26 Şubat 2016 Cuma

Necmettin Erbakan çizgi roman oldu

Refahyol Hükümetinin Başbakanı, merhum Necmettin Erbakan’ın yaşamı çocuklar için çizgi romana dönüştürüldü. Ölümünün beşinci yıldönümü nedeniyle Erbakan’ın çocukluğu, “Necmettin’in Dünyası” adı altında seri öykülerle anlatıldı.
Erbakan’ın yaşam öyküsünden esinlenilerek hazırlanan çizgi roman serisinde, “Bahçede Kurulan Devlet”, “Necmettin Otomobil Yapıyor”, “Necmettin ve Mestan” ve “Necmettin ve Hediye Koç” öyküleri yer aldı. Milli Gazete’nin Ankara Bürosu çalışanlarınca hazırlanarak, “Türkiye’nin ilk milli ve yerli karakteri” sloganıyla satışa sunulan öykü kitaplarında çocukları eğlendirmeye yönelik boyama, labirent ve fark bulmacalara da yer verildi. Kitapların tanıtımı için “www.necmettinindunyasi.com” isimli internet sitesi hazırlandı. Sitede öykü özetlerinin yanı sıra oyunlar, boyamalar ve videolar da yer aldı. “Bahçede Kurulan Devlet” öyküsü şöyle anlatıldı:
LANLAKO DEVLETİ

“Necmettin’in bu lider özelliği, farklı bir oyun oynamalarına neden oldu. Bu oyunun adı, ‘devletçilik’ idi. Evlerinin bahçesinde bir devlet kuruyorlardı. Bütün arkadaşları bu küçük devlette yerini alıyordu. Bu devlette her şey düşünülmüştü. Bütün kurumları vardı. Üstelik işler tıkır tıkır yürüyordu. Ağabeyleri bile bu yeni ve ilginç oyuna kayıtsız kalmıyordu. Onlar da oyunun büyüsüne kapılıyor, gelip onlara katılıyorlardı. Devletin başkanı Küçük Necmettin’di. Herkes bu göreve onu layık görmüştü. Devlet Başkanı Necmettin ise arkadaşlarına türlü türlü görevler verirdi:


‘Sen bakan ol. Sen milletvekili ol. Sen hâkim ol ve adaleti sağla. Sen savcı ol. Sen asker ol ve sınırlarımızı koru. Sen polis ol, emniyeti sağla.’
Arkadaşları hiç gocunmadan verilen görevleri yapıyordu. Bakan olan ülke işlerine kafa yoruyordu. Polis, herkesin kanunlara uymasını sağlıyordu. Asker, sırtında tüfeği, nöbet bekliyordu. Necmettin ise görevliler işlerini daha dikkatli yapsınlar diye onları denetliyordu. 


Necmettin, arkadaşlarının ‘devletçilik’ oyununa olan ilgisine sevinmişti. Tatil günleri, erkenden toplanıyorlardı. Necmettinlerin bahçesinde hemen devlet kuruluyordu. Kurumlar oluşturuluyordu. Sonra düdükler çalınıyordu, mesai başlıyordu. Bahçedeki bu devletin en kalabalık ve en heyecanlı yeri pazar yeriydi. Pazarda herkes satış yapabilirdi. Herkes ürün de alabilirdi. Tek şartı vardı; Alışverişlerde gerçek para değil, oyuncak para kullanmak... 
Kurdukları devletin adını ‘Lanlako Devleti’ koydular.”

hürriyet.com.tr

Kılıçdaroğlu hakkında fezleke

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında partisinin 35. Olağan Kurultayı ve 19 Ocak'taki TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmalar ile Twitter hesabındaki paylaşımlarla "Cumhurbaşkanı'na hakaret ettiği" gerekçesiyle fezleke hazırladı.

Türk Ceza Kanunu'nun 299. maddesindeki "Cumhurbaşkanı'na hakaret" suçundan hazırlanan fezleke, Kılıçdaroğlu'nun dokunulmazlığının kaldırılması için TBMM'ye iletilmek üzere Adalet Bakanlığına gönderildi.              

Kılıçdaroğlu hakkında Türkiye çapında, AK Parti milletvekilleri ve üyelerinin arasında bulunduğu yaklaşık 10 bin kişi suç duyurusunda bulunmuştu.              

Cumhurbaşkanı Erdoğan da Kılıçdaroğlu hakkında kendisine yönelik ifadeleri nedeniyle 100 bin liralık manevi tazminat davası açmış, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da resen soruşturma başlatmıştı. Hürriyet

25 Şubat 2016 Perşembe

Can Dündar ve Erdem Gül 92 gün sonra serbest

Anayasa Mahkemesi, MİT TIR’larına ilişkin haber nedeniyle 26 Kasım’dan bu yana tutuklu olan gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül için ‘hak ihlali’ kararı vererek tahliye yolunu açtı. Kararda ‘kuvvetli suç şüphesinin olmadığı’ da vurgulandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçtiği bir, TBMM’nin seçtiği iki üye ihlal kararına karşı oy kullandı. Başkan Zühtü Arslan ile 11 üye ise ihlal yönünde oy verdi. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, AYM’nin kararına uyarak Dündar ve Gül’ün tahliyesine karar verdi. Saat 03.15’de tahliye edilen ve Silivri Cezaevi önünde açıklama yapan Can Dündar, sözlerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın doğum gününü kutlayarak başladı. 

Anayasa Mahkemesi (AYM) Genel Kurulu, 3’e karşı 12 oyla, MİT TIR’ları haberleri nedeniyle tutuklu olan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün “kişi hürriyeti ve güvenliği”, “düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” ve “basın hürriyeti” haklarının ihlal edildiğine karar verdi.

AYM ihlal kararında, “kuvvetli suç şüphesi yok” da dedi. Bunun, AYM’nin, tutuklamaya dönük ihlal kararlarında “kuvvetli suç şüphesinin olmadığını” belirttiği ilk kararı olma özelliği taşıdığı belirtildi.

AYM ihlal kararında, “Tutuklama gerekçesi gösterilen eylemlerin tamamı gazetecilik faaliyetidir. Kuvvetli suç şüphesi yok” görüşüne yer verdi.

İKİ ÜYE TOPLANTIYA KATILMADI

AYM Birinci Bölümü, 17 Şubat’ta başvuruyu AYM Genel Kurulu’na sevk etmişti. AYM Genel Kurulu da dün sabah AYM Başkanı Zühtü Arslan başkanlığında 15 kişiyle toplandı. Toplantıya Serdar Özgüldür ve Nuri Necipoğlu katılmadı. AYM Raportörü’nün raporunda tutuklamanın hak ihlali olduğu, Gül ve Dündar’ın tutukluluğunun devamına ilişkin mahkeme kararlarındaki gerekçelerin yeterli olmadığı vurgulandı. AYM de iki gazetecinin bu faaliyetleri nedeniyle tutuklanmalarında “hak ihlali” olduğuna 3’ karşı 12 oyla karar verdi. AYM ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için kararın İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesini de kararlaştırdı.

TAHŞİYE DAVASI UZAYINCA GECİKTİ

Karar 26 Kasım’dan bu yana tutuklu olan Dündar ve Gül’e, tahliye yolunu açtı. Karar, ihlali ortadan kaldıracak tahliye kararı verilmek üzere dün jet hızıyla UYAP üzerinden İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Tahşiye davası uzadığı için 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Can Dündar ve Erdem Gül hakkındaki tahliye kararını gece 00.50’de verdi. İki isme yurtdışına çıkış yasağı var.

AYM kararında, “Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, 25/2/2016 tarihinde Erdem Gül ve Can Dündar bireysel başvurusunda (B. No: 2015/18567), tutuklamanın hukuki olmadığı ile ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiği şikâyetlerine ilişkin olarak başvurucuların Anayasa’nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile 26. ve 28. maddelerinde güvence altına alınan ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine ve ihlalin ortadan kaldırılması için kararın ilgili mahkemeye gönderilmesine karar vermiştir” denildi.

TAHLİYE SONRASI İLK AÇIKLAMA

Dündar ile gazetenin Ankara Temsilcisi Erdem Gül, saat 03.15'de Silivri Cezaevi'nden tahliye edildi.

Silivri Cezaevi önünde açıklama yapan Can Dündar, sözlerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın doğum gününü kutlayarak başladı.

Dündar, "Kusura bakmayın sizi bu saate kadar beklettik. Aslında bizi bekletenlerin asıl niyeti. 25'inden 26'sına günün dönmesiydi. Bugün biliyorsunuz Sayın Cumhurbaşkanı'nın doğum günü 26'sı. Kendisinin doğum gününü kutluyoruz. Ve böyle bir tahliye kararıyla da kutlamaktan mutluluk duyuyoruz.

Biz evlilik yıldönümümüzde girmiştik. Bizi içeri attırmıştı diyelim. Biz de yaş gününde kendisine bir doğum günü armağanı vermek istedik" diye konuştu.

"BİZİM ÖDEDİĞİMİZ BEDEN TÜRKİYE'DE GAZETECİLERİN ÖDEDİĞİ BEDELİN YANINDA BİR HİÇTİR"

Tarihi bir karar olduğunu söyleyen Can Dündar, "Anayasa Mahkemesi'nin bugünkü kararı sadece bizi değil bütün meslektaşlarımızın basın özgürlüğünün ifade özgürlüğünün önünü açmıştır hakikaten saraya tabi olmayan bir yargı kurumu saraya tabi olmayan bir  medyanın önünü açacak çok tarihi bir karar verdi.

Bizim ödediğimiz beden Türkiye'de gazetecilerin ödediği bedelin yanında bir hiçtir. 3 ay yattık bundan şikayet edecek değiliz. Bu kadar içerde yatan gazeteci bu kadar bunun bedelini ödemiş insanlar varken...

Bakın cebimdeki mendil Abdi İpekçi'den gelen mendil. Kızının gönderdiği mendil. Bu meslek bu haberleri yayınlayabilme adına basın özgürlüğü adına ölüm bedelleri ödedi. Onun için bizimki onun yanında bir hiç. Ama dünyaya ses verebildik direndik. Sizler sayesinde dik durduk sonuç aldık. Gördüğünüz gibi bize her türlü iftirayı her türlü tehdide rağmen bugün karşınızda o haberleri savunabilecek noktaya geldik" dedi.

"KÜÇÜCÜK BİR ÇADIRIN KOSKOCA BİR SARAYI DİZE GETİREBİLECEĞİNİ GÖRDÜK BURADA"

Konuşmasına teşekkür ederek devam eden Dündar, "Öncelikle o küçücük çadırdan bize umut aşılayan umut nöbetçilerimize teşekkür etmek istiyoruz.   Küçücük bir çadırın koskoca bir sarayı dize getirebileceğini gördük burada. Bununla gurur duyuyoruz. Gazetemiz her dakika arkamızda durdu. Gazetedeki arkadaşlarımıza avukatlarımıza çok teşekkür ediyoruz. Vekiller hiç bizi yalnız bırakmadı. Sizlere ilginizden dolayı teşekkür ediyoruz. En önemlisi ailemiz, eşlerimiz hep yanımızda oldular, çocuklarımız annelerimiz koşturdular bizler için. Ceza infaz kurumu çalışanları çok iyi davrandılar bize keza jandarma çok iyi davrandı bize" dedi.

"ARKAMDA GÖRÜĞÜNÜZ BU TOPLAMA KAMPI MÜZE OLANA KADAR..."

İçeri girerken bir tek şey dilediğini belirten Dündar sözlerine şöyle devam etti:

"O bizi buraya tıkan nefret öfke, bizim içimize salmasın. Bizi zehirlemesin. Ve biz zehirlenmeden çıktık. Kin duymuyoruz.  öfke duymuyoruz ama mücadele etmeye çok kararlıyız. Eskisinden daha yüksek bir sesle kendimizi savunmaya devam edeceğiz henüz bitmedi. Biz tahliye olduk ama davamız devam edecek. Bur bir basın özgürlüğü davasıdır.

Biz çıktık 30'u aşkın meslektaşımız içerde, diliyorum ki bu karar onların da yolunu açacaktır onların da mücadelesinin takipçisi olacağız sonuna kadar. Arkamda gördüğünüz bu toplama kampı müze olana kadar hepimiz basın özgürlüğü ifade özgürlüğü adına mücadele etmeye sonuna kadar devam edeceğiz"

"KEŞKE BUNU MAHKEME YAPSAYDI, KEŞKE BU TUTUKLAMAYI YAPMASAYDI"

Ardından sözü Erdem Gül’e vererek "Tanıştırayım koğuş arkadaşım" dedi.

Erdem Gül de, "Bizim açımızdan bir hatırlatma yapacağım, Ahmet Kaya hatırlatması yapacağım. ’Keşke olmasaydı hatırlıyorsunuz. Bu da bir ’keşke olmasaydı’ hikayesi. Keşkeleri devam ettirirsek, Anayasa Mahkemesi’ne sadece kişisel değil, Türkiye’deki demokrasi, özgürlükler, her türlü özgürlüğün önündeki engellerin aşılması yolundaki attığı hukuki adım için Türkiye adına teşekkür etmemiz lazım. Ama keşke bunu mahkeme yapsaydı, keşke bu tutuklamayı yapmasaydı. Yani; mevcut mahkeme bunu yapsaydı, Anayasa Mahkemesi’ne bu işi bırakmasaydı. Hukuk sistemiyle ilgili daha Türkiye’de alınacak yollar olduğu sonucunu çıkarıyoruz. Biz çıkıyoruz ama bu tutuklu gazeteciler meselesinin bittiği anlamına gelmez. İçerde arkadaşlarımız var, onlarla ilgili mücadelenin devam etmesi gerekiyor. Bundan sonra da basına yönelik baskılara karşı her türlü birlikteliğin sürmesi gerekiyor. Bunu biz Türkiye’nin demokrasi tarihinde, düşünce özgürlüğü tarihinde çok çok büyük bir olay olarak görmüyoruz. Aslolan, bütün basının Türkiye’de ifade özgürlüğü isteyen, her türlü özgürlüğü ve barışı isteyen insanların birlikteliğidir" ifadelerini kullandı.

BİREYSEL BAŞVURU YAPMIŞLARDI

Dündar ve Gül, MİT TIR’larına ilişkin yaptıkları haberler nedeniyle “silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etme”, “devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal ve askeri casusluk amacıyla temin etme” ve “devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri casusluk maksadıyla açıklama” suçlarından tutuklandı. Avukatları, 3 Aralık 2015’te Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu.

SİLİVRİ'DE KONUŞTULAR

Karar sonrası Can Dündar’ın eşi Dilek Dündar Silivri Cezaevi önüne gitti. Dilek Dündar, Can Dündar ve Erdem Gül’ü elleriyle teslim ettiklerini ve elleriyle almaya geldiklerini söyleyerek, “Ben hep güvenmemiz gerektiğini söylüyordum, özellikle Anayasa Mahkemesi’ne. Anayasa Mahkemesi çok güzel bir karar verdi. Siyaset üstü olduğunu gösterdi bence. Can’ları almaya geldik” dedi.

TAHLİYE MECLİS'TE: ÇOK SEVİNDİK

ANAYASA Mahkemesi’nin “hak ihlali” kararı, Meclis’te anında yankılandı. Muhalefetin yanı sıra AK Parti sözcüsü de Anayasa Mahkemesi’ni kararından dolayı kutladı. AYM’nin kararını Meclis Genel Kurulu’nda duyuran CHP Grup Başkanvekili Levent Gök’ün sözleri salonda bulunan az sayıda muhalefet milletvekilinin alkışıyla karşılandı.

Parti yetkililerinin Genel Kurul’daki değerlendirmeleri şöyle:

AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan: Bahse konu mahkeme kararını sevinçle karşıladığımı ifade etmek istiyorum. Ancak mahkeme kararının üzerinden partimizin ve iktidarımızın itham edilmesini doğru bulmuyorum. Asolan tutuksuz yargılamaktır. Yerel mahkemenin kararı da bizim açımızdan hukuka uygun bir karar olarak değerlendirilecektir, AYM’nin kararı da öyle. Bu, yargının işidir.

CHP Grup Başkanvekili Levent Gök: Haber yazma ve halkın haber alma hakkının dolaylı olarak engellendiği bu haksız tutuklamayla ilgili AYM’nin verdiği kararı memnuniyetle karşılıyoruz. Bir ağır kusurun, Erdem Gül ve Can Dündar’la ilgili haksız kararın, artık “Yanlışın neresinden dönülürse kârdır” şeklinde tezahür eden bu kararın demokrasi açısından, ifade özgürlüğü açısından önemli olduğunu düşünüyorum ve AYM’yi kutluyorum.

HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken: Dündar ve Gül’ün haksız şekilde tutuklanmaları, tecrit koşulları altında tutulmaları, cezaevinde haksız şekilde bekletilmeleri bütün dünya kamuoyunun vicdanını kanatıyordu. AYM’nin hak ihlali tespiti son derece önemlidir.

MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay: AYM’nin bu kararını önemli ve sevindirici buldum. Objektiflik, doğru haber ve dürüstlük, toplumun gerçekten haber alma hakkına hizmet eden bir yapının oluşturulması gerekir. Ayrıca herkesin bildiği sır, sırrın ifşası olmaz. (ANKARA)

AVRUPA’DAN AYM’YE ÖVGÜ

AVRUPA Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland, Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül hakkında verilen karardan memnuniyet duyduğunu söyledi. AYM kararı doğrultusunda Dündar ve Gül’ün hızlı şekilde serbest bırakılmasını umduğunu vurgulayan Jagland, “Karar, Türkiye’de kararlarını Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne dayandıran bağımsız bir Anayasa Mahkemesi’nin önemini gösteriyor” dedi. (Güven ÖZALP / BRÜKSEL)

AYM ‘DOĞRULARI SÖYLEMEK SUÇ DEĞİLDİR’ DEDİ

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AYM’nin kararı sonrası Twitter’dan, “Anayasa Mahkemesi verdiği kararla “Doğruları söylemek suç değildir” dedi. Can Dündar, Erdem Gül ve tüm gazetecilere özgürlük diliyorum” mesajını paylaştı. DHA

Anayasa Mahkemesi'nden Dündar ve Gül için karar

Anayasa Mahkemesi, Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile Ankara Temsilcisi Erdem Gül'ün, kişi hürriyeti ve güvenliği haklarının ihlal edildiğine karar vererek, ihlalin ortadan kaldırılması için dosyayı ilgili mahkemeye gönderdi.

Kararın 3'e karşı 12 oyla, oy çokluğu ile alındığı öğrenildi.

Dündar ile Gül 25 Kasım 2015 tarihinde tutuklanmıştı ve 92 gündür Silivri Cezaevin'de tutuklu bulunuyordu.

Can Dündar ve Erdem Gül'ün, bu kararın ardından bu akşam tahliye edilebileceği ifade edildi.

AVUKATLARI: BU GECE BIRAKIRLARSA EN UYGUN OLANI ODUR

Can Dündar'ın avukatı Akın Atalay, CNN Türk'e yaptığı açıklamada şöyle dedi: "İki arkadaşımızla da dün gece beraberdik. Bugün çıkacak kararla ilgili konuştuk. Şimdi tekrar Silivri'ye doğru yola çıkacağım, mahkemeye tahliye talebinde bulunacağız. Bu gece bırakırlarsa en uygun olanı odur, bir gece daha kalmamış olurlar. Olmazsa yarın bırakılmaları lazım."

AYM, kararında, bir gazetecinin yaptığı haber nedeniyle tutuklanamayacağından hareketle, Dündar ve Gül’ün tutuklanmasıyla üç Anayasa maddesinin ihlal edildiğine hükmetti:

19. Madde, kişi hürriyeti ve güvenliği: Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir.

26. Madde, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti: Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir.

28. Madde, basın hürriyeti: Basın hürdür, sansür edilemez. Basımevi kurmak izin alma ve malî teminat yatırma şartına bağlanamaz. Hürriyet

Yoksulluk sınırı 4 bin 500 lirayı aştı

Türk-İş'in araştırmasına göre, şubat ayında 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı bin 407 lira, yoksulluk sınırı 4 bin 584 lira oldu.

Türk-İş tarafından, çalışanların geçim koşullarını ortaya koymak ve temel ihtiyaç maddelerindeki fiyat değişikliğinin aile bütçesine yansımalarını belirlemek amacıyla her ay yaptırılan "açlık ve yoksulluk sınırı" araştırmasının şubat ayı sonuçları açıklandı.

Araştırmaya göre, 4 kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) bin 407 lira 42 kuruş, gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların toplam tutarı (yoksulluk sınırı) ise 4 bin 584 lira 44 kuruş oldu.

Şubat ayında bekar bir çalışanın yaşama maliyeti ise bin 741 lira 19 kuruş olarak hesaplandı. Ankara'da yaşayan 4 kişilik bir ailenin gıda için yapması gereken asgari harcama tutarı bir önceki aya göre yüzde 2,75 azaldı. Gıda enflasyonunda son 12 ay itibarıyla artış yüzde 7,64 oldu. Yıllık ortalama artış ise yüzde 14,36 olarak hesaplandı.

ET FİYATI YAPILAN MÜDAHALE SONUCU GERİLEDİ

Araştırmaya göre, süt ve peynir fiyatında (düşük oranlı da olsa) bir gerileme tespit edilirken, yoğurt fiyatı aynı kaldı. Ocak ayında fiyatı yüksek oranda artan ekmeğin aile bütçesine yüklediği ek harcama şubatta da devam ederken, aylık enflasyon artışına yansıması ortadan kalktı. Aynı grupta yer alan pirinç, makarna, bulgur, un, irmik fiyatı genel olarak değişmedi. Et fiyatı, yapılan müdahale sonucu geriledi. Tavuk fiyatı aynı kalırken, balık fiyatı biraz artış gösterdi. Balık fiyatı hesaplanırken (her zaman olduğu gibi) tezgahta bol bulunan ve fiyatı nispeten ucuz olan çeşitlere ağırlık verildi. Yumurta fiyatı bu ay 4 kuruş daha geriledi ve tanesi 42 kuruş hesaplandı.

RUSYA İLE KRİZ MEYVE VE SEBZEYİ UCUZLATTI

Yaş sebze-meyve fiyatları, mevsim koşullarının iyi olması ve Rusya'ya yapılan yaş sebze-meyve ihracatının gerilemesine de bağlı olarak bu ay geriledi ve aile bütçesine olumlu yansıdı. Geçtiğimiz ay 3,67 lira olarak hesaplanan ortalama yaş-sebze kilogram fiyatı bu ay 3,47 lira oldu.

Ortalama sebze fiyatı geçen ay 4,09 lirayken, bu ay 3,88 liraya geriledi. Ortalama meyve kilogram fiyatı ise 2,64 liradan bu ay 2,46 liraya geriledi. Hesaplama yapılırken (her zaman olduğu gibi) pazardaki mevsim ürünleri esas alındı ve ürünlerin tek tek ağırlığı yerine genel meyve-sebze tüketimi miktarından hareket edildi. Tereyağı ve margarin ile zeytinyağı ve ayçiçeği yağı fiyatı bu ay yine aynı kaldı. Zeytinin ortalama kilogram fiyatındaki artış hem siyah hem yeşil zeytinde devam etti. Yağlı tohum (ceviz, fındık, fıstık, ayçekirdeği) ürünlerinden fındığın fiyatındaki gerileme devam etti, diğerleri aynı kaldı. ntv

Rüzgar Çetin'den skandal savunma

Ünlü yönetmen Sinan Çetin'in, alkollü halde kullandığı lüks otomobiliyle bir polis memurunun ölümüne neden olan oğlu Rüzgar Çetin, 21 Nisan'da hâkim karşısına çıkacak.


Savcı İsa Dalgıç'ın 22.5 yıla kadar hapis istemiyle hazırladığı iddianame, İstanbul 11. AğırCeza Mahkemesi'nce kabul edildi. İlk duruşma tarihi olarak da 21 Nisan Perşembe günü belirlendi.

Rüzgar Çetin'in ifadesinde kaza sonrası götürüldüğü Şişli Etfal Hastanesi'nde iğne fobisi olduğu için kan vermediğini söylediği deöğrenildi. Çetin, "Parmaktan kan vermek istedim hatta denedik. Yeterli numune alınamadığı söylendi" dedi.

Öte yandan, Çetin'in sabıka kaydı da dosyaya girdi. Buna göre, Çetin'e 2008 ve 2011 'de verilen iki ceza ertelendi. Bunların yanısıra Çetin'in bir de 'kasten yaralama' suçundan cezası bulunuyor. Ölen polis memuru İsmail Fatih Alagöz'ün ailesinin avukatlığınıüstlenen Yılmaz Aboşoğlu'nun, Bağdat Caddesi'nde aşırı hız nedeniyle kaldırıma çıkarak, Çiçekçi Mehmet Emin Kaya'nın ölümüne nedenolan ve 7 yıl hapis cezasına çarptırılan Murathan Öztürk'ün de avukatı olduğu öğrenildi. mynet




Cübbeli Ahmet Hoca hastaneye kaldırıldı

Kamuoyunda Cübbeli Ahmet olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü'nün hastaneye kaldırıldığı belirtildi.

Cübbeli Ahmet Hoca adına açılan Twitter hesabından konuyla ilgili, “Değerli Kardeşlerimiz Cübbeli Ahmet Hocaefendi Acil Serviste. Dualarınızı eksik etmeyiniz inşaAllah” dendi.


24 Şubat 2016 Çarşamba

Fethullah Gülen’den Bülent Arınç’a taziye mesajı

Fethullah Gülen, Bülent Arınç'ın vefat eden ağabeyi Yıldıray Arınç için taziye mesajı yayınladı.



Fethullah Gülen’in Bülent Arınç’a yazdığı taziye metninde şu ifadeler yer aldı:

“Değerli siyaset ve devlet adamı, eski Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç Beyefendi’nin ağabeyi Yıldıray Arınç Bey’in vefatı münasebetiyle merhuma Cenab-ı Allah’tan rahmet ve mağfiret diler, Bülent Bey’e, merhumun aile ve yakınlarına sabr-ı cemil niyaz ederim.” Sözcü

Ömer Koç’tan çalışanlarına mektup!

Bu hafta Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanlığı’na seçilen Ömer Koç, çalışanlarına duygu dolu bir mektup gönderdi.

Mustafa Koç’un vefatının ardından Koç Holding’in Yönetim Kurulu Başkanlığı’na geçen Ömer Koç, çalışanlarına elektronik posta yoluyla bir mektup gönderdi.

Koç’un çalışanlarına gönderdiği duygu dolu mail şöyle:

Değerli Çalışma Arkadaşlarım, 

Sevgili ağabeyim ve Yönetim Kurulu Başkanımız Mustafa V. Koç’un aramızdan ani ayrılışının acısını hep birlikte yaşıyoruz. Kaybımızın yüreklerimizdeki acısı halen taze ve derindir. Mustafa V. Koç, vizyonu, hayırseverliği, liderliği ve en önemlisi insani değerleri ile silinmeyecek izler bıraktı. Kendisine Allah’tan rahmet, hepimize tekrar başsağlığı diliyorum.

Koç Holding A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı olarak görevlendirilmem vesilesi ile şahsıma duyulan güven için Yönetim Kurulu’muza biz kez daha teşekkür ediyorum. Bu büyük sorumluluk ve zorlu görev esnasında, sizlerin varlığı ve destekleri ile başarılı olacağımıza ve bayrağı hep birlikte daha yukarı taşıyacağımıza yürekten inanıyorum.

Koç Topluluğu’nu büyük bir ileri görüşlülükle Vehbi Koç kurdu. Vehbi Bey hayatı boyunca, Topluluğumuzun yanında, ülkesi ve devletinin menfaatlerini her daim ön planda tuttu.

Sonrasında Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı devralan Sayın Rahmi M. Koç’un güçlü liderliği ile Topluluğumuz büyüdü, ortaklıklar ile dışa açılmaya başladı. Rahmi Bey sayesinde, profesyonel yönetim anlayışımız da güçlendi.

Mustafa V. Koç döneminde ise, farklı sektörlerde Türkiye’nin en büyük satın almaları ile Topluluğumuzu büyüttük. Faaliyet gösterdiğimiz her alanda, yurt içindeki liderliğimizi pekiştirdik. Mustafa Bey aynı zamanda, toplumsal ve sosyal konularda da hepimize örnek oldu, ülke çapında büyük, hepimizi gururlandıran projeleri hayata geçirdi.

En son olarak, ileriye dönük hayalinin uluslararası arenada çok daha önemli başarılara ulaşmak olduğunu bizlerle paylaştı.

Bundan sonra Mustafa Bey’in bizlere emanet ettiği bu mirası, Topluluğumuzu, O’nun bıraktığı yerden, hep birlikte, büyük ve güçlü bir aile olarak devralıp daha ileri götüreceğiz. Yeni hedeflerimizi gerçekleştirmek üzere uzun bir yola çıkıyoruz. Bu yolda en büyük dayanağım, Topluluğumuza gönülden bağlı olan siz değerli arkadaşlarımın desteği olacaktır.

Önümüzdeki dönemde bilhassa, yurt dışı açılım fırsatlarını titizlikle inceleyeceğiz, küresel arenada yeni başarılar için çalışacağız. Yurt içindeki liderliğimizi perçinleyerek faaliyet gösterdiğimiz alanlarda pazar payımızı artırmayı hedefleyeceğiz. İnovasyon ve yeni teknolojiler konusunda cesaretli adımlar atacağız.

İnsan kaynağımıza verdiğimiz önem ise her zamanki gibi en büyük farkımız olacak. Tüm bunları yaparken ülkemizin ekonomik olarak kalkınmasına sağlayacağımız katkının yanında, sosyal ve kültürel gelişimine olan desteğimiz de artarak devam edecek.

Topluluğumuz, 90 yıllık geçmişiyle, çalışanlarıyla, bayileriyle, tedarikçileriyle ve tüm paydaşlarıyla çok özel ve çok büyük bir aile. Ben de bu ailenin bir ferdi olarak, vizyonumuzu ve hayallerimizi gerçekleştirmek için yoğun çaba sarf edeceğim.

Bu vesileyle, Topluluğumuzun bu noktaya gelmesinde emeği geçen sizlere ve ailelerinize teşekkür ediyor, şu anda aramızda olmayanları saygı, rahmet, şükranla anıyor ve sizlere başarılar diliyorum.

Sevgi ve Saygılarımla,

Ömer M. Koç

Koç Holding A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı

Bade'den acı haber geldi

Geçtiğimiz yıl lösemiye yakalanan ve ilik bulunması için kampanya başlatılan 4 yaşındaki minik Bade'den acı haber geldi. Bu sabah "Bade için ilik" isimli sosyal medya hesabından Bade'nin hayatını kaybettiği açıklandı. 

Hollanda'da yaşayan Bade Çakır'a, geçtiğimiz yıl Temmuz ayında lösemi teşhisi koyulmuştu. Hemen kemoterapiye başlanan Bade için bir yandan da ilik aranıyordu. Sosyal medyada çok sayıda insanın seferber olduğu kampanyada #Badeiçin etiketi ile duyurular yapılmıştı. Kemoterapiye cevap vermeyen küçük kız için son olarak tek çarenin ilik nakli olduğu, nisan ayına kadar nakil olmazsa hayatını kaybedebileceği söylenmişti.

"KIZIM DAYANAMADI MELEK OLDU UÇTU"
En son bugün Bade için ilk hesabından "Kizim dayanamadı melek oldu uçtu aramizdan" şeklinde duyurulan ölüm haberi herkesi derin üzüntüye boğdu. Hürriyet

İETT otobüslerine panik butonu

İETT, yolcuların maruz kalabileceği tehlikelere karşı önlem olarak araçlara "acil durum butonu" koymaya başladı. Butona basıldığında, acil durum alarmı oluşturularak, araçtaki anlık kamera görüntüleri Kontrol Merkezine gönderilecek. Güvenlik güçleri de harekete geçerek anında müdahale edecek.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın, toplu taşıma araçlarında yaşanabilecek şiddet olaylarına karşı, bu araçlara "acil durum butonu" koymayı zorunlu hale getirmeye hazırlandığını belirtmesinin ardından İETT harekete geçti. Acil durum butonu yolcuların ve şoförlerin güvenli seyahat etmesi ve maruz kalabilecekleri tehlikelere karşı kolayca ulaşabilecekleri noktalara konulmaya başlandı.

ACİL DURUM CANLI İZLENECEK

Bir tehlike anında yolcu ve ya butona basarak sinyal verecek; GPS üzerinden ilgili aracın konumuna ulaşılacak ve yardım gönderilecek. Ayrıca araçlardaki iç ve dış kameralar acil durumun canlı olarak izlenmesini ve kaydedilmesini sağlayacak.Araçların alarm bilgileri 24 saat geçmişe dönük olarak izlenebilecek. Butona basıldığında ilgili araca ait 4 kamera görüntüsü canlı olarak kontrol ekranına gelecek. DHA

İstanbul’un dünya yaşam kalitesi sıralamasındaki yeri

İnsan kaynakları yönetim danışmanlığı firması Mercer’ın beş kıtada 230 şehri kapsayan 2016 yılı Yaşam Kalitesi Araştırması sonuçları açıklandı
2016 yılında dünyanın yaşam kalitesi en yüksek şehri Viyana oldu. Sıralamada Zürih ikinci, Auckland üçüncü sırada yer alırken, İstanbul geçen yıl olduğu gibi 122. sırada kendine yer buldu.

REFERANS ŞEHİR NEW YORK; LİDER VİYANA
New York baz alınarak gerçekleştirilen Mercer Yaşam Kalitesi Araştırması’nda Avusturya’nın başkenti ve en büyük şehri Viyana, 2015 yılında olduğu gibi liderliğini devam ettirdi. İkinci sırada İsviçre’nin en büyük kenti Zürih yer alırken, onu Yeni Zelanda’nın kuzey adasında yer alan Auckland izledi. 100 puana sahip referans şehir New York, sıralamada geçen yılki yerini koruyarak 44. basamakta yer aldı. Araştırmada İstanbul ise, bir önceki yılda olduğu gibi 122. sırada kendisine yer buldu.

YAŞAM KALİTESİNDE BATI AVRUPA ŞEHİRLERİ YÜKSELİŞTE
Mercer Yaşam Kalitesi Araştırması sonuçları kıtalar bazında değerlendirildiğinde; dünyanın yaşam kalitesi en yüksek şehirlerine ev sahipliği yapan Avrupa, listenin ilk sıralarında ağırlığını hissettirdi. Avusturya’nın politik ve toplumsal konulardaki iyileştirmelerinin ardından Viyana, geçen yıl olduğu gibi yerini koruyarak en iyi yaşam kalitesine sahip şehir oldu. Listede, Almanya ve İsviçre kentleri öne çıktı. İlk 10’da Viyana ve Zürih’in yanı sıra Münih, Düsseldorf, Frankfurt ve Cenevre dikkat çeken şehirler arasında. Araştırmanın sonuçlarına göre, 2004 yılında Avrupa Birliği’ne katılan ülkelerdeki istikrarın artması ve geçim standartlarının yükselmesiyle beraber, Doğu Avrupa kentlerinin de yaşam kalitesi sıralamasında yükseldiği görüldü.

Amerika kıtasında ise Kanada ön plana çıkarken, ülkenin üçüncü büyük metropolü Vancouver Mercer Yaşam Kalitesi Araştırması sıralamasında beşinci sırada yer aldı. New York 44, Washington’un 51’inci sırada yer aldığı Mercer Yaşam Kalitesi Araştırması’na göre popüler şehirlerden Paris 37, Londra 39, Milano 41, Los Angeles 49, Madrid ise 52’nci sırada kendisine yer buldu.
ORTA DOĞU’NUN EN İYİSİ DUBAİ
Mercer Yaşam Kalitesi Araştırması’nın sonuçlarına göre Orta Doğu’da 75’inci sırada yer alan Dubai ile 81’inci sırada yer alan Abu Dabi bölgenin en iyi yaşam kalitesine sahip kentleri olurken, bölgenin yaşam kalitesi en düşük şehri 230’uncu ve son sıradaki Bağdat olmaya devam etti.
Yeni Zelanda ve Avustralya ise dünya genelinde en yüksek yaşam kalitesine sahip kentleri barındırmaya devam ediyor. Araştırmada üçüncü sırada yer alan Auckland yaşam kalitesi açısından bölgedeki en yüksek dereceli kent konumunda bulunurken, Sidney 10’uncu sırada, Wellington 12’inci, Melbourne ise 15’inci sırada yer alıyor.
Araştırmanın Güney Afrika sonuçlarında, geçmişte bölgede en iyi yaşam kalitesine sahip kent olan Cape Town’ın son birkaç yılda gerçekleşen düşüşle 80’li sıralardan 92’inci sıraya gerilediği tespit edildi.

Mercer Yaşam Kalitesi Araştırması’ndaki veriler, firmaların mobil işgücüne yönelik ücret ayarlamalarında son derece önemli bir referans kaynağı işlevi görüyor. Firmalar, çalışanlarını bir ülkeden diğer bir ülkeye gönderirken ücret ayarlaması için, çalışanın gideceği şehrin yaşam kalitesi endeksini göz önünde bulunduruyorlar. Çalışana verilmek üzere belirlenen ve ‘Meşakkat Ödeneği’ olarak adlandırılan ek ücret o şehrin yaşam kalitesindeki yerine göre belirleniyor. Bir şehrin yaşam kalitesi endeksinin düşük olması, meşakkat ödeneğini yükseltirken, bu durumun tersi geçerli olmuyor. Yani bir çalışan yaşam kalitesi endeksi yüksek olan bir şehre gönderildiğinde maaşında bir düşüş olmuyor.
Mercer Yaşam Kalitesi Araştırması 2016 Sıralaması
1 Viyana Avusturya
2 Zürih İsviçre
3 Auckland Yeni Zelanda
4 Münih Almanya
5 Vancouver Kanada
6 Düsseldorf Almanya
7 Frankfurt Almanya
8 Cenevre İsviçre
9 Kopenhag Danimarka
10 Sidney Avustralya
(sözcü.com.tr)

Artvin Cerattepe'de maden faaliyetlerine durdurma kararı

Artvin Cerattepe'de çıkarılması planlanan madenle ilgili tartışmalar gündemin önemli tartışma konusu olurken, bugün Ankara'da yapılan bir görüşmeden önemli bir bilgi geldi. Başbakan Davutoğlu ile görüşen heyette yer alan Artvin Belediyesi üzerinden paylaşılan bilgiye göre, Cerattepe'de madencilik faaliyeti durduruldu. Başbakan, Konya'daki 42 tesisin açılma töreninde Cerattepe ile ilgili konuştu.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Konya'da 42 tesisin temel atma töreninde yaptığı konuşmada Artvin'deki maden tesisine yönelik açıklamalar yaptı.

Davutoğlu, "Onlara hükümetimiz adına bazı teminatlar verdim. Öncelikle Cerattepe'deki çalışmalar, mahkeme kararı sonuçlanana kadar durdurulacak. Herkes, hukuka saygı gösterecek... Bu konunun istismar edilmesine asla izin vermeyiz. Cerattepe’de aldığımız karar çevreye verdiğimiz değeri gösteriyor" dedi.

KAMU DÜZENİ VURGUSU
Başbakan, "Artvin'de birtakım illegal gösteriler yapılmaya devam ederse, Artvin'de kamu düzeni kesinlikle muhafaza edilecek" diye devam etti.

Davutoğlu, ''Maden işletmesinde kesinlikle kapalı galeri uygulaması olacak, çıkarılacak maden yerinde işletilmeyecek,  teleferikle taşınacak. Cerattepe'nin rengarenk ağaçlarının zarar görmemesine özen gösterilecek. Hukuk devleti kuralları içinde kamu düzenini sağlar, yanlış bir uygulama olursa gereğini yaparız.''

Konuşma öncesinde, madencilik faaliyetinin durduğuna yönelik açıklama yapılmıştı.

Açıklamada şöyle denildi:

”Yeşil Artvin Derneği Üyelerinin Ankara'da Başbakan Ahmet Davutoğlu ile yaptığı görüşmede, hukuki süreç tamamlanıncaya kadar maden şirketinin faaliyetlerinin durdurulması yönünde karar alındığı belirtildi.”

ANKARA'DA ÖNEMLİ GÖRÜŞME

Bir süreden beri, eylemlere konu olan Artvin Cerattepe'deki, Cengiz İnşaat'a ait Eti Bakır'ın maden çalışması ile ilgili bugün Ankara'da önemli bir görüşme vardı.

Başbakan Davutoğlu'nun kabul ettiği heyette, Yeşil Artvin Derneği Başkanı Nur Neşe Karahan ve Genel Sekreter Bedrettin Kalın, AK Partili Artvin Belediye Başkanı Mehmet Kocatepe, AK Parti ve CHP Milletvekilleri, AK Parti, CHP ve MHP İl Başkanları, Artvin Ticaret Odası Başkanı, Memur-Sen İl Başkanı, Karadeniz Teknik Üniversitesi'nden akademisyenler yer aldı.

GÖRÜŞME İKİ SAAT SÜRDÜ

Başbakanlık kaynaklarından alınan bilgiye göre, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun sabah saatlerinde Çankaya Köşkü'nde bir araya geldiği Artvin heyetiyle görüşmesinde, Artvin'in Cerattepe bölgesinde yürütülmesi planlanan madencilik faaliyeti ve son günlerde meydana gelen olaylar ele alındı.

Basına kapalı gerçekleştirilen ve 2 saat süren görüşmede, hukuki süreç tamamlanıncaya kadar Cerattepe bölgesinde maden şirketinin faaliyetlerinin durdurulmasının kararlaştırıldığı belirtildi.

HUKUKİ SÜREÇ BEKLENECEK
Görüşmeye ilişkin önemli bir bilgi ise kısa süre önce Artvin Belediyesi'ne ait Facebook hesabı üzerinde paylaşıldı.

Mesajda şu bilgilere yer verildi:

"Başbakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu’ndan Artvin halkına sevindirici haber. Başbakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu Maden Şirketinin Artvin Cerattepe'deki çalışmalarını Hukuki Süreç bitene kadar durdu.

Artvin Heyetiyle yaklaşık 2 saat süren toplantıda Artvin’le ilgili bilgiler Başbakanımız Sayın Ahmet Davutoğluna aktarıldı ve şuanda Çankaya Köşkünde Sayın Bakanlarla toplantı devam ediyor." Hürriyet

Evli kadınlar sadece bekarlık soyadını kullanabilecek

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (YHGK), kararında 30 Eylül 2015'te yapılan değişiklikle evli kadının sadece bekârlık soyadını kullanabilmesinin yolu açıldı.

Evli kadınlar, aile mahkemelerine dava açarak sadece kendi soyadlarını kullanabilecek. Daha önce mahkemeler vize verse bile Yargıtay, Medeni Kanun'u gerekçe göstererek evli kadınların sadece bekârlık soyadlarını kullanmalarına onay vermiyordu.

Kadınların evlendikten sonra gerek kariyer gerek kişilik haklarını gerekçe göstererek kendi soyadlarını kullanmak istediklerini söyleyen ve Aile Mahkemesi nezdinde Türkiye'de bu konuyla ilgili ilk davayı 2007 yılında kazanan Avukat Alev Yıldız, Medeni Kanunun 187. maddesine göre, kadınların evlendikten sonra sadece kendi soy isimlerini kullanamadıklarını belirtti.

Kendi soy isimlerini öne alarak eşlerinin soy ismini kullanabildiğini hatırlatan Avukat Yıldız, "Kanunun bize verdiği tek yetki bu. Ancak müvekkillerimle birlikte açtığımız davalarda, müvekkillerim sadece kendi soy isimlerini kullanmak istiyorlar. Bunun nedeni de, kendi soy isimleri ile belli bir kariyere ulaşmış olmaları dışında, bu hakkın, bir kişilik hakkı olması.

Ancak kanun buna müsaade etmiyor. Biz de açtığımız davalarla, Türk hukukunun parçası olan onaylanmış uluslararası anlaşmaları, Türk Mahkemelerine uygulatarak, bu hakkı elde ettik. Bu hakların elde edilmesi için açtığım 5 dava ile birlikte, yaklaşık 10 senedir mücadele ediyoruz. Yargıtay da sonunda en üst kurulu nezdinde bu hakkımızı teslim etmiştir" dedi.

"BU KARAR EMSAL OLUŞTURUYOR"

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun bu kararının ellerine yeni ulaştığını ve emsal karar oluşturduğunu söyleyen Alev Yıldız, "Bu karar en yüksek yargı organı tarafından verilmiş bir karar. Hukuk Genel Kurulu'nun kararları hem yerel mahkemeleri, hem de Yargıtay'ın tüm dairelerini bağlamaktadır. Bu nedenle kadınlar bu karara dayanarak, yerel mahkemeden sadece kendi soy isimlerini kullanma haklarını elde edebilirler" dedi. Ancak bunun için yine de dava açmaları gerektiğini dile getiren Yıldız, "Çünkü Nüfus İdaresi, sadece Medeni Kanun'u uygular, yargı içtihatlarını dikkate almaz. Bu yüzden Medeni Kanun'un 187. Maddesinin de değişmesi gerekiyor. Bu madde değişmediği sürece kadınlar, kendi soyadlarını kullanma haklarına sadece dava açarak kavuşabilirler" dedi.

"ULUSLARARASI HUKUK TÜRK HUKUKUNA UYGULANDI"

Bu konuda beş dava açtığını bunlardan ilkinin, 2007 yılında kazandığı ve yerel mahkemelerde, Türkiye'de şimdiye kadar kazanılan ilk dava olduğunu hatırlatan Yıldız, "O zamana kadar yerel mahkemeler, kadının sadece kendi soyadını kullanmasını, kanun nedeniyle kabul etmiyordu. Ancak bizim açtığımız davada mahkeme, Uluslararası Hukuku, Türk hukukuna uyguladı ve davamızı kabul etti. Bu dava Türkiye'de bir ilk karardı. Ancak dosya Yargıtay aşaması görmediği için kesinleşen bir davaydı. Yargıtay'ın görüşü o tarihlerde yine aleyhteydi aslında. Bir başka davamızda ise, yerel mahkemenin lehimize verdiği kararı Yagıtay ilgili dairesi bozdu. Ancak yerel mahkeme, Yargıtay'ın bozma kararına karşı direndi. Bu şekilde Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenen davamız, Kurul'un yerel mahkemenin lehimize olan kararını onaması ile sonuçlandı. Bu sayede müvekkilim soyadını kullanma hakkına erişti. Bu şekilde de emsal bir karar oluşmuş oldu. Hatta açmış olduğum başka bir davada da, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun bu kararını esas alan Yargıtay'ın ilgili 2.Hukuk Dairesi, ilk kez görüş değiştirerek yerel mahkemenin lehimize olan kararını onadı" diye konuştu. DHA

Kadıköy’de yüksek bina sınırlaması getirildi

İstanbul Büyükşehir Belediyesi meclis kararı ile İstanbul Kadıköy’de binalara 15 kat sınırı getirildi. Şantiye alanına dönen bölgede yeni yapılarda inşaat hakkı aynı kalacak ama yükseklik sınırlanacak. Müteahhitler ise kat sınırı nedeniyle Kadıköy’de 15 kat üstü eski yapıların yenilenemeyeceğini söylüyor.

İstanbul Kadıköy ilçesi kentsel dönüşüm süreci ile şantiye alanına dönüştü. Bölgede hemen hemen her sokakta bir kentsel yenileme projesi var. Artan inşaat projelerinin yoğunluğu arttıracağı ve şehrin siluetine olumsuz etki yapacağı kaygısı ile yeni bir karar alındı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi meclis kararı ile bölgede yüksekliğin serbest olduğu alanlara 15 kat sınırı getirildi. Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu, kat sınırlaması kararını olumlu bulduklarını belirtti. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Planlama Müdürlüğü Kadıköy 1/5000’lik İmar Planı için değişiklik teklifinde bulundu.

İmar ve Bayındırlık Komisyonu tarafından onaylanan teklif İBB Meclisi’nin 12 Şubat 2016 tarihli kararıyla yürürlüğe girdi. Bu karar ile bölgede dönüşüm kapsamında yapılacak yeni binalara 15 sınırı gelmiş oldu. Kadıköy Belediyesi yetkilileri şu bilgileri verdi: “Bölgede emsal 2.07, yükseklik serbest. Yani 1000 metrekare bir alanda 2 bin 70 metrekare inşaat yapılıyor. Şirketler taban alanını az tutarak baston gibi yapılar yapıyor. Deniz manzarası avantajı için binalar git gide yükseliyor. Yeni karar Kadıköy’ün 3’te 2’si için geçerli olacak ve bölgenin gelişimine olumlu katkı sağlayacak. Şirketlerin inşaat hakkı değişmeyecek ama yüksekliğe sınır gelecek. Fikirtepe ise bu uygulama kapsamında değil.”

RİSKLİ EVLER YENİLENEMEZ
İstanbul İnşaatçılar Derneği (İNDER) Başkanı Nazmi Durbakayım, bu kararla yüksek katlı ve riskli binaların yenilenmesinin imkansız hale geldiğini ifade etti. İstanbul’un siluetinin korunacağı her adımı desteklediklerini kaydeden Durbakayım, “Sahil bölgesi için kat sınırlaması olabilir. Ancak her alan için olmamalı. Bu düzenleme ile deprem riski taşıyan 15 kattan yüksek yüzlerce apartman kaderlerine terk edilecek” dedi.

MÜTEAHHİTLER KAYGILI
Kadıköy'de çok sık plan değişikliği yapılmasını eleştiren Anadolu Yakası İnşaat Müteahhitleri Derneği Başkanı Melih Tavukçuoğlu, “Her sabah planlar değişiyor. Artık şartlar belli olmalı. Binalar taban oturum alanı az tutulup yüksek yapılmalı. Çünkü ancak bu şekilde yeşil alan yaratabiliriz. Bu uygulama buna engel” dedi.

 Kadıköy’de geçtiğimiz haftalarda önemli bir karar daha alınmıştı. Kentsel dönüşüm projeleri için sağlanan yüzde 25 emsal hakkına Mimarlar Odası dava açmış ve emsal hakkını sağlayan uygulamayı Danıştay iptal etmişti. Müteahhitlerin talebi ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı devreye girdi ve ek emsal hakkı tekrar tanındı. 1 Ocak 2017’ye kadar ruhsat alanlar ek emsalden yararlanacak. Hürriyet