1 Haziran 2016 Çarşamba

Oğlunu sırtında taşıyan çaresiz annenin isyanı

Oğlunu sırtında taşıyan anne yardım istiyor: Oğlumun yaşıtları gibi oynamasını istiyorum.


Anne karnındayken beyinde su toplanması diye bilinen hidrosefali teşhisi konulan 12 yaşındaki Kerim Tüccar, konuşamıyor, görme güçlüğü çekiyor ve yürüyemiyor. Tekerlekli sandalyede duramadığı için oğlunu sırtında taşıyan anne ise çaresiz. Maddi imkansızlıklar nedeniyle tedaviye devam edemediklerini belirten anne Döne Tüccar, oğlunu elinden tutup parka götüremediği için çok üzgün olduğunu belirtiyor.

Şemikler Semti’nde yaşayan İbrahim Tüccar ile Döne Tüccar çifti, çocuklarının olacağını öğrenince büyük mutluluk yaşadı. Ancak Tüccar çiftinin mutluluğu, hamileliğin 7’nci ayında gölgelendi. Çiftin ilk ve tek çocuklarına, ‘beyinde su toplanması’ diye de bilinen hidrosefali teşhisi konuldu. Hidrosefali hastası olarak dünyaya gelen, doğumdan sonra tedaviye alınan ve Kerim adı verilen bebeğin beyninde hasar oluştuğu belirlendi. Bugün 12 yaşında olan Kerim Tüccar, konuşamıyor, yürüyemiyor ve görmede güçlük çekiyor. Ameliyatla oğlunun kafa derisinin altına yerleştirilen, ‘şant’ adı verilen ince uzun elastik, silikon bir boruyla beyninde biriken suyun tahliye edildiğini söyleyen anne Döne Tüccar, ancak bu borunun da tıkanma riskinin bulunduğunu kaydetti.

YÜRÜMESİ HER ŞEYDEN ÖNEMLİ

Bir dönem akraba ve komşularının maddi desteğiyle çocuğunun yoğun bir fizik tedavi gördüğünü, yürüyebildiğini, ancak yardımların kesilmesinin ardından maddi imkansızlıklar nedeniyle tedaviye devam edemediklerini dile getiren Döne Tüccar, “Oğluma 7 aylık hamileyken, yapılan testlerde beyninde su biriktiği tespit edildi. Doğuma kadar beklenmesi gerektiği söylendi. Bu süre içinde biriken su beyne baskı yaptı ve oğlumun beynine zarar verdi. Görmesi, konuşması, yürümesi ve zekası bundan etkilendi. Şu an 12 yaşında, yürüyemiyor, konuşamıyor, görme güçlüğü çekiyor, belki 3 yaşındaki bir çocuğun zekasına sahiptir. Bir anne olarak her şeyden önemlisi çocuğumun yürümesi. Görme yetisi az olduğu için televizyon izleyemiyor, oyuncaklarla oynayamıyor. Evden çıkamıyoruz hapis hayatı yaşıyoruz” dedi.

“PARKTA YÜREĞİM PARÇALANIYOR”

Tekerlekli sandalyelerinin bulunduğunu ancak oğlunun agresif tavırları nedeniyle zaman zaman sandalyeye bindiremediği için sırtında parka taşımak zorunda kaldığını söyleyen Döne Tüccar, eşinin inşaat işleriyle uğraştığını belirtip yaşadıklarını şöyle anlattı:

“Oğlumun elinden tutup parka götürmek istiyorum. Bazen sırtımda götürüyorum, orada oynayan çocukları görüyor, onlarla oynamak istiyor ama yapamıyor bunu görünce yüreğim parçalanıyor. Onunla vakit geçirebileceğimiz başka bir şey yok. Sadece dışarıya çıkıp hava alması gerekiyor. Tuvalet ihtiyacını gideremiyor ve bez kullanıyoruz. Bu çok zor bir şey. İleride hayatının ne kadarında olurum bilmiyorum, şu an tamamen bakıma muhtaç. Eğer tedavi görürse yürüyebilir. Daha önce akraba ve komşularımızın da desteğiyle özel hocadan fizik tedavi gördü. O dönem yürümeye başladı. 2 yıl böyle devam etti ama maddi imkansızlıklardan dolayı devam edemedik.”

YARDIM İSTEDİ

Oğlunun yüzde 100 engelli raporu bulunduğunu, devletin aylık 800 TL bakım ücreti verdiğini, ancak bu paranın ilaç ve bez masraflarını dahi karşılamadığını vurgulayan Döne Tüccar, “Devlet haftada 40 dakika fizik tedavi hizmeti veriyor ama bu yetmiyor, yürüyebilmesi için her gün almalı. Doktorlar yürümesinde bir engel olmadığını ancak çok fazla fizik tedavi görmesi gerektiğini söylüyor. Hayırseverlerden yardım istiyorum, herkes bir engelli adayıdır. Devlet normal çocuklara 5 gün eğitim veriyor, burs sağlıyor bunun engelliler için de yapılması gerekiyor. Oğlumun bir adım atması bana göre cennet kapılarının açılması demektir. Benim oğlum gibi engelli çocukları gördüğümde çok üzülüyorum çünkü bizim dünyamız çok farklı, daha zor durumda olan çocuklar da var. Halkımızın bu çocuklara karşı daha duyarlı olmasını istiyorum. Ayrıca oğlumun fizik tedavi ücretinin de karşılanması için yardım istiyorum” diye konuştu.

— KUTU —

HİDROSEFALİ NEDİR?

Hidrosefali, ‘beyinde su toplanması’ olarak da bilinen, beyin ventriküllerinde ve boşluklarında normalin üzerinde BOS (beyin omurilik sıvısı, serebrospinal sıvı) birikmesi durumudur. Bu durum kafatasının içindeki kafa boşluğunda basıncın artmasına ve kafanın artan ölçüde büyümesine, kasılmalara ve zihinsel engelli olma sonuçlarına yol açabilir. Bu terim hidro (su) ve sefali (kafa) terimlerinden türemiştir. DHA

İstanbul’da ücretli yaya geçidi; Öğrenci: 1.15 TL Tam: 2.30

Şaka değil gerçek. İstanbul Bostancı'da karşıdan karşıya geçmek için ücret ödüyorsunuz. E5 Karayolu'nun altındaki metro alt geçidini kullanmak isteyenler şaşkın. Çünkü İçerenköy'den Bostancı istikametine geçmek isterken karşınıza metro turnikeleri çıkıyor. Güvenlik görevlisine “sadece karşıya geçeceğim, metroya binmeyeceğim” deseniz de İstanbul kart ile ücret ödemeden alt geçitten geçemiyorsunuz.


İBB’DEN ŞAŞIRTAN UYGULAMA

İstanbul trafiğine çözüm olarak sunulan metro ve metrobüsler bazı sıkıntıları da beraberinde getirdi. Örneğin mevcut üst geçitler, metro durakları nedeniyle yıkıldı, yaya geçitleri yer altına alındı. Alt geçitten başka alternatifi kalmayanlar uzun süre yürümek zorunda kalıyor. Ancak bu uygulama şehrin bir çok yerinde hem yaya hem de araç trafiğini rahatlattı. Ama metroların her durağında uygulanan ayrı prosedür ortaya anlaşılmaz bir durumun çıkmasına sebep oluyor.

ÜCRETLİ ALT GEÇİT OLUR MU?

Örneğin Bostancı metro istasyonu. Üzerinden E-5 Karayolu’nun geçtiği istasyonun alt geçidini kullanmak paralı. İçerenköy’den Bostancı’ya metro alt geçidinden geçmek isteyenler karşılarında metro turnikeleri ve güvenlik görevlileri ile karşılaşıyor. Uygulamaya tepki gösterenlere ise güvenlik görevlileri “ileride, metronun diğer alt geçidinden ücretsiz geçebilirsiniz” diyor. Ancak o geçite ulaşmak için araçların içinden ve yaya geçidi olmayan yollardan yürümeniz gerekiyor. Hamile, yaşlı ve çocuklu ailelerin ise bu tehlikeli yolu yürümesi mümkün değil. Kestirme yoldan karşıya geçmenin bedeli ise şöyle; Öğrenci 1.15 tl, indirimli 1,65 TL ve Tam bilet 2.30 lira. (sözcü.com.tr)

Türkiye için bir ilk: Üç kadın vali

Ankara'nın Akyurt ilçesinin kaymakamı olan 39 yaşındaki iki çocuk annesi Tuğba Yılmaz'ın Yalova Valisi olarak atanmasıyla Cumhuriyet tarihinde ilk kez aynı anda üç kadın vali görev yapacak.

Turgut Özal'ın Cumhurbaşkanlığı döneminde, 1991'de Muğla'ya atanarak "Türkiye'nin ilk kadın valisi" unvanına sahip olan Lale Aytaman, Kırklareli Valisi Esengül Civelek ve Sinop Valisi Yasemin Özata Çetinkaya'nın ardından bugün yayımlanan Valiler Kararnamesi ile Yalova Valiliğine atanan
Akyurt Kaymakamı Yılmaz, Türkiye'nin dördüncü kadın valisi oldu.

Yalova Valisi olarak 2011'de atanan ve halen Kırklareli Valisi olarak görev yapan Civelek ve geçen yıl Sinop Valiliğine getirilen Çetinkaya'dan sonra Yılmaz'ın da valilik görevini almasıyla Cumhuriyet tarihinde ilk kez aynı anda üç kadın valilik makamında olacak.

Yılmaz, yaptığı açıklamada, Türkiye'nin dördüncü kadın valisi olarak görev yapacak olmaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi. Nevşehir'in Ürgüp ilçesinde kaymakamlık yaptığı 2014 yılında Türk İdareciler Derneği tarafından "Yılın Kaymakamı" seçilen ve hayata geçirdiği projelerle dikkati çeken Yılmaz, vali olarak atanması dolayısıyla tebriklere yetişemediğini ve bir yıldır bulunduğu Akyurt'taki vatandaşların hem üzüntü hem de tebriklerini ilettiğini ifade etti.

Valiliğin önemli bir görev olduğunu vurgulayan Yılmaz, bu görevi en iyi şekilde yapmaya gayret göstereceğini belirterek, şöyle devam etti: "Öncelikle beni bu göreve uygun gören başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere, Başbakanımıza ve İçişleri Bakanımıza şükranlarımı sunuyorum. Yeni valilerimizi de kutluyorum. İnşallah Allah bizi bu görevde muvaffak eder. Daha önce görev yaptığımız yerlerde önemli çalışmalara imza attık. Yalova'ya gittiğimizde de ildeki ihtiyaçları dikkate alarak ildeki tüm hizmetleri yerine getirmeye çalışacağız. Bunun için gayret edeceğiz. Hangi projeleri yapacağımızı ile gittiğimizde değerlendireceğiz."

ÖNEMLİ OLAN GÖREV AZMİ

Yılmaz, kaymakam olarak görev yaptığı yerlerde de farklı projeleri hayata geçirdiğine işaret ederek, "Kaymakam olarak görev yaptığımızda da bir kadın olarak görev yaptığımız yerlerde gerek annelik rolümüzle gerek kadın olmanın getirdiği bir takım duygusal ve farklı bakış açılarıyla farklı projeler yapıyorduk. Ama kadın olsun, erkek olsun önemli olan görev azmi, heyecan ve çalışmadır" dedi.

Hükümetin bürokrasi ve siyasette kadınlara önem verdiğini vurgulayan Yılmaz, kadınların, isteklerini, şikayetlerini anlatma noktasında kendisiyle daha rahat iletişim kurduklarına değindiklerini aktardı.

"Rol model" olarak görüldüklerine de vurgu yapan Yılmaz, görev yaptığı yerlerde özellikle kız çocuklarının kadın kaymakam, kadın vali görerek meslekte yer almak istediklerini söylediklerini bildirdi.

Yılmaz, tüm valilerle ve meslek büyükleriyle iletişim halinde olacağını belirterek, "Vatandaşımıza hizmet etmek heyecan verici bir şey. Ben mesleğe başladığımdan bugüne hiç heyecanımı, azmimi kaybetmedim. Bundan sonra da heyecan ve azimle görev yapmaya çalışacağım" dedi. Hürriyet

Zarrab’ı ‘Meclis Raporu’yla savundu

ABD’de tutuklu bulunan işadamı Reza Zarrab’ın avukatı Brafman, Başsavcı Bharara’nın 17 Aralık dosyasıyla tutuksuz yargılanma talebine yaptığı itiraza TBMM Soruşturma Komisyonu’nun raporuyla karşılık verdi. Bu arada Zarrab’ın kefaletle serbest bırakılmasına karşı çıkan New York Güney Bölgesi Başsavcısı Preet Bharara da yarın görülecek olan kefalet duruşması öncesi mahkeme yargıcına bugün Türkiye saati ile 21.00’a kadar yeni belgeler sunmak istediğini bildirdi.

ABD’de tutuklu yargılanan işadamı Reza Zarrab’ın avukatı Benjamin Brafman, 50 milyon dolarlık kefalet karşılığı tutuksuz yargılanma taleplerine, New York Güney Bölgesi Başsavcısı Preet Bharara’nın 17 Aralık dosyasıyla yaptığı itiraza karşı, mahkemeye TBMM Soruşturma Komisyonu’nun hazırladığı raporu delil olarak sundu.

RÜŞVET İDDİASI SALDIRGANCA

Avukat Brafman, 58 safyadan oluşan dilekçesinde, Başsavcı Bharara’nın kefalet başvurusuna yaptığı itiraza beş başlıkta cevap verdi. Bharara’nın Zarrab’ın onlarca yıl cezaevinde kalmasını gerektiren suçları işlediği iddiasını kanıtlayacak ezici kanıtları mahkemeye sunamadığı görüşüne yer verilen dilekçede, “Zarrab’a yönelik suçlamalar, ABD’li olmayan bir kişiyi kovuşturmak için benzeri görülmemiş erişimi mahkemeye açıklamayı beceremiyor” denildi. İtiraz dilekçesinde, “Başsavcılığın Zarrab hakkındaki Türkiye’deki suçlamaların, hükümet yetkililerine rüşvet verilerek düşürüldüğü iddiası saldırganca olduğu kadar hatalı ve desteksiz. Ayrıca, savcılığın bu iddiası diğer ulusların hukuk sistemlerini tanıma prensipleri ile bağdaşmamaktadır” denildi.

Zarrab’ın terörist olmadığı ve İran İslam Devrimi Muhafızları ile iş ilişkisine asla girmediğini öne süren Brafman, Zarrab’ın İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’e bağlılığını ifade ettiği iddiasına delil olarak sunulan e-postanın asla gönderilmediğini kaydetti. Müvekkilinin henüz 1 yaşındayken Türkiye’ye göç ettiğini ve Türkiye’de eğitim gördüğünü anımsatan Brafman, Zarrab’ın Farsça yazıp okuyamadığını ileri sürdü.

KÖŞE YAZARLARI DELİL OLDU

Brafman dilekçesinde, bazı köşe yazarlarının, 17 Aralık soruşturmasının arkasında Fethullah Gülen Cemaati’nin olduğuna dair köşe yazılarını da mahkemeye delil olarak sundu.
Zarrab’ın 18 Mayıs’ta yaptığı 10 milyon doları peşin olmak üzere, 50 milyon dolarlık kefalet talebine, Bharara 25 Mayıs’ta 17 Aralık dosyasını gerekçe göstererek itiraz etmişti. Bu itirazın üzerine, Avukat Brafman 2 Haziran’da açıklanacağı belirtilen kefalet başvurusu kararı öncesi mahkemeye Bharara’nın itirazına karşı yeni deliller sunacaklarını söylemişti.

‘TÜRKİYE’DEN GELEN BELGELER ETKİLEMEZ’

ABD’nin New Jersey eyaletinde 9 yıl süreyle başsavcı yardımcılığı yaptıktan sonra halen ceza avukatı olarak New York ve New Jersey Federal Mahkemelerine kayıtlı olarak ‘Hükümet Yolsuzluğu ve Sigorta Sahkekarlığı’ üzerine Ceza Avukatlığı yapan Rıza Dağlı, “Zarrab davasının ilginç yanı, her iki tarafında Türk savcıları, mahkemeleri ve polisi tarafından alınan kararları dayanarak belge olarak sunmaları” diyerek şöyle devam etti: “Ben yargıcın kefalet konusunda kararını verirken Türkiye’den gelen raporların doğru olup olmadığına bakarak değil, bunun yerine Zarrab hakkında ABD’de yönetilen suçlamalara bakarak geleneksel analizi kullanacağını ve Zarrab’ın zenginliğini ve kaçabilme becerisini göz önünde tutacağına inanıyorum.”

SAVCI YENİ BELGELER SUNACAK

Zarrab’ın avukatı Brafman’ın verdiği dilekçenin ardından, Başsavcı Bharara yeni bir girişimde bulunarak, bugün yerel saat ile 14.00’a (TSİ 21.00) kadar mahkemeye ek belge sunma talebinde bulunduğunu duyurdu. Açıklama Bharara'nın ofisinden yapıldı.

hürriyet.com.tr

Bu ikizler aynı karaciğeri paylaşıyor!

Şanlıurfa'da sezaryenle doğum yapan Gülçin Yaşar'ın siyam ikizleri dünyaya geldi. Aynı karaciğeri paylaşan ikizler, ameliyatla birbirinden ayrılacak.


Hamileliğinin 38’inci haftasında doğum sancıları tutan Gülçin Yaşar, eşi Adem Yaşar tarafından akşam saatlerinde özel bir hastaneye götürüldü. Burada sezaryenle doğum yapan Gülçin Yaşar’ın erkek ikizleri, yapışık halde dünyaya geldi. Yeni Doğan Ünitesi’nde yoğun bakıma alınan erkek bebeklerin karın ve göğüs bölgelerinden yapışık olduğu ve aynı karaciğeri paylaştıkları belirlendi. Zorlu bir doğum yapan anne Gülçin Yaşar’ın sağlık durumunun iyi olduğu belirtildi.

Yapışık ikizlerin genel durumunun iyi olduğunu belirten Çocuk Cerrahisi Doktor Suat Erkoç, şunları söyledi:

“Yapışık ikizler oldukça nadir gözüken yaklaşık 500 bin doğumda bir gözüken anomali hastalardır. Bu bebeklerin her biri 1 kilo 900 gram ağırlığında dünyaya geldi. Bunların tanısı anne karnında konulmuştu.

Buradaki yapışık ikizler, aynı karaciğeri paylaşıyorlar. Bununla ilgili olarak tetkiklerimiz devam ediyor. Tetkiklerini yapıp MR’larını çektikten sonra, bebekleri ameliyatla birbirlerinden ayırmaya yönelik karar vereceğiz.”   DHA




Merve Büyüksaraç'a Cumhurbaşkanı'na hakaretten 1 yıl 2 ay hapis cezası

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hakaret ettiği iddiasıyla yargılanan manken Merve Büyüksaraç 1 yıl 2 ay 17 gün hapis cezasına çarptırıldı.



İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, manken Merve Büyüksaraç katılmadı.

Duruşmada, müdahil Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı avukatı Hatice Özay temsil etti.

Duruşmada söz alan sanık Büyüksaraç'ın avukatı Ali Deniz Ceylan, "Müdahil Cumhurbaşkanı Erdoğan, devlet yöneticisi olduğu için eleştiri sınırları sert bir şekilde yorumlanmamalıdır. Müvekkilimin paylaştığı ifadelerin siyasi olarak değerlendirilmesi gerektiğini düşünmekteyiz. Bu nedenle müvekkilimizin beraatına karar verilmesini talep ediyoruz" dedi.

BÜYÜKSARAÇ'A SUÇLAMA

Erdoğan'ın avukatı Özay ise şikayetlerinin devam ettiğini ve sanığın cezalandırılması gerektiğini belirterek, "Suça konu paylaşımların eleştiri sınırlarında değerlendirilmesi mümkün değildir. Kişilik haklarına saldırı oluşturmaktadır. Bu nedenle sanığın cezalandırılmasını talep ediyoruz" diye konuştu.

MERVE BÜYÜKSARAÇ'A 1 YIL 2 AY HAPİS

Davaya ilişkin kararını açıklayan hakim, suçun işleniş şekli, konusu ve neticeleri göz önünde bulundurularak, sanık Merve Büyüksaraç'ın, "kamu görevlisine alenen birçok kez hakaret etmek" suçundan 1 yıl 2 ay 17 gün hapisle cezalandırılmasına hükmetti.

Sanığın iki yıldan az ceza alması ve hakkında herhangi bir sabıka kaydının bulunmamasını gözönüne alındığını belirten hakim, sanığa verilen hapis cezası hükmünün açıklanmasının 5 yıllık denetimli serbestlik şartıyla geri bırakılmasına karar verdi.

Ceza hükmü, manken Büyüksaraç'ın 5 yıl içinde kasten herhangi bir suç işlememesi durumunda ortadan kaldırılacak.

ÜNLÜ MANKENİN INSTAGRAM PAYLAŞIMI

Manken Merve Büyüksaraç, Instagram hesabından Erdoğan aleyhine yazılan "Ustanın Şiiri" adlı bir şiir paylaşmıştı. Büyüksaraç hakkında soruşturma başlatılmıştı.

Merve Büyüksaraç'ın, zincirleme şekilde "kamu görevlisine alenen hakaret" suçundan 1 yıl 5,5 ay ile 4 yıl 4,5 ay arasında değişen hapis cezasına çarptırılması talep edilmişti.

MERVE BÜYÜKSARAÇ KİMDİR?

1988 yılında Ankara'da dünyaya gelen Merve Büyüksaraç, Yeditepe Üniversitesi Endüstriyel Tasarım bölümünü bitirdi.Büyüksaraç, 2006 yılında düzenlenen Miss Turkey yarışmasında Türkiye güzeli seçildi.

Merve Büyüksaraç, bazı televizyon yarışmalarına da katıldı. mynet

Yaşar Nuri Öztürk’ten kötü haber

Daha önce mide kanseri teşhisiyle ameliyat olan Yaşar Nuri Öztürk'ün durumunun ağır olduğu söylentileri sosyal medyada konuşuluyor.

Sosyal medyada ünlü ilahiyatçı Yaşar Nuri Öztürk'ün durumunun ağır olduğu haberleri yayılmaya başladı. İlahiyatçı profesör Yaşar Nuri Öztürk'ün, Yeditepe Üniversitesi Hastanesi'de yattığı ortaya çıktı.

Yaşar Nuri Öztürk, mide kanseri teşhisiyle 12 Kasım 2011'de ameliyat olmuş ve 3.5 ay kemoterapi görmüştü.

Yeditepe Üniversitesi Hastanesi’nde tedavi olan Öztürk’ün şimdi evinde olduğu ancak durumunun ağır olduğu iddia ediliyor.

YAŞAR NURİ ÖZTÜRK’TEN HABER VAR

Ulaştığımız, Yaşar Nuri Öztürk’ün yardımcısı Azize Hanım, Öztürk’ün iki gündür evde olduğunu ve durumunun iyi olduğunu belirtti.

31 Mayıs 2016 Salı

Akşener: Paşa gönülleri bilir

Meral Akşener: Canı isteyen katılır, isteyen katılmaz, paşa gönülleri bilir.


MHP Genel Başkan adayı Meral Akşener, “O koltuklardan kalkmamak için büyük gayret söz konusudur. 19 Haziran’da yapılacak olan tüzük kurultayı arkadaşlarımızın canı ister katılır, canı istemez katılmaz, ona bir şey diyemeyiz paşa gönülleri bilir” dedi.

Milliyetçi Hareket Partili Genel Başkan adayı Meral Akşener, Sinop’a gelerek partisinin teşkilat üyeleri ve vatandaşlarla buluştu. Bir otelde basın mensuplarına açıklama yapah Meral Akşener, 19 Haziran’da kurultayın hukuka uygun ve zorunlu olarak yapılacağını söyleyerek “O koltuklardan kalkmamak için büyük gayret söz konusudur. 19 Haziran’da yapılacak olan tüzük kurultayı arkadaşlarımızın canı ister katılır, canı istemez katılmaz, ona bir şey diyemeyiz paşa gönülleri bilir. Ama 19 Haziran’da o kurultay hukuka uygun ve zorunlu olarak yapılacaktır. Delegelerimiz bizim elimizdeki bilgilere göre orada oldukları takdirde o tüzük değişecektir. O madde değişecektir. Değiştikten sonra seçimli bir kongre kararı alınacaktır” dedi.

Kurultayın yapılmamasının hukuken aykırı olduğunu söyleyen Akşener, “Yargıtay bir karar verdi. O karara bakarsanız hukuk prosedürünü baştalatan genel merkez ve genel başkandır. Yani o gün o 548 imzayı kontrol ederek ‘Evet arkadaşlarımız böyle bir iradeyi ortaya koymuşlar buyurun’ demiş olsalardı o kurultayı yapacak olan genel merkezdi. Aldılar baktılar bunlar gerçektir. ‘Hadi bakalım buyrun’ dendiğinde çağrı heyetinin zorunda olduğu bu kurultayı o zaman genel merkezimiz yapacaktı. Ama yapmadılar. Dendi ki bunlar kayıtlarda var bin 100 delege dahi imza getirse yok hükmündedir hadi bakalım marş marş mahkemeye. Gidildi mahkemeye ve nelerin içinden geçildi hepiniz gördünüz. Dolaysıyla bunun yapılmaması hukuken aykırı. İlla bir genel merkezin gelmesi, konuşma yapması öyle bir manası yok bu işin. Dolayısıyla bütün partilerin en üst organı genel kuruldur. Kongre veya kurultay dediğimiz genel kuruldur. Onun üstünde hiçbir makam yok. Yani her türlü tasarrufa yetkilidirler. Gerekli çoğunluğu oluşturdukları taktirde. 15 Mayıs’ta Ankara’ya 748 delege geldi. Yani o tüzük maddesini hava da karada değiştirecek sayıda delegemiz oradaydı genel merkezin ancak yapabileceği şey şudur, delegelerin kurultaya katılmasını engellemek için çeşitli söylemler geliştirebilirler. Bu 10 Temmuz’da bunlardan bir tanesidir. 5,5 aydır mücadele ediliyor. Ama bizim üst kurul delegelerinin bu tuzağa düşmeyeceğine adım gibi eminim” diye konuştu.
Akşener, basın toplantısının ardından otelden ayrılarak merkezde bulunan Sakarya Caddesi’nde esnafla ve vatandaşlarla selamlaştı. Akşener bu ziyaretinde 28 yaşındaki Metin Bal isimli gencin kız arkadaşı 28 yaşındaki Ferda Yılmaz’a evlenme teklif etmesine de şahitlik yaparak genç çifte mutlulukar diledi. DHA

Avrupa Adalet Divanı’ndan başörtüsü yasağına onay

Avrupa Adalet Divanı, bir işyerinin "dini ve ideolojik tarafsızlık ilkesi gereği" kadın çalışanlarına başörtüsü yasağı uygulayabileceğine karar verdi.


BBC Türkçe’den Yusuf Özkan’ın haberine göre; karar, Belçika vatandaşı Müslüman bir kadın çalışanın açtığı dava üzerine alındı.

G4S Secure Solutions aslı şirkette resepsiyon görevlisi olarak çalışan adlı kadın, üç yıl sonra başörtüsü takmaya başladı.

İşyerinde başörtüsü kullanılmayacağını belirten şirket, Achibata’yı işten çıkardı.

Bunun üzerine kadın çalışan, şirket aleyhine Belçika Mahkemesi’ne dava açtı.

Tazminat talebiyle açılan davaya Belçika Ayrımcılık Kurumu ve Müslüman örgütleri de destek verdi.
Mahkeme, dosyayı Yargıtay’a gönderdi. Belçika Yargıtayı da, konuyu Avrupa Birliği’nin en üst hukuk organı olan Lüksemburg’daki Avrupa Adalet Divanı’na havale etti.

ADALET DİVANI: AYRIMCILIK DEĞİL

Avrupa Adalet Divanı, başörtüsü yasağının ayrımcılık içerip içermediğine ilişkin başvuruyu karara bağladı.

AB Mahkemesi, işverenin başörtüsü yasağını haklı buldu.

Kararda, bir işyerinin dini ya da politik sembollerin açıkça kullanılmaması konusunda aldığı bir kuralı varsa, buna uyulması gerektiğine işaret edildi.

İşyerinin siyasi ve dini konularda tarafsız kalmak amacıyla, kadın çalışanlarına başörtüsü yasağı uygulayabileceği belirtildi ve bunun ayrımcılık olmadığı vurgulandı.

Avrupa Adalet Divanı’nın aldığı karar tavsiye niteliğinde.
Ancak Avrupa mahkemelerinin, verdikleri kararlarda bu tavsiyeleri genellikle dikkate aldıkları belirtiliyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Almanya Başbakanı Merkel’e telefon

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Almanya Başbakanı Angela Merkel'e telefon açıp, 2 Haziran'da Alman Parlamentosu'nda görüşülecek 1915 Olayları'na ilişkin tasarısıyla ilgili "Almanya sağduyulu bir yaklaşım sergilemeli" dedi.

Almanya Parlamentosu’nda perşembe günü 1915 Olayları’nı ‘soykırım’ olarak nitelendiren tasarı görüşülecek.

Söz konusu tasarı, Hıristiyan Birlik (CDU/CSU), Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile muhalefet partisi Yeşiller tarafından hazırlandı.

Dört parti grubunun onayından geçen ve perşembe günü tartışılarak oylanacak olan tasarıda 1915 Olayları resmen ‘soykırım' olarak niteleniyor.

Sadece Ermeniler değil, Osmanlı’da Hıristiyan azınlık Asuriler, Süryaniler ve Keldanilerin de soykırıma uğradığı iddia ediliyor.

Tasarıda Osmanlı İmparatorluğu’nun o zamanki askeri müttefiki Alman İmparatorluğu’nun rolü “utanç verici” olarak niteleniyor ve Alman Parlamentosu’nun bundan büyük üzüntü duyduğu vurgulanıyor. Sözcü

Üsküdar'da can pazarı

Üsküdar sahilinde dengesini kaybederek denize düşen genç kız bir minibüs sürücüsü tarafından son anda kurtarıldı. Ambulans ile hastaneye kaldırılan genç kız, tedavi altına alındı.


Üsküdar sahilinde yaşanan olayda Hatice Demir, dengesini kaybederek denize düştü. Yüzme bilmeyen genç kızın imdadına ise, hemen olay yerinin yanında bulunan minibüs durağındaki minibüs şoförü Salim Göber ve balıkçı arkadaşı yetişti.

BATAK ÜZEREYKEN SON ANDA YAKALADI

Vatandaşların çağrısı üzerine koşarak denize atlayan Salim Göber ve arkadaşı, Hatice Demir’i son anda batmak üzereyken yakalayarak su yüzeyinde tutmayı başardı. Olay yerine kısa sürede gelen ekipler, Kıyı Emniyeti’ne bağlı botlardan destek istedi. Deniz yüzeyinde bir süre bekletilen Hatice Demir, olay yerine gelen bota alınarak Harem’de bulunan Kıyı Emniyeti’nin istasyonuna götürüldü. Burada ambulansa sevk edilen Hatice Demir, Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alındı.

"GÖRÜR GÖRMEZ HEMEN ATLADIM"

Genç kızı kurtaran Salim Göber, “Buradan sesleri duyduk. Millet toplanmış orada. Bir arkadaş koşarak geldi. 'Birisi boğuluyor' dedi. Ben hemen atladım. Balıkçı bir arkadaş var, o da geldi. İkimiz beraber çıkardık. Sahil güvenliği bekledik. O da geldi, aldı işte. Yüzme bilmiyordu. Son anlarında batmak üzereyken yetiştik. Durumu iyi. Biraz korkmuştu tabi. Su yutmuştu. Ekipler geldi, aldı. Durumu iyi” şeklinde konuştu.

Hastanede tedavi altına alınan Hatice Demir’in sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi. Hürriyet

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Alışacaklar

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Adnan Menderes Havalimanı'nda, Uganda'ya hareketi öncesinde düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.


"SUÇLU SANDALYESİNDE OTURAN BİR ÜLKE DEĞİLİZ"

"Sayın Putin'in Atina ziyareti sırasında bir ifadesi vardı, Türkiye'nin adımlar atması yönünde. Rusya'nın ve Putin'in tutumu hala değişmedi. Bu konuda Türkiye adım atacak mı? Önümüzdeki süreçte Türkiye-Rusya ilişkilerinde bir gelişme yaşanacak mı?" sorusunu da yanıtlayan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Şimdi beni meraklandıran konu, acaba bizden nasıl bir ilk adım bekleniyor, onu ben anlamakta zorlanıyorum. Yoksa biz Türkiye olarak suçlu sandalyesinde oturan bir ülke değiliz ve biz kesinlikle Rusya ile münasebetleri bozmak isteyen de değiliz. Tam aksine Rusya ile münasebetlerimizi geliştirmeyi arzu eden bir ülkeyiz. Kaldı ki Sayın Putin ile bizim ilişkilerimiz gerçekten çok farklı noktadayken, iki iyi dost noktasındayken böyle bir konuma gelmiş olması veyahut bir pilotun yapmış olduğu hata veya yanlış sebebiyle koskoca Türkiye’yi feda etmesi gerçekten düşündürücüdür. Rusya ile münasebetlerimizi kesinlikle yeniden geliştirmenin, yeniden çok daha farklı bir konuma taşımanın gayreti içerisinde olmamız gerekir diye düşünüyorum. Temenni ederim ki bir an önce bu sıkıntı aşılır ve Türkiye ile Rusya şu son 10 yıl içerisinde attıkları adımları yeniden atarlar, atmaya devam ederler."

"ULUSLARARASI HUKUKTA BAĞLAYICI YANI YOK"

Merkel'in "Elimizden gelen bütün gayreti göstereceğiz" şeklinde ifadeler kullandığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

"Biz önce şuna inanacağız, bizim sözde Ermeni soykırımı gibi bir problemimiz var mı? Bizim böyle bir problemimiz yok. Biz bu konuda rahatız. Bize bu şekilde yaklaşım gösterenler, aslında iki ülke arasındaki, Almanya şu anda 3 milyonu aşkın Türk'ün yaşadığı bir ülke ve şu anda aramızdaki ilişkiler çok çok üst düzeyde. Böyle bir oyuna gelecek olursa, bu bizim geleceğimize yönelik iki ülke arasındaki gerek diplomatik, ekonomik, ticari, siyasi, askeri ki, biz aynı zamanda NATO'da iki ülkeyiz, bütün bunları tabii bu zedeler. Öyle zannediyorum ki bunların hepsi düşünülecektir. Şu anda çıkmamış bir kararı değerlendirmeyi doğru bulmam ama bir karar çıkar, bu karar çıktıktan sonra bunun gerekçesi nedir, bunun içinde neler var, ondan sonra bunun değerlendirmesini gerek hükümetimiz yapacaktır, gerekse bizler beraber bunun değerlendirilmesini yaparız. Ama bunun uluslararası hukukta bizi bağlayıcı hiçbir yanı da yoktur. Bunu da bilmenizi istiyorum."

Bir gazetecinin, yüksek mahkeme başkanlarının Rize ziyaretine katılmasıyla ilgili eleştirileri hatırlatması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ben şu anda bir siyasi partinin genel başkanı değilim. Halkının yüzde 52'sinin oyunu alarak seçilmiş bir Cumhurbaşkanıyım. Yargı organının da Cumhurbaşkanıyım, yürütmenin de Cumhurbaşkanıyım, yasama organın da Cumhurbaşkanıyım." ifadelerini kullandı.

"DAHA ÇOK BÖYLE DEVLETİN MİLLETLE KAYNAŞTIĞI ŞEYLERİ GÖRECEKLER"

Söz konusu yaklaşımın içerisine giren muhalefetin halen siyaseti öğrenemediğini vurgulayan Erdoğan, önce siyaseti öğrenmeleri gerektiğini bildirdi.

Erdoğan, "Yani bunlar Tayyip Erdoğan birisine selam verse, 'Niye selam verdi' diye bunun hesabını soracaklar veya Tayyip Erdoğan'a birisi selam verse, 'Niye sen Erdoğan'a selam verdin' diye bunu soracaklar. Bunlar boşuna yoruluyorlar. Biz yargının başkanlarıyla, temsil noktasında olanlarıyla bu tür seyahatleri rahatlıkla yaparız. Bunun yasal, ahlaki, teamül olarak hiçbir yanlış yanı yoktur. Bunlara alışmadılar bunlar, bugüne kadar ama alışacaklar. Daha çok böyle devletin milletle kaynaştığı şeyleri görecekler. Biz yargının en üst temsilcileriyle orada halkımızla beraber çay tamilarının başında çay topladık. Şimdi 'tami'yi de soracaklar tabi ne söylemek istedi diye. Onu da öğrenecekler." diye konuştu. DHA

Goril Harambe meğer küçük çocuğu korumak istemiş

Kafese giren dört yaşındaki çocuğu kurtarmak için 17 yaşındaki goril Harambe'nin öldürülmesi olayında yeni detaylar gelmeye devam ediyor. Çocuğuna sahip çıkmayan çiftin sabıka kaydında pek çok suç olduğu ortaya çıktı. Son çıkan görüntülerde gorilin aslında küçük çocuğu korumak istediği ortaya çıktı.


ABD'de bir hayvanat bahçesinde kafese giren çocuğu kurtarmak için goril Harambe'nin öldürülmesinin yankıları sürüyor.

Çocuklarını gözden kaçıran ve Harambe'nin öldürülmesiyle sonuçlanan olay yüzünden çocuğun anne-babası Deonne Dickerson ve Michelle Gregg çiftine eleştiri yağıyor.

Çocuğun babası Dickerson'un son 10 yıl içerisinde hırsızlık, ateşli silahla işlenmiş suçlar, haneye tecavüz gibi eylemlerden sabıka kaydı bulunduğu ortaya çıktı. Çiftin dört çocuğu var ve en küçük çocukları Ocak ayında dünyaya gelmiş. Baba Dickerson'un ayrıca 2006 yılında bir uyuşturucu kaçakçılığından bir sene hapse mahkum edildiği bildirildi.


'HARAMBE İÇİN ADALET'E 115 İMZA

Çocuğun anne ve babası olayın sorumlusu olarak sosyal medyada ağır eleştirilere maruz kalsa da onlardan farklı düşünenler de var. Bir kesim hayvanat bahçesi yönetimini böyle durumları önlemek için bariyer koymamakla suçlarken başka bir kesim gorilin dikkatinin yemekle dağıtılarak silah olmadan da çocuğun kurtarılabileceğini savunuyor.

Hayvanat bahçesi yöneticisi ise yaptığı açıklamada, "Bir daha aynı durumda kalsam aynı kararı verirdim" diye konuştu.

Haftasonu gerçekleşen olayın ardından ortaya çıkan görüntüleri görenler gorilin aslında çocuğu korumaya çalıştığını söyledi. Kafesin kenarında çocuğu korumak için önünde durduğu görülen Harambe’nin kısa bir süre için 4 yaşındaki çocuğun elinden tuttuğu da görülüyor.Görgü tanıkları, etraftaki kişilerin çığlıklarıyla strese giren gorilin çocuğu korumaya çalıştığını belirtiyor.
Change.org'da 'Harambe için adalet' imza kampanyasını şimdiye dek 291 bin kişi imzaladı. 17 yaşındaki goril Harambe kafese giren çocuğu 10 dakika kadar sürükledikten sonra vurularak öldürülmüştü. Hürriyet






Rıza Zarraf eşi Ebru Gündeş’e hediye ettiği yalıyı geri aldı

ABD’de tutuklu bulunan Rıza Zarraf'ın, Beykoz Kanlıca- Çubuklu Yolu'nda bulunan ikiz yalıların tamamına sahip olduğu iddia ediliyor.



ABD'de tutuklu bulunan Rıza Zarraf’ın, Beykoz Kanlıca- Çubuklu Yolu’nda bulunan ve biri eşi Ebru Gündeş’e, biri de kensine ait olan ikiz yalının tamamına sahip olduğu ortaya çıktı.

HEDİYE ETTİĞİ YALIYI GERİ ALDI

Cumhuriyet’ten Miyase İlknur’un haberine göre, Kanlıca'daki ikiz yalıdan Ebru Gündeş'in üzerine olanı, Rıza Sarraf 8 Ocak 2016'da kendi üzerine almış. Sarraf, Cemalettin Happani'ye de Esenyurt'ta bir daire vermiş.

2011 yılında aldığı Kanlıca'daki ikiz yalı arasında asansör ekleyen ve dış görünümünü değiştiren Rıza Sarraf'ın, eşi Ebru Gündeş'e hediye olarak aldığı yalıyı, bu yılın başında kendi üzerine geçirdiği ortaya çıktı. 8 Ocak 2016'da 393 yevmiye no ile yalıyı satın almış görünen Sarraf'ın bu satış karşılığında Ebru Gündeş'e ne kadar ödediği öğrenilemedi.

Kanlıca Mahallesi'nde 23 pafta 116 ada 4-5 parseller üzerinde bulunan ve toplam üç yalıdan oluşan Mehmet Arif Bey Yalıları'ndan ikisini 2011'de satın alan Sarraf, 4 parseldekini kendi, 5. parseldekini eşi Ebru Gündeş'in üzerine kaydettirmişti. Sarraf, Osmanlı döneminde inşa edilen ve 1970'te ikinci derece tarihi eser olarak tescili yapılan yalılarda tadilat çalışması başlatmış ve bu proje, İstanbul 6 numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu ve Boğaziçi İmar Müdürlüğü'nce onaylanmıştı. Ancak tadilat projesinde yer almayan kaçak eklentiler nedeniyle suç duyurusu üzerine Beykoz Cumhuriyet Savcılığı soruşturma başlatmıştı. Savcı Turgut Çakır'a ifade veren Ebru Gündeş, “Benim haberim yok her şeyi Rıza yaptı” dediği yalısını nedeni anlaşılamayan bir şekilde bu yılın başında eşi Rıza Sarraf'a sattı.

HAPPANİ AİLESİNE DE BİR DAİRE

Para transferinde kullandığı Abdullah Happani ile olan ilişkileri 17/25 Aralık fezlekesine giren Rıza Sarraf'ın Esenyurt'taki 11 dairesinden birini 8 Nisan 2013'te Happani ailesinden Cemalettin Happani'ye devrediyor. Tapu kayıtlarında satış olarak gözüken Esenyurt Üçevler sitesindeki daire karşılığında para alıp alınmadığı bilinmiyor. Sözcü

Doktor hatasını kabul etmediler

Ordu'da doğan Zeynep Sare'nin, doktor hatası nedeniyle sol kolunun kesildiği iddiasına karşı hastane açıklama yaptı.

Ordu’nun Fatsa İlçesi’nde doğan Zeynep Sare, doğumdan sonra sol kolunu kangrenden kaybetti. Derya ve Ümit Seniz çifti, bebeklerinin kolunun doktor hatası nedeniyle kesildiğini iddia ediyor. Konu ile ilgili açıklama yapan Hastanenin Sorumlu Müdürü Opr.Dr. İsmail Balcıoğlu ise yaptığı açıklamada, Zeynep bebekte görülen durumun “200.000-300.000’de 1 olarak görülen çok nadir rastlanan bulgu” olduğunu belirterek bu iddiayı kabul etmediklerini söyledi.

Fatsa’da oturan 6 yıllık evli 30 yaşındaki Derya ve 36 yaşındaki Ümit Seniz çifti geçen 14 Kasım’da ilçedeki özel bir hastanede dünyaya gelen ve sol kolundaki kangren nedeniyle kolu kesilen şimdi 6.5 aylık kızları Zeynep Sare Seniz’in doktor hatası nedeniyle kolundan olduğunu iddia etti. Doğum sonrası kızlarının sol kolu ameliyatla kesilen çift, özel hastanede görevli kadın doğum uzmanı Dr. L.U. ile çocuk hastalıkları uzmanı Dr. N.E.’nin hata ve ihmalinin olduğunu iddia ederek Fatsa Cumhuriyet Savlığı’na suç duyurusunda, Sağlık Bakanlığı’na da şikayette bulundu. Olayın dün kamuoyunda duyulmasının ardından bu gün söz konusu özel hastaneden olayla ilgili yazılı bir açıklama yapıldı.

Özel hastanenin Sorumlu Müdürü olan Opr.Dr. İsmail Balcıoğlu, hasta Derya Seniz'in gebelik takibinin düzenli olarak hastanelerinde yapıldığını ifade ederek şöyle dedi:

“14 Kasım 2015 günü hasta Derya Seniz; bebek hareketlerinde azalma nedeni ile Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanımız Dr. L.U.’ya muayeneye gelmiş olup yapılan NST de bebek hareketlerinin azalmış olduğu görülüp bu nedenle takip için hastaneye yatışı yapılmıştır. Fakat yapılan takipte NST reaktif olmayınca aynı gün saat 15.30’da sezaryen sectio ile doğum gerçekleştirilmiş olup bebekte sol kolda kızarıklık ve yüzeyel laserasyonlar gözlenmiş; Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları doktoru Dr. N.E.’y e bilgi verilmiştir. Bebeğin yapılan muayenesinde sol kolda tırnaklarda morarma ve nabız alınamaması üzerine Ordu Sağlık Müdürlüğü 112 Komuta Kontrol Merkezi ile irtibat kurulmuştur. Ordu Sağlık Müdürlüğü koordinasyonunda uçak ambulans temin edilerek Kocaeli Üniversitesine transport küvöz ile nakli sağlanmıştır. Bebeğin nakli öncesinde ilgili hastanenin Kalp Damar Cerrahi uzmanı ile de kontakt kurularak gerekli medikal tedaviler yapılmıştır. Bahse konu olan olay, bebeğin intrauterin yaşamında gerçekleşen, muhtemelen pıhtılaşma mekanizmasındaki patoloji sonucu sol kolu besleyen ana arterdeki tıkanmaya bağlı gangrendir. 200.000-300.000’de 1 olarak görülen çok nadir rastlanan bulgudur. Bebeğin gönderildiği hastanede sol kolun ampute edildiğini üzülerek öğrendik. Olay adli mercilere intikal etmiş olup yargı sürecindedir.” DHA