20 Mayıs 2016 Cuma

Yıllık izinde yeni dönem

Yıllık izinde 10 günlük blok dışındaki izinlerin istenildiği kadar bölünebileceği yeni dönem bu yaz başlıyor.

İş Kanunu'na tabi olarak çalışanların yıllık izin haklarında nisan ayında gerçekleştirilen değişiklik ilk kez, bu yaz tatilinden itibaren uygulanmaya başlanacak. 10 günlük kısmı aşan izin süreleri sınırsız olarak bölünebilecek. Habertürk’ten Ahmet Kıvanç ve Tahsin Akça’nın haberine göre izin süresi ne kadar bölünürse o kadar daha çok tatil imkânı doğacak. Hafta içine denk gelen Kurban ve Ramazan bayramlarında 1 gün, 1.5 gün izin kullanan 9 güne kadar tatil yapabilecek.

Şimdiye kadar izin süreleri; bir bölümü 10 günden az olmamak üzere, en fazla üçe bölünebiliyordu. Yeni dönemde işçiler, blok kullanılacak 10 gün dışındaki izinlerini isterlerse 1'er gün kullanabilecek. Bu, işçilere büyük bir avantaj sağlayacak. Ulusal ve dini bayramların başına ya da sonuna yıllık izin eklemek suretiyle hafta sonuyla da birleştirilerek daha uzun izin yapmak mümkün olacak.
2016 yılında Ramazan Bayramı 5 Temmuz Salı günü başlayacak, perşembe günü sona erecek. Pazartesi öğleye kadar ve cuma günü izin alan bir işçi bayram tatiliyle birlikte 9 güne kadar izin yapabilecek. Kurban Bayramı'nda 9 gün tatil yapmak için ise sadece 1 gün izin yeterli olacak. Çünkü Kurban Bayramı 12 Eylül Pazartesi başlayıp, perşembe gününe kadar devam edecek. İşveren, 10 günlük blok kullanılabilecek izni bölemeyecek. Bölerse işçi başına 285 lira idari para cezası ödeyecek.

KAÇ YIL ÇALIŞAN KAÇ GÜN İZİN KULLANABİLİYOR?

Yıllık izin hakkı, işyerindeki hizmet sürelerine göre şöyle:

Bir yıldan beş yıla (dahil) kadar olanlara: 14 gün
Beş yıldan fazla onbeş yıldan az olanlara: 20 gün
Onbeş yıl ve daha fazla olanlara: 26 gün
Hizmet süresi ne olursa olsun 18 yaşından küçük, 50 yaşından büyük işçilere: 20 gün

İZİN SIRASINDA BAŞKA YERDE ÇALIŞMAK YASAK
Geçim derdinde olan çoğu işçi yıllık izin döneminde para kazanmak için başka işte çalışabiliyor. Ancak, kanuna göre izin döneminde başka bir işte çalışmak yasak. Yakalanmazsa sorun yok ama yakalanırsa işveren izin dönemi için ödediği ücreti isteme hakkına sahip bulunuyor.

MEMURLARIN YILLIK İZİN HAKKI EN AZ 20 GÜN
İşçilerden farklı olarak devlet memurlarının yıllık izin süresi 20 günden başlıyor. Hizmeti 1 yıldan on yıla kadar olan memurlar 20 gün, hizmeti on yıldan fazla olanlar ise yılda 30 gün izin hakkına sahip. Zorunlu hallerde, bu sürelere gidiş ve dönüşte ikişer gün eklenebiliyor.

İşçiler kullanmadıkları iznin parasını alma hakkına sahip ancak memurların böyle bir hakkı bulunmuyor. Memurların kullanılmayan izin hakları en fazla iki yıl devredilebiliyor. Kullanılmayan izinler iki yıldan sonra yanıyor.

İŞTE UCUZ TATİLİN 41 ADRESİ İŞTE UCUZ TATİLİN 41 ADRESİ
Devlet memurları, isterlerse bir yıla kadar süreyle maaş almadan izin hakkını kullanabilirler. Bu izni çalışma yaşamları boyunca iki defa kullanma hakkına sahipler. Ücretsiz izin hakkından yararlanabilmek için memurun en az beş yıl hizmet süresinin olması gerekiyor.

HAFTA SONU TATİLİ İZİN GÜNÜNDEN SAYILAMAZ
Yıllık izinde işçi ile işvereni karşı karşıya getiren uygulamalardan biri, hafta sonuna rastlayan günlerin izinden sayılıp sayılmaması. Kanuna göre, yıllık ücretli izin günlerinin hesabında izin süresine rastlayan ulusal bayram, hafta tatili ve genel tatil günleri izin süresinden sayılmıyor. Pazartesiden başlayarak 5 gün izin alan işçi, hafta sonunu da ekleyerek daha uzun izin yapabilir.

YILLIK İZİN HAKKINDAN VAZGEÇİLEMEZ
İşçinin yılın belli dönemlerinde dinlenme hakkını kullanabilmesi ve işverenin suiistimal etmesini önlemek amacıyla kanunda koruyucu bir hüküm bulunuyor. Buna göre, işçi istese de izin hakkından vazgeçemez.

İZİN HAKKI 1 YIL ÇALIŞTIKTAN SONRA DOĞUYOR
Yıllık izin hakkını elde edebilmek için işçinin işyerinde işe başladığı günden itibaren bir yıl çalışmış olması gerekli. İlk defa işe başlayan gençler için deneme süresi de hesaba dahil ediliyor. Çalışma süresi arttıkça yıllık izin süresi de artıyor. Bir yıldan beş yıla kadar 14 gün, beş yıldan 15 yıla kadar 20 gün, 15 yıl ve daha fazla olan işçilere de 26 gün yıllık izin verilmesi gerekiyor. Ancak bunlar asgari süreler. Toplu sözleşmelerle bu sürenin üzerine çıkılabiliyor.

AYNI İŞYERİNDEKİ SÜRESİ DİKKATE ALINIYOR
Yıllık izinlerin hesaplanmasında çalışma hayatındaki toplam süre değil, aynı işverenin işyerlerindeki hizmet süreleri dikkate alınıyor. Bankalar veya çok şubeli şirketlerin farklı işyerlerinde geçen hizmet süreleri, yıllık iznin hesabında birleştiriliyor. Kaza veya hastalık nedeniyle işe gidilemeyen günler, kadın işçilerin doğumdan önce ve sonra çalıştırılmadığı süreler, yıllık izin hesabında çalışılmış gibi kabul ediliyor.

MADENCİ 4 GÜN FAZLA İZİN YAPIYOR
Madenler ve diğer yeraltı işlerinde çalışan işçiler çok ağır koşullarda görev yaptıkları için geçen yıldan itibaren onlara fazladan 4 gün izin hakkı sağlandı. Çalışma süreleri itibarıyla diğer işçilere kaç gün izin hakkı tanınıyorsa, yeraltı işçilerine 4 gün daha ilave ediliyor.

18 YAŞ ALTI VE 50 YAŞ ÜSTÜNE EN AZ 20 GÜN
18 yaşından küçük ve 50 yaşından büyük işçiler, çalışma süreleri kaç yıl olursa olsun yıllık en az 20 gün izin hakkına sahip.

İŞÇİLER İZİN PARASINI PEŞİN İSTEME HAKKINA SAHİP
İşveren, izin dönemine ilişkin ücreti işçiye, izne çıkmadan önce peşin olarak ödemek veya avans olarak vermek zorunda. Örneğin, normalde ücretini çalışma bitiminde alan işçi, ayın 1'i ile 15'i arasında izne çıkacaksa, o sürenin parasını avans veya peşin olarak alabilir.

İZİN YERİNE PARASINI İSTEME HAKKI BULUNMUYOR
Bazen işçiler “Ben bu sene izin yapmayayım, bana izin paramı ödeyin” diyebiliyor. Kanuna göre bu mümkün değil. Çünkü işçinin izin hakkından vazgeçmesi mümkün değil. İzin parasını almak, ancak işten ayrılma halinde söz konusu olabiliyor.

Aktütün’de şehit sayısı beşe yükseldi

Şemdinli Aktütün’de PKK'lı teröristlerin bombalı tuzağında şehit sayısı beşe yükseldi.


Hakkari’nin Şemdinli İlçesi’nin Aktütün Köyü yakınlarında geçen çarşamba günü zırhlı aracın geçişi sırasında PKK’lı teröristlerin yola döşediği el yapımı patlayıcını inflak etmesi sonucu yaralanan askerlerden 1’i ile Van’ın Gürpınar İlçesi’nde devam eden operasyonlar sırasında geçen perşembe günü zırhlı aracın kaza yapması sonucu yaralanan askerlerden 1’i tedavi gördükleri hastanede şehit oldu. Yaralı askerlerin şehit olmasıyla Şemdinli’deki şehit sayısı 5’e, Van’daki ise 3’e yükseldi.
Genelkurmay Başkanlığı Şemdinli’de ve Van’da yaralanan ve tedavi gördükleri hastanede şehit olan askerlerle ilgili açıklama yaptı. Açıklamada şöyle denildi:

“18 Mayıs 2016 Çarşamba günü konvoy emniyeti maksadıyla görevlendirilen zırhlı aracın Şemdinli-Aktütün karayolunda intikali esnasında, bölücü terör örgütü mensubu teröristler tarafından önceden tuzaklanan el yapımı patlayıcının patlatılması sonucu ağır yaralanan 1 kahraman silah arkadaşımız hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak 20 Mayıs 2016 Cuma günü 02.15'te, 19 Mayıs 2016 Perşembe günü saat 13.00 sularında Van ili Gürpınar ilçesinde devam eden operasyonlar kapsamında, bölgeye intikal eden bir aracın kazası nedeniyle ağır yaralanan 1 kahraman silah arkadaşımız hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak 20 Mayıs 2016 Cuma günü saat 05.05’te şehit olmuşlardır. Bizleri derin bir acı ve üzüntüye boğan bu saldırı ve olayda hayatlarını kaybeden aziz şehitlerimize Allah'tan rahmet, şehitlerimizin değerli ailelerine, yakınlarına, Türk Silahlı Kuvvetleri ile Yüce Türk Milletine başsağlığı ve sabır diliyoruz.” DHA

19 Mayıs 2016 Perşembe

Nusaybin’den acı haberler peş peşe: 3 şehit!

Nusaybin’de bugün yaşanan patlamada şehit olan asker sayısı 3'e çıktı.


14 Mart’ta ilan edilen sokağa çıkma yasağının 66. güne girdiği Nusaybin’de bugün terör unsurlarının yoğun olarak bulunduğu Abdulkadir Paşa Mahallesi'nde güvenlik güçlerinin bir binada arama yaptığı sırada tuzaklanan el yapımı patlayıcının infilak etmesi sonucu şehit olan asker sayısı 3'e çıktı.

Bugün öğle saatlerinde Abdulkadirpaşa Mahallesi'ndeki bir binada arama yapıldığı sırada, binaya tuzaklanan EYP’nin patlaması sonucunda olay yerinde bulunan 1 asker şehit olmuş, 9 güvenlik görevlisi ise yaralanmıştı. Patlamanın ardından hastaneye kaldırılarak, tedavi altına alınan 9 güvenlik görevlisinden 2’si daha şehit oldu. Patlamada şehit olan güvenlik görevlisi sayısı 3'e çıktı.

Erbakan’dan sonra ilk mühendis Başbakan!

Binali Yıldırım, AKP'nin 22 Mayıs'ta yapılacak olağanüstü kongresinde Genel Başkan adayı olarak açıklandı. Böylece, 22 Mayıs itibarıyla görevi devredecek olan Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun memleketi Konya gündemden düşerken, yükselen yıldız il, Binali Yıldırım'ın memleketi olan Erzincan olacak. Yıldırım, 1955 Erzincan Refahiye doğumlu.


ERBAKAN’DAN SONRA İLK!

İTÜ Gemi İnşa ve Deniz Bilimleri Fakültesi mezunu olan Binali Yıldırım, 20 yıl aradan sonra Türkiye’yi yönetecek ilk mühendis kökenli Başbakan olacak. Türkiye’nin son mühendis Başbakanı, 1996-97 yıllarında Başbakanlık görevinde bulunmuş olan Necmettin Erbakan olmuştu. Erbakan sonrasında Başbakan olan Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit, Abdullah Gül, Recep Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu’nun hiçbiri mühendis değildi.

Yıldırım, Turgut Özal, Süleyman Demirel ve Necmettin Erbakan’ın oluşturduğu “İTÜ’lü Başbakan” geleneğini devam ettirecek.

“BOĞAZİÇİ’NE YOLDAN ÇIKARIM DİYE GİTMEDİM”

Yıldırım’ın üniversite tercihini açıklarken yaptığı çıkış, çok tartışılmıştı.
Üniversitede tercih yapmakta zorlandığını ifade eden Yıldırım, “Boğaziçi’nde bahçede kızlar erkekler bir arada oturuyor. Ben burda yoldan çıkarım diye düşünüp İTÜ’yü tercih ettim” demişti. Yıldırım’ın bu sözleri Boğaziçilileri kızdırmıştı.

UZUN YILLAR TERSANEDE ÇALIŞTI

Yıldırım, siyasete atılmadan önce Türkiye Gemi Sanayi Genel Müdürlüğü ve Camialtı Tersanesi’nde çeşitli kademelerde görev yaptı.

Yıldırım’ın yolu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde kesişti.

1994-2000 yılları arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi İstanbul Deniz Otobüsleri İşletmeleri (İDO) da Genel Müdürlük görevinde bulunan Yıldım, bu görevi sırasında İstanbul’da toplu taşımacılığın denize kaydırılması yönünde önemli projelere imza attı. Yıldırım’ın İDO Genel Müdürlüğü döneminde İstanbul-Yalova ve Bandırma hatları açıldı, Adnan Menderes ve Turgut Özal hızlı feribotlarının sefere konuldu.

Yıldırım, siyasete ise resmen AKP ile başladı. AKP kurucuları arasında olan Yıldırım, AKP iktidarlarının “değişmez Ulaştırma Bakanı” oldu.

12 yıl aralıksız Ulaştırma Bakanlığı görevinde bulunduktan sonra son yerel seçimlerde İzmir’den AKP adına Büyükşehir Belediye Başkan adayı oldu.

HEP ERDOĞAN’IN YANINDA

AKP’deki üç dönem kuralına takıldığı için 7 Haziran 2015 seçimlerinde milletvekili adayı olmayan Yıldırım, bu sürede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Başdanışmanı olarak görev yaptı. 1 Kasım’da yeniden parlamentoya dönen Yıldırım, son Davutoğlu hükümetinde yine Ulaştırma Bakanı olarak görev yaptı.

DAVUTOĞLU KARŞISINDA HEP “POTANSİYEL RAKİP” OLDU

Yıldırım’ın adı AKP Genel Başkanlığı için daha önce de geçti. Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmak için Genel Başkanlığı bıraktığı dönemde Yıldırım’ın adı da AKP liderliği için geçmişti. Hatta Davutoğlu’nun adının “AKP Genel Başkan adayı” olarak açıklandığı toplantıya
Yıldırım’ın katılmaması dikkat çekmişti.

Yıldırım, Davutoğlu’nun adı resmen aday olarak açıklandıktan bir gün sonra düzenlediği basın toplantısında da, kendisinin hala “potansiyel aday” olduğunu ima eden açıklamalarda bulunmuştu.


12 EYLÜL KONGRESİ’NİN GİZLİ İSM

Binali Yıldırım, Davutoğlu’nun geçen yıl Genel Başkan olarak yaptığı tek olağan AKP Kongresi’nin de “gizli yıldızı” idi.

Davutoğlu’nun Recep Tayyip Erdoğan’ın işaret ettiği bazı isimleri, parti yönetiminden çıkaracağı ve yerlerine kendisine yakın isimleri koyacağı söylentileri üzerine, Ankara kulislerinde Binali Yıldırım ve ekibinin el altından delegelere ulaşıp imza topladıkları ve Yıldırım’ın Kongre’de Davutoğlu’na karşı aday çıkabileceği iddiaları yayılmıştı.

Bu gelişme üzerine Davutoğlu geri adım atmış, AKP’nin üst yönetimi Erdoğan’ın yönlendirmesiyle oluşturulmuştu.

“VURUR YÜZE İFADESİ…”

Binali Yıldırım’ın dikkat çeken çıkışları da olmuştu.
Bunlardan en ilginçlerinden biri de, sosyal medya konusundaki sözleriydi.
Kendisine sosyal medya izleyip izlemediği sorulan Yıldırım, o dönemde sosyal medyada çok moda olan bir deyimle yanıt vermiş, “vurur yüze ifadesi, kullanıyorum sosyal medyayı bir tanesi” demişti.
Yıldırım 1 Kasım seçimlerinden sonra da Twitter hesabından bir video paylaşmış, bu video’da yine aynı deyimi kullanarak, “vurur yüze ifadesi, tek başımıza iktidarız bir tanesi” demişti.

Binali Yıldırım'dan ilk açıklama

AK Parti’nin yeni genel başkan ve Başbakan adayı olarak ismi açıklanan Binali Yıldırım ilk açıklamasını yaptı. Kürsüye çıkınca sözlerine bir Karadeniz fıkrasıyla başlayan Yıldırım, teröre karşı tavizsiz mücadele mesajı verdi, "Milletimiz rahat olsun, bu terör belasını milletimizin gündeminde çıkaracağız" dedi. Binali Yıldırım konuşmasında, "Kurucu başkanımız, liderimiz başta olmak üzere partimizin her kademesindeki arkadaşlarımızla tam bir uyum içinde çalışarak büyük Türkiye hedeflerine ulaşmak için elimizden gelen her türlü gayreti göstereceğiz" diye konuştu.

AK Parti Genel Başkan Adayı Binali Yıldırım, teşekkür konuşmasını yapmak üzere kürsüye çıkarak, aklına gelen bir fıkrayla sözlerine başladı. Yıldırım, "Şimdi aklıma bir şey geldi. Temel konuşma yapmaya hazırlanıyormuş. Kürsüye çıkmış. Bakmış ki konuşması yok. Benimki gibi. Sonra dönmüş demiş ki topluluğa 'Buraya çıkarken konuşmamı bir Allah biliyordu bir ben. Şimdi artık Allah biliyor'." dedi. Konuşmasına 'Çok değerli dava arkadaşlarım' diye başlayan Binali Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü: "Az önce açıklandığı gibi yapılacak kongrede genel başkan adayı olarak şahsımın gösterilmiş olması dolayısıyla tüm teşkilatıma bir kez daha teşekkür ediyorum. Şunu herkes bilmelidir AK Parti bir dava partisidir. Milletin geleceğini inşa etme partisidir, geçmişini koruyarak geleceğe yürüyen partidir. Kurucu başkanımız, liderimiz başta olmak üzere partimizin her kademesindeki arkadaşlarımızla tam bir uyum içinde çalışarak büyük Türkiye hedeflerine ulaşmak için elimizden gelen her türlü gayreti göstereceğiz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın."

DAVUTOĞLU'NA TEŞEKKÜR

Başbakanlık görevini kendisine devredecek olan Ahmet Davutoğlu'na bugüne kadar yapmış olduğu hizmetlerden dolayı teşekkür eden Yıldırım, "22 Mayıs Pazar günü 2. Olağanüstü Büyük Kongremizi gerçekleştireceğiz. Hazırlıklarımızı büyük oranda tamamladık. Kurucularından biri olmaktan her zaman büyük bir onur duyduğum AK Parti'nin genel başkan adaylığına layık görülmek benim için onurların en yükseğidir, aynı zamanda da çok büyük bir sorumluluktur. Görevi devredecek olan Sayın Genel Başkanımız, Başbakanımız Ahmet Davutoğlu'na bugüne kadar vermiş olduğu hizmetlerden dolayı teşekkür ediyorum. Kendisi partimizin kurucu genel başkanı ve lideri Cumhurbaşkanımız sayın Erdoğan'dan aldığı bayrağı bugünlere getirmiştir" ifadelerini kullandı.


"KENETLENEREK KUTLU YÜRÜYÜŞE DEVAM"

AK Parti mensuplarına da temayül yoklamalarında kendisine verdiği destekten dolayı teşekkür eden Yıldırım, "Parti kongreleri birer demokrasi bayramıdır. Ancak AK Parti kongrelerini diğer partilerden ayıran özellik AK Parti kongreleri ayrışma nedeni değil, birlikteliğin daha da kuvvetlendirme vesilesidir. Bu kongrenin de çok daha fazla birbirimize kenetlenerek kutlu yürüyüşe devam yolunda bir kararlılık ortaya koyacağına yürekten inanıyorum. Bu süreç içerisinde az önce genel başkan yardımcımızın da dediği gibi, partimizin istişare süreçleri büyük bir başarıyla sürdürülmüş ve partimizin ana kademelerinde 800'e yakın mensubumuz arasında istişareler tamamlanmış ve neticede bu toplantılarla genel başkan adayının kim olacağına karar verilmiştir. Genel başkan adayı olarak şahsımın gösterilmiş olmasından dolayı gönülden teşekkür ediyorum" diye konuştu.

"TAM BİR UYUM İÇERİSİNDE ÇALIŞACAĞIZ"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere tüm AK Parti mensuplarıyla tam bir uyum içerisinde çalışılacağına dikkat çeken Yıldırım, "Kurucu başkanımız liderimiz başta olmak üzere partimizin her kademesindeki arkadaşlarımızla tam bir uyum içerisinde çalışarak büyük Türkiye hedeflerine ulaşmak için elimizden gelen her türlü gayreti göstereceğiz. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Büyük kongremizde partimizin kutlu yürüyüşe devam sloganıyla belirlediği programını çok daha geniş bir şekilde değerlendireceğiz. Bugün bu konularda detaya girmeye ihtiyaç duymuyorum" dedi.

"TERÖR BELASINI TÜRKİYE'NİN GÜNDEMİNDEN ÇIKARACAĞIZ"

Terörün Türkiye gündeminden çıkarılacağını vurgulayan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü: "Milletimize şunu Diyarbakır'a orada hunharca katledilen vatandaşlarımızın yanına gitmeden önce bir şey söylemek istiyorum. Milletim rahat olsun. Bu terör belasını Türkiye'nin gündeminden çıkaracağız. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Gününüz aydınlık, geleceğiniz mübarek olsun. Allah'a emanet olun." DHA

Reza Zarrab'ın dudak uçuklatan kefaletine ret

ABD’de tutuklu bulunan işadamı Reza Zarrab, avukatı Benjamin Brafman aracılığıyla mahkemeye 10 milyon doları nakit, toplam 50 milyon dolarlık kefalet ödemeyi önerdi.



Brafman, bu kefalet karşılığında müvekkilinin New York’ta kapısında 24 saat boyunca silahlı güvenlik görevlilerinin nöbet tutacağı bir evde, GPS ile takip edilerek kalmasını talep etti.

GÜVENLİK ŞİRKETİ İLE ANLAŞILDI

Zarrab’ın ev hapsinde tutulması durumunda onu koruyacak güvenlik şirketi ile de anlaşma sağlandı. Bir otel çalışanına cinsel tacizde bulunduğu gerekçesiyle New York’ta tutuklanan eski IMF Başkanı Dominique Strauss Kahn’ın da aralarında bulunduğu üst düzey kişilerin ev hapsi cezalarında güvenlik önlemleri alan Guidepost adlı güvenlik şirketi görevlilerinin Reza Zarrab’ı 24 saat boyunca gözlem altında tutulması için söz konusu şirketle anlaşmaya varıldığı belirtildi.

Guidepost’un ayrıca Zarrab için bir araba ve şoför de tahsis edeceği ve evden çıkması gerekirse bu araçla gideceği yerlere ulaşımının sağlanacağı belirtildi.

BAŞSAVCI KABUL ETMEDİ

Mahkemeye sunulan 22 sayfalık kefalet teklifinde, Zarrab’ın kalacağı evden ancak tedavi, avukat ziyareti, ibadet ve mahkemedeki duruşmaları için çıkabilecek. Başsavcı Preet Bharara’nın ofisinin Zarrab’ın avukatının teklifini ‘yetersiz’ bularak reddettiği belirtilirken, Brafman’ın konuyu bir kez daha kefalet duruşmasında görüşmek için mahkemeye başvuracak.

EVLİLİĞİNİ FEDA ETMEZ

Eşi ve kızı ile birlikte Orlando’daki Disneyworld’e gitmek üzere Miami’den ABD’ye giriş yaparken tutuklandığını belirten kefalet dilekçesinde, Zarrab’ın Ebru Gündeş ile nasıl tanıuştığı ise şöyle anlatılıyor: “Popüler Türk sanatçı Ebru Gündeş, sayın Zarrab’ın ağabeyinin 2005 yılındaki düğününde sahne almıştı. Sayın Zarrab, Sayın Gündeş’in uzun süredir hayranıydı.  Zarrab, kendisi onuruna 2 şarkı besteleyerek ortak arkadaşları aracılığı ile Gündeş’e gönderdi.  Bu olaydan çok etkilenen Gündeş, Zarrab ile buluşmak istediğini söyledi.  2010’da birbirlerine âşık oldular. 2011’de Sayın Gündeş şimdiki tek çocuklarını doğurdu. Nihayetinde, Sayın Gündeş, Zarrab’ın bestelediği şarkılarla bir albüm çıkardı. Evlilikleri bir ortaklık ve sayın Zarrab bu evliliği uluslararası bir kaçak olarak feda etmez.”

EBRU GÜNDEŞ'İN KARİYERİ

"Zarrab’ın Ortadoğu’da tanınmış bir sanatçı Ebru Gündeş ile evli olduğunu ve kaçak duruma düşmesi halinde hem evliliğini hem de eşinin kariyerini mahvedeceğini" aktaran Brafman, İran asıllı işadamının kaçması durumunda uluslararası müzik yıldızı eşinin kariyerine de zarar vereceğini, eşinin 'bir kaçakla evli' konumuna düşeceğini belirtti.

CİDDİ SAĞLIK SORUNLARI VAR

Zarrab’ın ciddi sağlık sorunlarının da bulunduğu ifade edilen dilekçede bağırsağında polip, midesinde ülser ve böbreğinin yanında bir tümör bulunduğu ifade ediliyor. Zarrab’ın bir doktor tarafından düzenli olarak kontrol edilmesi gerektiği kaydedilirken, kefalet tekliflerinin kabul edilmesi durumunda tedavisinin daha kolaylaşacağına dikkat çekiliyor.

ÜÇ AYRI ÜLKENİN PASAPORTUNA SAHİP

New York’ta mahkemeye sunulan kefalet dilekçesinde, Reza Zarrab’ın, yalnızca İran ve Türkiye değil, aynı zamanda Makedonya pasaportu sahibi olduğu da ortaya çıktı. Zarrab’ın kefaletle serbest kalması durumunda İran, Türkiye ve Makedonya pasaportlarının, kendisinin New York’tan ayrılmasını önlemek için mahkemeye teslim edileceği, yeni bir seyahat belgesine de başvuramayacağı dilekçede belirtildi.

Zarrab’ın avukatı Brafman, müvekkilinin kendisini daha çok Türk olarak gördüğüne dikkat çekti. Hürriyet

Sığınmacılar Almanya’ya kabul edilmek için din değiştiriyor

Focus Dergisi: "Almanya’da 1 milyondan fazla sığınmacı, iltica için başvurmuş durumda"


Avrupa'da sığınmacılar ülkelerine geri gönderilmelerinin önüne geçmek için her türlü çareye başvurmaya başladı. Buna din değiştirmek de dahil. Almanya'nın Focus Dergisi'nin haberine göre Alman kiliseleri artan başvurulardan rahatsız. Almanya Evanjelik Kilisesi, başvuruların büyük bölümünün “Kimliklerin din hanesinde Hıristiyan ibaresinin yer alması” hedefiyle yapıldığını ileri sürüldü.

Yapılan açıklamada, “Dinler kâğıt üzerinde değiştirilmek isteniyor” dendi. Aşağı Saksonya Katolik Kilisesi ise başvuruların memnuniyetle karşılandığını ve din değiştirme törenleri hakkında doğru bilgilendirme yapılması için Arapça ve Farsça broşürler hazırlandığını bildirdi. Sığınmacıların kilise cemaatlerinden yararlanmak ve sığınmacı başvurularında Hıristiyan din adamlarını referans gösterme avantajını kullanmak için kiliselere akın ettiği belirtiliyor.

ÇOĞU GERİ GÖNDERİLECEK

Almanya'da 1 milyondan fazla sığınmacı, iltica için başvurmuş durumda. Almanya başvuru sayısını azaltmak için bir dizi önlem aldı. Aralarında Tunus, Cezayir ve Fas gibi ülkelerin “güvenli ülke” ilan edilmesi bu önlemlerden biri. Uluslararası anlaşmalara göre ‘güvenli ülke' vatandaşlarının başvuruları reddedilebiliyor ve sınır dışı edilebiliyor.

Hakkari şehitleri uğurlandı

PKK'lı hain teröristlerce şehit edilen 4 asker için Van'da tören düzenlendi. Yaş ortalamaları 26 olan 4 askerin tabutları yanyana konuldu. Şehitler törenin ardından memleketlerine gönderildi.

Hakkari’nin Şemdinli İlçesi’nde, zırhlı aracın geçişi sırasında PKK’lı teröristlerin daha önce yola döşediği bombayı patlatması sonucu şehit olan gencecik 4 fidan, Atatürk’ün gençlere armağan ettiği 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nda Van’da düzenlenen törenle memleketlerine uğurlandı.

Van’daki Jandarma Pilot Yarbay Yusuf Turgut Kışlası Helikopter Filo Komutanlığı’nda yapılan törene, Van Valisi İbrahim Taşyapan, 6’ncı Hudut Alay Komutanı Albay Ali Yalçın, şehit er Bestami Güler’in babası Osman Güler, kurum amirleri asker ve polisler katıldı. Tören saygı duruşu ve şehitlerin öz geçmişinin okunmasıyla başladı. Daha sonra İl Müftü  Yardımcısı Faruk Oğuz dua okudu. Duanın ardından Şemdinli-Aktütün karayolunda meydana gelen saldırıda şehit olan Şehit Piyade Uzman Çavuş Gökhan Dündar Kırşehir, Uzman Çavuş Veli Demiryürek Osmaniye, Sözleşmeli Piyade Er Recep Alpmala Konya, Sözleşmeli Piyade Er Bestami Güler Hatay’a gönderilmek üzere cenazeler bir süre arkadaşlarının omuzunda taşınarak uçağa konuldu.

“BAK BABAN GELDİ KALK OĞLUM”
Şehit oğlu Bestami Güler’in uğurlama törenine katılmak üzere Van’a gelen baba Osman Güler’i Van Valisi İbrahim Taşyapan ve askeri yetkililer teselli etmeye çalıştı. Baba Osman Güler, tören alanına gelirken, “Daha annenin toprağı soğumadı. Bak baban geldi kalk oğlum” çığlığı yürekleri dağladı. Daha sonra şehit oğlunun konulduğu uçağa binen baba Güler burada ise “Bir oğlum daha var. Onu da feda ederim, Evelallah korkmuyorum. Benim canım yandı, başkasının yanmasın” diye konuştu.
(DHA)

Muazzez İlmiye Çığ’dan Hulusi Akar’a mektup var

Profesör Muazzez İlmiye Çığ, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kızı Sümeyye'nin düğününde nikah şahitliği yaparak gündeme gelen Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'a mektup yazdı.


Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın, 8 şehidin verildiği bir günde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan'ın nikah şahitliği yapması tepkilere neden oldu. Toplumun birçok kesiminden Akar’a eleştiriler geldi. TSK’nın bir numarasına en çarpıcı eleştirisi ise Cumhuriyet kadını Profesör Muazzez İlmiye Çığ’dan geldi.

UĞUR DÜNDAR KÖŞESİNE TAŞIDI

Çığ, Akar’a hitaben kaleme aldığı mektubunda “her gün şehit haberleriyle yüreğimiz yanarken, Devlet Başkanı’nın yaptığı bu muhteşem düğüne yas tutmak yerine gitmenizi ve şahit olmanızı, benim gibi düşünen halkımız adına  tüm kalbimle kınıyorum” dedi.  Duayen gazeteci Uğur Dündar, Çığ’ın o mektubunu bugünkü köşesine taşıdı.


İşte Çığ’ın Akar’a hitaben kaleme aldığı o mektup;

Orgeneral Sayın Hulusi Akar

Genelkurmay Başkanı-Ankara

“100 yaşını geçmiş, ülkesini çok seven, Atatürk ilkelerine yürekten bağlı bir kadınım. Size bu mektubu yazmak zorunda kaldığım için çok çok üzgünüm.

AKP Hükümeti Güneydoğu illerimizi terör karargahı haline getirdikten sonra, her adım başında neyin nereden patlayacağı bilinmeyen bir cepheye askerlerimizi ve güvenlik güçlerimizi seferber edip her gün şehit haberleriyle yüreğimizi yakarken, Devlet Başkanı”nın yaptığı bu muhteşem düğüne yas tutmak yerine gitmenizi ve şahit olmanızı, benim gibi düşünen halkımız adına  tüm kalbimle kınıyorum. Yazıklar olsun…”

Muazzez İlmiye Çığ

14 yaşındaki çocuk önce annesini sonra kendini öldürdü

Pendik Kurtköy'de, site içerisindeki bir dairede anne ile oğlu ölü bulundu. Yapılan ilk incelemede, polisin, 14 yaşındaki M.C.'nin annesini öldürüp daha sonra intihar ettiği şüphesi üzerinde durduğu öğrenildi.


Olay, Pendik Kurtköy Mahallesi, Sena Sokak’ta bulunan bir sitenin içerisindeki dairede saat 19.30 sıralarında meydana geldi. İddiaya göre, apartmanın giriş katında oturan 40 yaşındaki Nazlı C.’ye yakınları uzun süre ulaşamadı. Bunun üzerine, Nazlı C.’nin kızı apartmana gelerek, kapıcı ile birlikte giriş katında bulunan daireye camdan girdi.

ANNE KORİDORDA, ÇOCUK YATAK ODASINDA ÖLÜ BULUNDU
Eve giren kadın, annesinin evin koridorunda kanlar içinde yatan cesediyle karşılaştı. İhbar üzerine olay yerine 112 sağlık ekipleri ve polis ekipleri geldi. Sağlık ekipleri Nazlı C.’nin olay yerinde öldüğünü tespit etti.

Daha sonra inceleme yapmak üzere daireye giren polisler, yatak odasında kafasından tabancayla vurulmuş halde M.C.’nin cesedini buldu.

YAKINLARI SİNİR KRİZİ GEÇİRDİ
Olay Yeri İnceleme ekipleri cesetlerin bulunduğu eve gelerek çalışma başlattı. Anne-oğulun evde ölü bulunduğu haberini alan akrabaları sitenin bahçesinde sinir krizleri geçirdi.

POLİS, OĞULDAN ŞÜPHELENİYOR
Yapılan ilk incelemede, polisin, M.C.’nin annesini öldürüp daha sonra intihar ettiği şüphesi üzerinde durduğu öğrenildi.

SOSYAL MEDYADA FOTOĞRAFLARI
14 yaşındaki M.C.’nin sosyal medya hesabında paten kayıp şarkı söylerken çektiği fotoğrafları dikkat çekti.

CENAZELERİ MORGA KALDIRILDI
Pendik Kurtköy’de site içerisindeki bir dairede tabancayla vurulmuş halde ölü bulunan anne ile oğulun cenazeleri, olay yerindeki incelemelerden sonra morga kaldırıldı.

40 yaşındaki Nazlı C. ile oğlu 14 yaşındaki M.C.’nin evlerinde ölü olarak bulunmasının ardından, Olay Yeri İnceleme ekipleri uzun süre dairede araştırma yaptı, delil topladı.

Anne-oğulun cenazeleri 3,5 saatlik incelemenin ardından 2 tabutla cenaze aracına konularak Kartal eğitim ve Araştırma Hastanesi Morgu’na kaldırıldı. Cesetler üzerinde Adli Tıp’ta inceleme yapılacağı belirtildi. DHA

Bir günde 5 şehit!

Hakkari ve Mardin'deki hain saldırılarda 5 asker şehit oldu 14 asker yaralandı.


Hakkari’de 13 personel taşıyabilen ‘Kirpi' tipi zırhlı araç ile ona eşlik eden ‘Kobra' tipi zırhlı araç, terör örgütü PKK'nın bombalı saldırısına uğradı. Zırhlı araçlar Şemdinli ilçesine 70 kilometre uzaklıkta Irak sınırı boyunca Aktütün ve Beyyurdu arasındaki Mendi Köprüsü bölgesinden geçerken el yapımı patlayıcının infilak ettirilmesi sonucu Piyade Uzman Çavuş Gökhan Dündar (28), sözleşmeli Piyade Er Recep Alpmala (26), Uzman Çavuş Veli Demiryürek (30) ve sözleşmeli Piyade Er Bestami Güler (23) şehit oldu, 4'ü ağır 9 asker de yaralandı.  Mardin’in  Nusaybin ilçesinde de yine dün sabah PKK'lı teröristin keskin nişancı tüfeği Kanas'la açtığı ateş sonucu Astsubay Kıdemli Çavuş Anıl Gül (25) vurularak ağır yaralandı. Yaralı astsubay, Nusaybin Devlet Hastanesi'nde şehit oldu. Nusaybin'de ikinci saldırı Yenişehir Mahallesi Reyhan Sokak'ta düzenlendi. PKK'lılar, tuzakladığı patlayıcıyı, güvenlik görevlilerin geçişi sırasında uzaktan kumandayla infilak ettirdi. Saldırıda 5 asker yaralandı. Şehit askerlerin baba evlerine ateş düştü.

İşte dün verdiğimiz şehitlerimiz


BESTAMİ GÜLER-HATAY

Hakkari’nin Şemdinli ilçesinde, PKK’lı teröristlerin askeri araca bombalı saldırısında şehit olan Piyade Sözleşmeli Er Bestami Güler'in (23) ailesine acı haber ulaştı.

Şehit Bestami Güler’in merkez Antakya ilçesi Kisecik Mahallesi'ndeki baba evine gelen askeri yetkililer, şehadet haberini sağlık ekipleri eşliğinde aileye verdi. Acı haberi alınca fenalaşan ve ambulansa alınan baba Güler’e sağlık ekipleri müdahalede bulundu. Şehit haberini alan aile yakınları ve komşuları, şehidin baba evine geldi. Haberin ardından şehidin baba evine Türk bayrağı asıldı.
3 kardeş olan şehit Bestami Güler’in 9 ay önce annesini kaybettiği öğrenildi. Şehit Güler'in cenazesinin yarın düzenlenecek törenin ardından ikindi namazını müteakip Hatay'da toprağa verileceği bildirildi.

GÖKHAN DÜNDAR-KIRŞEHİR

Hakkari’nin Şemdinli ilçesinde şehit düşen Piyade Uzman Çavuş Gökhan Dündar’ın (28) Kırşehir’in Mucur ilçesindeki baba ocağında da yas var. Şehit Piyade Uzman Çavuş Gökhan Dündar’ın Kırşehir'e bağlı Mucur ilçesindeki baba ocağına ulaştı. Şehit Dündar’ın baba ocağının bulunduğu eve Türk bayrağı asılarak taziye çadırı kuruldu. Şehidin babası Necdet Dündar’ın 1991 yılında trafik kazasında vefat etmesi ve annesi Necla Dündar'ın İstanbul'da olması nedeniyle acı haber, Mucur’un Karşıyaka Mahallesi’ndeki amcası Muammer Dündar ve aile yakınlarına askeri yetkililer tarafından verildi.

Dündar'ın 4 yıl önce Hakkâri'nin Şemdinli ilçesinde göreve başladığı belirtildi. Oğlunun şehit olduğunu haberini alan annesi Necla ve yurt dışında olan ağabeyi Volkan Dündar'ın Kırşehir'e gelmek üzere yola çıktıkları öğrenildi.

Şehit Dündar'ın bugün Mucur Merkez Emine Hatun Camisi’nde kılınacak cenaze namazından sonra toprağa verilmesi bekleniyor.

RECEP ALPMALA-KONYA

Hakkâri'de şehit olan Uzman Çavuş Recep Alpmala'nın şehadet haberi Konya’daki baba ocağına ulaştı.

Hakkari Şemdinli’de teröristlerce el yapımı patlayıcının infilak ettirilmesi sonucu şehit olan Alpmala'nın Meram ilçesi Hacı Fettah Mahallesi Bağlantı Sokak’taki baba ocağına giden askeri yetkililer baba Hasan Alpmala'ya acı haberi verdi.

Şehadet haberinin ardından şehit evine Türk bayrakları asıldı. Şehidin annesinin 2011 yılında hayatını kaybettiği öğrenildi.

VELİ DEMİRYÜREK-OSMANİYE

Hakkari’nin Şemdinli İlçesi’nde, PKK’lı teröristlerin askeri arkaca düzenlediği bombalı saldırıda şehit olan ulaştırma uzman çavuş Veli Demiryürek’in memleketi Osmaniye’deki baba ocağına ateş düştü. Şehit uzman çavuş 30 yaşındaki Veli Demiryürek’in Merkez Fakıuşağı Mahallesi Prof. Dr. Alper Akınoğlu Caddesi’ndeki baba evine gelen askeri yetkililer ve yanlarında polis ile sağlık görevlilerinden oluşan heyet, acı haberi şehidin babası 56 yaşındaki baba Besat, anne Adalet ve kardeşi Raci Demiryürek’e verdi.

Askeri yetkilileri karşısında gören şehidin anne ve babası fenalaştı. Sakinleştirilemeyen anne ve baba ambulanslarla Osmaniye Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Bu sırada askeri ve polislerin sakinleştirmeye çalıştığı kardeş Raci Demiryürek ise “Ağabey neredesin, kurban olayım çık gel. Beni ağabeyime götürün” diye gözyaşı döktü. Sağlık görevlilerinin müdahale ettiği Raci Demiryürek de ambulansla hastaneye götürüldü.  Üç kardeşin en büyüğü ve bekar olan şehit uzman çavuş Veli Demiryürek’in baba evine bayrak asılırken, komşuları da şehit evine akın etti.

ANIL GÜL-ESKİŞEHİR

Keskin nişancı tüfeği Kanas ile açtığı ateşle şehit olan astsubay Anıl Gül'ün (25) babaevi Eskişehir'e ateş düştü. Aileye şehit haberinin verilmesinin ardından komşular ve akrabalar şehit evine akın etti. Şehit Gül'ün bekar olduğu öğrenildi. Türkan ve Yücel Gül çifti, oğullarının şehit olduğunu öğrenince gözyaşlarına boğuldu.  Haberi alınca fenalaşan Türkan Gül'e, evin önünde hazır bekletilen ambulanstaki sağlık görevlileri müdahale etti. Yerel bir gazetenin matbaasında çalışan şehit babası Yücel Gül de yakınlarını kendisini çağırmasının ardından geldiği evinde oğlunun şehit olduğunu askeri yetkililerden öğrendi.

Bekar olan oğulları Astsubay Kıdemli Çavuş Anıl Gül'ün şehit olmasıyla bir kızları kalan Türkan ve Yücel Gül çiftinin oturduğu 3 katlı binanın üst katındaki evine büyük bir Türk Bayrağı asıldı. Şehit Astsubay Kıdemli Çavuş Anıl Gül'ün yarın Eskişehir'de törenle toprağa verileceği belirtildi. Sözcü

Bir milletin dirilişi: 19 MAYIS 1919

Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun


Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, 19 Mayıs 1919 günü Samsun'a çıktı. 97 yıl önce bugün bağımsızlık meşalesini yaktı. O meşalenin ışığı bir millete yol gösterdi. Dirilişin başlangıcı olan 19 Mayıs günü Cumhuriyet'in ilanıyla da bayram olarak kutlanmaya başlandı. İşte kurtuluşa giden yolun öyküsü:

Tarih: 15 Mayıs 1919… Mustafa Kemal'in öncülüğünde Çanakkale Cephesi'nde büyük bir destan yazılsa da Osmanlı 1. Dünya Savaşı'ndan yenik çıktı. Anadolu, düşmanlar tarafından işgal edildi. Millet, kurduğu küçük gruplarla düşmana karşı direnmeye başladı.

Anadolu toprakları bu durumdayken, İngiliz işgali altındaki İstanbul'da milletin kaderini değiştirecek bir karar alındı. Mustafa Kemal, 9. Ordu Müfettişi olarak Samsun'a gitmekle görevlendirildi. Hemen yolculuk hazırlıklarına başlandı.

BANDIRMA VAPURU HAZIRLANDI

Mustafa Kemal, kendisi için hazırlanan ve onu Samsun'a götürecek olan Bandırma Vapuru'nun kaptanı İsmail Hakkı Bey'i makamına çağırtarak yolculuk hakkında bilgi aldı. Yolculuk 16 Mayıs 1919 günü başladı. Vapur, yola çıkmadan Sirkeci Garı açıklarında İngilizler tarafından arandı. Mustafa Kemal, Bandırma Vapuru'na Kız Kulesi açıklarında bindi.

O GÜNÜ NUTUK'TA ANLATTI

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk'un 1. bölümündeki “Benim Kararım” adlı kısmında bu görevle ilgili şunları yazdı: “Osmanlı ülkeleri bütün bütüne parçalanmıştı. Ortada bir avuç Türkün barındığı bir ata yurdu kalmıştı. Baylar, bu durum karşısında bir tek karar vardı. O da ulus egemenliğine dayanan, tam bağımsız yeni bir Türk devleti kurmak. İşte, daha İstanbul'dan çıkmadan önce düşündüğümüz ve Samsun'da

Anadolu topraklarına ayak basar basmaz uygulamaya başladığımız karar, bu karar olmuştur.”

BAĞIMSIZLIĞA GİDEN YOL

O ‘karar'ı uygulamak için ilk adım 19 Mayıs 1919 günü atıldı. Mustafa Kemal, beraberindeki 18 askerle 19 Mayıs günü Samsun'a çıktı. 19 Mayıs 1919 günü bağımsızlığa, çağdaşlaşma ve demokratikleşmeye giden yolun ilk adımı atıldı. Samsun, yeniden dirilişin ilk durağı oldu. Mustafa Kemal Atatürk, Anadolu'da kurtuluş mücadelesini başlattı. Ulusal direniş örgütleri birleştirildi. Ardından Amasya Genelgesi ile Erzurum ve Sivas Kongreleri geldi… Kurtuluş mücadelesi, tüm düşmanların kovulması ve Cumhuriyet'in ilan edilmesiyle birlikte bir destana dönüştü.

BAYRAM OLDU

19 Mayıs 1919 son dönemde yok sayılmak istense de Türk Milleti için bir dönüm noktası ve kurtuluşun başlangıcıydı. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, bu tarihe verdiği önemi “19 Mayıs benim doğum günümdür” diyerek gösterdi. Ve bir milleti bağımsızlığa kavuşturan mücadelenin başlandığı 19 Mayıs, ulusal bayram ilan edildi. İlk bayram kutlamaları, 1938 yılında İstanbul'da “Atatürk'ü Anma” günü olarak yapıldı. Atatürk, gençlere armağan ettiği bayram kutlamalarına sadece bir kez katılabildi.

ATATÜRK GENÇLERE SESLENDİ

Atatürk, ‘doğum günüm' dediği 19 Mayıs'ı armağan ettiği gençlere ise şöyle seslendi: “Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şey bekliyoruz.”

KURTULUŞA GİDEN İLK ADIM

Mustafa Kemal, beraberindeki 18 askerle birlikte 19 Mayıs 1919 günü Samsun'a ulaştı. Bandırma Vapuru'ndan inişinde ise böyle karşılandı.

ULUSAL MÜCADELE BAŞLADI

23 Temmuz-7 Ağustos 1919 tarihleri arasında Erzurum'da düzenlenen kongrede kurtuluş mücadelesinde izlenecek yol belirlendi.

İŞTE İLK BAYRAM TÖRENİ

Ulu Önder Atatürk, 19 Mayıs 1938'de Ankara Stadyumu'ndaki bayram törenine katıldı. Törende Yugoslavya Savunma Bakanı da vardı.

Erdoğan ve Obama görüştü

Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD Başkanı Barack Obama ile PKK, DAEŞ ve Suriye meseleleri üzerine telefon görüşmesi gerçekleştirdiği aktarıldı.

Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi’nden yapılan bildiride şu ifadelere yer verildi: “Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Barack Obama arasında Çarşamba akşamı bir telefon görüşmesi gerçekleşmiştir. Suriye’deki mevcut durumu ele alan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ABD Başkanı Obama, DAEŞ’in zayıflatılmasını ve yenilgiye uğratılmasını, Türkiye, Avrupa ve diğer coğrafyalarda terör saldırıları yapma kapasitesinin ortadan kaldırılmasını sağlama amacıyla ortak çaba göstermenin aciliyeti hususunda mutabık kalmışlardır. İki lider, Suriye’de ateşkesin devamını sağlama ve siyasi geçiş sürecinde ilerleme kaydetme konularında uluslararası işbirliğinin önemine dikkati çekmişlerdir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ABD Başkanı Obama, PKK’nın da aralarında bulunduğu tüm terör örgütleriyle mücadele hususunda işbirliğinin güçlendirilmesini de görüşmüşlerdir. Bu çerçevede Sayın Obama, ABD olarak, NATO müttefiki olan Türkiye’nin güvenliğine önem verdiklerini de vurgulamıştır.” Sözcü

18 Mayıs 2016 Çarşamba

Ankara Valiliği CHP yürüyüşüne izin vermedi

Ankara Valiliği, CHP’lilerin yarın Güvenpark'tan Anıtkabir'e yapacağı yürüyüşe izin verilmediğini açıkladı.

Ankara Valiliği, CHP Gençlik Kolları tarafından yarın Güvenpark'tan Anıtkabir'e gerçekleştirileceği duyurulan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun da katılacağı yürüyüşe, güvenlik açısından uygun olmadığı gerekçesiyle izin verilmediğini bildirdi.

Bir gecede 36 çocuk yetim kaldı

Diyarbakır'ın Sur ilçesi Dürümlü mezrasında PKK'lı teröristlerin patlayıcı yüklü kamyonu infilak ettirmesi sonucu 36 çocuk yetim kaldı. Patlamada 2 kardeşi, 4 dayısı, amcası ve yeğenlerini kaydeden Ceylan Yaman, "Çok büyük bir acı yaşıyoruz. Bize bunları yaşatanların Allah belasını versin, evimizi yıktılar" dedi.


Diyarbakır'ın Sur ilçesi Dürümlü mezrasında, PKK'lı teröristlerce gerçekleştirilen katliamda yakınlarını kaybedenlerin yaşadığı büyük acı dinmiyor.

Dürümlü'de hayatını kaybedenler için Tanışık köyünün bir tarafında erkekler, diğer tarafında ise kadınlar, başsağlığı dileklerini kabul ediyor. 

İl merkezi ile çevre köylerden gelen çok sayıda kişi, taziyeevlerine giderek, katliamda yakınlarını kaybedenleri teselliye çalışıyor. Kadınlar, kendileri için kurulan taziyeevinde, evlatları, eşleri ve yakınları için Kürtçe ağıtlar yakıyor.

Gözyaşları dinmeyen kadınlar, kucaklarında küçük yaşta yetim kalan çocukları göstererek, terör örgütü PKK'ya duydukları nefreti dile getiriyor.

Patlama sonucu yetim kalan 36 çocuk, yaşananlardan habersiz köy meydanında oynarken, onları görenlerin ise yüreği burkuluyor.

Patlamada 2 kardeşi, 4 dayısı, amcası ve yeğenlerini kaydeden Ceylan Yaman, AA muhabirine, olayın yaşandığı 12 Mayıs'ta amcasının ölümü nedeniyle erkeklerin taziyeevinde bulunduğunu söyledi.

Katliamda hayatını kaybedenlerin büyük çoğunluğunun köy dışında inşaat ve taş ocaklarında çalıştığını, taziye için köye geldiğini anlatan Yaman, duydukları şiddetli patlamanın ardından gittikleri olay yerinde korkunç bir manzarayla karşılaştıklarını vurguladı.

"GÜZEL GÜNLERİMİZ GERİDE KALDI"

Akrabalarının cesetlerinin parçalarını topladıklarını kaydeden Yaman, şöyle devam etti:

"Çok büyük bir acı yaşıyoruz. Bize bunları yaşatanların Allah belasını versin. Evimizi yıktılar. Olayda Yaman ailesinden 10 kişi hayatını kaybetti. Dayımlar da Yakar ailesinden. Ölenler arasında kardeşlerim, dayılarım, amcam ve yeğenlerim vardı. Ağabeyim Gerçek, oğlu Davut, amcam Ramazan, oğulları Mehmet Sait ve Ahmet Yaman hayatını kaybetti. Köyde yaşayanların hepsi akraba. Ölenler arasında nişanlı, askere gidecek ve yeni evli gençler de vardı. Hepsi çok iyiydi. Daha birkaç ay evvel düğünümüz vardı. Hepimiz bir aradaydık. Köyümüz çok güzeldi ama böyle bir acıyla güzel günlerimiz geride kaldı."

Yaman, köyde yaşayan herkesin geçim ve çocukları okutmanın derdinde olduğunu, böylesi bir olayla sarsıldıklarını belirtti.

"YÜREĞİM YANIYOR"

Leyla Yaman (17) ise patlamada babası Gerçek ile kardeşi Davut'u kaybetmenin acısını yaşadığını dile getirerek, "Yüreğim yanıyor. Bize bunları nasıl yaşatırlar? Babam ve kardeşim öldü" diye konuştu.

Bingöl'ün Genç ilçesinde 9 Mayıs'ta teröristlerce gasbedilen, yaklaşık 15 ton patlayıcının bulunduğu kamyonu 12 Mayıs gecesi Diyarbakır'da saklamak isteyen PKK'lılara tepki gösteren vatandaşların, aracın bölgeden çıkması için yaptığı takip sırasında patlama meydana gelmişti.
Patlamanın şiddeti kentin birçok ilçesinde hissedilmiş, olay yerinde yaklaşık 20 metre genişliği ve 4 metre derinliğinde çukur oluşmuştu. Olayda 16 kişi hayatını kaybetmiş, 23 kişi yaralanmıştı. PKK'nın gerçekleştirdiği saldırı, 36 çocuğun yetim, 8 kadının dul kalmasına neden olmuştu.  (hürriyet.com.tr)