2 Şubat 2017 Perşembe

Avusturyalı yönetmen 40 yıl sonra babasını Müge Anlı'nın programında buldu

Avusturyalı yönetmen, Türk babasını, Müge Anlı'nın programına çıkarak buldu.

Avusturya’nın Viyana şehrinde yaşayan film yönetmeni Christina Kainer, babasının Türk olduğunu öğrendi. Öğrendiği andan itibaren de onu aramaya başladı. 40 yaşındaki yönetmen, önce ismini Ahmet Çelik olarak değiştirdi, ardından Müslüman oldu. Kendi çabalarıyla babasını bulamayan Ahmet Çelik, Türkiye’ye gelerek Müge Anlı’nın kapısını çaldı.
Dünkü yayına konuk olan Ahmet Çelik, babasını bulmaya ihtiyacı olduğunu söyledi. Müge Anlı ve ekibi de araştırmalarına başladı.
Bugünkü yayında da yönetmen Ahmet Çelik’i büyük bir sürpriz bekliyordu. Müge Anlı, Ahmet Çelik’in babası Kemal Alptekin’i buldu. Baba oğlun birbirlerine ilk seslenişi yürekleri burktu.

Türkiye'nin turizm geliri yüzde 29,7 azaldı

Türkiye'nin turizm geliri, 2016'da bir önceki yıla göre yüzde 29,7 azalarak 22,1 milyar dolar oldu.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2016 yılına ilişkin turizm istatistiklerini açıkladı.
Buna göre, turizm geliri, geçen yıl bir önceki yıla göre yüzde 29,7 azalarak 22 milyar 107 milyon 440 bin dolar oldu. Söz konusu gelirin (cep telefonu dolaşım ve marina hizmet harcamaları hariç) yüzde 72,8’i yabancı ziyaretçilerden, yüzde 27,2’si ise yurt dışında ikamet eden vatandaş ziyaretçilerden elde edildi.
Geçen yılki gelirin 18 milyar 495 milyon 978 bin dolarını kişisel harcamalar, 3 milyar 611 milyon 462 bin dolarını ise paket tur harcamaları oluşturdu. Bu dönemde kişi başına ortalama harcama 705 dolar, yabancıların ortalama harcaması 633 dolar, yurt dışında ikamet eden vatandaşların ortalama harcaması ise 978 dolar oldu.
Türkiye'den çıkış yapan ziyaretçi sayısı, 2016'da bir önceki yıla göre yüzde 24,6 azalarak 31 milyon 365 bin 330 kişiye düştü. Bunların yüzde 80,6’sını (25 milyon 265 bin 406 kişi) yabancılar, yüzde 19,4’ünü (6 milyon 99 bin 924 kişi) ise yurt dışında ikamet eden vatandaşlar oluşturdu.
Türkiye'nin turizm geliri, geçen yılın dördüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 27,2 azalarak 4 milyar 782 milyon 729 bin dolar oldu.
Turizm gideri yüzde 11,4 azaldı
Geçen yıl turizm gideri, bir önceki yıla göre yüzde 11,4 azalarak 5 milyar 49 milyon 793 bin dolar oldu.

Siz kimden elektrik alıyorsunuz

Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu'nun serbest elektrik tüketicisi olmanın önünü açmasıyla dağıtım şirketleri promosyon yarışına girdi. Şirketler arasında uçuş mili, akaryakıt, sağlık sigortası, market çeki, telefon ve klima verenler var

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından daha önce 120 TL olan serbest elektrik faturası limitinin 2016 sonunda 82 TL’ye çekilmesinin ardından dağıtım şirketleri arasında tüketici kapma yarışı başladı.
Star gazetesinden Ercan Baysal'ın haberine göre,8.4 milyon abonenin kendi elekrik dağıtım şirketini seçme hakkıyla birlikte elektrik dağıtım şirketleri sözleşmeler için çeşitli promosyonlar veriyor. Dağıtım şirketlerinin hepsi ilk ay elektrik faturası ödenmeyen kampanya düzenliyor. Firmalar müşterilerin bulunduğu bölgeye ve tüketimlerine göre yüzde 5 ile 15 arasında indirim de sağlıyor. İndirimin yanı sıra elektrik dağıtım şirketleri 8.4 milyon abonelik pastadan daha çok pay alabilmek için çeşitli fatura oranına göre promosyon çalışmaları yapıyor. CLK Boğaziçi Elektrik iki ayrı kampanya düzenliyor. Tüketicilere 24 aylık sözleşme yapma karşılığında Petrol Ofisi Positive Card ile 150 TL’den 900 TL’ye kadar akaryakıt vereceğini ilan eden CLK Boğaziçi Elektrik bu promosyonu tüketicilerin fatura miktarına göre belirleyecek. Yine CLK Boğaziçi Elektrik ile 24 aylık sözleşme imzalayan aboneler isterlerse Acıbadem Mobil Sağlık Sigortası’ndan 4 kişiye kadar sağlık sigortası hizmetinden yararlanabilecekler.
Telefon veya klima
Zorlu Elektrik ise Artısı Mil Tarifesini seçen ilk 500 tüketiciye 10 bin Türk Hava Yolları uçuş mili hediye ediyor. Öte yandan Zorlu Elektrik ilk 2 ay fatura ödenmeyen sözleşmenin yanında grup şirketi Vestel tarifesine geçen tüketicilere ise fatura oranlarına göre Venüs akıllı telefon, Vestel TV, Vestel tablet veya Vestel klimaya ücretsiz sahip olabiliyor.
Uçak bileti
Tüketicilerin kendilerini seçmesi halinde indirim veren şirketlerden biri de Aksa Elektrik. Birçok tarife hazırlayan Aksa Elektrik, bir yıl zam yapılmayan, yüzde 8 indirim alınan ve ilk faturanın ödenmediği çeşitli promosyonlar sunuyor. Cerean Elektrik 130 TL ve üzerindeki faturalar için Migros’tan 150 TL’lik hediye çeki verirken, 220 Plus Elektrik ise N11.com’dan hediye çeki ve Anıtur’dan uçak bileti veriyor. İpragaz Elektrik ise ilk ay fatura ödememenin yanında sonraki aylarda enerji bedelinden yüzde 5 indirim ve 20 adede kadar enerji tasarruflu Philips LED ampul hediye ediyor.
Konut sigortası
YEPAŞ elektrik ise ev için 12, iş yeri için 24 ay kalma sözüne karşılık konut ve iş yeri sigortası promosyonu yapıyor. YEPAŞ Pazarlama Koordinatörü Arif Akşam, rekabetin liberal piyasaya yarayacağını belirterek “Bu durum rekabetçi piyasa yaratacak, hem sektöre hem de müşterilerimize faydalar sağlayacaktır” dedi.
Tatil sırada
Tüketiciler Birliği (TB) Genel Başkanı Mahmut Şahin, elektrik dağıtım şirketlerinin promosyonlarının tüketicileri cezbettiğini ama sözleşme yaparken dikkatli olunması gerektiğini söyledi. “Firmalar yakında tatil promosyonları da verecek” diyen Şahin, “Tüketiciler sözleşmedeki indirim tutarına dikkat edilmeli. Sözleşmeler iyi okunmadan imzalanmamalı” dedi.

Bakanlar Kurulu'ndan ÖTV ve KDV kararı

Bakanlar Kurulu klima, buzdolabı, çamaşır makinesi, termosifon, elektrikli süpürge ve bazı küçük ev aletlerinden alınan özel tüketim vergisini (ÖTV) 30 Nisan'a kadar sıfırlarken konutta ise KDV düzenlemesi yaptı.

Bakanlar Kurulu ayrıca gross tonilatoyu geçmeyen gezinti gemileri, yatlar, kotralar ve teknelerden alınan ÖTV'yi herhangi bir süre sınırlaması olmaksızın sıfırladı.
Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlanan konuya ilişkin Bakanlar Kurulu kararına göre, ÖTV kanununa ekli (IV) sayılı listede yer alan ve klima, buzdolapları, derin dondurucular, gazla çalışan su ısıtıcıları, termosifonlar, çamaşır ve çamaşır kurutma makineleri, bulaşık makineleri, elektrik süpürgesi, gıdave meyve presleri ile elektrikli küçük ev aletlerine uygulanan ÖTV'yi 30 Nisan'a kadar sıfırladı. Bakanlar Kurulu kararıyla ayrıca, ahşap ve plastikmobilyalar, koltuklar ve büro mobilyalarına uygulanan ÖTV oranı da 30 Nisan'a kadar yüzde 8 olarak tespit edildi.
Konutta kdv düzenlemesi
Aynı Bakanlar Kurulu kararıyla, yapı ruhsatı 1 Ocak 2013 ile 31 Aralık 2016 arasında alınmış konut inşaat projeleri ile kamutarafından ihalesi 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren yapılan konut inşaatı projelerinde; metrekare vergi değeri 500 TL - 1,000 TL arasında olan konutların tesliminde yüzde 8 KDV uygulanması hüküm altına alındı.
Bu kapsamda, metrekare vergi değeri 1,000 TL ve üzeri konutların tesliminde uygulanacak KDV oranı da yüzde 18 olacak.Yapı ruhsatı 1 Ocak'tan sonra alınan konut inşaatı projeleri ile kamu tarafından ihalesi 1 Ocak'tan itibaren yapılacak konut inşaatı projelerinde ise metrekare vergi değeri 1,000 TL ile2,000 TL arasında olan konutların tesliminde yüzde 8, 2,000 TL üzerinde olan konutların tesliminde de yüzde 18 KDV uygulanacak.

Rahibenin 'Meryem Ana' çıkışı olay oldu

İspanya'da Rahibe Lucia Caram isimli bir rahibenin "Meryem Ana bakire olmayabilir" şeklindeki sözleri tepki topladı.

İspanya ’da sosyal medyada 100 binin üzerinde takipçisi olan Katolik rahibe Lucia Caram’ın Meryem Ana’nın bakire olmayabileceğini söylemesi, tepki yarattı. Rahibe Caram, katıldığı bir televizyon programında “Meryem Ana, Yusuf ile normal bir çift olarak aşk yaşıyordu ve cinsel ilişkiye girmeleri de normaldi” dedi.
Hıristiyanlık inancına göre Meryem Ana, Hz. İsa’ya cinsel ilişki olmadan hamile kalmıştı. İspanya Başpiskoposu, açıklamayı “Meryem Ana’nın bekâreti tartışma konusu değildir” sözleriyle kınadı.

İşte TBMM personel maaşları

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu'nun soru önergesine yanıt veren TBMM Başkanvekili Ahmet Aydın, TBMM'de görev yapan kadrolu personel ücretlerine ilişkin açıklama yaptı.

Aydın'ın verdiği bilgiye göre, öğretmen unvanlı kadro net ücreti 9. derece için TBMM Başkanlığı İdari Teşkilatı Kanunu'ndan önce başlayanlar 4 bin 480 lira, kanundan sonra göreve başlayanlar için 2 bin 992 lira.
Bakıcı anne unvanlı kadro net ücreti 11. derecede aynı kanundan önce başlayanlar için 3 bin 733 lira, kanundan sonra göreve başlayanlar için ise 2 bin 465 lira oldu.
11. derecede usta unvanlı kadro net ücreti de, söz konusu kanun öncesi göreve başlayanlar için 3 bin 904 lira, kanun sonrası göreve başlayanlar için 2 bin 638 lira olarak gerçekleşti.
Yine aynı derecede aşçı unvanlı kadro net ücreti ise kanun öncesi göreve başlayanlarda 3 bin 717 lira, kanun sonrası işe başlayanlarda ise 2 bin 457 lira.
Aynı dereceden garson unvanlı kadro net ücreti, kanun öncesi göreve başlayanlarda 3 bin 715 lira, kanun sonrası göreve başlayanlarda 2 bin 457 lira,
Bulaşıkçı unvanlı kadro net ücreti kanun öncesi göreve başlayanlar için 3 bin 707 lira, kanun sonrası göreve başlayanlar için 2 bin 457 lira
Hizmetli unvanlı kadro net ücreti kanun öncesi göreve başlayanlar için 3 bin 707 lira, kanun sonrası göreve başlayanlar için ise 2 bin 457 lira oldu.
Meclisin Ankara dışında yerleşik birimlerinde benzeri hizmetlerde görev yapan kadrolu personelden halıcı unvanlı kadrolu personel maaş ve diğer gelirler ortalaması 3 bin 980 lira oldu.
Dokumacı unvanlı geçici personel maaş ve diğer gelirler ortalaması 2 bin 907 lira, desinatör unvanlı geçici personel maaş ve diğer gelirlerin ortalaması 3 bin 29 lira olarak belirlendi.

2017 Referandum ne zaman? | İşte Referandum maddeleri ve tarihi

Referandum ne zaman merak konusu... Anayasa değişikliği maddeleri TBMM Genel Kurulu'nda gerçekleştirilen iki oturumda oy çokluğuyla kabul edilirken, gelecek aylarda Türkiye'yi bir referandum süreci bekliyor. Diğer yandan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan henüz yapılan değişikliğe imzasını atmadı. Bu nedenle, referandum ne zaman, sorusuna da henüz net bir yanıt verilemiyor. Referandumda AK Parti ve MHP vatandaşları daha güçlü devlet yapısı için 'evet' demeye çağırırken, CHP ve HDP ise tek adam rejimi endişesinde olduklarını belirterek vatandaşları referandumda 'hayır' demeye davet ediyor. Bir yandan referandum tarihi beklenirken, bir yandan da referandum maddeleri neleri değiştirecek merak konusu...

Türkiye'de referandum ne zaman olacak merak konusu... 18 maddelik anayasa değişikliği TBMM'ye sunulmasının ardından Meclis'te büyük tartışmalar ve protestolar yaşanırken, AK Parti ve MHP'nin desteklediği tasarı oy çokluğuyla kabul edildi. Maddelerin kabul edilmesine rağmen vatandaşların referandum maddeleri neleri değiştirecek sorusuna yanıt aradığı görülüyor. Bugünlerde ülkede en fazla tartışılan konu olan referandumda iktidardaki AK Parti ve MHP değişikliğe 'evet' derken, muhalefet partileri CHP ve HDP ise 'hayır' diyecek. Başkanlık sistemi konusunda az çok bilgi sahibi olanlar da referandum maddeleri ile nasıl bir sistem oluşacağını araştırıyor. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılması Hakkıda Kanun Teklifi, 339 oyla kabul edilerek yasalaşmasının sonrasında Türkiye, şimdi referanduma hazırlanıyor. Bu nedenle vatandaşlar, "Referandum ne zaman" sorusuna yanıt bulmaya çalışıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın onayına sunulacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan 15 günlük yasal süre içerisinde düzenleme hakkında kararını verecek. "Referandum ne zaman" sorusu bu aşamaların ardından belirlenmeye başlayacak.
2017 Referandum ne zaman?
Başkanlık referandumunun, kabul edilen Anayasa değişikliği düzenlemesinin T.C. Resmi Gazete'de yayımlanmasını takip eden 60. günden sonraki ilk pazar günü yapılması bekleniyor. Buradan yola çıkarak, referandumun en geç 16 Nisan 2017 Pazar tarihinde yapılması bekleniyor.
Referandum nedir?
Anayasa değişikliği, yasaların kabulü gibi önemli meselerde halkın iradesini belirlemek amacıyla yapılan oylamaya referandum denilmektedir. Demokrasi uygulamasının en güzel örneklerinden biri olan referandumda, halkın iradesi doğrudan doğruya sonuca yansımaktadır. Temsili demokrasilerde halkın seçtiği insanlar halkın iradesini yansıtmaya çalışırlar. Ancak bu tür oylamalar muhalefetin onayı olmadan, popüler uygulamaları hayata geçirmek için kullanılabileceğinden, totaliter rejimlerde yönetimin isteklerini hukuka uydurmaya alet edebilirler.
Türkiye'de referandumlar
1961 Türkiye anayasa referandumu
Ülkemizde ilk halk oylaması 1961 Türkiye anayasa değişikliğ için yapıldı. 27 Mayıs Darbesi'nin ardından 9 Temmuz 1961'de yapılan halk oylaması ile düzenleme %61.7 'evet' oyuyla kabul edildi. Hayır oyu verenlerin oranı ise %38.3 oldu.
1982 Türkiye anayasa referandumu
Türkiye'de ikinci halk oylaması 12 Eylül Darbesi'nin ardından hazırlanan 1982 Anayasası için yapıldı. 7 Kasım 1982 tarihindeki halk oylamasına %91.37 'evet' oyu çıkarken, hayır verenlerin oranı ise %8.63 oldu.
1987 Türkiye anayasa değişikliği referandumu
1987 Türkiye anayasa değişikliği referandumu Türkiye'de yapılan üçüncü halk oylaması oldu. 1982 Anayasası'nın geçici 4. maddesi ile getirilen 10 ve 5 yıllık siyasal yasakların kalkıp kalkmaması konusunda yapılan referandumdan %50.16 'evet' oyu çıkarken, hayır oyu verenlerin oranı ise %49.83 oldu.
1988 Türkiye anayasa değişikliği referandumu
Ülkemizde yapılan dördüncü halk oylaması 1988 Türkiye anayasa değişikliği referandumudur. 1982 Anayasası'nın 127. maddesindeki yerel seçimlerin 1 yıl erkene alınıp alınmaması konusunda yapılan referandumda %65 'hayır' oyu çıktı. Evet oyunun oranı ise %35 oldu. Ülkemizde sonucu 'hayır' çıkan ilk referandum budur.
2007 Türkiye anayasa değişikliği referandumu
2007 Türkiye anayasa değişikliği referandumu ile 21 Ekim 2007 tarihinde Türkiye'de, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi başta olmak üzere birtakım anayasa değişiklikler oylandı. Halk oylamasından %68.95 'evet', %31.05 'hayır' oyu çıktı. Bunun sonucunda şu değişiklikler kabul edildi:
*Milletvekili genel seçimlerinin beş yıl değil dört yılda bir yapılması.
*Cumhurbaşkanının halk oyuyla seçilmesi.
*Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 96. maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. 'Türkiye Büyük Millet Meclisi, yapacağı seçimler dahil bütün işlerinde üye tamsayısının en az üçte biri ile toplanır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Anayasada başkaca bir hüküm yoksa toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile karar verir; ancak karar yeter sayısı hiçbir şekilde üye tamsayısının dörtte birinin bir fazlasından az olamaz.'
*Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 101. maddesinin "Cumhurbaşkanı, kırk yaşını doldurmuş ve yüksek öğrenim yapmış Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri veya bu niteliklere ve milletvekili seçilme yeterliğine sahip Türk vatandaşları arasından, halk tarafından seçilir. Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir. Cumhurbaşkanlığına Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri içinden veya Meclis dışından aday gösterilebilmesi yirmi milletvekilinin yazılı teklifi ile mümkündür. Ayrıca, en son yapılan milletvekili genel seçimlerinde geçerli oylar toplamı birlikte hesaplandığında yüzde onu geçen siyasi partiler ortak aday gösterebilir. Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer" şeklinde değiştirilmesi.
*Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 102. maddesinin "Cumhurbaşkanı seçimi, Cumhurbaşkanının görev süresinin dolmasından önceki altmış gün içinde; makamın herhangi bir sebeple boşalması halinde ise boşalmayı takip eden altmış gün içinde tamamlanır. Genel oyla yapılacak seçimde, geçerli oyların salt çoğunluğunu alan aday Cumhurbaşkanı seçilmiş olur. İlk oylamada bu çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamayı izleyen ikinci pazar günü ikinci oylama yapılır. Bu oylamaya, ilk oylamada en çok oy almış bulunan iki aday katılır ve geçerli oyların çoğunluğunu alan aday Cumhurbaşkanı seçilmiş olur. İkinci oylamaya katılmaya hak kazanan adaylardan birinin ölümü veya seçilme yeterliğini kaybetmesi halinde; ikinci oylama, boşalan adaylığın birinci oylamadaki sıraya göre ikame edilmesi suretiyle yapılır. İkinci oylamaya tek adayın kalması halinde, bu oylama referandum şeklinde yapılır. Aday, geçerli oyların çoğunluğunu aldığı takdirde Cumhurbaşkanı seçilmiş olur. Cumhurbaşkanı göreve başlayıncaya kadar görev süresi dolan Cumhurbaşkanının görevi devam eder. Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir." şeklinde değiştirilmesi
2010 Türkiye anayasa değişikliği referandumu
Anayasada yapılan bir takım değişiklikler 12 Eylül 2010'da halk oylamasına sunuldu. 26 maddelik değişikliği içeren paket, TBMM tarafından kabul edilmesinin ardından dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından referanduma sunuldu. Referandum sonucunda %57.88 evet, %42.12 hayır oyu çıktı ve anayasa değişiklikleri kabul edildi.
Bu referandum sonucunda şu maddeler değişti:
*Anayasa Mahkemesi'nde yedek üyelik sistemi kaldırılıyor. Mahkeme, "11 asıl 4 yedek" üye yerine "17 asıl" üyeden oluşacak. Anayasa değişikliğinin yürürlüğe girmesi durumunda mevcut yedek üyeler asıl üye sıfatını kazanacak.
*Anayasa Mahkemesi üyelerinin görev süresi 12 yıl olarak belirleniyor.
*Vatandaşlara Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yapma hakkı veriliyor.
*Yüce Divan kararlarına karşı yeniden inceleme başvurusu yapılabilir. Genel Kurulun yeniden inceleme sonucunda verdiği kararlar kesindir.
*Anayasa Mahkemesi iki bölüm ve Genel Kurul halinde çalışır. Bölümler, başkanvekili başkanlığında dört üyenin katılımıyla toplanır. Genel Kurul, Mahkeme Başkanının veya Başkanın belirleyeceği başkanvekilinin başkanlığında en az oniki üye ile toplanır.
*Anayasa değişikliğinin iptali ve siyasi parti kapatma davalarında üyelerin 3/5'i yerine 2/3'ünün oyu aranacak.
*Anayasa Mahkemesi'nin üye yapısı değişti.
*Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun üye sayısı "7 asıl 5 yedek" üyeden "22 asıl 12 yedek" üyeye çıkarılıyor.
*Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun meslekten çıkarma cezalarına yargı denetimi getiriliyor.
*Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun yapısı değiştirildi.
*Yüksek Askeri Şura'daki ihraç kararlarına yargı denetimi getiriliyor.
*Memurlara verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı yargıya gidilebilecek.
*Askeri yargının görev alanı daraltılıyor. Askerler ağır cezalık suçlarda sivil mahkemelerde yargılanacak.
*Savaş hali dışında siviller askeri mahkemede yargılanamayacak.
*Askeri yargı organlarının kuruluş ve işleyişinin "askerlik hizmetlerinin gereklerine göre düzenlenceceği" ibaresi anayasadan çıkarılıyor.
*12 Eylül Darbesinin sorumlularının yargılanmasını engelleyen "geçici 15. madde" kaldırılıyor.
*Kamu Denetçiliği Kurumu (ombudsmanlık) kuruluyor. TBMM Başkanlığına bağlı olarak kurulacak Kamu Denetçiliği Kurumu'nun başkanı olan "Kamu Başdenetçisi" TBMM'de gizli oyla seçilecek. İlk iki oylamada üye tam sayısının 2/3'ü, üçüncü oylamada salt çoğunluğu arancak. Salt çoğunluk sağlanamadığı takdirde en çok oy alan iki aday arasında yapılacak seçimde 1. olan aday Kamu Başdenetçisi olacak.
*Partisinin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmasına eylem ve söylemleriyle neden olan milletvekillerinin milletvekilliği düşmeyecek.
*Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gazilere pozitif ayrımcılık getiriliyor.
*Kişilerin yurt dışına çıkma hürriyeti, ancak suç sorusturması veya kovuşturması sebebiyle hâkim kararına bağlı olarak sınırlanabilecek.
*Memurlara toplu sözleşme hakkı veriliyor. Toplu sözleşme sırasında uyuşmazlık çıkması durumunda Uzlaştırma Kurulu'na başvurulacak. Uzlaştırma Kurulu ile ilgili hususlar kanunla düzenlenecek.
*TBMM Başkanlık Divanı için yasama dönemi başında seçilenlerin görev süresi 2 yıl, 2. devre için seçilenlerin görev süresi yasama döneminin sonuna kadar devam edecek.
*"Yargı yetkisinin idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunu denetimi ile sınırlı olduğu" ve "hiçbir suretle yerindelik denetimi şeklinde kullanılamayacağı" vurgulanıyor.
(Kaynak:cnntürk.com.tr)

İşte Türkiye genelindeki FETÖ dava ve soruşturmalarının dökümü

Darbe girişiminin ardından Türkiye genelinde son 6 ayda FETÖ'ye yönelik soruşturmalar kapsamında 78'i darbe girişimine ilişkin, bin 235 dava açıldı. FETÖ davalarından ilki Denizli'de açıldı, ilk karar ise Erzurum'da çıktı. 10 bin 165 soruşturmada 44 bine yakın kişi tutuklandı.

Darbe girişiminin ardından Türkiye genelinde son 6 ayda Fetullahçı Terör Örgütüne (FETÖ) yönelik soruşturmalar kapsamında 78'i darbe girişimine ilişkin olmak üzere bin 235 dava açıldı. FETÖ davalarından ilki Denizli'de açıldı, ilk karar ise Erzurum'da çıktı. 10 bin 165 soruşturmada 44 bine yakın kişi tutuklandı.
10 bin 165 soruşturmada 44 bin şüpheli tutuklandı
AA muhabirinin Adalet Bakanlığı yetkililerinden aldığı bilgiye göre, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Türkiye genelinde Cumhuriyet başsavcılıklarınca darbe girişimine ve FETÖ'ye yönelik 10 bin 165 soruşturma açıldı. Soruşturmalar kapsamında 43 bin 998 şüpheli tutuklanarak cezaevine gönderildi.
56 Ağır Ceza Mahkemesinde 1235 kamu davası 
Savcılıklar tarafından yürütülen soruşturmaların tamamlanmasının ardından son 6 ayda "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek, terör örgütü üyesi olmak, örgüt adına suç işlemek, suç ve suçluyu övmek" gibi suçlardan 3 bin 481'i tutuklu 6 bin 402 sanık hakkında 56 Ağır Ceza Mahkemesinde bin 235 kamu davası açıldı.
78 davada 1986 sanık var
FETÖ'nün 15 Temmuz darbe teşebbüsüne ilişkin ise "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" suçlarından aralarında Ankara, İzmir, İstanbul, Kayseri, Konya, Adana, Muğla, Malatya, Zonguldak ve Trabzon'un da bulunduğu 21 ilde 78 dava açıldı.
Suçlamalar ve istenen cezalar
İddianamelerde bazı şüphelilerin "Fetullahçı Terör Örgütü kurucusu, yöneticisi ve üyesi olma, örgüt üyesi olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek örgüte yardım etmek, nitelikli kasten öldürme, kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak, askeri komutanlıkların gasbı, kasten yaralama" gibi suçlardan da cezalandırılmaları talep edildi.
Darbe girişimine ilişkin açılan davalarda bin 232'si tutuklu bin 986 sanık bulunuyor.
İlk karar Erzurum'da verildi
"Darbe girişimine" ilişkin ilk karar, Erzurum'da verilmişti. Bir albay ve bir binbaşı hakkında açılan davayı gören Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi, sanıkları "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırmıştı.
İlk dava Denizli'de açıldı
Darbe girişimine ilişkin ilk dava ise Denizli'de açılmıştı. Denizli 11. Komando Tugay Komutanlığından çok sayıda askeri personelin kalkışmaya destek olmak için Ankara'ya sevk edilmek üzere havaalanına götürülmesiyle ilgili eski Denizli Garnizon ve 11. Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Kamil Özhan Özbakır'ın da arasında bulunduğu 60 sanığın üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ile "terör örgütü üyesi olmak" suçundan 15'er yıla kadar hapis istemiyle yargılanmasına Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesinde başlanmıştı. cnntürk

Sinan Oğan televizyon kurdu

MHP genel başkan adaylarından Sinan Oğan, 'Kanal 3 Hilal' isminde bir televizyon kurdu.

MHP Genel Başkan Adayı Sinan Oğan, ‘Kanal 3 Hilal’ isimli bir televizyon kurdu. Oğan ilk test yayınını da kendisi yaptı. Oğan, medyanın kendisine uyguladığı ambargoyu açmak için bu yola başvurduğunu belirtti.

Diz protezi ameliyatı için giden hasta felç oldu

Başakşehir’de yaşayan Sıdıka Bekiroğlu, iddialara göre diz protezi için gittiği hastaneden felç olup çıktı. Yürüyerek girdiği ameliyattan sonra 61 yaşındaki Sıdıka Bekiroğlu’nun belden aşağısı tutmuyor. Öte yandan hastane yetkilileri o dönem görevde olan başhekimin ve ameliyatı yapan doktorun hastaneden ayrıldığını söyledi.

61 yaşındaki Sıdıka Bekiroğlu, 29 Nisan’da sol diz protezi ameliyatı için gittiği bir özel hastaneden iddiaya göre anestezi sırasında uygulanan iğneler yüzünden felç kaldı. Yaklaşık 10 aydır yatağa bağlı biçimde hayatını sürdüren Sıdıka Bekiroğlu, hastane masraflarını karşılamak için oğlunun arabasını sattığını ve hastaneden hiçbir şekilde yardım görmediklerini belirtti. Öte yandan ameliyat için belirtilen anestezi doktoru ile ameliyata giren doktorun farklı olduğunu, anestezi sırasında beline yapılan iğnelerden dolayı da felçli kaldığını belirten Bekiroğlu, ameliyattan sonra yüzde 88 engelli hale geldi. Belden aşağısı tutmayan Bekiroğlu, “Ben bu hastaneye yürüyerek girdim, sedyeyle çıktım” dedi.
“Hastaneye yürüyerek girdim, sedyeyle çıktım”
Felç kalmasına anestezi doktorunun sebebiyet verdiğini iddia eden Sıdıka Bekiroğlu, “Beni akşam 7’de ameliyata götürdüler, ameliyathanenin içerisinde kavgalı gürültülü bir durum vardı. Beni yatırdılar ve sonra doktor defalarca iğne yaptı bana. Bana anestezi doktorunu erkek dediler ama ben ayak seslerinden kadın olduğunu anladım. Ben de ‘doktor hanım eğer olmuyorsa narkoz verin canım çok yandı’ dedim. Bunun üzerine ‘sen mi doktorsun ben mi’ diyerek beni azarladı. Ameliyata almışlar beni kalktığımda çocuklarım yanımdaydı ve onlara ‘bu doktor beni öldürdü’ demişim. Kendime geldiğimde belimden aşağısı tutmuyordu. Doktorlar da baktılar ki felç olmuşum. Benim durumum yok, oğlum arabasını sattı masrafları karşılamak için. Ben bu hastaneye yürüyerek girdim, sedyeyle çıktım” diye konuştu.
“Bizi oyalamasalardı annem ayağa kalkabilirdi”
Annesinin psikolojik acılar çektiğini de kaydeden oğlu Metin Bekiroğlu, “Buradaki sıkıntı annemi gören ile ameliyata giren anestezi doktorunun farklı olması. Ameliyat esnasında da anneme 20 defa iğne girişi olmuş bunu biz saydık. Daha sonra da hastanın rızası alınmadan hala işleme devam ediliyor. Sen misin doktor ben miyim sorusunun cevabı da annemin şu anki durumudur aslında. Ameliyatı gerçekleştiren anestezi doktoru ve diğer doktorlar oluşan durumun basit bir ödem olduğunu ve kortizon tedavisi ile geçeceğini hastanın yüzde yüz iyileşeceğini söylediler. Hastane yapılması gerekenleri yapmayınca kendimiz de arayış içerisine girdik. Biz daha sonra Bakırköy Nöroloji Merkezi’ne gidince felç durumunun iğnelerden kaynaklanan kanamalardan olduğunu söylediler. Eğer bizi çeşitli bahanelerle oyalamasalardı annemin ayağa kalkma ihtimali vardı. Davada açtık konuyla ilgili. Annem fiziksel acılarının yanı sıra psikolojik acılar da çekiyor” ifadelerini kullandı.
İhlas Haber Ajansı'nın ulaştığı hastane yetkilileri o dönem görev yapan başhekim ve ameliyatı gerçekleştiren doktorun hastanelerinden ayrıldığını söyledi. O dönem hastanede görevli başhekim ise konuşmak istemediğini söyledi.

CHP'li vekiller sahaya iniyor

Referanduma 'hayır' diyecek olan CHP'nin hazırlıkları sürüyor. Kılıçdaroğlu bu kapsamda tüm il ve ilçe başkanlarını pazar günü Ankara'ya çağırdı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında parti genel merkezinde dün toplanan CHP MYK, yak laşık üç saat sürdü. Alınan bilgilere göre toplantıda nisan ayının ilk yarısında yapılması öngörülen Anayasa değişikliği teklifine ilişkin referandum çalışmalarının hızlandırılması kararlaştırıldı. Bu kapsamda Kılıçdaroğlu'nun pazar günü tüm il ve ilçe başkanlarını Ankara'ya çağırdığı, il ve ilçe başkanlarına referandumda nasıl davranacaklarına ve "hayır" kampanyasını nasıl yürüteceklerine ilişkin kapsamlı bir değerlendirme sunulacağını açıkladığı öğrenildi.
'Sert söylemden kaçının'
Milliyet'in haberine göre, Kılıçdaroğlu'nun önümüzdeki hafta Parti Meclisi ve milletvekili grubuyla birlikte bir toplantı gerçekleştireceğini, bazı eski siyasilerle de bu kapsamda bir buluşma tasarlandığını anlattığı ifade edildi. Kılıçdaroğlu'nun "hayır" kampanyasının partiler üstü olması gerektiği, kampanya boyunca CHP bayrağının kullanılmaması gerektiği, parti içine hitap edecek sert söylemlerden kaçınılması uyarısında bulunduğu öğrenilirken, sandık ve seçim güvenliğine özel önem verileceği, bu kapsamda sandık görevlilerinin şimdiden belirlenmesi kararı benimsendi.
Kılıçdaroğlu o ismin istifasını istiyor
Kılıçdaroğlu, önceki seçim kampanyalarına kıyasla daha az miting yapacağı, seçimin "parti seçimi" olmaması nedeniyle daha az görünür olmayı tercih edeceği öğrenildi. Toplantıda, kampanya sürecinin nasıl yürütülmesi konusunda da görüş alışverişinde bulunulurken, bir strateji ekibinin oluşturulmasının doğru olacağı değerlendirmeleri yapıldı.
Toplantıda ayrıca önceki gün, 7 yıl önceki tweet'leri nedeniyle CHP PM üyesi Sera Kadıgil'in gözaltına alınması konusu ele alındı. Kılıçdaroğlu'nun Kadıgil'e yapılan uygulamalarının referandumda "hayır" diyeceklere yönelik bir linç kampanyası yürütülerek bir algı oluşturulmaya çalışıldığını aktardığı ifade edildi. Kılıçdaroğlu, iletişim giderleri tartışma konusu olan Adana Milletvekili Elif Doğan Türkmen'in durumunu önce MYK'da ardından TBMM'de bir araya geldiği kurmaylarıyla ele aldı. Türkmen'e Başkanlık Divanı'ndaki görevini bırakması için bugüne kadar süre tanındığı öğrenildi.
Dört koldan kampanya
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun partili ilçe ve belde belediye başkanlarına referandum sürecinde parti rozetini çıkarıp belde sakinlerine anayasa değişikliği teklifinin neler getirdiğini anlatma talimatı verdiği, partinin dört önemli isminin referandum sürecinde Türkiye'yi dolaşacağı bilgisini paylaştığı öğrenildi. Kılıçdaroğlu, bu isimlerin eski Genel Başkan Deniz Baykal, Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç, İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce olacağı bilgisini verdi.
Kılıçdaroğlu, önceki gün parti genel merkezinde İç Anadolu ve Doğu Anadolu'da bulunan partili ilçe ve belde belediye başkanlarıyla buluştu. Yaklaşık 4 saat süren toplantının 1 saatlik bölümüne katılan Kılıçdaroğlu'nun, "Referandum sürecinde parti rozetinizi çıkarmanız gerekiyor. Anayasa maddelerinin ne anlama geldiğini halka en iyi siz ifade edebilirsiniz. Beldenizin sakinlerine anayasa değişikliğinin neler getirdiğini anlatmanız gerekiyor çünkü halk şu anda teklifin ne getirdiğine hakim değil" talimatını verdiği öğrenildi.
Otobüs tahsis edilecek
Sorunun bir parti sorunu değil demokrasi sorunu olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu'nun halka gerçekleri anlatmak için partinin dört önemli ismine birer otobüs tahsis edileceğini, bu isimlerin Türkiye'yi dolaşacağını, ancak sayının ihtiyaca göre artabileceği bilgisini paylaştığı da ifade edildi. Kılıçdaroğlu'nun bu isimlerin eski Genel Başkan Deniz Baykal, Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç, İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin ve Yalova Milletvekili Muharrem İnce olacağı bilgisini verdiği kaydedildi.
Görüşmeler sürecek
CHP'de geçtiğimiz günlerde referandum sürecine yönelik olarak Ankara'da büyükşehir ve il belediye başkanları ile bir toplantı gerçekleştirilmiş, İstanbul'da ise İstanbul'un ilçe belediye başkanları ile bilgi alışverişinde bulunulmuştu. Toplantıların bugün Marmara, yarın Ege, pazartesi günü de Akdeniz'deki ilçe ve belde belediye başkanlarıyla devam etmesi öngörülüyor.

Sahte belgeyle uzman yardımcısı oldu

0 yaşındaki Ayşe S., 2015'te Sağlık Bakanlığı'nda uzman yardımcısı oldu. Bir yıl sonra bakanlığa kendisiyle ilgili usulsüz memur olduğu iddiası geldi. İddialar doğru çıktı, Ayşe S., yaptığı sahtekarlığı sorgusunda anlattı.

Ankara'da, 1987 doğumlu Ayşe S.'nin 1 yıl önce sahte belge düzenleyerek memur olduğu ortaya çıktı. Ayşe S.'nin 51 olan YDS puanını 93'e, 70 olan KPSS puanını da 97.8'e çıkardığı belirlendi.
Ayşe S., Photoshop'la oynadığı belge ile şişirdiği puanlarla Sağlık Bakanlığı'nda uzman yardımcısı olarak göreve başladı. Hâkimlik sorgusunda suçunu itiraf eden Ayşe S., "İşlediğim suçtan dolayı pişmanım, oluşan zararı gidermeye hazırım. Tutuklanmamayı talep ediyorum" dedi.
Ancak "resmi belgede sahtecilik" ve "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık" suçlarından tutuklandı. Savcı, Ayşe S.'nin FETÖ dahil diğer örgütlerle bağlantısı olup olmadığını araştırıyor.
Ankara'da önemli bir sahtecilik olayı aydınlatıldı. Özel bir üniversitenin sağlık kurumları işletmeciliği bölümünden mezun olan Ayşe S., Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu'nda Eylül 2015'te göreve başladı. 1 yıl kadar bu görevini sürdüren Ayşe S. hakkında, Sağlık Bakanlığı'na bir ihbar ulaştı.
İhbarda, Ayşe S.'nin usulsüz bir şekilde memur olduğu belirtiliyordu. Bu gelişme üzerine hakkında idari tahkikat başlatılan Ayşe S., Eylül 2016'da açığa alındı. Bakanlığın bildirimi üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da adli soruşturma başlattı. Savcılık, ÖSYM'den Ayşe S.'nin sınav sonuçlarını isteyince gerçek ortaya çıktı.
Soruşturma kapsamında gözaltına alınan Ayşe S., önceki gün Ankara Adliyesi'ne götürüldü. Soruşturma savcısına ifade veren Ayşe S., suçlamaları reddetti. Savcı, Ayşe S.'yi tutuklama talebiyle mahkemeye sevk etti.
Ankara 1. Sulh Ceza Hâkimi Sezer Söylemez tarafından sorgulanan Ayşe S., konuşmak istediğini belirtti ve suçunu itiraf etti.
'Pişmanım' dedi
Sağlık Bakanlığı'nda ürün denetmen yardımcısı olarak Eylül 2015'te işe başladığını anlatan Ayşe S., şunları anlattı: "Kuruma başvururken, 2014 KPSS Lisans ve 2013 YDS Sonbahar sonuç belgelerini vermiştim.
Ben bunları, bilgisayarımda PDF formatında değiştirip atanmama yardımcı olacak şekilde değiştirdim. KPSS puanım 70'ti, 90 küsura (97.8) çıkardım. YDS puanım 51 idi. Onu da 93'e çıkardım.
Daha sonra Kızılay'da bulunan bir internet kafeden bu sonuç belgelerinin renkli çıktılarını aldım. Mülakata çağrıldım, atamam yapıldı. Bilmediğim bir kişinin şikayeti ile bu durum anlaşıldı. 2016'da eylül ayında açığa alındım.
İşlediğim suçlardan dolayı pişmanım." Mahkeme, "resmi belgede sahtecilik" ve "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık" suçlarından Ayşe S.'yi tutukladı. Şüphelinin memurluktan da ihraç edildiği öğrenildi.
"Örgütlü faaliyet" şüphesi ile de araştırma yapılacak
Savcılığın, Ayşe S.'nin FETÖ dahil diğer örgütlerle bağlantısı olup olmadığını araştırdığı öğrenildi. Eylemin örgütlü bir faaliyet olabileceğini de değerlendiren savcılık, benzer yolla kamuya giren kişilerin olup olmadığını da araştırdığı belirtildi. Ayşe S.'nin, tüm diğer sınavlarının da mercek altına alındığı öğrenildi. Başvuru sırasında resmi makamların bir ihmalinin olup olmadığı da araştırılacak. Ayşe S.'nin sosyal medya hesaplarında çok sayıda üniversitenin değişik bölümlerinde eğitim gördüğüne dair bilgilerin yer alması da dikkat çekti. cnntürk

1 Şubat 2017 Çarşamba

Gazeteci Bekir Coşkun hakkında soruşturma başlatıldı

Gazeteci Bekir Coşkun hakkında köşesinde yazdığı "Evet -Hayır" başlıklı yazı nedeniyle soruşturma başlatıldı. Açıklama Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan geldi.

Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yapılan yazılı açıklamada "Sözcü Gazetesi'nin 31 Ocak 2017 tarihli nüshasının 2. Sayfasında Bekir Coşkun'un 'Evet -Hayır" başlıklı köşe yazısı içeriğindeki hususlara ilişkin olarak; "Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 216 / 1-2-3 uyarınca 'Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama' suçu kapsamında soruşturma açılmıştır" ifadelerine yer verildi.

Hugo Chavez'in dizisi çekildi

2013'te hayatını kaybeden eski Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez'in hayatı dizi oldu. Chavez destekçilerinden diziye sert tepkiler geldi.

Sony Pictures Television tarafından Bogota stüdyosunda çekilen, "El Comandante" isimli İspanyolca dizi, bu hafta Latin Amerika'da, bahar ayında da ABD'nin Telemundo TV kanalında gösterime girecek.
Yoksul bir aileden gelen Chavez'in yükselişini konu alan 60 bölümlük dizide, solcu liderin sürdürdüğü otoriter rejimin, ülkedeki mevcut ekonomik sıkıntılara nasıl zemin hazırladığı anlatıldı.
Venezuelalı yönetmen yardımcısı Henry Rivero, diziyi daha eğlenceli hale getirmek ve belgesel olmaktan uzaklaştırmak için geçmişte neler olduğu hakkında tahminde bulunmak gerektiğini söyledi.
Andres Parra oynayacak

Chavez rolünü oynayan Kolombiyalı aktör Andres Parra, Chavez destekçilerinin pek çoğunun, onun mirası konusunda kendilerinden emin olamadıkları için diziyi izlemeden reddettiklerini söyledi.
"Emperyalist çöp"
Bu arada, Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, bu ay yaptığı ulusa sesleniş konuşmasında, söz konusu diziyi emperyalist "çöp" olarak nitelendirdi.
Chavez'in boşandığı eşi Nancy Colmenares, diziyi çeken Sony hakkında yasal işlem başlatacağını bildirdi.
Eski Parlamento Başkanı ve Sosyalist Partinin önemli isimlerinden Diosdado Cabello, daha önce Kolombiyalı uyuşturucu kaçakçısı Pablo Escobar'ı canlandıran Andres Parra'nın Chavez rolünde oynamasının, liderin imajına zarar vermek için sağcı ve yabancı destekli bir çaba olduğunu ileri sürdü.
Hugo Chavez'in 1999'da iktidara gelmesinin ardından, Venezuela ve ABD arasında giderek artan diplomatik gerginlik yaşanmıştı.
İki ülke, 2010'da karşılıklı olarak büyükelçilerini geri çekerken, Chavez'in vefatının ardından Maduro, birçok ABD'li diplomatı sınır dışı etmişti.

'Her ilaç helal değil' tartışması başladı

Bir gıda denetleme derneğinin başkanı Dr. Hüseyin Kami Büközer, "Batı kaynaklı dev ilaç endüstrisi Musevileri, vejeteryanları düşündüğü kadar Müslümanları düşünmüyor" diyerek "helal ilaç" tartışması başlattı. "En büyük şifa kaynağımız, Kuran-ı Kerim" diyen Büközer, "İlaçların birçoğu Müslümanlar için haram kılınan maddelerden meydana geliyor" dedi.

Gıda denetleme ve sertifikalandırma faaliyeti yürüten GİMDES adlı derneğin başkanı Dr. Hüseyin Kami Büközer, "Batı kaynaklı dev ilaç endüstrisi Musevileri, vejeteryanları düşündüğü kadar Müslümanları düşünmüyor" diyerek "helal ilaç" tartışması başlattı. "En büyük şifa kaynağımız, Kuran-ı Kerim" ifadesini kullanan Büközer, "Hastalıklardan kurtulmak için kullandığımız ilaç, şurup, kremlerin içeriklerinin birçoğu Müslümanlar için haram kılınan maddelerden meydana gelebilmektedir" dedi.
GİMDES Başkanı Dr. Büyüközer, ilaç sektörü ve gıda sanayinde kullanılan koku verici aromalar ile ilgili açıklama yaptı.
Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalandırma Araştırmaları Derneği (GİMDES) Başkanı Dr. Hüseyin Kami Büyüközer, ilaç sektörü ve gıda sanayinde kullanılan koku verici aromalar ile ilgili açıklama yaptı.
'İlaç endüstrisi Museviler kadar Müslümanları düşünmüyor'
"Batı kaynaklı dev ilaç endüstrisi Musevileri, vejeteryanları düşündüğü kadar Müslümanları düşünmüyor" ifadesini kullanan Büyüközer, şöyle konuştu:
"Bunun en önemli sebebi Müslüman tüketicilerin bu duruma sessiz kalması, Müslüman alimlerin yüz yıldır zaruret kavramına sığınması, Müslüman bilim adamlarının helal alternatifler oluşturmaması olarak görebiliriz. Dev ilaç firmaları 30 yıl önce planladıkları ’Daha çok ilaç satmak için hastalıklar icat edelim’ projelerini 2000’li yıllarda gerçekleştirme imkanı buldular. Bu projelerinin en büyük tüketici pazar kitlesi ise Müslüman tüketicilerdir. Hastalıklardan kurtulmak için kullandığımız ilaç, şurup, kremlerin içeriklerinin birçoğu Müslümanlar için haram kılınan maddelerden meydana gelebilmektedir."
'En büyük şifa kaynağımız Kuran-ı Kerim'
Dr. Büyüközer, sözlerine şöyle devam etti:
"İslam ümmeti üretken olamadığı için zarurete muhtaç kalmamız sonucu karşılaştığımız, sağlığımızın önündeki temel problemler hakkında yıllardır kardeşlerimize bilgi vererek, ’emr-i bi’l-maruf ve nehy-i ani’l-münker’ vazifemizi yerine getirmeye çalıştık. En büyük şifa kaynağımız, Kuran-ı Kerim’in ifadesiyle ’bütün insanlığa sevgi ve rahmet duyguları ile dolu olan’ efendimizin sağlık, beslenme ve tüketim konularında da bütün insanlığa verdiği ilahi mesajları hatırlatmak istedik. Aslında çoğu insanın şöyle dediğini duyar gibiyiz. 'Tedavi bu, haramı helali mi olur? Önemli olan insan sağlığı. Ne yapsın ölsün mü insan.' Biz inanıyoruz ki bir gün şu hadisin doğruluğunu tüm dünya görecektir."
Gıda maddelerinde alkol
Büyüközer, gıda sanayiinde kullanılan koku verici aromalar ile ilgili de "Gıda aromalarının; ekseriyetle alkolde eritilmiş, tabii veya sentetik esanslardan oluştuğunu, büyük çoğunluktaki İslam düşünürü, alkol içinde eritilmiş aroma ihtiva eden gıda maddesinin de helal olmadığı görüşündedir. Çünkü, çoğu içildiği zaman sarhoşluk veren alkol, çok az da olsa bu gıda maddesine karışmıştır.Gıda ürünlerinde kullanılan tüm katkı maddeleri için şüphe söz konusudur. Çünkü, hepsi de haram veya helal kökenli olabilirler. Mesela pek çok gıda ürününde kullanılan Mono ve Digliserid ’lerin kökeni bitkisel yağlar olduğu takdirde helal olduğu halde, domuz ve helal kesim olmayan hayvanların yağları olduğu takdirde de haram söz konusudur" ifadelerini kullandı.
'Mayalar helal de olabilir, haram da olabilir'
Büyüközer; gliserin, lesitin gibi peynir üretiminde kullanılan enzimlerin maya kökenleri itibari ile helal de haram da olabileceğini belirtirken sözlerini şöyle tamamladı: "Maalesef, market raflarını dolduran gıda ürünlerinin üzerindeki etiketlerde bu katkı maddeleri için ayrıntılı bilgi ekseriyetle mevcut değildir. İster ecnebi ülkelerde, ister İslâm ülkelerinde olsun Müslüman’ın işi zor gözükmektedir." cnntürk