kadın etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kadın etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Şubat 2017 Salı

Kullandığı boya kör ediyordu

16 yaşındaki Tylah Durie'nin vücudu kaş kirpik boyasına alerjik reaksiyon gösterince neredeyse kör oluyordu.
Daily Mail'in haberine göre; Tylah, kaşlarına ve kirpiklerine boya sürdükten yarım saat sonra yanma ve kaşıntı hissetmeye başladı. Ertesi uyandığında gözleri şişen genç kız çığlık çığlığa ağlamaya başladı.
Tylah yaşadığı acıyı, "Gözlerime kum fırlatılmış gibi hissediyordum. Kaşlarımı jiletle kesiyorlarmış gibi sızlıyordu.
Gözlerimi o kadar şişmişti ki küçük bir aralıktan görmeye çalışıyordum. Gözlerimden iltihap akıyordu." diye anlattı.
Öncesinde alerji testi yaptırmadığı için genç kızın boyada bulunan parafenilendiamin adı verilen kimyasala ölümcül bir alerjik reaksiyon gösterdiğinden haberi yoktu. Boyanın üzerinde test yapılmadan kullanılmaması konusunda bir uyarı vardı ancak genç kız bunu önemsemedi.
Tylah'ın gözlerinin içinde kimyasal yanıklar kaldı. Doktorlar, genç kızın kalıcı körlük yaşayabileceğini, saç veya kaş kirpik boyasına bir daha dokunursa ölebileceğini söyledi. cnntürk


11 Şubat 2017 Cumartesi

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Özgecan Aslan tweet'i

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2 yıl önce vahşice katledilen üniversite öğrencisi Özgecan Aslan için Twitter'dan #ÖzgecanAslan hashtag'ı ile "Özgecan Aslan kızımızın acısı yüreğimizde hala çok derin, çok taze" mesajını paylaştı. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2 yıl önce vahşice katledilen 19 yaşındaki üniversite öğrencisi Özgecan Aslan için Twitter üzerinden anma mesajı yayınladı.
Erdoğan, mesajında "Tam iki yıl önce vahşi bir cinayet sonucu genç yaşında hayatını kaybeden Özgecan Aslan kızımızın acısı yüreğimizde hala çok derin, çok taze" dedi.
#ÖzgecanAslan hashtag'ı ile paylaşımlarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları yazdı:
"Biricik kızımız Özgecan'ı bu vesileyle rahmetle yad ediyor, kadına yönelik şiddetin ülkemizde ve tüm dünyada son bulmasını diliyorum. Özgecan Aslan cinayeti, kadına yönelik şiddetin durmaksızın mücadele edilmesi gereken bir sorun olduğunu bizlere anlattı. Özgecan ve kaybettiğimiz tüm canların hatırasını yaşatmak, kadına yönelik şiddete her zaman güçlü bir şekilde DUR demekle mümkündür.Biricik kızımız Özgecan'ı bu vesileyle rahmetle yad ediyor, kadına yönelik şiddetin ülkemizde ve tüm dünyada son bulmasını diliyorum" dedi.

10 Şubat 2017 Cuma

Bağcılar'da 17 yaşındaki Cansu'nun öldürülme anı kamerada

İstanbul Bağcılar'da, 17 yaşındaki Cansu Çartı'nın sokak ortasında pompalı tüfekle öldürülmesi güvenlik kamerasına yansıdı.

Olay, Bağcılar Çınar Mahallesi'nde önceki sabah 09.15 sıralarında meydana geldi. Emniyet kaynaklarından edinilen bilgiye göre, eski erkek arkadaşı olduğu iddia edilen M.A.K.'den bir süre önce ayrılan Cansu Çartı(17) sabah saatlerinde çalıştığı işyerinden satmak için aldığı börekleri seyyar aracına yükleyerek yola koyuldu. Bir süre genç kızı takip eden M.A.K yanında getirdiği pompalı tüfekle Çartı'nın üzerine ateş açtı. Cansu Çartı olay yerinde hayatını kaybetti.
Uyuşturucu, yağma ve hırsızlık suçlarından kaydı çıktı
Şüpheli M.A.K Bağcılar İlçe Emniyet Müdürlüğü Çocuk Büro Amirliği ekipleri tarafından kısa süre sonra yakalanarak gözaltına alındı. Emniyette yapılan incelemesinde M.A.K'nin 17 yaşında olduğunun belirlenmesi üzerine Üsküdar'da bulunan Çocuk Şube Müdürlüğü'ne gönderildi. Yapılan incelemesinde M.A.K'nin uyuşturucu, yağma ve hırsızlık suçlarından kaydının bulunduğu öğrenildi. Emniyetteki işlemleri tamamlanan M.A.K dün akşam saatlerinde adliyeye sevk edildi. M.A.K çıkartıldığı mahkeme tarafından tutuklandı.
Saldırı anı güvenlik kamerasında
Güvenlik kameraları tarafından kaydedilen görüntülerde, Cansu Çartı'nın börek arabasıyla sokakta ilerlediği, ardından koşarak gelen M.A.K'nin pompalı tüfekle genç kıza ateş açtığı görülüyor. Vurularak ağır yaralanan Cansu Çartı'nın yere yığıldığı, kısa sürede bir kişinin genç kızın yardımına koştuğu kameraya yansıyor. DHA

4 Şubat 2017 Cumartesi

Erkeklerin nüfus egemenliği 55 yaşında bitiyor

Türkiye'de 55 yaşına kadar erkek nüfusu kadın nüfusundan fazlayken bu yaştan itibaren nüfus egemenliği kadınlara geçiyor.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden yapılan derlemeye göre, 79 milyon 814 bin 871 olan ülke nüfusunun 40 milyon 43 bin 650'sini erkekler, 39 milyon 771 bin 221'ini kadınlar oluşturuyor.
Nüfusta erkeklerin sayısının 55-59 yaş grubuna kadar kadınlardan fazla olduğu, bundan itibaren kadınların sayısının arttığı görülüyor. Ülkede 50-54 yaş grubunda 2 milyon 381 bin erkek, 2 milyon 374 bin kadın yer alırken, 55-59 yaş grubu itibarıyla kadınların sayısı erkekleri geçiyor. Bu grupta 1 milyon 855 bin erkeğe karşılık 1 milyon 860 bin kadın bulunuyor.
Türkiye'de 60-64 yaş grubunda 1 milyon 636 bin erkek, 1 milyon 706 binkadın, 65-69 yaş grubunda 1 milyon 132 bin erkek, 1 milyon 280 bin kadın, 70-74 yaş grubunda 763 bin erkek, 917 bin kadın, 80-84 yaş grubunda 336 bin erkek, 473 bin kadın, 85-89 yaş grubunda ise 136 bin erkek, 265 bin kadın yer alıyor. 90 yaş ve üzerine gelindiğinde ise nüfusun 4'te 3'ünü kadınlar oluşturuyor. 90 yaş ve üzerindeki 145 bin kişiden sadece 38 bininin erkek olması dikkati çekiyor.
Aynı dönemde emeklilik yaşı olan 65'ini geçenlerin sayısı ise 6 milyon 651 binde kalıyor. Bu yaş grubundakilerin yüzde 56'sını kadınları, yüzde 44'ünü erkekler oluşturuyor
2016 yılı itibarıyla 55 yaş ve üzeri nüfusun cinsiyet dağılımı şöyle:
Yaş:    Toplam  / Erkek / Kadın
55-59: 3 715 736 / 1 855 171 / 1 860 565
60-64: 3 342 948 / 1 636 510 / 1 706 438
65-69: 2 412 537 / 1 132 464 / 1 280 073
70-74: 1 680 492 / 763 121 / 917 371
75-79: 1 202 050 / 512 607 /  689 443
80-84: 809 325 / 336 206 / 473 119
85-89: 401 758 / 136 238 / 265 520
90+ : 145 341 / 38 756 /  106 585

2 Şubat 2017 Perşembe

Diz protezi ameliyatı için giden hasta felç oldu

Başakşehir’de yaşayan Sıdıka Bekiroğlu, iddialara göre diz protezi için gittiği hastaneden felç olup çıktı. Yürüyerek girdiği ameliyattan sonra 61 yaşındaki Sıdıka Bekiroğlu’nun belden aşağısı tutmuyor. Öte yandan hastane yetkilileri o dönem görevde olan başhekimin ve ameliyatı yapan doktorun hastaneden ayrıldığını söyledi.

61 yaşındaki Sıdıka Bekiroğlu, 29 Nisan’da sol diz protezi ameliyatı için gittiği bir özel hastaneden iddiaya göre anestezi sırasında uygulanan iğneler yüzünden felç kaldı. Yaklaşık 10 aydır yatağa bağlı biçimde hayatını sürdüren Sıdıka Bekiroğlu, hastane masraflarını karşılamak için oğlunun arabasını sattığını ve hastaneden hiçbir şekilde yardım görmediklerini belirtti. Öte yandan ameliyat için belirtilen anestezi doktoru ile ameliyata giren doktorun farklı olduğunu, anestezi sırasında beline yapılan iğnelerden dolayı da felçli kaldığını belirten Bekiroğlu, ameliyattan sonra yüzde 88 engelli hale geldi. Belden aşağısı tutmayan Bekiroğlu, “Ben bu hastaneye yürüyerek girdim, sedyeyle çıktım” dedi.
“Hastaneye yürüyerek girdim, sedyeyle çıktım”
Felç kalmasına anestezi doktorunun sebebiyet verdiğini iddia eden Sıdıka Bekiroğlu, “Beni akşam 7’de ameliyata götürdüler, ameliyathanenin içerisinde kavgalı gürültülü bir durum vardı. Beni yatırdılar ve sonra doktor defalarca iğne yaptı bana. Bana anestezi doktorunu erkek dediler ama ben ayak seslerinden kadın olduğunu anladım. Ben de ‘doktor hanım eğer olmuyorsa narkoz verin canım çok yandı’ dedim. Bunun üzerine ‘sen mi doktorsun ben mi’ diyerek beni azarladı. Ameliyata almışlar beni kalktığımda çocuklarım yanımdaydı ve onlara ‘bu doktor beni öldürdü’ demişim. Kendime geldiğimde belimden aşağısı tutmuyordu. Doktorlar da baktılar ki felç olmuşum. Benim durumum yok, oğlum arabasını sattı masrafları karşılamak için. Ben bu hastaneye yürüyerek girdim, sedyeyle çıktım” diye konuştu.
“Bizi oyalamasalardı annem ayağa kalkabilirdi”
Annesinin psikolojik acılar çektiğini de kaydeden oğlu Metin Bekiroğlu, “Buradaki sıkıntı annemi gören ile ameliyata giren anestezi doktorunun farklı olması. Ameliyat esnasında da anneme 20 defa iğne girişi olmuş bunu biz saydık. Daha sonra da hastanın rızası alınmadan hala işleme devam ediliyor. Sen misin doktor ben miyim sorusunun cevabı da annemin şu anki durumudur aslında. Ameliyatı gerçekleştiren anestezi doktoru ve diğer doktorlar oluşan durumun basit bir ödem olduğunu ve kortizon tedavisi ile geçeceğini hastanın yüzde yüz iyileşeceğini söylediler. Hastane yapılması gerekenleri yapmayınca kendimiz de arayış içerisine girdik. Biz daha sonra Bakırköy Nöroloji Merkezi’ne gidince felç durumunun iğnelerden kaynaklanan kanamalardan olduğunu söylediler. Eğer bizi çeşitli bahanelerle oyalamasalardı annemin ayağa kalkma ihtimali vardı. Davada açtık konuyla ilgili. Annem fiziksel acılarının yanı sıra psikolojik acılar da çekiyor” ifadelerini kullandı.
İhlas Haber Ajansı'nın ulaştığı hastane yetkilileri o dönem görev yapan başhekim ve ameliyatı gerçekleştiren doktorun hastanelerinden ayrıldığını söyledi. O dönem hastanede görevli başhekim ise konuşmak istemediğini söyledi.

29 Ocak 2017 Pazar

Bir kadının topuklu ayakkabı zorlamasına karşı mücadelesi

İngiltere'de resepsiyon görevlisi olarak çalıştığı muhasebe firmasından, yüksek topuklu ayakkabı giymediği için eve gönderilen Nicola Thorp'un başına gelenler üzerine, milletvekilleri kadınlara yönelik cinsiyetçi giyim kurallarını yasaklayan yasaların uygulanması çağrısı yaptı.

Nicola Thorp, Aralık 2015'te yaşadığı olay üzerine parlamentoya bir dilekçe yazmış ve dilekçesi 150 binden fazla imza toplamıştı.
Thorp'un girişimi üzerine milletvekillerinin başlattığı soruşturmada, daha kısa etekler giymeleri, gömleklerinin düğmelerini açmaları söylenen ve tırnak cilasından, saç renklerine sıkı bir giyim-kuşam yönetmeliğine bağlı kalmaları talep edilen kadınlar ifade verdi.
BBC Türkçe'nin haberine göre, soruşturmayı yapan parlamento komisyonunun başkanı Helen Jones, "Nicola Thorp'un işvereninden gördüğü muamele kanunlara aykırı ancak bu ücretsiz evine gönderilmesine engel olmadı. Dinlediğimiz ifadeler de Nicola'nın tek örnek olmadığını gösteriyor" dedi.
'Erkek iş arkadaşlarıma bu kurallar uygulanmıyor'
Thorpe, büyük muhasebe şirketi PricewaterhouseCoopers'ın (PWC) Londra'daki ofisinde resepsiyon görevlisi olarak çalışırken, evine gönderilmişti.
Nicola Thorp, kendisini PWC'deki işe yerleştiren iş bulma ajansı Portico'nun beş ila 10 santimetre arasında topuklu ayakkabı giyilmesini öngören kurallarına karşı çıktı.
Gün boyunca yüksek topuklu ayakkabı giymenin sağlığı için kötü olduğunu söyleyen Thorpe, erkek iş arkadaşlarına aynı kuralların uygulanmadığına dikkat çekti.
Thorp, "Bütün bunlar bir çift yüksek topuklu ayakkabı yüzünden başlamış olabilir ancak İngiltere'deki iş yerlerinde uygulanan ayrımcılığı göstermesi bakımından hayati önemde. Parlamento komisyonunun internet forumları sayesinde yüzlerce kadın başına gelenleri anlattı. Mevcut sistem işverenden yana" dedi.
Külotlu çorapların kalınlığı, ojenin rengi
Tartışmalardan sonra İş bulma ajansı Portico'nun değiştirmesi beklenen, giyim kuşam kurallarına yönelik düzenlemelerden bazıları şu şekilde:
* Ruj, allık, rimel ve far gibi makyajın yeniden uygulanması
* Belli renk aralıklarında tırnak cilası
* Külotlu çorapların kalınlığı
* Boyanmış saçlarda, saç kökünün görünür olmaması
* Komisyonda ifade veren kadınlar ayrıca, Noel alışverişi yapan erkekler için daha kısa etekler giymeleri ve gömleklerinin düğmelerini açmalarının istendiğini anlattı.
Perakende sektöründe satış temsilcisi ve resepsiyonist olarak çalışan kadınlar tacize uğradıklarını, hostesler de sosyal medyada müşteriler tarafından nasıl takip edildiklerini belirttiler.
Parlamento komisyonunun raporunda yasaların uygulanması ve işverenlere yasal zorunluluklarını hatırlatmak, çalışanlara da nasıl şikâyet edebileceklerini anlatmak için bir kampanya başlatılması talep edildi.

26 Ocak 2017 Perşembe

Türkiye'den sipariş ettiği haplar öldürdü

İngiltere'de yaşayan tıp öğrencisi Anna Phillips kilo vermek için Türkiye'den online olarak sipariş ettiği zayıflama haplarından içti. Sokakta kalp krizi geçiren Anna Phillips hayatını kaybetti. Genç kızın ölümüne bu hapların sebep olduğu iddia ediliyor.

Daily Mail'in haberine göre İngiltere'nin Falmouth kentinde yaşayan 20 yaşındaki tıp öğrencisi Anna Phillips diyet hapları yüzünden yaşamını kaybetti. 3 yıl önce psikiyatri merkezinde tedavi gördüğü belirtilen genç kız, Türkiye merkezli bir internet sitesinden diyet hapları sipariş etti.
Kalp krizi geçirdi
Bu ilaçlardan aşırı dozda alan Phillips, sokakta kalp krizi geçirdi. Bir bankta hareketsiz halde bulunan Phillips olay yerine gelen ambulansla hastaneye kaldırıldı. Ancak Phillips, yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti.
Olayın ardından Adli Tıp Kurumu Phillips'in cesedine otopsi yaptı. Otopsiye giren doktor Cornwall Cox, “Durumu Sağlık Bakanlığı'na bildireceğim. Bu ilaçların ülkeye kolay giriş yapması dehşet verici” dedi.
Kendisi de doktor olan anne Penny Phillips, “Hükümeti bu ilaçlar konusunda uyaran doktora minnettarım. Umarım bu tavsiye bu ilaçları kullanan başka kişilerin de hayatını kurtarır” dedi. cnntürk

24 Ocak 2017 Salı

23 yaşındaki Büşra 11 gündür kayıp

Muş'ta gündüz saatlerinde evden ayrıldığı belirlenen 23 yaşındaki Büşra Namlı'nın 11 gündür kayıp olduğu belirlendi. Namlı'nın ailesi yetkililerden MOBESE kameralarının incelenmesini istediklerini ifade etti.

Muş’un Malazgirt ilçesinde 23 yaşındaki Büşra Namlı'dan 11 gündür haber alınamıyor. Büşra Namlı, 14 Ocak günü gündüz saatlerinde evden ayrıldıktan sonra bir daha geri dönmedi.
Gündüz vakti evden çıktı
Büşra Namlı'nın bulunması için ailesi polise başvurdu. Kardeşinin hayatından endişe ettiklerini söyleyen Mehmet Ali Namlı, "Gündüz vakti evden çıkan kardeşim Büşra'dan bir daha haber alamadık. Kardeşimi her yerde aradık ama bulamadık. Emniyet'e başvurduk. Yetkililerinden isteğimiz MOBESE kameralarını incelemeleri. Başına kötü bir şey gelmesinden korkuyoruz. Kardeşimin yerini bilen veya onu görenlerin polis veya jandarmaya ihbarda bulunmalarını istiyorum" diye konuştu. DHA

20 Ocak 2017 Cuma

Çalışan annelere 1.500 TL destek

SGK, Ankara ve İstanbul'da "Çalışan annelere bakıcı desteği" kapsamında toplam 5 bin anneye ayda bin 500 liraya kadar yardımda bulunacak.

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), Ankara ve İstanbul'da "Çalışan annelere bakıcı desteği" kapsamında toplam 5 bin anneye ayda bin 500 liraya kadar yardımda bulunacak. Bu imkandan, sigortalı çocuk bakıcısı çalıştırmaları halinde 0-2 yaş arası çocuğu olan çalışan ya da çalışmaya başlayacak işçi statüsündeki anneler yararlanabilecek.
Avrupa Birliği ile Türkiye Cumhuriyeti tarafından ortaklaşa finanse edilen, SGK tarafından yürütülen "Evde Çocuk Bakım Hizmetleri Yoluyla Kayıtlı Kadın İstihdamın Desteklenmesi Projesi"ne Ankara ve İstanbul da dahil edildi.
Antalya, İzmir ve Bursa'da 2015'te uygulanan projeden bugüne kadar 6 bin 755 anne ve 8 bin 418 çocuk bakıcısı faydalanırken, toplam 15 milyon avro hibe dağıtıldı.
Projenin söz konusu üç ildeki başarısının ardından, Ankara'da bin 500, İstanbul'da 3 bin 500 olmak üzere, toplam 5 bin annenin daha desteklenmesi kararlaştırıldı.
Sigortalı çocuk bakıcısı çalıştırmaları halinde 0-2 yaş arası çocuğu olan çalışan ya da çalışmaya başlayacak işçi statüsündeki annelerin yararlanabileceği bu destekle, şartları karşılayan annelere yaklaşık bin 200 lira verilecek. Şartları karşılayan annenin engelli bir çocuğunun olması ya da çocuğuyla tek ebeveyn olarak yaşaması halinde bu destek yaklaşık bin 500 liraya kadar çıkacak.
Annenin ücreti asgari ücretin iki katını aşmayacak
Ankara ve İstanbul için ön kayıtlar www.sgk.gov.tr ve www.evdecocukbakimi.net adreslerinden, kesin kayıtlar ise Ankara ve İstanbul İl Müdürlüklerinde kurulan kayıt ofislerinden alınmaya başlanacak.Projeden yararlanmak isteyen annelerde aranan şartlar şunlar:
"Başvuru tarihi itibariyle 0-24 ay aralığında çocuk sahibi olması, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması, bir işverenin yanında SGK'lı işçi statüsünde sigortalı olarak tam zamanlı çalışıyor olması, İstanbul ve Ankara'da çocuğuyla aynı evde ikamet etmesi, analık izin süresini geçirmiş olması, son bir yıldaki ortalama brüt ücreti asgari ücretin brüt tutarının iki katını aşmaması, çalıştırdığı çocuk bakıcısıyla arasında kendisi veya eşi açısından birinci derecede akrabalık ilişkisi olmaması (çocuk bakıcısı ile aynı evde oturuyorsa 3. dereceye kadar akrabalık ilişkisi bulunmaması), proje kapsamında çocuk bakıcısı olarak çalışmaması, en geç kesin kayıt tarihi itibarıyla sigorta kaydını yaptırmış olmak şartıyla tam zamanlı çocuk bakıcısı istihdam etmesi."
Bakıcı birinci derece akraba olmayacak
Proje kapsamında çocuk bakıcısı olmak isteyenler için gerekli şartlar ise şunlar:
"Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve kadın olması, İstanbul ve Ankara'da ikamet ediyor olması, hizmet akdine tabi Ek-9 kapsamında tam zamanlı sigortalı çalışan olması, bakımını üstlendiği çocuğun anne veya babası ile birinci derece, ebeveyn ile aynı evde oturuyorsa 3. dereceye kadar akrabalık ilişkisi bulunmaması, en az ilkokul mezunu ve en az 18 yaşında olması."

16 Ocak 2017 Pazartesi

Dünyanın en şişman kadınına özel tedavi tesisi

Dünyanın en şişman kadını olduğu düşünülen Mısırlı İmen Ahmed Abdulati'nin, obezite hastalarının zayıflaması için uygulanan bariyatrik cerrahi ameliyatı için Hindistan'daki hastanede özel tesis inşa edilecek.
Yerel medyada yer alan habere göre, 500 kilo olduğu iddia edilen 36 yaşındaki Abdulati'nin ameliyatı için Mumbai Saifee Hastanesi'nde, içinde ameliyathane ve yoğun bakım ünitesi bulunan özel bir tesis inşa edilecek.
Bu ayın sonuna kadar tamamlanması beklenen tesis, 278 metrekarelik alan üzerine kurulacak. Tesisin 293 bin 762 dolara mal olacağı düşünülüyor.
Bakan doktoru tedavi edecek
Ameliyatı, daha önce Hint bakanlar Nitin Gadraki ve Venkaiah Naidu'yu da operasyona alan Dr. Muffazal Lakdawala tarafından yapılacak Abdulati'nin bu ay sonunda Mumbai'ye getirilmesi bekleniyor.
Abdulati'nin ailesi 5 kilo doğan kadına parazit enfeksiyonu nedeniyle vücuttaki bazı bölgelerin şişmesi olarak nitelendirilen fil hastalığı teşhisi konulduğunu açıklamıştı.
Aile, Abdulati'nin 11 yaşına geldiğinde ayağa kalkamadığı için kilo aldığını, daha sonra felç geçirerek yatağa mahkum olduğunu ve o zamandan beri evden çıkamadığını anlatmıştı.
Abdulati'nin ameliyat ve tedavi süreci için iki ya da üç ay Mumbai'de kalması gerektiğine değinen doktor Lakdawala, genç kadının 100 kilogramın altına düşmesinin 2-3 yıl sürebileceğini ifade etmişti.
Uçak bileti ücretini bağışla topladılar
Lakdawala, Abdulati'nin kız kardeşinin kendisiyle Ekim ayında iletişime geçtiğini ve ailesinin uçak masraflarını karşılamayacak durumda olduğundan o zamandan bu yana bağış topladığını belirterek, uçuşun gelecek hafta gerçekleşmesini beklediklerini kaydetmişti.
Mısırlı kadın ailesinin söylediği gibi 500 kilo ise 2010 yılında 292 kiloyla dünyanın yaşayan en kilolu kadını olarak Guinness Rekorlar Kitabı'na giren Amerikalı Pauline Potter'in rekorunu elinden alabilir.

15 Ocak 2017 Pazar

Birleşmiş Milletler: Suriye'deki trajediler bu yıl yaşanmasın

Birleşmiş Milletler yaptığı ortak açıklamada Suriye'de yaşanan duruma dikkat çekildi. Açıklamada, "Halep'in doğusundaki kuşatma dehşeti insanlığın bilincinde yok oldu, fakat Suriye halkının ihtiyaçları, yaşamları ve geleceklerinin dünyanın vicdanınından kaybolmasına izin verilmemeli" denildi.

Birleşmiş Milletler (BM), Suriye'de insani yardıma muhtaç aile ve çocuklara acil, koşulsuz ve güvenli erişim sağlanması için çağrıda bulunarak, 2016'da yaşanan trajedilerin bu yıl da tekrar etmesine izin verilmemesini istedi. Dünya Gıda Programı Başkanı Ertharin Cousin, UNICEF Genel Direktörü Anthony Lake, BM İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı ve Acil Durumlar Koordinatörü Stephen O'Brien, Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Margaret Chan ve BM Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi tarafından yapılan ortak açıklamada Suriye'deki insani duruma dikkat çekildi.
Aileler ve çocuklara erişim sağlanmalı
Açıklamada, Suriye'de ateşkesi uygulamak için çabaların devam ettiği hatırlatılarak, "Ülke genelinde insani yardımlardan mahrum aileler ile çocuklara acil, koşulsuz ve güvenli bir şekilde erişimin sağlanması için yeniden çağrıda bulunuyoruz." ifadesi kullanıldı. Suriye'de insanların acı çekmeye devam ettiği, en temel insani gereksinimlerinden mahrum kaldığı belirtilen açıklamada, dünyanın bu duruma sessiz kalmaması gerektiği vurgulandı.
700 bin kişi hala hapsolmuş durumda
"Bugün Suriye'de 15 kuşatılmış bölgede yaklaşık 300 bini çocuk 700 bin kişi hala hapsolmuş şekilde yaşıyor. İki milyondan fazlası çocuk olmak üzere yaklaşık 5 milyon kişi yaşanan savaş, güvensizlik ve erişimin kısıtlı olması nedeniyle insani yardımların ulaştırılmasının neredeyse imkansız olduğu bölgelerde yaşıyor."
Açıklamada, çocukların yetersiz beslenmeden kaynaklanan hastalıklarla çatışma bölgelerinde yaralanma riskleriyle karşı karşıya kaldığına işaret edilerek, travmatik olaylara ve şiddete tanıklık eden birçok çocuğun desteğe ihtiyac duyduğu belirtildi. BM açıklamasında, şunlar kaydedildi: "Halep'in doğusundaki kuşatma dehşeti insanlığın bilincinde yok oldu, fakat Suriye halkının ihtiyaçları, yaşamları ve geleceklerinin dünyanın vicdanından kaybolmasına izin vermemeliyiz. 2017'de Suriye halkının 2016'da yaşadığı trajedilerin tekrar etmesine izin vermemeliyiz."

11 Ocak 2017 Çarşamba

Harp Okullarına 2017'de kadın öğrenci alınmayacak

Deniz ve Hava Harp Okulları ile Astsubay Meslek Yüksekokulları’nın bu yıl kadın öğrenci alınmayacak. Bu durum tartışmalara yol açarken, Bağımsız Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka, 2017'de Hava Harp Okulları’na sadece erkek öğrenci alınmasına ilişkin kararı TBMM gündemine taşıdı.

Deniz ve Hava Harp Okulları ile Astsubay Meslek Yüksekokulları’na 2017'de kadın öğrenci alınmayacak. Tartışmalara yol açan kararla ilgili internette imza kampanyası başlatıldı. Bağımsız Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka da sadece erkek öğrenci alınacak olmasını TBMM gündemine taşıdı.
Hürriyet'in haberine göre, internette düzenlenen imza kampanyasına verilen destek, 30 bini aştı. ÖSYM’nin yayımladığı 2017 Öğrenci Seçme ve Yerleştirme (ÖSYS) Kılavuzu’nda yer alan bilgilere göre, kadın adaylar bu yıl sadece Kara Harp Okulu’na başvuruda bulunabilecek. Deniz ve Hava Kuvvetleri’nde ise sadece erkek adayların başvurusu kabul edilecek. Kara, Deniz ve Hava Astsubay Meslek Yüksekokullarına da kadın adaylar başvuramayacak.
Kardeşi için kampanya
Karar tartışma yaratırken, internetteki Change.org sitesinde başlatılan imza kampanyasına kısa sürede binlerce destek geldi. “Tuğba Cerav” isimli kullanıcının, harp okulu sınavına hazırlanan kardeşi için başlattığı kampanya, “Hava Harp Okulu’na Kız Öğrenci Alınmama Kararı İptal Edilsin” başlığıyla yayınlandı. Kampanya için 30 binden fazla imza toplandı.
Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, Hürriyet’e “Kararı ben vermedim. Deniz ve Hava Kuvvetleri ise ihtiyaçları olmadığını söylemiş ve kılavuza sadece ‘erkek’ öğrenci ibaresi konulmuş” dedi.
Kadın ayrımcı politikada ısrar
Bağımsız Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka da Hava Harp Okulu’na kız öğrencilerin alınmaması kararını Meclis gündemine taşıdı. Nazlıaka, bu kararın anayasaya ve Türkiye’nin imzaladığı uluslararası anlaşmalara aykırı olduğunu savundu. Nazlıaka, Milli Savunma Bakanı Fikri Işık’ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde, “Hukuka aykırı olan bu düzenleme ivedi olarak düzeltilecek midir? Yoksa kadına yönelik ayrımcı politikalarınızdaki ısrarı sürdürecek misiniz?” sorularını yöneltti.

10 Ocak 2017 Salı

"Torun parası kadına ve çocuğa zarar verir"

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Müezzinoğlu'nun 2017 yılında büyükannelere evde bebek bakım parası verileceğini duyurması üzerine Kadın Emeği ve İstihdamı Girişimi Platformu, bu tip bir çalışmanın kadına ve çocuğa zarar verdiğini aktardı.

Kadın Emeği ve İstihdamı Girişimi Platformu; torun bakan anneanne ve babaannelere maaş bağlanması konusunda açıklamada bulundu. Kadın Emeği ve İstihdamı Platformu bu tip bir çalışmanın hem kadına hem de çocuğa zarar vereceğini ifade ederek şu açıklamayı yaptı:
"Birkaç gün önce Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Müezzinoğlu 2017’de büyükannelere evde bebek bakım parası verileceğini, uygulama içinse  İzmir ve Bursa’nın pilot iller olarak seçildiğini duyurdu. Hükümet böylelikle devletin sağlamakla yükümlü olduğu bir kamusal hizmet için yine kadın emeğini adres gösterme hilesine başvurarak bize yeni bir ‘müjde’ daha verdi. Bu politika, kadın yoksulluğu, kadın istihdamının düşük ücretlerde güvencesiz işlerde yoğunlaştığı ve çocuk bakım ve  eğitim hizmetlerinin ulaşılabilir olmaması sorunları etrafında  düşünüldüğünde, bir fırsatçılığa işaret ediyor.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın istatistiklerine göre 2007-2008 yılında 497  olan kamu kreşi sayısının 2015-2016 döneminde 56’ya düştüğünü dikkate aldığımızda, çocuk bakımının neredeyse bütünüyle özel sektöre ve aileye devredildiğini görüyoruz. Özel kreşlerin pahalılığı, yeterli niteliklere sahip olmaması, anadil gibi ihtiyaçları karşılamaması gibi pek çok nedenden dolayı da bu bakım büyük ölçüde ailedeki kadınlar tarafından karşılanıyor.
Büyükanneleri para karşılığında çocuk bakımına teşvik etmek “sevgi emeği” üzerinden meşrulaştırılıyor olsa da, bu yaklaşımın ardında maliyetleri düşürmeye dayanan iktisadi bir akıl var. Kadınların emeği sınırsız, sonsuz, her an kullanıma hazır ve kamusal hizmetle ikame edilecek birşey olarak sunuluyor. Bu yaklaşım, hem kadınların belli bir yaştan sonra yüklerinin hafiflemesiyle daha bağımsız geçirecekleri bir hayat olanağının, hem de çocukların sosyal gelişimi açısından kurumsal biçimde sunulması gereken erken çocuk eğitim ve bakımının bir kamusal hizmet olarak algılanmasının önüne geçiyor. Çocuk bakımı cinsiyetçi bir yaklaşımla “kadın işi” olarak propaganda edilmeye devam ediliyor. Ayrıca bu öneri, hizmete en fazla ihtiyaç duyan, annesi olmayan/evli olmayan kadınların çocuk bakımı sorununu da dışlıyor. Daha geçen günlerde, kreşe gönderemediği için iki çocuğunu bir yangında kaybeden ev işçisi Döndü Yenilmez’i umursamıyor.
Yıllardır bir annelik ve aile ideolojisi etrafında çocuk ve yaşlı bakımının evde yapılması gerektiğine dair söylemlere şahit oluyoruz. Bu  söylemler, çocuğunu kreşe gönderen kadınların kendilerini daha fazla “suçlu” hissetmelerine neden oluyor. KEİG Platformu olarak çocuk bakımının erkeklerin de sorumluluğu olduğunu ve hizmetin çeşitlendirilerek yaygınlaştırılmasının önemine işaret etmeye devam edeceğiz."

6 Ocak 2017 Cuma

Almanya cinsiyet ayırımına son veriyor

Almanya’nın başkenti Berlin’de kadın erken ayrımcılığını sonlandırmak için kadın erkek tuvaletlerini birleştiriyor.

Kadın erkek arasındaki eşitsizlik ve ayırımcılığı ortadan kaldırabilmek için Almanya’nın başkenti Berlin’de kadın erkek tuvaletleri birleştirilmeye başlandı. Berlin eyaleti Adalet Senatörü Dirk Behrendt tuvaletlerdeki ayrımcılığı kaldırmaya öncelikle resmi dairelerdeki tuvaletlerin birleştirilerek başlanacağını açıkladı. Yeşiller Partisi eyalet Senatörü Dirk Behrendt Adalet Senatörlüğünü bir diğer görevinin de cinsiyetler arasındaki farklılıkları ortadan kaldırmak olduğunu belirterek, “Bizim vazifemiz günlük engelleri kaldırmaktır. Uygulamaya koyduğumuz bu çalışmada önemli bir engeli ayrımcılığı ortadan kaldıracaktır” açıklamasında bulundu.
Devlet kurumlarında yaygınlaşıyor
Senatör Behrendt projenin Berlin’de cinsiyet ayırımı yapılmadan dönüştürülen tuvaletler kısa bir zamanda büyük ilgi görerek bir çok devlet kurumunda yayılmaya başlandığını söyledi. Özellikle mahkemeler, okullar, polis merkezleri, işçi bulma merkezleri, itfaiyeler ve maliye gibi 20’ye yakın binada denemelerin yapılacağı kararı alındığını belirtti.
2014 yılında Berlin’deki Konsanlar Partisi’nin tuvaletlerde “eşitsizlik kaldırılsın” teklifini dönemin Uyum Bakanı Dilek Kolat meclise verilen önergeyi engelleyerek tuvaletlerin birleştirilmesini engellemişti. 2015 yılında ise eyalet genelindeki bütün partiler bu teklifin olup olmayacağı konusunda bir pilot binanın seçilmesine karar verildi ve kısmen uygulama başlatılmıştı.

4 Ocak 2017 Çarşamba

Çalışan anneler için yeni bir destek geliyor

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, milyonlarca çalışan anneyi yakından ilgilendiren bir açıklama yaptı.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, çalışan anneleri çok yakından ilgilendiren bir açıklama yaptı. Müezzinoğlu, büyükannelere bebek parası verileceğini açıkladı. Uygulamaya pilot iller olarak seçilen İzmir ve Bursa'dan başlanacak.

30 Aralık 2016 Cuma

90 kilodan 200 kiloya çıktı

Muğla'nın Fethiye ilçesinde yaşayan 50 yaşındaki Ayşe Değirmenci, yakalandığı 'fil hastalığı' hastalığı nedeniyle yürüme ve nefes almada güçlük çekiyor.
Yürüme ve nefes almada güçlük çeken Değirmenci babasından kalan aylık 330 lira ve Bağ-Kur maaşıyla geçinmeye çalıştıklarını belirtti. Kızı Müge Okatan ile birlikte yaşayan Değirmenci 2001 yılın'da eşinden boşandı ve kızı Müge Okatan ile birlikte Fethiye'ye de yaşamaya başladı. Otellerde çalışarak geçimini sağlayan Ayşe Değirmenci, 2011 yılında bacaklarındaki şişlikler nedeniyle hastaneye gitti.

Tropikal bölgelerde görülen 'fil hastalığı' teşhisi konulan Değirmenci, hızla 90 kilodan 200 kiloya çıktı.
2014'te Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde mide küçültme ameliyatı yapıldı. Değirmenci ameliyatın ardından 139 kiloya düştü.

Bacaklarında meydana gelen şişlikler yüzünden yürüyemeyen Değirmenci, yatağa mahkum oldu.
Ayşe Değirmenci, geçim sıkıntısı çektiklerini, hastalığı nedeniyle yatağa mahkum olduğunu söyledi.
Değirmenci ; "Hastalığımın tedavisi ancak yurt dışında yapılabiliyor. Masaj tedavisi yapıldığını da duydum. Ancak hiçbirine gücümüz yok. Nefes almada güçlük çekiyorum. Sadece zaruri ihtiyaçlarımı karşılayabilecek kadar yürüyebiliyorum.

6 / 6 90 kilodan 200 kiloya çıktı Hastaneye gitmem için taksi çağırıyoruz. Gidiş için parasını ödesek, dönüş için paramız kalmıyor diyen Değirmenci Devletimizden ve hayırseverlerden kızıma bir iş versinler" dedi.

26 Aralık 2016 Pazartesi

Manken Burcu Çağlayan'ın ölümü böyle çözülecek!

Antalya’da manken Burcu Çağlayan’ın balkondan düşerek mi yoksa itilerek mi öldüğünü 6 yıl sonra tutuklanan sevgilisinin ‘avuç içi’ ortaya çıkaracak

Antalya'da bir deri mağazasında mankenlik yapan Burcu Çağlayan 24 Temmuz 2010'da sevgilisi İbrahim Tokgöz'ün Fener Mahallesi'nde 5'inci kattaki evin balkonundan düşerek yaşamını yitirdi. Çağlayan'ın otopsisinde 0.74 promil Alkol tespit edilmişti. Tokgöz, Çağlayan'ın kendisini kıskandığı için intihar ettiğini ileri sürmüş ve serbest bırakılmıştı.
Ölümünden 3 yıl sonra savcılık, genç mankenin balkondan atıldığı kanaatine varınca Tokgöz hakkında 'kasten adam öldürme', üst kattaki dairede kalan arkadaşı Murat Ergüç hakkında ise 'kasten adam öldürmeye yardım etme' suçundan ömür boyu hapis istemiyle dava açılmıştı. Yakalama kararı çıkarılan Tokgöz 16 Aralık 2016'da duruşmaya katıldı ve olay gecesi alkol aldıklarını belirterek, genç kızın intihar ettiğini anlattı. Tokgöz sonra üst katta oturan arkadaşının yanına gittiğini ve durumu anlattığını söyledi. Savcının talebi doğrultusunda tutuklanan Tokgöz'ün avuç içi izinin alınmasına karar verildi. Ergüç'ün daire kapısındaki avuç içi izinin Tokgöz'e mi yoksa Burcu Çağlayan'a mı ait olduğu belirlenecek. (Kaynak:Sabah)

18 Aralık 2016 Pazar

Vietnam Savaşı'nın simgesi olan fotoğrafı anlattı

UNESCO İyi Niyet Elçisi Kim Phuc, Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç'e Livaneli'nin 50. Sanat Yılı anısına düzenlenen "Barış ve Özgürlüğe Adanmış Bir Yaşam" sempozyumunda Vietnam Savaşı'nın simgesi olan "o fotoğraf"ı anlattı. Phuc, "Savaş beni de, umutlarımı ve geleceğimi de öldüremedi" dedi.
Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç'e 'O Fotoğrafı' hediye eden Kim Phuc, "Bu resim benim hayatımla ilgili, bunu başkanımıza vermek istiyorum. Başkanımız, hediyemle bu küçük kızı hatırlayacak. Benim arkadaşımın güzel gününe yaptığı katkıdan, barışa harcadığı emekten dolayı ve yaptığı tüm çalışmalardan dolayı çok teşekkür ederim başkanımıza. Yaptığınız ev sahipliğinden de, sevginizden de gerçekten çok etkilendim. Şahsınızda tüm Türkiye'ye barış dolu günler diler, emek veren herkese teşekkür ederim. Siz olmasaydınız bu günü yaşayamazdık. Arkadaşım Zülfü Beyi tekrar tebrik ederim. Kim Vakfı savaşta zarar görmüş çocuklara yardım ediyor, bu fotoğrafın parası da, işte o çocuklara gidiyor" ifadelerini kullandı.
'Savaş beni de, umutlarımı ve geleceğimi de öldüremedi'
UNESCO İyi Niyet Elçisi Kim Phuc, 'O Fotoğraf'a ilişkin şu ifadeleri kullandı: "Bu fotoğrafa bakmanın yeni bir bakış açısını da söyleyeceğim size. Biliyorsunuz ki bu fotoğraf benim eski bir fotoğrafım ama aynı zamanda bu fotoğraf yeni de bir fotoğraf. Oğlum Thomas ve ben. Fotoğrafı gördüğünüz zaman onun yüzünü göremezsiniz. Ama aramızdaki bağı görebilirsiniz, kalbi görebiliyor musunuz sevgi tam da burada. İşte bu benim aşkım. Arka planda ise benim geçmişim, sadece yara değil bundan daha fazlası var. Bütün bu fotoğraf benim geçmişim. Halen daha geçmişimi önemsiyor, unutmak istemiyorum. Tam burada aldığım fiziksel hasarı görebiliyorsunuz. Thomas'ın ise ne kadar pürüzsüz bir cildi var. Benim yaralarım ve onun bu taze cildi yeni bir şeylerin olabileceğine umut veriyor. Benim gülümsemem ise umut demek. Üç şey var hatırlayacağımız: Birincisi savaş beni de, umutlarımı ve geleceğimi de öldüremedi. Görüyorsunuz benim dudaklarım, oğlumun kulağına yakın. Oğlumun kulağına fısıldıyorum. Annen küçükken başına neler geldi? Kulağı ne kadar ağzıma yakın, beni ne kadar dikkatlice dinliyor. Oğlum geçmişime bakmıyor, geleceğime bakıyor. Bu yüzden onun yüzünü göremiyorsunuz. İşte bu benim misyonum. Bugün neden buradayım? Aslında bütün dünyadaki insanlara bunu anlatmak, savaş ne kadar kötü diyebilmek için buradayım. Bütün dünyadaki insanlara barışı anlatacağım. Herkes birbirini severse, ne kadar güzel bir dünya olabileceğini göstermek istiyorum. Affetmek, umut etmek ve sevmek eğer herkes bunu öğrenirse kesinlikle savaşların olmayacağını... Herkes için bu itici unsur, eğer buradaki küçük kız bunu başarabildiyse, herkes yapabilir. Tarihi geçmişi değiştiremeyiz fakat sevgiyle geleceği şekillendirebiliriz. İşte yaşamın sanatı da burada."
Başkan Genç, "Gerçekten geçmişin en önemli fotoğraflarından biri bu. Biz bugün bir şey öğrendik. Fotoğrafta kardeşi Kim ile birlikte, ağabeyi ve kuzeni de var" diye konuştu. DHA

Yazar Beki İkala Erikli'nin katili tutuklandı

Yazar Beki İkala Erikli’yi ofisinin bulunduğu apartmanda öldüren ve 26 saat sonra suç aleti tabancayla birlikte yakalanan Sinem Koç (31) çıkarıldığı nöbetçi mahkeme tarafından tutuklandı.
Koç, polisteki sorgusunda, Erikli’nin kitaplarını okuduktan sonra dengesinin bozulduğunu belirterek, “İnsanlara zararlı bir kişi olduğu kanaatine vardım. Başkalarına zarar vermesin diye öldürmeye karar verdim” dedi. Eşinden 4 yıl önce boşandıktan sonra annesiyle yaşamaya başlayan Sinem Koç, dün adliyeye sevk edildi.
Hakim: İntihar eğilimi var
Sinem Koç, nöbetçi sulh ceza hakimliğindeki ifadesinde şunları söyledi: “Beki İkala’nın seminerlerine katıldım. Sonra şeytan ve diğer varlıkları görmeye başladım. İki aydır uyuyamıyordum. Öldürmekle bir çok kişinin aynı problemleri yaşamasını engellemiş oldum.”
Koç’un “kasten öldürmek”ten tutuklanmasına karar veren hakim, ayrıca “intihar eğiliminin bulunduğu, ifadesi sırasında ellerini açıp kapatmak, ağlamak, sabit bir noktaya bakmak gibi sıradışı hareketlerde bulunduğunu da tutanağa geçirdi. Hakimlik, Koç’un akıl dengesinin yerinde olup olmadığının ve bu kişinin davranışları üzerindeki etkisinin tespit edilmesi için bir sağlık kuruluşunda gözlem altına alınmasına karar verdi.
Üzerinden not çıktı
Koç’un yakalandığında üzerinden intihar notu çıktı. Notta, “Çok güzel bir hayatım vardı. Bu kadını tanıyana kadar. Meleklerle Yaşamak kitabı beni çok cezbetti, okuduktan sonra hayatım mahvoldu. Güzel kahkahalarım vardı hepsini aldı, uykularımı çaldı. Bu kadını öldürdüm şimdi kendimi öldürüyorum.”
'Sen enerji bedeni ne biliyor musun?'
Savcıya ifade vermek için bekletilen Sinem Koç, yanındaki kadın polislerden ısrarla kelepçelerinin çıkarılmasını istedi. Koç kadın polislere, “Sıkı tutma elimi, çek elini. Senin gibi bir insan değilim. Enerji bedeni ne biliyor musun” dedi. Koç’un oldukça rahat tavırlar sergilediği ve beklediği süre boyunca kafasını aşağı yukarı sallayarak kendi kendine bir şeyler söylediği gözlemlendi. Hürriyet

14 Aralık 2016 Çarşamba

Fenomen Ayşe Teyze İzmir'de bulundu

Otostop çektiği araçta fotoğraf makinesini unutan ve içinden çıkan fotoğaflarla sosyal medyada fenomen olan Ayşe Teyze İzmir'de bulundu. Ayşe teyze günlerdir sosyal medya tarafından aranıyordu.

Tülin Tezel Öztemel ve Emre Öztemel çifti, Ayder Yaylası civarında ayağını burktuğu için otostop çeken Ayşe Kurucu'yu araçlarına aldı. Otostop çeken 60 yaşlarındaki Ayşe Kurucu, fotoğraf makinesini araçta unuttu.

Makinenin içindeki fotoğraflara bakan çift, arabalarına aldıkları kadının tek başına dünya turunda çekildiği fotoğrafları görünce fotoğrafları sosyal medyada paylaştı.


Çift, uzun uğraşların sonucunda Ayşe Teyzeyi buldu ve İstanbul’dan İzmir’e gelerek fotoğraf makinesini teslim etti. İnternet kullanıcıları Ayşe Teyzenin bulunması için adeta seferber oldu.
Uzun uğraşların sonucunda Ayşe Teyzenin İzmir’de yaşadığını öğrenen Öztemel çifti, İstanbul’dan İzmir’e fotoğraf makinesini teslim etmeye gitti. Üçlü arasında eğlenceli diyaloglar yaşanırken, Ayşe Teyze kendisini bulan çiftle hatıra fotoğrafı çektirmeyi de ihmal etmedi.


Ayşe Kurucu'yu araçlarına alan Tülin Tezel Öztemel sosyal medya hesabında şu yazıyı paylaşmıştı: Başımıza böyle ilginç bir durum geldi. Tatlı bir teyze aracımıza bindi, onun hayır duasını aldık ve o da bize makinesini bıraktı. Çok insani bir durum bir kişinin eşyasını unutması aslında ama içinden böyle fotoğraflar çıkınca olayın seyri değişiyor tabii ki. Fakat bu durum şunu görmemi sağladı; insanlar iyi niyetini çoktan kaybetmiş. Her şey yalan, dolan diye düşünülüyor. Anlıyorum, sosyal medya burası ama orta yaşın üzerinde bir teyzenin seyahat etmeyi sevmesi neden bizi bu kadar şaşırtıyor ki? Neden zihnimiz hemen onun gerçek olmadığını, bunun bir düzen olduğunu düşünüyor ki? Bu yaşlarda bir ev kadını gezmeyi sevemez mi? Neden bu şaşkınlığımız? Bence asıl bu soruyu kendimize sormamız lazım. Bir insanı mutlu etmek güzel bir şey.


Her gün bomba haberleri, ölüm haberleri aldığımız bu zamanda insanların mutlu anlarını fotoğraflayıp, ölümsüzleştirmeye çalışmaları en değerlisidir. O mutlu anların kaybolması da içimizi acıtır. Yalan yok. Biz de eşim Emre ile tanıştığımız ve birkaç dakika geçirdiğimiz, anılarını kaydettiği makinesini aracımızda unutan teyzeye ulaşmaya çalıştık. Bu sürede iyi niyetli insanlardan Allah razı olsun çok yardımcı oldular bize. Ancak diğer taraftan ne kadar da kötü niyetli insanlar var aramızda. Bu kadar halis niyetli bir amacı bile kötüye yorup hareket edenler. Biz Ayşe Teyzeye ulaştık çok şükür. Makinesini de kendisine ulaştıracağız inşallah. İyilik yapıp ona ulaşmamızı sağlayanlar her gün bomba ve ölüm haberlerinden sıyrılıp güzel şeyler görmenin ve bir iyiliğe yardım etmenin mutluluğunu yaşayacaklar. Onlara bir anı olacak, bize olduğu gibi. Ama kötülüğünden sıyrılamayanlar; bir mutluluk ışığını bile kendinize çok gördüğünüz bu dünya da o kötülüğünüz ile kalacaksınız. Sizin için üzülmekten başka bir şey gelmez elimizden.