüstü hal (OHAL) kapsamında çıkarılan kanun hükmünde kararnameler (KHK) ile kamudan atılan kişiler, fazla aldıkları maaşı iade etmek zorunda kalmayacak.
Resmi Gazete’de yayımlanan 675 sayılı KHK’da, FETÖ ve PKK ile bağlantılı oldukları gerekçesiyle kamudan atılan kişilerle ilgili önemli bir düzenlemeye yer verildi.Habertürk'te yera alan habere göre, önceki kararnamelerde, görevden atılan kişilerin, peşin aldıkları maaşlarının ayın geri kalan kısmına tekabül eden tutarı bağlı bulundukları kurumlara iade etmeleri öngörülmüştü.
cnntürk'ün haberine göre; Memurlar ayın 15’inden 15’ine maaş aldıkları için örneğin 28 Ağustos’ta kamudan atılanların geri kalan 15 günlük maaşı iade etmeleri gerekiyordu. Askeri öğrencilerin de aynı şekilde fazladan aldıkları harçlıkları iadeleri isteniyordu. Yayımlanan KHK ile bu uygulamadan vazgeçildi. OHAL kapsamındaki KHK’larla meslekten, kamu görevinden veya öğrencilikten atılanlar, ayın geri kalan kısmına karşılık gelen maaş ve diğer mali ve sosyal haklara ilişkin tutarları iade etmek zorunda kalmayacak.
Askeri öğrenciler ile öğretim üyesi yetiştirme programı kapsamındaki kişilerin mecburi hizmet yükümlülükleri ve mecburi hizmete bağlı borç yükümlülükleri ortadan kalkacak. Bunlardan alınmış olan borç yüklenme senetleri ve müteselsil kefalet senetlerinde yazılı tutarlar, talep ve tahsil edilmeyecek. Ancak, bu KHK’dan önce tahsil edilmiş aylık ve diğer mali sosyal haklara ilişkin tutarlar sahiplerine iade edilmeyecek.
Taşınmazlara el konulacak
20 Temmuz 2016 tarihinden sonra çıkarılan KHK’larla kapatılan özel okullar, dershaneler, özel öğrenci yurtları ve pansiyonların üzerinde bulunduğu; mülkiyeti kapatılan bu tesislerin sahibi gerçek veya tüzel kişilere ait taşınmazlarla ilgili de önemli bir karar alındı. Söz konusu taşınmazlardan 1 Ocak 2014 tarihinden sonra üçüncü kişilere devri yapılan ve kapatma tarihinde hâlâ üzerinde faaliyete devam edilen taşınmazlara devir işlemleri muvazaalı kabul edilerek el konulacak. Vakıflara ait olanlar Vakıflar Genel Müdürlüğü adına, diğerleri ise Hazine adına tapuya geçirilecek.
Sınır ötesinde görev yapan askere tazminat
676 sayılı KHK ile de Fırat Kalkanı harekâtı başta olmak üzere yabancı ülkelere gönderilen askerlere tazminat verilmesi öngörüldü. Buna göre; subay, astsubay, uzman jandarma, sivil memur, işçi, uzman erbaş ve sözleşmeli erbaş ve erlere 3 bin 730 liraya kadar; çavuş, onbaşı ve erlere ise bin 865 liraya kadar aylık tazminat ödenecek. Kime ne kadar tazminat ödeneceği, Milli Savunma Bakanlığı’nın teklifi ve Maliye Bakanlığı’nın görüşü üzerine Başbakan tarafından belirlenecek.
Resmi Gazete’de yayımlanan 675 sayılı KHK’da, FETÖ ve PKK ile bağlantılı oldukları gerekçesiyle kamudan atılan kişilerle ilgili önemli bir düzenlemeye yer verildi.Habertürk'te yera alan habere göre, önceki kararnamelerde, görevden atılan kişilerin, peşin aldıkları maaşlarının ayın geri kalan kısmına tekabül eden tutarı bağlı bulundukları kurumlara iade etmeleri öngörülmüştü.
cnntürk'ün haberine göre; Memurlar ayın 15’inden 15’ine maaş aldıkları için örneğin 28 Ağustos’ta kamudan atılanların geri kalan 15 günlük maaşı iade etmeleri gerekiyordu. Askeri öğrencilerin de aynı şekilde fazladan aldıkları harçlıkları iadeleri isteniyordu. Yayımlanan KHK ile bu uygulamadan vazgeçildi. OHAL kapsamındaki KHK’larla meslekten, kamu görevinden veya öğrencilikten atılanlar, ayın geri kalan kısmına karşılık gelen maaş ve diğer mali ve sosyal haklara ilişkin tutarları iade etmek zorunda kalmayacak.
Askeri öğrenciler ile öğretim üyesi yetiştirme programı kapsamındaki kişilerin mecburi hizmet yükümlülükleri ve mecburi hizmete bağlı borç yükümlülükleri ortadan kalkacak. Bunlardan alınmış olan borç yüklenme senetleri ve müteselsil kefalet senetlerinde yazılı tutarlar, talep ve tahsil edilmeyecek. Ancak, bu KHK’dan önce tahsil edilmiş aylık ve diğer mali sosyal haklara ilişkin tutarlar sahiplerine iade edilmeyecek.
Taşınmazlara el konulacak
20 Temmuz 2016 tarihinden sonra çıkarılan KHK’larla kapatılan özel okullar, dershaneler, özel öğrenci yurtları ve pansiyonların üzerinde bulunduğu; mülkiyeti kapatılan bu tesislerin sahibi gerçek veya tüzel kişilere ait taşınmazlarla ilgili de önemli bir karar alındı. Söz konusu taşınmazlardan 1 Ocak 2014 tarihinden sonra üçüncü kişilere devri yapılan ve kapatma tarihinde hâlâ üzerinde faaliyete devam edilen taşınmazlara devir işlemleri muvazaalı kabul edilerek el konulacak. Vakıflara ait olanlar Vakıflar Genel Müdürlüğü adına, diğerleri ise Hazine adına tapuya geçirilecek.
Sınır ötesinde görev yapan askere tazminat
676 sayılı KHK ile de Fırat Kalkanı harekâtı başta olmak üzere yabancı ülkelere gönderilen askerlere tazminat verilmesi öngörüldü. Buna göre; subay, astsubay, uzman jandarma, sivil memur, işçi, uzman erbaş ve sözleşmeli erbaş ve erlere 3 bin 730 liraya kadar; çavuş, onbaşı ve erlere ise bin 865 liraya kadar aylık tazminat ödenecek. Kime ne kadar tazminat ödeneceği, Milli Savunma Bakanlığı’nın teklifi ve Maliye Bakanlığı’nın görüşü üzerine Başbakan tarafından belirlenecek.
Pasaport ve ehliyet işlemlerini Nüfus İdaresi yapacak
Pasaport ve ehliyet işlemlerini bundan sonra Emniyet Genel Müdürlüğü yerine Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü yapacak. Çipli pasaportlar ise yarından itibaren verilmeye başlanacak.
Resmi Gazete'de olağanüstü hal kapsamında (OHAL) önceki gün yayımlanan kanun hükmünde kararname (KHK) çerçevesinde, Emniyet Genel Müdürlüğü'nce gerçekleştirilen pasaport ve ehliyet işlemleri, polisten alınarak 1 yıl içinde Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü'ne devredilecek.
Habertürk Gazetesi'nden Elif Nurgül Çülük'ün haberine göre, bugünden itibaren AB uyumlu, parmak izli, çipli yeni pasaportlar için emniyete müracaatlar başlayacak.
Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü devralıncaya kadar pasaport ve ehliyet işlemleri hizmeti Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından verilmeye devam edilecek.
Araçta ruhsat
Ruhsatını araçta bulundurmayan veya tescil plakasını monte edilmesi gereken yerin dışında farklı bir yere takan sürücülere 92 TL ceza verilecek. Araç bilgileri doğrulanıncaya ve plaka uygun yere takılıncaya kadar araç trafikten men edilecek.
Kabartmalar
Yönetmelikte belirtilen nitelik veya ölçülere aykırı plaka takan, öngörülen sayıda plaka takmayan ya da farklı okunmasına veya okunamamasına neden olacak şekilde plakasında değişiklik yapan araç sahibine 412 TL ceza verilecek.
Plakanın uygun duruma getirilmesi için 7 gün süre tanınacak.Bu süre sonunda tescil plakalarını uygun duruma getirmeyenler hakkında 844 TL ceza verilerek tescil plakası uygun duruma getirilinceye kadar araç trafikten men edilecek. Böylece, kabartma plaka kullanmanın önüne geçilecek.
Plakasız araç
Tescilli aracı plakasız kullanan sürücüye bin 698 TL ceza verilecek, plaka takılıncaya kadar araç trafikten men edilecek.
Sahte plaka
Başka bir araca tescilli veya sahte plakayı takan veya kullananlara 5 bin TL para cezası verilecek ve araç trafikten men edilecek.
Plaka basımı
Basılı kâğıtlar ve tescil plakalarının yetkilendirilenler dışında basımını veya dağıtımını yapanlara 10 bin TL para cezası verilecek.
Yarın başlıyor
Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki mutabakat doğrultusunda hazırlanan ve çiplerinde parmak izi verilerini içeren pasaportlar yarından itibaren verilmeye başlanacak.
İçişleri Bakanlığı yetkililerinden alınan bilgiye göre, Türkiye ile ABarasında varılan mutabakata göre, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının Schengenüyesi ülkelere vizesiz seyahat edebilmesi için şartlardan biri olan AB'ye uyumlu yeni pasaportlar hazırlandı. Çiplerinde parmak izi verileri içeren pasaportlar 1 Kasım'dan itibaren verilecek.
AB ile vize muafiyeti çerçevesinde, mevcut pasaportlar, parmak izi verilerinin yüklü olmaması nedeniyle, AB şartlarına uyumlu değildi.
Uygulamaya konulacak yeni pasaportların hazırlıkları Emniyet Genel Müdürlüğü Pasaport ve Güvenli Belge Daire Başkanlığınca, 1 Haziran'da tamamlandı. Ancak mevcut pasaportların tüketilmesi amacıyla uygulama için 1 Kasım tarihi beklendi.
Yeni pasaportların çiplerinde, biometrik data ve kişinin parmak izinin yanı sıra kişiye ait ad, soyad, doğum yeri-tarihi, uyruk, kimlik ve pasaport numarası, cinsiyet gibi kişisel veriler de bulunacak.
Resmi Gazete'de olağanüstü hal kapsamında (OHAL) önceki gün yayımlanan kanun hükmünde kararname (KHK) çerçevesinde, Emniyet Genel Müdürlüğü'nce gerçekleştirilen pasaport ve ehliyet işlemleri, polisten alınarak 1 yıl içinde Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü'ne devredilecek.
Habertürk Gazetesi'nden Elif Nurgül Çülük'ün haberine göre, bugünden itibaren AB uyumlu, parmak izli, çipli yeni pasaportlar için emniyete müracaatlar başlayacak.
Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü devralıncaya kadar pasaport ve ehliyet işlemleri hizmeti Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından verilmeye devam edilecek.
Araçta ruhsat
Ruhsatını araçta bulundurmayan veya tescil plakasını monte edilmesi gereken yerin dışında farklı bir yere takan sürücülere 92 TL ceza verilecek. Araç bilgileri doğrulanıncaya ve plaka uygun yere takılıncaya kadar araç trafikten men edilecek.
Kabartmalar
Yönetmelikte belirtilen nitelik veya ölçülere aykırı plaka takan, öngörülen sayıda plaka takmayan ya da farklı okunmasına veya okunamamasına neden olacak şekilde plakasında değişiklik yapan araç sahibine 412 TL ceza verilecek.
Plakanın uygun duruma getirilmesi için 7 gün süre tanınacak.Bu süre sonunda tescil plakalarını uygun duruma getirmeyenler hakkında 844 TL ceza verilerek tescil plakası uygun duruma getirilinceye kadar araç trafikten men edilecek. Böylece, kabartma plaka kullanmanın önüne geçilecek.
Plakasız araç
Tescilli aracı plakasız kullanan sürücüye bin 698 TL ceza verilecek, plaka takılıncaya kadar araç trafikten men edilecek.
Sahte plaka
Başka bir araca tescilli veya sahte plakayı takan veya kullananlara 5 bin TL para cezası verilecek ve araç trafikten men edilecek.
Plaka basımı
Basılı kâğıtlar ve tescil plakalarının yetkilendirilenler dışında basımını veya dağıtımını yapanlara 10 bin TL para cezası verilecek.
Yarın başlıyor
Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki mutabakat doğrultusunda hazırlanan ve çiplerinde parmak izi verilerini içeren pasaportlar yarından itibaren verilmeye başlanacak.
İçişleri Bakanlığı yetkililerinden alınan bilgiye göre, Türkiye ile ABarasında varılan mutabakata göre, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının Schengenüyesi ülkelere vizesiz seyahat edebilmesi için şartlardan biri olan AB'ye uyumlu yeni pasaportlar hazırlandı. Çiplerinde parmak izi verileri içeren pasaportlar 1 Kasım'dan itibaren verilecek.
AB ile vize muafiyeti çerçevesinde, mevcut pasaportlar, parmak izi verilerinin yüklü olmaması nedeniyle, AB şartlarına uyumlu değildi.
Uygulamaya konulacak yeni pasaportların hazırlıkları Emniyet Genel Müdürlüğü Pasaport ve Güvenli Belge Daire Başkanlığınca, 1 Haziran'da tamamlandı. Ancak mevcut pasaportların tüketilmesi amacıyla uygulama için 1 Kasım tarihi beklendi.
Yeni pasaportların çiplerinde, biometrik data ve kişinin parmak izinin yanı sıra kişiye ait ad, soyad, doğum yeri-tarihi, uyruk, kimlik ve pasaport numarası, cinsiyet gibi kişisel veriler de bulunacak.
İstanbul Anadolu Yakası elektrik kesintisi
Ataşehir, Maltepe, Pendik ve Sultanbeyli'nin bazı mahallelerinde 2 Kasım'da elektrik kesintisi uygulanacak.
İstanbul Anadolu Yakası Elektrik Dağıtım AŞ'den yapılan açıklamaya göre,
Ataşehir'de
10.00-13.00'te,Küçükbakkalköy Mahallesi Bağlık, Ali Ay, Ülker,Cengizhan, Sevda, Katip sokakları,
Maltepe'de
09.00-13.00'te, Orhantepe MahallesiŞehit Ahmet Güvenç, Bucak Sahil Yolu, Yukarı Mahalle Çırçır Sokağı, Yalı Mahallesi Sahil Yolu, Mercan Çıkmazı ve Evrim Çıkmazı elektrik alamayacak.
Pendik'te
08.00-12.00'de, Yenişehir Mahallesi Zambak, Reyhan, Gül,Akkaya, Erdem, Eşref Bitlis, Gökay, Menekşe, Millet, Mustafa Akyol sokakları,13.00-15.00'te, Yenişehir Mahallesi Millet Sokağı,
15.00-17.00'de, Şeyhli Mahallesi Mimar Sinan Sokağı,
Sultanbeyli'de
08.00-18.00'de, Mecidiye Mahallesi Selçuk Caddesi, Sürme, Arı, Rahmet, Saraçlı, Fesleğen, Işılay, Haliç, Safran, Karaçoban, Ahmet sokaklarında elektrik kesintisi yapılacak.
İstanbul Anadolu Yakası Elektrik Dağıtım AŞ'den yapılan açıklamaya göre,
Ataşehir'de
10.00-13.00'te,Küçükbakkalköy Mahallesi Bağlık, Ali Ay, Ülker,Cengizhan, Sevda, Katip sokakları,
Maltepe'de
09.00-13.00'te, Orhantepe MahallesiŞehit Ahmet Güvenç, Bucak Sahil Yolu, Yukarı Mahalle Çırçır Sokağı, Yalı Mahallesi Sahil Yolu, Mercan Çıkmazı ve Evrim Çıkmazı elektrik alamayacak.
Pendik'te
08.00-12.00'de, Yenişehir Mahallesi Zambak, Reyhan, Gül,Akkaya, Erdem, Eşref Bitlis, Gökay, Menekşe, Millet, Mustafa Akyol sokakları,13.00-15.00'te, Yenişehir Mahallesi Millet Sokağı,
15.00-17.00'de, Şeyhli Mahallesi Mimar Sinan Sokağı,
Sultanbeyli'de
08.00-18.00'de, Mecidiye Mahallesi Selçuk Caddesi, Sürme, Arı, Rahmet, Saraçlı, Fesleğen, Işılay, Haliç, Safran, Karaçoban, Ahmet sokaklarında elektrik kesintisi yapılacak.
Piyasadaki implantların çoğu sahte
Ankara'da bir doktor implant yaptırdı, Türkiye'de yapılan implantlarla ilgili korkunç gerçek ortaya çıktı. İmplantın çenesini erittiğini ve ciddi sağlık sorunları ortaya çıkardığını iddia eden doktorun şikâyeti üzerine harekete geçen İstanbul Kaçakçılık Şube Müdürlüğü, aralarında bir hastane sahibinin de olduğu onlarca kişiyi yakaladı. Piyasada kullanılan ve Uzak Doğu'dan kaçak olarak getirilen malzemelerin büyük bir bölümünün sağlıksız olduğu ortaya çıktı.
Pahalı bir tedavi yöntemi olan implant tedavisi için Uzak Doğu’dan getirdikleri malzemeleri ‘saf titanyum’ diye piyasaya sürdüler, toplum sağlığı ile oynadılar. Ankara’da implant yaptıran bir doktorun çenesinin erimesiyle ortaya çıkan sağlık çetesinin yurtdışından getirdiği kaçak malzemeleri piyasaya yaydığı ortaya çıktı. İstanbul Kaçakçılık Şube Müdürlüğü, aralarında bir hastane müdürü ve diş hekimlerinin de olduğu çeteyi ve 35 milyon dolarlık sahte malzemeyi ele geçirdi.
Yapılan operasyonlarda piyasada bin-bin 500 dolar para karşılığı uygulanan implantların büyük bir bölümünün sağlıklı olmadığını ortaya çıkardı.
19 AYRI ADRESE OPERASYON
Uzakdoğu, Çin, Bulgaristan ve Malezya gibi ülkelerde merdivenaltı olarak üretilen implantların, yurda kaçak olarak sokulup diş hekimleri ve kliniklere satıldığı belirlendi. İstanbul, Ankara, Antalya, Aydın ve Tekirdağ'da 19 ayrı adrese düzenlenen eş zamanlı operasyonda, 4 diş hekimi, 1 hastane sahibi, 1 yurtdışı kuryesi ile 12 ithalatçı firma sahibi hakkında adli işlem yapıldı. Yürütülen operasyonlarda, piyasa değeri 35 milyon dolar olan 13 bin 28 adet implant ve diş tedavisinde kullanılan ilaç ve malzemeler ele geçirildi.
“ÇENEDE ÇÖZÜLÜYOR VE ÇENE KANSERİNE NEDEN OLABİLİYOR”
IMPLANT Der Başkanı Oğuz Akyüz, “Implantın saf titanyumdan sertifikalı üretim yapılan yerlerden alınması gerekiyor. Ancak günümüzde birçok fırsatçı, Uzakdoğu ülkelerinde merdivenaltı yerlerde kalitesiz olarak üretilen yerlerden tanesini 10 dolara alıp uygulamayla birlikte bin-bin 500 dolara satıyor. Eğer malzeme saf titanyum olmaz, katışıklı bir malzeme olursa, uygulamanın yapıldığı çenede çözülerek, çene erimesi ve çene kanserine bile neden olabiliyor” diye konuştu. Sözcü
Pahalı bir tedavi yöntemi olan implant tedavisi için Uzak Doğu’dan getirdikleri malzemeleri ‘saf titanyum’ diye piyasaya sürdüler, toplum sağlığı ile oynadılar. Ankara’da implant yaptıran bir doktorun çenesinin erimesiyle ortaya çıkan sağlık çetesinin yurtdışından getirdiği kaçak malzemeleri piyasaya yaydığı ortaya çıktı. İstanbul Kaçakçılık Şube Müdürlüğü, aralarında bir hastane müdürü ve diş hekimlerinin de olduğu çeteyi ve 35 milyon dolarlık sahte malzemeyi ele geçirdi.
Yapılan operasyonlarda piyasada bin-bin 500 dolar para karşılığı uygulanan implantların büyük bir bölümünün sağlıklı olmadığını ortaya çıkardı.
19 AYRI ADRESE OPERASYON
Uzakdoğu, Çin, Bulgaristan ve Malezya gibi ülkelerde merdivenaltı olarak üretilen implantların, yurda kaçak olarak sokulup diş hekimleri ve kliniklere satıldığı belirlendi. İstanbul, Ankara, Antalya, Aydın ve Tekirdağ'da 19 ayrı adrese düzenlenen eş zamanlı operasyonda, 4 diş hekimi, 1 hastane sahibi, 1 yurtdışı kuryesi ile 12 ithalatçı firma sahibi hakkında adli işlem yapıldı. Yürütülen operasyonlarda, piyasa değeri 35 milyon dolar olan 13 bin 28 adet implant ve diş tedavisinde kullanılan ilaç ve malzemeler ele geçirildi.
“ÇENEDE ÇÖZÜLÜYOR VE ÇENE KANSERİNE NEDEN OLABİLİYOR”
IMPLANT Der Başkanı Oğuz Akyüz, “Implantın saf titanyumdan sertifikalı üretim yapılan yerlerden alınması gerekiyor. Ancak günümüzde birçok fırsatçı, Uzakdoğu ülkelerinde merdivenaltı yerlerde kalitesiz olarak üretilen yerlerden tanesini 10 dolara alıp uygulamayla birlikte bin-bin 500 dolara satıyor. Eğer malzeme saf titanyum olmaz, katışıklı bir malzeme olursa, uygulamanın yapıldığı çenede çözülerek, çene erimesi ve çene kanserine bile neden olabiliyor” diye konuştu. Sözcü
Cumhuriyet Gazetesi’ne operasyon
Türkiye güne Cumhuriyet gazetesine yönelik operasyon ile uyandı. Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu gözaltına alındı. Gözaltı listesinde 15 kişinin olduğu öğrenildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı; Cumhuriyet Gazetesi ve Cumhuriyet Vakfı yöneticileri hakkında, “FETÖ/PDY ve PKK/KCK terör örgütlerine üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” suçlarından bir kısım şüpheliler hakkında soruşturma başlatıldığını duyurdu. Cumhuriyet Gazetesi yönetim kadrosuna düzenlenen operasyon kapsamında Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu ile gazetenin yazarı Güray Öz, İbrahim Aydın Engin ile bazı Cumhuriyet Vakfı yöneticileri gözaltına alındı.
EVLERDE ARAMA YAPILIYOR
Operasyon kapmasında Cumhuriyet Vakfı İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Cumhuriyet Vakfı’nın Yönetim Kurulu üyeleri Musa Kart ve Mustafa Kemal Güngör ile yazar Hikmet Çetinkaya’nın evinde de arama yapıldığı öğrenildi. Akın Atalay’ın yurtdışında olduğu için hakkında gözaltı kararı verildiği bildirildi. Yurt dışında bulunan gazetenin eski yayın yönetmeni Can Dündar hakkında da yakalama kararı çıkarıldığı kaydedildi.
15 İSİM VAR
Gözaltı listesinde gazetenin yazar ve yöneticilerinin de bulunduğu 15 kişinin isminin olduğu öğrenildi. Şu ana kadar 9 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınan yönetici ve yazarlar, Emniyet’teki işlemlerin ardından Vatan Caddesi'ndeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü.
Hükümete yakın Sabah gazetesi, operasyonun “Cumhuriyet Gazetesi hakkında Ağustos ayı içerisinde başlatılan ve gazetenin terör örgütleri FETÖ ve PKK adına suç işledikleri iddiasıyla yürütülen bir soruşturma kapsamında gerçekleştirildiğini” duyurdu. Sözcü
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı; Cumhuriyet Gazetesi ve Cumhuriyet Vakfı yöneticileri hakkında, “FETÖ/PDY ve PKK/KCK terör örgütlerine üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek” suçlarından bir kısım şüpheliler hakkında soruşturma başlatıldığını duyurdu. Cumhuriyet Gazetesi yönetim kadrosuna düzenlenen operasyon kapsamında Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu ile gazetenin yazarı Güray Öz, İbrahim Aydın Engin ile bazı Cumhuriyet Vakfı yöneticileri gözaltına alındı.
EVLERDE ARAMA YAPILIYOR
Operasyon kapmasında Cumhuriyet Vakfı İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Cumhuriyet Vakfı’nın Yönetim Kurulu üyeleri Musa Kart ve Mustafa Kemal Güngör ile yazar Hikmet Çetinkaya’nın evinde de arama yapıldığı öğrenildi. Akın Atalay’ın yurtdışında olduğu için hakkında gözaltı kararı verildiği bildirildi. Yurt dışında bulunan gazetenin eski yayın yönetmeni Can Dündar hakkında da yakalama kararı çıkarıldığı kaydedildi.
15 İSİM VAR
Gözaltı listesinde gazetenin yazar ve yöneticilerinin de bulunduğu 15 kişinin isminin olduğu öğrenildi. Şu ana kadar 9 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınan yönetici ve yazarlar, Emniyet’teki işlemlerin ardından Vatan Caddesi'ndeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü.
Hükümete yakın Sabah gazetesi, operasyonun “Cumhuriyet Gazetesi hakkında Ağustos ayı içerisinde başlatılan ve gazetenin terör örgütleri FETÖ ve PKK adına suç işledikleri iddiasıyla yürütülen bir soruşturma kapsamında gerçekleştirildiğini” duyurdu. Sözcü
30 Ekim 2016 Pazar
10’uncu çocuğu da kız olunca eşi tarafından terk edildi
Konya'da eşinin erkek evlat beklentisine karşın 9 kız çocuğu doğuran ve son çocuğuna 6 aylık hamileyken onun da kız olduğunun anlaşılması üzerine eşi tarafından terk edilen 38 yaşındaki Suzan Bulut, yaşları 1.5 ile 18 arasında değişen çocuklarıyla birlikte naylonlarla yapılmış barakada yaşam mücadelesi veriyor.
Sokaklardan kağıt toplayarak ve yardımseverlerin yardımıyla geçimini sağlayan anne Suzan Bulut, tek isteğinin çocuklarıyla birlikte başını sokabilecekleri ev olduğunu söyledi.
Gaziantep’ten 5 yıl önce Konya’ya gelen 38 yaşındaki Suzan Bulut, eşi Muhittin Bulut’la severek evlendiklerini belirtti. Eşinin hep erkek evlat beklentisi olduğunu belirten Bulut, şunları anlattı:
“9 kız çocuğum oldu. Şu an 1.5 yaşında olan kızıma 6 aylık hamileyken, onun da kız olacağını öğrendim. Eşime yine kız çocuğumuzun olacağını söyledim. O da tepki gösterdi. Ben de 9 kız çocuğumuzun olduğunu ve 10’uncuyu da kabul etmesini istedim. Ama kabul etmedi. Akrabası olan amcasının kızını kuma olarak getireceğini söyledi. Ben de bu durumu kabul etmedim. Çocuğum kız doğunca da, 1.5 yıl önce bizi terk etti gitti.”
ÇOCUKLARIYLA BARAKADA KALIYOR
Eşi kendilerini terk ettiğinde kentsel dönüşüm bölgesindeki yıkılacak olan bir evde kaldıklarını ancak, o evin de yıkılması üzerine aynı bölgede tahta ve naylonlarla baraka yaparak çocuklarıyla birlikte kalmaya başladığını belirten Suzan Bulut, “20 yaşında olan en büyük kızım evlendi ve gitti. Şu an da 9 çocuğumla birlikte yaklaşık 8 aydır naylonlarla yaptığımız barakada kalıyorum. 4 çocuğum okula gidiyor. Geçimi de kağıt toplayarak sağlıyorum. Bazen kağıt toplamak için ben gidiyorum bazen de büyük kızlarım gidiyor. Çocuklarım okuldan geldikten sonra da bana yardımcı oluyorlar.”
“TEK İSTEDİĞİM BAŞIMIZI SOKACAK BİR EV”
Tek isteğinin çocuklarıyla birlikte kalabileceği bir ev olduğunu anlatan Bulut sözlerini şöyle sürdürdü:
”Başka hiçbir şey istemiyorum. Çocuklarımla birlikte kaldığımız barakada gece tinerci, veya sarhoş birisinin gelebileceği endişesiyle korkuyoruz. Ben akşama kadar çocuklarımla birlikte kağıt topluyorum. Topladığım kağıt günlük 15- 20 lira para tutuyor. Aldığım o parayı da çocuklarımın üstüne mi, başına mı yoksa yemek için mi kullanacağım bilemiyorum. Halimizi görenlerin küçük yardımlarıyla yaşamımızı sürdürüyoruz.” DHA
Sokaklardan kağıt toplayarak ve yardımseverlerin yardımıyla geçimini sağlayan anne Suzan Bulut, tek isteğinin çocuklarıyla birlikte başını sokabilecekleri ev olduğunu söyledi.
Gaziantep’ten 5 yıl önce Konya’ya gelen 38 yaşındaki Suzan Bulut, eşi Muhittin Bulut’la severek evlendiklerini belirtti. Eşinin hep erkek evlat beklentisi olduğunu belirten Bulut, şunları anlattı:
“9 kız çocuğum oldu. Şu an 1.5 yaşında olan kızıma 6 aylık hamileyken, onun da kız olacağını öğrendim. Eşime yine kız çocuğumuzun olacağını söyledim. O da tepki gösterdi. Ben de 9 kız çocuğumuzun olduğunu ve 10’uncuyu da kabul etmesini istedim. Ama kabul etmedi. Akrabası olan amcasının kızını kuma olarak getireceğini söyledi. Ben de bu durumu kabul etmedim. Çocuğum kız doğunca da, 1.5 yıl önce bizi terk etti gitti.”
ÇOCUKLARIYLA BARAKADA KALIYOR
Eşi kendilerini terk ettiğinde kentsel dönüşüm bölgesindeki yıkılacak olan bir evde kaldıklarını ancak, o evin de yıkılması üzerine aynı bölgede tahta ve naylonlarla baraka yaparak çocuklarıyla birlikte kalmaya başladığını belirten Suzan Bulut, “20 yaşında olan en büyük kızım evlendi ve gitti. Şu an da 9 çocuğumla birlikte yaklaşık 8 aydır naylonlarla yaptığımız barakada kalıyorum. 4 çocuğum okula gidiyor. Geçimi de kağıt toplayarak sağlıyorum. Bazen kağıt toplamak için ben gidiyorum bazen de büyük kızlarım gidiyor. Çocuklarım okuldan geldikten sonra da bana yardımcı oluyorlar.”
“TEK İSTEDİĞİM BAŞIMIZI SOKACAK BİR EV”
Tek isteğinin çocuklarıyla birlikte kalabileceği bir ev olduğunu anlatan Bulut sözlerini şöyle sürdürdü:
”Başka hiçbir şey istemiyorum. Çocuklarımla birlikte kaldığımız barakada gece tinerci, veya sarhoş birisinin gelebileceği endişesiyle korkuyoruz. Ben akşama kadar çocuklarımla birlikte kağıt topluyorum. Topladığım kağıt günlük 15- 20 lira para tutuyor. Aldığım o parayı da çocuklarımın üstüne mi, başına mı yoksa yemek için mi kullanacağım bilemiyorum. Halimizi görenlerin küçük yardımlarıyla yaşamımızı sürdürüyoruz.” DHA
İtalya'da 6.6 büyüklüğünde deprem
İtalya depremlerle sarsılmaya devam ediyor. Bu sabah merkez üssü Perugia kentinin 68 kilometre güneydoğusu olan ABD Jeolojik Araştırmalar Kurumu'nun açıklamasına göre büyüklüğü 6.6; İtalya Ulusal Jeofizik ve Volkanoloji Enstitüsünün verdiği bilgiye göre ise 6.1 olan bir deprem meydana geldi. Yerin 1,5 kilometre altında gerçekleşen depreme ilişkin henüz bir can ve mal kaybı bilgisi yok. büyüklüğünde deprem meydana geldi. Merkez üssü Perugia kenti yakınları olan depremin yarattığı hasarla ilgili henüz bir bilgi ulaşmadı.
ABD Jeolojik Araştırma Kurumu'ndan, önce İtalya'nın merkezini etkileyen 7.1 büyüklüğünde bir deprem duyuruldu. Daha sonra yapılan yapılan açıklamada depremin büyüklüğü 6.6 olarak değiştirildi. İtalya Ulusal Jeofizik ve Volkanoloji Enstitüsü ise depremin büyüklüğünü 6.1 olarak duyurdu.
Henüz bir yıkım gerçekleşip gerçekleşmediği ve ölü yaralı bulunup bulunmadığına ilişkin bir bilgi gelmeyen depremin merkezinin Perugia kentinin 68 kilometre güneydoğusu olduğu açıklandı.
ABD Jeolojik Araştırmalar Kurumu daha sonra yaptığı ikinci bir açıklamayla büyüklüğünü 6.6 olarak düzelttiği depremin, ilk açıklamadaki gibi yerin 108 kilometre derinliğinde değil, 1.5 kilometre derinliğinde olduğunu duyurdu.
Can ve mal kaybı konusunda ise henüz bir açıklama yapılmadı. Deprem, başkent Roma ve çevre illerde de hissedildi.
24 Ağustos'ta 300 kişi ölmüştü
24 Ağustos'ta Amatrice kasabasını yerle bir eden ve 300 kişinin öldüğü depremin ardından İtalya'da Roma’nın 200 kilometre kuzeydoğusundaki Macerata kenti yakınlarında 26 Ekim'de önce 5.4 büyüklüğünde bir deprem, bir kaç saat sonra da 5.9 büyüklüğünde ikinci bir deprem meydana gelmişti. Bu depremlerd bazı binalar ile tarihi bir kilise binası yıkılmıştı.
ABD Jeolojik Araştırma Kurumu'ndan, önce İtalya'nın merkezini etkileyen 7.1 büyüklüğünde bir deprem duyuruldu. Daha sonra yapılan yapılan açıklamada depremin büyüklüğü 6.6 olarak değiştirildi. İtalya Ulusal Jeofizik ve Volkanoloji Enstitüsü ise depremin büyüklüğünü 6.1 olarak duyurdu.
Henüz bir yıkım gerçekleşip gerçekleşmediği ve ölü yaralı bulunup bulunmadığına ilişkin bir bilgi gelmeyen depremin merkezinin Perugia kentinin 68 kilometre güneydoğusu olduğu açıklandı.
ABD Jeolojik Araştırmalar Kurumu daha sonra yaptığı ikinci bir açıklamayla büyüklüğünü 6.6 olarak düzelttiği depremin, ilk açıklamadaki gibi yerin 108 kilometre derinliğinde değil, 1.5 kilometre derinliğinde olduğunu duyurdu.
Can ve mal kaybı konusunda ise henüz bir açıklama yapılmadı. Deprem, başkent Roma ve çevre illerde de hissedildi.
24 Ağustos'ta 300 kişi ölmüştü
24 Ağustos'ta Amatrice kasabasını yerle bir eden ve 300 kişinin öldüğü depremin ardından İtalya'da Roma’nın 200 kilometre kuzeydoğusundaki Macerata kenti yakınlarında 26 Ekim'de önce 5.4 büyüklüğünde bir deprem, bir kaç saat sonra da 5.9 büyüklüğünde ikinci bir deprem meydana gelmişti. Bu depremlerd bazı binalar ile tarihi bir kilise binası yıkılmıştı.
15 Temmuz'da sokakta yaralananlara gazi maaşı bağlanacak
15 Temmuz darbe girişimi sırasında yaralananlara tanınan kanun resmen yürürlükte.Resmi gazetenin mükerrer sayısında yayınlanan 675 sayılı KHK ile 15 Temmuz gecesi darbe girişimi sırasında sokakta yaralanan vatandaşlara gazi maaşı bağlanacak. Maaş dışında 15 Temmuz yaralıları gazilerin tüm haklarından yararlanabilecek.
Bakanlar Kurulu'nda FETÖ ile mücadele kapsamında çıkartılan 675 sayılı KHK ile daha önce 15 Temmuz gazileri için yapılması planlanan düzenlemelerin kapsamı genişletildi.
Daha önce bir defalığa mahsus verilen tazminat hakkı ve istihdam hakkı gazilerin yararlandığı tüm imkanları kapsayacak şekilde değiştirildi.
14. maddede yer alan düzenleme şöyle;
"15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemi ile bu eylemin devamı niteliğindeki eylemler sebebi ile malul olan kamu görevlileri ve siviller ile bu eylemin devamı niteliğindeki eylemlerin ortaya çıkartılması, etkilerinin azaltılması veya bertaraf edilmesinin sağlanmasında yardımcı ve faydalı oldukları sırada yaralanan kamu görevlileri ile sivillere, yaralanma derecesine bakılmaksızın gazilik ünvanı verilir. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından belirlenir."
Bu madde ile 15 Temmuz yaralıları aylık maaşa bağlanacak, aileden 1 kişiye istihdam hakkı sağlanacak.
Bunun yanında gazilerin yararlandığı ücretsiz ulaşım, elektrik ve su indirimi vb... haklara da kavuşmuş olacaklar. cnntürk
Bakanlar Kurulu'nda FETÖ ile mücadele kapsamında çıkartılan 675 sayılı KHK ile daha önce 15 Temmuz gazileri için yapılması planlanan düzenlemelerin kapsamı genişletildi.
Daha önce bir defalığa mahsus verilen tazminat hakkı ve istihdam hakkı gazilerin yararlandığı tüm imkanları kapsayacak şekilde değiştirildi.
14. maddede yer alan düzenleme şöyle;
"15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemi ile bu eylemin devamı niteliğindeki eylemler sebebi ile malul olan kamu görevlileri ve siviller ile bu eylemin devamı niteliğindeki eylemlerin ortaya çıkartılması, etkilerinin azaltılması veya bertaraf edilmesinin sağlanmasında yardımcı ve faydalı oldukları sırada yaralanan kamu görevlileri ile sivillere, yaralanma derecesine bakılmaksızın gazilik ünvanı verilir. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından belirlenir."
Bu madde ile 15 Temmuz yaralıları aylık maaşa bağlanacak, aileden 1 kişiye istihdam hakkı sağlanacak.
Bunun yanında gazilerin yararlandığı ücretsiz ulaşım, elektrik ve su indirimi vb... haklara da kavuşmuş olacaklar. cnntürk
ABD, İstanbul'daki görevlilerinin ailelerine 'kentten ayrılın' dedi
ABD, İstanbul Başkonsolosluğunda çalışan personelin ailelerinin kentten ayrılmalarını istedi. Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada çalışanlarına yönelik saldırı çabalarına dair istihbarat alındığı belirtildi.
ABD Dışişleri Bakanlığı güvenlik sorunları nedeniyle İstanbul Başkonsolosluğu çalışanlarının ailelerinin kentten ayrılmalarını istedi.
Bakanlığın Cumartesi günü yayınladığı açıklamada, kararın aşırılık yanlısı grupların, ABD Başkonsolosluğu çalışanlarının sıklıkla gittikleri yerler ya da yaşadıkları evlerin çevresinde saldırgan çabalarının sürdüğüne ilişkin edinilen istihbarat üzerine alındığı belirtildi.
Terör tehditlerinin Türkiye genelinde giderek arttığı belirtilen açıklamada, Amerikan vatandaşlarına Türkiye'ye seyahat etmemeleri ve özellikle de Güneydoğu bölgesine gitmekten kaçınmaları uyarısında bulunuldu. DHA
ABD Dışişleri Bakanlığı güvenlik sorunları nedeniyle İstanbul Başkonsolosluğu çalışanlarının ailelerinin kentten ayrılmalarını istedi.
Bakanlığın Cumartesi günü yayınladığı açıklamada, kararın aşırılık yanlısı grupların, ABD Başkonsolosluğu çalışanlarının sıklıkla gittikleri yerler ya da yaşadıkları evlerin çevresinde saldırgan çabalarının sürdüğüne ilişkin edinilen istihbarat üzerine alındığı belirtildi.
Terör tehditlerinin Türkiye genelinde giderek arttığı belirtilen açıklamada, Amerikan vatandaşlarına Türkiye'ye seyahat etmemeleri ve özellikle de Güneydoğu bölgesine gitmekten kaçınmaları uyarısında bulunuldu. DHA
Dikkat! Saatler geri alınmıyor
Türkiye'de gün ışığından daha fazla faydalanılması için 30 Ekim Pazar günü kış saati uygulamasına geçilmemesi kararı nedeniyle, akıllı telefonlar başta olmak üzere otomatik saat ayarlı cihazlar ile takvimlerdeki namaz saatlerine de dikkat etmek gerekiyor.
Vatandaşların iletişim cihazlarında, tablet ve bilgisayarlarında gerekli güncelleme ve ayarlamaların yapılmamış olması halinde 30 Ekim Pazar günü saat 04.00'dan itibaren otomatik saat değişikliğiyle dolayısıyla sorunlar yaşanabilir.
Resmi Gazete'de 7 Eylül'de yayımlanan 2016/9154 sayılı kararla gün ışığından daha fazla yararlanmak amacıyla ülke genelinde 27 Mart Pazar günü saat 03.00'dan itibaren bir saat ileri alınmak suretiyle başlatılan yaz saati uygulamasının sürdürülmesi kararlaştırılarak, 30 Ekim Pazar günü saat 04.00'dan itibaren bir saat geri alınması ibaresi yürürlükten kaldırıldı.
Buna göre 30 Ekim'den itibaren Türkiye'nin yeni evrensel saat dilimi UTC+2 yerine UTC+3 oldu. Bu bağlamda Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunca yetkilendirilerek hizmet sunan operatörler ile kurum ve kuruluşların ilgili altyapı ve sistemlerinde yaz saati uygulamasının otomatik olarak sona erdirilmemesi için gerekli düzenlemeleri yapması istendi.
Altyapı ve sistemlerde hatalı saat değişikliği nedeniyle mağduriyet yaşanmaması için tüm tedbirleri alması istenen operatörler, abonelerini ve tüketicilerini telefonlarında otomatik saat değişikliğine karşı uyaracak.
Gerekli güncellemelerin yapılamaması halinde, Türkiye'de kış saati uygulamasına geçilmeme kararı nedeniyle akıllı telefonların ve diğer cihazlarda otomatik saat ayarlarının iptal edilmesi, muhtemel sorunları en aza indirecek.
Takvimdeki namaz saatlerine dikkat
Bu arada Diyanet İşleri Başkanlığından, kış saati uygulamasının kaldırılması nedeniyle yapraklı takvimlerdeki namaz saatlerine de dikkat edilmesi gerektiği uyarısı yapıldı.
Saatlerin 30 Ekim'den itibaren bir saat geri alınmasına ilişkin uygulamanın, Bakanlar Kurulu kararı ile kaldırılarak yaz saati uygulamasının yıl boyu sürmesi kararı alınınca Diyanet İşleri Başkanlığı, müftülüklere gönderdiği genelgeyle 30 Ekim'den itibaren takvim saatlerine bir saat eklenerek ezan okunmasını istemişti.
Karardan önce hazırlanan Diyanet takvimi ve benzer yapraklı takvimlerde namaz saatlerinin, 30 Ekim'den itibaren kış saati uygulamasına geçileceği öngörülerek hazırlandığını hatırlatan Diyanet İşleri Başkanlığı yetkilileri, vatandaşların da bu konuda dikkatli olmaları uyarısında bulundu.
Başkanlık yetkilileri, vatandaşların namaz saatlerini, takvim saatlerine bir saat ekleyerek ayarlamaları gerektiğini belirtti.
Vatandaşların iletişim cihazlarında, tablet ve bilgisayarlarında gerekli güncelleme ve ayarlamaların yapılmamış olması halinde 30 Ekim Pazar günü saat 04.00'dan itibaren otomatik saat değişikliğiyle dolayısıyla sorunlar yaşanabilir.
Resmi Gazete'de 7 Eylül'de yayımlanan 2016/9154 sayılı kararla gün ışığından daha fazla yararlanmak amacıyla ülke genelinde 27 Mart Pazar günü saat 03.00'dan itibaren bir saat ileri alınmak suretiyle başlatılan yaz saati uygulamasının sürdürülmesi kararlaştırılarak, 30 Ekim Pazar günü saat 04.00'dan itibaren bir saat geri alınması ibaresi yürürlükten kaldırıldı.
Buna göre 30 Ekim'den itibaren Türkiye'nin yeni evrensel saat dilimi UTC+2 yerine UTC+3 oldu. Bu bağlamda Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunca yetkilendirilerek hizmet sunan operatörler ile kurum ve kuruluşların ilgili altyapı ve sistemlerinde yaz saati uygulamasının otomatik olarak sona erdirilmemesi için gerekli düzenlemeleri yapması istendi.
Altyapı ve sistemlerde hatalı saat değişikliği nedeniyle mağduriyet yaşanmaması için tüm tedbirleri alması istenen operatörler, abonelerini ve tüketicilerini telefonlarında otomatik saat değişikliğine karşı uyaracak.
Gerekli güncellemelerin yapılamaması halinde, Türkiye'de kış saati uygulamasına geçilmeme kararı nedeniyle akıllı telefonların ve diğer cihazlarda otomatik saat ayarlarının iptal edilmesi, muhtemel sorunları en aza indirecek.
Takvimdeki namaz saatlerine dikkat
Bu arada Diyanet İşleri Başkanlığından, kış saati uygulamasının kaldırılması nedeniyle yapraklı takvimlerdeki namaz saatlerine de dikkat edilmesi gerektiği uyarısı yapıldı.
Saatlerin 30 Ekim'den itibaren bir saat geri alınmasına ilişkin uygulamanın, Bakanlar Kurulu kararı ile kaldırılarak yaz saati uygulamasının yıl boyu sürmesi kararı alınınca Diyanet İşleri Başkanlığı, müftülüklere gönderdiği genelgeyle 30 Ekim'den itibaren takvim saatlerine bir saat eklenerek ezan okunmasını istemişti.
Karardan önce hazırlanan Diyanet takvimi ve benzer yapraklı takvimlerde namaz saatlerinin, 30 Ekim'den itibaren kış saati uygulamasına geçileceği öngörülerek hazırlandığını hatırlatan Diyanet İşleri Başkanlığı yetkilileri, vatandaşların da bu konuda dikkatli olmaları uyarısında bulundu.
Başkanlık yetkilileri, vatandaşların namaz saatlerini, takvim saatlerine bir saat ekleyerek ayarlamaları gerektiğini belirtti.
29 Ekim 2016 Cumartesi
Diyanet’ten namaz saati uyarısı
Avrupa ülkeleri yarın gece kış saati uygulamasına geçiyor. Avrupa’da cumartesi gecesi saatler bir saat geri alınacak. Hükümetin tüm sene boyunca yaz saati uygulamasında kalma kararı almasıyla Türkiye ile Avrupa arasındaki saat farkı açılacak. Bu fark, futbol maçlarından bankacılık işlemlerine kadar birçok alanda bizi etkileyecek. Hatta mevcut takvimlerin eski sisteme göre basılması yüzünden namaz saatleri de etkilenecek.
Türkiye’nin Avrupa ülkeleri gibi 30 Ekim’den itibaren kış saati uygulamasına geçeceği değerlendirilerek geçen yılın sonunda hazırlanan 2016 yılı takvimlerindeki namaz saatlerine yarından itibaren 1 saat eklenmesi istendi. Diyanet İşleri Başkanlığı, 81 il müftülüklerine geçen ay gönderdiği genelgede, ‘Diyanet Takvimi’nin ön yüzünde bulunan namaz vakitlerinin Bakanlar Kurulu’nun yeni kararı uyarınca yaz saati uygulamasının yıl boyu sürdürülmesinin kararlaştırıldığı hatırlatıldı.
‘BİR SAAT EKLEYİP EZAN OKUYUN’
Genelgede, imamların 30 Ekim-31 Aralık arasındaki takvimlerde yer alan namaz vakitlerine bir saat eklenerek ezanların okutulması gerektiği bildirildi. Avrupa ülkelerinde bu gece yarısından sonra saatlerin 1 saat geri alınacağını göz önüne alan Avcılar Müftüsü Ömer Erden de, Merkez Camii’ndeki vaazında kış saati uygulamasına geçilmeyeceğini hatırlatarak, takvimlerdeki ezan saatlerine 1’er saat eklenmesini istedi.
Müftü Erden, şöyle dedi: “Alınan kararla Türkiye’de saatler artık ileri veya geri alınmayacak. Namaz saatlerini gösteren takvimlerimiz yılın belirli dönemlerinde ileri veya geri saat uygulamalarına göre belirlenerek hazırlanıyordu. Örneğin bugün için öğle namazı vakti takvimlerde 12.55 olduğu halde, pazar gününden itibaren 11.55’e dönüşecek. Geri saat uygulaması olmayacağı ve biz de saatlerimize müdahale yapmadığımız için aslında namaz saatleri için herhangi bir sorun yok. Takvimdeki öğle ezanı vakti 11.55’i, 12.55 gibi okumak durumundayız. 2017 takvimleri buna göre düzenleneceği için böyle bir şeye ihtiyacımız olmayacak. Yılbaşına kadar başkanlığımızın veya özel sektörün bastırdığı takvimlerde 1’er saat ekleme durumundayız. Ezanlarımız bugün kolumuzdaki saat hangi zamanı gösteriyorsa yine o saatte okunacak ancak, takvimlerde 1 saat geri görünecek ”
KIBRIS’TA 2 FARKLI SAAT
Kıbrıs’ta Türk ve Rum kesimlerinde pazar gününden itibaren ilk kez farklı saat dilimlerinin uygulanacağı belirtildi. Yönetimlerin kış ve yaz saati uygulamaları nedeniyle Lefkoşa’nın Rum ve Türk bölümleri arasında da 1 saatlik fark görüleceği kaydedildi.
AVRUPA İLE İKİ İNGİLTERE İLE 3 SAAT FARK
Türkiye ile Avrupa ülkeleri arasındaki saat farkı 1 saat daha artıyor. Normalde Avrupa ülkeleriyle 1 saat olan fark böylelikle 2'ye çıkıyor. İngiltere ile ise farkımız 3 saat olacak.
ŞAMPİYONLAR LİGİ'NDE MAÇLAR ‘1 GÜN' SÜRECEK
Saat uygulamasındaki değişiklik, yıllardır bir neredeyse bir markaya dönüşen 21.45 Şampiyonlar Ligi maç başlangıç saatlerini de değiştirecek.
Avrupa Futbol Federasyonları Birliği (UEFA) kurallarına göre, Şampiyonlar Ligi maçları kışın Rusya ve bazı Orta Asya ülkelerindeki oynanan maçlardaki istisnalar dışında, aynı anda başlıyor.
Yaz saatinin kalıcı hale gelmesiyle birlikte Türk takımlarının Şampiyonlar Ligi'nde deplasmanda oynadığı maçların başlangıç saatleri de 22.45'e kayacak. Uzatma ve penaltı atışları olmazsa maçların bitişi devre arasıyla birlikte 00.30'u bulacak. Böylelikle maçlar başladıkları tarihten bir gün sonra bitecek. Avrupa Ligi'nde, 20:00 ve 22.05'te başlayan maçların başlangıç saatiyse 21:00 ve 23.05'e kayacak.
KIBRIS'TA SAATLER DE BÖLÜNDÜ
Kıbrıs'ta Türk ve Rum kesimleri pazar gününden itibaren farklı saat dilimlerine geçecek. Saat farkı, Rum kesiminin kış saati uygulamasına geçmesi, Türk kesimininse Türkiye gibi yaz saatinde kalarak değişikliğe gitmemesi üzerine oluşacak. Böylece ilk kez Kıbrıs'ın iki kesimi arasında saat farkı oluşacak. İki kesimden de birçok insan iş, çalışma ya da gezme amacıyla her gün diğer kesime geçiyor. Saat farkı nedeniyle nasıl bir düzenleme yapılacağı, hangi saatin esas alınacağı henüz vatandaşlar tarafından bilinmiyor. Lefkoşa'nın iki bölümü arasında da saat farkı oluşacak.
Güney Kıbrıs'taki devlet radyosunda kış saati uygulaması nedeniyle oluşacak zaman farkı, “Tek bir adımla, farklı bir zaman dilimine geçiş. Bu çılgınlık” sözleriyle değerlendirildi.
Saat farkı en fazla BM yönetimindeki ara bölgede sorun oluşturacak. Ara bölgenin hangi saat uygulamasını esas alacağı henüz bilinmiyor. İki tarafın liderlerinin görüşmelerini yürüttüğü ara bölgede hangi saate göre görüşüleceği, ortak görev yapılan bölgedeki çalışma mesailerinin nasıl olacağı da henüz belirsizliğini koruyor.
KÜRESEL BORSALARLA FARK AÇILDI
Uzun süredir hükümetin gündeminde olan zaman dilimi değişikliği, Daha önce Bakanlar Kurulu'na geldiğinde küresel borsalarla senkronun yitirilebileceği ve uluslararası ticari ilişkilerde aksama olabileceği gerekçeleriyle rafa kaldırılmıştı. Borsa İstanbul'da işlemler 9.15'te başlıyor ve son fiyatlamalar 17.40'ta yapılıyor.
Örneğin, Londra'daki bir finans kuruluşu eğer Türkiye piyasasında işlem yapmak istiyorsa, yeni düzenlemeyle kış aylarında elini daha çabuk tutmak zorunda kalacak. Kış aylarında Londra – İstanbul arasındaki saat farkı 3'e çıkacağı için, Türkiye'de yapılacak bir finansal işlem için son emir saati Londra saatiyle 14.40 olacak. Yaz aylarındaysa, aradaki saat farkı Avrupa'da saatlerin ileri alınması nedeniyle tekrar 2'ye düşecek.
BİLGİSAYAR-TELEFON SAATLERİ OTOMATİK AYARLANACAK
İnternete erişimi olan telefon ve bilgisayarlar, her yıl iki kez saatlerin ileri ve geri alındığı gecelerde kendilerini otomatik olarak güncelliyorlardı. Sabit zaman dilimi uygulamasıyla birlikte eğer elektronik cihazlar otomatik saat ayarlaması yaparsa, kullanıcıların saatleri düzeltmesi gerekecek. Geçen yıl 1 Kasım seçimleri nedeniyle Türkiye'de kış saati uygulamasına geçiş bir hafta ertelenmişti.
Microsoft, o dönemde bir güncelleme yayınlayarak saatlerin bir hafta geç geri alınmasını sağlamaya çalıştıysa da güncelleme sadece Windows 10 işletim sistemi için geçerli olmuş ve birçok bilgisayarda saatler otomatik olarak geri alınmıştı. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu da saati otomatik olarak geri alabilme özelliği bulunan akıllı telefon ve elektronik cihaz sahiplerini uyarmıştı. Sözcü
Türkiye’nin Avrupa ülkeleri gibi 30 Ekim’den itibaren kış saati uygulamasına geçeceği değerlendirilerek geçen yılın sonunda hazırlanan 2016 yılı takvimlerindeki namaz saatlerine yarından itibaren 1 saat eklenmesi istendi. Diyanet İşleri Başkanlığı, 81 il müftülüklerine geçen ay gönderdiği genelgede, ‘Diyanet Takvimi’nin ön yüzünde bulunan namaz vakitlerinin Bakanlar Kurulu’nun yeni kararı uyarınca yaz saati uygulamasının yıl boyu sürdürülmesinin kararlaştırıldığı hatırlatıldı.
‘BİR SAAT EKLEYİP EZAN OKUYUN’
Genelgede, imamların 30 Ekim-31 Aralık arasındaki takvimlerde yer alan namaz vakitlerine bir saat eklenerek ezanların okutulması gerektiği bildirildi. Avrupa ülkelerinde bu gece yarısından sonra saatlerin 1 saat geri alınacağını göz önüne alan Avcılar Müftüsü Ömer Erden de, Merkez Camii’ndeki vaazında kış saati uygulamasına geçilmeyeceğini hatırlatarak, takvimlerdeki ezan saatlerine 1’er saat eklenmesini istedi.
Müftü Erden, şöyle dedi: “Alınan kararla Türkiye’de saatler artık ileri veya geri alınmayacak. Namaz saatlerini gösteren takvimlerimiz yılın belirli dönemlerinde ileri veya geri saat uygulamalarına göre belirlenerek hazırlanıyordu. Örneğin bugün için öğle namazı vakti takvimlerde 12.55 olduğu halde, pazar gününden itibaren 11.55’e dönüşecek. Geri saat uygulaması olmayacağı ve biz de saatlerimize müdahale yapmadığımız için aslında namaz saatleri için herhangi bir sorun yok. Takvimdeki öğle ezanı vakti 11.55’i, 12.55 gibi okumak durumundayız. 2017 takvimleri buna göre düzenleneceği için böyle bir şeye ihtiyacımız olmayacak. Yılbaşına kadar başkanlığımızın veya özel sektörün bastırdığı takvimlerde 1’er saat ekleme durumundayız. Ezanlarımız bugün kolumuzdaki saat hangi zamanı gösteriyorsa yine o saatte okunacak ancak, takvimlerde 1 saat geri görünecek ”
KIBRIS’TA 2 FARKLI SAAT
Kıbrıs’ta Türk ve Rum kesimlerinde pazar gününden itibaren ilk kez farklı saat dilimlerinin uygulanacağı belirtildi. Yönetimlerin kış ve yaz saati uygulamaları nedeniyle Lefkoşa’nın Rum ve Türk bölümleri arasında da 1 saatlik fark görüleceği kaydedildi.
AVRUPA İLE İKİ İNGİLTERE İLE 3 SAAT FARK
Türkiye ile Avrupa ülkeleri arasındaki saat farkı 1 saat daha artıyor. Normalde Avrupa ülkeleriyle 1 saat olan fark böylelikle 2'ye çıkıyor. İngiltere ile ise farkımız 3 saat olacak.
ŞAMPİYONLAR LİGİ'NDE MAÇLAR ‘1 GÜN' SÜRECEK
Saat uygulamasındaki değişiklik, yıllardır bir neredeyse bir markaya dönüşen 21.45 Şampiyonlar Ligi maç başlangıç saatlerini de değiştirecek.
Avrupa Futbol Federasyonları Birliği (UEFA) kurallarına göre, Şampiyonlar Ligi maçları kışın Rusya ve bazı Orta Asya ülkelerindeki oynanan maçlardaki istisnalar dışında, aynı anda başlıyor.
Yaz saatinin kalıcı hale gelmesiyle birlikte Türk takımlarının Şampiyonlar Ligi'nde deplasmanda oynadığı maçların başlangıç saatleri de 22.45'e kayacak. Uzatma ve penaltı atışları olmazsa maçların bitişi devre arasıyla birlikte 00.30'u bulacak. Böylelikle maçlar başladıkları tarihten bir gün sonra bitecek. Avrupa Ligi'nde, 20:00 ve 22.05'te başlayan maçların başlangıç saatiyse 21:00 ve 23.05'e kayacak.
KIBRIS'TA SAATLER DE BÖLÜNDÜ
Kıbrıs'ta Türk ve Rum kesimleri pazar gününden itibaren farklı saat dilimlerine geçecek. Saat farkı, Rum kesiminin kış saati uygulamasına geçmesi, Türk kesimininse Türkiye gibi yaz saatinde kalarak değişikliğe gitmemesi üzerine oluşacak. Böylece ilk kez Kıbrıs'ın iki kesimi arasında saat farkı oluşacak. İki kesimden de birçok insan iş, çalışma ya da gezme amacıyla her gün diğer kesime geçiyor. Saat farkı nedeniyle nasıl bir düzenleme yapılacağı, hangi saatin esas alınacağı henüz vatandaşlar tarafından bilinmiyor. Lefkoşa'nın iki bölümü arasında da saat farkı oluşacak.
Güney Kıbrıs'taki devlet radyosunda kış saati uygulaması nedeniyle oluşacak zaman farkı, “Tek bir adımla, farklı bir zaman dilimine geçiş. Bu çılgınlık” sözleriyle değerlendirildi.
Saat farkı en fazla BM yönetimindeki ara bölgede sorun oluşturacak. Ara bölgenin hangi saat uygulamasını esas alacağı henüz bilinmiyor. İki tarafın liderlerinin görüşmelerini yürüttüğü ara bölgede hangi saate göre görüşüleceği, ortak görev yapılan bölgedeki çalışma mesailerinin nasıl olacağı da henüz belirsizliğini koruyor.
KÜRESEL BORSALARLA FARK AÇILDI
Uzun süredir hükümetin gündeminde olan zaman dilimi değişikliği, Daha önce Bakanlar Kurulu'na geldiğinde küresel borsalarla senkronun yitirilebileceği ve uluslararası ticari ilişkilerde aksama olabileceği gerekçeleriyle rafa kaldırılmıştı. Borsa İstanbul'da işlemler 9.15'te başlıyor ve son fiyatlamalar 17.40'ta yapılıyor.
Örneğin, Londra'daki bir finans kuruluşu eğer Türkiye piyasasında işlem yapmak istiyorsa, yeni düzenlemeyle kış aylarında elini daha çabuk tutmak zorunda kalacak. Kış aylarında Londra – İstanbul arasındaki saat farkı 3'e çıkacağı için, Türkiye'de yapılacak bir finansal işlem için son emir saati Londra saatiyle 14.40 olacak. Yaz aylarındaysa, aradaki saat farkı Avrupa'da saatlerin ileri alınması nedeniyle tekrar 2'ye düşecek.
BİLGİSAYAR-TELEFON SAATLERİ OTOMATİK AYARLANACAK
İnternete erişimi olan telefon ve bilgisayarlar, her yıl iki kez saatlerin ileri ve geri alındığı gecelerde kendilerini otomatik olarak güncelliyorlardı. Sabit zaman dilimi uygulamasıyla birlikte eğer elektronik cihazlar otomatik saat ayarlaması yaparsa, kullanıcıların saatleri düzeltmesi gerekecek. Geçen yıl 1 Kasım seçimleri nedeniyle Türkiye'de kış saati uygulamasına geçiş bir hafta ertelenmişti.
Microsoft, o dönemde bir güncelleme yayınlayarak saatlerin bir hafta geç geri alınmasını sağlamaya çalıştıysa da güncelleme sadece Windows 10 işletim sistemi için geçerli olmuş ve birçok bilgisayarda saatler otomatik olarak geri alınmıştı. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu da saati otomatik olarak geri alabilme özelliği bulunan akıllı telefon ve elektronik cihaz sahiplerini uyarmıştı. Sözcü
Laboratuvar ortamında sokmayan mülayim arı yetiştirildi
Düzce Üniversitesi Arıcılık Araştırma, Geliştirme ve Uygulama Merkezi (DAGEM), en sakin dişi ve erkek arıları laboratuvar ortamında ıslah ve seleksiyon yöntemleriyle bir araya getirerek, suni tohumlamayla sokmayan mülayim arı yetiştirdi.
Expo 2016 Antalya iç bahçede bulunan Düzce Üniversitesi'ne ait alan, ziyaretçilerin yoğun ilgisiyle karşılaşıyor.
DAGEM'de yapılan araştırma sonrasında geliştirilen 'Sokmayan mülayim arılar', Expo 2016 Antalya iç bahçedeki alanda sergileniyor.
En kuvvetli arı
DAGEM Müdürü Yrd. Doç. Dr. Meral Kekeçoğlu, Düzce'nin Yığılca ilçesinin en sakin dişi ve erkek arılarını, laboratuvar ortamında ıslah ve seleksiyon yöntemleriyle bir araya getirerek suni tohumlamayla, sokmayan arı yetiştirdiklerini belirtti.
Yığılca ilçesinin, arıcılığın gen kaynakları olarak çok zengin bir bölge olduğunu belirten Kekeçoğlu, "Ülke olarak yerel gen kaynaklarını ortaya çıkarmamız lazım. Yığılca arısı, doğal olarak bölgede bulunan güzel bir eko tip. Coğrafi koşullara uyan bir tip. Kanat ve bacak uzunlukları, diğer arılara göre daha uzun ve bal verimi olarak da Anadolu ve Kafkasya'nın iki katı. Yığılca arısı kuvvetli bir arı" dedi.
Laboratuvar ortamı yaratıldı
Yığılca arısının üstün özelliklerini daha da geliştirmek için çalışmalar başlattıklarını belirten Yrd. Doç. Dr. Kekeçoğlu, "İnsanların ve arıcıların en çok muzdarip olduğu konu, arı sokması. Biz de bölgenin en sakin dişi ve erkek arılarını bulduk. Sperm ve yumurtaları, laboratuvar ortamında bir araya getirerek suni tohumlama yöntemiyle bir nevi tüp bebekle yeni bir arı yapmış olduk" ifadesini kullandı.
Genleriyle oynanmadı
Arılara en hijyenik ortamda müdahale ettiklerini belirten Yrd. Doç. Dr. Kekeçoğlu, "Islah ve seleksiyon yöntemini uygulayarak, ameliyat sonunda sokma davranışı yönünden arıları iyileştirdik. Bu mülayim arıların genleriyle asla oynanmadı ya da iğnelerini çıkarmadık. Sadece en sakin dişi ve erkek arıdan çocuklar oluşturduk. Şu anda agresif olmayan kolonileri bir araya getirdik. Orada doğan işçi arılar da bundan sonra agresif olmayacak. Daha sakin ve iyi huylu arılar devam edecek" diye konuştu.
Kedi-köpek yerine arı beslenecek
Mülayim arılarla hiçbir arıcılık kıyafeti giymeden çalışmanın mümkün olduğuna değinen Yrd. Doç. Dr. Kekeçoğlu, bunun da arıcıların rahat çalışma imkƒnı bulması açısından önemli olduğunu söyledi.
Mülayim arılar sayesinde İstanbul gibi büyük şehirlerde bile arıcılık yapılabileceğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Kekeçoğlu, Avustralya'da yaygın olan urban beekeping uygulamasına dikkat çekerek şunları söyledi:
"İstanbul'da ya da büyükşehirlerdeki meraklı kişiler evinin bahçesine arı kovanı koyarak kendi balını üretebilecek. Herkes kedi- köpek besliyor ama ben arıyı çok seviyorum belki arı yetiştirmek istiyorum bahçemde. Artık insanlar hobi olarak bahçelerinde arı yetiştirebilecek bu sayede."
DAGEM'in Expo 2016'daki İç Bahçe standında arıların yanı sıra doldurulmuş hayvanlar, böcekler ve kelebekler de ziyaretçilere tanıtılıyor.
Expo 2016 Antalya iç bahçede bulunan Düzce Üniversitesi'ne ait alan, ziyaretçilerin yoğun ilgisiyle karşılaşıyor.
DAGEM'de yapılan araştırma sonrasında geliştirilen 'Sokmayan mülayim arılar', Expo 2016 Antalya iç bahçedeki alanda sergileniyor.
En kuvvetli arı
DAGEM Müdürü Yrd. Doç. Dr. Meral Kekeçoğlu, Düzce'nin Yığılca ilçesinin en sakin dişi ve erkek arılarını, laboratuvar ortamında ıslah ve seleksiyon yöntemleriyle bir araya getirerek suni tohumlamayla, sokmayan arı yetiştirdiklerini belirtti.
Yığılca ilçesinin, arıcılığın gen kaynakları olarak çok zengin bir bölge olduğunu belirten Kekeçoğlu, "Ülke olarak yerel gen kaynaklarını ortaya çıkarmamız lazım. Yığılca arısı, doğal olarak bölgede bulunan güzel bir eko tip. Coğrafi koşullara uyan bir tip. Kanat ve bacak uzunlukları, diğer arılara göre daha uzun ve bal verimi olarak da Anadolu ve Kafkasya'nın iki katı. Yığılca arısı kuvvetli bir arı" dedi.
Laboratuvar ortamı yaratıldı
Yığılca arısının üstün özelliklerini daha da geliştirmek için çalışmalar başlattıklarını belirten Yrd. Doç. Dr. Kekeçoğlu, "İnsanların ve arıcıların en çok muzdarip olduğu konu, arı sokması. Biz de bölgenin en sakin dişi ve erkek arılarını bulduk. Sperm ve yumurtaları, laboratuvar ortamında bir araya getirerek suni tohumlama yöntemiyle bir nevi tüp bebekle yeni bir arı yapmış olduk" ifadesini kullandı.
Genleriyle oynanmadı
Arılara en hijyenik ortamda müdahale ettiklerini belirten Yrd. Doç. Dr. Kekeçoğlu, "Islah ve seleksiyon yöntemini uygulayarak, ameliyat sonunda sokma davranışı yönünden arıları iyileştirdik. Bu mülayim arıların genleriyle asla oynanmadı ya da iğnelerini çıkarmadık. Sadece en sakin dişi ve erkek arıdan çocuklar oluşturduk. Şu anda agresif olmayan kolonileri bir araya getirdik. Orada doğan işçi arılar da bundan sonra agresif olmayacak. Daha sakin ve iyi huylu arılar devam edecek" diye konuştu.
Kedi-köpek yerine arı beslenecek
Mülayim arılarla hiçbir arıcılık kıyafeti giymeden çalışmanın mümkün olduğuna değinen Yrd. Doç. Dr. Kekeçoğlu, bunun da arıcıların rahat çalışma imkƒnı bulması açısından önemli olduğunu söyledi.
Mülayim arılar sayesinde İstanbul gibi büyük şehirlerde bile arıcılık yapılabileceğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Kekeçoğlu, Avustralya'da yaygın olan urban beekeping uygulamasına dikkat çekerek şunları söyledi:
"İstanbul'da ya da büyükşehirlerdeki meraklı kişiler evinin bahçesine arı kovanı koyarak kendi balını üretebilecek. Herkes kedi- köpek besliyor ama ben arıyı çok seviyorum belki arı yetiştirmek istiyorum bahçemde. Artık insanlar hobi olarak bahçelerinde arı yetiştirebilecek bu sayede."
DAGEM'in Expo 2016'daki İç Bahçe standında arıların yanı sıra doldurulmuş hayvanlar, böcekler ve kelebekler de ziyaretçilere tanıtılıyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)