1 Nisan 2016 Cuma

Çocuğunu küvette boğan anne cezaevinde değil hastanede yatacak

Mahkeme, Büyükçekmece'de 7 aylık bebeğini küvete doldurduğu suda boğarak öldürdüğü iddiasıyla müebbet hapis cezası istemiyle tutuklu yargılanan Derya Kestanlıoğlu'nun  akıl hastası olduğuna karar verdi


Büyükçekmece'de 7 aylık bebeğini küvete doldurduğu suda boğarak öldürdüğü iddiasıyla müebbet hapis cezası istemiyle tutuklu yargılanan Derya Kestanlıoğlu'nun “cezalandırılmasına yer olmadığına” karar verildi. Adli Tıp Kurumu'nun iki ayrı raporunda sanık Kestanlıoğlu'nun suça karşı cezai sorumluluğu bulunmadığı yönündeki kararını dikkate alan mahkeme, sanığın tahliyesine karar verdi, ancak serbest bırakılması yerine akıl hastalarına özgü güvenlik önlemleri çerçevesinde hastaneye sevkini kararlaştırdı. Bakırköy 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen karar duruşmasına, tutuklu sanık Derya Kestanlıoğlu ile Avukatı Zeynel Öztürk katıldı.

ADLİ TIP KURUMU'NDAN İKİ RAPOR ALINDI

Mahkeme Başkanı Metin Özkan, Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulu'nun 22 Ocak 2016 tarihli raporu ile sanık Kestanlıoğlu'na, cezai sorumluluğunu ortadan kaldıracak şekilde 'Psikotik özellikli depresyon' tanısı konulduğunu belirtti.

Adli Tıp Kurulu 4. İhtisas Kurulu'nun ayrıca 21 Mart 2016 tarihli bir rapor daha düzenleyerek gönderdiğini belirten Başkan Özkan, bu raporda da sanığın yine cezai sorumluluğunu ortadan kaldıracak derecede 'Postpartum psikoz' tanısı konulduğunu ifade etti. Bu raporda, “Sanığın suçu işlediği sırada fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını idrak etme ve bu fiil ile ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğini ortadan kaldıracak boyutta akıl hastalığının etkisi altında olduğu" tespitine yer verildiği belirtildi.

'DOKTORLAR AKIL HASTALIĞINDAN BAHSEDİYORLAR'

Raporlarla ilgili sözleri sorulan Derya Kestanlıoğlu, “Beni Adli Tıp Kurumu'na sevk ettiler. Orada 5 gün kaldım. Doktorlar muayenemi yaptılar. Doktorlar bir akıl hastalığından bahsediyorlar. Benim buna bir diyeceğim yoktur" dedi. Esas hakkındaki mütalaası sorulan duruşma savcısı Hüseyin Yıldız, gelen raporların sanığın hastalığın etkisi altında suçu işlediğini gösterdiğini belirterek, ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesini istedi. Kararını açıklayan mahkeme, Adli Tıp Kurumu'nun her iki raporunda da sanığın suçu işlediği sırada hastalığın etkisi altında bulunduğu yönünde tespitte bulunduğunu gerekçesiyle sanık hakkında, “Ceza verilmesine yer olmadığına" karar verdi. Sanığın tahliyesine de karar veren mahkeme, sanığı serbest bırakmadı. Mahkeme, “Akıl hastası olduğu anlaşılan sanığın serbest bırakılmayarak cezaevinden alınıp yüksek güvenlikli bir sağlık kurumunda koruma ve tedavi altına alınmasına, buna göre Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne sevk edilmesine" karar verdi. Mahkeme, sanık Kestanlıoğlu'nun oğlunu öldürdükten sonra yazdığı, “Seni çok seviyorum oğlum" cümlesi ile başlayan not kağıdının delil olarak saklanmasına hükmetti.

 İDDİANAMEDEN

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, şüpheli Derya Kestanlıoğlu'nun 22 Ocak'ta 7 aylık oğlu Kerem Kestanlıoğlu'nu evinin banyosunda bulunan küvete doldurduğu suyun içine bıraktığı belirtilerek, “Şüpheli, öz oğlu olan Kerem Kestanlıoğlu'nu küvete koyarak, banyodan ayrıldığı ve ölmesini beklediği" bilgisine yer veriliyordu. Şüpheli Kestanlıoğlu'nun bir süre sonra banyoya gidip oğlunun öldüğünü anladıktan sonra küvetten çıkardığı belirtilen iddianamede, sanığın “Yakın akrabayı kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması isteniyordu. Hürriyet

İzzet Çapa gözaltına alındı

Nişantaşı'ndaki kurşunlama olayı ile ilgili İzzet Çapa'nın da aralarında bulunduğu 4 kişi gözaltına alındı.

Nişantaşı Teşvikiye Caddesi’ndeki ünlü bir kafede Hakan Başaran adlı kişinin kurşunlanmasıyla ilgili olarak gözaltına alınan 4 kişi  Bayrampaşa Devlet Hastanesi’nde sağlık kontrolünden geçirildi. Şüpheliler daha sonra adliyeye götürüldü. Gözaltına alınanlar arasında bulanan yazar İzzet Çapa, habercilerin “Birşey söyleyecek misiniz?” sorusuna “Söyleyeceğim. Çıkışta” yanıtını verdi.
Önceki gece Nişantaşı’ndaki bir kafede henüz bilinmeyen bir sebeple silahlı saldırı meydana gelmiş olayda 36 yaşındaki Hakan B. bacağından vurulmuştu. 2 kişi oldukları belirlenen saldırganlar kaçarken olayın magduru Hakan B. “Beni İzzet Çapa vurdurttu” demişti.

ÇAPA: İLGİM YOK

Olay sonrası konuşan ünlü işletmeci ve Hürriyet yazarı İzzet Çapa ise “söz konusu şahıs benim yanımda officeboy olarak çalışıyordu, bir süre önce kendisini işten çıkarmıştım” diye şahsın iddialarını yalanlamıştı. Sözcü

Televizyon hayatına mal oldu!

Üzerine televizyon düşen 1.5 yaşındaki çocuk hayatını kaybetti.


Artvin’in Borçka İlçesi’nde üzerine düşen televizyonun altında kalarak ağır yaralanan 1,5 yaşındaki Zeynep Ayzam Kocaman, kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.

Olay Borçka ilçesi Merkez Mahallesi’nde önceki akşam meydana geldi. Vehbi Alpaslan Caddesi’nde oturan Metin ve Firdevs Kocaman çiftinin küçük kızı Zeynep Ayzam evde oynarken, üzerine düşen 72 ekran televizyonun altında kaldı. Ağır yaralanarak Borçka Devlet Hastanesi’ne kaldırılan talihsiz çocuk, ilk müdahalenin ardından Artvin Devlet Hastanesi’ne sevk edildi. Yoğun bakım servisinde tedaviye alınan Zeynep Ayzam, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Küçük Zeynep Ayzam’ın cesedi Trabzon Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı. DHA

21 kişinin öldüğü kazada müteahhit konuştu “Allah’ın takdiri”

Hindistan'da dün pazar yerinde çöken viyadük kazasında 21 kişi hayatını kaybetti.



Hindistan’ın Kalküta kentinde dün pazar yerinde kalabalığın üzerine çöken viyadük kazasında ölenlerin sayısı 21′e yükselirken viyadük inşaatının yüklenici firması kazayı “Allahın takdiri’” olarak değerlendirdi.

Haydarabat merkezli inşaat şirketi IVRCL Grup yetkililerinden Panduranga Rao ’’Bu Allah’ın taktirinden başka bir şey değil. 27 yıldır böyle bir olay olmadı’’ diyerek konuştu.

Panduranga Rao, viyadük inşaatının epey bir zamandır devam ettiğini kabul ederek kazanın gözden kaçırılan yada yanlış bağlanan bir kirişin neden olmuş olabileceğini iddia etti. Şirket yetkilileri çökmenin meydana geldiği anda inşaat sahasında 30-40 işçinin çalıştığını belirttiler.

Eyalet Yönetimi Başkanı Mamata Banerjee şirket tarafından yapılan ’’sorumsuz’’ açıklamaları eleştirerek en sert önlemlerin alınacağını belirtti. Çöken viyadük inşaatının ise 2009 yılından beri devam ettiği öğrenildi. DHA




Rekortmen başkanın iskan bilmecesi

Kanunlara aykırı şekilde inşa edilen Çiftçi Towers bitmek üzere. Ancak Beşiktaş Belediye Başkanı Hazinedar’ın projeye iskan verip vermeyeceği merak ediliyor.


Yüzde 77’lik rekor oy oranıyla Mart 2014 yerel seçimlerinde Beşiktaş Belediye Başkanı seçilen CHP’li Murat Hazinedar, ilçede yasalar ve imar mevzuatı yok sayılarak inşa edilen milyar dolarlık Çiftçi Towers için iki yıldır hiçbir adım atmadı. Konuyu ilk olarak 9 Haziran 2014’te gündeme getiren SÖZCÜ o tarihten bu yana proje inşaatındaki usulsüzlüklerle ilgili sayısız haber yaptı.
Proje sahipleri, yerel yönetimler, hükümet ve yargı bu iddialar karşısında sessizliğe büründü. Tıpkı İstanbul’u yöneten Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş gibi, Hazinedar da Boğaz’a nazır inşa edilen 180 metrelik rant kulelerinin yükselmesine seyirci kaldı. Yakın zamanda tamamlanması beklenen Çiftçi Towers’ı hayata geçiren Çiftçiler Holding ve Türkerler İnşaat ortaklığı, iskan (yapı kullanım izni) almak için Beşiktaş Belediyesi’nin kapısını çalacak. Bugüne kadar imar oyunlarını izlemekle yetinen Hazinedar’ın projeye izin verip vermeyeceği sorusu yanıt bekliyor.

BELEDİYENİN İTİRAZI GEREKİYOR

İmar planlarında “yönetici merkez + turizm alanı” olarak görünen ancak 288 lüks konutun inşa edildiği proje için Murat Hazinedar’ın öncelikle Tapu Sicil Müdürlüğü’ne bildirim yaparak söz konusu parsellerin konut amaçlı kullanıma dönüştürülmesinin önüne geçmesi gerekiyor. Belediyenin resmi yazışmalarda “apart otel, ofis, dükkan” inşaatı yapılacağı belirtilen projede, kat irtifakı veya kat mülkiyetine kurulmasının önüne geçmek için gayrimenkulleri tapu siciline, “turizm tesis” ya da “yönetici merkez” alanı olarak işletmesi gerekiyor. Çünkü, geçici süreli konaklamalar için turizm amaçlı inşa edilen apart dairelerin, konut olarak kullanılması ya da satılması yasalara aykırı. 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 3’üncü maddesinde “Herhangi bir saha, her ölçekteki plan esaslarına, bulunduğu bölgenin şartlarına ve yönetmelik hükümlerine aykırı maksatlar için kullanılmaz” hükmü yer alıyor.

OTEL DEDİLER, REZİDANS OLDU

İstanbul’un en değerli lokasyonu olan Zincirlikuyu’da ticari alanlara sağlanan fazla inşaat hakkıyla konut yaparak ekstra rant elde eden Çiftçiler Holding ve Türkerler İnşaat’ın yapımını sürdürdüğü Çiftçi Towers projesinde Beşiktaş Belediyesi hiç denetim yapmadı. Belediye ekiplerinin yapı ruhsatı ve eklerine uygun olarak inşaatın devam edip etmediğini yerinde ölçmesi gerekiyor. Eğer denetim yapılırsa SÖZCÜ’nün daha önce gündeme getirdiği gibi, denetim ekipleri yapılaşmanın kısıtlandığı bir alanda bulunan Çiftçi Towers’ta kanunun getirdiği sınırlamalar bir kenara bırakılarak 180 metre yüksekliğinde 46’şar katlı iki adet konut kulesinde 288 rezidans dairesi yapıldığını görecek. 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu’nun 10. maddesinde, ‘Boğaziçi alanında ve etkilenme bölgesinde kalan bir arazi üzerinde en fazla 15.5 metre yüksekliğinde 5 katlı konut alanı inşa edilebilir’ diye yazıyor.

Araziye yayılıp kanunu deldiler

Çiftçi Towers’ın yükseldiği 23 bin 859 metrekarelik arazinin imar planlarına göre, emsale dahil 59 bin 655 bin metrekare inşaat hakkı bulunuyor. Projede, bodrum katların emsal dışı bırakılmasıyla toplam 315 bin 247 metrekare inşaat yapılıyor. Boğaziçi Kanunu’na göre Boğaz’ı gören arazilerde inşa edilecek konut yapılarında, taban alanının imar parseli alanına oranını gösteren taban alanı kat sayısının yüzde 15’i geçemeyeceği belirtiliyor.

Çiftçi Towers’ta imar planına göre yüzde 40 olması gereken taban alanı kat sayısı ise yüzde 87 seviyesine kadar yükseliyor. Parselin neredeyse tamamında yapılaşmaya gidilerek mevzuata aykırı inşaat yapılıyor. Zemin kat ve altında kalan 10 bodrum katı kapsayan bu inşaat alanı alışveriş merkezi ve otopark olacak. Emsale dahil edilmeyerek yer altında fazladan yapılan bu inşaat alanından proje sahipleri milyonlarca dolar rant elde edecek.

Çiftçi Towers ile 9 Haziran 2014’teki ilk haberimizden sonra “Konunun takipçisi olacağım” diyen ancak iki yıldır somut hiçbir adım atmayan Murat Hazinedar’ın tüm bu usulsüzlüklere rağmen projenin yasalara uygun olarak tamamlandığını gösteren ve yapı kullanma iznini içeren “iskan belgesi”ni verip vermeyeceğini kamuoyu merak ediyor.

Park alanı park olacak mı?

Çiftçi Towers projesinin başlamasının ardından park alanı olarak kamuya terk edilen 9 bin 766 metrekarelik arazinin 5 bin 966 metrekaresi Çiftçiler Otomotiv tarafından lüks otomobil satışları ve bakımının yapıldığı bir tesis haline getirildi. Arazinin geriye kalan 3 bin 800 metrekaresi Çiftçi Towers’ın şantiyesi olarak kullanılıyor. Murat Hazinedar ise kamu arazisinde ticari faaliyet göstermesine izin veriyor.

Yapılaşma açısından son derece yoğun olan Zincirlikuyu – Levent bölgesinde kamuya ait yaklaşık 10 dönümlük park alanının ilerleyen günlerde İstanbul halkının kullanımına mı sunulacağı, yoksa belediye tarafından satışa mı çıkartılacağı da merak konusu. Sözcü

810 bin TL'lik logo

Gaziantep Belediyesi'nin yeni logosu yaklaşık 810 bin TL'ye mâl olmuş.
AKP’li Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin ihaleli açtığı “logo yarışmasını” bir Amerikalı şirket kazandı. Bu logo için Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin kasasından yaklaşık 810 bin TL çıktı.
Gaziantep’in metropol ilçelerinden olan Şahinbey Belediyesi’nin CHP’li Meclis Üyesi Uğur Kalkan’ın Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’ne 4982 Sayılı “Bilgi Edinme Kanunu” dayanarak yönelttiği yazılı soruya yanıt geldi.

gaziantephaberler’in edindiği bilgiye göre; Gaziantep Büyükşehir belediyesi genel Sekreter yardımcısı Fikret Murat Tural tarafından verilen yanıtta “2015/ 123513″ numaralı ihale kayıt numarası verildi.

810 MİLYAR LİRA

Buradan hareket eden CHP’li Meclis üyesi Uğur kalkan, ” Sonuç İlanı. Gaziantep Küresel Marka Şehir Filibizite Raporunun hazırlanması işi Gaziantep Büyükşehir Belediyesi”yazılı ihale ilamına ulaştı.İlanda yaklaşık maliyetin; 810.100,00 TRY olarak yazıldığı görüldü.

AMERİKAN ŞİRKETİNE VERİLDİ

Sonuçta ihaleyi 18.04.2015 tarihinde 270.000,00 USD doları karşılığında; bir ABD şirketi olan ” I MEAN IT CREATİVE , İNC” adındaki şirket kazandı. Bu da eski para birimimize göre tam 810 Milyar Lira’ya tekabül ediyor.

KOL BÖREĞİ

Gaziantepliler tarafından ” Üçte biri yenmiş Kol Böreğine” benzetilen kentin yeni logosu için bu kadar bedel ödenmesi kentte tartışılmaya devam ediyor. Milliyet

Erdoğan, Beyaz Saray’da Obama ile görüştü

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Barack Obama ile bir araya geldi. 50 dakika süren görüşmede Suriye'nin konuşulduğu öğrenildi.


Güvenlik Zirvesi için ABD’nin başkenti Washington’da bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Obama’nın ülke liderlerine verdiği yemeğe katılmak için Beyaz Saray’a geldi.

İKİ LİDER BEYAZ SARAY’DA GÖRÜŞTÜ

ABD Başkanı Barrack Obama ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Beyaz Saray’daki görüşmesi TSİ 04:25′te başladı ve görüşme yaklaşık 50 dakika sürdü.

OBAMA ŞEHİTLER İÇİN BAŞSAĞLIĞI DİLEDİ

Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, Obama Diyarbakır’da şehit olan 7 polis memuru için başsağlığı diledi. Görüşmede IŞİD ‘le ortak mücadele konusunun ele alındığını bildirdi.


ANA GÜNDEM IŞİD

Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezinden yapılan açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Barack Obama arasında yapılan ikili görüşmede  bölgesel güvenlik, terörle mücadele ve mülteciler ile ilgili olarak Türkiye-ABD arasındaki işbirliği konuları ele alındı.  Görüşmede, ABD Başkanı Obama, Diyarbakır’daki terör saldırısında hayatlarını kaybedenler için taziye, yaralılar için de şifa dileklerini ilettiği ve Türkiye’nin güvenliği ve terörizme karşı ortak mücadele hususundaki desteklerini  ilettiği belirtildi.

Görüşmede ayrıca, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ABD Başkanı Obama, IŞİD’i geriletme ve ortadan kaldırmaya yönelik ortak çabaları daha artırmak için neler yapılabileceği konusunu da ele aldığı belirtildi. Sözcü

3 ilde hain saldırı! 10 şehit 30 yaralı

Diyarbakır Bağlar'da dün akşam saatlerinde meydana gelen bombalı saldırıda 7 polis memuru şehit düştü. Mardin ve Hakkari'den de acı haberler geldi.


PKK’lı teröristler bugün akşam saatlerinde, polis servis aracının geçişi sırasında yol kenarına park ettikleri bomba yüklü aracı uzaktan kumandayla infilak ettirdi. Saldırıda 7 polis şehit oldu, 13′ü polis 14′ü sivil olmak üzere 27 kişi de yaralandı. Mardin Nusaybin’deki saldırıda ise 2 asker şehit düştü. Bir acı haber de Hakkari Yüksekova’dan geldi.

Saldırı, merkez Bağlar İlçesi’nin kent merkezine yaklaşık 20 kilometre uzaklıkta bulunan Şanlıurfa karayolu üzerindeki Bağcılar Mahallesi’nde saat 17.00 sıralarında meydana geldi. Diyarbakır’a başka illerden takviye olarak gelen polisleri taşıyan Çevik Kuvvet’e ait zırhlı midibüs, Evrim Alataş Caddesi üzerinde kavşağı döndüğü sırada, teröristler yol kenarına park ettikleri bomba yüklü aracı uzaktan kumanda ile infilak ettirdi.

Şiddetli patlamada midibüs büyük hasar görürken saldırıda; başpolis memuru Alper Zor, polis memuru Necdet Alıcı, polis memuru Fatih Mehmet Ertuğrul, polis memuru Mustafa Yiğitalp, polis memuru Serkan Talan, polis memuru Mustafa Karakaya, polis memuru İlyas Kaygusuz polis şehit oldu, 13′ü polis 14′ü sivil olmak üzere 27 kişi de yaralandı.


Saldırının duyulmasının ardından bölgeye çok sayıda ambulans, takviye polis ekipleri ile itfaiye sevk edildi. Yaralılar ambulanslarla kentteki olay yerine en yakın resmi ve özel hastanelere kaldırılarak tedavi altına alındı.

Saldırının meydana geldiği bölge polis ekipleri tarafından güvenlik şeridi ile kapatıldı. Polis, saldırıyı gerçekleştiren teröristleri etkisiz hale getirmek için geniş çaplı operasyon başlattı.

MARDİN’DE BOMBALI SALDIRI

Mardin’in Nusaybin İlçesi’nde devam eden operasyonlarda da  ilgili haber yapmaya gelen gazetecilerin de içinde bulunduğu zırhlı araca PKK’lı teröristlerin düzenlediği bombalı saldırıda ise Uzman Çavuş Gökhan Alıcı ile Uzman Çavuş Emre Sarıtaş şehit oldu, 6 kişi de yaralandı.

HAKKARİ’DE BİR ŞEHİT
Hakkari Yüksekova’daki hain saldırıda ise bir özel harekat memuru şehit düştü. Sözcü


31 Mart 2016 Perşembe

Nihat Hatipoğlu: 'Adamı dinden çıkartır'

Kadın izleyicisinin 'Kocam kapanmamı istemiyor ne yapayım' sorusuna yanıt veren Nihat Hatipoğlu, 'Örtüye düşmanlık etmesi adamı dinden çıkartır' dedi.


ATV ekranlarında izleyiciden gelen soruları yanıtlayan ünlü ilahiyatçı Nihat Hatipoğlu'na ilginç sorular yöneltilmeye devam ediyor.

"ADAMI DİNDEN ÇIKARTIR"

Programa telefonla bağlanan kadın izlecilerinden birinin "Yeni kapandım. Eşim istemiyordu. O istemediği için ben hala diretiyorum. Günaha giriyor muyum sizce?" sorusuna yanıt veren Nihat Hatipoğlu, "Eşinin o konuda kendini düzeltmesi lazım. Bir kadın başını örtmeyebilir. O ayrı mesele. Fakat birinin örtmeye karşı örtmesi çok tehlikeli. Örtmeyen günahkardır. Ama örtüye düşmanlık etmesi adamı dinden çıkartır. Mahşerdeki en kötü hasımlık Allah'la olan hasımlıktır" ifadelerine yer verdi.

Suriyeli gelinin 4.5 aylık oğlu ile nikah oyunu

Adana’da 28 yaşındaki Suriyeli Müntezal El Zaman, 4.5 aylık oğlunu bir akrabasına verip, nikahsız eşi 36 yaşındaki Aydın Dere’nin ailesinden nikah parası sızdırmak için kaçırıldığını iddia etti. Polisin sorgusunda gerçek ortaya çıkınca gizlenen bebek bulundu, Suriyeli anne ile kaçırılma planından haberdar olduğu ileri sürülen baba ifadelerinin ardından serbest bırakıldı.

Suriye’deki iç savaştan kaçıp Türkiye’ye gelen Müntezal El Zaman, 2 yıl önce Aydın Dere ile nikahsız evlendi. 4.5 ay önce bir erkek çocuk dünyaya getiren genç kadın, eşine resmi nikah kıymasını istedi ancak Dere parasının olmadığını söyleyerek teklifi geri çevirdi. Bu durumdan rahatsız olan genç kadın dün oğlu E.’yi bir akrabasına teslim etti. Daha sonra da sokağa çıkan Müntezal El Zaman, çevredeki vatandaşların duyacağı şekilde, "İmdat, bebeğimi kaçırdılar" diye feryat etmeye başladı. Genç kadının çığlıklarını duyan vatandaşlar durumu polise bildirdi. İhbar üzerine olay yerine gelen polis ekipleri, Müntezal El Zaman ile nikahsız eşi Aydın Dere’yi ifade için Emniyet Müdürlüğü’ne götürdü.

FİDYE İSTEYECEKLERMİŞ

Polis, bebeğin kaçırılış şekli, zanlıların eşkalleri ve kullandıkları araçları belirlemek için Müntezal El Zaman’a sorular sordu. Suriyeli anne, ifade sırasında çelişkili bilgiler verince polis kaçırılma iddiasından şüphelendi. Polisin ısrarlı soruları karşısında Müntezal El Zaman bebeği sakladığını itiraf etti. Polis, Suriyeli annenin bebeğini sakladığı yerden aldı. Kaçırılma planından haberdar olduğu ileri sürülen Türk baba ile Suriyeli anne hakkında ’Suç uydurmak ve polise yanlış beyanda bulunmak suçundan’ işlem yapıldı. Sorgusunda Müntezal El Zaman "Paramız olmadığı için nikah yapamıyorduk. Bebeği sakladım, birkaç gün sonra da ’fidye istiyorlar’ diyerek eşimin ailesinden para alacaktık. Böylece nikahımızı yapabilecektik" dedi. Gözaltına alınarak sağlık kontrolüne getirilen Suriyeli anne yüzünü saklayıp konuşmaktan kaçındı. Bebeğinin kaçırılmadığını, yanlış anlaşılma olduğunu söyleyen baba Aydın Dere ise, "Polisimiz sağolsun bebeğimizi buldu. Kaçırılmamış, emanet bırakılmış. Yanlış anlaşılma var" dedi.

Suriyeli anne ile Türk baba, ifadelerinin ardından serbest bırakıldı. DHA

Savaş Ay’ın vasiyeti iptal edildi !

Usta gazeteci Savaş Ay’ın kızı, babasının tüm mirasını kardeşi Can Ay’a bırakması üzerine açtığı vasiyetin iptali davasını kazandı. Mahkeme, merhum Savaş Ay’ın 2001 yılında yaptırdığı vasiyetnamesinin iptaline karar verdi.

Yaptığı başarılı haberlerle anılan merhum gazeteci Savaş Ay, 15 yıl hazırlattığı vasiyetnameyle tüm mirasını oğlu Can Ay’a bırakmıştı. Sanem Dolun Ay’ın, babası Savaş Ay’ın kendisine hiç bir şey bırakmaması üzerine geçen yıl açtığı vasiyetnamenin iptali davası sonuçlandı.
İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen davanın bir önceki duruşmasında emekli noter Mithat Günay Yazgıç (75) tanık olarak dinlendi. Bakırköy eski 25 Noteri olduğunu ve emekli olmadan yaklaşık 12 yıl önce bu vasiyeti hazırladığını belirten tanık Yazgıç, Savaş Ay’ın vasiyetnamesini çok iyi hatırladığını söyledi.

“VASİYETNAME İÇERİĞİ ADETA BAŞKA BİR MİRASÇIYA KALMASIN KAYGISIYLA DÜZENLENMİŞ GİBİYDİ”

Tanık Yazgıç, “Kendisi telefonla bana ulaşarak vasiyetnamenin düzenlenmesini istedi. Vasiyetnameyi düzenledikten sonra eksik olan kısımların, düzeltilmesi gereken yerlerin kırmızı kalemle işaretlenmesi için imza yetkisi olan Eylem Hanım’ı, Savaş Ay’ın ofisine gönderdim. Ancak geri geldiğinde vasiyetnamenin imzalanmış olduğunu gördüm. Hatta çalışanıma da kızdım. Daha sonra vasiyetnameyi alarak tekrar Savaş Ay’ın ofisine gittim. İmzaladığı vasiyetnamenin altına ismini yazmasını istedim. Kendisi bir taraftan bana söylenirken bir taraftan ismini yazdı. Vasiyetname bu şekilde düzenlendi. Vasiyetnamenin tek lehtarı vardı o da kendisinin oğluydu. İsmini hatırlamıyorum. Vasiyetname içeriği adeta başka bir mirasçıya kalmasın, devlete kalmasın kaygısıyla düzenlenmiş gibiydi” diye konuştu.

MİRASTAN PAY SAHİBİ OLDU

Duruşmaya katılan Sanem Ay’ın avukatı açtıkları davanın kabulüne karar verilmesini istedi. Delillerin toplandığına kanaat getiren mahkeme, Sanem Dolun Ay’ın açtığı davanın kabulüne karar verdi. Mahkeme, Bakırköy 25. Noterliği tarafından 30 Kasım 2001 tarihinde hazırlanan vasiyetnamenin iptaline karar verdi. Sanem Dolun Ay da böylece mirastan pay alma hakkı elde etmiş oldu.

BÜTÜN MAL VARLIĞINI OĞLUNA BIRAKMIŞTI

Bakırköy 25.Noterliği tarafından hazırlanan vasiyetnamede Savaş Ay’ın mirası şöyle: Beşiktaş Levent’te 16 bin 105 metrekare yüzölçümlü 12 blok 322 bağımsız bölümlü kargir apartmanın D blokta yer alan dubleks mesken. Muğla ili Bodrum ilçesi Kızılağaç Köyü Torba Dingilbükü mevkiinde 895 metrekarelik arsa üzerindeki 1/3 arsa paylı dubleks mesken. Muğla Bodrum İslamhaneleri Köyü mevkiinde dubleks mesken. İstanbul Fatih’te iki daire. Saat Film Yayıncılık Eğitim Organizasyon Turizm Sanayi Ltd.Şti’nde yüzde 51’lik hisse.1995 model cip. İki adet deniz motoru. Banka ve finans kuruluşlarında döviz, TL ve mevduat, fon hesapları.

Savaş Ay vasiyetinde “Sağlığımda sınırsız sevgisi ve saygısıyla kötü günlerimde hep yanımda olan, varlığıyla yaşama arzu ve sevincimin kaynağı oğlum Can Ay’a kalmasını vasiyet ediyorum” demişti.

8 haftada hayata döndü

İki ay önce Nijerya’da cadı olmak ile suçlanan bir çocuk topluluk tarafından sokağa terk edilmişti. Açlıktan ölmek üzere iken, Afrikalı çocukların eğitimi ve gelişimiyle ilgilenen bir yardım kuruluşu çalışanının durumu fark etmesiyle kurtarılmıştı.


Danimarkalı gönüllü Anja Ringgren Loven tek başına dolaştığını farketmişti. 

CADI OLMAKLA SUÇLANIYORLAR

Cadı olmakla suçlanmak, Nijerya’da çocukların başına sıkça gelen bir durum. Pentakostalizm inancı rahipleri bazı çocukları cadı olmakla suçluyor. Bu çocuklar aç bırakılıyor ve hatta bazen öldürülüyor. Danimarkalı yardım gönüllüsü, yetkililerle görüşerek kurtardığı çocuğun bakımını üstlenmişti. Umut anlamına gelen 'Hope' ismi verilen Nijeryalı çocuğun fotoğraflarının sosyal medyada paylaşılması ile dünya genelinde 1 milyon doları aşkın bağış toplanmıştı.

SAĞLIK DURUMU İYİYE GİDİYOR

Loven, Facebook sayfasından yaptığı paylaşımlarla Hope’un durumunu bağışçıları ile paylaştı. Doğuştan gelen bir rahatsızlığı sebebiyle tedavi sürecine olan genç adamın, geçirdiği ameliyatlar sonucu her geçen gün iyiye gittiğini açıkladı.

BURADA OLMAKTAN ÇOK MUTLU

Loven açıklamalarına devam etti: ‘’Fotoğraflarda gördüğünüz gibi Hope burada çok mutlu. Artık 35 tane abla ve ağabeyi var. Onunla oynuyor ve ona iyi bakıyorlar. Burada güvende ve çok seviliyor.’’ 




Diyarbakır'da hain saldırı! 6 şehit 23 yaralı

Diyarbakır- Şanlıurfa karayolunun Otogar Mevkii'nde teröristler polis servis midibüsü geçerken yol kenarındaki bomba yüklü aracı infilak ettirdi. AA'nın geçtiği habere Merkez Bağlar ilçesinde polis servis aracının geçişi sırasında teröristlerce düzenlenen bombalı saldırıda ilk belirlemelere göre 4 polis şehit oldu, aralarında sivillerin de bulunduğu 14 kişi yaralandı. Reuters ise geçtiği son haberinde şehit sayısını 6 olarak duyurdu. 


TERÖRİSTLER UZAKTAN KUMANDAYLA PATLATTI

Diyarbakır'da PKK'lı teröristler bugün akşam saatlerinde, polis servis aracının geçişi sırasında yol kenarına park ettikleri bomba yüklü aracı uzaktan kumandayla infilak ettirdi. Saldırıda ilk bilgilere göre 4 polis şehit oldu, araçtaki diğer 8 polis ile çevredeki 6 vatandaş yaralandı. Hastanelere kaldırılan 14 yaralı tedaviye alındı. Reuters haber ajansı bir güvenlik yetkilisine dayandırdığı son haberinde şehit sayısını 6 olarak duyurdu. Yaralı sayısının 23 olduğu yönünde bilgiler de geliyor.
Saldırı, merkez Bağlar İlçesi'nin kent merkezine yaklaşık 20 kilometre uzaklıkta bulunan Şanlıurfa karayolu üzerindeki Bağcılar Mahallesi'nde bugün saat 17.00 sıralarında meydana geldi. Diyarbakır'a başka illerden takviye olarak gelen polisleri taşıyan Çevik Kuvvet'e ait zırhlı midibüs, Evrim Alataş

Caddesi üzerinde kavşağı döndüğü sırada, teröristler yol kenarına park ettikleri bomba yüklü aracı uzaktan kumanda ile infilak ettirdi.

Şiddetli patlamada midibüs büyük hasar görürken araçta bulunan 12 polisten 4'ü şehit oldu, 8 polis ile çevrede bulunan 6 vatandaş yaralandı. Bomba yüklü araç parçalanırken çevredeki binaların camları kırıldı.

Saldırının duyulmasının ardından bölgeye çok sayıda ambulans, takviye polis ekipleri ile itfaiye sevk edildi. Yaralılar ambulanslarla kentteki olay yerine en yakın resmi ve özel hastanelere kaldırılarak tedavi altına alındı. Yaralı polislerden 3'ünün durumunun ağır olduğu öğrenildi.

Saldırının meydana geldiği bölge polis ekipleri tarafından güvenlik şeridi ile kapatıldı. Polis, saldırıyı gerçekleştiren teröristleri etkisiz hale getirmek için geniş çaplı operasyon başlattı.
Reuters, bir güvenlik yetkilisine dayandırdığı haberinde şehit sayısını 6 olarak duyurdu.

Kılıçdaroğlu’ndan Can Dündar ve Erdem Gül açıklaması

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Can Dündar ve Erdem Gül için AYM'nin verdiği karar hakkında açıklama yaptı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Can Dündar ve Erdem Gül davasına ilişkin, “Anayasa Mahkemesi (AYM) son derece güzel bir karar verdi. Toplumda oluşan gerginliği sonlandırdı. Yerel mahkeme de bu karara uydu. Dolayısıyla yargı kendi içerisinde bir sorunu çözmüş oldu. Şimdi olay yeniden görüşülüyor. Umarım yargı, tekrar AYM’nin kararına uygun olarak kararını verir. Toplum bu gerginlikten kurtulmuş olur” dedi. DHA

Cübbeli Ahmet’e 'dini değerlere hakaret' soruşturması

Cübbeli Ahmet Hoca olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü’nün yazdığı "Her bir uzuv için şifa ayetleri" kitabında, "Dini değerlere hakaret" ettiği ve "Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama" gerekçesi ile hakkında açılan soruşturma kapsamında ifade verdiği öğrenildi.

Ahmet Mahmut Ünlü, Avukat Rasim Kubilay Ünlü’nün şikayeti üzerine hakkında açılan soruşturma kapsamında verdiği ifadede, kitabındaki konuya ilişkin yazıların kendisi tarafından kaleme alınmadığını, "Fatiku’r ratk ala Ratikı’l-fetk" isimli Arapça eserden tercüme ederek yazdığını belirtti.

'AMACIM DİNİ DEĞERLERİ İNCİTMEK DEĞİLDİR’

Hakkında soruşturma başlatılan Ahmet Mahmut Ünlü’nün geçtiğimiz günlerde hakkında açılan soruşturma kapsamında Bakırköy Adalet Sarayı’na gelerek soruşturmayı yürüten savcı Ertuğrul Sarıyar’a verdiği ifade verdiği ve konuya ilişkin yazıların kendisi tarafından yazılmadığını, "Fatiku’r ratk ala Ratikı’l-fetk" isimli Arapça eserden tercüme ederek alıntı yaptığını söylediği öğrenildi.
Edinilen bilgiye göre Ünlü, "Okuyan kişiler bunlara inanabilir ya da inanmayabilir, özgürdürler. Kitabı yazarken alıntı yaptığım bir kaynaktan nakletme özgürlüğüm vardır. Kaldı ki diğer cinsel konularda sahih hadisler de vardır. İslam dini hayatın her alanında olduğu gibi bu alanda da düzenleyici bilgiler içermektedir. Amacım kesinlikle dini değerleri incitmek değildir. Esasen Kur’an-ı Kerim’de İsra Suresi’nde bu konuda ayetler vardır. İnsanlar bu ayetleri şifa görmek istedikleri olaya göre okuyabilirler. Kur’an-ı Kerim’deki ayetler ayaklar için, baş için, eller için nasıl okunabilirse insanın diğer uzuvlar için de okunabilir. Kaldı ki kitabımda tüm uzuvlara ilişkin sözler varken sadece 2 sayfasını alıp sanki ben cinsel içerikli bir konuda öneride bulunuyormuşum gibi lanse edilmesi kötü niyetli bir davranıştır. Suçlamayı kabul etmiyorum" dedi.

AVUKAT ŞİKAYETÇİ OLMUŞTU

Ankara Barosu’na kayıtlı Avukat Rasim Kubilay Ünlü, Ahmet Mahmut Ünlü’nün yazdığı, "Her bir uzuv (organ) için okunması münasip ayetler" isimli kitapta "Dini değerlere hakaret" ve "Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama" suçlarını işlediğini öne sürerek Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurmuş ve kitabın yazarı Ahmet Mahmut Ünlü ve Cübbeli Ahmet Hoca Yayıncılık hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.

Avukat Rasim Kubilay Ünlü, Müslümanlar için kutsallığı tartışma konusu dahi olmayan surelerin, ayetlerin ve Allah’ın isimlerinin, hiçbir dini altyapısı olmayan, uydurma-üfürme yöntemlere alet edilmesinin, halk arasında belirli bir popülaritesi ve güveni olan şahıslar tarafınca telkin edilmesinin, İslam’a, Müslümanlar’a ve Allah’a hakaret olduğunu savundu.

DİYANETTEN DE GÖRÜŞ ALDI

Konu ile ilgili olarak Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu’ndan görüş aldığını belirten Avukat Rasim Kubilay Ünlü, Din İşleri Yüksek Kurulu’nun verdiği yanıtta, bunların hiçbir dini temeli bulunmadığını, bu hurafelerin İslamiyet’e zarar verilebileceğini ifade ettiğini belirtti.
 Avukat ünlü, dilekçesinin sonunda infiale neden olabilecek bu ifadeler nedeniyle kitabın satışının yasaklanması ve el konularak toplatılmasını talebinde bulundu. Yüksel KOÇ/İSTANBUL, (DHA)