Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun seçim öncesi ve sonrasında yaptığı konuşmalarında tüm topluma elini uzattığını belirterek, “Eli peşinen tutmayı reddetmek, eli uzatanı da zayıflatır. Ben o eli tutarım, tutmaya hazır olduğumuzu da her seferinde Türkiye’nin üstün menfaatleri, Türk milletinin geleceği ve vatanın bütünlüğü tehdit altında olduğu için o eli tutmayı da milli vazife olarak görürüm” dedi.
Hatay Barosu’nun kuruluş yıldönümü etkinlikleri kapsamında geldiği kentte temaslarını sürdüren Feyzioğlu, İskenderun Ticaret Odası’nı ziyaret etti. Oda Başkanı Levent Hakkı Yılmaz ve yönetim kurulu üyeleriyle bir araya gelen Feyzioğlu Türkiye’nin zor bir süreçten geçtiğini, bu zor günlerin birlik ve beraberlik içinde aşabileceğine dikkat çekti.
“AVUKATI, SAVCIYI DÜŞMAN İLAN EDEREK SORUN ÇÖZÜLMEZ”
TBB Başkanı Feyzioğlu,yargıda artık ‘Şucu mu?’, ‘Bucu mu?’ sorularının sorulmaya başlandığını belirten şunları söyledi:
“Bugün ‘Yargıtay filanca konuda ne demiş?’ diye sorduğunuzda filanca konuyu merak etmeden verilen cevap ya da soru gibi sorulara cevap şu. Hangi Yargıtay? 2010 öncesi Yargıtay mı, 2010-2014 arası Yargıtay mı, 2014′den sonra ki Yargıtay mı? ‘Şu mahkemeden nasıl bir karar çıkar acaba?’, ‘Yahu başkan cemaatçi mi?’, ‘Tayyip beyci mi?’, ‘Ahmet hocacı mı?’, ‘Milliyetçi mi?’, ‘Alevi mi?’ Bu soruların sorulmaya başlandığı bir ülkede hukuki güvenlik olmaz. Bu soruların sorulduğu ülkede avukatlık da olmaz. İş takipçiliğine dönüşür iş. Biz dönüyor, dolaşıyoruz elimizde kırmızılıklar çıkmış onu suçluyoruz. Ama karaciğer hasta, böbrekler iflas, kalp pompalamıyor. Biz emarelere dışa verilen belirtilere bakıyoruz onları konuşuyoruz toplumu düzeltme zamanı. Bu düzeltmeyi de birbirimizi suçlayarak yapamayız. İktidarı muhalefeti, sivil toplum örgütlerini iş işveren camiasını ticaret erbabını, sanayiciyi, Avukatı hakimi savcıyı düşman ilan ederek karşı kamplarda ilan ederek biz bu işi çözemeyiz. Aynı gemide olmanın artık farkındalığına haydi gelin ulaşalım.”
“O ELİ TUTMAK MİLLİ VAZİFEDİR”
TBB Başkanı Metin Feyzioğlu, açıklamaların devamında Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun seçim öncesi ve sonrasında verdiği mesajlara değinerek şöyle devam etti:
“Ülkemizin başbakanı gerek seçim öncesi, gerekse seçim sonrası yaptığı konuşmalarında tüm topluma elini uzatmıştır. Eli peşinen tutmayı reddetmek, eli uzatanı da zayıflatır. Hz. Mevlana’yı hatırlatmak isterim size ‘Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol.’ Ben o elin uzatılmasına bakarım. Ben o eli tutarım, tutmaya hazır olduğumuzu da her seferinde Türkiye’nin üstün menfaatleri, Türk milletinin geleceği ve vatanın bütünlüğü tehdit altında olduğu için o eli tutmayı da milli vazife olarak görürüm. Tabi el tutmak demek düşüncelerin dinlenmesi, değerlendirilmesi istişare mekanizmalarında bizim ısrarla ileri süreceğimiz hukukun üstünlüğünü, demokrasi, insan hakları vatandaşa eşit vatandaş muamelesi yap ilkelerinin de karşılık bulmasını gerektirir. Biz Türkiye’nin Ortadoğu’da girdiği bu çıkmazdan kendi ülkesinde milli birliğini ve beraberliğini sağlayarak çıkabileceğini gören vatansever insanlar olarak sizlerle işbirliği yapmaya geldik.”
KİLİSEYİ ZİYARET ETTİ
Hatay’ın İskenderun ilçesinde bir dizi ziyaret gerçekleştiren Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’nun son durağı Ortodoks Kilisesi oldu. Feyzioğlu, Ortodoks Kilisesi Vakıf Başkanı Can Teymur, Kilise Papazı Dimitri Yıldırım, Karasun Manuk, Ermeni Kilisesi Papazı Avedis Tabaşyan ile cemaat üyelerinin Noellerini kutladı. Sıcak ve samimi bir ortamda geçen ziyarette konuşan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, Hıristiyan vatandaşların noelini kutlamak için burada bulunduklarını ifade ederek, “Gerçekten büyük bir mutluluk. Paylaştıkça mutluluklar artıyor. Biz birlikte yaşayan ve birlikte yaşamaya devam eden ah etmiş insanlarız. Hepimiz eşit vatandaşlık faydasında buluştuğumuz takdirde bir geleceğe sahibiz. Bu sebeple bugün yanınızda olmayı özellikle arzu ettim” dedi.
“Biz bir kocaman bir biz olmak için” mücadele etmek gerektiğine işaret eden Prof. Dr. Feyzioğlu, “Farklı dinlerden, farklı mezheplerden, farklı inançlardan, inanç yollarından, etnik kökenlerden, dillerden gelebiliriz. Ama hepimiz o büyük bizin parçasıyız. Ortak bir geçmişimiz ve geleceği birlikte inşa etme ülkümüz var. Hepimizin de bu ülküye, bu binaya birer tuğla koyma yükümlülüğümüz bulunmakta. Ben Türkiye’nin büyük bir sıkıntı içinde yer aldığı şu günlerde ayrışmaya, kavgaya, yıkıcı sözlere son ilgili herkesin ve her bireyin ortak akla katkıda bulunması gerekir diyorum. Üzerimize düşeni dün yaptık, bugün de daha fazla yapmaya varız. Herkesten de aynı çabayı bekliyoruz” diye konuştu. (DHA)