Parlamenter sistemin diktatörlüğe daha müsait olduğunu öne süren Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, "Bugün diktatörlük yapıp eline sopa alıp dövemeyeceğine göre... Eline alacağın şey kanundur, yetkidir, paradır. Parlamenter sistemde bunların hepsi başbakanların elinde... Oysa başkanlık modelinde bunların hepsi başkanın değil, Meclis'in elinde" dedi.
Parlamenter sistemin diktatörlüğe üç dört kat daha müsait olduğunu öne süren AKP İstanbul Milletvekili ve Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, “Bugün diktatörlük yapıp eline sopa alıp dövemeyeceğine göre... Eline alacağın şey kanundur, yetkidir, paradır. Parlamenter sistemde bunların hepsi başbakanların elinde... Oysa başkanlık modelinde bunların hepsi başkanın değil, Meclis'in elinde. Para, yani bütçe yapma yetkisi Meclis'tedir. Kanun yapma yetkisi Meclis'tedir. Başkan da öyle bakar... Meclis verirse uygular, vermezse yapacak bir şeyi yoktur” diye konuştu.
Hürriyet gazetesinden Ahmet Hakan’a konuşan Burhan Kuzu, “Durum bu olduğu halde biri çıkıp da "Başkanlık sistemi diktatörlük getirir" dediğinde... Gırtlaklamak istiyorum. Başkanlık sisteminde cazip olan iki şey var... BİR: İstikrar ve devamlılık... İKİ: Çok güçlü bir parlamento... Benim başkanlık sistemini savunmamın esas nedeni güçlü parlamentoyu getirmesidir” dedi.
Ahmet Hakan’ın Burhan Kuzu’yla yaptığı söyleşi şöyle:
Başkanlık sisteminde güçler ayrılığı nasıl oluşuyor?
Başkanı doğrudan halk seçer... Meclis'i de halk seçer. Böylece halkın oylarıyla seçilen iki güç oluşur: Yürütme ve yasama...
Bu sistemde yürütmenin yasamayı hegemonya altına alması mümkün olamaz mı?
Olamaz. Sistem buna izin vermiyor. Hükümet, Meclis'ten çıkmıyor. Meclis'tekilerin bakan olma beklentisi yok. Dar bölge sistemiyle seçilen milletvekillerinin yeniden seçilmek için genel başkanlara ihtiyaçları yok.
Başkanlık sisteminde parlamentonun görevi ne, başkanın görevi ne?
Parlamentonun görevi yasa yapmak, başkanın görevi yapılan yasaları uygulamak... Başkan yasa yapamaz, yasa tasarısı getiremez. Meclis'e seçilen vekillerin de bakan olması mümkün değil. Bakanlar Meclis dışından başkan tarafından getirilir. Bütçeyi de Meclis yapar.
Bu durumda Meclis büyük işlev kazanmış oluyor.
Aynen öyle... Bugün bizde uygulanan modelde kanunları ve bütçeyi hükümet getiriyor, Meclis'te usulen oylama yapılıyor. Oysa başkanlık sisteminde Meclis, dört dörtlük kanun yapar, bütçeyi belirler. Yani Başkan, Meclis'e muhtaçtır. Başkanlık sisteminde Başkan'ın yetkileri vardır ama Meclis'le iyi geçinirse vardır. Aksi takdirde o yetkiler tuzla buz olup erir gider.
Bu durumda başkanlık modelinin diktatörlüğe dönüşmesi biraz zor...
Çok net söylüyorum: Eğer biri diktatörlük yapmak istiyorsa parlamenter model, başkanlık modeline göre üç-dört kat daha elverişlidir diktatörlük yapmaya.
Neden daha elverişli?
Bugün diktatörlük yapıp eline sopa alıp dövemeyeceğine göre... Eline alacağın şey kanundur, yetkidir, paradır. Parlamenter sistemde bunların hepsi başbakanların elinde... Oysa başkanlık modelinde bunların hepsi başkanın değil, Meclis'in elinde. Para, yani bütçe yapma yetkisi Meclis'tedir. Kanun yapma yetkisi Meclis'tedir. Başkan da öyle bakar... Meclis verirse uygular, vermezse yapacak bir şeyi yoktur.
"Zavallı Obama" demiştiniz... Bundan dolayı mı zavallı?
Evet... Bundan dolayı... Durum bu olduğu halde biri çıkıp da "Başkanlık sistemi diktatörlük getirir" dediğinde... Gırtlaklamak istiyorum. Başkanlık sisteminde cazip olan iki şey var... BİR: İstikrar ve devamlılık... İKİ: Çok güçlü bir parlamento... Benim başkanlık sistemini savunmamın esas nedeni güçlü parlamentoyu getirmesidir.
Başkanlık sisteminde bugünkünden çok daha yetkili ve çok daha güçlü bir parlamento mu oluşacak?
Kesinlikle... Clinton'ın danışmanı gelmişti Meclis'e... Adam dedi ki: "Bizim sistemimizin şanssızlığı, adı. Adından kaybediyoruz. Başkanlık sistemi denilince yanlış anlaşılıyor. Bizdeki model aslında kongre hükümeti modelidir." Aynen böyledir.
Yargı ne olacak?
Peki başkanlık sistemi olursa "yargı" ne olacak?
Bu konuda Burhan Kuzu'nun görüşü net:
"Yargının bağımsızlığı olmazsa olmazdır. Her sistemde böyledir. Yargı hakemdir. İnsanoğluna her zaman lazımdır. Bağımsız yargı konusunda bir tartışma yok."
Başkanlık sisteminin getireceği beş güzellik
Burhan Kuzu'ya göre başkanlık sistemi şu beş güzelliği getirecek:
*
BİR: Yasama organı ile yürütme organını net olarak ayıracak.
İKİ: Koalisyon diye bir şey olmayacak.
ÜÇ: Etkin bir parlamento denetimi söz konusu olacak.
DÖRT: İstikrarı getirecek.
BEŞ: Kalkınmayı sağlayacak.
Burhan Kuzu'dan altı çizilen satırlar
- Parlamenter sistemin başbakanı, başkanlık sisteminin başkanından üç kat daha güçlüdür.
- Ben güçlü bir lider olmak istesem... Kesinlikle parlamenter sistemin başbakanlığını isterim.
- "Zavallı Obama" dedim... Amacım başkanlık sisteminde başkanın o kadar da güçlü olmadığını anlatmaktı.
- Türkeş "9 Işık" kitabında " Türkiye 'nin tek çözüm modeli başkanlık sistemidir" diyor. Şimdiki ekip karşı buna... Federal yapı gelir, özerk yapı gelir diye... O zaman soruyorum onlara: Federal yapı gelecekse Türkeş de mi federal yapıyı savundu?
30 yıllık macerası
"Ben bu başkanlık sistemi işine 30 yıldan beri kafa yoruyorum" diyen Burhan Kuzu, 30 yıllık macerasını şöyle özetledi:
- Rahmetli Özal'a danışmanlık yaptım. O zaman da başkanlık sistemi diyordum.
- Demirel çağırdı Çankaya'ya... Bu konuda onunla da irtibatlarımız oldu.
- Son 12 yıldır da Tayyip Bey'le aynı şeyleri söylüyoruz.
- Benim başkanlık sistemini savunmam partiler üstü bir savunmadır. AK Parti bağlamında bir savunma değildir.
Milletvekilleri sürü psikolojisiyle parmak kaldırıp indiriyor
Burhan Kuzu'ya göre bugün Türkiye'de Meclis işlevsiz durumda.
Kuzu, Meclis'in yapamadıklarını şöyle anlatıyor:
Meclis denetim yapamıyor
Hükümet, parlamento içinden çıkıyor... Parlamentodan çıkınca da... Bakanlar ile milletvekillerinin kankalığı söz konusu oluyor. Bu nedenle milletvekilleri, kendi partilerinden olan bakanların aleyhinde oy kullanmıyorlar. Bir denetim olmuyor yani. Evet, şeklen gensoru müessesi var ama bu müessese işlemiyor.
Meclis kanun yapamıyor
Kanun yapma yetkisi şeklen Meclis'te. Hazırlığında yok. Müzakeresinde yok. Arka planda ne olmuş, haberi yok. Kanunların yüzde 98'i hükümetten geliyor. Geri kalan yüzde 2'si de hükümetin istediği ama kamuoyu baskısından korktuğu için dolaylı olarak milletvekillerine getirttiği kanunlar. Aslında yüzde yüzü hükümetten geliyor. Milletvekilleri ne yapıyor? Grup başkan vekillerine bakıyor. Sürü psikolojisi. Grup başkan vekili parmağını kaldırıyorsa kaldırıyor, indiriyorsa indiriyor.
Meclis bütçe yapamıyor
Para musluklarının milli irade adına Meclis'ten geçmesi gerekir. Şu anda öyle oluyor, Meclis'ten geçiyor. Ama ne önerge vererek azaltmak mümkündür bütçeyi ne de çoğaltmak... Bütçe konusunda da hükümetin dediği olur. Bütçe görüşmeleri aslında bir seremonidir.
'Başkan deli' deyip seçime gidebilirler
Partinizin Meclis'e getirdiği anayasa değişikliğinde Amerikan sisteminde yer almayan hususlar var. Mesela başkana parlamentoyu fesih yetkisi veriyorsunuz.
Doğrudur. Bizim getirdiğimiz teklifte Amerikan modelinden kısmi bir sapma var. Ama haklıyız. Haklılığımız nerede? Şurada: Amerikan modelinde bir tıkanma olduğunda açacak bir şey yok. Sistem kilitleniyor, kanun çıkmıyor, bütçe geçmiyor. Biz bir çıkış yolu aradık. Eğer Meclis kanun çıkarmazsa ve işleri tıkarsa, başkanın seçim kararı alma hakkı var. Ama sadece Meclis için seçim kararı alamıyor Başkan... Bu durumda kendisi için de seçim yapılıyor. Yani hem Meclis seçimi hem başkanlık seçimi...
Sizin getirdiğiniz teklifte Meclis de başkanı görevden alabiliyor değil mi?
Evet... Parlamento "Bu başkan biraz deli galiba, ne yaptığı belli olmuyor, abuk sabuk şeyler yapıyor" diyebilir ve başkanlık seçimine gidebilir. Ama tabii Meclis de seçime gitmek zorunda.
O zaman sizin teklifte başkana verilen hak, Meclis'e de verilmiş.
Aynen öyle... Gazetelere bakıyorsun, "Başkana fesih yetkisi" diyorlar. İyi de kardeşim başkan, Meclis'i feshederse kendi de seçime gidiyor, bunu da yazsana... Ya da Meclis'in de başkanı görevden alma yetkisi var, bunu da yazsana.
Doğru. İşin bu kısmı pek dillendirilmedi.
Ben bunları anlattığımda "A hocam, bu da mı vardı" diyorlar. Var tabii kardeşim, olmaz olur mu? Güney Amerika'da, Uruguay'da, Paraguay'da bu sistem niye işlemiyor? Çünkü oralarda bu yetkiler tek taraflı var. Diktatör adam zaten... Seçim bile yapmıyor.
Yani tek taraflı fesih yetkisi olursa iş diktatörlüğe mi gider?
Gider tabii... Hiç şüphen olmasın.
Sizin getirdiğiniz teklifte başkana kanun gücünde kararname çıkarma yetkisi de veriliyor. Bu da Amerikan sisteminde yok? Bu da tehlikeli bir yetki değil mi?
Bu husus basında çok eleştiri aldı. Bunu düzeltebiliriz. Başka bir formül bulabiliriz. Tartışabiliriz. Burada amaç, Meclis'i yetkisini kullanmaya zorlamak. Yetkisine karışma yok. Kanuna karışma yok. Kanun yapmasına zorlama var. İstenen şu: Başkan ile Meclis arasında zıtlaşma olursa... Bir ara yol olarak, acil durumlarda başkan kanun gücünde kararnameyle işleri yürütebilir. Ama Meclis o konuda kanun çıkardığı an bu kararname düşer.
Solcu başkan... Neden olmasın?
Türkiye'de sol, başkanlık sistemine karşı... Ne diyorsunuz bu konuda?
Sol kesimin bir saplantısı var. Türkiye'de yüzde 35 sol, yüzde 65 sağ var sanıyorlar. Bu geçmişte doğruydu ama artık böyle değil. Artık bir ailede anne, baba, oğlan, kız... Dördü de ayrı partilere oy veriyor.
Yani solcuların başkanlık sisteminde şansı olur mu diyorsunuz?
Ey sol! Elli yıllık parlamenter rejimde kaç defa geldin? Sen bu modelde zaten gelemiyorsun. Ama başkanlık modeli gelsin, samimi olarak söylüyorum, solcu başkan seçilir. Nasıl seçilir? İki dönem sağdan gelir, üçüncü dönem soldan gelir. Çünkü başkanlık sisteminde ılımlılık esas olur. Herkesin oyunu almak için yumuşak söylemle hareket edilir. Bu ılımlılık nedeniyle bir-iki defa sağı deneyen seçmen, bir kez de solu deneyebilir.
AK Parti kurucususunuz. Üç dönemdir partidesiniz. Ama bakan olamadınız. Kırgın olduğunuzu da pek saklamıyorsunuz.
Bir kırgınlık var ama küslük dozunda değil. Mesele yapmadım. Yeri geldi söyledim ama. Bu da ayıplandı. Kendisi için bakanlık istiyor falan dediler. Ben, "Canım bakanlık istemiyor" desem, olmaz. Çok doğal bir şey bu... Ben zaten en çok bundan kaybediyorum. Doğal konuşuyorum, bazıları buradaki samimiyeti anlamıyor. Bakanlık yapan arkadaşlarımız gayet güzel yapıyorlar. Ama biz de yaparız. Bizim neyimiz eksik?