Çin'in güneybatısındaki Çongqing kentinde lunaparkta hızla dönen eğlence makinesinden fırlayan 13 yaşındaki bir kız çocuğu hayatını kaybetti.
Emniyet kemeri çalışmayan ve koruma barı arızalı olan çocuğun metal korkulukların üzerine düştüğü ve yaralı olarak kaldırıldığı hastanede kurtarılamadığı belirtiliyor.
İnternete yüklenen videolarda, çocuğun Çaohua adlı eğlence parkındaki makinede bir süre asılı kaldığı sonra da düştüğü görülüyor.
BBC Türkçe'de yayımlanan habere göre, Çin medyasına göre yetkililer, makinenin Aralık'ta denetlendiğini söyledi.
127 bin dolar tazminat
West China Metropolis gazetesi, başka çocukları olmayan ailenin park sahibinin önerdiği 870 bin Yuanlık (yaklaşık 127 bin ABD doları) tazminatı kabul ettiğini yazdı.
Bu olaydan sonra Çin genelinde, tüm lunaparklardaki "Uzay Yolculuğu" makineleri yasaklandı.
6 Şubat 2017 Pazartesi
24 bin kişiden 100 milyon Euro topladılar
Bir zamanlar Türkiye gündemine damga vuran Titan saadet zincirinin bir benzerinin daha oluştuğu ortaya çıktı. Bu kez sanal para birimi üzerinden yeni üyelikler yapılıyor. Son bir yılda 24 bin kişiden 100 milyon Euro’ya yakın para toplandı. Toplanan paraların, döviz büroları üzerinden Malta ve Slovenya’ya gönderildiği ifade ediliyor. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı şirketin denetime alırken, Malta'dan da 'Paranız batabilir dikkatli olun' uyarısı yapıldı.
Hürriyet'in haberine göre Türkiye’nin, 90'lı yıllarda Kenan Şeranoğlu'nun kurduğu 'Titan' ile tanıştığı 'saadet zincirlerine' bir yenisi eklendi. Bu kez sistem, dijital para birimi üzerine kuruldu. Ortada herhangi bir ürün yok. Bir tür piramit ponzi sistemi ile yeni üyelikler yapılıyor. Türkiye genelindeki bir çok ilde otellerde yapılan sunumlarda yeni üyelerin sisteme girişi sağlanıyor. Sisteme giren kişi belli bir miktar ödeyerek giriyor. 300 dolar ile giriş yapan da var 24 bin Euro ödeyerek giriş yapan da... Sistem, yeni üye kazandırdıkça kazandırma üzerine kurulu. Sisteme yeni üye kazandıran, komisyonun yanı sıra puan da kazanıyor.
50 bin Euro getirip yatıran var
Adının yazılmasını istemeyen bir kişi, Hürriyet’e yaptığı açıklamada, kendisine de sisteme dâhil olması için teklif yapıldığını belirterek “20 bin Euro veren ertesi gün hipnoz olmuş gibi 50 bin Euro veriyor. Ürkütücü bir durum yaşanıyor” dedi.
Kariyere göre kazanç
Piramit modele göre şekillenen sistemde, belirli kariyer basamakları var. Coinspace’nin sunum ve tanıtımlarında, iddiaya göre, günlük kazancı 1000 Euro olan da var 40 bin Euro olan da. Edinilen bilgilere göre, son aylarda çığ gibi yayılan sisteme şimdiye dek Türkiye’den 24 bin kişi üye yapıldı. Hedef ise bir yılsonunda 100 bin üyeye ulaşmak. Söz konusu kişilerden toplanan paranın tutarı ise 100 milyon Euro olarak açıklanıyor. Konuya yakın kaynaklardan edinilen bilgilere göre, toplanan paraların önemli bir bölümü döviz büroları üzerinden Malta ve Slovenya’ya çıkarılıyor.
Hisseyi devretti
Selçuk Özkan’ın (48) kurduğu Coinspace İnternet Hizmetleri San. ve Tic. A.Ş isimli şirkette geçtiğimiz yıl ortasında hisse devri oldu. 600 bin TL sermayeli şirketin 570 bin TL’lik hissesi Malta’da yaşayan Slovenya uyruklu Mojca Plut’a devredildi. Yine Selçuk Özkan'ın geçtiğimiz yıl sonunda Ankara'da kurduğu Espasnet İnternet Bilgisayar Hizmetleri Tic. A.Ş isimli şirket üzerinden ise sistemin network ayağını yürütülüyor.
‘Paranızı kaybedebilirsiniz’
Ulaşılan belgelere göre, yeni bir tür ‘saadet zinciri’ olarak anılan Coinspace’yi, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı denetim programına aldı. Benzer bir uyarı ise Malta Finansal Hizmetler Otoritesi’nden geldi. Kurumdan yapılan açıklamada, Coinspace ile ilgili herhangi bir lisans veya yetki belgesi vermedikleri duyuruldu. Kurum açıklamasında, sisteme dâhil olmak isteyenleri, ‘paranızı kaybetme riski var’ şeklinde uyardı.
Öte yandan, Coinspace’ye yeni üye kazandırmak için bir kamu bankası ile anlaşmaya varıldığı yönündeki paylaşımlar nedeni ile bankadaki 6-7 milyon liraya bloke konulduğu öğrenildi.
Özkan: yaptığımız işlem yasal
Konu ile ilgili telefonla görüştüğümüz Selçuk Özkan ise, yürüttükleri faaliyetlerin yasal çerçevede olduğunu söyledi. Özkan, yapılan ödemelere karşı faturaların da kesildiğini şirket olarak vergi ödemesini de yaptıklarını savundu.
Hürriyet'in haberine göre Türkiye’nin, 90'lı yıllarda Kenan Şeranoğlu'nun kurduğu 'Titan' ile tanıştığı 'saadet zincirlerine' bir yenisi eklendi. Bu kez sistem, dijital para birimi üzerine kuruldu. Ortada herhangi bir ürün yok. Bir tür piramit ponzi sistemi ile yeni üyelikler yapılıyor. Türkiye genelindeki bir çok ilde otellerde yapılan sunumlarda yeni üyelerin sisteme girişi sağlanıyor. Sisteme giren kişi belli bir miktar ödeyerek giriyor. 300 dolar ile giriş yapan da var 24 bin Euro ödeyerek giriş yapan da... Sistem, yeni üye kazandırdıkça kazandırma üzerine kurulu. Sisteme yeni üye kazandıran, komisyonun yanı sıra puan da kazanıyor.
50 bin Euro getirip yatıran var
Adının yazılmasını istemeyen bir kişi, Hürriyet’e yaptığı açıklamada, kendisine de sisteme dâhil olması için teklif yapıldığını belirterek “20 bin Euro veren ertesi gün hipnoz olmuş gibi 50 bin Euro veriyor. Ürkütücü bir durum yaşanıyor” dedi.
Kariyere göre kazanç
Piramit modele göre şekillenen sistemde, belirli kariyer basamakları var. Coinspace’nin sunum ve tanıtımlarında, iddiaya göre, günlük kazancı 1000 Euro olan da var 40 bin Euro olan da. Edinilen bilgilere göre, son aylarda çığ gibi yayılan sisteme şimdiye dek Türkiye’den 24 bin kişi üye yapıldı. Hedef ise bir yılsonunda 100 bin üyeye ulaşmak. Söz konusu kişilerden toplanan paranın tutarı ise 100 milyon Euro olarak açıklanıyor. Konuya yakın kaynaklardan edinilen bilgilere göre, toplanan paraların önemli bir bölümü döviz büroları üzerinden Malta ve Slovenya’ya çıkarılıyor.
Hisseyi devretti
Selçuk Özkan’ın (48) kurduğu Coinspace İnternet Hizmetleri San. ve Tic. A.Ş isimli şirkette geçtiğimiz yıl ortasında hisse devri oldu. 600 bin TL sermayeli şirketin 570 bin TL’lik hissesi Malta’da yaşayan Slovenya uyruklu Mojca Plut’a devredildi. Yine Selçuk Özkan'ın geçtiğimiz yıl sonunda Ankara'da kurduğu Espasnet İnternet Bilgisayar Hizmetleri Tic. A.Ş isimli şirket üzerinden ise sistemin network ayağını yürütülüyor.
‘Paranızı kaybedebilirsiniz’
Ulaşılan belgelere göre, yeni bir tür ‘saadet zinciri’ olarak anılan Coinspace’yi, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı denetim programına aldı. Benzer bir uyarı ise Malta Finansal Hizmetler Otoritesi’nden geldi. Kurumdan yapılan açıklamada, Coinspace ile ilgili herhangi bir lisans veya yetki belgesi vermedikleri duyuruldu. Kurum açıklamasında, sisteme dâhil olmak isteyenleri, ‘paranızı kaybetme riski var’ şeklinde uyardı.
Öte yandan, Coinspace’ye yeni üye kazandırmak için bir kamu bankası ile anlaşmaya varıldığı yönündeki paylaşımlar nedeni ile bankadaki 6-7 milyon liraya bloke konulduğu öğrenildi.
Özkan: yaptığımız işlem yasal
Konu ile ilgili telefonla görüştüğümüz Selçuk Özkan ise, yürüttükleri faaliyetlerin yasal çerçevede olduğunu söyledi. Özkan, yapılan ödemelere karşı faturaların da kesildiğini şirket olarak vergi ödemesini de yaptıklarını savundu.
5 Şubat 2017 Pazar
THY ve Halkbank da Varlık Fonu'na devredildi
Bakanlar Kurulu kararı ile Varlık Fonu'na devredilen kurumlara yenileri eklendi...
Hafta sonunda Bakanlar Kurulu kararı ile, Ziraat Bankası, Borsa İstanbul, Botaş, Türk Telekom’daki Hazine’nin yüzde 6.68’lik hisse hepsi artık Bakanlar Kurulu kararı ile bir süre önce kurulan Varlık Fonu’na devredildi. Ayrıca, Savunma Sanayi Destekleme Fonu’nun 3 milyar lirası da 3 ay süresince Fon’un kullanımına açıldı. Daha önce Fon’a Milli Piyango ve şans oyunları devredilmişti.
Yeni haftayla birlikte Varlık Fonu'na devredilen kurumların arasına THY ile Halkbank da eklendi. THY'nin yüzde 49.12'si ile Halkbank'ın yüzde 51.11'i Varlık Fonu'na devredildi. Hafta sonunda Varlık Fonu'na yapılan devirler şöyleydi;
- BOTAŞ: Hazine payı yüzde 100. Ödenmiş sermayesi 4.15 milyar lira
- TPAO: Hazine payı yüzde 100. Ödenmiş sermayesi 3 milyar lira
- Ziraat Bankası: Hazine payı yüzde 100. Ödenmiş sermayesi 5.0 milyar lira
- Posta ve Telgraf: Hazine payı yüzde 100. Ödenmiş sermayesi 981.5 milyon lira.
- BIST: Hazine payı yüzde 73.6. Ödenmiş sermaye 423.2 milyon lira.
- Türksat: Hazine payı yüzde 100. Ödenmiş sermaye 1.47 milyon lira.
- Eti Maden: Hazine payı yüzde 100. Ödenmiş sermaye 600 milyon lira.
- Çay İşletmeleri: Hazine payı yüzde 100. Ödenmiş sermaye 1.49 milyar lira.
Başbakanlık'tan yazılı açıklama
Başbakanlıktan, Hazine uhdesinde bulunan bir kısım kamu sermayeli şirketler ile özelleştirme programında bulunan bazı şirketlere ait hisselerin Bakanlar Kurulu kararıyla Türkiye Varlık Fonu'na devredildiği bildirildi.
Başbakanlık'tan yapılan yazılı açıklamada, Türkiye Varlık Fonu'na devredilen söz konusu şirketlerin mevcut yönetimleri ve işletme politikaları ile iş planlarının, yatırım ve büyüme stratejilerine uygun olarak devam edeceği, uluslararası finans kuruluşları da dahil olmak üzere ilgili paydaşlarla sağlanan işbirliğinin sürdürüleceği belirtildi.
Açıklamada, Türkiye Varlık Fonu'nun söz konusu şirketleri, Bakanlar Kurulunca onaylanacak Stratejik Yatırım Planı çerçevesinde yöneteceği kaydedildi.
Başbakanlığa bağlı, ana faaliyet konusu fonların kurulması ve yönetimi olan, sermaye piyasalarında araç çeşitliliği ve derinliğine katkı sağlamak, yurt içinde kamuya ait varlıkları ekonomiye kazandırmak, dış kaynak temin etmek, stratejik, büyük ölçekli yatırımlara iştirak etmek için Türkiye Varlık Fonu ve bu fona bağlı alt fonları kurmak ve yönetmek üzere Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi kurulmuştu. cnntürk
Hafta sonunda Bakanlar Kurulu kararı ile, Ziraat Bankası, Borsa İstanbul, Botaş, Türk Telekom’daki Hazine’nin yüzde 6.68’lik hisse hepsi artık Bakanlar Kurulu kararı ile bir süre önce kurulan Varlık Fonu’na devredildi. Ayrıca, Savunma Sanayi Destekleme Fonu’nun 3 milyar lirası da 3 ay süresince Fon’un kullanımına açıldı. Daha önce Fon’a Milli Piyango ve şans oyunları devredilmişti.
Yeni haftayla birlikte Varlık Fonu'na devredilen kurumların arasına THY ile Halkbank da eklendi. THY'nin yüzde 49.12'si ile Halkbank'ın yüzde 51.11'i Varlık Fonu'na devredildi. Hafta sonunda Varlık Fonu'na yapılan devirler şöyleydi;
- BOTAŞ: Hazine payı yüzde 100. Ödenmiş sermayesi 4.15 milyar lira
- TPAO: Hazine payı yüzde 100. Ödenmiş sermayesi 3 milyar lira
- Ziraat Bankası: Hazine payı yüzde 100. Ödenmiş sermayesi 5.0 milyar lira
- Posta ve Telgraf: Hazine payı yüzde 100. Ödenmiş sermayesi 981.5 milyon lira.
- BIST: Hazine payı yüzde 73.6. Ödenmiş sermaye 423.2 milyon lira.
- Türksat: Hazine payı yüzde 100. Ödenmiş sermaye 1.47 milyon lira.
- Eti Maden: Hazine payı yüzde 100. Ödenmiş sermaye 600 milyon lira.
- Çay İşletmeleri: Hazine payı yüzde 100. Ödenmiş sermaye 1.49 milyar lira.
Başbakanlık'tan yazılı açıklama
Başbakanlıktan, Hazine uhdesinde bulunan bir kısım kamu sermayeli şirketler ile özelleştirme programında bulunan bazı şirketlere ait hisselerin Bakanlar Kurulu kararıyla Türkiye Varlık Fonu'na devredildiği bildirildi.
Başbakanlık'tan yapılan yazılı açıklamada, Türkiye Varlık Fonu'na devredilen söz konusu şirketlerin mevcut yönetimleri ve işletme politikaları ile iş planlarının, yatırım ve büyüme stratejilerine uygun olarak devam edeceği, uluslararası finans kuruluşları da dahil olmak üzere ilgili paydaşlarla sağlanan işbirliğinin sürdürüleceği belirtildi.
Açıklamada, Türkiye Varlık Fonu'nun söz konusu şirketleri, Bakanlar Kurulunca onaylanacak Stratejik Yatırım Planı çerçevesinde yöneteceği kaydedildi.
Başbakanlığa bağlı, ana faaliyet konusu fonların kurulması ve yönetimi olan, sermaye piyasalarında araç çeşitliliği ve derinliğine katkı sağlamak, yurt içinde kamuya ait varlıkları ekonomiye kazandırmak, dış kaynak temin etmek, stratejik, büyük ölçekli yatırımlara iştirak etmek için Türkiye Varlık Fonu ve bu fona bağlı alt fonları kurmak ve yönetmek üzere Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi kurulmuştu. cnntürk
Hasta randevusunda whatsapp dönemi
Şanlıurfa'daki Birecik Devlet Hastanesinde vatandaşlar, gönderdikleri whatsapp mesajıyla randevu hizmeti almaya başladı. Uygulamadan önce, saatler öncesinden hastaneye gitmek için yola çıkan ve hastanede sıranın kendisine gelmesi için uzun süre beklemek zorunda kalan vatandaşlar, hastane yönetiminin faaliyete geçirdiği bu sistemle artık daha kolay ve kısa sürede sağlık hizmeti alma imkanına kavuştu.
Birecik Devlet Hastanesi Başhekimi Opr. Dr. Cem Bülbüloğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de bir ilki gerçekleştirerek hastalara whatsapp mesajıyla randevu vermeye başladıklarını söyledi. Bu sayede hastanedeki yoğunluğun da önüne geçtiklerini vurgulayan Bülbüloğlu, sistemin hem doktora hem de hastaya ciddi manada kolaylık sağladığını ifade etti.
Yöntem sayesinde randevulu hasta sayısının arttığını belirten Bülbüloğlu, şunları kaydetti: "Hastalarımızın en büyük problemlerinden olan poliklinik önünde bekleme süresinin artışını göz önünde bulundurarak Sağlık Bakanlığı tarafından randevu sistemi geliştirilmişti zaten. Biz de bu randevu şeklini yaygınlaştırmak adına hastanemiz tarafından sadece randevulara özel bir whatsapp hattı aldık.
Hastalarımız whatsapp hattına adını, soyadını ve randevu almak istedikleri bölümün adını belirterek bize ulaştırıyor. Biz de saati ve tarihi ayarlayarak kendilerine bilgi mesajı olarak randevu bilgilerini yolluyoruz. Bu sayede yüzde 22 olan randevulu hasta sayımız yüzde 35'e kadar çıktı. Sağlık Bakanlığımızın yüzde 50 randevulu hasta hedefinin üzerine çıkarak kaliteli hizmet sunmak istiyoruz."
"Sıra çilesi bitti"
Hastane doktorlarından Hasan Akgül de whatsapp mesajıyla randevu sayesinde işlerinin kolaylaştığını belirterek, hastalara daha iyi hizmet verme imkanı bulduklarını söyledi.
Yöntem sayesinde daha düzenli hizmet verilebildiğini anlatan Akgül, hastaları whatsapp yoluyla randevu almaya davet etti. Hastalardan Ahmet Kaya ise uygulamadan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Sıra almak için daha önce sabahın erken saatlerinde hastane yoluna düştüklerini vurgulayan Kaya, "Bu hizmetten memnunuz. Daha önceden sıra almak için beklemek bize çok zaman kaybettiriyordu. Sabahın 07.00'sinde gelip sıraya girmemiz gerekiyordu ve işimiz çok aksıyordu ama şimdi whatsapp randevu uygulaması çok iyi oldu. Bu uygulamayı hizmetimize sunan başhekimimize teşekkür ediyoruz." diye konuştu.
Hastalarından Müzeyyen Güneş de sistemin güzel olduğunu ifade ederek, sıra beklemeden randevu almanın ilgili herkes için büyük kolaylık sağladığını sözlerine ekledi.
Birecik Devlet Hastanesi Başhekimi Opr. Dr. Cem Bülbüloğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de bir ilki gerçekleştirerek hastalara whatsapp mesajıyla randevu vermeye başladıklarını söyledi. Bu sayede hastanedeki yoğunluğun da önüne geçtiklerini vurgulayan Bülbüloğlu, sistemin hem doktora hem de hastaya ciddi manada kolaylık sağladığını ifade etti.
Yöntem sayesinde randevulu hasta sayısının arttığını belirten Bülbüloğlu, şunları kaydetti: "Hastalarımızın en büyük problemlerinden olan poliklinik önünde bekleme süresinin artışını göz önünde bulundurarak Sağlık Bakanlığı tarafından randevu sistemi geliştirilmişti zaten. Biz de bu randevu şeklini yaygınlaştırmak adına hastanemiz tarafından sadece randevulara özel bir whatsapp hattı aldık.
Hastalarımız whatsapp hattına adını, soyadını ve randevu almak istedikleri bölümün adını belirterek bize ulaştırıyor. Biz de saati ve tarihi ayarlayarak kendilerine bilgi mesajı olarak randevu bilgilerini yolluyoruz. Bu sayede yüzde 22 olan randevulu hasta sayımız yüzde 35'e kadar çıktı. Sağlık Bakanlığımızın yüzde 50 randevulu hasta hedefinin üzerine çıkarak kaliteli hizmet sunmak istiyoruz."
"Sıra çilesi bitti"
Hastane doktorlarından Hasan Akgül de whatsapp mesajıyla randevu sayesinde işlerinin kolaylaştığını belirterek, hastalara daha iyi hizmet verme imkanı bulduklarını söyledi.
Yöntem sayesinde daha düzenli hizmet verilebildiğini anlatan Akgül, hastaları whatsapp yoluyla randevu almaya davet etti. Hastalardan Ahmet Kaya ise uygulamadan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Sıra almak için daha önce sabahın erken saatlerinde hastane yoluna düştüklerini vurgulayan Kaya, "Bu hizmetten memnunuz. Daha önceden sıra almak için beklemek bize çok zaman kaybettiriyordu. Sabahın 07.00'sinde gelip sıraya girmemiz gerekiyordu ve işimiz çok aksıyordu ama şimdi whatsapp randevu uygulaması çok iyi oldu. Bu uygulamayı hizmetimize sunan başhekimimize teşekkür ediyoruz." diye konuştu.
Hastalarından Müzeyyen Güneş de sistemin güzel olduğunu ifade ederek, sıra beklemeden randevu almanın ilgili herkes için büyük kolaylık sağladığını sözlerine ekledi.
ÖSYM şifresini kuzeniyle paylaştı, gelen sonuçla şaşkına döndü
Mersin'de ÖSYM şifresini kuzeniyle paylaşan Irmak Uysal, yerleştirme sonuçları geldiğinde hiç tercih etmediği bir okulu kazandığını gördü
Mersin'in Anamur ilçesinde LYS'den 357 puan alan ve tercih etmediği bir yer gelen Irmak Uysal'ın üniversite tercihlerinin kuzeni tarafından değiştirildiği ortaya çıktı.
ÖSYM tercih sonuçları gelince şoka uğrayan Irman Uysal, isteği dışında tercihler yapılarak mağdur edildiği iddiasıyla Anamur 2. Asliye Ceza Mahkemesine başvurarak ÖSYM'ye dava açtı. Yapılan araştırmalar sonucu IP adresi tespiti yapılmasıyla gerçek ortaya çıktı. ÖSYM giriş şifresini bilen kuzeni Cansu S. tarafından sisteme girilerek tercihlerinin tamamen değiştirildiği tespit edildi.
Şok yaşayan Irmak Uysal, başından geçenleri şu şekilde anlattı:
''Anamur'da LYS'ye hazırlandım, LYS'den 357 puan aldım. İlk 5 tercihim de ilköğretim Matematik bölümü vardı. Kontrol ettiğimde Artvin Çoruh Üniversitesi Matemetik bölümü tutuyordu. Ama tercih sonucuna baktığımda Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Ebelik Bölümü olduğunu gördüm. Benim tercihlerimde böyle bir bölüm de böyle bir şehirde yoktu. Ben de mahkemeye başvurdum. ÖSYM'nin sistem hatası olduğunu düşündüm. Mahkemeden gelen sonuç ise ÖSYM'nin bir suçu olmadığı tercihlerimin kuzenim tarafından değiştirildiği ortaya çıktı. Kuzenim mahkemenin sonuçlanmasına rağmen hala suçunu inkar ediyor. Ben yapmadım diyor. Bunun sonucunda ben tekrar ÖSYM ile görüştüm, tercihlerimin tekrar değiştirilip değiştirilemeyeceğini sordum. ÖSYM tercihlerimi tekrar değiştiremeyeceğimi aynı bölümde devam etmem gerektiğini bildirdi. Hala ben istemediğim bir şehirde istemediğim bir bölümde okumaktayım. Benim eğitim hayatım suistimal edildi. Okuduğum onca yıl boşa gitti, 4 yıl boşu boşuna başka bir bölümde okuyorum'' dedi.
Baba Mehmet Şahap Uysal ise "Benim kızım istemediği bir okulda istemediği bir bölümde okuyor. Lütfen en yakınınız bile olsa şifrelerinizi kimseye vermeyin. Kızım mağdur oldu, başkası mağdur olması'' dedi.
Mersin'in Anamur ilçesinde LYS'den 357 puan alan ve tercih etmediği bir yer gelen Irmak Uysal'ın üniversite tercihlerinin kuzeni tarafından değiştirildiği ortaya çıktı.
ÖSYM tercih sonuçları gelince şoka uğrayan Irman Uysal, isteği dışında tercihler yapılarak mağdur edildiği iddiasıyla Anamur 2. Asliye Ceza Mahkemesine başvurarak ÖSYM'ye dava açtı. Yapılan araştırmalar sonucu IP adresi tespiti yapılmasıyla gerçek ortaya çıktı. ÖSYM giriş şifresini bilen kuzeni Cansu S. tarafından sisteme girilerek tercihlerinin tamamen değiştirildiği tespit edildi.
Şok yaşayan Irmak Uysal, başından geçenleri şu şekilde anlattı:
''Anamur'da LYS'ye hazırlandım, LYS'den 357 puan aldım. İlk 5 tercihim de ilköğretim Matematik bölümü vardı. Kontrol ettiğimde Artvin Çoruh Üniversitesi Matemetik bölümü tutuyordu. Ama tercih sonucuna baktığımda Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Ebelik Bölümü olduğunu gördüm. Benim tercihlerimde böyle bir bölüm de böyle bir şehirde yoktu. Ben de mahkemeye başvurdum. ÖSYM'nin sistem hatası olduğunu düşündüm. Mahkemeden gelen sonuç ise ÖSYM'nin bir suçu olmadığı tercihlerimin kuzenim tarafından değiştirildiği ortaya çıktı. Kuzenim mahkemenin sonuçlanmasına rağmen hala suçunu inkar ediyor. Ben yapmadım diyor. Bunun sonucunda ben tekrar ÖSYM ile görüştüm, tercihlerimin tekrar değiştirilip değiştirilemeyeceğini sordum. ÖSYM tercihlerimi tekrar değiştiremeyeceğimi aynı bölümde devam etmem gerektiğini bildirdi. Hala ben istemediğim bir şehirde istemediğim bir bölümde okumaktayım. Benim eğitim hayatım suistimal edildi. Okuduğum onca yıl boşa gitti, 4 yıl boşu boşuna başka bir bölümde okuyorum'' dedi.
Baba Mehmet Şahap Uysal ise "Benim kızım istemediği bir okulda istemediği bir bölümde okuyor. Lütfen en yakınınız bile olsa şifrelerinizi kimseye vermeyin. Kızım mağdur oldu, başkası mağdur olması'' dedi.
Zenginler sığınak ada hazırlığında
ABD’nin California eyaletinde bulunan ve dünyadaki teknoloji üretiminin merkezi kabul edilen Silikon Vadisi’ndeki milyonerlerin büyük bir kısmının dünyada yaşanabilecek büyük bir felakete karşı hazırlıklara giriştiğini yazdı.
Hürriyet'in İngiliz basınına dayndırdığı habere göre teknoloji milyonerleri, dünyanın farklı bölgelerinde hazırladıkları sığınaklara kendilerini korumak için ateşli ve ateşli olmayan silahlar stokluyor. Multi-milyarderlerin öncelikli tercih ettiği yer ise Yeni Zelanda. Yeni Zelanda’nın Kuzey Kore’den, terör örgütü DEAŞ’tan, Avrupa ve ABD’deki sosyal gerilimden uzaklığı, ülkeyi sığınmak için ideal yer haline getiriyor. Para babaları, bu ülkede hazırladıkları sığınaklara yatırım yapıyor.
Zengin-yoksul savaşı mı?
Söz konusu tehdidin ne olduğu net olmamakla birlikte, zenginlerin, iç savaştan, nükleer bombalardan ve sosyal çöküşten endişe ettiği ifade ediliyor. Silikon Vadisi’nin insanlarının en çok korktuğu şey ise yeni teknolojiyle birlikte dünya ekonomisinin altüst olması ve ardından zenginlerle yoksullar arasında büyük bir mücadele başlaması. Eski Facebook yöneticisi Antonio García Martínez’in Pasifik okyanusundaki bir adada satın aldığı toprak üzerinde, jeneratörler ve güneş pilleri ile donatılmış bir ev inşa ettiği, aynı zamanda da çok sayıda silah satın aldığı iddia ediliyor. Oracle’ın kurucusu Larry Ellison da Hawaii’de bir ada satın aldı. Yahoo’nun eski üst düzey yöneticilerinden Marvin Liao, okçuluk dersleri alıyor ve ateşli olmayan silahlardan oluşan küçük bir cephanelik kurmuş durumda.
Anketlere göre Amerikalıların yüzde 22’si, kendi yaşam süreleri içinde dünyanın yok olacağına inanıyor.
Hürriyet'in İngiliz basınına dayndırdığı habere göre teknoloji milyonerleri, dünyanın farklı bölgelerinde hazırladıkları sığınaklara kendilerini korumak için ateşli ve ateşli olmayan silahlar stokluyor. Multi-milyarderlerin öncelikli tercih ettiği yer ise Yeni Zelanda. Yeni Zelanda’nın Kuzey Kore’den, terör örgütü DEAŞ’tan, Avrupa ve ABD’deki sosyal gerilimden uzaklığı, ülkeyi sığınmak için ideal yer haline getiriyor. Para babaları, bu ülkede hazırladıkları sığınaklara yatırım yapıyor.
Zengin-yoksul savaşı mı?
Söz konusu tehdidin ne olduğu net olmamakla birlikte, zenginlerin, iç savaştan, nükleer bombalardan ve sosyal çöküşten endişe ettiği ifade ediliyor. Silikon Vadisi’nin insanlarının en çok korktuğu şey ise yeni teknolojiyle birlikte dünya ekonomisinin altüst olması ve ardından zenginlerle yoksullar arasında büyük bir mücadele başlaması. Eski Facebook yöneticisi Antonio García Martínez’in Pasifik okyanusundaki bir adada satın aldığı toprak üzerinde, jeneratörler ve güneş pilleri ile donatılmış bir ev inşa ettiği, aynı zamanda da çok sayıda silah satın aldığı iddia ediliyor. Oracle’ın kurucusu Larry Ellison da Hawaii’de bir ada satın aldı. Yahoo’nun eski üst düzey yöneticilerinden Marvin Liao, okçuluk dersleri alıyor ve ateşli olmayan silahlardan oluşan küçük bir cephanelik kurmuş durumda.
Anketlere göre Amerikalıların yüzde 22’si, kendi yaşam süreleri içinde dünyanın yok olacağına inanıyor.
280 pilottan 100'ü tutuklu 180'i itirafçı
Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’nca darbe girişiminin ardından FETÖ’nün Hava Kuvvetleri ayağına yönelik başlatılan soruşturmada gözaltına alınan 280 pilottan 100’ü tutuklandı. İtirafçı olan ve FETÖ’nün kriptolu yapısıyla ilgili ifade veren 180 pilot ise adli kontrol şartıyla serbest bırakılarak görevlerine döndü.
Darbe girişiminin ardından Konya Cumhuriyet Başsavcılığı, 3’üncü Ana Jet Üs Komutanlığı’nda görevli pilotlara yönelik FETÖ soruşturması başlattı. Soruşturma kapsamında İstanbul, Ankara, Malatya, Adana, Eskişehir, Balıkesir ve İzmir’de yapılan operasyonlarda 280 pilot gözaltına alındı. FETÖ ile bağlantıları belirlenen pilotlar Konya Emniyet Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nde sorgulandı.
2 pilota 1 ‘mahrem abi’
Pilotların 100’ü tutuklanırken, 180’i ise itirafçı oldu. FETÖ ile bağlantılarını kabul eden, darbe girişiminde aktif rol almadıklarını söyleyen bu pilotlar, daha sonra adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Haklarında yurtdışı yasağı ve haftada bir gün bulundukları bölgedeki karakola giderek imza atmaları şartı getirilen pilotlar, görevlerine döndü.
İtirafçı pilotlar, ifadelerinde, FETÖ’nün dar gelirli ailelerin başarılı olan çocuklarını ilköğretimden itibaren takip ettiğini, örgüt evlerine yerleştirdiğini ve son olarak askeri okullara yönlendirdiğini anlattı. İlköğretimden itibaren örgütün ‘mahrem abi’lerine bağlanan pilotların, yüzbaşı rütbesine kadar aynı kişilerin takibinde olduğu ve buna bağlı hareket ettiği anlatıldı. FETÖ’nün 2 pilotu bir mahrem abiye zimmetlediği, mahrem abinin pilotu yüzbaşı rütbesine kadar takip ettiği, yüzbaşı rütbesini alan pilotun ise Hava Kuvvetleri imamına karşı sorumlu tutulduğu belirlendi. Verilen ifadeler doğrultusunda yapılan çalışmada ise örgütün pilotlardan sorumlu 120 mahrem abisi deşifre edildi. Mahrem abilerden 35’i gözaltına alındı. 28’i tutuklanırken, 7’si itirafçı oldu. İtirafçı olan pilotlardan üsteğmen Y.S. ifadesinde özetle şunları söyledi: “Askeri okul sınavlarına, cemaat evlerindeki abilerin yönlendirmesiyle girdim. Okulda eğitim gördüğüm dönemlerde veya meslek hayatımda FETÖ/PDY yapılanması ile ilişki ve irtibatım oldu. Bu sürede örgütün içerisinde benden sorumlu abi tarafından ‘ima ile namaz kılma, oruç tutmama, teyemmüm yaparak abdest alma’ gibi konularda bana nasıl davranmam gerektiği konusunda telkinlerde bulunuldu.
Örgüt abilerine para
Mesleğe başlayıp maaş almaya başladığımdan itibaren maaşımdan aylık 300 - 350 TL parayı benden sorumlu olan abilere veriyordum. FETÖ adına ‘kurban bağışı’ adı altında kurban bayramlarından önce genelde 750-800 TL para yardımını yukarıda bahsettiğim abilere verirdim. FETÖ’ye ait olduğu bilinen gazete olan Zaman gazetesine abone ücreti olarak 250 TL, Sızıntı dergisi için yıllık abone ücreti 50-60 TL para verirdim. 15 Temmuz kalkışması öncesi ve sonrası FETÖ üyelerince çalışmış olduğum birimde bana kalkışma ile ilgili herhangi bir görev verilmedi. Bu örgüt, gelecek nesillere ve vatanımıza daha fazla zarar vermeden bitirilmelidir. Bu nedenle örgütün deşifre edilebilmesi için örgüt içerisinde bulunan insanların bildiklerini, gördüklerini, yaşadıklarını en yakın ilgili birimlere bildirmesini istemekteyim.” (cnntürk)
Darbe girişiminin ardından Konya Cumhuriyet Başsavcılığı, 3’üncü Ana Jet Üs Komutanlığı’nda görevli pilotlara yönelik FETÖ soruşturması başlattı. Soruşturma kapsamında İstanbul, Ankara, Malatya, Adana, Eskişehir, Balıkesir ve İzmir’de yapılan operasyonlarda 280 pilot gözaltına alındı. FETÖ ile bağlantıları belirlenen pilotlar Konya Emniyet Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nde sorgulandı.
2 pilota 1 ‘mahrem abi’
Pilotların 100’ü tutuklanırken, 180’i ise itirafçı oldu. FETÖ ile bağlantılarını kabul eden, darbe girişiminde aktif rol almadıklarını söyleyen bu pilotlar, daha sonra adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Haklarında yurtdışı yasağı ve haftada bir gün bulundukları bölgedeki karakola giderek imza atmaları şartı getirilen pilotlar, görevlerine döndü.
İtirafçı pilotlar, ifadelerinde, FETÖ’nün dar gelirli ailelerin başarılı olan çocuklarını ilköğretimden itibaren takip ettiğini, örgüt evlerine yerleştirdiğini ve son olarak askeri okullara yönlendirdiğini anlattı. İlköğretimden itibaren örgütün ‘mahrem abi’lerine bağlanan pilotların, yüzbaşı rütbesine kadar aynı kişilerin takibinde olduğu ve buna bağlı hareket ettiği anlatıldı. FETÖ’nün 2 pilotu bir mahrem abiye zimmetlediği, mahrem abinin pilotu yüzbaşı rütbesine kadar takip ettiği, yüzbaşı rütbesini alan pilotun ise Hava Kuvvetleri imamına karşı sorumlu tutulduğu belirlendi. Verilen ifadeler doğrultusunda yapılan çalışmada ise örgütün pilotlardan sorumlu 120 mahrem abisi deşifre edildi. Mahrem abilerden 35’i gözaltına alındı. 28’i tutuklanırken, 7’si itirafçı oldu. İtirafçı olan pilotlardan üsteğmen Y.S. ifadesinde özetle şunları söyledi: “Askeri okul sınavlarına, cemaat evlerindeki abilerin yönlendirmesiyle girdim. Okulda eğitim gördüğüm dönemlerde veya meslek hayatımda FETÖ/PDY yapılanması ile ilişki ve irtibatım oldu. Bu sürede örgütün içerisinde benden sorumlu abi tarafından ‘ima ile namaz kılma, oruç tutmama, teyemmüm yaparak abdest alma’ gibi konularda bana nasıl davranmam gerektiği konusunda telkinlerde bulunuldu.
Örgüt abilerine para
Mesleğe başlayıp maaş almaya başladığımdan itibaren maaşımdan aylık 300 - 350 TL parayı benden sorumlu olan abilere veriyordum. FETÖ adına ‘kurban bağışı’ adı altında kurban bayramlarından önce genelde 750-800 TL para yardımını yukarıda bahsettiğim abilere verirdim. FETÖ’ye ait olduğu bilinen gazete olan Zaman gazetesine abone ücreti olarak 250 TL, Sızıntı dergisi için yıllık abone ücreti 50-60 TL para verirdim. 15 Temmuz kalkışması öncesi ve sonrası FETÖ üyelerince çalışmış olduğum birimde bana kalkışma ile ilgili herhangi bir görev verilmedi. Bu örgüt, gelecek nesillere ve vatanımıza daha fazla zarar vermeden bitirilmelidir. Bu nedenle örgütün deşifre edilebilmesi için örgüt içerisinde bulunan insanların bildiklerini, gördüklerini, yaşadıklarını en yakın ilgili birimlere bildirmesini istemekteyim.” (cnntürk)
4 Şubat 2017 Cumartesi
Mide küçültme ameliyatından sonra hayatını kaybetti
İzmir'in Kemalpaşa ilçesinde camcılık yapan 2 çocuk babası 40 yaşındaki Devrim Türk, mide küçültme ameliyatı sonrası yaşamını yitirdi. Türk ailesinin avukatı Zafer Binici, ameliyatı yapan sağlık görevlileri hakkında suç duyurusunda bulundu.
Fatma Türk ile evli olan, Ayhan Egemen ve Zeynep Kumsal adlı iki çocuğu bulunan Devrim Türk, geçen 31 Ocak'ta, fazla kilolarından kurtulmak amacıyla mide küçültme ameliyatı olmak için İzmir'in Karabağlar İlçesi'nde özel bir hastaneye yattı.
120 kilo olan Devrim Türk'e aynı gün kapalı mide küçültme ameliyatı yapıldı.
İddiaya göre Türk, iki gün arayla bağırsağında delinme olduğu gerekçesiyle iki kez daha ameliyat oldu. İkinci bağırsak delinme ameliyatı sonrası enfeksiyon kapma riskiyle yoğun bakım ünitesine alınan Devrim Türk, dün saat 23.00'te yaşamını yitirdi.
Oğlunun ölümünde doktorların ihmali olduğunu iddia eden baba Mesut Türk, avukatları Zafer Binici ile birlikte Kemalpaşa Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Baba Mesut Türk, şikayet dilekçesinde "Oğlum ikinci bağırsak delinme ameliyatı sonrası tedbir amaçlı yoğun bakıma alındı. Dün gündüz doktorlar durumunun iyi olduğunu söyledi. Durumunun böyle gitmesi durumunda ziyaret edeceğimiz söylendi. Ben hastane yakınlarında beklerken, ameliyatı yapan doktor Ö.D., telefonla arayıp 'Devrim'in durumu çok kritik, değerleri kötü çıktı, kalp masajı yapmaya başladık, buradaysanız odama gelin' dedi. Doktorun odasına gittiğimde ağlayarak bana 'Tüm hastane ilgileniyor' diye söyledi. Ben de ağlamaya başladım, kendimden geçip bayılmışım. Daha sonra kendime geldiğimde oğlumun öldüğünü söyledi. Oğlumun cenazesini görmek istedim, bana göstermediler. Cenazesini almak için hastaneye geri gittiğimde, belediyeye ait araçla Kemalpaşa'ya gönderildiğini öğrendim. Benim oğlum normal bir şekilde yaşamını yitirmedi. Oğlumun ameliyat hatası ve ihmal sonucunda vefat ettiğini düşünüyorum. Oğlumun kesin ölüm sebebinin belirlenmesi için otopsi yapılmasını istiyorum. Ameliyatı yapan doktor Ö.D. ve ameliyata giren ekipten şikayetçiyim" dedi.
Kemalpaşa Cumhuriyet Başsavcılığı, ailenin avukatı Zafer Binici ve baba Mesut Türk'ün talebi doğrultusunda, Devrim Türk'ün kesin ölüm nedeninin belirlenmesi için otopsi yapılmasına karar verdi. Devrim Türk'ün Kemalpaşa Devlet Hastanesi'nde bulunun cenazesi otopsi yapılmak üzere İzmir Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. Devrim Türk'ün ölüm sebebi yapılacak otopsi sonucu belli olacak. Türk, yarın yapılacak otopsinin ardından toprağa verilecek.
Özel ruhsat verilmeli
Sağlık hukuku uzmanı ve Türk ailesinin avukatı Zafer Binici, Türkiye'de sayısı hızla artan obezite ameliyatlarında ölüm oranının dünya ortalamasının üzerinde olduğunu belirtti. Avukat Binici, Sağlık Bakanlığı'nın obezite ameliyatlarını yapan merkez ve doktorları ruhsatlandırması gerektiğini ifade ederek, "Türkiye'de her gün onlarca obezite ameliyatı gerçekleştiriliyor. En çok da midenin üçte ikisinin alınmasına dayalı 'tüp mide' ameliyatı gerçekleştiriliyor. Maalesef bu ameliyatlar nedeniyle genç yaşta hayatını kaybeden çok sayıda hasta var. Ancak bu kadar önemli ameliyatları yapan hastanelere, Sağlık Bakanlığı tarafından bir ruhsat verilmeli. Türkiye'de organ naklinde ruhsatı olmayan doktor, organ nakli ameliyatını gerçekleştiremez. Naklin yapıldığı merkeze de ayrı bir ruhsat verilir. Bu uygulamanın obezite ameliyatlarında da yürürlüğe konması gerekiyor" dedi.
120 kilo olan Devrim Türk'e aynı gün kapalı mide küçültme ameliyatı yapıldı.
İddiaya göre Türk, iki gün arayla bağırsağında delinme olduğu gerekçesiyle iki kez daha ameliyat oldu. İkinci bağırsak delinme ameliyatı sonrası enfeksiyon kapma riskiyle yoğun bakım ünitesine alınan Devrim Türk, dün saat 23.00'te yaşamını yitirdi.
Oğlunun ölümünde doktorların ihmali olduğunu iddia eden baba Mesut Türk, avukatları Zafer Binici ile birlikte Kemalpaşa Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Baba Mesut Türk, şikayet dilekçesinde "Oğlum ikinci bağırsak delinme ameliyatı sonrası tedbir amaçlı yoğun bakıma alındı. Dün gündüz doktorlar durumunun iyi olduğunu söyledi. Durumunun böyle gitmesi durumunda ziyaret edeceğimiz söylendi. Ben hastane yakınlarında beklerken, ameliyatı yapan doktor Ö.D., telefonla arayıp 'Devrim'in durumu çok kritik, değerleri kötü çıktı, kalp masajı yapmaya başladık, buradaysanız odama gelin' dedi. Doktorun odasına gittiğimde ağlayarak bana 'Tüm hastane ilgileniyor' diye söyledi. Ben de ağlamaya başladım, kendimden geçip bayılmışım. Daha sonra kendime geldiğimde oğlumun öldüğünü söyledi. Oğlumun cenazesini görmek istedim, bana göstermediler. Cenazesini almak için hastaneye geri gittiğimde, belediyeye ait araçla Kemalpaşa'ya gönderildiğini öğrendim. Benim oğlum normal bir şekilde yaşamını yitirmedi. Oğlumun ameliyat hatası ve ihmal sonucunda vefat ettiğini düşünüyorum. Oğlumun kesin ölüm sebebinin belirlenmesi için otopsi yapılmasını istiyorum. Ameliyatı yapan doktor Ö.D. ve ameliyata giren ekipten şikayetçiyim" dedi.
Kemalpaşa Cumhuriyet Başsavcılığı, ailenin avukatı Zafer Binici ve baba Mesut Türk'ün talebi doğrultusunda, Devrim Türk'ün kesin ölüm nedeninin belirlenmesi için otopsi yapılmasına karar verdi. Devrim Türk'ün Kemalpaşa Devlet Hastanesi'nde bulunun cenazesi otopsi yapılmak üzere İzmir Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. Devrim Türk'ün ölüm sebebi yapılacak otopsi sonucu belli olacak. Türk, yarın yapılacak otopsinin ardından toprağa verilecek.
Özel ruhsat verilmeli
Sağlık hukuku uzmanı ve Türk ailesinin avukatı Zafer Binici, Türkiye'de sayısı hızla artan obezite ameliyatlarında ölüm oranının dünya ortalamasının üzerinde olduğunu belirtti. Avukat Binici, Sağlık Bakanlığı'nın obezite ameliyatlarını yapan merkez ve doktorları ruhsatlandırması gerektiğini ifade ederek, "Türkiye'de her gün onlarca obezite ameliyatı gerçekleştiriliyor. En çok da midenin üçte ikisinin alınmasına dayalı 'tüp mide' ameliyatı gerçekleştiriliyor. Maalesef bu ameliyatlar nedeniyle genç yaşta hayatını kaybeden çok sayıda hasta var. Ancak bu kadar önemli ameliyatları yapan hastanelere, Sağlık Bakanlığı tarafından bir ruhsat verilmeli. Türkiye'de organ naklinde ruhsatı olmayan doktor, organ nakli ameliyatını gerçekleştiremez. Naklin yapıldığı merkeze de ayrı bir ruhsat verilir. Bu uygulamanın obezite ameliyatlarında da yürürlüğe konması gerekiyor" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Kanseri yenmek elimizde'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dünya Kanser Günü sebebiyle Twitter'dan mesaj paylaştı. Erken teşhisin önemine dikkat çeken Erdoğan, "Yüzde 90 oranında dış etkenlere bağlı olarak ortaya çıkan kanser asla tedavi edilemez değildir. Kanseri yenmek bizim elimizde" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dünya Kanser Günü sebebiyle Twitter'dan bizzat yazarak mesaj yayınladı; erken teşhisin önemine dikkat çekerek, "Yüzde 90 oranında dış etkenlere bağlı olarak ortaya çıkan kanser asla tedavi edilemez değildir. Kanseri yenmek bizim elimizde" dedi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, dünkü Mersin programının ardından gece İstanbul'a geldi. Geceyi Kısıklı'daki konutunda geçiren Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün saat 13.00 sıralarında konutundan çıkarak, Beylerbeyi Sarayı'na geçti. Erdoğan'ın konvoyu Kısıklı'dan çıkarken aynı anda, "görüşeceği kişinin" konvoyu da 15 Temmuz Şehitler Köprüsünü geçerek Beylerbeyi Sarayı'na yöneldi.
Beylerbeyi'nde özel görüşme
Erdoğan'ın konvoyunu ve "özel görüşme" gerçekleştireceği kişinin, bekleyen bu ikinci konvoyu, aynı anda Beylerbeyi Sarayı'na girdi. Cumhurbaşkanlığı kaynakları, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Beylerbeyi'ndeki Ofisi'nde özel bir görüşme gerçekleştireceğini bildirdi.
4 Şubat Dünya Kanser Günü mesajları
Bu arada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, resmi Twitter hesabından 4 Şubat Dünya Kanser Günü sebebiyle, mesaj paylaştı. "RTE" imzalı mesajlar şöyle:
"Kanser hastalığı, maalesef günümüzün en önemli sağlık sorunlarından biri olarak her geçen gün daha fazla insanı etkiliyor. Ülkemizde her yıl 175 bin kişiye kanser teşhisi konulurken, dünya genelinde 10 milyona yakın insan kanser sebebiyle hayatını kaybediyor. Yüzde 90 oranında dış etkenlere bağlı olarak ortaya çıkan kanser asla tedavi edilemez değildir. Kanseri yenmek bizim elimizde.Tütün, alkol ve hareketsizlik gibi zararlı alışkanlıklardan uzak durarak sağlığımızı koruyabilir, kansere yakalanma riskini azaltabiliriz. Ayrıca, tüm hastalıklarda olduğu gibi kanserle başarılı mücadelede en önemli unsurun erken teşhis olduğunu da unutmamalıyız. Sağlık Bakanlığımız ve diğer kurumlarımızın erken teşhis konusunda yaptığı bilinçlendirme çalışmalarına el birliğiyle destek olmalıyız. 4 Şubat Dünya KanserGünü'nün bu hastalıkla ilgili farkındalığın artmasına katkı sağlamasını temenni ediyorum. RTE"
Mesajları bizzat yazdı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 10 Milyona yakın takipçisi bulunan resmi Twitter hesabından zaman zaman bizzat yazdığı mesajlar da yayınlanıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu mesajların sonuna RTE imzasını atıyor. DHA
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dünya Kanser Günü sebebiyle Twitter'dan bizzat yazarak mesaj yayınladı; erken teşhisin önemine dikkat çekerek, "Yüzde 90 oranında dış etkenlere bağlı olarak ortaya çıkan kanser asla tedavi edilemez değildir. Kanseri yenmek bizim elimizde" dedi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, dünkü Mersin programının ardından gece İstanbul'a geldi. Geceyi Kısıklı'daki konutunda geçiren Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün saat 13.00 sıralarında konutundan çıkarak, Beylerbeyi Sarayı'na geçti. Erdoğan'ın konvoyu Kısıklı'dan çıkarken aynı anda, "görüşeceği kişinin" konvoyu da 15 Temmuz Şehitler Köprüsünü geçerek Beylerbeyi Sarayı'na yöneldi.
Beylerbeyi'nde özel görüşme
Erdoğan'ın konvoyunu ve "özel görüşme" gerçekleştireceği kişinin, bekleyen bu ikinci konvoyu, aynı anda Beylerbeyi Sarayı'na girdi. Cumhurbaşkanlığı kaynakları, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Beylerbeyi'ndeki Ofisi'nde özel bir görüşme gerçekleştireceğini bildirdi.
4 Şubat Dünya Kanser Günü mesajları
Bu arada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, resmi Twitter hesabından 4 Şubat Dünya Kanser Günü sebebiyle, mesaj paylaştı. "RTE" imzalı mesajlar şöyle:
"Kanser hastalığı, maalesef günümüzün en önemli sağlık sorunlarından biri olarak her geçen gün daha fazla insanı etkiliyor. Ülkemizde her yıl 175 bin kişiye kanser teşhisi konulurken, dünya genelinde 10 milyona yakın insan kanser sebebiyle hayatını kaybediyor. Yüzde 90 oranında dış etkenlere bağlı olarak ortaya çıkan kanser asla tedavi edilemez değildir. Kanseri yenmek bizim elimizde.Tütün, alkol ve hareketsizlik gibi zararlı alışkanlıklardan uzak durarak sağlığımızı koruyabilir, kansere yakalanma riskini azaltabiliriz. Ayrıca, tüm hastalıklarda olduğu gibi kanserle başarılı mücadelede en önemli unsurun erken teşhis olduğunu da unutmamalıyız. Sağlık Bakanlığımız ve diğer kurumlarımızın erken teşhis konusunda yaptığı bilinçlendirme çalışmalarına el birliğiyle destek olmalıyız. 4 Şubat Dünya KanserGünü'nün bu hastalıkla ilgili farkındalığın artmasına katkı sağlamasını temenni ediyorum. RTE"
Mesajları bizzat yazdı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 10 Milyona yakın takipçisi bulunan resmi Twitter hesabından zaman zaman bizzat yazdığı mesajlar da yayınlanıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu mesajların sonuna RTE imzasını atıyor. DHA
Erkeklerin nüfus egemenliği 55 yaşında bitiyor
Türkiye'de 55 yaşına kadar erkek nüfusu kadın nüfusundan fazlayken bu yaştan itibaren nüfus egemenliği kadınlara geçiyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden yapılan derlemeye göre, 79 milyon 814 bin 871 olan ülke nüfusunun 40 milyon 43 bin 650'sini erkekler, 39 milyon 771 bin 221'ini kadınlar oluşturuyor.
Nüfusta erkeklerin sayısının 55-59 yaş grubuna kadar kadınlardan fazla olduğu, bundan itibaren kadınların sayısının arttığı görülüyor. Ülkede 50-54 yaş grubunda 2 milyon 381 bin erkek, 2 milyon 374 bin kadın yer alırken, 55-59 yaş grubu itibarıyla kadınların sayısı erkekleri geçiyor. Bu grupta 1 milyon 855 bin erkeğe karşılık 1 milyon 860 bin kadın bulunuyor.
Türkiye'de 60-64 yaş grubunda 1 milyon 636 bin erkek, 1 milyon 706 binkadın, 65-69 yaş grubunda 1 milyon 132 bin erkek, 1 milyon 280 bin kadın, 70-74 yaş grubunda 763 bin erkek, 917 bin kadın, 80-84 yaş grubunda 336 bin erkek, 473 bin kadın, 85-89 yaş grubunda ise 136 bin erkek, 265 bin kadın yer alıyor. 90 yaş ve üzerine gelindiğinde ise nüfusun 4'te 3'ünü kadınlar oluşturuyor. 90 yaş ve üzerindeki 145 bin kişiden sadece 38 bininin erkek olması dikkati çekiyor.
Aynı dönemde emeklilik yaşı olan 65'ini geçenlerin sayısı ise 6 milyon 651 binde kalıyor. Bu yaş grubundakilerin yüzde 56'sını kadınları, yüzde 44'ünü erkekler oluşturuyor.
2016 yılı itibarıyla 55 yaş ve üzeri nüfusun cinsiyet dağılımı şöyle:
Yaş: Toplam / Erkek / Kadın
55-59: 3 715 736 / 1 855 171 / 1 860 565
60-64: 3 342 948 / 1 636 510 / 1 706 438
65-69: 2 412 537 / 1 132 464 / 1 280 073
70-74: 1 680 492 / 763 121 / 917 371
75-79: 1 202 050 / 512 607 / 689 443
80-84: 809 325 / 336 206 / 473 119
85-89: 401 758 / 136 238 / 265 520
90+ : 145 341 / 38 756 / 106 585
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden yapılan derlemeye göre, 79 milyon 814 bin 871 olan ülke nüfusunun 40 milyon 43 bin 650'sini erkekler, 39 milyon 771 bin 221'ini kadınlar oluşturuyor.
Nüfusta erkeklerin sayısının 55-59 yaş grubuna kadar kadınlardan fazla olduğu, bundan itibaren kadınların sayısının arttığı görülüyor. Ülkede 50-54 yaş grubunda 2 milyon 381 bin erkek, 2 milyon 374 bin kadın yer alırken, 55-59 yaş grubu itibarıyla kadınların sayısı erkekleri geçiyor. Bu grupta 1 milyon 855 bin erkeğe karşılık 1 milyon 860 bin kadın bulunuyor.
Türkiye'de 60-64 yaş grubunda 1 milyon 636 bin erkek, 1 milyon 706 binkadın, 65-69 yaş grubunda 1 milyon 132 bin erkek, 1 milyon 280 bin kadın, 70-74 yaş grubunda 763 bin erkek, 917 bin kadın, 80-84 yaş grubunda 336 bin erkek, 473 bin kadın, 85-89 yaş grubunda ise 136 bin erkek, 265 bin kadın yer alıyor. 90 yaş ve üzerine gelindiğinde ise nüfusun 4'te 3'ünü kadınlar oluşturuyor. 90 yaş ve üzerindeki 145 bin kişiden sadece 38 bininin erkek olması dikkati çekiyor.
Aynı dönemde emeklilik yaşı olan 65'ini geçenlerin sayısı ise 6 milyon 651 binde kalıyor. Bu yaş grubundakilerin yüzde 56'sını kadınları, yüzde 44'ünü erkekler oluşturuyor.
2016 yılı itibarıyla 55 yaş ve üzeri nüfusun cinsiyet dağılımı şöyle:
Yaş: Toplam / Erkek / Kadın
55-59: 3 715 736 / 1 855 171 / 1 860 565
60-64: 3 342 948 / 1 636 510 / 1 706 438
65-69: 2 412 537 / 1 132 464 / 1 280 073
70-74: 1 680 492 / 763 121 / 917 371
75-79: 1 202 050 / 512 607 / 689 443
80-84: 809 325 / 336 206 / 473 119
85-89: 401 758 / 136 238 / 265 520
90+ : 145 341 / 38 756 / 106 585
Köprü ve otoyollar saniyede ne kadar kazandırdı?
Günde ortalama 1 milyondan fazla araç geçişinin gerçekleştiği köprü ve otoyollardan, geçen yılın sonu itibarıyla elde edilen gelir, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 37 artarak 1 milyar .204 milyon 205 bin liraya yükseldi.
Köprü ve otoyollardan geçen yıl sonu itibarıyla elde edilen gelir, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 37 artarak 880 milyon 227 bin liradan 1 milyar 204 milyon 205 bin liraya çıktı. Bir başka ifadeyle köprü ve otoyollar, saniyede yaklaşık 38 lira gelir getirdi.
AA muhabirinin Karayolları Genel Müdürlüğünün (KGM) verilerinden yaptığı derlemeye göre, 2007-2016 yıllarında köprü ve otoyollardan geçen araç sayısı 3,6 milyar, elde edilen gelir ise 7,5 milyar lira oldu. Geçen yıl köprü ve otoyollardan 417 milyon 232 bini aşkın araç geçişinden, 1 milyar 204 milyon 205 bin 53 lira gelir elde edildi.
Günde ortalama 370 bin araç geçişinin yapıldığı 15 Temmuz Şehitler ve Fatih Sultan Mehmet köprülerinden geçen yıl sonu itibarıyla 290 milyon 497 bin 113 lira, otoyollardan ise 913 milyon 707 bin 940 lira gelir sağlandı. Söz konusu dönemde otoyol ve köprülerden elde edilen gelir, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 37 artarak 880 milyon 227 bin 681 liradan 1 milyar 204 milyon 205 bin 53 liraya çıktı. Böylece köprü ve otoyollardan saniyede yaklaşık 38 lira gelir sağlanmış oldu.
Köprü ve otoyollardan geçen yıl sonu itibarıyla elde edilen gelir, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 37 artarak 880 milyon 227 bin liradan 1 milyar 204 milyon 205 bin liraya çıktı. Bir başka ifadeyle köprü ve otoyollar, saniyede yaklaşık 38 lira gelir getirdi.
AA muhabirinin Karayolları Genel Müdürlüğünün (KGM) verilerinden yaptığı derlemeye göre, 2007-2016 yıllarında köprü ve otoyollardan geçen araç sayısı 3,6 milyar, elde edilen gelir ise 7,5 milyar lira oldu. Geçen yıl köprü ve otoyollardan 417 milyon 232 bini aşkın araç geçişinden, 1 milyar 204 milyon 205 bin 53 lira gelir elde edildi.
Günde ortalama 370 bin araç geçişinin yapıldığı 15 Temmuz Şehitler ve Fatih Sultan Mehmet köprülerinden geçen yıl sonu itibarıyla 290 milyon 497 bin 113 lira, otoyollardan ise 913 milyon 707 bin 940 lira gelir sağlandı. Söz konusu dönemde otoyol ve köprülerden elde edilen gelir, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 37 artarak 880 milyon 227 bin 681 liradan 1 milyar 204 milyon 205 bin 53 liraya çıktı. Böylece köprü ve otoyollardan saniyede yaklaşık 38 lira gelir sağlanmış oldu.
3 Şubat 2017 Cuma
İlkokul öğrencisine icra geldi
Antalya'nın Finike ilçesinde zirai ilaç firması tarafından ilkokul 3'üncü sınıf öğrencisi 8 yaşındaki Ali Gebeş'e, 10 bin 393 lira borcu olduğu gerekçesiyle icra tebligatı gönderildi. Neye uğradıklarını şaşırdıklarını belirten baba Şeref Gebeş, itirazda bulundu.
Yeşilyurt Mahallesi'nde ailesiyle oturan Şehit Adem Ovar İlkokulu öğrencisi Ali Gebeş'e, bir zirai ilaç firması tarafından borcundan dolayı 23 Ocak'ta, Finike İcra Dairesi'nden 2017/77 dosya numarasıyla 10 bin 393 TL 85 kuruşluk tebligat gönderildi. Tebligatı alan baba Şeref Gebeş, şoke oldu. Portakal fabrikasında işçi olan Şeref Gebeş, Finike İcra Dairesi'ne giderek itirazda bulundu.
Söz konusu zirai ilaç firmasından hiç alışveriş yapmadığını belirten Gebeş, "Oğlum fide almış gibi gösterilerek borçlu duruma getirilmiş. Mal teslim fişine imza atarsanız borçlu konuma geliyorsunuz. 8 yaşındaki oğlum borçlu gösterilerek hakkında icra takibi başlatılmış. Gelen tebligata çok şaşırdık. Böyle bir şeyle ilk kez karşılaşıyoruz" dedi.
Aynı firmanın ilçede 40 kişi adına daha fatura keserek haklarında icra takibi başlattığını da icra dairesinde öğrendiğini anlatan Şeref Gebeş, "Kendilerini kınıyorum. Vatandaşlar senetli borçları olmadığı sürece mutlaka fatura üzerinden gelen icra tebligatına en geç 7 iş günü içinde ilgili icra dairelerine giderek itirazda bulunsun. Aksi halde borcu kabul etmiş oluyorsunuz" dedi.
Ali Gebeş ise öğrenci olduğunu, adına kayıtlı sera veya bahçe bulunmadığını, firmadan da alışveriş yapmadıklarını söyledi. DHA
Yeşilyurt Mahallesi'nde ailesiyle oturan Şehit Adem Ovar İlkokulu öğrencisi Ali Gebeş'e, bir zirai ilaç firması tarafından borcundan dolayı 23 Ocak'ta, Finike İcra Dairesi'nden 2017/77 dosya numarasıyla 10 bin 393 TL 85 kuruşluk tebligat gönderildi. Tebligatı alan baba Şeref Gebeş, şoke oldu. Portakal fabrikasında işçi olan Şeref Gebeş, Finike İcra Dairesi'ne giderek itirazda bulundu.
Söz konusu zirai ilaç firmasından hiç alışveriş yapmadığını belirten Gebeş, "Oğlum fide almış gibi gösterilerek borçlu duruma getirilmiş. Mal teslim fişine imza atarsanız borçlu konuma geliyorsunuz. 8 yaşındaki oğlum borçlu gösterilerek hakkında icra takibi başlatılmış. Gelen tebligata çok şaşırdık. Böyle bir şeyle ilk kez karşılaşıyoruz" dedi.
Aynı firmanın ilçede 40 kişi adına daha fatura keserek haklarında icra takibi başlattığını da icra dairesinde öğrendiğini anlatan Şeref Gebeş, "Kendilerini kınıyorum. Vatandaşlar senetli borçları olmadığı sürece mutlaka fatura üzerinden gelen icra tebligatına en geç 7 iş günü içinde ilgili icra dairelerine giderek itirazda bulunsun. Aksi halde borcu kabul etmiş oluyorsunuz" dedi.
Ali Gebeş ise öğrenci olduğunu, adına kayıtlı sera veya bahçe bulunmadığını, firmadan da alışveriş yapmadıklarını söyledi. DHA
İşaretiyle 5 bin akademisyen harekete geçmiş
FETÖ'nün Yıldız Teknik Üniversitesi'ndeki akademik yapılanmasına ilişkin iddianame hazırlandı. 21'i tutuklu 83 öğretim görevlisi hakkında, "Terör örgütü üyeliği" suçundan 15 yıla kadar hapis cezası talep edildi. İddianamede, 17-25 Aralık sürecinden sonra FETÖ'nün talimatıyla Bankasya'ya, 5 bin akademisyen üzerinden yaklaşık 5 milyar lira fon yönlendirildiği belirtildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Mehmet Şenay Baygın tarafından FETÖ'nün akademik yapılanmasına ilişkin yürütülen soruşturmada, örgütün Yıldız Teknik Üniversitesi'ndeki yapılanmasına yönelik hazırlanan iddianame İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.
"5 bin akademisyen 5 milyar TL yatırdı"
İddianamede, FETÖ'nün 17-25 Aralık girişiminin başarısız olmasının ardından örgütün finans kaynaklarının zor duruma düşmesiyle birlikte Fetullah Gülen'in çağrısı üzerine, Bank Asya'yı kurtarmak için "himmet akademisini"nin kurulduğunun ortaya çıktığı belirtildi. Devlet Denetleme Kurulu (DDK) verilerine göre, himmet paralarının Bankasya'ya yatırılması için 5 bin akademisyen üzerinden yaklaşık 5 milyar lira fon yönlendirildiği, bir araştırma görevlisinin hesabından 42.5 milyon lira çıktığı tespit edildiği ifade edildi.
168 akademisyen ve eşlerinin toplam hesabı 1 milyar 132 milyon
Yine Bankasya'da 168 akademisyen ve eşlerine ait toplam 1 milyar 132 milyon TL bulunduğu tespitine yer verildi. Bu soruşturma kapsamında tüm şüphelilerin de söz konusu tarihlerde örgütün amacı doğrultusunda hareket ederek Bankasya'ya paralar yatırdıkları belirtildi. Şüphelilerin Bankasya'ya yatırdıkları paraların tarihleri ve miktarlarının bulunduğu çizelgelere de yer verildi.
34'ü Bylock kullandı
İddianamede şüphelilerden 34'ünün örgütün kriptolu haberleşme uygulaması olan Bylock'u kullandığının tespit edildiği de belirtildi. İddianmede aralarında 7 profesörün bulunduğu 21'i tutuklu, 13'u firari 83 öğretim görevlisi hakkında, "Terör örgütü üyeliği" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası talep edildi. İddianame Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. cnntürk
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Mehmet Şenay Baygın tarafından FETÖ'nün akademik yapılanmasına ilişkin yürütülen soruşturmada, örgütün Yıldız Teknik Üniversitesi'ndeki yapılanmasına yönelik hazırlanan iddianame İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.
"5 bin akademisyen 5 milyar TL yatırdı"
İddianamede, FETÖ'nün 17-25 Aralık girişiminin başarısız olmasının ardından örgütün finans kaynaklarının zor duruma düşmesiyle birlikte Fetullah Gülen'in çağrısı üzerine, Bank Asya'yı kurtarmak için "himmet akademisini"nin kurulduğunun ortaya çıktığı belirtildi. Devlet Denetleme Kurulu (DDK) verilerine göre, himmet paralarının Bankasya'ya yatırılması için 5 bin akademisyen üzerinden yaklaşık 5 milyar lira fon yönlendirildiği, bir araştırma görevlisinin hesabından 42.5 milyon lira çıktığı tespit edildiği ifade edildi.
168 akademisyen ve eşlerinin toplam hesabı 1 milyar 132 milyon
Yine Bankasya'da 168 akademisyen ve eşlerine ait toplam 1 milyar 132 milyon TL bulunduğu tespitine yer verildi. Bu soruşturma kapsamında tüm şüphelilerin de söz konusu tarihlerde örgütün amacı doğrultusunda hareket ederek Bankasya'ya paralar yatırdıkları belirtildi. Şüphelilerin Bankasya'ya yatırdıkları paraların tarihleri ve miktarlarının bulunduğu çizelgelere de yer verildi.
34'ü Bylock kullandı
İddianamede şüphelilerden 34'ünün örgütün kriptolu haberleşme uygulaması olan Bylock'u kullandığının tespit edildiği de belirtildi. İddianmede aralarında 7 profesörün bulunduğu 21'i tutuklu, 13'u firari 83 öğretim görevlisi hakkında, "Terör örgütü üyeliği" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası talep edildi. İddianame Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. cnntürk
Etiketler:
cemaat,
dava,
fethullah gülen,
haber,
istanbul
Şansal için istenen ceza belli oldu
Ünlü modacı Barbaros Şansal hakkındaki soruşturma tamamlandı. Şansal'ın, "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçundan 3 yıla kadar hapsi istendi.
Sosyal medya paylaşımları nedeniyle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)'den sınırdışı edildikten sonra gözaltına alınan ve nöbetçi hakimlikçe tutuklanan modacı Barbaros Şansal hakkında yürütülen soruşturma tamamlandı. Savcılık "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçunu işlediğini iddia etti.
Tweetler delil oldu
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Savcısı Umut Tepe tarafından hazırlanan iddianamede, Şansal'ın, "Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme" suçundan 1 yıldan 3 yıla kadar hapsi istendi. İddianamade Şansal'ın attığı tweetler delil olarak yer aldı. İddianame Başsavcılık tarafından onaylandı.
"Hiciv olarak paylaştım" demişti
Barbaros Şansal ifadesinde, suçlanan paylaşımlardan bir tweet için "Buradaki amacım üç farklı inanca sahip insanların mağdur edildiğine ilişkindir. Kesinlikle ayrımcı, nefret ve kin dili kullanılmamıştır" demiş, tepki gören videolu paylaşımı için ise, yeni yıl mesajı olarak paylaştığını belirterek, "Videoda da bu kelimeyi ayrımcılığa karşı bir hiciv olarak paylaştım. Hackerler tarafından bana telefonda hakaretler başladı. Bu nedenle tüm hesaplarımı ve iletişimimi tamamıyla kapattım. Üzerime atılı suçlamaları kesinlikle kabul etmiyorum" demişti.
Sosyal medya paylaşımları nedeniyle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)'den sınırdışı edildikten sonra gözaltına alınan ve nöbetçi hakimlikçe tutuklanan modacı Barbaros Şansal hakkında yürütülen soruşturma tamamlandı. Savcılık "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçunu işlediğini iddia etti.
Tweetler delil oldu
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Savcısı Umut Tepe tarafından hazırlanan iddianamede, Şansal'ın, "Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme" suçundan 1 yıldan 3 yıla kadar hapsi istendi. İddianamade Şansal'ın attığı tweetler delil olarak yer aldı. İddianame Başsavcılık tarafından onaylandı.
"Hiciv olarak paylaştım" demişti
Barbaros Şansal ifadesinde, suçlanan paylaşımlardan bir tweet için "Buradaki amacım üç farklı inanca sahip insanların mağdur edildiğine ilişkindir. Kesinlikle ayrımcı, nefret ve kin dili kullanılmamıştır" demiş, tepki gören videolu paylaşımı için ise, yeni yıl mesajı olarak paylaştığını belirterek, "Videoda da bu kelimeyi ayrımcılığa karşı bir hiciv olarak paylaştım. Hackerler tarafından bana telefonda hakaretler başladı. Bu nedenle tüm hesaplarımı ve iletişimimi tamamıyla kapattım. Üzerime atılı suçlamaları kesinlikle kabul etmiyorum" demişti.
İzmir'de bir dilim kuru ekmek, bir kaşık çorba için izdiham
İzmir'in Basmane semtinde yaşayan ihtiyaç sahibi çok sayıda kişi, her gün dağıtılan ekmeklerden alabilmek için büyük mücadele veriyor.
Yoğun göç alan, mültecilerin de tercih ettiği yerlerden olan Basmane semtindeki yoksulların umudu yapılan insani yardımlar oluyor.
Bu semte yaşayan, aralarında mülteci ve Suriyeli sığınmacıların da bulunduğu yüzlerce yoksul aile, karınlarını ancak kuru ekmek ya da dağıtılan birkaç kaşık çorba ile doyurabiliyor. Bu semtteki Hatuniye Mahallesi’nde bulunan İlim Yayma ve İsrafı Önleme Derneği’nin önünde de her gün ekmek dağıtılıyor. Dağıtılan 300 ekmekten kapabilmek için mücadele edenler zaman zaman izdihama neden oluyor. Bu dağıtım sırasında, Afrika ve Ortadoğu ülkelerini aratmayan görüntüler yaşanıyor. Her gün dernek önünde toplanan aileler, paylarına düşen bir ekmeği alabilmek için birbirleriyle mücadele ediyor.
Dernek Müdürü Nuri Akay, duyarlı insanların, hayırseverlerin bağışlarıyla zor durumdaki bu insanların karınlarını doyurmaya çalıştıklarını belirterek, “Suriye, Somali, Filistin ve Sudan gibi ülkelerden gelen mülteciler ile semtimizde yaşayan yoksullara her gün 300 ekmek dağıtıyoruz. Bunun yanında yardım desteği geldikçe yemek ve çorba da veriyoruz. Giyim yardımı da yapıyoruz. Ancak ihtiyaç sahiplerinin sayısı her geçen gün daha da artıyor” dedi. DHA
Bu semte yaşayan, aralarında mülteci ve Suriyeli sığınmacıların da bulunduğu yüzlerce yoksul aile, karınlarını ancak kuru ekmek ya da dağıtılan birkaç kaşık çorba ile doyurabiliyor. Bu semtteki Hatuniye Mahallesi’nde bulunan İlim Yayma ve İsrafı Önleme Derneği’nin önünde de her gün ekmek dağıtılıyor. Dağıtılan 300 ekmekten kapabilmek için mücadele edenler zaman zaman izdihama neden oluyor. Bu dağıtım sırasında, Afrika ve Ortadoğu ülkelerini aratmayan görüntüler yaşanıyor. Her gün dernek önünde toplanan aileler, paylarına düşen bir ekmeği alabilmek için birbirleriyle mücadele ediyor.
Dernek Müdürü Nuri Akay, duyarlı insanların, hayırseverlerin bağışlarıyla zor durumdaki bu insanların karınlarını doyurmaya çalıştıklarını belirterek, “Suriye, Somali, Filistin ve Sudan gibi ülkelerden gelen mülteciler ile semtimizde yaşayan yoksullara her gün 300 ekmek dağıtıyoruz. Bunun yanında yardım desteği geldikçe yemek ve çorba da veriyoruz. Giyim yardımı da yapıyoruz. Ancak ihtiyaç sahiplerinin sayısı her geçen gün daha da artıyor” dedi. DHA
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)