Bahçeli, "Yaralı askerin başında bozkurt işareti yapan şerefsiz bulunup anasından doğduğuna pişman edilmelidir" dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında askeri döverek başında bozkurt işareti yapan kişi hakkında konuştu. Bahçeli, “Kimin suçlu kimin suçsuz olduğu bilinmeden Mehmetçiklerin kemerle dövülmesi, bıçaklanması tekmelenmesi milli vicdana terstir. İblis uşağı yaratık neredeyse bulunup darbecilerle birlikte cezalandırılmalıdır. Bu şerefsiz bulunup anasından doğduğuna pişman edilmelidir. Biz 12 Eylül’de haklı olduğumuz halde askere el kaldırmadık, için için ağladık ama içimize attık. Yürümezsem hak yolda erimezsem hak yolda çürümezsem hak yolda gök girsin kızıl çıksın! Mehmetçiğe zulüm ne demektir. TSK’yı topluca suçlamak kime ne kazandırır. Sela verilmesine verilsin ama halkla asker birbirine girmesin, askerle asker birbirine girmesin. Hele hele milliyetçi hareketi kimse olaylara çekmeye çalışmasın” dedi.
19 Temmuz 2016 Salı
IŞİD'li denilen kişi tiyatrocu Ali Nuri Türkoğlu çıktı
15 Temmuz Cuma günü Boğaziçi köprüsünde yaralanan askerleri taşıyanlar arasında bulunan tiyatrocu Ali Nuri Türkoğlu sosyal medyada IŞİD militanı olduğu yönünde başlayan tartışma üzerine katil damgası yedi. Ama gerçek öyle değildi. Türkoğlu iddialar üzerine açıklama yaparak büyük bir yanlışlığın kurbanı olduğunu anlattı.
Gelen tepkiler üzerine sosyal medya adreslerinden aynı yaralı askeri bir araca bindirirken çekilmiş fotoğrafını paylaşan ünlü oyuncu " Çok şükür! Daha önce de anlattığım gibi ambulans giremediği için yetişen siyah araca bindirdiğimizi söylemiştim, canımdan çoktan geçtim, eğer hedef gösterdiğiniz adamlardan biri dahi şimdiye öldürüldüyse nolacak şimdi!" yazdı.
Türkoğlu o anları böyle anlattı: "Bir an aşırı kalabalık birikti. Sebebini anlayamadım. Dediler ki sniper indi. Asansörden inerken sniper yakalamışlar. Koştum, nasıl koştuğumu bilmiyorum. Yerde insanların bir şeyi tekmelediğini gördüm. Kalabalığa daldım, bir tane adam ellerini germiş üzerine kapaklanmış "Yapmayın" diye bağırıyor. O IŞİD'li diye yargısız infaz ettikleri kardeşler de çıkmışlar refüjlerin üzerine "Yapmayın, bizim dinimizde bu yok" diye bağırıyorlar. Askerin kıyafetinden tutulacvak bir yer yok, sıyrılmış üzerinden. Maalesef kan revan içinde. Üzerinde kırık çıkık olma ihtimaline karşı da kıyafetini sedye gibi kullanıyoruz. Biz bunu ilk yardım dersinde gördük. O IŞİD'çi dedikleri kardeşler açtılar koridorları."
Türkoğlu, tehdit mesajları aldığını ve rol gereği bıraktığı sakalını kesmek zorunda kaldığını açıkladı.
Gelen tepkiler üzerine sosyal medya adreslerinden aynı yaralı askeri bir araca bindirirken çekilmiş fotoğrafını paylaşan ünlü oyuncu " Çok şükür! Daha önce de anlattığım gibi ambulans giremediği için yetişen siyah araca bindirdiğimizi söylemiştim, canımdan çoktan geçtim, eğer hedef gösterdiğiniz adamlardan biri dahi şimdiye öldürüldüyse nolacak şimdi!" yazdı.
Türkoğlu o anları böyle anlattı: "Bir an aşırı kalabalık birikti. Sebebini anlayamadım. Dediler ki sniper indi. Asansörden inerken sniper yakalamışlar. Koştum, nasıl koştuğumu bilmiyorum. Yerde insanların bir şeyi tekmelediğini gördüm. Kalabalığa daldım, bir tane adam ellerini germiş üzerine kapaklanmış "Yapmayın" diye bağırıyor. O IŞİD'li diye yargısız infaz ettikleri kardeşler de çıkmışlar refüjlerin üzerine "Yapmayın, bizim dinimizde bu yok" diye bağırıyorlar. Askerin kıyafetinden tutulacvak bir yer yok, sıyrılmış üzerinden. Maalesef kan revan içinde. Üzerinde kırık çıkık olma ihtimaline karşı da kıyafetini sedye gibi kullanıyoruz. Biz bunu ilk yardım dersinde gördük. O IŞİD'çi dedikleri kardeşler açtılar koridorları."
Türkoğlu, tehdit mesajları aldığını ve rol gereği bıraktığı sakalını kesmek zorunda kaldığını açıkladı.
17 Temmuz 2016 Pazar
Bozdağ: 6 bin gözaltı var
Darbe girişimi ardından düzenlenen gözaltı operasyonları ile ilgili açıklama Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'dan geldi. TRT haber'e konuşan Bakan Bozdağ, "6 bin civarında gözaltı var" dedi.
Adalet Bakanı Bozdağ,' 'Şu anda temizlik devam ediyor. 6 bin civarında gözaltı var. 6 bini de geçecektir. Bunlarla ilgili adli süreç devam edecektir." dedi.
Bakan Bozdağ'ın açıklamalarından satır başları;
-Bu girişim FETÖ terör örgütünün askerleri tarafından yapılmıştır.
-Milletimizin ölümüne meydanlara çıkması bu alçakları derdest etmiştir.
-Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir hükumet darbeciler karşısında şapkasını alıp gitmedi.
-Bu mücadele milletle beraber yürüyor. 6 bin kişi civarında gözaltı var, daha da olacak.
-Son ihanet olayıyla herkes bu paralel çetenin hangi noktaya geldiğini gördü.
-Yargıda yapılanlar Türk yargısını özgürleştirmek içindir. 15 Temmuz Türkiye için bir milattır, milleti birleştiren bir demokrasi bayramıdır.
-Artık Türkiye'nin FETÖ ile irtibatta olanlarla birlikte yaşama kabiliyeti kalmamıştır.
Adalet Bakanı Bozdağ,' 'Şu anda temizlik devam ediyor. 6 bin civarında gözaltı var. 6 bini de geçecektir. Bunlarla ilgili adli süreç devam edecektir." dedi.
Bakan Bozdağ'ın açıklamalarından satır başları;
-Bu girişim FETÖ terör örgütünün askerleri tarafından yapılmıştır.
-Milletimizin ölümüne meydanlara çıkması bu alçakları derdest etmiştir.
-Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir hükumet darbeciler karşısında şapkasını alıp gitmedi.
-Bu mücadele milletle beraber yürüyor. 6 bin kişi civarında gözaltı var, daha da olacak.
-Son ihanet olayıyla herkes bu paralel çetenin hangi noktaya geldiğini gördü.
-Yargıda yapılanlar Türk yargısını özgürleştirmek içindir. 15 Temmuz Türkiye için bir milattır, milleti birleştiren bir demokrasi bayramıdır.
-Artık Türkiye'nin FETÖ ile irtibatta olanlarla birlikte yaşama kabiliyeti kalmamıştır.
Erleri linç edenler tespit edilip cezalandırılmalı
Darbe girişiminde bulunan komutanlarının verdikleri emre uyan er ve erbaşların siviller tarafından linç edilmeye çalışıldığı görüntüleri değerlendiren Ankara Barosu eski Başkanı Avukat Sema Aksoy, “Emir komuta zincirinde er ve erbaşlar aldığı emri yerine getirmek zorundadır. Yaptıkları suç teşkil etmez. Bu şiddet olayını yaratanlar tespit edilip cezalandırılmalıdır” dedi.
Ankara Barosu eski Başkanı Avukat Sema Aksoy, darbeci komutanların emri altında olan er ve erbaşların siviller tarafından linç edilme görüntülerini sozcu.com.tr'ye değerlendirdi. Darbenin asla kabul edilemez bir durum olduğunu belirten Aksoy, “Demokrasinin panzehiri daha fazla demokrasidir. Siyaseti dizayn etmek millete aittir” dedi.
“ORTA ÇAĞ YÖNTEMİ”
Emir komuta zincirinin en altında yer alan er ve erbaşların siviller tarafından linç edilmeye kalkışıldığı görüntülerin insanlık adına utanç verici olduğunu söyleyen Aksoy, kendi kendine hak almanın orta çağ karanlığında görülen bir yöntem olduğunu ifade etti.
“ASKER EMRE İTAATLE YÜKÜMLÜ”
Türk Silahlı Kuvvetleri ç hizmet kanununda bütün kurgunun mutlak itaat üzerine kurulu olduğunun altını çizen Aksoy, “Amir emretmek selahiyetine sahiptir. Diğerleri, yani er, erbaş ve onbaşılar mutlak itaat etmekle görevlidir. Emir komuta zincirinde, aldığı emri yapma zorunluluğu vardır” dedi.
“SUÇ EMRİ VERENDE”
Er ve erbaşların yaptıklarının kesinlikle suç teşkil etmediğini ifade eden Aksoy, Türk Silahlı Kuvvetleri iç hizmet kanununun, icradan doğan mesuliyeti emri verene yüklediğini söyledi.
“HEPİMİZİN ÇOCUĞU OLABİLİR”
Emir altındaki er ve erbaşların herkesin çocuğu olabileceğini belirten Aksoy, “Bu çocuklar, ağzından salyalar akarak onlara saldıranların, kemerini çıkarıp linç etmeye çalışanların kendi evlatları da olabilir. Bu şiddet olayını yaratanlar hemen tespit edilip cezalandırılmalıdır” diye konuştu.
EMRE MUTLAK İTAAT
Bu er ve erbaşların teröre karşı canlarını ortaya koyarak mücadele ettiklerinin de unutulmaması gerektiğini belirten Avukat Aksoy, askeriyedeki emre mutlak itaatle ilgili şöyle bir hikaye de anlattı: “Bir komutan askere ağacı sulamasını söyler. Ancak yağmur yağıyordur ve asker de, ‘Zaten yağmur yağıyor' diye ağacı sulamaz. Komutanı ‘Suladın mı diye?' sorar. Asker ‘Hayır yağmur yağıyordu sulamadım' diye cevaplayınca komutan, “Sulamak zorundasın. Önemli olan yağmurun yağması değil, benim verdiğim emre uymandır' der.”
ÖMER FARUK EMİNAĞAOĞLU: “HALKIN ŞİDDETE BAŞVURMASI HUKUKLA AÇIKLANAMAZ”
YARSAV eski Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, er ve erbaşların siviller tarafından linç edilmeye kalkışılması görüntülerini şöyle değerlendirdi:
“Hukukta, can güvenliğine yönelik tehlikeyi defetme zorunluluğu durumunda ancak orantılı olarak şiddete başvurulabilir. Bunun dışında halkın şiddete başvurması hukukla açıklanamaz. Hukuk ve demokrasiye sahip çıkma adına sokaklara dökülenlerin şiddete başvurmaları, savunduklarının hukuk ve demokrasi olmadığını göstermektedir.
Kamu görevlilerine yapılanları, kamu görevlilerinin yaptıklarının boyutları gerçek yönleriyle bilinememektedir. Net olan ise, bu sürecin kendi hukukunu yarattığı, hukukun üstünlüğünün sözde kaldığıdır.” (Fırat Tur// Sözcü)
“ORTA ÇAĞ YÖNTEMİ”
Emir komuta zincirinin en altında yer alan er ve erbaşların siviller tarafından linç edilmeye kalkışıldığı görüntülerin insanlık adına utanç verici olduğunu söyleyen Aksoy, kendi kendine hak almanın orta çağ karanlığında görülen bir yöntem olduğunu ifade etti.
“ASKER EMRE İTAATLE YÜKÜMLÜ”
Türk Silahlı Kuvvetleri ç hizmet kanununda bütün kurgunun mutlak itaat üzerine kurulu olduğunun altını çizen Aksoy, “Amir emretmek selahiyetine sahiptir. Diğerleri, yani er, erbaş ve onbaşılar mutlak itaat etmekle görevlidir. Emir komuta zincirinde, aldığı emri yapma zorunluluğu vardır” dedi.
“SUÇ EMRİ VERENDE”
Er ve erbaşların yaptıklarının kesinlikle suç teşkil etmediğini ifade eden Aksoy, Türk Silahlı Kuvvetleri iç hizmet kanununun, icradan doğan mesuliyeti emri verene yüklediğini söyledi.
“HEPİMİZİN ÇOCUĞU OLABİLİR”
Emir altındaki er ve erbaşların herkesin çocuğu olabileceğini belirten Aksoy, “Bu çocuklar, ağzından salyalar akarak onlara saldıranların, kemerini çıkarıp linç etmeye çalışanların kendi evlatları da olabilir. Bu şiddet olayını yaratanlar hemen tespit edilip cezalandırılmalıdır” diye konuştu.
EMRE MUTLAK İTAAT
Bu er ve erbaşların teröre karşı canlarını ortaya koyarak mücadele ettiklerinin de unutulmaması gerektiğini belirten Avukat Aksoy, askeriyedeki emre mutlak itaatle ilgili şöyle bir hikaye de anlattı: “Bir komutan askere ağacı sulamasını söyler. Ancak yağmur yağıyordur ve asker de, ‘Zaten yağmur yağıyor' diye ağacı sulamaz. Komutanı ‘Suladın mı diye?' sorar. Asker ‘Hayır yağmur yağıyordu sulamadım' diye cevaplayınca komutan, “Sulamak zorundasın. Önemli olan yağmurun yağması değil, benim verdiğim emre uymandır' der.”
ÖMER FARUK EMİNAĞAOĞLU: “HALKIN ŞİDDETE BAŞVURMASI HUKUKLA AÇIKLANAMAZ”
YARSAV eski Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, er ve erbaşların siviller tarafından linç edilmeye kalkışılması görüntülerini şöyle değerlendirdi:
“Hukukta, can güvenliğine yönelik tehlikeyi defetme zorunluluğu durumunda ancak orantılı olarak şiddete başvurulabilir. Bunun dışında halkın şiddete başvurması hukukla açıklanamaz. Hukuk ve demokrasiye sahip çıkma adına sokaklara dökülenlerin şiddete başvurmaları, savunduklarının hukuk ve demokrasi olmadığını göstermektedir.
Kamu görevlilerine yapılanları, kamu görevlilerinin yaptıklarının boyutları gerçek yönleriyle bilinememektedir. Net olan ise, bu sürecin kendi hukukunu yarattığı, hukukun üstünlüğünün sözde kaldığıdır.” (Fırat Tur// Sözcü)
Sabiha Gökçen’de silah sesleri
Sabiha Gökçen Havalimanı'ndaki Jandarma Koruma Bölük Komutanlığı'nda giden polislerle bazı askerler arasında kısa süreli çatışma çıktı.
Darbe girişimi soruşturması kapsamında hakkında gözaltı kararı olan ve 11 asker gözaltına alındı. Edinilen bilgiye göre bazı askerlerin emniyet güçlerine direnmesi sonucunda asker ve polis arasında kısa süreli çatışma çıktı. Ölen yada yaralananın olmadığı olayın sonunda 11 asker gözaltına alındı. Sözcü
Darbe girişimi soruşturması kapsamında hakkında gözaltı kararı olan ve 11 asker gözaltına alındı. Edinilen bilgiye göre bazı askerlerin emniyet güçlerine direnmesi sonucunda asker ve polis arasında kısa süreli çatışma çıktı. Ölen yada yaralananın olmadığı olayın sonunda 11 asker gözaltına alındı. Sözcü
İlber Ortaylı'dan sosyal medya açıklaması
Prof. Dr. İlber Ortaylı, "Darbe gecesinde ve sonraki günlerde sosyal medyayı kullanmadım, herhangi bir mesaj yayınlamadım. İnternette dolaşan yazılara itibar etmeyiniz" dedi.
Prof. Dr. Ortaylı'nın açıklaması şöyle:
"Sosyal medyaya (Twitter ve Facebook) aktif olarak katılmıyorum. Daha doğrusu 'akıllı telefon' benim hayatımda yok. Bu teknolojiyle temasım yardımcılarım sayesinde oluyor. Birkaç yıldan beri benim adıma sahte hesaplar açılıyor ve yalan yanlış bilgiler paylaşılıyor. Kritik günlerde başkasının imzasıyla hüküm yürütmeyi doğru bulmuyorum, bu maalesef bizde çok yapılıyor. Yardımcılarım tarafından bilgi paylaşılan Twitter hesabı @ilberortayligsu’dur ve yakında resmi Facebook sayfası da açılacak. Darbe gecesinde ve sonraki günlerde sosyal medyayı kullanmadım, herhangi bir mesaj yayınlamadım. İnternette dolaşan yazılara itibar etmeyiniz. Bu acı günlerle ilgili değerlendirmemi Hürriyet gazetesindeki köşemde paylaşacağım."
Prof. Dr. Ortaylı'nın açıklaması şöyle:
"Sosyal medyaya (Twitter ve Facebook) aktif olarak katılmıyorum. Daha doğrusu 'akıllı telefon' benim hayatımda yok. Bu teknolojiyle temasım yardımcılarım sayesinde oluyor. Birkaç yıldan beri benim adıma sahte hesaplar açılıyor ve yalan yanlış bilgiler paylaşılıyor. Kritik günlerde başkasının imzasıyla hüküm yürütmeyi doğru bulmuyorum, bu maalesef bizde çok yapılıyor. Yardımcılarım tarafından bilgi paylaşılan Twitter hesabı @ilberortayligsu’dur ve yakında resmi Facebook sayfası da açılacak. Darbe gecesinde ve sonraki günlerde sosyal medyayı kullanmadım, herhangi bir mesaj yayınlamadım. İnternette dolaşan yazılara itibar etmeyiniz. Bu acı günlerle ilgili değerlendirmemi Hürriyet gazetesindeki köşemde paylaşacağım."
Etiketler:
darbe,
facebook,
ilber ortaylı,
medya,
twitter
Ev telefonlarından aramalar 1 hafta ücretsiz
Türkiye'de yaşanan darbe girişimi sonrasında telekomünikasyon şirketlerinden önlem açıklamaları geldi. Türk Telekom bir hafta boyunca ev telefonlarından 3 bin dakika ücretsiz arama yapılabileceğini duyurdu. Büyük cep telefonu operatörlerinden de ücretsiz uygulama açıklamaları yapıldı.
Türk Telekom, kesintisiz hizmet için yeni önlemler aldıklarını açıkladı.
Şirketten yazılı olarak geçen açıklamada, şunlar denildi:
-Mobil hatlı müşterilerimizin kullanımı için ücretsiz dakika ve internet yüklemesi
-Tüm Türkiye’ye Türk Telekom Wi-Fi noktalarında 1 hafta boyunca ücretsiz internet kullanımı
-Tüm Türkiye'de 1 hafta boyunca ankesörlü telefondan şehiriçi ve şehirlerarası aramalarda ilk 5 dakika ücretsiz konuşma -Tüm Türkiye'de ev telefonu kullanan bireysel müşterilerimize 1 hafta boyunca şehir içi ve şehirlerarası 3 bin dakika ücretsiz konuşma
-İlave olarak 17 Temmuz Pazar günü tüm Türk Telekom ofisleri müşterilerimizin iletişim ihtiyaçlarını karşılamak üzere açık olacaktır.
CEP TELEFONLARI OPERATÖRLERİ DE ÖNLEMLER AÇIKLADI
Turkcell, darbe girişimi sırasında Türk halkının kesintisiz iletişiminin sağlanması ve hiçbir hizmetin aksamaması için gerekli tüm önlemlerin alındığını duyurdu.
Turkcell'den yapılan yazılı açıklamada, "Bu kapsamda vatandaşlarımızın acil iletişim ihtiyaçlarını karşılayıp yakınlarına ulaşabilmeleri için tüm Turkcell'lilere ücretsiz konuşma, SMS ve internet yüklemesi yapılacaktır." ifadelerine yer verildi. Turkcell, haberlere ve resmi duyurulara anında ulaşıp gelişmeleri mobil cihazlardan kesintisiz takip etmek için Turkcell TV+ uygulamasının kullanılabileceği hatırlatıldı.
Vodafone, darbe girişimi sürecinde kesintisiz hizmet vermeyi sürdürmek üzere tüm önlemleri aldığını bildirdi.
Vodafone'dan yapılan açıklamada, dün gece ülkenin demokratik kurumlarına karşı yapılan dehşet verici saldırıların şiddetle kınandığı belirtildi.
Açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Hayatını kaybeden masumlara Allah'tan rahmet, yakınlarına ve halkımıza başsağlığı, yaralılara da acil şifalar diliyoruz. Bu zor günlerde halkımızın yanındayız, birlik ve düzenin yeniden kurulmasından dolayı mutluyuz. Vodafone Türkiye olarak bu süreç boyunca kesintisiz hizmet vermeyi sürdürmek üzere tüm önlemleri almış bulunmaktayız. Acil iletişim ihtiyaçlarına destek olmak için tüm abonelerimize hafta sonu geçerli ücretsiz 150 dakika konuşma ve 250 MB internet tanımlanmaktadır."
Başına silah dayadılar, boğazını kemerle sıktılar
TBMM Genel Kurulu'na izleyici olarak katılan Hulusi Akar, basın mensuplarına kendisini emir subayı ve özel kaleminin gözaltına almaya çalıştığını anlattı. Bu esnada Genelkurmay Başkanı Akar'ın başına silah dayandığı ve boğazının kemerle sıkıldığı ortaya çıktı.
NTV'nin haberine göre, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın darbeci askerlere uzun süre direndiği ortaya çıktı.
BAŞINA SİLAH DAYANDI, BOĞAZI KEMERLE SIKILDI
Darbeci askerler Orgeneral Hulisi Akar’a darbe bildirisi imzalatmak istediler. Başına silah dayanan Orgeneral Akar’ın boğazı da kemerle sıkıldı. Hulusi Akar’a “Bildiyi imzalarsanız hayati tehlikeniz olmaz” denildi.
Akar, yanındaki komutanlarla birlikte helikopterle Akıncı Üssü’ne getirildi. Burada ayrı ayrı odalarda tutulan Akar ve arkadaşlarına su ve yemek verilmedi.
Tuvalet ihtiyaçlarının karşılanmasında bile sıkıntılar yaşandı. Bu konuda tartışmalar yaşandı.
OPERASYONDAN SONRA İLK KEZ
Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, Ankara'daki Akıncı Hava Üssü'ne düzenlenen operasyon sonrasında ilk kez Çankaya'da görüntülendi. Akar sonrasında Başbakan Binali Yıldırım'la birlikte gazetecilerin karşısına çıktı. Genelkurmay Başkanı öğleden sonra ise Meclis'teki özel oturuma katılıp; toplantı sonrasında, TBMM Başkanı, muhalefet liderleri, yüksek yargı organlarının başkanlarıyla kameralara birliktelik pozu verdi.
NASIL REHİN ALINDIĞINI ANLATTI
CNN Türk’ün haberine göre, Genelkurmay Başkanı Akar darbe girişiminin başlamasıyla birlikte, kendisini yakın çalışma arkadaşları, emir subayı ve özel kaleminin gözaltına almaya çalıştığını anlattı.
BOYNUNDAKİ MORLUK...
Genelkurmay Başkanı kendisine silah doğrultulduğunu, karşı koyunca da arbede yaşandığını söyledi. Akar’ın boynundaki morluğun da bu sırada oluştuğu öğrenildi.
Akar yaşadıklarını, TBMM Başkanı, Başbakan, CHP ve MHP liderleriyle Meclis’te yaptığı görüşmede anlattı. Görüşme yaklaşık 40 dakika sürdü.
BOĞAZI KESİLEREK ÖLDÜRÜLDÜĞÜ İDDİA EDİLEN ASKER...
Toplantıda boğazı kesilerek öldürüldüğü iddia edilen asker de gündeme geldi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’e bu konuda açıklama yapmasının faydalı olacağını söyledi. Kılıçdaroğlu’nun sözleri üzerine Akar, “Bu görüntüler gerçek mi?” diye sordu. Kılıçdaroğlu da “Bayağı gerçek” yanıtını verdi.
'Milletimiz rahat olsun, hayat artık normale döndü'
Başbakan Binali Yıldırım, "Paralel terör örgütü çeteleri mağlup olmuştur. Bu darbe kesinlikle başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Milletimiz rahat olsun, hayat artık normale döndü" dedi.
Başbakan Binali Yıldırım şöyle devam etti:
"Ankara Kızılay, İstanbul Taksim başta olmak üzere her yerde adeta bir şenlik havasında demokrasi nöbetlerine devam edeceğiz. Gündüz normal hayat devam ediyor. İşimize gücümüze bakıyoruz. Çünkü çoluğumuzun, çocuğumuzun, ülkemizin işlerinin geri kalmaması lazım, maişetlerimizi temin etmemiz lazım. Ama akşam hem demokrasi nöbetine devam edeceğiz hem de demokrasi şöleni devam edecek. Bir müddet daha böyle devam edecek."
"Bir bela daha defedilmiştir. Milletimiz rahat bir nefes almıştır. Ancak işimiz bitmedi. Bundan sonra temizlik harekatını süratle yapacağız. Bir daha milletin iradesine karşı gelmeye çalışma cesaretini hiç kimse gösteremeyecek şekilde bu darbeci bozuntularının hak ettikleri cezayı vereceğiz."
"Silahlı Kuvvetlerle, vatanını, milletini, bayrağını seven her düzeydeki askerlerle onların kıyafetinin içine gizlenmiş paralel terör çetelerini birbirine karıştırmayalım. Onlar asker değil. Onlar vatandaşın üzerine acımasızca tankları süren, onları tarayan ve milletini öldürmek için gözünü bile kırpmayan canilerdir. Hak ettikleri her türlü cezayı alacaklardır."
"Vatandaşlarım sakin olsun. Olayın tazeliğiyle, heyecanıyla aşırı tepkiler vermekten sakınalım. Silahlı Kuvvetler bizim geleceğimizdir, güvencemizdir. Silahlı Kuvvetlerimize zarar verecek bir davranış içinde olmayalım. Kurumsal kimliğini zedeleyen bir davranış içinde asla olmayalım."
Başbakan Binali Yıldırım şöyle devam etti:
"Ankara Kızılay, İstanbul Taksim başta olmak üzere her yerde adeta bir şenlik havasında demokrasi nöbetlerine devam edeceğiz. Gündüz normal hayat devam ediyor. İşimize gücümüze bakıyoruz. Çünkü çoluğumuzun, çocuğumuzun, ülkemizin işlerinin geri kalmaması lazım, maişetlerimizi temin etmemiz lazım. Ama akşam hem demokrasi nöbetine devam edeceğiz hem de demokrasi şöleni devam edecek. Bir müddet daha böyle devam edecek."
"Bir bela daha defedilmiştir. Milletimiz rahat bir nefes almıştır. Ancak işimiz bitmedi. Bundan sonra temizlik harekatını süratle yapacağız. Bir daha milletin iradesine karşı gelmeye çalışma cesaretini hiç kimse gösteremeyecek şekilde bu darbeci bozuntularının hak ettikleri cezayı vereceğiz."
"Silahlı Kuvvetlerle, vatanını, milletini, bayrağını seven her düzeydeki askerlerle onların kıyafetinin içine gizlenmiş paralel terör çetelerini birbirine karıştırmayalım. Onlar asker değil. Onlar vatandaşın üzerine acımasızca tankları süren, onları tarayan ve milletini öldürmek için gözünü bile kırpmayan canilerdir. Hak ettikleri her türlü cezayı alacaklardır."
"Vatandaşlarım sakin olsun. Olayın tazeliğiyle, heyecanıyla aşırı tepkiler vermekten sakınalım. Silahlı Kuvvetler bizim geleceğimizdir, güvencemizdir. Silahlı Kuvvetlerimize zarar verecek bir davranış içinde olmayalım. Kurumsal kimliğini zedeleyen bir davranış içinde asla olmayalım."
Marmara Denizi'nde deprem
Saat 11.55'te merkez üssü Yalova açıkları (Marmara Denizi) olan 4 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi.
Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırmaları Enstitüsü'nün verilerine göre Yalova açıklarında meydana gelen deprem İstanbul'dan da hissedilirken, 7.7 kilometre derinlikte meydana geldi.
AFAD'ın da Yalova'nın Çınarcık ilçesi açılarında meydana gelen depremin büyüklüğü 3.9 olarak açıklandı.
Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırmaları Enstitüsü'nün verilerine göre Yalova açıklarında meydana gelen deprem İstanbul'dan da hissedilirken, 7.7 kilometre derinlikte meydana geldi.
AFAD'ın da Yalova'nın Çınarcık ilçesi açılarında meydana gelen depremin büyüklüğü 3.9 olarak açıklandı.
İstanbullular sokaklarda! Yollar kilit
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım'ın 'Bu gece de meydanlardayız" diyerek yaptıkları çağrılar üzerine İstanbul'da vatandaşlar sokaklara çıkarak meydanlarda toplandı. Vatan Caddesi, Sultanbeyli ve Taksim'de binlerce insan demokrasi nöbeti tuttu.
AB Bakanı Ömer Çelik “Bu gece de artçı darbeler olabilir” diyerek, Milli Savunma Bakanı Fikri Işık da ‘Darbe tehlikesi tümüyle geçti demek yanlış olur' diyerek vatandaşların bu gece de sokaklarda olmasını istemişti.
Sokaklara dökülen vatandaşların araçları nedeni ile bağlantı yollarında zaman zaman yoğunluk yaşandı.
Küçükçekmece ve Avcılar’da toplanan binlerce kişi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan lehine sloganlar atarak, tekbir getirip darbe girişimini protesto etti. Avcılar Kaymakamı Hulusi Doğan, sosyal medya hesabından Reşit Paşa Caddesi’nde saat 21.00’de başlayan protesto gösterisine herkesin katılmasını isterken, caddedeki belediye otobüsünün üzerine çıkarak, demokrasiye karşı darbe indirmek isteyenlere halkın gerekli yanıtı verdiğini söyledi.
Ellerinde Türk bayrağı bulunan binlerce kişi uzun araç konvoyları oluşturarak, ece geç saatlere kadar ilçede klaksyon çalıp tur attı.
AB Bakanı Ömer Çelik “Bu gece de artçı darbeler olabilir” diyerek, Milli Savunma Bakanı Fikri Işık da ‘Darbe tehlikesi tümüyle geçti demek yanlış olur' diyerek vatandaşların bu gece de sokaklarda olmasını istemişti.
Sokaklara dökülen vatandaşların araçları nedeni ile bağlantı yollarında zaman zaman yoğunluk yaşandı.
Küçükçekmece ve Avcılar’da toplanan binlerce kişi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan lehine sloganlar atarak, tekbir getirip darbe girişimini protesto etti. Avcılar Kaymakamı Hulusi Doğan, sosyal medya hesabından Reşit Paşa Caddesi’nde saat 21.00’de başlayan protesto gösterisine herkesin katılmasını isterken, caddedeki belediye otobüsünün üzerine çıkarak, demokrasiye karşı darbe indirmek isteyenlere halkın gerekli yanıtı verdiğini söyledi.
Ellerinde Türk bayrağı bulunan binlerce kişi uzun araç konvoyları oluşturarak, ece geç saatlere kadar ilçede klaksyon çalıp tur attı.
Nice’deki terör saldırısında 2 Türk’ün öldüğü ortaya çıktı!
Fransa'nın Nice kentinde yaşanan kamyonlu terörün kurbanları arasında iki Türk'ün olduğu ortaya çıktı.
Berlin Paula-Fürst Okulu öğrencisi 19 yaşındaki Şilan A. ile arkadaşı Selma’nın, 84 kişinin canına mâl olan terör saldırısında öldüğü öğrenildi.
Şilan ile Selma’nın Berlin’den Almanca öğretmenleri gözetiminde 28 kişilik öğrenci grubuyla Nice’e gittiği belirtildi.
Şilan A’nın adı kayıplar arasında geçiyordu. Önceki gün Germanwings Havayolları’na ait bir uçakla sadece bavulu geri döndü Şilan’ın. 7 kardeşi onu umutla bekledi, aradı ama telefonu hep kapalıydı. Sonunda Şilan A’nın korkunç olayda can verdiği ortaya çıktı.
Şilan'la birlikte tatile giden arkadaşı Selma ve Almanca öğretmeni Saskia S’nin de kayıp olduğu açıklanmıştı
Ancak, Berlin-Charlottenburg ilçe yönetimi, iki kız öğrenci ile bir kadın öğretmenin öldüğünü açıkladı.
Belediye Başkanı Reinhard Neumann, “Yıkıldık. Çok büyük acı içindeyiz” açıklamasını yaptı.
Öte yandan, Fransa polisi bugün Nice saldırısıyla bağlantılı olduğundan şüphelenilen iki kişiyi gözaltına aldı.
Erdoğan'dam muhalefete teşekkür
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu akşam TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ı, muhalefet liderlerinden ise CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yi telefonla aradı.
Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından edinilen bilgiye göre Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz’daki darbe girişimine karşı TBMM’nin onurlu bir duruş sergilenmesinden dolayı Kahraman’ı ve onun şahsında milletvekillerini tebrik etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aynı çerçevede Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’yi de arayarak, iktidar partisiyle birlikte demokrasiye ve millet iradesine sahip çıkarak darbe girişimine prim vermemelerinden dolayı teşekkürlerini ilettiği belirtildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın demokrasiye sahip çıkma konusunda tüm partilerin ortak tavır sergilemelerinin önemini de vurguladığı öğrenildi. DHA
Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından edinilen bilgiye göre Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz’daki darbe girişimine karşı TBMM’nin onurlu bir duruş sergilenmesinden dolayı Kahraman’ı ve onun şahsında milletvekillerini tebrik etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aynı çerçevede Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’yi de arayarak, iktidar partisiyle birlikte demokrasiye ve millet iradesine sahip çıkarak darbe girişimine prim vermemelerinden dolayı teşekkürlerini ilettiği belirtildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın demokrasiye sahip çıkma konusunda tüm partilerin ortak tavır sergilemelerinin önemini de vurguladığı öğrenildi. DHA
Fethullah Gülen darbe girişimi sonrası basın toplantısı düzenledi
ABD'nin darbe girişiminden sonra kendisi ile irtibata geçmediğini belirten Fethullah Gülen, "Hakkında hep Allah'a, ona (Cumhurbaşkanı Erdoğan) da bana da istikamet versin diye duada bulunuyorum" dedi.
Türkiye, 15 Temmuz gecesi tarihinin utanç saatlerine ev sahipliği yaptı. Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki bir grup asker demokrasiye darbe girişiminde bulundu. Hain girişim halkın direnişi sayesinde saatler sonra püskürtüldü. Kalkışma sonrası gözler TSK içerisinde yapılandığı bilinen Fethullah Gülen cemaatine çevrildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile hükümetin darbe girişiminden sorumlu tuttuğu Fethullah Gülen, yaşamakta olduğu ABD’nin Pennsylvania eyaletine bağlı Saylorsburg kasabasındaki çiftlik evinde basın toplantısı düzenledi. Gülen, “Askeri müdahaleye hiçbir zaman olumlu gözle bakmadım. Demokrasi bu yöntem ile sağlanmaz” dedi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan için “her zaman dua ettiğini” iddia etti.
‘BİRİNE ALERJİ DUYAN KİŞİLER BU NEDENLE BAŞKALARINA SEMPATİ DUYABİLİR’
Gülen basın toplantısında bir gazetecinin “Türkiye´deki bu girişimde size takip çevrenizin bir rolü oldu mu” sorusuna verdiği yanıtta, “Ben takipçilerimi bilmiyorum aslında. Yapılan şeyden dolayı sempati duyanlar olabilir. Ben tüm samimiyetimle söylüyorum takipçilerimin yüzde birini bile tanımam, takipçilerimi tanımam ki rolleri var mı bileyim. Birine alerji duyan kişiler bu nedenle başkalarına sempati duyabilir. Bu CHP olabilir, MHP olabilir, siz olabilirsiniz, ben olabilirim” dedi.
“ÇOĞU ZAMAN DÜNYADA LİDERLERİN DE KENDİLERİNE GÖRE MUHALİF ÇIKARMALARI OLMUŞTUR, SUİKAST TEŞEBBÜSLERİNDE BULUNMALARI DA OLMUŞTUR”
Gülen, kendisine yöneltilen “Bazı medya organlarında bu olayı esasında Erdoğan´ın ordu içindeki gücünü arttırmak için böyle bir senaryoyu uygulamaya koydurduğuna ilişkin yorumlar var. Siz ne düşünüyorsunuz” sorusunu da, “Bu bir senaryo demek bir mümin için yalan olur, iftira olur. Ama bazıları öyle bir yorumda bulunur ki geçmişte yaşananlara göre yorumda bulunurlarsa ben ona bir şey diyemem. Daha önce yaşanmış olaylardır bunlar. Çoğu zaman dünyada liderlerin de kendilerine göre muhalif çıkarmaları olmuştur, suikast teşebbüslerinde bulunmaları da olmuştur ama kalkıp bundan dolayı bunlar bu işi yaptı demek başkaları gibi bizim iftiraya düşmemize sebebiyet verir. Ben de öyle bir şeyden Allah´a sığınırım” diye karşılık verdi.
KERRY´NİN AÇIKLAMASINA GÜLEN: “DAHA ÖNCE BÖYLE İSTEKLER OLDU”
Genel olarak Pensilvanya’da yaşadığı yeri basına kapalı tutan ancak Türkiye´de yaşanan darbe girişiminin sorumlusu olarak gösterilmesinin ardından kapılarını basına açan Gülen, “Bu sabah Dışişleri Bakanı Kerry sizinle alakalı, `Bizden bir iade istemi olmadı. Bu konuda bir kanıtları varsa getirsinler bakalım´ dedi. Sizin bu konuda yorumunuz var mı” sorusuna, “Daha önce böyle istekler oldu aslında. 17 Aralık, 25 Aralık hadisesi nedeniyle yine taraftarları yaptı dediler. Ben o konuda da söyleyeyim, yeminle içlerindekilerin binde birini tanımam. Ama onlar beni tanıyabilirler, dünyada da tanıyanlar var haddim olmayarak. Tanınacak bir insan değilim, sıradan bir insanımdır. Ama ektiğiniz şeyler, yazdığınız çizdiğiniz şeyler, bazen de bir takım arkadaşların yaptıkları şeylerde siz de içinde bulunduğunuzdan dolayı, size mal edilmesi nedeniyle tanınabilirsiniz. Yani sizi tanımış olabilirler. Adliyedekiler, emniyettekiler böyle tanımış olabilirler. Ben buradaydım o zaman. Kanaati acizanem, evvela askerleri emniyetçiler ile derdest ettirdiler, sonra adliyeciler ile onları mahkum ettirdiler. Zannediyorum askeri vesayet altına aldılar.
‘ASLI ASTARI YOKTU’
O mesele bittikten sonra bu defa, tam onlar gibi düşünmeyen, biat etmeyen, bir yönüyle vaat ettikleri şeyler açısından demokrasi, insan hakları, Avrupa Birliği dediler. Ben referandum zamanı buradan arkadaşları teşvik ettim. Bu yönlerinden dolayı yanlarındaydık. Ancak onlar yanlarında kendileri dışında yanlarında birini istemedikleri için sonradan size yakın emniyetçiler, adliyeciler bu işi yaptılar dediler. 17 – 25 Aralık hadisesini sanki cemaat yapmış gibi gösterdiler. Aslı astarı yoktu. O da bir iftiraydı. Biraz önce onlara hakkında iftiradan sakındığım gibi, bu iftirayı da aynı çirkinlik ile karşılıyorum” dedi.
“FBI BİRİNİ YAKALADI GALİBA. BURADA ORMAN İÇİNDE KALMIŞ BİR ŞEYLER YAPMAK İÇİN”
Fethullah Gülen, “Bir sizin buradaki günlük güvenliğiniz açısından endişeniz var mı? İki demokrasinin Türkiye´deki geleceği açısından endişeniz var mı” sorusunu “Buradaki emniyet açısından sorunum yok. Önceden ufak binada kalıyordum, sonradan yangın ihtimaline karşı uyardılar, FBI´da birini de yakaladı galiba. Burada orman içinde kalmış bir şeyler yapmak için. Orada mütevazı bir yerim vardı. Burada da kendi dünyama göre bir odam var. Türkiye´deki demokrasi endişesi, şu anda o nurlu ufukları açık, engin düşünen insanlar, kendi objektiflerinden, kendileri değerlendirdikleri zaman Türkiye´de demokrasi var mı yok mu buna kendilerinin cevap vermesini isterim. Ben seneler önce bir panelde `demokrasi´ dedim.
“ONLARDAN EVVEL CUMHURİYETÇİ OLDUĞUMU SÖYLEDİM”
Ben bugün mevcut iktidarı intizam eden o gazeteler tarafından taarruza maruz kaldım. `Demokrasi geriye dönüşü olmayan bir vetiredir esasen´ dedim. Cumhuriyete de öyle baktım. Onlardan evvel cumhuriyetçi olduğumu söyledim. O zaman cumhuriyetin ve demokrasinin aleyhindeydiler. Laikliğin de aleyhinde konuşuyorlardı. Fakat o mevzuda vahitleri bulundukları için biz de belli ölçüde muhakkakken sevenler, sayanlar oylarını o istikamette kullanmışlardı. Ama şu anda Türkiye´de demokrasi var mı yok mu? O demokrasinin gelecek için vaat ettiği şeyler nelerdir? Bunların cevabını o nurları engin ufuklarına bırakıyorum” diye yanıtladı.
“ÖZLÜYORUM AMA GERÇEK O Kİ, ÇOĞU ZAMAN İÇİMDEN BURADA KALMAK GEÇİYOR”
Uluslararası basına açık olan toplantıda Gülen, “Dün darbe teşebbüsünün başarılı olduğu gibi göründüğü bir an oldu. O an ülkenize dönmeyi düşündünüz mü? Bu darbe teşebbüsü başarılı olsaydı ülkenize döner miydiniz? Biliyoruz ki vatanınızı özlüyorsunuz” sorusuna Gülen, “Özlüyorum ama gerçek o ki, çoğu zaman içimden burada kalmak geçiyor. Asude iki senedir bu binadan dışarı çıkmadım. İnzivada yaşıyorum. Bana fazla ilişmiyorlar. Dolayısıyla insanın hürriyetine ilişilmemesi, hürriyet çok önemlidir insan için, belki Hürriyet insan demek. İslam hukuk sisteminde de, modern hukuk sisteminde de korunması gereken 5 – 6 şey var, bunlardan bir tanesi hürriyettir. Kendimi burada hür hissettiğimden dolayı darbeler görmüşüm, askeri darbelerde tavzif görmüşüm. Dolayısıyla da 28 Şubat hadisesi olduğu zaman buradaki Meyo Kliniği´ne tedaviye gelmiştim. Sonrasında Haziran fırtınası oldu, kıyamet kopardılar o mahkemeden beraat etmiştim. O zaman ortada kaldım. Burası da temiz bir yer, çevrede de temiz insanlar var, bende burada bir iki arkadaş ile öyle kalakaldım işin doğrusu. Ancak sıla hasreti, vatan sevdası, kaldığım yerler, onları özlemiyor değilim. Fakat insan hür iradesi ile bir şeyler yapacağı yerde kalmayı tercih eder herhalde. Mülasam da ona bağlı devam ediyor. Sonra ikincisi, darbe yapanlar beni hep tazyik ettiler, preslediler. Bunların da aynı şeyi yapmayacağını nereden bileyim. Gittiğim zaman aynı insanlar derdest edebilirler. Güvenli olmaz. En yakın olan insanların bile fazla alternatife tahammüle yoktur. Haset ve kıskançlık dediğimiz şeyler, bazen küfrün ötesinde, dalaletin ötesinde insana kötülükler yaptırır” yanıtını verdi.
“HEP DUA EDİYORUM”
Gülen, “Bir zamanlar müttefikiniz ve dostunuz olan Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Türk halkına göndermek istediğiniz bir mesajınız var mı” sorusuna, “Erdoğan benim mesajımı kabul etmez. Onu hakaret sayar. Zaten daha işin aslı astarı belli olmadan, neyin ne olduğu ortaya açıkça çıkmadan, ben kendim dinlemedim de dinleyen arkadaşlar naklettiler, meseleyi bize fatura etmek suretiyle acı acı konuşuyor iki gündür. O yüzden en iyi mesajlarımı bile hüsnü kabule yanaşmayacağını düşünüyorum. Hakkında hep Allah´a, ona da bana da istikamet versin diye duada bulunuyorum. Türk halkına söyleyeceğim ise şu olur, biz askeri darbelerden, 27 Mayıs´ta daha askere gitmemiştim, Edirne´de bir camide imamdım o zamanlar. O darbeyi de yedim. 12 Mart muhtırasında da aldılar içeriye. O zaman mahkemede aklandım. Sonra 12 Eylül´de, 6 sene kadar takip ettiler ardından takipsizlik verildi. Yine 28 Şubat´ta işte burada Haziran fırtınası diyeceğimiz olayda, Nuh Mete Yüksel dava açmıştı, burada, New Jersey´de gittim bir savcıya ifade verdim, ondan da beraat ettim. Yargıtay o mevzu da onayladım. O açıdan darbelerden hep darbe yemiş biri olarak, Türk toplumunun darbelere sıcak bakmaması tavsiyesinde bulunabilirim. Darbeler ile demokrasinin gelmeyeceğini, cumhuriyetin korunamayacağına, Türkiye´nin dünya ile entegre olamayacağına inananlardan biriyim. Bu açıdan da, şahsen hep darbelere karşı oldum. Fakat bildiğiniz gibi terminolojide de darbe farklı şekillerde kullanılmaya başladı. Hani birileri hakikaten o suistimalatı, irtikabı, ihtilası, rüşveti falan yapmıştı, yapmamıştı o beni alakadar etmez, muhakemelerim mevzu fakat öyle bir konuda üzerlerine giden adliyecilere ve emniyetçilere de darbeciler dediler. Orada da meseleyi bize mallettiler yani. Bu türlü darbenin de aleyhindeyiz. Kimseye karşı öyle bir darbe yapılsın, onu da istemeyiz” karşılığını verdi.
‘MESAJ GELMEDİ’
Gülen, “Bu teşebbüsten sonra ABD hükümetinden size veya yakınlarınıza bir mesaj geldi mi” sorusunu “Hayır, öyle bir şey olmadı” diye yanıtladı. Fethullah Gülen başka bir soruya verdiği yanıtta da, “Zannediyorum daha evvel bahsettiğim gibi bir hazımsızlık var. Sempati duyan insanların dünya çapında yaptıkları önemli bir iş var. Yoksa ben de hayranlık ile seyrettim, böyle SS´ler gibi bazı müesseselerin basılması, Hitler´in adamlarının yaptıkları gibi bazı müesseselere girilmesi, kapıların kırılması, hakaret görülmesi televizyonda seyrettim. Takdir ile karşıladığım bir şey oldu, oradaki arkadaşların bir teki bile sesini yükseltmedi. Başkalarına o türlü şeyler yapılsaydı, onlara yapılsaydı, onlara ait medyadan birisine yapılsaydı kıyamet koparırlardı. Nitekim Hürriyet gazetesindeki bir adamı dövdüler, tartakladılar. Gazeteyi bastılar. Başka bir yayın müessesinin bayrağını indirdiler aşağıya. Orada toplandılar, bağışlayın, yuhaladılar. Ancak orada burada görünenlerin onda biri bile olmadı. Öğretmen kadınlar, hekimler, belki hamile, belki çocuğu kucağında götürürlerken, ne kendileri tarafından ne beyleri ne kardeşleri tarafından onlarla aynı çizgiyi paylaşan kişiler tarafından olumsuz bir çizgi olmadı. Bu da yürünen yolun doğru olduğunu gösteriyor. Ben şahsen takdir ile karşıladım. Ve zannediyorum o mezalim devam ediyor, o baskılar devam ediyor. Belli bahaneler ile, kuvvetli şüphe gibi hukuk literatüründe olmayan bahaneler ile derdest edilip götürülürken gülümsediler. Hapislere girdiler, bu da milletimizin karakterli insanlar olduklarını gösterdi. Yani çok karakterli insanlar. Tarihin sayfalarına döküldüğü zaman o taraf bu taraf, analizler yapılacaktır, kimin ne olduğu ortaya çıkacaktır. Şunu da açıklamakta yarar var belki, bu baştaki zat ile iki kez görüştüm. Biri parti kuracağı zaman yanıma geldi, `Necmettin Erbakan´dan ayrılacağım. Samimi bir Müslüman görünümünde olduğu için ben de o zatı tamamen karşısına almamasını, aynı zamanda temkinli davranmasını, Türkiye´de hala askeri vesayet var, temkinli olmasını, ona güvenerek söyledim. Unutmuşum ben, 20 senelik mesele bu. Benden ayrılırken, asansör biri ile iniyor, yanındakine önce bunların hakkından gelmek lazım demiş. Yani ta 20 sene evvel kendilerinin dışında her hangi bir hareket, cereyan, insanları Cennet´e, iyiye, güzelliğe götürecek bir hareket dahi olsa, yanlarında olmasını hazmedemediklerini sonradan bana söylediler. Daha sonra bu hislerini içlerinde tutuyorlarmış. 17 – 25 Aralık hadisesinde ki, bu meselenin aslı bazı şeyler çalma, rüşvet alma, gecekondudan gelip böyle saraylar yapmak, beş on yerde evler yapmak. Ben bunları bilmiyordum. Medyaya düşünce gördüm bunları. O montaj, dublaj dedi. Başkalarının elinde de bunlar var. Onları yapan insanları da bizden görerek, onlara karşı darbe yapılmış olarak gördüler. O vakit ne yapalım edelim bunları terör örgütü içerisinde gösterelim dediler. Bunu güvenlik konseyinde imzaladılar, dünyanın başka yerlerine de dosyalar halinde gönderdiler. Mahşeri vicdanının buna inanacağını sanmıyorum. Onların yaptıkları belli. Bu insanların yaptıkları belli. Ben burada bile bir sürü okul olduğundan bahsediyorlar, bir tanesi inşaat halindeyken götürdüler, gezdirdiler. Birine gitmedim yani öyle. Görünmeden hoşlanmayan bir tipim. Ancak konuştuğunuz, yazdığınız şeylerden ilham alan kişiler, buna layık mıyım değil miyim onu Allah bilir, yaptıkları şeyler yapıyorlar. Fakat bu hazmedilemiyor. Kendileri dışında başka kimseyi hazmedemiyorlar. Bu Cennet´e götürme hareketi olsa bile tahammülleri olmadığı için sizi değişik namlar ile karalamak istiyorlar. Bu durum da onların hazırladığı bir senaryo mu, bir jaluzi aralığından bakmak gibi bir şey, kapı aralığı demiyorum da yani ihtimal. Mülahaza dairesi açık” dedi. (DHA)
Türkiye, 15 Temmuz gecesi tarihinin utanç saatlerine ev sahipliği yaptı. Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki bir grup asker demokrasiye darbe girişiminde bulundu. Hain girişim halkın direnişi sayesinde saatler sonra püskürtüldü. Kalkışma sonrası gözler TSK içerisinde yapılandığı bilinen Fethullah Gülen cemaatine çevrildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile hükümetin darbe girişiminden sorumlu tuttuğu Fethullah Gülen, yaşamakta olduğu ABD’nin Pennsylvania eyaletine bağlı Saylorsburg kasabasındaki çiftlik evinde basın toplantısı düzenledi. Gülen, “Askeri müdahaleye hiçbir zaman olumlu gözle bakmadım. Demokrasi bu yöntem ile sağlanmaz” dedi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan için “her zaman dua ettiğini” iddia etti.
‘BİRİNE ALERJİ DUYAN KİŞİLER BU NEDENLE BAŞKALARINA SEMPATİ DUYABİLİR’
Gülen basın toplantısında bir gazetecinin “Türkiye´deki bu girişimde size takip çevrenizin bir rolü oldu mu” sorusuna verdiği yanıtta, “Ben takipçilerimi bilmiyorum aslında. Yapılan şeyden dolayı sempati duyanlar olabilir. Ben tüm samimiyetimle söylüyorum takipçilerimin yüzde birini bile tanımam, takipçilerimi tanımam ki rolleri var mı bileyim. Birine alerji duyan kişiler bu nedenle başkalarına sempati duyabilir. Bu CHP olabilir, MHP olabilir, siz olabilirsiniz, ben olabilirim” dedi.
“ÇOĞU ZAMAN DÜNYADA LİDERLERİN DE KENDİLERİNE GÖRE MUHALİF ÇIKARMALARI OLMUŞTUR, SUİKAST TEŞEBBÜSLERİNDE BULUNMALARI DA OLMUŞTUR”
Gülen, kendisine yöneltilen “Bazı medya organlarında bu olayı esasında Erdoğan´ın ordu içindeki gücünü arttırmak için böyle bir senaryoyu uygulamaya koydurduğuna ilişkin yorumlar var. Siz ne düşünüyorsunuz” sorusunu da, “Bu bir senaryo demek bir mümin için yalan olur, iftira olur. Ama bazıları öyle bir yorumda bulunur ki geçmişte yaşananlara göre yorumda bulunurlarsa ben ona bir şey diyemem. Daha önce yaşanmış olaylardır bunlar. Çoğu zaman dünyada liderlerin de kendilerine göre muhalif çıkarmaları olmuştur, suikast teşebbüslerinde bulunmaları da olmuştur ama kalkıp bundan dolayı bunlar bu işi yaptı demek başkaları gibi bizim iftiraya düşmemize sebebiyet verir. Ben de öyle bir şeyden Allah´a sığınırım” diye karşılık verdi.
KERRY´NİN AÇIKLAMASINA GÜLEN: “DAHA ÖNCE BÖYLE İSTEKLER OLDU”
Genel olarak Pensilvanya’da yaşadığı yeri basına kapalı tutan ancak Türkiye´de yaşanan darbe girişiminin sorumlusu olarak gösterilmesinin ardından kapılarını basına açan Gülen, “Bu sabah Dışişleri Bakanı Kerry sizinle alakalı, `Bizden bir iade istemi olmadı. Bu konuda bir kanıtları varsa getirsinler bakalım´ dedi. Sizin bu konuda yorumunuz var mı” sorusuna, “Daha önce böyle istekler oldu aslında. 17 Aralık, 25 Aralık hadisesi nedeniyle yine taraftarları yaptı dediler. Ben o konuda da söyleyeyim, yeminle içlerindekilerin binde birini tanımam. Ama onlar beni tanıyabilirler, dünyada da tanıyanlar var haddim olmayarak. Tanınacak bir insan değilim, sıradan bir insanımdır. Ama ektiğiniz şeyler, yazdığınız çizdiğiniz şeyler, bazen de bir takım arkadaşların yaptıkları şeylerde siz de içinde bulunduğunuzdan dolayı, size mal edilmesi nedeniyle tanınabilirsiniz. Yani sizi tanımış olabilirler. Adliyedekiler, emniyettekiler böyle tanımış olabilirler. Ben buradaydım o zaman. Kanaati acizanem, evvela askerleri emniyetçiler ile derdest ettirdiler, sonra adliyeciler ile onları mahkum ettirdiler. Zannediyorum askeri vesayet altına aldılar.
‘ASLI ASTARI YOKTU’
O mesele bittikten sonra bu defa, tam onlar gibi düşünmeyen, biat etmeyen, bir yönüyle vaat ettikleri şeyler açısından demokrasi, insan hakları, Avrupa Birliği dediler. Ben referandum zamanı buradan arkadaşları teşvik ettim. Bu yönlerinden dolayı yanlarındaydık. Ancak onlar yanlarında kendileri dışında yanlarında birini istemedikleri için sonradan size yakın emniyetçiler, adliyeciler bu işi yaptılar dediler. 17 – 25 Aralık hadisesini sanki cemaat yapmış gibi gösterdiler. Aslı astarı yoktu. O da bir iftiraydı. Biraz önce onlara hakkında iftiradan sakındığım gibi, bu iftirayı da aynı çirkinlik ile karşılıyorum” dedi.
“FBI BİRİNİ YAKALADI GALİBA. BURADA ORMAN İÇİNDE KALMIŞ BİR ŞEYLER YAPMAK İÇİN”
Fethullah Gülen, “Bir sizin buradaki günlük güvenliğiniz açısından endişeniz var mı? İki demokrasinin Türkiye´deki geleceği açısından endişeniz var mı” sorusunu “Buradaki emniyet açısından sorunum yok. Önceden ufak binada kalıyordum, sonradan yangın ihtimaline karşı uyardılar, FBI´da birini de yakaladı galiba. Burada orman içinde kalmış bir şeyler yapmak için. Orada mütevazı bir yerim vardı. Burada da kendi dünyama göre bir odam var. Türkiye´deki demokrasi endişesi, şu anda o nurlu ufukları açık, engin düşünen insanlar, kendi objektiflerinden, kendileri değerlendirdikleri zaman Türkiye´de demokrasi var mı yok mu buna kendilerinin cevap vermesini isterim. Ben seneler önce bir panelde `demokrasi´ dedim.
“ONLARDAN EVVEL CUMHURİYETÇİ OLDUĞUMU SÖYLEDİM”
Ben bugün mevcut iktidarı intizam eden o gazeteler tarafından taarruza maruz kaldım. `Demokrasi geriye dönüşü olmayan bir vetiredir esasen´ dedim. Cumhuriyete de öyle baktım. Onlardan evvel cumhuriyetçi olduğumu söyledim. O zaman cumhuriyetin ve demokrasinin aleyhindeydiler. Laikliğin de aleyhinde konuşuyorlardı. Fakat o mevzuda vahitleri bulundukları için biz de belli ölçüde muhakkakken sevenler, sayanlar oylarını o istikamette kullanmışlardı. Ama şu anda Türkiye´de demokrasi var mı yok mu? O demokrasinin gelecek için vaat ettiği şeyler nelerdir? Bunların cevabını o nurları engin ufuklarına bırakıyorum” diye yanıtladı.
“ÖZLÜYORUM AMA GERÇEK O Kİ, ÇOĞU ZAMAN İÇİMDEN BURADA KALMAK GEÇİYOR”
Uluslararası basına açık olan toplantıda Gülen, “Dün darbe teşebbüsünün başarılı olduğu gibi göründüğü bir an oldu. O an ülkenize dönmeyi düşündünüz mü? Bu darbe teşebbüsü başarılı olsaydı ülkenize döner miydiniz? Biliyoruz ki vatanınızı özlüyorsunuz” sorusuna Gülen, “Özlüyorum ama gerçek o ki, çoğu zaman içimden burada kalmak geçiyor. Asude iki senedir bu binadan dışarı çıkmadım. İnzivada yaşıyorum. Bana fazla ilişmiyorlar. Dolayısıyla insanın hürriyetine ilişilmemesi, hürriyet çok önemlidir insan için, belki Hürriyet insan demek. İslam hukuk sisteminde de, modern hukuk sisteminde de korunması gereken 5 – 6 şey var, bunlardan bir tanesi hürriyettir. Kendimi burada hür hissettiğimden dolayı darbeler görmüşüm, askeri darbelerde tavzif görmüşüm. Dolayısıyla da 28 Şubat hadisesi olduğu zaman buradaki Meyo Kliniği´ne tedaviye gelmiştim. Sonrasında Haziran fırtınası oldu, kıyamet kopardılar o mahkemeden beraat etmiştim. O zaman ortada kaldım. Burası da temiz bir yer, çevrede de temiz insanlar var, bende burada bir iki arkadaş ile öyle kalakaldım işin doğrusu. Ancak sıla hasreti, vatan sevdası, kaldığım yerler, onları özlemiyor değilim. Fakat insan hür iradesi ile bir şeyler yapacağı yerde kalmayı tercih eder herhalde. Mülasam da ona bağlı devam ediyor. Sonra ikincisi, darbe yapanlar beni hep tazyik ettiler, preslediler. Bunların da aynı şeyi yapmayacağını nereden bileyim. Gittiğim zaman aynı insanlar derdest edebilirler. Güvenli olmaz. En yakın olan insanların bile fazla alternatife tahammüle yoktur. Haset ve kıskançlık dediğimiz şeyler, bazen küfrün ötesinde, dalaletin ötesinde insana kötülükler yaptırır” yanıtını verdi.
“HEP DUA EDİYORUM”
Gülen, “Bir zamanlar müttefikiniz ve dostunuz olan Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Türk halkına göndermek istediğiniz bir mesajınız var mı” sorusuna, “Erdoğan benim mesajımı kabul etmez. Onu hakaret sayar. Zaten daha işin aslı astarı belli olmadan, neyin ne olduğu ortaya açıkça çıkmadan, ben kendim dinlemedim de dinleyen arkadaşlar naklettiler, meseleyi bize fatura etmek suretiyle acı acı konuşuyor iki gündür. O yüzden en iyi mesajlarımı bile hüsnü kabule yanaşmayacağını düşünüyorum. Hakkında hep Allah´a, ona da bana da istikamet versin diye duada bulunuyorum. Türk halkına söyleyeceğim ise şu olur, biz askeri darbelerden, 27 Mayıs´ta daha askere gitmemiştim, Edirne´de bir camide imamdım o zamanlar. O darbeyi de yedim. 12 Mart muhtırasında da aldılar içeriye. O zaman mahkemede aklandım. Sonra 12 Eylül´de, 6 sene kadar takip ettiler ardından takipsizlik verildi. Yine 28 Şubat´ta işte burada Haziran fırtınası diyeceğimiz olayda, Nuh Mete Yüksel dava açmıştı, burada, New Jersey´de gittim bir savcıya ifade verdim, ondan da beraat ettim. Yargıtay o mevzu da onayladım. O açıdan darbelerden hep darbe yemiş biri olarak, Türk toplumunun darbelere sıcak bakmaması tavsiyesinde bulunabilirim. Darbeler ile demokrasinin gelmeyeceğini, cumhuriyetin korunamayacağına, Türkiye´nin dünya ile entegre olamayacağına inananlardan biriyim. Bu açıdan da, şahsen hep darbelere karşı oldum. Fakat bildiğiniz gibi terminolojide de darbe farklı şekillerde kullanılmaya başladı. Hani birileri hakikaten o suistimalatı, irtikabı, ihtilası, rüşveti falan yapmıştı, yapmamıştı o beni alakadar etmez, muhakemelerim mevzu fakat öyle bir konuda üzerlerine giden adliyecilere ve emniyetçilere de darbeciler dediler. Orada da meseleyi bize mallettiler yani. Bu türlü darbenin de aleyhindeyiz. Kimseye karşı öyle bir darbe yapılsın, onu da istemeyiz” karşılığını verdi.
‘MESAJ GELMEDİ’
Gülen, “Bu teşebbüsten sonra ABD hükümetinden size veya yakınlarınıza bir mesaj geldi mi” sorusunu “Hayır, öyle bir şey olmadı” diye yanıtladı. Fethullah Gülen başka bir soruya verdiği yanıtta da, “Zannediyorum daha evvel bahsettiğim gibi bir hazımsızlık var. Sempati duyan insanların dünya çapında yaptıkları önemli bir iş var. Yoksa ben de hayranlık ile seyrettim, böyle SS´ler gibi bazı müesseselerin basılması, Hitler´in adamlarının yaptıkları gibi bazı müesseselere girilmesi, kapıların kırılması, hakaret görülmesi televizyonda seyrettim. Takdir ile karşıladığım bir şey oldu, oradaki arkadaşların bir teki bile sesini yükseltmedi. Başkalarına o türlü şeyler yapılsaydı, onlara yapılsaydı, onlara ait medyadan birisine yapılsaydı kıyamet koparırlardı. Nitekim Hürriyet gazetesindeki bir adamı dövdüler, tartakladılar. Gazeteyi bastılar. Başka bir yayın müessesinin bayrağını indirdiler aşağıya. Orada toplandılar, bağışlayın, yuhaladılar. Ancak orada burada görünenlerin onda biri bile olmadı. Öğretmen kadınlar, hekimler, belki hamile, belki çocuğu kucağında götürürlerken, ne kendileri tarafından ne beyleri ne kardeşleri tarafından onlarla aynı çizgiyi paylaşan kişiler tarafından olumsuz bir çizgi olmadı. Bu da yürünen yolun doğru olduğunu gösteriyor. Ben şahsen takdir ile karşıladım. Ve zannediyorum o mezalim devam ediyor, o baskılar devam ediyor. Belli bahaneler ile, kuvvetli şüphe gibi hukuk literatüründe olmayan bahaneler ile derdest edilip götürülürken gülümsediler. Hapislere girdiler, bu da milletimizin karakterli insanlar olduklarını gösterdi. Yani çok karakterli insanlar. Tarihin sayfalarına döküldüğü zaman o taraf bu taraf, analizler yapılacaktır, kimin ne olduğu ortaya çıkacaktır. Şunu da açıklamakta yarar var belki, bu baştaki zat ile iki kez görüştüm. Biri parti kuracağı zaman yanıma geldi, `Necmettin Erbakan´dan ayrılacağım. Samimi bir Müslüman görünümünde olduğu için ben de o zatı tamamen karşısına almamasını, aynı zamanda temkinli davranmasını, Türkiye´de hala askeri vesayet var, temkinli olmasını, ona güvenerek söyledim. Unutmuşum ben, 20 senelik mesele bu. Benden ayrılırken, asansör biri ile iniyor, yanındakine önce bunların hakkından gelmek lazım demiş. Yani ta 20 sene evvel kendilerinin dışında her hangi bir hareket, cereyan, insanları Cennet´e, iyiye, güzelliğe götürecek bir hareket dahi olsa, yanlarında olmasını hazmedemediklerini sonradan bana söylediler. Daha sonra bu hislerini içlerinde tutuyorlarmış. 17 – 25 Aralık hadisesinde ki, bu meselenin aslı bazı şeyler çalma, rüşvet alma, gecekondudan gelip böyle saraylar yapmak, beş on yerde evler yapmak. Ben bunları bilmiyordum. Medyaya düşünce gördüm bunları. O montaj, dublaj dedi. Başkalarının elinde de bunlar var. Onları yapan insanları da bizden görerek, onlara karşı darbe yapılmış olarak gördüler. O vakit ne yapalım edelim bunları terör örgütü içerisinde gösterelim dediler. Bunu güvenlik konseyinde imzaladılar, dünyanın başka yerlerine de dosyalar halinde gönderdiler. Mahşeri vicdanının buna inanacağını sanmıyorum. Onların yaptıkları belli. Bu insanların yaptıkları belli. Ben burada bile bir sürü okul olduğundan bahsediyorlar, bir tanesi inşaat halindeyken götürdüler, gezdirdiler. Birine gitmedim yani öyle. Görünmeden hoşlanmayan bir tipim. Ancak konuştuğunuz, yazdığınız şeylerden ilham alan kişiler, buna layık mıyım değil miyim onu Allah bilir, yaptıkları şeyler yapıyorlar. Fakat bu hazmedilemiyor. Kendileri dışında başka kimseyi hazmedemiyorlar. Bu Cennet´e götürme hareketi olsa bile tahammülleri olmadığı için sizi değişik namlar ile karalamak istiyorlar. Bu durum da onların hazırladığı bir senaryo mu, bir jaluzi aralığından bakmak gibi bir şey, kapı aralığı demiyorum da yani ihtimal. Mülahaza dairesi açık” dedi. (DHA)
16 Temmuz 2016 Cumartesi
'85 bin camide bütün şehitlerimiz için selalar verilecek'
Diyanet İşleri Başkanı Prof Mehmet Görmez, yarın (pazar günü) saat 12.00'de Türkiye genelindeki 85 bin camide bütün şehitler için sela okunacağını bildirdi.
Ülke TV canlı yayınında konuşan Prof Mehmet Görmez, sela okuma sayısını azalttıklarını belirterek, "Ben milletimize yönelmiş tankların namlularından, F16 uçaklarının sesinden rahatsız olmayan, Davudi sala sesinden rahatsız olacak bu topraklarda kimse görmüyorum. Bu gelenek devam edecek" dedi.
Prof Görmez, yarın (pazar günü) bütün şehitler için saat 12.00'de 85 bin camide selalar okunacağını sözlerine ekledi.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)