Kadın yolcuların 22.00'den sonra istedikleri yerde inmesini sağlayan düzenleme bugün itibariyle başlıyor. İETT'den yapılan açıklamada, "İlgili tüm birimlerimizi ve çalışanlarımızı bilgilendirerek uygulamayı bu akşam tüm hatlarımızda hayata geçiriyoruz" denildi.
İETT, kadın yolcuların saat 22.00'den sonra güzergah üzerinde, durak dışında istediği noktada inmesi uygulamasının bu akşam tümhatlarda hayata geçirileceğini duyurdu. İETT Müşteri Hizmetleri ve Kurumsal İletişim Dairesi Başkanlığı, topluulaşımda, kadın yolcuların saat 22.00'den sonra güzergah üzerinde, durak dışındaistediği noktada inmesi için İstanbul Büyükşehir Belediyesi kararına ilişkinyazılı açıklama yaptı.
Öncelikli hedef kalite
İETT'nin öncelikli hedefinin; İstanbullulara sunulan toplu ulaşım hizmetinin kalitesini her gün bir basamak daha yukarı taşıyabilmek olduğu belirtilen açıklamada, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi'nin, kadın yolcularınbelirli bir saat diliminden sonra araçların güzergahları üzerinde, istedikleri noktada iniş yapabilmelerini sağlayan ve varış noktalarına yürüme mesafesini kısaltacak önerisinin memnuniyetle karşılandığı kaydedildi. Açıklamada şu değerlendirmelerde bulunuldu:
Pozitif ayrımcılığa destek
"İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın kararı doğrultusunda kadın yolcuların saat 22.00'den sonra güzergah üzerinde, durak dışında istediği noktada inmesi için ilgili tüm birimlerimizi ve çalışanlarımızı bilgilendirerek, uygulamayı bu akşam tüm hatlarımızda hayata geçiriyoruz. Şoförlerimiz, kadın yolcuların taleplerine, trafik güvenliğini tehdit etmeyecek; yol, yolcu ve çevre güvenliğine yönelik herhangi bir risk oluşturmayacak en yakın noktada durarak cevap verecek.Toplumda kadının yerini, önemini ve değerini yükselterek hak ettiği noktaya taşımak amacıyla atılan her adıma, tüm pozitif ayrımcılık hareketlerine, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin bir kuruluşu olarak imkanlarımız ve gücümüz çerçevesinde destek vermekten mutluluk ve gurur duyarız."
18 Kasım 2016 Cuma
Genç kadını sezaryende unutulan sargı bezi öldürdü
İzmir'de, sezaryenle yaptığı doğum sırasında rahminde sargı bezi unutulan, yaşadığı acılar nedeniyle gittiği doktorunun, 'ağrının normal olduğunu' söyleyip evine gönderdiği öne sürülen 22 yaşındaki Harika Kanık, 6 ayda oluşan iltihabın tüm vücudunu sarması üzerine, ameliyat edilmesine rağmen yaşamını yitirdi. Eşi Figani Kanık, "Doğumu yaptıran doktor, 'sezaryen ağrısı' dedi, ağrı kesici verip gönderdi. Eşimin ölümünün hesabının verilmesi lazım" dedi. Acılı aile, hem doktor hem de hastane hakkında suç duyurusunda bulundu.
Buca'da oturan Harika Kanık, çocukluk aşkı olan özel güvenlik görevlisi 26 yaşındaki Figani Kanık'la 2 yıl önce evlendi. Çiftin mutluluğu Harika Kanık'ın hamile kalıp geçen nisan ayında özel bir hastanede doğum yapmasıyla daha da arttı. Ancak, sezaryenle gerçekleşen doğumun ardından annelik heyecanı yaşayan Harika'nın karnındaki ağrılar ve halsizliği bir türlü geçmedi. Birkaç kez gittiği doğumu yaptıran kadın doğum uzmanı Ü.Ç., iddiaya göre ağrıların sezaryenden kaynaklandığını söyleyip, ağrı kesici almasını önerdi ve evine gönderdi.
Gerçek 6 ay sonra ameliyatla ortaya çıktı
Rahatsızlıktan kurtulmak için çare arayan Harika Kanık'ın ağrısına teşhis konulamadı. 6 ay boyunca ağrıları daha da artan ve durumu kötüleşen Harika Kanık, doğumu yaptıran doktor Ü.Ç. tarafından Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne gönderildi.
Burada tedaviye alınan Harika Kanık'ın kanında yüksek oranda iltihap çıktı. İltihabın, ilaçla tedavi yöntemlerine rağmen azalmaması üzerine Harika Kanık'ın ameliyata alınmasıyla gerçek anlaşıldı. Özel hastanede doğumu gerçekleştiren Ü.Ç.'nin, Harika Kanık'nın rahminde sargı bezini unuttuğu, bunun zaman içerisinde rahim duvarına yapışmasıyla oranın parçası gibi algılandığı ve vücutta iltihaplanmaya neden olduğu belirlendi.
Ameliyattan 8 gün sonra öldü
Bir saat sürmesi öngörülen ameliyat 6 saat sürdü. Farklı bölümlerde uzmanlaşmış cerrahların da çağırıldığı ameliyatta, Harika Kanık'ın rahminin tamamı ile idrar kesesinin bir bölümü alındı. Operasyondan sonra yoğun bakım ünitesinde uyutulan Harika Kanık, vücuduna yayılan iltihabın organlarında yarattığı tahribat nedeniyle 8 gün sonra, geçen 23 Ekim'de vefat etti.
'Kızını emziremez hale gelmişti'
Harika Kanık'ın ölümüyle yıkılan eşi Figani Kanık ve diğer yakınları, yaşananlara isyan etti. Aile adına avukatları, başta doğumu yaptıran doktor olmak üzere sorumluluğu bulunan kurum ve kişiler hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu ve tazminat davası açtı. Harika Kanık'ın dünyaya getirdiği ve 'Seher' ismini verdiği kızına, üzücü olayın ardından 'Harika' adı da konuldu. Annesiz kaldığından habersiz 7 aylık kızını kucağına alan Figani Kanık şöyle dedi:
"Bu olayın sorumluları ceza almalı. Buradan Sağlık Bakanı, Başbakanımız ve Cumhurbaşkanımızdan yardım istiyorum. Bu olayda kusuru bulunanlar cezalandırılsın. Benim eşim evladını doya doya kucağına alamadı. Son zamanlarda emziremez duruma gelmişti. Büyük acı yaşadık, başkalarının da yaşamaması için mutlaka hesap sorulmasını istiyorum."
Harika Kanık'ın babası Cavit Keskiner de yaşanan hatanın kabul edilemez olduğunu, bunun sorumlularının cezalandırılması gerektiğini söyledi. Ailenin avukatlarından Nilüfer Atılgan Balcı ise, aileye her türlü hukuki desteği verdiklerini, yasal çerçeveler içerisinde kimin üzerinde sorumluluk varsa hukuki yoldan mücadele edeceklerini söyledi.
Taylan YILDIRIM / İZMİR (DHA)
Buca'da oturan Harika Kanık, çocukluk aşkı olan özel güvenlik görevlisi 26 yaşındaki Figani Kanık'la 2 yıl önce evlendi. Çiftin mutluluğu Harika Kanık'ın hamile kalıp geçen nisan ayında özel bir hastanede doğum yapmasıyla daha da arttı. Ancak, sezaryenle gerçekleşen doğumun ardından annelik heyecanı yaşayan Harika'nın karnındaki ağrılar ve halsizliği bir türlü geçmedi. Birkaç kez gittiği doğumu yaptıran kadın doğum uzmanı Ü.Ç., iddiaya göre ağrıların sezaryenden kaynaklandığını söyleyip, ağrı kesici almasını önerdi ve evine gönderdi.
Gerçek 6 ay sonra ameliyatla ortaya çıktı
Rahatsızlıktan kurtulmak için çare arayan Harika Kanık'ın ağrısına teşhis konulamadı. 6 ay boyunca ağrıları daha da artan ve durumu kötüleşen Harika Kanık, doğumu yaptıran doktor Ü.Ç. tarafından Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne gönderildi.
Burada tedaviye alınan Harika Kanık'ın kanında yüksek oranda iltihap çıktı. İltihabın, ilaçla tedavi yöntemlerine rağmen azalmaması üzerine Harika Kanık'ın ameliyata alınmasıyla gerçek anlaşıldı. Özel hastanede doğumu gerçekleştiren Ü.Ç.'nin, Harika Kanık'nın rahminde sargı bezini unuttuğu, bunun zaman içerisinde rahim duvarına yapışmasıyla oranın parçası gibi algılandığı ve vücutta iltihaplanmaya neden olduğu belirlendi.
Ameliyattan 8 gün sonra öldü
Bir saat sürmesi öngörülen ameliyat 6 saat sürdü. Farklı bölümlerde uzmanlaşmış cerrahların da çağırıldığı ameliyatta, Harika Kanık'ın rahminin tamamı ile idrar kesesinin bir bölümü alındı. Operasyondan sonra yoğun bakım ünitesinde uyutulan Harika Kanık, vücuduna yayılan iltihabın organlarında yarattığı tahribat nedeniyle 8 gün sonra, geçen 23 Ekim'de vefat etti.
'Kızını emziremez hale gelmişti'
Harika Kanık'ın ölümüyle yıkılan eşi Figani Kanık ve diğer yakınları, yaşananlara isyan etti. Aile adına avukatları, başta doğumu yaptıran doktor olmak üzere sorumluluğu bulunan kurum ve kişiler hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu ve tazminat davası açtı. Harika Kanık'ın dünyaya getirdiği ve 'Seher' ismini verdiği kızına, üzücü olayın ardından 'Harika' adı da konuldu. Annesiz kaldığından habersiz 7 aylık kızını kucağına alan Figani Kanık şöyle dedi:
"Bu olayın sorumluları ceza almalı. Buradan Sağlık Bakanı, Başbakanımız ve Cumhurbaşkanımızdan yardım istiyorum. Bu olayda kusuru bulunanlar cezalandırılsın. Benim eşim evladını doya doya kucağına alamadı. Son zamanlarda emziremez duruma gelmişti. Büyük acı yaşadık, başkalarının da yaşamaması için mutlaka hesap sorulmasını istiyorum."
Harika Kanık'ın babası Cavit Keskiner de yaşanan hatanın kabul edilemez olduğunu, bunun sorumlularının cezalandırılması gerektiğini söyledi. Ailenin avukatlarından Nilüfer Atılgan Balcı ise, aileye her türlü hukuki desteği verdiklerini, yasal çerçeveler içerisinde kimin üzerinde sorumluluk varsa hukuki yoldan mücadele edeceklerini söyledi.
Taylan YILDIRIM / İZMİR (DHA)
Yaşlı yakınına bakana 924 TL
SGK, evde bakım aylığı alan 500 bin kişinin emekli olabilmesi için çalışma başlattı.
Engelli ya da çok yaşlı olduğu için bakıma muhtaç kişilerle aynı çatı altında yaşayanlara, evde bakım aylığı adı altında ödeme yapılıyor. Bu ödeme 924 lira civarında. Posta Gazetesi'nin haberine göre şu ana kadar 500 bin kişinin yararlandığı uygulama kapsamında 4 milyar liraya yakın ödeme yapıldı. Ancak çoğu kişi bu uygulamadan habersiz.
Gelir oranına dikkat
Raporda yüzde 50 ve üzerinde engel oranmm tespit edilmiş olması ve 'ağır engelli' bölümüne 'evet' yazılmış olması isteniyor. Evde bakım aylığı alınabilmesi için engelli ve kendisiyle aynı çatı altında yaşayanların kişi başına düşen gelirinin bugün itibarıyla 606.95 liradan az olması gerekiyor. Bu aylık, bakıma muhtaç kişiye değil bakana ödeniyor. Bakıcı, sigortası yoksa isteğe bağlı sigortalı olarak emekliliğe hak kazanabiliyor.
SGK, evde bakım aylığı alan 500 bin kişinin düşük sigorta primiyle emekli olmasını sağlayacak bir çalışma da yapıyor. Düzenlemenin 2017'de çıkması bekleniyor.
Evde bakım aylığını bakıma muhtaç kişinin eşi, çocukları ile çocuklarının eşleri, ana ve babası ile bunların ana ve babası gibi birinci derece yakınları da alabiliyor. İstenen şartları yerine getirenler en fazla iki farklı engelliye bakabilir.
Evde bakım aylığı alınabilmesi için tam teşekküllü bir hastanenin sağlık kurulu raporu gerekiyor. Bu düzenlemenin de 2017 yılında çıkması bekleniyor. cnntürk
Engelli ya da çok yaşlı olduğu için bakıma muhtaç kişilerle aynı çatı altında yaşayanlara, evde bakım aylığı adı altında ödeme yapılıyor. Bu ödeme 924 lira civarında. Posta Gazetesi'nin haberine göre şu ana kadar 500 bin kişinin yararlandığı uygulama kapsamında 4 milyar liraya yakın ödeme yapıldı. Ancak çoğu kişi bu uygulamadan habersiz.
Gelir oranına dikkat
Raporda yüzde 50 ve üzerinde engel oranmm tespit edilmiş olması ve 'ağır engelli' bölümüne 'evet' yazılmış olması isteniyor. Evde bakım aylığı alınabilmesi için engelli ve kendisiyle aynı çatı altında yaşayanların kişi başına düşen gelirinin bugün itibarıyla 606.95 liradan az olması gerekiyor. Bu aylık, bakıma muhtaç kişiye değil bakana ödeniyor. Bakıcı, sigortası yoksa isteğe bağlı sigortalı olarak emekliliğe hak kazanabiliyor.
SGK, evde bakım aylığı alan 500 bin kişinin düşük sigorta primiyle emekli olmasını sağlayacak bir çalışma da yapıyor. Düzenlemenin 2017'de çıkması bekleniyor.
Evde bakım aylığını bakıma muhtaç kişinin eşi, çocukları ile çocuklarının eşleri, ana ve babası ile bunların ana ve babası gibi birinci derece yakınları da alabiliyor. İstenen şartları yerine getirenler en fazla iki farklı engelliye bakabilir.
Evde bakım aylığı alınabilmesi için tam teşekküllü bir hastanenin sağlık kurulu raporu gerekiyor. Bu düzenlemenin de 2017 yılında çıkması bekleniyor. cnntürk
Motorlu taşıtlarda ÖTV'yi yeniden belirleyen tasarı kabul edildi
Motorlu taşıtların ÖTV oranlarını çeşitli kriterlere göre yeniden belirlemeye yönelik, Bakanlar Kuruluna yetki verilmesi, alacakların yapılandırılmasında başvuru süresinin uzatılması düzenlemelerini de içeren "Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı", TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi.
Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı, TBMM Genel Kurulunda kabul edildi.
Kanunla, Özel Tüketim Vergisi Kanunu'na ekli (Il) sayılı listede yer alan mallar için; mevcut oran değişikliklerine ilişkin yetki sınırları içinde kalmak şartıyla, özel tüketim vergisi matrahını esas alarak fiyat grupları oluşturmaya, bu fiyat grupları ve malların cinsi, sınıfı, üst yapı gövde tanımı, emisyon türü ve değeri istiap haddi ile yolcu ve yük taşıma kapasitesi itibarıyla farklı oranlar belirleyebilme; uygulanmakta olan oranları EURO normlarını sağlayan katalitik konvertör sistemi ile teçhiz edilmiş taşıtlarda yarısına kadar indirme ve kanuni oranına kadar çıkarma hususunda Bakanlar Kuruluna yetki veriliyor.
Böylece, bir aracın vergilendirilmesinde sistem değişikliğine gidilerek, vergileme ölçütleri genişletiliyor.
Otomobillerin ÖTV oranları, sadece motor silindir hacmine ve yaşına göre değil; satış fiyatına, tipine, sınıfına, taşıma kapasitesine, cinsine, emisyonuna, kasa yapısına göre ayrı ayrı belirlenebilecek.
Düzenlemeyle, bu konuları belirlemede Bakanlar Kuruluna yetki verilecek.
SGK'nin prim geliri artıyor
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda yapılan değişiklikle, günlük brüt asgari ücretin 6,5 katı olan sigorta primine esas günlük kazanç üst sınırı, günlük brüt asgari ücretin 7,5 katına yükseltiliyor.
Bu düzenlemeyle, sigortalılar için belirlenen günlük brüt asgari ücretin 7,5 katından fazla aylık kazancı olan sigortalılardan daha fazla prim tahsil edilecek. Böylece, bu sigortalıların aylık net maaşında düşüş meydana gelecek, ancak emekli aylıklarında artış yaşanacak; SGK'nın da prim gelirleri artacak.
Düzenlemeyle, 2017 yılında SGK'nın prim gelirlerinde yaklaşık 1,6 milyar lira artış meydana gelecek.
Maaşı tavandan bildirilen 4A kapsamında çalışan işçi sayısı 295 bin, 4B kapsamında ise 55 bin. Tavanın 6,5 kattan 7,5 kata çıkarılmasıyla, 4 bin 282 lira emekli aylığı alan işçinin maaşı 659 lira artışla (yüzde 15) 4 bin 941 liraya çıkacak.
Öğrencilere beslenme ve barınma yardımı
Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu yurtlarında barınan öğrenciler ile Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve kamu yararına çalışan derneklere ait yükseköğrenim yurtlarında barınan öğrencilere beslenme ve barınma yardımı yapılabilecek.
Bu yardım, bir öğretim yılında 9 ayı geçemeyecek.
Arazisi özel mülkiyette bulunan serbest bölgelerde, işletici şirketlerin yatırımlara tahsis edilmek üzere ellerinde tuttukları araziye ilişkin vergi yükü azaltılacak. İhracata yönelik taşıma işlerinde KDV istisnasına sahip olan yurt içindeki ihracatçılara göre dezavantajlı durumda bulunan serbest bölge kullanıcılarının durumları iyileştirilecek.
Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı, TBMM Genel Kurulunda kabul edildi.
Kanunla, Özel Tüketim Vergisi Kanunu'na ekli (Il) sayılı listede yer alan mallar için; mevcut oran değişikliklerine ilişkin yetki sınırları içinde kalmak şartıyla, özel tüketim vergisi matrahını esas alarak fiyat grupları oluşturmaya, bu fiyat grupları ve malların cinsi, sınıfı, üst yapı gövde tanımı, emisyon türü ve değeri istiap haddi ile yolcu ve yük taşıma kapasitesi itibarıyla farklı oranlar belirleyebilme; uygulanmakta olan oranları EURO normlarını sağlayan katalitik konvertör sistemi ile teçhiz edilmiş taşıtlarda yarısına kadar indirme ve kanuni oranına kadar çıkarma hususunda Bakanlar Kuruluna yetki veriliyor.
Böylece, bir aracın vergilendirilmesinde sistem değişikliğine gidilerek, vergileme ölçütleri genişletiliyor.
Otomobillerin ÖTV oranları, sadece motor silindir hacmine ve yaşına göre değil; satış fiyatına, tipine, sınıfına, taşıma kapasitesine, cinsine, emisyonuna, kasa yapısına göre ayrı ayrı belirlenebilecek.
Düzenlemeyle, bu konuları belirlemede Bakanlar Kuruluna yetki verilecek.
SGK'nin prim geliri artıyor
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda yapılan değişiklikle, günlük brüt asgari ücretin 6,5 katı olan sigorta primine esas günlük kazanç üst sınırı, günlük brüt asgari ücretin 7,5 katına yükseltiliyor.
Bu düzenlemeyle, sigortalılar için belirlenen günlük brüt asgari ücretin 7,5 katından fazla aylık kazancı olan sigortalılardan daha fazla prim tahsil edilecek. Böylece, bu sigortalıların aylık net maaşında düşüş meydana gelecek, ancak emekli aylıklarında artış yaşanacak; SGK'nın da prim gelirleri artacak.
Düzenlemeyle, 2017 yılında SGK'nın prim gelirlerinde yaklaşık 1,6 milyar lira artış meydana gelecek.
Maaşı tavandan bildirilen 4A kapsamında çalışan işçi sayısı 295 bin, 4B kapsamında ise 55 bin. Tavanın 6,5 kattan 7,5 kata çıkarılmasıyla, 4 bin 282 lira emekli aylığı alan işçinin maaşı 659 lira artışla (yüzde 15) 4 bin 941 liraya çıkacak.
Öğrencilere beslenme ve barınma yardımı
Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu yurtlarında barınan öğrenciler ile Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflar ve kamu yararına çalışan derneklere ait yükseköğrenim yurtlarında barınan öğrencilere beslenme ve barınma yardımı yapılabilecek.
Bu yardım, bir öğretim yılında 9 ayı geçemeyecek.
Arazisi özel mülkiyette bulunan serbest bölgelerde, işletici şirketlerin yatırımlara tahsis edilmek üzere ellerinde tuttukları araziye ilişkin vergi yükü azaltılacak. İhracata yönelik taşıma işlerinde KDV istisnasına sahip olan yurt içindeki ihracatçılara göre dezavantajlı durumda bulunan serbest bölge kullanıcılarının durumları iyileştirilecek.
AB'den Avrupa'ya vizesiz seyahat edenlere yeni zorunluluk
AB, Avrupa'ya vizesiz seyahat edenlere internet üzerinden başvuru zorunluluğu getirmeye hazırlanıyor. Vize serbestisi sağlanması durumunda, yeni uygulama Türkiye'yi de etkileyecek.
AB Komisyonu Avrupa'yı terörizm ve yasadışı göçten koruma gerekçesiyle yeni bir tasarıyı kabul etti. Deutsche Welle Türkçe servisinin haberine göre, Avrupa Birliği Seyahat Enformasyon ve İzin Sistemi (ETIAS) adlı tasarı, vize zorunluluğu bulunmaksızın Schengen Bölgesi'ne yolculuk yapanları kapsıyor.
Tasarının yasalaşması için Avrupa Birliği ülkeleri ve Avrupa Parlamentosu tarafından onaylanması gerekiyor.
Vize şartı istenmese de herkes kontrol edilecek
Avrupa Birliği Komisyonu'nun hazırladığı ETIAS adlı sistem, ABD'de 2009 yılından beri uygulamada olan ESTA'yı örnek alıyor. Tasarıya göre ABD gibi vize serbestisinin uygulandığı ülkelerden Avrupa'ya gelenler 2020 yılından itibaren internet üzerinden başvuru formu doldurmak zorunda olacak. Kimlik bilgisi, seyahat belgeleri, ikamet gibi soruların yanıtlandığı formla Schengen ülkelerine giriş izni için başvuru yapılacak. Başvurunun kişi başına 5 euro masrafı olacağı belirtiliyor.
Potansiyel teröristler ayıklanacak
Ayrıca seyahat etmek isteyenlere bulaşıcı hastalıkları olup olmadığı, eğitim ve meslek bilgileri, daha önce ceza alıp almadıkları, daha önce savaş bölgelerinde bulunup bulunmadıkları, AB'ye girmelerine daha önce yasak getirilip getirilmediği ya da AB'den sınırdışı edilip edilmedikleri gibi sorular da sorulacak.
Avrupa Birliği bu yolla potansiyel teröristleri veya turist olarak AB'ye giriş yapıp daha sonra iltica başvurusunda bulunanları engellemeyi hedefliyor. Şimdiye kadar 50'den fazla ülke vatandaşı, Schengen ülkelerine vize almadan pasaportla giriş yapabiliyordu. Uygulamadan zaten vize ile giriş yapabilen Türkiye ve Rusya vatandaşları etkilenmeyecek. Uygulama ancak vize serbestisi sağlanması durumunda Türkiye'yi de etkileyecek. Sistem Avrupa Birliği kurumlarına 212 milyon euroya mal olacak. cnntürk
AB Komisyonu Avrupa'yı terörizm ve yasadışı göçten koruma gerekçesiyle yeni bir tasarıyı kabul etti. Deutsche Welle Türkçe servisinin haberine göre, Avrupa Birliği Seyahat Enformasyon ve İzin Sistemi (ETIAS) adlı tasarı, vize zorunluluğu bulunmaksızın Schengen Bölgesi'ne yolculuk yapanları kapsıyor.
Tasarının yasalaşması için Avrupa Birliği ülkeleri ve Avrupa Parlamentosu tarafından onaylanması gerekiyor.
Vize şartı istenmese de herkes kontrol edilecek
Avrupa Birliği Komisyonu'nun hazırladığı ETIAS adlı sistem, ABD'de 2009 yılından beri uygulamada olan ESTA'yı örnek alıyor. Tasarıya göre ABD gibi vize serbestisinin uygulandığı ülkelerden Avrupa'ya gelenler 2020 yılından itibaren internet üzerinden başvuru formu doldurmak zorunda olacak. Kimlik bilgisi, seyahat belgeleri, ikamet gibi soruların yanıtlandığı formla Schengen ülkelerine giriş izni için başvuru yapılacak. Başvurunun kişi başına 5 euro masrafı olacağı belirtiliyor.
Potansiyel teröristler ayıklanacak
Ayrıca seyahat etmek isteyenlere bulaşıcı hastalıkları olup olmadığı, eğitim ve meslek bilgileri, daha önce ceza alıp almadıkları, daha önce savaş bölgelerinde bulunup bulunmadıkları, AB'ye girmelerine daha önce yasak getirilip getirilmediği ya da AB'den sınırdışı edilip edilmedikleri gibi sorular da sorulacak.
Avrupa Birliği bu yolla potansiyel teröristleri veya turist olarak AB'ye giriş yapıp daha sonra iltica başvurusunda bulunanları engellemeyi hedefliyor. Şimdiye kadar 50'den fazla ülke vatandaşı, Schengen ülkelerine vize almadan pasaportla giriş yapabiliyordu. Uygulamadan zaten vize ile giriş yapabilen Türkiye ve Rusya vatandaşları etkilenmeyecek. Uygulama ancak vize serbestisi sağlanması durumunda Türkiye'yi de etkileyecek. Sistem Avrupa Birliği kurumlarına 212 milyon euroya mal olacak. cnntürk
Siirt'in Şirvan ilçesindeki bakır madeninde göçük
Siirt'in Şirvan ilçesine bağlı maden köyünde bulunan bakır madeni sahasında meydana gelen heyelanda çok sayıda işçi göçük altında kaldı. AFAD, yaptığı açıklamada 16 işçinin göçük altında kaldığını açıklarken, 4 işçinin cansız bedenine ulaşıldı.
Şirvan ilçesine bağlı Maden köyünde bulunan ve özel bir firma tarafından işletilen bakır madeni sahasında bu akşam saat 20.30 sıralarında heyelan meydana geldi. 3 vardiya halinde 15'er kişilik ekipler halinde çalışmaların sürdürüldüğü ocakta yamaçtan kopan binlerce ton toprak ve kaya parçası maden sahasına aktı. Olay sırasında 8 kamyon ve 3 iş makinesiyle çok sayıda işçi göçük altında kaldı.
Siirtin Şirvan ilçesindeki bakır madeninde göçük
Göçük haberinin yetkililere bildirilmesi üzerine Siirt merkez ve Şirvan ilçesinden çok sayıda ambulans ve arama kurtarma ekipi bölgeye gönderildi. Siirt Vali Yardımcısı Bünyamin Kuş, kısa sürede olay yerine gelerek kurtarma çalışmalarını yönlendirdi.
AFAD: 16 İŞÇİ TOPRAK ALTINDA
Öte yandan, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından yapılan açıklamada 16 işçinin toprak altında olduğu açıklandı.
4 İŞÇİNİN CANSIZ BEDENİNE ULAŞILDI
Bölgeden gelen ilk bilgilere göre kurtarma çalışmaları sırasında 4 işçinin cesedine ulaşıldı. 10'dan fazla işçinin göçük altında kaldığı belirtilen maden bölgesinde heyelanın zaman zaman devam etmesi nedeniyle kurtarma çalışmalarının güçlükle yapıldığı belirtildi.
DİYARBAKIR’DAN KURTARMAK EKİPLERİ SEVK EDİLDİ
Siirt’in Şirvan İlçesi’ne bağlı Maden Köyü’nde yağmur nedeniyle meydana gelen heyelanda göçük altında kalan işçileri arama çalışmaları oluşturulan kriz masası tarafından yönlendirilmeye başlandı. Bu amaçla bölgeye Diyarbakır’dan da arama kurtarma ekipleri sevk edildi. Ekiplerin çalışmalarını kolaylaştırmak amacıyla bölgeye aydınlatma sistemi kurulduğu, yeni heyelanların meydana gelmemesi için önlemlerin de alındığı belirtildi.
DAHA ÖNCE DE HEYELAN MEYDANA GELMİŞTİ
Bu arada, aynı bölgede, geçen 25 Temmuz tarihinde de heyelan meydana gelmiş ve can kaybının yaşanmadığı bu heyelanda 6 kamyon ile 2 iş makinesi göçük altında kalmıştı.
Kaynak:hurriyet.com.tr
Şirvan ilçesine bağlı Maden köyünde bulunan ve özel bir firma tarafından işletilen bakır madeni sahasında bu akşam saat 20.30 sıralarında heyelan meydana geldi. 3 vardiya halinde 15'er kişilik ekipler halinde çalışmaların sürdürüldüğü ocakta yamaçtan kopan binlerce ton toprak ve kaya parçası maden sahasına aktı. Olay sırasında 8 kamyon ve 3 iş makinesiyle çok sayıda işçi göçük altında kaldı.
Siirtin Şirvan ilçesindeki bakır madeninde göçük
Göçük haberinin yetkililere bildirilmesi üzerine Siirt merkez ve Şirvan ilçesinden çok sayıda ambulans ve arama kurtarma ekipi bölgeye gönderildi. Siirt Vali Yardımcısı Bünyamin Kuş, kısa sürede olay yerine gelerek kurtarma çalışmalarını yönlendirdi.
AFAD: 16 İŞÇİ TOPRAK ALTINDA
Öte yandan, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından yapılan açıklamada 16 işçinin toprak altında olduğu açıklandı.
4 İŞÇİNİN CANSIZ BEDENİNE ULAŞILDI
Bölgeden gelen ilk bilgilere göre kurtarma çalışmaları sırasında 4 işçinin cesedine ulaşıldı. 10'dan fazla işçinin göçük altında kaldığı belirtilen maden bölgesinde heyelanın zaman zaman devam etmesi nedeniyle kurtarma çalışmalarının güçlükle yapıldığı belirtildi.
DİYARBAKIR’DAN KURTARMAK EKİPLERİ SEVK EDİLDİ
Siirt’in Şirvan İlçesi’ne bağlı Maden Köyü’nde yağmur nedeniyle meydana gelen heyelanda göçük altında kalan işçileri arama çalışmaları oluşturulan kriz masası tarafından yönlendirilmeye başlandı. Bu amaçla bölgeye Diyarbakır’dan da arama kurtarma ekipleri sevk edildi. Ekiplerin çalışmalarını kolaylaştırmak amacıyla bölgeye aydınlatma sistemi kurulduğu, yeni heyelanların meydana gelmemesi için önlemlerin de alındığı belirtildi.
DAHA ÖNCE DE HEYELAN MEYDANA GELMİŞTİ
Bu arada, aynı bölgede, geçen 25 Temmuz tarihinde de heyelan meydana gelmiş ve can kaybının yaşanmadığı bu heyelanda 6 kamyon ile 2 iş makinesi göçük altında kalmıştı.
Kaynak:hurriyet.com.tr
17 Kasım 2016 Perşembe
Bakliyat fiyatları rekora koşuyor
Birleşmiş Milletler (BM) tarafından, dünya bakliyat üretimini ve tüketimini arttırmak için ‘2016 Uluslararası Bakliyat Yılı’ ilan edildi. Buna rağmen, dünya bakliyat üretiminde azalma, fiyatlarında ise rekor bir artış yaşanıyor. Dünya, 2016 Bakliyat Yılını, nohut başta olmak üzere fasulye ve mercimek çeşitlerinde %40-%80 oranında fiyat artışıyla kapatıyor. Dünya bakliyat fiyatlarındaki bu yükselişin nedenleri, son dönemde yaşanan kuraklık ve aşırı yağışlar gibi olumsuz iklim koşullarının yanında, eldeki rezerv paranın emtialara yönelmiş olması da sebepler arasında görülebilir.
Mehmet Reis’ten çiftçilere çağrı; “Bakliyat ekili alanlarımızı genişletip, verimliliği de artıralım’’
Dünyadaki bakliyat fiyat artışlarını değerlendiren Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis, çiftçilere çağrıda bulunarak, şunları söyledi:
“Bilim insanları tarafından, küresel iklim değişimi nedeniyle, önümüzdeki yıllarda dünya gıda fiyatlarının hızla artacağı açıklanmaktadır. Ancak bizler ülke olarak, nüfus artışına paralel üretim yapmak zorundayız. Aralık ayından itibaren, gelecek yılın mahsulü için bakliyat çeşitlerinin ekimine başlanacak. Buradan çiftçilerimize çağrıda bulunuyorum. Bakliyat ekili alanlarımızı genişletip, verimliliği de artıralım. Nitekim, bakliyatın ana vatanı olan ülkemiz topraklarında yerli tohumlarımızla üretilen bakliyat ürünlerimize, yurtdışından yoğun talep geliyor. Üretim artarsa, ihracat kendiliğinden artacak, üretim azalırsa en ekonomik temel gıda ve sağlıklı beslenme kaynağı olan bakliyat ürünlerine erişim zorlaşacaktır” dedi.
Türkiye, tarımda hak ettiği yeri alacaktır
Reis Gıda Başkanı Mehmet Reis, konuşmasına şöyle devam etti:
“Umudumuz, gelecek yıllar adına Türkiye’de tarım sektörünün, Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanan Milli Tarım Projesi ile büyümesidir. Planlı ve sürekli bir çalışma ile ülkemiz iç tüketimini karşılayacak ve tarımsal ticaretle elde edeceği rekabet gücü sayesinde ihracatını arttırarak daha çok kazanç sağlayacaktır. Üretimde havza modeli, prim ve yeni teşvik sürekliliğiyle, üretim gücümüz artacak; üretici kazanacak, tüketici ise yerli tohumlarla üretilen ürünleri daha uygun fiyata satın alarak daha sağlıklı beslenecektir. Tarım ve hayvancılık sektörünün kapasitesi arttırıldığında; milli gelire katkı oranı artacak, büyük kentlere göç azalacak, ülkemiz sosyal ve ekonomik olarak daha istikrarlı ve güçlü bir geleceğe sahip olacaktır. Bu çerçevede, Türkiye tarımda hak ettiği yeri alacaktır. 2016-2017 yılı tarımsal üretim ve hasat döneminde, olumlu iklim şartları ile bereketli bir mahsul alınmasını diliyorum’’ diye konuştu.
Mehmet Reis’ten çiftçilere çağrı; “Bakliyat ekili alanlarımızı genişletip, verimliliği de artıralım’’
Dünyadaki bakliyat fiyat artışlarını değerlendiren Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis, çiftçilere çağrıda bulunarak, şunları söyledi:
“Bilim insanları tarafından, küresel iklim değişimi nedeniyle, önümüzdeki yıllarda dünya gıda fiyatlarının hızla artacağı açıklanmaktadır. Ancak bizler ülke olarak, nüfus artışına paralel üretim yapmak zorundayız. Aralık ayından itibaren, gelecek yılın mahsulü için bakliyat çeşitlerinin ekimine başlanacak. Buradan çiftçilerimize çağrıda bulunuyorum. Bakliyat ekili alanlarımızı genişletip, verimliliği de artıralım. Nitekim, bakliyatın ana vatanı olan ülkemiz topraklarında yerli tohumlarımızla üretilen bakliyat ürünlerimize, yurtdışından yoğun talep geliyor. Üretim artarsa, ihracat kendiliğinden artacak, üretim azalırsa en ekonomik temel gıda ve sağlıklı beslenme kaynağı olan bakliyat ürünlerine erişim zorlaşacaktır” dedi.
Türkiye, tarımda hak ettiği yeri alacaktır
Reis Gıda Başkanı Mehmet Reis, konuşmasına şöyle devam etti:
“Umudumuz, gelecek yıllar adına Türkiye’de tarım sektörünün, Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanan Milli Tarım Projesi ile büyümesidir. Planlı ve sürekli bir çalışma ile ülkemiz iç tüketimini karşılayacak ve tarımsal ticaretle elde edeceği rekabet gücü sayesinde ihracatını arttırarak daha çok kazanç sağlayacaktır. Üretimde havza modeli, prim ve yeni teşvik sürekliliğiyle, üretim gücümüz artacak; üretici kazanacak, tüketici ise yerli tohumlarla üretilen ürünleri daha uygun fiyata satın alarak daha sağlıklı beslenecektir. Tarım ve hayvancılık sektörünün kapasitesi arttırıldığında; milli gelire katkı oranı artacak, büyük kentlere göç azalacak, ülkemiz sosyal ve ekonomik olarak daha istikrarlı ve güçlü bir geleceğe sahip olacaktır. Bu çerçevede, Türkiye tarımda hak ettiği yeri alacaktır. 2016-2017 yılı tarımsal üretim ve hasat döneminde, olumlu iklim şartları ile bereketli bir mahsul alınmasını diliyorum’’ diye konuştu.
Sabun bile kirli çıktı
Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı kozmetik ve tıbbi cihaz denetimlerinde 2 bin 532 ürünün, 1505’inin mevzuata aykırı olduğu tespit edildi.
Hürriyet Gazetesi’nden Meltem Özgenç’in haberine göre; ürünlerin arasında maske, masaj kremi, masaj sütü, pembe renkli sabun, zeytinyağlı yeşil sabun, meyveli krem, salyangoz özlü krem, gül suyu, ameliyathane lambası da yer aldı.
Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK), bu yılın ilk 9 ayında yaptığı denetim sonuçlarını açıkladı. Buna göre ilk 9 aylık dönemde 707 kozmetik ürün denetlendi. Bu ürünlerin sadece 132'si düzenlemeye uygun çıktı. Ürünlerin 407'sinin teknik düzenlemeye aykırı olduğu, 168'inin güvensiz olduğu belirlendi. Tespit edilen 168 güvensiz ürünün 156'sının sahte/kaçak/taklit ürün olduğu saptandı.
Teknik düzenlemeye aykırılık gerekçesiyle firmalara ve satıcılara 632 bin 175 lira idari para cezası uygulandı. Bakanlık, kozmetiklerin yanı sıra hastanelerde kullanılan birçok tıbbi cihazı da denetledi. 2016 yılının ilk 9 aylık sürecinde, bin 825 ürüne denetim yapıldı. Bu ürünlerden 930'u uygunsuz, 92'si güvensiz çıktı. Bu ürünleri üreten ve satan firmalara, 1 milyon 519 bin 835 lira para cezası uygulandı. Güvensiz ürünlerin çoğuna mevzuata aykırılık gerekçesiyle işlem yapıldı. Bu ürünler arasında ameliyathane lambası, oksijen cihazı, ultrason jeli, diş dolgu materyalleri, diş protezleri, soğuk terapi jelleri bulunuyor.
Hürriyet Gazetesi’nden Meltem Özgenç’in haberine göre; ürünlerin arasında maske, masaj kremi, masaj sütü, pembe renkli sabun, zeytinyağlı yeşil sabun, meyveli krem, salyangoz özlü krem, gül suyu, ameliyathane lambası da yer aldı.
Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK), bu yılın ilk 9 ayında yaptığı denetim sonuçlarını açıkladı. Buna göre ilk 9 aylık dönemde 707 kozmetik ürün denetlendi. Bu ürünlerin sadece 132'si düzenlemeye uygun çıktı. Ürünlerin 407'sinin teknik düzenlemeye aykırı olduğu, 168'inin güvensiz olduğu belirlendi. Tespit edilen 168 güvensiz ürünün 156'sının sahte/kaçak/taklit ürün olduğu saptandı.
Teknik düzenlemeye aykırılık gerekçesiyle firmalara ve satıcılara 632 bin 175 lira idari para cezası uygulandı. Bakanlık, kozmetiklerin yanı sıra hastanelerde kullanılan birçok tıbbi cihazı da denetledi. 2016 yılının ilk 9 aylık sürecinde, bin 825 ürüne denetim yapıldı. Bu ürünlerden 930'u uygunsuz, 92'si güvensiz çıktı. Bu ürünleri üreten ve satan firmalara, 1 milyon 519 bin 835 lira para cezası uygulandı. Güvensiz ürünlerin çoğuna mevzuata aykırılık gerekçesiyle işlem yapıldı. Bu ürünler arasında ameliyathane lambası, oksijen cihazı, ultrason jeli, diş dolgu materyalleri, diş protezleri, soğuk terapi jelleri bulunuyor.
16 Kasım 2016 Çarşamba
Trump'a benzeyen sülün popüler oldu
Çin'in Hangzhou kentindeki Safari Parkı'nda yaşayan bir sülün ABD'nin yeni başkanı Donad Trump'a benzetildi.
Çin medyası, kuşun kafasındaki sarı renkli tüylerle Trump'ı andırdığını yazdı. Zhejiang bölgesine bağlı kentte yaşayan kuş safari parkının en popüler hayvanları arasına girdi.
Çin medyası, kuşu görmek için insanların parka akın ettiğini yazdı. İngiltere merkezli haber ajansı Reuters, sevimli kuşu görüntüledi.
Çin medyası, kuşun kafasındaki sarı renkli tüylerle Trump'ı andırdığını yazdı. Zhejiang bölgesine bağlı kentte yaşayan kuş safari parkının en popüler hayvanları arasına girdi.
Çin medyası, kuşu görmek için insanların parka akın ettiğini yazdı. İngiltere merkezli haber ajansı Reuters, sevimli kuşu görüntüledi.
İETT'yi kullanan kadın yolcuların istedikleri yerde inebilmesi için önerge
İETT otobüslerini kullanan kadın yolcuların belirli bir saat diliminden sonra istedikleri noktada iniş yapabilmelerine olanak sağlayan düzenlemeyi içeren önerge İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Meclisi'ne sunuldu.
İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi kasım ayı toplantısının 3. birleşimi İBB'nin Saraçhane'deki binasında gerçekleşti. İBB Meclisi'nin CHP'li üyesi Esin Hacıalioğlu, İETT otobüslerini kullanan kadın yolcuların belirli bir saat diliminden sonra istedikleri noktada iniş yapabilmelerini, varacakları noktaya daha yakın mesafede inmelerini bunun da kadının sokakta şiddete maruz kalma olasılığını düşüreceğini düşünmekte olduklarını belirterek, konuyla ilgili önerge sunmak istediklerini söyledi.
Adalet Bakanlığı verilerine göre, 2002–2015 yılları arasında ülkede 5 bin 406 kadın cinayeti işlendiği ifade edilen önergede, 2015’te 303 kadın cinayeti işlenirken 2016 yılının Ocak ayında 36, Şubat ayında 23 kadın öldürüldüğünü kaydedildi.
Çok sayıda kadının cinsel saldırıya uğradığına dikkati çekilen önergede, Mart ayında ise 28 kadının öldürüldüğü, 12 kadın ve kız çocuğuna tecavüz edildiği, 63 kadın ve kız çocuğuna cinsel tacizde bulunulduğu ve 39 kadına şiddet uygulandığı belirtildi.
Saat 22:00 itibari ile
Önergede şu ifadelere yer verildi: "Devletten koruma talep eden kadınların kaldığı sığınma evleri, açılış törenlerinde teşhir edilirken, koruma talebiyle polise ve savcılığı başvuran kadınların yüze 73'ü, sığınma evlerinde olan kadınların ise yüzde 27’si cinayete kurban gitti. Bu doğrultuda biz İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi için küçük ancak İstanbul sokaklarında kol gezen kadına yönelik ruhsal, bedensel ve cinsel şiddete karşı ve kadının yeniden sosyal yaşama adapte olması açısından önemli ve büyük bir adım atabileceğine inanmaktayız. Bu bağlamda İETT otobüslerini kullanan kadın yolcuların belirli bir saat diliminden sonra istedikleri noktada iniş yapabilmeleri, varacakları noktaya daha yakın mesafede inmelerinin, kadını sokakta şiddete maruz kalma olasılığını düşüreceğini düşünmekteyiz. Bu düşünce ile saat 22.00 itibari ile İETT otobüslerini kullanan kadın yolcuların talebi halinde, durak zorunluluğu gözetmeksizin istenilen noktada İETT otobüs şoförlerince yolcu indirme işlemi yapılmasını ve bu önergenin başkanlık makamına kabulünü arz ederiz."
Hacıalioğlu'nun okuduğu önerge başkanlık makamına oy birliğiyle sevk edildi
İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi kasım ayı toplantısının 3. birleşimi İBB'nin Saraçhane'deki binasında gerçekleşti. İBB Meclisi'nin CHP'li üyesi Esin Hacıalioğlu, İETT otobüslerini kullanan kadın yolcuların belirli bir saat diliminden sonra istedikleri noktada iniş yapabilmelerini, varacakları noktaya daha yakın mesafede inmelerini bunun da kadının sokakta şiddete maruz kalma olasılığını düşüreceğini düşünmekte olduklarını belirterek, konuyla ilgili önerge sunmak istediklerini söyledi.
Adalet Bakanlığı verilerine göre, 2002–2015 yılları arasında ülkede 5 bin 406 kadın cinayeti işlendiği ifade edilen önergede, 2015’te 303 kadın cinayeti işlenirken 2016 yılının Ocak ayında 36, Şubat ayında 23 kadın öldürüldüğünü kaydedildi.
Çok sayıda kadının cinsel saldırıya uğradığına dikkati çekilen önergede, Mart ayında ise 28 kadının öldürüldüğü, 12 kadın ve kız çocuğuna tecavüz edildiği, 63 kadın ve kız çocuğuna cinsel tacizde bulunulduğu ve 39 kadına şiddet uygulandığı belirtildi.
Saat 22:00 itibari ile
Önergede şu ifadelere yer verildi: "Devletten koruma talep eden kadınların kaldığı sığınma evleri, açılış törenlerinde teşhir edilirken, koruma talebiyle polise ve savcılığı başvuran kadınların yüze 73'ü, sığınma evlerinde olan kadınların ise yüzde 27’si cinayete kurban gitti. Bu doğrultuda biz İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi için küçük ancak İstanbul sokaklarında kol gezen kadına yönelik ruhsal, bedensel ve cinsel şiddete karşı ve kadının yeniden sosyal yaşama adapte olması açısından önemli ve büyük bir adım atabileceğine inanmaktayız. Bu bağlamda İETT otobüslerini kullanan kadın yolcuların belirli bir saat diliminden sonra istedikleri noktada iniş yapabilmeleri, varacakları noktaya daha yakın mesafede inmelerinin, kadını sokakta şiddete maruz kalma olasılığını düşüreceğini düşünmekteyiz. Bu düşünce ile saat 22.00 itibari ile İETT otobüslerini kullanan kadın yolcuların talebi halinde, durak zorunluluğu gözetmeksizin istenilen noktada İETT otobüs şoförlerince yolcu indirme işlemi yapılmasını ve bu önergenin başkanlık makamına kabulünü arz ederiz."
Hacıalioğlu'nun okuduğu önerge başkanlık makamına oy birliğiyle sevk edildi
15 Kasım 2016 Salı
Pakistan, FETÖ okullarındaki öğretmenlerin ülkeyi terk etmesini istedi
Pakistan İçişleri Bakanı Çodri Nisar Ali Han, ülkede Fetullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) ait 23 okulda çalışan 108 öğretmenin aileleriyle 20 Kasım'a kadar ülkeyi terk etmesini istediklerini duyurdu. Alınan kararın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yarın başlayacak Pakistan ziyareti öncesinde gelmesi dikkat çekti.
Han, Pakistan'da bir televizyon kanalının canlı yayınında yaptığı açıklamada, FETÖ okullarında görevli 108 öğretmenin ailelerini de alarak ülkeden ayrılmasını resmen istediklerini açıkladı.
Pakistanlı Bakan, toplamda 400 kişiyi bulan bu kimselerin 20 Kasım'a kadar ülkeyi terk etmesini beklediklerini bildirdi.
Pakistan'daki FETÖ okulları "PakTurk" adı altında faaliyet gösteriyor.
"PakTurk" da kurumsal internet sitesinden yaptığı açıklamada, Pakistan hükümetinin bildirimini doğruladı.
Erdoğan'ın ziyareti öncesi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yarın başlayacak Pakistan ziyaretinde, okulların Türk yetkililere devri konusunun da ele alınması bekleniyor.
Erdoğan, iki gün sürecek ziyaretinde Cumhurbaskanı Memnun Huseyin ve Basbakan Navaz Serif ile görüşecek, Ulusal Meclis ve Senato ortak oturumuna hitap edecek.
Turkiye ve Pakistan'dan ust duzey sirketlerin yoneticileriyle duzenlenecek toplantıya Basbakan Serif ile katılacak Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslamabad'ın ardından Lahor'a da gidecek. cnntürk
Han, Pakistan'da bir televizyon kanalının canlı yayınında yaptığı açıklamada, FETÖ okullarında görevli 108 öğretmenin ailelerini de alarak ülkeden ayrılmasını resmen istediklerini açıkladı.
Pakistanlı Bakan, toplamda 400 kişiyi bulan bu kimselerin 20 Kasım'a kadar ülkeyi terk etmesini beklediklerini bildirdi.
Pakistan'daki FETÖ okulları "PakTurk" adı altında faaliyet gösteriyor.
"PakTurk" da kurumsal internet sitesinden yaptığı açıklamada, Pakistan hükümetinin bildirimini doğruladı.
Erdoğan'ın ziyareti öncesi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yarın başlayacak Pakistan ziyaretinde, okulların Türk yetkililere devri konusunun da ele alınması bekleniyor.
Erdoğan, iki gün sürecek ziyaretinde Cumhurbaskanı Memnun Huseyin ve Basbakan Navaz Serif ile görüşecek, Ulusal Meclis ve Senato ortak oturumuna hitap edecek.
Turkiye ve Pakistan'dan ust duzey sirketlerin yoneticileriyle duzenlenecek toplantıya Basbakan Serif ile katılacak Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslamabad'ın ardından Lahor'a da gidecek. cnntürk
İş’in kalbi Uyumsoft’ta attı
Uyumsoft standına yoğun ilgi gözlendi
16.MÜSİAD 2016 Fuarı, CNR Expo İstanbul’da, 9 ile 12 Kasım 2016 tarihleri arasında devam etti. Fuar sırasında, Uyumsoft’un High Tech Port 4. Hall’de D601 nolu standına yoğun ilgi gözlendi. Uyumsoft standını, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan Bayraktar, damadı Selçuk Bayraktar (ülkemizin milli silahlı insansız hava aracı (İHA) yapıldı); MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Yakın Doğu Üniversitesi kurucu rektörü Dr Suat İ. Günsel’in aralarında bulunduğu yetkililer ziyaret etti.
Türkiye’nin yazılımda lider firması Uyumsoft
Yazılım, danışmanlık, i-Dönüşüm ve e-Devlet projelerinin lider firması Uyumsoft Kurumsal İş Sistemleri ve ekosistemi; 20 yıldır ülkemizin yanı sıra, Avrupa ve Türki Cumhuriyetlerde başarılı projelere imza atıyor. 500’ün üzerinde Kurumsal İş Sistemleri (ERP, CRM, HRM, BI vd) projelerini hayata geçiren Uyumsoft, Türkiye’nin i-Dönüşüm Mimarı olarak e-Fatura, e-Arşiv, e-Defter, e-Bilet vd uygulamalarında 5.000’nin üzerindeki müşteriye lider entegratör firma olarak hizmet veriyor. Ekosistemindeki 150 iş ortağıyla birlikte, kamu ve özel sektördeki büyük projeleri hayata geçiren Uyumsoft, iş dünyasının ihtiyaç duyduğu yetenek merkezidir. Uyum Akademi, üniversite-sanayi işbirliği kapsamında, birçok üniversiteyle yüzlerce öğrenciye eğitim vererek istihdama katkı sağlarken, Start-Up projelerini desteklemektedir. Merkez Binası YTÜ Teknoparkında yer alan Uyumsoft’un, İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Tokat ve Bakü’de ofisleri bulunuyor.
16.MÜSİAD 2016 Fuarı, CNR Expo İstanbul’da, 9 ile 12 Kasım 2016 tarihleri arasında devam etti. Fuar sırasında, Uyumsoft’un High Tech Port 4. Hall’de D601 nolu standına yoğun ilgi gözlendi. Uyumsoft standını, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan Bayraktar, damadı Selçuk Bayraktar (ülkemizin milli silahlı insansız hava aracı (İHA) yapıldı); MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Yakın Doğu Üniversitesi kurucu rektörü Dr Suat İ. Günsel’in aralarında bulunduğu yetkililer ziyaret etti.
Türkiye’nin yazılımda lider firması Uyumsoft
Yazılım, danışmanlık, i-Dönüşüm ve e-Devlet projelerinin lider firması Uyumsoft Kurumsal İş Sistemleri ve ekosistemi; 20 yıldır ülkemizin yanı sıra, Avrupa ve Türki Cumhuriyetlerde başarılı projelere imza atıyor. 500’ün üzerinde Kurumsal İş Sistemleri (ERP, CRM, HRM, BI vd) projelerini hayata geçiren Uyumsoft, Türkiye’nin i-Dönüşüm Mimarı olarak e-Fatura, e-Arşiv, e-Defter, e-Bilet vd uygulamalarında 5.000’nin üzerindeki müşteriye lider entegratör firma olarak hizmet veriyor. Ekosistemindeki 150 iş ortağıyla birlikte, kamu ve özel sektördeki büyük projeleri hayata geçiren Uyumsoft, iş dünyasının ihtiyaç duyduğu yetenek merkezidir. Uyum Akademi, üniversite-sanayi işbirliği kapsamında, birçok üniversiteyle yüzlerce öğrenciye eğitim vererek istihdama katkı sağlarken, Start-Up projelerini desteklemektedir. Merkez Binası YTÜ Teknoparkında yer alan Uyumsoft’un, İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Tokat ve Bakü’de ofisleri bulunuyor.
Şile’de düzenlenen ‘4.Tohum Takas Şenliği’ne yoğun ilgi
Çok sayıda sivil toplum örgütü ve Ekonomi Gazeteciler Derneği (EGD) Küresel Isınma Komitesi tarafından desteklenen Şile Belediyesi tarafından bu yıl 4.’sü düzenlenen “4.Tohum Takas Şenliği” yoğun ilgi gördü.
Çok sayıda sivil toplum örgütü ve Ekonomi Gazeteciler Derneği (EGD) Küresel Isınma Komitesi tarafından desteklenen Şile Belediyesi tarafından bu yıl 4.’sü düzenlenen “4.Tohum Takas Şenliği” yoğun ilgi gördü.
Türkiye’nin tek çevreci sivil toplum örgütü (EGD) internet haber sitesi iklimekonomisi.org tarafından da desteklenen etkinlikte çiftçiler; yanlarına getirdikleri doğal tohumları, ücretsiz olarak, karşılıklı takas etti. Tohumların takası ile üretim çeşitliliğinin arttırılarak, ‘ata-dede tohumlarının’ gelecek nesillere aktarılması hedeflendi.
4.Şile Tohum Takas Şenliği, 13 Kasım 2016 Pazar günü, Şile Yeryüzü Pazarında düzenlendi. Şile Belediye Başkanı Can Tabakoğlu’nun ev sahipliğinde düzenlenen organizasyona, Ekonomi Gazetecileri Derneği’nin (EGD) Başkanı Celal Toprak ve EGD’nin Küresel Isınma Komitesi üyeleri katıldı. Medya alanında en etkin meslek örgütlerinden biri olan Ekonomi Gazetecileri Derneği’nin (EGD) bu etkinliğe sosyal sorumluluk çerçevesinde destek veriyor.
Türkiye’nin sivil toplum destekli tek çevreci haber sitesi olan iklimekonomisi.org desteği ile yapılan etkinliklerde, daha yaşanabilir kentler ve daha yaşanabilir bir dünya mesajları verildi.
İSTANBUL’UN İLK, DÜNYANIN 45.’Cİ YERYÜZÜ PAZARI
Şile’nin İstanbul’un ilk, dünyanın 45.’ci yeryüzü pazarı olduğunu ifade eden Şile Belediye Başkanı Can Tabakoğlu, şunları söyledi: “Bu alanda en iyi olmaya çalışıyoruz. Yeryüzü pazarı, slow city – slow food konseptiyle oluşan İtalyan menşeili bir harekettir. Topraktan tezgaha aracısız olarak ürünlerin, tüketicilere güvenilir ve sağlıklı bir şekilde ulaşmasını sağlayan bir modeldir. Şile olarak, tarımsal kalkınma, tarım ekonomisi ve turizm vizyonu ile yola çıktık. Her Cuma ve Pazar günü Şile’de yeryüzü pazarımız kuruluyor ve İstanbulluların yoğun ilgisiyle karşılaşıyoruz. Nitekim Şile, 790 kilometrekaredir. Şile’nin yüzde 80’i ormandır. Bakiye arazinin de yüzde 40 tarım alanıdır. Biz şuan, tarımsal alanımızın yüzde 10 ile yüzde 20’sini kullanıyoruz. Bu rakam daha yüzde 80 tarım alanı potansiyelimizin olduğunu gösteriyor. Şu anki mevcut Yeryüzü pazarımızı 10 kat ve üstünde büyütme kapasitemiz bulunuyor. Şile, ormanlarıyla İstanbul’un akciğeridir. Sağlıklı ve doğal ürünleriyle İstanbul’un karaciğeridir. Aynı zamanda İstanbul’un yüzde 60 su potansiyelini temsil etmektedir. Özetle Şile ilçemiz, İstanbul’un eko-sürdürülebilirliğinin teminatıdır” dedi.
DEVAM EDEN YATIRIMLAR, 2017’DE TAMAMLANIYOR
Şile’nin yatırım atağında olduğunu anlatan Can Tabakoğlu, şunları kaydetti: “Yat limanı inşaatımız devam ediyor, önümüzdeki yıl tamamlanacaktır. Katlı otoparkımız da gelecek yıl tamamlanır. Yüzme havuzlarımız yakında bitmek üzeredir. Bin yataklı kongre merkezimi planladık, müteşebbise hazır hale getirdik. Açık hava müzesi ve şile bezi modelleme merkezini de önümüzdeki yıl açacağız. 2017 yılı Şile’nin hasat zamanı olacaktır” diye konuştu. Şile bezine coğrafi işareti aldıklarını, 2017’de İstanbul’da yapılacak uluslararası Arıcılık kongresinde Şile’nin aktif olacağını belirten Can Tabakoğlu, önümüzdeki yıllarda Şile’nin daha yoğun olarak gündemde olacağını sözlerine ekledi.
70 YILLIK DOMATES TOHUMU TAKASTA
Yerel tohumların devamlılığı sağlamak ve önemini vurgulamak için Şile Belediyesi, Zeytinburnu Belediyesi, Slow Food Şile Palamut Birliği, İlçe Tarım Müdürlüğü, sivil toplum kuruluşları ve derneklerin desteğiyle gerçekleştirilen 4.Şile Tohum Takas Şenliği’nde; tohum ekme atölyesi, ekşi mayalı ekmek yapımı atölyesi, şifalı bitkiler çayı demleme atölyesi, narlı ekmek ve narlı içecek atölyesi, müzik dinletileri ve çocuklar için puzzle atölyesi yer aldı. Organik ve doğal ürünlerin sergi ve satışının yapıldığı şenlikte, yerli ve doğal tohumlar “ücretsiz” takas edildi. Takas edilen tohumlar arasında Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi’nden getirilen 70 yıllık domates tohumu yoğun ilgi gördü.
Çok sayıda sivil toplum örgütü ve Ekonomi Gazeteciler Derneği (EGD) Küresel Isınma Komitesi tarafından desteklenen Şile Belediyesi tarafından bu yıl 4.’sü düzenlenen “4.Tohum Takas Şenliği” yoğun ilgi gördü.
Türkiye’nin tek çevreci sivil toplum örgütü (EGD) internet haber sitesi iklimekonomisi.org tarafından da desteklenen etkinlikte çiftçiler; yanlarına getirdikleri doğal tohumları, ücretsiz olarak, karşılıklı takas etti. Tohumların takası ile üretim çeşitliliğinin arttırılarak, ‘ata-dede tohumlarının’ gelecek nesillere aktarılması hedeflendi.
4.Şile Tohum Takas Şenliği, 13 Kasım 2016 Pazar günü, Şile Yeryüzü Pazarında düzenlendi. Şile Belediye Başkanı Can Tabakoğlu’nun ev sahipliğinde düzenlenen organizasyona, Ekonomi Gazetecileri Derneği’nin (EGD) Başkanı Celal Toprak ve EGD’nin Küresel Isınma Komitesi üyeleri katıldı. Medya alanında en etkin meslek örgütlerinden biri olan Ekonomi Gazetecileri Derneği’nin (EGD) bu etkinliğe sosyal sorumluluk çerçevesinde destek veriyor.
Türkiye’nin sivil toplum destekli tek çevreci haber sitesi olan iklimekonomisi.org desteği ile yapılan etkinliklerde, daha yaşanabilir kentler ve daha yaşanabilir bir dünya mesajları verildi.
İSTANBUL’UN İLK, DÜNYANIN 45.’Cİ YERYÜZÜ PAZARI
Şile’nin İstanbul’un ilk, dünyanın 45.’ci yeryüzü pazarı olduğunu ifade eden Şile Belediye Başkanı Can Tabakoğlu, şunları söyledi: “Bu alanda en iyi olmaya çalışıyoruz. Yeryüzü pazarı, slow city – slow food konseptiyle oluşan İtalyan menşeili bir harekettir. Topraktan tezgaha aracısız olarak ürünlerin, tüketicilere güvenilir ve sağlıklı bir şekilde ulaşmasını sağlayan bir modeldir. Şile olarak, tarımsal kalkınma, tarım ekonomisi ve turizm vizyonu ile yola çıktık. Her Cuma ve Pazar günü Şile’de yeryüzü pazarımız kuruluyor ve İstanbulluların yoğun ilgisiyle karşılaşıyoruz. Nitekim Şile, 790 kilometrekaredir. Şile’nin yüzde 80’i ormandır. Bakiye arazinin de yüzde 40 tarım alanıdır. Biz şuan, tarımsal alanımızın yüzde 10 ile yüzde 20’sini kullanıyoruz. Bu rakam daha yüzde 80 tarım alanı potansiyelimizin olduğunu gösteriyor. Şu anki mevcut Yeryüzü pazarımızı 10 kat ve üstünde büyütme kapasitemiz bulunuyor. Şile, ormanlarıyla İstanbul’un akciğeridir. Sağlıklı ve doğal ürünleriyle İstanbul’un karaciğeridir. Aynı zamanda İstanbul’un yüzde 60 su potansiyelini temsil etmektedir. Özetle Şile ilçemiz, İstanbul’un eko-sürdürülebilirliğinin teminatıdır” dedi.
DEVAM EDEN YATIRIMLAR, 2017’DE TAMAMLANIYOR
Şile’nin yatırım atağında olduğunu anlatan Can Tabakoğlu, şunları kaydetti: “Yat limanı inşaatımız devam ediyor, önümüzdeki yıl tamamlanacaktır. Katlı otoparkımız da gelecek yıl tamamlanır. Yüzme havuzlarımız yakında bitmek üzeredir. Bin yataklı kongre merkezimi planladık, müteşebbise hazır hale getirdik. Açık hava müzesi ve şile bezi modelleme merkezini de önümüzdeki yıl açacağız. 2017 yılı Şile’nin hasat zamanı olacaktır” diye konuştu. Şile bezine coğrafi işareti aldıklarını, 2017’de İstanbul’da yapılacak uluslararası Arıcılık kongresinde Şile’nin aktif olacağını belirten Can Tabakoğlu, önümüzdeki yıllarda Şile’nin daha yoğun olarak gündemde olacağını sözlerine ekledi.
70 YILLIK DOMATES TOHUMU TAKASTA
Yerel tohumların devamlılığı sağlamak ve önemini vurgulamak için Şile Belediyesi, Zeytinburnu Belediyesi, Slow Food Şile Palamut Birliği, İlçe Tarım Müdürlüğü, sivil toplum kuruluşları ve derneklerin desteğiyle gerçekleştirilen 4.Şile Tohum Takas Şenliği’nde; tohum ekme atölyesi, ekşi mayalı ekmek yapımı atölyesi, şifalı bitkiler çayı demleme atölyesi, narlı ekmek ve narlı içecek atölyesi, müzik dinletileri ve çocuklar için puzzle atölyesi yer aldı. Organik ve doğal ürünlerin sergi ve satışının yapıldığı şenlikte, yerli ve doğal tohumlar “ücretsiz” takas edildi. Takas edilen tohumlar arasında Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi’nden getirilen 70 yıllık domates tohumu yoğun ilgi gördü.
14 Kasım 2016 Pazartesi
Nur topu gibi 177 bin Suriyelimiz oldu
Türkİye Halk Sağlığı Kurumu Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Torunoğlu, ülkelerindeki içsavaş nedeniyle Türkiye’ye sığınan Suriyeliler ile ilgili Meclis Mülteci Hakları Alt Komisyonu’na çarpıcı bilgiler verdi.
Türkiye’de kayıtlı Suriyeli sayısının 2 milyon 753 bin olduğunu belirten Torunoğlu’nun aktardığı bilgiler şöyle:
Suriyelilere 2011’den 2016 Eylül sonuna kadar 20 milyonun üzerinde poliklinik hizmeti verildi. 967 bin Suriyeli yatarak tedavi aldı. 824 bin civarında ameliyat gerçekleştirildi.
Bu süreçte 177 bin Suriyeli bebek doğdu. Son bir yılda 70 bin Suriyeli doğum yaptı.
Sınırdan nakledilen 35 bin civarında Suriyeli yaralıya acil sağlık hizmeti verildi.
Suriyelilere verilen bu hizmetlerin faturası yaklaşık 600 milyon TL. Avrupa Birliği fonlarıyla, Suriyelilere sağlık hizmetleri için 300 milyon Euro’luk proje oluşturuldu, 120 milyon Euro’su alındı.
Türkiye’ye sığınan Suriyelilerin önemli bir kısmı çocuk ve kadın. Demografik olarak genç nüfus ağırlıklı.
Mülteci Hakları Komisyonu Başkanı Atay Uslu da diğer ülkelerden gelen 300 bin yabancıyla birlikte Türkiye’deki sığınmacı sayısının 3 milyonu geçtiğini bildirdi. Atay, “Türkiye dünyanın en fazla sığınmacı barındıran ülkesi konumunda. Bugün itibarıyla 25 milyar dolardan daha fazla bir insani yardım yapıldı” dedi. Hürriyet
Türkiye’de kayıtlı Suriyeli sayısının 2 milyon 753 bin olduğunu belirten Torunoğlu’nun aktardığı bilgiler şöyle:
Suriyelilere 2011’den 2016 Eylül sonuna kadar 20 milyonun üzerinde poliklinik hizmeti verildi. 967 bin Suriyeli yatarak tedavi aldı. 824 bin civarında ameliyat gerçekleştirildi.
Bu süreçte 177 bin Suriyeli bebek doğdu. Son bir yılda 70 bin Suriyeli doğum yaptı.
Sınırdan nakledilen 35 bin civarında Suriyeli yaralıya acil sağlık hizmeti verildi.
Suriyelilere verilen bu hizmetlerin faturası yaklaşık 600 milyon TL. Avrupa Birliği fonlarıyla, Suriyelilere sağlık hizmetleri için 300 milyon Euro’luk proje oluşturuldu, 120 milyon Euro’su alındı.
Türkiye’ye sığınan Suriyelilerin önemli bir kısmı çocuk ve kadın. Demografik olarak genç nüfus ağırlıklı.
Mülteci Hakları Komisyonu Başkanı Atay Uslu da diğer ülkelerden gelen 300 bin yabancıyla birlikte Türkiye’deki sığınmacı sayısının 3 milyonu geçtiğini bildirdi. Atay, “Türkiye dünyanın en fazla sığınmacı barındıran ülkesi konumunda. Bugün itibarıyla 25 milyar dolardan daha fazla bir insani yardım yapıldı” dedi. Hürriyet
Doğum borçlanması nedir? Kimler doğum borçlanması talep edebilir?
Doğum borçlanması hakkında birçok konu merak ediliyor... Doğum borçlanması için nereye başvurulur, doğum borçlanmasının koşulları nelerdir? İşte doğum borçlanması hakkında merak edilenler...
Doğum yapmış olan kadınlar doğum borçlanması sayesinde daha erken emeklilik hakkına sahip olabilmekte. Peki doğum borçlanması için vatandaşlar nereye başvurmalı? Doğum borçlanmasından faydalanmak için gereken şartlar neler? İşte ayrıntılar…
NEREYE, NASIL BAŞVURULUR?
İlk defa 5510 sayılı Kanuna göre hizmet akdiyle çalışanlar ve kendi nam ve hesabına bağımsız çalışmaya başlayan sigortalılar, 2925 sayılı Kanuna tabi sigortalılar ile mülga 506 sayılı Kanun, 1479 sayılı Kanun ve 2926 sayılı Kanununa tabi olan sigortalılar ve hak sahipleri, sigortalının en son çalışmasının/hizmetinin geçtiği sosyal güvenlik il müdürlüğüne/sosyal güvenlik merkezine başvurarak,
Kamu görevlileri (eski kamu görevlileri sigortalıları veya hak sahipleri “SGK Sigorta Primleri Genel Müdürlüğü Kamu Görevlileri Daire Başkanlığı Mithatpaşa Caddesi No:7 Sıhhıye/ANKARA” adresine borçlanma talep dilekçesiyle başvuruda bulunarak doğum borçlanması yapabileceklerdir.
Doğum borçlanması talebinde bulunan kadın sigortalının işvereninden belge istenilmeksizin Kurum hizmet kayıtlarından tespiti yapılarak işlem sonuçlandırılacaktır.
KİMLER BORÇLANMA TALEBİNDE BULUNABİLİR?
Doğumdan önce,
– Hizmet akdine tabi çalışması bulunan kadın sigortalılar (2925 sayılı Kanun, mülga 506 sayılı Kanun, 5510 sayılı Kanun- 4/1-a ),
– Kendi nam ve hesabına bağımsız çalışma kapsamında sigortalı sayılan kadın sigortalılar (Mülga 1479 sayılı Kanun, Mülga 2926 sayılı Kanun, 5510 sayılı Kanun- 4/b),
– Kamu görevlisi kapsamında sigortalı sayılan kadın sigortalılar (Mülga 5434 sayılı Kanun, 5510 sayılı Kanun- 4/c) ile bunların hak sahipleri,talepte bulunabilirler.
DOĞUM BORÇLANMASININ KOŞULLARI NELERDİR?
Sigortalı kadının doğum nedeniyle çalışamadığı iki yıllık süreyi borçlanabilmesi için;
– Hizmet akdi kapsamında çalışanlar için (2925 sayılı Kanun, mülga 506 sayılı Kanun, 5510 sayılı Kanun- 4/a) sigortalılıklarının tescil edilmiş ve adına prim bildirilmiş/tahakkuk etmiş olması,
– Kendi nam ve hesabına bağımsız çalışma kapsamında olan sigortalılar için (Mülga 1479 sayılı Kanun, Mülga 2926 sayılı Kanun, 5510 sayılı Kanun- 4/b) prim ödenip ödenmediğine bakılmaksızın sigortalılıklarının tescil edilmiş/tahakkuk etmiş olması,
-Kamu görevlisi kapsamında sigortalı sayılanlar için sigortalılar (Mülga 5434 sayılı Kanun, 5510 sayılı Kanun- 4/c) sigortalılıklarının tescil edilmiş olması,
– Kadın sigortalının doğumdan önce çalışmaya başlayarak sigortalılık şartını yerine
getirmesi,
– Doğumdan sonra adına prim ödenmemesi,
– Borçlanacağı sürede çocuğunun yaşaması,
gerekmektedir.
BORÇLANMA SÜRELERİ
– Sigortalı kadının doğumdan sonraki sekiz haftalık, çoğul gebelik halinde ise on haftalık süreleri, doğuma üç hafta kalıncaya kadar çalışması halinde, doğum sonrası istirahat süresine eklenen süre dahil toplam istirahat süresi ile birlikte toplam iki yıllık süre borçlanılabilir.
– Kadın sigortalılar doğum nedeniyle çalışamadıkları en fazla üç defa olmak üzere ikişer yıllık sürelerini (toplamda en fazla 6 yıla tekabül etmektedir.) borçlanabilir.
– Doğum borçlanması talebinde bulunan kadın sigortalıların doğum yaptığı tarihten sonra adına primi ödenmiş süreler borçlanma hesabında dikkate alınmaz. Prim ödenmiş süreler iki yıllık süreden düşülerek kalan süre borçlandırılacaktır
– Doğum borçlanması yapılacak sürede çocuğun vefat etmesi halinde vefat tarihine kadar olan süreler borçlanılabilir.
– İlk doğumunu yaptıktan sonra iki yıl dolmadan ikinci doğumunu yapan kadın sigortalı, ilk doğumdan ikinci doğuma kadar geçen süre ile ikinci doğum için borçlanabileceği iki yıllık sürenin toplamı kadar geçen süreyi borçlanılabilir. Sözcü
Doğum yapmış olan kadınlar doğum borçlanması sayesinde daha erken emeklilik hakkına sahip olabilmekte. Peki doğum borçlanması için vatandaşlar nereye başvurmalı? Doğum borçlanmasından faydalanmak için gereken şartlar neler? İşte ayrıntılar…
NEREYE, NASIL BAŞVURULUR?
İlk defa 5510 sayılı Kanuna göre hizmet akdiyle çalışanlar ve kendi nam ve hesabına bağımsız çalışmaya başlayan sigortalılar, 2925 sayılı Kanuna tabi sigortalılar ile mülga 506 sayılı Kanun, 1479 sayılı Kanun ve 2926 sayılı Kanununa tabi olan sigortalılar ve hak sahipleri, sigortalının en son çalışmasının/hizmetinin geçtiği sosyal güvenlik il müdürlüğüne/sosyal güvenlik merkezine başvurarak,
Kamu görevlileri (eski kamu görevlileri sigortalıları veya hak sahipleri “SGK Sigorta Primleri Genel Müdürlüğü Kamu Görevlileri Daire Başkanlığı Mithatpaşa Caddesi No:7 Sıhhıye/ANKARA” adresine borçlanma talep dilekçesiyle başvuruda bulunarak doğum borçlanması yapabileceklerdir.
Doğum borçlanması talebinde bulunan kadın sigortalının işvereninden belge istenilmeksizin Kurum hizmet kayıtlarından tespiti yapılarak işlem sonuçlandırılacaktır.
KİMLER BORÇLANMA TALEBİNDE BULUNABİLİR?
Doğumdan önce,
– Hizmet akdine tabi çalışması bulunan kadın sigortalılar (2925 sayılı Kanun, mülga 506 sayılı Kanun, 5510 sayılı Kanun- 4/1-a ),
– Kendi nam ve hesabına bağımsız çalışma kapsamında sigortalı sayılan kadın sigortalılar (Mülga 1479 sayılı Kanun, Mülga 2926 sayılı Kanun, 5510 sayılı Kanun- 4/b),
– Kamu görevlisi kapsamında sigortalı sayılan kadın sigortalılar (Mülga 5434 sayılı Kanun, 5510 sayılı Kanun- 4/c) ile bunların hak sahipleri,talepte bulunabilirler.
DOĞUM BORÇLANMASININ KOŞULLARI NELERDİR?
Sigortalı kadının doğum nedeniyle çalışamadığı iki yıllık süreyi borçlanabilmesi için;
– Hizmet akdi kapsamında çalışanlar için (2925 sayılı Kanun, mülga 506 sayılı Kanun, 5510 sayılı Kanun- 4/a) sigortalılıklarının tescil edilmiş ve adına prim bildirilmiş/tahakkuk etmiş olması,
– Kendi nam ve hesabına bağımsız çalışma kapsamında olan sigortalılar için (Mülga 1479 sayılı Kanun, Mülga 2926 sayılı Kanun, 5510 sayılı Kanun- 4/b) prim ödenip ödenmediğine bakılmaksızın sigortalılıklarının tescil edilmiş/tahakkuk etmiş olması,
-Kamu görevlisi kapsamında sigortalı sayılanlar için sigortalılar (Mülga 5434 sayılı Kanun, 5510 sayılı Kanun- 4/c) sigortalılıklarının tescil edilmiş olması,
– Kadın sigortalının doğumdan önce çalışmaya başlayarak sigortalılık şartını yerine
getirmesi,
– Doğumdan sonra adına prim ödenmemesi,
– Borçlanacağı sürede çocuğunun yaşaması,
gerekmektedir.
BORÇLANMA SÜRELERİ
– Sigortalı kadının doğumdan sonraki sekiz haftalık, çoğul gebelik halinde ise on haftalık süreleri, doğuma üç hafta kalıncaya kadar çalışması halinde, doğum sonrası istirahat süresine eklenen süre dahil toplam istirahat süresi ile birlikte toplam iki yıllık süre borçlanılabilir.
– Kadın sigortalılar doğum nedeniyle çalışamadıkları en fazla üç defa olmak üzere ikişer yıllık sürelerini (toplamda en fazla 6 yıla tekabül etmektedir.) borçlanabilir.
– Doğum borçlanması talebinde bulunan kadın sigortalıların doğum yaptığı tarihten sonra adına primi ödenmiş süreler borçlanma hesabında dikkate alınmaz. Prim ödenmiş süreler iki yıllık süreden düşülerek kalan süre borçlandırılacaktır
– Doğum borçlanması yapılacak sürede çocuğun vefat etmesi halinde vefat tarihine kadar olan süreler borçlanılabilir.
– İlk doğumunu yaptıktan sonra iki yıl dolmadan ikinci doğumunu yapan kadın sigortalı, ilk doğumdan ikinci doğuma kadar geçen süre ile ikinci doğum için borçlanabileceği iki yıllık sürenin toplamı kadar geçen süreyi borçlanılabilir. Sözcü
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)