Anadolu 3. Sulh Ceza Hakimliği, 10 yaşındaki Beratcan'ın ölümüne ilişkin soruşturma kapsamında gözaltına alınan ve serbest bırakılan annesi T.K. hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkardı. Karar sonrasında anne T.K. geç saatlerde polis ekipleri tarafından gözaltına alındı.
Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Genel Soruşturma Bürosunca yürütülen soruşturmada, anne T.K'nin serbest bırakılmasına ilişkin yapılan itiraz kabul edildi.
Anadolu 3. Sulh Ceza Hakimliği, "beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı kasten öldürmeye iştirak" suçundan Beratcan'ın annesi T.K. hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmasına hükmetti.
Kartal'da ilkokul öğrencisi Beratcan'ın, 9 Mart'ta okuldan çıktıktan sonra eve dönmemesi üzerine, ailesi polise kayıp müracaatında bulunmuş ve arama çalışması başlatılmıştı. Beratcan'ın cesedi, 23 Mart'ta Tuzla Tepeören'deki ormanlık alanda bulunmuştu.
Beratcan'ın ölümüne ilişkin aranan servis şoförü E.K, Gaziosmanpaşa'da düzenlenen operasyonla yakalanmış, E.K'nin emniyetteki ifadeleri doğrultusunda, Beratcan'ın annesi T.K. de gözaltına alınmıştı. Anadolu 2. Sulh Ceza Hakimliği de E.K'nin tutuklanmasına, Beratcan'ın annesi T.K'nin ise serbest bırakılmasına karar vermişti. Soruşturmayı yürüten savcılık, anne T.K'nin serbest bırakılmasına itiraz etmişti.
Savcılığın itiraz dilekçesi, serbest bırakılma kararını veren Anadolu 3. Sulh Ceza Hakimliğine gönderilmişti.
ANNE T.K. GÖZALTINA ALINDI
Önceki gün serbest bırakıldıktan sonra bir kadın sığınma evinde kaldığı öğrenilen T.K. Anadolu 3. Sulh Ceza Hakimliği'nin savcının talebi üzerine verdiği "tutuklamaya yönelik yakalama kararı" üzerine polis ekibi tarafından akşam saatlerinde gözaltına alındı. Anne T.K., sağlık kontrolünden geçirildikten sonra saat 23.00 sıralarında Gayrettepe'deki Asayiş Şube Müdürlüğü'ne getirildi. T.K.'nın geceyi nezarette geçireceği, sabah da Anadolu Adliyesi'ne sevk edileceği öğrenildi. DHA
31 Mart 2016 Perşembe
Antarktika'daki erimeyle deniz seviyesi yükseliyor
Antarktika'daki iklim değişikliğini inceleyen yeni bir araştırma, küresel deniz seviyesinin, mevcut tahminlerden iki kat fazla artabileceğini gösterdi.
BBC çevre muhabiri Matt McGrath'ın haberine göre modelleme çalışmasıyla varılan bulgular, Antarktika'daki erimenin, bu yüzyılın sonuna kadar deniz seviyesini bir metreden daha fazla yükseltebileceğine işaret ediyor.
Araştırmaya göre de 2500 yılına kadar, dünya genelinde seviye 13 metre yükselebilir.
Uzmanlar, karbon emisyonunda hızla kesintiye gitmenin bu riski sınırlandırabileceğini söylüyor.
Uluslararası İklim Değişikliği Paneli (IPCC), 2013 yılındaki araştırmasında karbon emisyonlarında kısıtlama olmazsa, dünya genelinde denizlerin 2100 yılına kadar 98 cm yükseleceğini öngörüyordu.
Fakat IPCC'nin tahminleri, Antarktika'dan minimum katkıya göre yapıldı.
O tarihten bu yana yapılan diğer analizler, artışın daha yüksek olacağını gösteriyor.
FİZİKİ SÜREÇ GÖZLEMLENDİ
Son araştırma, okyanusların son 2800 yılda hiç görülmediği kadar hızla yükseldiğini ortaya koyuyor. Bu da, 2100 yılına kadar seviyenin 1.31 metre daha yükselebileceği anlamına geliyor.
Geçen yıl yapılan bir inceleme, bir metre veya daha fazla yükselme ihtimalini çok olası görmezken, yeni araştırma ise deniz seviyesinin 2100 yılında 1.14 metre daha yükselebileceğini ileri sürüyor.
Bilim insanları kendi modellerinin daha doğru bir öngörüde bulunduğunu söylüyor zira ilk defa fiziki süreçlerin yarattığı etkiler de araştırma kapsamına dahil edildi.
Diğer modellemeler, ılık suların buz sahanlığını alttan eritmesine odaklanıyordu. Yeni araştırma ise, yüzeyde eriyen suyun etkisini ve yağmur damlaların tepen inip buzun kırılmasında yarattığı etkiyi de içeriyor.
Bu model ayrıca, yüzen buz sahanlığının dağılmasının yarattığı etkiyi de hesaplıyor.
BBC çevre muhabiri Matt McGrath'ın haberine göre modelleme çalışmasıyla varılan bulgular, Antarktika'daki erimenin, bu yüzyılın sonuna kadar deniz seviyesini bir metreden daha fazla yükseltebileceğine işaret ediyor.
Araştırmaya göre de 2500 yılına kadar, dünya genelinde seviye 13 metre yükselebilir.
Uzmanlar, karbon emisyonunda hızla kesintiye gitmenin bu riski sınırlandırabileceğini söylüyor.
Uluslararası İklim Değişikliği Paneli (IPCC), 2013 yılındaki araştırmasında karbon emisyonlarında kısıtlama olmazsa, dünya genelinde denizlerin 2100 yılına kadar 98 cm yükseleceğini öngörüyordu.
Fakat IPCC'nin tahminleri, Antarktika'dan minimum katkıya göre yapıldı.
O tarihten bu yana yapılan diğer analizler, artışın daha yüksek olacağını gösteriyor.
FİZİKİ SÜREÇ GÖZLEMLENDİ
Son araştırma, okyanusların son 2800 yılda hiç görülmediği kadar hızla yükseldiğini ortaya koyuyor. Bu da, 2100 yılına kadar seviyenin 1.31 metre daha yükselebileceği anlamına geliyor.
Geçen yıl yapılan bir inceleme, bir metre veya daha fazla yükselme ihtimalini çok olası görmezken, yeni araştırma ise deniz seviyesinin 2100 yılında 1.14 metre daha yükselebileceğini ileri sürüyor.
Bilim insanları kendi modellerinin daha doğru bir öngörüde bulunduğunu söylüyor zira ilk defa fiziki süreçlerin yarattığı etkiler de araştırma kapsamına dahil edildi.
Diğer modellemeler, ılık suların buz sahanlığını alttan eritmesine odaklanıyordu. Yeni araştırma ise, yüzeyde eriyen suyun etkisini ve yağmur damlaların tepen inip buzun kırılmasında yarattığı etkiyi de içeriyor.
Bu model ayrıca, yüzen buz sahanlığının dağılmasının yarattığı etkiyi de hesaplıyor.
Memurlar için yeni dönem başlıyor!
Milyonlarca memuru ilgilendiren yönetmelik değişikliği için düğmeye basıldı. Tek tip memur yerine özgürlük gelecek. Kravat, saç, sakal ve bıyık gibi kesin kurallar değişecek.
Uzun süredir tartışılan kılık kıyafet konusunda memurları mutlu edecek haber geldi.
İşte Sabah gazetesinden Faruk Erdem'in memurlarla ilgili yapılan düzenlemeyle ilgili yazısı:
TOP SAKAL SERBEST
Bize gelen ilk bilgileri sizinle paylaşmak istiyorum. Öncelikle mevcut yönetmelikte bulunan saç, sakal ve bıyık tariflerinin ortadan kalkacağını söyleyebiliriz. Alıştığımız memur figürünün en önemli parçası olan kravat da zorunlu olmaktan çıkacak. İsteyen memur kravat takarken, istemeyen takmayacak. Ayrıca erkekler saçlarını aşırıya kaçmamak şartıyla uzatabilecek, belli ölçülerde sakal da bırakabilecek. Buna top sakal da dahil olacak.
Mevcut yönetmelik saç, bıyık ve sakal konusunda "Kulak ortasından aşağıda favori bırakılmaz. Saçlar, kulağı kapatmayacak biçimde ve normal duruşta enseden gömlek yakasını aşmayacak şekilde uzatılabilir, temiz bakımlı ve taranmış olur. Her gün sakal tıraşı olunur ve sakal bırakılmaz. Bıyık tabii olarak bırakılır, uzunluğu üst dudak boyunu geçemez. Üstten alınmaz, yanlar üst dudak hizasında olur, alt uçları dudak hizasından kesilir" ifadeleri bulunuyor. Yeni yönetmelikle bunlar ortadan kalkacak.
KADINLAR KOT GİYEBİLİR
Kadınlar açısından da kıyafet serbestliği sağlanacak.
Örneğin kumaşla birlikte kot pantolon giymek de serbest olacak. Kıyafetlerde belli ölçülerde serbestlik sağlanacak. Mevcut yönetmelik sınırları şöyle çiziyor: "Kolsuz ve çok açık yakalı gömlek, bluz veya elbise ile streç, kot ve benzeri pantolonlar giyemez. Etek boyu dizden yukarı ve yırtmaçlı olamaz..."
RENGİ AMİR BELİRLER
Yine bazı kamu kurum ve kuruluşlarında teknik, sağlık ve hizmetin özelliğine, çalışılan işin ve yerin durumuna göre giyim eşyasının tipi, modeli ve rengi ilgili kurumun üst yöneticisinin onayı ile tespit edilebilecek. Örneğin sağlık çalışanları beyaz giymek durumundaysa bu kurala uygunluk amirler tarafından belirlenecek.
BELLİ MESLEKLER DIŞARIDA
Bu yönetmelik belli meslekleri kapsamıyor.
Üniforma giymek zorunda olan polis, asker, hakim gibi meslekleri icra edenler için yine mesleki kıyafet kuralları geçerli olacak. Onlar zaten özel yönetmeliklerinde belirtilen usul ve esaslara göre hareket ediyorlar.
KİMLİKTE DE YASAKLAR KALKIYOR
Mevcut yönetmelikte "her türlü resmi belgelere yapıştırılacak fotoğrafların, yönetmelik hükümlerine uygun kılık kıyafetlerle çekilmiş olması zorunludur" ifadesi bulunuyor.
Yeni yönetmelikle gelen serbestlikler kimlik fotoğraflarına da yansıyacak. Böylece buradaki yasaklar da ortadan kalkacak.
Uzun süredir tartışılan kılık kıyafet konusunda memurları mutlu edecek haber geldi.
İşte Sabah gazetesinden Faruk Erdem'in memurlarla ilgili yapılan düzenlemeyle ilgili yazısı:
TOP SAKAL SERBEST
Bize gelen ilk bilgileri sizinle paylaşmak istiyorum. Öncelikle mevcut yönetmelikte bulunan saç, sakal ve bıyık tariflerinin ortadan kalkacağını söyleyebiliriz. Alıştığımız memur figürünün en önemli parçası olan kravat da zorunlu olmaktan çıkacak. İsteyen memur kravat takarken, istemeyen takmayacak. Ayrıca erkekler saçlarını aşırıya kaçmamak şartıyla uzatabilecek, belli ölçülerde sakal da bırakabilecek. Buna top sakal da dahil olacak.
Mevcut yönetmelik saç, bıyık ve sakal konusunda "Kulak ortasından aşağıda favori bırakılmaz. Saçlar, kulağı kapatmayacak biçimde ve normal duruşta enseden gömlek yakasını aşmayacak şekilde uzatılabilir, temiz bakımlı ve taranmış olur. Her gün sakal tıraşı olunur ve sakal bırakılmaz. Bıyık tabii olarak bırakılır, uzunluğu üst dudak boyunu geçemez. Üstten alınmaz, yanlar üst dudak hizasında olur, alt uçları dudak hizasından kesilir" ifadeleri bulunuyor. Yeni yönetmelikle bunlar ortadan kalkacak.
KADINLAR KOT GİYEBİLİR
Kadınlar açısından da kıyafet serbestliği sağlanacak.
Örneğin kumaşla birlikte kot pantolon giymek de serbest olacak. Kıyafetlerde belli ölçülerde serbestlik sağlanacak. Mevcut yönetmelik sınırları şöyle çiziyor: "Kolsuz ve çok açık yakalı gömlek, bluz veya elbise ile streç, kot ve benzeri pantolonlar giyemez. Etek boyu dizden yukarı ve yırtmaçlı olamaz..."
RENGİ AMİR BELİRLER
Yine bazı kamu kurum ve kuruluşlarında teknik, sağlık ve hizmetin özelliğine, çalışılan işin ve yerin durumuna göre giyim eşyasının tipi, modeli ve rengi ilgili kurumun üst yöneticisinin onayı ile tespit edilebilecek. Örneğin sağlık çalışanları beyaz giymek durumundaysa bu kurala uygunluk amirler tarafından belirlenecek.
BELLİ MESLEKLER DIŞARIDA
Bu yönetmelik belli meslekleri kapsamıyor.
Üniforma giymek zorunda olan polis, asker, hakim gibi meslekleri icra edenler için yine mesleki kıyafet kuralları geçerli olacak. Onlar zaten özel yönetmeliklerinde belirtilen usul ve esaslara göre hareket ediyorlar.
KİMLİKTE DE YASAKLAR KALKIYOR
Mevcut yönetmelikte "her türlü resmi belgelere yapıştırılacak fotoğrafların, yönetmelik hükümlerine uygun kılık kıyafetlerle çekilmiş olması zorunludur" ifadesi bulunuyor.
Yeni yönetmelikle gelen serbestlikler kimlik fotoğraflarına da yansıyacak. Böylece buradaki yasaklar da ortadan kalkacak.
Twitter’dan Erdoğan açıklaması!
Twitter Policy hesabından hashtagler ile ilgili Türkçe bir açıklama yapıldı.
Hashtagler ile ilgili açıklama yapılan hesaptan, “Gündemler bir konunun toplamdaki rağbetine göre değil atılan Tweetlerin hızını ölçen bir algoritmaya göre belirlenir” denildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD ziyareti sırasında Twitter üzerinden AK Troller aracılığıyla hashtag kampanyası başlatılmış, Twitter ise hashtagi bir süre sonra kaldırmıştı…
Hashtag’in kaldırılmasının takipçi ve takip edilen sayıları aynı olan ve etikete anlamsız aynı mesajları paylaşan robot hesaplar neden olduğu ortaya çıktı.
Konuyla ilgili yapılan açıklamanın bir kısmı şu şekilde:
“Gündemler bir algoritmayla belirlenir ve varsayılan olarak, takip ettiğiniz kişilere ve bulunduğunuz konuma göre sizin için kişiselleştirilir. Bu algoritma, bir süredir veya günlük olarak popüler olan değil, o anda popüler olan konu başlıklarını belirleyerek Twitter’da ilginizi en çok çekebilecek, ortaya çıkan en yeni tartışma konu başlıklarını keşfetmenizi sağlar.
twitter.com adresinde belirli bir gündem konumunu seçerek sizin için kişiselleştirilmeyen gündemleri görüntülemeyi seçebilirsiniz. Konum gündemleri, belirli bir coğrafi bölgede bulunan kullanıcılar arasındaki popüler konu başlıklarını tanımlar.” Sözcü
Hashtagler ile ilgili açıklama yapılan hesaptan, “Gündemler bir konunun toplamdaki rağbetine göre değil atılan Tweetlerin hızını ölçen bir algoritmaya göre belirlenir” denildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD ziyareti sırasında Twitter üzerinden AK Troller aracılığıyla hashtag kampanyası başlatılmış, Twitter ise hashtagi bir süre sonra kaldırmıştı…
Hashtag’in kaldırılmasının takipçi ve takip edilen sayıları aynı olan ve etikete anlamsız aynı mesajları paylaşan robot hesaplar neden olduğu ortaya çıktı.
Konuyla ilgili yapılan açıklamanın bir kısmı şu şekilde:
“Gündemler bir algoritmayla belirlenir ve varsayılan olarak, takip ettiğiniz kişilere ve bulunduğunuz konuma göre sizin için kişiselleştirilir. Bu algoritma, bir süredir veya günlük olarak popüler olan değil, o anda popüler olan konu başlıklarını belirleyerek Twitter’da ilginizi en çok çekebilecek, ortaya çıkan en yeni tartışma konu başlıklarını keşfetmenizi sağlar.
twitter.com adresinde belirli bir gündem konumunu seçerek sizin için kişiselleştirilmeyen gündemleri görüntülemeyi seçebilirsiniz. Konum gündemleri, belirli bir coğrafi bölgede bulunan kullanıcılar arasındaki popüler konu başlıklarını tanımlar.” Sözcü
30 Mart 2016 Çarşamba
Turizm Bakanı: 1 milyon Ukraynalı bekleniyor
Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal, Türkiye’nin bu sene Ukrayna'dan bir milyon turist beklediğini söyledi.
Bakan Ünal Ukrayna temasları çerçevesinde başkent Kiev’de 22. Ukrayna Uluslararası Turizm ve Seyahat Fuarı’nda (UITT 2016) Türkiye standını ziyaret etti.
Burada konuşan Ünal, Ukrayna ile Türkiye arasında son dönemde gelişen ilişkilerin turizmde, sosyal ve kültürel alanlarda zirveye ulaştığını belirterek “Ukrayna, bizim için sadece bir komşu ülke değil, yüksek düzeyli stratejik işbirliği yaptığımız bir ülkedir.” dedi.
2016'nın Ukrayna ile ilişkilerde farklı ve yoğun bir yıl olacağını vurgulayan Ünal, iki ülke arasında havayolu taşımacılığının oldukça gelişmiş durumda olduğuna işaret etti.
Bugün itibariyle THY’nin Ukrayna’da 7. nokta olarak İvano-Frankivsk şehrine uçuş başlattığını kaydeden Ünal, “Bu 7. noktanın bizim için özel bir önemi var. Bu sene Osmanlı askerinin Galiçya’ya gelişinin 100. yılını anacağız. Galiçya ve İvano-Frankivsk bizim 10 bin kadar şehidimizin bulunduğu, şehitliklerimizin bulunduğu bir bölge. Bu anlamda şehitlerimiz Ukrayna halkına emanettir.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin turizm alanında Ukrayna’da oldukça güçlü bir konuma sahip olduğunu vurgulayan Ünal, “İki ülke arasındaki turizm ilişkileri son yıllarda hız kazanmıştır. Bunun temelinde, Ukrayna halkının Türkiye sevgisinin olduğunu da belirtmek gerek.” şeklinde konuştu.
Ukrayna’daki ekonomik krize rağmen, geçen yıl Türkiye’ye gelen ziyaretçi sayısında artış olduğuna dikkati çeken Ünal, 2015'te Ukraynalı turist sayısının 700 bin olduğunu hatırlatarak, "Bizim bu seneki hedefimiz Ukrayna’dan bir milyon turistin Türkiye’ye gelmesini sağlamaktır." dedi.
Bakan Ünal Ukrayna temasları çerçevesinde başkent Kiev’de 22. Ukrayna Uluslararası Turizm ve Seyahat Fuarı’nda (UITT 2016) Türkiye standını ziyaret etti.
Burada konuşan Ünal, Ukrayna ile Türkiye arasında son dönemde gelişen ilişkilerin turizmde, sosyal ve kültürel alanlarda zirveye ulaştığını belirterek “Ukrayna, bizim için sadece bir komşu ülke değil, yüksek düzeyli stratejik işbirliği yaptığımız bir ülkedir.” dedi.
2016'nın Ukrayna ile ilişkilerde farklı ve yoğun bir yıl olacağını vurgulayan Ünal, iki ülke arasında havayolu taşımacılığının oldukça gelişmiş durumda olduğuna işaret etti.
Bugün itibariyle THY’nin Ukrayna’da 7. nokta olarak İvano-Frankivsk şehrine uçuş başlattığını kaydeden Ünal, “Bu 7. noktanın bizim için özel bir önemi var. Bu sene Osmanlı askerinin Galiçya’ya gelişinin 100. yılını anacağız. Galiçya ve İvano-Frankivsk bizim 10 bin kadar şehidimizin bulunduğu, şehitliklerimizin bulunduğu bir bölge. Bu anlamda şehitlerimiz Ukrayna halkına emanettir.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin turizm alanında Ukrayna’da oldukça güçlü bir konuma sahip olduğunu vurgulayan Ünal, “İki ülke arasındaki turizm ilişkileri son yıllarda hız kazanmıştır. Bunun temelinde, Ukrayna halkının Türkiye sevgisinin olduğunu da belirtmek gerek.” şeklinde konuştu.
Ukrayna’daki ekonomik krize rağmen, geçen yıl Türkiye’ye gelen ziyaretçi sayısında artış olduğuna dikkati çeken Ünal, 2015'te Ukraynalı turist sayısının 700 bin olduğunu hatırlatarak, "Bizim bu seneki hedefimiz Ukrayna’dan bir milyon turistin Türkiye’ye gelmesini sağlamaktır." dedi.
tecavüz sanığına ''iyi hal'' indirimi
16 yaşındaki bir kızı kaçırarak demir sopa ile dövdüğü ve cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla 24 yıl hapis istemiyle yargılanan sanığın ''iyi hal'' nedeniyle 6 ay 7 güne indirilen cezası, bir daha suç işlemeyeceğine kanaat getirilerek ertelendi.
İki yıl önce polise başvuran 58 yaşındaki E.Ö. isimli kadın, N.B.'nin (16) evi terk edip, arkadaşı S.A.'nın (22) yanına gittiğini ve en son kendisini arayıp ''Anne beni kurtar'' dediğini söyledi.
Bunun üzerine operasyon yapan polis N.B.'yi tutulduğu evde, kapısı kilitli bir odada bulurken, şüpheli S.A. gözaltına alındı. Tutuklanan S.A. hakkında Diyarbakır 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davada 'nitelikli cinsel istismar' ve 'kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçlamalarıyla 9 yıldan 24 yıla kadar hapis cezası istedi. Savcı, mağdurun uğradığı cinsel saldırı sonucu ruh sağlığının bozulduğunu belirtti.
Bir ay sonra tahliye edilip tutuksuz yargılanan sanık S.A. savunmasında, "N.B.'yi arayıp birlikte kaçmayı teklif ettim. Kendisi de kabul etti. Zorla bir şey olmadı. Bir gün sonra annesi babamla konuşmuş. Ailesi 50 bin lira başlık parası istemiş. Babam 15 bin lira teklif etmiş. Kendi rızasıyla cinsel ilişkiye girdik. Kesinlikle zor kullanıp, darp etmedim" dedi.
"SÜREKLİ OKULUMA GELİP...''
Mağdur N.B. ise sanık S.A. ile internette tanıştığını belirterek, "Sürekli okuluma gelip takip ediyordu. Olay günü önemli şeyler konuşacağını söyleyince taksiye bindim. Beni eve götürdü. Her seferinde zorla ilişkiye girdi" ifadesini kullandı.
Sanık S.A.'nın telefonu ile fırsat buldukça annesini aradığını, yakalandığında ise dayak yediğini belirten N.B., "Polis gelince ağabeyi beni sakladı ve evde kimse olmadığını söyledi. Polis arama yapınca beni buldu. Rızamla ilişkiye girmedim. İlişkiye girmeyi kabul etmeyince beni demir sopa ile döverek zorla birlikte oldu" diye konuştu.
Mağdurun annesi E.Ö. ise, "Kızım beni arayarak 'Bunlar beni satacak. Beni kurtar' dedi. Evlerinin kapısına kadar gittim. Kızımı benden sakladılar. Kızım döndükten sonra sanığın kendisine işkence ettiğini söyledi" diye ifade verdi.
SAVCI: RIZASI VAR
Esas hakkındaki görüşünü açıklayan savcı, 15 yaşından büyük mağdurun olayda rızası olduğunu belirterek, sanığın 'Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçundan beraatını istedi. Sanığın 'Çocuğun nitelikli cinsel istismarı' suçundan yargılandığını belirten savcı, mağdurun rızası bulunduğunu, şikayetinin de devam ettiğini kaydetti.
Suçun 'Reşit olmayanla cinsel ilişki' kapsamında kaldığını belirten savcı, S.A.'nın 6 aydan 2 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istedi.
Kararı açıklayan mahkeme sanık S.A.'nın 'Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçundan beraatına hükmetti. Sanığı 'Çocuğun nitelikli cinsel istismarı' yerine 'Reşit olmayanla cinsel ilişki' suçundan 7 ay 15 gün hapis cezasına çarptıran mahkeme, duruşmadaki iyi hali nedeniyle cezayı 6 ay 7 güne indirdi, ardından yeniden suç işlemeyeceği kanaati ve suç nedeniyle herhangi bir maddi zarar oluşmadığı gerekçesiyle cezanın ertelenmesine hükmetti.
Mahkeme gerekçeli kararında, dosyaya sunulan fotoğraflara göre sanığın mağdureyi hukuka aykırı alıkoyduğuna dair delil elde edilmediğini belirtti. N.B.'nin ailesinin başından beri olaya dair bilgi ve rızası olduğunu belirten mahkeme, sanık ve mağdurun kendi özgür iradeleri ile cinsel ilişkiye girdiğini vurguladı. Eylemin mağdurun rızası dışında gerçekleştiğine dair delil bulunmadığı kaydedilen kararda, sanığın yeniden suç işlemeyeceği konusunda olumlu kanaate varıldığı ifade edildi.
AVUKATI TEMYİZ ETTİ
Mağdur N.B.'nin avukatı Gazal Bayram Koluman, mahkemenin kararını temyiz etti. Yargıtay'a başvurusunda sanığın kendisini İngilizce öğretmeni olarak tanıttığını belirten avukat Koluman dilekçesinde, "Mağdur evde üvey babası ile tartışınca evi terk edip, sanığı arıyor. Sanık mağduru kendi evine götürüyor ve bir ay alıkoyuyor. Anne günlerce kızına ulaşamıyor. Mağdur bulunduğu zaman vücudunda darp olduğu raporla tespit edildi. Bu rapor zorla alıkoyma delili iken mahkeme rızaya dayandırıp beraat verdi. 18 yaş altındaki her çocuğa yapılan eylemler cinsel istismar kapsamında değerlendirilmeli ve rıza kapsamına alınmamalıdır" dedi. ntvmsnc
İki yıl önce polise başvuran 58 yaşındaki E.Ö. isimli kadın, N.B.'nin (16) evi terk edip, arkadaşı S.A.'nın (22) yanına gittiğini ve en son kendisini arayıp ''Anne beni kurtar'' dediğini söyledi.
Bunun üzerine operasyon yapan polis N.B.'yi tutulduğu evde, kapısı kilitli bir odada bulurken, şüpheli S.A. gözaltına alındı. Tutuklanan S.A. hakkında Diyarbakır 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davada 'nitelikli cinsel istismar' ve 'kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçlamalarıyla 9 yıldan 24 yıla kadar hapis cezası istedi. Savcı, mağdurun uğradığı cinsel saldırı sonucu ruh sağlığının bozulduğunu belirtti.
Bir ay sonra tahliye edilip tutuksuz yargılanan sanık S.A. savunmasında, "N.B.'yi arayıp birlikte kaçmayı teklif ettim. Kendisi de kabul etti. Zorla bir şey olmadı. Bir gün sonra annesi babamla konuşmuş. Ailesi 50 bin lira başlık parası istemiş. Babam 15 bin lira teklif etmiş. Kendi rızasıyla cinsel ilişkiye girdik. Kesinlikle zor kullanıp, darp etmedim" dedi.
"SÜREKLİ OKULUMA GELİP...''
Mağdur N.B. ise sanık S.A. ile internette tanıştığını belirterek, "Sürekli okuluma gelip takip ediyordu. Olay günü önemli şeyler konuşacağını söyleyince taksiye bindim. Beni eve götürdü. Her seferinde zorla ilişkiye girdi" ifadesini kullandı.
Sanık S.A.'nın telefonu ile fırsat buldukça annesini aradığını, yakalandığında ise dayak yediğini belirten N.B., "Polis gelince ağabeyi beni sakladı ve evde kimse olmadığını söyledi. Polis arama yapınca beni buldu. Rızamla ilişkiye girmedim. İlişkiye girmeyi kabul etmeyince beni demir sopa ile döverek zorla birlikte oldu" diye konuştu.
Mağdurun annesi E.Ö. ise, "Kızım beni arayarak 'Bunlar beni satacak. Beni kurtar' dedi. Evlerinin kapısına kadar gittim. Kızımı benden sakladılar. Kızım döndükten sonra sanığın kendisine işkence ettiğini söyledi" diye ifade verdi.
SAVCI: RIZASI VAR
Esas hakkındaki görüşünü açıklayan savcı, 15 yaşından büyük mağdurun olayda rızası olduğunu belirterek, sanığın 'Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçundan beraatını istedi. Sanığın 'Çocuğun nitelikli cinsel istismarı' suçundan yargılandığını belirten savcı, mağdurun rızası bulunduğunu, şikayetinin de devam ettiğini kaydetti.
Suçun 'Reşit olmayanla cinsel ilişki' kapsamında kaldığını belirten savcı, S.A.'nın 6 aydan 2 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istedi.
Kararı açıklayan mahkeme sanık S.A.'nın 'Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçundan beraatına hükmetti. Sanığı 'Çocuğun nitelikli cinsel istismarı' yerine 'Reşit olmayanla cinsel ilişki' suçundan 7 ay 15 gün hapis cezasına çarptıran mahkeme, duruşmadaki iyi hali nedeniyle cezayı 6 ay 7 güne indirdi, ardından yeniden suç işlemeyeceği kanaati ve suç nedeniyle herhangi bir maddi zarar oluşmadığı gerekçesiyle cezanın ertelenmesine hükmetti.
Mahkeme gerekçeli kararında, dosyaya sunulan fotoğraflara göre sanığın mağdureyi hukuka aykırı alıkoyduğuna dair delil elde edilmediğini belirtti. N.B.'nin ailesinin başından beri olaya dair bilgi ve rızası olduğunu belirten mahkeme, sanık ve mağdurun kendi özgür iradeleri ile cinsel ilişkiye girdiğini vurguladı. Eylemin mağdurun rızası dışında gerçekleştiğine dair delil bulunmadığı kaydedilen kararda, sanığın yeniden suç işlemeyeceği konusunda olumlu kanaate varıldığı ifade edildi.
AVUKATI TEMYİZ ETTİ
Mağdur N.B.'nin avukatı Gazal Bayram Koluman, mahkemenin kararını temyiz etti. Yargıtay'a başvurusunda sanığın kendisini İngilizce öğretmeni olarak tanıttığını belirten avukat Koluman dilekçesinde, "Mağdur evde üvey babası ile tartışınca evi terk edip, sanığı arıyor. Sanık mağduru kendi evine götürüyor ve bir ay alıkoyuyor. Anne günlerce kızına ulaşamıyor. Mağdur bulunduğu zaman vücudunda darp olduğu raporla tespit edildi. Bu rapor zorla alıkoyma delili iken mahkeme rızaya dayandırıp beraat verdi. 18 yaş altındaki her çocuğa yapılan eylemler cinsel istismar kapsamında değerlendirilmeli ve rıza kapsamına alınmamalıdır" dedi. ntvmsnc
Etiketler:
Diyarbakır,
haber,
kadın,
taciz,
tecavüz
Yürürken telefon kullananlara ABD'de ceza geliyor
ABD'nin New Jersey, eyaletinde yürürken akıllı telefon kullanmaya yasak geliyor.
ABD'nin New Jersey eyaleti kısa süre içinde yürürken akıllı cihaz kullanmayı yasaklamaya hazırlanıyor.
Söz konusu tasarının kabul edilmesi durumunda yürürken akılı cihazları ile mesaj atan, müzik dinleyen veya başka amaçlar için kullanan kişilere 50 dolara kadar (yaklaşık 150 TL) para cezası verilecek. Yasa yürürlüğe girerse bu kanunu çiğneyen kişilere 15 gün hapis cezasının da yolu açılacak. Akıllı telefonlar ile ilgili yasaklardan en dikkat çekeni ise kuşkusuz selfie ile alakalı.
Ortalama 1 milyon selfie'nin çekildiğini günümüzde sembolleşen yapıları önünde selfie çekenlerin önüne geçmek için harekete geçen AB, caydırıcı önlemler almaya hazırlanıyor.
Ntv'nin haberine göre kabul görmesi halinde bu yıl içinde yürürlüğe girecek olan yasaklar kapsamında bu tarz fotoğrafların ticari amaçla çekilmesi para ve hatta hapis cezasıyla ise sonuçlanabilecek.
ABD'nin New Jersey eyaleti kısa süre içinde yürürken akıllı cihaz kullanmayı yasaklamaya hazırlanıyor.
Söz konusu tasarının kabul edilmesi durumunda yürürken akılı cihazları ile mesaj atan, müzik dinleyen veya başka amaçlar için kullanan kişilere 50 dolara kadar (yaklaşık 150 TL) para cezası verilecek. Yasa yürürlüğe girerse bu kanunu çiğneyen kişilere 15 gün hapis cezasının da yolu açılacak. Akıllı telefonlar ile ilgili yasaklardan en dikkat çekeni ise kuşkusuz selfie ile alakalı.
Ortalama 1 milyon selfie'nin çekildiğini günümüzde sembolleşen yapıları önünde selfie çekenlerin önüne geçmek için harekete geçen AB, caydırıcı önlemler almaya hazırlanıyor.
Ntv'nin haberine göre kabul görmesi halinde bu yıl içinde yürürlüğe girecek olan yasaklar kapsamında bu tarz fotoğrafların ticari amaçla çekilmesi para ve hatta hapis cezasıyla ise sonuçlanabilecek.
Para karşılığında öğretmen ataması!
Adana'da para karşılığında öğretmen ataması yapan şebeke çökertildi. Usülsüz ataması yapılan 22 öğretmen de meslekten ihraç edildi.
Adana’da para karşılığında öğretmen ataması yaptığı belirlenen bir çete düzenlenen operasyonla çökertildi. Çete lideri beden eğitimi öğretmeninin de aralarında bulunduğu 17 kişi gözaltına alınırken, bu kişilerin atamasını yaptığı 22 öğretmen de meslekten ihraç edildi.
Adana polisi, geçtiğimiz ocak ayında para karşılığında KPSS’den yeterli puan alamayan öğretmen adaylarının atamasını yapan bir çeteyi takibe aldı. Teknik ve fiziki takip sonucu elde edilen bilgiler doğrultusunda çetenin 35 ile 50 bin lira para karşılığında resmi olarak atamasını yaptırdığı 22 öğretmen saptandı. Bu öğretmenler Adana’ya getirilip sorguya alındılar. Öğretmenler, atamalarını para karşılığında Adana Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü’nde beden eğitim öğretmeni olan Zeki K.’nın yaptırdığını itiraf etti. Özel sürücü kursu da olan Zeki A.’nın da aralarında olduğu olayla ilgili 17 kişi gözaltına alındı. Bu kişilerin para karşılığında KPSS’den düşük puan aldıkları için ataması yapılamayan öğretmen adaylarının bilgilerini alıp, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sistemine girerek atamalarını yaptığı ortaya çıktı.
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından acil olarak meslekten ihraç edilen 22 öğretmen sorgularının ardından serbest bırakılırken Zeki K. ile 16 kişinin sorgusu sürüyor. DHA
Adana’da para karşılığında öğretmen ataması yaptığı belirlenen bir çete düzenlenen operasyonla çökertildi. Çete lideri beden eğitimi öğretmeninin de aralarında bulunduğu 17 kişi gözaltına alınırken, bu kişilerin atamasını yaptığı 22 öğretmen de meslekten ihraç edildi.
Adana polisi, geçtiğimiz ocak ayında para karşılığında KPSS’den yeterli puan alamayan öğretmen adaylarının atamasını yapan bir çeteyi takibe aldı. Teknik ve fiziki takip sonucu elde edilen bilgiler doğrultusunda çetenin 35 ile 50 bin lira para karşılığında resmi olarak atamasını yaptırdığı 22 öğretmen saptandı. Bu öğretmenler Adana’ya getirilip sorguya alındılar. Öğretmenler, atamalarını para karşılığında Adana Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü’nde beden eğitim öğretmeni olan Zeki K.’nın yaptırdığını itiraf etti. Özel sürücü kursu da olan Zeki A.’nın da aralarında olduğu olayla ilgili 17 kişi gözaltına alındı. Bu kişilerin para karşılığında KPSS’den düşük puan aldıkları için ataması yapılamayan öğretmen adaylarının bilgilerini alıp, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sistemine girerek atamalarını yaptığı ortaya çıktı.
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından acil olarak meslekten ihraç edilen 22 öğretmen sorgularının ardından serbest bırakılırken Zeki K. ile 16 kişinin sorgusu sürüyor. DHA
Beratcan cinayetinin ayrıntıları ortaya çıkıyor!
İstanbul Kartal’da kaybolduktan 15 gün sonra ormanlık alanda cansız bedeni bulunan 10 yaşındaki ilkokul öğrencisi Beratcan Karakütük’ün öldürülmesiyle ilgili soruşturmada serbest bırakılan anne Türkan K.'nin oturduğu ev taşlandı. Polis koruması altında evden çıkarılan Türkan K. koruma isteyince, saat 02.00’de sığınma evine yerleştirildi.
Katil zanlısı Ersin K. yakalandıktan sonra, kendisini azmettirdiğini iddia edince Beratcan’ın annesi Türkan K. gözaltına alınmıştı. Adliyeye sevk edilen anne, Nöbetçi 2. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından “yeterli delil olmadığı” gerekçesiyle serbest bırakılmıştı. Anneye “Kendini savunamayacak çocuğunu tasarlayarak öldürmeye azmettirme” suçlaması yöneltilmişti.
‘BERATCAN BİZİ BİRLİKTE GÖRDÜ’
Ersin Kaşıkçı kendini savunurken kan dondurucu ifadelerinde şunları söyledi: “Türkan beni Beratcan’a Ersin ağabey olarak tanıtmıştı. Ben Beratcan ile 3-4 yıl önce tanışmıştım. Soruşturma savcısı da dün Türkan K.’nın serbest bırakılmasına itiraz etti. Anadolu 2. Sulh Ceza Hâkimliği’nin kararında direnmesi durumunda itiraz dilekçesinin 3. Sulh Ceza Hâkimliğine gönderileceği belirtildi. Sonra eve gelince de beni tanıdı güven duydu. Yaklaşık 2 hafta önce Türkan ile ıssız bir yerde benim servis şoförlüğü yaptığım şirketin aracında birlikte olurken Beratcan bizi gördü. Türkan ‘Bu çocuk bizi gördü. Bu şekilde devam edersek başımıza iş açacak. Buna bir çare bulmamız gerekir’ dedi.
‘NE YAP NE ET KURTUL DEDİ’
Öldürme olayından iki hafta önce bana ‘Ne yap et Beratcan’dan kurtul. Bunu bir şekilde hallet’ dedi. Ben nasıl yapacağım diye sorduğumda ‘Ne yaparsan yap gerekirse öldür’ dedi. Ben kendisine böyle bir şey yapamam dedim. ‘Sen yapmazsan ben evdekilere bir şey yaparım senden bilirler’ diye tehditte bulundu. Bunun üzerine ben de kabul ettim. Suçu işlediğimi kabul ediyorum. Türkan Beratcan’ı öldür diye beni azmettirdi.”
KORUMA TALEP ETTİ
Türkan K., serbest kaldıktan sonra Kartal’daki evine döndü. Ancak aynı gece saat 23.00 sıralarında bazı mahalle sakinleri Karakütük Ailesi’nin evini taşladı.
Polis koruması altında evden çıkarılan Türkan K. koruma isteyince, saat 02.00’de sığınma evine yerleştirildi. Habertürk
Katil zanlısı Ersin K. yakalandıktan sonra, kendisini azmettirdiğini iddia edince Beratcan’ın annesi Türkan K. gözaltına alınmıştı. Adliyeye sevk edilen anne, Nöbetçi 2. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından “yeterli delil olmadığı” gerekçesiyle serbest bırakılmıştı. Anneye “Kendini savunamayacak çocuğunu tasarlayarak öldürmeye azmettirme” suçlaması yöneltilmişti.
‘BERATCAN BİZİ BİRLİKTE GÖRDÜ’
Ersin Kaşıkçı kendini savunurken kan dondurucu ifadelerinde şunları söyledi: “Türkan beni Beratcan’a Ersin ağabey olarak tanıtmıştı. Ben Beratcan ile 3-4 yıl önce tanışmıştım. Soruşturma savcısı da dün Türkan K.’nın serbest bırakılmasına itiraz etti. Anadolu 2. Sulh Ceza Hâkimliği’nin kararında direnmesi durumunda itiraz dilekçesinin 3. Sulh Ceza Hâkimliğine gönderileceği belirtildi. Sonra eve gelince de beni tanıdı güven duydu. Yaklaşık 2 hafta önce Türkan ile ıssız bir yerde benim servis şoförlüğü yaptığım şirketin aracında birlikte olurken Beratcan bizi gördü. Türkan ‘Bu çocuk bizi gördü. Bu şekilde devam edersek başımıza iş açacak. Buna bir çare bulmamız gerekir’ dedi.
‘NE YAP NE ET KURTUL DEDİ’
Öldürme olayından iki hafta önce bana ‘Ne yap et Beratcan’dan kurtul. Bunu bir şekilde hallet’ dedi. Ben nasıl yapacağım diye sorduğumda ‘Ne yaparsan yap gerekirse öldür’ dedi. Ben kendisine böyle bir şey yapamam dedim. ‘Sen yapmazsan ben evdekilere bir şey yaparım senden bilirler’ diye tehditte bulundu. Bunun üzerine ben de kabul ettim. Suçu işlediğimi kabul ediyorum. Türkan Beratcan’ı öldür diye beni azmettirdi.”
KORUMA TALEP ETTİ
Türkan K., serbest kaldıktan sonra Kartal’daki evine döndü. Ancak aynı gece saat 23.00 sıralarında bazı mahalle sakinleri Karakütük Ailesi’nin evini taşladı.
Polis koruması altında evden çıkarılan Türkan K. koruma isteyince, saat 02.00’de sığınma evine yerleştirildi. Habertürk
Emlakta balon mu var? İşte fiyatların artmasının sırrı
Emlak fiyatlarındaki artış herkesi korkutuyor. Konut sektöründe balon olup olmadığı tartışılıyor. Peki fiyatlardaki bu artışın sırrı ne?
Habertürk ekonomi yazarı Abdurrahman Yıldırım, konut piyasasında balon olup olmadığını ve fiyatlardaki artışın nedenini yazdı.
İşte Yıldırım'ın piyasa analizi:
Türkiye’de konut fiyatları yeni yılla birlikte hız kesti. Ocak ayında Türkiye Konut Fiyat Endeksi sadece yüzde 0.52 arttı. Artış son bir yılın en düşüğü. Yıllık artış da aralık ayında yüzde 18.41 iken ocak ayında yüzde 17.50’ye indi.
Yeni konut fiyatları ise ocak ayında yüzde 0.68 geriledi. Bu da geçen yılın ocak ayından beri görülen ikinci fiyat düşüşü. Fiyatlar ocaktaki düşüşle son bir yılda yüzde 15.21’e indi.
2010 yılı başından beri hesaplanıp yayımlanan Konut Fiyat Endeksi’nde Merkez Bankası yeni bir ekleme daha yaptı. O da konut fiyatlarının saf (hedonik) artışını yayınlaması. Nihai veya toplam konut fiyat artışını zaten yayımlıyordu. Saf konut fiyatı ile nihai fiyat arasındaki fark da konutun kalitesinden kaynaklanan artış oluyor. Dolayısıyla Merkez Bankası bu veriyi de ilk kez yayımladı. Biz de 26 istatistiki bölgede son 5 yılın konut fiyat artışı ile hedonik (saf) fiyat artışını karşılaştırdık. Merkez Bankası’nın önceki hafta açıkladığı gibi, konut fiyatlarındaki nominal artışın yaklaşık dörtte biri, reel artışın yaklaşık yarısı kalite artışından kaynaklanıyor. Bu durum konut piyasasında balon var mı yok mu tartışmalarına da yeni bir boyut veya değerlendirme getiriyor. En azından balon hesabı yapılırken dörtte bir oranında indirim de yapılabilir.
Bu durumda konut fiyatlarında balonun da bir tanımını yapmak gerekiyor. Nobel ödüllü Prof. Robert Schiller’in tanımına göre, son 5 yılda fiyatı reel yüzde 100’den fazla artış balon oluşturabilir.
- Son verilere göre Ocak 2011-Ocak 2016 arasındaki 5 yılda TÜFE artışı yüzde 50.3, Türkiye Konut Fiyat Endeksi’ndeki artış da yüzde 98.0 oldu. Buna göre reel artış yüzde 31.7 ile balon bölgesinden oldukça uzakta.
- Yeni açıklanmaya başlanan Hedonik (saf) Konut Fiyat Endeksi 103.72’den 176.83’e çıktı ve son 5 yılda yüzde 70.5 arttı. Yüzde 50.3’lük TÜFE’den arındırdığımızda hedonik fiyatlardaki reel artış yüzde 13.4’te kalıyor.
- İstanbul’daki konut fiyatları son 5 yılda yüzde 141.6 arttı. Enflasyondan arındırılmış artışı yüzde 60.7’yi buluyor. Bu haliyle balonlaşma yönünde yarı yol geçilmiş. Ancak hedonik saf fiyatlar yüzde 118.9 arttı ve bunun reel artışı da yüzde 45.6’da kalıyor. Hedonik açıdan bakıldığında henüz yarı yol yarılanmamış bile. Arada böyle bir fark oluşuyor.
FİYAT BALONU HENÜZ YOK, ASIL SORUN FİNANSMANDA
- Konut fiyat artışında yüzde 114.7 ile Gaziantep, İstanbul’dan sonra ikinci sırada yer alıyor. Bunun reel artışı yüzde 42.8 oluyor. Hedonik fiyatlara göre 5 yıllık artış yüzde 93.8’de kalıyor. Bunun artışı da reel yüzde 28.9’da kalıyor.
- Hedonik Endeks ile Merkez Bankası konut fiyat artışlarına iyi bir ince ayar çekti. Bu hesaba göre Türkiye çapında konut fiyatlarında son 5 yılda yaşanan reel artış yüzde 13.4. Kalite artışını dikkate almayan nihai ve gerçekleşen fiyatlar ise yüzde 31.7’lik artış kaydetti. Yani toplam artışın yaklaşık yarısı kalite artışından kaynaklanmış.
- Toplam ve hedonik (saf) fiyat artışı karşılaştırmaları daha çok Anadolu’nun gelişmemiş illerinde önemli farklar ortaya koyuyor. Mesela Van’da konut fiyatlarının son 5 yılda saf artışı yüzde 40.5 olurken, kaliteden kaynaklı artışla bu nihai olarak yüzde 68.2’ye çıkmış. Sonuçta kalite artışının saf fiyat artışına oranı da yüzde 68.4 olmuş. En yüksek kalite artışının Van’da ortaya çıkması deprem nedeniyle yeni konut yapımından kaynaklı olabilir.
- Kalite artışının yol açtığı fiyat artışının en çok olduğu ikinci il Muğla. Muğla tatil beldesi ve konut kalitesinde artış olasılığı yüksek.
- Nihai fiyat artışları bize diyor ki, konutta fiyat balonu sorunu henüz yok. Asıl sorun yapılan konutların satılamamasında yani talebin azlığında. Açıkçası alım iştahı da yüksek ama finansman imkânları kısıtlı.
Habertürk ekonomi yazarı Abdurrahman Yıldırım, konut piyasasında balon olup olmadığını ve fiyatlardaki artışın nedenini yazdı.
İşte Yıldırım'ın piyasa analizi:
Türkiye’de konut fiyatları yeni yılla birlikte hız kesti. Ocak ayında Türkiye Konut Fiyat Endeksi sadece yüzde 0.52 arttı. Artış son bir yılın en düşüğü. Yıllık artış da aralık ayında yüzde 18.41 iken ocak ayında yüzde 17.50’ye indi.
Yeni konut fiyatları ise ocak ayında yüzde 0.68 geriledi. Bu da geçen yılın ocak ayından beri görülen ikinci fiyat düşüşü. Fiyatlar ocaktaki düşüşle son bir yılda yüzde 15.21’e indi.
2010 yılı başından beri hesaplanıp yayımlanan Konut Fiyat Endeksi’nde Merkez Bankası yeni bir ekleme daha yaptı. O da konut fiyatlarının saf (hedonik) artışını yayınlaması. Nihai veya toplam konut fiyat artışını zaten yayımlıyordu. Saf konut fiyatı ile nihai fiyat arasındaki fark da konutun kalitesinden kaynaklanan artış oluyor. Dolayısıyla Merkez Bankası bu veriyi de ilk kez yayımladı. Biz de 26 istatistiki bölgede son 5 yılın konut fiyat artışı ile hedonik (saf) fiyat artışını karşılaştırdık. Merkez Bankası’nın önceki hafta açıkladığı gibi, konut fiyatlarındaki nominal artışın yaklaşık dörtte biri, reel artışın yaklaşık yarısı kalite artışından kaynaklanıyor. Bu durum konut piyasasında balon var mı yok mu tartışmalarına da yeni bir boyut veya değerlendirme getiriyor. En azından balon hesabı yapılırken dörtte bir oranında indirim de yapılabilir.
Bu durumda konut fiyatlarında balonun da bir tanımını yapmak gerekiyor. Nobel ödüllü Prof. Robert Schiller’in tanımına göre, son 5 yılda fiyatı reel yüzde 100’den fazla artış balon oluşturabilir.
- Son verilere göre Ocak 2011-Ocak 2016 arasındaki 5 yılda TÜFE artışı yüzde 50.3, Türkiye Konut Fiyat Endeksi’ndeki artış da yüzde 98.0 oldu. Buna göre reel artış yüzde 31.7 ile balon bölgesinden oldukça uzakta.
- Yeni açıklanmaya başlanan Hedonik (saf) Konut Fiyat Endeksi 103.72’den 176.83’e çıktı ve son 5 yılda yüzde 70.5 arttı. Yüzde 50.3’lük TÜFE’den arındırdığımızda hedonik fiyatlardaki reel artış yüzde 13.4’te kalıyor.
- İstanbul’daki konut fiyatları son 5 yılda yüzde 141.6 arttı. Enflasyondan arındırılmış artışı yüzde 60.7’yi buluyor. Bu haliyle balonlaşma yönünde yarı yol geçilmiş. Ancak hedonik saf fiyatlar yüzde 118.9 arttı ve bunun reel artışı da yüzde 45.6’da kalıyor. Hedonik açıdan bakıldığında henüz yarı yol yarılanmamış bile. Arada böyle bir fark oluşuyor.
FİYAT BALONU HENÜZ YOK, ASIL SORUN FİNANSMANDA
- Konut fiyat artışında yüzde 114.7 ile Gaziantep, İstanbul’dan sonra ikinci sırada yer alıyor. Bunun reel artışı yüzde 42.8 oluyor. Hedonik fiyatlara göre 5 yıllık artış yüzde 93.8’de kalıyor. Bunun artışı da reel yüzde 28.9’da kalıyor.
- Hedonik Endeks ile Merkez Bankası konut fiyat artışlarına iyi bir ince ayar çekti. Bu hesaba göre Türkiye çapında konut fiyatlarında son 5 yılda yaşanan reel artış yüzde 13.4. Kalite artışını dikkate almayan nihai ve gerçekleşen fiyatlar ise yüzde 31.7’lik artış kaydetti. Yani toplam artışın yaklaşık yarısı kalite artışından kaynaklanmış.
- Toplam ve hedonik (saf) fiyat artışı karşılaştırmaları daha çok Anadolu’nun gelişmemiş illerinde önemli farklar ortaya koyuyor. Mesela Van’da konut fiyatlarının son 5 yılda saf artışı yüzde 40.5 olurken, kaliteden kaynaklı artışla bu nihai olarak yüzde 68.2’ye çıkmış. Sonuçta kalite artışının saf fiyat artışına oranı da yüzde 68.4 olmuş. En yüksek kalite artışının Van’da ortaya çıkması deprem nedeniyle yeni konut yapımından kaynaklı olabilir.
- Kalite artışının yol açtığı fiyat artışının en çok olduğu ikinci il Muğla. Muğla tatil beldesi ve konut kalitesinde artış olasılığı yüksek.
- Nihai fiyat artışları bize diyor ki, konutta fiyat balonu sorunu henüz yok. Asıl sorun yapılan konutların satılamamasında yani talebin azlığında. Açıkçası alım iştahı da yüksek ama finansman imkânları kısıtlı.
72 bin göçmen Dikili’ye gelecek
Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, AB ile yapılan anlaşma gereği 20 Mart’tan sonra Avrupa’ya geçen sığınmacıların iade edilmesi için ‘Geri Kabul Merkezi’ oluşturulmak üzere İzmir’in Dikili İlçesi Kaymakamlığı’ndan yer gösterilmesini istedi. Merkezle ilgili kaymakamlık ve belediye görüş ayrılığı yaşıyor. Dikili halkı binlerce sığınmacının geleciği şüphesiyle endişeli. Dikili Kaymakamı Mustafa Nazmi Sezgin ise iddia edildiği gibi mülteci kampı yapılmayacağını, göçmenlerin kesinlikle barınmayacağını belirtti.
10 gün çalışma yapan kaymakamlık, Hazine’ye ait ve okul arazisi olarak kayıtlı olan ikisi Dikili çıkışında, biri de Çanakkale yolunda olmak üzere üç arazi gösterdi.
Arazileri inceleyen Göç İdaresi yetkilileri, Dikili çıkışındaki iki arazinin küçük olduğunu belirleyerek Çanakkale yolundaki 20 dönümlük arazinin uygun olduğuna karar verdi. İzmir’e 110, Dikili’ye 8 kilometre uzaklıkta olan Ovacık mevkiindeki arazi, karayoluna ve elektrik direklerine yakınlığı nedeniyle merkez için en uygun yer olarak seçildi. Belirlenen alanda 10 gün içinde çalışmaların başlayacağı öğrenildi.
ÖNCE MİDİLLİ SONRA DİKİLİ
Habertürk'ten Mehmet İnmez'in haberine göre Türkiye’ye iade edilecek 72 bin göçmen ilk önce Midilli’deki kamplara yerleştirilecek. Anlaşma gereği 4 Nisan’dan sonra Midilli’den gemilerle Dikili Limanı’na getirilecek olan göçmenler ‘Geri Kabul Merkezi’ne götürülecek. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü ekipleri göçmenlerin parmak izlerini alıp kimlik bilgilerini kaydedecek. Geçici oturma izni verilecek göçmenler 24 saat içinde başka kamplara gönderilecek. İsteyenler kayıt işleminden sonra kamp yerine yakınlarının yanında veya kendi tutacakları evlerde kalabilecek.
KAMP TARTIŞMA YARATTI
Merkezle ilgili kaymakamlık ile belediye başkanlığı görüş ayrılığı yaşarken, Dikili halkı da binlerce sığınmacının geleceği şüphesiyle böyle bir merkezin kurulmasına tepki gösteriyor.
Geri Kabul Merkezi’nin kalıcı bir kamp mı bir irtibat bürosu olarak mı hizmet vereceği konusunda endişeleri olduğunu belirten Dikili Belediye Başkanı Mustafa Tosun, şunları söyledi: “Küçük bir yer yapılacağı söylense de duyumlarımıza göre Dikili’de 600 dönüme yakın bir yer belirlenmiş. Bu alan göçmen kamplarının 2-3 katı ve 20-25 bin göçmen barındırılır. Biz buranın merkez değil, mülteci kampı olacağını düşünüyoruz. Kayıtları yapılan insanlar nereye gidecek? Ege’de kamp yok. Dikili 20-25 bin göçmeni kaldırmaz.Altyapısı ve güvenlik anlamında büyük sıkıntı olur. Umarız bu bölgeye kurma kararlarından vazgeçerler. Kamp için seçilen yerin Dikili olması doğru değil.”
‘DİKİLİ HALKI RAHAT OLSUN’
Dikili Kaymakamı Mustafa Nazmi Sezgin ise iddia edildiği gibi mülteci kampı yapılmayacağını, göçmenlerin kesinlikle barınmayacağını belirtti.
Anlaşma gereği Yunanistan’ın iade ettiği göçmenlerin kayıt işlemlerinin yapılacağını belirten Sezgin, “Dikili’de tespit ettiğimiz üç yerden birinde yapılacak merkez kesinlikle kamp olmayacak. Belirlenen alanda sadece görevliler bulunacak ve kayıt işlemleri için bekleyecek. Göçmenlerin burada kalması için ne yatak, ne yemekhane olacak. Otobüslerle getirilen göçmenler 24 saat içerisinde İzmir ve diğer merkezlere gönderilecek. Kamp kurulsa, güvenlik ve diğer hizmetleri sağlamamız imkânsız. Dikili halkı rahat olsun, kesinlikle kamp yapılmayacak” dedi.
10 gün çalışma yapan kaymakamlık, Hazine’ye ait ve okul arazisi olarak kayıtlı olan ikisi Dikili çıkışında, biri de Çanakkale yolunda olmak üzere üç arazi gösterdi.
Arazileri inceleyen Göç İdaresi yetkilileri, Dikili çıkışındaki iki arazinin küçük olduğunu belirleyerek Çanakkale yolundaki 20 dönümlük arazinin uygun olduğuna karar verdi. İzmir’e 110, Dikili’ye 8 kilometre uzaklıkta olan Ovacık mevkiindeki arazi, karayoluna ve elektrik direklerine yakınlığı nedeniyle merkez için en uygun yer olarak seçildi. Belirlenen alanda 10 gün içinde çalışmaların başlayacağı öğrenildi.
ÖNCE MİDİLLİ SONRA DİKİLİ
Habertürk'ten Mehmet İnmez'in haberine göre Türkiye’ye iade edilecek 72 bin göçmen ilk önce Midilli’deki kamplara yerleştirilecek. Anlaşma gereği 4 Nisan’dan sonra Midilli’den gemilerle Dikili Limanı’na getirilecek olan göçmenler ‘Geri Kabul Merkezi’ne götürülecek. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü ekipleri göçmenlerin parmak izlerini alıp kimlik bilgilerini kaydedecek. Geçici oturma izni verilecek göçmenler 24 saat içinde başka kamplara gönderilecek. İsteyenler kayıt işleminden sonra kamp yerine yakınlarının yanında veya kendi tutacakları evlerde kalabilecek.
KAMP TARTIŞMA YARATTI
Merkezle ilgili kaymakamlık ile belediye başkanlığı görüş ayrılığı yaşarken, Dikili halkı da binlerce sığınmacının geleceği şüphesiyle böyle bir merkezin kurulmasına tepki gösteriyor.
Geri Kabul Merkezi’nin kalıcı bir kamp mı bir irtibat bürosu olarak mı hizmet vereceği konusunda endişeleri olduğunu belirten Dikili Belediye Başkanı Mustafa Tosun, şunları söyledi: “Küçük bir yer yapılacağı söylense de duyumlarımıza göre Dikili’de 600 dönüme yakın bir yer belirlenmiş. Bu alan göçmen kamplarının 2-3 katı ve 20-25 bin göçmen barındırılır. Biz buranın merkez değil, mülteci kampı olacağını düşünüyoruz. Kayıtları yapılan insanlar nereye gidecek? Ege’de kamp yok. Dikili 20-25 bin göçmeni kaldırmaz.Altyapısı ve güvenlik anlamında büyük sıkıntı olur. Umarız bu bölgeye kurma kararlarından vazgeçerler. Kamp için seçilen yerin Dikili olması doğru değil.”
‘DİKİLİ HALKI RAHAT OLSUN’
Dikili Kaymakamı Mustafa Nazmi Sezgin ise iddia edildiği gibi mülteci kampı yapılmayacağını, göçmenlerin kesinlikle barınmayacağını belirtti.
Anlaşma gereği Yunanistan’ın iade ettiği göçmenlerin kayıt işlemlerinin yapılacağını belirten Sezgin, “Dikili’de tespit ettiğimiz üç yerden birinde yapılacak merkez kesinlikle kamp olmayacak. Belirlenen alanda sadece görevliler bulunacak ve kayıt işlemleri için bekleyecek. Göçmenlerin burada kalması için ne yatak, ne yemekhane olacak. Otobüslerle getirilen göçmenler 24 saat içerisinde İzmir ve diğer merkezlere gönderilecek. Kamp kurulsa, güvenlik ve diğer hizmetleri sağlamamız imkânsız. Dikili halkı rahat olsun, kesinlikle kamp yapılmayacak” dedi.
Rehabilitasyon Merkezi’ndeki çocuklardan ’kurtarın bizi’ çığlıkları
İzmit’te istismara uğrayan çocukların bulunduğu Rehabilitasyon Merkezi’nden bu sabah ’Kurtarın bizi’ çığlıkları yükselmesi, ortalığı karıştırdı.
Sosyal medyada ’taciz’ iddialarına neden olan olayın, bu sabah kurum için yapılan aramaya çocukların tepki göstermesinden kaynaklandığı ortaya çıktı. Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürü Bekir Yümnü yaptığı açıklamada, istismara uğrayan çocukların kaldığı Rehabilitasyon Merkezi’nin tabelasının bulunmadığını ve adresinin de belli olmasın diye verilmediğini söyledi.
'ARAMA YAPILIRKEN BAĞIRMIŞLAR'
Yümnü, "Burada istismara uğramış çocuklar bulunur. Önlem amaçlı kurum içi arama yapıldığı sırada çocuklar pencerelere çıkıp bağırmışlar. Olay bundan ibaret" dedi. Sözcü
Bakanlık 2 bin 954 personel alacak
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü'nde istihdam edilmek üzere 2 bin 954 sözleşmeli personel alınmasına ilişkin ilanın yayınlandığını bildirdi.
Toplam 2 bin 954 personelin alınacağı Adalet Bakanlığı'na 2 bin 454 infaz koruma memuru, 144 büro personeli, 95 sağlık personeli, 56 teknisyen, 155 şoför, 26 aşçı ve 24 kaloriferci alınacak.
Bu pozisyonlara yerleşebilmek için KPSS 2014 puanından en az 70 puan alma zorunluluğu bulunuyor. Başvurularda lisans mezunları için 2014 KPSSP3, önlisans mezunları için 2014 KPSSP93, ortaöğretim mezunları için 2014 KPSSP94 puanı esas alınmak kaydıyla Kamu Personeli Seçme Sınavı'ndan 70 ve daha yukarı puan almış olma şartı aranacak.
4 Nisan 2016 tarihinde başlayacak olan başvurular, 15 Nisan 2016 tarihinde sona erecek.
Ölen kayınvalidesinin hırsıza yazdığı notu Kuran içinde buldu
İzmir’de solunum yetmezliğinden 94 yaşında hayata gözlerini kapayan Aliye Türkan Tüzemen’in, hırsıza "Evladım kapıyı açık bırakma lütfen kapat" diye not bıraktığı ortaya çıktı.
İzmir’de yaşayan Aliye Türkan Tüzemen, solunum yetmezliği sonucu geçen 25 Mart günü tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Erzurumlu işadamı Yılmaz Kuşkay, kayınvalidesi Tüzemen’in oturduğu İzmir’in Hatay semtindeki İnönü Caddesi’nde bulunan Murat Apartmanı’ndaki evinde bulunan Kuran-ı Kerim’in içinde 10 yıl önce hırsıza not yazdığını gördü. Bir bankanın antetli kağıdına kırmızı kalemle ve büyük harflerle yazılan ’Eve hırsızlığa gelene not’ta, Tüzemen şöyle diyor:
"Eve hırsızlığa gelene not. Bak evladım yaşım 84. Ne takım var, ne tutkum. Evimi karıştırma. Şuraya koyuyorum şu parayı. İstersen al, helal olsun. Almazsan Allah razı olsun. Vakit kaybetme oğlum. Güle güle. Evladım kapıyı açık bırakma lütfen kapat. Ben varken de gel buyur. Beraber arayalım, ama sonunda sen mahcup olursun."
Kayınvalidesini Çeşme’deki Çakabey Mezarlığı’nda toprağa verdikten sonra Hatay’daki eve eşi Sevgi Kuşkay ile birlikte geldiklerini belirten Yılmaz Kuşkay, "Kayınvalidem 10 yıl önce Erzurum’a tatile gelirken bu notu yazıyor. Notu o zaman masanın üzerine, bir miktar para ile bırakıyor. Biz de cenazeden sonra Kuran-ı Kerim okumak için açtığımızda o notla karşılaştık. Hırsıza notu, görünce şaşırdım. Sosyal paylaşım sitesinde paylaştım. Çok büyük ilgi gördü" diye konuştu. DHA
İzmir’de yaşayan Aliye Türkan Tüzemen, solunum yetmezliği sonucu geçen 25 Mart günü tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Erzurumlu işadamı Yılmaz Kuşkay, kayınvalidesi Tüzemen’in oturduğu İzmir’in Hatay semtindeki İnönü Caddesi’nde bulunan Murat Apartmanı’ndaki evinde bulunan Kuran-ı Kerim’in içinde 10 yıl önce hırsıza not yazdığını gördü. Bir bankanın antetli kağıdına kırmızı kalemle ve büyük harflerle yazılan ’Eve hırsızlığa gelene not’ta, Tüzemen şöyle diyor:
"Eve hırsızlığa gelene not. Bak evladım yaşım 84. Ne takım var, ne tutkum. Evimi karıştırma. Şuraya koyuyorum şu parayı. İstersen al, helal olsun. Almazsan Allah razı olsun. Vakit kaybetme oğlum. Güle güle. Evladım kapıyı açık bırakma lütfen kapat. Ben varken de gel buyur. Beraber arayalım, ama sonunda sen mahcup olursun."
Kayınvalidesini Çeşme’deki Çakabey Mezarlığı’nda toprağa verdikten sonra Hatay’daki eve eşi Sevgi Kuşkay ile birlikte geldiklerini belirten Yılmaz Kuşkay, "Kayınvalidem 10 yıl önce Erzurum’a tatile gelirken bu notu yazıyor. Notu o zaman masanın üzerine, bir miktar para ile bırakıyor. Biz de cenazeden sonra Kuran-ı Kerim okumak için açtığımızda o notla karşılaştık. Hırsıza notu, görünce şaşırdım. Sosyal paylaşım sitesinde paylaştım. Çok büyük ilgi gördü" diye konuştu. DHA
29 Mart 2016 Salı
Yılmaz Özdil'in Sen Kimsin yazısı olay oldu
Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, bugünkü köşesinde kaleme aldığı "Sen kimsin" başlıklı yazısıyla sosyal medyada gündem oldu.
Yılmaz Özdil'in yazısı şöyle...
Asrın liderimiz, Kemal Kılıçdaroğlu’na sinirlendi, “çıkmış şimdi, ben burada olduğum sürece başkanlık sistemi gelemez diyor, sen kimsin!”
*
Asrın liderimiz “versin Bilal’i alsın iktidarı” diyen Devlet Bahçeli’ye öfkelendi, “evladı olmadığı için bu çirkin saygısızlığı yapıyor, eğer oğlum yolsuzluk yaptıysa, bunun hesabını yargı sorar, sen kimsin!”
*
Asrın liderimiz, Suriye politikasını eleştiren Selahattin Demirtaş’a hatırlattı, “gerek Özgür Suriye ordusunun, gerekse peşmergenin Kobani’ye girişine biz müsaade ettik, sen kimsin!”
*
Asrın liderimiz, başkanlık sevdasını eleştiren New York Times’a gazetecilik öğretti, “sen bir gazetesin haddini bileceksin, sen kimsin!”
*
Asrın liderimiz, Fethullah Gülen’e haddini bildirdi, “neymiş efendim, Pensilvanya’daki zat ne derse doğruymuş, kimmiş o yav!”
*
Asrın liderimiz, Tüsiad’ın ağzının payını verdi, “neymiş, muhatapları başbakanmış, cumhurbaşkanı değilmiş, sen beni muhatap görsen ne yazar görmesen ne yazar, sen kimsin!”
*
Asrın liderimiz, 23 Nisan çocuk bayramı vesilesiyle, makam koltuğunu ilkokul öğrencisine devretti. Gazeteciler, sembolik başbakan olan çocuğa, en başarılı bakanlar hangileri diye sordu. Çocuk, dışışleri ve enerji bakanlarını beğeniyorum dedi. O sırada salonda bulunan milli eğitim bakanı “niye beni söylemedin, seninle dışarda görüşürüz” diye espri yapınca… Asrın liderimiz devreye girdi, çocuğa akıl öğretti, “senin bu bakanı derhal toplantıdan kovman lazım, sen kimsin ki başbakana laf söylüyorsun demen lazım!”
*
Asrın liderimiz, Akp’yi eleştiren 9’uncu cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e giydirdi, “Chp’nin akıl hocası 87 yaşındaki zat gazete gazete dolaşıyor, ortalığı karıştırıyor, otur oturduğun yerde, sen kimsin!”
*
Asrın liderimiz “sayın Öcalan” ifadesi nedeniyle kendisini eleştiren Deniz Baykal’a açtı ağzını yumdu gözünü, “bizimle aşık atamazsın, sen kimsin!”
*
Asrın liderimiz, miting yapmak üzere Almanya’ya gelmesini eleştiren Yeşiller Partisi eşbaşkanı Cem Özdemir’e seslendi, “sen kökenin itibariyle böyle konuşma hakkına sahip değilsin, sen kimsin!”
*
Asrın liderimiz, Türkiye’nin kredi notunu düşüren Standard&Poor’s’a karşılık verdi, “bunu Tayyip Erdoğan’a yutturamazsın, sen kimsin!”
*
Asrın liderimiz, Yassıada projesine karşı çıkan çevrecilere cevap verdi, “adamıza el sürdürmeyiz diyorlar, Yassıada bizimdir diyorlar, sen kimsin!”
*
Asrın liderimiz, Barolar Birliği Başkanı Profesör Metin Feyzioğlu’na hukuk öğretti, “sen kimsin de ayar vermeye cüret ediyorsun, Avrupa Birliği’nden bahsediyor, HSYK’ya değiniyor, sanat hakkında görüşlerini aktarıyor, tövbe tövbe, kimsin sen ya!”
*
Asrın liderimiz, TBMM adalet komisyonunda söz almak isteyen Yarsav eski başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu’na yol yordam gösterdi, “çok meraklıysan milletvekili olursun, sen kimsin!”
*
Asrın liderimiz, Rumelihisarı’na mescit yapılmasına karşı çıkan sanatçılara verdi veriştirdi, “kimin bağından kimi kovuyorsunuz, orası zaten ibadet mekanı, siz kimsiniz!”
*
Asrın liderimiz, Can Dündar ve Erdem Gül’ün duruşmasını takip etmek üzere adliyeye gelen konsoloslara diplomasi dersi verdi, “burası senin ülken değil, burası Türkiye, diplomasinin de bir edebi var, adabı var, siz kimsiniz!”
*
Şimdi diyeceksiniz ki, buraya kadar okuduk, acaba yazı nereye bağlanacak?
*
Asrın liderimizin 14 senedir dilinde tüy bitti, gene de anlatamıyor galiba… İster bağlanır ister bağlanmaz kardeşim, siz kimsiniz!
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)