20 Şubat 2015 Cuma

IŞİD'in korkunç seks fantezisi

Terör örgütü militanları eşlerini ve kaçırdıkları kadınları seksi iç çamaşırları giydirerek 'anormal' fantezilere zorladığı ortaya çıktı.

Suriye'deki Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) militanları, cinsel güçlerini artırmak için Viagra haplarına başvuruyor ve ilişkiye zorladıkları ‘eşlerine' ‘seksi iç çamaşırları' giydiriyor.

Kaleleri olarak görülen Rakka'daki ‘sapkın' IŞİD militanlarının ‘vahşi ve anormal cinsel faaliyetleri', çizmeye çalıştıkları dine bağlılık profilinden aslında ne kadar uzakta olduklarını bir kez daha ortaya koydu.

'VAHŞİ BİR İÇGÜDÜYLE HAREKET EDİYORLAR'

Yurttaş gazetecilerden oluşan ‘Raqqa Is Being Slaughtered Silently' (Rakka Sessizce Katlediliyor) örgütünün hazırladığı rapora göre, militanlarının ‘cinsel işlev bozukluğundan muzdarip' ve ilişkiye girmek için vahşi bir içgüdü ile haraket ediyor. ‘Cinsel maharetlerini en üst seviyede tutmak' isteyen militanlar maaşlarının büyük kısmını Viagra'ya harcıyor, kısa süreli periyotlar halinde birden fazla kadınla evleniyor ve sözde eşlerine de seksi iç çamaşırları giydiriyor.

KADINLARIN VÜCUTLARI YARA İZLERİYLE DOLU

İlişkiye girmeye zorlanan kadınların vücutlarındaki yara izlerinden ve Hastane belgelerinden yola çıkılan raporda, militanların ‘normal dışı cinsel iştahlarını' gidermek için ilişki esnasında şiddete başvurdukları detayı da yer aldı.

KOMUTANLARI 'EVLENİN' DİYOR

Bazıları 9 yaşında olan çocuklar da dahil olmak üzere pek çok kadın IŞİD militanlarına satılıyor ve seks kölesi olarak kullanılıyor. Militanlar, komutanlarının isteği üzerine pek çok kadını da kendileriyle evlenmeye zorluyor. Evlilik dayatılmasının sebebi ise özellikle yabancı savaşçıları bölgede tutmak.

'HER GÜN DÖVEREK TECAVÜZ ETTİLER'

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin (IKBY) Erbil kentinde geçen hafta düzenlenen ‘Irak'taki Ezidi ve Hristiyanlara Uygulanan Etnik Soykırım' adlı panelde konuşan ‘Vaha' lakaplı Ezidi kadın, "Bana sahip olmak isteyen bir kişiye önce karşı koymaya çalıştım. Arkadaşlarımın yanından ayrılmak istemedim. Ama beni döverek götürdü. Her gün döverek tecavüz ettiler" demişti.

Henüz 3 gün önce de Avrupa Parlamentosu (AP) eski Milletvekili Feleknaz Uca, Ezidi kadınların, IŞİD militanlarının kendilerini yakalamak üzere olduğunu anlayınca, tecavüz korkusuyla dağdan toplu olarak atladığını, bir babanın ise iki kızını öldürdükten sonra intihar ettiğini anlatmıştı. DHA

Yeni fezlekede 1 numaralı şüpheli Gülen

Emniyetteki 'paralel yapı' iddialarına yönelik soruşturma kapsamında, İstanbul merkezli 12 ilde düzenlenen son operasyona ilişkin hazırlanan fezlekede, aralarında Fethullah Gülen ile Emre Uslu, Gültekin Avcı ve polis müdürlerinin de bulunduğu 80 şüpheli yer alıyor.

 İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, ''yasa dışı dinleme, casusluk, özel hayatın gizliliğini ihlal, kişisel verilerin hukuka aykırı olarak kaydedilmesi, resmi belgede sahtecilik, terör örgütü kurmak, yönetmek, üyesi olmak, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs'' iddiasıyla yürütülen soruşturma kapsamında,İstanbul merkezli 12 ilde düzenlenen son operasyonla birlikte 28'i tutuklu 80 kişi hakkında yürütülen soruşturmaya ilişkin savcılığa gönderilen 1758 sayfalık fezlekenin detayları ortaya çıktı.

 Fethullah Gülen'in 1 numaralı şüpheli olarak yer aldığı fezlekede, eski polis ve Taraf yazarıemre uslu, Gültekin Avcı, eski İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün'ün de aralarında bulunduğu 80 kişi de şüpheli olarak yer alıyor.

101 KİŞİ MÜŞTEKİ VE MAĞDUR OLARAK YER ALIYOR

 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu ve eski MİT MüsteşarıHakan Fidan ile çok sayıda bakan, bürokrat, akademisyenin de bulunduğu 101 kişinin ''müşteki-mağdur'' olarak yer aldığı fezlekede, şüphelilere atfedilen müştekilere yönelik yasadışı eylem iddiaları sıralanıyor.

İLK KEZ BU İFADELER KULLANILDI

 Terör ve terörizmin tanımının yapıldığı fezlekede, ilk kez 'Paralel Devlet Yapılanması'' (PYD) ve Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) tanımlamalarının kullanılması dikkati çekiyor. Fezlekede, söz konusu örgütün kuruluşu, amacı, yapılanması, faaliyetleri ve stratejisi anlatılıyor. (Medyafaresi)

Annesi oğlunun yanına gitti

Büyük Birlik Partisi'nin (BBP) merhum kurucu lideri Muhsin Yazıcıoğlu’nun annesi Fidan Yazıcıoğlu hayatını kaybetti. Yazıcıoğlu son yolculuğuna Başbakan Ahmet Davutoğlu, siyasiler ve çok sayıda vatandaş tarafından uğurlandı.

Vefat haberini Twitter adresinden duyuran BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, Sivas'a hareket etti. Destici, Twitter'dan attığı mesajda şu ifadeleri kullandı: “Şehit Liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu'nun annesi "Fidan Annemiz" Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Mekanı cennet olsun. Câmiamızın başı sağolsun.”

HASTANE YÖNETİCİSİNDEN AÇIKLAMA
Sivas Numune Hastanesi Yöneticisi Prof. Dr. Hayati Öztürk, Fidan Yazıcıoğlu’nun sabah 03.30 sıralarında yoğun bakım servisinde hayatını kaybettiğini belirterek, "Kurumum ve şahsım adına Yazıcıoğlu ailesine sabır diliyorum. Allah rahmet eylesin" dedi. Yazıcıoğlu’nun 1 aydır hastanede tedavi gördüğünü belirten Prof.Dr. Öztürk, "Kalp krizi sonucu hastanemize gelmişti. Anjiyo yapılarak stent uygulaması yapıldı. Bir hafta sonra normal kardiyoloji odasına alındı. Daha sonra evde bakım hizmeti verilmeye başlandı. Geçen hafta akciğer enfeksiyonu tanısıyla hastanemizde tedavi görmeye başladı. 2 gündür ise makine destekli yaşam ünitesinde tedavi görüyordu" ifadelerini kullandı.

SON YOLCULUĞUNA UĞURLANDI

Fidan Yazıcıoğlu’nun cenazesi hastanede yakınlarınca alındıktan sonra Ulu Cami’ye getirildi. Burada oğlu Yusuf Yazıcıoğlu ve yakınları tarafından taziyeler kabul edildi. Ulu Cami’deki cenaze namazına Sivaslılar yoğun ilgi gösterdi. Kalabalık cami avlusuna sığmadı. Cenaze törenine yaklaşık 5 bin kişi katıldı.

BAŞBAKAN DA KATILDI
Fidan Yazıcıoğlu’nun vefatının ardından bugünkü programını değiştiren Başbakan Ahmet Davutoğlu da cenaze namazına katılmak üzere uçakla Sivas’a geldi. Havalimanında Vali Alim Barut tarafından karşılanan Başbakan Davutoğlu’na Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız eşlik etti.

Cuma namazına yetişemeyen Başbakan Davutoğlu, cenaze namazı için saf tutulduğu sırada camiye geldi. Başbakan Davutoğlu, Fidan Yazıcığoğlu’nun oğlu Yusuf Yazıcıoğlu ile yakınlarına taziyede bulundu. Cami avlusunun dolması nedeni ile cemaatin bir kısmı cami içerisinde kaldı. Cuma namazı sonrası kılınan cenaze namazına BBP Genel Başkanı Mustafa Destici ile il protokolü ve partililer ile çok sayıda vatandaş katıldı.

BİR SÜRE OMUZUNDA TAŞIDI
Cenaze namazının kılınmasının ardından Başbakan Davutoğlu, Fidan Yazıcıoğlu’nun tabutuna omuz vererek cami avlusunda bir süre taşınmasına yardım etti. Daha sonra kalabalık arasından ayrılan Davutoğlu, cami avlusunda bulunan şeyh mezarlarının yanında dua ettikten sonra camiden ayrılarak Sivas Valiliği’ne geçti.

Başbakanın cami avlusundan ayrıldığı sırada bir kişi "Muhsin Yazıcıoğlu’nun katillerini bulacağız" diye bağırdı. Bu kişiye çevredekiler müdahale edince kısa süreli arbede yaşandı.

CENAZE TOPRAĞA VERİLDİ
Tekbirler eşliğinde camiden çıkarılan Fidan Yazıcıoğlu’nun cenazesi daha sonra cenaze arabasına konuldu. Ardından Yukarı Tekke Mezarlığı’na götürülen Fidan Yazıcıoğlu, buradaki aile mezarlığında dua ve gözyaşları arasında toprağa verildi. Başbakan Davutoğlu, Valilik ziyaretinden sonra taziye evine giderek başsağlığı dileklerini iletti.

ERDOĞAN'DAN TAZİYE
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, BBP’nin kurucu Genel Başkanı merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun annesinin vefat haberinin akabinde aileyi ayrı ayrı telefonla arayarak taziye dileğinde bulundular.

Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından edinilen bilgiye göre Cumhurbaşkanı Erdoğan, merhume Fidan Yazıcıoğlu’nun oğlu Yusuf Yazıcıoğlu ile görüşürken, Emine Erdoğan ise merhumenin gelini Gülefer Yazıcıoğlu ile konuştu. Fidan Yazıcıoğlu’nun vefatından derin üzüntü duyduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşinin, merhumeye Allah’tan rahmet, aile bireylerine ve yakınlarına ise sabır ve metanet diledikleri öğrenildi. Erdoğan telefon görüşmesini Elazığ’a hareketinden önce gerçekleştirdi.

Soma için toplanan paralar nerede?

MHP Manisa Milletvekili Erkan Akçay, SOMA yararına yapılan futbol faaliyetlerinden ilçeye para gitmediğini, bu paraların nerede olduğunu sordu!

Soma için oynanan maçta Galatasaray’la karşılaşan Atletico Madrid’in kulüp kaynakları “Biz dayanışma için İzmir’e gelmiştik” dedi. Topu Aslan’a attı. Cimbom’un o dönemki yöneticileri ise “Parayı yolladık” cevabıyla yetindi. Şimdi mevcut yönetimden, yardım parasının hangi hesaba yollandığını açıklaması bekleniyor.

MHP Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın, Soma yararına oynanan bazı maçlar ve Drogba’nın yaptığı belirtilen yardımla ilgili açıklamalar gündemi sarsmıştı. Akçay, sezon başındaki Galatasaray-Atletico Madrid maçı ve Chelsea-Beşiktaş-Fenerbahçe arasındaki üçlü turnuvadan elde edilen gelirlerin akıbetinin meçhul olduğunu söyledi.

Galatasaraylı eski yıldız Drogba’nın bağışladığı ileri sürülen 1 milyon liranın da Manisa AFAD veya Soma Kaymakamlığı hesaplarına yatırılmadığını ortaya koydu. Akçay, Fenerbahçe ile Galatasaray futbol takımları arasında oynanan Süper Kupa finalinin gelirinin ise Somalı madencilere değil, futbol tesisine gittiğini söyleyerek eleştiride bulunmuştu. Ve gazeteniz BUGÜN de konunun muhataplarına ulaştı.

BU PARALAR NEREYE YATTI?

Atletico Madrid ve şu anda Chelsea’de oynayan Drogba cephesinden gelen cevaplar hayli dikkat çekiciydi. Ulaştığımız İspanyol kulübü kaynakları, “Biz bir davet maçı aldık ve oynadık. Bizim için İzmir’deki maç, kardeşlik ve dayanışma karşılaşmasıydı” dediler. Yani Atetico, bu paranın Soma hesaplarına yattığını sanıyor ancak MHP’li vekilin araştırmasına göre böyle bir para görünmüyor.

HASILAT 2 MİLYON LİRAYDI

Dostluk karşılaşmasını 40 bini aşkın taraftar izlerken, biletli seyircinin 28 bin 653 kişi olduğu ortaya çıkmıştı. Mücadelenin biletleri 45, 60 ve 90 TL’den satılmıştı. Yine Soma için yaklaşık 2 milyon TL hasılat elde edilmişti. Atletico Madrid maçı oynandığında Galatasaray yönetiminde Ünal Aysal devri yaşanıyordu. O dönemin etkili bir idarecisi, paranın kesinlikle Galatasaray tarafından ilgili yere iletilmiş olması gerektiğini ifade etti. “Atletico, İspanya Profesyonel Futbol Ligi denetiminde buraya geldi. Ama biz Soma yararına organize ettik” dedi. Dönemin bir diğer yöneticisi ise “Galatasaray bu organizasyonu kendi isteyerek yaptı. Zaten sanılandan az bir para toplandı. Biz parayı vermişizdir” dedi.
DROGBA CEPHESİ YARDIMI DOĞRULADI: GEREKLİ İŞLEMİ YAPTIK

Drogba cephesinden de bu konuyla ilgili bilgi geldi. Ünlü oyuncunun birlikte çalıştığı yetkililer “Biz bu konuda gereken işlemi yaptık” dediler. Tıpkı Atletico cephesi gibi paranın ilgili yere gitmesiyle ilgili topu adeta yetkili birimlere attılar. MHP’li vekil Akçay’a göre bu para da hesaplarda görünmüyor. Bu arada bir şüphe de ortadan kalktı. Kamuoyunda, Drogba’nın yaptığı yardımla ilgili bir şüphe ve tartışma vardı. Gelen cevapla yapılan yardım doğrulanmış oldu.

FENERBAHÇE ESKİ CEO’SU HASAN HAKKI YILMAZ: 100 ÇOCUĞA BURS VERDİK

Fenerbahçe eski CEO’su Hasan Hakkı Yılmaz, Chelsea’nin geldiği ve Beşiktaş’ın da olduğu sezon başı yardım turnuvasında kulüpte görevliydi. Yılmaz, “Gayet profesyonel şekilde düzenledik. Geliri, Somalı öğrencilere burs olarak aktarıldı. İsimleri de bellidir. Paraları bir eğitim vakfı seçilmiş çocuklara düzenli burs olarak aktarıyor. Öyle bir sıkıntı yok. Zaten bir eğitim bursu programıydı. Bununla ilgili profesyonel şirketlerle anlaştık ve 100 çocuğa burs vermeye başladık” dedi. (Sözcü)

Bozdağ'dan Gülen açıklaması

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Fethullah Gülen hakkında kırmızı bülten çıkarılmasıyla ilgili "Bakanlığımızın, bu yakalama kararının Bakanlığa gelmesi üzerine neler yapılacağı konusunda bir ön hazırlığı var ancak yakalama kararı Bakanlığa intikal etmedi, intikal ettiği zaman gereği yapılacak" değerlendirmesinde bulundu.

Milliyet'in haberine göre; Bozdağ, Ankara Palas'ta Dışişleri Bakanlığının Reform Eylem Grubu  (REG) İkinci Toplantısı öncesi gazetecilerin gündeme ilişkin sorusunu yanıtladı.

Bir gazetecinin, "Fethullah Gülen için kırmızı bülten yayımlandığı ve  Adalet Bakanlığının da işlemleri bitirmek üzere olduğu" yönündeki haberleri  hatırlatması üzerine Bozdağ, İstanbul Sulh Ceza Hakimliğinin, İstanbul  Savcılığının talebi üzerine Gülen hakkında yakalama kararı verdiğini anımsattı.
Bozdağ, bu kararın bundan sonra takip edeceği usulün, Türkiye'nin  yasalarında ve taraf olduğu anlaşmalarda belli olduğunu vurgulayarak, şunları  söyledi:

 "Adalet Bakanlığına gelecek, Adalet Bakanlığı gerekli incelemeleri  yaptıktan sonra Emniyet Genel Müdürlüğü İnterpol Daire Başkanlığına gönderiyoruz.  Onlar da bunu Fransa Lyon'a gönderiyor. Bir değerlendirme yaptıktan sonra bunu  üye 190 ülkeye gönderiyor. Bakanlığımızın bu yakalama kararının Bakanlığa gelmesi  üzerine neler yapılacağı konusunda bir ön hazırlığı var ancak yakalama kararı  Bakanlığa intikal etmedi, intikal ettiği zaman gereği yapılacak."

Savcıdan üçüne de en ağır ceza talebi

Özgecan cinayetiyle ilgili soruşturmada inceleme sona erdi ve bütün deliller toplandı. İddianame otopsi raporunun gelmesiyle tamamlanacak. Edinilen bilgiye göre iddianamede 3 sanık için de ağırlaştırılmış müebbet istenecek.


Hunharca bir cinayete kurban giden Özgecan Aslan’la ilgili soruşturmada sona gelindi.  Tarsus Cumhuriyet Savcısı Ayhan Akyol tarafından yürütülen soruşturma dosyasında tek eksik olan belge Özgecan’a ait otopsi raporu.  Ankara Adli Tıp Kurumu’ndan otopsi raporunun da gelmesiyle birlikte soruşturma tamamlanmış olacak.

‘Canavarca hisle...’
VATAN’ın edindiği bilgiye göre 3 sanık yani Suphi Altındöken, Necmettin Altındöken ve Fatih Gökçe için savcılık makamı TCK’nın 82’ye B maddesi gereğince ‘Canavarca hisle veya eziyet çektirerek adam öldürmek suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet’ talebinde bulunacak. Bu talebin bulunulmasında ise sanıkların verdiği ifadeler etkili oldu. Suphi Altındöken ifadesinde Özgecan’ın ellerini daha ölmeden kestiğini ifade etmesi ve daha sonra yakması aleyhinde en önemli kanıt.

Fatih ‘Ellerini kes’ dedi
Fatih Gökçe’nin de ağırlaştırılmış müebbet talebi istenmesinin nedeni ise Suphi ve Necmettin Altındöken’in ifadesi. baba oğul verdikleri ifade Fatih’in Özgecan’ın boğazını ve ardından ellerini kesmesini söylediğini iddia etti. Ayrıca benzinin temin edilmesi de bir başka delil. Bu iki ifade ve benzin temini Fatih’i de Suphi kadar suçlu hale getirdi.

Babanın hırıltı ifadesi delil
Baba Necmettin Altındöken’in ifadesinde, “Ben kesme işlemlerini görmedim ancak arabanın içinden gelen hırıltı seslerinden anladım. Birisinin genzinden ‘hığğ’ sesi geliyordu” demesi de Özgecan’ın hala yaşadığını gösterdi. Babanın, Özgecan’ı kurtarmak için hiçbir girişimde bulunmaması, onlarla birlikte minibüse binmesi, pasif kalması onu da diğer iki zanlı kadar suçlu kıldı. Ayrıca babanın Özgecan’a ait kitapları ve kıyafetleri ablasının sobasında yaktığını beyan etmesi de kuvvetlendirici delil sayıldı.

39 yıldan önce kesinlikle af yok
3 zanlı TCK’nın 82’ye B maddesi gereğince Canavarca hisle veya eziyet çektirerek adam öldürmek suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet ile yargılanacak. Hukukumuzdaki en ağır ceza bu. Ağırlaştırılmış hapis cezasının ömür boyu hapis cezasına göre en belirgin farkı, aflardan yararlanamayacak olması. Aftan yararlanabilmesi için 39 yıl hapis yatmış olması gerekiyor.

O minibüs trafikten çekildi
Özgecan Aslan’ın içinde katledildiği minibüsle ilgili kriminal inceleme tamamlandı ve sahibi Sabri Gülcan’a teslim edildi. Minibüsü teslim alan Gülcan, aracı kapalı bir otoparka koyarak seferlerden çekti.  Mersin TOK (Tarsus Otobüsçüler Kooperatifi) yöneticileri ise aracında yaşanan olaydan dolayı oldukça üzgün olan Gülcan’ın kooperatif üyeliğini iptal ettirerek artık taşımacılık yapmayacağını beyan ettiği öğrenildi.

Üniversite sefer koydu

Gülcan’ın aynı zamanda aracın plakalarını sökerek satılığa çıkardığı ifade edildi. Bu arada Tarsus-Adana arasındaki Özgecan Aslan’ın okuduğu Çağ Üniversitesi’ne Mersin Büyükşehir Belediyesi Ulaşım AŞ.ve  Tarsus Belediyesi tarafından öğrencilerin rahatça evlerine ulaşabilmeleri için  sabah ve akşam karşılıklı olarak birer sefer koyduklarını duyurdu.

"Sümeyye Erdoğan'a suikast düzenleneceği" iddiasına soruşturma

Bugün bazı gazetelerde yer alan 7 Haziran seçimleri öncesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan'a suikast düzenleneceğine dair iddialarla ilgili olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı.

Başsavcılığın, haberleri ihbar kabul ederek resen başlattığı soruşturma, Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Bürosunca yürütülecek. Hürriyet

Antalya'da dehşeti yaşayan kadın konuştu

Antalya'da 3 kişi tarafından sokak ortasında bayıltılarak kaçırılan ve tecavüze uğrayan 28 yaşındaki S.Y.U., Hürriyet’e konuştu. Yaşadığı korkunç olayın etkisinden kurtulamadığını ve çok zor günler geçirdiğini kaydeden S.Y.U., olayın failleri henüz yakalanamadığı için hayatının güvende olmadığını söyledi.

HAYATIM TEHLİKEDE

Yaşadığı olayla ilgili yayınlanan haberlerin olumsuz etki yapmasından korktuğunu da vurgulayan S.Y.U., “Avukatlarıma ve polise gereken tüm bilgileri verdim. Her dakika başıma yeni bir şey gelecek mi diye tedirginlik içindeyim. Hayatım risk altında Özgecan’ın başına gelenler ortada. Ancak toplum hiçbir şeyin farkında değil” diye konuştu.

EVİME GİDEMİYORUM

Başına daha kötü bir şey gelmesi halinde kendisine kimsenin sahip çıkmayacağını belirten S.Y.U., “Ben korkudan evime gidemiyorum. Çalışma hayatım bozuldu. Ailem tedirgin. Ayakta kalabilmek adına mücadele ediyorum. Ancak yüküm her geçen gün daha da artıyor. Yarın öbür gün hayatım tehlikeye girerse bunun hesabını kim verecek” dedi.

POLİS İLGİLİ DAVRANIYOR

Hürriyet muhabirinin, “Koruma talebinde bulundunuz mu?” sorusunu da yanıtlayan S.Y.U., şöyle dedi: “Koruma istesem ne olacak? Bu ülkede polisin koruduğu bir anne öz oğlu tarafından öldürülmedi mi? Polis bana gerçekten ilgili davranıyor. Bir haftadır geceli gündüzlü çalışıyorlar. Ancak hala sonuç yok. Korkum da bu yüzden.”

NE OLMUŞTU?

Bir turizm şirketinde ön muhasebe elamanı olarak çalışan 28 yaşındaki S.Y.U., ikamet ettiği Konyaaltı İlçesi Hurma Mahallesi’nden, annesinin oturduğu Liman Mahallesi’ne gitmek için otobüs durağına yürürken kimliği belirsiz 3 kişi tarafından sokak ortasında bayıltılıp bir araca taşındığı ve burada tecavüze uğradığı iddiasıyla Fatih Polis Merkezi’ne şikayette bulunmuştu. 12 Şubat saat 07.25’te şikayetçi olan S.Y.U., saldırı tarihi olarak Mersin’in Tarsus İlçesi’nde vahşice katledilen Özgecan Aslan’a yapılan saldırının da tarihi olan 11 Şubat saat 21.00’i vermişti. Hürriyet Akdeniz,  S.Y.U.’nun yaşadıklarını, “Kaderleri kesişmiş” manşeti ile duyurmuştu.

Bağdadi'nin ne iş yaptığı ortaya çıktı

Irak'ta 2004 yılında Amerikan askerleri tarafından tutuklanan IŞİD lideri Ebubekir El Bağdadi'nin geçmişte 'katip' olarak çalıştığı ortaya çıktı.

Gizliliği kalkan ve Business Insider'ın bilgi edinme yasası çerçevesinde ulaştığı bir belgeye göre; Bağdadi'nin ismi kayıtlara gerçek adı olan Avad İbrahim El Badr olarak geçmiş.

Irak'ın güneyinde Amerikan gözaltı kampı Bukka'da 10 ay tutulan Bağdadi için 'sivil tutuklu', mesleği için ise 'katip' ifadeleri kullanılmış. 

Bu da hergün vahşice katliamlar yapan IŞİD liderinin o dönemde 'terörist' olarak görülmediğini ortaya koyuyor.

Daily Mail'de yer alan habere göre; 'evli' olarak geçtiği kayıtlarda, Bağdadi'nin en yakın akrabası amcası görünüyor. Fakat tüm akrabalarının isimleri belge üzerinde gizlenmiş. 

Sevgilisini otomobiliyle ezerek öldürdü

Mersin ve İstanbul'da işlenen Özgecan Aslan ve Kübra K. cinayetlerinden sonra bir ölüm haberi de Antalya'dan geldi. Antalya'da birlikte eğlendiği kızkardeşleri evlerine bırakmak istemeyen zanlı kardeşlerden birini feci şekilde ezerek ölümüne sebep oldu.

İddiaya göre Şahin K. ile bir avukatlık bürosunda sekreterlik yapan sevgilisi Hüsne Aslan, dün gece bir barda birlikte eğlendi. Bardan çıkan iki sevgili, 07 EFK 015 plakalı otomobille seyir halindeyken tartışmaya başladı. Saat 01.30 sıralarında Muratpaşa İlçesi Üçgen Mahallesi Tonguç Caddesi üzerinde duran otomobilden inen Şahin K. ve Hüsne Aslan, marketten alışveriş yaptı.

Otomobile bindikten sonra da aralarında tartışmaya devam eden ikiliden Hüsne Aslan araçtan inmek için kapıyı açarken, sürücü koltuğunda bulunan sevgilisi Şahin K. aracı çalıştırıp hareket ettirdi. Bu sırada Aslan, seyir halindeki otomobilden atladı. Olayda, aracın arka tekeri Aslan’ın başının üzerinden geçti. Hüsne Aslan, olay yerinde yaşamını yitirdi. Aslan’ın cenazesi otopsi için Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı.

Kazanın ardından olay yerinde durmayıp kaçan Şahin K., birkaç sokak ötede yakalanarak gözaltına alındı. Polis merkezinde ifadesi alınan Şahin K., çıkarıldığı mahkemece ’ölüme sebebiyet vermek’ suçundan tutuklandı.

CENAZESİ OSMANİYE’DE DEFNEDİLECEK

Hüsne Aslan’ın cenazesi, Adli Tıp Kurumu morgundaki otopsinin ardından ailesi tarafından alındı. Genç kızın cenazesi yarın öğle namazının ardından memleketi Osmaniye’de toprağa verilecek.



’BİZİ EVİNE GÖTÜRMEK İSTEDİ’

Poliste ifade veren Hüsne Aslan'ın kardeşi Cennet Aslan olayı şöyle anlattı: "Bara gittik. Dönüşte bizi evimize bırakması için yola çıktık. Sigara almak için markette durmuştuk. Bu sırada kendi evine götürmek istediğini söyledi. Biz gitmek istemediğimizi söyleyince ablamı çok kötü şekilde dövmeye başladı. Ben kendimi dışarı attım. Ablam araçtan çıkmak için ayaklarını dışarı çıkardı. Bu sırada saçlarından tuttu ve son gaz gitti. Sonra ablamı dışarı atıp, kapıyı kapatıp bastı gitti" dedi.

KAZA DEĞİL CİNAYET İDDİASI

Olayın basit bir trafik kazası değil cinayet olduğunu ileri süren ağabeyi 35 yaşındaki Yahya Deniz Aslan ise "Tartışma sırasında Hüsne araçtan inmek istemiş, ayaklarını dışarıya attığı sırada şoför Şahin K. saçlarından çekip ayakları dışarıdayken gaza basmış. Kız kardeşim araç ile birlikte sürüklenmiş, bir süre gittekten sonra kardeşimi araçtan itip kapıyı kapatmış. Araç kardeşimin üzerinden geçmiş. Bu olayın basit bir kaza olmadığını, cinayet olduğunu düşünüyoruz" diye konuştu.

(Kaynak: hürriyet.com.tr)

Öğretmene bar tuvaletinde taciz...

Singapurlu İngilizce öğretmeni, Kadıköy'de bir barın tuvaletinde cinsel tacize uğradığı ve dövüldüğü iddiasıyla Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu.

Hürriyet'in haberine göre; İstanbul'daki bir eğitim kurumunda İngilizce öğretmenliği yapan N.S.B, arkadaşlarıyla 17 Ocak'ta gittiği Kadıköy Bağdat Caddesi'nde bir barın tuvaletinde yaşadığını iddia ettiği cinsel taciz ve darp olayına ilişkin hukuk mücadelesi başlattı.

N.S.B'nin avukatı aracılığıyla Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'na sunulan suç duyurusu dilekçesinde, saat 23.00'e doğru bir Amerikalı, iki de Türk arkadaşıyla Bağdat Caddesi'nde bir bara giden mağdurun kadınlar tuvaletinde tacize uğradığı aktarıldı.

M.S. isimli bir kişinin kadınlar tuvaletine girerek mağduru taciz ettiği anlatılan dilekçede, şoka giren N.S.B'nin çığlık atarak dışarıya ittiği kişinin kaçtığı kaydedildi.

"Polis tutanak tutmadı"
Mağdurun söz konusu kişinin bardan çıkmasını engellemek için durumu çevredekilere yüksek sesle anlattığı ifade edilen dilekçede, bu sırada 20'ye yakın erkeğin N.S.B'ye saldırarak, darp ettikleri savunuldu.

Mekandan ayrılan N.S.B. ve arkadaşlarının M.S'nin barda yönetici pozisyonda bulunduğunu öğrendiği kaydedilen dilekçede, şu ifadelere yer verildi:
"Müvekkil ve arkadaşları, ihbar üzerine mekana gelen 2 polis memuruna olayı anlatmışlardır. Polisler, müvekkile yalnızca avukatı olup olmadığını sormuş ve bir hastaneye giderek, rapor almaları yönünde tavsiyede bulunmuştur. Müvekkille mekana giden polis memurları kapalı olan barın önünde güvenlik görevlilerinin durduğunu görmüşlerdir. Polisler bu şahıslardan şifahen, 'kavga çıktığı, müvekkil ve arkadaşlarının bu nedenle dışarı atıldığı' bilgisini almıştır. Tutanak tutulmadığı gibi hiçbir araştırma da yapılmamıştır."

"Vücudunun bir çok bölgesinde darp izi var"
Doktor raporuna göre, N.S.B'nin vücudunun bir çok bölgesinde darp izi bulunduğu belirtilen dilekçede, daha sonra şikayetçiyi arayan bar sahibinin "olayı kendi aralarında halletmeleri, suç duyurusunda bulunmaması" yönünde ikna etmeye çalıştığı, sonrasında da özür dilediği anlatıldı.

N.S.B'nin şikayet konusunda ısrarcı olması üzerine bar sahibi tarafından tehdit edilerek, kendisine hakarette bulunulduğu kaydedilen dilekçede, sonraki görüşmelerde ise mağdura tacizde bulunan kişinin kovulduğu bilgisinin verildiği aktarıldı.

Dilekçede, şüpheli veya şüphelilerin "kasten yaralama" suçunu işledikleri öne sürülerek, "Kadına karşı şiddetin günbegün arttığı ülkemizde gerek bu tip olayların önüne geçmek gerekse mağduriyetlerin azaltılmasını sağlamak adına bu suçu işleyen şahısların tespit edilmesi gerekmektedir" denildi.

Kamera görüntülerinden darp eden şahısların tespit edilmesi talep edilen dilekçede, kamu davası açılması istendi.

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı, konuya ilişkin soruşturma başlattı.

Cübbeli Ahmet: Kızını karını çekip koyma telefona

Cübbeli Ahmet Hoca, cep telefonlarından yapılan paylaşımlara öfke kustu... Çektiği fotoğarafları telefonlarından paylaşanlara tepki gösteren Cübbeli Ahmet Hoca, Vahdet Gazetesi'ndeki köşesinde yine çok tartışalacak yorumlarda bulundu.

İŞTE O YAZININ BİR KISMI...

"Adamın bir cep telefonu var. Onda da internet bağlı. Dünyanın bütün günahlarını işleme olanağı küçücük kutuda. İstediğinle mesajlaş, istediğinle müstehcen konuş, istediğin kötü siteye gir, istediğin yerde randevulaş, her şey küçücük kutunun içinde.

Cep telefonu eskiden olsa kimse evliya olamazmış eski ümmetten yahu! Bu ne bela yahu! İsteyen için bütün günahların kutusu.

KURT OLMUŞSUNUZ

Ama benim gibi olursan o ayrı. Ben mesaj atmayı bilmem. Numarayı bulamam, internete giremem. Bilmiyorum. Sadece telefona bakabiliyorum. O kadar. Ama siz maşallah kurt olmuşsunuz! Biraz az bilin! Uğraşmayın şu işlerle.

Yenilik, yenilik, yenilik… Cehenneme girmenin yeni yolları. Bırakın şu yenilikleri.

Her gün yeni bir şey çıkıyor. Herkes birbirinin yediğini, içtiğini görüyor. Bu ne rezillik yahu! Ortaya atıyorlar her şeyi. Böyle bir şey olabilir mi?! Herkesin bir mahremi var. “Ya ben kadın arkadaşıma attım bunu” diyorlar. O kadın kocasına gösteriyor seni. Sen ne anlamaz bir insansın! Şu kadınların ne işi var internette resim atmakla. Kadınlar kocalarına gösteriyor. Veya kadın yokken çocuğu alıp bakıyor. Çocuğunun arkadaşının eline geçiyor. Siz ne meraklısınız yüzünüzü göstermeye. Kimisinin boynu da, kolu da açık. Yazıklar olsun! Bu kadar senedir konuşuyoruz. Koymayın resim ölür müsünüz yahu?! Telefonu değiştiriyorsunuz. Götürüp satıyorsunuz telefonculara. Orada içindekilerin hepsini alıyorlar. “Sen sildim” desen bile alabiliyorlar. Hatıra fotoğrafıymış! Yahu kızını, hanımını çekme! Koyma şuraya! Alırken-satarken telefonun içini çıkarıp seyrediyorlar.

KISKANIN BİRAZ

Yapmayın! Milletin ne gözle bakacağı belli değil. Herkesin gözü göz değil. İnsanların senin karını, kızını görmesine ne lüzum var?! Namuslu olun biraz! Namusunuzu arttırın! Kıskanın biraz yahu!

Rasûlüllâh (Sal­lâllâhu Aleyhi ve Sellem) Hazreti Sa‘d’a: “Senin hanımına biri bakarken görsen ne yaparsın?” diye sordu. O da “Gözünü çıkarırım” diye cevap verdi. Rasûlüllâh (Sal­lâllâhu Aleyhi ve Sellem) sahabeye dönerek “Sa‘d’ın kıskançlığına şaşırdınız mı? Vallahi ben ondan daha kıskancım. Allah benden daha kıskançtır” buyurdu. Onun için bu kadar haram, yasak koydu ki kimse kimsenin namusuna bakamasın, dokunamasın. Niye tokalaşmayı, bakmayı yasak ediyor? Niye mahremsiz çıkmayı yasak ediyor? Ama sen hatıra fotoğrafı diye karını-kızını cep telefonuyla çekiyorsun. “Ben kimseye göstermiyorum” diyor. Yahu bu cep telefonunun içinde olduğu sürece Amerika istediği anda istediği numaradan girip, onun bütün envanterini alabiliyor. “Amerika benle mi uğraşacak?” diyorsun.

SAKININ, SAKINDIRIN

Yahu seninle uğraşmaz benimle uğraşır belki ama seninle de uğraşan biri çıkar. Amerika uğraşmaz, başka biri uğraşır. Kıskananın, dostun, düşmanın var. Telefonu satıyorsun, içindekini aldım zannediyorsun. Hepsini geri alıyorlar yahu. Çekmeyin, çektirmeyin. Bu kadın-kız işine çok dikkat edin. Hanımınızı-kızınızı sakının, sakındırın. Atmasınlar böyle şeyler. Küçük kız bile olsa yapmayın.

Kötü gözlü insanlar var. Küçük çocuğa bile şehvetle bakan insanlar var. Allah ıslah etsin. Ama var yani var. Koymayın bu resimleri telefonlara, internetlere yahu!

KAYNAK: VAHDET

19 Şubat 2015 Perşembe

Evleri yanan çocukların gözyaşları

Ağrı'nın Doğubayazıt ilçesinde bir ev çıkan yangında kullanılamaz hale geldi. Evleri yanan yaşları 4 ile 10 arasındaki 3 kardeş uzun süre ağladı. Evleri yanan kardeşlerden 10 yaşındaki Yusuf, küçük kardeşi Muhammed'in gözlerini kapatarak yangını izlemesini engelledi.

Yangın, bugün saat 10.45 sıralarında Yenimahalle'de meydana geldi. Ramazan Geleri’ye ait müstakil evde elektrik kontağından çıkan yangın kısa sürede evin tamamını sardı. Alevleri gören anne Nazile Geleri, 3 çocuğunu alarak dışarı çıktı. Anne ve çocukları yanmaktan son anda kurtulurken, korku dolu anları yaşayan çocuklar gözyaşları arasında evlerinin yanmasını izledi.

Komşuların yardımıyla evdeki bazı eşyalar yanmaktan kurtarıldı. Haber verilmesi üzerine olay yerine gelen itfaiye ekipleri yangına müdahale etti ancak ev tamamen kullanılamaz hale geldi. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı. Ev sahibi Ramazan Geleri, bir binada kaloriferci olarak çalıştığını belirterek, "Maddi durumum iyi değil. Bir evim vardı o da yandı" diye konuştu.

Evlerinin kül olmasını yaşlı gözlerle izleyen 10 yaşındaki Yusuf’un, ağlayan kardeşi 6 yaşındaki Muhammed’in gözlerini kapatması dikkat çekti. 4 yaşındaki Yakup ise babası Ramazan Geleri’nin kucağında gözyaşı döktü.


O çocuk beraat etti

 İZMİR’de geçen yıl mayıs ayında, Soma’daki maden faciasını protesto gösterileri sırasında gözaltına alınmak istenince, korkup altını ıslattığı basına yansıyan 14 yaşındaki A.K., Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefetten tutuksuz yargılandığı davada beraat etti.



Manisa’nın Soma İlçesi’nde 301 kişinin yaşamını yitirdiği kömür madeni faciasını protesto için geçen yıl 24 Mayıs’ta, İzmir’in Alsancak semtindeki Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde düzenlenen protesto gösterileri sırasında, çevik kuvvet polisinin küçük bir çocuğu yakasından tutup çekerek gözaltına almak istemesi, diğer polislerin buna engel olması basına yansıdı. A.K.’nın korkudan altını ıslattığı da haberlerde yer aldı. O dönemde konuyla ilgili açıklama yapan İzmir Valiliği, çocuğun 13 yaşında olduğunu belirterek, "Eylemlerde aktif rol aldığı gözlenen çocuğun zarar görmemesi için grubun içerisinden uzaklaştırıldığı ve gözaltı işlemi uygulanmadığı" bildirildi.

Ayrıca A.K.’nin, iki gün boyunca gruplar arasında yer aldığını gösteren fotoğraf ve görüntüleri de basına dağıtıldı. A.K.’nin ve diğer küçük çocukların, suça sürüklenen çocuklardan olup olmadığının tespiti amacıyla, eylem sonrası Çocuk Şube Müdürlüğü ekiplerince takiple, gece sokakta yalnız dolaşırken, kimliğinin tespiti amacıyla muhafaza altına alındığı belirtildi. A.K.’nin, emniyet kayıtlarında bir kez yağma suçundan mağdur, bir kez de kayıp çocuk olarak işlem gördüğünün anlaşıldığı dile getirildi. Konuyla ilgilenen nöbetçi çocuk savcısı, A.K.’nin, 6 ay ile 3 yıl arasında hapis cezası gerektiren, 2911 Sayılı Kanun’a muhalefetten, suça sürüklenen çocuk sıfatı ile hakkında işlem yapılmak üzere, olaya ilişkin video ve fotoğraf kayıtları ile birlikte mesai saatleri içerisinde adliyeye mevcutlu getirilmek üzere ailesine teslim edilmesine karar verdi. Bu gelişmelerin ardından A.K., Konak Çocuk Bürosu ekipleri tarafından, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefetten ifadesi alınması için İzmir Adliyesi’ne getirildi.

A.K., savcının serbest bırakmasının ardından, adliyede bir süre psikolog ile görüştürüldü. A.K.’nin, eylemlerin yapıldığı bölgede bulunduğunu, kalabalığı görüp oraya gittiğini, ancak taş atmadığını, bir suça karışmadığını söylediği öğrenildi. Olayı soruşturan Cumhuriyet Savcısı Mehmet Sedat Erbaş, A.K. hakkında ’2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet’ suçundan 6 ay ile 3 yıl hapis cezası istemiyle İzmir 3’üncü Çocuk Mahkemesi’nde dava açtı.

3’üncü Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki bugün yapılan karar duruşmasında, suça sürüklenen çocuk A.K’nin avukatı Gurbet Uçar hazır bulundu. Uçar, müvekkilinin suç işlemediğini belirtip, beraatine karar verilmesini talep etti. Hakim Süleyman Mutlu, sanık A.K.’nin beraatine karar verip, davayı bitirdi. Milliyet

Hostes olmak isteyen kadınları 'soyan'lara işlem yok!

İlan vererek internet üstünden görüştükleri hostes adaylarının soyunmasını isteyen kişiler hakkında ismi kullanılan havayolu şirketi şikayette bulundu. Emniyet'ten yanıt gelmedi, TİB suç unsuru bulamadı.

 ABD ’li bir havayolu şirketi adına Türkiye ’de kabin elemanı ilanı vererek, başvuru yapan kadınlara iş görüşmesi adı altında görüntülü konuşma programı üzerinden soyunmalarını isteyen bir çete ortaya çıktı. ABD’li şirketin Türkiye Temsilciliği, bu cinsel istismarın yapıldığı e-mail adresini Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na bağlı ihbar hattına, hem de Emniyet’e bildirdi. TİB “Bir suç unsuru bulamadık” derken, Emniyet ise iki ihbarı da yanıtsız bıraktı.

“Türk misafirperverliğini uçuş emniyeti ile mükemmel bir şekilde harmanlayan dinamik ve çok yönlü bir meslek edinmek istemez misiniz? Ya mesleğiniz boyunca farklı şehirler ve ülkeler görmeye ne dersiniz? Aylık 4500 Dolar maaş, özlük hakları, izin, tatil, kadro imkanı ve iyi bir kariyer için cevabınız ‘Evet’ ise....”

Çeşitli internet sitelerinde sıkça görülen bu iş ilanında, ABD’li köklü bir havayolu şirketinin adı veriliyor. İlanda, irtibat için bir e-mail adresi yer alıyor. Adaylar e-mail üzerinden şirketle temas kurduklarını düşünüyor. İkinci adımda, başvurucuya internet üzerinden görüntülü sohbet programı olan bir ‘Skype’ linki veriliyor. Böylece 45 dakikalık “iş görüşmesi” yapılacağı belirtiliyor. Görüşme için, başvurucunun kimsenin olmadığı bir odada ve bilgisayar başında olması şart koşuluyor. Diğer kurallar şöyle sıralanıyor:

“Oda içerisinde aday dışında birinin olması kopya niteliği taşıdığı için sınav iptal edilir.
Sınav esnasında cep telefonu ile konuşmak, PC başından ayrılmak, sınav sorunlarına net ve arama motoru üzerinden bakmak kopya niteliği taşır. Bu nedenle sınava cep telefonu ve I-pad üzerinden giriş yapılmaz Webcam olmalıdır. (Radikal)