21 Nisan 2016 Perşembe

'Bebek çiftliği' skandalı

Burası Hindistan'da bir "bebek çiftliği." Bu deyim hastanenin kendi yetkililerine ait. Yaklaşık bin İngiliz Sterlin'i karşılığında hamile kızlar, bebeklerini evlatlık vermeleri için ikna ediliyor.


Hastane bebeklerin, çocuğu olmayan ailelere güvenli bir teslimatla gönderileceğini söylüyor ve bunun güvencesini veriyor. Polisin baskın yaptığı 30 yataklı "bebek çiftliğinde" bir yatakta iki bebeğin yan yana yattığı görülüyor.

Yetkililer kürtaj için giden genç kızların da ikna edilip, istenmeyen bebeklerini vermelerinin sağlandığını söylüyor.

Hürriyet

Davutoğlu'dan AKM açıklaması

Başbakan Ahmet Davutoğlu Kültürel Kalkınma Programı Toplantısında gazetecilerin sorularını cevapladı. AKM'yle ilgili bir soruya Davutoğlu, "AKM’yi değerlendirmek lazım. Taksim Meydanı üzerinde 2013’te yaşadığımız olaylara bakarak da ifade ediyorum. İdeolojik görüş ayrılıklarına bakarak değerlendirmemek lazım" dedi.


Başbakan Ahmet Davutoğlu Kültürel Kalkınma Programı Toplantısında gazetecilerin sorularını cevapladı.  İşte Davutoğlu’nun sorulara verdiği cevaplardan ve açıklamalarından satır başları:

Taksim’deki Atatürk Kültür Merkezi ne zaman bitirilecek?

İstanbul sadece bizim değil insanlığın en büyük mirası. İstanbul’u bir taraftan koruyacağız, Tarihi dokuya hiçbir şekilde halel getirilmeyecek. Dikey mimarinin olmaması için her türlü yasal düzenlemeyi yapmaya kararlıyız.

AKM’yi değerlendirmek lazım. Taksim Meydanı üzerinde 2013’te yaşadığımız olaylara bakarak da ifade ediyorum. İdeolojik görüş ayrılıklarına bakarak değerlendirmemek lazım. İstanbul’un güzel bir meydana ihtiyacı var. Ama Taksim ve civarında bunu görmek mümkün değil. Kent bilinciyle buna bakacağız. AKM hem statik problemler yaşanan hem de hukuki sorunlar yaşanan bir konu.

Oraya İstanbul’un ihtiyacı olan büyük bir sanat merkezi yine istişare ederek yapılmasını konuşmak durumundayız. Yeni kutuplaşmalara sebebiyet vermeden hep beraber değerlendirelim. AKM de dahil olmak üzere İstanbul meydanlarının güzelleştirilmesi bir amaç olmalı.

Van'dan İran'a turistik geziler başlayacak

Türkiye ile İran arasında gelişen ticari ilişkiler, komşu ülkeye yaklaşık 300 kilometre sınırı bulunan Van'da turizm alanında da etkisini hissettirmeye başladı.


Türkiye ve İran arasında son dönemde gelişen ticari ilişkiler, turizme de yansıdı. Turizm acenteleri, Van'dan İran'a tur düzenlemek için hazırlık yapmaya başladı.

Dini bayram ve resmi tatil dönemlerinde Van'a akın ederek ekonomiye katkı sağlayan turistlerin kentte daha fazla kalmasını sağlamak amacıyla İran'a giden turizmciler, iki ülke arasında karşılıklı turların düzenlenmesi konusunda anlaştı.

Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Doğu Anadolu Yürütme Kurulu Başkan Yardımcısı Engin Pişkin, AA muhabirine, İranlı vatandaşların tatillerini Van'da geçirmelerini sağlamak amacıyla bir tanıtım gezisi düzenlediklerini söyledi.

Yaklaşık 300 kilometre sınırı bulunan komşu ülkeyle son zamanlarda turizm ilişkilerinin geliştirilmesi konusunda atılan adımların memnuniyet verici olduğunu kaydeden Pişkin, İranlıların da Türk turistleri ağırlamak istediğini belirtti.

"İran'daki tur operatörleri haklı olarak 'Hep İran'dan Türkiye'ye turist geliyor, sizden bize hiç gelmiyor' diye sitemde bulundu." diyen Pişkin, "Biz de bunun üzerine bir tur programı hazırladık. Van'a yakın olan İran'ın Tebriz, Urmiye, Hoy ve Mako kentlerindeki tarihi ve doğal güzelliklerle ilimizin güzellikleri arasında bir köprü kurmayı hedefliyoruz. Bunu Türkiye'deki bütün tur operatörlerine sunmayı düşünüyoruz. Çalışmalarımız devam ediyor." ifadelerini kullandı.

Pişkin, hazırladıkları gezi programının Türkiye'de bir ilk olacağını vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Türkiye'nin hemen hemen her yerinden Van'a direkt uçuş olanağının bu turlar üzerinde etkili olacağını düşünüyorum. Tura gitmek isteyen ziyaretçiler, 6 günlük bir tur kapsamında İran'ın güzelliklerini görme imkanı bulacak. Bu projeden beklentilerimiz çok yüksek. Bugüne kadar hep İran'dan bize misafir geldi, inşallah buradan İran'a çok sayıda ziyaretçi göndereceğiz."

İranlı acente sahibi Sajad Kerimi de yıllardır İran'dan Van'a turist gönderdiklerini anlatarak, artık tersine ziyaretlerin gerçekleşmesi gerektiğini aktardı.

İran'ın tarihi ve doğal güzellikleriyle misafirlerini beklediklerini kaydeden Kerimi, "Bugüne kadar Vanlı turizmcilerle hiçbir sıkıntı yaşamadık. Özellikle nevruz döneminde Van'a çok ziyaretçi gönderdik. İstiyoruz ki hem Van'dan hem de Türkiye'den gelen misafirleri burada ağırlayalım. Onlara ülkemizin tarihi ve doğal güzelliklerini gezdirelim, ikramda bulunalım. Ülkemizin tarihi ve doğal güzelliklerini gezdirelim, ikramda bulunalım." diye konuştu.

Abdullah Gül: Alnıma silah dayadılar

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Milli Türk Talebe Birliği’nin (MTTB) kuruluşunun 100. yılı nedeniyle hazırlanan belgeselde geçmiş yıllarda yaşadığı öğrenci kavgalarını anlattı. TRT Belgesel'de bugün başlayacak “Büyük Doğu’nun Atlıları” belgeselinde Gül, üniversitede okurken kantinde sıkıştırılıp alnına silah dayandığını söyledi.


Yapımcılığını ve metin yazarlığını gazeteci-yazar Fehmi Çalmuk’un yaptığı belgeselde, aralarında Abdullah Gül, TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, eski Milli eğitim Bakanı Hasan Celal Güzel, Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, tiyatro sanatçısı Metin Akpınar, gazeteci-yazar Fehmi Koru’nun da bulunduğu siyasetçi, akademisyen ve yazarlar MTTB dönemini anlattı.

‘Kayıp yıllar’

Belgeselde öğrenci olaylarının yaşandığı dönemleri anlatan Abdullah Gül, “Bütün bu kavgadan dolayı neticede maalesef 5 bine yakın üniversite gencinin kayıp edildiği bir ortam… Bu doğrusu bu çok acı. Her zaman ben Cumhurbaşkanı olarak geçmişe baktığımda bu yılları çok acıyla hissederim. Çünkü en çok yaptığımız iş derse gitmekten çok arkadaşlarımızın cenazelerinin kaldırmaktı. Biz kaldırırken diğer grupta aynı şekilde cenazelerini kaldırıyordu. Böyle bir Türkiye idi. Maalesef, kayıp ve üzüntülü yıllar olarak görürüm” diye konuştu.

Üniversitede okurken kantinde sıkıştırılıp alnına silah dayandığını belirten Gül, şunları kaydetti: “Türkiye’nin en acılı yılları dediğim gibi üniversiteler işgal ediliyor. Üniversiteye giremiyorsunuz. Alnınıza silahların dayandığı dönemler bütün bu dönemler bu hepimize olmuştur. Benim de kantinde kıstırılıp alnıma silahların dayandığı dönemler arkadaşlarımızın halk mahkemeleri adı altında tırnaklarının söküldüğü dönemler… Bütün bunları acıyla doğrusu hissettiğimiz Türkiye’nin kayıp yılları olarak görüyorum. Bunun acısı bunu yapanlarda bunu yurtseverlik adına yapıyorlardı. Onlar şahsi çıkarları içerisinde değillerdi. Böyle bir gençlik vardı o zaman. Buna tabi ki her zaman dua ederiz o gün hayatını kaybeden arkadaşlarımızdan birisi çok rahat olabilirdik. Kaderimiz bizim böyle çizilmiş.” Öğrenciyken kendisine dava adamı olmayı hedef seçtiğini belirten Gül’ün anlatımları şöyle devam ediyor:

“O zamanki dönemlere bakarsanız, özellikle 1960’dan sonra Türkiye’de çok yoğun bir sol propaganda başlamıştı... Sol akım gelişiyordu. Bu akımlar öyle bir hale geldi ki diğer bütün düşünceleri adeta bastırıp onları hem düşüncelerini empoze hem de kendileri gibi düşünmeyenleri dışlayan ve fiili güç kullanan bir hale gelmişti. Şimdi böyle bir ortamda Milli Türk Talebe Birliği gerçekten büyük bir sığınak ve ocak oldu. Demin söylediği gibi milliyetçi mukaddesatçı olarak tarif edilen daha geniş anlamıyla vatansever, dini inançları güçlü, muhafazakâr, kendi geleneklerine, kendi tarih şuuru bilinci içerisinde olan, kendi değerlerine her zaman önem veren bir üniversite gençliğinin bir araya geldiği bir topluluktu... Hepimizin kendimize biçtiği şey, dava adamı olmaktı. Davamızda ülkemizi mutlu, güçlü ve özgür kendi düşüncelerimizin en güzel şekilde yaşayabilir bir ortam.”
MTTB’de İcra Kurulu üyeliği, Tiyatro ve sinema Müdürlüğü görevlerinde de bulunan Abdullah Gül öğrenci lideri olarak Çanakkale Yürüyüşleri de tertip etti. MİLLİYET

Kızına tecavüz eden gencin ellerini kesti!

Hindistan'da bir adam 7 aylık kızına tecavüz ettiği iddia edilen genci feci şekilde dövüp, ellerini kesti.

Hindistan'da bir baba kızına tecavüz ettiğini iddia ettiği 17 yaşındaki gencin ellerini kesti.

Daily Mail'in haberine göre Hindistan  Pencap eyaletinin Bathinda bölgesindeki Kotli Ablu köyünde Nisan 2014'te yaşanan olayda, o tarihte 14 yaşında olan tecavüz zanlısı Parminder Singh,  Paramjit Singh'in 7 aylık bebeğine tecavüz etti.

Korkunç olayın ardından Bathinda mahkemesinde davanın duruşması görüldü. Mahkemeye tecavüz kurbanı küçük kızın babası Paramjit Singh (25) ile tecavüz zanlısı Parminder Sing katıldı.
Paramjit, kızına tecavüz eden Parminder ile uzlaşmaya varmak istediğini, kendisini motosikletiyle köye kadar götürebileceğini söyledi.

Yol üzerindeki Jhumba köyüne vardıklarında baba Paramjit, 17 yaşındaki genci motosikletten indirerek bir ağaca bağladı. Parminder'i feci şekilde döven baba, daha sonra gencin her iki elini de bileklerinden kesti. Olayı görüp polise haber veren köylüler, Parminder'i ve kesik ellerini alarak Bathinda'da bulunan hastaneye getirdi.

Doktor Ajay Gupta, Parminder'in sağlık durumunun ciddiyetini koruduğunu söyledi. Olaydan sonra kaçan Paramjit Singh polis tarafından yakalandı. Genç adam sorgusunda olayı planladığını yanında ip ve kesici bir alet getirdiğini itiraf etti.Hürriyet



5 yıl alınmayan borç silinecek!

Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi’nin yayımladığı yeni tebliğle tahsil edilmeyen kamu alacakları için zaman aşımı süresi 5 yıl olarak belirlendi. Bu süre boyunca ödenmeyen tüm borçlar silinecek

Kamu alacaklarıyla ilgili Maliye Bakanlığı önemli bir yenilik yaptı. Sabah Gazetesi'nden Faruk Erdem konuyu köşesine taşıdı.

İşte o yazı:

Özellikle şirketler ve borçlu vatandaşlar için avantajlı düzenlemeler Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Yeni düzenlemeler Gelir İdaresi Başkanlığı'nın, "Tahsilat Genel Tebliği'nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ"i ile geldi. Tebliğde birçok detay bulunuyor. Size özet olarak bazı bilgileri aktarmak istiyorum. En önemli değişikliklerden biri şu; kamu alacağı, vadesinin olduğu takvim yılından sonraki yıldan itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zaman aşımına uğrayacak. Yani vadesi 2016 içinde dolacak bir alacak için zaman aşımı süresi 2017'den itibaren 5 yıl olarak düzenlenecek. Bu süre içinde devlet alacağını tahsil edemezse borç ortadan kalkacak. Böylece kamu, kendine de süre sınırı koymuş oluyor. Tahsilat için 5 yıl süre tanınıyor.

İFLAS 'TA 20, ADLİ CEZADA 10 YIL

Borçlunun iflası söz konusu olduğunda ise zaman aşımı süresi değişiyor. Mallar tasfiye edilmesine rağmen kamu alacağı tahsil edilemezse borç için aciz vesikası düzenleniyor. Bu vesika genel olarak borçlunun bu miktarı ödeyecek bir malının ya da varlığının olmadığını gösteren belgeden oluşuyor. Burada kamu alacağı için zaman aşımı süresi belgenin düzenlenmesinden sonraki 20 yıl olarak belirlenmiş. Adli para cezalarında ise zaman aşımı süresi 10 yıl olarak uygulanıyor. Adli para cezasına çarptırılan kişinin yaşı da bazı indirimler sağlıyor. Ayrıca bu cezaların zaman aşımının tayininde mahkeme kararının kesinleştiği gün esas alınıyor.

DİKKAT! 1 LİRA BİLE BOZAR!

Zaman aşımında önemli bir uyarı yapalım. Tahsil edilmeme durumu borcun tamamı için geçerli değil. 5 yıl içinde 1 liralık bile bir tahsilat olsa, zaman aşımı yeniden başlatılıyor. Özellikle vergi alacaklarında bu durum sıkça karşımıza çıkıyor.

HİLELİ İFLASTA FARKLI UYGULAMA

Tebliğin dördüncü maddesinde özel bir durum tarif ediliyor. Borçlunun yabancı memlekette bulunması, hileli iflas etmesi veya terekenin tasfiyesi dolayısıyla zaman aşımının işlememesi halinde 5 yıllık süre, sebeplerin kalktığı günün bitmesinden itibaren başlıyor. Burada da yine 5 yıllık süre dikkate alınıyor fakat başlangıç tarihi değiştiriliyor.

İFLAS ERTELEMEDE YENİ DURUM

İflas erteleme kararı çıktıktan sonra borçlu aleyhine hiçbir takip yapılamıyor. Daha önce başlamış takipler de duruyor. Bu durumda yeni tebliğe göre kamu alacaklarına ilişkin zaman aşımı, iflas erteleme süresince işlemiyor.

İDARİ CEZA VE SGK'YA 10 YIL

İdari para cezalarında 5 yıllık süre uygulanmıyor. Burada tebliğ özel kanunlara ve Kabahatler Kanunu'na atıfta bulunuyor. İdari para cezalarındaki zaman aşımı ise 10 yıl olarak belirleniyor. Örneğin SGK'ca kesilen idari para cezaları için 10 yıllık zaman aşımı uygulanıyor.

İSTEYEN ÖDEYEBİLİR

Zaman aşımından sonra mükellef, bu parayı ödemek isterse tebliğ buna da izin veriyor. Yani vatandaş isterse borcunu silinmesine rağmen ödeyebilecek. Bunun önünde bir engel bulunmuyor.

Dayakçı annenin kimliği ortaya çıktı

Mersin'de kızına şiddet uygulayan annenin, eşi Hasan Tayfun Çekmegeli'nden boşanan 36 yaşındaki Özbekistanlı G.I. olduğu ortaya çıktı. Özbek anne, 3 yaşındaki kızı Tuanna'ya uyguladığı şiddetten dolayı 5 yıl hapis istemiyle önümüzdeki ay hakim karşısına çıkacak.

Pazartesi günü 'Mersin'de öz anne dehşeti' başlığıyla sosyal medyada yayınlanan ve büyük tepki çeken anne G.I., iddiaya göre geçen yıl aralık ayında kızı Tuanna'yı dövdü. Kuzeni de bunu cep telefonuyla görüntüleyip, o dönem kadının ayrı yaşadığı eşi 30 yaşındaki Hasan Tayfun Çekmegeli'ye gösterdi.

Eşinin öz kızına tokat atıp ayağı ile karnına bastırarak hakaretler ettiğini görünce şoke olan Hasan Tayfun Çekmegeli, görüntülerle birlikte Mersin 4'üncü Aile Mahkemesi'ne boşanma davası açtı. Mahkeme, çifti tek celsede boşayıp Tuanna'nın velayetini de babaya verdi. Çekmegeli, aynı görüntülerle G.I. hakkında Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda da bulundu.

2 DAKİKA 46 SANİYE SÜRDÜ

Görüntüleri inceleyen Mersin Aile İçi Şiddet Suçları Soruşturma Bürosu, G.I. hakkında başlattığı soruşturma sonunda 'Tehdit, hakaret, basit yaralama' suçlarından 5 yıl ağır hapis istemiyle iddianame hazırladı. Mersin 15'inci Asliye Ceza Mahkemesi'nde kabul edilen iddianamede minik Tuanna'nın gördüğü şiddet şöyle anlatıldı:

"Şüphelinin, mağdurun öz annesi olduğu, suç tarihinde şüphelinin sobayı yakmaya çalıştığı sırada mağdurun ağlamasına kızarak 'S.k.r git ağzına s.çt.mın çocuğu' diyerek hakaret ettiği, beddua içerikli sözler söylediği, sol eliyle önce mağdurun yüzüne, sonra poposuna vurduğu, sağ eliyle yüzüne vurduğu, mağduru iki eliyle iteklediği, sırt üstü yere düşen mağdurun üzerine sağ ayağıyla bastırarak "seni öldürmem lazım.., seni deli edeceğim" diyerek tehdit içeren sözler söylediği, eline aldığı bir nesne ile mağdura vurduğu, yüz üstü yere doğru attığı, kızıp bağırıp çağırdığı , vurmaya ve mağduru silkelemeye devam ettiği, olayın görüntülerinin kayda alındığı 2 dakika 46 saniyelik zaman diliminde gerçekleştiği."

Özbek anne, önümüzdeki ay Mersin 15'nci Asliye Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıkacak. DHA

Ergenekon davasında karar açıklandı

9 yıl sonra Ergenekon Davası'nda karar belli oldu. Ergenekon Davası'nın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 16. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin kararını bozdu. Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ'un Yüce Divan'da yargılanması gerektiğine karar verildi, bu da bozma gerekçesi yapıldı. Yargıtay, Ergenekon terör örgütünün varlığına ilişkin somut delil ortaya konulamamasını da esastan bozma gerekçesi yaptı.

Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 275 sanıklı Ergenekon davasında kararı usulden ve esastan bozdu. Eski Genelkurmay Başkanı emekli orgeneral İlker Başbuğ’un, Yüce Divan’da yargılanması gerektiğine karar verdi ve bunu bozma gerekçesi yaptı.

Yargıtay, Ergenekon terör örgütünün varlığına ilişkin somut delil ortaya konulamamasını da esastan bozma gerekçesi yaptı. Daire, hukuka aykırı dinlemeler, gizli tanık beyanları, MİT mensuplarının izinsiz dinlenmesi, aramaların hukuka aykırı yapılması gibi usul gerekçelerinin hepsini de bozma nedeni saydı.

Daire Başkanı Eyüp Yeşil, yerel mahkemenin oluşumu nedeniyle bozma kararı verdikleri için beraat kararlarını onaylamadıklarını da açıkladı.

HUKUKA AYKIRI BULDU

Yargıtay, Ergenekon'u kimin kurduğunun ve liderinin belli olmadığını açıkladı. Yargıtay 16. Ceza Dairesi, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Ergenekon örgütünün varlığına ilişkin tespitini hukuka aykırı buldu. Yargıtay 16. Ceza Dairesi Emniyet'in Ergenekon'un varlığına ilişkin ilk kez dava sürecinde tespitte bulunmasını bozma gerekçesi yaptı. Yargıtay 16. Ceza Dairesi, Ergenekon'un Danıştay saldırısıyla ilgili hukuki ve fiili irtibatı ortaya konulamadığını belirtti.

KARARA İLK TEPKİLER

İLKER BAŞBUĞ'UN AVUKATI İLKAY SEZER: KİMLİK TESPİTİ BİLE HATALIYDI

"Yıllardır uğraşıyoruz. Bu davada hayatını kaybedenler oldu. Bu beraat kararlarını alamadan vefat edenler oldu. Onları da burada anıyoruz. Yüce Divan konusunu biz savcının huzuruna oturduğumuzdan günden itibaren söyledik. Anayasa'nın çok açık olan bu hükmü o zaman uygulansaydı bu mağduriyetler yaşatılmazdı. İlker Başbuğ için bu dosya bundan sonra Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gidecek. Savcılık İlker Başbuğ tarafından soruşturma izni istemek zorunda. Bu izin verilmez ve dosya İlker Başbuğ hakkında da kapanır diye düşünüyoruz. Özetle bu mahkemenin yaptığı hiç bir uygulama hukuka uygun değildir. Kimlik tespitini bile hatalı yaptı desek yeridir. Bugün hukuk arayanlar o zaman bize 90 bin sayfa raporu verip 15 dakikada buna göre savunma yapmamızı istiyordu. Burada pek çok kişiye önceden hazırlanmış, senaryosu yazılmış, delilleri uydurulmuş bir kumpas uygulandı ve millet olarak hepimiz seyrettik bunu."

VATAN PARTİSİ GENEL BAŞKANI DOĞU PERİNÇEK: TERTİP HENDEKLERE GÖMÜLMÜŞTÜR

"Şimdi Yargıtay, Türkiye’yi bölme tertibini hendeklere gömmüştür. Nasıl Türk Silahlı Kuvvetleri Güneydoğu’da, vatanımızın o parçasında, Sur’da, Dicle’de PKK'yı hendeklere gömüyor, Yargıtay da hukuksuzluğu, haksızlığı, Türkiye’yi bölmeye yönelik tertibi hendeklere gömmüştür. Mükemmel bir karardır. Dünya hukuk tarihine geçecek derslerle dolu bir karardır. Türkiye’nin ufku, önü açılmaktadır. Türkiye’ye kurulan tertipler yerle bir olmaktadır. Burada iki kuvvet hedef alındı, TSK silahla Türkiye’yi koruduğu için onun iradesini kırmadan, esir etmeden Türkiye’yi bölemezlerdi. Türkiye’nin her kuvvetinin katılımıyla, sivil kuvvetlerin katılımıyla, polisimizin katılımıyla en son Yargıtay mührünü vurdu. Türkiye’nin birliğine bütünlüğüne Yargıtay mührünü vurmuştur.” Hürriyet

20 Nisan 2016 Çarşamba

'Casus' çıkan MKE müdürü timsahın ağzında

Milli piyade tüfeği MPT-76’nın planlarını para karşılığı satmak isterken suçüstü yakalandığı iddia edilen MKE Kırıkkale Silah Fabrikası Müdürü Mustafa Tanrıverdi’nin Kenya fotoğrafları ortaya çıktı. Tanrıverdi G-3 üretim bandı kurulması için gittiği Kenya’da dev bir maket timsahın ağzına kafasına koyup hatıra fotoğrafı çektirmiş.


Mustafa Tanrıverdi’nin silah şirketi sahibi Kutlay K.’ye verdiği iki flash bellekten ise yüzde 95’i tamamlanan yeni “milli” piyade tüfeği YPT-76’nın projesinin de çıktığı öne sürüldü. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın flash’ta sadece yüzde 85’lik kısmı görülen ikinci milli piyade tüfeğine ilişkin projeyi mercek altına aldığı öğrenildi.

4 ay önce AR-GE sorumlusu olduğu MKE Kırıkkale Silah Fabrikası’na müdür olarak atanan Mustafa Tanrıverdi’nin iki ay önce heyetle Kenya’ya resmi seyahat yaptığı ortaya çıktı. Sözcü gazetesinin haberine göre, MKE’nin Kenya Ordusu’na 10 bin adet G-3 piyade tüfeği sattığı ifade edildi. Aralarında Tanrıverdi’nin bulunduğu MKE heyeti, kurulması planlanan G-3 üretim bandı görüşmeleri için Kenya’ya gitti, heyet ilginç hatıra fotoğrafları da çektirdi. Fotoğraflarda Tanrıverdi'nin, dev bir maket timsahın ağzına kafasına koyup hatıra fotoğrafı çektirdiği görülüyor.

Ve karar verildi! 508 yıl 3 ay hapis

Karaman'daki cinsel istismar davasında sanık Muharrem Büyüktürk'e 508 yıl 3 ay hapis cezası verildi.

508 yıl istismar edilen 10 çocuk için verildi.  Büyüktürk, çocuk başına 51 yıl ceza aldı. Türkiye’yi ayağa kaldıran davada karar rekor ceza, sadece 9 saat içinde verildi. Ceza Hukukçusu Yılmaz Yazıcıoğlu’nun canlı yayında yaptığı açıklamaya göre Muharrem Büyüktürk’ün hapis yatacağı yıl en fazla 28 yıl…

Karaman’da Ensar Vakfı ve KAİMDER’a ait kayıt dışı yurtlarda barınan 10 erkek öğrenciye ‘cinsel istismarda’ bulunduğu iddiasıyla tutuklu yargılanan sınıf öğretmeni Büyüktürk, toplam 508 yıl, 3 ay hapse çarptırıldı. İlk duruşmada biten davada mahkeme herhangi bir indirime gitmedi.

Sanık Muharrem Büyüktürk’ün güvenlik gerekçesiyle tutuklu olduğu Ereğli Cezaevi’nden SEGBİS ile katılacağı belirtilmişti, ancak Ankara Barosu’ndan avukat İmdat Balkoca, jandarmayla birlikte sanık Muharrem B.’nin salona getirildiği gazetecilere açıkladı. Saat 12:30 sıralarında Sanık Muharrem B.’nin ifadesine başlandı. Muharrem B. mahkemede hakkındaki tüm suçlamaları reddetti. Muharrem B. ifadesinde “Ben yapmadım. Polis bana baskı uyguladı. ‘Sen anlat burada ceza almazsın’ dedi. (Emniyetteki ifadesi) Ben de anlattım . Ben suçsuzum” diye konuştu. Duruşmayı izleyen bir avukat, sanığın ifadesinin alınması ve savcının mütalaasını sunmasının ardından, mahkemenin bugün karar verip davayı bitirebileceğini söyledi.

DURUŞMA SALONU HINCA HIÇ DOLU

Davanın görüldüğü 40- 50 kişi kapasiteli salonda, yoğun katılım nedeniyle yaklaşık 100 kişi bulunuyor. Salonda ifadeleri daha önce alındığı için mağdur çocuklar ve aileleri gelmedi. Sadece avukatları duruşmaya katıldı.

Duruşmaya ilk olarak davaya müdahil olmak isteyen baroların çocuk hakları komisyonları ile bireysel olarak katılmak isteyen avukatların talepleri alındı. Heyet ardından olayların yaşandığı yurtların bağlı olduğu Ensar Vakfı, KAİMDER, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile baroların çocuk hakları komisyonları, Çocuk Hakları Koruma Derneği, İnsan Hakları Derneği’nin davaya müdahil olma taleplerini kabul etti.

 DURUŞMAYA 09:45′DE ARA VERİLDİ

Heyet, duruşma kapalı olacağı içinde gözlemci ve izleyici olarak bulunan siyasetçiler ve sivil toplum kuruşların salonu boşaltmasını istedi. Milletvekillerinin itirazı üzerine mahkeme heyeti, salondan 09.45′de ayrılıp duruşmaya ara verdi.

Duruşmayı izlemeye gelenler arasında CHP’den Genel Başkan Yardımcısı Lale Karabıyık, milletvekilleri Hüsnü Bozkurt, Gaye Usluer, Nur Hayat Altaca, Candan Yüceer, Ali Şeker, Burcu Köksal yer aldı. Bağımsız milletvekili Aylin Nazlıaka da duruşmayı izlemeye geldi.

AVUKATLARDAN ALKIŞLI PROTESTO

Mahkeme heyeti, duruşmaya ara verdikten sonra, davaya gözlemci ve izleyici olarak katılmak isteyen milletvekilerin taleplerini incelediği öğrenildi. Bu sırada duruşma salonunun önünde bekleyen avukatlar ise, içeri alınmayıp bekledikleri gerekçesiyle durumu alkışlarla protesto etti. Salonun kapısı kapalı olduğu için avukatlar ile mübaşir ve polis arasında zaman zaman gerginlik yaşandı.

SAAT 10:55′DE DURUŞMA YENİDEN BAŞLADI

Saat 10.55′de duruşma salonunun kapısı yeniden açıldı ve müdahil avukatlar salona alınmaya başlandı.

SANIK SALONA GELDİ

Sanık Muharrem Büyüktürk.’nin güvenlik gerekçesiyle tutuklu olduğu Ereğli Cezaevi’nden SEGBİS ile katılacağı belirtilmişti, ancak Ankara Barosu’ndan avukat İmdat Balkoca, jandarmayla birlikte sanık Muharrem Büyüktürk’ün salona getirildiği gazetecilere açıkladı.

“RAHAT BİR ŞEKİLDE SALONA GİRDİ”

Müdahil avukatlardan Ankara Barosu’na kayıtlı İmdat Balkoca, sanık Muharrem Büyüktürk’ün gece adliyeye getirildiğini söyledi. Muharrem Büyüktürk’ün sakallı ve üzerinde gömlek bulunduğu, gayet rahat bir şekilde yürüyerek salona girip, sanık yerine oturduğunu belirten avukat İmdat Balkoca, kendisine tepki gösterilmediğini, iddianamenin okunmasına başlandığını ifade etti.

SAAT 12:30′DA İFADE VERMEYE BAŞLADI

Karaman Ağır Ceza Mahkemesi’nde saat 09.30′da başlayan ‘cinsel istismar’ davasında sanık Muharrem Büyüktürk’nin ifadesine başlandı.

SUÇLAMALARI REDDETTİ!

Sanık Muharrem Büyüktürk hakkındaki tüm suçlamaları reddetti.

“TEOG BAŞARILARIM VAR. ONLARI EVLADIM GİBİ SEVİYORUM”

Savunmasında hakkındaki suçlamaları kabul etmediği belirtilen Muharrem Büyüktürk’ün ilk sözlerinin iyi bir eğitimci olduğu ve TEOG başarıları bulunduğunu söylemek oldu. Çocukları evladı gibi sevdiğini ileri süren Muharrem Büyüktürk “Ben yapmadım, polisler çocukları yanlış yönlendirmiş” dedi. Emniyette baskı altında verdiği ileri sürdüğü ifadeleri kabul etmediğini söyleyen Muharrem B., “Polis bana ‘Sen burada anlat, sen ceza almazsın’ dedi. Ben de anlattım” ifadelerinde bulundu.

“PORN* DEĞİL BELGESEL İZLETTİM KEŞKE ÇOCUKLAR DA BURADA OLSAYDI “

Beraatına karar verilmesini isteyen sanık Muharrem Büyüktürk, “Ailelerin ve çocukların olduğu ortamda yargılanmak isterdim. Hayvanlarla ilgili müstehcen görüntüleri ise ben fen bilgisi dersi kapsamında YouTube’den, canlı üremesiyle ilgili belgesel izlettim. Keşke çocuklar da burada olsaydı, onlarla karşılaşsaydık” dedi.

OKUL YÖNETİCİLERİ: ÇEVRESİNDE İYİ TANINAN BİRİSİ

Sanığın Muharrem B. ifadesinin ardından görev yaptığı Gazi Mustafa Kemal İlkokulunun müdürü Ayhan Yılmaz, müdür yardımcıları Fikret Çelik ve Mustafa Türk, rehber öğretmen Süheyla Kahvecioğlu ile mağdur çocuklardan bazılarının öğrenim gördüğü Karaman İmam Hatip Ortaokulu müdürü Ziya Güler, müdür yardımcıları Ramazan Taş, Mehmet Üzüm’ün tanık olarak ifadeleri alındı. Tanıklar ifadelerinde ‘cinsel istismar’ olaylarından haberdar olmadıklarını ve öğretmen Muharrem B.’nin çevresinde iyi tanınan birisi olduğunu ve sosyal faaliyetlerle yakından ilgilendiklerini söyledikleri öğrenildi. Tanıkların ifadesinin ardından duruşma savcısı, mütalaasını vermeye başladı.

BUGÜN SONUÇ ÇIKABİLİR

Duruşmayı izleyen bir avukat, sanığın ifadesinin alınması ve savcının mütalaasını sunmasının ardından, mahkemenin bugün karar verip davayı bitirebileceğini söyledi.

30 BARO DAVAYA MÜDAHİL

Mağdur çocuklardan 5′inin avukatlığını üstlenen Karaman Baro Başkanı Oktay Yılmaz, ”5 mağdur çocuğun avukatlığını ben üstlendim. Diğer 5 çocuğun da Ensar Vakfı’nın avukatlarının savunacağını biliyorum. Başta Karaman Barosu Çocuk Hakları Komisyonu ve Barolar Birliği olmak üzere yaklaşık 30 baronun çocukları komisyonunda görevli avukatlar, davaya müdahil olacak. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı müdahil olacak” dedi.

SANIĞA AKIL SAĞLIĞI YERİNDE RAPORU VERİLDİ

Mağdur çocukların ifadesinin daha önceden alındığını belirten Baro Başkanı Yılmaz, ”Çocukların ifadeleri alındı. Adli Tıp Raporları hazır. Sanık da SEGBİS ile duruşmaya katılacak. Onun da Adli Tıp Raporu hazır. Akıl ve ruh sağlı yerinde raporu verilmiş. Duruşmanın bugün karara bağlanacağını tahmin ediyoruz” dedi.

ADLİYE ÖNÜNDE PROTESTO

Duruşmada mağdurlara destek için Karaman’a gelen bazı sivil toplum kuruluşları da, adliye binasının yaklaşık 100 metre ilerisindeki güvenlik noktasından içeri alınmadı. Aralarında Ankara Kadın Platformu, Eğitim-İş, İlerici Kadınlar Derneği, Emekci Harekat Partili Kadınlar, Birleşik Kamu İş Sendikası gibi sivil toplum kuruluşlarının bulunduğu yaklaşık 200 kişilik grup, ‘Ensar vakfı kapatılsın’, ‘Tecavüzcüleri korumayın’, ‘Tecavüzcüyü koruyan bakanlar istifa’ şeklinde slogan attı.
‘Tecavüzü örtbas edemezsiniz’, ‘Takipteyiz sorumlulardan hesap soracağız’ pankartaları de dikkat çekerken grup hükümet aleyhinede slogan attı.

1 AVUKAT GÜÇLÜKLE İKNA EDİLDİ

Oktay Yılmaz, sanığı savunmak için de Karaman Barosu’na kayıtlı hiçbir avukatın kabul etmediğini, ancak CMK gereği bir avukat arkadaşlarını güçlükle ikna edip, sanığın avukatlığını üstenmek zorunda kaldığını belirtti.

Ağır Ceza Mahkemesi’nin önüde başta CHP’li milletvekilleri, çok sayıda avukat ve bazı sivil toplum kuruluşu temsilcileri salonun önünde bekledi. Salonun kapısı ise saat 09.15′da açıldı ve katılımcılar ve avukatlar içeri alındı. Saat 09.30′da duruşma başladı. Sözcü

Belediyeden her vatandaşa maaş

İsviçre'nin Lozan kentinde yaşayanlar kısa süre içinde temel ihtiyaçları için belediyen maaş alabilir.

İsviçre'nin Lozan kenti sakinlerine maaş bağlamaya hazırlanıyor.
Fransız basınında yer alan habere göre, söz konusu tasarı şehir meclisinde oylandı. Parlamento üyelerinin 39'u tasarıya olumlu oy verdi, 37 kişi red, 8 kişi ise çekimser oy kullandı.

130 bin nüfuslu şehrin bu kararın ardından nasıl bir program izleyeceği henüz bilinmiyor ama Lozan'ın Finlandiya'da sunulan yasa tasarısında olduğu gibi vatandaşlara temel ihtiyaçlarını karşılayacak maaş vermesi bekleniyor.  

Finlandiya'da son dönemde büyük tartışmalara yol açan tasarı kapmasında 5.4 milyon nüfusa sahip ülkedeki her vatandaşa 800 euro maaş verilmesi ön görülüyor.

Lozan'daki bu tasarından ayrı olarak İsviçre halkı 5 Haziran'da benzer bir kanunun yürürlüğe girip girmeyeceğini belirleyecek referandum için sandık başına gidecek.

Söz konusu kanun seçmenden onay alırsa hükümet her yetişkin vatandaşına aylık 2 bin 500 İsviçre frankı, 18 yaşının altındaki vatandaşlarına ise 624 İsviçre frankı maaş bağlayacak. ntvmsnc

Çin'de kadınlara "tehlikeli aşk" uyarısı

"Ulusal Güvenlik Eğitim Günü" kutlamalarının yapıldığı Çin'de kamuda çalışan kadınlara, yakışıklı yabancı casus uyarısı yapıldı.

"Tehlikeli aşk" başlıklı 16 kareden oluşan çizgi dizi, Çin'de kamuda çalışan güzel "Little Li"nin hayatını anlatıyor. Bir partide yakışıklı yabancı bir erkekle taşınan Little Li aşk ilişkisi yaşıyor.
Little Li'yi kendine aşık eden "yabancı casus" David, genç kızı avucunun içine almak için akşam yemeklerine götürüyor, romantik akşam yürüyüşleri yapıyor, gül alıyor ve güzelliğine iltifatlarda bulunuyor.

Çin'in Enformasyon Bürosu'nda çalışan Little Li, aşık olduğu "yabancı casus" David'e ülkenin gizli belgelerini verirken yakalanıyor. David'le birlikte polis tarafından kelepçelenen Little Lie, çizgi dizinin son karesinde şu cümleleri sarf ediyor: Devlette çalışan birinin gizliliği koruması gerektiğini bilmemenin cezasını çekiyorum.

Devlet dairelerinde ilan olarak asılan çizgi dizi, özellikle üst düzey görevlerde bulunan kadınları uyarma amacı taşıyor.

Çin'in başkenti Pekin'de devlet kurumunun yöneticisi, çizgi diziyi kadın çalışanları, belgelerin gizliliği konusunda eğitmek için kullandığını belirtti.

Çin'de "Ulusal Güvenlik Eğitim Günü" halkı ülkenin güvenliği konusunda uyarmayı ve bilgilendirmeyi amaçlıyor. Kutlamalarda ülkedeki güvenliğe dikkat çeken konuşmalar yapılıyor ve broşürler dağıtılıyor.

Çin'de bugünlerde devlet dairelerinin duvarlarını bu çizgi dizi süslüyor.
ntvmsnc

İzmir’de 7 işçi zehirlendi

Torbalı'daki deri fabrikasında metan gazından zehirlenen 7 işçi hastaneye kaldırıldı.


İzmir’in Torbalı İlçesi’ndeki bir deri fabrikasında çalışan işçilerden 7′, arıtma tesisinin bulunduğu bölümde çamur havuzunda biriken metan gazından zehirlenince hastaneye kaldırıldı. İki işçinin sağlık durumunun ciddi olduğu belirtildi. İşçileri hastaneye kaldırılan bir ambulans ise yolda maddi hasarlı kazaya karıştı.

Olay, bugün saat 09.30 sıralarında, Çaybaşı Mahallesi’nde bulunan bir deri fabrikasında meydana geldi. Fabrikanın arıtma tesisinde bulunan çamurların biriktirildiği 2.5 metre derinliğindeki havuzda arıza meydana geldi. Bunun üzerine işçilerden biri, arızayı gidermek için havuza girdi. İçinde bir miktar çamur bulunan havuzda metan gazının biriktiğinden habersiz işçi, baygınlık geçirdi. Bunun üzerine 4 işçi, baygınlık geçiren arkadaşını kurtarmak için havuza girince onlar da metan gazından zehirlendi. Kurtarma çalışmasına katılan 2 işçi de havuzun başında metan gazından etkilenince zehirlenen personel sayısı 7′ye ulaştı.


Bunun üzerine fabrikadaki işçiler, AKS 110 ve sağlık ekiplerini arayarak yardım istedi. İhbar üzerine fabrikaya gelen AKS 110 ekipleri, havuz içinde ve başında baygın halde bulunan işçileri kurtardı. Zehirlenen 7 işçi, AKS 110 aracı ve ambulansla Torbalı Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Hastanede ilk müdahalesi yapılan işçilerden durumu ciddi olan 2′si ambulansla Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edildi.  Öta yandan işçileri hastaneye götüren bir ambulans yolda maddi hasarlı kazaya karıştı. Polis, olayla ilgili soruşturma başlattı. (DHA)

Son istismar skandalı imam hatipte

Ankara’nın göbeğindeki bir İmam Hatip Lisesi’nin beden öğretmeni, 14 yaşındaki kız öğrencisine cinsel istismardan tutuklandı.


Türkiye gündemine son günlerde damga vuran çocuk istismarı skandallarının bir yenisinin de Ankara’da yaşandığı ortaya çıktı.

Skandal, Ankara’daki bir imam hatip lisesinde, 14 Nisan’da meydana geldi. İddiaya göre, lise birinci sınıf öğrencisi Z.G. (14), sabah saat 09.00’da spor yapmak için evinden ayrıldı. Mahalledeki koşu parkurunda antrenman yapan kız öğrenci, burada aynı okulda beden eğitimi öğretmeni S.I. ile karşılaştı. Öğretmen, kız öğrencisini kahvaltıya davet etti. Eve kahvaltıya giden küçük kız cinsel istismara uğradı.

‘KİMSEYE ANLATMA’

İstismar olayının ardından öğretmen S.I., öğrencisini alıp okula bıraktı ve “Sakın kimseye anlatma” diyerek tehdit etti. Kızlarının psikolojik durumundan şüphelenen ailenin baskısı üzerine Z.G., başından geçenleri ailesine anlattı. Aile şikâyette bulundu. Gözaltına alınan öğretmen S.I. tutuklanarak cezaevine gönderildi. Mağdur kız öğrencinin psikologlar eşliğinde yeniden ifade vermesi bekleniyor. Hürriyet

Necla Sağlam'ın katil zanlısı intihara kalkıştı

Zonguldak'ta Türkiye Taşkömürü Kurumu’nda (TTK) memur olan 23 yaşındaki Necla Sağlam’ı boğazını keserek öldürdüğü suçlamasıyla tutuklanan 34 yaşındaki Tolga K., iddiaya göre ’sonum Özgecan’ın katili gibi olacak’ diyerek birbirine bağladığı çarşaflarla kendini demir parmaklıklara asarak ikinci kez intihara teşebbüs etti. Çarşafların çözülmesiyle yere düşen ve durumunun iyi olduğu belirtilen Tolga K., Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne sevk edildi.

Geçen 24 Şubat’ta, Meşrutiyet Mahallesi’ndeki apartman dairesinde başına poşet geçirilip boğazı kesilerek öldürülen Necla Sağlam cinayetiyle ilgili tutuklanan Tolga K., akşam saatlerinde koğuştan aldığı çarşafları birbirine bağlayarak havalandırma bölümüne çıktı. Yalnız başınayken çarşafın bir ucunu pencerenin demir parmaklarına, diğer ucunu da boyuna bağlayan Tolga K., kendisini boşluğa bıraktı. Ancak attığı düğüm çözülünce Tolga K. yere düştü.

Gürültü üzerine havalandırmaya çıkan gardiyanlar ve diğer mahkumlar Tolga K.’ya müdahale etti. Sağlık durumu iyi olan Tolga K., kontrol amaçlı Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. "Sonum Özgecan’ın katili gibi olacak, yaşamak istemiyorum" dediği belirtilen Tolga K., buradan da Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne sevk edildi.

25 MART’TA İNTİHARA TEŞEBBÜS ETMİŞTİ

Tolga K., geçen 25 Mart’ta Zonguldak M Tipi Kapalı Cezaevi’nde meyve bıçağıyla boğazını, kollarını ve göğsünü keserek intihara teşebbüs etmişti. Koğuştaki diğer mahkumların engellediği Tolga K., sevk edildiği Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nden 7 Nisan’da taburcu edilerek tekrar cezaevine dönmüştü. DHA