16 Kasım 2014 Pazar

Sigorta sandıklarının SGK'ya devri erteleniyor

400 bin kişiyi ilgilendiren ‘vakıf sandıkları’ konusunda kritik bir karar alındı. Başta bankalar olmak üzere bazı kurumlar bünyesinde faaliyet gösteren sigorta sandıklarının mayıs ayı itibariyle SGK’ya devri gerekiyor. Birçok kişinin emekliliğinde hayati öneme sahip olan sandıkların devrinin ertelenmesi yönünde karar alındı. Bu nedenle önümüzdeki aylarda SGK’ya devir sürecini erteleyen bir yasa değişikliği yapılacak.

2008’de yapılan sosyal güvenlik reformunda, sigorta sandıklarının SGK’ya devredilmesi maddesi de yer aldı. Yasada sigorta sandıklarının SGK’ya devrinin 3 yıl içinde yapılacağı ve bu sürenin Bakanlar Kurulu kararı ile en fazla iki kez daha uzatılabileceğii maddesi de yer aldı. 3 yıllık süre 8 Mayıs 2011’de doldu. Ancak Bakanlar Kurulu kendisine verilen süre uzatma yetkisini kullanınca, sandıkların devir süreci 8 Mayıs 2015 tarihine ertelendi. Bugünkü mevzuata göre 2015 yılı mayıs ayı itibariyle sandıkların SGK’ya devredilmesi gerekiyor. Bu nedenle tek madde olarak yapılacak yasal düzenlemenin mayıs ayından önce meclisten geçirilmesi hedefleniyor.

DEVİR 58 MİLYARA MAL OLABİLİR
Ertelemeyi gündeme getiren gerekçe ise sigorta sandıklarının SGK’ya devrinin doğuracağı ek maliyet. Sayıştay’ın yaptığı belirlemelere göre 366 bin kişiyi yakından ilgilendiren sandıkların SGK’ya devrinde uygulanacak faiz yüzde 9.8 olacak. Nominal faiz olarak uygulanması gereken yüzde 9.8’lik faiz, devrin toplam maliyetini 58 milyar 986 milyon TL’ye kadar çıkaracak. Bu da sosyal güvenlik sistemine yaklaşık 54.5 milyar TL’lik ilave yük getirecek.

Türkiye’deki sandıklar 

AKBANK Vakfı, Ziraat ve Halk Bank. Men. San., İş Bankası Mens. Emekli San., Garanti Bankası Sandığı, Anadolu Sigorta Sandığı, Vakıflar Bankası Sandığı, Yapı ve Kredi Bankası San., İmar Bankası Sandığı, Pamukbank Sandığı, T. Sınai Kalkınma Ban. San., Şekerbank Sandığı, TOBB Personeli Emeklilik San., Milli Reasürans Sandığı, Eskişehir Bankası Sandığı, Genel Sigorta Sandığı, Liberty Sigorta Sandığı, Fortis Bank Sandığı.

Eşcinsellerin cami bilmecesi

Almanya’nın başkenti Berlin’de Leadership (Berlin’de Liderlik) adlı bir kuruluş, ‘önyargıları kırmak’ amacıyla “Meet2respeckt” (Saygı Buluşması) projesi başlattı. Proje çerçevesinde İslamofobi ve homofobiye karşı çalışan kuruluş, etkinlik takvimine de ‘alınan izinle’ 24 Kasım için Berlin Şehitlik Camisi’ni ziyareti ekledi.

Eşcinsellerin yapmayı planladığı bu ziyaret, hem Almanya hem de Türkiye’deki bazı basın organlarına “Eşcinselleri camiye davet ettiler” diye yansıyınca, Diyanet İşleri Başkanlığı devreye girdi. Diyanet, Almanya’da Şehitlik Camisi’nin de bağlı bulunduğu çatı kuruluşu Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’ni (DİTİB), merkezi Köln’de bulunan DİTİP ise Berlin Başkonsolosluğu’ndaki din hizmetleri ataşesini, ataşe de cami yöneticilerini arayarak bilgi istedi. Ardından da DİTİP olağanüstü toplantıyla ziyareti iptal etti.

‘ERTELENDİ İZLENİMİ’

Leadership Başkanı Bernhard Heider, “Ben ziyaretin iptal değil, ertelendiği izlenimi aldım. İptal edilirse İslam’ın herkese açık olmadığı önyargısı pekişir. Yazılı açıklamayı bekliyoruz” dedi. 

‘Kapımız açık’

Şehitlik Camisi Derneği Başkanı Ender Çetin, bu ziyaretin bu biçimiyle iptal edildiğini, normal bir cami rehberliği için randevu talebinde bulunulursa, bunu değerlendireceklerini ve hiçbir gruba kapılarını kapalı tutmayacaklarını söyledi. Çetin, ziyaret talebinin gruptan geldiğini belirtti. Hürriyet

Zarrab'ın kuryesi konuştu "Milyonları kime verdiğimi unuttum"

AK Partili eski bakanlar Zafer Çağlayan, Muammer Güler, Egemen Bağış ve Erdoğan Bayraktar’la ilgili rüşvet suçlamasını soruşturan Meclis Komisyonu ‘hafıza’ engeline takıldı.

Reza Zarrab’ın İranlı kuryesi Muhammed Sadık, İstanbul’dan Ankara’ya getirdiği 2 milyon euro, 2 milyon dolar ve 1.5 milyon liralık paketleri kime verdiğini hatırlayamadı. Zarrab’ın diğer çalışanları ise tanıklıktan çekildi. Asıl adı ‘Mohammadsadegh Rastgar Shishehgarkhaneh’ olan Kurye Muhammed Sadık’ın İstanbul Adliyesi’nde verdiği ifade şöyle:

“(30 Ağustos 2013’de Murat Öziş ile birlikte Ankara’ya sırt çantası ile 2 milyon euro, 2 milyon dolar ve 1.5 milyon lira götürerek Ankara Royal 10’uncu katta bulunan Salih Kaan Çağlayan’a verdiğine dair iddia üzerine) Bahsedilen tarihlerde Ankara’ya bir para götürmemiz söylendi. Murat ile yola çıktık. Havaalanında X-ray cihazından geçtikten sonra çantaları açtılar. İçinde para olduğunu ve paranın miktarını söyledik. Polisler çantayı kapatıp bize teslim etti. Bahsettiğimiz parayı kime verdiğimizi hatırlamıyorum. Bakan veya bakan oğlu olarak bilinen birine para götürmedik. Bize ‘Bir isme teslim edin’ diye bir talimat verilmedi. Ben bakan oğlunu tanımadığım halde polisler bana Emniyetin koridorunda bir resim gösterdiler, ‘Bu resmi tanıyorum ve bu adama para götürdüm’ diyerek imza atmamı istediler, hatta zorladılar. Ancak imza atmadım. 3 tane resim gösterdiler, 3’ünü de tanımıyordum ve imza atmadım. Zaten Ankara’ya çok defa para götürdüm. Hatta çok az olmakla birlikte oradan altın getirdiğimiz de olmuştur. Yabancı paraları çoğu zaman elden getirip götürüyorduk. Zira bankalar istenildiği zaman yabancı parayı zamanında temin etmiyorlar. O yüzden müşteriler elden istiyorlar. Bu şekilde turistlere dahi elden para gönderiyoruz. Çünkü İran’a ambargo konulduğu için bankalar aracılığıyla İran’dan para çıkaramıyorlar.”

Oktay Vural'ın acı günü

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural’ın kanser tedavisi gören eşi Tuba Vural, 52 yaşında vefat etti. Prof. Dr. Tuba Vural'ın cenazesi yarın Kocatepe’de ikindi namazına müteakip Gölbaşı Mezarlığı’nda toprağa verilecek.

GATA’da tedavi gören Tuba Vural, bu akşam 20.45’te hayatını kaybetti. Meme kanseri olan Vural’ın hastalığının belirtisi ilk olarak 2011 seçimleri öncesinde ortaya çıkmıştı. Bir dönem hastalığı iyileşme gösterirken, geçen yaz büyük oğlunun askere gitmesinin ardından yaşadığı stres nedeniyle tekrar kötü bir sürece girdi. Tedavi için Amerika’ya da giden Vural’ın son olarak tedavisi GATA’da devam etmişti.


Vural çiftinin mutluluğu objektife böyle yansımıştı.

EVİN SAHİBESİNİ BEKLİYORUZ
Kamuoyu Tuba Vural’ın rahatsızlığını Oktay Vural’ın uzayan sakalları nedeniyle öğrenmişti. Sakallarıyla ilgili olarak, “Zorlu bir süreç geçiriyorum. Kişisel bakım yapmaya, her gün tıraş olmaya fırsatım olmadı” diyen Vural, eşinin rahatsızlığı ile ilgili söylediği şu cümlelerle de dikkat çekmişti:

“Akşamları dışarı çıkmayı sevmezdim, bir an önce eve gideyim isterdim. ‘Tuba bir çay koy’ derdim. Ama o şu anda yok. Epey uzunca bir süredir eve sadece yatmaya gidiyoruz. Evin sahibesini bekliyoruz.”

15 Kasım 2014 Cumartesi

Devlet, Hacivat'ın torunlarına 3 milyon TL ödeyecek

Hacivat karakterinin gerçek kişisi olan Osmanlı Veziri Hacı İvaz Paşa'nın iki kadın torunu, milyonluk vakıf geliri davasını kazandı. Devlet, Paşa'nın torunlarına 3 milyon TL vakıf geliri (galle) ödeyecek

Kimi araştırmacılara göre; Hacivat'ın esin kaynağı ve gerçek kişisi olan Osmanlı veziri Hacı İvaz Paşa'nın Bursa'da yaşayan kadın torunları Emine Işık İyioğlu ile Arife Işıl Poroy, milyonluk vakıf geliri davasını kazandı. Yargıtay'ın kararına göre devlet, Hacı İvaz Paşa'nın iki torununa 3 milyon lira galle ödeyecek. Süreçte İyioğlu ile Poroy, önce Hacı İvaz Paşa'nın büyük büyük dedeleri olduğunu ve Mahmud Beyazid Zade Hacı İvaz Paşa Vakfı'nın "yaşayan evlatları" olduğunu mahkeme kararıyla belgeledi. Bu karar, Bursa Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verildi. İyioğlu ve Poroy bunun üzerine, Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne başvurarak Hacı İvaz Paşa Vakfı'nın başta Bursa veTokat olmak üzere farklı illerde değerli malları olduğunu, bunların bazılarının satışının yapılmasına rağmen kendilerine bu satışlardan pay verilmediğini, bazı taşınmaz malların iş hanlarına çevrildiğini ve bu hanların gelirlerinden gerekli payın da kendilerine aktarılmadığını savundu. İki torun, vakfa ait bazı taşınmazların da üçüncü kişiler tarafından işgal edildiğini iddia etti ancak Vakıflar Genel Müdürlüğü'nden olumlu yanıt alamadı. 
 
ÖNCE REDDEDİLMİŞTİ 
 
Bunun üzerine iki kadın, Ankara 11'inci Asliye Hukuk Mahkemesi'nde "Galle alacağı" davası açtı. Mahkeme, bilirkişi raporlarına dayanarak ödeme yapılması gereken dönemde ödemelerin tam yapıldığını, Vakıflar Kanunu'nda 2011'de gerçekleşen değişikliği nedeniyle de bundan sonraki ödemelerin yapılamayacağını savundu. 
 
ÖDEME YAPILMASINA... 
 
Mahkemenin kararı temyiz etmesi üzerine, dosya Yargıtay 18'inci Hukuk Dairesi'ne geldi. Dairenin kararında, vakıf mallarının satışlarından vakıf evlatları olan İyioğlu ve Poroy'un haberdar edilmediği böylelikle de satışlardan her iki "evlat"a ödeme yapılmadığı kaydedildi. Daire bu gerekçelerle Ankara 11'inci Asliye Hukuk Mahkemesi'nin davanın reddi yönündeki kararını bozdu. Mahkeme ise ilk kararında direnince dosya Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'na geldi. Genel kurul da salı günü yaptığı toplantıda, her iki davacıya da eksik ödeme yapıldığını kabul etti. Genel kurul, 18'inci Hukuk Dairesi'nin davacılara vakıf mallarının satışlarından pay verilmediği iddiasını da yerinde buldu. Genel kurulun kararına göre dosya yeniden Ankara 11'inci Asliye Hukuk Mahkemesi'ne gönderilecek. Genel kurulda karar "yerel mahkemenin direnmesi" üzerine alındığı için karar, bağlayıcı nitelik taşıyor. Yani asliye hukuk mahkemesi, Yargıtay'ın kararıyla İyioğlu ile Poroy'a ödeme yapılmasına karar verecek.  (Sabah)

Yüzünde 40 santimlik kazıkla hastaneye geldi!

Polonya'nın Konin kentinde 40 yaşında bir kişi yüzünden girip ensesinde çıkmış tahta kazıkla hastanenin acil servisine gelince herkes şok oldu. 

Bild gazetesinin haberine göre, kazığı çıkaran doktorlar, bunun bir mucize olduğunu belirtirken Kamil Podwinski adlı hastada kalıcı bir hasar oluşmayacağını söyledi. Polonyalının evde onarım yaparken kayıp bir kazığın üstüne düştüğü belirtildi.

Yaklaşık 40 santim uzunluğundaki tahta kazık, göz yuvası altından girip ensesinden çıktı. Doktorlar, kazık nedeniyle kafatasının röntgenini çekemeden ameliyatı gerçekleştirdi. Ameliyat öncesi kazığın kısaltılması için gönüllü itfaiyenin devreye sokulduğu belirtildi. İtfaiye kazığı keserken yaralıya narkoz verilmediği vurgulandı (DHA

Köy yandı 30 ev kullanılamaz hale geldi

Çorum'un Bayat İlçesi'ne bağlı Çukuröz Köyü'nde elektrik kontağından çıkan yangında 30 ev yanarak kullanılamaz hale geldi.

Çukuröz Köyü'nde dün akşam bir evde elektrik kontağından çıkan yangın kısa sürede büyüdü. Yangın rüzgarın da etkisiyle diğer evlere de sıçradı. 120 haneli köyde büyük  panik oldu. Köylediler evleri boşaltıp kendilerini dışarı attı. Haber verilmesi üzerine kısa sürede bölgeye itfaiye ekipleri sevk edildi. Yakın bölgelerden çok sayıda itfaiye aracı ile Orman İşletme Müdürlüğüne ait arazözler de geldi.

Bazı kişiler taşıdıkları kovalarla, yangına müdahale etti. İş makinaları ile yanan evler yıkılırken, bazı köylüler alevler arasında kalan eşyalarını kurtardıktan sonra ahırlarda bulunan hayvanlarını dışarı çıkartmaya çalıştı. Sabaha karşı yangın kontrol altına alınıp soğutma çalışmalarına başlandı. Bayat Kaymakamı İdris Akça ve Belediye Başkanı Ekrem Ünlü ile köye giderek incelemelerde bulundu.
Öte yandan Çukuröz köyündeki yangın afetinin ardından Türk Kızılayı da harekete geçti. Kızılay tarafından bölgeye 30 çadır ve köylülere sıcak yemeğin bulunduğu TIR'da bölgeye gitti. Köylüler evlerinin yanmasını gözyaşları ile izledi.

GÖZYAŞLARINA BOĞULDULAR
Çorum'un Bayat İlçesi Çukuröz Köyü'nde köy caminin lojmanından başlayan ve rüzgarın da etkisiyle büyüyen yangının ardında gözyaşları sel oldu. 30 evin kullanılamaz hale geldiği köye Ankara, Çankırı, Amasya ve Kastamonu ile ilçelerden gelen 11 itfaiye ve 9 arazöz ile çok sayıda personel yangın söndürme ve soğutma çalışmalarına katıldı. dumanların yükseldiği soğutma çalışmalarının devam ettiği köyde, eşyalarının bir kısmını kurtaran köylüler gözyaşlarına hakim olamadı.
Vali Yardımcısı Hamdi Bolat da köye gitti. Yangınla ilgili yaptığı açıklamada, 120 haneli Çukuröz Köyü'nde cami lojmanında çıkan yangının kısa sürede büyüyerek çevresindeki evlere sıçradığını söyledi. Bolat, tek tesellinin can kaybı ve yaralanmanın olmaması olduğunu dile getirerek, şöyle dedi:
"Vatandaşlarımız için Türk Kızılayı bölgeye çadır sevk etti. Biz de çadır kurmak için yer tespit çalışmaları başlattık. Acı bir olaydır, yaralar sarılacaktır, devlet tüm imkanlarını seferber edecektir."
Gece alevler yüzünden evlerine yaklaşamayan köylüler sabah olduğunda yanan evlerinin yanına gelerek gözyaşlarına boğuldu. Yangından geriye gözyaşı ve kül yığınları kaldı. Yangında her şeylerini kaybeden Sadık Ceylan ve Mustafa Ceylan isimli baba-oğul, tahıl ambarlarında bulunan kısmen zarar gören buğdaylarını çuvalla topladı.

Diğer yandan kısa bir süre önce hacdan dönen Döne Can ise,ağıtlar yakarak, "60 yıllık baba ocağımız yandı küldü. Allahım bu ne acı diyerek" gözyaşı döktü. DHA

14 Kasım 2014 Cuma

Manikür yaptı, AIDS kaptı

22 yaşındaki genç kadın HİV virüsü taşıyan kuzeninin manikür aletlerini kullanınca AIDS kaptı.

Kanında ilerlemiş HIV virüsüne rastlanan genç kadının HIV bulaşması için yeterli olan korunmasız seks gibi tipik risk faktörlerinin hiçbirisini yapmadığı ortaya çıktı.

Olay araştırılınca genç kadının 10 yıldır HIV virüsü taşıyan kuzeninin manikür aletlerini kullandığı anlaşıldı.

Yapılan genetik testleri sonucunda ise iki kadında da olan virüsün aynı atadan geldiği saptandı ki bu da hiv virüsünün manikür eşyalarından geçmiş olabileceğini işaret etti.

Dr. Michael Brady bunun çok nadir bir vaka olduğunu belirterek konu ile ilgili insanların çok endişelenmemesi gerektiğini vurguladı.

Brady,  'Bu çok çok nadir görünen bir vaka. HIV'in mankikür malzemelerinden bulaşabileceğini düşünmek hala bizim için çok zor. İngiltere'de HIV enfeksitonlarının çoğu korunmasız seks yoluyla geçer. HIV'den korunmanın en iyi yolu prezervatif kullanmak ve virüs için sık sık test yaptırmaktır." dedi.

Çeçen liderden 'Şişhani öldürüldü' iddiası

IŞİD liderlerinden Ebu Ömer El Şişhani'nin öldürüldüğü iddia edildi. İddia sahibi Çeçen lider Kadirov. Şişhani, daha önce IŞİD militanı kocasını öldürdüğü Çeçen prensesle evlendiği iddiasıyla gündeme gelmişti.

İTAR Tass'ın haberine göre Çeçenistan Devlet Başkanı Ramzan Kadirov, IŞİD'in üst düzey liderlerinden Ebu Ömer el-Şişhani'nin öldürüldüğünü iddia etti.

Kadirov, Instagram hesabından İslam düşmanı Tarkan Batirahvili (El Şişhani) öldürüldü. Rusya ve Çeçenleri tehdit edenlerin sonu da böyle olacaktır" diye yazdı. Kadirov, Şişhani'nin nerede ve ne zaman öldürüldüğüyle ilgili ise bir bilgi paylaşmadı.

KOCASINI ÖLDÜRÜP ÇEÇEN GELİNİYLE EVLENMİŞTİ

Şişhani ile ilgili çarpıcı bir hikaye de daha önce gündeme gelmişti. İddiaya göre Çeçen lider Kadirov’un bakanının kızı olan Seda Dudurkav, lüks hayatını geride bırakarak bir IŞİD militanı ile evlenmek için Suriye’ye gitti. İddiaya göre, IŞİD lideri Ebu Ömer Şişhani, Seda’nın evlendiği militanı öldürerek onu kendi eşi yaptı.

LÜKS HAYATI BIRAKIP SURİYE'YE GİTMİŞTİ

Çeçenistan lideri Ramazan Kadirov’un bakanı Asu Dudurkaev’in kızı olan genç kadın, lüks içinde korunaklı bir hayat yaşıyordu. Ancak, güzelliği ile nam salan Seda, radikalleşmeye başlamıştı. Genç kadın, internet üzerinden Suriye’ye cihatçılara katılmaya giden bir Gürcü olan Hamzat ile tanıştı. Hamzat, IŞİD liderlerinden Ebu Ömer Şişhani’nin sağ koluydu. Gürcistan’ın aynı kentinde büyüyen ikili, çocukluklarında da komşuydu. Bir gün Hamzat yaralandığında, Seda onun yanına gitmeye karar verdi. Türkiye’deki aracıların yardımı ile Suriye’ye giden Seda, geri dönmeme kararı alarak Hamzat ile evlendi. Seda’nın IŞİD’e katıldığı ortaya çıkınca Kadirov, babasını ‘fanatik kızını kontrol edemediği için’ kabineden attı. Kadirov, Seda’nın geri dönmesini Çeçenistan için bir “onur meselesi” ilan etti.

SURİYE'DE ÖLECEĞİNİ SÖYLEDİ

O sırada Hamzat’ın annesi Leila Açişvili, oğlu ile Skype üzerinden bağlantı kurmuş ve onu Suriye’de ziyaret etmek için rızasını almıştı. Çeçen yönetimi yetkilileri, Açişvili ile iletişime geçerek Suriye’ye gittiğinde Seda’yı da geri getirmesini istedi.
Geri dönmek istemedi
Açişvili’nin Daily Beast sitesindeki anlatımına göre, Hamzat ve Seda oldukça yoksuldu. Ancak Açişvili’ye göre, Seda bu durumu umursamıyor ve Hamzat ile birbirlerini çok seviyor gibi görünüyorlardı. Açişvili, Seda’ya ailesinin onu çağırdığını söyleyince genç kadın, Suriye’de özgür hissettiğini ve orada öleceğini söyledi.

ARABASI HAVAYA UÇTU

Açişvili, Suriye’den Gürcistan’a döndükten 4 gün sonra Hamzat’ın ölüm haberi geldi. Hamzat öldükten sonra Seda da ailesinin yanına geri dönmeye karar verdi. Ancak Ebu Ömer buna izin vermedi ve “bir şehidin karısının yalnız bırakılamayacağını” belirterek Seda’yı kendi eşi yaptı. Ancak Ebu Ömer’in Hamzat’ı bilerek öldürdüğüne dair dedikodular yayıldı. Zira bir saldırıdan döndüğü sırada aracı havaya uçan Hamzat’ın ölümü şüpheli bulunuyor. Milliyet

Davutoğlu'ndan bedelli askerlik açıklaması

Bedelli askerlik bekleyenler için kritik açıklama...


BEDELLİ KONUSU

Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, bedelli askerlik konusunda dün "Erbaş ve er sayısı 70 bin azalmıştır. Üniversiteye gidenler arttı. Kısa dönem erbaş ve er sayısı artıyor. Eğer yaş 30 olursa 400 bin, 29 olursa 450 bin, 28 olursa 530 bin. Görüşleri alarak Sayın Başbakanımıza ilettik. Talep var. Bu talebi ve Türkiye'nin çevresindeki ateş çemberini dikkate alarak Genelkurmay Başkanlığımız görüşünü bildiriyor. Sonuçta Sayın Başbakanımız karar verecek" demişti.

Başbakan Ahmet Davutoğlu bugün soru üzerine "Bedelli askerlikle ilgili değerlendirmelerimiz sürüyor" diye yanıt verdi.

Avustralya’da temaslarda bulunan Başbakan Ahmet Davutoğlu, ABD Başkanı Barack Obama'nın ulusal güvenlik ekibinden Suriye stratejisinin değiştirilmesini istediği yönündeki iddiaların hatırlatması üzerine şunları ifade etti:

“Yarın Obama’yla görüştüğümde bu konuları da ele alırız. haber doğru bir yaklaşımı yansıtıyor. Suriye’deki problem sadece askeri, sadece terör, sadece siyasal bir problem değildir. Rejimin kendi halkını katletmesiyle insani bir trajediye dönüşmüştür. Kobani’ye noktasal, havadan müdahale yeterli olmaz. IŞİD gider başka bir örgüt gelir. Önemli olan yeni bir siyasi yapının olmasıdır. Suriye ve Irak’taki temel problem belli bir toplumsal kesimin sistem dışına itilmesidir. Bütün bu sorunun nedeni Esad rejiminin baskıcı tutumudur.” (Milliyet)

PKK katliamından kurtuldu, şimdi öğretim üyesi

Siirt'in Eruh ilçesinde terör örgütü PKK tarafından 27 yıl önce 25 kişinin katledildiği köy baskınında annesinin buğday çuvalında saklayarak kurtardığı Haci Baykara, özel harekat polislerinin desteğiyle eğitimini sürdürerek Siirt Üniversitesi'nde (SÜ) öğretim üyesi oldu.

Kılıçkaya köyüne bağlı Milan mezrasındaki katliamda yakınlarını  kaybeden Baykara, yıllar önce yaşadığı acılara tanıklık eden kentteki  üniversitede öğrencilere bilim öğretiyor SÜ Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr.  Baykara, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1987 yılında terör örgütünce  gerçekleştirilen katliam esnasında 8 yaşında olduğunu ve buğday çuvalında  saklanarak kurtulduğunu anlattı.

Mezradaki 25 evin yakıldığını anımsatan Baykara, olayda amcasının da  yanarak öldüğünü söyledi.

O POLİSLERİN ÜZERİMDE EMEĞİ VAR

"Yaşadıklarımın hayatımda olumsuz etkileri oldu. O dönemde kesinlikle  çocukların görmemesi gereken konulara şahit olduk" diyen Baykara, şöyle dedi: "Olaydan sonra köy güvenlik nedeniyle boşaltılınca herkes yaşam  tarzını bilmediği bir yerlere dağıldı. Köyün zengin insanları şehirde yoksulluk  içinde yaşamaya başladı. Maalesef köyde tapulu 26 arazimiz olmasına rağmen her  şeyi bırakıp şehre yerleştik. O dönemde köyde iki evi olan insanlar şehre göç  ettiklerinde bir odalı evde 8 kişi yaşamak mecburiyetinde kaldı."



Katliamdan sonra köye gelen özel harekat polislerinin kendilerine  sahip çıkmasıyla eğitim hayatına başladığını ifade eden Baykara, şunları söyledi:

"1998 yılına kadar özel harekat polislerinin desteğiyle okuyup,  eğitimimi kesintiye uğratmadan sürdürdüm. O polislerin üzerimizde emeği var.  Babamın felç geçirmesiyle maddi ve manevi sıkıntı yaşadık. Kafkas Üniversitesi  Kimya Bölümü'nü kazandım. Okulu birincilikle bitirdim. Yıllar sonra geldiğim  Siirt Üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak görev yapmaya başladım."

Yurt dışında kimya alanında bazı çalışmalara da katıldığını kaydeden  Baykara, "Yurt içi ve yurt dışından doktora için danışmanlığını yaptığım birçok  öğrencim var" dedi.

BARIŞIN KAYBEDENİ OLMAZ

"Devam eden bir çözüm süreci var. Bunun kesinlikle sonuna kadar  gidilmesi gerektiğini düşünüyorum" diyen Baykara, 30 yıllık süreçte bir neslin  cahillikle yok olduğunu ifade etti.

Baykara, şunları dile getirdi:

"Barışın kaybedeni asla olmaz ama bakın bu şekilde bir nesil  kaybedilmiş oldu. Şu kardeşlik ve çözüm projesinde kesinlikle sonuna kadar  gidilmesi, silahların sustuğu, hakikatten kardeşlik kavramının içinin  doldurulduğu bir ortama getirilip sonlandırılması gerekiyor. Bu ülkede herkesin  kardeşçe yaşayabileceği bir ortamın sağlanabileceğini düşünüyorum."

Baykara, Milan mezrasındaki katliamıyla ilgili "Türkiye'nin Milan'ı"  konulu Kitap çalışması yaptığını sözlerine ekledi.  (milliyet)

1,5 trilyonluk borcu sildik

RedHack, Türkiye Elektrik İletim A.Ş'nin sitesini hacklediğini ve 1,5 trilyonluk borcu sildiğini iddia etti.

RedHack, Türkiye Elektrik İletişm A.Ş'nin sitesini hacklediğini duyurdu.

Kızıl Hackerlar, sistemi hacklemenin yanında 1.5 trilyonluk elektrik borcunu da sildiğini öne sürdü.

Cumhuriyet'in haberine göre, sosyal medya hesabı üzerinden bir açıklama yapan RedHack grubu, "Eylemi Yırca köylülerine, Validebağ'da direnenlere, bu hayatta paradan, mevkiden değerli şeyler olduğunu bilenlere adıyoruz" açıklamasını yaptı.

Murat Karayalçın CHP İstanbul İl Başkanı oluyor

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, istifasını aldığı Oğuz Kaan Salıcı’nın yerine getireceği ismi belirledi; CHP’nin yeni İstanbul İl Başkanı, sırasıyla eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı, eski SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın olacak.

İSTANBUL’A AĞBİ FORMULÜ

Bir süredir Oğuz Kaan Salıcı’nın il başkanlığı performansından memnun olmadığı bilinen Kılıçdaroğlu, Karayalçın tercihiyle İstanbul İl Örgütü için genel seçimler öncesinde “Ağbi” formulünü denemiş olacak. Koltuğunu Karayalçın’a devredecek olan Salıcı’nın hedefinde ise milletvekili olmak var.

ESKİ BİR GENEL BAŞKAN

Erdal İnönü’nün genel başkanlıktan ayrılmasının ardından Eylül 1993’de SHP Genel Başkanlığına seçilen Karayalçın. 1993- 1995 yılları arasında DYP- SHP Koalisyon hükümetinde Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakan olarak görev yaptı. CHP- SHP birleşmesiyle birlikte 1995-2001 yılları arasında CHP’de siyaset yapan Karayalçın, 2001 yılında partiden istifa etmiş ve Sosyal Demokrat Halk Partisi adıyla yeni bir parti kurmuştu. Ancak siyasi olarak başarılı olamayan partinin genel başkanlığından ayrılmasının ardından CHP’ye dönmüştü.

50 bin kişi tabut üzerinde yaşıyor

BURSA’da birinci dereceden deprem bölgesinde yer alan Gemlik’in AK Partili Belediye Başkanı Refik Yılmaz, ilçedeki binaların yüzde 90’ının riskli olduğunu söyledi. İlçeyi yüksek bölgeye taşımak için çalıştıklarını belirten Yılmaz, "Fakat yerleşim için düşündüğümüz bin hektarlık alan, zeytinlik alan olduğu için sıkıntı yaşıyoruz. İlçede o kadar sıkışmış durumdayız ki, ölülerimize mezar yeri yok. Diriye konut yapacak yer yok. Gemlik halkının 50 bini tabut üzerinde yaşıyor" dedi.

Gemlik’te kentsel dönüşümün şart olduğunu vurgulayan Gemlik Belediye Başkanı Refik Yılmaz, 3 yıl önce altyapı çalışmaları yaparken, bina zeminlerinin riskli olduğunu fark ettiklerini ve ilçeyi zeytinlik alanların bulunduğu yüksek kesimlere taşınması ile ilgili bir çalışma başlattıklarını söyledi.

"İLÇEDE SIKIŞTIK"
Zeytin Koruma Kanunu nedeniyle yaptıkları planlara zeytin alanlarını işleyemediklerini ifade eden Yılmaz, "İlçede o kadar sıkışmış durumdayız ki ölülerimize mezar yeri yok. Mezarlığımız bitti, gömü yapamıyoruz. Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü’ne, ’zeytin ağaçlarının olduğu bir bölgeye, ağaç kesilmeden gömü yapalım’ diye başvurduk.

Oradan da cevap alamadık. İlçemizde ölen kişileri, Bursa’daki Hamitler Kent Mezarlığı ile Doğu Kent Mezarlığına götürmemiz isteniyor. Ancak ikisi de ilçeye uzak. Biri 45, diğeri ise 65 kilometre. Vatandaşlar bunu kabul etmediği için insanları üst üste gömüyoruz. Sağına, soluna, yanına sıkıştırmaya çalışıyoruz. Ciddi bir sosyal problem. Ölüye yer yok, hastaya hastane yeri yok. Diriye konut yok" diye konuştu.


"BİNALARIN ÇOĞU DENİZ KUMU İLE YAPILMIŞ"
İlçede hizmet veren devlet hastanesinin 2000’li yılların başında yapılmasına reğmen, artan göçle birlikte kaliteli ve yeterli sağlık hizmeti vermediğini vurgulayan Başkan Yılmaz şunları söyledi: 200 yataklı hastanenin ihalesi yapıldı. Hastane yapılacak yerde zeytin ağacı olduğundan dolayı bunu da yapamıyoruz. Gemlik bu anlamda da çok çaresiz. Burada siyasi büyüklere ve siyasi partilere, sivil toplum örgütlerine sesleniyorum. Allah aşkına Gemlik’te deprem olmadan bir çare bulalım.

Gemlik’te deprem olup 30-40 bin kişinin ölümünden sonra çare olmanın hiçbir faydası yok. Şimdiye kadar olduğu gibi hep ölenin arkasından ağlamayalım. Facia olmadan önce önlem alalım. Gemlik İlçesi’nde binaların yüzde 90’ı deprem riski taşıyor. Binaların çoğu 1999 depreminden önce yapılmış. Deprem yönetmeliğinde yer alan şartların hiçbirini taşımıyorlar. Çoğu deniz kumu ile yapılmış. Beton kalitesi çok kötü. Gemlik halkının 50 bini tabut üzerinde yaşıyor. Zaten zemin kötü. Yapılarında statiği kötü. Olası bir depremde, 6 şiddetindeki bir depremde bile -Allah vermesin- Gemlik yerle bir olur. Bunun acısını ben yüreğimde taşıyorum. Görevimi yaparak, sesleniyorum. Tüm siyasi partiler bize destek olsun. Hürriyet

Mezun olduktan 1 yıl sonra Bakanlık Müşaviri oldu

Taraf Gazetesi'nin haberine göre Soma ve Ermenek’teki maden facialarıyla tartışılan Enerji Bakanlığı, ilginç bir atamaya imza attı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, TBMM Sağlık ve Çalışma Komisyonu Başkanı Necdet Ünüvar’ın 25 yaşındaki oğlunu bakanlığa danışman olarak atadı. Hurriyet.com.tr'nin ulaştığı Enerji Bakanlığı kaynakları ise Ünüvar'ın oğlu Alaattin Ünüvar'ın danışman değil bakanlık müşaviri olarak atamasının yapıldığını söyledi.

Ermenek’te meydana gelen ve 18 işçinin yeraltında kalmasına yol açan maden kazası ile ilgili tartışmalar sürerken Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, ilginç bir atamaya imza attı. Ermenek’te 16 madenci yer altında kurtarılmayı beklerken Enerji Bakanı Yıldız; TBMM Sağlık, Aile ve Çalışma Komisyonu Başkanı Necdet Ünüvar’ın enerji konusunda hiçbir tecrübesi olmayan oğlu Alaattin Ünüvar’ı, danışman olarak atadı. 25 yaşındaki Ünüvar’ın bugüne kadar tek tecrübesinin ise “AKP gençlik kolları üyeliği” olması dikkat çekti.

ATAMA RESMî GAZETE’DE
Alaattin Ünüvar’ın atama kararnamesi Resmî Gazete’nin dünkü sayısında yayımladı. Ünüvar; Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın imzası ile atandı. Kararda Alaattin Ünüvar’ın Bakanlık Müşavirliği görevini yürüteceği kaydedildi. Ünüvar, kamuda üst düzey bürokratlara verilen 3600 ek gösterge üzerinden maaş alacak. Ünüvar, bu atamayla “memurluk sınavından” da muaf tutulmuş oldu.

DANIŞMAN DEĞİL MÜŞAVİR 
Hurriyet.com.tr'ye konuşan Enerji Bakanlığı yetkilileri Ünüvar'ın bakanlık müşaviri olarak atamasının yapıldığını danışman kadrosunda olmadığını söyledi.

TEK TECRÜBESİ AKP GENÇLİK KOLLARI ÜYELİĞİ
Türkiye’nin en önemli bakanlıklarından birisi olan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Yıldız’ın danışmanlığına atanan Alaattin Ünüvar’ın sadece 25 yaşında olması dikkat çekti. 1988 Ankara doğumlu olan Ünüvar, Rutgers University Preparation (hazırlık) New Jersey’de okudu ve Atılım Üniversitesi İşletme Bölümü’nde öğrenci. 25 yaşındaki Ünüvar, enerji alanında bugüne kadar bir işte çalışmadı. Ancak, 19 yaşında yani üniversite öğrencisi olduğu dönemde AKP Gençlik Kolları üyesi oldu. İlk olarak Ankara Keçiören İlçe Gençlik Kolları Yönetim kurulu üyeliği yapan Ünüvar, daha sonra Ankara İl Gençlik Kolları üyeliğine yükseldi.
 

SAĞLIK KOMİSYONU BAŞKANIN OĞLU
Enerji alanında belirli bir tecrübesi bulunmayan Alaattin Ünüvar, AKP’nin üst düzey yöneticilerinden Nevdet Ünüvar’ın oğlu. Baba Necdet Ünüvar, hâlen TBMM Sağlık Aile Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanlığı görevini yürütüyor. AKP içinde Necdet Ünüvar ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, merkezi Adıyaman’da bulunan Menzil tarikatı üyesi olarak biliniyor.

AKP'DE RAHATSIZLIĞA YOL AÇTI
Taner Yıldız’ın arkadaşı olan Necdet Ünüvar’ın 25 yaşındaki oğlunu üst düzey bürokratlara tahsis edilen Bakanlık Müşavirliği’ne ataması hem bakanlık içinde hem de AKP’de büyük rahatsızlığa yol açtı. Konuyla ilgili olarak Taraf’a bilgi veren AKP’li vekiller, Necdet Ünüvar’ın bir başka oğlunun da yine aynı yöntemle sağlık bakanlığı’na müşavir olarak atandığını da öne sürdüler. Sağlık Bakanlığı’ndaki atamanın ise eski Bakan Recep Akdağ döneminde gerçekleştiği vurgulandı. Taner Yıldız, Soma maden kazasının ardından bölgede yaptığı incelemeler sırasında “aynı gömleği iki gün” giydiği için, Hükümet’e yakın medya kuruluşları tarafından “kahraman” ilan edilmişti.