24 Ağustos 2016 Çarşamba

Cerablus'a askeri harekat başlatıldı

Türk Silahlı Kuvvetleri ve Koalisyon Hava Kuvvetleri tarafından Suriye'nin Halep kentine bağlı Cerablus bölgesinin terör örgütü IŞİD'ten temizlenmesi amacıyla askeri harekât başlatıldı. Harekat saat 04.00'te roketatar ve topçu atışlarıyla başladı. Askeri harekatın adının 'Fırat Kalkanı' olduğu açıklandı. Bu arada Türk tankları Suriye sınırını geçti, Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) da harekat kapsamında 4 köyü IŞİD'ten aldı ve ilçe merkezinin girişine ulaştı. ÖSO'nun bazı unsurları Cerablus'ta kontrolü sağladıklarını duyurdu.


Türk Silahlı Kuvvetleri ve Koalisyon Hava Kuvvetleri tarafından Suriye'nin Halep kentine bağlı Cerablus bölgesinin terör örgütü IŞİD'ten temizlenmesi amacıyla askeri harekat başlatıldı. F-16'lar ve topçu ateşiyle ateş altına alınan IŞİD hedefleri çok namlulu roketatar atışlarıyla da vuruldu. Ayrıca harekata katılan Özgür Suriye Ordusu da Cerablus'un Türkiye sınırı yakınındaki 4 köyü IŞİD'in elinden aldı. ÖSO güçlerinin zırhlı birlikler eşliğinde Cerablus merkezinin girişine ulaştı.


Cerablus'a yönelik askeri harekat nedeniyle Gaziantep Valiliğince bazı yerler, Özel Güvenlikli Bölge ilan edildi.

İşte yasaklı bölge


Tanklar sınırı geçti

Türk Silahlı Kuvvetleri Müşterek Özel Görev Kuvveti ve koalisyon hava kuvvetleri tarafından gerçekleştirilen ve "Fırat Kalkanı" adı verilen harekat kapsamında, tank birliklerinin Suriye sınırından içeri girdiği bildirildi.


ÖSÖ 4 köyü IŞİD'ten aldı
ÖSO, Türkiye sınırından yaklaşık 3 kilometre güneyde kalan ve Cerablus ilçe merkezinin yaklaşık 5 kilometre batısındaki Keklice köyünü, zırhlı birlikler eşliğinde IŞİD'ten aldı.

Keklice köyüne yerleşen ÖSO buradan doğu yönündeki ilçe merkezine ilerleyebilmek için köyün çevre güvenliğini oluşturuyor.

Fırat Kalkanı harekatı kapsamında ele geçirilen Cerablus'a bağlı Keklice Köyü'ne IŞİD bayrağı indirilerek ÖSO bayrağı asıldı.

Bölgedeki kaynakların paylaştığı fotoğraflarda, köyü ele geçiren ÖSO güçlerinin, IŞİD bayrağını indirmesi ve ÖSO bayrağı asması görülüyor.

ÖSO Keklice Köyü'nün ardından Kıvırcık Köyünü de IŞİD'ten aldı.

DHA'nın askeri kaynaklara dayandırdığı habere göre ÖSO 4 köyü ele geçirdi, 46 IŞİD'li etkisiz hale getirildi. Keklice ile Kıvırcık Karakuyu köylerinin ardından Elvaniye ve Güğüncük köyleri de ÖSO'nun denetimine geçti.

ÖSO kent merkezinde

Fırat Kalkanı harekatında Cerablus'a giren ÖSO güçleri, sosyal medya hesaplarından kentin girişinden çekildiği öne sürülen görüntüler paylaştı. Görüntülerde, Cerablus kent girişinde bulunan ÖSO güçleri görülüyor.

ÖSO güçleri, Cerablus'taki resmi kurumlara ait binaların tümünün kontrolünü ele geçirdi. Fırat Kalkanı harekatı kapsamında, Cerablus ilçe merkezinin yüzde 50'sinde ÖSO, hakimiyet sağladı.

Askeri kaynaklar: Toplam 63 hedefe 224 atış yapıldı

Askeri kaynaklar tarafından başlatılan askeri harekatın amacının sınır güvenliğini sağlamak, IŞİD ile mücadele kapsamında Koalisyon güçlerine destek vermek ve Suriye'nin toprak bütünlüğünü sağlamak olduğu belirtildi.

Askeri harekat kapsamında ilk olarak saat 04:00 sıralarından TOPÇU ve ÇNRA atışları başlatıldı, saat 04:05'de daha önceden belirlenmiş belli noktalardan geçiş için iş makinaları geçitler açılmaya başlandı, saat 05:45'te TOPÇU ve ÇNRA atışları sona erdi. Bu atışlar sonucunda tespit edilen toplam 63 hedefe 224 atım yapıldı.

İlk hava harekatının ise saat 06:08'de başladı. saat 06:08, saat 06:10 ve saat 06:30 hava harekatlarının yapıldığı belirtildi. Askeri kaynaklar ayrıca şu an için kara harekatının başlamadığını ve geçit açma faaliyetleri devam ettiğini belirtti.


Operasyona katılan birlikler

Askeri harekata, piyade birlikleri (Mekanize ve havan unsurları dahil), tank ve topçu birlikleri (ÇNRA dahil), geçit açan, mayın temizleyen istihkam birlikleri, muhabere birlikleri, lojistik destek unsurları, hava kuvvetleri hava ve yer destek unsurları (İHA'lar dahil) katılıyor.
Hava harekatına Türk F-16'lar iştirak etti

Türk Silahlı Kuvvetleri ve Koalisyon Hava Kuvvetleri tarafından Suriye'nin Halep kentine bağlı Cerablus bölgesinin terör örgütü IŞİD'ten temizlenmesi amacıyla askeri harekât başlatıldı. Askeri kaynaklar, saat 06.08'oe başlayan hava harekatına Türk Hava Kuvvetlerine ait F-16'lar iştirak ettiğini açıkladı.

Komuta kademesi yönetiyor

Harekatın başlangıcından itibaren Genelkurmay Karargahındaki Silahlı Kuvvetler Komuta Harekat Merkezinde (Gnkur.Bşk, IInci Bşk. ve J. Başkanları) ve Kuvvet k.lıkları Harekat Merkezlerinde tüm komuta kademesi (Kuvvet K.ları ve karargahın tümü) harekatı yönetmek ve izlemek üzere hazır bulunuyor.

12 hedefe tam isabet

Hava Kuvvetleri tarafından vurulması planlanan 12 hedef tam isabetle vuruldu. Hava harekatı devam ediyor.  TOPÇU ve ÇNRA ile tespit edilen 81 hedefe 294 atış yapıldı, atışlar devam ediyor.
Bu arada havada bekler pozisyonda olan 2 F-16 ile anlık tespit edilen hedefler vuruluyor.

(cnntürk.com)

'Namaz kılmayan hayvandır' diyen ilahiyatçıya dava

TRT'de katıldığı programda "Namaz kılmayan hayvandır" diyen ilahiyatçı hakkında dava açıldı. Sarf ettiği dönemde önce özür dileyen ardından da sözlerinin "İslam düşmanlarınca çarpıtıldığını" ileri sürerek ardında durduğunu söyleyen Mustafa Aşkar, savcılıkta ise "Sokrates'in 'insan konuşan bir hayvandır' şeklindeki beyanında olduğu gibi ilmi bir tespit" diyerek kendini savundu.

Devlet kanalı TRT'de katıldığı "Ramazan Sevinci" programındaki, "Namazı hayvanlar kılmaz, namaz kılmayan hayvandır" sözleri nedeniyle Mustafa Aşkar hakkında, "halkın bir kesimini sosyal sınıf, din, mezhep, cinsiyet, bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılama" suçundan dava açıldı.
"Prof. Dr." unvanı taşıyan ilahiyatçı Aşkar hakkındaki dava, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Bürosunun, Ankara Barosu, Ateizm Derneği ve bazı vatandaşların şikayeti üzerine başlatılan soruşturma üzerine açıldı.

Sokrates'ten alıntı

Aşkar'ın soruşturmayı yürüten savcılıkta savunması da alındı. Davaya konu "Namazı hayvanlar kılmaz, namaz kılmayan hayvandır" sözlerini sarf ettiği programda, insanı "namaz ergonomik yaratılmış" diye niteleyerek tuhaf bir terminolojiye imza atan Aşkar, savcılıkta da kendini Yunan filozof Sokrates'in sözleriyle savundu.

Aşkar savunmasında, katıldığı programda sohbetin orucun metafizik boyutu konusunda olduğunu, bu bağlamda insanın fizyolojik açıdan namaz için ergonomik yaratıldığı konusunda tespitler yaptığını söyledi. Bu nedenle namazı insanların kılabileceğini, hayvanların kılamayacağını beyan etmek istediğini ancak "namaz kılmayan hayvandır" şeklindeki cümlesinin yanlış anlaşıldığını, farklı yorumlara yol açtığını ileri süren Aşkar'ın savunması tutanaklara şu şekilde yansıdı:

"Sokrates'in 'insan konuşan bir hayvandır' şeklindeki beyanının da bir hüküm cümlesi değil, ancak ilmi bir tespit olduğunu, kendisinin de bu minvalde ergonomik açıdan hayvanların namaz kılma yetisinin olmayacağına ilişkin ilmi bir tespit yapmak istediğini, çeşitli mihraklarca konunun farklı tevil edilip tepkiler geldiği zaman da 24 saat geçmeden özür içerir beyanını basın yoluyla yayınladığı, müsnet suçlamayı kabul etmediğini, ayrıca 2 sayfa savunma bir sayfa özür metni ve diyabet hastası olduğuna dair raporu ibraz ettiğini beyan etti."

'Halkın bir kesimini alenen aşağılama' suçundan dava

Aşkar'ın katıldığı televizyon programında "namazı hayvanlar kılmaz, namaz kılmayan da hayvandır" açıklamasıyla "halkın bir kesimini sosyal sınıf, din, mezhep, cinsiyet, bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılama" suçundan dava açılmasına karar verildi.

Aşkar'ın sözleri sarf ettiği sırada da kamuoyunda büyük tepki görmüş, Aşkar önce özür dilemiş ardından da sözlerinin "İslama ve Müslümanlara hakaret eden İslam düşmanı kesimlerce çarpıtıldığını" öne sürerek, geri adım atmadığını söylemişti. Başbakan Binali Yıldırım'ın "Zırva" diyerek tepki gösterdiği sözlerle ilgili, RTÜK de TRT'ye ceza vermişti. cnntürk

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Cerablus açıklaması

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Fırat Kalkanı" operasyonuna ilişkin, "Suriye'den ülkemize yapılan saldırılar artık işi bir yere kadar getirdi. Bu sabah 04.00 itibarıyla süreç başladı. Artık bu işi çözmemiz gerekiyor." dedi.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, engellilerin kamu kurum ve kuruluşlarına yerleştirilmelerine ilişkin Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'ndeki atama ve kura töreninde yaptığı konuşmada, Suriye'deki terör örgütlerine yönelik operasyon düzenlendiğini söyledi.

Fırat Kalkanı operasyonun saat 04.00 itibariyle başladığını belirten Erdoğan, "Türkiye'ye tehdit unsuru oluşturacak olan kim olursa olsun onlara karşı bu millet, ordusuyla polisiyle korucusuyla ve milleti ile vardır, var olacaktır." dedi.

İşte Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları:

- Türkiye'ye tehdit unsuru oluşturacak olan kim olursa olsun onlara karşı bu millet, ordusuyla, polisiyle, korucusuyla ve milleti ile vardır, var olacaktır.

- Şu anda ne yazık ki Suriye'den ülkemize, Gaziantep, Kilis ve tüm bu bölgelere yapılan bu tür saldırılar artık işi bir yere kadar getirdi. Artık son, dedik ki 'bu iş burada noktalanması lazım' ve bu sabah 04.00 itibarıyla süreç başladı. Artık bu işi çözmemiz gerekiyor. Birileri meydan okuyorlar, 'Suriye Türkiye için şöyle olacak, böyle olacak.' diye. Onlara ben buradan sesleniyorum, siz ne olacağınızın hesabını yapın.

-  Eğer teröre karşı dünya uluslararası bir mutabakat sağlamazsa tüm insanlık bundan sorumludur. Onun için de birlikte bir mücadele şart. Bizim en başından beri güçlü tarihi bağlarımızın olduğu Suriyeli kardeşlerimize samimi yardım eli uzatmak dışında hiçbir niyetimiz, faaliyetimiz olmamıştır.

- Alna kelime-i tevhit bandı asmakla Müslüman olunmaz. Sancakta kelime-i tevhit olmasıyla Müslüman olunmaz. Allah lafzının istismar edilmesiyle Müslüman olunmaz. Bunların İslam ile alakası yoktur. Bunlar tam aksine İslam'ın başına bela olmuşlardır bu yüzyılda.

- Şu kararlılığımızı tüm dünyaya bir kez daha ifade etmek istiyorum: Türkiye, Suriye'de sahneye konulmaya çalışılan oyuna, oldu bittiye asla rıza göstermeyecektir. Gerekirse meseleye bilfiil el koymak da dahil tüm imkanlarımızı kullanarak Suriye'nin toprak bütünlüğünü korumakta, bu ülkenin kendi halkının iradesiyle yönetilmesini sağlamakta kararlıyız.

- Tekraren ifade ediyorum, başaramayacaksınız. Milletimizi bölemeyeceksiniz, bayrağımızı indiremeyeceksiniz, vatanımızı parçalayamayacaksınız, devletimizi yıkamayacaksınız, ezanlarımızı susturamayacaksınız, bu ülkeye diz çöktüremeyeceksiniz, bu halka boyunduruk vuramayacaksınız.

- Bunlar sanıyorlar ki her saldırıda biz biraz daha zayıflıyoruz. Hayır, tam aksine her saldırıda biz daha güçleniyoruz. Hani derici, debbağ ne yapar? Deriye vurdukça deri hem güzelleşir hem güçlenir. Bu da böyledir. Tam tersine biz bir oluyoruz, iri oluyoruz, diri oluyoruz, kardeş oluyoruz, hep birlikte Türkiye oluyoruz. cnntürk

İtalya'da şiddetli deprem

İtalya’nın orta bölgesinde meydana gelen 6.0 büyüklüğündeki depremde ölü sayısının 14’e çıktığı belirtildi.

İtalya Ulusal Jeofizik ve Volkanoloji Enstitüsü’ne (INGV) göre depremin merkez üssü, başkent Roma’nın 110 kilometre kuzeybatısında yer alan Rieti kentine bağlı Accumoli kasabası.

Yerel saatle 03.36 sıralarında, yerin 4 kilometre altında meydana geldiği kaydedilen ve Rimini’den Napoli’ye kadar geniş bir alanda hissedilen sarsıntıdan en çok etkilenen ise, bölgedeki 2 bin 500 nüfuslu Amatrice kasabası oldu.

Amatrice Belediye Başkanı Sergio Perozzi, ilk açıklamalarında, kasabadaki hasarın çok büyük olduğunu, "Yolların hepsi kapandı. Kasabanın yarısı artık yok, yıkıldı. Bu tam bir dram. Enkaz altında kalanlar var " sözleriyle ifade ettii

Perozzi, yardım ekiplerinin uzun süre ulaşmadığını da belirtirken, “Bu bir felaket. Kurtarma çalışmalarını biz yapmaya çalışıyoruz, ancak elektriğimiz yok, telefonlar çekmiyor. Yardım ekipleri hala ulaşmadı” diye konuştu.

Aktarılanlara göre, kasabaya ilk yardım ekipleri, depremden yaklaşık 3 saat sonra ulaştı. Perozzi, enkaz altında kalan bir aileden yaşam belirtisi alınamadığını da söyledi. Yardım ekiplerinin ulaşmaması üzerine enkaz altında kalanları kurtarmaya çalışan vatandaşlar, bir çocuk ve annenin yardım çığlıklarını duyduklarını ve elleriyle onları çıkarmaya çalıştıklarını aktardı.Halen enkaz altında kalanlar ve yaralılar olduğu belirtiliyor.

Accumoli kasabasında da yıkılan binalar olduğu bildiriliyor.

Büyük sarsıntının ardından bölgede 5.4 ve 5.1 ile daha az şiddette olmak üzere bir dizi sarsıntı daha kaydedildi. DHA

23 Ağustos 2016 Salı

Taksim'e paralı girişler mi başlayacak?

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Ahmet Davutoğlu’nun başbakanlığı döneminde gündeme gelen kent merkezlerine araç girişinden ücret alınması önerisini yeniden gündeme getirdi. Bakanlığın, belediye gelirlerinin artırılmasına yönelik üzerinde çalıştığı taslakta, “Kentin trafik yoğunluğu olan merkezlerine araç giriş ve geçişlerinin meclis kararı ile ücretlendirilmesi” maddesi yer alıyor.


ÇEVRE ve Şehircilik Bakanlığı’nın, ilgili bakanlıklarla birlikte üzerinde çalıştığı belediye gelirlerinin artırılmasına yönelik taslakta, büyükşehirlerde trafiğin azaltılması için ana merkezlere girişten para alınması önerildi. Şehir içi trafik cezalarının belediyelerce kesilmesi, taksiler dahil özel sektör tarafından yapılan taşımadaki elektronik bilet gelirlerinden belediyelere pay verilmesi istendi. Ahmet Davutoğlu’nun başbakanlığı döneminde açıkladığı öncelikli dönüşüm programında da yer alan kent merkezlerine araç girişinden ücret alınması önerisi, belediye gelirlerine ilişkin çalışmada “ücretli yol-ana merkezlere ücretli geçiş” başlığı altında şöyle yer aldı:

DÜNYADAKİ ÖRNEKLER

“Dünyadaki metropollerde bazı yol veya tüneller ile kentin trafik yoğunluğu olan bölgelerine araç giriş veya geçişlerinin ücretlendirilmek suretiyle kent içi trafiğinin rahatlatılmaya çalışıldığı görülmektedir. Bu uygulamanın ülkemizde özellikle büyükşehirlerde trafik yoğunluğunun azaltılmasına katkı sağlayacağı değerlendirilmektedir. Şehir içinde mevcut güzergâhlara alternatif yapılacak yeni yol, tünel, köprüler ile kentin trafik yoğunluğu olan merkezlerine araç giriş ve geçişlerinin meclis kararı ile ücretlendirilmesi.”

CEZAYI ZABITA KESSİN

Trafik yetkisinin belediyelere devrinin de istendiği çalışmada, şu öneriler de dikkat çekti: “Büyükşehir ve il belediyelerine duran trafik ile ilgili ceza kesme ve araç çekme yetkisi verilmesi. Hareketli trafik ile ilgili trafik akışına müdahale edilmeksizin elektronik sistem ile ceza kesme yetkisi verilmesi.”

TABELADA ‘C’ VARSA PARALI

LONDRA’da uygulanan ‘congestion charge’ (tıkanıklık ücreti) sisteminde para ile girilecek bölgeler kırmızı ‘C’ harfi ile gösteriliyor. Şehir merkezine giren araçlar 8 sterlinden (yaklaşık 20 lira) başlayan ücretler ödüyor. İşte Chelsea Bridge üzerindeki bu tabela, kent merkezindeki ünlü Sloane Square’in paralı olduğunu gösteriyor. New YorK’ta Manhattan adasında ise hafta içi 06:00-18:00 saatleri arasında 86. sokağının aşağısına giren otomobillerden 8, büyük araçlardan ise 10 dolar alınacağı açıklandı. Bölgede yaşayan ya da çalışanlara ait otomobiller için ise günlük tarifenin 4 dolar olarak belirlendiği ifade edildi.

BELEDİYEYE TAKSİ PAYI

TOPLU taşımada kullanılan (kamu-özel) bütün araçlarda elektronik bilet kullanılmasının zorunlu hale getirilmesi önerisinin de yer aldığı taslakta şunlar dikkat çekiyor: “ Özel sektör tarafından (taksi dahil) yapılan toplu taşımadaki elektronik bilet gelirlerinden belli bir oranda belediyelere pay verilmesi. Toplu taşımadaki vergilendirmenin elektronik bilet üzerinden yüzde 5 oranında götürü usulde yapılması. Belediye taşınmazlarının kira süresinin 29 yıla çıkarılabilsin. Havalimanı-şehiriçi yolcu taşıma yetkisi belediyelere verilsin. Taksi ve minibüslere çalışma ruhsatını belediyeler versin. Gıda denetimleri yeniden belediyelere devredilsin.”

BELEDİYE ÇALIŞANI SÖZLEŞMELİ OLSUN

Belediye personeline ilişkin önerilerin yer aldığı bölümde ise sözleşmeli çalıştırılacak kadroların genişletilmesi istendi. Buna göre uzman, memur, veri hazırlama ve kontrol işletmeni, muhasebeci, itfaiye, zabıta, şoförlerin sözleşmeli olması istendi. Belediyelerin genel hükümlere göre Devlet Personel aracılığıyla memur aldıkları ancak belediyelerin merkezi sistemden memur alımını tercih etmedikleri belirtilerek, şu yöntem önerildi: “KPSS’den belli bir taban puan alanlar arasından belediyelerce yapılacak sınavla memur alınabilmesi. Memur alım ilanının kamu kurumlarına işçi alımlarında olduğu gibi il düzeyinde yapılması. İl düzeyinde yeterli talebin olmaması halinde ulusal düzeyde ilana çıkılması. Bağlı İdare Personelinin 4483 Sayılı Kanun Kapsamına Alınması. Diğer Kurumlardaki Nitelikli Personelin Belediyede Çalıştırılmasının Özendirilmesi. Üst Yöneticilerin Görev Süresinin Sınırlandırılması. İSKİ daire başkanları ve belediye başkan yardımcılarının ek göstergelerinin büyükşehir daire başkanlarıyla eşitlenmesi.” Hürriyet

Ağabeyinin kına gecesinde balkondan düşüp öldü

Konya'da ağabeyinin kına gecesinde sigara içmek için çıktığı balkondan düşen 21 yaşındaki Ayşenur Çetintaş, hayatını kaybetti.


Olay, geçen Perşembe günü merkez Meram İlçesi Çaybaşı Mahallesi'ndeki bir ilkokulda meydana geldi. Bir şirkette özel güvenlik görevlisi olan Ayşenur Çetintaş, ağabeyinin kına gecesinin yapıldığı okulda sigara içmek için balkona çıktı.

Ayşenur Çetintaş, dengesini kaybedip yaklaşık 5 metre yükseklikten beton zemine düştü. Yakınlarının çağırdığı ambulansla Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırılan Çetintaş, doktorların tüm çabasına karşın kurtarılamadı. DHA

22 Ağustos 2016 Pazartesi

Üniversiteli Cansu, yurtta asansör boşluğuna düşerek öldü

Kayseri’de üniversite öğrencisi 22 yaşındaki Cansu Canan Siyah, kaldığı yurdun 4’üncü katından asansör boşluğuna düşerek yaşamını yitirdi.


Olay, Talas ilçesi Mevlana Mahallesi Numune Sokak’ta bulunan özel bir kız öğrenci yurdunda meydana geldi. Erciyes Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Elektrik Elektronik Mühendisliği öğrencisi Cansu Canan Siyah, iddiaya göre, kaldığı yurdun 4’üncü katından asansör boşluğuna düştü. Ağır yaralanan genç kız, çevredekilerin ihbarı üzerine gelen sağlık ekiplerince Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne kaldırıldı. Burada tedaviye alınan genç kız tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Polis, olayla ilgili soruşturma başlattı.

Gökhan KURT/KAYSERİ, (DHA)

Doğa Koleji satıldı

Doğa Okulları'nın yüzde 100 hissesi için nihai satış anlaşması 20 Ağustos 2016 tarihinde imzalandı.

Satış işlemi, Metal Yapı Konut ile Fethi Şimşek ve Turkven tarafından danışmanlık verilen yabancı yatırımcılar arasındaki anlaşmanın imzalanmasıyla sonuçlanmış oldu.

Doğa Okulları kurucusu Fethi Şimşek yaptığı açıklamada, “Kurup yıllardır itinayla büyüttüğümüz okulumuzu bu kıymetli ve hayırsever işadamına devretmek bize gurur veriyor. Doğa Okulları yıllardır başarıyla taşıdığı liderlik bayrağını, Türkiye’nin en büyük gayrimenkul şirketlerinden birinin kurucusu ve sahibi olan Ömer Saçaklıoğlu ile daha yükseklere taşımayı hedeflemektedir” dedi.

1980 yılından beri gayrimenkul geliştirme konusunda Metal Yapı Konut şirketiyle faaliyet gösteren Ömer Saçaklıoğlu, özellikle üst segment eğitim kampüsleri, ofis, rezidans, AVM ve otel konusunda çalışmalarını sürdürüyor. Yakın geçmişte birçok projeyi tamamlayan Metal Yapı Konut’un şu anda devam eden projeleri de bulunmaktadır.

O anne ömrü boyunca bu dört mezara bakacak!

Gaziantep'te düğüne saldırıdan sağ kurtulan tanıklar yaşadıkları dehşeti anlattı. Hain saldırıda 4 çocuğunu kaybeden, eşi de ağır yaralanan Emine Ayhan, "tek çocuğum olmasaydı intihar 
ederdim" dedi.


Gaziantep’te kına gecesinde meydana gelen canlı bomba saldırısında 54 kişi yaşamını yitirdi çoğu ağır 70’den fazla kişi de yaralandı. Saldırıda ölenlerin çoğunun çocuk olduğu ortaya çıktı.

‘İNTİHAR EDERDİM’

Patlamada 4 çocuğunu kaybettiğini, eşinin de yoğun bakımda olduğunu anlatan Emine Ayhan, yaşadıklarını şu sözlerle anlattı “Düğün bizim yakın akrabamızındı. Ben eve su içmeye giderken birden büyük bir patlama oldu. Önce havai fişek veya başka bir patlama olduğunu düşündük. Hemen patlama yerine koştum baktım ortalık kan gölüne dönmüş ve her yer ceset yeri olmuş. Çocuklarımı aradım ancak cesetlerini buldum. O an sinir krizi geçirdim. Dünyam her şeyim bitti çünkü 5 çocuğumdan biri kaldı. Eğer kalan 1 çocuğum olmasaydı intihar ederdim çünkü dayanamıyorum.” Sözcü

Gaziantep'teki canlı bomba saldırısında ölenlerin 29'u çocuk

Gaziantep'te kına gecesine düzenlenen 'canlı bomba' saldırısında yaşamını yitiren 51 kişiden 44'ünün kimlik tespiti yapılıp defnedilirken, 7 kişinin ise otopsi ve kimlik tespiti işlemleri devam ediyor. Ölenlerden kimlikleri belirlenen 44 kişiden 29'ununun yaşı 18'den küçük. Bunlardan 31'i erkek, 13'ü kadın.



Saldırıda yaşamını yitirenlerden 44'ünün isimleri şöyle:

Şükran Akdoğan (17), İsmail Alpaslan (14), Süheyla Yağız (32), Mehmet Nazım Akdoğan (13), Ali Özcan (26), Serhat Eryılmaz (13), Büşra İlter (9), Muhammet Alpaslan (11), Muhyettin Akdoğan (26), Doğan Özcan (22), Nergiz Özcan (10), Kerem Özer (12), Orhan Yavuz (13), Aliye Yağız (30), Ali Toraman (11), Bünyamin Akdoğan (11), Mehmet Ali Taş (23), Abdulalim Çelikten (14), Metin Caner (16), Mürvet Ayhan (28), Vesile Uluhatun (38), Şükran Ayhan (11), Semanur Özer (14), Mehmet Urtekin (14), Mizgin Gürbüz (14), Murat Kalay (14), Kamile Ayhan (35), Emine Nisa Gören (9), Salih İlter (15), Saliha Akdoğan (21), Gurbet Akcan (4), Muhammet Yağız (4), Devran Eryılmaz (12), İbrahim Urtekin (16), Osman Toroman (21), Ahmet Urtekin (22), Kamil Akdoğan (23), Hasan Akdoğan (11), Öbeyit Akdoğan (28), Sinan Urtekin (14), Süleyman Durak (22), Hakkı Okur (14), Fatma Zehra Abdullah (11) ve Suriyeli Hüsam Cuma (7).

Gaziantep bombacıları MOBESE'ye takıldı

Gaziantep'teki hain saldırının detayları ortaya çıkıyor. Polis, MOBESE kayıtlarında saldırıyla ilgili üç kişiye rastladı. Bunlardan birinin bombayı patlatan çocuk olduğu belirtilirken, iki kişinin de çocuğu bırakıp kaçtığı tespit edildi. Olay yerinde canlı bomba yeleği parçaları ile el bombasının fünyesi de bulundu. Patlayıcı düzeneğinin el bombasıyla ateşlendiği belirlendi.



Hürriyet'ten Fevzi Kızılkoyun'un haberine göre; Gaziantep'i kana bulayan saldırının hemen öncesi kaydedilen MOBESE görüntüleri saldırıyla ilgili önemli ipuçları verdi. Kamera kayıtlarında canlı bomba olan çocuğu düğün yerine iki kişi getirdikten sonra olay yerinden uzaklaştığı görülüyor.
Polis olay yerindeki ilk incelemelerde önemli bulgulara ulaştı. Buna göre Gaziantep'teki saldırıda kullanılan patlayıcı düzeneği daha önce Ankara Gar ve Suruç'ta yapılan saldırılarda kullanılan ve DEAŞ'a ait olduğu belirtilen düzenekle benzerlik taşıyor. Bu arada patlamada kullanılan düzenekte yer alan demir parçalarının ölü sayısını artırdığı belirtiliyor.

MOBESE kameraları kaydetti

Olayın meydana geldiği mahallede polis, 3 parçalanmış cesede ulaştı. Bu cesetlerden birinin bombacı çocuğa ait olduğu kaydedildi.

Öte yandan polis patlamayla ilgili olarak MOBESE görüntülerinde çocukla beraber iki kişiyi daha tespit etti. Canlı bombanın daha önce herhangi bir eyleme karışmadığı için yüz eşleşmesi yapılamadığı bu nedenle de kimliğinin belirlenemediği kaydedildi.

Eylem talimatı Büyükçelebi'den

Aynı görüntülerde, çocuğu getiren iki kişinin olay yerinden uzaklaştığı görülüyor. İddialara göre eylem emrini veren isim ise DEAŞ'ın Türkiye-Sınır sorumlusu Deniz Büyükçelebi.

İranlı sığınmacı protesto için göz kapağını da dikti

Niğde'de yaşamını sürdüren İran uyruklu Shırdam, başka ülkeye sığınma talebine cevap vermediğini öne sürdüğü Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğini protesto için sol göz kapağını dikti.

Niğde'de sığınmacı olarak yaşayan İran uyruklu Gholam Reza Shırdam, başka ülkeye sığınma talebine cevap vermediğini öne sürdüğü Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğini protesto amacıyla bu kez sol göz kapağını dikti.

Siyasi sebeplerle 2009'da İran'dan Türkiye'ye gelen ve başka ülkeye sığınma talebine cevap alamadığını ileri süren Shırdam, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğini (UNHCR) protesto için ağzını ve kulaklarını iğne iplikle dikmişti. UNHCR’den yanıt alamayan Shırdam, bu kez sol göz kapağını dikerek protestosunu sürdürdü.

Kale Mahallesi'ndeki evinde eylemlerini sürdüren, ağzının kenarlarını diktiği için güçlükle konuşabilen Shırdam (48), gazetecilere, Türkiye'ye geldiği yıl Ankara'da Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğine sığınma başvurusunda bulunduğunu, talebi onaylanınca resmi sığınmacı olarak görüldüğünü söyledi.


Resmi sığınmacı olduğu için başka bir ülkeye geçme hakkı bulunduğunu ifade eden Shırdam, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğine müracaat ettiğini, 7 yıldır yanıt alamadığı için bu durumu protesto amacıyla bu kez sol gözünü diktiğini anlattı.

Shırdam, kimsenin neden böyle bir şey yaptığını, ne istediğini sormadığını, eylemini devam ettireceğini ifade ederek, şöyle dedi:

"75 gün önce ağzımı ve kulaklarımı dikmiştim ama kulaklarım yırtıldı. Ben bu şekilde devam edeceğim. 76 gündür hiçbir şey yemiyorum, 4 gündür su da içmiyorum. Hiç kuvvetim kalmadı, çok zayıfladım, ayakta duramıyorum, başım dönüyor. Bu yüzden devamlı oturuyorum. Tek isteğim buradan gitmek, başa bir şey istemiyorum. Nereye olursa olsun buradan göndersinler beni" dedi
Kendisine ayda 25 dolar yardım yapıldığını aktaran Shırdam, "Kendileri 25 dolarla geçinebilirler mi? Bu paraya ev kirasını mı vereyim yoksa gıda mı alayım? Bu şekilde 15 gün daha devam edersem ölürüm. Ondan sonra da her şey bitecek." sözlerine yer verdi. cnntürk

21 Ağustos 2016 Pazar

Ümran’ın ağabeyi hayatını kaybetti

Ambülanstaki bakışlarıyla dünyayı sarsan 5 yaşındaki Ümran Dakniş’in 10 yaşındaki ağabeyi Ali, aynı saldırıda yaralandıktan sonra hayatını kaybetti.


Halep’teki hava saldırısının ardından götürüldüğü ambülanstaki bakışlarıyla dünya kamuoyunun dikkatini çeken 5 yaşındaki Ümran Dakniş’in aynı saldırıda yaralanan ağabeyi, yaşamını yitirdi.
Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, 10 yaşındaki Ali Dakniş’in Çarşamba günkü saldırıdan sonra kaldırıldığı hastanede öldüğünü duyurdu. Reuters, 10 yaşındaki çocuğun iç kanama ve organ hasarı nedeniyle hayatını kaybettiğini belirtti.

'HALEP'TE ÜMRAN GİBİ 100 BİNDEN FAZLA ÇOCUK VAR'

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, yalnızca bu ayki çatışmalarda ve hava saldırılarında 448 sivilin öldüğünü açıkladı. BM Çocuk Fonu (UNICEF) İcra Direktörü Anthony Lake, Halep'te bina yıkıntılarının altından kurtarılan Ümran gibi 100 binden fazla çocuğun savaşın mağduru olduğunu bildirdi.

Lake, yaptığı yazılı açıklamada, 5 yaşındaki Ümran'ın fotoğrafının tüm dünyanın dikkatini çektiğini ve insanların çocukla empati kurduğunu belirterek, "Halep'te Ümran gibi 100 binden fazla çocuk, hiçbir çocuğun maruz kalmaması gereken acıları çekiyor. Onlarla da empati kurmalıyız. Ancak empati ve bu acılara neden olanlara kızgınlık yeterli değil. Bu duyguları eyleme çevirmeliyiz" ifadelerini kullandı. Hürriyet

Dursun Çiçek: PKK'yı ve IŞİD'i FETÖ yönetiyor

CHP İstanbul Milletvekili Dursun Çiçek PKK'yı ve IŞİD'i FETÖ'nün yönettiğini iddia etti. Çiçek'e göre en tepede de Amerika var.


CHP İstanbul Milletvekili Dursun Çiçek Sözcü Gazetesi'ne konuştu. İşte Çiçek'in açıklamaları:

– 15 Temmuz'da köprü darbecilerce kesildiğinde yorumunuz ne oldu?

O gün eşimle birlikte kendi arabamızla Ankara'dan İstanbul'a geldik. Saat 18.00 gibi köprüyü geçip, Levent'e varmıştık. Köprüdeki o resmi gördükten sonra hemen “Bu Fethullah Gülen Cemaati'nin darbe teşebbüsü” dedim. Sonrasında da zaten olaylar Türkiye'nin her tarafında gelişti. O süreçte Harp Akademileri'nde lojmandaydık biz. Oranın özellikle bizim için tehlikeli olacağını düşünerek, kızım ve aynı zamanda avukatım olan İrem Çiçek'in evine geçtik ve gelişmeleri oradan takip ettik.

– 15 Temmuz öncesinde TSK içindeki FETÖ'cülerin darbe yapamayacağını söylemiştiniz. Şaşırdınız mı?

Bu olağan bir kalkışma değil bir defa. Bunlar tespit edilmişti. Kalkışmadan 1 hafta önce bunların içinde yer alan sınıf arkadaşımla davet üzerine görüştüm. Listelerin açıklandığını, Askeri Şura'da 600 küsur askerin atılacağını, ya da emekli edileceğini, sonra da darbe teşebbüsünden tutuklanıp, hesap vereceklerini benimle paylaştı. Dolayısıyla bu kalkışmayı yapmasalardı da yine FETÖ ve darbe teşebbüsünden yargılanacaklardı. Örgüt o gece suçüstü yakalandı.

Bunlar robot gibiler

– Tehdidin tam olarak geçmediğini biliyoruz. Tam temizlik mümkün olabilecek mi?
Normal insanlarla bu örgütün militanlarını mukayese etmemek lazım. Meclis'i bombalayan pilotu düşünün! Görev veriliyor, TBMM'yi bombalıyor! Bunu ancak robotlar yapar. Biraz duygusu olan, Cumhuriyete ve insanlık değerlerine bağlı olan bir kişi yapmaz. Kendi halkına ateş ediyor. Türk Ordusu bunu yapmaz. Mustafa Kemal'in askeri bunu yapmaz. Dolayısıyla bunlar beyinlerine çip yerleştirilmiş robotlar. Hepsinin beyinleri yıkanmış. İmam ne derse, sorgulamadan yerine getiriyorlar. Tehlikeli olmalarının temelinde de bu var. Tabii bunların ayıklanması zaman alacak. Sonuçta 40 yıldır devlete sızmış bir örgüt bu. Ama hiç kimsenin şüphesi olmasın; mutlaka bu devlet bunları ayıklayacak. Siyasi iktidarın da bunlardan ders aldığını görüyoruz. Artık herkesin aklını başına alması lazım. Büyük bir iç savaşın eşiğinden döndük. Eğer bunlar yönetimi ele geçirseydi, darbe başarılı olsaydı, Türkiye çok karanlık bir geleceğe doğru savrulacaktı. Başka bir ülke olacaktı. Demokrasi gidecekti. Ilımlı İslam devleti diye; Suriye, Irak gibi bir iç savaşın içinde olacaktık. Geleceğimiz için, çocuklarımız için, bu mikrobun, bu virüsün devletten ayıklanması için herkesin yardımcı olması lazım.

Ortak tavır önemliydi

– TSK'daki darbeci asker oranı yüzde 1,5 tespiti doğru bir tespit mi?

Bu genel oran. Ama rütbe arttıkça oran yükseliyor. Bazı sınıflarda yüzde 80'e varan oranı yakalamışlar. Mesela askeri yargıda, mesela istihbaratta, mesela kurmay subaylarda… Ancak şu bir gerçek ki; Silahlı Kuvvetler yüzde 90 oranında bu kalkışmaya katılmadığı için başarısızlığı garanti oldu. Darbeyi, öncelikle Mustafa Kemal'in askerlerinin sağduyusu, sonra milletimizin demokrasiye ve Cumhuriyetimize sahip çıkması, siyasi liderlerin de Meclis'e saldıran bu hainlere karşı ortak bir siyasi duruş sergilemesi sonucu, milletçe bu tehlikeyi en hafif şekilde atlattık.

– Peki FETÖ'nün parlamentodaki varlık oranı nedir? Ya da var mıdır?

Bu hem partiler için tehdit, hem Türkiye Cumhuriyeti için tehdit. Örgütün iletişim ağında 40 bin kişi var diyorlar. Acaba hangi siyasi partide kimler var? İtirafçılar çıkıyor. Gizli tanıklar oluyor. Dolayısıyla partilerle ilişkileri kimler götürüyor hepsi açığa çıkacak. PKK'dan dolayı HDP'de de bunların uzantıları olabilir. Çünkü aynı beyin yönetiyor.

Tehlikeliler çünkü…

– Yok “ordu imamı”, yok “ablalar”, yok “abiler”… Nedir bunlar?

Bunu izah edebilmek için anlamak lazım. Bunun bir örneği; Cihan Kansız diye bir savcı vardı. İlker Paşa'nın tutuklandığı iddianamede; “Dursun Çiçek albay ama örgütteki etkinliği daha yüksek” demişti. Eski Genelkurmay Başkanı'na emir veriyor anlamı çıkıyordu o sözlerden. “İmam” gözüküyor yani. Bunlara bir askeri sistem, ya da standart bir örgüt gibi bakmamamız lazım. İşte tehlikesi de buradan çıkıyor. Yani; İzmir'den bir sümüklü imam çıkacak, örgüt yönetecek! Bu mümkün mü? Asla mümkün değil. Bu Amerika'nın Ilımlı İslam Projesi. Büyük Ortadoğu Projesi'nin en büyük ayağı. O yüzden Amerika Fethullah Gülen'i vermemek için direniyor. Açıkçası ben vereceğinden çok ümitli değilim.

FETÖ bunların üst aklı

– FETÖ-PKK işbirliği içinde görüşüne katılıyor musunuz?

IŞİD de dahil. Ama bütün bunları yöneten ABD ve onun istihbarat örgütleri. Fethullah Gülen 1999'da oraya gittiğinde, bütün hizmet hareketini onlara vakfetti ve onların maşası oldu. Bu da onların garantileriyle oldu. Bu kumpas davalarında diyorlardı ki; “Dursun Çiçek PKK'lılara torpil yapıyor!” PKK'lıları destekliyor!” İşte bize iftira attıkları hangi eylem varsa, bu süreçte birebir yaptılar. Yani kendi yaptıklarını bize iftira olarak attılar. Bu millet onların bu eylemlerini birebir yaşadı, o karanlıklara şahit oldu. Şimdi anlıyoruz ki; PKK'yı da, IŞİD'i de yöneten FETÖ'nün militanları. FETÖ bunların eğitimli kesimi, üst aklı. Devlette belli yerlere gelmişler, istihbaratta belli yerlere gelmişler. Kuzey Irak'ta da bir sürü okulları var. Dolayısıyla PKK'ya da etkinler, IŞİD'e de etkinler. En tepede de Amerika var. Amerika bunları kullanarak bu örgütleri yönetiyor.

Bana da “imam” demişlerdi!

Dursun Çiçek Ergenekon iddianamesinde kendisine ‘imam' benzetmesi yapıldığını belirtip şöyle dedi: “İlker Paşa'nın tutuklandığı iddianamede; ‘Dursun Çiçek albay ama örgütteki etkinliği daha yüksek' denilmişti. Eski Genelkurmay Başkanı'na emir veriyor anlamı çıkıyordu o sözlerden.”
3 paşaya da öfkeli

– Büyükanıt hakkında dosya hazırlayan dönemin Savcısı Ferhat Sarıkaya'nın itiraflarından sonra ne hissettiniz?

Kumpas sürecinde peş peşe Hilmi Özkök, sonra Yaşar Büyükanıt, sonra İlker Başbuğ, Işık Koşaner ve Necdet Özel olmak üzere 5 Genelkurmay Başkanı var. Tabii Koşaner'in konumu farklı. İlker Paşa için de aynı şey geçerli. Diğer üçüne geldiğimizde, Hilmi Özkök'ün gelip Silivri'de tanıklık yaptığı o duruşmayı hiç unutamıyorum. Aleyhimde şüphe yaratacak o tanıklığına isyan etmiş ve salondan çıkarılmıştım. Ona sevgim, saygım yok. Bir sürü masum subayı suç çetesine teslim etti. Yaşar Paşa'dan ümitliydik. Genelkurmay Başkanlığı'nı önlemek için bu cemaat büyük bir kampanya yürüttü. Sarıkaya olayı da bunlar arasındaydı. Ama o, binlerce askeri bu suç örgütüne teslim etti. Ondan dolayı Yaşar Paşa'ya çok kızgınız.

– Özel'in kumpas mağdurlarından özür dilemesini nasıl değerlendirdiniz?

Özel Paşa'nın bizim tahliyemiz için o dönemde bir takım çabaları olduğunu biliyorum. Ancak o çabalarını kamuoyuyla paylaşmak yerine özür diledi. Bu yetmez. Komutan her şeyden sorumludur. Onun döneminde orduya yerleşmiş bu mikropların özeleştirisini yapmak zorundadır. Hem özeleştiri yapmalı, hem de gerekirse görevi kötüye kullanmaktan, ya da komutanlık sorumluluğu yapmamaktan hesap vermelidir.

Akar'ın yerinde olmak istemem

– Genelkurmay Başkanı Akar'ın duruşunu nasıl yorumluyorsunuz?

Hulusi Akar'ın yerinde olmak istemem. Komutana önce güven, sonra saygı duyarsınız. Sonra sevgiye dönüşür bu. Bu değerler yara almıştır. Çünkü orduya hakim olamamıştır. Kendi emrindeki komutanlar tarafından derdest edilmiştir. Bu süreçte onun eleştirilmesi ise yine orduya zarar verir. Eleştiri hakkımı normalleştikten sonra kullanmayı tercih ediyorum.

Taburcu edilen gelin: Düğünümüzü kana çevirdiler

Gaziantep'te kına gecesinde meydana gelen, 51 kişinin yaşamını yitirdiği ve 69 kişinin de yaralandığı terör saldırısında hafif yaralanarak Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde tedavi altına alınan gelin Besna Akdoğan taburcu edildi. Yakınlarına sarılıp, "Düğünümüzü kana çevirdiler" diyerek acısını dile getiren Akdoğan, evine getirildi.


Merkez Şahinbey ilçesi Akdere Mahallesi'ndeki Nurettin Akdoğan ve Besna Akdoğan'ın kına gecesinde meydana gelen terör saldırısında yaralananların tedavileri hastanelerde sürüyor.
Çocuk ve kadınların da hayatını kaybettiği saldırıda gelin Besna Akdoğan da hafif yaralanarak Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine kaldırıldı.

Hastanenin acil müşahade bölümünde tedavisi yapılan Akdoğan'ı kardeşleri ve yakınları yalnız bırakmadı.

Sürekli ağlayan ve bayılan Akdoğan, sağlık durumunun normale dönmesi üzerine taburcu edildi.
Yakınlarına sarılıp, "Düğünümüzü kana çevirdiler" diyerek acısını dile getiren Akdoğan, erkek ve kız kardeşlerince Akdere Mahallesi'ndeki evine getirildi.

Akdoğan'ın eve getirilişi sırasında yakınları ve komşuları kendisine destek olmaya çalıştı.

Damat taburcu edildi, gözyaşı döktü 

Patlamada gelin Besime Akdoğan ile birlikte yaralanan damat Nurettin Akdoğan, tedavisinin tamamlanmasının ardından taburcu edildi. Taburcu edildikten sonra eşiyle düğün sonrası yaşayacağı eve gelen damat Nurettin Akdoğan, gözyaşı dökerek sinir krizi geçirdi.

Gelin yeniden hastaneye kaldırıldı

Saldırıda yaralanan gelin Besime Akdoğan ise Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde tedavinin ardından taburcu olduktan sonra getirildiği evde sinir krizi geçirdi. Gelin Besime Akdoğan, serçe parmağında kına olduğu dikkat çeken damat Nurettin Akdoğan ve yakınları tarafından Dr. Ersin Arslan Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne götürülerek tedaviye alındı.

Düğünde damat Nureddin Akdoğan, patlamadan yaralı olarak kurtuldu. (cnntürk)