18 Şubat 2017 Cumartesi

Almanya’ya sığınma başvurusu yapan Türklerin sayısı arttı

Almanya'ya sığınma başvurusunda bulunan Türk vatandaşlarının sayısı 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yüzde 60 artış gösterdi. Altı ayda 3 bin 100 Türk vatandaşı sığınma başvurusu yaptı.

Alman Sol Parti tarafından verilen soru önergesine hükumet kanadından gelen yanıta göre, Ağustos 2016 ile Ocak 2017 tarihleri arasında Almanya'ya 3 bin 100 Türk vatandaşı sığınma talebinde bulundu. 2016'nın ilk 6 ayında yapılan sığınma başvurularının bin 900 olduğu kaydedildi.
Rheinische Post gazetesi konuya ilişkin haberinde, Almanya'dan sığınma talep edenlerin ilk kayıtlarının tutulduğu 'Easy-System'e aralık ayı içerisinde 589, ocak ayında ise 573 kişinin kayıt yaptırdığını yazdı. Sığınma başvurularının kabul edilme oranının da arttığı belirtiliyor. Sol Parti tarafından yapılan hesaplamalara göre, darbe girişiminden önce yapılan başvuruların kabul edilme oranı yüzde 13,7 düzeyindeyken, 15 Temmuz sonrasında Türk vatandaşlarının sığınma başvurularının kabul edilme oranı yüzde 17,3'e çıktı.
Ahmet Yıldırım / DHA

Nevşehir'de feci balon kazası: 1 ölü

Nevşehir'de sıcak hava balonunun sert iniş yapması sonucu Danimarkalı bir turist hayatını kaybetti.

AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, sabah saatlerinde Kapadokya bölgesinden havalanan sıcak hava balonu, Göreme beldesi Karadağ mevkisinde sert iniş yaptı.
Balon sepetinin yere çarpmasının ardından, sepetten düşen Danimarkalı Benny Karl Jessen (54), ağır yaralandı.
Hastaneye kaldırılan Jessen, müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
Özel Kapadokya Hastanesi Başhekimi Dr. Fatih Yakut, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Jessen'in kaza sırasında vücudunun çeşitli yerlerinde kırıklar ve akciğerinde zedelenme olduğunu, hastanede 45 dakika boyunca müdahale edildiğini ancak kurtarılamadığını belirtti.
Kalp krizi iddiası
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, kazanın şiddetli rüzgar nedeniyle meydana geldiği belirtildi. Açıklamada, "Balonunun şiddetli rüzgar sebebiyle yere sert bir iniş yapması sonucunda Danimarka uyruklu bir yolcu balondan düşerek ağır yaralanmış, hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetmiştir" denildi.
Kaza sırasında yolcunun güvenlik kurallarına uyması için uyarıldığı belirtilen açıklamada, "Ancak yolcunun kurallara uymaması nedeniyle sert iniş sırasında balondan düştüğü öğrenilmiştir. Pilotun kalp krizi geçirmesi nedeniyle balonun düştüğü iddiaları gerçeği yansıtmamaktadır" ifadelerine de yer verildi.
Bu arada Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı'na bağlı Kaza Araştırma ve İnceleme Kurulu ekipleri de olayı araştırmak üzere Kapadokya'ya gitti.

Küçük Nisanur, ameliyata girerken arkadaşı için böyle dua etti

Antalya'da annesinin verdiği böbrekle hayata yeniden tutunan 7 yaşındaki Nisanur Demir'in ameliyat öncesi ettiği dua ile herkesi duygulandırdı.

Diyarbakır'da ailesiyle oturan Nisanur Demir, Antalya'da özel bir hastanede annesi Remziye Demir'in verdiği böbrekle hayata yeniden merhaba derken, bir de dileği vardı.

3 yaşından bu yana böbrek hastalığı ile mücadele eden ve 1.5 yıldır diyalize giren küçük kız, böbrek nakli ameliyatına girmeden önce kendi gibi diyalize bağlı yaşayan arkadaşı için dua etti.

Küçük Nisanur'un, "Allahım Muhammed'e böbrek bul. İyileşir, arkadaşlarıyla aşağıya iner, oynar, diyalize gitmez, arkadaşlarıyla oynar, amin" sözleri herkesi duygulandırdı.

Anne Remziye Demir, başarılı geçen ameliyatın ardından çok mutlu olduğunu söyledi.
Demir, "Nisanur 3 yaşından bu yana hasta. Şimdi 7 yaşına girdi. 1.5 yıldır diyalize giriyordu. Ben böbreğimi verdim. Çok mutluyum. Kızım iyileşsin başka bir şey istemiyorum" dedi.

6 çocuk annesi Remziye Demir, Nisanur'un hastalığının soğuk algınlığıyla başladığını belirterek, "Doktor iğne vermişti sabah akşam. 4'üncü iğnede Nisanur'un yüzü vücudu şişmeye başladı. İlaç alerjisi dendi. Alerji ile ilgili gittiğimiz doktor tahliller sonucu böbreklerinin gittiğini söyledi " diye konuştu. DHA

Ardahan'da köpek katliamı iddiası

Ardahan'da yeni doğum yapmış sahipsiz bir köpeğin belediye tarafından zehirli iğneyle katledildiği iddia edildi. Belediye iddiaları yalanladı.

Sosyal medyada dolaşan bir video hayvanseverlerin tepkisini çekti.
Videoda zehir enjekte edildiği iddia edilen bir köpeğin can cekiştiği görülüyor. Uzun bir süre kıvranan köpek sonunda hareketsiz kalıyor. Köpeğin hemen yanındaki zehirli iğne olduğu iddia edilen bir nesne de dikkat çekiyor. Bu tür bir iğnenin sadece belediye tarafından kulllanıldığı da iddialar arasında.
Yeni doğum yaptığı anlaşılan köpeğin yavrularının akıbeti ise bilinmiyor.
Belediyeden açıklama
Köpeğin katledildiği iddialarını yalanlayan Ardahan Belediyesi'nden yetkililer belediyenin resmi internet sayfasında konuyla ilgili bir açıklama yapıldığını bildirdi. Belediyenin intertet sayfasında şu açıklama yer alıyor:
"Şehrin çeşitli noktalarına bırakılan ve parklarda, nehir kenarında hatta çarşı merkezinde sıkça rastlanılan başıboş hayvanlara karşı Ardahan Belediyesi tarafından hayvanların toplanması ve tıbbi rehabilitasyonlarının yapılması çalışmaları devam ediyor"
"Köpek barınakta"
Cnnturk.com'un sorularını yanıtlayan Ardahan Belediyesi'nden bir yetkili ise öldüğü iddia edilen köpeğin sahipsiz hayvanlar barınağına götürüldüğünü ve durumunun iyi olduğunu öne sürdü.
Belediyenin sayfasında paylaştığı fotoğraflardan biri:

2017'de ilk cemre ne zaman düşecek?

Baharın habercisi cemre önce havaya düşecek. İşte 2017 yılında ilk cemre tarihiyle birlikte cemre düşmesi hakkında bilinmeyen her şey...

Kasım Günlerinden, Hızır Günlerine yani kış mevsiminden yaz mevsimine geçişin sembolü olan cemrelerle ilgili olarak, Halk Bilimi Araştırmacısı Prof.Dr. Öcal Oğuz, cemrelerin ortaya çıkışı ve kültürel anlamı hakkında İhlas Haber Ajansı muhabirine bilgi verdi.
'Cemre'nin anlamı nedir?
Prof.Dr. Öcal Oğuz cemre kelimesinin anlamına ilişkin şu bilgileri verdi: "Cemre, hakkında çok fazla rivayet olan bir kelime.
Öncelikle ateş, ateş parçası, kor şeklinde arapçadan kaynaklanan bir anlamı var. Ama onun yanında Anadolu'da 'imre', 'imere' 'zemheri' veya 'cemre' şeklinde adlandırmalar var. Bunlardan cemre adı en yaygın olarak kullanılandır."
Cemrenin bir takvim bilgisi olduğunu ifade eden Oğuz, "Üç tane cemreden söz ediyoruz, bu takvim bilgisi bize cemrelerin düşmesiyle bir müjdeyi beraberinde getiriyor.
Her cemrenin düşüşü bizi yaza ve bahara doğru güçlendiriyor, heveslendirip, heyecanlandırıyor.
Özellikle bu sene kış mevsimi çok sert geçtiği için cemrelerin düşüşüyle ilgili haberler, bilgiler bizi çok meraklandırıyor.
Bu son derece gözleme dayalı bir takvim bilgisinin bir parçası, dünyada iki çeşit takvim bulunuyor, birisi çizgisel takvim diğeri döngüsel takvim.
Bu döngüsel takvimde deneyimlenen, gözlenen ve yaşanan bilgiden hareket ediliyor. Döngüsel takvimde yıl 'Kasım Günleri' ve 'Hızır Günleri' diye ikiye ayrılır.
6 Mayıs'tan itibaren Hızır günleri başlar aynı zamanda hıdırellez kutlanır, bunlar insanlığın ortak coğrafyada, ortak kültürlerle ortaya çıkardığı gözlemleridir" şeklinde konuştu.
İlk cemre havaya düşer
"Önümüzdeki 20 Şubat'ta ilk cemre havaya düşecek sonra 27 Şubat'ta ikinci cemre suya düşecek ve 6 Mart'ta üçüncü cemre toprağa düşecek.
Cemreler 7 gün arayla düşer ve Kasım Günlerine göre her yıl aynı tarihte düşer sadece şubat ayının kaç çektiğine göre bir iki gün farklılık gösterebilir.
Son olarak herkese cemrenin havaya düşmesinde güzel bir gün, suya düşmesinde güzel bir gelecek ve nihayet toprağa düşmesiyle de bereketli bir ömür diliyorum" ifadelerini kullandı.

Kedi beslemeye giderken şehit oldu

Şanlıurfa'nın Viranşehir ilçesindeki terör saldırısında şehit olan 11 yaşındaki Ahmet Oktay Günak'ın, lojmandaki yavru kediyi doyurmak isterken evden çıktığı sırada yaşamını yitirdiği ortaya çıktı.

Şanlıurfa'nın Viranşehir saldırısında şehit olan 11 yaşındaki Ahmet Oktay Günak'ın babası Mustafa Günak (36), AA muhabirine yaptığı açıklamada, saldırıdan duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Terör saldırısının meydana geldiği Yenişehir Mahallesi'ndeki Savcılar Sitesi'nde uzun süredir oturduğunu anlatan Günak, yaklaşık 12 yıldır katip olarak görev yaptığı ilçede çok samimi dostluklar kurduklarını söyledi.
'Kedi yavrusuna sütlü ekmek götürürken patlama oldu'
Üç çocuğundan en büyüğü olan Ahmet'in bir aydır sitedeki yavru kediyi beslediğini anlatan Günak, akşam yemeğinin hemen ardından oğlunun kediye mama vermek için evden çıktığını ifade etti. Zemin katta oturduklarını ve oğlunun apartman boşluğundayken meydana gelen patlamada şehit olduğunu kaydeden Günak, şöyle devam etti:
"Oğlumun da yanımızda olduğu akşam yemeğini ailecek yedik. 'Babacığım lojmandaki yavru kediye sütlü ekmek götüreceğim' dedi. Ben de 'götür oğlum' dedim. Lojmanda bulunan ve aç olan bir kedi yavrusuna sütlü ekmek götürürken patlama oldu, bir daha eve gelemedi. Koridorda üstüne biraz taş falan yığılmıştı. Ben de koridora girerken ilk başta göremedim sonra ışıklar biraz aydınlanınca gördüm. Baktım ki oğlum şehit olmuştu. Lojmanın tam ortasındaydı. Benim oğlum şehit oldu. Vatanımız sağ olsun."
Günak, biri 6, diğeri 4 yaşında iki oğlu daha bulunduğunu ve patlamada ailenin diğer üyelerinde herhangi bir sorun oluşmadığını kaydetti. Herkesle kolayca iletişim kurabilen bir yapıda olan oğlunun mahalledekiler ve okul arkadaşları tarafından çok sevildiğini aktaran Günak, çocuğunun özellikle sitedeki polis ve bekçilerle samimiyeti bulunduğunu ve onları çok sevdiğini dile getirdi. Günak, "Oğlum dışarıda gezmeyi çok severdi. Sürekli polis ve bekçilerin yanına giderdi. Akşamları genelde onlarla sohbet ediyordu." dedi. Viranşehir ilçesi Yenişehir Mahallesi'ndeki Savcılar Sitesi önünde dün akşam yaşanan terör saldırısında 11 yaşındaki Ahmet Oktay Günak ile bekçi İbrahim Kete şehit olmuş, 15 kişi yaralanmıştı. Hürriyet

Maçka Parkı için tünelin güzergahı değiştirildi

Maçka Demokrasi Parkı'nın güneyinden geçerek Ortaköy Vadisi'ne ulaşacak Dolmabahçe-Levazım karayolu tünelinin güzergahı değiştirildi. Tünel hattı kuzeye kaydırılarak parkın altından geçirildi, CHP 'araç yoğunluğunu arttıracağı' gerekçesiyle yeni plana da 'hayır' oyu kullandı.

Maçka Demokrasi Parkı'nın bir kısmının kapatılması ile birinci etabına başlanan Dolmabahçe-Levazım-Baltalimanı-Ayazağa Tünelleri Projesi'nin imar planında değişiklik yapıldı. 13 Mayıs 2016 tarihinde İBB tarafından onaylanan proje, yeniden meclis gündemine geldi. Mecliste yeniden tartışma yaratan rapora göre, güzergah kuzeye kaydırıldı, tünel hattı Maçka Parkı'nın altından geçirildi. Öte yandan plan notlarına, park sınırlarının korunacağına yönelik ibare eklendi.
"199 ağacı taşıyacağız"
Proje hakkında bilgi veren Ulaştırma ve Trafik komisyonu başkanı Mahmut Yeter, “Ne Maçka Parkı'nda, ne ortadaki refüjde, ne de oradaki yeşil alanda en ufak bir küçülme söz konusu değil. Yaklaşık 199 ağacı taşıyacağız. Bunların tümü de yerlerine konulacak" açıklamasında bulundu.
“Proje en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş"
Beşiktaş İlçesi Bağımsız Meclis Üyesi Hüseyin Avni Sipahi, planı yapanlara teşekkür ederek, “Gönül rahatlığı ile oy kullandık. Sanki Beşiktaş'ın tek parkı varmış gibi davranılıyor. 'Tek yeşil alanı mahvoluyor' denmesini tepki ile karşılıyorum. Çünkü Beşiktaş'ın birçok parkı vardır. Proje son halinde en ince ayrıntısına kadar düşünülerek hazırlanmış. İyi bir hizmet olacağını düşünüyoruz. Yapanların ve yaptıranların eline sağlık" diye konuştu.
CHP, araç trafiğini arttıracağı için red verdi
CHP adına söz alan Yunus Can,revize edilen plana da olumsuz yönde oy kullanmalarını şu sözlerle açıkladı: “İstanbul'un trafik karmaşası plansız yatırımlarla çözülemez. Lastik tekerlekli araçların geçişini ve yoğunluğunu arttıracak her türlü özel taşımacılığa karşıyız. Bu tür yüksek maliyetli yatırımlar İstanbul'u halihazırda sıkıntıya düşürecek. Çözüm olmayacak beyhude bir yatırımdır. Lastik tekerlikli araçların yoğunluğunu arttıracak her türlü tünel yapılaşmasına karşı olduğumuz, trafiğe hiçbir şekilde çare olamayacağı düşüncesiyle karşıyız" diye konuştu. Konuşmaların ardından oylamaya sunulan rapor oyçokluğu ile kabul edildi. DHA

Sırbistan'a karşı yeniden soykırım davası açılacak

Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyinin Boşnak üyesi Bakir İzetbegovic, Sırbistan'a karşı yeniden soykırım davası açacaklarını açıkladı.

Bosna Hersek, Sırbistan'a karşı soykırım davasını yeniden açacak.
Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyinin Boşnak üyesi Bakir İzzetbegoviç'in himayesinde, ülkedeki siyasi parti ve sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin de katılımıyla başkent Saraybosna'da düzenlenen danışma toplantısında, Sırbistan'a karşı soykırım davasının revize edilmesi kararı alındı.
İzzetbegoviç, danışma toplantısının ardından yaptığı açıklamada, Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı'nda Sırbistan'a karşı yeniden soykırım davası açılmasının krize neden olacağını ancak bu krizin "bazılarının tehdit olarak öne sürdüğü büyüklükte olmayacağını" söyledi.
Soykırım davasının revize edilmesinin hiç kimsenin hakkını ihlal etmediğini vurgulayan İzzetbegoviç, "Davanın yenilenmesinden vazgeçilmesi, Bosna Hersek devletinin ve kurbanların haysiyetine zarar verirdi." ifadelerini kullandı.
Davanın revize edilmesine, danışma toplantısına katılan 50'den fazla temsilcinin oy birliği ile karar verildiğini aktaran İzzetbegoviç, "Bu davanın yeniden açılması, kurbanların hakkıdır. Adalet ve hakikat peşinde olan herkes bizim yerimizde olsa aynısını yapardı." dedi.
İzzetbegoviç, davanın gelecek hafta açılacağını ifade ederek, davadaki yeni kanıtların eski Sırp komutan Ratko Mladic'in yargılanması sürecinde ortaya çıktığını, bu kanıtlarda eski Yugoslavya'dan binlerce askerin soykırıma iştirak ettiğinin ve dönemin devlet başkanı Slobodan Milosevic rejiminin soykırıma lojistik destek verdiğinin görüldüğünü sözlerine ekledi.
İlk dava, delil yetersizliğinde düşmüştü
Uluslararası Adalet Divanı, 2007 yılının şubat ayında, Bosna Hersek'in Sırbistan'a karşı açtığı soykırım davasını delil yetersizliğinden reddetmiş, Bosna Hersek'e yeni deliller bulması şartıyla 10 yıl içinde yeniden dava açma hakkı tanımıştı.
Mahkemenin davanın revize edilmesi için tanıdığı süre, şubat ayı sonunda dolacak. cnntürk

17 Şubat 2017 Cuma

64 yaşında ikiz doğurdu

İspanya'nın kuzeyindeki Burgos kentinde 64 yaşındaki bir kadının tüp bebek yöntemiyle ikiz bebek doğurduğu bildirildi.

İspanyol haber ajanslarından verilen bilgilerde, M.İ.A. adlı kadının ABD'de tüp bebek yöntemiyle hamile kaldıktan sonra İspanya'ya döndüğü ve Burgos kentindeki Recoletas hastanesinde sezaryen ile ikiz bebek doğumu yaptığı açıklandı.
Biri kız diğeri erkek olan ikiz bebeklerin ve annenin sağlık durumlarının çok iyi olduğu belirtildi. 64 yaşındaki kadının 6 yıl önce yine aynı hastanede bir kız çocuğu dünyaya getirdiği kaydedildi.
Hastane yetkilileri İspanya'da 58 yaş üstü kadınlarda doğum yapma vakalarının çok nadir görüldüğüne dikkat çekerek, 64 yaşında ikiz doğum yapan kadının durumunun özel sayıldığını dile getirdi. cnntürk

Kadıköy'deki binalar 15 katla sınırlandırıldı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisi'nde Kadıköy'de kat yüksekliği serbest olan binalara 15 kat sınırı getirilmesine ilişkin plan değişikliği teklifi oy birliğiyle kabul edildi. Ancak sınırlama planı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılarak kentsel dönüşüm alanı ilan edilen Fikirtepe'yi kapsamıyor.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi şubat ayı meclis toplantısının 2'nci birleşimi İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin (İBB) Saraçhane'deki binasında yapıldı.
Meclis'te Kadıköy'de yüksekliğin serbest olduğu alanlara 15 kat sınırı getirilmesine ilişkin teklifin yer aldığı komisyon raporu gündeme alındı. Rapor, AK Partili ve CHP'li Meclis üyelerinin oy birliğiyle kabul edildi.
İBB Meclisi İmar ve Bayındırlık Komisyon Başkanı Hadi Diler, Kadıköy dışındaki diğer ilçelerde de yükseklik sınırlaması için çalışma yürütüldüğünü söyledi. Diler, "Şehir Planlama Müdürlüğü ile görüşülerek önümüzdeki günlerde karar verilecektir." ifadesini kullandı.
Fikirtepe'yi kapsamıyor
İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi CHP'li Meclis Üyesi Esin Hacıalioğlu da pilot bölge olarak Kadıköy'de başlatılan uygulamanın diğer ilçelere de örnek olması gerektiğini kaydetti.
Alınan bu karar ile bölgede kentsel dönüşüm kapsamında yapılacak yeni binalara 15 kat sınırı getirilmiş oldu. Ancak sınırlama planı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılarak kentsel dönüşüm alanı ilan edilen Fikirtepe'yi kapsamıyor.

Somali'de halkın yarısı açlık tehlikesi yaşıyor

BM, Somali'deki şiddetli kuraklıktan dolayı 6,2 milyon insanın açlık tehlikesi yaşadığını duyurdu.
Birleşmiş Milletler (BM), Somali'de aşırı kuraklık nedeniyle 6,2 milyon insanın açlık tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını belirterek, krizin çözümü için uluslararası toplumu acilen harekete geçmeye çağırdı.

BM Dünya Gıda Programı (WFP) ile BM Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) tarafından yapılan ortak açıklamada, ülkede devam eden şiddetli kuraklığın geçim kaynaklarını tükenme noktasına getirdiği bildirildi.

Açıklamada, tarımın neredeyse yok olma noktasına geldiği ve hayvanların da ölmeye başladığına dikkat çekilerek tüm dünyanın Somalililerin yaşamlarının kurtarılması için harekete geçmesi gerektiği vurgulandı.

Somali nüfusunun neredeyse yarısına tekabül eden 6,2 milyon insanın açlık tehdidi altında olduğuna işaret edilen açıklamada, ülkedeki yeni bir felaketin sadece "büyük çaplı" ve "acil" insani yardım kampanyasıyla engellenebileceğinin altı çizildi.

Açıklamada, UNICEF ve WFP'nin ülkede temel insani ihtiyaçların karşılanması için toplam 450 milyon dolarlık fona ihtiyaç duyduğuna vurgu yapılarak, BM'nin oluşacak fondan ülke genelinde kuraklıkta etkilenen yüz binlerce insana gıda ve su tedarik edeceği kaydedildi. ntvmsnc

Atatürk Anadolu Ajansı'nın yıllığından çıkarıldı

Anadolu Ajansı'nın yıllığının 10 Kasım'la ilgili bölümünde Mustafa Kemal Atatürk'ün ölüm yıldönümünden söz edilmezken, Abdülhamid'in 174. doğum yıldönümünün anıldığı iddiası Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'a soruldu.

Sözcü'nün haberine göre, Anadolu Ajansı'nın (AA) yıllığının 10 Kasım'la ilgili bölümünde Mustafa Kemal Atatürk'ün ölüm yıldönümünden söz edilmezken, Osmanlı padişahı Abdülhamid'in 174. doğum yıldönümü anıldı.
CHP Gaziantep Milletvekili Akif Ekici, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'a bu konuda soru önergesi yöneltti.
Ekici, "Ajansın 2016 yıllığından kaç adet bastırılmıştır, maliyeti nedir? Atatürk'ün ebediyete intikalinin 7'. yıldönümüne yer verilmemesinin, 10 Kasım'da Anıtkabir'e akın eden yüz binlerin önemli haberler arasında görülmemesinin sorumlusu kimdir?" sorularına yanıt istedi.

Yeni Yüzyıl Üniversitesi, YÖK'e kayıp 50 milyon liranın hesabını veremedi

Yeni Yüzyıl Üniversitesi’ni denetleyen YÖK, üniversitenin hesaplarında servet değerinde açık belirledi. 50 milyon lirayı aşan kayıp ve üniversitelere tanınan imkânların yöneticilerce kişisel ihtiyaçlar için kullanılması, akademik usulsüzlükler nedeniyle üniversite ciddi cezalarla karşı karşıya.

Cumhuriyet'in haberine göre, Yeni Yüzyıl Üniversitesi; hesaplarındaki usulsüzlükler nedeniyle kapatılmanın eşiğine geldi. 2008 yılında Vatan Sağlık ve Eğitim Vakfı tarafından kurulan ve 2010-2011 döneminde “iş garantili üniversite” sloganıyla öğretime başlayan Yeni Yüzyıl Üniversitesi, YÖK incelemelerinden geçemedi. Üniversite, tespit edilen 50 milyon 278 bin TL’lik kayıp, üniversitelere tanınan imkânların yöneticiler tarafından kişisel ihtiyaçlar için kullanılması ve akademik usulsüzlükler nedeniyle ciddi cezalarla karşı karşıya. YÖK tarafından üniversiteye verilen süre ise bu ay içinde dolacak.
Koçanlar nerede
YÖK, 28 Temmuz 2016 tarihinde üniversitenin hesaplarında belirlenen 50 milyon 278 bin 770 TL’lik kaynak aktarımının 6 ay içerisinde üniversite bütçesine iade edilmesini istedi.
Kayıp milyonların bulunmaması durumunda YÖK Disiplin Kurulu, yönetmeliğin “Vakıf yükseköğretim kurumunun eğitim- öğretim, yayın, danışmanlık, ticari ve diğer faaliyetleri ile bağışlardan elde ettiği gelirini, yükseköğretim kurumunun akademik faaliyetlerini, yatırım ve cari giderlerini finanse etmekte kullanmadığının tespit edilmesi” maddesine dayanarak üniversitenin faaliyet izninin kaldırılacağını ve yükseköğretim kurumunun kapatılmasına karar verdi.
Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu’nun rektör olarak yönettiği ve işadamı Azmi Ofluoğlu’nun Mütevelli Heyeti başkanlığını yaptığı üniversitenin hesaplarında tek eksiklik kayıp milyonlar olmadı. Hazırlanan raporda ayrıca, üniversite adına kesilen çek koçanlarının ibraz edilememesi sonucu bir çok iddianın incelenememesi nedeniyle, yönetmeliğin “Denetim, inceleme ve soruşturma faaliyetlerinin yürütülmesi sırasında istenilen bilgi ve belgelerin tam ve zamanında verilmemesi veya gerçeğe aykırı beyanda bulunulması” maddesine dayanarak öğrenci kontenjanlarının yüzde 40 oranında kısıtlanması kararını verdi.
Yapılan incelemelerde üniversite kaynaklarının kişisel çıkarlar için kullanılması da raporlaştırıldı. Üniversitenin Mütevelli Heyeti Başkanı Azmi Ofluoğlu ve diğer heyet üyelerinin üniversiteye hibe ettikleri araçlara resmi plaka aldıkları ve bu araçları da kendi ihtiyaçları için kullandıkları belgelendi.
YÖK’ün denetimi sonrasında hazırlanan raporda, “üniversitenin öğretim elemanı atama ve yükseltme işlemlerindeki usulsüzlükler” de yer aldı.
Yeni belge yok
Raporun hazırlanmasının ardından YÖK Denetleme Kurulu tarafından verilen kararlar, 2 Ağustos 2016’da üniversite ye gönderildi. Üniversitenin talebi üzerine yeniden inceleme yapan YÖK ise kararından geri dönmedi. Yapılan incelemede “üniversitenin dilekçesinde hiçbir yeni bilgi ve belge yer almadığı” belirtildi.

Siber güvenlik için Saray'da merkez kurulacak

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın talimatıyla siber güvenlik çalışmaları tek çatı altında birleştirilecek. Bu kapsamda başta akademisyenler olmak üzere bilişim uzmanlarıyla siber güvenlik otoritelerinden görüş alınıyor. Çalışmalar raporlaştırılarak Saray'da bir siber güvenlik merkezinin hayata geçirilmesi amaçlanıyor.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla başlatılan çalışmalar kapsamında, siber güvenlik altyapısının yerlileştirilmesi, durum analizi yapılması ve alınması gereken tedbirler ortaya konulacak. Hürriyet gazetesinin haberine göre Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişiminin ardından kurmaylarına siber güvenlik altyapısının incelenmesi için talimat verdi. Devlet Denetleme Kurulu ve Erdoğan’ın teknoloji kurmaylarının yer aldığı çalışma kapsamında Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu ile TÜBİTAK gibi kurumlarda ayrı ayrı yapılan siber güvenlik çalışmalarının tek çatı altında birleştirilmesi planlanıyor. Bu kapsamda başta akademisyenler olmak üzere, bilişim uzmanlarıyla siber güvenlik otoritelerinden gelen görüş ve öneriler toplanıyor.
Açıklar kapatılacak
Kritik kamu kurumlarına yapılan korsan saldırılar, telefon dinlemeleri, böcek yazılımlar detaylı inceleniyor. Gelen öneriler doğrultusunda özellikle 15 Temmuz’un ardından ortaya çıkan siber güvenlik açıklarının kapatılması, siber saldırılara karşı yeni tedbirler alınması ve bilişim alanında ‘yerlileşmeye’ gidilmesi hedefleniyor. Uzmanlar çalışma kapsamında dünyadaki başarılı siber güvenlik uygulamalarını da inceliyor. Çalışmaların raporlaştırılarak tek çatı altında toplanmasıyla Saray’da bir siber güvenlik merkezinin hayata geçirilmesi de amaçlanıyor.

Hüseyin Gülerce FETÖ'yü anlattı

Darbe girişiminden önce açılan ve terör örgütü elebaşı Gülen'in de arasında yer aldığı 73 sanığın yargılandığı FETÖ/PDY çatı davasında, gazeteci Hüseyin Gülerce tanık olarak dinlenildi. FETÖ ile ilgili çarpıcı bilgiler veren Gülerce 'Gülen'i anlamak, bir şemaya oturtmak ancak onu konuşturmakla mümkün. Çünkü bu insanlar konuşmazlar. İtirafçıyım deseler bile ben itiraf edeceklerine inanmıyorum." dedi. Gülerce, FETÖ içinde molla ekibinin çok önemli olduğunu ve henüz o ekipten kimsenin yakalanmadığını söyledi. Fethullah Gülen'le olan ilişkisini de anlatan Gülerce, Gülen'in kendisi için 'işte aradığımız yüz' dediğini aktardı.

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen FETÖ/PDY çatı davasının 14'üncü duruşmasına tutuklu sanıklar Hidayet Karaca, Dilaver Azim, Kazım Avcı, Alaeddin Kaya, Ali Çelik, Abdülkadir Aksoy ve İlhan İşbilen ile bazı müştekiler ve tarafların avukatları katıldı.
Duruşmada tanık olarak dinlenen Gülerce, 1968 yılında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesine girdiğini, yatılı olarak Çapa'ya devam ettiklerini, o dönemde, Mücadele Birliği adı verilen hareketin haftalık yayın organının yazar kadrosunda bulunduğunu aktardı.
Askerden döndükten sonra Mücadele Birliğinin günlük yayın organı Bayrak Gazetesi'nin başyazarı olduğunu belirten Gülerce, Yalova Lisesine fizik öğretmeni olarak atandıktan sonra Yalova'ya geldiğini söyledi.
Gülen ile ilk karşılaşma...
Gülerce, FETÖ terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen ile ilk karşılaşmasına ilişkin, "1980'de Yalova'da Hayriye Hanım Camisi'nin altında yer var. İzmir'deki Akyaka Vakfının şubesiymiş. Bana haber verdiler, gittik. Birisi geldi, 3-4 kişiyle beraber. İlk dikkatimi çeken şey, etrafında pervane gibi dolanıyorlar, disiplin var. Hiç konuşmadı. Çıktı. Çıktıktan sonra dediler ki 'Bu hocaefendi.' Meğer arandığından dolayı kendini belli etmemiş, tanıyan tanıyormuş. İlk görüşmem böyle oldu." dedi.
"Zaman'da yazar mısın"
Gülen ile daha sonda 1989 yılında karşılaştığını belirten Gülerce, şöyle devam etti:
"Gülen'le tanışmamız 1989’da oldu. Cemaate ait bir kolej açacaklardı Yalova'da. Yalova'dan geçerken inşaata uğradı. Benim de orada olduğumu söylediler. Ben, 'Yeniden Milli Mücadele Dergisi yazarlarındanım.' dedim. O da 'Ben de o dergiyi okuyordum.' dedi. Bana 'Zaman'da yazar mısın?' dedi. Ben de 'Yazarım.' karşılığını verdim. Ahmet Taşgetiren için de rica etti. Ona da söyledim, kabul etti. İkimiz Zaman'da yazmaya başladık. Perşembe günleri yazı gönderiyorduk. Üçüncü yazıdan sonra Abdullah Aymaz telefon açtı, 'Biz size köşe ayırmak istiyoruz.' dedi.
"93'te konferanslar vermeye başladım"
O arada ben gazetede yazılar yazıp da hoşlarına gidince 92 ya da 93 yılında Fethullah Gülen çağırdı, 'Zaman gazetesi adına konferanslar verir misiniz?' dedi? Anadolu'da konferanslar vermeye başladım. Böylece görünen yüz olmaya başladım. 93'te Samanyolu TV kurulunca Altunizade'ye çağrıldım.
'Televizyonda ana haber bültenden sonra günün yorumunu yapar mısınız?' dediler. Yaparım dedim. Haftada 5 gün, günün yorumunu yaptım."
"İşte aranılan yüz"
Gülerce, daha sonra Zaman Gazetesi Genel Müdürü olduğunu belirterek, "Bana dediler ki Hocaefendi günün yorumunu merakla talep etti ve dedi ki 'İşte aradığımız yüz'. Benim olayım böyle başladı. İşte aranılan yüz... Zaman Gazetesi Genel Müdürü oldum. Yenibosna'da. 95 ocağından itibaren. 5 yıl boyunca kendimizi Zaman Gazetesi Genel Müdürü olarak bulduk." dedi.
"Baskıya girmeden tek tek kontrol ediyordu"
Zaman baskıya girmeden önce gazete sayfalarının FETÖ elebaşı Gülen'e fakslandığını ifade eden Gülerce, bu sayfaların daha sonra Pensilvanya'ya da gönderildiğini Gülen'in bunları tek tek kontrol ettiğini söyledi. Gülerce, 1997-1998 yıllarında kendisi ve Fehmi Koru ile Alaaddin Kaya'nın da olduğu 5 kişinin her hafta Altunuzade'de FEM'in 5. katında Fethullah Gülen ile bir araya geldiklerini de anlattı.
"Sen ilahiyat mezunusun ne anlarsın iktisattan"
Gülerce, şöyle devam etti: "Yalnız Fetullah Gülen'in bana ve Alaaddin Kaya'ya davranışı, Abdullah Aymaz ve İsmail Büyükçelebi'ye davranışı gibi değildi. Hukuk farklı. Bir gün Altunizade'de oturuyoruz. Ben varım, Büyükçelebi ve Aymaz, bir de Samanyolu TV Genel Müdürü Naci Tosun var. Fetullah Gülen bizimle konuşurken birden bir şeye kızdı, Tosun'a döndü, 'Bir ulusal kanalın genel müdürüsün. Başka televizyona gitsen seni kapıdan içeri alırlar mı?' dedi. Ben şaşırdım. İsmail Büyükçelebi'ye döndü 'Sen ilahiyat mezunusun ne anlarsın iktisattan?' dedi. Sonra Aymaz'a döndü 'Sen de ilahiyatçısın, gazeteciliğin 'g'sinden haberin oldu mu? Genel yayın yönetmenisin'. dedi. Onlar lise talebeliğinden beri Gülen'in yanında olmuşlar. Ben ise 45 yaşından sonra görüşmeye başlamışım.
"Altın nesil yetiştirilmeye başlandı"
İş dershanelerin açılmasından sonra başka safhaya geçti. 'Altın Nesil' diye tamamen Fetullah Gülen'in hipnotize ettiği bir nesil yetiştirilmeye başlandı.
Cemaatin dershanelerinde öğrencilerin seçeceği üniversiteye abiler, ablalar karar veriyor. Hep öğretmenlik seçtiriyorlar diye biliyorduk. Meğerse hep hukuk yazılmış. Seçimlerde bunlara 5 bin oy çıktı.
"Zekeriya Öz ile ilgili gerçeği Beyaz TV'de öğrendim"
Zekeriya Öz ile ilgili gerçeği Beyaz TV'de öğrendim. Emniyet istihbaratta çalışmış biri, 'Zekeriya Öz ile Hocaefendi hukuk fakültesi öğrenciliğinden tanışıyor'. dedi. Adil Öksüz'ün görüntüsü var Pensilvanya'da. Kozmik adamlarıyla hep birebir ilgilenmiş. Tanıyanlar bilir, Fethullah Gülen ile ailesiyle beraber görüşmek VİP demektir. En tepedeki adamlar ailesiyle görüşürler.
"En tepedeki kozmik adamlar mollaların içinden çıkar"
Mustafa Özcan'dan sonra gelen kuşak 5 yıl boyunca molla tabir edilen kendisinin yetiştirdiği adamlardır. En tepedeki kozmik adamlar bu mollaların içinden çıktı. Askeriye, yargı, emniyet, bu hassas kurumlardaki en tepedeki kozmik adamlar bu mollaların içinden çıkar.
"Mustafa Özcan cemaatin kara kutusudur"
Mustafa Özcan'ı iyi tanırım. Cemaatin kara kutusudur. Paradır. Tüm Türkiye'de cemaatin parasını Fetullah Gülen adına o kullanır. Gülen'in örtülü ödeneğini o kullanır. Özcan'a toslayan, tabanda ondan daha çok sevilen insanlar hep gitmiştir. Çünkü sır onda, para onda. Kozmik işler onda."
"O güne kadar fotoğrafı bile yok"
Gülerce, FETÖ'de öne çıkmasına ilişkinse, "94 yılı cemaat için çok önemli. Bu yıl Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı kuruldu. Çünkü gizli gizli, kulaktan kulağa konuşulan Gülen... Bir nesil yetiştirildi, zemin hazırlandı, şimdi sahneye çıkma zamanı geldi. O güne kadar Gülen'in medyada fotoğrafı bile yok. 94'te Gazeteciler ve Yazarlar Vakfıyla Gülen'in ortaya çıkması amaçlanmış. İlk defa resmiyete giriyor. Onun için Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı çok önemliydi" dedi.
Bu vakfın kurucuları arasında Gülen'in de bulunduğunu aktaran Gülerce, FETÖ elebaşının kendisini bu vakfın mütevelli heyeti vekili seçtiğini, Gülen'in olduğu yerde kendisinin mütevelli heyeti vekili yapılmasına şaşırdığını söyledi.
"Yetiştirdiği hiç kimseyi diğer kanallara göndermedi"
Daha sonra, Abant Platformu'nun kurulduğunu anlatan Gülerce, "Orada da varım. Televizyonda varım, gazetede varım. Enteresandır kendisinin yetiştirdiği hiç kimseyi diğer kanallara göndermedi. Bir şey oluyor, Hüseyin Bey gitsin. Ben illegal yapının legal görünümlü aktörü oldum ama bu rolü aldığımı hiç düşünmedim." diye konuştu.
"Kendisini mehdi zannediyor"
Mahkeme Başkanı Selfet Giray'ın örgütün yapısını sorması üzerine Gülerce, şunları söyledi:
"Teşkilatın yapısı Fetullah Gülen'den ibarettir. O vardır, kendisini mehdi zannediyor. Aymaz'ın ifadesiyle 'Beklenen salih zat'. Mehdiliği inkar ediyor, ama beklenen salih zat olduğu konusunda itirazı yok. Kendisi de cemaattekiler de buna inanmış.
"15 Temmuz darbesi bile bu insanları çözmez"
15 Temmuz darbesi bile bu insanları çözmez. Çünkü bir kişi var, Fetullah Gülen. Kendisinin seçilmiş kurtarıcı olduğuna inanan? Pensilvanya'da yemek yerken bir arkadaş yeni açılan okullardan bahsetti. Ben de gayet ihtiyari şekilde 'Hocam iyi ki gelmişsiniz Amerika'ya'. Biz de seviniyoruz hizmet büyüyor Amerika'da diye. Meğer CIA yolları açmış. 'İnşallah' dedim. Bana, 'Hüseyin Bey, ben çocukluğumdan beri istihdam ediliyorum'. dedi. Çocuk sorumlu değildir, çocukluğundan beri hazırlananlar peygamberlerdir. Perşembe akşamı tövbe Peygamberimizle görüşüyor, istişare ediyor. Kendi başına karar almıyor. Neden bombalıyor pilotlar? Sırf Fetullah Gülen'in kurtarıcı olduğuna inandıkları için."
"En büyük ihtirasları Gülen'in gözüne girmek"
Legal sahada görünüp illegal çalışanların var olduğunu anlatan Gülerce, İllegal vazifeleri var. Doğrudan Fetullah Gülen'den talimat alıp iş yapan kişiler. İstişare heyeti var. Harun Tokak katılıyor, Ali Bayram katılıyor, Şerif Ali Tekalan katılıyor. Atama heyeti gibi. İlçe imamı il imamının, il imamı bölge imamının, o istişare heyetinin gözüne girmek zorunda. Hepsi normal yurdumuzun insanı, hepsinin ihtirasları var. En büyük ihtirasları da Gülen'in gözüne girmek. Herkes beni gör, beni gör, beni konuş diye bakıyor. Hani Allah'ın rızası vardı bu işte?" dedi.
"THY'den o kayıtları alın..."
İstişare heyetinin rutin işleri yaptığını dile getiren Gülerce, "Tayinler, yurt dışına gidecek olanlar falan. 7 bölgenin imamı var, bunlar Pensilvanya'ya gidiyor. 3 ya da 4 ayda bir yapılıyor. Kimler katılıyor buraya? Lütfen THY'den bu yıllara ait yolcu kayıtlarını alın. Oradaki liste belli. Ayın belli günleri 1 hafta ya da on günlüğüne ABD'ye giden insanların 3 senelik listesi çıkarsa hep aynı isimler. İşte gerçek kadro bu insanlardan oluşur." şeklinde konuştu.
"Neden herkesi kayıt altına aldırmış"
Hüseyin Gülerce, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Her şeyin tedbirini alan bir kişi bu kayıtların ve ByLock programının tedbirini nasıl almaz. ByLock programıyla neden herkesi kayıt altına aldırmış? Ben onu Gülen'in acımasızlığına veriyorum. Ben yanarsam herkes yansın, ben bitersem herkes bitsin. Gülen'i anlamak, bir şemaya oturtmak ancak onu konuşturmakla mümkün. Çünkü bu insanlar konuşmazlar. İtirafçıyım deseler bile ben itiraf edeceklerine inanmıyorum."
"Bu insan dinleme hastası..."
Gülerce, "Gülen, sıradan biri olarak görülmesin. Deha raddesinde bir insan demek istemiyorum. Hitler ile çok benzer yanı var. Bir bedende iki kişi. Bu insan istihbarat hastası, bu insan dinleme hastası, 2013'e kadar beni dinletmiş. Utanır insan, ayıp denen bir şey var. Herkesi dinletiyor, kayıt ve şantaj yaptırıyor." ifadesini de kullandı
"Molla ekibinden kimse yakalanmadı"
Hüseyin Gülerce, FETÖ içinde molla ekibinin çok önemli olduğunu, Gülen'in rahleyi tedrisatından geçmiş 5 yıllık dönemlerde 3-4 kuşak bulunduğunu söyledi. Gülerce, "Mesela Adil Öksüz. Birinci molla ekibinden Ahmet Kurucan var. Maalesef onlardan tek kişi yakalanmadı. En esaslı bilgileri verecek dokümanları verecek kişiler yakalanmadı." dedi.
"Belli isimler var, Fetullah Gülen gibi ağlayıp sızlayan ama hepsi artistlik"
Mahkeme başkanının sorusu üzerine Gülerce, Gülen'i nurcu olarak tanımlamanın doğru olmayacağını, bir sohbetinde Gülen'in bunu kendisine ifade ettiğini söyledi.
FETÖ'nün himmet toplantıları hakkında da konuşan Gülerce, şöyle devam etti:
"Belli isimler var, Fetullah Gülen gibi ağlayıp sızlayan ama hepsi artistlik. Hollywood'un karakter artistleri bile Gülen kadar rol yapamaz. Görüyoruz vaazlarda ağlıyor, sızlıyor. Ben burada CIA'den psikolojik destek aldığını düşünüyorum. Bunlar daha önce esnafı tanıdıkları için herkesin ne vereceğini bilir. 'Bul karoyu al parayı' gibi. Biri ben de alırım diye oyuna girer ve ütülür. Aynı numara himmet toplantılarında da var. 4-5 kişi himmet toplantısından önce ayarlanır. Bunlar birkaç milyonla açarlar, diğerleri ne oluyor der. Orada öyle bir hava estirilir ki sizin küçük bir rakam söylemeniz hakaret anlamına gelmeye başlar. Çek senet alıyorlar. Çok insanlık dışı bir şey. O insanlar işleri kötüye gitmiş, bir sonraki sene himmet verememiş. Onunla ilişkiyi hemen kesiyorlar."
FETÖ'nün sınav sorularını çaldığını 17-25 Aralık sürecinden sonra öğrendiğini belirten Gülerce, bunun "O makamlara biz gelmeyelim de düşmanlarımız mı gelsin?" diye savunulduğunu, burada bile Gülen'in ikiyüzlülüğünün görüldüğünü vurguladı.
"Batan gemiye atladı"
Gülerce, 17-25 Aralık sürecinde Zaman gazetesinde "Savcılar bugüne kadar hiç yanlış yapmadı" başlıklı haber üzerine FETÖ'nün gerçek yüzünü görmeye başladığını, bu yazıyla Fetullah Gülen'in Recep Tayyip Erdoğan'a savaş açtığını, kendisinin de gardını almaya başladığını söyledi.
Gülerce, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gülen'in anlaması için Mehtap TV'de '13 kişiyle ele geçirilmesi bağımsız yargıya giriyor mu' dedim. Öğleden sonra bir tweet attım. Bu ülkenin başbakanını yabancılar götüremez. Başbakan ya sandıkta seçmen iradesiyle ya AK Parti kongresinde delege iradesiyle gider. Ertesi gün 28 Aralık. Başbakanla görüşme talebimi Erdoğan'a iletecek şahısla 2 saat oturduk. Diyor ki bu saatten sonra böyle bir teklif kabul edilecek bir şey değil ama kabul ederse senin Gülen'e ültimatom gibi bir şey vermen lazım. 2 saat sonra o mekanın bahçesine çıktık.
"Bir adım daha atma..."
5 dakika sonra Ekrem Dumanlı aradı, dinlemenin alasına bakın. 'Abi Ankara'da olduğunuzu biliyoruz. Lütfen sen bu işlerin içine girme. Biz uğraşıyoruz zaten'. Uğraştınız da ne oldu dedim. Onu reddettim kapattım. 5 dakika sonra Şerif Ali Tekalan, Pensilvanya'dan aranıyor. 'Hüseyinciğim bir tweet atmışsın. Lütfen siler misin?' Silmedim kapattım. 5 dakika sonra Alaaddin Bey aradı, dedi ki 'Şu anda ne yapıyorsan orada kal, bir adım daha atma. Kendisinin yanından arıyorum'. Kendisinin yanından ifadesinin ne anlama geldiğini bilenler bilir.
"Başbakan ya intihar edecek ya da akıl hastanesine gidecek..."
17-25 Aralık'tan sonra. Mustafa Yeşil bana dedi ki 'Bak Ahmet Taşgetiren Bugün'den ayrıldı Star'a geçti. Batan gemiye atladı'. O batan gemiye atladı sen öyle bir şey yapma. Devamında da 'Abi zaten Başbakan yerel seçimleri göremeyecek'. dedi. Beni ikna etmeye gelmiş. Başbakanın son kozlarını oynadığını söyledi. 'Başbakan ya intihar edecek ya da akıl hastanesine gidecek.' dedi."
"Bir derginin tirajı 750 bin olur mu"
Gülerce, medya yapılanmasının sorulması üzerine, "Gülen medyasının patron da yayın yönetmeni de her şeyi Fetullah Gülen'dir. Sızıntı dergisi var, çok önemli. Türkiye'de bir derginin tirajı 750 bin olur mu? Üniversite talebelerini öyle bir havaya sokuyorlar ki 50 tane yaparsan Hocaefendi size alnınızdan öpecek. Aksiyon dergisi var. Bazı kozmik adamlar Aksiyon dergisinden yetiştirildi." bilgisini paylaştı. (cnntürk)