15 Temmuz darbe girişiminin ardından ihraç edilen ve açığa alınan öğretmenlerin yerine atanacak 20 bin sözleşmeli öğretmen için mülakat süreci tamamlandı. Sonuçlar açıklandı.
Milli Eğitim Bakanlığı'ndan yapılan duyuruya göre, 5 bini KPSS şartı aranmadan dershane öğretmenlerinden, 15 bini ise KPSS puanına göre seçilen adayların mülakatları 15 Ağustos - 25 Eylül tarihleri arasında 18 bölgede 495 komisyon tarafından yapıldı.
Sonuçlar bugün sabah 9'da açıklandı. Sonuçlar Milli Eğitim Bakanlığı'nın internet adresinden öğrenilebilir.
Seçilen öğretmenler 4-7 Ekim tarihleri arasında görev yapacakları okullara ilişkin tercihlerini yapacak. 20 bin öğretmenin ataması ise 10 Ekim'de gerçekleştirilecek.
30 Eylül 2016 Cuma
Rüzgar Çetin davasında şehit polisin eşi şikayetini geri çekti!
Şehit polisin eşi Adana Adalet Sarayı’na giderek, “şikayetinden vazgeçtiğine” ilişkin dilekçesini İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi.
Sinan Çetin'in oğlu Rüzgar Çetin'in çarptığı otomobilde şehit olan polis memuru İsmet Fatih Alagöz'ün eşi Özlem Alagöz şikayetinden vazgeçti.
Adana’da oturan Özlem Alagöz, avukatı Yılmaz Aboşoğlu ve Gökay Gültekin ile birlikte Adana Adalet Sarayı’na giderek, “şikayetinden vazgeçtiğine” ilişkin dilekçesini, UYAP’tan davanın görüldüğü İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi.
Yaralanan polis memuru Emre Tetik de şikayetinden vazgeçmişti. Habertürk
Sinan Çetin'in oğlu Rüzgar Çetin'in çarptığı otomobilde şehit olan polis memuru İsmet Fatih Alagöz'ün eşi Özlem Alagöz şikayetinden vazgeçti.
Adana’da oturan Özlem Alagöz, avukatı Yılmaz Aboşoğlu ve Gökay Gültekin ile birlikte Adana Adalet Sarayı’na giderek, “şikayetinden vazgeçtiğine” ilişkin dilekçesini, UYAP’tan davanın görüldüğü İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi.
Yaralanan polis memuru Emre Tetik de şikayetinden vazgeçmişti. Habertürk
Evinde Pitbull besleyene 16 bin lira ceza
Kayseri'de, evinde tehlikeli hayvan ırkı sayılan 'pitbull' ve 'dogo' cinsi 3 köpek besleyen kişiye 15 bin 918 TL ceza uygulandı. Köpekler de geçici bakımevine gönderildi.
Kayseri Orman ve Su İşleri Şube Müdürlüğü’nden konuyla ilgili yapılan açıklamada şöyle ”Müdürlüğümüze yapılan tehlikeli köpek ihbarı üzerine, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanun Denetim görevlilerince inceleme yapılmak üzere verilen adrese gidilmiştir. Söz konusu adreste yapılan incelemede 3 köpeğin, tehlikeli ırklar arasında yer alan pitbull ve dogo kırması cinsi olduğu tespit edilmiştir. Kanunun ilgili maddesi gereğince pitbull ve dogo kırması cinsi olan 3 köpeğe el konularak geçici bakımevine sevk edilmiştir. Tehlikeli hayvan ırkı besleyen şahsa 3 hayvan için toplam 15 bin 918 TL idari para cezası uygulanmıştır.” denildi. (DHA)
Kayseri Orman ve Su İşleri Şube Müdürlüğü’nden konuyla ilgili yapılan açıklamada şöyle ”Müdürlüğümüze yapılan tehlikeli köpek ihbarı üzerine, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanun Denetim görevlilerince inceleme yapılmak üzere verilen adrese gidilmiştir. Söz konusu adreste yapılan incelemede 3 köpeğin, tehlikeli ırklar arasında yer alan pitbull ve dogo kırması cinsi olduğu tespit edilmiştir. Kanunun ilgili maddesi gereğince pitbull ve dogo kırması cinsi olan 3 köpeğe el konularak geçici bakımevine sevk edilmiştir. Tehlikeli hayvan ırkı besleyen şahsa 3 hayvan için toplam 15 bin 918 TL idari para cezası uygulanmıştır.” denildi. (DHA)
İşte memurun ocak zammı!
Milyonlarca memurun Ocak maaşları hesaplandı. Yüzde 3'lük toplu sözleşme zammıyla maaşlar 79 ile 285 lira arasında artacak. En düşük memur maaşı 2 bin 757 liraya, müsteşar maaşı da 9 bin 783 liraya çıkacak. Ayrıca enflasyon zammı ihtimali de var.
Memurların 2017 zamları, geçen yıl yapılan toplu sözleşmede belirlendi. Bu çerçevede maaşlarda Ocak'ta yüzde 3, Temmuz'da da yüzde 4 artış yapılacak. Ayrıca enflasyon farkı oluşursa, bu da maaşlara yansıtılacak.
ÖĞRETMENE 3 BİN 98 TL
Yüzde 3'lük toplu sözleşme zammına göre Ocak maaşları belli oldu. Ocak'ta maaşlara yansıtılacak zamlara aile ve çocuk yardımı da dahil edildiğinde müsteşar maaşı 285 liralık artışla 9 bin 498 liradan 9 bin 783 liraya, genel müdür maaşı ise 8 bin 335 liradan 250 liralık artışla 8 bin 585 liraya çıkacak. 12'nci derecenin 1'inci kademesinden maaş almakta olan bir hizmetlinin 2 bin 517 lira olan maaşı Ocakta 2 bin 592 lira, 13'üncü derecenin 3'üncü kademesinden maaş almakta olan bir devlet memurunun 2 bin 678 lira olan maaşı 79 liralık artışla 2 bin 757 liraya yükselecek.
7'nci derecenin 1'inci kademesinden maaş alan bir öğretmenin 3 bin 7 lira olan maaşı 91 lira artışla 3 bin 98 lira olacak. 8'inci derecenin 1'inci kademesindeki maaş alan bir polis memurunun 3 bin 818 lira olan maaşı ise 114 lira artışla 3 bin 932 liraya ulaşacak. 7'nci derecenin 1'inci kademesindeki bir doktorun 4 bin 225 lira olan maaşı 127 lira artışla 4 bin 352 liraya yükselecek. 2 bin 916 lira maaşı olan bir hemşire ise 89 lira artışla 3 bin 5 lira ücret alacak.
3 OCAK'TA KESİNLEŞECEK
Memurların enflasyon farkı alıp alamayacağı, 3 Ocak'ta Türkiye İstatistik Kurumu'nun açıklayacağı verilerle ortaya çıkacak. 2016'nın ikinci 6 aylık döneminde enflasyon yüzde 5'i aşarsa, aşan kısım yüzde 3'lük zamma eklenecek. Temmuz'da da maaşlarda yüzde 5 artış yapılacak.
EMEKLİYE AZ BİN 752 TL
Memur emeklilerinin zammı da memurlarla aynı olacak. Memur emeklilerinin maaşına da Ocak'ta yüzde 3'lük toplu sözleşme zammı ve oluşursa enflasyon farkı yansıtılacak. Halen en düşük memur emeklisi aylığı bin 701 lira seviyesinde bulunuyor. Yüzde 3'lük zamla bu maaş, 51 lira artışla bin 752 liraya yükselecek. Enflasyon farkı oluşursa, maaş daha da artacak. Memur emeklileri, Temmuz'da da memurlar gibi yüzde 4 zam alacak. (Takvim)
Memurların 2017 zamları, geçen yıl yapılan toplu sözleşmede belirlendi. Bu çerçevede maaşlarda Ocak'ta yüzde 3, Temmuz'da da yüzde 4 artış yapılacak. Ayrıca enflasyon farkı oluşursa, bu da maaşlara yansıtılacak.
ÖĞRETMENE 3 BİN 98 TL
Yüzde 3'lük toplu sözleşme zammına göre Ocak maaşları belli oldu. Ocak'ta maaşlara yansıtılacak zamlara aile ve çocuk yardımı da dahil edildiğinde müsteşar maaşı 285 liralık artışla 9 bin 498 liradan 9 bin 783 liraya, genel müdür maaşı ise 8 bin 335 liradan 250 liralık artışla 8 bin 585 liraya çıkacak. 12'nci derecenin 1'inci kademesinden maaş almakta olan bir hizmetlinin 2 bin 517 lira olan maaşı Ocakta 2 bin 592 lira, 13'üncü derecenin 3'üncü kademesinden maaş almakta olan bir devlet memurunun 2 bin 678 lira olan maaşı 79 liralık artışla 2 bin 757 liraya yükselecek.
7'nci derecenin 1'inci kademesinden maaş alan bir öğretmenin 3 bin 7 lira olan maaşı 91 lira artışla 3 bin 98 lira olacak. 8'inci derecenin 1'inci kademesindeki maaş alan bir polis memurunun 3 bin 818 lira olan maaşı ise 114 lira artışla 3 bin 932 liraya ulaşacak. 7'nci derecenin 1'inci kademesindeki bir doktorun 4 bin 225 lira olan maaşı 127 lira artışla 4 bin 352 liraya yükselecek. 2 bin 916 lira maaşı olan bir hemşire ise 89 lira artışla 3 bin 5 lira ücret alacak.
3 OCAK'TA KESİNLEŞECEK
Memurların enflasyon farkı alıp alamayacağı, 3 Ocak'ta Türkiye İstatistik Kurumu'nun açıklayacağı verilerle ortaya çıkacak. 2016'nın ikinci 6 aylık döneminde enflasyon yüzde 5'i aşarsa, aşan kısım yüzde 3'lük zamma eklenecek. Temmuz'da da maaşlarda yüzde 5 artış yapılacak.
EMEKLİYE AZ BİN 752 TL
Memur emeklilerinin zammı da memurlarla aynı olacak. Memur emeklilerinin maaşına da Ocak'ta yüzde 3'lük toplu sözleşme zammı ve oluşursa enflasyon farkı yansıtılacak. Halen en düşük memur emeklisi aylığı bin 701 lira seviyesinde bulunuyor. Yüzde 3'lük zamla bu maaş, 51 lira artışla bin 752 liraya yükselecek. Enflasyon farkı oluşursa, maaş daha da artacak. Memur emeklileri, Temmuz'da da memurlar gibi yüzde 4 zam alacak. (Takvim)
Savcı Bharara: Fethullah Gülen'i Google'dan öğrendim
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, kara para aklama, bankacılık sahtekârlığı ve ABD'nin İran'a karşı uyguladığı yaptırımları delme suçlamaları ile New York'ta tutuklu olarak yargılanan İran asıllı işadamı Reza Zarrab hakkındaki iddianameyi hazırlayan New York Güney Bölge Başsavcısı Preet Bharara ile açıklamalarına, Bharara'dan yanıt geldi.
New York'ta yayınlanan City&State adlı politika dergisinin 10. Kuruluş yıldönümünde konuşan Bharara, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı gibi konulara değindikten sözü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen hafta New York'tan İstanbul'a dönerken uçakta gazetecilere kendisi hakkında söylediği, 'Savcı Bharara da, Hakim Richard Berman da Türkiye'de daha önce FETÖ tarafından ağırlanmış isimler' iddiasına getirdi. Zarrab'ın zengin ve Türkiye'de geniş bir çevresi olduğunu anlatan Bharara, hazırladığı iddianamenin ardından Zarrab'ın Miami'de gözaltına alınıp yargılanmak üzere New York'a getirilmesi ile birlikte, Twitter'da kendisini izleyenlerin sayısının beş gün içerisinde 8 binden 300 bine çıktığına değindi.
"Türkiye'ye ayak basmışlığım bile yok"
Türk liderlerin bir süredir birçok sorunun kaynağının, ABD'de Pennsylvania'da yaşayan Fethullah Gülen olduğunu dile getirdiklerini, kendisinin de Gülenci olduğu iddialarını ortaya attıklarını söyleyen Bharara, 'Benim Gülen takipçisi olduğum iddialarına kadar, Gülen adını hiç duymamıştım, Google'dan baktım. Hatırlarsınız birkaç ay önce Türkiye'de darbe girişimi oldu. Geçen hafta, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, benim adımı vererek, beni Türkiye'de darbe girişiminde bulunanlarla yiyip içmekle suçladı. Bu girişim yüzlerce kişinin de ölümüne yol açtı. Türkiye'nin güzel bir ülke olduğunu duyarım ama hayatımda Türkiye'ye ayak basmışlığım bile yok' dedi.
Bharara, salonda kendisini dinleyen Türk dostlarının da bulunduğunu belirtip, 'Türkiye ile en yakın olduğum zamanlar, Şükran Günü'dür diyerek, hindi anlamına gelen 'turkey' kelimesiyle ilgili espri yaptı.
Reddi hakim talebinin geri çevrilmesini istedi
Zarrab'ın, Türkiye'de bir hukuk konferansına katıldığı için tarafsız olamayacağı gerekçesiyle 'reddi hakim' talebinde bulunduğu Yargıç Richard Berman ile ilgili savlarının hiçbir temele dayanmadığın savunan Bharara, mahkemeye sunduğu dilekçede, 'Yargıç Berman, New York'ta görülen ilk duruşmada, İstanbul'da bir hukuk konferansına katıldığını kendisi dile getirdi. Zarrab ve savunma ekibi de bunu bildiklerini, bu durumun yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını etkilemeyeceğine inandıklarını kendileri dile getirdiler. Aradan 4 ay geçtikten sonra, 'reddi hakim' talebinde bulunmanın hiçbir dayanağı yok' dedi. Bharara dilekçesinde, Zarrab'ın yargılanmaya başladığı günden bu yana, kefaletle serbest kalmak istediğini, bu isteğin geri çevrildiğini, davanın düşmesi için dilekçe verdiğini ancak bunun da olumsuzlukla sonuçlandığını anımsattı. (Nafiz Albayrak / DHA)
New York'ta yayınlanan City&State adlı politika dergisinin 10. Kuruluş yıldönümünde konuşan Bharara, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı gibi konulara değindikten sözü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın geçen hafta New York'tan İstanbul'a dönerken uçakta gazetecilere kendisi hakkında söylediği, 'Savcı Bharara da, Hakim Richard Berman da Türkiye'de daha önce FETÖ tarafından ağırlanmış isimler' iddiasına getirdi. Zarrab'ın zengin ve Türkiye'de geniş bir çevresi olduğunu anlatan Bharara, hazırladığı iddianamenin ardından Zarrab'ın Miami'de gözaltına alınıp yargılanmak üzere New York'a getirilmesi ile birlikte, Twitter'da kendisini izleyenlerin sayısının beş gün içerisinde 8 binden 300 bine çıktığına değindi.
"Türkiye'ye ayak basmışlığım bile yok"
Türk liderlerin bir süredir birçok sorunun kaynağının, ABD'de Pennsylvania'da yaşayan Fethullah Gülen olduğunu dile getirdiklerini, kendisinin de Gülenci olduğu iddialarını ortaya attıklarını söyleyen Bharara, 'Benim Gülen takipçisi olduğum iddialarına kadar, Gülen adını hiç duymamıştım, Google'dan baktım. Hatırlarsınız birkaç ay önce Türkiye'de darbe girişimi oldu. Geçen hafta, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, benim adımı vererek, beni Türkiye'de darbe girişiminde bulunanlarla yiyip içmekle suçladı. Bu girişim yüzlerce kişinin de ölümüne yol açtı. Türkiye'nin güzel bir ülke olduğunu duyarım ama hayatımda Türkiye'ye ayak basmışlığım bile yok' dedi.
Bharara, salonda kendisini dinleyen Türk dostlarının da bulunduğunu belirtip, 'Türkiye ile en yakın olduğum zamanlar, Şükran Günü'dür diyerek, hindi anlamına gelen 'turkey' kelimesiyle ilgili espri yaptı.
Reddi hakim talebinin geri çevrilmesini istedi
Zarrab'ın, Türkiye'de bir hukuk konferansına katıldığı için tarafsız olamayacağı gerekçesiyle 'reddi hakim' talebinde bulunduğu Yargıç Richard Berman ile ilgili savlarının hiçbir temele dayanmadığın savunan Bharara, mahkemeye sunduğu dilekçede, 'Yargıç Berman, New York'ta görülen ilk duruşmada, İstanbul'da bir hukuk konferansına katıldığını kendisi dile getirdi. Zarrab ve savunma ekibi de bunu bildiklerini, bu durumun yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını etkilemeyeceğine inandıklarını kendileri dile getirdiler. Aradan 4 ay geçtikten sonra, 'reddi hakim' talebinde bulunmanın hiçbir dayanağı yok' dedi. Bharara dilekçesinde, Zarrab'ın yargılanmaya başladığı günden bu yana, kefaletle serbest kalmak istediğini, bu isteğin geri çevrildiğini, davanın düşmesi için dilekçe verdiğini ancak bunun da olumsuzlukla sonuçlandığını anımsattı. (Nafiz Albayrak / DHA)
29 Eylül 2016 Perşembe
Erdoğan açıkladı, 15 Temmuz resmi tatil oluyor
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 27’nci Muhtarlar Toplantısında konuşuyor. Son olarak 8 Haziran'da muhtarlara seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında, "1920'de Sevr'i gösterdiler, 1923'de bizi Lozan'a ikna ettiler. Ege'de bağırsan duyulacak adaları biz Lozan'da Yunan'a verdik. Zefer mi bu?" dedi. Erdoğan, "Her 15 Temmuz şehitlerimizi ve gazilerimizi anma günü olarak tatil ilan edilecektir." diye konuştu.
İşte Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda uzun bir aradan sonra yapılan muhtarlar toplantısında Erdoğan’ın sözlerinden satır başları:
En son muhtarlarımızla 8 Haziran’da mübarek ramazan ayında yapmıştık. 15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasındaki gelişmeler nedeniyle 3,5 ay kadar toplantılarımıza ara vermek zorunda kaldık. İnşallah buluşmalarımızı yeniden sıklaştıracağız.
Bu vesile ile 15 temmuzdaki tüm şehitlerimizi minnetle rahmetle yad ediyorum. 15 Temmuz’da 2 muhtarımız şehit oldular.
Toplantılarımızı başlattığımız 2015 ocak ayından bu yan özellikle şunu ifade ettim: Sizlerle bir araya gelmek olayları yakinen takip etmek için bu buluşmalar çok önemli dedim.
Aramıza bir darbe girişinin girmeye çalışacağı aklıma gelmemişti. Maruz kaldığımız ihanetler içinde bu darbe girişimi çok farklı bir yere sahip. Daha önceki ihanet girişimlerinde hedef doğrudan biz, başında bulunduğumuz hükümet oluyordu. Ülkemiz ve milletimiz dolaylı olarak bunlardan etkileniyordu.
'DARBE, TERÖR, ÖRTÜLÜ İŞGAL GİRİŞİMİ'
Bu defa bizimle beraber canıyla kanıyla varlığıyla ülkemiz milletimiz demokrasimiz doğrudan hedef alındı. 15 Temmuz'da Türkiye bir darbe girişimi, terör eylemi ve örtülü bir işgal girişimine maruz kaldı.
15 Temmuz bir cuntanın girişimi olması nedeniyle bir darbe girişimiydi. Kullandıkları yöntemleri itibariyle 15 Temmuz aynı zamanda bir terör saldırısıydı.
Bunlar bir şeyi düşünemedi: bu millet ortaya çıkar meydanlara dökülürse o zaman biz ne yaparız diye düşünmemişlerdi.
SEVR'İ GÖSTERİP LOZAN'A İKNA ETTİLER. ZAFER Mİ BU?
15 Temmuz 1912’den 1923’e kadar geçen sürece 5’te bire düşen son toprakların işgali, teşebbüsüydü. Millet o toprakları bunlara teslim etmedi.
Benim milletim çok karalı bir millet. Hani o çılgın Türkler diyorlar ya öyle bir millet.
1920'de Sevr'i gösterdiler, 1923'de bizi Lozan'a ikna ettiler. Ege'de bağırsan duyulacak adaları biz Lozan'da Yunan'a verdik. Zafer mi bu?
Lozan'da masaya oturanlar o anlaşmanın hakkını veremediler. Onlar veremedikleri için şimdi biz sıkıntı yaşıyoruz.
O masaya oturanlar o anlaşmanın hakkını veremediler. Veremedikleri için şimdi onun sıkıntısını biz yaşıyoruz. Bu darbe başarılı olsaydı Sevr’i bile aratacak bir dayatmayla karşımıza çıkacaklardı.
'ŞAYET MİLLETİMİZ HAVALİMANINI ÇEPEÇEVRE KUŞATMAMIŞ OLSAYDI...'
Eğer lider taşın arkasına saklanmazsa o millet dağın arkasına saklanmaz. Ama lider taşın arkasına saklanırsa millet de dağın arkasına saklanır.
Gerçekten de biz o gece milletimizle yürüdük. Şayet o gece İstanbul’da milletimiz havalimanını çepeçevre kuşatmamış olsaydı FETÖ’nün gözü dönmüş katilleri bize ölüm kustururdu.
Demek ki şahadet nasibimizde yokmuş ki bugün burada sizlerle beraberiz. Ne mutlu o kutlu makama ulaşan o kardeşlerimize, ne mutlu onların yakınlarına ne mutlu gazilerimize.
'HAKKIMIZ OLMAYAN BİR ŞEY İSTEMİYORUZ'
Bu milletin sabrını zorlamayın. Sabrını zorlamak isteyenlerin akıbetlerini merak ediyorsanız açın tarih kitaplarını bakın. Biz kimseden hakkımız olmayan bir şeyi istemiyoruz. Ama hakkımız olan bir şeyi de kimseye vermeyiz. Ülkemizde 3 ay süreyle OHAL ilan edilmişti. OHAL’i speküle eden sağa sola çekmeye çalışanlar var. Bu uygulamaların sadece terör örgütleriyle mücadeleyle sınırlı kalacağı günlük hayata olumsuz yansıması olamayacağı daha ilk günden ifade edilmişti. Biz ilk göreve geldiğimizde de OHAL vardı. Ama belli bölgelerde sokağa dahi çıkılamıyordu. Şimdi böyle bir şey var mı yok. Grevdi boykottu böyle bir şey var mı yok. Yan, günlük hayatın işlemesinde tam aksine bir rahatlık bir güvence var.Bu devletin bu terör örgütünün organlarından uzaklaştırılması lazım.
'TBMM İLE ÇÖZÜLECEĞİNE İNANMIYORUM'
Mesele o kadar karmaşık ki 3 ayın yeterli olmayacağı anlaşılıyor. O yüzden OHAL’in 3 ay daha uzatılması tavsiye edildi. Hükümetimiz de gerekli değerlendirmeleri yapacak adımları atacaktır. Ana muhalefet partisinin OHAL yetkileri ile hayata geçirilen hususların TBMM ile çözülebileceğine kesinlikle katılmıyorum. Biz Meclis'in ne kadar hızlı çalışabileceğini biliyoruz. Ve hamdolsun tecrübemiz bu ifadeleri kullananlardan daha derin. Terör örgütü mensuplarının yurt dışına nasıl kaçmaya çalıştıklarını gördünüz. Kimileri ABD kimileri Avrupa sokaklarında ellerini kollarını sallaya sallaya dolaşıyor.
'TÜRKİYE TARİHİNİN EN KAPSAMLI SINIR DIŞI OPERASYONU'
Fransa’da toplamda 1 yıllık OHAL var. Dünyadan kimse Fransa'ya diyor mu “siz neden 1 yıl OHAL ilan ettiniz?” Bizim bakan arkadaşlarımıza akıl veriyorlar: 3 ay OHAL Türkiye için fazla… Kimse bize takvim belirlemesin kimse bizim yol haritamızı belirlemesin. Bu ülkenin yol haritasını bu ülkenin kurumları belirler. Ya siz bir defa Türkiye’ye ne zaman kalkıp da dost oldunuz gerekli destekleri verdiniz?
Hepsi bu darbenin başarılı şekilde sonuçlanmasını bekliyorlardı bunların hepsinin bilgisi bize geliyor. Zil takıp oynamak için o saatin gelmesini bekliyorlardı ama rabbim o fırsatı vermedi. Ülkemizde ve milletimizde süren mücadele tek taraflı değil. Bakıyorsunuz Suriye rejimi ile PYD YPG, müttefik dediğimiz ülkelerde DEAŞ beraber Türkiye’ye karşı çalışıyor. Başlattıkları çukur eylemleri PKK’yı bölge halkı nezdinde bitirdi. Daha da bitecekler ben inanıyorum. Bu örgüte katılım geçmiş yıllara göre onda birin bile altına düştü.
Bölgedeki kardeşlerimiz örgütün belli güçlerin taşeronluğunu yaptığını açık şekilde gördü. PKK ve FETÖ’nün hatta PKK ve DEAŞ’ın nasıl işbirliği içinde olduklarına dair sayısız belge bulunuyor. Suriye’de de bölücü örgütün PYD YPG adıyla faaliyet gösteren unsurları Türkiye karşıtı faaliyetlerini sürdürüyor.
Fırat kalkanı operasyonunda çok rahatsız oldular. Bünyesindeki FETÖ’cülerin temizlenmesiyle safralarından kurtulan TSK, Türkiye tarihinin en kapsamlı sınır dışı operasyonunu başarılı şekilde sürdürüyor. De demişlerdi PYD YPG DEAŞ’la savaşıyor… Yalan… Yalan…
'SURİYE MESELESİ ARTIK YENİ BİR SAFHAYA GİRMEKTEDİR'
Ümran bebeğin halini gördünüz di mi. O darbeyi yemiş inşaatın içinden toz toprak kan revan içinde çıkışını gördünüz d mi. Bunlar ortada… Bu ülkede DEAŞ bahanesiyle yürütülen kanlı operasyonların bahanesi her geçen gün kayboluyor.
Bize ne dediler aman sabır. Gaziantep’te eğer DEAŞ terör örgütü o kına merasiminde 14 yaşındaki çocuğun vücudunda bombalar bağlamak Messi formasıyla bomba bağlamak suretiyle 56 kardeşimiz orada şehit oldu.
Hala utanmadan sıkılmadan bunları dile getirmeyeceksin. Bunları BM güvenlik konseyinde anlatmayacağız da nerede anlatacağız? Bunları bizim dışımızda anlatan yok ki… 3 milyon mülteciyi topraklarında iskan eden bizim dışımızda yok ki.
Bu kardeşlerimizi tekrar Suriye’ye göndereceğiz diyen bunlar değil miydi. Şimdi de kalkıp utanmadan sıkılmadan farklı şeyler söylüyorlar. Bunlar misafirperverliğin bu milletin ruhunda olduğunu bilmeyenler. Bu millet serer yere sofrasını evinde ne var ne yok döker ve onu komşusuyla misafiriyle paylaşır.
Suriye meselesi artık yeni bir safhaya girmektedir. Belirleyici unsur Suriye halkının birliği beraberliği olacaktır. Ilımlı muhaliflere dedik ki buyurun biz arkanızdayız. Ve böylece Cerablus’u DEAŞ’tan temizledik. Ardında Rai’de yaşayan halk DEAŞ’ın oradan da temizlenmesini bekledi. Rai’deki halk da evlerine girmeye başladı.
Suriye’de bizim ilk etapta 5 bin kilometrekare olarak öngördüğümüz güvenli bölge oluşturulabilirse yeni göç dalgaları önlenebilecektir. Bu alan genişledikçe göç ve mülteci sorunu kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Gayet insani gayet ahlaki bir temeli olan bu projenin hayata geçmesini istemeyenler ise rejim güçleri, DEAŞ, PYD ve YPG’dir.
'KREDİ DERECELENDİRME KURULUŞLARINI ÇOK SEVERİM'
Tehdit oluşturacak olan terör koridorunu ortadan kaldırmakta kararlıyız. Ülkemize yönelik saldırılar çok farklı mecralar üzerinden yürütülüyor bunlardan biri de ekonomidir. Esasen Türkiye bu tehdit ile ilk kez karşılaşmıyor. Gayretli çalışmalarımız neticesinde bu taarruzları boşa çıkarttık. 2009’da o yıla mahsus bir küçülme yaşadık. Teğet geçti…
2013 yılında bu defa Gezi olaylarıyla ardından 17-25 aralık darbe girişimiyle, bu aynı zaman ne yazık ki polisin ve yargının içine sızmış olanların müşterek yaptığı operasyondu. Ve geçen yıl yaptığımız seçimlerden sonra terör olayları ve son olarak 15 Temmuz darbe girişimi ile sürekli teyakkuz halindeyiz.
Buna rağmen ekonomide hayati bir kırılma hamdolsun yaşamadık. 27 çeyrek biz hep büyüdük.
Darbe girişimi sonrası birileri yine kriz beklentisine girmişti ama hayal kırıklığına uğradılar. Siyasi saiklerle hareket ettiklerini bildiğimi kredi derecelendirme kuruluşları devreye girdi. Ben kredi derecelendirme kuruluşlarını çok severim. Onlar da beni sever. Bir CEO’ya ABD’de Bunlar sipariş üzerine not verirler dedim. Sanki benden intikam alırcasına ülkeye geldik hop notumuzu düşürdüler. Notumuzu düşürdüler de ne oldu? Hazine hemen bir piyasa yaptı dışarıdan içeriden büyük bir ilgi alaka hazinenin kağıtlarına oldu.
'TÜRKİYE'NİN GERÇEĞİ BU DEĞİL'
Batmış bitmiş bir ülkeye bir anda 4 kat büyüme de bir derece vermeye kalkıyorlar. Türkiye gibi kendi ayakları üzerinde duran bir ülkeye durağan diyorlar bu sefer durağan bile demediler düşürdüler. Ya istediğiniz kadar düşürün Türkiye'nin gerçeği bu değil. Türkiye büyümeye kalkınmaya devam ediyor.
Bunların cebine üç beş kuruş ekstra para koy istediğin notu al. Bunlar böyle alışıyor. Talimatları nereden aldıklarını da biliyoruz. Ah ah keşke şu ülkede siyaset birlik beraberlik içinde olsa da aynı hedefe beraber yüklense. Kimmiş bunlar ya. Gerçek bu.
Ben bunu sanayicilerimize tüccarlarımıza da söylüyorum. Siz de haykırın be… Dimdik durun be. Her şeyden önce siz Türksünüz Türk. Türkiye Cumhuriyeti’nin evladısınız. Bunların işi, çobana hakaret olmasın da, yalancı çobanın hikayesine döndü.
"15 TEMMUZ TATİL OLACAK"
20 Aralık’ta inşallah Avrasya tünelini açıyoruz. Kredi derecelendirme kuruluşlarına tavsiyem buyursunlar gelsinler tünelden geçsinler.
Önümüzdeki sezon için çok daha ümitliyiz. Piyasada yaşanan durgunluğun ortadan kalkacağına inanıyorum.
Bir konu daha var ki az önce biraz değindim. Üzerinde fazla durmak istemiyorum. Farklı düşlünce dünyası içinde dolaşıyorum. Muhtarlarımıza olan saygımdan dolayı değinmeden geçemeyeceğim.
Geçen hafta BM genel kurulundaydım. Orada yaptığım konuşmada küresel ve bölgesel konulara değindim.
FETÖ terör örgütü ben 170 ülkede faaliyet gösteriyorum diyor. Bu FETÖ tehdidine ilişkin görüşlerimi de ifade ettim.
Baya da ilgi uyandırdı. Bundan önce de dünya 52ten büyüktür demiştim.
2. dünya savaşı sonrası oluşan bir BM yapısının artık aynı şekilde durmasının doğru olmadığını ifade ettim.
Bu 5 ülke bir şeye hayır dediği zaman bunu BM güvenlik konseyinden geçiremiyorsunuz. Dedik ki bu adalet değil. Her şey bu 5 daimi üyede. Bu 5 üye bizzat çıkıp demeli k, “artık dünya bu şartlarda yaşamıyor. Tüm ülkelerin haklarının korunduğu bir BM güvenlik konseyi kurulmalıdır.”
193 ülkenin de temsil edildiği bir BM güvenlik konseyi kurmalıyız. 1 milyar 700 milyon İslam dünyası bu hakkını aramıyor. Sadece Müslüman ülkeler değil başkaları da bunu düşünüyor ama korkuyor sesini çıkaramıyor.
Almanya, Hindistan, Japonya daimi üye olmak istiyor. E mübarek tamam o zaman hadi yüklenelim…
Bir siyasi parti genel başkanımız kalkıyor bir değerlendirme yapıyor: BM’de dünya liderlerine mi muhtarlara mı konuşuyorsun belli değil.
Bilmiyor ki benim her muhtarım kendi mahallesinin lideridir. Muhtarı küçümseyen halkı küçümseyen bir siyasi parti liderinin ne partisine ne de ülkesine hayrının dokunması beklenemez.
BM genel kuruluna hitap etmekten nasibini almamış bir kişinin değerlendirmesini kaale almaya gerek yok.
Her 15 Temmuz artık şehitlerimizi gazilerimizi anmak üzere o gün tatil edilecektir. (hürriyet.com.tr)
İşte Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda uzun bir aradan sonra yapılan muhtarlar toplantısında Erdoğan’ın sözlerinden satır başları:
En son muhtarlarımızla 8 Haziran’da mübarek ramazan ayında yapmıştık. 15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasındaki gelişmeler nedeniyle 3,5 ay kadar toplantılarımıza ara vermek zorunda kaldık. İnşallah buluşmalarımızı yeniden sıklaştıracağız.
Bu vesile ile 15 temmuzdaki tüm şehitlerimizi minnetle rahmetle yad ediyorum. 15 Temmuz’da 2 muhtarımız şehit oldular.
Toplantılarımızı başlattığımız 2015 ocak ayından bu yan özellikle şunu ifade ettim: Sizlerle bir araya gelmek olayları yakinen takip etmek için bu buluşmalar çok önemli dedim.
Aramıza bir darbe girişinin girmeye çalışacağı aklıma gelmemişti. Maruz kaldığımız ihanetler içinde bu darbe girişimi çok farklı bir yere sahip. Daha önceki ihanet girişimlerinde hedef doğrudan biz, başında bulunduğumuz hükümet oluyordu. Ülkemiz ve milletimiz dolaylı olarak bunlardan etkileniyordu.
'DARBE, TERÖR, ÖRTÜLÜ İŞGAL GİRİŞİMİ'
Bu defa bizimle beraber canıyla kanıyla varlığıyla ülkemiz milletimiz demokrasimiz doğrudan hedef alındı. 15 Temmuz'da Türkiye bir darbe girişimi, terör eylemi ve örtülü bir işgal girişimine maruz kaldı.
15 Temmuz bir cuntanın girişimi olması nedeniyle bir darbe girişimiydi. Kullandıkları yöntemleri itibariyle 15 Temmuz aynı zamanda bir terör saldırısıydı.
Bunlar bir şeyi düşünemedi: bu millet ortaya çıkar meydanlara dökülürse o zaman biz ne yaparız diye düşünmemişlerdi.
SEVR'İ GÖSTERİP LOZAN'A İKNA ETTİLER. ZAFER Mİ BU?
15 Temmuz 1912’den 1923’e kadar geçen sürece 5’te bire düşen son toprakların işgali, teşebbüsüydü. Millet o toprakları bunlara teslim etmedi.
Benim milletim çok karalı bir millet. Hani o çılgın Türkler diyorlar ya öyle bir millet.
1920'de Sevr'i gösterdiler, 1923'de bizi Lozan'a ikna ettiler. Ege'de bağırsan duyulacak adaları biz Lozan'da Yunan'a verdik. Zafer mi bu?
Lozan'da masaya oturanlar o anlaşmanın hakkını veremediler. Onlar veremedikleri için şimdi biz sıkıntı yaşıyoruz.
O masaya oturanlar o anlaşmanın hakkını veremediler. Veremedikleri için şimdi onun sıkıntısını biz yaşıyoruz. Bu darbe başarılı olsaydı Sevr’i bile aratacak bir dayatmayla karşımıza çıkacaklardı.
'ŞAYET MİLLETİMİZ HAVALİMANINI ÇEPEÇEVRE KUŞATMAMIŞ OLSAYDI...'
Eğer lider taşın arkasına saklanmazsa o millet dağın arkasına saklanmaz. Ama lider taşın arkasına saklanırsa millet de dağın arkasına saklanır.
Gerçekten de biz o gece milletimizle yürüdük. Şayet o gece İstanbul’da milletimiz havalimanını çepeçevre kuşatmamış olsaydı FETÖ’nün gözü dönmüş katilleri bize ölüm kustururdu.
Demek ki şahadet nasibimizde yokmuş ki bugün burada sizlerle beraberiz. Ne mutlu o kutlu makama ulaşan o kardeşlerimize, ne mutlu onların yakınlarına ne mutlu gazilerimize.
'HAKKIMIZ OLMAYAN BİR ŞEY İSTEMİYORUZ'
Bu milletin sabrını zorlamayın. Sabrını zorlamak isteyenlerin akıbetlerini merak ediyorsanız açın tarih kitaplarını bakın. Biz kimseden hakkımız olmayan bir şeyi istemiyoruz. Ama hakkımız olan bir şeyi de kimseye vermeyiz. Ülkemizde 3 ay süreyle OHAL ilan edilmişti. OHAL’i speküle eden sağa sola çekmeye çalışanlar var. Bu uygulamaların sadece terör örgütleriyle mücadeleyle sınırlı kalacağı günlük hayata olumsuz yansıması olamayacağı daha ilk günden ifade edilmişti. Biz ilk göreve geldiğimizde de OHAL vardı. Ama belli bölgelerde sokağa dahi çıkılamıyordu. Şimdi böyle bir şey var mı yok. Grevdi boykottu böyle bir şey var mı yok. Yan, günlük hayatın işlemesinde tam aksine bir rahatlık bir güvence var.Bu devletin bu terör örgütünün organlarından uzaklaştırılması lazım.
'TBMM İLE ÇÖZÜLECEĞİNE İNANMIYORUM'
Mesele o kadar karmaşık ki 3 ayın yeterli olmayacağı anlaşılıyor. O yüzden OHAL’in 3 ay daha uzatılması tavsiye edildi. Hükümetimiz de gerekli değerlendirmeleri yapacak adımları atacaktır. Ana muhalefet partisinin OHAL yetkileri ile hayata geçirilen hususların TBMM ile çözülebileceğine kesinlikle katılmıyorum. Biz Meclis'in ne kadar hızlı çalışabileceğini biliyoruz. Ve hamdolsun tecrübemiz bu ifadeleri kullananlardan daha derin. Terör örgütü mensuplarının yurt dışına nasıl kaçmaya çalıştıklarını gördünüz. Kimileri ABD kimileri Avrupa sokaklarında ellerini kollarını sallaya sallaya dolaşıyor.
'TÜRKİYE TARİHİNİN EN KAPSAMLI SINIR DIŞI OPERASYONU'
Fransa’da toplamda 1 yıllık OHAL var. Dünyadan kimse Fransa'ya diyor mu “siz neden 1 yıl OHAL ilan ettiniz?” Bizim bakan arkadaşlarımıza akıl veriyorlar: 3 ay OHAL Türkiye için fazla… Kimse bize takvim belirlemesin kimse bizim yol haritamızı belirlemesin. Bu ülkenin yol haritasını bu ülkenin kurumları belirler. Ya siz bir defa Türkiye’ye ne zaman kalkıp da dost oldunuz gerekli destekleri verdiniz?
Hepsi bu darbenin başarılı şekilde sonuçlanmasını bekliyorlardı bunların hepsinin bilgisi bize geliyor. Zil takıp oynamak için o saatin gelmesini bekliyorlardı ama rabbim o fırsatı vermedi. Ülkemizde ve milletimizde süren mücadele tek taraflı değil. Bakıyorsunuz Suriye rejimi ile PYD YPG, müttefik dediğimiz ülkelerde DEAŞ beraber Türkiye’ye karşı çalışıyor. Başlattıkları çukur eylemleri PKK’yı bölge halkı nezdinde bitirdi. Daha da bitecekler ben inanıyorum. Bu örgüte katılım geçmiş yıllara göre onda birin bile altına düştü.
Bölgedeki kardeşlerimiz örgütün belli güçlerin taşeronluğunu yaptığını açık şekilde gördü. PKK ve FETÖ’nün hatta PKK ve DEAŞ’ın nasıl işbirliği içinde olduklarına dair sayısız belge bulunuyor. Suriye’de de bölücü örgütün PYD YPG adıyla faaliyet gösteren unsurları Türkiye karşıtı faaliyetlerini sürdürüyor.
Fırat kalkanı operasyonunda çok rahatsız oldular. Bünyesindeki FETÖ’cülerin temizlenmesiyle safralarından kurtulan TSK, Türkiye tarihinin en kapsamlı sınır dışı operasyonunu başarılı şekilde sürdürüyor. De demişlerdi PYD YPG DEAŞ’la savaşıyor… Yalan… Yalan…
'SURİYE MESELESİ ARTIK YENİ BİR SAFHAYA GİRMEKTEDİR'
Ümran bebeğin halini gördünüz di mi. O darbeyi yemiş inşaatın içinden toz toprak kan revan içinde çıkışını gördünüz d mi. Bunlar ortada… Bu ülkede DEAŞ bahanesiyle yürütülen kanlı operasyonların bahanesi her geçen gün kayboluyor.
Bize ne dediler aman sabır. Gaziantep’te eğer DEAŞ terör örgütü o kına merasiminde 14 yaşındaki çocuğun vücudunda bombalar bağlamak Messi formasıyla bomba bağlamak suretiyle 56 kardeşimiz orada şehit oldu.
Hala utanmadan sıkılmadan bunları dile getirmeyeceksin. Bunları BM güvenlik konseyinde anlatmayacağız da nerede anlatacağız? Bunları bizim dışımızda anlatan yok ki… 3 milyon mülteciyi topraklarında iskan eden bizim dışımızda yok ki.
Bu kardeşlerimizi tekrar Suriye’ye göndereceğiz diyen bunlar değil miydi. Şimdi de kalkıp utanmadan sıkılmadan farklı şeyler söylüyorlar. Bunlar misafirperverliğin bu milletin ruhunda olduğunu bilmeyenler. Bu millet serer yere sofrasını evinde ne var ne yok döker ve onu komşusuyla misafiriyle paylaşır.
Suriye meselesi artık yeni bir safhaya girmektedir. Belirleyici unsur Suriye halkının birliği beraberliği olacaktır. Ilımlı muhaliflere dedik ki buyurun biz arkanızdayız. Ve böylece Cerablus’u DEAŞ’tan temizledik. Ardında Rai’de yaşayan halk DEAŞ’ın oradan da temizlenmesini bekledi. Rai’deki halk da evlerine girmeye başladı.
Suriye’de bizim ilk etapta 5 bin kilometrekare olarak öngördüğümüz güvenli bölge oluşturulabilirse yeni göç dalgaları önlenebilecektir. Bu alan genişledikçe göç ve mülteci sorunu kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Gayet insani gayet ahlaki bir temeli olan bu projenin hayata geçmesini istemeyenler ise rejim güçleri, DEAŞ, PYD ve YPG’dir.
'KREDİ DERECELENDİRME KURULUŞLARINI ÇOK SEVERİM'
Tehdit oluşturacak olan terör koridorunu ortadan kaldırmakta kararlıyız. Ülkemize yönelik saldırılar çok farklı mecralar üzerinden yürütülüyor bunlardan biri de ekonomidir. Esasen Türkiye bu tehdit ile ilk kez karşılaşmıyor. Gayretli çalışmalarımız neticesinde bu taarruzları boşa çıkarttık. 2009’da o yıla mahsus bir küçülme yaşadık. Teğet geçti…
2013 yılında bu defa Gezi olaylarıyla ardından 17-25 aralık darbe girişimiyle, bu aynı zaman ne yazık ki polisin ve yargının içine sızmış olanların müşterek yaptığı operasyondu. Ve geçen yıl yaptığımız seçimlerden sonra terör olayları ve son olarak 15 Temmuz darbe girişimi ile sürekli teyakkuz halindeyiz.
Buna rağmen ekonomide hayati bir kırılma hamdolsun yaşamadık. 27 çeyrek biz hep büyüdük.
Darbe girişimi sonrası birileri yine kriz beklentisine girmişti ama hayal kırıklığına uğradılar. Siyasi saiklerle hareket ettiklerini bildiğimi kredi derecelendirme kuruluşları devreye girdi. Ben kredi derecelendirme kuruluşlarını çok severim. Onlar da beni sever. Bir CEO’ya ABD’de Bunlar sipariş üzerine not verirler dedim. Sanki benden intikam alırcasına ülkeye geldik hop notumuzu düşürdüler. Notumuzu düşürdüler de ne oldu? Hazine hemen bir piyasa yaptı dışarıdan içeriden büyük bir ilgi alaka hazinenin kağıtlarına oldu.
'TÜRKİYE'NİN GERÇEĞİ BU DEĞİL'
Batmış bitmiş bir ülkeye bir anda 4 kat büyüme de bir derece vermeye kalkıyorlar. Türkiye gibi kendi ayakları üzerinde duran bir ülkeye durağan diyorlar bu sefer durağan bile demediler düşürdüler. Ya istediğiniz kadar düşürün Türkiye'nin gerçeği bu değil. Türkiye büyümeye kalkınmaya devam ediyor.
Bunların cebine üç beş kuruş ekstra para koy istediğin notu al. Bunlar böyle alışıyor. Talimatları nereden aldıklarını da biliyoruz. Ah ah keşke şu ülkede siyaset birlik beraberlik içinde olsa da aynı hedefe beraber yüklense. Kimmiş bunlar ya. Gerçek bu.
Ben bunu sanayicilerimize tüccarlarımıza da söylüyorum. Siz de haykırın be… Dimdik durun be. Her şeyden önce siz Türksünüz Türk. Türkiye Cumhuriyeti’nin evladısınız. Bunların işi, çobana hakaret olmasın da, yalancı çobanın hikayesine döndü.
"15 TEMMUZ TATİL OLACAK"
20 Aralık’ta inşallah Avrasya tünelini açıyoruz. Kredi derecelendirme kuruluşlarına tavsiyem buyursunlar gelsinler tünelden geçsinler.
Önümüzdeki sezon için çok daha ümitliyiz. Piyasada yaşanan durgunluğun ortadan kalkacağına inanıyorum.
Bir konu daha var ki az önce biraz değindim. Üzerinde fazla durmak istemiyorum. Farklı düşlünce dünyası içinde dolaşıyorum. Muhtarlarımıza olan saygımdan dolayı değinmeden geçemeyeceğim.
Geçen hafta BM genel kurulundaydım. Orada yaptığım konuşmada küresel ve bölgesel konulara değindim.
FETÖ terör örgütü ben 170 ülkede faaliyet gösteriyorum diyor. Bu FETÖ tehdidine ilişkin görüşlerimi de ifade ettim.
Baya da ilgi uyandırdı. Bundan önce de dünya 52ten büyüktür demiştim.
2. dünya savaşı sonrası oluşan bir BM yapısının artık aynı şekilde durmasının doğru olmadığını ifade ettim.
Bu 5 ülke bir şeye hayır dediği zaman bunu BM güvenlik konseyinden geçiremiyorsunuz. Dedik ki bu adalet değil. Her şey bu 5 daimi üyede. Bu 5 üye bizzat çıkıp demeli k, “artık dünya bu şartlarda yaşamıyor. Tüm ülkelerin haklarının korunduğu bir BM güvenlik konseyi kurulmalıdır.”
193 ülkenin de temsil edildiği bir BM güvenlik konseyi kurmalıyız. 1 milyar 700 milyon İslam dünyası bu hakkını aramıyor. Sadece Müslüman ülkeler değil başkaları da bunu düşünüyor ama korkuyor sesini çıkaramıyor.
Almanya, Hindistan, Japonya daimi üye olmak istiyor. E mübarek tamam o zaman hadi yüklenelim…
Bir siyasi parti genel başkanımız kalkıyor bir değerlendirme yapıyor: BM’de dünya liderlerine mi muhtarlara mı konuşuyorsun belli değil.
Bilmiyor ki benim her muhtarım kendi mahallesinin lideridir. Muhtarı küçümseyen halkı küçümseyen bir siyasi parti liderinin ne partisine ne de ülkesine hayrının dokunması beklenemez.
BM genel kuruluna hitap etmekten nasibini almamış bir kişinin değerlendirmesini kaale almaya gerek yok.
Her 15 Temmuz artık şehitlerimizi gazilerimizi anmak üzere o gün tatil edilecektir. (hürriyet.com.tr)
Etiketler:
haber,
recep tayyip erdoğan,
şehit,
tatil
200 bin dolar ödeyen Mars'ta yaşayacak
Amerikalı iş adamı Elon Musk, 10 yıl içinde 200 bin dolarlık bilet ücretini ödeyenleri Mars'a göndermek ve bu gezegende kendi kendine yetebilen yerleşim alanı kurmak istediğini bildirdi.
Uzay aracı ve roket üreticisi SpaceX ve otomobil firması Tesla Motors'un sahibi Musk, internetten canlı yayınlanan Meksika'nın Guadalajara kentindeki 67. Uluslararası Uzay Yolculuğu Konferansı'ndaki konuşmasında, "Gezegenlerarası Taşıma Sistemi Projesi" hakkında bilgi verdi.
Musk, 10 yıl içinde kamu-özel ortaklığıyla Mars'a insan göndermek ve 200 bin dolarlık bilet ücretini karşılayanlar için bu gezegende kendi kendine yetebilen bir şehir kurmak istediğini söyledi. Bu konuda 10 milyar dolarlık yatırım öngörüldüğüne değinen iş adamı Musk, yolculukta "yeni teknolojiler" ve "inovatif yapılar" kullanarak maliyetin düşürülmesi gerektiğini ifade etti.
Uzay gemisinin yakıtı metan ve oksijen
Sahibi olduğu SpaceX'in BFR ve BFS araçları sayesinde insanoğlunun "Kızıl Gezegen"e inebileceğini anlatan Musk, bu araçların saatte 100 bin kilometreden fazla hızla ilerleyeceğini ve aracın sıcaklığının bin 650 santigrat derecenin üzerine çıkacağını kaydetti. Musk, uzay gemisinde yakıt olarak metan ve oksijen kullanılacağını dile getirdi.
Bir uzay aracının 100-200 kişiyi Mars'a götürebileceği bilgisini veren Musk, bunun için altyapı çalışmalarının tamamlanmak üzere olduğunu aktardı.
ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) ve havacılık sektörü yetkilileri, projenin başarısı için finans alanından teknolojik perspektife kadar uluslararası iş birliğinin önemli olduğunu kaydediyor.
Bu arada, en büyük müşterisi NASA olan SpaceX firmasına ait Falcon 9 roketinin eylül ayı başında fırlatılışı öncesi test sırasında yakıt sistemindeki patlama yüzünden uzay seferi ertelenmek zorunda kalmıştı.
Kredi ve kart borcu olanlar dikkat!
Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren tüketici ve kredi kartı borçları için tüketiciler bankaları aşındırmaya başladı. Bankalar faizin yüzde 1.20 ile 1.50 arasında olmasını öngörürken tüketiciler sistemi anlamaya çalışıyor.
Başbakan Binali Yıldırım’ın açıklaması ve ardından Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) yayınladığı yönetmelikle resmen başlayan kredi kartı ve tüketici kredisi borçlarının 72 aya kadar yapılandırılması tüketicide heyecan yarattı. Ancak kredi kartında gelirini aşmış borç bakiyesini daha düşük aylık taksitlerle ödeyip rahatlamayı isteyen tüketici ilk günü yapılandırmanın koşullarını anlamaya çalışarak geçirdi.
Bankalar cephesinde ise, yapılandırmanın şartlarının nasıl şekilleneceğine henüz karar verilmiş değil. Bankalar şimdilik 48 ay vadeli kredi kullandırmaya başladı. Ancak yapılandırma konusunda çoğu banka şubelerine hangi faizden ve hangi kriterlere uyan müşterilerin bundan yararlanabileceği konusunda herhangi bir bildirimde bulunmadı.
Yüzde 2.52’den düşük olur
Hürriyet'in haberine göre bankacılar yapılandırma konusunda özellikle asgari ödeme tutarı yüksek olduğu için ödemekte zorluk çeken tüketicilerin kendilerini arayıp, şartları sorduklarını belirterek, “İlgi var ama tüketici şimdilik durumu anlamaya çalışıyor. Önümüzdeki günlerde genel tablo daha net ortaya çıkar” yorumunu yaptı. Tüketicinin daha çok faiz oranı ve borç transferinin mümkün olup olmadığını sorduğunu belirten bankacılar getirilen düzenlemenin başarılı olması için faizin kredi kartı gecikme faizi olan yüzde 2.52’den daha düşük olması gerektiğini vurguluyor. Aksi halde müşterilerin tüketici kredilerine yönelebileceği belirtiliyor.
Karşılık oranları düşürüldü
BDDK’nın son düzenlemesinde bankaların izlemeye alınan ve takipteki alacakları için ayırdıkları karşılık oranlarını düşürdüğünü bunun da bankaların maliyetlerini olumlu etkilediğine işaret eden bankacılar, “BDDK’nın son yönetmeliği ile karşılık oranlarında sağladığı düşüşü bankalar da yapılandırmaya başvuran tüketicilere düşük faiz olarak yansıtacaklardır. Yapılandırmada faizin yüzde 1.20-1.50 arasında olması beklenebilir. Ama tabi bu yine de bankadan bankaya değişir. Ayrıca her başvuran da bundan yararlanamıyor. Özellikle halen asgarisini ödeyen ama miktar yüksek olduğu için zorlanan yani bir diğer deyişle canlı kredilerin yapılandırılması hedefleniyor” değerlendirmesini yaptı.
Bankacılar ayrıca tüketici kredilerinde yeniden yapılandırma yaparken kredi ilk alındığında uygulanan faizin de geçerli olabileceğini belirttiler.
48 ay vade mutlu etti
Tüketici kredilerinde vadenin 36 aydan 48 aya çıkmasının müşterilerin ilgisini artırdığına değinen bankacılar, “İlk etapta gözlemlenen vadenin uzamasından müşterinin memnun olduğu. Vade uzayıp aylık ödenecek taksitin düşmesinden dolayı ilgi genelde tüketici kredilerinde yoğunlaştı” dedi.
Gülen'in Davutoğlu'na açtığı davaya ret
Fetullah Gülen'in "kişilik haklarına saldırıda bulunduğu" iddiasıyla eski Başbakan Ahmet Davutoğlu aleyhine açtığı manevi tazminat davası reddedildi.
Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'in, "kişilik haklarına saldırıda bulunduğu" iddiasıyla eski Başbakan, AK Parti Konya Milletvekili Ahmet Davutoğlu aleyhine açtığı manevi tazminat davası reddedildi.
Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesindeki duruşmaya, Davutoğlu'nun avukatı Hacı İbrahim Kayıkçı katıldı. Mazeret bildirmeyen Fetullah Gülen'in avukatları ise duruşmada bulunmadı.
Avukat Kayıkçı, mahkemeden davanın reddine karar verilmesini istedi. Mahkeme, araştırılması gereken başka bir husus olmadığına kanaat getirerek, yargılamanın sonlandırılması kararını verdi.
FETÖ elebaşı Gülen, avukatı Nurullah Albayrak aracılığıyla, eski Başbakan Davutoğlu'nun 7 Haziran 2015 Genel Seçimleri öncesi düzenlediği Bayburt, Gümüşhane ve Erzincan'daki mitinglerde yaptığı konuşmalarda, "kişilik haklarına saldırıda bulunduğu" gerekçesiyle 100 bin liralık manevi tazminat talebiyle dava açmıştı. Başvuru dilekçesinde, Davutoğlu'nun yaptığı konuşmalarında, Gülen'in özel hayatına saygı hakkına açık saldırıda bulunduğu iddia edilmişti. cnntürk
Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'in, "kişilik haklarına saldırıda bulunduğu" iddiasıyla eski Başbakan, AK Parti Konya Milletvekili Ahmet Davutoğlu aleyhine açtığı manevi tazminat davası reddedildi.
Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesindeki duruşmaya, Davutoğlu'nun avukatı Hacı İbrahim Kayıkçı katıldı. Mazeret bildirmeyen Fetullah Gülen'in avukatları ise duruşmada bulunmadı.
Avukat Kayıkçı, mahkemeden davanın reddine karar verilmesini istedi. Mahkeme, araştırılması gereken başka bir husus olmadığına kanaat getirerek, yargılamanın sonlandırılması kararını verdi.
FETÖ elebaşı Gülen, avukatı Nurullah Albayrak aracılığıyla, eski Başbakan Davutoğlu'nun 7 Haziran 2015 Genel Seçimleri öncesi düzenlediği Bayburt, Gümüşhane ve Erzincan'daki mitinglerde yaptığı konuşmalarda, "kişilik haklarına saldırıda bulunduğu" gerekçesiyle 100 bin liralık manevi tazminat talebiyle dava açmıştı. Başvuru dilekçesinde, Davutoğlu'nun yaptığı konuşmalarında, Gülen'in özel hayatına saygı hakkına açık saldırıda bulunduğu iddia edilmişti. cnntürk
Bir ilk: Başörtülü bir kadın Playboy’da
Amerikalı müslüman gazeteci Noor Tagouri, Playboy dergisinin Ekim ayı sayısında yer alacak. Tagouri’nin bu kararı, bazı kişilerce takdir edilse de pek çok kişi tarafından eleştirildi.
Gazeteci Noor Tagouri, ünlü dergi Playboy'un “Renegade” seçkisinde bir aktivist, bir komedyen ve bir yazarla birlikte yer alacak.
“Renegade”, Playboy’un geçtiğimiz yıl çıplaklıktan uzaklaşma kararı sonrasında oluşturduğu ve sektörde risk almak suretiyle yine de sevdiği işi yapanların ve sektörün kurallarını yeniden yazma girişiminde bulunanların öne çıkarıldığı bir dosya.
Cnn.com’un haberine göre, 22 yaşındaki gazeteci Tagouri, üzerinde siyah kot, deri ceket ve başörtüsü ile derginin sayfalarındaki yerini alacak.
Noor Tagouri, Playboy için gerçekleştirilen fotoğraf çekimlerinin sahne arkası görüntülerini sosyal medya hesabından takipçileriyle paylaştı. Tagouri'nin bu kararı sosyal medyada da takipçilerini ikiye böldü. Takipçilerinin bir kısmı gazeteci Tagouri'yi tebrik edip yüreklendirirken bir kısmı da sertçe eleştirdi.
FETÖ 1990 yılında da darbe planı yapmış
Tokat'ta FETÖ'nün askeriye içerisindeki yapılanmasına yönelik soruşturmada elde edilen deliller ışığında, FETÖ'nün 26 yıl önce de darbe planı yaptığına ilişkin beyanların bulunduğu bildirildi.
Tokat'ta Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) yönelik yürütülen soruşturma kapsamında elde edilen deliller ışığında, örgütün 1990 yılında da darbe planına yönelik beyanlar ortaya çıktı.
Tokat Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan yazılı açıklamada, "FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün askeriye içerisindeki yapılanmasına yönelik" başlatılan soruşturmada Başsavcılığın son 3 günde yaptığı faaliyetlere yer verildi.
Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada alınan tanık beyanı doğrultusunda, yapıya mensup olduğu değerlendirilen 9 üst rütbeli subay hakkında arama, el koyma ve gözaltına alma kararı verildiği, bu şüphelilerden bir kısmının gözaltına alındığı, bir kısmının ise halen firar olduğu belirtildi.
Firar olan bu kişiler hakkında Başsavcılık tarafından Tokat Sulh Ceza Hakimliğinden tutuklamaya yönelik yakalama kararı istenildiği, soruşturma kapsamında da şüphelilerin bir kısmının ise yurt dışında askeri ateşe olarak görev yaptığının tespit edildiği bildirildi.
"Askeri lisede, harp okulunda her birine kod adı verildi"
Başsavcılık, soruşturma kapsamında, "FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün askeriye içerisindeki yapılanmasına yönelik" yürütülen bir başka soruşturmaya da yer verilen açıklamada "Elde edilen deliller ışığında '22 üst rütbeli (albay, yarbay) askeri personelin, askeri lisede ve Kara Harp Okulunda okudukları sırada Paralel Yapı'ya mensup öğrenciler olduğu, bunların her birine yapı tarafından kod adı verildiği, bu personellerden büyük bir kısmının o dönemde bizzat Fetullah Gülen ile görüştürülmeye götürüldüğü, bu şahısların Fetullah Gülen ile birden fazla kez görüştürüldüğü, ayrıca o dönemde bahse konu öğrencilere soru verildiği, hatta soruların Fetullah Gülen'e cinler tarafından getirildiğinin söylendiği, o dönemde (1990 yılında) yapının darbe planları da yaptığı, ancak darbe yapılmadığı" beyanında bulunduğunu bildirdi.
"Öğrenciler ileride hangi makamlara gelirlerse darbe daha kolay yapılabilir?"
Tokat Cumhuriyet Başsavcılığının açıklamasına göre, "Askeri liselerde ve Kara Harp Okulunda okuyan öğrencilerin ileride hangi makamlara gelirlerse darbenin daha kolay yapılabileceğinin konuşulduğu, darbenin daha kolay maksatla yapılabilmesi için öğrencilerin önemli birimlere yönlendirildiği ve darbeye hazırlık yapıldığı" beyanı da soruşturma dosyasına girdi.
"Yapıyı büyütmek için dini, Gülen'i büyütmek için Peygamber'i araç olarak kullandılar"
Buna göre soruşturma dosyasına şu beyanlar da girdi:
"Askeri öğrencilerin hafta sonları izinli dönemlerinde geldikleri hücre evlerinin bulunduğu, bu hücre evlerindeki sorumluların en önemli görevlerinin hücre evine gelen öğrencilerin yapıya kazandırıp onların itaat etmesini sağlamak olduğu, öğrencilerin nelerden hoşlandığı tespit edilip sevdikleri şeylerin yapıldığı, böylelikle sorumlu olan ağabeylerine bağlılıklarının artırıldığı, ağabeylerine bağlılığı arttırmadaki temel amacın Fetullah Gülen'in bu asırda İslamiyet'in ve insaniyetin kurtarıcısı, eski tabirle bani ve hamisi olduğu öğrencilerin kafasında tartışmasız bir dogma haline getirmesini sağlamak olduğu, bu şekilde küçük yaşta öğrencilerin yapıya inanmasını sağlayıp vazgeçilmez bir noktaya gelmelerinin sağlandığı, yapıyı büyütmek için dini, Fetullah Gülen'i büyütmek için Peygamber'in araç olarak kullandığı."
Tokat Cumhuriyet Başsavcılığının açıklamasında, ayrıca FETÖ bünyesinde o dönemde "imam" statüsündeki yer alan bir tanığın beyanlarına yer verildi. Söz konusu tanığın, kendisine bağlı 19 askeri öğrencinin yetiştirildiğini beyan ettiği ve bunlara FETÖ tarafından kod adı verildiğinin tespit edildiği bildirildi.
Toplanan deliller kapsamında lüzum üzerine şüpheliler hakkında Başsavcılıkça adreslerinde ve araçlarında farklı illerde eş zamanlı olmak üzere arama, el koyma, şüpheliler hakkında ise gözaltı kararı verildiği belirtilen açıklamada, şu bilgiler paylaşıldı:
"3 rütbeli hakkında ise ikametlerinde ve araçlarında arama, el koyma kararı işleminin yapılması, avukat huzurunda şüpheli olarak 'silahlı terör örgütü üyesi veya yöneticisi olmak' suçundan savunmasının alınmasının akabinde serbest bırakılmaları yönünde karar verildiği, haklarında işlem yapılan askeri personellerden bir kısmının yurt dışında askeri ateşe olarak görev yaptığının tespit edildiği, yine elde edilen deliller doğrultusunda askeri lise ve Kara Harp Okulunda yapıya mensup askeri öğrencilerle ilgilenen ve sorumlu olduğu değerlendirilen 2 sivil şahıs hakkında da arama, el koyma ile gözaltına alma kararları verildiği ve halen soruşturmalarımızın devam ettiği kamuoyuna saygı ile duyurulur." cnntürk
Tokat'ta Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) yönelik yürütülen soruşturma kapsamında elde edilen deliller ışığında, örgütün 1990 yılında da darbe planına yönelik beyanlar ortaya çıktı.
Tokat Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan yazılı açıklamada, "FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün askeriye içerisindeki yapılanmasına yönelik" başlatılan soruşturmada Başsavcılığın son 3 günde yaptığı faaliyetlere yer verildi.
Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada alınan tanık beyanı doğrultusunda, yapıya mensup olduğu değerlendirilen 9 üst rütbeli subay hakkında arama, el koyma ve gözaltına alma kararı verildiği, bu şüphelilerden bir kısmının gözaltına alındığı, bir kısmının ise halen firar olduğu belirtildi.
Firar olan bu kişiler hakkında Başsavcılık tarafından Tokat Sulh Ceza Hakimliğinden tutuklamaya yönelik yakalama kararı istenildiği, soruşturma kapsamında da şüphelilerin bir kısmının ise yurt dışında askeri ateşe olarak görev yaptığının tespit edildiği bildirildi.
"Askeri lisede, harp okulunda her birine kod adı verildi"
Başsavcılık, soruşturma kapsamında, "FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün askeriye içerisindeki yapılanmasına yönelik" yürütülen bir başka soruşturmaya da yer verilen açıklamada "Elde edilen deliller ışığında '22 üst rütbeli (albay, yarbay) askeri personelin, askeri lisede ve Kara Harp Okulunda okudukları sırada Paralel Yapı'ya mensup öğrenciler olduğu, bunların her birine yapı tarafından kod adı verildiği, bu personellerden büyük bir kısmının o dönemde bizzat Fetullah Gülen ile görüştürülmeye götürüldüğü, bu şahısların Fetullah Gülen ile birden fazla kez görüştürüldüğü, ayrıca o dönemde bahse konu öğrencilere soru verildiği, hatta soruların Fetullah Gülen'e cinler tarafından getirildiğinin söylendiği, o dönemde (1990 yılında) yapının darbe planları da yaptığı, ancak darbe yapılmadığı" beyanında bulunduğunu bildirdi.
"Öğrenciler ileride hangi makamlara gelirlerse darbe daha kolay yapılabilir?"
Tokat Cumhuriyet Başsavcılığının açıklamasına göre, "Askeri liselerde ve Kara Harp Okulunda okuyan öğrencilerin ileride hangi makamlara gelirlerse darbenin daha kolay yapılabileceğinin konuşulduğu, darbenin daha kolay maksatla yapılabilmesi için öğrencilerin önemli birimlere yönlendirildiği ve darbeye hazırlık yapıldığı" beyanı da soruşturma dosyasına girdi.
"Yapıyı büyütmek için dini, Gülen'i büyütmek için Peygamber'i araç olarak kullandılar"
Buna göre soruşturma dosyasına şu beyanlar da girdi:
"Askeri öğrencilerin hafta sonları izinli dönemlerinde geldikleri hücre evlerinin bulunduğu, bu hücre evlerindeki sorumluların en önemli görevlerinin hücre evine gelen öğrencilerin yapıya kazandırıp onların itaat etmesini sağlamak olduğu, öğrencilerin nelerden hoşlandığı tespit edilip sevdikleri şeylerin yapıldığı, böylelikle sorumlu olan ağabeylerine bağlılıklarının artırıldığı, ağabeylerine bağlılığı arttırmadaki temel amacın Fetullah Gülen'in bu asırda İslamiyet'in ve insaniyetin kurtarıcısı, eski tabirle bani ve hamisi olduğu öğrencilerin kafasında tartışmasız bir dogma haline getirmesini sağlamak olduğu, bu şekilde küçük yaşta öğrencilerin yapıya inanmasını sağlayıp vazgeçilmez bir noktaya gelmelerinin sağlandığı, yapıyı büyütmek için dini, Fetullah Gülen'i büyütmek için Peygamber'in araç olarak kullandığı."
Tokat Cumhuriyet Başsavcılığının açıklamasında, ayrıca FETÖ bünyesinde o dönemde "imam" statüsündeki yer alan bir tanığın beyanlarına yer verildi. Söz konusu tanığın, kendisine bağlı 19 askeri öğrencinin yetiştirildiğini beyan ettiği ve bunlara FETÖ tarafından kod adı verildiğinin tespit edildiği bildirildi.
Toplanan deliller kapsamında lüzum üzerine şüpheliler hakkında Başsavcılıkça adreslerinde ve araçlarında farklı illerde eş zamanlı olmak üzere arama, el koyma, şüpheliler hakkında ise gözaltı kararı verildiği belirtilen açıklamada, şu bilgiler paylaşıldı:
"3 rütbeli hakkında ise ikametlerinde ve araçlarında arama, el koyma kararı işleminin yapılması, avukat huzurunda şüpheli olarak 'silahlı terör örgütü üyesi veya yöneticisi olmak' suçundan savunmasının alınmasının akabinde serbest bırakılmaları yönünde karar verildiği, haklarında işlem yapılan askeri personellerden bir kısmının yurt dışında askeri ateşe olarak görev yaptığının tespit edildiği, yine elde edilen deliller doğrultusunda askeri lise ve Kara Harp Okulunda yapıya mensup askeri öğrencilerle ilgilenen ve sorumlu olduğu değerlendirilen 2 sivil şahıs hakkında da arama, el koyma ile gözaltına alma kararları verildiği ve halen soruşturmalarımızın devam ettiği kamuoyuna saygı ile duyurulur." cnntürk
Etiketler:
cemaat,
darbe,
fethullah gülen,
haber,
ohal
12 TV kanalı kapatıldı
Olağanüstü Hal sürecinde yayımlanan Kanun Hükmünde Kararname kapsamında dün 12 kanalın yayını durduruldu.
Hürriyet'te yer alan habere göre Türksat üzerinden yayın yapan, aralarında Hayatın Sesi, TV 10, Van TV, Jiyan TV, Azadi TV ve Zarog TV’nin de bulunduğu 12 televizyon kanalının yayını durdu.
RTÜK yetkilileri, Başbakanlık kararıyla, OHAL kapsamında çıkarılan 668 sayılı KHK ile kanalların yayınının durdurulduğu bilgisini verdi. RTÜK’ün kararı Türksat’a tebliğ etmesiyle kanalların yayını kesildi.
Hürriyet'te yer alan habere göre Türksat üzerinden yayın yapan, aralarında Hayatın Sesi, TV 10, Van TV, Jiyan TV, Azadi TV ve Zarog TV’nin de bulunduğu 12 televizyon kanalının yayını durdu.
RTÜK yetkilileri, Başbakanlık kararıyla, OHAL kapsamında çıkarılan 668 sayılı KHK ile kanalların yayınının durdurulduğu bilgisini verdi. RTÜK’ün kararı Türksat’a tebliğ etmesiyle kanalların yayını kesildi.
Bakanlık atılan öğretmenlerin maaşının yarısını istedi
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), ihraç ettiği 28 bin öğretmenden eylül maaşının yarısını geri istedi.
Habertürk'ün haberine göre İl Milli Eğitim Müdürlüklerini uyaran MEB, maaşları 15 Ağustos'ta yatan öğretmenlere ulaşılması talimatı verdi.
FETÖ'nün darbe girşiminin ardından 81 ilde 37 bine yakın öğretmen açığa alınmıştı. Bu öğretmenlerden 28 bini 1 Eylül'de Resmi Gazete'de yayımlanana KHK ile ihraç edilmişti.
MEB, geriye kalan 15 bin öğretmenin disiplin soruşturmasına devam ediyor. Öğretmenler açığa alındıkları dönemde maaşların üçte ikisini alıyordu.
Habertürk'ün haberine göre İl Milli Eğitim Müdürlüklerini uyaran MEB, maaşları 15 Ağustos'ta yatan öğretmenlere ulaşılması talimatı verdi.
FETÖ'nün darbe girşiminin ardından 81 ilde 37 bine yakın öğretmen açığa alınmıştı. Bu öğretmenlerden 28 bini 1 Eylül'de Resmi Gazete'de yayımlanana KHK ile ihraç edilmişti.
MEB, geriye kalan 15 bin öğretmenin disiplin soruşturmasına devam ediyor. Öğretmenler açığa alındıkları dönemde maaşların üçte ikisini alıyordu.
28 Eylül 2016 Çarşamba
Çamlıca Tv ve Radyo Kulesi'nin temeli atıldı
İstanbul’un seyir terası olacak Çamlıca’daki kulede temel atıldı. Haziran'da açılması planlanan kule, 400 metreden 360 derece seyir keyfi sunacak.
Habertürk'ün haberine göre Çamlıca Tepesi'ndeki önemli projelerden biri olan Küçük Çamlıca Tv ve Radyo Kulesi inşaatında çalışmalar devam ediyor. Proje hakkında güncel bilgileri Sarıdağlar İnşaat Proje Müdürü Özgen Bölük anlattı. Kazı işlemi tamamlandığını söyleyen Bölük, “İlk temel atıldı. Beton için C-60 sınıfı denen en kaliteli ve dayanıklı malzeme kullanılıyor. Kazı işleminde yaklaşık 100 metreküp toprak çıkarılarak zeminden 30 metre aşağı inildi. Bu alanda 4 kat bodrum olarak kullanılacak. Bodrum katlar kütüphane, sergi alanları gibi sosyal ve kültürel faaliyetler için değerlendirilecek. Kule ile birlikte çevrede geniş çaplı peyzaj çalışması da yapılacak” ifadelerinde bulundu.
Denizden yüksekliği 400 metre olacak
"İstanbul 360 derece seyredilecek" diyen Bölük Yeni Şafak'a şu bilgileri verdi: “Kule 220 metre betonarme, 145 metre anten uzunluğuyla birlikte toplam uzunluğu 365 metre olacak. Çamlıca Tepesi'nin denizden yüksekliğini de hesapladığımızda 400 metre tepeden İstanbul seyredilecek. Açık ve güneşli bir havada İstanbul Boğazı, Tarihi Yarımada, Adalar 360 derece izlenilebilecek. Projeyi 2017 Kadir Gecesi'nden önce yani haziranda bitirmeyi planlıyoruz”
Eyfel Kulesi'nden daha yüksek olacak
Projenin alanında Avrupa'nın 1 numarası olduğunu belirten Bölük, “Eyfel Kulesi 300 metre. Dolayısıyla Çamlıca'daki kule 65 metre daha yüksek olacak. Halihazırda Türkiye ve Avrupa'nın en büyük tv kulesi. Seyir kulesi 4 kattan oluşacak. 2 kat seyir alanı, 2 kat restoran olarak hizmet verecek. Katlara asansör ile hızlı ulaşım sağlanacak. Seyir katında 200 kişi aynı anda bulunabilecek. Restoranda ise aynı anda 75 kişi ağırlanabilecek” açıklamasında bulundu.
Habertürk'ün haberine göre Çamlıca Tepesi'ndeki önemli projelerden biri olan Küçük Çamlıca Tv ve Radyo Kulesi inşaatında çalışmalar devam ediyor. Proje hakkında güncel bilgileri Sarıdağlar İnşaat Proje Müdürü Özgen Bölük anlattı. Kazı işlemi tamamlandığını söyleyen Bölük, “İlk temel atıldı. Beton için C-60 sınıfı denen en kaliteli ve dayanıklı malzeme kullanılıyor. Kazı işleminde yaklaşık 100 metreküp toprak çıkarılarak zeminden 30 metre aşağı inildi. Bu alanda 4 kat bodrum olarak kullanılacak. Bodrum katlar kütüphane, sergi alanları gibi sosyal ve kültürel faaliyetler için değerlendirilecek. Kule ile birlikte çevrede geniş çaplı peyzaj çalışması da yapılacak” ifadelerinde bulundu.
Denizden yüksekliği 400 metre olacak
"İstanbul 360 derece seyredilecek" diyen Bölük Yeni Şafak'a şu bilgileri verdi: “Kule 220 metre betonarme, 145 metre anten uzunluğuyla birlikte toplam uzunluğu 365 metre olacak. Çamlıca Tepesi'nin denizden yüksekliğini de hesapladığımızda 400 metre tepeden İstanbul seyredilecek. Açık ve güneşli bir havada İstanbul Boğazı, Tarihi Yarımada, Adalar 360 derece izlenilebilecek. Projeyi 2017 Kadir Gecesi'nden önce yani haziranda bitirmeyi planlıyoruz”
Eyfel Kulesi'nden daha yüksek olacak
Projenin alanında Avrupa'nın 1 numarası olduğunu belirten Bölük, “Eyfel Kulesi 300 metre. Dolayısıyla Çamlıca'daki kule 65 metre daha yüksek olacak. Halihazırda Türkiye ve Avrupa'nın en büyük tv kulesi. Seyir kulesi 4 kattan oluşacak. 2 kat seyir alanı, 2 kat restoran olarak hizmet verecek. Katlara asansör ile hızlı ulaşım sağlanacak. Seyir katında 200 kişi aynı anda bulunabilecek. Restoranda ise aynı anda 75 kişi ağırlanabilecek” açıklamasında bulundu.
AB Komisyonu'ndan vize serbestisi için 7 şart
AB Komisyonu, Türk vatandaşlarına vizelerin kaldırılması için yerine getirilmesi gereken 7 kriter olduğunu açıkladı.
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, Türk vatandaşlarına vizelerin kaldırılması için yerine getirilmesi gereken 7 kriter olduğunu bildirdi.
AB Komisyonu, 18 Mart'ta gerçekleştirilen Türkiye-AB mutabakatının uygulanmasına ilişkin 3. değerlendirme raporunu yayımladı.
Raporda, Türkiye’ye vize serbestinin sağlanması için yerine getirilmesi gereken toplam 72 kriterden geriye 7 kriterin kaldığı belirtilerek, eksik kriterler şu şekilde sıralandı:
"AB standartlarında tam uyumlu biyometrik pasaport çıkartılması, yolsuzlukla mücadele için önlemlerin alınması, Europol ile operasyonel işbirliği anlaşması yapılması, terörle mücadele yasa ve uygulamalarının Avrupa standartlarına uyacak şekilde düzenlenmesi, AB standartlarında kişisel verilerin korunması düzenlemesinin kabulü ve uygulanması, suç bağlantılı konularda AB’nin tüm ülkeleriyle etkili işbirliği yapılması ve AB-Türkiye Geri Kabul Anlaşması’nın tüm maddelerinin uygulanması."
Türkiye-AB mutabakatının uygulanmasındaki zorluklara rağmen istikrarlı biçimde sonuç verdiğine işaret edilen raporda, mutabakatın başlamasından bu yana Türkiye’den Yunanistan’a geçişlerde ve Ege Denizi’ndeki ölümlerde önemli ölçüde azalma olduğu kaydedildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tweetlerine yoğun ilgi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, resmi sosyal medya hesabından yapılan paylaşımlar, 160 milyon kez görüntülendi.
Edinilen bilgiye göre, Erdoğan'ın, twitter'daki resmi hesabı üzerinden son 3 ayda yapılan paylaşımlar, 160 milyon kez görüntülenirken, 2 milyon 700 bin kullanıcı tarafından beğenildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tweetlerini 1 milyon kullanıcı kendi hesapları üzerinden paylaşırken, 217 bin kullanıcı da tweetlere yorum yazdı.
Öte yandan Erdoğan'ın, 6 milyon 19 bin 774 ile en çok görüntülenen ve etkileşim alan tweeti, Yenikapı'daki "Demokrasi ve Şehitler Mitingi"ne ilişkin paylaştığı, "Bugün #TekMilletTekYürek diyerek asaletini tüm dünyaya bir kez daha gösteren milletime şükranlarımı sunuyorum." oldu.
Son 3 ayda paylaşılan diğer popüler tweetler şunlar:
"Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım, hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım."
"Birlik ve beraberliğimizi en güçlü şekilde göstermek için tüm vatandaşlarımı
#TekMilletTekYürek olmaya Yenikapıya davet ediyorum."
"Milletimizi demokrasimize ve milli iradeye sahip çıkmak üzere meydanlara, havalimanlarına davet ediyorum."
"Durum tam anlamıyla normalleşene kadar sokaklardan, havalimanlarından ve meydanlardan ayrılmayacağız." (cnntürk)
Edinilen bilgiye göre, Erdoğan'ın, twitter'daki resmi hesabı üzerinden son 3 ayda yapılan paylaşımlar, 160 milyon kez görüntülenirken, 2 milyon 700 bin kullanıcı tarafından beğenildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tweetlerini 1 milyon kullanıcı kendi hesapları üzerinden paylaşırken, 217 bin kullanıcı da tweetlere yorum yazdı.
Öte yandan Erdoğan'ın, 6 milyon 19 bin 774 ile en çok görüntülenen ve etkileşim alan tweeti, Yenikapı'daki "Demokrasi ve Şehitler Mitingi"ne ilişkin paylaştığı, "Bugün #TekMilletTekYürek diyerek asaletini tüm dünyaya bir kez daha gösteren milletime şükranlarımı sunuyorum." oldu.
Son 3 ayda paylaşılan diğer popüler tweetler şunlar:
"Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım, hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım."
"Birlik ve beraberliğimizi en güçlü şekilde göstermek için tüm vatandaşlarımı
#TekMilletTekYürek olmaya Yenikapıya davet ediyorum."
"Milletimizi demokrasimize ve milli iradeye sahip çıkmak üzere meydanlara, havalimanlarına davet ediyorum."
"Durum tam anlamıyla normalleşene kadar sokaklardan, havalimanlarından ve meydanlardan ayrılmayacağız." (cnntürk)
Nurettin Veren, Fethullah Gülen'in koltuk değiştirmesindeki mesajı açıkladı
Geçtiğimiz haftaki bir video kaydında konuşma yaptığı sırada koltuğundan kalkarak yer değiştirmesi çeşitli spekülasyonlara yol açan Fetullah Gülen'in bu hareketini bir dönem en yakınında bulunan isimlerden Nurettin Veren değerlendirdi. Veren, "Gülen'in bütün hareketlerinde mesaj vardır. Bu hareket mekan değiştireceği anlamına geliyor. ABD, Gülen'i kendi kontrolünde Güney Afrika'ya göndermeyi planlıyor" dedi.
Fetullah Gülen'in geçtiğimiz günlerdeki bir video kaydında konuşması devam ederken ayağa kalkarak yer değiştirmesi çeşitli spekülasyonlara yol açmış, önce sosyal medyada ardından da bazı yayın organlarında tartışılmıştı. Gülen'in bu hareketinin cemaatinin üyelerine yönelik gizli bir mesaj taşıdığı öne sürülmüştü.
Hatta Gülen'in koltuğundan kalkarak yer değiştirmesinin, FETÖ üyelerine "yerinizi değiştirin, harekete geçin" mesajı taşıdığı iddia edilerek, buradan hareketle bazı basın organlarında yeni bir girişim tehdidi yorumlarına bile varanlar oldu.
Gülen'in konuşmasındaki yer değiştirmesi katıldığı bir TV programında Nurettin Veren'e de soruldu. Bir dönem Gülen'in en yakınındaki isimlerden biri olan Veren de bu konuda spekülasyonları teyit eden açıklamalarda bulundu.
Haber 7'nin haberine göre Veren, "Gülen'in bütün hareketlerinde mesaj vardır. Koltuk değiştirmesi de mekan değiştireceği anlamına geliyor. ABD, Gülen'i kendi kontrolünde Güney Afrika'ya göndermeyi planlıyor" dedi. (cnntürk.com.tr)
Hatta Gülen'in koltuğundan kalkarak yer değiştirmesinin, FETÖ üyelerine "yerinizi değiştirin, harekete geçin" mesajı taşıdığı iddia edilerek, buradan hareketle bazı basın organlarında yeni bir girişim tehdidi yorumlarına bile varanlar oldu.
Gülen'in konuşmasındaki yer değiştirmesi katıldığı bir TV programında Nurettin Veren'e de soruldu. Bir dönem Gülen'in en yakınındaki isimlerden biri olan Veren de bu konuda spekülasyonları teyit eden açıklamalarda bulundu.
Haber 7'nin haberine göre Veren, "Gülen'in bütün hareketlerinde mesaj vardır. Koltuk değiştirmesi de mekan değiştireceği anlamına geliyor. ABD, Gülen'i kendi kontrolünde Güney Afrika'ya göndermeyi planlıyor" dedi. (cnntürk.com.tr)
İsrail eski Cumhurbaşkanı Şimon Peres hayatını kaybetti
İsrail'in eski Cumhurbaşkanı Şimon Peres hayatını kaybetti. Peres 93 yaşındaydı.
Tel Aviv'deki Tel Hoshemer Hastanesi'nde bulunan Peres'in durumunun dün daha da kötüleştiği belirtilmişti.
İsrail'de 2007 ile 2014 yılları arasında cumhurbaşkanlığı görevini yürüten Peres, 13 Eylül'de felç geçirmiş ve hastaneye kaldırılmıştı. Peres'in, tedavi amacıyla ilaçlarla uyutulduğu ve solunum cihazına bağlandığı belirtilmişti.
Şimon Peres kimdir?
Şimon Peres, İsrail siyasetinin en önemli figürlerinden biriydi. İki dönem başbakanlık ardından cumhurbaşkanlığı yaptı, Filistin ile barış görüşmelerinin de savaşın da mimarı oldu. Onu Türkiye'nin bir numaralı gündem maddesi yapan olay ise Tayyip Erdoğan ile Davos'ta yaşadığı o ünlü "one minute" tartışmasıydı. İşte Peres'in 93 yıllık yaşamından satır başları.
Şimon Peres, Türk halkının aklına Tayyip Erdoğan ile yaşadığı tartışmayla kazındı. 93 yaşında hayatını kaybeden Peres ülkesi İsrail'de 1949'dan bugüne hemen her önemli makamda görev aldı.
Uzun yıllar İsrail solunun en önde gelen ismi olan peres iki kez başbakanlık yaptı.
2007-2014 arasında ise cumhurbaşkanlığı görevini yürüttü.
Peres ayrıca İsrail'in 1959'daki gizli nükleer programının mimarları arasındaydı.
Şimon Peres, Filistinlilerle imzalanan 1993 Oslo Barış Anlaşması'ndaki rolü nedeniyle dönemin başbakanı Yitzak Rabin ve filistin lideri Yaser Arafat'la birlikte Nobel Barış Ödülü'nü aldı. Daha sonra Ariel Şaron ile koalisyona girerek kendi eliyle inşa ettiği barış sürecini yok etmekle eleştirildi.
İlerleyen yaşına rağmen, aktif olarak çalışmaya devam etden peres barış merkezi aracılığıyla İsrail ile Filistinliler arasındaki ilişkilerin geliştirilmesine yönelik faaliyetlerde bulundu.
2007'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kürsüsünden milletvekillerine seslendi.
İlk kez bir İsrail Cumhurbaşkanı meclis kürsüsündeydi.
Bir de sürpriz yaptı.
Kürsüden inmeden önce Cahit Sıtkı Tarancı'nın, 'Memleket İsterim' şiirini okudu, ayakta alkışlandı.
Gazze'ye yönelik saldırılarla ilişkiler gerildi. 2009'da ise, İsviçre'nin Davos kentinde düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu'nda dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan ile o ünlü 'one minute' tartışmasının taraflarından biri oldu.
Peres, o tarihten 7 yıl sonra "Kalbimde iyi duygular var. Kırgınlıklarla zamanımı geçirmek istemiyorum. Geleceği değiştirebilmeniz için geçmişle boşanmanız şart. Hayal kurabilmelisiniz. Olan oldu, bitti, gitti" diyecekti. (cnntürk)
Tel Aviv'deki Tel Hoshemer Hastanesi'nde bulunan Peres'in durumunun dün daha da kötüleştiği belirtilmişti.
İsrail'de 2007 ile 2014 yılları arasında cumhurbaşkanlığı görevini yürüten Peres, 13 Eylül'de felç geçirmiş ve hastaneye kaldırılmıştı. Peres'in, tedavi amacıyla ilaçlarla uyutulduğu ve solunum cihazına bağlandığı belirtilmişti.
Şimon Peres kimdir?
Şimon Peres, İsrail siyasetinin en önemli figürlerinden biriydi. İki dönem başbakanlık ardından cumhurbaşkanlığı yaptı, Filistin ile barış görüşmelerinin de savaşın da mimarı oldu. Onu Türkiye'nin bir numaralı gündem maddesi yapan olay ise Tayyip Erdoğan ile Davos'ta yaşadığı o ünlü "one minute" tartışmasıydı. İşte Peres'in 93 yıllık yaşamından satır başları.
Şimon Peres, Türk halkının aklına Tayyip Erdoğan ile yaşadığı tartışmayla kazındı. 93 yaşında hayatını kaybeden Peres ülkesi İsrail'de 1949'dan bugüne hemen her önemli makamda görev aldı.
Uzun yıllar İsrail solunun en önde gelen ismi olan peres iki kez başbakanlık yaptı.
2007-2014 arasında ise cumhurbaşkanlığı görevini yürüttü.
Peres ayrıca İsrail'in 1959'daki gizli nükleer programının mimarları arasındaydı.
Şimon Peres, Filistinlilerle imzalanan 1993 Oslo Barış Anlaşması'ndaki rolü nedeniyle dönemin başbakanı Yitzak Rabin ve filistin lideri Yaser Arafat'la birlikte Nobel Barış Ödülü'nü aldı. Daha sonra Ariel Şaron ile koalisyona girerek kendi eliyle inşa ettiği barış sürecini yok etmekle eleştirildi.
İlerleyen yaşına rağmen, aktif olarak çalışmaya devam etden peres barış merkezi aracılığıyla İsrail ile Filistinliler arasındaki ilişkilerin geliştirilmesine yönelik faaliyetlerde bulundu.
2007'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kürsüsünden milletvekillerine seslendi.
İlk kez bir İsrail Cumhurbaşkanı meclis kürsüsündeydi.
Bir de sürpriz yaptı.
Kürsüden inmeden önce Cahit Sıtkı Tarancı'nın, 'Memleket İsterim' şiirini okudu, ayakta alkışlandı.
Gazze'ye yönelik saldırılarla ilişkiler gerildi. 2009'da ise, İsviçre'nin Davos kentinde düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu'nda dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan ile o ünlü 'one minute' tartışmasının taraflarından biri oldu.
Peres, o tarihten 7 yıl sonra "Kalbimde iyi duygular var. Kırgınlıklarla zamanımı geçirmek istemiyorum. Geleceği değiştirebilmeniz için geçmişle boşanmanız şart. Hayal kurabilmelisiniz. Olan oldu, bitti, gitti" diyecekti. (cnntürk)
Ege Denizi'nde 5.2 büyüklüğünde deprem
Ege Denizi'nin On İki Adalar Bölgesi'nde gece 5.2 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Sarsıntı Marmaris ve Datça başta olmak üzere Türkiye'nin, Batı kıyılarında da hissedildi.
Deprem saat 23.57'de yaşandı.
AFAD'ın aletsel büyüklüğünü 5.2 olarak açıkladığı sarsıntıyı Kandilli Rasathanesi 5.4 olarak ölçtü.
Rodos ve Tilos adaları arasında, denizde meydana gelen deprem Yunan Adaları ile birlikte, Muğla kıyılarında da hissedildi.
Depremde şu ana kadar herhangi olumsuzluk bildirilmedi.
Deprem saat 23.57'de yaşandı.
AFAD'ın aletsel büyüklüğünü 5.2 olarak açıkladığı sarsıntıyı Kandilli Rasathanesi 5.4 olarak ölçtü.
Rodos ve Tilos adaları arasında, denizde meydana gelen deprem Yunan Adaları ile birlikte, Muğla kıyılarında da hissedildi.
Depremde şu ana kadar herhangi olumsuzluk bildirilmedi.
27 Eylül 2016 Salı
Cansel Kınalı'nın okuduğu okulun yöneticileri beraat etti
Kayseri'de öğretmeni ile ilişkisinin ardından intihar eden lise öğrencisi Cansel Buse Kınalı'nın, durumu bildirdiği okul idaresinden okul müdürü, 2 müdür yardımcısı ve 2 rehber öğretmen, 'suçu bildirmeme ve 'resmi belgede sahtecilik' suçlarından yargılandıkları davada beraat etti.
Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ilk duruşmasında tutuksuz sanıklar Mustafa Eminoğlu Anadolu Lisesi'nde görevli okul müdürü E.E. (57), müdür yardımcıları M.T.İ. (42), A.E. (42) ve rehber öğretmenleri K.C. (46) ile Z.A. (38) ve avukatları hazır bulundu. Cansel Buse Kınalı'nın babası M.K. ile annesi M.K. adına duruşmaya gelen avukat Kamil Avşaroğlu'nun duruşmaya katılma talebi, mahkemece, suçun kamuya yönelik olduğu, doğrudan zarar görme ihtimallerinin olmadığı gerekçesiyle reddedildi.
İlk olarak savunma yapan müdür yardımcısı M.T.İ., "Bu olayı ilk 16 Şubat'ta Cansel'in rahatsızlandığı ve ambulansın geldiği gün Cansel'in arkadaşı D.E.'nin bana anlatması sonrası duydum. D.E. bana Cansel'in bir öğretmen ile ilişkisi olduğunu anlatırken Cansel odaya geldi. Cansel sadece mesajlaşma şeklinde olduğunu söyledi. Ben kendisine hemen olayın üzerine gidip öğretmenin cezalandırılması gerektiğini söyledim. O çocuk da babasının polis olduğunu, öğretmenini öldürme korkusu olduğunu söyleyerek şikayetçi olmaya yanaşmadı. Ben de bu korkusunu duyunca biraz tereddüt ettim, düşündüm ve 17 Şubat'ta müdür beye anlattım. Rehberlik servisine anlattım. Müdür bey bir komisyon oluşturmuş ama öğrenci onlara anlatmamış" dedi.
'Cansel'e neler olduğunu sorduk'
Sanık M.T.İ., aileye taziyeye gittiğinde yaşadıklarını ise şöyle anlattı:
"Cansel Çarşamba vefat etti. Ben cuma günü aileye taziye ziyaretine gittim. Orada Cansel'in babası bana bir ismimin geçtiği bir tweet gösterdi. Bana 'Orman kanunlarına göre hesaplaşacağız. Ben bu olayı duysaydım, ilişkiyi bilseydim okulun bahçesinde o öğretmenin beynine mermiyi doldurmaz mıydım' dedi. Ben babadan bu lafları duyunca Cansel'in ve benim tereddütlerimin yersiz olmadığını o an anladım."
Duruşmada ikinci ifade veren rehber öğretmeni K.C. de, "O gün okul çıkışına yakın zamanda müdür bey aradı. Rehber öğretmeni Z.A. ile beraber bir öğrenci ile görüşmemizi istedi. Öğretmen ile gönül ilişkisi iddiaları olduğunu incelememizi ve işlem yapmamızı istedi. Ben de müdür yardımcısı A.E.'nin de gelmesini istedim, üçümüz Cansel'in kaldığı revire gittik. Revirde Cansel uzanmış yatıyordu. Yanında öğrenci D.E. vardı. Cansel'e neler olduğunu sorduk. Z.A. hocam bana kadınsal bir durum olduğunu söyleyip çıkmamı istedi. Çıktım, kapıda beklerken hasta babamın ağırlaştığı haberini aldım. İçeri girdim Cansel ailevi bir durum olduğunu söylemiş, tutanak tutarken babamın ölüm haberi geldi. Tutanakları teslim edip, okuldan ayrıldım. Babamın ölümü nedeniyle Malatya'dayken Cansel'in intihar ettiğini öğrendim" diye konuştu.
Okul müdürü E.E. 17 Şubat'ta odasına müdür yardımcısı M.T.İ.'nin gelerek Cansel'in rahatsızlandığını ve bir öğretmen ile gönül ilişkisi iddiaları olduğundan bahsettiğini belirterek, "Rehber öğretmenlerine ulaşarak, yanlarına bir müdür yardımcısı da verdim. Üç kişi Cansel ile görüşmeye gitti. Daha sonra öğrencinin hiçbirşey söylemediğini endişe edilecek bir durum olmadığını söylediler. Tutanak altına alın diyerek ilçeye doğru yola çıktım. Sabah okula geldiğimde öğrencinin intihar ettiği bilgisini aldım. Veli'yi aradım, cenaze ile ilgili bilgi aldım. İntihar olayının ardından bir gün sonra savcılığa suç duyurusunda bulundum" şeklinde konuştu.
Karar sonrası gözyaşlarını tutamadılar
Müdür yardımcısı A.E. ile diğer rehber öğretmeni Z.A. da ifadesinde revirde yaptıkları görüşmede Cansel'in özel gününde olduğunu, ailevi sorunları olduğunu söylediğini, cinsel ilişkiden bahsetmediğini anlattı. 2 tanığın dinlendiği davada mahkeme heyeti, yapılan yargılama sonucunda yasal suçların oluşmaması durumunu göz önünde bulundurarak tüm sanıkların ayrı aydı beraatına karar verdi. Karar sonrası bazı sanıklar gözyaşlarına boğuldu. DHA
Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ilk duruşmasında tutuksuz sanıklar Mustafa Eminoğlu Anadolu Lisesi'nde görevli okul müdürü E.E. (57), müdür yardımcıları M.T.İ. (42), A.E. (42) ve rehber öğretmenleri K.C. (46) ile Z.A. (38) ve avukatları hazır bulundu. Cansel Buse Kınalı'nın babası M.K. ile annesi M.K. adına duruşmaya gelen avukat Kamil Avşaroğlu'nun duruşmaya katılma talebi, mahkemece, suçun kamuya yönelik olduğu, doğrudan zarar görme ihtimallerinin olmadığı gerekçesiyle reddedildi.
İlk olarak savunma yapan müdür yardımcısı M.T.İ., "Bu olayı ilk 16 Şubat'ta Cansel'in rahatsızlandığı ve ambulansın geldiği gün Cansel'in arkadaşı D.E.'nin bana anlatması sonrası duydum. D.E. bana Cansel'in bir öğretmen ile ilişkisi olduğunu anlatırken Cansel odaya geldi. Cansel sadece mesajlaşma şeklinde olduğunu söyledi. Ben kendisine hemen olayın üzerine gidip öğretmenin cezalandırılması gerektiğini söyledim. O çocuk da babasının polis olduğunu, öğretmenini öldürme korkusu olduğunu söyleyerek şikayetçi olmaya yanaşmadı. Ben de bu korkusunu duyunca biraz tereddüt ettim, düşündüm ve 17 Şubat'ta müdür beye anlattım. Rehberlik servisine anlattım. Müdür bey bir komisyon oluşturmuş ama öğrenci onlara anlatmamış" dedi.
'Cansel'e neler olduğunu sorduk'
Sanık M.T.İ., aileye taziyeye gittiğinde yaşadıklarını ise şöyle anlattı:
"Cansel Çarşamba vefat etti. Ben cuma günü aileye taziye ziyaretine gittim. Orada Cansel'in babası bana bir ismimin geçtiği bir tweet gösterdi. Bana 'Orman kanunlarına göre hesaplaşacağız. Ben bu olayı duysaydım, ilişkiyi bilseydim okulun bahçesinde o öğretmenin beynine mermiyi doldurmaz mıydım' dedi. Ben babadan bu lafları duyunca Cansel'in ve benim tereddütlerimin yersiz olmadığını o an anladım."
Duruşmada ikinci ifade veren rehber öğretmeni K.C. de, "O gün okul çıkışına yakın zamanda müdür bey aradı. Rehber öğretmeni Z.A. ile beraber bir öğrenci ile görüşmemizi istedi. Öğretmen ile gönül ilişkisi iddiaları olduğunu incelememizi ve işlem yapmamızı istedi. Ben de müdür yardımcısı A.E.'nin de gelmesini istedim, üçümüz Cansel'in kaldığı revire gittik. Revirde Cansel uzanmış yatıyordu. Yanında öğrenci D.E. vardı. Cansel'e neler olduğunu sorduk. Z.A. hocam bana kadınsal bir durum olduğunu söyleyip çıkmamı istedi. Çıktım, kapıda beklerken hasta babamın ağırlaştığı haberini aldım. İçeri girdim Cansel ailevi bir durum olduğunu söylemiş, tutanak tutarken babamın ölüm haberi geldi. Tutanakları teslim edip, okuldan ayrıldım. Babamın ölümü nedeniyle Malatya'dayken Cansel'in intihar ettiğini öğrendim" diye konuştu.
Okul müdürü E.E. 17 Şubat'ta odasına müdür yardımcısı M.T.İ.'nin gelerek Cansel'in rahatsızlandığını ve bir öğretmen ile gönül ilişkisi iddiaları olduğundan bahsettiğini belirterek, "Rehber öğretmenlerine ulaşarak, yanlarına bir müdür yardımcısı da verdim. Üç kişi Cansel ile görüşmeye gitti. Daha sonra öğrencinin hiçbirşey söylemediğini endişe edilecek bir durum olmadığını söylediler. Tutanak altına alın diyerek ilçeye doğru yola çıktım. Sabah okula geldiğimde öğrencinin intihar ettiği bilgisini aldım. Veli'yi aradım, cenaze ile ilgili bilgi aldım. İntihar olayının ardından bir gün sonra savcılığa suç duyurusunda bulundum" şeklinde konuştu.
Karar sonrası gözyaşlarını tutamadılar
Müdür yardımcısı A.E. ile diğer rehber öğretmeni Z.A. da ifadesinde revirde yaptıkları görüşmede Cansel'in özel gününde olduğunu, ailevi sorunları olduğunu söylediğini, cinsel ilişkiden bahsetmediğini anlattı. 2 tanığın dinlendiği davada mahkeme heyeti, yapılan yargılama sonucunda yasal suçların oluşmaması durumunu göz önünde bulundurarak tüm sanıkların ayrı aydı beraatına karar verdi. Karar sonrası bazı sanıklar gözyaşlarına boğuldu. DHA
FETÖ'nün imamlarının maaşları dudak uçuklattı
İzmir'de yürütülen Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturmalarında örgüt üyeliğinden gözaltına alınan kişilerin ifadeleri ve ele geçirilen muhasebe kayıt sisteminde örgütün şirket gibi yönetildiği, sözde "Ege bölge imamı" olan firari Bekir Baz'ın şirketin genel müdürü, "il" ve "eyalet imamları"nın ise yönetim kurulu başkanları olarak gösterildiği, 20 ila 50 bin lira arasında değişen rakamlarda maaşlar aldıkları belirlendi.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca sürdürülen FETÖ/PDY soruşturmalarında Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince "örgüt üyeliği" suçlamasıyla gözaltına alınan kişilerin ifadeleri ve ele geçirilen muhasebe kayıt sistemi verilerinde, örgütün şirket gibi yönetildiğine dair ilginç ayrıntılar ortaya çıkarıldı.
Ele geçirilen verilerde, örgüt yöneticilerinin büyükşehir, il ve ilçe olarak ayrıldığı, yaptığı görevin önemine göre de "sabit ek ders" adı altında ve yüzdelik "makam oranı" hesaplamalarıyla ödenen ücretin şişirildiği görüldü.
"Bölge imamı"na açık çek
Ele geçirilen çizelgede, örgüt üyelerinin faaliyet yerine, görevine, kaçıncı grupta yer aldığına, makam oranı ve sabit ek ders oranına ücret verildiği tespit edildi.
Maaş hesaplaması için çıkarılan kat sayı çizelgesinde, şirket genel müdürü olarak gösterilen örgütün sözde "Ege bölge imamı" firari Bekir Baz'ın 1. grupta yer aldığı, 30 saat sabit ek ders ödemesi yapılan bu kişiye 50 bin lira civarında maaş adı altında ödeme yapıldığı belirlendi. Örgüt üyeliğinden gözaltına alınan bazı kişilerin verdikleri ifadelerde de Baz'a ödenen parayı kimsenin sorgulamadığı, bu kişinin örgütsel faaliyet için gittiği seyahatlerdeki yol, yemek ve kalacak yer masraflarının tümünün karşılandığı, Baz'ın istediği zaman istediği kadar parayı kasadan hesap vermeden almaya yetkili olduğu bilgisi yer aldı. Örgütün sözde "il" veya "eyalet imamı" olan kişilerin de 20 bin lira civarında maaş aldıkları, çizelgede 1. grupta yer aldıkları ve yine 30 saat sabit ek ders ödemesi ile maaşlarının hesaplandığı ele geçirilen belgede görüldü.
Bu kişilerin FETÖ'nün muhasebecisinden diledikleri zaman istedikleri miktarda parayı alabildikleri, kendilerine açık çek verildiği de zanlıların ifadelerinde yer aldı. Zanlıların ifadelerinde ayrıca İzmir'deki ilçelerde görev yapan "imam"ların da 12 bin lira civarında maaş aldıkları belirtildi.
Örgütsel faaliyetler "ek ders" olarak yansıtılmış
Örgüt üyelerinin maaşlarının yansıtıldığı çizelgede, "sabit ek ders" bölümüne FETÖ'nün sözde imamlarının akşam saatlerinde yaptığı örgütsel faaliyetlerin mesai anlamına gelecek şekilde yazıldığı, akşam saatlerinde "sohbet" adı altında toplantıları yöneten örgütün "abi" olarak anılan mensubunun kaç saat mesai yaptıysa yine bu bölüme yazıldığı, her ilçede bulunan baş muhasebecinin de sözde "imam" ve "abi"lerin maaşını bu çizelgeye göre hesapladığı kaydedildi.
Örgütün bütçesinin büyük oranda vatandaşların dini duygularının istismar edilmesiyle toplanan kurban bağışı, himmet ve burs paralarından oluştuğu, bir havuzda toplanan bu paraların yüzde 15'lik kısmının örgütün elebaşı Fetullah Gülen'in ABD'de yaşadığı Pensilvanya eyaletine gönderildiği bilgisinin de ele geçirilen muhasebe takip sisteminde yer aldığı ifade edildi.
Karşıyaka'daki operasyon
İzmir'de 17 Mayıs'ta 73 adrese düzenlenen eş zamanlı operasyonda, örgütün "okullar ve dershaneler Türkiye sorumlusu" olduğu ileri sürülen, FETÖ/PDY elebaşı Fetullah Gülen'in yeğeni Mehmet Mezher Gülen, TSK personeli teğmen M.A.T, örgütün "Bergama emniyet imamı" Sinan Özmen, "Bergama Işık evleri imamı" Mehmet Öksüz, "Bergama diyanet imamı" Celal Döner, "Kınık ilçe imamı" Harun Yeşil, Ovacık Altın Madeni İşletme Müdürü Cemalettin Çetin'in de aralarında bulunduğu 34 kişi gözaltına alınmış, bunlardan 15'i tutuklanmıştı.
Operasyon kapsamında, "Karşıyaka yapılanmasının muhasebecisi ve kasası" olduğu iddiasıyla Selami Başaran hakkında da yakalama kararı çıkartılmıştı.
Operasyonda ele geçirilen kayıtlar ve muhasebe takip programlarındaki incelemede, örgütün sözde eyalet yapılanmasındaki Karşıyaka bölgesinden sağladığı gelir ve bunların dağıtımına ilişkin bilgilerin ayrıntılı şekilde yer aldığı saptanmıştı.
Buna göre, İzmir'in kuzeydeki ilçelerinin yer aldığı bölgeden "kurban, burs ve himmet" adı altında bir yıl içerisinde yaklaşık 330 milyon lira gelir sağlandığına ilişkin bilgilere rastlanmış, bu gelirden yüzde 15'lik payın örgütün elebaşı Fetullah Gülen'e aktarıldığı ve "Pensilvanya" diye kayda geçirildiği tespit edilmişti. (cnntürk.com.tr)
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca sürdürülen FETÖ/PDY soruşturmalarında Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince "örgüt üyeliği" suçlamasıyla gözaltına alınan kişilerin ifadeleri ve ele geçirilen muhasebe kayıt sistemi verilerinde, örgütün şirket gibi yönetildiğine dair ilginç ayrıntılar ortaya çıkarıldı.
Ele geçirilen verilerde, örgüt yöneticilerinin büyükşehir, il ve ilçe olarak ayrıldığı, yaptığı görevin önemine göre de "sabit ek ders" adı altında ve yüzdelik "makam oranı" hesaplamalarıyla ödenen ücretin şişirildiği görüldü.
"Bölge imamı"na açık çek
Ele geçirilen çizelgede, örgüt üyelerinin faaliyet yerine, görevine, kaçıncı grupta yer aldığına, makam oranı ve sabit ek ders oranına ücret verildiği tespit edildi.
Maaş hesaplaması için çıkarılan kat sayı çizelgesinde, şirket genel müdürü olarak gösterilen örgütün sözde "Ege bölge imamı" firari Bekir Baz'ın 1. grupta yer aldığı, 30 saat sabit ek ders ödemesi yapılan bu kişiye 50 bin lira civarında maaş adı altında ödeme yapıldığı belirlendi. Örgüt üyeliğinden gözaltına alınan bazı kişilerin verdikleri ifadelerde de Baz'a ödenen parayı kimsenin sorgulamadığı, bu kişinin örgütsel faaliyet için gittiği seyahatlerdeki yol, yemek ve kalacak yer masraflarının tümünün karşılandığı, Baz'ın istediği zaman istediği kadar parayı kasadan hesap vermeden almaya yetkili olduğu bilgisi yer aldı. Örgütün sözde "il" veya "eyalet imamı" olan kişilerin de 20 bin lira civarında maaş aldıkları, çizelgede 1. grupta yer aldıkları ve yine 30 saat sabit ek ders ödemesi ile maaşlarının hesaplandığı ele geçirilen belgede görüldü.
Bu kişilerin FETÖ'nün muhasebecisinden diledikleri zaman istedikleri miktarda parayı alabildikleri, kendilerine açık çek verildiği de zanlıların ifadelerinde yer aldı. Zanlıların ifadelerinde ayrıca İzmir'deki ilçelerde görev yapan "imam"ların da 12 bin lira civarında maaş aldıkları belirtildi.
Örgütsel faaliyetler "ek ders" olarak yansıtılmış
Örgüt üyelerinin maaşlarının yansıtıldığı çizelgede, "sabit ek ders" bölümüne FETÖ'nün sözde imamlarının akşam saatlerinde yaptığı örgütsel faaliyetlerin mesai anlamına gelecek şekilde yazıldığı, akşam saatlerinde "sohbet" adı altında toplantıları yöneten örgütün "abi" olarak anılan mensubunun kaç saat mesai yaptıysa yine bu bölüme yazıldığı, her ilçede bulunan baş muhasebecinin de sözde "imam" ve "abi"lerin maaşını bu çizelgeye göre hesapladığı kaydedildi.
Örgütün bütçesinin büyük oranda vatandaşların dini duygularının istismar edilmesiyle toplanan kurban bağışı, himmet ve burs paralarından oluştuğu, bir havuzda toplanan bu paraların yüzde 15'lik kısmının örgütün elebaşı Fetullah Gülen'in ABD'de yaşadığı Pensilvanya eyaletine gönderildiği bilgisinin de ele geçirilen muhasebe takip sisteminde yer aldığı ifade edildi.
Karşıyaka'daki operasyon
İzmir'de 17 Mayıs'ta 73 adrese düzenlenen eş zamanlı operasyonda, örgütün "okullar ve dershaneler Türkiye sorumlusu" olduğu ileri sürülen, FETÖ/PDY elebaşı Fetullah Gülen'in yeğeni Mehmet Mezher Gülen, TSK personeli teğmen M.A.T, örgütün "Bergama emniyet imamı" Sinan Özmen, "Bergama Işık evleri imamı" Mehmet Öksüz, "Bergama diyanet imamı" Celal Döner, "Kınık ilçe imamı" Harun Yeşil, Ovacık Altın Madeni İşletme Müdürü Cemalettin Çetin'in de aralarında bulunduğu 34 kişi gözaltına alınmış, bunlardan 15'i tutuklanmıştı.
Operasyon kapsamında, "Karşıyaka yapılanmasının muhasebecisi ve kasası" olduğu iddiasıyla Selami Başaran hakkında da yakalama kararı çıkartılmıştı.
Operasyonda ele geçirilen kayıtlar ve muhasebe takip programlarındaki incelemede, örgütün sözde eyalet yapılanmasındaki Karşıyaka bölgesinden sağladığı gelir ve bunların dağıtımına ilişkin bilgilerin ayrıntılı şekilde yer aldığı saptanmıştı.
Buna göre, İzmir'in kuzeydeki ilçelerinin yer aldığı bölgeden "kurban, burs ve himmet" adı altında bir yıl içerisinde yaklaşık 330 milyon lira gelir sağlandığına ilişkin bilgilere rastlanmış, bu gelirden yüzde 15'lik payın örgütün elebaşı Fetullah Gülen'e aktarıldığı ve "Pensilvanya" diye kayda geçirildiği tespit edilmişti. (cnntürk.com.tr)
Erzincan’da bir haftada ikinci kez vaşak katledildi
Erzincan’ın Tercan İlçesi'ne bağlı Çadırkaya Beldesi yakınlarında, nesli tükenmekte olan bir vaşak daha silahla vurulmuş halde bulundu. Bir hafta içerisinde iki vaşağın katledilmesine vatandaşlar tepki gösterdi.
Olay, geçen 23 Eylül günü kente 100 kilometre uzaklıkta bulunan Tercan’a bağlı Çadırkaya Beldesi Muhacirler Komu yakınlarında meydana geldi. Bölgeden geçen bir vatandaş, bir vaşak ölüsü gördü. Olayın jandarmaya bildirilmesinin ardından, Orman ve Su İşleri Bakanlığı İl Şube Müdürlüğü'ne bağlı Tercan Doğa Koruma ve Milli Parklar Şefliği'ne bağlı ekipler, vaşak ölüsünün bulunduğu bölgeye gitti. Yapılan incelemede vaşağın 2- 3 gün önce tüfekle vurularak öldürüldüğünü belirledi. Vaşağı vuran kişi ya da kişilerin bulunması için çalışmalar sürdürülüyor.
Geçen 16 Eylül günü de Erzincan'ın Kemah ilçesi yakınlarında bir vaşak tüfekle vurulmuş olarak bulundu. Bir hafta içerisinde iki vaşağın öldürülmesine tepki gösteren vatandaşlar, “Nesli tükenmekte olan vaşaklara karşı bu acımasızlık niye Kimler niçin vuruyor belli değil. Suçluların bulunarak cezalandırılmasını istiyor ve bekliyoruz” dedi. DHA
Olay, geçen 23 Eylül günü kente 100 kilometre uzaklıkta bulunan Tercan’a bağlı Çadırkaya Beldesi Muhacirler Komu yakınlarında meydana geldi. Bölgeden geçen bir vatandaş, bir vaşak ölüsü gördü. Olayın jandarmaya bildirilmesinin ardından, Orman ve Su İşleri Bakanlığı İl Şube Müdürlüğü'ne bağlı Tercan Doğa Koruma ve Milli Parklar Şefliği'ne bağlı ekipler, vaşak ölüsünün bulunduğu bölgeye gitti. Yapılan incelemede vaşağın 2- 3 gün önce tüfekle vurularak öldürüldüğünü belirledi. Vaşağı vuran kişi ya da kişilerin bulunması için çalışmalar sürdürülüyor.
Geçen 16 Eylül günü de Erzincan'ın Kemah ilçesi yakınlarında bir vaşak tüfekle vurulmuş olarak bulundu. Bir hafta içerisinde iki vaşağın öldürülmesine tepki gösteren vatandaşlar, “Nesli tükenmekte olan vaşaklara karşı bu acımasızlık niye Kimler niçin vuruyor belli değil. Suçluların bulunarak cezalandırılmasını istiyor ve bekliyoruz” dedi. DHA
İstanbul'a kuvvetli yağış uyarısı
İstanbul'da beklenen kuvvetli yağış için uyarıda bulunan Meteoroloji, yağışların Salı günü 05.00 ile 19.00 saatleri arasında etkisini göstereceğini duyurdu. Yağışlar Trakya bölgesinde kuvvetli bekleniyor.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yapılan son değerlendirmelere göre, İstanbul'da sabah saatlerinden itibaren etkisini artırması beklenen sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışın, kuzey ilçeleri başta olmak üzere il genelinde aralıklı ve yerel olarak kuvvetli olacağının tahmin edildiğini belirtti. Kuvvetli yağışların 05.00 ile 19.00 saatleri arasında etkisini göstermesi bekleniyor.
Tekirdağ ve Kırklareli de uyarıldı
Meteoroloji ayrıca Tekirdağ ve Kırklareli'nin kıyı kesimlerinde de yarın yerel kuvvetli yağışların beklendiğini duyurdu. Salı günü etkili olması beklenen kuvvetli yağışlarla ilgili "Yapılan son değerlendirmelere göre; halen aralıklarla devam eden sağanak yağışların, yarın sabah saatlerinden itibaren Tekirdağ ve Kırklareli'nin kuzey kıyı kesimlerinde etkisini arttırması ve yerel olarak kuvvetli (21-50 mm) olması beklendiğinden meydana gelebilecek olumsuzluklara karşı (ani sel, su baskını, yıldırım vb.) dikkatli ve tedbirli olunmalıdır" ifadeleri kullanıldı.
Bazı illerde beklenen hava durumuyla günün en yüksek sıcaklıkları ise şöyle:
Ankara
Parçalı ve az bulutlu 20
İstanbul
Parçalı, çok bulutlu, aralıklı ve yerel olmak üzere sağanak yağışlı 22
İzmir
Az bulutlu ve açık 26
Bursa
Parçalı, kuzey kesimleri yer yer çok bulutlu 23
Adana
Az bulutlu ve açık 30
Antalya
Az bulutlu ve açık 28
Samsun
Parçalı ve çok bulutlu 21
Trabzon
Parçalı ve çok bulutlu 20
Erzurum
Parçalı bulutlu 17
Diyarbakır
Az bulutlu ve açık 28
Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yapılan son değerlendirmelere göre, İstanbul'da sabah saatlerinden itibaren etkisini artırması beklenen sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışın, kuzey ilçeleri başta olmak üzere il genelinde aralıklı ve yerel olarak kuvvetli olacağının tahmin edildiğini belirtti. Kuvvetli yağışların 05.00 ile 19.00 saatleri arasında etkisini göstermesi bekleniyor.
Tekirdağ ve Kırklareli de uyarıldı
Meteoroloji ayrıca Tekirdağ ve Kırklareli'nin kıyı kesimlerinde de yarın yerel kuvvetli yağışların beklendiğini duyurdu. Salı günü etkili olması beklenen kuvvetli yağışlarla ilgili "Yapılan son değerlendirmelere göre; halen aralıklarla devam eden sağanak yağışların, yarın sabah saatlerinden itibaren Tekirdağ ve Kırklareli'nin kuzey kıyı kesimlerinde etkisini arttırması ve yerel olarak kuvvetli (21-50 mm) olması beklendiğinden meydana gelebilecek olumsuzluklara karşı (ani sel, su baskını, yıldırım vb.) dikkatli ve tedbirli olunmalıdır" ifadeleri kullanıldı.
Bazı illerde beklenen hava durumuyla günün en yüksek sıcaklıkları ise şöyle:
Ankara
Parçalı ve az bulutlu 20
İstanbul
Parçalı, çok bulutlu, aralıklı ve yerel olmak üzere sağanak yağışlı 22
İzmir
Az bulutlu ve açık 26
Bursa
Parçalı, kuzey kesimleri yer yer çok bulutlu 23
Adana
Az bulutlu ve açık 30
Antalya
Az bulutlu ve açık 28
Samsun
Parçalı ve çok bulutlu 21
Trabzon
Parçalı ve çok bulutlu 20
Erzurum
Parçalı bulutlu 17
Diyarbakır
Az bulutlu ve açık 28
Etiketler:
haber,
hava durumu,
istanbul,
meteoroloji
Taksit sayısı 9 aydan 12 aya çıkarıldı
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) kredi işlemleri ile banka ve kredi kartları hakkında değişiklik içeren yönetmelikleri yürürlüğe girdi. Buna göre, taksitlendirme süresi sınırı 9 aydan 12 aya çıkarıldı.
BDDK'nın "Banka Kartları ve Kredi Kartları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmelik" ile "Bankaların Kredi İşlemlerine İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik" Resmi Gazete'de yayımlandı.
Mal veya hizmet alımı sonrası belli bir ücret karşılığı borcun taksitlendirilmesi veya ödemenin ertelendiği dönemler de dahil olmak üzere, kredi kartları ile gerçekleştirilecek mal ve hizmet alımları ile nakit çekimlerinde taksitlendirme süresi sınırı 9 aydan 12 aya çıkarıldı.
Bu süre, kuyumla ilgili harcamalarda 4, elektronik eşya ve bilgisayar alımlarında 6, havayolları, seyahat acenteleri, taşımacılık, konaklama, sağlık ve sosyal hizmetler ile ilgili harcamalar, sağlık ürünü alımları, kulüp ve derneklere yapılan ödemeler ve vergi ödemelerinde 9 ay olarak uygulanacak.
Kredi kartlarıyla gerçekleştirilecek telekomünikasyon, doğrudan pazarlama ile ilgili harcamalar, yurtdışında yapılan harcamalar ve yemek, gıda, alkollü içecek, akaryakıt, kozmetik, ofis malzemesi ile hediye kart, hediye çeki ve benzeri şekillerde herhangi somut bir mal veya hizmeti içermeyen ürünlerin alımlarında taksit uygulanmayacak.
Kurumsal kredi kartları ile mal veya hizmet alımı sonrası belli bir ücret karşılığı borcun taksitlendirilmesi veya ödemenin ertelendiği dönemler de dahil olmak üzere gerçekleştirilecek mal ve hizmet alımları ile nakit çekimlerinde taksitlendirme süresi sınırı da 9'dan 12 aya yükseltildi.
Kredi kartlarının mevcut borç bakiyeleri kart hamilleri tarafından talep edilmesi durumunda en fazla 72 ay ile sınırlı olmak üzere taksitlendirilebilecek. Her aya düşen taksit tutarı ilgili ayın asgari ödeme tutarına eklenecek.
Kredi işlemlerine yönelik yönetmelik değişikliği
BDDK'nın "Bankaların Kredi İşlemlerine İlişkin Yönetmelik"inde yapılan değişikliğe göre, tüketicilere, konut edinmeleri amacıyla kullandırılacak krediler ile taşıt kredileri hariç konut teminatlı kredilerde, kredi tutarının teminat olarak alınan konutun değerine oranı yüzde 80'i aşamayacak.
Sınırlamaya konu krediler için teminat olarak alınan gayrimenkullerin değerlemesinin, Kurul veya Sermaye Piyasası Kurulu tarafından yetkilendirilmiş değerleme şirketlerine yaptırılması ve sınırlamada bu değerlerin kullanılması zorunlu olacak.
Mal veya hizmet alımı amacıyla tüketicilere kullandırılan krediler, konutların finansal kiralama yoluyla tüketicilere kiralanması, diğer gayrimenkul alımı amaçlı krediler, eğitim ve öğrenim ücretinin finansmanı amacıyla kullandırılacak krediler ile bu kredilerin yeniden finansmanı amacıyla kullandırılan krediler hariç olmak üzere, tüketici kredilerinin vadesi 48 ayı geçemeyecek.
BDDK'nın "Banka Kartları ve Kredi Kartları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmelik" ile "Bankaların Kredi İşlemlerine İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik" Resmi Gazete'de yayımlandı.
Mal veya hizmet alımı sonrası belli bir ücret karşılığı borcun taksitlendirilmesi veya ödemenin ertelendiği dönemler de dahil olmak üzere, kredi kartları ile gerçekleştirilecek mal ve hizmet alımları ile nakit çekimlerinde taksitlendirme süresi sınırı 9 aydan 12 aya çıkarıldı.
Bu süre, kuyumla ilgili harcamalarda 4, elektronik eşya ve bilgisayar alımlarında 6, havayolları, seyahat acenteleri, taşımacılık, konaklama, sağlık ve sosyal hizmetler ile ilgili harcamalar, sağlık ürünü alımları, kulüp ve derneklere yapılan ödemeler ve vergi ödemelerinde 9 ay olarak uygulanacak.
Kredi kartlarıyla gerçekleştirilecek telekomünikasyon, doğrudan pazarlama ile ilgili harcamalar, yurtdışında yapılan harcamalar ve yemek, gıda, alkollü içecek, akaryakıt, kozmetik, ofis malzemesi ile hediye kart, hediye çeki ve benzeri şekillerde herhangi somut bir mal veya hizmeti içermeyen ürünlerin alımlarında taksit uygulanmayacak.
Kurumsal kredi kartları ile mal veya hizmet alımı sonrası belli bir ücret karşılığı borcun taksitlendirilmesi veya ödemenin ertelendiği dönemler de dahil olmak üzere gerçekleştirilecek mal ve hizmet alımları ile nakit çekimlerinde taksitlendirme süresi sınırı da 9'dan 12 aya yükseltildi.
Kredi kartlarının mevcut borç bakiyeleri kart hamilleri tarafından talep edilmesi durumunda en fazla 72 ay ile sınırlı olmak üzere taksitlendirilebilecek. Her aya düşen taksit tutarı ilgili ayın asgari ödeme tutarına eklenecek.
Kredi işlemlerine yönelik yönetmelik değişikliği
BDDK'nın "Bankaların Kredi İşlemlerine İlişkin Yönetmelik"inde yapılan değişikliğe göre, tüketicilere, konut edinmeleri amacıyla kullandırılacak krediler ile taşıt kredileri hariç konut teminatlı kredilerde, kredi tutarının teminat olarak alınan konutun değerine oranı yüzde 80'i aşamayacak.
Sınırlamaya konu krediler için teminat olarak alınan gayrimenkullerin değerlemesinin, Kurul veya Sermaye Piyasası Kurulu tarafından yetkilendirilmiş değerleme şirketlerine yaptırılması ve sınırlamada bu değerlerin kullanılması zorunlu olacak.
Mal veya hizmet alımı amacıyla tüketicilere kullandırılan krediler, konutların finansal kiralama yoluyla tüketicilere kiralanması, diğer gayrimenkul alımı amaçlı krediler, eğitim ve öğrenim ücretinin finansmanı amacıyla kullandırılacak krediler ile bu kredilerin yeniden finansmanı amacıyla kullandırılan krediler hariç olmak üzere, tüketici kredilerinin vadesi 48 ayı geçemeyecek.
26 Eylül 2016 Pazartesi
Nöroloji uzmanı profesör başıboş köpeği bıçakladı
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı'nda görevli Prof.Dr. M.S. kedisinin köpekler tarafından boğulmasının ardından bir köpeği bıçaklayarak ölümüne neden oldu.
Kocaeli Doğa ve Hayvan Hakları Savunucuları Derneği, Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Kocaeli Valiliği ve Kocaeli Üniversitesi Rektörlüğü’ne şikayette bulundu. Prof.Dr. M.S. köpeğin kendisini ısıracağını sanarak refleks gösterdiğini belirterek, “Evime girmek üzereyken havlayarak önümü kesen bir köpek ayağıma temas edince paniğe kapıldım. Beni ısıracağını zannederek insani refleks gösterdim. Çok korkmuştum, olayın şokuyla da kendimi korumak için bıçakla bir kez vurdum” dedi.
İddiaya göre, 11 Eylül günü Kocaeli Üniversitesi Umuttepe Kampüsü’nde bulunan lojmanlarda yaşayan Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı’nda görevli Prof.Dr. M.S.’nin evde beslediği kedisi dışarı çıkınca, başıboş köpekler tarafından boğuldu. Prof.Dr. M.S. lojmanın önünde bir köpeği bıçaklayarak öldürdü. Yaşanan olay tanık olanlar Kocaeli Doğa ve Hayvan Hakları Savunucuları Derneği’ne şikayette bulundu. Kocaeli Doğa ve Hayvan Hakları Savunucuları Derneği olaya tanık olanları dinledikten sonra Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Kocaeli Valiliği ve Kocaeli Üniversitesi Rektörlüğü’ne şikayette bulundu. Dernek, köpeğin ölümüne sebep olması nedeniyle M.S.’nin cezalandırılmasını istedi.
BİR ANLIK REFLEKSLE OLDU
M.S. köpeğin kendisini ısıracağını sanarak hayvanı bıçakladığını belirterek, “Kendi beslediğim kedi ve köpeğim var. Olay gecesi yaklaşık 5 aydır beslediğim kedimin kapımın önünde boynu dişlenmiş, öldürülmüş bir şekilde buldum. Mutfaktan bıçak aldım. Lojman çevresindeki köpekleri kovaladım. Evime girmek üzereyken havlayarak önümü kesen bir köpek ayağıma temas edince paniğe kapıldım. Beni ısıracağını zannederek insani refleks gösterdim. Çok korkmuştum, olayın şokuyla da kendimi korumak için bıçakla bir kez vurdum. Çok üzüldüm aslında, böyle biri değilim. Kedimin öldüğünü görünce bir anlık kendimi kaybettim. 8 yıldır lojmanda oturuyorum. Şahitlerim var. Kendimin de köpeği olduğu için sokak köpeklerini de zaman zaman besliyorum. Lojmanda birçok kişi köpeklerden rahatsız olup şikayetlerini belirtmesine rağmen ben bir kez bile şikayet etmedim. Çünkü kendim de köpek besliyorum” dedi.
ÖNÜNE GELEN İLK KÖPEĞİ BIÇAKLAMIŞ
Kocaeli Doğa ve Hayvan Hakları Savunucuları Derneği Başkanı Tülay Çetin, “Olay 11 Eylül gecesi gerçekleşiyor. Biz bayramın üçüncü günü bu ihbarı aldık. Tanıklardan birisiydi ihbarı yapan kişi. Diğer lojman sakinleri de bu olaya tanık oluyorlar. Hatta ‘yapma, etme’ şeklinde inanılmaz bir şekilde bağırış ve çağırış oluyor. Ama şahsı durduramıyorlar. Kız arkadaşının kedisi evden bir şekilde dışarıya çıkmış. Fakat hiçbir şekilde farkına varmamışlar. Gece misafirlerini geçirirken kapıda kedilerinin ölüsünü buluyorlar. Ama bu kedi öldürülen köpek tarafından mı zarar verildi? bu konuyla ilgili bir tanık yok ve kendileri de tanık değiller. Öfkeyle hemen evin içerisine girip önüne gelen ilk köpeği bıçaklamaya başlıyor. Karşınızdaki bir hekim, nereye darbe vuracağını çok iyi bilebilecek bir insan. Hayvan yaşamını yitiriyor” diye konuştu.
Bayram tatilinin ardından şikayette bulunduklarını söyleyen Tülay Çetin, “Gerekli başvuruları yaptık ilgili muhataplara. Geçen Salı günü Orman ve Su İşleri Genel Müdürlüğü’ne ikinci bir başvuruda bulunduk. Gerçekten kabul edilemez. Karşınızdaki bir hekim. Dolayısıyla öfkesine sahip olamayan, bir de uzmanlık alanı nöroloji olduğu için biz daha fazla şeyler beklerdik kendisinden. Dün itibariyle meslekten men edilmesiyle ilgili imza kampanyası başlattık. Önümüzdeki günlerde de bunu sahaya taşıyıp ıslak imzaya çevirip tüm imzaları ilgili bakanlıklara kargo ile göndereceğiz. Karşımızda bir profesör, bir hekim, Hipokrat yemini etmiş biri var. Suçlu dahi olsa böyle bir davranış sergilemesi bizleri inanılmaz üzdü ve şaşırttı. Biz tabi yazışmalarımızda güvenlik kamera görüntülerinin incelenmesini ve o saatte lojman güvenlik görevlisinin ifadesinin alınmasını, genel anlamda olay tanıklarının hepsinin beyanlarının alınmasını talep ettik” dedi. DHA
Kocaeli Doğa ve Hayvan Hakları Savunucuları Derneği, Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Kocaeli Valiliği ve Kocaeli Üniversitesi Rektörlüğü’ne şikayette bulundu. Prof.Dr. M.S. köpeğin kendisini ısıracağını sanarak refleks gösterdiğini belirterek, “Evime girmek üzereyken havlayarak önümü kesen bir köpek ayağıma temas edince paniğe kapıldım. Beni ısıracağını zannederek insani refleks gösterdim. Çok korkmuştum, olayın şokuyla da kendimi korumak için bıçakla bir kez vurdum” dedi.
İddiaya göre, 11 Eylül günü Kocaeli Üniversitesi Umuttepe Kampüsü’nde bulunan lojmanlarda yaşayan Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı’nda görevli Prof.Dr. M.S.’nin evde beslediği kedisi dışarı çıkınca, başıboş köpekler tarafından boğuldu. Prof.Dr. M.S. lojmanın önünde bir köpeği bıçaklayarak öldürdü. Yaşanan olay tanık olanlar Kocaeli Doğa ve Hayvan Hakları Savunucuları Derneği’ne şikayette bulundu. Kocaeli Doğa ve Hayvan Hakları Savunucuları Derneği olaya tanık olanları dinledikten sonra Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Kocaeli Valiliği ve Kocaeli Üniversitesi Rektörlüğü’ne şikayette bulundu. Dernek, köpeğin ölümüne sebep olması nedeniyle M.S.’nin cezalandırılmasını istedi.
BİR ANLIK REFLEKSLE OLDU
M.S. köpeğin kendisini ısıracağını sanarak hayvanı bıçakladığını belirterek, “Kendi beslediğim kedi ve köpeğim var. Olay gecesi yaklaşık 5 aydır beslediğim kedimin kapımın önünde boynu dişlenmiş, öldürülmüş bir şekilde buldum. Mutfaktan bıçak aldım. Lojman çevresindeki köpekleri kovaladım. Evime girmek üzereyken havlayarak önümü kesen bir köpek ayağıma temas edince paniğe kapıldım. Beni ısıracağını zannederek insani refleks gösterdim. Çok korkmuştum, olayın şokuyla da kendimi korumak için bıçakla bir kez vurdum. Çok üzüldüm aslında, böyle biri değilim. Kedimin öldüğünü görünce bir anlık kendimi kaybettim. 8 yıldır lojmanda oturuyorum. Şahitlerim var. Kendimin de köpeği olduğu için sokak köpeklerini de zaman zaman besliyorum. Lojmanda birçok kişi köpeklerden rahatsız olup şikayetlerini belirtmesine rağmen ben bir kez bile şikayet etmedim. Çünkü kendim de köpek besliyorum” dedi.
ÖNÜNE GELEN İLK KÖPEĞİ BIÇAKLAMIŞ
Kocaeli Doğa ve Hayvan Hakları Savunucuları Derneği Başkanı Tülay Çetin, “Olay 11 Eylül gecesi gerçekleşiyor. Biz bayramın üçüncü günü bu ihbarı aldık. Tanıklardan birisiydi ihbarı yapan kişi. Diğer lojman sakinleri de bu olaya tanık oluyorlar. Hatta ‘yapma, etme’ şeklinde inanılmaz bir şekilde bağırış ve çağırış oluyor. Ama şahsı durduramıyorlar. Kız arkadaşının kedisi evden bir şekilde dışarıya çıkmış. Fakat hiçbir şekilde farkına varmamışlar. Gece misafirlerini geçirirken kapıda kedilerinin ölüsünü buluyorlar. Ama bu kedi öldürülen köpek tarafından mı zarar verildi? bu konuyla ilgili bir tanık yok ve kendileri de tanık değiller. Öfkeyle hemen evin içerisine girip önüne gelen ilk köpeği bıçaklamaya başlıyor. Karşınızdaki bir hekim, nereye darbe vuracağını çok iyi bilebilecek bir insan. Hayvan yaşamını yitiriyor” diye konuştu.
Bayram tatilinin ardından şikayette bulunduklarını söyleyen Tülay Çetin, “Gerekli başvuruları yaptık ilgili muhataplara. Geçen Salı günü Orman ve Su İşleri Genel Müdürlüğü’ne ikinci bir başvuruda bulunduk. Gerçekten kabul edilemez. Karşınızdaki bir hekim. Dolayısıyla öfkesine sahip olamayan, bir de uzmanlık alanı nöroloji olduğu için biz daha fazla şeyler beklerdik kendisinden. Dün itibariyle meslekten men edilmesiyle ilgili imza kampanyası başlattık. Önümüzdeki günlerde de bunu sahaya taşıyıp ıslak imzaya çevirip tüm imzaları ilgili bakanlıklara kargo ile göndereceğiz. Karşımızda bir profesör, bir hekim, Hipokrat yemini etmiş biri var. Suçlu dahi olsa böyle bir davranış sergilemesi bizleri inanılmaz üzdü ve şaşırttı. Biz tabi yazışmalarımızda güvenlik kamera görüntülerinin incelenmesini ve o saatte lojman güvenlik görevlisinin ifadesinin alınmasını, genel anlamda olay tanıklarının hepsinin beyanlarının alınmasını talep ettik” dedi. DHA
İlber Ortaylı'dan Topkapı Sarayı açıklaması
Topkapı Sarayı'nda hazinenin sergilendiği Fatih Köşkü'nün çökme tehlikesi ile karşı karşıya olduğunun ortaya çıkmasının ardından konuyla ilgili konuşan Eski Topkapı Sarayı Müzesi Başkanı Prof. Dr. İlber Ortaylı, "Bakanlığımızın bütçesi fevkalade yetersiz. Topkapı çok yük Bakanlığa. Bir şey yapılamıyor. Temel bir restorasyon; adam akıllı ciddi bir restorasyon lazım" dedi.
MEF Üniversitesi 2016-2017 Akademik Yılı Açılış Töreni, ilk dersi ve oryantasyon programına katılan Prof. Dr. İlber Ortaylı, törenin ardından DHA'ya özel açıklamalarda bulundu.
"Bakanlığımızın bütçesi fevkalade yetersiz"
Topkapı Sarayı'nda, hazinenin sergilendiği Fatih Köşkü'nde İstanbul 4 Numaralı Koruma Kurulu'nun izniyle yapılan incelemelerde kol girecek büyüklükteki yarıklar oluştuğunun ortaya çıkmasının ardından Ortaylı, "İfade edilen gerçek, çok uzun zamandır biliniyor. Hatta rasathane müdürümüz Mustafa Erbik ve Celal Şengör; uluslararası otorite bu konuda, kendilerinin raporları var, Marmara'ya bakan duvarlar için. Maalesef para toparlanamıyor. Bakanlığımızın bütçesi fevkalade yetersiz. Ya bir şekilde el atılır, kampanya açılır, veyahut Milli Saraylar gibi bir kuruluşa kapanır. Topkapı çok yük bakanlığa. Bu açık yani ve bir şey yapılamıyor. Temel bir restorasyon; adamakıllı ciddi bir restorasyon lazım. Bunu söylemek lazım. Bu biliniyor. Bunu hep ifade ettik. 10 yılı geçti bunun rapora dökülmesi" dedi.
"Topkapı'nın geneli için bir tehlike var mı?" sorusuna Ortaylı, "hayır ama güney duvarı ciddi tehlike altında. O açık" şeklinde yanıt verdi.
Öte yandan Ortaylı MEF Üniversitesi 2016-2017 Akademik yılının ilk dersini de törene katılan öğrencilere verdi. Törene Öğretim görevlileri, öğrencileri, veliler ile çok sayıda davetli katıldı. DHA
MEF Üniversitesi 2016-2017 Akademik Yılı Açılış Töreni, ilk dersi ve oryantasyon programına katılan Prof. Dr. İlber Ortaylı, törenin ardından DHA'ya özel açıklamalarda bulundu.
"Bakanlığımızın bütçesi fevkalade yetersiz"
Topkapı Sarayı'nda, hazinenin sergilendiği Fatih Köşkü'nde İstanbul 4 Numaralı Koruma Kurulu'nun izniyle yapılan incelemelerde kol girecek büyüklükteki yarıklar oluştuğunun ortaya çıkmasının ardından Ortaylı, "İfade edilen gerçek, çok uzun zamandır biliniyor. Hatta rasathane müdürümüz Mustafa Erbik ve Celal Şengör; uluslararası otorite bu konuda, kendilerinin raporları var, Marmara'ya bakan duvarlar için. Maalesef para toparlanamıyor. Bakanlığımızın bütçesi fevkalade yetersiz. Ya bir şekilde el atılır, kampanya açılır, veyahut Milli Saraylar gibi bir kuruluşa kapanır. Topkapı çok yük bakanlığa. Bu açık yani ve bir şey yapılamıyor. Temel bir restorasyon; adamakıllı ciddi bir restorasyon lazım. Bunu söylemek lazım. Bu biliniyor. Bunu hep ifade ettik. 10 yılı geçti bunun rapora dökülmesi" dedi.
"Topkapı'nın geneli için bir tehlike var mı?" sorusuna Ortaylı, "hayır ama güney duvarı ciddi tehlike altında. O açık" şeklinde yanıt verdi.
Öte yandan Ortaylı MEF Üniversitesi 2016-2017 Akademik yılının ilk dersini de törene katılan öğrencilere verdi. Törene Öğretim görevlileri, öğrencileri, veliler ile çok sayıda davetli katıldı. DHA
Topkapı Sarayı Müzesi'nde büyük tehlike
Topkapı Sarayı Müzesi yıkılma tehdidiyle karşı karşıya. Sarayın hazinelerinin sergilendiği Fatih Köşkü güvenlik gerekçesiyle kapatıldı. Köşkün bodrum duvarlarında ve tavanlarında yarıklar tespit edildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı acil müdahale başlattı.
Hürriyet Gazetesi'nin haberine göre yıllardır makyaj restorasyonlar ile ayakta tutulmaya çalışılan Topkapı Sarayı Müzesi’nin taşıyıcı duvarlarında büyük yarıklar oluştu. Hazine bölümünün sergilendiği Fatih Köşkü’nün bodrum katındaki duvarlarda çimento sıvaların sökümü sırasında tesadüfen ortaya çıkan yarıklar Topkapı Sarayı’nda endişeye neden oldu. Sarayın 3. avlusunda yer alan ve en önemli eserlerin sergilendiği hazine bölümü güvenlik nedeniyle ziyarete kapatıldı. Paha biçilmez hazineler sarayın güvenli depolarına taşındı. 13 Mayıs 2016 tarihli uzman raporunda, “Çalışma yapılan söz konusu mahallerde raspa sonrası ortaya çıkan deformasyonların büyüklüğü çatlak boyutunu aşarak ayrık ve yarık seviyelerine geldiği gözlemlenmiştir” denildi.
Aynı aksta duvarlar bir yıl arayla çöktü
Geçtiğimiz nisan ayının başında Gülhane Parkı’nın denize bakan kısmında çay bahçesinin duvarı göçmüştü. O tarihte müze yetkilileri yaptıkları açıklamada “Aynı aks üzerinde bulunan Konyalı Restoran’ın duvarının da çöktüğünü, sarayın denize bakan yamacında risk incelemesi yapacaklarını” duyurmuşlardı. İncelemede çöken duvarlarla aynı paralelde bulunan Fatih Köşkü’nün bodrumlarında başladığı tespit edildi. Duvarlarda küçük kılcal çatlaklar gibi duran sıvalar kaldırdıklarında, altından çıkan manzara korkunçtu. Kılcal çatlakların altında kol girecek kadar büyük yarıklarla karşılaşıldı. Öyle ki bazı taşıyıcı duvarlarda oluşan boşluklar nerdeyse dışarıyı gösterecek boyutlardaydı. Uzmanları ürperten bu durum Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bir raporla bildirilerek derhal hazine bölümünün ziyarete kapatılması istendi. Bakanlık çökme riskine karşılık müzenin hazine bölümünü 13 Temmuz’da ziyarete kapattı. Topkapı Sarayı Hançeri, Kaşıkçı Elması, Nadir Şah Tahtı, Zümrüt Sorguç, Zümrütlü Maşrapa, Altın Miğfer, Hz. Osman’ın Kılıcı, Abanoz Taht gibi paha biçilmez Osmanlı hazinesi başka bölüme taşınarak koruma altına alındı. Sarayın restorasyonu için çalışma başlatıldı.
Kurula resimli rapor gitti
İstanbul 4 Numaralı Koruma Kurulu’na durum fotoğraflı bir raporla bildirilerek detaylı inceleme için izin talep edildi. Sorunun tespitinde zeminsel etkilerin ağır bastığı, yakın zamanda bölgede oluşan istinat duvarındaki yıkılmaların da zemin kaynaklı olduğu görüşü kabul edildi. Koruma Kurulu’nun izniyle yapılan incelemelerde 1940-1960 yıllarında yapılan kubbe ve tavanların betonla kaplanmasının binaya ağır yük getirdiği, son yıllarda Marmara Denizi’nde oluşan sismik hareketliliğin etkisinin binayı çökme noktasına getirdiği sonucuna varıldı. Acil müdahale için önce zemin etüdü yapılacağı ve ardından da bekletmeden zemin sağlamlaştırmasına geçileceği bildirildi. Yetkililer sarayın içinde bulunduğu durumda 5 büyüklüğünde bir depreme bile dayanamayacağını, vakit geçirmeden müdahale gerektiğine dikkat çekiyorlar. Koruma Kurulu’ndan bir yetkili de durumun aciliyetini fark ettiklerini ve bu nedenle kararların geciktirilmeden alındığını söyledi. Fatih Köşkü’nün onarımı için yaklaşık 10 milyon liraya ihtiyaç olduğu bildirildi.
Hürriyet Gazetesi'nin haberine göre yıllardır makyaj restorasyonlar ile ayakta tutulmaya çalışılan Topkapı Sarayı Müzesi’nin taşıyıcı duvarlarında büyük yarıklar oluştu. Hazine bölümünün sergilendiği Fatih Köşkü’nün bodrum katındaki duvarlarda çimento sıvaların sökümü sırasında tesadüfen ortaya çıkan yarıklar Topkapı Sarayı’nda endişeye neden oldu. Sarayın 3. avlusunda yer alan ve en önemli eserlerin sergilendiği hazine bölümü güvenlik nedeniyle ziyarete kapatıldı. Paha biçilmez hazineler sarayın güvenli depolarına taşındı. 13 Mayıs 2016 tarihli uzman raporunda, “Çalışma yapılan söz konusu mahallerde raspa sonrası ortaya çıkan deformasyonların büyüklüğü çatlak boyutunu aşarak ayrık ve yarık seviyelerine geldiği gözlemlenmiştir” denildi.
Aynı aksta duvarlar bir yıl arayla çöktü
Geçtiğimiz nisan ayının başında Gülhane Parkı’nın denize bakan kısmında çay bahçesinin duvarı göçmüştü. O tarihte müze yetkilileri yaptıkları açıklamada “Aynı aks üzerinde bulunan Konyalı Restoran’ın duvarının da çöktüğünü, sarayın denize bakan yamacında risk incelemesi yapacaklarını” duyurmuşlardı. İncelemede çöken duvarlarla aynı paralelde bulunan Fatih Köşkü’nün bodrumlarında başladığı tespit edildi. Duvarlarda küçük kılcal çatlaklar gibi duran sıvalar kaldırdıklarında, altından çıkan manzara korkunçtu. Kılcal çatlakların altında kol girecek kadar büyük yarıklarla karşılaşıldı. Öyle ki bazı taşıyıcı duvarlarda oluşan boşluklar nerdeyse dışarıyı gösterecek boyutlardaydı. Uzmanları ürperten bu durum Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bir raporla bildirilerek derhal hazine bölümünün ziyarete kapatılması istendi. Bakanlık çökme riskine karşılık müzenin hazine bölümünü 13 Temmuz’da ziyarete kapattı. Topkapı Sarayı Hançeri, Kaşıkçı Elması, Nadir Şah Tahtı, Zümrüt Sorguç, Zümrütlü Maşrapa, Altın Miğfer, Hz. Osman’ın Kılıcı, Abanoz Taht gibi paha biçilmez Osmanlı hazinesi başka bölüme taşınarak koruma altına alındı. Sarayın restorasyonu için çalışma başlatıldı.
Kurula resimli rapor gitti
İstanbul 4 Numaralı Koruma Kurulu’na durum fotoğraflı bir raporla bildirilerek detaylı inceleme için izin talep edildi. Sorunun tespitinde zeminsel etkilerin ağır bastığı, yakın zamanda bölgede oluşan istinat duvarındaki yıkılmaların da zemin kaynaklı olduğu görüşü kabul edildi. Koruma Kurulu’nun izniyle yapılan incelemelerde 1940-1960 yıllarında yapılan kubbe ve tavanların betonla kaplanmasının binaya ağır yük getirdiği, son yıllarda Marmara Denizi’nde oluşan sismik hareketliliğin etkisinin binayı çökme noktasına getirdiği sonucuna varıldı. Acil müdahale için önce zemin etüdü yapılacağı ve ardından da bekletmeden zemin sağlamlaştırmasına geçileceği bildirildi. Yetkililer sarayın içinde bulunduğu durumda 5 büyüklüğünde bir depreme bile dayanamayacağını, vakit geçirmeden müdahale gerektiğine dikkat çekiyorlar. Koruma Kurulu’ndan bir yetkili de durumun aciliyetini fark ettiklerini ve bu nedenle kararların geciktirilmeden alındığını söyledi. Fatih Köşkü’nün onarımı için yaklaşık 10 milyon liraya ihtiyaç olduğu bildirildi.
Astronomik trafik sigortasını yenileme fırsatı geldi
Yaz aylarında astronomik fiyatlarla yapılan trafik sigortası poliçelerinin iptal edilerek araçların yeniden sigortalanması mümkün hale geldi. Temmuzda bin liraya yapılmış bir sigorta şimdi 600 liraya yapılacak.
Gazete Habertürk'ten Rahim Ak'ın haberine göre, Ağustos'ta yüzde 142 artarak araç sahiplerini ciddi anlamda zorlayan trafik sigortasına ciddi bir darbe daha vuruldu.
Hazine Müsteşarlığı bunu sessiz sedasız gerçekleştirdi. Buna göre şimdiye kadar yapılmış yıllık trafik sigortası poliçesi vade sona ermeden veya aracı satmadan sonlandırılamazken artık bu olanak vatandaşa tanındı.
Hazine aslında düzenlemeyi 31 Ağustos'ta yaptı ama yürürlük tarihini 23 Eylül 2016 yani son cuma günü olarak belirledi. Böylece devrim gibi yeni düzenleme cuma günü yürürlüğe girdi.
Hazine Müsteşarlığı 31 Ağustos 2016'da Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının Sonlandırılmasına İlişkin Sektör Duyurusu yayımlamıştı. Bu duyuruda 9 mart 2015'te bir maddesinin değiştiği belirtiliyordu.
İşte vatandaşı rahatlatacak değişiklik de bu madde ile gerçekleşti. Eski duyuruda trafik poliçesinin sonlandırılması satış ve benzeri sebeplerle araç işleteni (sahibi) vasfının sona ermesi gösteriliyordu. En önemlisi "Bu sebepler dışında herhangi bir durumda sözleşmenin sonlandırılmasına olanak tanınmamaktadır" denilerek sözleşme süresinin bitimine kadar vatandaş pahalı fiyattan yaptığı poliçeye mahkûm kılınıyordu. İşte yeni duyuruda bu madde kalktı. Böylece artık araç sahipleri istedikleri zaman poliçelerini sonlandırabilecekler.
Bin liraya sigorta yapan 193 lira kârlı çıkacak
Araç sahipleri bunu yaparken mevcut poliçe bitimine 30 gün kala yeni poliçe dönemi için mükerrer poliçe düzenlettirebilecek. Yani aynı araç için daha ucuz olan başka bir sigorta yaptıracak. Sonra pahalı sigortayı iptal yoluna gidecek. İkinci poliçe yaptırıldığında ilk poliçeyi düzenleyen şirketin kazanılmış gün primini mahsup edip poliçeyi teminat boşluğu olmayacak şekilde sigortalının talebi halinde 1 işgünü içinde ikinci poliçenin vade başlangıcını esas alarak sonlandırabilecek. Bir örnek ile anlatırsak ağustos ayında 1000 lira primle yapılmış bir sigorta bugün 600 liraya yeniden yapılacak. Tabii ki yeni fiyat, bundan sonraki 1 yıl için geçerli olacak. Sigorta şirketi 2 aylık sigorta tutarı olan 166 lira ve 41 lira ceza kesip 793 lirayı geri verecek. Sigortalı ise böylece cezaya rağmen 193 lira kazançlı çıkacak.
3 ay içinde yapılmak zorunda
Araç sahipleri, bu haktan orijinal poliçe vadesinden itibaren üç ay ile sınırlı olmak üzere iki defa yararlanabilecek. Ayrıca bu üç aylık süre içerisinde, kazanılmış gün primine kalan poliçe priminin yüzde 5'inin ilave edilmesiyle hesaplanacak fesih tutarı sigortacıya ödendiği takdirde trafik sigortası teminat boşluğu kalmayacak şekilde iptal edilebilecek. Bu durumda da sigortalı ikinci poliçeyi yaptırdığında ilk poliçeyi düzenleyen şirket, kazanılmış gün primini mahsup edip poliçeyi sigortalının talebi halinde 1 işgünü içinde ikinci poliçenin vade başlangıcını teminat boşluğu olmayacak şekilde esas alarak sonlandırabilecek. Oluşabilecek hasar taleplerinde ise ikinci poliçenin vade başlangıcına kadar birinci poliçe, ikinci poliçenin vade başlangıcından itibaren ise ikinci poliçe esas alınacak. Kamu kurumlarında ise poliçe vadelerinin toplulaştırılması amacıyla yapılacak iptallerde yüzde 5'lik fesih primi alınmayacak.
Kaskoda da aynı olanak var
Yapılan düzenleme trafik ile kasko sigortasını bir arada yapmak yani vadelerini birleştirme olanağı sağlanmasına da yardımcı olacak. Ancak asıl önemli nokta kasko sigortasında bu olanağın bulunması. Bu durumda sigortanın yapıldığı gün ile sigorta şirketi değişikliğine karar verildiği gün arasındaki gün kadar tutarı sigorta şirketi tahsil ediyor. Geri kalan tutarı ise size iade ediyor. Araç sahibi de gidip daha ucuz veya bir şekilde daha avantajlı gördüğü başka bir sigorta şirketinden poliçe satın alabiliyor.
Önceki duyurudan bir cümle çıkarıldı
Şimdi araç sahipleri hem trafik hem de kasko sigortalarını istedikleri gibi değiştirerek bir yandan her ikisini de aynı gün yaparak zamandan tasarruf edecek. Diğer yandan her ikisini de aynı sigorta şirketine yaptırarak daha ucuz fiyat alabilecek.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)