12 Ağustos 2016 Cuma

Antalya’da köpek katliamı

Antalya’nın Korkuteli ilçesinde köpek katliamı yaşandı. 40 köpek zehirlenerek öldürüldü.


İddiaya göre, Korkuteli ilçe merkezinde birçok sokakta ağaç altlarına bırakılan zehirli tavuk etinden yiyen köpekler telef oldu. Olay, sokakta köpeğini gezdiren Rabiye Küçük isimli kadının, Thor isimli köpeğinin zehirli yiyecekleri yemesinin ardından ölmesiyle ortaya çıktı. Sokak ve evcil hayvanların öldürülmesiyle ilgili Korkuteli Cumhuriyet Savcılığı tahkikat başlattı.

Duruma tepki gösteren hayvansever Burhan Uysal, “Korkuteli ilçe merkezinde köpeklerin hepsi değişik günlerde zehirlenerek öldürüldü. Hepsi evcil ve cins köpekler. 100. Yıl Atatürk Stadyumunda ve parklara bırakılan zehirli etleri yemeleriyle zehirlenerek öldürüldü. Kimseyi suçlamak istemiyorum ancak yapılan vahşet. Bunu yapana insan denemez. Zehirlenen köpekler, zehri atan caniden çok daha insancıl ve yardımsever. Dileğim bu caninin bir an önce yakalanması” dedi.

11 Ağustos 2016 Perşembe

Hakan Şükür ve babası için gözaltı kararı çıkarıldı

Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ/PDY soruşturması kapsamında Amerika'da bulunan Hakan Şükür ile babası Sermet Şükür hakkında gözaltı kararı çıkardı.


Sakarya Emniyet Müdürlüğü ekiplerinin, Amerika Birleşik Devletleri'nde bulunan Hakan Şükür'ün İstanbul'da bulunan evinde arama yaptığı öğrenildi. Adapazarı'nda yaşayan Sermet Şükür ise bulunamadı.

Amerika'da bulunan Hakan Şükür için kırımızı bülten ile yakalama kararının da çıkarılacağı belirtildi.  DHA

10 Ağustos 2016 Çarşamba

Erdoğan: O camiadan dostlarınızı ifşa edin

Cumhurbaşkanı Erdoğan iş adamlarına yaptığı konuşmada "O camiadan dostlarınız, arkadaşlarınız olabilir. Ben diyorum ki bunları da ifşa etmeniz lazım. Bunları savcılıklarımıza, emniyet teşkilatımıza bildirmeniz lazım. Niye? Bu, bizim üzerimize bir vatanseverlik borcudur. Onlar bu ülkeyi değil, biz onları çökerteceğiz" dedi.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, Türkiye İhracatçılar Meclisi üyeleriyle istişare toplantısında bir araya geldi.

Burada yaptığı konuşmada Erdoğan şu ifadeleri kullandı:

"17-25 Aralık yargı ve polis darbe girişimini, benim şahsi meselem olarak görüp 15 Temmuz silahlı darbe girişimiyle hala gerçekleri kavrayamayanlar, bu örgütün iflah olmaz parçalarıdır. Ülkesine ve milletine acımayana bizim acıma hakkımız yoktur."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu millet büyük bir millet, güçlü bir millet. Bu millet ürkek, korkak, kaçak bir millet değil, kaçaklar belli. Onlar şu anda kaçtılar, biz de kovalıyoruz. Bunu da bir intikam hırsıyla yapmadığımızı da söyleyeyim, bunu da hukuk içinde, adalet çerçevesinde yapıyoruz, yapacağız." diye konuştu.

"Bunları da ifşa etmeniz lazım"

Erdoğan, iş adamlarından, yurtdışındaki tüm muhataplarına darbe girişiminin gerçek yüzünü, Fetullahçı Terör Örgütü'nün sadece Türkiye için değil tüm dünya için bir tehdit olduğunu anlatmalarını isteyerek, "Hatta o camiadan dostlarınız, arkadaşlarınız olabilir. Ben diyorum ki bunları da ifşa etmeniz lazım. Bunları savcılıklarımıza, emniyet teşkilatımıza bildirmeniz lazım. Niye? Bu, bizim üzerimize bir vatanseverlik borcudur. Onlar bu ülkeyi değil, biz onları çökerteceğiz." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Finans altyapısı olmayan hiçbir örgütün, gücünü muhafaza edebilmesi mümkün değildir. FETÖ'yü, silahlı kuvvetleriyle, yargısıyla, polisiyle, diğer kurumlarıyla bürokrasiden nasıl kazıyorsak, iş dünyasından da aynı şekilde temizlememiz şarttır. Yürüttüğümüz mücadeleyi ancak bu şekilde, örgütün finans kaynaklarını da kurutarak başarıya ulaştırabiliriz." diye konuştu.

"Ben bunu 'ihanet' diye değerlendiririm"

Erdoğan, "Finans sektöründe bazı engellemelerin vesaire olduğuna dair bilgiler edindim. Bu konularda konuşmak suretiyle, ama kamu bankaları ama özel sektör bankaları, bunu eğer fırsata dönüştürmeye kalkarlarsa, kusura bakmasınlar biz de devlet olarak üzerimize ne düşerse onun gereğini yaparız ve onlar da ondan sonra kapımızı kolay kolay açamazlar, çalamazlar. Zaten milletin parasıyla çalışıyorsunuz. Milletin parasıyla çalıştığınız böyle bir dönemde eğer kalkıp da bu ülkede yatırımcımızın önünü açmaz, onu daha da daraltır ve hemen basit bir olayda geriye çağırma gibi bir anlayışın, mantığın içerisine girerse kusura bakmasınlar, açık ve net söylüyorum, ben bunu 'ihanet' diye değerlendiririm." diye konuştu.

"Fırsata dönüştürmeye kalkanlar karşısında bizi bulacak"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Mali disiplinden asla taviz vermedik ve vermeyeceğiz. Bankacılık sektörümüz güçlü ama gücünü böyle bir dönemde fırsata dönüştürmeye kalkarsa onlar da karşısında bizi bulacaktır." dedi.

Erdoğan, "Hiçbir banka, karı azaldığı için kalıcı zarar görmez ancak faiz ve kredi politikasında olumsuz yönde kırılma gördüğümüz bankaları not etmekten ve kurallar çerçevesinde kendilerinden bunun hesabını sormaktan da çekinmeyiz. Bunu da buradan açıklıyorum." diye konuştu.

"Bankalarımızın önünde yeni bir dönem açılacak"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ben diyorum ki faizler düştüğü, kredi imkanları genişletildiği zaman hem ülkemizin hem yatırımcıların hem de bankalarımızın önünde yeni bir dönem açılacaktır. Ülkemizin bu döneminde kredi vermekten imtina etmek şöyle dursun, uyduruk bahanelerle kredileri geri çağıran bankalar kendilerine bir saf belirlemiş demektir, bunu da duyurmak istiyorum." dedi.

Erdoğan, "Şu andan itibaren tüm bankalarımızdan ülkemizin ve milletimizin içinde bulunduğu birlik ve beraberlik ruhuna uygun adımlar atmasını bekliyorum. İhracatçılarımızla birlikte ekonomimizin tüm aktörlerine diyorum ki, 'Ülkemizin üzerinde oynanan oyunu beraber bozduk, hedeflerimizi de beraber hayata geçireceğiz.' Bunun için devletin, hükümetin üzerine ne düşüyorsa, Cumhurbaşkanı olarak hepsinin takipçisi olacağım." diye konuştu. cnntürk

Hüseyin Avni Mutlu hakkında yolsuzluk iddiası

Diyarbakır eski Valisi Hüseyin Avni Mutlu ve Vali Yardımcısı Erol Özer hakkında terör tazminatlarının ödenmesi konusunda yolsuzluk yaptıkları gerekçesiyle suç duyurusunda bulunan avukat Muzaffer Ava, trilyonlarca yolsuzluk yapıldığını ve bunun Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) tarafından sümen altı edildiğini ileri sürdü. Muzaffer Ava, Vali Mutlu'nun masa başında 30 milyarı 300 milyar yaptığını ve dönemin baro başkanının Vali Yardımcısı Özer'e, avukatlara "yolsuzluk yapılmadığına" ilişkin imza atmaları önerisinde bulunduğunu iddia etti.


FETÖ soruşturması çerçevesinde tutuklanan Diyarbakır eski Valisi Hüseyin Avni Mutlu ile Yardımcısı Erol Özer hakkında, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na aralarında resmi evrakta sahtecilik ve dolandırıcılık suçlamalarının da bulunduğu 8 ayrı suçtan, suç duyurusunda bulunan avukat Muzaffer Ava, dikkat çekici iddialarda bulundu. Ava, OHAL bölgesinde özellikle 1987 ile 2004 yılları arasında meydana gelen şiddet olaylarından ötürü zarara uğrayan vatandaşların zararlarının giderilmesi için 5233 sayılı kanunla bu kanunun amacı ve pratikteki nüfuzunun farklılık gösterdiğini belirterek, tarım arazilerinin fazla gösterilip devletin trilyonlarca lira zarar uğratıldığını söyledi. Ava, "Bu yasa kapsamında teşekkül eden komisyonlarda bazı yolsuzlukları zamanında tespit ettik ve bunu ilgili yerlere aktardık. Ancak özellikle herhangi bir ilerleme sağlayamadık. İşin peşini bırakmadık. Yolsuzlukları kağıt üzerinde tespit ettik" dedi.

cnntürk'ün haberine göre;Keşif mahalline gidilmeyerek, keşif tutanaklarının düzenlendiğini ve de bir kısım başvuruculara ait tarım arazilerinin gerçeğe aykırı olarak fazla gösterilip devletin trilyonlarca lira zarara uğratıldığını tespit ettiklerini aktaran Ava, "Burası çok önemli. Çünkü bu konuda İçişleri Bakanlığı da müfettiş tayin etmişti. Hatta o dönemin Mülkiye Başmüfettişi S.G. tarafından yapılan yolsuzluklar tespit edilmişti. S.G. tarafından tespit edilen yolsuzluklara ilişkin rapor sümen altı edildi. Tabii ki bunun nedenini biz İçişleri Bakanlığı'na Bilgi Edinme Yasası gereğince sorduk. Bize herhangi bir cevap verilmedi" diye konuştu.

"Bir menfaat çarkı var"

"İlk tespitin yapıldığı andan, sürnameler tanzim edilip, imzalandığı ana kadar bir menfaat çarkının olduğunu tespit ettik" diyen Ava, şunları anlattı:

"Bu menfaat çarkının içerisinde en alt düzeydeki memurdan, üzülerek söylüyorum ki avukatlar ve sorumluluk merciindeki en üst mevkide yer alan devlet personellerine kadar iştiraklerin olduğunu da biz şikayet dilekçemizde zikrettik. Başvuruculara ait tarım arazileri gerçeğe aykırı olarak fazla gösteriliyor ve devlet trilyonlarca lira zarara uğratılıyor. Ancak burada dikkatimi çeken şu oldu. Şunu belirtmeden geçemeyeceğim. Kendilerini insan hakları savunucusu şeklinde gösterip bu konuda militanca davranan insanların iştiraklerinin de olduğunu söylemek zorundayım. Öyle bir şey ki bir taraftan bakıyorsunuz insan hakları savunucusu mazlumların yanındayım diye sürekli bunun edebiyatını yapan, militanlığını yapan insanlarla, vatan millet Sakarya deyip milliyetçiliğin bayraktarlığını yapan insanların ortak bir siyasal, ortak bir duygusal zeminde buluştuğunu fark ettim. Bu duygusal zeminin ne demek olduğunu herkes de biliyor. Bunu tespit ettikten sonra defalarca İçişleri Bakanlığı'na müfettişlik raporunun ne aşamada olduğunu sormamıza rağmen tarafımıza herhangi bir cevap verilmedi. Yani menfaat çarkının içindeki insanların hüviyetleri, siyasal düşünceleri, bu işin vahametini ortaya koymaktadır. Tarım arazileri fazla gösterilip, örneğin 10 dönümse 100 dönüm gösterilip o 10 dönemin parası verilmiştir. Geriye kalan 90 dönümde bu menfaat çarkı içinde bölüştürülmüştür. Dosyalar incelendiğinde olayın vahameti ortaya çıkacaktır. Yargılama aşamasında hiçbir ilerleme kaydedemedik, idari aşamada da hiçbir ilerleme kaydedememiştik."
"Yolsuzluk olayı Mutlu'nun 500 milyarlık yolsuzluk olayından kat be kat fazla"
FETÖ yapılanmasının devletin tüm sinir uçlarına yayıldığını ifade eden Ava, soruşturmanın derinleştirilmesi durumunda yolsuzluk olayının Hüseyin Avni Mutlu'nun 500 milyarlık yolsuzluk olayından kat be kat fazla olduğunu iddia etti. Ava, şunları söyledi:

"Bağırsakların temizlenmesi gerekiyorsa aslında özelikle bu zıt kutuplarda görülüp ortak paydada buluşan insanların birlikteliklerinin de tespit edilip buna göre bir soruşturmanın derinletilmesi lazım. Görülecektir ki, bu yasa kapsamındaki yolsuzlukların daha önce Vali Hüseyin Avni Mutlu'ya atfedilen 500 milyarlık yolsuzluk olayından kat be kat daha fazla trilyonlarca lira yolsuzluğun olduğu görülecektir. Geriye dönük olarak mal varlıkları tespit edilebilir. Dosyalar getirebilir, tekrar keşfe çıkılabilir. A şahsının gerçekte ne kadar arazisi var, ne kadar yazılmış bunların hepsi kolaylıkla ortaya çıkabilecek erguvanlardır. Dolayısıyla hazır Türkiye'de bir değişim yaşanırken, yapısal anlamda biz de geçen hafta sorumluluk merciinde olan ki soruşturma derinleştirilirse daha fazla sorumlu insan ortaya çıkacaktır."Sorumluluk merciinde olan dönemin Diyarbakır Valisi Hüseyin Avni Mutlu ve özellikle vali yardımcı Erol Özer hakkında şikayette bulunduklarını anımsatan Ava, "Erol Özer sonradan duydum ki Mülkiye başmüfettişi olmuş. Aynen Hrant Dink'in davasında olduğu gibi bir istihbarat şefi o kadar ihmalkarlığına rağmen sonradan terfi almıştı. Ne şekil terfi aldığı şu an ortaya çıkıyor. Ama demek ki ilahi adalet bu dünyada da gerçekleşiyor. Erol Özer, geçen ay görevden alındı. Mahkemelerin vereceği kararla da en azından bu tescillenmiş olacak" ifadelerinde bulundu.

"Vali Mutlu masa başında 30 milyarı 300 milyar yapıyordu"

O dönem Hüseyin Avni Mutlu ile görüştüğünü aktaran Ava, "Vali Mutlu bana, İçişleri Bakanlığı'ndan tazminat talep edilirken 30 milyarın masa başında 300 milyar yapıldığını söyledi. Tabi ben nereden bileyim o dönemde Erol Özer'in, Hüseyin Avni Mutlu'nun FETÖ'den olduğunu. Tabi bu konuda yargı kararını verecek. Adalet ağır işleyen bir makine ama eninde sonunda tecelli edecektir. Kimsenin yaptığı haksızlık yanına kâr kalmayacaktır. Takke düştü her kesim için kel göründü" diye konuştu.
Vali Yardımcısı Erol Özer'in bir yolsuzlukla ilgili olarak o dönem Baro Başkanını aradığını ve başkanın Özer'e avukatlara yolsuzluk yapılmadığını dair kağıt imzalatmasını önerdiği iddialarında bulunan Ava, şöyle dedi:

"Bir anekdot anlatayım; Yine Kulp ilçesine bağlı bir köyde bir yolsuzluk yapıldığı gerekçesiyle başvuruculardan biri İçişleri Bakanlığı'na şikayet dilekçesi verdi. İçişleri Bakanlığı da gerekli incelemenin yapılması için Erol Özer'i görevlendiriyor. Erol Özer o köyde dosyası bulunan, vekilliği bulunan tüm avukatları vilayetteki odasına davet etti. O köyde benim iki tane dosyam vardı. Odaya girdiğimde benden önce bazı avukatlarla birlikte çaylar, sigaralar içilmişti. Oturduk. Durumu anlattı ve biz ne yapabiliriz diye sordu. Ben orada Erol Özer'e şunu söyledim, 'Eğer yolsuzluk dediğimiz varsa vardır, yoksa yoktur. Kaldı ki bunun üstüne sizin gitmeniz lazım. Soruşturma başlatacaksınız. Soruşturma neticesinde rapor düzenleyeceksiniz ve savcılığa vereceksiniz.

Bizi çağırmanızdaki amaç ne?' Bana söylediği şey şuydu, 'Ben avukat baro başkanını aradım. Bana o köyde bulunan başvurucuların avukatları çağırın, öyle bir yolsuzluk yapılmamıştır diye imzalarını alın, o şekilde tutanağı alın İçişleri Bakanlığı'na gönderin' dedi. Bunu söylediğinde ben şaşırdım. Erol Özer'in arayabileceği başka avukat yok mu? Kaldı ki orada ucuz bir taktik izledi. Yani işte baro başkanını aradım o da siz de aynısını yapın demeye getirmişti. Kesinlikle imzalamam demişti. İnsan hakları savunucusuyum diyorsan şunu söylemelisin. Sayın valim beni aramışsınız da böyle bir iddia varsa bunu önce siz soruşturun. Mağduriyete sebep verilmemesi için böyle demesi gerekirken tüm avukatları toplayın, böyle bir yolsuzluk yoktur diye imzalarını alın gönderin diyor. Bu sadece bana söylenmedi. Oradaki bir sürü avukat vardı. O avukatların huzurunda söylendi bu. Tabiî ki o avukatlar gelip ifade verir mi? Bilemem."

Gülen hakkında resen yakalama kararı çıkartıldı

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığ'ınca, Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fethullah Gülen hakkında resen yakalama kararı çıkartıldı.


Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığından yapılan açıklamada, "Cumhuriyet Başsavcılığımızca FETÖ/PDY'ye finans sağlama ve terör örgütü üyeliği suçları ile ilgili yürütülen soruşturma kapsamında Selahattin Eyyubi Üniversitesi'ne ait tüm yerleşkeleri ile üniversitenin bağlı bulunduğu İhtiyat Eğitim Kültür ve Sağlık Vakfı'nın merkezi ile tüm birimlerinde arama el koyma ve dijital inceleme işlemleri yapılmasına karar verilmiştir.

cnntürk'ün haberine göre; Ayrıca, Cumhuriyet Başsavcılığımızca FETÖ/PDY'ye yönelik 'darbeye teşebbüs' suçundan yürütülen soruşturma kapsamında şüpheli Fethullah Gülen hakkından resen yakama kararı çıkartılmıştır" denildi.

FETÖ'cü Harbiyelilere öptürdükleri Gülen'in eli

Gizli bir odası ortaya çıkarılan FETÖ'ye ait İzmir'deki okulda Fethullah Gülen'in elinin alçıdan bir modeli de bulundu. Okuldan yetişen Harp Okulu mezunlarının örgüte bağlılık yemini ettiği belirtilen bu gizli odada, daha sonra Gülen'in alçıdan elini öpüp başlarına koydukları öne sürüldü.


Duvardaki alçıdan yapılan el modelini "Gülen'in eli" diye öpüp alınlarına koyuyorlardı. İddiaya göre bu, İzmir'de FETÖ'ye ait olduğu gerekçesiyle el konulan ve gizli bir bölmesi ortaya çıkartılan okulda gerçekleşiyordu.

İzmir’de gizli bir odası ortaya çıkartılan FETÖ’ye ait olduğu gerekçesiyle el konulan eski Yamanlar İlkokulu ve Ortaokulu binasında, bulunan alçıdan elin sırrı dudak uçuklatacak cinsten. İddiaya göre, Fethullah Gülen’in elinin modeli alınarak yapılan alçıdan eli, örgüt üyeleri “Gülen’in eli” diye öpüp başlarına koyuyordu.

Yamanlar Koleji’nde yetişen “seçilmiş öğrencilerin”, Harp Okullarından mezun olmalarının ardından kolejdeki bu odada “Gülen’e bağlılık yemini” ettikleri ve “himmet sözü” verdikleri ileri sürüldü. Örgüt üyeleri daha sonra da “Gülen’in eli” diye bu alçıdan yapılan el modelini öpüp alnına koyuyordu.

Gizli odada Deniz Kuvvetleri’ne ait olduğu sanılan tören kılıçları bulunmuştu.

İnceleme yapanlarca, tavanındaki işlemeleri Sultan Süleyman'ın mührü ile Siyon yıldızına benzetilen odadaki oturma düzeninin de mason localarını andırdığı belirtildi.

El konulan okul binasında başka gizli bölmeler olabileceği şüphesiyle incelemeler devam ediyor. cnntürk

45 yaş altına bireysel emeklilik geliyor

Zorunlu "erken" emeklilik yasası TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'ndan geçerek binlerce insanı sevindirdi. Birçok insanın beklediği bu yasa ile 45 yaşın altındakiler bireysel erken emeklilikten yararlanabilecek.


Google'da en çok aranan kelimelerin başında olan "erken emeklilik" için Meclis düğmeye bastı ve yüzbinlerce insan bu yasa ie erkenden emekli olabilecek.

Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı dün akşam TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda kabul edildi.

Zorunlu erken emeklilikte dikkat edilmesi gereken hususlar

İşveren, çalışanını ancak otomatik katılım için emeklilik planı düzenleme konusunda Hazine Müsteşarlığı tarafından uygun görülen bir şirketin sunacağı emeklilik planına dahil edebilecek.
Çalışanın katkı payı, prime esas kazancının yüzde 3'üne karşılık gelen tutar olacak. Bu oranı iki katına kadar artırmaya, yüzde 1'e kadar azaltmaya veya katkı payına maktu limit getirmeye Bakanlar Kurulu yetkili olacak.

Komisyonda konuşan Maliye Bakanı Naci Ağbal, tasarı ile bireysel emeklilik sisteminin yaygınlaşmasını, tasarrufların ve çalışanların emeklilikteki refah düzeylerinin artırılmasının planlandığını aynı zamanda tasarrufların arttırılmasının da cari açığı düşürücü etki yaratacağını söyledi.

Maliye Bakanı'ndan sistem üzerine açıklama

Ağbal, önümüzdeki yıldan itibaren yürürlüğe girmesi öngörülen otomatik katılım ile 10 yıllık sürenin sonunda 100 milyar TL ilave kaynak oluşacağını, 6.7 milyon kişinin bireysel emeklilik sistemi içine gireceğini söyledi.

Ağbal, otomatik katılımda da yüzde 25 devlet katkısının geçerli olacağını, bu katkıya ilaveten iki aylık süre sonrasında da sistemde kalmayı kabul edenlere 1,000 TL verileceğini de belirtti.
Otomatik katılım mekanizmasında ayrıca sistemden aylıkla emekli olmayı tercih edenlere de yüzde 5 oranında ek bir devlet teşviki daha öngörülüyor.

Ağbal'ın açıklamalarına göre sistemde kalmak istemeyen çalışanlar ise iki ay içinde sistemden çıkabilecek ve ilgili tutar nemasıyla birlikte çalışana iade edilecek. 

Ağbal'ın verdiği bilgilere göre bireysel emeklilik sisteminde hali hazırda 6.4 milyon katılımcı ve 56 milyar TL toplam fon bulunuyor. Bu rakam milli gelire oranla yüzde 2.5'e tekabül ediyor. cnntürk

Cep telefonlarındaki taksit yasağı kalkıyor

Kredi kartı ve bireysel tüketici kredilerine yönelik kısıtlamalar esnetiliyor. Cep telefonundaki taksitli satış yasağı kaldırılacak, bireysel kredilerin vadeleri 48 aya uzatılacak, kredi kartındaki 9 taksit 12'ye çıkarılacak.


Milliyet'ten Kadife Şahin'in haberine göre, 2 yıl önce iç tüketimi kısıtlamak ve cari açığın büyümesinin önüne geçmek için kredi kartı ve bireysel tüketici kredilerine getirilen sınırlamalarda gevşemeye gidiliyor.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK), yürüttüğü çalışmalara göre kredi kartına taksitli satışı yapılamayan cep telefonundaki yasak kalkıyor.

Tüketiciler yapılacak düzenleme ile kredi kartlarıyla cep telefonu satın alabilecek. 2014 yılında getirilen tedbirlerle gıda, akaryakıt, cep telefonu ve restoran olmak üzere dört alanda yapılan harcamalarda kredi kartı taksitleri yasaklanmıştı.

O dönemden önce 60 aya kadar olan bireysel tüketici (destek ve ihtiyaç kredileri) kredisi vadeleri de 36 ay vade ile sınırlandırılmıştı.

BDDK, kredi kartı ile yapılan harcamalarda genel taksit sayısını maksimum olarak dokuz ile sınırlandırmıştı. Elektrikli ve elektronik eşya, bilgisayar, araç kiralama, telekomünikasyon ve kuyumculukla ilgili işlemlerde taksit sayısı 6, beyaz eşya ve mobilya satışında is 9 ay ile kısıtlanmıştı. Gıda, akaryakıt restoran ve cep telefonu satışlarında taksitlendirme kaldırılmıştı. Konut kredileri hariç tüketici kredilerinin vadesi ise 36 ay, taşıt kredilerinin vadesi ise 48 ay ile kısıtlanmıştı.

12 ay ekstra vade

Şimdi başlatılan yeni düzenleme çalışmalarıyla başta cep telefonu olmak üzere bazı alanlardaki kredi kartı taksit yasağının kaldırılması, taksit sayılarının artırılması ve tüketici kredilerindeki 36 ay sınırlandırılmasının da 48 aya çıkarılması bekleniyor.

BDDK nezdinde hükümet tarafından başlatılan yeni çalışmalara ilişkin bilgilerine başvurduğumuz bankacılar, cep telefonunda yasak olan taksitli kredi kartı satışlarının kaldırılacağını ifade ettiler. Beyaz eşyada 9 ay ile sınırlı olan taksitli satışın ise 12 aya çıkarılması bekleniyor.

KOBİ'ler rahatlar

Bankacılık sektörü, Türkiye'deki bireysel kredilerin yüzde 30'nun aslında birey tarafından alınmış KOBİ (küçük ve orta ölçekli işletme) kredisi olduğunu belirtiyor. Sektöre göre kredi kartı ve bireysel kredi kullanımındaki kısıtlamaların esnetilmesi küçük şirketleri rahatlatacak.

Kredi kartında taksit sayısının artırılmasından çok minimum ödeme oranının düşürülmesinin etkili olacağını belirten bir bankacı, "Dünyanın hiçbir ülkesinde gelen ekstrenin yüzde 30'u ödenir diye bir şey yok. Bu oran dünyada 10'dur" dedi. Bankacı tüketici kredilerinin vadesinin 36 aydan 48 aya çıkarılmasının ise tüketicilerin kredi kullanım tutarlarını yükselteceğini, örneğin kısıtlamalarla 10 bin liradan 6 bin liraya düşen bireysel kredi tutarının yeniden yükseleceğini ifade etti.

Kredi notu değişmesin

Bankaların kredi ve kredi kartı verirken dikkate aldıkları bireylerin kredi puanlarına yönelik de çalışma yapılması planlanıyor. Ancak bankalar, Kredi Kayıt Bürosu'nun (KKB) kayıtlarını tuttuğu bu sicillere yönelik olarak yeniden bir düzenlemeye gidilmesine sıcak bakmıyorlar. Bunun kısa vadeli bir rahatlama yaratacağını belirten bankacılar, kısa süre sonra ödeme zorluğu çeken kişilerin tekrar aynı zorluğa düştüklerine dikkat çekiyor.  

Zorluğa düşenler için çalışma...

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Mehmet Ali Akben tüketici kredileri ve kredi kartları kullanımlarına ilişkin çalışma yaptıklarını açıkladı.

Akben, konunun Finansal İstikrar Komitesi'nde (FİK) tartışıldığını ve çalışma yapılması kararı alındığını söyledi. Her iki konuda da ödemelerin esnetilebilmesi çalışmalarının bulunduğunu belirten Akben, "Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ve Türkiye Bankalar Birliği başta olmak üzere diğer ilgili kurumlarla birlikte çalışıyoruz. Detaylı çalışma en kısa sürede tamamlanacak" dedi. Akben, kredi kartları konusunda da, "Gecikmeye düşen alacaklarla ilgili de yapılandırmaya yönelik bir çalışma içerisindeyiz" dedi.

9 Ağustos 2016 Salı

Diyanet İşleri Başkanlığı'nda 2560 personel görevden uzaklaştırıldı

15 Temmuz darbe girişimi soruşturması kapsamında Diyanet İşleri Başkanlığı 2 bin 560 personeli görevden uzaklaştırıldı. Toplamda 3 bin 672 personel uzaklaştırılmış oldu.


Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada FETÖ/PDY ile ilişkili 3 bin 672 personelin görevlerinden uzaklaştırıldığı belirtildi.

cnntürk'ün haberine göre; Diyanet İşleri Başkanlığı'nın açıklaması şöyle; "Diyanet İşleri Başkanlığı merkez, taşra ve yurt dışı teşkilatında her kademeden FETÖ/PDY ile ilişkili 2.560 personel daha görevlerinden uzaklaştırılmıştır. Başkanlığımız, ilk etapta 492, ikinci etapta 620 personeli görevden uzaklaştırmıştı. Bugün açığa alınanlarla birlikte toplam 3.672 personel görevlerinden uzaklaştırılmıştır. Başkanlığımızın bu konuda oluşturduğu komisyonlar kapsamlı çalışmalarını sürdürmektedir."

Turgut Özal'ın ölümünde Fethullah Gülen şüphesi

Türkiye'nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın oğlu Ahmet Özal'dan babasının ölümü ile ilgili şok bir iddia geldi. Özal, "Rahmetlinin zehirlenmesinde FETÖ'yle ilgili kuşkularım var ve bu konuya mutlaka derinlemesine gidilmesi lazım" dedi.


Ahmet Özal, 1993 yılının Türkiye açısından çok önemli olduğunu söyledi.

Madımak olayı başta olmak üzere Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı cinayetleri, Eşref Bitlis'in ölümünün birbiriyle bağlantılı olduğunu savunan Özal, "Rahmetlinin mezarı açıldıktan sonra oradaki Adli Tıp Başkanı, benim bildiğim kadarıyla, FETÖ'cü olduğu için görevden alındı, tutuklandı" diye konuştu.

Konuyla ilgili adli tıp kurumunda teknik çalışmayı yapanların tehdit aldığını bildiklerini anlatan Özal, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Rahmetlinin rahatsız olduğu gün Muhafız Alayı'nda iki doktor ve iki ambulansın olduğunu da biliyoruz fakat 50 metre ilerden gelmediler. Bütün bunlar araştırılmadı veya üzeri bir şekilde kapatıldı. Orada bir karışıklık oldu. İlk başta yanlışlıkla 'zehirlenmiş' diye açıklandı, sonra susuldu. Onu da çözemedik hiçbir zaman. Bence o senenin çok ciddi araştırılması lazım."
"Gülen babama ağır ifadeler kullanıyor..."

"Fetullah Gülen 1991 yılında Sızıntı dergisinde yazdığı bir yazıda babama çok ağır ifadeler kullanıyor" diyen Ahmet Özal, "Çünkü dediklerini yapmadığı için" ifadesini kullandı.

Özal, bu yazının 1991 yılının Ağustos veya Eylül ayı Sızıntı dergisinde yer aldığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Çok ağır laflar ediyor rahmetliye. Çünkü babam, bu adamın tehlikeli olduğunu söylemiş o zamanlar. Ben 1993 yılının ve 28 Şubat'a giden olayların çok ciddi araştırılması gerektiğini düşünüyorum hala. Rahmetlinin zehirlenmesinde FETÖ'yle ilgili kuşkularım var ve bu konuya mutlaka derinlemesine gidilmesi lazım. Özellikle 1993 senesi Uğur Mumcu ile başlayan meselenin, hatırlarsınız Mumcu'nun aracı bombalandığı zaman, o bomba sadece askeriyede bulunuyordu, başka bir yerde bulunmuyordu. Ondan sonra bunu Ergenekon, Balyoz gibi davalara bağlamaya çalıştılar. Tutmadı nedense. Demek ki başka bir el vardı orada. Yine askeriyeyi kullanan, askeriyeden kaynaklanan veya içeride belli grupların olduğu... Ben o 93 senesinin tamamının incelenmesi ve bu adli tıp sürecinin ve kişilerin mutlaka araştırılması lazım."

O günkü savcıların halen görevdeyse bu görevlerinden alınması gerektiğini vurgulayan Özal, savcılara gelen teknik heyetin tehdit edildiğine dair o günkü savcıda belgeler olduğunu belirtti.

O savcıya ne olduğunu bilmediğini ifade eden Özal, onun da çok ciddi incelenmesi gerektiğini düşündüğünü söyledi.

"Sadece Türkiye'yi değil, bütün dünyayı istiyorlar..."

Yalçın Özer'in Turgut Özal'la 1991'de yaptığı ve yıllar sonra yayınlanan bir röportajında FETÖ'nün çok tehlikeli bir örgüt olduğunu söylediğini aktaran Ahmet Özal, "Babam bunların çok tehlikeli olduğunu, sadece Türkiye'yi değil, bütün dünyayı istediklerini sezmiş o zaman" dedi. (cnntürk.com)

8 Ağustos 2016 Pazartesi

Enes Kanter soyadını değiştirdi

Fetullahçı Terör Örgütü'ne yakınlığı ile bilinen Enes Kanter'i ailesi evlatlıktan reddetti. Enes Kanter de yaptığı açıklama ile bu haberleri doğruladı. Yaptığı yeni açıklamada Enes'in soyadını Gülen olarak değiştirmesi dikkat çekti.



Oğlunun kandırıldığını iddia eden baba Mehmet Kanter, FETÖ Terör Örgütü ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. İşte Mehmet Kanter'in FETÖ'cü oğlu Enes Kanter için söyledikleri;
''Enes'in FETÖ terör örgütü tarafından hipnotize olduğunu ve kullanıldığını düşünüyoruz.İnsanlar yanlışlıklar yapabilir. Yanlıştan dönmenin erdem olduğunu defalarca söyledik ancak ikna edemedik.Ben babası ve bütün kanter aileleri olarak fetö terör örgütü tarafından yapılan çirkin darbeyi kınıyor ve lanetliyoruz. Enes'i başta ben babası ve Kanter aileleri evlatlıktan reddediyoruz. Bir an önce soy ismini değiştirmesini istiyoruz.Başta Cumhurbaşkanımız ve Türk halkından böyle bir çocuğum olduğu için utanç duyarak özür diliyorum.''


Bu arada FETÖ'cü Enes Kanter'in babası, Medeniyet Üniversitesi Öğretim Görevlisi Mehmet Kanter, geçtiğimiz günlerde açığa alınmış ve hakkında soruşturma başlatılmıştı.

Bu açıklamaların ardından Türkiye'de Twitter erişimi kapatılan ve yeni bir hesap açan Enes Kanter, bu iddiaları yaptığı açıklama ile doğruladı ve ailesinin kendisini reddetiğini itiraf etti.

İşte o açıklama;

Yaz tarih!

Ey Kainat duy sesimi

Bugün 24 senedir ana, baba, kardeş dediğim ailemi ve tüm akrabalarımı kaybettim. Kendi babam soyismimi değiştirmemi istedi. Beni doğuran anne beni reddetti. Beraber büyüdüğümüz kardeşlerim beni artık yok sayıyor. Akrabalarım beni bir daha görmek istemiyorlar.

Vefalı, fedakar insanların gözyaşları ile büyüttüğü bu hizmet için bir Enes değil bin Enes feda olsun.

Hocaefendi yolunda anam, babam, kardeşlerim, tüm sülalem feda olsun. Bu dava uğrunda bir değil saçlarım adedince başım olsa yine veririm feda olsun.

Rabbim benim ömrümden alsın her saniyesini yiğit hocama versin.

Hizmet yolunda cennetim feda olsun, cehennemlere güler geçerim. Canım hocamın sevgisi ana, baba, kardeş bütün sevgilerin üzerindedir. Biz bu hizmeti sokakta bulmadık ki birkaç pakrudin dönme yüzünden bırakalım.

Anam babam sana feda olsun, hizmet yolunda feda olsun bu dava uğranda feda olsun.

Kismenin zerre şüphesi olmasın. Allah (cc) sahabi ruhunu yeniden dirilten bu garip davanın garihp yolcularına sahip çıkacaktır şahlandıracaktır.

Dayanın abilerim dayanın ablalarım dayanın kardeşlerim. Sıkının dişinizi. İmtihanı kaybetmeyelim.

Kazanma kuşağında kaybedenlerden olmayalım.

Bundan sonra benim anamda babamda benim kardeşlerimde dünyanın 171 küsür ülkesinde Türk bayrağını şerefle dalgalandıran o fedakar hizmet erleridir. Bundan sonra benim ailem o gözü yaşlı hocaefendimdir.

Zalimler yakın zamanda savrulup gidecektir. Sıkın dişinizi Allah bizimle beraber.

Mevlam herşeyi güzel eyleyecek. Bu davadan vazgegeçilmez.

Allah var gam yok.

Hürriyet

Kurban bayramı tatili açıklandı

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Kurban bayramı tatilinin 9 gün olacağını söyledi.


Bakanlar Kurulu sonrası açıklama yapan Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Kurban bayramı tatiliyle ilgili açıklamada bulundu.

"9 GÜN OLACAK"

Tatilin 9 gün olacağını belirten Kurtulmuş, "Büyük ihtimalle Kurban Bayramı tatilimiz 9 gün olacak, ama onun kararı henüz Bakanlar Kuruluna gelmedi" dedi.

Kamu görevlilerinin izin yasağı kaldırıldı

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, kamu görevlilerinin izin yasağının bugün itibarıyla kaldırıldığını duyurdu. Kurtulmuş, Kurban Bayramı tatilinin de 9 gün olabileceğini açıkladı. Kurtulmuş, Kurban Bayramı tatilinin de 9 güne çıkarılabileceğini açıkladı.


Numan Kurtulmuş, "Bugün itibariye kamu görevlilerinin izin yasağı kaldırılmıştır. Senelik izinlerini kullanabileceklerdir. Senelik izinlerini tekrar kendi programlarına koyabileceklerdir. Bildiğiniz gibi bu yasak vatandaşlarımızı herhangi bir şekilde zor durumda bırakmak için değil, memurlarımızı zor durumda bırakmak için değil, özellikle FETÖ'ya karşı yapılan operasyonlarda tedbiren alınmış bir karardı. Bugün itibariyle bu kararı kaldırıyoruz" diye konuştu.

Firari askerlerden 9'u general rütbesinde

Numan Kurtulmuş, "Şu ana kadar tam rakamını size vereyim. 186 TSK mensubu ve 30 Jandarma Genel Komutanlığı mensubu yani toplam 216 kişi firaridir. Bunlar kaçmıştır. Bunların içinde 9 tanesi de general rütbesinde olan kaçaklardır. Ancak söylediğini gibi bu kaçakların Kuzey Irak'ta başka bir terör örgütünün elinde olduğu bilgisi bizim resmi kaynaklarımız tarafından asla doğrulanmamıştır.
Bunlar şu anda bizim açımızdan spekülasyon mahiyetinde bir takım sözlerdir. Ama ortada bir vaka var. 216 askerin firari olduğu ortada" dedi.

Kurban Bayramı 9 gün tatil olacak mı?

Kurban Bayramı tatilinin de büyük bir ihtimalle 9 gün olacağını ifade eden Numan Kurtulmuş, kararın henüz Bakanlar Kurulu'na gelmediğini belirtti.

Demokrasi nöbetlerinde 25 milyon vatandaş

Numan Kurtulmuş, "Türkiye 7 Ağustos'ta Türkiye siyasi tarihinin en önemli belki de dünya siyasi tarihinin en kalabalık mitingine sahne olmuştur 15 Temmuz hain darbe girişiminin hemen ardından sokaklara çıkarak milletimiz eşkıyalara gerekli dersi vermiş, tanklar, uçakları, silahları göğsünü siper ederek durdurmuş ve Türkiye'yi uçurumun kenarından çekip kurtarmıştır. Türkiye'nin bu badireden kurtulmasına yardımcı olan tüm kardeşlerimize bir kez daha teşekkür ediyoruz. Bugüne kadar demokrasi nöbetlerinde  emniyet kayıtlarına göre 25 milyon vatandaşımız bütün illerimizde ilçelerimizde katılmıştır.  Dün yine emniyetin kayıtlarına göre 5 milyon vatandaşımız bir araya gelmiş, Türkiye genelinde diğer 80 ildeki toplantılarda da yaklaşık 10 milyona yakın insan eş zamanlı olarak Türkiye'nin meydanlarını doldurarak ülkesine sahip çıktı ve demokrasiye bir kez daha dosta düşmana göstermiştir" dedi.

"Artçı etkileri görülecek"

Numan Kurtulmuş, "Bu miting 7 Ağustos'ta gerçekleştirilen ve bitmiş olan bir miting değildir. Bu mitingin bundan sonraki artçı etkileri de görülecektir. Dünyanın birçok yerinde şimdiye kadar bu darbeci teröristleri, FETÖ çetesini anlamayan yada anlamak istemeyen çevrelerin Türkiye'de 15 Temmuz'da ne olduğunu anlamak istemeyene çevrelerin öyle zannediyorum ki Türkiye'de halkın demokrasiye sahip çıkan bu kararlılığı karşısında anlamakta zorlandıkları bazı şeyleri şimdi daha kolay anlamaya başlayacaklarını göreceğiz. Dolasıyla bu FETÖ'cü eşkıyaların ortaya koyduğu darbe teşebbüsü bütün dünyada çok daha açık ve çok daha yalın bir şekilde görülecek ve dünyadaki birçok çevre istese de istemese de milletin bu kararlığı karşısında Türkiye demokrasisinden yana tavır alma mecburiyetinde olacaktır" diye konuştu.

ABD'ye mesaj

Numan Kurtulmuş, "Bu miting sonra ABD'nin yetkililerinin Gülen'i orada saklamak, korumak, kollamak ciddi tereddütler geçirmeye başladıklarını zannediyorum.  Bundan sonra 79 milyon büyük bir kararlılıkla İstanbul'daki büyük bir kalabalıkla ve eş zamanlı olarak 10 milyona yakın kişinin katıldığı büyük mitinglerle bu terör örgütüne ve bu terör örgütünün elebaşısı  Pensilvalya'daki kişiye insanlar bu kadar açık bir şekilde tavırlarını ortaya koyduktan sonra ABD yöneticilerinin de tutumlarını yeniden gözden geçireceklerine hiç şüphemiz yoktur.  Bundan sonra ABD'li yetkililer tercih yapma durumundalar. Bu tercihin yakın bir zamanda siyasi bir tercihe dönüşmesini ümit ediyoruz" dedi.

"Yenikapı Türkiye için yeni bir kapının açılması olmuştur"

Numan Kurtulmuş, "Yenikapı, Türkiye için yeni bir kapının açılması olmuştur. Yenikapı milli birliğe ve toplumsal bütünlüğüne açılan yeni bir kapı olmuştur. Yeni bir siyaset diline ve yeni bir siyaset tarzına Türkiye'nin dönüşmesi için yeni bir kapı olmuştur. Yeni ve güçlü Türkiye'ye geçiş için önemli yeni bir kapı olmuştur" diye konuştu.

"Anlamak istemedkleri için anlamıyorlar"

Numan Kurtulmuş, "15 Temmuz darbe girişiminin ardından kamu diplomasisi alanında önemli faaliyetler yürütüyoruz.  İlgili kurumu ve kuruluşlar Türkiye'deki darbe gerçeğini anlatmak ve darbenin arkasında bu FETÖ'cu çetenin nasıl bir dünya görüşüne sahip olduğunu bütün dünya ile paylaşmak için kolları sıvadı ve çalışıyor. Ancak ifade ettiğim gibi hangi çalışmayı yaparsak yapalım anlamak istemeyenler ortadaki gerçek ne kadar yalan olursa olsun bunları anlamak istemiyorlar. Anlayamadıkları için değil, anlamak istemedikleri için anlamıyorlar" dedi.

"Türkiye ekonomisi etkilenmedi"

 Numan Kurtulmuş, "Halkımız ve ekonomi çevreleri şundan rahat olsunlar ki asla ve asla bu darbe girişimi ve sonrasındaki gelişmeler Türkiye ekonomisini etkilememiştir. Etkileri ilk 1 hafta marjinal etkilerdir. Ondan sora süratle ekonomi yönetimi olarak kararlarımıza sadık bir şekilde yolumuza devam ediyoruz" dedi.

Meclis'e gönderilecek kanun tasarısı

Numan Kurtulmuş, "Bugün itibariyle TBMM'ye göndereceğimiz bir Kanun Tasarısı var. Ekonomik reform paketlerimizin içerisinde söylediğimiz husus şuydu;  'İşadamlarının taşınır mallarının alet, makina, teçhizat ve diğer taşınırlarının  bankalara teminat olarak verilmesini kolaylaştırılması' Özellikle KOBİ'leri rahatlatan çok önemli bir teklifti bu. Bunu yasallaştırıyoruz inşallah" dedi.

"ASLINDA BEKLEDİKLERİ TÜRKİYE'NİN DİRLİĞİ VE BİRLİĞİDİR"

Numan Kurtulmuş, "Vatandaşlarımızın içinde uzun saatler boyu kaldık. Bu millete devam derseniz millet bundan çok memnun. Meydanları sabahlara kadar bekliyorlar. Aslında bekledikleri Türkiye'nin dirliği ve birliğidir. Ama bu mitingler zinciri ve dünkü mitingin bunu taçlandırılmasıdır. Çarşambaya kadar bunların sürdürülmesini sayın Cumhurbaşkanımız talep etmiştir" diye konuştu.

"KAMU GÖREVLİLERİNİN İZİN YASAĞI KALDIRILMIŞTIR"

Numan Kurtulmuş, "Bugün itibariye kamu görevlilerinin izin yasağı kaldırılmıştır. Senelik izinlerini kullanabileceklerdir. Senelik izinlerini tekrar kendi programlarına koyabileceklerdir. Bildiğiniz gibi bu yasak vatandaşlarımızı herhangi bir şekilde zor durumda bırakmak için değil, memurlarımızı zor durumda bırakmak için değil, özellikle FETÖ'ya karşı yapılan operasyonlarda tedbiren alınmış bir karardı. Bugün itibariyle bu kararı kaldırıyoruz" diye konuştu.

Meclis 19 Ağustos'ta tatile girebilir

Numan Kurtulmuş, "Muhtemelen çok kesin olmamakla birlikte ayın 19 itibariyle TBMM bir tatile girebilir. 1 aylık bir süre olacak bu tatil. Henüz konuşulmadığı için ihtimal diyorum. 19 Eylül'e kadar sürebilir. Ondan sonra tekrar ... bu sene biraz erken başlayacağız. Bayram tatilinden sonra Meclis çalışmalarına tekrar başlayacak" diye konuştu. YENİ KHK'LAR Numan Kurtulmuş, "KHK'lar ile ilgili de bütün KHK'lar üzerinde en ince teferruatına kadar çalışıyoruz. 669 sayılı KHK ile gündeme getirilen TSK'nin yeniden yapılandırılması ile ilgili çalışmalar tesadüfen hazırlanmış çalışmalar değildir. Her birisi üzerinde uzun uzun üzerinde konuşulmuş ve tartışılmış hususlardır. Bunlar olgunlaştığında meclise gelecek ve yasalaşarak çıkacaktır.
Ferhat Sarıkaya'nın açıklamaları
Bazı televizyon kanallarından Ferhat Sarıkaya'nın yaptığı açıklamalara ilişkin soruya Numan Kurtulmuş, "Televizyonlarda her gün her akşam konuşuyor. Bu açıklamaların hepsi aslında savcılar bakımından işlem yapabilecekleri veri oluşturuyor" dedi.

10 yabancı uyruklu kişi hakkında işlem yapıldı

Numan Kurtulmuş, "Şu ana kadar geniş kapsamlı bir soruşturma devam ediyor. Bu çerçevede bizim elimizde bilgiler şu ana kadar 10 yabancı uyruklu hakkında işlem yapılmıştır. Bu rakamın artabileceğini söyleyebilirim" dedi.

"Gülen'in orada kalmasının ABD'ye zarar vereceğini düşünüyorum"

Numan Kurtulmuş, "Bu millet tek yumruk olarak darbeye karşı çıktığını ortaya koydu. Herkes ortaya çıktı. Herkes 'Bu FETÖ'den nefret ediyoruz bize verin' dedi. Bu kadar yakın iki ülkenin birinde bir terör elebaşı oturacak bu siyaseten anlamlı değildir. 79 milyonun tamamı darbeye FETÖ'ye karşı. Tamamı bu eşkıya başının Türkiye'ye getirilmesini istiyor. Terör elebaşının orada kalmaya devam etmesinin ABD'ye zarar vereceğini düşünüyorum" diye konuştu.

RTÜK'ün reklam payı düşürüldü

Numan Kurtulmuş, "RTÜK'ün reklam gelirlerinden aldığı payın düşürülmesi konunda yoğun talepler oldu. 15 Temmuz akşamı Türk medyası yıldızlı pekiyi ile demokrasi sınavından mezun olmuştur. Türk medyasının bu tavrı olmasaydı darbe karşısında milletimizin sokaklara çıkması da pek mümkün olmayacaktı. Şükranımızın bir göstergesi olarak bir karar aldık ve yüzde 3'lük RTÜK'ün reklam payını yüzde 1.5'e düşürdük" dedi.

14 Ağustos iddiası

Numan Kurtulmuş,  "Bir daha Türkiye'de askeri darbe yaparak yönetime el koyma şeklinde bir operasyon yapmaları mümkün değildir. Bir darbe tehdidi kalmadığının rahatlıkla söyleyebilirim. Ama bu örgüt geride kalan unsurları ve işbirlikçileriyle Türkiye ye karşı hareket etmeye devam edecekler. En ufak bir istihbarat bile değerlendiriliyor. Uyanık olacağız. Siber saldırı mı başka saldırı mı yaparlar hepsini önleyecek saldırılarımız devam ediyor. Allah fırsat vermesin. Allah fırsat vermedi millet de fırsat vermedi. Bu fırsatı bulamayacaklar" diye konuştu. DHA

Milyoner sayısı ilk yarıda 100 bine dayandı

Hesabında 1 milyon lira veya üzeri parası olan yurt içi yerleşik mudilerin sayısı ilk yarıda 100 bine dayandı.

AA muhabirinin Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerinden derlediği bilgilere göre, Haziran 2016 itibarıyla Türkiye'de hesabında 1 milyon lira ve üzeri parası olan 97 bin 827 mudi bulunuyor. Bu mudilerin banka hesaplarındaki tutar ise 611 milyar 800 milyon liraya denk geliyor.

Geçen yılın aralık sonu itibarıyla bakıldığında, hesabında 1 milyon lira ve üzeri parası bulunan mudi sayısı 93 bin 8 iken, bu kişilerin hesaplarındaki tutar ise 594 milyar 661,1 milyon lira düzeyinde gerçekleşti.

Böylece milyoner sayısı, bu yılın haziran ayında 2015 sonuna kıyasla yüzde 5,2 artış kaydederken, söz konusu kişilerin banka hesaplarındaki tutar ise 6 ayda 17 milyar 138,9 milyon lira yükselmiş oldu.
Yurt dışı yerleşiklerin mevduatı 675,9 milyon liraya ulaştı

Türkiye'de, geçen yılın aralık ayında 64 milyon 657 bin 257 düzeyinde bulunan banka hesap sayısı, haziran sonu itibarıyla 70 milyon 903 bin 661'e ulaştı. Böylece geçen 6 aylık sürede hesap sayısı 6 milyon 246 bin 404 daha arttı.

Söz konusu hesapların büyük çoğunluğuna, toplamda 10 bin liraya kadar parası bulunan 67 milyon 795 bin 920 mudinin sahip olduğu görüldü. Hesabında 10 bin ila 50 bin arasında meblağı olan 4 milyon 934 bin 32 mudi bulunurken, 2 milyonu aşkın kişinin 50 ile 250 bin lira arasında parası olduğu belirlendi.

Öte yandan yurt dışı yerleşik mudilerin hesapları da dikkate alındığında bankalarda 1 milyon ve üzeri tutarda para bulunan toplam mevduat haziran sonunda 675 milyar 898,9 milyon liraya ulaştı. Aynı dönemde bankalardaki toplam mevduat ise 1 trilyon 310 milyar 171,4 milyon lirayı buldu.

BDDK verilerine göre, Aralık 2015 ve Haziran 2016 dönemlerinde mudi ve hesaplarındaki tutar şöyle:

Haziran 2016 Aralık 2015
Bir Milyon TL Üzeri Toplam Bir Milyon TL Üzeri Toplam
Toplam Mevduat - Yurt İçi Yerleşik 611.800,03 1.215.347,74 594.661,11 1.160.854,90
Mudi Sayısı - Yurt İçi Yerleşik 97.827,00 70.903.661,00 93.008,00 64.657.257,00
Toplam Mevduat - Yurt Dışı Yerleşik 64.098,91 94.823,63 55.332,79 84.010,09
Mudi Sayısı - Yurt Dışı Yerleşik 5.755,00 708.072,00 5.489,00 627.198,00
Toplam Mevduat 675.898,93 1.310.171,37 649.993,90 1.244.864,99

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan AB'ye 'vize' resti

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fransız gazetesi Le Monde'a, Türkiye'nin vizesiz seyahat talebi ile ilgili açıklamalarda bulundu. Erdoğan, vize muafiyeti talebinin yerine getirilmemesi durumunda Avrupa Birliği ile varılan sığınmacı anlaşmasının devam etmesinin mümkün olmayacağını söyledi.

"AB Türkiye'ye samimi davranmıyor" ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk vatandaşlarına yönelik vize muafiyetinin 1 Haziran'dan itibaren uygulanması gerektiğini ancak bu sözün tutulmadığını belirtti.

Erdoğan, Türkiye'nin taleplerinin karşılanmaması durumunda mültecilerin "geri kabullerinin artık mümkün olmayacağını" söyledi.

"Türkiye 72 şartı yerine getirirse..."

cnntürk'ün haberine göre; Türkiye'deki hain darbe girişimi ve ardından yaşanan gelişmeler, Ankara ile AB arasındaki mülteci anlaşmasının özellikle Avrupa'da yeniden sorgulanmasına neden olmuştu.

Erdoğan, "Avrupa Türkiye'ye samimi davranmıyor. Tüm dünya Charlie Hebdo saldırılarına tepki gösterirken bizim başbakanımız Paris sokaklarında eyleme katıldı. Batı dünyası liderlerinin de tıpk Charlie Hebdo saldırısında olduğu gibi Türkiye'deki darbe girişimine karşı tepki göstermelerini beklerdim. Ancak klişe açıklamaların ötesine geçilemedi" dedi.

Konuya ilişkin son açıklama ise AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker'den gelmişti. Alman "Tagesspiegel" gazetesine konuşan ve Türkiye-AB mülteci anlaşmasını savunan Juncker, vize serbestisiyle ilgili ise şöyle konuşmuştu:

"Bu konuda AB Komisyonu başından beri çok açık tavır koydu ve bizim tavrımızda bir değişiklik yok. Türkiye 72 şartı yerine getirmeyi kabul etti. Bu yerine geldikten sonra Türk vatandaşlarına vize uygulamasını kaldıracağız. Vize serbestisinin ne zaman uygulamaya konulacağı, önemli ölçüde Türkiye'nin elinde. Biz her zaman gerekli reformlarda destek vermeye hazır olduğumuzu ilettik. İnsan hakları, ifade ve basın özgürlüğü konusunda bizim pozisyonumuz çok açık."