Manisa’nın Alaşehir ilçesinde hurdacılık yapan Himmet A. tarafından öldürülerek bağa gömülen 4 yaşındaki Irmak Kupal’ın cansız bedeni 9 gün sonra bulundu.
14 Ekim günü evinin önünde oynarken kaybolan 4 yaşındaki Irmak Kupal'ı öldürdüğünü canlı yayında itiraf eden Himmet A.'nın önce elle kazarak gömdüğünü söylediği Irmak'ı daha sonra çapayla kazarak gömdüğünü öne sürmesi üzerine bugün sabahın erken saatlerinden itibaren bütün ekipler dere yatağında ve bağlarda çapa aradı.
Öte yandan, 12 yaşlarında Ali isimli bir çocuk, arama yapılan yerin karşı tarafındaki bir bağa nar toplamak için girdiğinde bir çapa buldu. Nar ağacının dibinde çapayı bulan küçük çocuk çapayla arama noktasına gelerek çapayı polislere teslim etti. Çapaya, aranan çapa olup olmadığının belirlenmesi için polisler tarafından el konuldu.
Aile sinir krizi geçirdi
Minik Irmak’ın bulunduğu haberi üzerine ailesi sinir krizi geçirdi. Ayakta durmakta güçlük çeken Irmak’ın annesi Suriye Kupal gözyaşlarına boğuldu. Evladına bir an önce kavuşmak isteyen acılı anne Suriye Kupal, “Yavrumu görmek istiyorum ne olur, 9 gündür görmüyorum ne olur gidelim. Ne olur beni yavruma götürsünler. Yavrumu görmek kucağıma basmak istiyorum. Ne olur, yalvarıyorum” dedi.
'Kardeşimi özledim'
Kardeşinin bulunduğu haberini alan 10 yaşındaki ablası Ayşe Kupal da haberi halasından aldığını belirterek, “Irmağı özledim, Irmağı istiyorum. Sevindim, halam söyledi. Irmağı çok özledim. Hem sevindim hem üzüldüm. Öldüğü için çok üzülüyorum” diye konuştu.
Ağıtlar yükseldi
Irmak’ın anneannesi Şaygül Ilgaz da gözyaşlarına boğuldu. Kürtçe ağıtlar yakılan evde yaslar tutuldu. Haberi alan ailenin yakınları ve mahalleli de minik Irmak’ın ailesinin evine akın etti. DHA
22 Ekim 2016 Cumartesi
THY uçaklarında Samsung Galaxy Note 7 yasaklandı
Samsung Galaxy Note 7 piyasaya çıktıktan sonra bataryalarında yaşanan patlamaların gündeme gelmesi üzerine birçok havayolunun uçaklara alınmasını yasaklamasının ardından, THY de yasakladığını resmi internet sitesinden duyurdu.
Türk Hava Yolları (THY), Samsung Galaxy Note 7'nin kabin bagajında, kayıtlı bagajlarda veya kargo olarak uçaklara kabul edilmeyeceğini resmi internet sitesinden yolcularına duyurdu.
THY’nın o duyurusu şöyle; "Değerli Yolcularımız, Ortaklığımızca icra edilen tüm seferlerde Samsung Galaxy Note 7 cihazlarının yolcu üzerinde, kabin bagajında, kayıtlı bagajlarda veya kargo olarak uçaklara kabul edilmeyeceğini siz değerli yolcularımıza bildiririz."
Türk Hava Yolları (THY), Samsung Galaxy Note 7'nin kabin bagajında, kayıtlı bagajlarda veya kargo olarak uçaklara kabul edilmeyeceğini resmi internet sitesinden yolcularına duyurdu.
THY’nın o duyurusu şöyle; "Değerli Yolcularımız, Ortaklığımızca icra edilen tüm seferlerde Samsung Galaxy Note 7 cihazlarının yolcu üzerinde, kabin bagajında, kayıtlı bagajlarda veya kargo olarak uçaklara kabul edilmeyeceğini siz değerli yolcularımıza bildiririz."
Recep Sert'in kazadan önceki hali ortaya çıktı
Yüz nakli olan Recep Sert ile evlenerek tüm dikkatleri üzerine çeken Esma Sert, Show TV'de yayınlanan 'Gelin Evi' programına konuk oldu.
'Gelin Evi' yeni bölümünde, Türkiye'nin beşinci yüz naklini gerçekleştiren Recep Sert'in eşi Esma Sert'in Bursa İnegöl'deki evine konuk oldu.
Programda Recep Sert ile tanışma, nişanlanma ve evlenme dönemlerine ilişkin anılarını paylaşan Esma Sert, eşiyle özel anlarına ilişkin fotoğraflar paylaşmayı da ihmal etmedi...
Eski fotoğraflar arasında Recep Sert'in kazadan önceki hali de vardı.
'Gelin Evi' yeni bölümünde, Türkiye'nin beşinci yüz naklini gerçekleştiren Recep Sert'in eşi Esma Sert'in Bursa İnegöl'deki evine konuk oldu.
Programda Recep Sert ile tanışma, nişanlanma ve evlenme dönemlerine ilişkin anılarını paylaşan Esma Sert, eşiyle özel anlarına ilişkin fotoğraflar paylaşmayı da ihmal etmedi...
Eski fotoğraflar arasında Recep Sert'in kazadan önceki hali de vardı.
Gündüz vakti ayı indi
Gümüşhane’nin Kelkit ilçesindeki Yeşilova köyüne gündüz vakti ayı indi. Ayıyı köyden uzaklaştıramayan vatandaşlar yetkililerden yardım istedi. Ayı iğne ile bayıltılarak köyden çıkarıldı.
İlginç olay bugün akşam saatlerinde ilçe merkezine 5 kilometre mesafede bulunan Yeşilova köyü muhtarı Çetin Savaş’ın evinin önünde gerçekleşti.
İddiaya göre, muhtar Savaş’a ait evin önüne inen boz ayı, köyde yaşayan bir vatandaşa saldıracağı sırada bölgede bulunan bir çoban köpeğinin saldırısı sonucu vatandaş ayının saldırısından ramak kala kurtuldu. Çoban köpeğine de saldıran ayıyı bir türlü alandan uzaklaştıramayan köylüler Kelkit Belediyesi'ni arayarak yardım istedi.
Kelkit Belediyesi Zabıt ekipleri ve Gümüşhane Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğü ekipleri uyuşturucu iğne ile etkisiz hale getirmeye çalıştıkları ayı kaçarak köyde bulunan bir ahıra girdi. Ahırda bulunan hayvanlara saldıracağı sırada uyuşturucu iğne ile bayıltılan ayı, yetkililer tarafından özenle kamyonete yüklenerek köyden uzaklaştırıldı.
Gümüşhane Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürü İlbeyi Aydın, “Yeşilova köyüne inen bu boz ayıyı uyuşturucu iğne ile etkisiz hale getirdik. Köylü vatandaşlara saldırmamış olması büyük bir şans. Biz bu yetişkin boz ayıyı bulunduğu bölgeden uzaklaştırıp kendisine yeni bir yaşam alanı seçmesini sağlayacağız. Bu tür durumlar ile karşı karşıya kalan vatandaşlardan ricam; önce kendilerini güvene almaları ve akabinde en yakın yetkili birimlere haber vermeleridir. Allah göstermesin aksi bir davranış telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurabilir” ifadelerini kullandı.Öte yandan geçen yıl da aynı köyde bir kadına ayı saldırısı olmuş, kadın ayının elinden yaralı kurtulmuştu. Saldırının ardından yetkililer bölgede geniş çaplı çalışma yapmış, yüksek kesimlerde ayılarının köye inmemesi için yemleme çalışması yapmış ve bölgeye ayıyı izlemek için fotokapan koymuştu. Köylülerin iddiasına göre ise ayı bugün köye yakın bölgede 70-80 domuzdan oluşan sürüden korkması nedeniyle köye indi. Ayıyı bu kez canlı yakalayan yetkililer, köyden farklı bir bölgeye ayıyı bıraktı. Hürriyet
İlginç olay bugün akşam saatlerinde ilçe merkezine 5 kilometre mesafede bulunan Yeşilova köyü muhtarı Çetin Savaş’ın evinin önünde gerçekleşti.
İddiaya göre, muhtar Savaş’a ait evin önüne inen boz ayı, köyde yaşayan bir vatandaşa saldıracağı sırada bölgede bulunan bir çoban köpeğinin saldırısı sonucu vatandaş ayının saldırısından ramak kala kurtuldu. Çoban köpeğine de saldıran ayıyı bir türlü alandan uzaklaştıramayan köylüler Kelkit Belediyesi'ni arayarak yardım istedi.
Kelkit Belediyesi Zabıt ekipleri ve Gümüşhane Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğü ekipleri uyuşturucu iğne ile etkisiz hale getirmeye çalıştıkları ayı kaçarak köyde bulunan bir ahıra girdi. Ahırda bulunan hayvanlara saldıracağı sırada uyuşturucu iğne ile bayıltılan ayı, yetkililer tarafından özenle kamyonete yüklenerek köyden uzaklaştırıldı.
Gümüşhane Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürü İlbeyi Aydın, “Yeşilova köyüne inen bu boz ayıyı uyuşturucu iğne ile etkisiz hale getirdik. Köylü vatandaşlara saldırmamış olması büyük bir şans. Biz bu yetişkin boz ayıyı bulunduğu bölgeden uzaklaştırıp kendisine yeni bir yaşam alanı seçmesini sağlayacağız. Bu tür durumlar ile karşı karşıya kalan vatandaşlardan ricam; önce kendilerini güvene almaları ve akabinde en yakın yetkili birimlere haber vermeleridir. Allah göstermesin aksi bir davranış telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurabilir” ifadelerini kullandı.Öte yandan geçen yıl da aynı köyde bir kadına ayı saldırısı olmuş, kadın ayının elinden yaralı kurtulmuştu. Saldırının ardından yetkililer bölgede geniş çaplı çalışma yapmış, yüksek kesimlerde ayılarının köye inmemesi için yemleme çalışması yapmış ve bölgeye ayıyı izlemek için fotokapan koymuştu. Köylülerin iddiasına göre ise ayı bugün köye yakın bölgede 70-80 domuzdan oluşan sürüden korkması nedeniyle köye indi. Ayıyı bu kez canlı yakalayan yetkililer, köyden farklı bir bölgeye ayıyı bıraktı. Hürriyet
21 Ekim 2016 Cuma
Tuba Korkmaz'ı öldürmeye teşebbüs eden eski sevgiliye 14 yıl hapis
Eskişehir'de Tuba Korkmaz'ı bıçakla öldürmeye teşebbüs eden, gırtlağını kesen eski sevgilisi Fatih Sağır 14 yıl hapse mahkum edildi.
Eskişehir'in Vişnelik Mahallesi Park Sokak'ta, 17 Haziran Cuma sabahı işe gitmek üzere servis bekleyen Tuba Korkmaz, iki ay önce ayrıldığı eski erkek arkadaşı Fatih Sağır tarafından saldırıya uğramıştı. Korkmaz'ın karaciğerini, pankreasını ve diyafranını dağıtmış, gırtlağını kesmişti.
Olayla ilgili Eskişehir 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davanın ilk duruşması yapıldı. Duruşmaya Tuba Korkmaz, tutuklu sanık Fatih Sağır ile avukatlar ve yakınları katıldı. Sanık Fatih Sağır'ın 'tasarlayarak adam öldürmeye teşebbüs' suçundan yargılandığı davanın son duruşmasında avukatlar ve sanık savunma yaptı.
Duruşmada konuşan sanık Fatih Sağır, mahkemeye 7 sayfalık yazılı savunma sundu. Savunmasında Tuba Korkmaz'a 63 bin lira harcadığını belirten Fatih Sağır, "Ben kendisini eşim, çocuğunu çocuğum gibi gördüm. Kendisiyle mutlu bir yuva kurma hayalim vardı. Maddi manevi herşeyimi ortaya koydum. Sabırlı davranışlarımdan yararlanmak istedi. Sakin namuslu bir ailede çevremde övgü ile bahsedilen bir insanım. Bu suçtan karşınızda durmak istemezdim. Ben bir bilim insanıyım. Benim iyi niyetlerimin katilidir" dedi.
Savcı, Tuba Korkmaz'ı ağır yaralayan Fatih Sağr için ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmasını istemiş, ancak, olayın teşebbüs aşamasında kalmasından dolayı 13 yıldan 20 yıla kadar cezalandırılmasını talep etmişti.
Görülen son duruşmada kararını açıklayan mahkeme heyeti sanık Fatih Sağır'ı "Kasten Öldürmeye Teşebbüs" suçundan 14 yıl hapse makum ederken cezada indirim uygulamadı. cnntürk
Eskişehir'in Vişnelik Mahallesi Park Sokak'ta, 17 Haziran Cuma sabahı işe gitmek üzere servis bekleyen Tuba Korkmaz, iki ay önce ayrıldığı eski erkek arkadaşı Fatih Sağır tarafından saldırıya uğramıştı. Korkmaz'ın karaciğerini, pankreasını ve diyafranını dağıtmış, gırtlağını kesmişti.
Olayla ilgili Eskişehir 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davanın ilk duruşması yapıldı. Duruşmaya Tuba Korkmaz, tutuklu sanık Fatih Sağır ile avukatlar ve yakınları katıldı. Sanık Fatih Sağır'ın 'tasarlayarak adam öldürmeye teşebbüs' suçundan yargılandığı davanın son duruşmasında avukatlar ve sanık savunma yaptı.
Duruşmada konuşan sanık Fatih Sağır, mahkemeye 7 sayfalık yazılı savunma sundu. Savunmasında Tuba Korkmaz'a 63 bin lira harcadığını belirten Fatih Sağır, "Ben kendisini eşim, çocuğunu çocuğum gibi gördüm. Kendisiyle mutlu bir yuva kurma hayalim vardı. Maddi manevi herşeyimi ortaya koydum. Sabırlı davranışlarımdan yararlanmak istedi. Sakin namuslu bir ailede çevremde övgü ile bahsedilen bir insanım. Bu suçtan karşınızda durmak istemezdim. Ben bir bilim insanıyım. Benim iyi niyetlerimin katilidir" dedi.
Savcı, Tuba Korkmaz'ı ağır yaralayan Fatih Sağr için ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmasını istemiş, ancak, olayın teşebbüs aşamasında kalmasından dolayı 13 yıldan 20 yıla kadar cezalandırılmasını talep etmişti.
Görülen son duruşmada kararını açıklayan mahkeme heyeti sanık Fatih Sağır'ı "Kasten Öldürmeye Teşebbüs" suçundan 14 yıl hapse makum ederken cezada indirim uygulamadı. cnntürk
Doğu Anadolu'da ilk kez görüldü
Doğu Anadolu’da ilk kez görülen Sarı Kaşlı Çıvgın Kuşu, Aras Nehri Kuş Cenneti’nin 270’inci kuş türü olarak halkalandı. Amatör kuş bilimci Berkan Demir tarafından bulunan Sarı Kaşlı Çıvgın, Doğu Anadolu’da ilk kez halkalanan tür oldu.
Iğdır’ın Tuzluca ilçesi Yukarı Çıyrıklı Köyü’nde, Kars- Iğdır kavşağındaki Aras Nehri Kuş Cenneti, göç yolunda olan konuklarını ağırlamaya devam ediyor.
Bölgede 2005 yılından itibaren Kars Kafkas Üniversitesi, Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürlüğü ile Utah ve Koç üniversiteleri öğretim üyesi Doç. Dr. Çağan Şekercioğlu’nun işbirliğiyle kuşlar üzerine halkalama ve göç araştırma çalışmaları yapılıyor.
Aras Kuş Araştırma ve Eğitim Merkezi’nin en son kuş türü, Türkiye’de çok nadir görülen Sarı Kaşlı Çıvgın kuşu oldu. Yukarı Çıyrıklı köyünde yaşayan amatör kuş bilimci Berkan Demir tarafından bulunan Sarı Kaşlı Çıvgın, Doğu Anadolu’da ilk kez halkalanan tür oldu.
"Aras Kuş Cenneti, Doğu Anadolu'nun ilk tabiatı koruma alanı ilan edilmeli"
Bu ender kuş türünün kayıt altına alınmasının önemine dikkat çeken Kuzey Doğa Derneği Başkanı Doç.Dr. Çağan Şekercioğlu, şunları söyledi:"Kuzeydoğu Anadolu’yu içine alan Kafkaslar endemik kuş alanı, kuşlar için dünyadaki en önemli bölgelerden biridir. Ülkemizdeki kuş türlerinin yüzde 75’i Aras Kuş Cenneti’nde kayıt altına alınmıştır. 270 kuş türü tespit ederek Aras Nehri Kuş Cenneti’nin Doğu Anadolu’nun en zengin kuş cenneti olduğunu belgeledik. Alanda henüz kaydetmediğimiz kuşlarla bu sayının 300’ü bulmasını tahmin ediyoruz. Kuşlara taktığımız uydu vericileri ve diğer takip cihazlarıyla 3 kıtada göçlerini takip ediyoruz. 2005’te keşfettiğim bu muhteşem sulak alanda kurduğumuz Aras Kuş Araştırma ve Eğitim Merkezi halkalama istasyonunda, 11 yılda 183 türden 80 binden fazla kuşa göçlerini takip için Türkiye halkası taktık. 29 ülkedeki üniversitelerden yüzlerce gönüllü öğrenciyi eğittik. Aras Nehri Kuş Cenneti, Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın resmen belirttiği gibi Doğu Anadolu’nun ilk Tabiatı Koruma Alanı ilan edilmelidir. Kuş cenneti, Tuzluca Barajı ile yok edilmemelidir. "
Iğdır’ın Tuzluca ilçesi Yukarı Çıyrıklı Köyü’nde, Kars- Iğdır kavşağındaki Aras Nehri Kuş Cenneti, göç yolunda olan konuklarını ağırlamaya devam ediyor.
Bölgede 2005 yılından itibaren Kars Kafkas Üniversitesi, Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürlüğü ile Utah ve Koç üniversiteleri öğretim üyesi Doç. Dr. Çağan Şekercioğlu’nun işbirliğiyle kuşlar üzerine halkalama ve göç araştırma çalışmaları yapılıyor.
Aras Kuş Araştırma ve Eğitim Merkezi’nin en son kuş türü, Türkiye’de çok nadir görülen Sarı Kaşlı Çıvgın kuşu oldu. Yukarı Çıyrıklı köyünde yaşayan amatör kuş bilimci Berkan Demir tarafından bulunan Sarı Kaşlı Çıvgın, Doğu Anadolu’da ilk kez halkalanan tür oldu.
"Aras Kuş Cenneti, Doğu Anadolu'nun ilk tabiatı koruma alanı ilan edilmeli"
Bu ender kuş türünün kayıt altına alınmasının önemine dikkat çeken Kuzey Doğa Derneği Başkanı Doç.Dr. Çağan Şekercioğlu, şunları söyledi:"Kuzeydoğu Anadolu’yu içine alan Kafkaslar endemik kuş alanı, kuşlar için dünyadaki en önemli bölgelerden biridir. Ülkemizdeki kuş türlerinin yüzde 75’i Aras Kuş Cenneti’nde kayıt altına alınmıştır. 270 kuş türü tespit ederek Aras Nehri Kuş Cenneti’nin Doğu Anadolu’nun en zengin kuş cenneti olduğunu belgeledik. Alanda henüz kaydetmediğimiz kuşlarla bu sayının 300’ü bulmasını tahmin ediyoruz. Kuşlara taktığımız uydu vericileri ve diğer takip cihazlarıyla 3 kıtada göçlerini takip ediyoruz. 2005’te keşfettiğim bu muhteşem sulak alanda kurduğumuz Aras Kuş Araştırma ve Eğitim Merkezi halkalama istasyonunda, 11 yılda 183 türden 80 binden fazla kuşa göçlerini takip için Türkiye halkası taktık. 29 ülkedeki üniversitelerden yüzlerce gönüllü öğrenciyi eğittik. Aras Nehri Kuş Cenneti, Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın resmen belirttiği gibi Doğu Anadolu’nun ilk Tabiatı Koruma Alanı ilan edilmelidir. Kuş cenneti, Tuzluca Barajı ile yok edilmemelidir. "
Antalya'da müdür yardımcısı 7 öğrenciyi yuhalattı
Antalya'daki Nebi Güney İmam Hatip Ortaokulu Müdür Yardımcısı Serkan Çakal'ın, kağıttan uçak yapıp aralarında oynayan 7 öğrenciyi diğer öğrencilerin önüne çıkartarak, "Haydi çocuklar bunun cezası ne olsun, siz belirleyin" diyerek yuhalattığı iddia edildi.
Kepez ilçesine bulunan Nebi Güney İmam Hatip Ortaokulu'nda geçen cuma günü okul kapanış töreni öncesi öğrenciler bahçede beklerken, 7 öğrenci kağıttan uçak yaparak aralarında oynamaya başladı. Bunun üzerine Müdür yardımcısı Serkan Çakal, kağıt uçakları uçuran 7 öğrenciyi okulun merdivenlerine çıkartarak, iddiaya göre diğer öğrencilere "Haydi çocuklar bunun cezası ne olsun, siz belirleyin" diyerek yuhalattı.
Müdür yardımcısı: Espriydi
Müdür yardımcısı Serkan Çakal, okuldaki olayın espri mahiyetinde yapıldığını dile getirdi. Çakal, 'Ne yapalım bu kardeşlerimize, bu gençlerimize' düşüncesiyle şaka mahiyetli olduğunu, o sırada diğer çocukların yuhaladığını söyledi. Bunun amaçlanmadığını belirten Serkan Çakal, "Çocuklar yuhalasın gibi bir şey olmadı. Hani espri mahiyetinde 'Gençler ne yapalım bir ceza verelim' gibisinden soru soruldu. Çocuklar da orada gayri ihtiyari yuhalamaya başladı. Biz hemen 'Hayır hayır yuhalamak yok' diye uyarıp susturduk. Çocuklara 'yerinize geçin' dedik" diye konuştu.
Müdür yardımcısı Çakal, kağıt uçak uçuran çocuklara 'tembeller, terbiyesizler' gibi sözler kullanılmadığını ve bu yöndeki iddiaların da doğru olmadığını savundu.
Görüntüsü var
Eğitim İş Antalya Şube Başkanı Fatin Iltar ise olayla ilgili başka öğrenciler tarafından çekilen görüntülere ulaştıklarını, görüntülerde merdivene çıkartılan öğrencileri diğer öğrencilerin yuhaladığının yer aldığını belirtti. Fatin Iltar, 14 Ekim Cuma günü okulun kapanış töreninde, 6-E sınıfı öğrencilerinden S.K., A.Ş., M.K., Y.K. ve adını bilmedikleri 3 öğrenci olmak üzere 7 öğrencinin, 'kağıttan uçak fırlattı' diye okulun Müdür Yardımcısı ve aynı zamanda Türkçe öğretmeni Serkan Çakal tarafından tören alanındaki sahneye çıkartıldığını söyledi.
Ardından "Hadi çocuklar bunun cezası ne olsun, siz belirleyin" diyerek, diğer öğrencileri sokakta bir eylem yaparcasına slogan attırmaya davet eder gibi teşhir ettiğini belirten Fatin Iltar, "Bu arada öğrenciler de 'yuh' çekerek, 'Tembeller, terbiyesizler' gibi söylemlerle tempo tutuyor. Bu ve buna benzer eğitim kurumları çocuklarımızı bu şekilde eğitim vererek mi yetiştirecek. Gelecek nesilleri böyle mi yönlendirecekler" dedi.Yuhalatılan öğrencilerin ne durumda olduğunu merak ettiğini de kaydeden Iltar, "Psikolojik olarak okula nasıl geliyorlar? Bu öğrencilerin aileleri yapılanlara nasıl bir tepki koymaktadır? Adı geçen okulda eğitim görürken böyle bir olaya maruz kalan bu öğrencilere uzmanlarca destekte bulunulması gerekir. Okulun idarecileri ve özellikle bu olayı yaşatan yönetici hakkında gerekli yasal işlem derhal yapılmalıdır. Antalya Valiliğimiz ve İl Milli Eğitim Müdürümüzün bu konuda gerekeni yapacağını düşünüyorum" dedi.
Ak Parti iktidarının eğitim politikası kendisine biat eden insanlar yetiştirmek üzere oluşturduğunu belirten Iltar, "Yönetici atama ve görevlendirmelerinde liyakata dayanamayan, görevi hak etmeyen, görev bilinci ve sorumluluğu oluşmayan kişilere görev verilirse gelinen sonucun bu olacağı açıktır. Antalya'da Expo Kulesi'ni yapan mimar ilkokulda okurken kağıttan uçak yaptığı için öğretmenince ödüllendirilmiş ve bugün sayılı mimarlar arasında yer almaktadır" diye konuştu. (Mehmet ÇINAR-DHA)
Kepez ilçesine bulunan Nebi Güney İmam Hatip Ortaokulu'nda geçen cuma günü okul kapanış töreni öncesi öğrenciler bahçede beklerken, 7 öğrenci kağıttan uçak yaparak aralarında oynamaya başladı. Bunun üzerine Müdür yardımcısı Serkan Çakal, kağıt uçakları uçuran 7 öğrenciyi okulun merdivenlerine çıkartarak, iddiaya göre diğer öğrencilere "Haydi çocuklar bunun cezası ne olsun, siz belirleyin" diyerek yuhalattı.
Müdür yardımcısı: Espriydi
Müdür yardımcısı Serkan Çakal, okuldaki olayın espri mahiyetinde yapıldığını dile getirdi. Çakal, 'Ne yapalım bu kardeşlerimize, bu gençlerimize' düşüncesiyle şaka mahiyetli olduğunu, o sırada diğer çocukların yuhaladığını söyledi. Bunun amaçlanmadığını belirten Serkan Çakal, "Çocuklar yuhalasın gibi bir şey olmadı. Hani espri mahiyetinde 'Gençler ne yapalım bir ceza verelim' gibisinden soru soruldu. Çocuklar da orada gayri ihtiyari yuhalamaya başladı. Biz hemen 'Hayır hayır yuhalamak yok' diye uyarıp susturduk. Çocuklara 'yerinize geçin' dedik" diye konuştu.
Müdür yardımcısı Çakal, kağıt uçak uçuran çocuklara 'tembeller, terbiyesizler' gibi sözler kullanılmadığını ve bu yöndeki iddiaların da doğru olmadığını savundu.
Görüntüsü var
Eğitim İş Antalya Şube Başkanı Fatin Iltar ise olayla ilgili başka öğrenciler tarafından çekilen görüntülere ulaştıklarını, görüntülerde merdivene çıkartılan öğrencileri diğer öğrencilerin yuhaladığının yer aldığını belirtti. Fatin Iltar, 14 Ekim Cuma günü okulun kapanış töreninde, 6-E sınıfı öğrencilerinden S.K., A.Ş., M.K., Y.K. ve adını bilmedikleri 3 öğrenci olmak üzere 7 öğrencinin, 'kağıttan uçak fırlattı' diye okulun Müdür Yardımcısı ve aynı zamanda Türkçe öğretmeni Serkan Çakal tarafından tören alanındaki sahneye çıkartıldığını söyledi.
Ardından "Hadi çocuklar bunun cezası ne olsun, siz belirleyin" diyerek, diğer öğrencileri sokakta bir eylem yaparcasına slogan attırmaya davet eder gibi teşhir ettiğini belirten Fatin Iltar, "Bu arada öğrenciler de 'yuh' çekerek, 'Tembeller, terbiyesizler' gibi söylemlerle tempo tutuyor. Bu ve buna benzer eğitim kurumları çocuklarımızı bu şekilde eğitim vererek mi yetiştirecek. Gelecek nesilleri böyle mi yönlendirecekler" dedi.Yuhalatılan öğrencilerin ne durumda olduğunu merak ettiğini de kaydeden Iltar, "Psikolojik olarak okula nasıl geliyorlar? Bu öğrencilerin aileleri yapılanlara nasıl bir tepki koymaktadır? Adı geçen okulda eğitim görürken böyle bir olaya maruz kalan bu öğrencilere uzmanlarca destekte bulunulması gerekir. Okulun idarecileri ve özellikle bu olayı yaşatan yönetici hakkında gerekli yasal işlem derhal yapılmalıdır. Antalya Valiliğimiz ve İl Milli Eğitim Müdürümüzün bu konuda gerekeni yapacağını düşünüyorum" dedi.
Ak Parti iktidarının eğitim politikası kendisine biat eden insanlar yetiştirmek üzere oluşturduğunu belirten Iltar, "Yönetici atama ve görevlendirmelerinde liyakata dayanamayan, görevi hak etmeyen, görev bilinci ve sorumluluğu oluşmayan kişilere görev verilirse gelinen sonucun bu olacağı açıktır. Antalya'da Expo Kulesi'ni yapan mimar ilkokulda okurken kağıttan uçak yaptığı için öğretmenince ödüllendirilmiş ve bugün sayılı mimarlar arasında yer almaktadır" diye konuştu. (Mehmet ÇINAR-DHA)
Mahkemenin durdurduğu Yeşil Yol planına ikinci kez onay
Karadeniz Bölgesi'nde 8 ilin yaylalarını birbirine bağlayacak olan 2 bin 600 kilometrelik Yeşil Yol projesini de kapsayan ve TEMA Vakfı tarafından açılan davada 'yürütmeyi durdurma' kararı verilen 1/100.000 ölçekli 'Çevre Düzeni Planı', Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yeniden düzenlenerek onaylandı. Yeşil Yol projesinin önünü açan Çevre Düzeni Planı onayının yargı kararlarına aykırı olarak yapıldığını öne süren TEMA Vakfı, karara tepki gösterdi.
TEMA dava açtı
Rize, Artvin, Trabzon, Gümüşhane, Giresun ve Ordu illerindeki vadilerin doğal varlıklarının değerlendirildiği 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı, 2011 yılının Ağustos ayında dönemin Çevre ve Orman Bakanlığı'nca hazırlandı. TEMA Vakfı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yürütülen çalışma ile ilgili olarak, bir haftalık askı süresi içerisinde planın 36 maddesine itiraz etti. Ancak itirazlardan sonuç alamayan TEMA, planın yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle 2011 yılının Aralık ayında Danıştay'a dava açtı.
Çevre düzeni planı durduruldu
Dava kapsamında 2013 yılının Kasım ayında, Danıştay üyeleri ile birlikte aralarında Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) öğretim görevlilerinin de yer aldığı bilirkişi heyeti, Doğu Karadeniz Bölgesi'nde 36 noktada 3 gün süreyle inceleme yaptı. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, bilirkişi raporunda bölgedeki önemli doğa koruma alanları, su havzaları ve tarım alanlarını korumadığına vurgu yapılan 6 ilin Çevre Düzeni Planı'nın yürütmesini durdurma kararı verdi.
Yeniden düzenlenen plan onaylandı
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 1/100.000 ölçekli 6 ilin Çevre Düzeni Planı'nı yeniden düzenleyerek onayladı. Ağustos ayında yeniden onaylanan ve bu ay askıya çıkartılan Çevre Düzeni Planı'nda, Yeşil Yol'a da, yeniden yapılan düzenleme ile yer verildi.
TEMA: Plan mahkeme kararlarına aykırı
Konuyla ilgili yazılı açıklama yapan TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, Yeşil Yol'un gerçekleştirilmesi ile Karadeniz'in dağları, ormanları, meraları, su varlıkları, florası ve faunasının geri dönüşü olmayacak şekilde zarar görme riskiyle karşı karşıya olduğunu iddia etti. Hukuki süreç başlattıkları Çevre Düzeni Planı'nın yargı kararlarına aykırı bir şekilde onaylandığını öne süren Ataç, şu ifadelere yer verdi:
"Yeşil Yol ile Samsun'dan Hopa'ya kadar Karadeniz yaylaları yüksek rakımdan, denize paralel bir şekilde birbirine bağlanacak. Bu güzergâhtan geçecek bir yol nadir ve tehlike altında olan türlerin yaşam alanlarını tahrip edecek. Yolun geçeceği Doğu Karadeniz dağları çok sayıda milli park, tabiat parkı, yaban hayatı geliştirme sahası, özel çevre koruma bölgesi ve doğal sit alanına ev sahipliği yapıyor. Bütün yaylaların kolaylıkla erişilebilir hale gelmesi yapılaşmanın çok hızlı artmasına ve düşük gelirli kitle turizmine yol açacak. Karadeniz'e ek gelir ve istihdam sağlanması önemlidir. Ancak bunu yaparken kendi menfaatimiz için bölgenin doğal ve kültürel değerlerinden vazgeçmemek gerekir. Bölgenin doğal ve kültürel zenginlikleri ve bu değerlerin korunması gerekliliği dikkate alınarak tüm yatırım ve faaliyetler gerçekleştirilmelidir."
"Doğal ve kültürel değerleri koruyan alternatifler araştırılmalı"
TEMA Vakfı'nın Artvin Camili'de (Macahel) bir eko-turizm ve kırsal kalkınma projesi gerçekleştirdiğini hatırlatan Ataç, "Bu doğal ve kültürel değerleri koruyarak bölgenin zenginleştirilmesi için örnek oluşturabilecek bir çalışmadır. Ancak tüm benzer alternatiflerin çalışılmasına ihtiyaç var. Eko-turizm ile doğaya duyarlı faaliyetler yapılırken bölgedeki ürün ve hizmetler kullanılarak yerel ekonomi güçlendirilebilir. Bu sayede doğal zenginliklerimiz ve yerel kültürlerimiz korunarak sürdürülebilir geçim kaynakları sağlanabilir. Bunu yaparken de doğru fiyatla satılacak hizmetler ve ürünler planlanmalıdır" ifadelerine yer verdi.
Yeşil Yol Projesi nedir?
Yeşil Yol, Samsun'dan başlayarak Ordu, Giresun, Gümüşhane, Bayburt, Trabzon, Rize ve Artvin'in yaylaları ve turizm merkezlerini üst koddan birbirine bağlayan yaklaşık 2 bin 600 kilometre uzunluğunda turizm yolu olarak planlandı. 7 metre genişliğinde gidiş- geliş tek şerit olarak planlanan yolun zemini taş parke döşemeli olacak. Bu yolla birlikte 40 noktada oteller, restoranlar ve kayak tesislerinden oluşan turizm merkezleri oluşturulacak. 3 yıldır süren ve 90 milyon lira harcanan Yeşil Yol çalışmasının 2018 yılında tamamlanması planlanıyor.
15 ay sonra Yeşil Yol yeniden başlamıştı
Yeşil Yol çalışmalarının tepkiler üzerine durdurulan Rize'nin Çamlıhemşin ilçesi Yukarı Kavron ve Samistal Yaylaları arasındaki 8 kilometrelik bağlantı yolunda 15 ay aradan sonra çalışmalar önceki hafta yeniden başlamıştı. Yol çalışmasına tepki gösteren 6'sı kadın 11 kişi Jandarma tarafından gözaltına alınmış, ifadeleri alındıktan sonra da serbest bırakılmıştı. Jandarmanın yol karşıtlarının çıkışına izin vermediği Yukarı Kavron yaylasında Yeşil Yol çalışması sürüyor.
Köylüler protesto etmişti
Daha önce protesto yapan köylülere jandarma müdahale etmişti. O zaman Dozerin geçeceği güzergahın önüne elinde sopasıyla oturan Havva Bekar, "Yaylaların yolu birleşmeyecek. Kesinlikle istemiyoruz. Vali bize çapulcu diyor. Biz çocukluğumuzdan beri burada yaşıyoruz. Vali, Kaymakam kimdir? Ben halkım ve buradayım. Yaylaları birbirine birleştireceksiniz ama amacınız nedir? Her yaylanın yolu var. Herkes birbirine gelip, gider. İş makinelerini alıp gidin buradan" sözleri ile tepkisini dile getirmişti.
TEMA dava açtı
Rize, Artvin, Trabzon, Gümüşhane, Giresun ve Ordu illerindeki vadilerin doğal varlıklarının değerlendirildiği 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı, 2011 yılının Ağustos ayında dönemin Çevre ve Orman Bakanlığı'nca hazırlandı. TEMA Vakfı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yürütülen çalışma ile ilgili olarak, bir haftalık askı süresi içerisinde planın 36 maddesine itiraz etti. Ancak itirazlardan sonuç alamayan TEMA, planın yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle 2011 yılının Aralık ayında Danıştay'a dava açtı.
Çevre düzeni planı durduruldu
Dava kapsamında 2013 yılının Kasım ayında, Danıştay üyeleri ile birlikte aralarında Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) öğretim görevlilerinin de yer aldığı bilirkişi heyeti, Doğu Karadeniz Bölgesi'nde 36 noktada 3 gün süreyle inceleme yaptı. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, bilirkişi raporunda bölgedeki önemli doğa koruma alanları, su havzaları ve tarım alanlarını korumadığına vurgu yapılan 6 ilin Çevre Düzeni Planı'nın yürütmesini durdurma kararı verdi.
Yeniden düzenlenen plan onaylandı
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 1/100.000 ölçekli 6 ilin Çevre Düzeni Planı'nı yeniden düzenleyerek onayladı. Ağustos ayında yeniden onaylanan ve bu ay askıya çıkartılan Çevre Düzeni Planı'nda, Yeşil Yol'a da, yeniden yapılan düzenleme ile yer verildi.
TEMA: Plan mahkeme kararlarına aykırı
Konuyla ilgili yazılı açıklama yapan TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, Yeşil Yol'un gerçekleştirilmesi ile Karadeniz'in dağları, ormanları, meraları, su varlıkları, florası ve faunasının geri dönüşü olmayacak şekilde zarar görme riskiyle karşı karşıya olduğunu iddia etti. Hukuki süreç başlattıkları Çevre Düzeni Planı'nın yargı kararlarına aykırı bir şekilde onaylandığını öne süren Ataç, şu ifadelere yer verdi:
"Yeşil Yol ile Samsun'dan Hopa'ya kadar Karadeniz yaylaları yüksek rakımdan, denize paralel bir şekilde birbirine bağlanacak. Bu güzergâhtan geçecek bir yol nadir ve tehlike altında olan türlerin yaşam alanlarını tahrip edecek. Yolun geçeceği Doğu Karadeniz dağları çok sayıda milli park, tabiat parkı, yaban hayatı geliştirme sahası, özel çevre koruma bölgesi ve doğal sit alanına ev sahipliği yapıyor. Bütün yaylaların kolaylıkla erişilebilir hale gelmesi yapılaşmanın çok hızlı artmasına ve düşük gelirli kitle turizmine yol açacak. Karadeniz'e ek gelir ve istihdam sağlanması önemlidir. Ancak bunu yaparken kendi menfaatimiz için bölgenin doğal ve kültürel değerlerinden vazgeçmemek gerekir. Bölgenin doğal ve kültürel zenginlikleri ve bu değerlerin korunması gerekliliği dikkate alınarak tüm yatırım ve faaliyetler gerçekleştirilmelidir."
"Doğal ve kültürel değerleri koruyan alternatifler araştırılmalı"
TEMA Vakfı'nın Artvin Camili'de (Macahel) bir eko-turizm ve kırsal kalkınma projesi gerçekleştirdiğini hatırlatan Ataç, "Bu doğal ve kültürel değerleri koruyarak bölgenin zenginleştirilmesi için örnek oluşturabilecek bir çalışmadır. Ancak tüm benzer alternatiflerin çalışılmasına ihtiyaç var. Eko-turizm ile doğaya duyarlı faaliyetler yapılırken bölgedeki ürün ve hizmetler kullanılarak yerel ekonomi güçlendirilebilir. Bu sayede doğal zenginliklerimiz ve yerel kültürlerimiz korunarak sürdürülebilir geçim kaynakları sağlanabilir. Bunu yaparken de doğru fiyatla satılacak hizmetler ve ürünler planlanmalıdır" ifadelerine yer verdi.
Yeşil Yol Projesi nedir?
Yeşil Yol, Samsun'dan başlayarak Ordu, Giresun, Gümüşhane, Bayburt, Trabzon, Rize ve Artvin'in yaylaları ve turizm merkezlerini üst koddan birbirine bağlayan yaklaşık 2 bin 600 kilometre uzunluğunda turizm yolu olarak planlandı. 7 metre genişliğinde gidiş- geliş tek şerit olarak planlanan yolun zemini taş parke döşemeli olacak. Bu yolla birlikte 40 noktada oteller, restoranlar ve kayak tesislerinden oluşan turizm merkezleri oluşturulacak. 3 yıldır süren ve 90 milyon lira harcanan Yeşil Yol çalışmasının 2018 yılında tamamlanması planlanıyor.
15 ay sonra Yeşil Yol yeniden başlamıştı
Yeşil Yol çalışmalarının tepkiler üzerine durdurulan Rize'nin Çamlıhemşin ilçesi Yukarı Kavron ve Samistal Yaylaları arasındaki 8 kilometrelik bağlantı yolunda 15 ay aradan sonra çalışmalar önceki hafta yeniden başlamıştı. Yol çalışmasına tepki gösteren 6'sı kadın 11 kişi Jandarma tarafından gözaltına alınmış, ifadeleri alındıktan sonra da serbest bırakılmıştı. Jandarmanın yol karşıtlarının çıkışına izin vermediği Yukarı Kavron yaylasında Yeşil Yol çalışması sürüyor.
Köylüler protesto etmişti
Daha önce protesto yapan köylülere jandarma müdahale etmişti. O zaman Dozerin geçeceği güzergahın önüne elinde sopasıyla oturan Havva Bekar, "Yaylaların yolu birleşmeyecek. Kesinlikle istemiyoruz. Vali bize çapulcu diyor. Biz çocukluğumuzdan beri burada yaşıyoruz. Vali, Kaymakam kimdir? Ben halkım ve buradayım. Yaylaları birbirine birleştireceksiniz ama amacınız nedir? Her yaylanın yolu var. Herkes birbirine gelip, gider. İş makinelerini alıp gidin buradan" sözleri ile tepkisini dile getirmişti.
İnsanoğlunun umudu Tazmanya canavarı
Avustralyalı bilim adamları, Tazmanya canavarı sütünün antibiyotiklere direnç gösteren süper bakterilere karşı etkili bir silah olabileceğini ileri sürdü. Sydney Üniversitesi'nden araştırmacılar, keseli hayvanların sütünde bulunan özel peptitlerin, Metisilin-Dirençli Staphylococcus Aureus (MRSA) virüsü dahil birçok enfeksiyonu etkisiz hale getirdiğini ortaya koydu.
Peptitleri taklit eden yeni tedavi yöntemleri arayışına giren araştırmacılar, enfeksiyonla savaşan "cathelicidin" adı verilen içerikleri bulmak için Tazmanya canavarının genetik kodunu taradı.
Sonuçları Scientific Reports dergisinde yayımlanan araştırma sırasında Tazmanya canavarının sütünde bulunan altı önemli peptit yeniden oluşturuldu ve bu peptitler, 25 bakteri ve 6 mantar çeşidi üzerinde denendi. Araştırmada, Saha CATH5 peptitinin, özellikle MRSA virüsünü öldürmede etkili olduğu gözlendi.
Saha CATH5'in, Vancomycin'e dirençli enterokok olan bir diğer süper bakteriyi ve "Candida" mantarını da öldürebildiği görüldü.
Uzmanlar, Tazmanya canavarının sütünde bulunan bu karışımın, yavrularının büyüme çağında daha güçlü ve sağlıklı bir gelişim göstermesine yardımcı olduğunu belirtiyor.
Acil önlem alınmazsa süper bakterilerin, 2050 yılına kadar dünyada her üç saniyede bir kişinin ölümüne yol açabileceğinden endişe ediliyor.
Diyanet'ten 'süt kardeş' uyarısı
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ahmet Yaman, İslam dininin süt akrabalığını bir evlenme engeli olarak gördüğünü belirterek, "Onun için bu tür girişimlerin mutlaka kayıt altına alınması yani süt sahiplerinin ve kime verildiğinin bilinmesi gerekmektedir. Yetkililerin de bu yönde tedbir alması yerinde olacaktır." dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ahmet Yaman, Bursa'da annesi trafik kazasında hayatını kaybeden bebeğin sezaryenle doğumunun ardından yakınlarının başlattığı "anne sütü" kampanyası üzerine gündeme gelen "süt akrabaları arası evlilik" konusunu AA muhabirine değerlendirdi.
Yaman, öksüz kalan bir bebek için herkesin yardımcı olmaya çalışması ve bunun sorumluluğunu hissedip tedbirler almasının dini bir vecibe olduğunu söyledi. "Yetim ve öksüzler, Müslüman topluma verilmiş birer emanettir. Onların haklarının çiğnenmemesinin yanı sıra ihtiyaçlarının giderilmesi, yaralarının sarılması ve iyi birer insan olarak yetiştirilmeleri farz-ı kifaye yani toplumsal bir görevdir. Halkımızın Kaan bebek dolayısıyla sergilediği yardımlaşma duygusu takdire şayandır." diyen Yaman, bu sorumluluk yerine getirilirken dini değer ve hükümlerin de göz önüne alınması gerektiğini belirtti.
Yaman, şöyle devam etti:
'SÜT AKRABALAR MEYDANA GELEBİLİR'
"Bu bağlamda bebeğin beslenmesi sağlanırken, süt akrabalığının meydana gelip gelmediği de dikkate alınmalıdır. Zira İslam dini, süt akrabalığını bir evlenme engeli olarak görmüş, Nisa Suresi'nin 23. ayetinde ve pek çok hadis-i şerifte bu açıkça vurgulanmıştır. Buna göre süt kardeşler ve süt teyze, süt amca gibi tıpkı nesep/doğum yoluyla evlenilemeyen süt akrabalarla evlenmek yasaklanmıştır. Bu sebeple süt veren anne ve yakınları ile süt verilen bebek arasında bu akrabalığın meydana gelip gelmediğini tespit ve bunu kayıt altına almak son derece önemlidir. Dolayısıyla sırf insani duygularla başlatılan kampanyanın, farkında olmadan ileride evlenmesi söz konusu olabilecek süt akrabalar meydana getirmesi de ihtimal dahilindedir. Onun için bu tür girişimlerin mutlaka kayıt altına alınması yani süt sahiplerinin ve kime verildiğinin bilinmesi gerekmektedir. Yetkililerin de bu yönde tedbir alması yerinde olacaktır."
Bursa'nın merkez Yıldırım ilçesinde 11 Ekim'de geçirdiği trafik kazasında ağır yaralanan 8 aylık hamile Tuğba Dilmeç, Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırılmış, kadın doğum, genel cerrahi ve beyin cerrahi uzmanlarının müdahalesi sonucu bebek, sağlıklı bir şekilde sezaryenle dünyaya gelmişti. Anne Dilmeç, tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetmiş, organları başka hastalara nakledilmişti. Olayın ardından yakınları, annesiz kalan Kaan bebek için "anne sütü" kampanyası başlatmış, çok sayıda duyarlı vatandaş da hastaneye anne sütü göndermişti. Hürriyet
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ahmet Yaman, Bursa'da annesi trafik kazasında hayatını kaybeden bebeğin sezaryenle doğumunun ardından yakınlarının başlattığı "anne sütü" kampanyası üzerine gündeme gelen "süt akrabaları arası evlilik" konusunu AA muhabirine değerlendirdi.
Yaman, öksüz kalan bir bebek için herkesin yardımcı olmaya çalışması ve bunun sorumluluğunu hissedip tedbirler almasının dini bir vecibe olduğunu söyledi. "Yetim ve öksüzler, Müslüman topluma verilmiş birer emanettir. Onların haklarının çiğnenmemesinin yanı sıra ihtiyaçlarının giderilmesi, yaralarının sarılması ve iyi birer insan olarak yetiştirilmeleri farz-ı kifaye yani toplumsal bir görevdir. Halkımızın Kaan bebek dolayısıyla sergilediği yardımlaşma duygusu takdire şayandır." diyen Yaman, bu sorumluluk yerine getirilirken dini değer ve hükümlerin de göz önüne alınması gerektiğini belirtti.
Yaman, şöyle devam etti:
'SÜT AKRABALAR MEYDANA GELEBİLİR'
"Bu bağlamda bebeğin beslenmesi sağlanırken, süt akrabalığının meydana gelip gelmediği de dikkate alınmalıdır. Zira İslam dini, süt akrabalığını bir evlenme engeli olarak görmüş, Nisa Suresi'nin 23. ayetinde ve pek çok hadis-i şerifte bu açıkça vurgulanmıştır. Buna göre süt kardeşler ve süt teyze, süt amca gibi tıpkı nesep/doğum yoluyla evlenilemeyen süt akrabalarla evlenmek yasaklanmıştır. Bu sebeple süt veren anne ve yakınları ile süt verilen bebek arasında bu akrabalığın meydana gelip gelmediğini tespit ve bunu kayıt altına almak son derece önemlidir. Dolayısıyla sırf insani duygularla başlatılan kampanyanın, farkında olmadan ileride evlenmesi söz konusu olabilecek süt akrabalar meydana getirmesi de ihtimal dahilindedir. Onun için bu tür girişimlerin mutlaka kayıt altına alınması yani süt sahiplerinin ve kime verildiğinin bilinmesi gerekmektedir. Yetkililerin de bu yönde tedbir alması yerinde olacaktır."
Bursa'nın merkez Yıldırım ilçesinde 11 Ekim'de geçirdiği trafik kazasında ağır yaralanan 8 aylık hamile Tuğba Dilmeç, Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırılmış, kadın doğum, genel cerrahi ve beyin cerrahi uzmanlarının müdahalesi sonucu bebek, sağlıklı bir şekilde sezaryenle dünyaya gelmişti. Anne Dilmeç, tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetmiş, organları başka hastalara nakledilmişti. Olayın ardından yakınları, annesiz kalan Kaan bebek için "anne sütü" kampanyası başlatmış, çok sayıda duyarlı vatandaş da hastaneye anne sütü göndermişti. Hürriyet
Diyarbakır'daki Şahi Nine'nin 450 torunu var
Diyarbakır’ın yaşayan asırlık çınarı Şahi Tayurak, 450 torunu ile gençlere meydan okuyor. Resmi kayıtlara göre 96 yaşında olan Şahi Nine’nin oğlu ise annesinin gerçek yaşının ortaya çıkması için kemik yaşının tespit edilmesini istiyor.
Başından 3 evlilik geçen resmi kayıtlara göre 96 yaşındaki Şahi Tayurak’ın toplamda 7 çocuğu oldu.
Şu an Diyarbakır’ın tarihi Sur ilçesinde Alipaşa semtindeki evde küçük oğlu ile birlikte yaşayan Şahi Nine'nin, gözlerinin az görmesi dışında herhangi bir sağlık sorunu yok.
Neredeyse bir asrı deviren Şahi Nine’nin sağlıklı kalmasının sırrı ise düzenli sabah kahvaltısı yapmak.
Atatürk’ün Silvan’a gelişini gören ve Şeyh Said’i hatırlayan Şahi Nine’nin aklında kalan en önemli an ise kıtlık dönemleri.
Bu dönemlerde insanların açlıktan öldüğünü, bazılarının da insan eti yiyerek hayatta kaldığını anımsayan Şahi Nine, torunlarının sayısını ise bilmiyor.
90 yaşındaki kızı ile arasında 7 yaş fark görünüyor
Elinde hicri ve miladi döneme ait iki nüfus kağıdı bulunan Şahi Nine, 5. çocuğunu doğurduğunda bile henüz kimliğinin olmadığını söylüyor.
Aradan geçen uzun zamanın ardından kendisine kimlik çıkarılan Şahi Nine’nin yaşı, 01.07.1919 olarak düzenlenirken, kayıtlara ise kızı kızının yaşı 06.01.1926 olarak geçti. Kimliğe göre kızından sadece 7 yaş büyük görünen Şahi Nine, yaşının 130’dan fazla olduğunu iddia ediyor.
Beraber yaşadığı oğlu Cemal Tayurak ise büyüklerden aldıkları bilgilerle annesinin yaşının 130’dan fazla olduğunu iddia ederek, “Şu anda 5. kuşak torununu görmüş. Türkiye’nin her yerinde torunları var. Tahminime göre 450 torunu var. Büyük ablam ile arasında 7 yaş görünüyor, bu da kimliğe yaşının yanlış vurulduğunu ortaya çıkarıyor. Annemin gerçek yaşının ortaya çıkarılması için çalışma yapılmasını istiyoruz” dedi.
Annesiyle aralarında 7 yaş fark görünen Telliye Tayurak ise, “Annemin yaşı çok, bunu biliyoruz. Benim yaşım 100’e dayandı. Çok şükür sağlığı yerinde, ben babamı görmedim. Geçmişe ait çok fazla şey hatırlamıyorum” diye konuştu. Habertürk
Google Fetullah Gülen'in ölüm tarihini verdi
Arama motoru Google'da Fetullah Gülen'i aratanlar FETÖ liderinin ölüm tarihiyle karşılaştı.
Dünyanın en çok kullanılan arama motorlarından birisi olan Google, arama yapıldığında sağda çıkan bilgilerde FETÖ örgütü lideri Fetullah Gülen'in ölüm tarihi olarak 13 Nisan 2017 tarihini verdi.
İşte o görüntü:
cnntürk.com.tr
Etiketler:
fethullah gülen,
haber,
internet,
öldü
Hileli taksimetreye dikkat, 4 kat fazla yazıyor
Atatürk Havalimanı'ndan Tarabya'ya her defasında 80 TL'ye giden Çek vatandaşı Lukas Vinkler, ikiz plakalı bir taksiye denk gelince 345 lira istendi. Vinkler, dolandırıldığını söyleyerek şikâyetçi oldu ancak taksici hâlâ bulunamadı.
Gazete Habertürk'ten Nagihan Alan'ın haberine göre, uluslararası özel bir şirkette iş geliştirme müdürü olarak çalışan Çek vatandaşı Lukas Vinkler, şirketin Türkiye bürosundaki toplantı için 4 Ekim'de Atatürk Havalimanı'na indi.
Durakta taksi kalmadığından yolun karşısına geçip taksi çeviren Vinkler, 'Tarabya Vilayetler Konağı'na' deyince şoförün telefonla birini aradığını gördü. Yoldan aradığı kişiyi de alan şoför yola devam etti.
Başka birinin taksiye neden bindiğini anlamadığını ve sorduğunu belirten Vinkler, "Ancak İngilizce bilmedikleri için anlaşamadık. Biraz ilerleyince yoldan aldığımız kişi direksiyona geçti. Tedirgin oldum. Zaten otelin resepsiyonuna da bırakmadılar. 'Girişi kaçırdık' deyip ileride bıraktılar. Türkiye'ye her geldiğimde Tarabya civarında kalıyorum ve bu güzergâha hep 80 lira civarında veriyorum. İnerken benden 345 lira istedi, itiraz ettim ama anlaşamadık. 350 verdim. 50 liraya '5 lira' dedi. Yine dolandırmaya çalıştı, o an bir sorun olduğunu anladım. Sinirlendim, 350 lira verdim, 5 lira paraüstü ile beraber kestiği fişi alarak indim. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne şikâyet maili de yazdım. Henüz dönüş alamadım. Bu dolandırıcının bulunmasını istiyorum" diye konuştu.
İş için Vietnam'da olan Vinkler'in arkadaşları da olayın peşini bırakmadı ve fişte adı yazan şoföre ulaştı. Ancak şoförün yanıtı, "Benim adıma sahte fiş basmışlar" oldu.
"150 ikiz taksi yakaladık"
Olayla ilgili İstanbul Taksiciler Esnaf Odası Başkanı Yahya Uğur, taksiyi araştırdıklarını söyleyerek, "Yasal bir taksi bunu yapamaz. İkiz taksi bu. Bazı elektronikçilere yaptırdıkları hileli taksimetre ile vatandaşı da plakanın gerçek sahibini de mağdur ediyorlar. Aksi halde normal bir taksimetre ile oynamak mümkün değil. Ölçü aletleri kanununa göre taksimetre için ayrı bir ruhsat da var. Yoksa bir taksici bu rakama fiş kesmeyi bile göze almaz. İstanbul'da 150 ikiz taksi yakaladık. 2 bin ila 3 bin arasında ikiz plakalı taksi hala yollarda" dedi.
"Hapis cezası da var"
İkiz plakaların polis tarafından takibe alınması gerektiğine dikkat çeken Uğur, "Öyle ki adam kendi plakasını öndeki araçta görüp peşine düşüyor ama adamın kendi plakası ikiz çıkıyor. Bizim bu konuda yaptırımımız var. Mustafa İpek üzerine kayıtlı TBY 46 plakasını ikiz kullanan kişiyi bulduğumuz an 345 lirayı sahibine ödeyeceğiz. 700 lira ceza keseceğiz. İkiz plaka suçunda hapis cezası da var" diye konuştu.
Gazete Habertürk'ten Nagihan Alan'ın haberine göre, uluslararası özel bir şirkette iş geliştirme müdürü olarak çalışan Çek vatandaşı Lukas Vinkler, şirketin Türkiye bürosundaki toplantı için 4 Ekim'de Atatürk Havalimanı'na indi.
Durakta taksi kalmadığından yolun karşısına geçip taksi çeviren Vinkler, 'Tarabya Vilayetler Konağı'na' deyince şoförün telefonla birini aradığını gördü. Yoldan aradığı kişiyi de alan şoför yola devam etti.
Başka birinin taksiye neden bindiğini anlamadığını ve sorduğunu belirten Vinkler, "Ancak İngilizce bilmedikleri için anlaşamadık. Biraz ilerleyince yoldan aldığımız kişi direksiyona geçti. Tedirgin oldum. Zaten otelin resepsiyonuna da bırakmadılar. 'Girişi kaçırdık' deyip ileride bıraktılar. Türkiye'ye her geldiğimde Tarabya civarında kalıyorum ve bu güzergâha hep 80 lira civarında veriyorum. İnerken benden 345 lira istedi, itiraz ettim ama anlaşamadık. 350 verdim. 50 liraya '5 lira' dedi. Yine dolandırmaya çalıştı, o an bir sorun olduğunu anladım. Sinirlendim, 350 lira verdim, 5 lira paraüstü ile beraber kestiği fişi alarak indim. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne şikâyet maili de yazdım. Henüz dönüş alamadım. Bu dolandırıcının bulunmasını istiyorum" diye konuştu.
İş için Vietnam'da olan Vinkler'in arkadaşları da olayın peşini bırakmadı ve fişte adı yazan şoföre ulaştı. Ancak şoförün yanıtı, "Benim adıma sahte fiş basmışlar" oldu.
"150 ikiz taksi yakaladık"
Olayla ilgili İstanbul Taksiciler Esnaf Odası Başkanı Yahya Uğur, taksiyi araştırdıklarını söyleyerek, "Yasal bir taksi bunu yapamaz. İkiz taksi bu. Bazı elektronikçilere yaptırdıkları hileli taksimetre ile vatandaşı da plakanın gerçek sahibini de mağdur ediyorlar. Aksi halde normal bir taksimetre ile oynamak mümkün değil. Ölçü aletleri kanununa göre taksimetre için ayrı bir ruhsat da var. Yoksa bir taksici bu rakama fiş kesmeyi bile göze almaz. İstanbul'da 150 ikiz taksi yakaladık. 2 bin ila 3 bin arasında ikiz plakalı taksi hala yollarda" dedi.
"Hapis cezası da var"
İkiz plakaların polis tarafından takibe alınması gerektiğine dikkat çeken Uğur, "Öyle ki adam kendi plakasını öndeki araçta görüp peşine düşüyor ama adamın kendi plakası ikiz çıkıyor. Bizim bu konuda yaptırımımız var. Mustafa İpek üzerine kayıtlı TBY 46 plakasını ikiz kullanan kişiyi bulduğumuz an 345 lirayı sahibine ödeyeceğiz. 700 lira ceza keseceğiz. İkiz plaka suçunda hapis cezası da var" diye konuştu.
İzmir'de 149 öğretmen hakkında göreve iade kararı
Milli Eğitim Bakanlığı'nın, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimiyle ilgili soruşturma kapsamında İzmir'de açığa alınan 149 öğretmen hakkında göreve iade kararı verdiği öğrenildi.
İzmir Milli Eğitim Müdürlüğü yetkililerinden alınan bilgiye göre, soruşturma kapsamında açığa alınan öğretmenlerden bazılarının göreve iade edilmeleri kararlaştırıldı.
Bakanlıkça İzmir'deki soruşturmada açığa alınan öğretmenlerden 149'u için göreve iade kararı verildi.
Öğretmenlerin kararın tebliğinin ardından görevlerine dönebilecekleri öğrenildi.
İzmir Milli Eğitim Müdürlüğü yetkililerinden alınan bilgiye göre, soruşturma kapsamında açığa alınan öğretmenlerden bazılarının göreve iade edilmeleri kararlaştırıldı.
Bakanlıkça İzmir'deki soruşturmada açığa alınan öğretmenlerden 149'u için göreve iade kararı verildi.
Öğretmenlerin kararın tebliğinin ardından görevlerine dönebilecekleri öğrenildi.
20 Ekim 2016 Perşembe
80 kediyle ev arıyor
Tekirdağ’da 80 kediyle birlikte yaşayan 52 yaşındaki Nurgül Tokgöz, kaldığı evden ayrılmak zorunda kalınca kedileriyle yaşayabileceği kiralık ev aramaya başladı. Sokakta bulduğu kedileri sahiplenen Nurgül Tokgöz'ün, zaman içinde baktığı kedi sayısı 80'e ulaştı. Hayvan sever kadın, "evlatlarım" diye sevdiği kedilerin, aşılarından yiyeceklerine kadar her ihtiyacını karşılıyor.
Nurgül Tokgöz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, zor olmasına rağmen evinde sokaktan topladığı 80 kediye "çocuğu gibi" baktığını, evden ayrılmak zorunda olduğu için kedileriyle beraber kalacağı bir ev aradığını söyledi.
Kedileri sokak hayvanı değil, çocukları gibi gördüğünü ifade eden Tokgöz, "Ben 80 kediyle beraber burada yaşıyorum. Kedileri de çok seviyorum. Benim için şu önemli, canlarımın yeri olsun. Bunlar ufacıkken hepsini büyüttüm. Bunlar sokak hayvanları ama bunlar benim gözümde sokak hayvanı değil, çocuklarım." dedi.
"Onlarla yaşayıp, onlarla ölürüm"
Tokgöz, kedileri çok sevdiğini ve hep onlarla yaşamak istediğini vurguladı.
Kedilerin kimseye zararı olmadığını her türlü bakımının veteriner tarafından yapıldığını ifade eden Tokgöz, ''Onları çok seviyorum onlarla beraber yaşamak istiyorum. Gerekirse onlarla beraber ormanda yaşamaya razıyım. Ben onları atamam, onlar benim evlatlarım. Ben onları hastalandıkları zaman veterinerlere götürdüm. Onlar hastalandığı zaman ben de hasta oluyorum. Ben onları en ufak rahatsızlıklarında bile veterinere götürüyorum." diye konuştu.
"Hayvan severler bana destek olsunlar"
Tokgöz, bazı nedenlerden dolayı kiraladığı evden çıkmak zorunda olduğunu, kedileriyle kalacak ev aradığını belirtti.
Kedileriyle beraber yaşayıp, kedileriyle beraber sokakta bile kalmaya razı olduğunu anlatan Tokgöz, sözlerini şöyle tamamladı.
"Kendi imkanlarımla onları büyüttüm. Onları çok seviyorum. Hayvanseverlere sesleniyorum. Bana destek olsunlar. En azından, 80 tane canımla beraber beni kabul edecek bir ev veya arsa da olabilir. Onlara güzel bir yer yapabilirim. Ben bunları sokağa atamam onlarla beraber yaşarım, onlarla da beraber ölürüm."
Nurgül Tokgöz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, zor olmasına rağmen evinde sokaktan topladığı 80 kediye "çocuğu gibi" baktığını, evden ayrılmak zorunda olduğu için kedileriyle beraber kalacağı bir ev aradığını söyledi.
Kedileri sokak hayvanı değil, çocukları gibi gördüğünü ifade eden Tokgöz, "Ben 80 kediyle beraber burada yaşıyorum. Kedileri de çok seviyorum. Benim için şu önemli, canlarımın yeri olsun. Bunlar ufacıkken hepsini büyüttüm. Bunlar sokak hayvanları ama bunlar benim gözümde sokak hayvanı değil, çocuklarım." dedi.
"Onlarla yaşayıp, onlarla ölürüm"
Tokgöz, kedileri çok sevdiğini ve hep onlarla yaşamak istediğini vurguladı.
Kedilerin kimseye zararı olmadığını her türlü bakımının veteriner tarafından yapıldığını ifade eden Tokgöz, ''Onları çok seviyorum onlarla beraber yaşamak istiyorum. Gerekirse onlarla beraber ormanda yaşamaya razıyım. Ben onları atamam, onlar benim evlatlarım. Ben onları hastalandıkları zaman veterinerlere götürdüm. Onlar hastalandığı zaman ben de hasta oluyorum. Ben onları en ufak rahatsızlıklarında bile veterinere götürüyorum." diye konuştu.
"Hayvan severler bana destek olsunlar"
Tokgöz, bazı nedenlerden dolayı kiraladığı evden çıkmak zorunda olduğunu, kedileriyle kalacak ev aradığını belirtti.
Kedileriyle beraber yaşayıp, kedileriyle beraber sokakta bile kalmaya razı olduğunu anlatan Tokgöz, sözlerini şöyle tamamladı.
"Kendi imkanlarımla onları büyüttüm. Onları çok seviyorum. Hayvanseverlere sesleniyorum. Bana destek olsunlar. En azından, 80 tane canımla beraber beni kabul edecek bir ev veya arsa da olabilir. Onlara güzel bir yer yapabilirim. Ben bunları sokağa atamam onlarla beraber yaşarım, onlarla da beraber ölürüm."
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)