Türkiye Özgecan'a ağlıyor... Bir masanın üzerinde kollarını çenesinin altına koyduğu, belli belirsiz bir tebessümle objektife baktığı o sembol fotoğrafın hikâyesini genç kızın yakınları anlattı...
Mersin’in Tarsus İlçesi’nde okuldan eve dönerken öldürülen ardından da yakılan Özgecan Aslan’ın korkunç cinayete kurban gitmesinin ardından bir fotoğrafı vardı ki adeta sembol oldu. Bir masanın üzerinde kollarını çenesinin altına koyduğu, belli belirsiz bir tebessümle objektife baktığı o fotoğrafın hikâyesini genç kızın yakınları anlattı.
‘GELİN SİZİ DE ÇEKEYİM’
Mersin Pozcu Turizm Otelcilik Meslek Lisesi’ni bitiren Özgecan, 2 yıl önce bir yıl süre ile Mersin’deki bir otelde staj yaptı. Stajın bir bölümünde otelde garsonluk işini sürdürdü. Özgecan’ın stajını yaptığı otelde o gün bir fotoğraf çekimi olacaktı. Bunun için bir de kırmızı fon oluşturuldu. Fotoğrafçı, çekimini tamamladıktan sonra Özgecan’ı üniformasıyla görünce, “Gelin sizi de çekeyim” dedi. Özgecan da bir masanın önüne oturdu ve iki kolunun üzerine uzanarak fotoğrafçıya poz verdi. Özgecan akşam heyecanla ablası Beste’ye koştu ve “Abla arka fon kırmızıydı, benim üniformam da kırmızı. Çok uyumlu oldu. Üniformamla fotoğraf çekildi. Çok güzel baktım, değil mi abla, çok güzel oldu” dedi.
24 Şubat 2015 Salı
Çakıroğlu cinayetinde flaş gelişme
Ege Üniversitesi öğrencisi Fırat Yılmaz Çakıroğlu'nun hayatını kaybettiği olayla ilgili 1 kişi tutuklandı, 5 kişi serbest kaldı.
Üniversitede geçen Cuma günü çıkan kavgada öldürülen, Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü 4. sınıf öğrencisi Çakıroğlu’nun cinayetiyle ilgili Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği'ne sevk edilen şüphelilerden N.S. tutuklandı. Diğer şüpheliler ise adli kontrol kapsamında serbest bırakıldı.
Bu arada İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Yeşilyurt Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tedavisi süren yaralılardan M.D.'nin, gözaltı süresinin uzatılması kararı verildi.
Üniversitede geçen Cuma günü çıkan kavgada öldürülen, Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü 4. sınıf öğrencisi Çakıroğlu’nun cinayetiyle ilgili Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği'ne sevk edilen şüphelilerden N.S. tutuklandı. Diğer şüpheliler ise adli kontrol kapsamında serbest bırakıldı.
Bu arada İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Yeşilyurt Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tedavisi süren yaralılardan M.D.'nin, gözaltı süresinin uzatılması kararı verildi.
Bahçeli: Fırat evladımız göz göre göre ölüme terk edildi
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında konuşuyor.
İşte Bahçeli’nin konuşmasından satır başları:
Geçen yıl Ermeni diasporasına özür mektubu yazan şahıs cumhurbaşkanlığı koltuğundadır. Erdoğan Ermenistan devlet başkanını ülkemize 24 Nisan’da çağırmasına rağmen reddedilmiştir. Erdoğan ve zihniyeti Türkiye’ye şaşı bakmaktadır. Mazideki acılar hala dinmemişken Ermenilerin topraklarımızla ilgili talepleri belliyken Erdoğan neyin peşinde koşmaktadır.
Hocalı’da şehit edilen tüm soydaşlarımıza, Ermeni çetelerinin saldırıları ile hayatını kaybetmiş tüm mazlumlara Allah’tan rahmet diliyorum.
"ACI HABERLE KAHROLDUK"
Geçtiğimiz Cuma günü Ege Üniversitesi’nden gelen acı ile kahrolduk. Fırat Yılmaz Çakıroğlu hainlerin saldırışa uğradı. Duygularımı ifade etmek için cümleler yetersizdir. Düşünüyorum da ne çok ölüyor ne çok üzülüyoruz. 46 yıldır tabutlar omuzlardan inmiyor.
"FAKÜLTE KORİDORLARI KANDİL'İN MAĞARALARI GİBİ"
Biz şehitler ölmez vatan bölünmez demeyi sürdüreceğiz. Ege Üniversitesi İzmir’dedir ve İzmir ülkenin en büyük üçüncü şehridir. Üniversite yönetimi uyumuştur. Fakülte koridorları Kandil’deki mağaralar gibidir. Fırat evladımı şehit eden katil bu eylemi herkesin gözü önünde yapmıştır.
"GÖZ GÖRE GÖRE ÖLÜME TERK EDİLDİ"
45 dakika ambulans gelmemiştir. Kimse ilk yardımda bulunmamış bulunmaya çalışanlar da güvenlik çemberini aşamamıştır. Evladımızı göz göre göre ölüm terk edilmiştir. Üniversite rektörü ne iş yapmaktadır. Koltuğunda oturmayı onursuzca sürdürecek midir?
“SORUMLU ACİZ BAŞBAKAN VE SÜNEPE HÜKÜMET”
Dağ eğitiminden geçmiş bölümü militanların kanlı eylemi yaşanmıştır. Gerçekleri saptırmak kimseye hele ki rektöre ve bilim insanları kimseye fayda sağlamayacaktır. Durum medyada karşıt görüşlü öğrencilerin çatışması olarak yer almıştır. Üniversitelerde karşıt görüşlülerin değil PKK’lıların provokasyonu vardır bunun da sorumlusu aciz Başbakan ve sünepe hükümetidir. Teröristler ne zamandan beri fikir sahibi olmuştur.
“YANAĞI OKŞANAN CANİLER VATANINI SEVEN GENCİMİZE KIYDI”
Kimse sabrımızla daha fazla oynamayı aklından geçirmemelidir. İzmir’de sadece Fırat’a değil Türk gençliğine saldırılmıştır. Pazarlık masalarında yanağı okşanan caniler İzmir’de vatanı sevmekten başka suçu olmayan gencimize kıymıştır.
“MHP’Yİ SOKAĞA ÇEKMEK İÇİN PLAN VARSA…”
Milliyetçi hareketi sokağa çekmek için plan varsa bunu düşünenlerin hesabı tutmayacaktır. Türk milleti tarih boyunca nice acılara katlanmıştır. Sevinçlerimi kadar hüzün ve kayıplarımız eksik olmamıştır. Türk milleti büyük bir ailedir. Türklük en temel mirasımızı en haklı gururumuzdur. Siyasi sınırlar soydaşlarımızla kurduğumuzu gönül bağını zayıflatmamıştır.
Hafızamızda taşıdığımız her toprak parçası bizim için vatandır. Bizi diğer siyasi akım ve aktörlerden ayıran vasfımız şüphesiz ki vatan kavramına yüklediğimiz anlamda gizlidir.
“26 AĞUSTOS 1922 TARİHİNDEN BERİ İLK KEZ…”
Türkiye 26 Ağustos 1922 tarihinden beri ilk kez geri çekilmiş ilk kez vatan bildiği toprakları geride bırakmıştır. AKP vatanımızın bir parçasını koparıp atmıştır. AKP hükümeti Süleyman Şah türbesini arkasına bakmadan terk etmiştir. Vatan toprağı olarak tehdit edilen Süleyman Şah türbesi yıllar sonra aniden yok sayılmıştır.
“SİZİN FİLMİNİZ BUYSA…”
Sizin filminiz buysa biz ömür billah reklam izlemeye razıyız. 1931 tarihinde Mustafa Kemal’in emri ile elden geçirilmiş karakol haline getirilmiştir. Tamiri imkansız hale gelince nakil işlemi yapılmıştır. Bir kez daha söylüyorum Süleyman Şah türbesi vatan toprağıdır. Ankara’dan Kayseri’den Manisa’dan farkı yoktur. Kaldı ki Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere AKP yöneticileri daha geçtiğimiz yıl bu yönde açıklamalarda bulunmuştur. Hürriyet
Etiketler:
cinayet,
devlet bahçeli,
haber,
manisa,
mhp
O artık yürüyemiyor
Vimizim adlı ilacı SGK kapsamında olmadığı içim 6 aydır ilaç alamayan Mukopolisakkaridoz (MPS) hastası 7 yaşındaki Ekin Miray Yıldız yürüme fonksiyonunu kaybetti. Baba Şahin Yıldız, 'kızım yavaş yavaş ölüyor' dedi.
Mukopolisakkaridoz (MPS) hastalığı dünyada ender görülen genetik hastalıklardan biri. Yağ ve şeker parçalayan enzimlere sahip olmadığı için MPS hastalarının vücutları sağlıklı olarak gelişemiyor. Buna bağlı olarak yürüme ve konuşma gibi fiziksel faaliyetleri yerine getiremiyorlar. Sağlıklı fiziksel gelişim için MPS hastalarının enzim tedavisi alması lazım. 200 binde bir görülen bu hastalık Türkiye ’de yaklaşık 250 çocukta bulunuyor.
Gazi Üniversitesi Çocuk Metabolizması bölümünde tedavi gören yedi yaşındaki Ekin Miray Yıldız’a 2011 yılında MPS TİP 4 teşhisi konuldu. Doktorlar 1 Temmuz 2014 tarihinde bir Vimizim adlı ilacı kullanması için Miray adına bir reçete düzenledi. Endikasyon dışı olan ilacın yurt dışından getirtilmesi için Yıldız adına 2 Temmuz 2014 tarihinde Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihazlar Kurumu tarafından bir rapor hazırlanarak SGK’ya gönderildi. SGK ise ilacın temin edilebilmesi için Yurtdışı İlaç Tıbbi ve Ekonomik Değerlendirme Komisyonu (YİTEDK) oluşturdu. Ancak Vimizim adlı ilaç SGK tarafından ‘yurtdışı ödenecek ilaçlar’ listesine eklenmediği için Yıldız tam 6 aydır ilaç alamıyor.
İLACIN AYLIK MALİYET 150 BİN LİRA
Enzim tedavisi alamadığı için iskelet Ekin’in sisteminde bozukluklar oluştuğunu söyleyen baba Şahin Yıldız sözlerine şu şekilde devam etti: "Ekin’in ağrıları arttığı için fizik tedaviye başladık. Ekin yavaş yavaş yürüme fonksiyonlarını kaybediyor. Oturduğu yerden kalkamıyor, tuvalete gidemiyor. Evin içerisinde bile destek alarak ancak yürüyebiliyor. Böyle devam ederse bir daha yürüyemeyecek. Ekin Miray’ın hafta iki kutu Vimizim adlı ilacı alması lazım. Bu ilaç Ekin’in sağlığı için çok önemli. Sağlık raporu olmasına rağmen ilaç alamıyoruz. Eğer maddi durumum olsaydı ilacı paramla alırdım. Ancak bu ilacın bir kutusu 2 bin 400 lira. Bu ilacı alacak param yok. En son bundan 15 gün önce Ankara ’da Meclis Sağlık Komisyon’u üyeleri ile görüştük. İlacın bizim için ne kadar önemli olduğunu onlara da aktardık. Bir an önce ilaçların getirtilmesini istiyoruz.’’
250 BİN İMZA TOPLANDI
Ekin Miray gibi MPS hastası olan ve Vimizim adlı ilacı almadığı için mağdur olan Türkiye’de yaklaşık 150 çocuk bulunuyor. SGK 30 Ocak’ta yaptığı bir basın açıklamada Vimizim adlı ilacın temin edilmesi için Yurtdışı İlaç Tıbbi ve Ekonomik Değerlendirme Komisyonu (YİTEDK) oluşturulduğunu ve komisyonun çalışmalara başladığını bildirdi. Öte taraftan Change.org’da MPS hastaları için imza kampanyası başlatıldı. ‘Devlet ilacımızı versin çocuklarımız da yaşasın!’ adıyla başlatılan imza kampanyası 250 bin kişi destek verdi.
BEYTULLAH HAYATINI KAYBETTİ
Sosyal Güvenlik Kurumu, 2011 yılında Sağlık Uygulamaları Tebliği’nde (SUT) bir düzenleme yaparak 6 yaş altındaki ‘ileri derece zekâ özrü’ olan MPS hastalarının enzim tedavilerinin artık SGK tarafından karşılanmayacağını bildirmiş, bunun üzerine üç yıl boyunca ilaçlarını alamayan 12 yaşındaki Beytullah Hakyeri önce yürüme fonksiyonunu kaybetmiş, bir yıl sonra da hayatını kaybetmişti. Radikal
Mukopolisakkaridoz (MPS) hastalığı dünyada ender görülen genetik hastalıklardan biri. Yağ ve şeker parçalayan enzimlere sahip olmadığı için MPS hastalarının vücutları sağlıklı olarak gelişemiyor. Buna bağlı olarak yürüme ve konuşma gibi fiziksel faaliyetleri yerine getiremiyorlar. Sağlıklı fiziksel gelişim için MPS hastalarının enzim tedavisi alması lazım. 200 binde bir görülen bu hastalık Türkiye ’de yaklaşık 250 çocukta bulunuyor.
Gazi Üniversitesi Çocuk Metabolizması bölümünde tedavi gören yedi yaşındaki Ekin Miray Yıldız’a 2011 yılında MPS TİP 4 teşhisi konuldu. Doktorlar 1 Temmuz 2014 tarihinde bir Vimizim adlı ilacı kullanması için Miray adına bir reçete düzenledi. Endikasyon dışı olan ilacın yurt dışından getirtilmesi için Yıldız adına 2 Temmuz 2014 tarihinde Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihazlar Kurumu tarafından bir rapor hazırlanarak SGK’ya gönderildi. SGK ise ilacın temin edilebilmesi için Yurtdışı İlaç Tıbbi ve Ekonomik Değerlendirme Komisyonu (YİTEDK) oluşturdu. Ancak Vimizim adlı ilaç SGK tarafından ‘yurtdışı ödenecek ilaçlar’ listesine eklenmediği için Yıldız tam 6 aydır ilaç alamıyor.
İLACIN AYLIK MALİYET 150 BİN LİRA
Enzim tedavisi alamadığı için iskelet Ekin’in sisteminde bozukluklar oluştuğunu söyleyen baba Şahin Yıldız sözlerine şu şekilde devam etti: "Ekin’in ağrıları arttığı için fizik tedaviye başladık. Ekin yavaş yavaş yürüme fonksiyonlarını kaybediyor. Oturduğu yerden kalkamıyor, tuvalete gidemiyor. Evin içerisinde bile destek alarak ancak yürüyebiliyor. Böyle devam ederse bir daha yürüyemeyecek. Ekin Miray’ın hafta iki kutu Vimizim adlı ilacı alması lazım. Bu ilaç Ekin’in sağlığı için çok önemli. Sağlık raporu olmasına rağmen ilaç alamıyoruz. Eğer maddi durumum olsaydı ilacı paramla alırdım. Ancak bu ilacın bir kutusu 2 bin 400 lira. Bu ilacı alacak param yok. En son bundan 15 gün önce Ankara ’da Meclis Sağlık Komisyon’u üyeleri ile görüştük. İlacın bizim için ne kadar önemli olduğunu onlara da aktardık. Bir an önce ilaçların getirtilmesini istiyoruz.’’
250 BİN İMZA TOPLANDI
Ekin Miray gibi MPS hastası olan ve Vimizim adlı ilacı almadığı için mağdur olan Türkiye’de yaklaşık 150 çocuk bulunuyor. SGK 30 Ocak’ta yaptığı bir basın açıklamada Vimizim adlı ilacın temin edilmesi için Yurtdışı İlaç Tıbbi ve Ekonomik Değerlendirme Komisyonu (YİTEDK) oluşturulduğunu ve komisyonun çalışmalara başladığını bildirdi. Öte taraftan Change.org’da MPS hastaları için imza kampanyası başlatıldı. ‘Devlet ilacımızı versin çocuklarımız da yaşasın!’ adıyla başlatılan imza kampanyası 250 bin kişi destek verdi.
BEYTULLAH HAYATINI KAYBETTİ
Sosyal Güvenlik Kurumu, 2011 yılında Sağlık Uygulamaları Tebliği’nde (SUT) bir düzenleme yaparak 6 yaş altındaki ‘ileri derece zekâ özrü’ olan MPS hastalarının enzim tedavilerinin artık SGK tarafından karşılanmayacağını bildirmiş, bunun üzerine üç yıl boyunca ilaçlarını alamayan 12 yaşındaki Beytullah Hakyeri önce yürüme fonksiyonunu kaybetmiş, bir yıl sonra da hayatını kaybetmişti. Radikal
Sümeyye Erdoğan'ın korumalarının tamamı değişti
Suikast yapılacağı iddiası sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan'ın korumaları tamamen değişti.
Sabah Gazetesi'nin haberine göre, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan'a suikast iddialarının ardından Erdoğan'ın çevresinde bir dizi güvenlik önlemi alındığı öğrenildi. Erdoğan'ın "Tedbirlerimizi aldık" diyerek gönderme yaptığı o önlemlere göre Sümeyye Erdoğan'ın etrafındaki korumaların tamamı değişti. Ekibe özel harekâtçı polisler eklendi. Benzer önlemler ailenin diğer üyeleri için de uygulandı.
Sabah Gazetesi'nin haberine göre, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan'a suikast iddialarının ardından Erdoğan'ın çevresinde bir dizi güvenlik önlemi alındığı öğrenildi. Erdoğan'ın "Tedbirlerimizi aldık" diyerek gönderme yaptığı o önlemlere göre Sümeyye Erdoğan'ın etrafındaki korumaların tamamı değişti. Ekibe özel harekâtçı polisler eklendi. Benzer önlemler ailenin diğer üyeleri için de uygulandı.
22 Şubat 2015 Pazar
Seçmen listeleri 14 Mart'ta askıda
2015 Genel Seçimi için seçmen kütüğü listeleri, 14 Mart'ta askıya çıkacak ve 27 Mart'a kadar askıda kalacak.
Yüksek Seçim Kurulunun (YSK), yurtiçi ve yurtdışı seçmen kütüğünün güncelleştirilmesine ilişkin usul ve esasları belirleyen genelgeleri, Resmi Gazetede yayımlandı.
Buna göre, yurtiçi muhtarlık bölgesi askı listeleri, 14 Mart Cumartesi günü saat 08.00'de askıya çıkacak, 27 Mart Cuma günü saat 17.00'de askıdan indirilecek.
Listelere seçmenler ve siyasi partiler ilan süresi içinde itiraz edebilecek. Seçmen niteliğini taşıyan vatandaşlar ancak kendileriyle ilgili itirazda bulunabilecek.
Seçimde, her muhtarlık, bir seçim bölgesi sayılacak. Her seçim bölgesi gerektiği kadar sandık bölgesine ayrılacak. Bir sandık bölgesi 360-380 seçmeni kapsayacak.
Engelliler ve 75 yaş üzerindeki seçmenlerin oylarını rahatlıkla kullanabilmeleri için tedbirler alınacak.
Sandık seçmen listelerinin kesinleşmesinden sonra seçmen bilgi kağıtlarının hazırlanması ve dağıtılması işlemine 19 Nisan Pazar günü başlanacak, dağıtım işi en geç 1 Haziran akşamına kadar bitirilecek.
Yurt dışı seçmen kütüğü genelgesi
Yurtdışı seçmen kütüğüne kayıtlı seçmenlerin gümrük kapılarında 8 Mayıs 2015-7 Haziran 2015 tarihleri arasında oy verebilecek. Yurt dışında ise oy kullanma tarihleri ve gün sayısı ülkelere göre farklılık göstermekle birlikte, 8 Mayıs 2015 - 31 Mayıs 2015 olarak belirlendi.
Yurtdışı seçmen kütüğü, 14 Mart Cumartesi Türkiye saatiyle 08.00'de "www.ysk.gov.tr" adresinde ilan edilecek, 27 Mart 2015 Cuma günü Türkiye saatiyle 17.00'de sona erdirilecek.
Vatandaşlar "Yurtdışı seçmen sorgulama" ekranından kütüğe kayıtlı olup olmadığını bu süre içinde kontrol edecek. İlan edilen yurtdışı seçmen kütüğüne, seçmenler ve siyasi partilerin genel merkezlerince görevlendirilenler ilan süresi içinde itiraz edebilecek. Seçmen niteliğini taşıyan vatandaşlar ancak kendileriyle ilgili itirazda bulunabilecek.
Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası taşımayan kimlik belgelerine itibar edilmeyecek. Seçmenin bulunduğu ülke makamlarınca düzenlenmiş kimlik belgeleri, kimliğin tespitinde geçerli kabul edilmeyecek.
İşte o caniyle ilgili çarpıcı detaylar!
Çocukluğu zengin bir ailede rahatlık içinde geçen Özgecan’ın katili Suphi Altındöken, babası iflas edince okulu bırakmış, annesine dahi şiddet uygulayan biri haline gelmiş.
Mersin’de 10 gün önce vahşice katledilen 20 yaşındaki üniversitesi öğrencisi Özgecan Aslan ile katil zanlısı Ahmet Suphi Altındöken’in izini doğup büyüdüğü Tarsus’ta sürdük. Altındöken ailesi aslında Tarsus’un en bilinen, köklü ve zengin ailelerinden. Tarsus’ta dört kuşaktır Şehit Mustafa Nail mahallesinde altın işi yapıyorlar.
8 Temmuz 1989’da Tarsus’ta doğan ve çocukluğu zengin bir ailede rahat içinde geçen Ahmet Suphi’nin, 2000’li yılların başında babasının iflası ile hayatı değişmiş. Baba Necmettin Altındöken, iflasının ardından karısı ve 2 çocuğuna şiddet uygulamaya başlamış. Uzun yıllar önce boşandığı eşi Naciye Tan, o günleri, “Ondan çok şiddet gördüm. Kemerle, kesici aletle döverdi” diye anlatmıştı. Boşanmanın ardından Suphi, babası, halası ve babaannesinin yanında büyüdü.
Baba Necmettin Altındöken, iflasının ardından girdiği işlerde dikiş tutturamayınca Adana otogarında bir süre otobüs şoförlüğü yaptı. Bu yıllarda ilkokulda okuyan Ahmet Suphi daha sonra okulu bıraktı. Birkaç sene sonra yaptığı ve ölümden döndüğü motosiklet kazasının ardından 2 ay yoğun bakımda kalan Ahmet Suphi’nin kırılan kafatasının yarısı ameliyatla alındı.
Daha sonra değişik işlerde çalışan Ahmet Suphi, 5 yıl önce bir hırdavatçı dükkânı açtı ve burada temizlik işleri yapan Neslihan’ı kaçırarak evlendi. Yıllarca hem annesine hem kız kardeşine hem de babasına şiddet uygulayan Ahmet Suphi, düğününden 2 gün önce çıkan bir tartışmada babasını bıçakladı. Ahmet Suphi’nin evlendikten 2 yıl sonra bir erkek çocuğu oldu.
Açtığı hırdavatçı dükkânını da işletemeyen Ahmet Suphi, bir süre sonra kamyon şoförlüğü yapmaya başladı ve son olarak Özgecan cinayetinden 15 gün önce babasının referansıyla TOK minibüslerine şoför olarak girdi. Ahmet Suphi’yi, çevresi, “Tekin birisi değildi. Babasını dövdüğünü hatta bıçakladığını bütün Tarsus bilir. Eşine de şiddet uyguladığını duyuyorduk. Sürekli karakolluk, mahkemelik olan bir çocuk. Postacı kapıdan eksik olmaz. Sürekli karakoldan adliyeden zarflar getirir” diye anlatıyor.
Amca da isyan etti
Amca Behzat Altındöken, cinayet sonrası insan içine çıkamadığını söyledi. Altındöken, “Bizler buraların en eski en tanınan ailelerindeniz. Kimse bizi kötü bilmezdi. Ama bu olay sonrası insanların yüzüne bakamıyoruz. Özgecan’ın saçının bir teline o üç caniyi değişmezdim” diye konuştu. (Milliyet)
Mersin’de 10 gün önce vahşice katledilen 20 yaşındaki üniversitesi öğrencisi Özgecan Aslan ile katil zanlısı Ahmet Suphi Altındöken’in izini doğup büyüdüğü Tarsus’ta sürdük. Altındöken ailesi aslında Tarsus’un en bilinen, köklü ve zengin ailelerinden. Tarsus’ta dört kuşaktır Şehit Mustafa Nail mahallesinde altın işi yapıyorlar.
8 Temmuz 1989’da Tarsus’ta doğan ve çocukluğu zengin bir ailede rahat içinde geçen Ahmet Suphi’nin, 2000’li yılların başında babasının iflası ile hayatı değişmiş. Baba Necmettin Altındöken, iflasının ardından karısı ve 2 çocuğuna şiddet uygulamaya başlamış. Uzun yıllar önce boşandığı eşi Naciye Tan, o günleri, “Ondan çok şiddet gördüm. Kemerle, kesici aletle döverdi” diye anlatmıştı. Boşanmanın ardından Suphi, babası, halası ve babaannesinin yanında büyüdü.
Baba Necmettin Altındöken, iflasının ardından girdiği işlerde dikiş tutturamayınca Adana otogarında bir süre otobüs şoförlüğü yaptı. Bu yıllarda ilkokulda okuyan Ahmet Suphi daha sonra okulu bıraktı. Birkaç sene sonra yaptığı ve ölümden döndüğü motosiklet kazasının ardından 2 ay yoğun bakımda kalan Ahmet Suphi’nin kırılan kafatasının yarısı ameliyatla alındı.
Daha sonra değişik işlerde çalışan Ahmet Suphi, 5 yıl önce bir hırdavatçı dükkânı açtı ve burada temizlik işleri yapan Neslihan’ı kaçırarak evlendi. Yıllarca hem annesine hem kız kardeşine hem de babasına şiddet uygulayan Ahmet Suphi, düğününden 2 gün önce çıkan bir tartışmada babasını bıçakladı. Ahmet Suphi’nin evlendikten 2 yıl sonra bir erkek çocuğu oldu.
Açtığı hırdavatçı dükkânını da işletemeyen Ahmet Suphi, bir süre sonra kamyon şoförlüğü yapmaya başladı ve son olarak Özgecan cinayetinden 15 gün önce babasının referansıyla TOK minibüslerine şoför olarak girdi. Ahmet Suphi’yi, çevresi, “Tekin birisi değildi. Babasını dövdüğünü hatta bıçakladığını bütün Tarsus bilir. Eşine de şiddet uyguladığını duyuyorduk. Sürekli karakolluk, mahkemelik olan bir çocuk. Postacı kapıdan eksik olmaz. Sürekli karakoldan adliyeden zarflar getirir” diye anlatıyor.
Amca da isyan etti
Amca Behzat Altındöken, cinayet sonrası insan içine çıkamadığını söyledi. Altındöken, “Bizler buraların en eski en tanınan ailelerindeniz. Kimse bizi kötü bilmezdi. Ama bu olay sonrası insanların yüzüne bakamıyoruz. Özgecan’ın saçının bir teline o üç caniyi değişmezdim” diye konuştu. (Milliyet)
Özgecan Aslan için erkeklerden etekli eylem
Özgecan Arslan’ın öldürülmesine ve kadına şiddete tepki gösteren bir grup erkek İstiklal Caddesi’nde etekli eylem yaptı.
"AHKAM KESMEK GİBİ BİR NİYET TAŞIMIYORUZ"
Taksim Tünel Meydanı’nda toplanan bir grup etekli erkekler ve kadınlar, "Kadına uzanan eller kırılsın", "Erkek vuruyor, devlet susuyor" şeklinde slogan attı. Etekli erkekler birinin 3 kızıyla birlikte geldiği dikkat çekti. Bir erkeğin ise eteğinin altında bulunan pantolonunun çıkarması eyleme katılanlardan alkış aldı. Grup daha sonra slogan atarak ve ıslık çalarak Galatasaray Lisesi önüne geldi.
Galatasaray Lisesi önünde toplanan başka bir etekli erkeklerin bulunduğu grup Da sloganlar atarak Özgecan Arslan’ın öldürülmesine tepki gösterdi. Grupta oyuncu Serpil Çakmaklı ve Ali Erkazan da yer aldı. Erkazan’ın etek giydiği görüldü. Bir erkeğin ise eteği başından giymeye çalışması dikkat çekti.
"MEŞRULAŞTIRMA ÇABALARINI BÜTÜNÜYLE KINIYORUZ"
Ali Erkazan, Galatasaray Lisesi önünde toplanan grup adına bir basın açıklaması yaparak, "Bu etkinlikle kendimizi kadınların yerine koymak kadınlık durumu ve psikolojisi ile ilgili ahkam kesmek gibi bir niyet taşımıyoruz. Türkiye topraklarında gün be gün artan kadın şiddetine, kadın cinayetlerine, kadınlara yönelik işlenen suçlara karşı erkekler olarak kadınların yanında yer aldığımızı göstermek istiyoruz. Kadının giyim kuşamından, oturup kalkmasına kaç çocuk doğuracağından yerinin nerede olduğuna kadar karışan yapıları biz erkekler olarak da istemiyoruz. Son zamanlarda artan kadın cinayetleri kadınların başlarına gelen akıbetin kadınların davranışlarıyla ilişkilendirilmesi mini etek giyen bir kadının tecavüzü hakettiği düşüncesi hastalıklı bir düşüncedir bu düşünce ne modern ne de layık Türkiye’de ne de dünyanın hiçbir yerinde meşrulaştırılamaz erkeklerin kadınların bedenlerinin polisi, gözcüsü, takipçisi ve nihayet tecavüzcüsü olmasıyla ilgili meşrulaştırma çabalarını bütünüyle kınıyoruz" diye konuştu.
Serpil Çakmaklı ise "Erkeklerin biz kadınların yanında olduğunun ispatı için buraya toplandık arkadaşlara kadınların yanında oldukları için teşekkür ediyorum" dedi. Tünelden yürüyen grubun Galatasaray Lisesi önüne gelmesiyle iki grup birleşti. Burada bir süre daha slogan atan grup daha sonra tekrar Tünel meydanına doğru yürüdü. Ardından grup dağıldı.
"AHKAM KESMEK GİBİ BİR NİYET TAŞIMIYORUZ"
Taksim Tünel Meydanı’nda toplanan bir grup etekli erkekler ve kadınlar, "Kadına uzanan eller kırılsın", "Erkek vuruyor, devlet susuyor" şeklinde slogan attı. Etekli erkekler birinin 3 kızıyla birlikte geldiği dikkat çekti. Bir erkeğin ise eteğinin altında bulunan pantolonunun çıkarması eyleme katılanlardan alkış aldı. Grup daha sonra slogan atarak ve ıslık çalarak Galatasaray Lisesi önüne geldi.
Galatasaray Lisesi önünde toplanan başka bir etekli erkeklerin bulunduğu grup Da sloganlar atarak Özgecan Arslan’ın öldürülmesine tepki gösterdi. Grupta oyuncu Serpil Çakmaklı ve Ali Erkazan da yer aldı. Erkazan’ın etek giydiği görüldü. Bir erkeğin ise eteği başından giymeye çalışması dikkat çekti.
"MEŞRULAŞTIRMA ÇABALARINI BÜTÜNÜYLE KINIYORUZ"
Ali Erkazan, Galatasaray Lisesi önünde toplanan grup adına bir basın açıklaması yaparak, "Bu etkinlikle kendimizi kadınların yerine koymak kadınlık durumu ve psikolojisi ile ilgili ahkam kesmek gibi bir niyet taşımıyoruz. Türkiye topraklarında gün be gün artan kadın şiddetine, kadın cinayetlerine, kadınlara yönelik işlenen suçlara karşı erkekler olarak kadınların yanında yer aldığımızı göstermek istiyoruz. Kadının giyim kuşamından, oturup kalkmasına kaç çocuk doğuracağından yerinin nerede olduğuna kadar karışan yapıları biz erkekler olarak da istemiyoruz. Son zamanlarda artan kadın cinayetleri kadınların başlarına gelen akıbetin kadınların davranışlarıyla ilişkilendirilmesi mini etek giyen bir kadının tecavüzü hakettiği düşüncesi hastalıklı bir düşüncedir bu düşünce ne modern ne de layık Türkiye’de ne de dünyanın hiçbir yerinde meşrulaştırılamaz erkeklerin kadınların bedenlerinin polisi, gözcüsü, takipçisi ve nihayet tecavüzcüsü olmasıyla ilgili meşrulaştırma çabalarını bütünüyle kınıyoruz" diye konuştu.
Serpil Çakmaklı ise "Erkeklerin biz kadınların yanında olduğunun ispatı için buraya toplandık arkadaşlara kadınların yanında oldukları için teşekkür ediyorum" dedi. Tünelden yürüyen grubun Galatasaray Lisesi önüne gelmesiyle iki grup birleşti. Burada bir süre daha slogan atan grup daha sonra tekrar Tünel meydanına doğru yürüdü. Ardından grup dağıldı.
Özgecan Aslan'ın otopsi raporu açıklandı
Özgecan Aslan'ın tırnaklarında katil zanlısının DNA'sının bulunduğu belirtilen raporda tecavüz bulgusuna rastlanmadığı ifade edildi.
Mersin’de eve gitmek amacıyla bindiği minibüsün şoförü tarafından vahşice katledilen Özgecan Aslan’ın otopsi raporu açıklandı. Raporda, Özgecan’ın vücudunda çok sayıda bıçak darbesi ve öldürücü kesikler bulunduğu bilgisi yer alırken, tecavüzün söz konusu olmadığı belirtildi.
Cemal Doğan’ın Habertürk’te yer alan haberine göre, genç kızın özellikle boyun kısmında çok sayıda bıçak darbesi ve öldürücü kesikler, kafasında küt cisim darbelerine bağlı travmatik bulgular ve vücudunun değişik yerlerinde çok sayıda ödem ve morluklar saptandı.
Raporda, Özgecan’ın vücudunun büyük kısmının yandığı belirtildi. Özgecan’ın, katil zanlısınca kesilen ve daha sonra bulunan ellerinde tırnak incelemesi yapıldı. İnceleme sonucunda, Özgecan’ın tırnaklarında, katil zanlısından alınan DNA dokularına ulaşıldı.
Ankara Adli Tıp Kurumu’nun raporunun soruşturmayı yürüten Tarsus Cumhuriyet Savcısı Ayhan Akyol’a gönderildiği öğrenildi. Savcı Akyol’un raporun ulaşmasıyla birlikte eldeki tüm deliller ışığında iddianamesini yazmaya başladığı ve kısa süre içinde mahkemeye iddianameyi sunacağı belirtildi.
Mersin’de eve gitmek amacıyla bindiği minibüsün şoförü tarafından vahşice katledilen Özgecan Aslan’ın otopsi raporu açıklandı. Raporda, Özgecan’ın vücudunda çok sayıda bıçak darbesi ve öldürücü kesikler bulunduğu bilgisi yer alırken, tecavüzün söz konusu olmadığı belirtildi.
Cemal Doğan’ın Habertürk’te yer alan haberine göre, genç kızın özellikle boyun kısmında çok sayıda bıçak darbesi ve öldürücü kesikler, kafasında küt cisim darbelerine bağlı travmatik bulgular ve vücudunun değişik yerlerinde çok sayıda ödem ve morluklar saptandı.
Raporda, Özgecan’ın vücudunun büyük kısmının yandığı belirtildi. Özgecan’ın, katil zanlısınca kesilen ve daha sonra bulunan ellerinde tırnak incelemesi yapıldı. İnceleme sonucunda, Özgecan’ın tırnaklarında, katil zanlısından alınan DNA dokularına ulaşıldı.
Ankara Adli Tıp Kurumu’nun raporunun soruşturmayı yürüten Tarsus Cumhuriyet Savcısı Ayhan Akyol’a gönderildiği öğrenildi. Savcı Akyol’un raporun ulaşmasıyla birlikte eldeki tüm deliller ışığında iddianamesini yazmaya başladığı ve kısa süre içinde mahkemeye iddianameyi sunacağı belirtildi.
21 Şubat 2015 Cumartesi
“Şişman Putin karısını dövüyordu”
Alman ZDF televizyonundaki Putin belgeseli, ilginç iddialarıyla şaşırttı.
Almanya’nın ZDF televizyonunda yayınlanan “Putin The Man” adlı belgeselde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in eski eşi Lyudmila Aleksandrovna’yı sık sık dövdüğü, alkol sorunu olduğu ve depresif bir kişiliği bulunduğu ileri sürüldü.
“Batılı bir ülkenin istihbarat raporlarına” dayandırılan belgeselde Putin’in KGB için çalıştığı dönemde Dresden’de görevlendirildiği, burada karısını dövdüğü için polis ile başının belaya girdiği belirtiliyor.
‘ŞİŞMAN, ALKOLİK, DEPRESİF’
Bu dönemde Putin’in bugünkü ‘fit’ görüntüsünden çok uzak ve aşırı kilolu olduğu da belirtiliyor. Putin’in Dresden günlerinde alkolik derecesinde içki içtiği ve depresif bir kişilik gösterdiği de Batılı istihbarat raporlarına yansıdı.
Almanya’nın ZDF televizyonunda yayınlanan “Putin The Man” adlı belgeselde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in eski eşi Lyudmila Aleksandrovna’yı sık sık dövdüğü, alkol sorunu olduğu ve depresif bir kişiliği bulunduğu ileri sürüldü.
“Batılı bir ülkenin istihbarat raporlarına” dayandırılan belgeselde Putin’in KGB için çalıştığı dönemde Dresden’de görevlendirildiği, burada karısını dövdüğü için polis ile başının belaya girdiği belirtiliyor.
‘ŞİŞMAN, ALKOLİK, DEPRESİF’
Bu dönemde Putin’in bugünkü ‘fit’ görüntüsünden çok uzak ve aşırı kilolu olduğu da belirtiliyor. Putin’in Dresden günlerinde alkolik derecesinde içki içtiği ve depresif bir kişilik gösterdiği de Batılı istihbarat raporlarına yansıdı.
Fuat Avni'den Erdoğan'a jet yanıt
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün Malatya'da isim vermeden Fuat Avni'ye yüklendi. Fuat Avni'den Erdoğan'a jet yanıt geldi.
Erdoğan, konuşmasında "Ailece tehditler aldığımızı söylemiştim. Ben, ailem, hepsi ve şimdi kızımla, şahsımla ilgili tehditler ortaya çıktı ve aylardır ortaya çıkan bir isim var. Ya delikanlıysan çık ortaya, gizli olarak niçin kalkıp da bu şekilde bunu yapıyorsun? Biz bu yola çıktığımızda bir şey söyledik: Kefenimizi giyerek biz bu yola çıktık. Bizi, buradan caydıramazsın ama sende yürek varsa, delikanlılık varsa böyle kod adıyla, mod adıyla ortaya çıkma. Sen terör örgütünün mensubusun, bunu biliyoruz. Onun için de kod adı kullanıyorsun. Çık açık net ortaya, nereden konuşacaksan oradan konuş. Varsa elinde bir şey onu da ortaya koy ama bunu yapamadılar bugüne kadar" dedi.
Erdoğan'ın sözlerine Fuat Avni, Twitter'dan yanıt verdi.
Erdoğan, konuşmasında "Ailece tehditler aldığımızı söylemiştim. Ben, ailem, hepsi ve şimdi kızımla, şahsımla ilgili tehditler ortaya çıktı ve aylardır ortaya çıkan bir isim var. Ya delikanlıysan çık ortaya, gizli olarak niçin kalkıp da bu şekilde bunu yapıyorsun? Biz bu yola çıktığımızda bir şey söyledik: Kefenimizi giyerek biz bu yola çıktık. Bizi, buradan caydıramazsın ama sende yürek varsa, delikanlılık varsa böyle kod adıyla, mod adıyla ortaya çıkma. Sen terör örgütünün mensubusun, bunu biliyoruz. Onun için de kod adı kullanıyorsun. Çık açık net ortaya, nereden konuşacaksan oradan konuş. Varsa elinde bir şey onu da ortaya koy ama bunu yapamadılar bugüne kadar" dedi.
Erdoğan'ın sözlerine Fuat Avni, Twitter'dan yanıt verdi.
Mini giyenleri taciz edin diyen öğretmene şok
Antalya’da bir lisede "taciz timi" kurduğu iddiası ile hakkında soruşturma başlatılan müdür yardımcısı görevden alındı.
Antalya'da Kepez Atatürk Anadolu Lisesi müdür yardımcısının kısa etek giyen kız öğrenciler için erkek öğrencilerden taciz timi kurmayı planladığı iddia edilmiş, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı konuyla ilgili soruşturma başlatılması için talimat vermişti.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın konuyla ilgili soruşturmasının ardından Kepez Atatürk Anadolu Lisesi müdür yardımcısı Filiz G.’nin görevden alındığı bildirildi.
Antalya'da Kepez Atatürk Anadolu Lisesi müdür yardımcısının kısa etek giyen kız öğrenciler için erkek öğrencilerden taciz timi kurmayı planladığı iddia edilmiş, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı konuyla ilgili soruşturma başlatılması için talimat vermişti.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın konuyla ilgili soruşturmasının ardından Kepez Atatürk Anadolu Lisesi müdür yardımcısı Filiz G.’nin görevden alındığı bildirildi.
Oktay Vural'dan bomba iddia!
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) İzmir İl Başkanlığı’nda basın toplantısı düzenleyen MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, daha önce de okulda yaşanan olaylardan örnekler vererek, Çakıroğlu’nun hedef gösterildiğini söyledi.
MHP Grup Başkanvekili ve İzmir MilletvekiliOktay Vural, partisinin il binasında basın toplantısı düzenledi. Dün Ege Üniversitesi’nde çıkan olaylarda karşıt gruptan öğrenciler tarafından öldürüldüğü iddia edilen Fırat Çakıroğlu’nu anarak sözlerine başlayan Vural, “Cennet bakışlı kardeşimin mekanı cennet olsun” dedi.
Üniversitelerde PKK’nın gençlik yapılanması tarafından okula giden gençlerin terörize edildiğini savunan Vural, “Bunları defalarca dile getirdik. Bunlarla ilgili çadırlar kuruluyor. Yani burası Ege Üniversitesi. Terörist başının resimleriyle günler düzenleniyor. Burası Kandil değil Ege Üniversitesi. Türk bayrağı taşıyan öğrenciler saldırıya uğruyor. Kimlik kontrolü yapmaya kadar cesaret edenler kalabalık, gruplar halinde saldırmakta, emniyet duyarsız kalmaktadır” ifadelerinin kullanırken, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi önünde, terörist başı Abdullah Öcalan’ın afişlerini açan grubun fotoğraflarını gösterdi.
OLAY ANI
Fırat Çakıroğlu’nun hayatını kaybettiği olayı anlatan Vural, “Fırat’ın formasyon derslerinde imza atması gerekiyor. Bu olay meydana gelmeden önce darp ediliyor. Tekrar fakültede imza atıyor. İmza attıktan sonra Edebiyat Fakültesi’nden çıkarken, organize bir grup saldırıyor. Bu gruptan kaçanlardan birkaç kişi Fırat’ı kantinde bıçaklıyor” dedi.
“KİMLİK KONTROLÜ YAPILIYOR”
Ege Üniversitesi’nde daha önce meydana gelen olaylardan da örnekler veren Vural, şöyle konuştu; “18 Kasım 2013 tarihinde Ege Üniversitesi Merkez Kütüphanesi’ne giren 3 kişi, baskı ve şiddet yoluyla kütüphaneden alınıyor. Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ne getiriliyor. Rehin tutuluyor. Kimlik kontrolü yapılıyor. ‘Sen misin Apo’ya karşı olan?’ diye yapılıyor. Burası Kandil değil burası Ege Üniversitesi. Ondan beri sınavlara giremiyorlar.”
Fırat Çakıroğlu’nun okuldan atılmamak için formasyon dersine imza atmaya gittiğini anlatan Vural, “Kan kaybından ölüyor. Kampus içerisindehastane herhalde 700-800 metre. 16.50’de arandığı ambulansın geldiği saatin 17.30 olduğu söyleniyor. Bu nasıl bir şeydir ki beş ambulans birlikte geliyor. Birbirini mi bekledi bunlar?” diye konuştu.
“DAHA ÖNCE DE HEDEF ALINDI”
Dün çıkan olaylarda hayatını kaybeden Fırat Çakıroğlu’nun daha önce de hedef alındığını söyleyen Vural, “Fotoğrafları üniversitenin çeşitli yerlerine asılıp hedef gösterildi. 22 Ekim 2014 tarihinde ‘Ege’de faşist provokasyon var. O havaya kaldırdığını sopayı tutan ellerden de, o en öndeki beyaz gömlekli Tarih 4. sınıf öğrencisi sınavlara polis korumasıyla giden reis Fırat Çakıroğlu’ndan da soracak hesabımız’ var diyor. Öğrenci toplulukları Türk bayraklarıyla yürüyor sadece” ifadelerini kullandı. Medyafaresi
Cübbeli Ahmet Nihat Hatipoğlu ile dalga geçti?
Cübbeli Ahmet Hoca, isim vermeden Nihat Hatipoğlu'nun televizyon programlarıyla dalga geçti.
Cübbeli Ahmet Hoca isim vermeden televizyondaki dini programları eleştirdi. Cübbeli Ahmet Hoca'nın "Peygamberi çok sevelim, siz de ağlayın falan. Arkadan da ver müziği, ver gazı ver" sözleri akıllara Nihat Hatipoğlu'nu getirdi.
Cübbbeli Ahmet Hoca, ehli sünnetin Şiilik tehlikesi altında olduğunu belirttiği sohbetinde eleştirilerinden Nihat Hatipoğlu da nasibini aldı. Cübbeli Ahmet Hoca, Hatipoğlu'nun televizyon programlarını şöyle eleştirdi:
ARKADAN VER MÜZİĞİ, SİZ DE AĞLAYIN FALAN
"Peygamberi çok sevelim, siz de ağlayın falan. Bazı hocaların yaptığı gibi... Arkadan da ver müziği, ver gazı ver. Ondan sonra ilahisi, kasidesi arkadan da müziği falan. Hz Ömer şöyle yaptı, Hz. Ali böyle yaptı... Ya tamam da arkadaş Hz. Ömer'e sövüyor adam..." (Vatan)
Cübbeli Ahmet Hoca isim vermeden televizyondaki dini programları eleştirdi. Cübbeli Ahmet Hoca'nın "Peygamberi çok sevelim, siz de ağlayın falan. Arkadan da ver müziği, ver gazı ver" sözleri akıllara Nihat Hatipoğlu'nu getirdi.
Cübbbeli Ahmet Hoca, ehli sünnetin Şiilik tehlikesi altında olduğunu belirttiği sohbetinde eleştirilerinden Nihat Hatipoğlu da nasibini aldı. Cübbeli Ahmet Hoca, Hatipoğlu'nun televizyon programlarını şöyle eleştirdi:
ARKADAN VER MÜZİĞİ, SİZ DE AĞLAYIN FALAN
"Peygamberi çok sevelim, siz de ağlayın falan. Bazı hocaların yaptığı gibi... Arkadan da ver müziği, ver gazı ver. Ondan sonra ilahisi, kasidesi arkadan da müziği falan. Hz Ömer şöyle yaptı, Hz. Ali böyle yaptı... Ya tamam da arkadaş Hz. Ömer'e sövüyor adam..." (Vatan)
'Bu amca beni kaçırıyor, kurtarın'
Denetimli serbestlikten bırakılan Şenol Ç, ilk fırsatta eyleme geçti. Kaçırıldığını anlayan kız çocuğu, yoldan geçen bir vatandaşa doğru koşarak “Bu amca beni kaçırıyor, ne olur kurtarın” diye bağırdı. Tacizci son anda yakalandı.
Haber Türk'ten Nihat Uladağ'ın haberine göre, Eyüp’te sokakta oyun oynayan 8 yaşındaki bir kız çocuğu, bir ara arkadaşlarını kaybetti. Arkadaşlarını arayan küçük kıza yaklaşan Şenol Ç. adlı şahıs, yardım bahanesiyle elinden tuttuğu kızı mahalleden uzaklaştırıp bir apartmanın boşluğuna götürmeye çalıştı.
"BENİM KIZIM" YALANI
Kaçırıldığını anlayan kız çocuğu, yoldan geçen bir vatandaşa doğru koşarak “Bu amca beni kaçırıyor, ne olur kurtarın” diye bağırdı. Paniğe kapılan Şenol Ç., “Bu kız benim kızım, kaçırmıyorum” dedi. Ancak küçük kız, “Bu amcayı tanımıyorum, babam değil” diye bağırmayı sürdürdü. Olay yerine gelen polis Şenol Ç.’yi gözaltına alırken, küçük kız ailesine teslim edildi.
Adliyede tutuklanan Şenol Ç.’nin 2008 yılında yine bir çocuğa taciz suçlamasıyla cezaevine girdiği, 1 ay önce denetimli serbestlikten faydalanarak çıktığı belirlendi.
Haber Türk'ten Nihat Uladağ'ın haberine göre, Eyüp’te sokakta oyun oynayan 8 yaşındaki bir kız çocuğu, bir ara arkadaşlarını kaybetti. Arkadaşlarını arayan küçük kıza yaklaşan Şenol Ç. adlı şahıs, yardım bahanesiyle elinden tuttuğu kızı mahalleden uzaklaştırıp bir apartmanın boşluğuna götürmeye çalıştı.
"BENİM KIZIM" YALANI
Kaçırıldığını anlayan kız çocuğu, yoldan geçen bir vatandaşa doğru koşarak “Bu amca beni kaçırıyor, ne olur kurtarın” diye bağırdı. Paniğe kapılan Şenol Ç., “Bu kız benim kızım, kaçırmıyorum” dedi. Ancak küçük kız, “Bu amcayı tanımıyorum, babam değil” diye bağırmayı sürdürdü. Olay yerine gelen polis Şenol Ç.’yi gözaltına alırken, küçük kız ailesine teslim edildi.
Adliyede tutuklanan Şenol Ç.’nin 2008 yılında yine bir çocuğa taciz suçlamasıyla cezaevine girdiği, 1 ay önce denetimli serbestlikten faydalanarak çıktığı belirlendi.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)