7 Haziran 2015 Pazar

Tecavüzle tehdit ettiler

Afganistan’da El Kaide üyesi olduğu iddiasıyla Amerikalılar tarafından gözaltına alınan ancak 14 yıldır mahkemeye çıkarılmayan Suudi vatandaşı Shaker Aamer, Amerikalı sorgucuların kendisini kızına tecavüz etmekle tehdit ettiğini söyledi.


Hürriyet'in haberine göre; 2001 yılında gözaltına alınan Aamer, Amerikalı görevlinin o dönem 5 yaşında olan kızına tecavüz tehdidinde bulunduğunu anlattı.

Aamer ile 2013 yılının Aralık ayında görüşen Amerikalı doktor Emily A. Keram, tutuklunun ifadelerini raporunda yayınladı.

İngiliz Independent gazetesi de 2014 yılına ait raporu önceki gün haberleştirdi.

Rapordaki ifadelerine göre Aamer, kızına yönelik cinsel şiddet ve tecavüz tehditlerine önce Afganistan’da ABD’nin Bagram Üssü’nde, ardından İngiltere’nin Kandahar’daki Hava Üssü’nde maruz kaldığını anlattı.

6 Haziran 2015 Cumartesi

Vekillere ‘Âlâ’ tesis

Meclis’in milletvekilleri için yaptırdığı sosyal tesis, sessiz sedasız hizmete girdi. Daha çok eski milletvekillerine dinlenme kampı işlevi görecek olan tesis, Atatürk Orman Çiftliği arazisi içinde Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin boşalttığı Âlâ Yaşam Merkezi’nde kuruldu. Aylık 14 bin lira bedelle kiralanan tesiste, seçim nedeniyle açılış töreni yapılmadı.


5 bin 500 metrekaresi kapalı olmak üzere 29 bin metrekare alana sahip tesisi TBMM 15 yıl süreyle kiraladı. TBMM Eğitim ve Sosyal Tesisi içinde, açık ve kapalı mekanda restoran, yarı olimpik tavanı açılabilen ısıtmalı kapalı yüzme havuzu, basketbol ve voleybola uygun kapalı spor salonu, fitness salonu, kapalı ve açık tenis kortu, çocuk parkı ve futbol sahası bulunuyor. Masa tenisi ve satranç salonu ile çocuk oyun alanının yanı sıra kamelyalar ve yürüyüş yolları da yer alıyor. Tesisin yeni hizmete giren restoran bölümünün ardından, diğer bölümler bakım ve onarım çalışmalarının tamamlanmasıyla açılacak. Tesisten milletvekilleri ve TBMM personeli yararlanacak.



Âlâ tesisinin devralınmasıyla TBMM yerleşkesinde hafta sonları açık olan tek mekan Bahçe Lokanta da kapatıldı. Lokantada son hizmet önceki gün verildi. Meclis’te askeri taburun bulunduğu dönemde Tabur Gazinosu olarak çalışan tesis, taburun lağvedilmesiyle Bahçe Lokanta’ya dönüştürülmüştü. Tabur Gazinosu iken alkollü içki servisi yapılan lokanta sivile devredilince içki servisi de kaldırılmıştı.


ANKARA’DAKİ TEK TESİS

Ankara Refik Belendir Sokak’taki sosyal tesisin kapatılmasından sonra başkentte milletvekillerinin zaman geçireceği tek sosyal mekan, Âlâ tesisleri olacak. Milletvekilleri için İstanbul’da daha fazla olanak bulunuyor. Vekiller, İstanbul’da Milli Saraylar’a ait saray ve kasırlardan yararlanabildikleri gibi konaklamaları için de Florya Tesisleri ile Beşiktaş’ta iki misafirhane var.

(hürriyet.com.tr)

Nasıl oy kullanılır? Adım adım oy kullanma rehberi

Vatandaş oy kullanırken nelere dikkat etmeli? Türkiye için hayati bir öneme sahip olan bu seçimde oyunuzun geçersiz olmasını istemiyorsanız dikkat etmeniz gereken bazı noktalar var. Peki oy nasıl kullanılır? İşte detaylar...



Oy kullanırken nelere dikkat etmek gerekir? 

Hatalı oylar, seçimin sonucunu doğrudan etkileyebilecek. Özellikle ilk kez oy kullanacak milyonlarca genç seçmen için konu daha da önem kazanıyor. Peki, oyumuzun boşa gitmemesi için nelere dikkat etmeliyiz?

OY VERME SAATLERİ

Seçmenler, tüm yurtta, 7 Haziran Pazar günü 08.00­17.00 saatleri arasında oy verecek. Saat 17.00'ye geldiği halde sandık başında oylarını vermek üzere bekleyen seçmenler, başkan tarafından sayıldıktan sonra sırayla oylarını kullanacak.

MÜHRE DİKKAT

Oy kullanacağımız “birleşik oy pusulası ve zarflar çok önemli. Sandık kurulu başkanından alınan zarf ve pusulaların üzeri dikkatle incelenmesi. Öncelikli olarak; zarfın üzerinde “Türkiye Cumhuriyeti Yüksek Seçim Kurulu” yazısının bulunduğu sandık kurulu mührü ve filigramının yer alması gerekiyor. Yoksa oyunuz boşa gider. Ayrıca zarf ve pusula üzerine herhangi bir yazı, işaret, parmak izi varsa, oyların geçersiz sayılmasına neden oluyor.

OY KULLANMA

Sandık başkanından pusula ve zarfı alırken, yazılı veya evet mührü yazılmış olmadığını kontrol edin. Tarafınıza görevliler tarafından verilecek stampa ve mühürle oy vermek için kullanılan paravanın arkasına geçin ve kimi istiyorsanız, o parti ya da bağımsız adayın isminin altındaki yuvarlak boşluk alana bastırın. Net şekilde çıktığını gördükten sonra mürekkebin kurumasını bekleyin ve mührün geldiği yer dışarıda kalmayacak şekilde, düzgünca katlayarak, zarfa yerleştirin. Paravandan çıkın ve oyunuzu sandığa atın.

YIRTMAYIN

Sandığın ait olduğu seçim çevresinden başka bir seçim çevresi için  düzenlenmiş oy pusulaları da geçerli kabul edilmeyecek. Ayrıca bütünlüğü bozacak şekilde yırtılmış veya koparılmış, üzerinde evet ya da tercih mührü dışında veya bu mühürler yerine herhangi bir özel işaret,  isim, imza kaşesi, mühür veya parmak izi basılan, üzerinde yer alan siyasi  partilere veya bağımsız adaylara ait bölümleri belirgin şekilde karalanmış, çizilmiş veya işaretlenmiş olan oy pusulaları da geçersiz sayılacak.

SADECE ZARF VE OY

Yüksek Seçim Kurulu, zarfın içinde el ilanı, broşür ya da özel bir işaret, yazı, şekil  taşıyan kağıt veya işaret amacı taşıyan herhangi bir madde çıkması halinde, bu  zarftan çıkan oy pusulaları hesaba katılmayacak. Zarfların açılması veya oyların okunması sırasında oy pusulasının  yırtılması, bütünlüğü bozulmaksızın bir kısmının kazaen yırtılması durumunda  oylar geçerli sayılacak. Herhangi bir şekilde lekelenmiş olup da bunun özel olarak işaret  koymak amacıyla yapılmadığının anlaşılması durumunda, bu oy geçerli kabul  edilecek.

MÜHRÜ TAŞIRMAYIN

Birleşik oy pusulasının katlanarak zarfa konulması sebebiyle evet mührü ile oy pusulasının arkasına basılan sandık kurulu mührü izinin oy  pusulasının diğer kısımlarına geçmesi halinde de pusula geçerli olacak. -Bir siyasi parti veya bağımsız aday alanına basılan "evet" mührünün  sadece iki parti alanını ayıran çift çizgili bölgeye taşmış olması durumunda oy  geçerli sayılacak. Başka bir siyasi partinin veya bağımsız adayın alanına taşmamak kaydıyla bir siyasi partinin alanına birden çok evet mührü basılması halinde de oy geçerli kabul edilecek.

ÖNCELİKLİLER

Hamile, hasta, engelli ve yaşlı seçmenler kuyrukta bekletilmeden oy kullandırılacak. Seçmenler cep telefonu, fotoğraf veya film makinesi gibi görüntü  kaydedici veya haberleşme sağlayıcı cihazlarla kapalı oy verme yerine  giremeyecek. Bu tür cihazlar kapalı oy verme yerine girmeden önce kapatılarak sandık kurulu başkanına teslim edilecek.

(hürriyet.com.tr)

İngiliz bakan eşcinsel sevgilisiyle evleneceğini açıkladı

İngiltere’de bir bakan, 29 yıldır gizlice eşcinsel birliktelik yaşadığı sevgilisiyle evleneceğini söyledi.

Okullardan sorumlu devlet bakanı Nick Gibb (54), Populus anket şirketinin yöneticisi Michael Simmonds'la olan birlikteliğini sonunda kamuoyuna açıkladı.

Muhafazakar Partili bakan, Times gazetesine verdiği röportajda, “Sanırım Annem başlangıçta şoke oldu ancak sonrasında desteğini esirgemedi. Tek istediği, benim mutlu olmamdı" dedi.

Gibb, "Benim için de annem için de sevgi dolu bir aile olmak her şeyden önemli” şeklinde konuştu.

Daily Mail, çiftin, Kasım ayında evlenmeyi planladığını belirtti.


Bakan Gibb, 29 yıllık sırrını açıkladı.

(hürriyet.com.tr)

Avukata 'Özgecan gibi olursun' tehdidi

Mersin'in Tarsus İlçesi'nde tecavüz girişimine direnen 20 yaşındaki Özgecan Aslan'ı hunharca öldüren 26 yaşındaki Suphi Altındöken'in eşi 24 yaşındaki Neslihan Altındöken eşinden boşanmak için dava açtı. Genç kadının avukatı Ebru Çatıkkaş, telefonla 'Sonun Özgecan gibi olur' diye tehdit edilince, suç duyurusunda bulundu.


Özel Çağ Üniversitesi'nde psikoloji bölümünde okuyan Özgecan Aslan, 11 Şubat'ta, minibüs şoförü Suphi Altındöken tarafından tecavüz girişiminde bulunulduktan sonra öldürülüp, bilekleri kesilerek cesedi yakıldı. Özgecan Aslan'ın 13 Şubat'ta Çamalan Mahallesi'ndeki Cin Deresi'nde cesedinin bulunmasının ardından başlatılan soruşturma sonucunda, katil zanlıları minibüs şoförü Ahmet Suphi Altındöken, babası 50 yaşındaki Necmettin Altındöken ile arkadaşı 25 yaşındaki Fatih Gökçe tutuklandı. Soruşturmasını tamamlayan Cumhuriyet Savcısı, her 3 şüpheli hakkında ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istemiyle Tarsus Ağır 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'ne dava açtı.

SUPHİ ALTINDÖKEN'İN EŞİ BOŞANMA DAVASI AÇTI
Suphi Altındöken'in eşi Neslihan Altındöken de kocasından boşanmak için Adana Barosu Kadın Hakları Komisyonu'na başvurdu. Komisyon da toplantı yaparak Neslihan Altındöken'in yanında olmaya karar verdi. Neslihan Altındöken adına davayı üstlenen komisyon başkanı Ebru Çatıkkaş, eşinin kendisine şiddet uyguladığını kanıtlayan evraklarla birlikte kendilerine başvuran Neslihan Altındöken'in, aynı soy isimle hayatına devam etmek istemediğini söylediğini anlatarak, "Sürecin hızlı yürümesi için anlaşmalı boşanma protokolü hazırlayarak komisyondan arkadaşlarla beraber, artık ismini zikretmek istemiyorum, davalı ile görüşmek üzere cezaevine gittik. Ancak, bizimle görüşmeyi kabul etmedi. Aldığımız duyumlara göre, Neslihan da bunu söylemişti, 'Benden ömür boyunca boşanmak istemiyor. Çünkü ben ondan boşanırsam yeniden bir hayat kuracağım başkasıyla evleneceğim diye' Biz de bunun üzerine şiddetli geçimsizlik sebebiyle davamızı açtık" diye konuştu.

'SONUN ÖZGECAN GİBİ OLUR'
Geçtiğimiz perşembe gecesi saat 23.00 sıralarında evinde ailesiyle oturduğu sırada telefonu çaldığını söyleyen Çatıkkaş, "8 yaşındaki oğluma 'açma' dememe rağmen telefonu ve hoparlörü açtı. Karşıdaki şahıs, 'Avukat sen misin? dedi. Ben de kim olduğunu sordum. Bana tekrar 'Avukat Ebru sen misin? dedi. Ben de 'Evet benim siz kimsiniz' dedim. Bunun üzerine karşıdaki şahıs, 'Ne yapacaksın benim kim olduğumu. Kimsenin yuvasını yıkamayacaksın. Salı günkü davadan çekileceksin. Eğer çekilmezsen sonun Özgecan gibi olur' diye tehdit edip telefonu kapattı. Tabi ki tedirgin oldum. Özellikle çocuğum anne sana bir şey mi olacak gibi sözler söylemeye başladı" diye konuştu.

'KORKMUYORUM'
Bunun üzerine avukat Ebru Çatıkkaş, Adana Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurarak suç duyurusunda bulundu. Olaydan sonra korkmadığını söyleyen Çatıkkaş, "Kim ne yapacaksa ben buradayım. Biz iyi bir şey yaptık ki, gerçekten mağdur olan bir insanın yanında durduk ki, bu şekilde tepki aldık. Kesinlikle davadan çekilmiyoruz. Suç duyurusunda da bulunduk. Emniyet ve savcılık hızlı bir çalışma yapıyor. Kısa zamanda faile ulaşılacağını düşünüyoruz" dedi.

(hürriyet.com.tr)

Prof. Dr. Cevat Akşit: Evliye idam bekâra sopa

TRT 1’in sabah programına ‘İyi Fikir’e konuk olan Prof. Dr. Cevat Akşit, izleyici soruları üzerine evlilik, aldatma, zinayla ilgili tavsiyede bulundu:


(Resmi boşanmada imam nikâhı ne oluyor?) Bir insan karısına ‘boş ol’ dediyse nikâh kalmaz. Bu aşamadan itibaren üç âdet görünceye kadar kadın kocasına halen bağlıdır. Yani başkasıyla nikâh tutmaz. Dinen zina olur.

(Başımdan zina geçti. Nasıl arınırım?) Allah’ın affetmeyeceği günah yok. Evli kişinin zina etmesi durumunda din uygulanacak olsa ölüm. Kadının da erkeğin de. Bekâr ise ölüm değil ama sopa yer.


 (43 yaşında eşim, 22 yaşında bir kızla ilişkiye girdi. Onu da beni de bırakmıyor) Büyük haram işlemiş. Elin karısıyla nikâhsız olur mu? Dini nikâh yapsınlar da bari dinen kötü durumdan kurtulsunlar. Ama kocasını bırakmasın. Küsüp de ayrı yatmasın. Gel dediği zaman yatağına gitsin.”

5 Haziran 2015 Cuma

13 yaşındaki kızını bu hale getirdi!

Uyuşturucu bağımlısı babası tarafından işkence edilen 13 yaşındaki kızın dramını bir avukat ekşisözlük'te kaleme aldı. Talep üzerine Baro tarafından görevlendirilen avukatın paylaştığı fotoğraflar ise dehşetin boyutunu ortaya çıkardı.


Bir avukatın ekşisözlük'te yazdığı yazı ve paylaştığı fotoğraflar, akıl almaz bir dehşeti ortaya çıkardı. Uyuşturucu bağımlısı bir babanın, 13 yaşındaki kızına yaptığı işkencenin fotoğrafları kısa sürede sosyal medyada yayılınca, birçok kişiden tepki gördü.

Avukat, tanık olduğu dehşet olayı yazarak, herkesten yardım istedi. İşte çaresizlik içinde yardım 

isteyen avukatın kaleminden, dehşetin hikayesi:

"Geçen hafta baro tarafından Kağıthane çocuk karakolunda bulunan bir çocuk mağdur için avukat olarak atandım. Karakola gittiğimde gördüğüm manzara beni kahretti. 13 yaşındaki küçücük bir kız, uyuşturucu bağımlısı babası tarafından 5 buçuk saat boyunca işkenceye maruz bırakılmış, sigara yedirilmiş, ıslatılmış ve bu süre içerisinde demir çubukla defalarca darp edilmişti.

Çocuğunun fotoğraflarını hasmına göndererek "kendi çocuğuma neler yaptım, sana neler yapacağımı tahmin et" tarzı mesajlar dahi atmış.

Bu psikopat baba, çocuğu hastaneye götürmemesi için annesini ölümle tehdit etmesine rağmen, anne çocuğu alarak hastaneye götürüyor. sonrası "sonun geldi, ölümün elimden olacak" tarzı mesajlar. Hepsine bizzat şahit oldum.

Babayla ilgili çocuğun hürriyetini tahdit, kasten yaralama, eziyet, öldürmeye teşebbüs, tehdit suçlarından şikayetçi olduk. kendisi dün yakalanmış ve sulh ceza hakimliğine çıkarılmış. Bilin bakalım ne oldu. Salıverildi!!!

Kadın günlerdir yatalak babası ve kızı ile birlikte kendisini evine kilitlemiş yaşamaya çalışıyor. bugün beni aradı, "Avukat hanım tek umudum tutuklanmasıydı, şimdi ben ne yapacağım, dışarı çıkmaya korkuyorum" diyor.

Adamı Facebooktan arattım, fotoğrafını görseniz nasıl bir cani olduğunu siz de anlarsınız. Facebook'a koyduğu fotosu. Bu pisliğin adını her ihtimale karşı açıklamayacağım.

Ben Twitter işlerinden pek anlamam, hayatımın ilk tweetini bugün aile bakanlığını mentionlayarak attım. İşe yarar mı bilmiyorum ama lütfen bu anne ve kızın başına gelmeden birilerinin harekete geçmesini sağlayacak

bir çözüm bulmama yardım edin. Ben pazartesi gidip savcı ile konuşacağım, kızın fotoğraflarını göstereceğim, durumu izah ederek bu psikopatın tutuklanmasını sağlamaya çalışacağım. Ancak bu arada ne olacak? Bu kadıncağız ona bir yardım edebilirim ümidiyle beni arıyor, "size güveniyorum sonuna kadar yanımda olacak mısınız" diyor.Eevet olacağım ancak ben kadın bir avukat olarak onları ne kadar koruyabilirim ki. Peki başlarına bir şey gelirse bunun travmasını ben nasıl atlatabilirim?

Siz tweet mweet bi şeyler yapıp bazı kurumların harekete geçmesini sağlayabiliyorsunuz. belki toplu bir şekilde hareket edersek anne kızın başına bir şey gelmeden müdahele etme şansımız olabilir.

Belki herkes aynı anda aile bakanlığını mentionlarsa dikkat çekebiliriz.

Arkadaşlar para toplayalım teklifinde bulunan olmuş. teşekkür ederiz ancak önceliğimiz anne kızın can güvenliği. bu konuda aile bakanlığına baskı yapmamız şu an için aklıma gelen tek fikir. biz aile bakanlığına baskı yapalım ki, hem yargılama aşamasında aile bakanlığı devreye girsin hem de ben savcıya konuyu açtığımda bakın birçok kişi aynı şekilde bu durumdan elem duydu diyeyim. Hem çocuk hem anne için cumartesi günü koruma talep edildi, bekliyoruz. kadının bir de yatalak babası olduğu için sığınma evinde kalmak istemiyor."

Şimdi bu haberi görüp harekete geçecek bir Savcı bekleniyor. (medyafaresi.com.tr)

NYT, Erdoğan'ı 1150 odalı sarayla vurdu

New York Times gazetesi, dijital medya editörü Shreeya Sinha'nın kaleme aldığı “Türkiye’nin seçimi bir Erdoğan referandumu” başlıklı makaleyi Twitter'dan ilginç bir detayla paylaştı.


New York Times World hesabından Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın fotoğrafıyla atılan tweet, “Hangi liderin Beyaz Saray’dan 30 kat daha büyük 1150 odalı bir sarayı var?” ifadesiyle paylaşıldı.


Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisine yönelik eleştirel yazılara yer veren ABD'nin saygın gazetelerinden New York Times'a meydanlardan sert eleştiriler yöneltmişti.

Erdoğan, New York Times için şu ifadeleri kullandı: "New York Times diye bir gazete var. Bu gazete Sultan Abdulhamit'e suikast yapıldığında heyecanla duyurmuştu. Rahmetli Menderes'in idamını aynı şekilde duyurmuştu. Özal'ın ölümü bin bir hakaretle haber yapmıştı. Şimdi gözünü bize dikmişler. Yahu her yerin gazete olsa her yerinden kin aksa ne yazar?"

(hürriyet.com.tr)

4 Haziran 2015 Perşembe

Yulmaz Özdil “Biji” izlemeye devam edin sayın seyirciler

Seçimlere üç gün kala Sözcü gazetesi yazarı Yılmaz Özdil  “Siz siz olun.Kalaşnikofa şarjör olmayın” dedi. İşte Yılmaz Özdil'in rekor kıran o yazısı...


“Biji” izlemeye devam edin sayın seyirciler

Aman da hanimiş benim cici hdp’min mitingine en az 34 milyon kişi katıldı sayın seyirciler… Ben diyeyim 34 milyon kişi, siz deyin 44 milyon kişi, o dereceydi yani… Tatlı, şirin, hümanizm yumağı kalabalık, özgürlük okyanusunu andırırcasına, engindi, uçsuz bucaksızdı. Yüreklere su serpen dingin bir adalet meltemi, umutları burcu burcu çoğaltan kardeşlik rüzgarı esiyordu. Sinerji insanı, huzur çağlayanı, mutluluk pıtırcığı apocuk’un ruhumuzu okşayan masum posterleriyle meydanı dolduranlar, barış çiçeklerini yeşerten, sevgi kelebekleri gibiydiler. Her gördüğümüzde yumuk yumuk yanaklarını mıncıklayasımız gelen, zeki, çevik, sempatik, güldürürken düşündüren, şeker mi şeker Selahattin Demirtaş, karizmatik esprileriyle büyüledi. Tarafsız (!) televizyonlarımızın muhabirleri canlı yayına peşmerge kıyafeti ve mekap giyerek çıkarken, spikerler zılgıt çekti. Amerikan aksanıyla konuşan ve kameralar karşısına versace marka poşusuyla geçen ekonomist yorumcu, demokrasiyi bu kadar içselleştirmiş bir partiyi abd’de bile görmediğini, barajı geçmesi halinde, doların 25 kuruşa ineceğini, işsizliğin biteceğini, ihracatın 7 trilyon dolara yükseleceğini, borsanın endekslerden endeks beğeneceğini izah etti.

*

Başınızı omzuna yaslamak istediğiniz hassas lider selocan’dan ege türküleri, azz sonra… “Biji” izlemeye devam edin sayın seyirciler!

*

Hangi liboş televizyonu açsak, bu halde… 30 senedir gazetecilik yapıyorum, böyle cila, böyle makyaj, böyle ambalaj görmedim.

*

Elbette keyfiniz bilir ama…
Liboşlara uymayın.

*

Siz siz olun.
Kalaşnikofa şarjör olmayın.

Araçta unutulan bebek hayatını kaybetti

Amerika’nın Florida eyaletinde annesinin 8 saat boyunca arabada unuttuğu 18 aylık bebek hayatını kaybetti.

İngiliz Daily Mail gazetesinin haberine göre, Florida’da ilkokul öğretmenliği yapan 38 yaşındaki Jamie Buckley, aracını park ederek Sabah 7.30 sıralarında okuluna gitti, 18 aylık bebeğini ise araçta unuttu. Buckley öğleden sonra 3.15’te aracına döndüğünde kızı Reagan’ı bebek koltuğunda ölmüş halde buldu.

Olayın meydana geldiği gün kentteki sıcaklığın sabah saatlerinde 21 derece olduğu belirtildi.

Cedar Grove İlk Okulu’nda öğretmenlik yapan Buckley’in hiçbir ceza ile karşı karşıya kalmadığı belirtilirken Bay County Polis Şefi, olayla ilgili soruşturma başlatıldığını bildirdi.

Geçtiğimiz yıl Amerika Birleşik Devletleri’nde 30 çocuğun otomobillerin içinde kalarak sıcak yüzünden hayatını kaybettiği belirtiliyor. (milliyet.com.tr)


Biri hasta 3 çocuğuyla tek başına kaldı

Ecemnur nadir görülen bir hastalıkla doğdu. Yürüyemiyor, konuşamıyor ve göremiyor. Anne Emine Gürler, "Kapımızdan ambulans eksik olmuyor ne olur yardım edin" diyor. Baba ise masraflara yetişemediği için aileyi terk etti.


Ankara'nın Polatlı ilçesinde, doğumsal metabolik bir hastalık olan Nonketotik hiperglisinemi (NKH) nedeniyle yürüyemeyen, konuşamayan ve göremeyen 5 yaşındaki Ecemnur Gürler, yaşamını elektrikli solunum cihazına bağlı sürdürüyor. Ecemnur'un annesi Emine Gürler, kızının 5 yıldır NKH hastalığıyla mücadele ettiğini söyledi.

YÜRÜYEMİYOR, KONUŞAMIYOR VE GÖREMİYOR

Hastalık nedeniyle kızının yürüyemediğini, konuşamadığını ve göremediğini vurgulayan Gürler, Ecemnur'u çeşitli hastanelere götürdüğünü, ancak doktorların "hastalığın kesin tedavisi" olmadığını ilettiğini belirtti.

Yaşamını solunum cihazına bağlı sürdüren kızının zaman zaman ataklar geçirdiğini dile getiren Emine Gürler, "Hastalığı dünya çapında araştırdım, tedavisi yok. Yurtdışından 3 ayda bir 2 ilaç geliyor. Bu ilaçlar gelene kadar da çocuğumu 50 kere hastaneye götürüp, getiriyorum. Ambulans kapımdan eksik olmuyor" diye konuştu.



EŞİM İHTİYAÇLARIMIZI KARŞILAYAMADIĞI İÇİN TERK ETTİ

Gürler, elektrik kesintileri sırasında ise Ecemnur'un hayatının riske girdiğini, hemen 112 Acil Servisi arayarak ambulans çağırdığını ve kızını hastaneye götürdüklerini ifade etti.

Yaşadıkları evin kirasının 300 lira olduğunu, Ecemnur'un sürekli solunum cihazına bağlı olduğu için elektrik faturalarının da yüksek geldiğini anlatan anne Gürler, asgari ücretle çalışan eşinin de bir ay önce evi terk ettiğini belirterek, "Eşim, evin maddi ihtiyaçlarını karşılayamadığı için bizi bırakıp gitti. 3 çocuğumla ortada kaldım" dedi.

Ecemnur'un yanı sıra 7 aylık oğlu Seydican ve 3 yaşındaki kızı Aydanur ile hayata tutunmak için mücadele verdiklerini belirten Emine Gürler, "Ecemnur'u rahat bir ortamda, rahat bir şekilde yaşatmak istiyorum" ifadesini kullandı.

Gürler, kızının tedavi sürecindeki medikal masrafları ile yüksek elektrik faturası ve kira giderlerinin karşılanması konusunda yetkililerden ve yardımseverlerden destek beklediğini de sözlerine ekledi.



"50-100 BİN HASTADA BİR GÖRÜLÜYOR"

Ankara Dr. Sami Ulus Kadın Doğum Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Metobolizması Bölümünde görevli Doç. Dr. Mustafa Kılıç ise Ecemnur'un tedavisiyle yaklaşık bir yıldır ilgilendiklerini aktardı.

NKH hastalığının vücut sıvılarında, özellikle beyin omurilik sıvısında glisinin (bir çeşit aminoasit) aşırı birikimi ile hastanın nöbetler geçirmesine sebep olan doğumsal bir metabolik hastalık olduğunu anlatan Doç. Dr. Kılıç, "Yaklaşık olarak 50-100 bin hastada bir görülen çok nadir bir hastalık. Ecemnur, bizim için zor bir vaka. Çünkü, hastalığın kesin tedavisi yok, ancak nöbetlerin sıklığını azaltacak iki ithal ilaç mevcut. Bu ilaçlar da devletin ödeme kapsamında yurtdışından getirilerek, hastanın kullanması sağlanıyor" şeklinde konuştu.

Kılıç, Ecemnur'un solunum cihazına bağlı olarak yaşadığına işaret ederek, bu cihazın ve ilaçların, nöbetlerin kontrol altına alınması açısından hayati önem taşıdığını da kaydetti.

(hürriyet.com.tr)

Aldatılan eş ve sevgiliden akıl almaz intikam!

Evliyken iki kadınla daha birliktelik yaşayan adama boşanma davası açan eşine yardım aldatan kocanın sevgilisinden geldi.


İstanbul’da yaşayan Mustafa K. (36), cep telefonuna ait ekstrelerin bir süredir adresine gelmediğini belirterek GSM şirketini aradığında şok yaşadı. GSM şirketi çalışanı, ekstrelerin daha önceden verilen talimatla Beyoğlu’nda bulunan bir ajansa gönderildiğini tespit etti. Mustafa K., yaptığı araştırma sonucunda adresin evli olduğu dönemde yasak aşk yaşadığı Dilek E.’nin çalıştığı işyerine ait olduğunu öğrenince soluğu savcılıkta aldı. Mustafa K., kendisine ihanet nedeniyle boşanma davası açan eşinin eski sevgilisi aracılığıyla temin ettiği cep telefonu ekstreleri ve fotoğrafları dosyaya sunduğunu iddia etti.

“Eşi arayıp yardım istedi”

Savcılık tarafından ifadesinde başvurulan Dilek E., şikayetçi ile tanıştıkları dönemde evli olduğunu kendisinden sakladığını belirterek, “Ayrıldıktan sonra hem evli, hem de benimle birlikteyken başka bir evli kadınla da aşk yaşadığını öğrendim. Eşi daha sonra beni arayarak ‘boşanma davasında kullanmak için o kadının fotoğraflarına ihtiyacım var’ diyerek benden yardım istedi. Simitçiye girerken fotoğraflarını çektirip telefon görüşmelerinin ispatı için ise bir arkadaşıma GSM şirketini aratarak faturaları işyerime yönlendirdim. Sonra da eşine verdim. Bunu bir kez yaptım ve sonra kendisine anlatıp kendi adresine aldırmasını söyledim. Suç işleme kastım yoktu” dedi. Mustafa K. ve eşi boşanırken, savcılık tarafından Dilek E. hakkında yürütülen soruşturma tamamlandı. Savcılık tarafından hazırlanan iddianamede Dilek E. hakkında “Özel hayatın gizliliğini ihlal ve Kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetme” suçlarından 1 yıldan 5 yıla kadar hapis ile cezalandırılması istendi.


GazeteVatan

28 Mayıs 2015 Perşembe

Maliye Bakanı Şimşek'in kızı Azra Esma, yoğun bakımda

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in ikiz kızlarından Azra Esma'nın rahatsızlığı nedeniyle kaldırıldığı hastanede yoğun bakımda tedavi gördüğü öğrenildi.



Bakan Şimşek'in 16 aylık kızı Azra Esma, 20 Mayıs Çarşamba gecesi aniden rahatsızlanması üzerine Ankara'daki bir üniversite hastanesine kaldırıldı. Sağlık durumu ciddiyetini koruyan Azra Esma'nın tedavisi yoğun bakımda sürüyor.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, dün partisinin Batman mitinginde yaptığı konuşmada, Bakan Şimşek'in kızının hastanede tedavi görmesine rağmen mitinge geldiğini belirtmiş, "Başka hiçbir insanın yapacağı kolay bir fedakarlık değil. Hepinizden şimdi onun kızı için dua etmenizi istiyorum. Onun evladı bizim evladımızdır. Allah şifa versin" demişti.

Kalabalığın "Amin" karşılığını vermesi üzerine de Davutoğlu, "İşte dava adamı budur. Nasıl kızı, ailesi hastanedeyken buraya mitinge gelmişse, bu nöbeti terk etmemişse bu Batmanlı kahramandan örnek alacaksınız, sandıklara gidip terk etmeyeceksiniz" ifadesini kullanmıştı.

Bakan Şimşek'in dün katıldığı mitingde de üzgün olduğu gözlendi.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 27 Ocak 2014 tarihinde baba olmuş, ikiz çocuk sevincini Twitter'dan yazdığı mesajla paylaşmıştı. Şimşek ailesi, ikiz kızlarına Azra Esma ve Sare Nur isimlerini vermişti.

(hürriyet.com.tr)

4 saatlik kâbusun bedeli 3 bin lira

Ankara’da Ayşe ve Okay K. çifti, 19 Kasım 2012’de oğulları B.K.’yı (4) kreşe götürecek servise teslim edip işe gitti.

Şoför A.D., çocukları kreşe bırakırken arka koltukta uyuyakalan B.K.’yı fark etmedi; aracını parka çekip kapısını kilitleyerek ayrıldı. Olay, kreşten aileye gelen ‘Çocuğunuz nerede’ telefonuyla ortaya çıktı. B.K., 4 saat sonra, başka bir servis şoförünce ağlarken görülünce kurtarıldı. Şok geçiren çocuk, hastaneye götürüldü. Ailenin açtığı davaya bakan Ankara 37’nci Asliye Ceza Mahkemesi 6’ncı duruşmada kararını verdi. Mahkeme, şoför A.D., turizm firması yetkilileri M.K. ve O.K.’yı  3’er bin lira tazminat ödemeye mahkûm etti. Aile ise cezayı ‘komik’ bulduklarını belirterek karara itiraz edeceklerini belirtti.

Üç çocuğunu toprağa veren anne-babaya çapraz sorgu

Kars’ın Arpaçay İlçesi’nin Tomarlı Köyü’nde üç ayda 4 çocuğundan 3’ünü toprağa veren Zeynep ile Hacı Güler çiftini soruşturmayı yürüyen savcı çapraz sorguya aldı.


Anne Zeynep Güler 'Bir anne evladına nasıl kıyar? Onları ne emekle, ne yoklukla büyüttüm' derken, baba Hacı Güler ise 'Ailemizin 3’ü burada, 3’ü mezarda. 3 isteğim var. Otopsi raporları bir an önce açıklansın, ailemin tamamı sağlık taramasından geçirilsin, devlet yeni ev versin' dedi.

ANNE-BABAYA ÇAPRAZ SORGU

Habertürk'ün haberine göre; Savcılıkça çarpaz sorguya alınan anne-babaya çok sayıda soru sorulduğu öğrenildi. Anne Zeynep Güler, savcılığın çocukların nasıl öldüğü, kaçta yemek yedirdiği, ilaç kullanıp kullanmadığı, hayal görüp görmediği yönünde sorular sorduğunu ifade etti. Bütün sorulara yanıt verdiğini söyleyen Zeynep Güler, “Hepsini tek tek anlattım. Son çocuğumun ölümünden sonra sakinleştirici ilaç aldığımı, hayal de görmediğimi söyledim” dedi.

BOĞULMA YA DA DARP İZİ YOK

3 ay içinde esrarengiz biçimde hayatını kaybeden 3.5 yaşındaki Aybüke, 5 yaşındaki Enes ile 5 aylık Gözde’nin ölümüyle ilgili soruşturma sürüyor. 21 Şubat’ta ölen Aybüke’nin ölümü, diğer çocuklardan farklı. 2 yıl önce gezici sağlık ekibi tarafından aşı yapılan Aybüke, ayağında oluşan şişlik nedeniyle 2 yıl önce ameliyat olmuş. Antibiyotik tedavisinin de tam iyileşme sağlayamadığı Aybüke’nin buna bağlı olarak ölmüş olabileceği üzerinde duruluyor.

ESRARENGİZ VE ŞÜPHELİ

Enes ve Gözde’nin ölümü ise tam anlamıyla esrarengiz ve şüpheli. Her 2 çocukla ilgili patolojik ve toksikolojik testler yapıldı ve raporlar bekleniyor. Yapılan soruşturmada ilk bulgulara göre çocuklarda boğulma ya da darpa dair herhangi bir morluk ya da ize rastlanmadı. Gözle yapılan ilk incelemelerde, şüphe uyandıracak herhangi bir maddi bulgu bulunamadı. Savcılık ve Adli Tıp’ın, olayı koordineli olarak incelediği belirtildi.

OLAY YERİNDE KEŞİF YAPILACAK

Savcılığın olay yerinde keşif yapmak için mahkemeden talepte bulunduğu; kimyevi bir inşaat malzemesi, gaz sızıntısının araştırılacağı öğrenildi. Heyet oluşturulduktan sonra olay yerinde keşfin yapılacağı belirtildi. Ayrıca çocukların farklı yaşlarda öldüğü göz önüne alınarak genetik bir rahatsızlıktan ölümün uzak bir ihtimal olarak değerlendirildiği de kaydedildi.