İzmir’de, Büyükşehir Belediye Başkanı CHP’li Aziz Kocaoğlu’nun 397 yıl hapis cezası istemiyle yargılandığı 129 sanıklı davada, savcı Zafer Sercan Yetişer, mütaalasında hukuka aykırı deliller toplandığını ve bu durumun hukuk dilinde ’Zehirli ağacın meyvesi de zehirli olur’ diye değerlendirildiğini belirtip, sanıkların tüm suçlardan beraatine karar verilmesini istedi. Mahkeme heyeti de savcının talebi doğrultusunda tüm sanıkların beraaatine karar verdi.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik 2 Mayıs ve 22 Kasım 2011 tarihlerinde iki dalga halinde yapılan polis operasyonuyla başlatılan ’ihalelerde yolsuzluk, organize suç örgütü kurma’ soruşturmasının 129 tutuksuz sanık hakkında açılan davaya, İzmir 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde, 30’uncu celse ile devam edildi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu İzmir Adliyesi’ne gelişinde, Çambidi Bandosu tarafından çalınan ’İzmir Marşı’ ile karşılandı.
Kocaoğlu, ellerinde, üzerinde ’Herkese adalet lazım’ yazılı fotoğrafı ve yüzlerinde fotoğrafından oluşan maske bulunan, Tire ile Bayındır’ın köylerinden ve Bademler’den gelen köylülerin, "İzmir Azizdir aziz kalacak" sloganı arasında adliye binasına girdi.
Duruşmaya hakkında toplam 397 yıl hapis cezası istenen Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve tutuksuz yargılanan diğer bürokrat sanıklar ile avukatları katıldı. Duruşmayı CHP İzmir milletvekilleri Özcan Purçu, Atila Sertel, Ali Yiğit, Zeynep Altıok, Zekeriya Temizel, Musa Çam, Murat Bakan, Mustafa Balbay, CHP Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu, CHP İl Başkanı Asuman Ali Güven, CHP’li ilçe belediye başkanları, İzmir Barosu Başkanı Aydın Özcan ile vatandaşlar da izledi. Duruşma salonu tamamen doldu.
Yaklaşık yarım saat süren kimlik tespitinin ardından duruşmaya başlandı.
ANAYASA MAHKEMESE REDDETTİ
Mahkeme Başkanı Tamer Bulam, İstanbul 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nin, özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasından sonra görülmeye devam eden davaların ’kaldıkları aşamadan devam etmesi’ne ilişkin hükmün, Anayasa’ya aykırı olduğuyla ilgili Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı başvuruyla ilgili kararın geldiğini, davanın reddine karar verildiğini belirtti.
Sanıklardan Tülay Azeri’nin avukatı Emin Azeri, FETÖ’den tutuklu bulunan eski Cumhuriyet Başsavcısı Durdu Kavak’ın tanık olarak dinlenmesini talep etti. Bulam, ayrıca Akdeniz temizlik şirketinin sahibi Fatih Yazoğlu’nun davaya katılma talebinin bulunduğunu belirtti. Mahkeme heyeti, Yazoğlu’nun katılma talebini kabul ederken, Kavak’ın dinlenmesi istemini ise reddetti.
SAVCI MÜTALAASINDA "SUÇ ÖRGÜTÜ YOK" DEDİ
Savcı Zafer Sercan Yetişer, duruşmada, 29 sayfalık mütalaasını verdi. Savcı Yetişer, 29 sayfadan oluşan 24 ayrı suçun oluştuğu mütaalasını tek tek ayrıntılı olarak değerlendirip okudu. Savcı Zafer Sercan Yetişer, mütalaasında, ortada bir örgütün bulunmadığı sonucuna varıldığını söyledi. Dosyadaki 24 ayrı eylemden 15’inin ihaleye fesat karıştırma suçu olduğunu belirten Savcı Yetişer, dinlenen gizli tanıklar ve belgelere göre ihaleye fesat karıştırma ve diğer eylemlerin oluşmadığını vurguladı. Mütaalada, bazı ihaleye fesat karıştırma eylemlerinde, hukuka aykırı deliller toplandığını da ifade eden Savcı Yetişer, bu durumun hukuk dilinde "Zehirli ağacın meyvesi de zehirli olur" diye değerlendirildiğini ifade etti.
ALKIŞA MAHKEME BAŞKANINDAN UYARI
Savcının mütaalasını okumasının ve tüm sanıklar hakkında tüm suçlardan beraat kararı verilmesini istemesi, salonda bulunan hekes tarafından alkışlandı. Mahkeme Başkanı Tamer Bulam, bunun üzerine "Burası şov yeri değil. Tiyatro alanı değil. Mahkemenin düzenini bozmayalım" diyerek salonda bulunan izleyicileri uyardı. Mahkeme heyeti, sanık avukatlarının ve sanıkların son sözleri ile savcının mütaalasına karşı duruşmaya ara verdi.
DELİLLER MAKSATLI OLUŞTURULMUŞTU
Aranın ardından söz alan Aziz Kocaoğlu’nun avukatı Ercan Demir, davanın ilk duruşmasında, usüle ilişkin o dönemki heyete verdikleri 55 sayfalık dilekçede belirttikleri gibi delillerin toplanması sürecinin hukuka aykırı gerçekleştirildiğini tekrarladıklarını belirterek şunları söyledi:
"Bu davanın soruşturması 2010 yılında başladı. O dönemki özel yetkili savcı, olayı soruşturan kolluğa iki ayda bir ’cebir ve şiddet buldunuz mu’ diye emniyete yazı yazmış. Emniyet 1 yıl sonra kendine göre cebir şiddet bulmuş. Dolayısıyla ’Bu soruşturma hem bu anlamda, hem sonraki delillerin hukuka uygun toplanmaması nedeniyle, bu davanın o dönemde adını yasal olarak koyamasak bile bir koordinasyon ve maksatla oluşturulmuş delillerdir’ demiştik. Geldiğimiz bu aşamada 15 Temmuz sonrası bu yapının bambaşka bir örgütlenme içinde olduğu ortaya çıktı, ki bu yapının kamu görevlilerinin esasen görev tanımlarında yer alan kanun, hukuk kaynaklı davranmadıkları, imamları ve abileri kimse ona göre davrandıkları olgu olarak ortaya çıkmıştır. Olgu diyoruz, çünkü yargı süreci sonrası net olarak ortaya çıkacaktır."
Bu soruşturmayı yürüten savcılar ve ardından davaya bakan hakimlerin yine bu Fethullahçı Terör Örgütü’nün üyesi oldukları gerekçesiyle tutuklanıp, meslekten ihraç edildiklerini hatırlatan Demir, "Bunların bir yapının talimatları doğrultusunda hareket ettikleri ortaya çıktığına göre, bu dosyanın hukuk dışında bir karanlık merkezin talimatıyla oluşturulduğu ortaya çıkmıştır. Bu şekilde oluşturulan bir dosya hukuken batıldır, delillerin değerlendirilmesi dahi hukuken doğru değildir. Dosyanın mahkeme tarafından reddedilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ve tüm sanıklar hakkında derhal beraat kararı verilmesini talep ediyoruz" dedi.
Gülay Azeri ve Hüseyin Çalışkanın avukatı Enis Dinçeroğlu da yaptığı savunmada çete suçlamasıyla yargılananlar değil, yargılayanların çete olduğunun ortaya çıktığını söyledi.
Diğer sanık avukatları da tüm sanıklar hakkında beraat kararı verilmesini talep etti.
TÜM SANIKLARA BERAAT
Tamer Bulam başkanlığındaki mahkeme heyeti, yargılamanın bittiğini belirtip, sanıkların tüm suçlardan beraatine karar verip, davayı bitirdi. Ayrıca o dönemde bu soruşturmayı yürütenler hakkında da suç duyurusunda bulunulması kararlaştırıldı.
Yargılama sürerken ölen sanıklardan Alaettin Eraslan hakkındaki dava da düştü. Kararın açıklanmasının ardından salonda bulunan herkes birbirine sarıldı. Böylece kumpas olduğu belirtilen bir dava daha beraatle sonuçlanmış oldu. Hürriyet
27 Şubat 2017 Pazartesi
Doktor Ömer Coşkun hayatını kaybetti
Televizyondan sattığı bitkisel karışımlarla tanınan Doktor Ömer Coşkun dün tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Ömer Coşkun'un böbrek yetmezliği nedeniyle hayatını kaybettiği öğrenildi. Hazırladığı ilaçları piyasaya süren Doktor Coşkun'un doçentliği, yabancı dil evraklarında sahtecilik gerekçesiyle elinden alınmıştı.
Yaptığı bitkisel karışımlarla ekranların tartışılan ismi olan Doktor Ömer Coşkun, dün gece tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Coşkun'un Amerika'da kanser tedavisi gördüğü, Türkiye dönüşü böbrek rahatsızlığı nedeniyle hastaneye yattığı belirtiliyor.
Hastaları tedavi etmek için hazırladığı ilaçları piyasaya süren Doktor Coşkun'un doçentliği yabancı dil evraklarında sahtecilik gerekçesiyle elinden alınmıştı.
SİCİLİ CEZA DOLUYDU
Ömer Coşkun, 2005 yılında Adana'da muayenehane açmıştı. Aynı yıl, meslek kurallarına ve yönetmeliklere aykırı davranmaktan Adana Tabip Odası Onur Kurulu kararıyla para cezasına çarptırıldı.
Bir yıl sonra da uzmanı olmadığı halde hasta tedavi etmekten ikinci soruşturma açılınca oda üyeliğinden istifa etmek zorunda kaldı. Muayenehanesini resmi olarak kapattı fakat faaliyete devam etti.
BAKANLIK ÜRÜNLER İÇİN İNCELEME BAŞLATMIŞTI
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı daha önce kamuoyunda “Dr. Ömer Coşkun ürünleri” olarak bilinen ve takviye edici gıda niteliğindeki ürünler olmasına rağmen ilaç gibi tanıtılan ürünlerin, çeşitli mecralarda yayınlanan reklamlarına sekreteryası Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından yürütülen Reklam Kurulunca hassasiyetle incelendiğini bildirmişti.
Hastaları tedavi etmek için hazırladığı ilaçları piyasaya süren Doktor Coşkun'un doçentliği yabancı dil evraklarında sahtecilik gerekçesiyle elinden alınmıştı.
SİCİLİ CEZA DOLUYDU
Ömer Coşkun, 2005 yılında Adana'da muayenehane açmıştı. Aynı yıl, meslek kurallarına ve yönetmeliklere aykırı davranmaktan Adana Tabip Odası Onur Kurulu kararıyla para cezasına çarptırıldı.
Bir yıl sonra da uzmanı olmadığı halde hasta tedavi etmekten ikinci soruşturma açılınca oda üyeliğinden istifa etmek zorunda kaldı. Muayenehanesini resmi olarak kapattı fakat faaliyete devam etti.
BAKANLIK ÜRÜNLER İÇİN İNCELEME BAŞLATMIŞTI
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı daha önce kamuoyunda “Dr. Ömer Coşkun ürünleri” olarak bilinen ve takviye edici gıda niteliğindeki ürünler olmasına rağmen ilaç gibi tanıtılan ürünlerin, çeşitli mecralarda yayınlanan reklamlarına sekreteryası Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından yürütülen Reklam Kurulunca hassasiyetle incelendiğini bildirmişti.
26 Şubat 2017 Pazar
Türkiye'de eğitildiler, Suriye'ye dönüyorlar
Türkiye'de eğitimleri tamamlanan Suriyeli polisler, Kilis'ten ülkelerine gönderiliyor.
Suriye Geçici Hükümeti ile Türkiye Cumhuriyet tarafından iş birliği ile Türkiye'de eğitilen Suriyeli polisler, eğitimlerini tamamladı.
Suriye'nin Halep kentine bağlı Azez İlçesi ile Çobanbey (RAİ) bölgesinde görev yapacak olan Suriyeli polisler, yapılan seçmelerin ardından ülkelerine gönderilmeye başlandı.
Türkiye’de işlemleri yapılan Suriyeli polisler, Kilis'ten otobüslerle Suriye'ye geçti. DHA
Suriye Geçici Hükümeti ile Türkiye Cumhuriyet tarafından iş birliği ile Türkiye'de eğitilen Suriyeli polisler, eğitimlerini tamamladı.
Suriye'nin Halep kentine bağlı Azez İlçesi ile Çobanbey (RAİ) bölgesinde görev yapacak olan Suriyeli polisler, yapılan seçmelerin ardından ülkelerine gönderilmeye başlandı.
Türkiye’de işlemleri yapılan Suriyeli polisler, Kilis'ten otobüslerle Suriye'ye geçti. DHA
ABD sordu, Türkiye Gülen'in adresini verdi!
ABD, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in Kanada’ya kaçabileceği iddialarıyla ilgili bilgileri istedi. Adalet Bakanlığı da, FETÖ’nün Kanada’da aldığı çiftliğin adresini, kimler tarafından ve ne zaman alındığına ilişkin bilgileri ABD’ye gönderdi.
Yenişafak'ın haberine göre 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ABD'den kaçacağı belirtilen Gülen'in bu arayışı, Trump'un başkan seçilmesiyle daha da hızlandı. Geçtiğimiz haftalarda da Trump heyetinin, Gülen'in iadesine sıcak baktıklarını açıklamasını ve ABD'nin iade etme ihtimalini göz önünde bulunduran FETÖ'cüler harekete geçerek Gülen için Kanada'dan çiftlik satın aldı.
ABD bilgi istedi
Türkiye ile Kanada arasında suçluların iadesine ilişkin anlaşma bulunmuyor. Bu nedenle Pensilvanya'da yaşayan Gülen, Kanada'ya geçerse kendini emniyete almış olacak. Trump yönetimindeki ABD ise geçtiğimiz haftalarda Gülen'in “güvenilir liman" olarak gördüğü Kanada'ya kaçma iddialarına ilişkin bilgi talep etti.
Adalet Bakanlığı da Gülen'in Kanada'ya kaçabileceğine ilişkin bilgileri geçtiğimiz cuma günü ABD'ye gönderdi. Gönderilen belgelerde, FETÖ tarafından Kanada'da satın alınan çiftliğin adresi, kimler tarafından ve ne zaman satın alındığına ilişkin bilgilerin yer aldığı belirtildi. Çiftliği alan kişilerin Türk vatandaşı olduğu bilgisi verilirken, satın alanın kimliği ise gizli tutuluyor.
Geçici tutuklanması istenmişti
Türkiye, suçluların iadesi anlaşması uyarınca ABD'den Gülen'in geçici olarak tutuklanmasını talep etmişti. Talebin gerekçesinde ise Gülen'in ABD'de örgüt faaliyetinde bulunan teröristlerle birlikte FETÖ'yü sevk ve idare etmeye devam ettiği vurgulanmıştı. 10 Eylül 2016'da ABD'ye ulaşan bu talebe ilişkin şu ana kadar hiçbir işlem gerçekleştirilmedi.
Yenişafak'ın haberine göre 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ABD'den kaçacağı belirtilen Gülen'in bu arayışı, Trump'un başkan seçilmesiyle daha da hızlandı. Geçtiğimiz haftalarda da Trump heyetinin, Gülen'in iadesine sıcak baktıklarını açıklamasını ve ABD'nin iade etme ihtimalini göz önünde bulunduran FETÖ'cüler harekete geçerek Gülen için Kanada'dan çiftlik satın aldı.
ABD bilgi istedi
Türkiye ile Kanada arasında suçluların iadesine ilişkin anlaşma bulunmuyor. Bu nedenle Pensilvanya'da yaşayan Gülen, Kanada'ya geçerse kendini emniyete almış olacak. Trump yönetimindeki ABD ise geçtiğimiz haftalarda Gülen'in “güvenilir liman" olarak gördüğü Kanada'ya kaçma iddialarına ilişkin bilgi talep etti.
Adalet Bakanlığı da Gülen'in Kanada'ya kaçabileceğine ilişkin bilgileri geçtiğimiz cuma günü ABD'ye gönderdi. Gönderilen belgelerde, FETÖ tarafından Kanada'da satın alınan çiftliğin adresi, kimler tarafından ve ne zaman satın alındığına ilişkin bilgilerin yer aldığı belirtildi. Çiftliği alan kişilerin Türk vatandaşı olduğu bilgisi verilirken, satın alanın kimliği ise gizli tutuluyor.
Geçici tutuklanması istenmişti
Türkiye, suçluların iadesi anlaşması uyarınca ABD'den Gülen'in geçici olarak tutuklanmasını talep etmişti. Talebin gerekçesinde ise Gülen'in ABD'de örgüt faaliyetinde bulunan teröristlerle birlikte FETÖ'yü sevk ve idare etmeye devam ettiği vurgulanmıştı. 10 Eylül 2016'da ABD'ye ulaşan bu talebe ilişkin şu ana kadar hiçbir işlem gerçekleştirilmedi.
Minik bebeğin cildi sürekli kanıyor
Adana'da cilt hastalığı nedeniyle el ve ayak tırnakları düşen 1 yaşındaki Büşra Aslan'ın ağzı, kulakları, burnu, el ve ayak parmakları kanıyor. Acı içinde kıvranan minik bebek sürekli ağlarken, çaresizlik içindeki anne ve babası ise tedavi için yardım bekliyor.
Kentte iş makinesi operatörü 32 yaşındaki İsmail Aslan ile ev kadını 28 yaşındaki Fatma Aslan, 10 yıl önce evlendi. Çiftin bu evlilikten 3 çocukları oldu. Aslan çiftinin en küçük çocukları Büşra Aslan, 3 aylıkken cilt hastalığı olarak adlandırılan 'Epidermolysis bullosa' rahatsızlığına yakalandı.
Hastalığı nedeniyle el ve ayak tırnakları düşen minik bebeğin, el ve ayak parmak uçları, kulak, burun ve ağız bölgesi başta olmak üzere cildi belirsiz aralıklarla sürekli kanamaya başladı.
Çaresizlik içinde kızlarını hastane hastane dolaştıran anne ve babasına, 'kesin tedavi için tıbben yapılabilecek bir durum yok' yanıtı verildi.
Doktorların yönlendirmesiyle küçük çocuğa, kan değerlerinin daha fazla düşmemesi için sadece kan ilaçları verilirken, kanayan yaralarına pansuman amacıyla cilt kremleri kullanması önerildi. Acılı aile, kanayan yaralar için evde sadece pansuman yapıp bebeğe kan ilaçlarını verebildi.
Evde yaşadığı acı nedeniyle sürekli ağlayan minik Büşra'yı sakinleştirmek, acılarını azaltmak için çabaladıklarını belirten baba İsmail Aslan şöyle dedi:
"Doktorlar Adana'da tıbben yapılabilecek bir şey olmadığını söylüyor. Gelişmiş hastanelerde, belki başka yerlerde bu rahatsızlığı tedavi edebilecek birileri vardır. Allah rızası için bebeğimize sahip çıkılsın. Kimseden para pul istemiyoruz. Sadece biri el uzatıp çocuğumuzun tedavisine yardımcı olsun."
Anne Fatma Aslan da gözyaşları içinde, "Bebeğim acı içinde kıvranırken biz de kahroluyoruz. Bu feryadımızı biri duysun. Tek isteğimiz Allah'tan kızımızın tedavi edilmesi" diye konuştu. DHA
Hastalığı nedeniyle el ve ayak tırnakları düşen minik bebeğin, el ve ayak parmak uçları, kulak, burun ve ağız bölgesi başta olmak üzere cildi belirsiz aralıklarla sürekli kanamaya başladı.
Çaresizlik içinde kızlarını hastane hastane dolaştıran anne ve babasına, 'kesin tedavi için tıbben yapılabilecek bir durum yok' yanıtı verildi.
Doktorların yönlendirmesiyle küçük çocuğa, kan değerlerinin daha fazla düşmemesi için sadece kan ilaçları verilirken, kanayan yaralarına pansuman amacıyla cilt kremleri kullanması önerildi. Acılı aile, kanayan yaralar için evde sadece pansuman yapıp bebeğe kan ilaçlarını verebildi.
Evde yaşadığı acı nedeniyle sürekli ağlayan minik Büşra'yı sakinleştirmek, acılarını azaltmak için çabaladıklarını belirten baba İsmail Aslan şöyle dedi:
"Doktorlar Adana'da tıbben yapılabilecek bir şey olmadığını söylüyor. Gelişmiş hastanelerde, belki başka yerlerde bu rahatsızlığı tedavi edebilecek birileri vardır. Allah rızası için bebeğimize sahip çıkılsın. Kimseden para pul istemiyoruz. Sadece biri el uzatıp çocuğumuzun tedavisine yardımcı olsun."
Anne Fatma Aslan da gözyaşları içinde, "Bebeğim acı içinde kıvranırken biz de kahroluyoruz. Bu feryadımızı biri duysun. Tek isteğimiz Allah'tan kızımızın tedavi edilmesi" diye konuştu. DHA
Merkez Bankası'nın İstanbul'da taşınacağı binasının tasarımı seçildi
İstanbul Finans Merkezi’nde inşa edilecek Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Binası için HPP International Türkiye ofisinin tasarımı seçildi. Seçilen tasarıma göre Merkez Bankası binası 55 zemin üstü, 7 zemin altı katı ile toplamda 250.000 metrekarelik bir kapalı alana sahip olacak. Arkitera'nın haberine göre, yükselikliği anteni ile birlikte 320 metreyi bulacak bina İstanbul’daki en yüksek yapılardan olacak.
İstanbul Finans Merkezi’nde inşa edilecek Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Binası için HPP International Türkiye ofisinin tasarımı seçildi.
Bina, 9 Şubat tarihinde resmi gazetede yayınlanan ilan ile TOKİ tarafından “Arsa satışı karşılığı gelir paylaşımı” modeli ile ihale ediliyor.
İhaleye tekliflerin teslim tarihi 28 Şubat. İhale sürecinin sonlanmasıyla üç sene içerisinde binanın tamamlanması planlanıyor.
TCMB binası 55 zemin üstü, 7 zemin altı katı ile toplamda 250.000 metrekarelik bir kapalı alana ulaşıyor. Yükselikliği anteni ile birlikte 320 metreyi bulan bina İstanbul’daki en yüksek yapılardan olacak.
Bina, 9 Şubat tarihinde resmi gazetede yayınlanan ilan ile TOKİ tarafından “Arsa satışı karşılığı gelir paylaşımı” modeli ile ihale ediliyor.
İhaleye tekliflerin teslim tarihi 28 Şubat. İhale sürecinin sonlanmasıyla üç sene içerisinde binanın tamamlanması planlanıyor.
TCMB binası 55 zemin üstü, 7 zemin altı katı ile toplamda 250.000 metrekarelik bir kapalı alana ulaşıyor. Yükselikliği anteni ile birlikte 320 metreyi bulan bina İstanbul’daki en yüksek yapılardan olacak.
Hangi banka kimin? Kim hangi TV’ye ortak?
Son günlerde elinden çıkarttığı veya çıkarmak üzere olduğu dev şirketleriyle gündeme gelen Ferit Şahenk, finans ve medya gibi sektörleri bırakıyor. Türkiye'de yabancıların ilgisi olan sektörler arasında finans ve medya bulunurken, bankaların yarıya yakını yabancıların, Rupert Murdoch ve Axel Springer gibi devler de Türkiye'de iş yapıyor.
Doğuş Grubu’nun Garanti Bankası’ndan çıkmasından sonra NTV’yi de satacağı haberleri gündeme bomba gibi düştü. Uzun süren pazarlıklar sonucunda TMSF tarafından el konduktan sonra ‘Digiturk’ü açıklanmayan bir bedelle satın alan Katarlı beIN Group’un NTV’yi de satın alacağı belirtildi.
PAZARLIKLARIN SONUNA GELİNDİ
Kulislerle konuşulanlara göre Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk’le yapılan pazarlıkların sonuna gelindi. Anlaşma sonuçlandığı takdirde Stan TV, NTV, NTV Spor, Kral TV, Kral Pop, Euro Star, NTV Avrupa’nın yeni sahibi Katarlı beIN olacak.
YABANCI PAYI TIRMANIYOR
Doğuş tarafından Garanti’nin İspanyollara satışının ardından gözler Türkiye’de yabancıların ilgisinin yoğun olduğu bankacılığa çevrildi. Özellikle son 14 yılda yapılan anlaşmalarla bankacılıktaki yabancı payı 2017’de yüzde 44’ü aştı. Türkiye Bankalar Birliği verilerine göre 2016 yılında yabancı payı yüzde 35.1’di.
İşte son yıllarda yabancıların satın aldığı Türk bankaları:
Garanti: BBVA (İspanyol) yüzde 49 Doğuş yüzde 0.05-ŞUBAT 2017
Finansbank: Yüzde 99.81 QNB (Katarlı) ARALIK 2015
Denizbank: Rus Sberbank’a satıldı 2012 HAZİRAN
Odeabank: Lübnanlı Odeabank 2012 tarihinde Türkiye’de bankacılık faaliyetlerine geçmek için izin aldı.
Burganbank: Kuveyt’te kurulan Burganbank 2012 yılında Tekfenbank’ı satın alıp 2013 yılında bankacılık faaliyetlerine başladı.
ICBC Bank: Çinli Industrial and Commercial Bank of China Limited (ICBC), Tekstilbank’ı alarak 2015 yılında faaliyetlerine başladı.
YAPI KREDİ’DE İTALYANLAR, ŞEKERBANK’TA KAZAKLAR VAR
Bu bankaların hakim ortakları yabancılar. Hakim yerli özel sermayeli bankalarda da yabancı ortaklıkları bulunuyor. TEB’de Fransız PNB Paribas’ın, Fibabanka’da Avrupa Kalkınma Bankası’nın (ERBD), Yapı Kredi’de ise İtalyan Unicredit’in ortaklığı bulunuyor. Şekerbank’ın yüzde 19.3’ü Kazakistan Varlık Fonu’nun. 30 Ocak 2017 itibariyle Türkiye Bankalar Birliği’nin verilerine göre Aralık 2016 döneminde Türk Bankacılık sektörünün aktif büyüklüğü 2 trilyon 730 milyar 942 milyon TL.
TIME WARNER VE RUPERT MURDOCH TÜRKİYE’DE İŞ YAPIYOR
Doğuş Grubu’nun çıkmayı planladığı medya sektörüne de yabancıların büyük bir ilgisi bulunuyor. Doğuş geçen sene de CNBC-e’yi Discovery Group’a satmıştı.
Türkiye’de şu aralar TGRT’nin lisans hakkını alan Rupert Murdoch’ın sahibi olduğu Fox, Doğan Holding-Time Warner ortaklığı CNN Türk yayın hayatına devam ediyor. Öte yandan Dünyaca ünlü Alman medya devi Axel Springer de Doğan Holding’in ortaklarından. Şirket geçen aylarda Türkiye’deki varlıklarını 2022 yılına kadar elden çıkaracağını açıklamıştı.
Çukurova döneminde TMSF’ye devredilen ve satışı fiyatı açıklanmadan gerçekleştirilen Katarlı beIN Digiturk’ü satın alarak bir diğer yabancı oyuncu olarak medya pazarına girdi.
Ünlü dolar milyarderi Michael Bloomberg’e ait olan medya devi Bloomberg, Türkiye’de Ciner grubuna ait Habertürk ile beraber BloombergHT tv kanalı ve internet portalı çatısında faaliyet yürütüyor.
2019 YILINDA 17 MİLYAR DOLAR OLACAK
PwC'nin “Küresel Medya ve Eğlence” raporuna göre 2019 yılında Türkiye'de medya sektörünün büyüklüğü 16,9 milyar dolar olacak, en hızlı büyüme yüzde 19,8'le mobil internet erişiminde gerçekleşecek.
(Kaynak:sözcü.com.tr)
Doğuş Grubu’nun Garanti Bankası’ndan çıkmasından sonra NTV’yi de satacağı haberleri gündeme bomba gibi düştü. Uzun süren pazarlıklar sonucunda TMSF tarafından el konduktan sonra ‘Digiturk’ü açıklanmayan bir bedelle satın alan Katarlı beIN Group’un NTV’yi de satın alacağı belirtildi.
PAZARLIKLARIN SONUNA GELİNDİ
Kulislerle konuşulanlara göre Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk’le yapılan pazarlıkların sonuna gelindi. Anlaşma sonuçlandığı takdirde Stan TV, NTV, NTV Spor, Kral TV, Kral Pop, Euro Star, NTV Avrupa’nın yeni sahibi Katarlı beIN olacak.
YABANCI PAYI TIRMANIYOR
Doğuş tarafından Garanti’nin İspanyollara satışının ardından gözler Türkiye’de yabancıların ilgisinin yoğun olduğu bankacılığa çevrildi. Özellikle son 14 yılda yapılan anlaşmalarla bankacılıktaki yabancı payı 2017’de yüzde 44’ü aştı. Türkiye Bankalar Birliği verilerine göre 2016 yılında yabancı payı yüzde 35.1’di.
İşte son yıllarda yabancıların satın aldığı Türk bankaları:
Garanti: BBVA (İspanyol) yüzde 49 Doğuş yüzde 0.05-ŞUBAT 2017
Finansbank: Yüzde 99.81 QNB (Katarlı) ARALIK 2015
Denizbank: Rus Sberbank’a satıldı 2012 HAZİRAN
Odeabank: Lübnanlı Odeabank 2012 tarihinde Türkiye’de bankacılık faaliyetlerine geçmek için izin aldı.
Burganbank: Kuveyt’te kurulan Burganbank 2012 yılında Tekfenbank’ı satın alıp 2013 yılında bankacılık faaliyetlerine başladı.
ICBC Bank: Çinli Industrial and Commercial Bank of China Limited (ICBC), Tekstilbank’ı alarak 2015 yılında faaliyetlerine başladı.
YAPI KREDİ’DE İTALYANLAR, ŞEKERBANK’TA KAZAKLAR VAR
Bu bankaların hakim ortakları yabancılar. Hakim yerli özel sermayeli bankalarda da yabancı ortaklıkları bulunuyor. TEB’de Fransız PNB Paribas’ın, Fibabanka’da Avrupa Kalkınma Bankası’nın (ERBD), Yapı Kredi’de ise İtalyan Unicredit’in ortaklığı bulunuyor. Şekerbank’ın yüzde 19.3’ü Kazakistan Varlık Fonu’nun. 30 Ocak 2017 itibariyle Türkiye Bankalar Birliği’nin verilerine göre Aralık 2016 döneminde Türk Bankacılık sektörünün aktif büyüklüğü 2 trilyon 730 milyar 942 milyon TL.
TIME WARNER VE RUPERT MURDOCH TÜRKİYE’DE İŞ YAPIYOR
Doğuş Grubu’nun çıkmayı planladığı medya sektörüne de yabancıların büyük bir ilgisi bulunuyor. Doğuş geçen sene de CNBC-e’yi Discovery Group’a satmıştı.
Türkiye’de şu aralar TGRT’nin lisans hakkını alan Rupert Murdoch’ın sahibi olduğu Fox, Doğan Holding-Time Warner ortaklığı CNN Türk yayın hayatına devam ediyor. Öte yandan Dünyaca ünlü Alman medya devi Axel Springer de Doğan Holding’in ortaklarından. Şirket geçen aylarda Türkiye’deki varlıklarını 2022 yılına kadar elden çıkaracağını açıklamıştı.
Çukurova döneminde TMSF’ye devredilen ve satışı fiyatı açıklanmadan gerçekleştirilen Katarlı beIN Digiturk’ü satın alarak bir diğer yabancı oyuncu olarak medya pazarına girdi.
Ünlü dolar milyarderi Michael Bloomberg’e ait olan medya devi Bloomberg, Türkiye’de Ciner grubuna ait Habertürk ile beraber BloombergHT tv kanalı ve internet portalı çatısında faaliyet yürütüyor.
2019 YILINDA 17 MİLYAR DOLAR OLACAK
PwC'nin “Küresel Medya ve Eğlence” raporuna göre 2019 yılında Türkiye'de medya sektörünün büyüklüğü 16,9 milyar dolar olacak, en hızlı büyüme yüzde 19,8'le mobil internet erişiminde gerçekleşecek.
(Kaynak:sözcü.com.tr)
Beldeden köye dönüştüler, 3 yıl sandığa gitmediler
Kütahya'nın Simav ilçesinde, 31 Mart 2014 yerel seçimleri öncesinde belde statüsünü kaybedip köye dönüşmelerine büyük tepki gösteren ve her seçimi boykot ederek sandığa gitmeyen Kuşulular, 3 yıl süren hukuk mücadelesini kazandı. Kuşulular yeniden belde statüsünü kazanmanın mutluluğunu yaşıyor.
Yerel Yönetimler Yasası kapsamında, 2011 yılındaki nüfusu 2 binin altına düştüğü gerekçesiyle belediye statüsünü kaybederek köye dönüştürülen Kütahya'nın Simav İlçesi'ne bağlı Kuşu'da yaşayanlar, bu kararı protesto amacıyla 30 Mart 2014 yerel seçimlerinde sandığa gitmedi, muhtar da seçmedi. 31 Mart sabahına muhtarsız uyanan Kuşu'ya dönemin Simav Kaymakamı İbrahim Süha Karaboran tarafından Kuşu Ortaokulu Müdürü Feridun Aktay seçim yenileninceye kadar geçici olarak atandı.
Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kararıyla 1 Haziran 2014'te, Kuşu'da muhtarlık seçimleri tekrar yapıldı. Ancak, "Muhtar değil, belediye başkanımızı seçmek istiyoruz" diyen Kuşulular, yine sandığa gitmedi. Sandıktan tek oy bile çıkmadı. Bunun üzerine kaymakamlık, ikinci kez sandığı boykot eden Kuşu'ya, Ortaokul Müdürü Feridun Aktay'ı bu kez tarih belirlemeden tekrar muhtar vekili olarak atadı.
10 Ağustos 2014'teki Cumhurbaşkanlığı seçiminde de oy kullanmayan Kuşulular, 2015 yılındaki 7 Haziran ve 1 Kasım'daki genel seçimlerde de sandığa gitmedi. Kuşulular, belde statülerinin geri verilmesi için konuyu Bölge İdare Mahkemesi'ne taşıdı. Mahkemeden Kuşulular'ı sevindiren karar nihayet çıktı. Kuşu'ya belde olma hakkı geri verildi.
Muhtar ve Nurullah Bayram Ortaokulu Müdürü Feridun Aktay, 3 yıl önce 62 yıllık belediyelik haklarının haksız yere ellerinden alındığını savundu. Bunun için, Ankara Bölge İdare Mahkemesi'ne açtıkları davayı kazandıklarını ve Kuşu'nun tekrar belediyelik olma hakkını elde ettiğini belirten Aktay, şunları söyledi:
"Karar elimize ulaştı. Ankara Bölge İdare Mahkemesi'nin 2017/292 sayılı kararı, bayram havası estirdi. Şimdi hükümetimizin mahkeme kararını uygulamasını bekliyoruz. 2012 yılı Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre nüfusumuzun 2 binin altına düşmesinden kaynaklanan haksızlık nihayet sona erdi. Mahkeme Kuşu halkını haklı buldu. 62 yıldır başarıyla sürdürdüğümüz belediyelik hakkımızı geri verdi. Şimdi Kuşu halkı olarak çok mutluyuz. Bu hakkımızı elde etmek için 3 yıldır çeşitli platformlarda sesimizi duyurmaya çalıştık. 3 yıllık süreçte pek çok eylemler gerçekleştirdik. Ancak bu süreçte kırmadık, dökmedik, bize tanınan yasal haklarımızı kullanarak hukuk çerçevesinde kalarak haklarımızı aradık. Sonunda başardık."
Kuşu'da yerel seçime katılacakları günün özlemini çektiklerini dile getiren Aktay, "Kuşu halkı olarak istediğimizi elde ettiğimizden dolayı, üç yıldır bilerek ve isteyerek katılmadığımız seçimlere bundan sonra katılmak istiyoruz. Kuşu halkına sandık yolu gözüktü" dedi.
Kuşu halkından 52 yaşındaki Yüksel Vural, "Biz 6 seçimdir oy kullanmadık. Şimdi davayı kazandık. Artık oylarımızı kullanmak için sandığa gideceğiz" diye konuştu. Aynı yaştaki Ayhan Gündoğan ise "Hem belediyeliğimizin geri gelmesi hem de sandık başına giderek vatandaşlık görevimizi yerine getireceğimiz için çok mutluyuz" dedi.
Mahkeme kararının ulaşmasının ardından kadınlar da kendi aralarında toplanarak mevlit okutup hayır yemeği yaptı. Kuşulu kadınlar Ankara Bölge İdare Mahkemesi'nin kararını alkışlarla karşıladı. DHA
Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kararıyla 1 Haziran 2014'te, Kuşu'da muhtarlık seçimleri tekrar yapıldı. Ancak, "Muhtar değil, belediye başkanımızı seçmek istiyoruz" diyen Kuşulular, yine sandığa gitmedi. Sandıktan tek oy bile çıkmadı. Bunun üzerine kaymakamlık, ikinci kez sandığı boykot eden Kuşu'ya, Ortaokul Müdürü Feridun Aktay'ı bu kez tarih belirlemeden tekrar muhtar vekili olarak atadı.
10 Ağustos 2014'teki Cumhurbaşkanlığı seçiminde de oy kullanmayan Kuşulular, 2015 yılındaki 7 Haziran ve 1 Kasım'daki genel seçimlerde de sandığa gitmedi. Kuşulular, belde statülerinin geri verilmesi için konuyu Bölge İdare Mahkemesi'ne taşıdı. Mahkemeden Kuşulular'ı sevindiren karar nihayet çıktı. Kuşu'ya belde olma hakkı geri verildi.
Muhtar ve Nurullah Bayram Ortaokulu Müdürü Feridun Aktay, 3 yıl önce 62 yıllık belediyelik haklarının haksız yere ellerinden alındığını savundu. Bunun için, Ankara Bölge İdare Mahkemesi'ne açtıkları davayı kazandıklarını ve Kuşu'nun tekrar belediyelik olma hakkını elde ettiğini belirten Aktay, şunları söyledi:
"Karar elimize ulaştı. Ankara Bölge İdare Mahkemesi'nin 2017/292 sayılı kararı, bayram havası estirdi. Şimdi hükümetimizin mahkeme kararını uygulamasını bekliyoruz. 2012 yılı Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre nüfusumuzun 2 binin altına düşmesinden kaynaklanan haksızlık nihayet sona erdi. Mahkeme Kuşu halkını haklı buldu. 62 yıldır başarıyla sürdürdüğümüz belediyelik hakkımızı geri verdi. Şimdi Kuşu halkı olarak çok mutluyuz. Bu hakkımızı elde etmek için 3 yıldır çeşitli platformlarda sesimizi duyurmaya çalıştık. 3 yıllık süreçte pek çok eylemler gerçekleştirdik. Ancak bu süreçte kırmadık, dökmedik, bize tanınan yasal haklarımızı kullanarak hukuk çerçevesinde kalarak haklarımızı aradık. Sonunda başardık."
Kuşu'da yerel seçime katılacakları günün özlemini çektiklerini dile getiren Aktay, "Kuşu halkı olarak istediğimizi elde ettiğimizden dolayı, üç yıldır bilerek ve isteyerek katılmadığımız seçimlere bundan sonra katılmak istiyoruz. Kuşu halkına sandık yolu gözüktü" dedi.
Kuşu halkından 52 yaşındaki Yüksel Vural, "Biz 6 seçimdir oy kullanmadık. Şimdi davayı kazandık. Artık oylarımızı kullanmak için sandığa gideceğiz" diye konuştu. Aynı yaştaki Ayhan Gündoğan ise "Hem belediyeliğimizin geri gelmesi hem de sandık başına giderek vatandaşlık görevimizi yerine getireceğimiz için çok mutluyuz" dedi.
Mahkeme kararının ulaşmasının ardından kadınlar da kendi aralarında toplanarak mevlit okutup hayır yemeği yaptı. Kuşulu kadınlar Ankara Bölge İdare Mahkemesi'nin kararını alkışlarla karşıladı. DHA
FETÖ'den çocuklara kağıt havlu testi
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Lojistik Destek Merkezi’nin 15 Temmuz darbe teşebbüsünde işgal edilmesine ilişkin iddianamede örgüte ilişkin ilginç yer aldı.
İddianamede, askeri lise ve polis kolejine öğrenci yetiştirilirken sağlık nedeniyle bir eleme olması durumunda verilen emeğin boşa gideceği düşüncesiyle öğrencilerin kendilerine hissettirilmeden, düz taban ya da renk körü olup olmadıklarının tespiti için sağlık testlerine tabi tutulduğu ifade edildi. Hürriyet'ten Ayşegül Usta'nın haberine göre, iddianamede şunlara yer verildi:
Örgüt içi evlilik şartı
“Örgütü yönetenler mutlaka örgüt içi evlilik yapmalıdır ve dışarıdan evlilikler kabul edilmemektedir. Hiç kimsenin kendi inisiyatifini kullanarak boşanmasına izin verilmemiştir. Örgüt mensuplarının evlenmelerine de boşanmalarına da yine örgütün üst yöneticileri karar vermektedir. Eğer örgüt mensubunun boşanmasına karar verilmişse tekrar evlenmeleri yine örgüt kontrolünde olmaktadır. Boşanan erkek ya da kadın yine örgüt içerisinden biriyle evlendirilmektedir. Çocuğu olmayan örgüt mensupları, Fetullah Gülen’i görmek için ABD’ye gidip Pensilvanya’da Fetullah Gülen’den aldıkları ‘okunmuş hurma’yı yiyerek çocuk beklemektedir.
Kağıt havlu testi
Örgütün yetiştirdiği zeki öğrenciler askeri lise veya polis kolejine yönlendirilmektedir. Askeri lise ve polis kolejine öğrenci yetiştirilirken sağlık nedeniyle bir eleme olması durumunda verilen emeğin boşa gideceği düşüncesiyle öğrencilerin sağlık yüzünden herhangi bir engeli olup olmadığı test edilmektedir.
Öğrenciler hissettirilmeden bazı sağlık testlerine tabi tutulmuş, örneğin oyun gibi gösterilerek renk körü olup olmadıkları renkli noktalar bulunan rakamlardan oluşan kitaba baktırılmıştır. Abdest alan öğrencinin üzerine basması için yere kağıt havlu konulup bu yolla öğrencinin düztaban olup olmadığı tespit edilmeye çalışılmıştır. Özellikle halı saha maçlarından sonra çocuklara soğuk bir şey içirilip hasta edilerek örgüte ait bir hastanede muayene yaptırılmaktadır.
Harp Akademileri ile polis akademisinden mezun olan örgüt mensubu teğmen ve komiserlere ilk zamanlarda ev ortamlarında, daha sonrasında ise Ankara, İstanbul ve İzmir’de örgüte ait okulların beşinci katında ‘yıldız takma’ töreni düzenlenmektedir. Bu törenlerin 5’inci katta yapılmasının sebebi Gülen’in gittiği örgüte ait müesseselerin hepsinde 5’inci katta kendisine ayrılan odada kalmasından dolayıdır. Bu tören tamamen Gülen’e özel bir tören olup Türkiye’de iken törenlere bizzat kendisi katılmıştır.”
İddianamede, askeri lise ve polis kolejine öğrenci yetiştirilirken sağlık nedeniyle bir eleme olması durumunda verilen emeğin boşa gideceği düşüncesiyle öğrencilerin kendilerine hissettirilmeden, düz taban ya da renk körü olup olmadıklarının tespiti için sağlık testlerine tabi tutulduğu ifade edildi. Hürriyet'ten Ayşegül Usta'nın haberine göre, iddianamede şunlara yer verildi:
Örgüt içi evlilik şartı
“Örgütü yönetenler mutlaka örgüt içi evlilik yapmalıdır ve dışarıdan evlilikler kabul edilmemektedir. Hiç kimsenin kendi inisiyatifini kullanarak boşanmasına izin verilmemiştir. Örgüt mensuplarının evlenmelerine de boşanmalarına da yine örgütün üst yöneticileri karar vermektedir. Eğer örgüt mensubunun boşanmasına karar verilmişse tekrar evlenmeleri yine örgüt kontrolünde olmaktadır. Boşanan erkek ya da kadın yine örgüt içerisinden biriyle evlendirilmektedir. Çocuğu olmayan örgüt mensupları, Fetullah Gülen’i görmek için ABD’ye gidip Pensilvanya’da Fetullah Gülen’den aldıkları ‘okunmuş hurma’yı yiyerek çocuk beklemektedir.
Kağıt havlu testi
Örgütün yetiştirdiği zeki öğrenciler askeri lise veya polis kolejine yönlendirilmektedir. Askeri lise ve polis kolejine öğrenci yetiştirilirken sağlık nedeniyle bir eleme olması durumunda verilen emeğin boşa gideceği düşüncesiyle öğrencilerin sağlık yüzünden herhangi bir engeli olup olmadığı test edilmektedir.
Öğrenciler hissettirilmeden bazı sağlık testlerine tabi tutulmuş, örneğin oyun gibi gösterilerek renk körü olup olmadıkları renkli noktalar bulunan rakamlardan oluşan kitaba baktırılmıştır. Abdest alan öğrencinin üzerine basması için yere kağıt havlu konulup bu yolla öğrencinin düztaban olup olmadığı tespit edilmeye çalışılmıştır. Özellikle halı saha maçlarından sonra çocuklara soğuk bir şey içirilip hasta edilerek örgüte ait bir hastanede muayene yaptırılmaktadır.
Harp Akademileri ile polis akademisinden mezun olan örgüt mensubu teğmen ve komiserlere ilk zamanlarda ev ortamlarında, daha sonrasında ise Ankara, İstanbul ve İzmir’de örgüte ait okulların beşinci katında ‘yıldız takma’ töreni düzenlenmektedir. Bu törenlerin 5’inci katta yapılmasının sebebi Gülen’in gittiği örgüte ait müesseselerin hepsinde 5’inci katta kendisine ayrılan odada kalmasından dolayıdır. Bu tören tamamen Gülen’e özel bir tören olup Türkiye’de iken törenlere bizzat kendisi katılmıştır.”
Etiketler:
cemaat,
darbe,
fethullah gülen,
istanbul
Kartal'da rezidansın satış ofisi yandı
İstanbul Kartal'da bir rezidansa ait 3 katlı satış ofisinde yangın çıktı. Çok sayıda itfaiye ekibinin sevk edildiği yangın iki saatlik çalışmanın ardından kontrol altına alınabildi.
Yangın saat 23.00 sıralarında Kartal Yunus Mahallesi Ankara Caddesi üzerinde bulunan inşaat halindeki rezidansa ait 3 katlı satış ofisinde çıktı.
Binanın ikinci katındaki elektrik tesisatından çıktığı iddia edilen yangını gören inşaat çalışanları durumu itfaiye ekiplerine bildirdi. Kısa sürede olay yerine çok sayıda itfaiye ekipleri sevk edildi. Alev alev yanan satış ofisi yaklaşık iki saatlik çalışmanın ardından kontrol altına alınabildi.
Yanan satış ofisinin yanında bulunan Kartal Belediyesi'ne ait konutta ikamet eden Kartal Belediye Başkanı Altınok Öz de olay yerine gelerek söndürme çalışmalarını yerinde inceledi. Yangınla ilgili inceleme başlatıldı.
Yangın saat 23.00 sıralarında Kartal Yunus Mahallesi Ankara Caddesi üzerinde bulunan inşaat halindeki rezidansa ait 3 katlı satış ofisinde çıktı.
Binanın ikinci katındaki elektrik tesisatından çıktığı iddia edilen yangını gören inşaat çalışanları durumu itfaiye ekiplerine bildirdi. Kısa sürede olay yerine çok sayıda itfaiye ekipleri sevk edildi. Alev alev yanan satış ofisi yaklaşık iki saatlik çalışmanın ardından kontrol altına alınabildi.
Yanan satış ofisinin yanında bulunan Kartal Belediyesi'ne ait konutta ikamet eden Kartal Belediye Başkanı Altınok Öz de olay yerine gelerek söndürme çalışmalarını yerinde inceledi. Yangınla ilgili inceleme başlatıldı.
24 Şubat 2017 Cuma
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 2017 yılı hac kuraları çekildi
Merakla beklenen Hac kuraları çekildi. Kuraya, kayıt yenileme ve ön kayıt yaptıran toplam 1 milyon 892 bin 724 kişi katıldı. Kura sonuçları saat 23.00'ten itibaren Diyanet İşleri Başkanlığı'nın internet sitesinden yayımlandı.
Türkiye Diyanet Vakfı Konferans Salonu'nda yapılan kura çekimi Kur'an tilaveti okunmasıyla başladı.
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, hac ibadetine ilişkin, "Çıktığı, gitme imkanına kavuştuğumuzda sevinmeyi, coşmayı ne kadar haklı buluyorsak, çıkmadığında da üzülmeyi o kadar hak eden bir ibadet." değerlendirmesini yaptı.
Hac ibadetinin farklı ırkları, renkleri, coğrafyaları ve kültürleri olan ama aynı imanı, aşkı ve heyecanı olan müminleri senede bir defa Kabetullah'ın etrafında bir araya getiren "Muhteşem" bir ibadet olduğunu ifade eden Görmez, "Hac ibadeti hem kalbimize, hem ahiretimize, hem kardeşlerimize, hem Kabetullah'a yolculuktur. Ama hac ibadetinin en büyük gayesi Kabe'nin Rabb'ine yolculuktur, onun sahibine yolculuktur." dedi.
"Bu sisteme geçmek zorundaydık"
Görmez, hac ibadeti için talebin arttığına dikkati çekerek, başvurular arasında hacca gitmek isteyenlerin katsayılı kura sistemiyle belirlendiğini aktardı.
Bu sisteme ilişkin Görmez, şu bilgileri verdi: "Büyüklerimiz, 'neden sıra ile götürmüyorsunuz?' diye soruyor. Sırayla olduğu zaman sadece 9, 10 sene önce müracaat edenler gitmiş olacak. Yeni müracaat edene ise başkanlık 20, 25 yıl sonraya randevu vermiş olacak. Bu da toplumda her türlü hac talebini, hac heyecanının ortadan kaldıracak. Niyetini ortaya koymak ve müracaat etmek durumunda olan bütün insanları bu ibadetten men etmiş olacağız. Başkanlık olarak bu riski göz önünde bulundurmamız gerekiyor. Bu sisteme geçmek zorundaydık."
Hac ibadeti için şehit ailelerine tanınan 600 kişilik kotaya değinen Görmez, şunları söyledi: "Ancak bu sene ülkemizin içinden geçtiği zorlu süreçleri de dikkate alarak, onların bu taleplerini, gözyaşlarını dikkate alarak müracaat eden 4 bin 600 kardeşimizi...Yani evladını, yavrusunu, eşini, çocuğunu bu vatan için, bu milletin bekası ve bu ülkenin geleceği için feda eden anneye, babaya da müsaade edin bu önceliği tanıyalım. Bu sene 80 bin kardeşimiz hac ibadetini ifa edecek. İnşallah 4 bin 600 şehit ailemiz de gitme imkanına kavuşacaklar."
Hac ibadetinin dünya standartları dikkate alındığında çok pahalı bir ibadet olduğuna dikkati çeken Görmez, "Dünyanın en pahalı seyahati haline geldi. Ama bu bizim elimizde olan bir şey değil, bunu bilmenizi isterim. Sadece konaklama ve uçak masrafları yüzde 61'ini karşılıyor. Diğerlerinin hepsi rakam rakam bellidir. Bu bizi de üzüyor. Acaba ne yapılabilir? Bütün yollar ve imkanlar değerlendiriliyor." diye konuştu.
Görmez, başkanlığın hedefinin huzurlu ve güvenli bir şekilde bu ibadetin yapılmasının sağlanması olduğunu belirtti.
"Lütfen umre ibadeti var"
Görmez, kurada çıkan ve çıkmayan vatandaşlara da şunları söyledi: "Her birimiz Rabb'imizin bizim için çizdiği o plan içerisinde zaten aynı niyetle buraya gelmişiz. Çıkmadığı zaman 'ben vazifemi yaptım Rabb'im, sen bana emrettin ben de gittim peş peşe 10 sene müracaat ettim ama çıkmadı, senin rızanı kazanacak yüzlerce, binlerce, milyonlarca iş ve ibadet var. Ben de onlarla senin rızanı kazanmaya çalışırım...' Aynı şekilde çıkan kardeşlerimiz de büyük bir yola talip olmanın mesuliyetini üzerine alarak, hac ibadetini bir eğitime dönüştürerek ve şimdiden okumaya başlayarak, 'bu ibadeti en güzel şekilde nasıl yapabilirim' diyerek hazırlığını yapsın.
Ayrıca bu ibadeti yapmış olan hiçbir kardeşimizin ikinci defa bütün yolları zorlayarak, talip olması doğru değil. Bütün bu insanların hakkını, hukukunu, gözyaşını unutmayalım. Başka ülkelerden, başka yerlerden kapıları zorlayarak...Lütfen umre ibadeti var. Umre ibadetiyle bu hasretinizi gönderme imkanınız varsa...Ama 2 milyon kardeşiniz gözyaşıyla hacca gitmek için beklerken lütfen yolları zorlayarak...'Bir defa bu ibadeti yaptıktan sonra bu yanlışı yapmayın' diye istirhamda bulunmak istiyorum."
Bu arada ekranda kuradan isminin çıktığını gören vatandaşlardan bazıları sevinçten ağladı.
Sonuçlar internet sitesinde
Kuraların hayırlı olması temennisinde bulunulmasının ardından Görmez ve Bakanlıklar arası Hac ve Umre Kurulu üyelerinin de katılımıyla kura çekildi. Ankara'dan başlayan kura çekimi daha sonra illerin plaka sırasına göre devam etti.
Kura sonuçları, saat 23.00'ten itibaren Diyanet İşleri Başkanlığının internet sitesinden yayımlanacak.
Hac kesin kayıtları 3-13 Mart tarihleri arasında yapılacak. Belirlenen süre içerisinde kesin kayıt yaptırmayanların yerine, kura sırası gözetilerek 16-24 Mart arasında dağıtılan kontenjanlar çerçevesinde kayıtlar alınacak. cnntürk
Türkiye Diyanet Vakfı Konferans Salonu'nda yapılan kura çekimi Kur'an tilaveti okunmasıyla başladı.
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, hac ibadetine ilişkin, "Çıktığı, gitme imkanına kavuştuğumuzda sevinmeyi, coşmayı ne kadar haklı buluyorsak, çıkmadığında da üzülmeyi o kadar hak eden bir ibadet." değerlendirmesini yaptı.
Hac ibadetinin farklı ırkları, renkleri, coğrafyaları ve kültürleri olan ama aynı imanı, aşkı ve heyecanı olan müminleri senede bir defa Kabetullah'ın etrafında bir araya getiren "Muhteşem" bir ibadet olduğunu ifade eden Görmez, "Hac ibadeti hem kalbimize, hem ahiretimize, hem kardeşlerimize, hem Kabetullah'a yolculuktur. Ama hac ibadetinin en büyük gayesi Kabe'nin Rabb'ine yolculuktur, onun sahibine yolculuktur." dedi.
"Bu sisteme geçmek zorundaydık"
Görmez, hac ibadeti için talebin arttığına dikkati çekerek, başvurular arasında hacca gitmek isteyenlerin katsayılı kura sistemiyle belirlendiğini aktardı.
Bu sisteme ilişkin Görmez, şu bilgileri verdi: "Büyüklerimiz, 'neden sıra ile götürmüyorsunuz?' diye soruyor. Sırayla olduğu zaman sadece 9, 10 sene önce müracaat edenler gitmiş olacak. Yeni müracaat edene ise başkanlık 20, 25 yıl sonraya randevu vermiş olacak. Bu da toplumda her türlü hac talebini, hac heyecanının ortadan kaldıracak. Niyetini ortaya koymak ve müracaat etmek durumunda olan bütün insanları bu ibadetten men etmiş olacağız. Başkanlık olarak bu riski göz önünde bulundurmamız gerekiyor. Bu sisteme geçmek zorundaydık."
Hac ibadeti için şehit ailelerine tanınan 600 kişilik kotaya değinen Görmez, şunları söyledi: "Ancak bu sene ülkemizin içinden geçtiği zorlu süreçleri de dikkate alarak, onların bu taleplerini, gözyaşlarını dikkate alarak müracaat eden 4 bin 600 kardeşimizi...Yani evladını, yavrusunu, eşini, çocuğunu bu vatan için, bu milletin bekası ve bu ülkenin geleceği için feda eden anneye, babaya da müsaade edin bu önceliği tanıyalım. Bu sene 80 bin kardeşimiz hac ibadetini ifa edecek. İnşallah 4 bin 600 şehit ailemiz de gitme imkanına kavuşacaklar."
Hac ibadetinin dünya standartları dikkate alındığında çok pahalı bir ibadet olduğuna dikkati çeken Görmez, "Dünyanın en pahalı seyahati haline geldi. Ama bu bizim elimizde olan bir şey değil, bunu bilmenizi isterim. Sadece konaklama ve uçak masrafları yüzde 61'ini karşılıyor. Diğerlerinin hepsi rakam rakam bellidir. Bu bizi de üzüyor. Acaba ne yapılabilir? Bütün yollar ve imkanlar değerlendiriliyor." diye konuştu.
Görmez, başkanlığın hedefinin huzurlu ve güvenli bir şekilde bu ibadetin yapılmasının sağlanması olduğunu belirtti.
"Lütfen umre ibadeti var"
Görmez, kurada çıkan ve çıkmayan vatandaşlara da şunları söyledi: "Her birimiz Rabb'imizin bizim için çizdiği o plan içerisinde zaten aynı niyetle buraya gelmişiz. Çıkmadığı zaman 'ben vazifemi yaptım Rabb'im, sen bana emrettin ben de gittim peş peşe 10 sene müracaat ettim ama çıkmadı, senin rızanı kazanacak yüzlerce, binlerce, milyonlarca iş ve ibadet var. Ben de onlarla senin rızanı kazanmaya çalışırım...' Aynı şekilde çıkan kardeşlerimiz de büyük bir yola talip olmanın mesuliyetini üzerine alarak, hac ibadetini bir eğitime dönüştürerek ve şimdiden okumaya başlayarak, 'bu ibadeti en güzel şekilde nasıl yapabilirim' diyerek hazırlığını yapsın.
Ayrıca bu ibadeti yapmış olan hiçbir kardeşimizin ikinci defa bütün yolları zorlayarak, talip olması doğru değil. Bütün bu insanların hakkını, hukukunu, gözyaşını unutmayalım. Başka ülkelerden, başka yerlerden kapıları zorlayarak...Lütfen umre ibadeti var. Umre ibadetiyle bu hasretinizi gönderme imkanınız varsa...Ama 2 milyon kardeşiniz gözyaşıyla hacca gitmek için beklerken lütfen yolları zorlayarak...'Bir defa bu ibadeti yaptıktan sonra bu yanlışı yapmayın' diye istirhamda bulunmak istiyorum."
Bu arada ekranda kuradan isminin çıktığını gören vatandaşlardan bazıları sevinçten ağladı.
Sonuçlar internet sitesinde
Kuraların hayırlı olması temennisinde bulunulmasının ardından Görmez ve Bakanlıklar arası Hac ve Umre Kurulu üyelerinin de katılımıyla kura çekildi. Ankara'dan başlayan kura çekimi daha sonra illerin plaka sırasına göre devam etti.
Kura sonuçları, saat 23.00'ten itibaren Diyanet İşleri Başkanlığının internet sitesinden yayımlanacak.
Hac kesin kayıtları 3-13 Mart tarihleri arasında yapılacak. Belirlenen süre içerisinde kesin kayıt yaptırmayanların yerine, kura sırası gözetilerek 16-24 Mart arasında dağıtılan kontenjanlar çerçevesinde kayıtlar alınacak. cnntürk
Akdeniz'de 3.1 büyüklüğünde deprem
Akdeniz'de Richter Ölçeği'ne göre 3.1 büyüklüğünde deprem meydana geldi.
Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Deprem Dairesi'nin verilerine göre Akdeniz'de Richter Ölçeği'ne göre 3.1 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Deprem, saat 05.59'da Antalya Kaş İlçesi'nin 21.7 kilometre açığında, 23.7 kilometre derinlikte kaydedildi. Depremde can veya mal kaybı olmadı.
Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Deprem Dairesi'nin verilerine göre Akdeniz'de Richter Ölçeği'ne göre 3.1 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Deprem, saat 05.59'da Antalya Kaş İlçesi'nin 21.7 kilometre açığında, 23.7 kilometre derinlikte kaydedildi. Depremde can veya mal kaybı olmadı.
Atatürk'e hakaret eden öğretmen görevden uzaklaştırıldı
Gaziantep'in İslahiye ilçesinde, sosyal medya hesabından Mustafa Kemal Atatürk'e hakaret eden öğretmen Muhammed T., görevinden uzaklaştırıldı.
Gaziantep Valiliği, sosyal medya hesabı üzerinden Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'e yönelik hakaret içerikli paylaşımlarından dolayı öğretmen Muhammed T. hakkında soruşturma başlatıldığını ve bu kapsamda görevinden uzaklaştırıldığını açıkladı.
Gaziantep Valiliği'nden yapılan açıklamada şöyle denildi: "İslahiye ilçemizde öğretmen olarak görev yapan M.T. adlı şahsa ait sosyal medya hesabından Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk aleyhine paylaşımda bulunulduğu yönündeki iddialar nedeniyle Valiliğimizce soruşturma başlatılmış ve adı geçen şahıs 24.02.2017 tarihi itibariyle görevinden uzaklaştırılmıştır." DHA
Gaziantep Valiliği, sosyal medya hesabı üzerinden Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'e yönelik hakaret içerikli paylaşımlarından dolayı öğretmen Muhammed T. hakkında soruşturma başlatıldığını ve bu kapsamda görevinden uzaklaştırıldığını açıkladı.
Gaziantep Valiliği'nden yapılan açıklamada şöyle denildi: "İslahiye ilçemizde öğretmen olarak görev yapan M.T. adlı şahsa ait sosyal medya hesabından Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk aleyhine paylaşımda bulunulduğu yönündeki iddialar nedeniyle Valiliğimizce soruşturma başlatılmış ve adı geçen şahıs 24.02.2017 tarihi itibariyle görevinden uzaklaştırılmıştır." DHA
NASA açıkladı: Üçü yaşanabilir 7 yeni gezegen keşfedildi
ABD'nin Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA),Dünya’dan 40 ışık yılı uzakta 7 yeni gezegen keşfedildiğini açıkladı.
Güneş Sistemi dışında Samanyolu Galaksisi içindeki Kova takımyıldızı içindeki Trappist-1 ismi verilen yıldızın yörüngesinde keşfedilen gezegenlerin Dünya'ya benzerlik gösterdiği belirtildi.
Bilim adamları, gezegenlerden üçünün su varlığını ve canlı yaşamını destekleyebilecek yapıda olduğunu ifade etti. Yaklaşık Jüpiter büyüklüğünde sönük bir yıldız olan Trappist-1’in etrafında sıkı bir ağ oluşturan gezegenlerin karasal ve kayalık yapıda olduğu, canlı yaşamına olanak verip vermeyeceklerinin anlaşılması için atmosferlerinin daha detaylı incelenmesinin gerekeceği belirtildi.
Keşfi yapan Liege Üniversitesi Öğretim Üyesi Michael Gillon ve ekibi, yıldızın etki bölgesinde Dünya'ya benzeyen daha fazla gezegenin olabileceğini ileri sürdü. "Tüm bunlardan çıkarılacak sonuç şu ki dünya dışındaki yaşamları keşfetme yolunda tarihi bir adım attık." diyen araştırma ekibinden Cambridge Üniversitesi Öğretim Üyesi Amaury Triaud, "Samanyolu Galaksisi içinde Dünya büyüklüğünde çok sayıda başka gezegen olduğunu öğrenmek inanılmaz bir şey." dedi.
Diğer bir ekip üyesi Liege Üniversitesinden Emmanuel Jehin de "Galaksimizde 200 milyondan fazla yıldız var. Bunların her birinde 10 tane Dünya benzeri gezegen olsa artık gerisini siz hesap edin." diye konuştu. Gillon ve ekibi geçen baharda Trappist-1 ve çevresinde üç gezegen keşfettiklerini bildirmişti. Şimdiyse sayı yediye çıktı. Ekip, sayının yakın zamanda daha da artabileceğini vurguluyor.
Araştırmanın yeni bulguları “Nature” dergisinde yayınlanacak.
Güneş Sistemi dışında Samanyolu Galaksisi içindeki Kova takımyıldızı içindeki Trappist-1 ismi verilen yıldızın yörüngesinde keşfedilen gezegenlerin Dünya'ya benzerlik gösterdiği belirtildi.
Bilim adamları, gezegenlerden üçünün su varlığını ve canlı yaşamını destekleyebilecek yapıda olduğunu ifade etti. Yaklaşık Jüpiter büyüklüğünde sönük bir yıldız olan Trappist-1’in etrafında sıkı bir ağ oluşturan gezegenlerin karasal ve kayalık yapıda olduğu, canlı yaşamına olanak verip vermeyeceklerinin anlaşılması için atmosferlerinin daha detaylı incelenmesinin gerekeceği belirtildi.
Keşfi yapan Liege Üniversitesi Öğretim Üyesi Michael Gillon ve ekibi, yıldızın etki bölgesinde Dünya'ya benzeyen daha fazla gezegenin olabileceğini ileri sürdü. "Tüm bunlardan çıkarılacak sonuç şu ki dünya dışındaki yaşamları keşfetme yolunda tarihi bir adım attık." diyen araştırma ekibinden Cambridge Üniversitesi Öğretim Üyesi Amaury Triaud, "Samanyolu Galaksisi içinde Dünya büyüklüğünde çok sayıda başka gezegen olduğunu öğrenmek inanılmaz bir şey." dedi.
Diğer bir ekip üyesi Liege Üniversitesinden Emmanuel Jehin de "Galaksimizde 200 milyondan fazla yıldız var. Bunların her birinde 10 tane Dünya benzeri gezegen olsa artık gerisini siz hesap edin." diye konuştu. Gillon ve ekibi geçen baharda Trappist-1 ve çevresinde üç gezegen keşfettiklerini bildirmişti. Şimdiyse sayı yediye çıktı. Ekip, sayının yakın zamanda daha da artabileceğini vurguluyor.
Araştırmanın yeni bulguları “Nature” dergisinde yayınlanacak.
Gurbetçilere de konut satışında KDV istisnası
Çalışma veya oturma izni alarak 6 aydan daha fazla yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları da yabancılar gibi, Türkiye'de aldıkları ilk konut ve iş yeri için KDV ödemeyecek.
TBMM Genel Kurulunda görüşülen Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 7. maddesi üzerinde, AK Parti Grup Başkanvekili Mehmet Muş ve milletvekili arkadaşlarının önergesi kabul edildi.
Önergeyle, yabancılara, Türkiye'de aldıkları ilk konut ve iş yeri için tanınan KDV istisnası, çalışma veya oturma izni alarak 6 aydan daha fazla yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarına da tanındı.
KDV istisnasından yararlanarak Türkiye'de konut veya iş yeri satın alanlara, bu gayrimenkullerini bir yıl satmama şartı getirildi. Bu konut ve iş yerlerinin bir yıl içerisinde satılması halinde, zamanında alınmayan vergi tahsil edilecek.
İlk aldıkları iş yeri ve konutta KDV ödemeyecek
Önergeyle değiştirilen maddeye göre, Türkiye'ye yerleşmeyen yabancı uyruklu kişiler ile iş merkezi Türkiye'de olmayan iş yeri ya da Türkiye'de kazanç elde etmeyen kurumlar, satış bedelini yurt dışından getirilecek dövizle ödemeleri şartıyla, ilk aldıkları iş yeri ve konutta KDV ödemeyecek.
Çalışma veya oturma izni alarak 6 aydan daha fazla yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları da Türkiye'den konut ya da işyeri almaları durumunda KDV ödemeyecek. Ancak, resmi daire ve müesseseler ile merkezi Türkiye'de bulunan teşekkül ve teşebbüslere bağlı olup; bu daire müessese, teşekkül ve teşebbüslerin işleri dolayısıyla yabancı memlekette oturan Türk vatandaşları bu haktan yararlanamayacak.
Düzenlemede yer alan şartları taşımadığı halde, yaptıkları satışlarda istisna uygulayanlar ile istisna hükmünden yararlananlar, zamanında alınmayan vergi, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizinden müteselsilen sorumlu olacak. KDV istisnasından yararlanarak Türkiye'de konut veya işyeri satın alanlar bu gayrimenkullerini bir yıl satamayacak; bu konut ve işyerlerini bir yıl içerisinde satması halinde, zamanında alınmayan vergi tahsil edilecek.
TBMM Genel Kurulunda görüşülen Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 7. maddesi üzerinde, AK Parti Grup Başkanvekili Mehmet Muş ve milletvekili arkadaşlarının önergesi kabul edildi.
Önergeyle, yabancılara, Türkiye'de aldıkları ilk konut ve iş yeri için tanınan KDV istisnası, çalışma veya oturma izni alarak 6 aydan daha fazla yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarına da tanındı.
KDV istisnasından yararlanarak Türkiye'de konut veya iş yeri satın alanlara, bu gayrimenkullerini bir yıl satmama şartı getirildi. Bu konut ve iş yerlerinin bir yıl içerisinde satılması halinde, zamanında alınmayan vergi tahsil edilecek.
İlk aldıkları iş yeri ve konutta KDV ödemeyecek
Önergeyle değiştirilen maddeye göre, Türkiye'ye yerleşmeyen yabancı uyruklu kişiler ile iş merkezi Türkiye'de olmayan iş yeri ya da Türkiye'de kazanç elde etmeyen kurumlar, satış bedelini yurt dışından getirilecek dövizle ödemeleri şartıyla, ilk aldıkları iş yeri ve konutta KDV ödemeyecek.
Çalışma veya oturma izni alarak 6 aydan daha fazla yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları da Türkiye'den konut ya da işyeri almaları durumunda KDV ödemeyecek. Ancak, resmi daire ve müesseseler ile merkezi Türkiye'de bulunan teşekkül ve teşebbüslere bağlı olup; bu daire müessese, teşekkül ve teşebbüslerin işleri dolayısıyla yabancı memlekette oturan Türk vatandaşları bu haktan yararlanamayacak.
Düzenlemede yer alan şartları taşımadığı halde, yaptıkları satışlarda istisna uygulayanlar ile istisna hükmünden yararlananlar, zamanında alınmayan vergi, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizinden müteselsilen sorumlu olacak. KDV istisnasından yararlanarak Türkiye'de konut veya işyeri satın alanlar bu gayrimenkullerini bir yıl satamayacak; bu konut ve işyerlerini bir yıl içerisinde satması halinde, zamanında alınmayan vergi tahsil edilecek.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)