12 Ekim 2016 Çarşamba

12 yaşındaki ABD'li Kenan'ın büyük rekoru

ABD'nin San Diego kentinde yaşayan 12 yaşındaki Kenan Pala, okuduğu Francis Parker Okulu'ndaki spor salonunun 235 metrekarelik tabanını, 10 öğrenci arkadaşıyla birlikte 4 bin mısır gevreği ve yulaf ezmesi kutusuyla 4 saatte kaplayarak Guinness Rekorlar Kitabı'na girdi.




Francis Parker Okulu'nda okuyan Erkan Pala, 10 öğrenci arkadaşıyla birlikte, okulun spor salonunun 235 metrekarelik tabanını, 4 saatte, 4 bin mısır gevreği ve yulaf ezmesi kutusuyla mozaik şeklinde kaplayarak rekor kırdı. Pala ve arkadaşları, ardından, 30 bin dolar değerindeki mısır gevreği ve yulaf ezmelerini ise kimsesizler yurdu ile gazilere bağışladı.

235 metrekarelik spor salonu tabanını 4 saatte mozaik şeklinde kapladılar

Düzenlenen törende konuşan Francis Parker Okulu Müdürü Dan Lang, Kenan Pala'nın bir yıldır rekor denemesi için proje geliştirip çalışma yürüttüğünü söyledi. Lang, Quaker Cornfleks Şirketi Pazarlama Direktörü Jessica Spaulding'in Pala ve arkadaşlarının yürüttüğü projeyi beğenerek şirketinin ürünleri bağışladığını, okulun eski mezunlarının da parasal katkıda bulunduğunu belirtti.


Interfaith Community adlı kimsesizler yurdu genel müdürü Greg Anglea da "Kenan Pala ve arkadaşlarını rekor denemesi sırasında gösterdikleri inanılmaz çaba ve evsizler için yaptıkları hizmetten dolayı çok tebrik ediyoruz" dedi. Guinness Dünya Rekoru Hakemi Christina Flounders Colon da New York'tan San Diego'ya geldiğini, Kenan Pala'nın bir yıl önce rekor denemesi için kendilerine başvuruda bulunduğunu belirterek, "Burada 235 metrekarelik spor salonu tabanını 10 öğrenci arkadaşıyla 4 bin mısır gevreği ve yulaf ezmesi kutusuyla 4 saatte mozaik şeklinde kaplayarak Guinnes Dünya Rekoru'nu kırdılar. Belge ve tescili kendilerine sunmaktan mutluluk duyuyorum" 'diye konuştu.

Rekor denemesinin sonunda yiyecek ürünlerin kimsesizler, evsizler ve gazilere verilmesini önerdim

Yedinci sınıf öğrencisi Kenan Pala, babası Serhat Pala ve annesi Zeynep Ilgaz Pala'nın evsizler, kimsesizler ve gaziler için zaman zaman yemek, araç gereç yardımı yaptıklarını, kendisi ve kardeşi Arden Ilgaz Pala'nın da buna katkı sunduğunu dile getirerek şunları söyledi:

"Bir yıl önce okuldaki arkadaşlarıma mısır gevreği kutularıyla spor salonunun tabanını mozaik şeklinde döşeme fikrini açtım. Onlar da destek vereceklerini belirtince, proje haline getirip okul müdürümüze sundum. Guinnes Dünya Rekoru'na da başvuru yapabileceğimizi öğrenince, projemizin mali boyutuna ürün ve para olarak katkı sunacak şirketler, kişilerle temasa geçtik. Rekor denemesinin sonunda yiyecek ürünlerin kimsesizler, evsizler ve gazilere verilmesini önerdim. Bu da kabul edildi. Katkı yapan herkese çok teşekkür ediyorum."


Geçmişte Zonguldak Emniyet Müdürlüğü ve İzmir Emniyet Müdür Yardımcılığı görevlerinde bulunan İdris Pala ve eşi Sema Pala da torunları Kenan Pala'nın Guinness Dünya Rekoru heyecanında hazır bulunmak için İzmir'den San Diego'ya gitti. DHA



Üniversite kütüphanelerinde kitap temizliği

Darbe girişiminin ardından başlatılan soruşturmalarda suçluluğun delili olarak gösterilen kitaplar, şimdi de üniversite kütüphanelerinden temizleniyor. Çanakkale'deki Onsekiz Mart Üniversitesi'nin kütüphanelerinde Gülen'in yazdıklarının yanı sıra kapatılan yayınevlerinden çıkan binlerce kitap raflardan indirildi. Üniversite yetkilileri 3 bin 949 kitabı polise teslim etti.


Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) merkezi kütüphanesi, İlahiyat Fakültesi ve Eğitim Fakültesi'ne bağlı kütüphaneler ile ilçelerdeki yüksek okul kütüphanelerinde, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Fetullah Gülen'in yazdığı 526 kitap ile kapatılan yayınevlerine ait ise 3 bin 423 kitap raftan indirildi.

Darbe girişimi sonrası ÇOMÜ merkezi kütüphanesi, İlahiyat Fakültesi ve Eğitim Fakültesine bağlı kütüphaneler ile ilçelerdeki yüksekokul kütüphanelerinde FETÖ'ye üye yazarlara ait kitapların temizliğine başlandı.

Toplam 3 bin 949 kitap toplanıp polise teslim edildi 

Fetullah Gülen'in yazdığı kitaplar başta olmak üzere, kanun hükmünde kararnameyle kapatılan yayınevleriyle, FETÖ'ye üye yazarlara ait kitaplar raflardan indirildi. ÇOMÜ kütüphanelerinde ilk olarak Gülen'in yazdığı 526 kitap, kütüphane görevlileri tarafından toplandıktan sonra Çanakkale İl Emniyet Müdürlüğü yetkililerine teslim edildi. Ardından OHAL'le çıkarılan kanun hükmünde kararname ile kapatılan yayınevlerine ait 3 bin 423 kitap ise kütüphane raflarından kaldırıldı. ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. Yücel Acer, şöyle dedi:

"FETÖ terör örgütü tarafından gerçekleştirilen 15 Temmuz kalkışmasının hemen ertesi günü Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Merkezi Kütüphanesi, İlahiyat Fakültesi ve Eğitim Fakültesine bağlı kütüphaneler ile ilçelerdeki Yüksekokul kütüphanelerinde FETÖ terör örgütü yöneticisi ve yandaşlarına ait yaklaşık 4 bine yakın kitap erişimden kaldırılmıştır. Bu kitapların bir kısmı gerekli resmi işlemlerin tamamlanmasının ardından emniyet güçlerine teslim edilmiştir. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi yönetimi olarak göreve geldiğimiz ilk günden itibaren bu terör örgütüne karşı verdiğimiz mücadele bundan sonra da aynı kararlılıkla devam edecektir." DHA

Sağlık Bakanı ile Canan Karatay arasındaki kavga büyüyor

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Üsküdar Üniversitesi'nde katılacağı program öncesinde gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Akdağ,  Canan Karatay'la ilgili bir soruya “Bütün bilim insanlarının aksine şeyler söyleyerek, illa orijinal olacağım diye bilim insanları ile çatışarak, tıbbın genel anlamda kabul ettiği hususlara karşı çıkarak vatandaşlara mesajlar vermek, özellikle de bunu basın yoluyla yapmak, kanaatimce çok yanlış" diye yanıt verdi. Karatay'ın Bakan Akdağ'a yanıtı gecikmedi. Karatay Recep Akdağ'ın yalan yanlış bilgilendirildiğini söyledi.


Bakan Akdağ, GATA açıklamalarının hatırlatılması üzerine, “Askeri hastanelerin, Sağlık Bakanlığı'na hükümetimizce alınan bir kararla devrinin bir tek önemli sebebi var ya da iki önemli sebebi var. Birincisi buralardaki FETÖ yapılanmasını temizlemek, ikincisi de buraları verimli hastaneler haline getirerek öncelikle askerlerimize, şehit ailelerine, gazilere daha mükemmel hizmetler vermek. Böylece silahlı kuvvetlerimize de önce cephede yani çatışma alanlarında verilecek hizmetler açısından bir alan açmak, onların oralara daha çok yoğunlaşmasını sağlamak. Bunu yapıyoruz, başarılı da gidiyor" dedi.

“Hizmet kalitesinin artışını hep birlikte göreceğiz"

Bakan Akdağ, “Hastaneler alınalı 2 daha olmadı. Hafızalarımızı yoklarsak hatırlayacağız, geçmişte nasıl SSK hastaneleri Sağlık Bakanlığı'na devredilerek büyük bir başarı elde edilmişse, hem verimlilik açısında, hem hizmet kalitesi açısından, askeri hastanelerin devrinden sonrada bu verimliliği, bu hizmet kalitesinin artışını hep birlikte göreceğiz. Bunun ip uçları da ortaya çıkmaya başladı" diye konuştu.

Diyaliz merkezi

Bakan Akdağ, bir diyaliz merkezinin hastalarında hepati-c virüsünün çıktığının sorulması üzerine de , “Tekidağ'da bir özel diyaliz merkezinde belli bir sayıdaki değerli vatandaşımıza, bir diyalizle ilişkili olarak bir virüsün bulaştırıldığı konusunda inceleme başlatmışlar. Ben bu incelemenin süratlen tamamlanması talimatını verdim. Olayda ihmali, yanlışı görülen her kimse; bu o diyaliz merkezinin kendisi olabilir, ildeki yöneticiler olabilir, bu hizmetleri yapan kişiler olabilir, bunlar için Sağlık Bakanlığı olarak gerekenleri yaparız" değerlendirmesinde bulundu.

Karatay açıklaması

Bakan Akdağ, Kalp ve İç Hastalıklar Uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay ile ilgili yaptığı eleştirilerin hatırlatılması üzerine şunları kaydetti:

“Bunu kişiselleştirmek istemiyorum, genel olarak topluma bir mesaj vermek amacıyla konuşmuştum. Bu genel amacı yeniden vereceğim. Bilim insanları, popülist davranışlarla toplumla aralarındaki bilgi farklarını kullanarak bunu kazanca çevirmemeliler. Bu bilim anlayışıyla bağdaşmaz. Bütün bilim insanlarının aksine şeyler söyleyerek, illa orijinal olacağım diye bilim insanları ile çatışarak, tıbbının genel anlamda kabul ettiği hususlara karşı çıkarak vatandaşlara mesajlar vermek, özellikle de bunu basın yoluyla yapmak, kanaatimce çok yanlış. Maalesef Türkiye'de bu bir moda haline geldi. Gündemde kalmak için onlarca, yüzlerce bilim adamının söylediğini, klasik kitaplardaki malumatı reddeden davranışların yanlış olduğuna inanıyorum. Bunların vatandaşlarımıza zarar vereceğine inanıyorum. Onun için vatandaşlarımız bu basın yoluyla kendilerine akıl verenlerden çok doğrudan kendi hekimleriyle, kendi diyetisyenleriyle, kendi ihtiyaçlarına göre irtibat kurdukları sağlık kuruluşlarıyla meselelerini çözerlerse zannediyorum çok daha doğru bir iş olur"

Ceviz bahçesi

Bakan Akdağ'a Karatay için söylediği, “Aydın'a gittim, orada büyük bir ceviz bahçesi ile anlaşmış" şeklindeki söz hatırlatılınca, “Böyle bir bilgi bana geldi. Eğer bu doğruysa çok yanlış. Doğru değilse zaten mesele yok" dedi.

Akdağ, internet satışı konusunda ise, “Doğrudan ya da dolaylı yollardan yapılan satışları asla uygun bulmuyorum. Bu bir takım bilgi satışı, kitap satışı ya da bir takım bitkisel ürünlerin satışı dolaylı olarak reklamı gibi tecelli ediyor  hepsini yanlış buluyorum" diye konuştu.

Karatay'dan yanıt

Kalp ve iç hastalıkları profesörü Canan Karatay, Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın eleştirilerine yazılı yanıt verdi.  Bakan'ın yalan yanlış bilgilendirildiğini öne süren Karatay, "Halka önerdiğim hiçbir gıdanın hiçbir şekilde ticaretini yapmadım yapmam. Ne bir internet satış sitem var ne de iddia edildiği gibi anlaşma yaptığım bir ceviz bahçesi" dedi.

Karatay'ın açıklaması şöyle:

Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ'ın şahsıma yönelik söylediği iddia edilen ağır ithamlarla ilgili açıklamamdır:

Öncelikle hiçbir dayanağı olmayan, direkt şahsımı hedef alan bu ithamların Sağlık Bakanı tarafından yapıldığına inanmıyorum. İnanmak istemiyorum. Şayet Sayın Bakan'ın böyle bir açıklaması varsa; kendisinin yalan ve yanlış bilgilendirildiğini belirtmek isterim.

Bugüne kadar halk sağlığı için yaptığım açıklamalardan dolayı defalarca hedef gösterildim. Çünkü söylediğim şeyler sağlığı ticarileştiren şirketlerin işine gelmiyordu. Beni de kendileri gibi göstermek için bu defa iftira kampanyaları başlattılar. Sayın Sağlık Bakan’ının söylediği iddia edilen sözler de bu iftira kampanyasının bir sonucudur.

Daha önce çıktığım birçok televizyon programında sosyal medya hesabımın olmadığını söyledim. Ne yazık ki, birçok ünlü kişinin yaşadığı mağduriyeti ben de yaşadım. Avukatım aracılığıyla benim ismimi kullanarak gönderi paylaşan, satış yaptığı bildirilen siteler için dolandırıcılık ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından dolayı suç duyurusunda bulunduk. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Bilişim Suçları Bürosu’nun 2016/66567 Soruşturma numaralı dosyasında işlemler devam etmektedir. Savcılık Makamı tarafında İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak, bu siteleri kimlerin erişime sunduğunun tespiti için IP araştırması yapılması, hosting firmalarından bu sitelere ait bilgilerin istenmesi talep ettik. Emniyetin bu ilgili birimlerinden cevap beklenmektedir. Cevabın gelmesini takiben görevli Savcı tarafından soruşturmaya devam edilmesi ve bu suçlardan dolayı dava açılması beklenmektedir.

Ben doğruları söylemeye devam edeceğim. Bu şekilde mesnetsiz iddia ve iftiralara da pabuç bırakmayacağım.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur…

Kardiyoloji ve iç hastalıkları uzmanı

Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay

DHA

Kadıköy Anadolu Lisesi öğrencileri oturma eylemi yaptı

Proje Okul yönetmeliği kapsamında okullarında eğitim veren öğretmenlerin başka bir okula atanmasına karşı çıkan Kadıköy Anadolu Lisesi öğrencileri, okul bahçesinde dersleri boykot etti.


Okulların açılmasıyla birlikte başlayan ve proje okullarında sekiz yıl görev yapan öğretmenlerin başka bir okula atanmasını sağlayan yönetmeliğe öğrencilerden tepkiler sürüyor. Son olarak Kadıköy Anadolu Lisesi öğrencileri, 71 öğretmenlerinin gidişini oturma eylemi yaparak protesto etti.

Kadıköy Anadolu Lisesi öğrencileri adına okunan bildiride, “Üç sene önce her düşünce ve bireye saygı duyan, bilimsel eğitim vermeyi ilke edinen ve özgür zihinleri destekleyen okulların “proje okul” adı altında sıradanlaşmasını reddediyoruz. Sürgün niteliğinde gerçekleştirilen “rotasyon” uygulamasına sebep ne ögretmenlerimizin nitelik açısından yetersiz olması ne de görevlerini yapmalarında herhangi bir eksikliğin olmasıdır. Burada asıl amaç, öğrencilerin clup faaliyetlerinden, festivallere kadar uzanan akademik ve sosyal gelişimleri sürecine ket vurma çabasıdır. Hali hazırda çatırdamakta olan “Fark yaratma” vizyonumuzu yeşertmeye çalıştığımız bu anda ögretmenlerimizin elimizden alınması bu yokoluş sürecini hızlandırmaktır. Hepimizin birer piyon olarak kullanılmaya çalışıldığı bu oyunu reddetmek için ilk adımı atıyoruz” denildi. Sözcü


Mide küçültme ameliyatının ardından felç olan kadın öldü

Sakarya'nın Pamukova İlçesi’nde boşandığı eşine kızıp mide ameliyatı olduktan sonra mide kanaması geçirip, felç olan 27 yaşındaki Ebru Çoban, tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi.


Pamukova’da yaşayan Ebru Çoban, Fatih S. ile 8 yıl önce evlenerek İzmir’e yerleşti. Evlendiğinde 110 kilo olan, ilerleyen yıllarda 145 kiloya ulaşan Ebru Çoban ile eşi Fatih S., çocukları da olmayınca sorunlar yaşamaya başladı. Çift, 2 yıl önce boşandı. Boşandığı eşinin kilolarını sorun etmesine kızan Ebru Çoban, geçen yıl Ankara Dışkapı Hastanesi’nde mide küçültme ameliyatı oldu. Ameliyattan 15 gün sonra mide kanaması geçiren Ebru Çoban’ın beynine pıhtı atması sonucu sol tarafı felç oldu.
Yatağa bağımlı yaşayan Ebru Çoban 70 kiloya düşünce, Adapazarı Toyotasa Hastanesi’ne kaldırıldı. Sağlık durumunun kötüye gitmesi üzerine Ebru Çoban, İzmit’te bulunan özel bir hastaneye sevk edildi. Tedavisi süren Çoban, bugün doktorların tüm çabalarına karşın kurtarılamadı. DHA







11 Ekim 2016 Salı

"Kapatılan özel öğretim kurum personeli için" komisyon

FETÖ'nün darbe girişiminin ardından çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) kapsamında kapatılan özel öğretim kurumları ve özel öğrenci yurtlarında çalışan ve çalışma izin onayları iptal edilen personel hakkında valilikler tarafından komisyon oluşturulacak.


Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü'nden illere gönderilen yazıda, 23 Temmuz'da çıkarılan KHK kapsamında bazı özel öğretim kurumları ile özel öğrenci yurtlarının kapatıldığı ve bakan onayı ile kapatılabileceği hatırlatıldı.

Yazıda, kapatılan kurumlarda çalışmakta olan yönetici, eğitimci, öğretmen, uzman öğretici, usta öğretici ve diğer personel hakkında çalışma izin onaylarının iptal edilmesi, bu personellere başka bir özel öğretim kurumunda çalışma izin onayı düzenlenmemesi gerektiğine ilişkin makam olurunun bulunduğu ifade edildi.

Valilikler genel müdürlüğe bildirecek

Bu yöndeki uygulamalar sonucunda bazı personellerin mağdur duruma düştüğü yönündeki başvuruların MEB'e ve valiliklere iletildiğinin aktarıldığı yazıda, şunlar kaydedildi: "Bu nedenle, 'Bakanlık Makamı oluru' doğrultusunda, KHK kapsamında kapatılan kurumlarla ilgili yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılan personeller hakkında, valilikler tarafından komisyon oluşturulacaktır. Milli Eğitim Müdürlüklerine müracaat edenlerden KHK kapsamında milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen yapı, oluşum veya gruplara ya da terör örgütlerine üyeliği veya iltisakı, bunlarla irtibatı olmadığı, oluşturulan bu komisyon marifetiyle belirlenen personellerin ekteki tabloya işlenerek, Bakanlığımızca değerlendirmek üzere valilikler tarafından genel müdürlüğümüze bildirilmesi gerekmektedir." cnntürk

Mehmet Ali Şengül, Gülen’in yerine gelecekmiş

Darbe girişiminin ardından çözülme sürecine giren FETÖ’de, Fetullah Gülen’in Türkiye’ye iadesi ya da sağlık sorunları yaşaması halinde örgütü yönetecek kişiyi belirleme çalışması yapıldığı bildirildi.


Hürriyet'ten Fevzi Kızılkoyun'un haberine göre Gülen’in en yakın ekibinde yer alan Mehmet Ali
Şengül, Cevdet Türkyolu, Osman Şimşek ve Ahmet Kurucan’ın isimlerinin üzerinde durulduğu, Şengül’ün yeni lider olarak öne çıktığı belirtiliyor. FETÖ’nün tüm faaliyetlerini yakından izleyen istihbarat birimlerinin yaptığı analizler sonrası hazırlanan raporda, örgütün, başlayan çözülmenin önüne geçmek için yeni çalışmalar yürüttüğü ortaya çıktı. Raporda, tutuklanan veya örgüte sırt çevirenlerin yerinin doldurulması için örgütün molla grubuna yeni üye seçimine gittiğine dikkat çekildi.

Toplu beddua seansları

Tutuklanan örgüt üyelerinin çözülmeleri, itirafçı olmalarının önüne geçmek için de çalışma yürüttüğü raporda yer aldı. Buna göre her cezaevinde, cezaevi imamı belirleyen örgüt bu imamlar üzerinden ‘moral motivasyon’ çalışmaları yapıyor. FETÖ üyelerinin, toplu halde namaz kıldıkları, başta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a olmak üzere ‘beddua’ seansları yaptıkları da bildirildi. İstihbarat birimlerince hazırlanan raporda, örgüt yöneticilerinin taban kadroya sabırlı olmaları çağrısı yaptığı, tutuklu örgüt üyelerine de en geç 2 ay içinde serbest bırakılacakları yönünde haber gönderildiği, böylelikle örgütte itirafçılığı önleme çalışmaları yürütüldüğü kaydedildi.


Tekirdağ'da sağlık skandalı: Diyalizdeki hastalara Hepatit bulaştı

Tekirdağ'ın Kapaklı ilçesinde bulunan Türk Böbrek Vakfı’na ait Kadriye ve Kenan Tunalı Diyaliz Merkezi’nde tedaviye giden 18 hastada Hepatit C virüsü tespit edildi. Merkez dışarıdan hasta kabulünü durdurdu. Hastalardan 2'sine Haziran ayında Hepatit C virüsü bulaştığı tespit edilirken, Ağustos ayında ise 4 hastaya daha virüs bulaştığının anlaşıldığı ancak merkezin hasta kabulüne devam ettiği öğrenildi. Öte yandan, Sağlık Bakanlığı iddialarla ilgili bir komisyon görevlendirdi.


Türk Böbrek Vakfı’nın Kapaklı İlçesi’ndeki Kadriye ve Kenan Tunalı Diyaliz Merkezi’nde tedavi gören 2 hastada geçen Haziran ayında Hepatit C virüsü bulaştığı tespit edildi. Hastalar tedaviye alınırken, Ağustos ayında da 4 hastaya virüs bulaştığı belirlendi. Türk Böbrek Vakıf yetkilileri, Tekirdağ Sağlık Müdürlüğü’ne yazı göndererek Hepatit C virüsü bulaşan hasta sayısında artış gösterdiğini bildirdi.

'Tedavileri sürüyor'

Tekirdağ Sağlık Müdürlüğü ekipleri diyaliz merkezinde inceleme yaparak hastalardan alınan örnekleri incelenmesi için Ankara Halk Sağlığı Müdürlüğü’ne gönderdi. Yapılan incelemenin ardından 18 hastada Hepatit C virüsü olduğu tespit edildi. Türk Böbrek Vakfı’nın diyaliz merkezi, dışarıdan hasta kabulünü durdurdu.

Tekirdağ Sağlık Müdürü Dr. Yavuz Akbulut, diyaliz merkezindeki mevcut hastaların tedavilerine devam edildiğini ifade ederek, "Yapılan incelemelerin ardından 18 hastada virüs tespit edilerek hemen tedavilerine başlandı. Diyaliz merkezinin kapatılması söz konusu değildir. Sadece tedbir amacıyla dışarıdan hasta kabulünü durdurduk. Mevcut hastaların ve virüs tespit edilen hastaların tedavileri sürüyor" dedi.

106 hasta tedavi görüyor

Vakıf adına açıklamada bulunan iş denetçisi Ali Arda ise diyaliz merkezinde tedavi gören 106 hastaları olduğunu ifade bunlardan Haziran ayından itibaren farklı zamanlarda 18 kişide Hepatit C virüsü tespit edildiğini söyledi. Arda, "Virüs tespit edildikten sonra tedbir alınması için Tekirdağ Sağlık Müdürlüğümüze de bir yazı verdik. Sağlık Müdürlüğü’nden konuyla ilgili bir ekip gelip araştırma yaptı. Ankara’ya ise bütün hastaların testini gönderdik. Testler sonucunda ise 18 hastada virüs olduğu tespit edildi. Tekirdağ Sağlık Müdürlüğü ve Namık Kemal Üniversitesi ile birlikte bu süreci hep birlikte yürütüyoruz. Ankara’daki test sonuçlarından ise geno tiplemelerini bekliyoruz. Geno tiplemelerinde bu bulaşım dışarıdan mı? Yoksa içerden mi olduğunu tespit edeceğiz. Nedeni bilinmeyen bu bulaşının kök nedenlerinin araştırılması için Sağlık Bakanlığı’na ve Tekirdağ Sağlık Müdürlüğü’ne müracaat ettik ve sonuçlarını bekliyoruz" diye konuştu.

Sağlık Bakanlığı harekete geçti

Öte yandan, Sağlık Bakanlığı iddialarla ilgili bir komisyon görevlendirdi. DHA

Kemal Unakıtan hayatını kaybetti

Eski Maliye Bakanı Kemal Unakıtan tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti.


Eski Maliye Bakanı Kemal Unakıtan bu sabah tedavi gördüğü hastanede vefat etti. Kemal Unakıtan, 2009'da by-pass, 2013'te böbrek nakli operasyonu geçirmişti.Kemal Unakıtan 70 yaşındaydı.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, twitter üzerinden yaptığı açıklamada, "Eski Bakanlarımızdan Kemal Unakıtan Hakk'ın rahmetine kavuşmuştur. Kendisine Allah'tan rahmet, ailesine ve yakınlarına başsağlığı diliyorum" dedi.

Kemal Unakıtan kimdir?

1946 yılında Edirne'inin Süloğlu ilçesine bağlı Domurcalı köyünde doğdu. İlk, orta ve lise tahsilini Edirne'de tamamladı. 1968 yılında Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi (Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi)'nden mezun oldu. Üniversite eğitiminin ardından Maliye Bakanlığı'nda Hesap Uzmanı olarak göreve başladı. SEKA Genel Müdür Muavinliği ve 1976-1978 yılları arasında SEKA Genel Müdürlüğü yaptı. Daha sonra özel sektöre geçti; çeşitli sanayi kuruluşlarında, finans kurumlarında (Albaraka Türk Finans Kurumu), dış ticaret şirketlerinde Genel Müdürlük, Yönetim Kurulu üyeliği ve Yöneticilik yaptı. Unakıtan evli ve 3 çocuk babasıydı.

Özelleştirmenin patronu oldu

2002 yılında 58. Hükümette Maliye Bakanlığı'na getirildi. Erdoğan'ın Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nı Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'den alarak, kendisine bağlamasıyla özelleştirmenin de patronu oldu. Farklı tavır ve uygulamalarıyla sürekli olarak 'ilgi ve tepki' nedeni oldu ve gündemde kaldı.

Görevi Mehmet Şimşek'e devretti

2007'de Parti'den Eskişehir milletvekili seçilen Unakıtan, 60. hükümette de Maliye Bakanı olarak görev aldı ancak 1 Mayıs 2009 tarihinde yapılan kabine değişikliği sonucu bu görevi Mehmet Şimşek'e devretti ve kendisi kabine dışında kaldı.

Böbrek nakli oldu

Kemal Unakıtan, son yıllarda kalbi ve böbreğiyle ilgili sağlık sorunları yaşadı. 2009 yılında ABD'de Cleveland Clinic'te by-pass operasyonu geçirdi. 2013 yılında Akdeniz Üniversitesi Hastanesi'nde böbrek nakli oldu. Unakıtan'a dünürü böbreğini bağışlamıştı.

Arap turist çocuğunu Taksim'de iple bağlayarak gezdirdi

Taksim İstiklal Caddesi'nde dikkat çeken bir görüntüye sahne oldu.


Çocuğunun kaybolmasını önlemek isteyen Arap kadın turist, çocuğunu kolundan kalın bir iple bağlayıp gezdirdi.

4-5 yaşlarındaki çocuk ile annesinin İstiklal Caddesi'nde bu şekilde dolaşması amatör kameraya yansıdı.

Bir süre sonra çocuk ve kadın kalabalığa karışarak gözlerden kayboldu.


Baba Umut Özkırımlı'nın evlat mücadelesi

Luca Can, 11 aylıkken diş için gittiği doktorda sinir sistemi kanseri teşhisi konuldu. Tümör yayıldı ve yaşama şansı yüzde 10. Ancak ABD’de geliştirilme aşamasındaki aşı, yaşama şansını yüzde 80'lere çıkarıyor. Aşı için 250 bin dolara ihtiyaç var.


Akademisyen ve yazar Umut Özkırımlı, 2 senedir nöroblastom kanseri ile boğuşan üç buçuk yaşındaki oğlu Luca için destek bekliyor.


Luca'nın bir dizi ameliyat ve kök hücre naklinin ardından nükseden hastalığına yönelik, ABD'de bir klinik deneysel tedavi sunuyor.


9 ay süren kemoterapi, radyoterapi ve kök hücre tedavileri sonrasında hastalığı nükseden küçük savaşçı Luca Can, şimdilerde yüzde 10 gibi çok küçük bir oranda hayatta kalma şansı veren bu hastalığı yenmek için ABD'deki Memorial Sloan Kettering Cancer Center'da geliştirilme aşamasında olan aşıyla tedavi olmayı bekliyor.

Ancak bu tedavi henüz test aşamasında olduğu için devlet katkısı sağlanmıyor. Bu nedenle Özkırımlı Ailesi Luca Can'ın tedavi masraflarını karşılamak için internette bağış kampanyası başlattı.


133 bin dolar toplandı, hedef 250 bin dolar

Luca Can için bağış sitesi 'generocity'de açılan kampanyada 133 bin dolar para toplandı. Hedef ise 250 bin dolara ulaşmak.

Baba Umut Özkırımlı: Destek alamıyoruz

Baba Umut Özkırımlı, "Aşı sadece, nöroblastom teşhisi konmuş, tedavi olmasına rağmen nüksetmiş çocuklar için geliştirilmiş.13 çocuktan 12'si iki seneyi aşkın süredir hayatta. Hastalığın yaşam beklentisi nüksetme halinde yüzde 10 civarında olduğu için bu çok yüksek bir oran. Bu denemeye katılmak istiyoruz. Tedavinin maliyeti 250 bin doları bulabilir. Luca’nın 2 yıl boyunca tedavisi İsveç devleti tarafından karşılandı. Devlet 1 milyon doları aşkın bir harcama yaptı. Aşı deneme aşamasında olduğu için de destek alamıyoruz" diye konuştu.

Arta kalan para vakfa bağışlanacak

Umut Özkırımlı, toplanan paranın herhangi bir nedenle kullanılmayan kısmının ise İsveç’te İsveç Çocuk Kanseri Vakfı Barncancerfonden ile Türkiye’de LÖSEV’e veya bağışçıların arzularına göre belirlenecek, kanser üzerine çalışmalar yapan başka bir vakfa bağışlanacağını söyledi.
Luca'ya lucacan.com adresinden destek olmak mümkün.


Nöroblastom kanseri nedir?

Çocukluk çağı kanserlerinin en agresiflerinden biri olan Nöroblastom, kansere bağlı çocuk ölümlerinin yüzde 15’inin nedeni. Luca’ya konan teşhis aynı zamanda Myc-N amplifikasyonu denilen genetik bir durumu da içeriyor, ki bu da hastalığın daha da saldırgan bir türü.









Mavi elmas yüzük olarak satılacak

İsviçre’de 8.01 karat büyüklüğündeki elmas, Cartier firması tarafından bir yüzüğün üzerine monte edildi.

Fiyatının 15 ila 25 milyon dolar arasında olacağı tahmin edilen elmas, bir ay sonra Cenevre’de Sotheby müzayede firması tarafından satışa çıkarılacak.

Bu değerli mücevhere şimdiden birçok koleksiyoncu ve firma talip çıktı. Sotheby firması takı bölümü başkanı Davit Bennett yaptığı açıklamada “Gök mavisi elması” ismi verilen elmas yüzüğün, sezon satışının amiral gemisi olacağını ifade etti. DHA

Spiker Kübra Eken dayağı anlattı: Birden çok kez arkama vurdu

Spiker Kübra Eken'i döverek beyin kanaması geçirmesine sebep olduğu öne sürülen kocasının yargılanmasına devam edildi. Duruşmaya tekerlekli sandalye ve ailesinin yardımı ile katılan Eken güçlükle konuştu. İfade veren Eken, "Birden çok kez arkamdan vurdu. Yüzüstü yere düştüm. Kafam yere çarptı" dedi.


Spiker eşi Kübra Eken'i darp ederek beyin kanaması geçirmesine sebep olduğu belirtilen sanığın, "Kasten yaralama" suçundan 9 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılandığı davaya devam edildi.

Tekerlekli sandalye ile duruşmaya katıldı

Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davaya  tutuksuz sanık Bülent Eken, mağdur Kübra Eken, annesi Nuran, Babası Lüfti ve ağabeyi Önder Yelkenci ile tarafların avukatları katıldı. Davanın 8. celsesine ailesinin yardımı ile tekerlekli sandalyesi ile Kübra Eken de katıldı ve ifade verdi. 

Hakim sordu, eken güçlükle yanıtladı

Güçlükle konuşan Kübra Eken mahkeme hakiminin sorularına yanıt verdi. Hakim Mustafa Öztürk, Eken'e ilk olarak "Nasılsın, konuşabiliyor musun artık" diye sordu. Kübra Eken ise "İyiyim" yanıtını verdi. Mahkeme hakimi yargılamanın ilk celsesinde Eken'in konuşamadığı ve duruşmada bulundurulan alfabedeki harflere dokunduğunu şimdi ise akıcı olmasa da yavaş yavaş konuşmaya başladığının görüldüğünü tutanağa geçirdi. Hakim, Kübra Eken'e "O günü net hatırlıyor musun?" şeklinde soru yöneltti. Bunun üzerine Eken "Evet. Birden çok kez arkamdan vurdu" diyerek eliyle 4 kez şeklinde işarette bulundu. Kendisine yumrukla vurulduğunda yere düşüp düşmediği sorulan Eken, "Yüzüstü yere düştüm. Kafam yere çarptı" yanıtını verdi.  Kübra Eken ifadesinin alınmasının ardından ailesinin yardımıyla duruşma salonundan çıkarıldı. 


"Ailesinin telkini ile..."

Sanık Neptün Bülent Eken'in avukatı Fatih Çınar ise, Kübra Eken'in duruşmada verdiği beyanları kabul etmediklerini belirterek, "Kübra beyin ameliyatı geçirmiş, telkine ve yönlendirmeye açık birisidir. Ailesinin telkini ile bu şekilde beyanda bulunduğunu düşünüyoruz" dedi. 

Adli Tıp Genel Kurulu'ndan rapor alınacak

Mahkeme hakimi, dava dosyasında alınan raporlar arasında farklılıklar olduğunu belirterek, dosyanın Adli Tıp Kurum Genel Kurulu'na gönderilmesine karar verdi. Hakim Adli Tıp Genel Kurulu'ndan mağdurdaki beyin kanamasının darp veya yere çarpması sonucu oluşmasının mümkün olup olmadığının tespitini istedi. Genel Kurul'a ayrıca olaydan 2 gün önce mağdura uygulanan anestezi ile yapılan sezaryen ameliyatının beyin kanamasının meydana gelmesine neden olup olmayacağı sorusu da soruldu. 

"Mümkün olduğunca iyiyim"

Duruşma sonrası tekerli sandalyesi ve ailesinin yardımı ile adliyeden ayrılan Kübra Eken sağlık durumuna ilişkin sorulan soruya, "Mümkün olduğunca iyiyim" yanıtını vererek gülümsedi. Kübra Eken'in annesi Nuran Yelkenci ise Kübra'nın sağlık durumunun son derece iyi olduğunu söyleyerek, "Ruhsal olarak da inanılmaz iyi. Psikolojisi çok düzgün çünkü çocuğu yanında. Bebek anne ilişkileri çok güzel. Bütün gün birlikte oynuyorlar" dedi. Kübra'nın tedavisinin devam ettiğini belirten anne Yelkenci, "Tüm gün 24 saat tedavi altında. Doktorlara göre Kübra yaza kadar toparlayacak. Şuanda minik minik adım atıyor. Kübra artık internette arkadaşları ile görüşüp yazışmak istiyor. Sağ elini de minik minik kullanmaya başladı. Minik minik konuşmaya başladı. Kendini ifade ediyor. Ses tellerinde hasar var, o yüzden sesi çok çıkmıyor. Onu da zamanla toplayacak diyorlar" diye konuştu. 

İddianameden... 

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Kübra Eken'in 20 Haziran 2013 tarihinde doğum yaptığı belirtilerek, hastaneden taburcu edildikten 2 sonra şiddetli baş ağrısı, gözünün ve dilinin dönmesi şikayetiyle eşi Bülent Eken tarafından Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne götürüldüğü anlatıldı. Bu hastanede Kübra Eken'e beyin kanaması teşhisi konularak ameliyat yapıldığı kaydedilen iddianamede, Adli Tıp uzmanının, Kübra Eken'de kulak üstünde bulunan ekimozun kendiliğinden oluşamayacağı ve bir darp sonucu olabileceği, bu durumun da yaşamsal tehlikeye sebebiyet verdiği yönünde görüş bildirdiği ifade edildi. cnntürk

"15 Temmuz" resmi tatil oluyor

AK Parti Grubu, 15 Temmuz'un "Demokrasi ve Şehitler Günü" olması için yasa teklifi hazırladı.


Yasa teklifine ilk imzayı, Başbakan ve AK Parti İzmir Milletvekili Binali Yıldırım attı. Teklifte, Ankara'nın Kazan ilçesinin adının da "Kahraman Kazan" olarak değiştirilmesi yer alacak.

AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, yasa teklifinin imzaya açıldığını belirterek, ilk olarak Başbakan Yıldırım'ın imza attığı teklifin, milletvekillerinin imzasının tamamlanmasının ardından TBMM Başkanlığına sunulacağını açıkladı.

Elitaş, KHK'lerle ilgili itirazları değerlendirmek üzere partilerden birer temsilcinin yer alacağı bir teknik heyet oluşturulmasını muhalefet temsilcileriyle görüşeceklerini bildirerek, konunun bu görüşmeden sonra netlik kazanacağını ifade etti.

Kemal Kılıçdaroğlu'na hapis istemi

Kemal Kılıçdaroğlu hakkında 2 yıl 8 aya kadar hapis istenildi.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan'ın şikayeti üzerine Kemal Kılıçdaroğlu hakkında "Basın yoluyla alenen hakaret suçundan" başlatılan soruşturma tamamlandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın şikayetinden vazgeçtiği için takipsizlik verilen soruşturmada Bilal Erdoğan’ın şikayeti üzerine 2 yıl 8 aya kadar hapis istemiyle iddianame düzenlendi.