3 Kasım 2016 Perşembe

Ordusu olmayan ülkeler

Bazı ülkeler, hem coğrafi yapıları, hem de sahip oldukları devlet yapısı sayesinde orduya gereksinim duymuyor. 



İşte o ülkeler...

1) Vatikan

Polis düzeyinde hizmet veren,3 İsviçreli muhafızlar tarafından korunuyor.

2) İzlanda

Ülkede 1869 yılından beri bir ordu yok.

Birleşik Krallık ile askerî güvenlik antlaşması olduğundan NATO'ya üye.

3) Monako

Ordusu olmayan ülkeler 17. yüzyılda silah teknolojisindeki büyük gelişmelerden dolayı ordusundan feragat etti.

Gerekli olduğu durumlarda korunması Fransa'ya ait.

4) Kosta Rika

Ordusu olmayan ülkeler Ülkenin anayasasına göre,

1949 yılından bu yana ülkede ordu bulunması yasak.

5) Andorra

3 Haziran 1993 yılındaki antlaşmaya göre, gerekli durumda ülkenin askeri yönden korunması İspanya ve Fransa tarafından sağlanıyor.

6) Mikronezya

Diğer bir ada ülkesi olan Mikronezya,

Marshall Adaları ile aynı şartları paylaşıyor.

7) Grenada

1983 yılında ABD işgali ile başlayan dönemden bu yana ülkede ordu bulunmuyor.

Sadece yerel güvenlik güçleri...

8) Kiribati

Küçük ülkede güvenlik için sadece polis var.

Ülkenin korunması gereken bir durum ortaya çıkarsa Yeni Zelanda ve Avustralya ordusu harekete
geçecek.

9) Liechtenstein

1868 yılında ülkeye masrafı çok olduğu gerekçesi ile dağıtıldı

O günden bu yana İsviçre tarafından güvence altında.

10) Marshall Adaları

Kimin himayesi altında?

Amerika Birleşik Devletleri koruması altında.

11) Nauru

Ada ülkesi... Gayriresmî temaslar neticesinde güvenlikten Avustralya sorumlu.

12) Palau

Hiçbir zaman ordusu olmadı.

Amerika'dan özel birliklerle anlaştı. Ülkede adalet için çalışan 30 hukukçu var. Suç oranı yok denecek kadar az.

13) Solomon Adaları

1998 - 2006 yılları arası etnik çatışmalar yaşanması sonucu

Avustralya ve diğer Pasifik ülkeleri araya girerek barışı sağladı. Ordu yok.

14) Saint Lucia

Yine bir ada ülkesi...

Ada ülkesinin 116 kişilik polis teşkilatından başka güvenliği yok.

15) Saint Vincent ve Grenadines

İngiliz ordusuyla anlaştı.

Güvenliği sağlayan 94 kişilik birimi var.

16) Samoa

1962'de bağımsızlığını kazandığından bu yana ordusu yok.

Yeni Zelanda ile bir anlaşma yaptı. Buna göre orduya ihtiyacı olduğunda Samoa'yı Yeni Zelanda ordusu koruyacak.

17) Tuvalu

İngiltere'den 1978'den ayrıldığından bu yana ordusu yok.

Ülkede sadece küçük bir polis teşkilatı var.

(Hürriyet)

Çalışma Bakanı: 60 bin yeni kişi istihdam edilecek

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Müezzinoğlu, "Kamuda 2017 yılında 60 bin yeni kişi istihdam edilecek. Bunlar ağırlıklı olarak Milli Eğitim ve Sağlık bakanlıkları ile Emniyet Genel Müdürlüğünde olacak" dedi.


Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası toplantısında son dönemdeki gelişmeleri değerlendiriyor.

Darbe girişiminin arkasında FETÖ'nün olduğu konusunda kamu vicdanının da yönetim vicdanının da tereddüdü olmadığını belirten Müezzinoğlu, şöyle konuştu:

"Bundan sonraki süreçle ilgili bu millete bela olabilecek, tuzak kurabilecek başta FETÖ'nün mensupları olmak üzere millete ve devlete hizmetle ilgili sorumluluk taşıyan hiç kimse, milletin ve devletin hiçbir kurumunda barınamayacak. Hem milletin parasını alacak, imkanını alacak hem de hainlik yapacak. Buna asla fırsat verilmeyecek, şimdi temizlik süreci 16 Temmuz'dan itibaren olağanüstü hal ile başladı."

"15 Temmuz akşamında ders alabilseydi"

Müezzinoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik de eleştiride bulunarak, "Keşke 15 Temmuz akşamında Sayın Kılıçdaroğlu birazcık ders alabilseydi. Muhtemelen, 15 Temmuz akşamı hangi evde nasıl oturuyorsa, sokaktaki vatandaşı herhalde göremedi. Görse bile okuyamadı" ifadelerini kullandı.

Bakan Müezzinoğlu, "Şayet bir bölünme riski varsa, parlamenter sistem daha fazla bölünme riskini besliyor" dedi.

Kamuda 60 bin yeni istihdam

Müezzinoğlu, "Kamuda 2017 yılında 60 bin yeni kişi istihdam edilecek. Bunlar ağırlıklı olarak Milli Eğitim ve Sağlık bakanlıkları ile Emniyet Genel Müdürlüğünde olacak" dedi.

43 ürün için toplatma kararı

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, güvensizliği tespit edilen 43 ürün için toplatma kararı aldı.

Bakanlıktan yapılan açıklamada, güvensizliği tespit edilen ve haklarında piyasaya arz yasağı, toplatma ve bertaraf kararı verilerek mevzuat ile belirlenen süreçleri tamamlanan yaptırım kararlarına ilişkin bilgilere yer verildi.

Bu kapsamda aralarında elektrikli ısıtıcı, priz, el feneri, ocak,kaynak makinesi ve muhtelif kabloların bulunduğu marka ve modelleri belirlenen 43 ürün için toplatma kararı verildiği kaydedildi.

Üretici firmaların isimleri de açıklanırken, toplatmaya konu ürünleri ellerinde bulunduranların, ilgili üreticiye başvurmaları gerektiği, kararın üreticilerin tüm ürünlerini kapsamadığı ifade edildi.

2 Kasım 2016 Çarşamba

Bir dürüm hayatını değiştirdi

Manisa'daki bir özel hastanede görev yapan beslenme ve diyet uzmanı 24 yaşındaki Ceyna Uysal, üniversite yıllarında kendisi gibi kilolu arkadaşlarıyla dürümüne girdiği iddianın ardından azmiyle yıllar içerisinde 50 kilo birden zayıfladı. 65 kiloya düşen Ceyna Uysal, şimdi hastaları için çaba harcıyor. 


Manisa Sekiz Eylül Hastanesi'nde beslenme ve diyet uzmanı olarak görev yapan Ceyna Uysal, verdiği kilolarla hastalarına örnek oldu. Uysal, üniversite yıllarının başında kendisi gibi iki kilolu arkadaşıyla zayıflama konusunda dürümüne iddiaya girdi.


Uysal azmi sayesinde, 115 kilodan, 65 kiloya kadar düştü. Yıllar içerisinde 50 kilo zayıflayan Uysal, bu yıl İstanbul Bilgi Üniversitesi Beslenme Diyetitik Bölümü'nden mezun olup, beslenme ve diyet uzmanı olarak görev yapmaya başladı.


Kilolu bir çocukluk ve gençlik döneminin ardından 65 kiloya düşüp beslenme ve diyet uzmanı olan Uysal, tek amacının kilolu hastaların ameliyat olmadan zayıflamasını sağlamak olduğunu söyledi.


"Herkes benimle dalga geçiyordu"

Kilo vermenin aslında zor olmadığını ve vatandaşların da aşırı kilolarından korkmaması gerektiğini belirten Uysal, kilo problemi yaşayan kişilere de önerilerde bulundu.
En yakın arkadaşları bile tanıyamıyor


Kilo vermede sağlıklı beslenme ve sporun önemine dikkat çeken Uysal, "Önceden herkes benimle dalga geçiyordu. Kilolarımdan etkilenerek, diyetisyen olmaya karar verdim. Üniversiteye başladığımda 115 kiloydum. Azmim saneyesinde iki arkadaşımla girdiğim iddia sonucunda 50 kilo birden verdim. Kilo verdikten sonra en yakın arkadaşlarım bile beni tanıyamaz oldu.


Kilo vermek için önce sağlam bir irade ile 'Ben kilo vereceğim' diyerek, olayı kafada bitirmemiz lazım. Bu konuda da sabırlı olmamız gerekiyor. Diyet ömürlük olmalı, öyle bir hafta içerisinde başlanan ve bitirilen diyetler şeklinde kesinlikle olmamalı. Özellikle spor yaşamımızın bir parçası haline getirilmesi gerekiyor" diye konuştu.


Hemşire kıyafeti giyip aylarca hastanede çalıştı, kimse fark etmedi

Ülkesindeki iç savaşta yaralanan ve babası Ahmet İlevi tarafından getirildiği Adana Devlet Hastanesi'nde tedavi edilmeden gönderildiği öne sürülen Suriyeli 7 yaşındaki Emine El İlevi ile ilgili başlatılan soruşturma, bir skandalı ortaya çıkardı. 


Hastane bahçesinde küçük kızla ilgilenen hemşire kıyafetli 21 yaşındaki K.H.'nin sağlık personeli olmadığı ve 4 aydan beri hastanede dolaştığı anlaşıldı.

Suriye'nin Halep şehrinde yaşayan Ahmet El İlevi'nin eşi ve 2 çocuğu Esad güçlerinin bombardımanı sırasında öldü, kızı Emine El İlevi ise ağır yaralandı. Ahmet El İlevi, yaralı kızını tedavisi için Türkiye'ye getirdi. Hatay'da ilk müdahalesi yapılan Emine'yi daha sonra Adana'ya getirdi.
İddiaya göre Adana Devlet Hastanesi yetkilileri, 'çocuk genel cerrahı' olmadığı gerekçesi ile Emine El İlevi'yi kabul etmedi. Saatlerce hastane bahçesinde yatan Emine El İlevi'ye, bir hemşire yardım etti. Ardından da kızını kucaklayan baba Ahmet El İlevi, 300 metre ilerideki Çukurova Dr. Aşkım Tüfekçi Devlet Hastanesi'ne götürdü. Küçük kızın yatışını yapan Çukurova Dr. Aşkım Tüfekçi Devlet Hastanesi tedavisine başladı. Kamu Hastaneleri Birliği de, hastayı kabul etmeyen Adana Devlet Hastanesi hakkında soruşturma başlattı.


4 ay çalışmış

Olay ile ilgili soruşturmayı yürüten ekip, Emine El İlevi'ye müdahale eden o hemşireyi dinlemek istedi. Yapılan araştırmada, hemşire kıyafeti ile hastanede dolaşan K.H.'nin gerçekte hemşire olmadığı ortaya çıktı.

K.H. polis tarafından 'ünvan dolandırıcılığından' gözaltına alındı. Karakolda ifadesi alınan K.H., "Çocukluğumdan beri hemşire olmak, insanlara yardım etmek istiyordum. Hemşire kıyafeti aldım, aileme de Devlet Hastanesi'nde iş bulduğumu söyledim. Her gün sabah hastaneye geliyor insanlara yardım ediyorum. 4 aydan beri bu şekilde çalıştım. Ama kimseden bir şey almadım" dedi.


Ameliyathanede bile görev yapmış

En küçük bir ihmalin bile insan hayatına mal olacağı ameliyathane ve yoğun bakım servislerinde bile görev yaptığı anlaşılan K.H., "Kimse bana kimliğimi sormadı. Nereden geldiğimi araştırmadıkları için de rahatlıkla istediğim yere girip çıkıyordum. Personel ile aramız çok iyiydi. Amacım kimseye zarar vermek değildi" diye konuştu. K.H. ifadesinin ardından serbest barıkıldı.


Hastanenin kamera kayıtlarını incelemeye alan görevliler, sahte hemşirenin görev yaptığını söylediği birimlerdeki personelin de ifadesini aldı.

K.H.'nin hastanede çok rahat hareket ettiğini, bu yüzden de hiç şüphelenmediklerini söyleyen personelin, "Sürekli stajer gelip gidiyor. Biz o kadını da stajer hemşire sandık. Bu yüzden de kimliğini kontrol etmek aklımazı gelmedi" savunmasını yaptıkları kaydedildi. (Fatih KARAÇALI / ADANA / DHA)


Bu fotoğraf yürekleri dağladı

Suriyeli küçük kız çocuğu, trafik ışıklarının önündeki refüjde uyurken bir sürücü tarafından görüntülendi.


Fotoğrafı sabahın erken saatlerinde arabasıyla işe giden Şükrü Hatun isimli Twitter kullanıcısı çekti.

Fotoğrafı Twitter adresinden paylaştı ve altına şu ifadeleri yazdı: "Her sabah Topkapı'ya dönerken kavşakta gördüğüm Suriyeli çocukları görüyorum. Bugün ise yol kenarında uyuyan bu küçük çocuk şoke etti ben."

Her sabah Topkapı'ya dönerken kavşakta gördüğüm Suriyeli çocukları görüyorum. Bugün ise yol kenarında uyuyan bu küçük çocuk şoke etti ben. Şükrü Hatun (@sukruhatun)

Yürek yakan fotoğraf

Suriyeli kız çocuğunun adını kimse bilmiyor. Adının ne olduğunun çok da önemi yok.
Fotoğraf ise görenlerin hafızasına mıh gibi kazınıyor.

Minik kız, Türkiye'deki yüzbinlerce Suriyeli çocuktan biri ve ya mecburiyetten ya da zorla sabahın kör vaktinde trafik ışıklarının dibinde dileniyor.

Yaşadıkları o kadar ağır geliyor ki, göz kapakları kör karanlığın ağırlığına dayanamıyor ve sabah ayazında uyuyor. (cnntürk)


Korkut Özal hayatını kaybetti

Eski cumhurbaşkanlarından Turgut Özal'ın kardeşi Korkut Özal, İstanbul'daki evinde yaşamını yitirdi.


8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın kardeşi, eski bakanlardan Korkut Özal, bu sabaha karşı İstanbul'daki evinde hayatını kaybetti. Özal'ın cenazesi, 4 Kasım Cuma günü İstanbul'da toprağa verilecek.

Korkut Özal kim?

29 Mayıs 1929'da Malatya'da doğan Korkut Özal, İTÜ İnşaat Fakültesini bitirdi, ODTÜ'de ve Devlet Mimarlık ve Mühendislik Akademisi'nde öğretim üyeliği görevlerinde bulunduktan sonra Milli Selamet Partisi'nden (MSP) siyasete atıldı ve bu partiden Erzurum milletvekili seçildi. Özal, 1974'teki CHP-MSP koalisyon hükümetinde ve Milliyetçi Cephe hükümetlerinde Gıda Tarım ve Hayvancılık ve İçişleri Bakanı olarak görev aldı. 12 Eylül askeri darbesinin ardından siyasete ara veren ve bir süre ticaretle uğraşan Korkut Özal, ağabeyi Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ölümünün ardından yeniden siyasete atıldı ve Anavatan Partisi'nden (ANAP) İstanbul Milletvekili seçildi. Parlamentoda çeşitli komisyonlarda görev alan Özal, 1997'de ANAP'tan ayrılarak Demokrat Parti'ye girdi ve bu partinin genel başkanlığını yürüttü. Korkut Özal 2001'de de bu görevinden ayrıldı.

1 Kasım 2016 Salı

Parkta kalan yaşlı adamın hesabından servet çıktı

90 yaşındaki Sabri Baran, Adana'nın Seyhan ilçesi Kocavezir Mahallesi’nde hayatını sürdürdüğü eve yıkım kararı çıkınca sokakta kaldı. Gidecek yeri olmadığı için parkta yaşam mücadelesi veren yaşlı adamın banka hesabında, 90 bin lira ve 3 bin 500 dolar para çıktı.


Evine yıkım kararı gelince yanına aldığı bir yatak ve yorgan ile mahalledeki parkta kalmaya başladı. İki elinin parmakları olmayan ve yürüme zorluğu çekip koltuk değnekleriyle ayakta durabilen yaşlı adam, havaların soğumaya başlamasına rağmen parkta kalmaya devam ediyordu.

Yaşlı adamın parkta kaldığı yönünde haberlerin çıkması üzerine Adana Valisi Mahmut Demirtaş, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü ile Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’na yaşlı adama sahip çıkılması için talimat verdi. Yaşlı adam yaşadığı parktan hastaneye götürülüp sağlık kontrolünden geçirildikten sonra Adana Huzurevi’ne yerleştirildi. Yetkililer huzurevine yerleştirilen yaşlı adama ekonomik olarak da yardım etmek için harekete geçti. Yaşlı adamın ekonomik durumu mercek altına alındı.

Yapılan incelemede yaşlı adamın bir banka hesabında 90 bin lira ile 3 bin 500 dolar parası olduğu ortaya çıktı. Yaşlı adama parası sorulduğunda, hiç evlenmediğini, yıllarca çalıştığı parayı biriktirip bankaya yatırdığını söylediği öğrenildi.

Ukrayna 29 ton mandalinayı Türkiye'ye geri gönderdi

Ukrayna Türkiye'den ithal edilen 29 ton mandalinanın sağlığa zararlı organizma içerdiği gerekçesiyle ülkeye girişine izin vermedi.


Ukrayna Gıda Güvenliği ve Tüketicileri Koruma Servisi Basın Sözcülüğü'nden yapılan açıklamada, Türkiye'den Odessa Limanı'na getirilen 29 ton mandalinanın kontrol edildiği, meyvelerde Akdeniz sineğine rastlandığı belirtildi.

Açıklamada, "Odessa Limanı'nda, Türkiye'den getirilen 29 ton mandalinada yapılan kontrolde, Ukrayna'da bulunmayan Akdeniz sineği tespit edildi. Ukrayna Gıda Güvenliği ve Tüketicileri Koruma Servisi, benzer durumların tekrarlanmaması için, geri gönderilen yükün Ukrayna'nın bitki sağlığı taleplerini karşılamadığı konusunda Türkiye'ye nota verdi" denildi. DHA

Cumhuriyet Gazetesi yöneticilerine operasyon

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu İstanbul'da, yazar Güray Öz Ankara'da gözaltına alındı. Gazetenin 16 yazar ve yöneticisi hakkında gözaltı kararı var. Şu ana kadar Aydın Engin'in de aralarında bulunduğu 11 kişi gözaltına alındı. Yazar Kadri Gürsel de akşam saatlerinde gözaltına alındı. Hakkında yakalama kararı çıkarılan gazetenin eski Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar'ın evinde de arama yapıldı.


Cumhuriyet Gazetesi yöneticilerine yönelik bu sabah operasyon düzenlendi.  Haklarında arama ve gözaltı kararı bulunan, gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, okur temsilcisi Güray Tekin Öz, Turhan Günay, Bülent Utku, Aydın Engin, Hikmet Çetinkaya, Hakan Karasinir, Bülent Yener, Mustafa Kemal Güngör, Hacı Musa Kart ve Önder Çelik bu sabah gözaltına alındı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Bürosunca yürütülen soruşturma çerçevesinde, "FETÖ ve PKK terör örgütlerine üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" ve ''Örgütün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propaganda yapmak" suçlamasıyla hakkında gözaltı kararı bulunan gazetecilerin isimleri şöyle:

Cumhuriyet gazetesi yönelik operasyonda Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, Cumhuriyet Kitap eki Genel Yayın Yönetmeni Turhan Günay, Yazar Hikmet Çetinkaya, Yazar Aydın Engin, Yazar Güray Öz, karikatürist Musa Kart, Avukat Bülent Utku (Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurul Üyesi), Avukat Mustafa Kemal Güngör (Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurul Üyesi), Önder Çelik (Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurul Üyesi), Bülent Yener (Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurul eski üyesi) Mali Müşavir Eser Sevinç (Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurul Üyesi) gözaltına alındı. Akşam saatlerinde Kadri Gürsel'in de gözaltına alındığı öğrenildi.

İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay yurtdışında olduğu için hakkında gözaltı kararı verildi. Hakkında gözaltı kararı bulunan isimlerden Nebil Özgentürk'ün de yurtdışında olduğu öğrenildi. Muhasebe müdürü Günseli Özaltay hakkında da gözaltı kararı çıkartıldı.

Cumhuriyet gazetesi internet sitesinden yapılan açıklamada; "Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay ve Yazar Güray Öz'ün evine sabah saatlerinde polis baskın yaptı. Polis, Sabuncu ve Öz'ü gözaltına aldı" denildi.

Gözaltına alınanlar arasında yazar Aydın Engin de bulunuyor. Çizer Musa Kart'ın evinde arama yapılıyor.  Orhan Erinç hakkında da yaşlı olduğu için sadece evinde arama kararı alındığı öğrenildi.

Aydın Engin, sağlık kontrolünden geçirildi

Sabah saatlerinde gözaltına alınan Cumhuriyet Gazetesi yazarı Aydın Engin, sağlık kontrolünden geçirilirken gazetecilerin 'neden gözaltına alındınız' sorusu üzerine, "Bir şey söylemiyorum, Cumhuriyet'te çalıştığım için. Cumhuriyet'te çalışıyorum yetmez mi?" diye cevap verdi. Sağlık kontrolünün ardından Engin, polis eşliğinde hastane bahçesine çıktı ve burada bir süre oturarak sivil aracın gelmesini bekledi. Aydın Engin, sivil polis aracının gelmesinin ardından sorgulanmak üzere emniyete götürüldü.

Hikmet Çetinkaya sağlık kontrolünden geçirildi

Sabah saatlerinde gözaltına alınan Cumhuriyet Gazetesi yazarı Çetinkaya sağlık kontrolünün ardından emniyete götürüldü.  Gözaltına alınan avukat Mustafa Kemal Güngör de sağlık kontrolünün ardından emniyet müdürlüğüne götürüldü.

Akın Atalay yurt dışında

Açıklamada Hikmet Çetinkaya'nın evine de sabah saatlerinde polisin baskın yaptığı belirtildi. Hakkında gözaltı kararı bulunanlardan Günseli Özaltay'ın evini de polis bastı, ancak Özaltay'ın adresinde olmadığı öğrenildi. İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay'ın ise yurt dışında olduğu kaydedildi. Atalay'ın dün Almanya'nın Köln kentine gittiği belirtildi.

Can Dündar için yakalama kararı

Hakkında gözaltı kararı bulunanlardan Nebil Özgentürk'ün Tarık Akan'ı anma etkinliği için Almanya'da olduğu öğrenilirken; gazetenin eski Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar hakkında da yurt dışında bulunduğu gerekçesiyle yakalama kararı çıkarıldı. Ayrıca Terörle Mücadele Şubesi ekipleri Dündar'ın Çengelköy'deki evinde arama yaptı. Polisler sabah saatlerinde gittikleri evde kimseyi bulamadı. Daha sonra Can Dündar'ın eşi Dilek Dündar'a ulaşıldı. Dündar, İzmir'den ilk uçakla İstanbul'a geldi. Öğle saatlerinde taksi ile evine gelen Dilek Dündar, kapıları polislere açtı. İçeriye giren Terörle Mücadele Şube Ekipleri arama yaptı. Can Dündar'ın evinde arama yapıldığını öğrenen gazeteci Banu Güven de destek için Dilek Dündar'ın yanına geldi.

Cumhuriyet Başsavcılığından açıklama

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından soruşturmaya ilişkin yapılan açıklamada, Cumhuriyet gazetesinin ve gazetenin imtiyaz sahibi konumundaki vakıf yöneticileri hattında PKK/KCK ve FETÖ/PDY terör örgütlerine müzahir olduklarına, 2 Nisan 2013 tarihli yönetim kurulu toplantısında alınan vakıf üyeliğine seçim kararının usulsüz olduğuna, 15 Temmuz darbe girişiminden kısa bir süre önce darbe meşrulaştırıcı yayınlar yapıldığına dair iddia ve tespitler üzerine, "FETÖ ve PKK terör örgütlerine üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek" suçlarından bir kısım şüpheliler hakkında 18 Ağustos'ta soruşturma başlatıldığı belirtildi.

Açıklamada, soruşturma kapsamında alınan MASAK ve Vakıflar Genel Müdürlüğü bilirkişi raporları doğrultusunda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosunun talebiyle Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğinden şüpheliler hakkında arama ve gözaltı kararı alındığı, soruşturmanın devam ettiği kaydedildi.

CHP'li Tanal: Operasyon, hukuki değil, tamamen siyasidir

Cumhuriyet Gazetesi’nin Şişli’deki binasına gelen Mahmut Tanal, yaptığı açıklamada "Operasyon, hukuki değil, tamamen siyasidir " dedi.

Tanal, şunları söyledi:

“Cumhuriyet Gazetesi’nin bugüne kadar kuruluş felsefesi ve misyonuna baktığımızda çizgisi hep Atatürk devrimlerini savunmak, demokrasiyi savunmak, temel hak ve özgürlükleri savunmaktır. Bu uğurda verdiği şehitlere baktığımız zaman, Ahmet Taner Kışlalı, Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy. Hep yazarları demokrasi, hukuk adına hep bedelini ödeyen insanlardır. Cumhuriyet Gazetesi o çizgisi o günden bugüne kadar şaşmaz vaziyette devam etmiş durumdadır. Mevcut olan bu soruşturmalara baktığımız zaman darbe girişiminin arkasına sığınarak demokratik, laik hukuk devletinin mücadelesini veren basına yönelik bu soruşturma bu operasyon, hukuki değil, tamamen siyasidir” dedi.

Soruşturma kapsamında Cumhuriyet Kitap Eki yöneticisi Turan Günay’ın gözaltına alındığı, Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Aydın Engin ile Cumhuriyet Gazetesi eski yöneticisinin evinde arama yapıldığı öğrenildi.

Karikatürist Musa Kart açıklama yaptı, emniyete gitti

Cumhuriyet Gazetesi'ne yönelik operasyon kapsamında gözaltı kararı çıkartılan, Cumhuriyet Vakfı yönetim Kurulu Üyesi, karikatürist Musa Kart, "Yıllardır bu ülkede yaşadıklarımızı karikatüre dönüştürmeye çalışıyorum. Ama inanın şu an kendim bir karikatürün içerisinde yaşıyorum, öyle hissediyorum" dedi.

Cumhuriyet Gazetesi binasından çıkışta açıklama yapan Musa Kart, "Bugüne kadar FETÖ ve PKK ile ilgili yüzlerce binlerce karikatür çizdim. Ama bugün öne sürülen gerekçeye baktığımızda gerçekten bir komiği yaşıyoruz. Şunu söylemek istiyorum, yaşanan gülünç bir durum. Bu baskılarla kimseyi korkutamayacaksınız, onu söylemek istiyorum. Bu tabloyu vicdan sahibi insanların kabul etmesi mümkün değildir. Dünyaya anlatamazsınız bunu" diye konuştu.

Musa Kart, aralarında CHP milletvekili Barış Yarkadaş'ın da bulunduğu bina önünde bulunanlarla vedalaştı. Daha sonra İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne gittiğini söyleyerek Cumhuriyet Gazetesi'nden ayrıldı. (cnntürk)

ABDli yetkiliden FETÖ açıklaması

Amerikan Dışişleri Bakanlığı, pazartesi günü Washington’da Amerikan medyasına Fetullah Gülen’in Türkiye’ye iade dosyası hakkında brifing verdi ve üst düzey bir yetkili, şimdiye kadar ilk kez, Ankara’nın Gülen aleyhine açtığı davanın haklı ve yerinde olduğunu söyledi. Gülen Cemaati’ni, “iyi ve yararlı bir dini hareketten çok organize suç örgütüne” benzetti.


ABD'nin AP haber ajansının haberine göre, isminin gizli tutulmasını isteyen üst düzey bir yetkili yaptığı açıklamada, Türkiye hükümetinin Fetullah Gülen hakkındaki suçlamaları için yeterli ve makul gerekçeler olduğunu vurguladı.

FETÖ tarafından işletilen vakıf ve eğitim kurumlarının şüpheli bir yapısı ve finansmanı olduğunu ifade eden yetkili, "Masum bir dini hareketten ziyade organize suç örgütlerinin kara para aklamak için para saklayan kişileri gibi görünüyorlar. Gülen hakkındaki iddialarda haklılık payı olabilir." açıklamasında bulundu. Söz konusu yetkili, Türkiye'nin, darbe girişiminin arkasında FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in olduğuna ilişkin ABD makamlarına ilettiği belgelerin incelenmesine devam edildiğini hatırlattı.

Darbe girişimi sonrası örgüt üyelerine yönelik operasyonlara da değinen yetkili, "Türkiye'ye, demokratik normlara uyması için açık bir şekilde çağrıda bulunmaya devam edeceğiz." değerlendirmesini yaptı. cnntürk

Emekli ve memurun 2017 zam oranı belli oldu

Hükümetin, Resmi Gazete'de yayımlanan 2017 yılı programına göre işçi emeklileri ocakta yüzde 3.73, memur ve emeklileri ise yüzde 3 zam alacak. Temmuzda işçi emeklisine yüzde 3.59, memura yüzde 4 zam daha yapılacak.

Hürriyet'in haberine göre, Hükümetin 2017 yılı programına göre Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ve Bağ-Kur emeklilerine verilecek zam ocakta yüzde 3.73, temmuzda ise yüzde 3.59 olacak.
Başbakan Binali Yıldırım tarafından açıklanan okullarda tek gün uygulaması 2017 yılı programına girdi. Programa göre kamuda yazılı ve sözlü sınav esas olacak, sermaye piyasası araçlarının vergisi elde tutma süresine göre değişecek.

Zamlar ne olacak?

2017 programı dün Resmi Gazete'nin mükerrer sayısında yayımlandı. Programda SSK ve Bağ-Kur emekli aylıklarının önceki 6 aylık enflasyon tahminine göre ocakta yüzde 3.73, temmuzda yüzde 3.59 artırılmasının öngörüldüğünü belirtilerek, toplu sözleşme hükümlerine göre memur maaşları ve memur emekli aylıklarının 2017 Ocak ayında yüzde 3, temmuzda yüzde 4 artırılacağı kaydedildi.
Programda, bu açıklamadan sonra ayrıca 2017 Temmuz'da yaklaşık yüzde 0.6 enflasyon farkı verilmesinin öngörüldüğü belirtildi. Ancak enflasyon farkına ilişkin ifadenin yanlışlıkla 'temmuz' olarak yer aldığı yüzde 0.6'lık oranın ocak için geçerli olduğu tahmin ediliyor. Geçmiş yıllardaki programlarda tahmin ocak ayı için veriliyordu.

Faiz gelirine kademeli vergi

Programda sermaye piyasası araçlarının vergilendirilmesinde, stopaj oranının elde tutma süresine göre farklılaştırılmasına yönelik çalışma yapılacağı belirtilerek, "Sermaye piyasası araçları için, azami 2 yıl olmak üzere, bu araçların yatırımcılarca elde tutulma sürelerine göre ödenecek gelir vergisi stopaj oranında kademeli olarak farklılaştırma yapılması konusunda bir çalışma yapılacaktır" denildi.

Çalışmadan Maliye Bakanlığı sorumlu olacak. Sermaye Piyasası Kurulu, Hazine, Merkez Bankası ve Merkezi Kayıt Kuruluşu da çalışmaya katılacak. Bazı sermaye piyasası araçlarında elde tutma süresine göre farklı vergilendirme var. Ancak standart yok.

Lüks tüketim programda

Lüks tüketimin caydırılmasına yönelik tedbir 2017 programında da yer aldı. Uluslararası yükümlülükler gözetilerek, lüks veya ithalat yoğunluğu yüksek tüketim malları tespit edilerek caydırıcı vergilendirme yapılacak. Özel Tüketim Vergisi'ne (ÖTV) tabi listeler gözden geçirilerek, kapsam dışında bulunan lüks veya ithalat yoğunluğu yüksek tüketim malları kapsama alınacak.

5G için yol haritası

5G teknolojisi de 2017 yılı programına girdi. 5G mobil haberleşme hizmetleri alanında uluslararası platformlara katılım, Ar-Ge çalışmaları, patent geliştirilmesi ve standartların belirlenmesi süreçlerine destek sağlanacak.

5G teknolojileri konusunda yol haritası belirlenecek. AB, ABD ve Uzak Doğu ülkeleri başta olmak üzere Ar-Ge çalışmaları yakından izlenecek. 5G alanında yerli patent çalışmalarının artırılması için gerekli destekler verilecek.

Kamuda sözlü sınav dönemi

Programda kamuda insan kaynakları başlığı altında neler yapılacağı sıralandı. Kamu sektöründe işe alımlarda yazılı sınavın yanı sıra artık sözlü sınav da yapılacağı programa girdi.

Programda, "İşe alımlarda suistimaller önlenecek ve yazılı beceri sözlü sınav yoluyla test edilerek, nitelikli ve verimli kamu personeli alımı gerçekleştirilecektir" denildi.

Kamuda performansı esas alan etkili bir insan kaynakları değerlendirme sisteminin uygulanacağı belirtilen programda, "Başarının ödüllendirildiği, performansı da dikkate alan bir değerlendirme sistemi için Performans Değerlendirme Kılavuzu hazırlanacaktır. Hizmet içi eğitime ve terfi sistemine ilişkin mevzuat çalışmaları devam edecektir" denildi.

31 Ekim 2016 Pazartesi

2 milyar çocuk zehirli hava soluyor

BM Çocuklara Yardım Fonu UNICEF, dünya genelinde yaklaşık 2 milyar çocuğun zehirli hava soluduğu uyarısında bulundu. 300 milyon çocuk ise, standardın 6 kat fazlası kirliliğe maruz kalıyor.

UNICEF tarafından yayımlanan raporda, 2 milyar çocuğun üçte birinin Hindistan ve komşu ülkelerde yaşadığı belirtildi.

Raporda, dünya genelinde zehirli hava soluyan 2 milyar çocuğun, büyük bir kısmı Hindistan'ın kuzeyinde olmak üzere 620 milyonunun Güney Asya'da, 520 milyonunun Afrika'da, 450 milyonunun Doğu Asya'da yaşadığı vurgulandı.

Bu çocuklardan 300 milyonunun Dünya Sağlık Örgütü'nün belirlediği standardın 6 kat fazlası kirliliğe maruz kaldığına dikkat çekildi.

Beyin ve bağışıklık sistemleri hala gelişmekte ve zayıf olan çocukların, yetişkinlerden iki kat daha hızlı soluyarak vücut ağırlıklarına oranla daha fazla hava aldığı ifade edilen raporda, bu şekilde çocukların çok daha fazla kirliliğe maruz kaldığı vurgulandı.

600 BİN ÇOCUK HAVA KİRLİLİĞİ KURBANI 

UNICEF İcra Direktörü Anthony Lake, her yıl dünya genelinde 5 yaşından küçük 600 bin çocuğun hava kirliliğine bağlı rahatsızlıklar nedeniyle hayatını kaybettiğini ifade etti.

Lake, milyonlarca çocuğun da dirençlerini düşüren, fiziksel ve bilişsel gelişimlerini etkileyen solunum yolu hastalıkları çektiğini belirtti.

İkinci vatandaşlık ararken tuzağa düşmeyin

İkinci ülke vatandaşlığı birçok insanın hayali. Ancak "Vatandaşlık almak çok kolay" şeklindeki kampanyalarla tuzak kurulabiliyor. İşte ikinci vatandaşlık için izlemeniz gereken yol.


Vize kolaylığı ve vergi avantajı nedeniyle tercih edilen ikinci ülke vatandaşlığında tuzağa düşebilirsiniz. "Portekiz'den vatandaşlık almak çok kolay" şeklindeki söylemlere dikkat edilmemesi gerektiğini belirten Henley&Partners Türkiye Direktörü Tolga Habalı, 'oturum yolu ile vatandaşlık' almak isteyenlerin nasıl bir yol izlemesi gerektiğini anlattı.

NE YAPMALISINIZ?

Örneğin Portekiz Altın Vize Programı (PGRP) şu şekilde işliyor.

EN AZ 500 BİN EURO YATIRIM

Yatırım şartlarına bakıldığında Portekiz’de en çok iki yöntem tercih ediliyor. Bunlardan birincisi 500 bin euro gayrimenkul yatırımı, diğeri 1 milyon euro finansal yatırım.

YILDA ORTALAMA 7 GÜN KALMA ZORUNLULUĞU

Bu ülkede oturum izni sürekli değil. Bu hak yatırımın devamına bağlı olarak ve yılda ortalama 7 gün Portekiz’de bulunma zorunluluğunu yerine getirerek ilk sene sonunda ve sonrasında her iki senede bir yapılacak yenilemelerle devam ettiriliyor.

7 GÜN KANDIRMACASINA DİKKAT

5 yıl sonunda sürekli oturum hakkı kanunda belirtilen şartlarla elde edilebiliyor. 6 yıl kanuni oturum sonrasında belirtilen şartlar çerçevesinde ve Portekizce bilgisiyle vatandaşlık başvuru hakkı doğabiliyor. PGRP yatırımcılara yılda bir hafta Portekiz’de geçirerek 6 sene kanuni oturum hakkı veriyor. Oysa vatandaşlık için açılan duyurularda "PGRP ile yılda ortalama 7 gün Portekiz’de geçirilerek vatandaşlık alınabileceği" belirtiliyor.

VATANDAŞLIK ALMADA DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR

Vatandaşlık programlarında karşınıza çıkan ancak yanıltıcı olan söylemlerden bazıları şöyle: 

Kanada’da yatırım yoluyla vatandaşlık alınabileceği

Kanada’da yaşıyormuş gibi yapılarak oturum zorunluluğunun yerine getirilebileceği

ABD’de yatırımcı vizesinde yatırım garantisi ve hükümet onayı olduğu

ABD’de hiç yaşamadan yatırımcı vizesinden faydalanılabileceği ve bu hakkın sürdürülebileceği

Portekiz’de yılda sadece 7 gün geçirilerek 6 yıl sonra vatandaşlık alınabileceği

Karayipler’de 1-2 ayda pasaport alınabileceği

Yargıtay'dan kıdem tazminatı kararı

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, evlenmeden 10 gün önce işyerinden istifa eden kadına kıdem tazminatı ödenmesine hükmeden yerel mahkeme kararını bozdu.


Sakarya'da evlilik hazırlığı yapan bir kadın işçi, 3 yıldır çalıştığı iyerine dilekçe vererek, evleneceği gerekçesiyle iş akdinin feshedilmesini ve kıdem tazminatının ödenmesini istedi.

Şirket ise İş Kanununa göre, "kadın işçilerin evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi rızası ile hizmet akdini sona erdirmesi durumunda" kıdem tazminatı almaya hak kazanacaklarının hükme bağlandığına işaret ederek, evlenmeden 10 gün önce iş akdini fesheden kadın işçiye tazminat vermedi.

İşçi ise evlilik nedeniyle iş akdinin feshedilmesinden kaynaklanan kıdem ve ihbar tazminatı alacağının kendisine ödenmesi istemiyle dava açtı.

Sakarya İş Mahkemesi, davayı kabul ederek, kadına tazminat ödenmesine karar verdi. Yerel mahkemenin kararında, "Davacı kadının evlilik nedeniyle iş akdini feshettiğinin anlaşıldığı, davacının evlendiği tarih ile iş akdinin feshine ilişkin dilekçeyi verdiği tarih arasında on günlük bir süre bulunduğu, davacının evleneceği için işi bırakacağını daha önce davalı şirkete bildirdiği, bu nedenle davacının fesih tarihinden on gün sonra evlenmiş olmasının tazminat alamayacağı anlamına gelmeyeceği" belirtildi.

Daire kararı bozdu

Şirketin kararı temyiz etmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin kararını bozdu.

Dairenin kararında, İş Kanununda, kadın işçinin evlendiği tarihten itibaren bir yıl içinde evlilik sebebiyle kıdem tazminatına hak kazanabilecek şekilde iş akdini feshedebileceğinin hükme bağlandığı belirtildi.

Kararda, kadın işçinin evlilik sebebiyle fesih hakkının, evlilik tarihinden itibaren başlayacağı, bu hakkın sadece kadın eşe tanındığı, resmi evlilik işleminin tamamlanmasından itibaren bir yıl içinde kullanılması gerektiği ifade edildi.

Kadın işçinin evlilik öncesinde bu hakkını kullanmasının mümkün olmadığı vurgulanan kararda, "Kadın işçinin yasanın tanıdığı fesih hakkını kullanması halinde, kıdem tazminatı talep hakkı doğar. Feshin işverence kabul edilmesi gerekmez" denildi.

"Kadın işçi evlilik nedeniyle feshin ardından başka bir işte çalışabilir"

Evliliğin kadına yüklediği toplumsal sorumluluğun bir gereği olarak yasada belirtilen fesih hakkının tanındığına değinilen karada, şu tespitler yapıldı:

"Çalışma hayatının evlilikle birlikte gereği gibi yürütülemeyeceği düşüncesi, aile birliğinin korunması ve kadının aile ile ilgili görevleri, yasa koyucuyu bu doğrultuda bir düzenlemeye yöneltmiştir. Bununla birlikte Anayasal temeli olan çalışma hak ve hürriyetinin ortadan kaldırılması düşünülemez. Kadın işçinin evlilik nedenine bağlı feshinin ardından kısa bir süre sonra yeniden çalışmasının gerekleri ortaya çıkmış olabilir. Hatta kadın işçi evlilik nedenine dayalı feshin ardından ara vermeksizin başka bir iş yerinde çalışmaya başlayabilir ve bu durum evliliğin kadına yüklediği görevlerin yerine getirilmesi noktasında daha olumlu sonuçlar doğurabilir."

Somut olayda, davacının evlilik nedeniyle ancak henüz resmi evlilik işlemi yapılmadan iş sözleşmesini feshettiği hatırlatılan kararda, yasa hükmü uyarınca resmi evlilik işlemi yapılmadan bu hakkın kullanılamayacağının altı çizildi.

Kararda, bu nedenle davacının kıdem tazminatına hak kazanamayacağı ve davanın reddedilmesi gerektiği kaydedildi.

Yerel mahkemenin ilk kararında direnmesi üzerine dosya Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna geldi.
Kurul, yerel mahkemenin direnme kararını, daire kararı doğrultusunda bozarak, evlenmeden önce evlilik nedeniyle iş akdini fesheden kadının, kıdem tazminatına hak kazanmasının mümkün olmadığına karar verdi. cnntürk