9 Ocak 2016 Cumartesi

Terk ettiği eşinin kanser olduğunu öğrenince ona geri döndü

Samsun'da iki çoçukları bulunan dokuz yıllık evli kadın terk ettiği eşinin kanser olduğunu öğrenince dayanamayıp eski eşine geri döndü. 3.5 aydır hastanede lösemi ile mücadele eden baba Recep Yalçın geri dönen eşinin kendisine çok büyük moral olduğunu söyledi.

Dokuz yıllık evli ve iki çocuk sahibi olan 32 yaşındaki Recep ile 29 yaşındaki Fatma Yalçın, ailevi nedenlerle anlaşmazlığı düştü. Fatma Yalçın, evi terk ederek babasının evinde yaşamaya başladı. Ayrıldıktan 2 ay sonra bel ağrısı şikayetinden hastaneye başvuran Recep Yalçın'a akut lenfositik lösemi (ALL) teşhisi konuldu. Yalçın, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde tedavi altına alındı. Hastanede lösemi tedavisi gören Recep Yalçın'a, evi terk eden eşi dayanamayıp geri döndü.

Eşinin kendisine geri dönmesine çok sevindiğini söyleyen Recep Yalçın, eşinin yanında olmasının kendisine çok büyük moral olduğunu söyledi. Evi terk edip bir çocuğunu da alarak kendi ailesinin yanına taşınan Fatma Yalçın ise eşini sevdiği için dayanamayıp eşine geri döndüğünü söyledi.

“EŞİM GİTTİKTEN İKİ AY SONRA KANSERE YAKALANDIM”

Yaklaşık 4 aydır hastanede yattığını söyleyen Recep Yalçın, "Eşim gidince kendimi sigaraya vurdum. Yemeden içmeden kesildim. Eşim gittikten iki ay sonra kansere yakalandım. Eşimi aradım, ilk önce inanmadı. Sonra ben hastaneye yatınca buraya geldi ve beni gördü. Ben de eşimi seviyorum. Allah razı olsun başımda duruyor. Onun manevi desteği çok. Bana moral veriyor. Şu an yapılan ilik çalışmaları iyi çıkmadığı söyleniyor. Hastalığım ilerlemiş bir vaziyette. Tekrar kemoterapi almaya başlayacağım. Bu tedaviden sonra artık bundan sonra ne olacağı belli olacak. Şu an ki tedavim riskli bir tedavi. İnşallah hayırlısı olur. Maddi durumum iyi olmadığı için de zorlanıyorum. Babam elinden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyor. ” dedi.

“EŞİM YARIM OLSUN BAŞIMIZDA DURSUN”

9 yıldır evli olduklarını söyleyen Fatma Yalçın, “İki kızımız var. Eşimin ailesiyle anlaşamıyorduk. Ayrı yaşamaya başladık. Çocuklarımın biri benimle birlikteydi, öteki de babasıylaydı. Daha sonra eşimin kanser olduğunu söylediler, ben inanmadım. Barışmamız için yalan söylediklerini düşündüm. Babam bana 'gitme, gidersen eve almam seni' dedi. Benim de aklıma çocuklar geldi. Dayanamadım. Hastaneye geldim baktım Recep yatıyor. İlk zamanlar belden aşağısı tutmuyordu. Bu süre zarfında kendisine birçok hastalık çıktı. 3 aydır burada eşimin başındayım. Çocuklarım eşimin ailesiyle kalıyorlar. Evimiz yoktu, eşimin dedesinin evinde kalıyorduk. Kendimizi değil çocuklarımızı düşünüyoruz. Allah korusun eşime bir şey olursa sığınacak kimsem yok. Ne eşimin ailesine ne de kendi aileme gidemem. İki çocukla nereye gidersin. Eşim yarım olsun başımızda dursun. Malda mülkte gözüm yok. Sonuna kadar eşimin yanındayım. İnşallah düşündüğüm gibi olmaz çocuklarımızın yanına gideriz" diye konuştu. Hürriyet

8 Ocak 2016 Cuma

Çocuğu olana büyük fırsat!

Meclis'e sunulan tasarı ile işçi ve memur annelere, doğum izninin ardından 6 aya varan yarı zamanlı çalışma ve çocuk ilköğretime başlayana kadar esnek çalışma hakkı sağlanacak. Esnek çalışma imkanından memur babalar da yararlanabilecek.

Takvim'de yer alan habere göre Hükümet, çalışan milyonlarca anneyi yakından ilgilendiren doğumdan sonra 'yarı zamanlı çalışma', 'doğum izinleri' gibi yeni uygulamaları hayata geçiriyor.

Önceki gün TBMM'ye sevk edilen kanun tasarısı ile sadece annelere değil, memur babalara da çocuğu ilköğretime başlayana kadar 'esnek çalışma' hakkı getirilecek. 6 aya kadar olan yarı zamanlı çalışma hakkı ile çocuk ilköğretime başlayıncaya kadar olan 'kısmi süreli çalışma hakkı' işçi anneler için de uygulanacak. Evlatlık çocuğu olan işçi ve memurlar da bu haklardan faydalanacak. Çalışan anne ve babalara ilişkin yeni düzenlemeler şöyle:

Kadın memurlar, isterse analık izni bitiminin hemen ardından ilk çocukta 2 ay, ikinci çocukta 4 ay, sonraki doğumlarda ise 6 ay günlük çalışma süresinin yarısı kadar çalışabilecek. Anne isterse 24 aylık ücretsiz iznin ardından bu hakkı kullanabilecek. Mali ve sosyal haklarda herhangi bir kesinti yapılmayacak.

Kadın memurlar ile eşi doğum yapan memur babalar, çocuğun mecburi ilköğretim çağının başladığı tarihi takip eden ay başına kadar olan süreçte haftalık çalışma saatlerinin normal çalışma süresinin yarısı kadar olmasını talep edebilecek. Kişi, bu sürede mali ve sosyal haklarının yarısını alabilecek.
Memur annelere tanınan 2, 4 ve 6 aylık yarı zamanlı çalışma hakkı, kadın işçiler tarafından da her doğumda 6 aya kadar kullanılabilecek. Ayrıca çocuk ilköğretim çağına gelene kadar 'kısmi süreli çalışma hakkı' sağlanacak.

EVLATLIĞA DOĞUM İZNİ

3 yaşından küçük bir çocuğu evlat edinen memurlar ile memur olmayan eşin münferit olarak evlat edinmesi halinde memur olan eşlerine, çocuğun teslim edildiği tarihten itibaren 8 hafta süreli doğum izni verilecek. Bu 8 haftaya ilave olarak kişi isterse, esnek çalışma, yarı zamanlı çalışma ve 24 ay ücretsiz izin gibi öz anne babalara sağlanan tüm haklardan da faydalanabilecek.

Çocuğun engelli doğması veya doğumdan sonra 12 ay içerisinde engellilik halinin tespiti durumunda doğum iznine ilave olarak kullanılan yarı zamanlı çalışma hakkı 12 ay olarak uygulanacak.

Putin, Judo milli takımı ile antremana çıktı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Soçi’de Rusya Milli Judo Takımı ile antrenmana çıktı.


Sık sık buz hokeyi oynarken kameralara takılan Putin, bu kez minderin üzerine çıkıp Judo oynadı.
Minderde Putin’in rakibi ise milli takımı çalıştıran İtalyan antrenör Ezio Gamba oldu. Putin’in judocularla yaptığı antrenmana Erken Milli Judo Takımı Antrenörü Dmitriy Morozin ve Bayan Milli Judo Takımı Antrenörü Konstantin Filosofenko da katıldı.
Bu arada salonu judo kıyafetiyle gelen Rusya Spor Bakanı Vitaliy Mutko ise mindere çıkmadı, antrenmanı izlemekle yetindi. Geçtiğimiz günlerde ise Putin, Soçi’de buz hokeyi antrenmanına çıkmıştı.

Albaylara 57 bin TL emeklilik teşviki

Albay sayısı toplam askeri personel sayısının yüzde 16’sına ulaşınca, hükümetten emeklilik teşviki geldi.

Plan ve Bütçe Komisyonu’nda torba yasada yer alan düzenlemeye göre, 30’uncu hizmet süresini tamamlayacak albaya, emekliye ayrılması halinde 19 bin TL, 29’uncu hizmet süresini tamamlayacak albaya 38 bin TL, 28’inci hizmet süresini tamamlayacak albaya ise 57 bin TL ikramiye ödenecek. Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Askerlik Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’daki ‘Albayların fazla emeklilik ikramiyesi ödenerek emekliye sevk edilmesiyle’ ilgili madde üzerindeki soruları yanıtladı. Yılmaz, yapılan düzenlemeyle, kadrosuzluktan emekliye hak kazanmış albaylara, istekleri halinde bir defaya mahsus olmak üzere ek emeklilik ikramiyesi ödenerek Türk Silahlı Kuvvetleri’nden ayrılma imkanı getirildiğini söyledi.

YÜZDE 16’SI ALBAY

Türk Silahlı Kuvvetleri’nde halen 6 bin 102 albayın görev yaptığını belirten Yılmaz, bu sayının toplam personel sayısının yüzde 16’sına tekabül ettiğini bildirdi. Yılmaz, şunları kaydetti: “İdeal oran yüzde 8’dir. Fransa’da yüzde 7, ABD’de yüzde 6’ya yakın, İngiltere’de yüzde 4. Bu düzenlemeden bütün albaylar yararlanırsa, bin 75 personel yararlanmış olacak. Bu albaylardan 1986 girişli olanlar 308 kişi, 1987 girişli olanlar 346 kişi, 1988 girişli olanlar da 421kişi. Bu albayların Hava Kuvvetleri Komutanlığı’ndaki sayıları, giriş yılına göre 27 ve 29, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’ndaki sayıları ise 28, 24 ve 55. Gerek birliklerin birleştirilmesi gerek Silahlı Kuvvetler’deki reform gerçekleştiğinde, albay sayılarını ideal sayıya düşüreceğiz. Bunun üzerindeki çalışma devam ediyor. 2017’deki Yüksek Askeri Şura’da bununla ilgili karar alınacak.”

Harp okullarına fazla öğrenci alındı

BAKAN Yılmaz, milletvekillerinin, “neden böyle bir düzenlemeye ihtiyaç duyulduğuna” ilişkin sorusuna şu yanıtı verdi: “1985-1990’larda harp okullarına daha çok öğrenci alınması bu dönemde yığılmaya neden oldu. Eskiden her yüksek lisans için bir ilave kıdem veriliyordu, bu da yığılma yaptı. En son Yüksek Askeri Şura’da (kış şurası), ‘Yasal düzenlemeyle emeklilik özendirilirse uygun olur’ kararı alındı. YAŞ’ta karar alınarak resen emekli etme imkanı vardı ancak kurumsal vefa kapsamında bu yöntemin uygun olacağı düşünüldü.” Hürriyet

Klozet davasında Erdoğan 1510 TL ödeyecek

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, kendisini ‘altın klozet’ kullanmakla eleştirdiği gerekçesiyle CHP Lideri Kılıçdaroğlu aleyhine açtığı ve ilk duruşmada reddedilen davanın gerekçesi açıklandı.


Mahkeme, Kılıçdaroğlu’nun ‘altın klozet’ eleştirisiyle ‘hükümetin harcamalarını israf sınırlarında olduğu eleştirisi’ yaptığını belirtti. Kararda, davanın reddedilmesi nedeniyle Kılıçdaroğlu’nun 10 TL’lik mahkeme masrafı ile 1500 TL’lik avukatlık ücretinin Erdoğan’dan alınmasına da hükmedildiği anlatıldı. Erdoğan, Kılıçdaroğlu’na 100 bin TL manevi tazminat davası açmıştı.

hürriyet.com.tr

Erkek çocuklara cinsel istismardan tutuklandı

Rize İl Özel İdare Genel Sekreter Yardımcısı ve Kızılay Şube Başkanı 56 yaşındaki Mehmet Nuri Gezmiş, küçük yaştaki 2 erkek çocuğa cinsel istismarda bulunduğu suçlamasıyla tutuklandı.

ERKEK ÇOCUĞA ODASINDA CİNSEL İSTİSMAR SUÇLAMASI

Rize İl Özel İdaresi Genel Sekreter Yardımcısı ve Kızılay Şube Başkanı Mehmet Nuri Gezmiş, iddiaya göre 10 gün önce kıyafet yardımı yapacağını söylediği bir erkek çocuğu  yanına çağırdı. Gezmiş, makam odasında pantolon giydirmek istediği 14 yaşlarındaki çocuğa bu sırada cinsel istismarda bulundu. Küçük çocuk eve döndükten sonra yaşadıklarını anlatınca aile polise başvurdu ve şikayetçi oldu. Gelişme üzerine polis merkezine çağrılan Mehmet Nuri Gezmiş, ifadesi alındıktan sonra bırakıldı. Ancak olayla ilgili incelemeyi sürdüren polis, Gezmiş’in Özel İdare Genel Sekreterliği ve Kızılay Şube Başkanlığı’ndaki bilgisayarlarına el koymak için savcılığa başvurdu. Ancak savcılık el koyma kararı vermedi, bilgisayarların rızaen getirilmesini istedi.



FORMAT ATILDI, HARD DİSKLER DEĞİŞTİRİLDİ

Bilgisiyarların teslim edilmesi sonrasında teknik inceleme başlatan polis, format atılarak tüm verilen silindiğini, hard disklerin ise değiştirildiğini saptadı. Bunun üzerine hard disk değişikliğinin yapıldığı bilgisayar firması ile temasa geçen polis, temin ettiği eski hard disklerdeki silinmiş verileri kurtardı. Bilgisayarlarda yapılan incelemelerde, küçük yaştaki erkek çocuklarla ilgili uygunsuz görüntüler ve yazışmaların bulunduğu, telefon kayıtlarında da, erkek çocuklara gönderilen bazı uygunsuz mesajlar ile yazışmalar ve konuşma kayıtlarının ortaya çıkarıldığı öğenldi.

BAŞKA ERKEK ÇOCUK İÇİN DE ŞİKAYET GELDİ

Polisin olayla ilgili çalışmaları sürerken Gezmiş hakkında ikinci bir şikayet geldi. 13 yaşlarındaki bir erkek çocuğun ailesi savcılığa başvurdu ve Mehmet Nuri Gezmiş’in  çocuklarına cinsel istismarda bulunduğu gerekçesiyle şikayetçi oldu. Bu gelişme üzerine dün gece savcılık talimatı ile gözaltına alınan Mehmet Nuri Gezmiş, Asayiş Şube Müdürlüğü’ne getirildi. Sağlık kontrolünden geçirilen ve gece nezarette tutulan  Gezmiş, Rize Adliyesi’ne sevk edildi ve çıkartıldığı mahkemece çocuklara cinsel istismar suçlamasıyla tutuklanarak Kalkandere Cezaevi’ne göderildi.

YETİŞTİRME YURTLARINDA DA CİNSEL İSTİSMAR İDDİASI

Bu arada, geriye dönük araştırma yapan polis, Mehmet Nuri Gezmiş’in 1983-1987 yılları arasında Diyarbakır’ın Kulp İlçesi’nde öğretmenlik yaptığı dönemde küçük yaştaki erkek çocuklara yönelik cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla soruşturma geçirdiğini tespit etti. 2003 yılında kendi başvurusu üzerine Rize Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü görevine getirilen Mehmet Nuri Gezmiş hakkında, kuruma bağlı yetiştirme yurtlarında kalan erkek çocuklara yönelik cinsel istismar iddiaları ile hakkında 2007 yılında müfettiş soruşturması açıldığı öğrenildi. Erkek çocukları evine götürdüğü, odasına aldığı ve cinsel istismarda bulunduğu yönünde çocukların ifadeleri üzerine müfettişlerin Gezmiş hakkındaki adli yargılama talebine dönemin Mülki İdare Amirleri’nin izin vermediği ortaya çıktı.

GÖREVLERİNDEN İSTİFA ETTİ

1990-2002 yıllarında Rize’de çeşitli okullarda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenliği yapan ve 2005 yılında Kızılay Rize Şube Başkanlığı görevine getirilen evli ve 2 çocuk babası Mehmet Nuri Gezmiş, 2013 yılından bu yana İl Özel İdare Genel Sekreter Yardımcılığı görevini yürütüyordu. 10 gün önce hakkındaki şikayetler üzerine Kızılay Şube Başkanlığı’ndan istifa eden Gezmiş, İl Özel İdare Genel Sekreter Yardımcılığı görevinden de ayrılarak emekliliğini talep etti. DHA
Almanya’nın Köln kentinde yılbaşı gecesinde yaşanan taciz skandalını gerekçe gösteren Slovakya, Müslüman sığınmacıların ülkeye girişine izin vermeyecek.


Başkent Bratislava’da açıklama yapan Slovakya Başbakanı Robert Fico,”Almanya’da yaşananların Slovakya’da yaşanmasını istemiyoruz” diyerek Müslüman sığınmacılara kapıyı kapattı.

Çokkültürlü Avrupa ideali çöktü

Alman Die Zeit gazetesinin internet sayfasında yer alan habere göre, göçmenlerin uyumunun imkansız olduğunu belirten Slovakya Başbakanı Robert Fico, ”Çokkültürlü Avrupa ideali sona erdi” ifadelerini kullanandı.

Slovakya, Avrupa Birliği’nin sığınmacıların belirli bir orana göre AB içerisinde dağıtılması tezine geçtiğimiz Aralık ayında itiraz etmişti. Zeit Online, şu anda sığınmacı kabul etmeyen Slovakya’da 2015 yılı içerisinde sadece 169 kişinin sığınma başvurusunda bulunduğunu ve bunların sadece sekizinin kabul edildiğini yazdı. Irak’tan gelerek sığınma başvurusunda bulunan 149 Hristiyan’ın ise yanıt beklediği belirtiliyor.

Sadece sınır güvenliğine destek verecek

Bundan sonra sığınmacılara yönelik yardım da yapmayacağını açıklayan Slovakya yönetimi, sadece sınırların güvenliğine yönelik katkı vereceğini duyurdu. Robert Fico, “Mali yardımlarımızı Schengen sınırlarının korunmasına yönelik yapacağız. Yapacağımız yardımların gıda fonlarına değil, sınır güvenliğine gitmesini istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Slovakya Temmuz ayından itibaren AB dönem başkanlığını devralacak.

Polonya da taciz olaylarını gerekçe gösteriyor

Polonya Başbakan Yardımcısı Piotr Gliński de Almanya’da yaşanan taciz skandalını gerekçe göstererek sığınmacılara mesaj verdi. TVN 24 kanalına açıklamalarda bulunan Gliński, savaştan kaçan kadın ve çocuk sığınmacılara yardım edeceklerini ancak, Köln’de yaşanan skandalın kahramanlarını Polonya’da istemediklerini söyledi.

Ahmet Yıldırım / Berlin, (DHA)

Cuma namazı izni resmen başladı

Memura cuma namazı izni Resmi Gazete'de yayımlandı. Buna göre cuma günleri memurların öğle tatilleri cuma namazı başlangıcı ve bitimine göre ayarlanacak.


Cuma günleri ile öğle tatilinin ibadet hürriyetini engellemeyecek şekilde kullanılabilmesine olanak sağlamak amacıyla hazırlanan "cuma izni ile ilgili 2016/1 Sayılı Başbakanlık Genelgesi" Resmi Gazete'de yayımlandı.

Başbakan Ahmet Davutoğlu imzasıyla yayımlanan genelgede, "Anayasa ve ilgili mevzuatla güvence altına alınan dini inanç hürriyetinin bir gereği olarak; cuma namazı saatinin mesai saatine denk gelmesi halinde, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlardan isteyenlere mesai kaybına neden olmadan izin verilir" ifadesi yer aldı.

NAMAZ ÖNCESİ ÖĞLE TATİLİ

Genelge, kamu çalışanlarının cuma günü mesailerinin, cuma namazı öncesi öğle tatiline girecek ve namazın bitiminden sonra tekrar mesaiye başlayacak şekilde düzenlenmesini öngörüyor. Cuma namazı bugün saat 12:18'de.

7 Ocak 2016 Perşembe

Ağaç yapraklarını ve kedileri yiyorlar

Suriye'nin Lübnan sınırı yakınlarında bulunan ve ordu ile Hizbullah güçleri tarafından aylardır kuşatma altında tutulan Medaya kasabasında yaşayanların açlıktan ölmeye başladığı bildiriliyor.

Uluslararası yardım örgütü Kızıl Haç, başkent Şam'a 40 km mesafede olan Medaya ve bazı diğer kasabalarda hem tıbbi malzeme hem de gıda ihtiyacının kritik noktalara ulaştığını söyledi.

BBC'ye bilgi veren Abdullah isimli bir Medayalı ise "Yiyecek bulamıyoruz. Çocuklar, kadınlar, herkes ölmeye başladı. Bazen ağaç yapraklarını, çimenleri bazen de kedileri yiyoruz" dedi.

Abdullah, her gün onlarca çocuğun açlıktan öldüğünü söyledi.

Medaya'daki yardım gönüllülerinin sosyal medyada paylaştığı fotoğraflarda ise birçok Medayalının yürüyemeyecek kadar zayıf düştüğü görülüyor.

Sosyal medyadaki görüntüler henüz bağımsız kaynaklarca teyit edilmiş olmasa da, fotoğrafların bölgeden gelen haberlerle örtüştüğü de vurgulanıyor.


Kızıl Haç, Medaya kasabasına son yardım teslimatını Ekim 2015'te yapabildiklerini söylüyor.

Guardian gazetesi, kasabada pirincin gramla satıldığını, bir kilo pirincin fiyatının 250 dolara çıktığını aktarıyor.

Temmuz 2015'te başlayan kuşatmadan bu yana Medaya'da yaşayan yaklaşık 30 bin kişinin kasabayı terk etmesine izin verilmiyor.

Suriye ordusu ve Hizbullah güçleri, Ceyş el Fetih'in kontrolündeki kasabayı ele geçirmeye çalışıyor.

BBC Türkçe

Doğum yapan memurlara yeni haklar verildi

Doğum yapan memurlara yeni haklar sağlayan düzenleme TBMM Başkanlığı’na sunuldu.
Hükümet, doğum yapan memurlara yeni haklar getiren ve HGS ücreti ödemeden geçenlere yönelik düzenlemeleri de içeren yasa tasarısını dün akşam TBMM Başkanlığı’na sundu.

Yürürlük ve yürütme dahil toplam 32 maddeden oluşan tasarıya göre, memurların doğum sonrası aylıksız izinde geçirdikleri her yıl için bir kademe ilerlemesi ve her 3 yıl için bir derece yükselmesi verilecek. Kadın memurlara doğum yapmaları halinde annelik izni sonrasında birinci doğumda iki ay, ikinci doğumda dört ay, sonraki doğumlarda ise altı ay süreyle günlük çalışma süresinin yarısı kadar, mali ve sosyal haklarda herhangi bir kesinti yapılmaksızın çalışma imkanı tanınıyor. Çoğul doğumlarda söz konusu sürelere birer ay ilave edilecek.

Memurlara, doğum öncesi analık izninin başlaması gereken tarihten önce gerçekleşen doğumlarda, doğumdan analık izninin başladığı tarihe kadarki süre doğum sonrası analık iznine ilave edilecek.

Tasarıya göre, doğum sonrasında kadın memurların analık izni bitiminde başlayan 24 ay aylıksız izin, istekleri halinde iki, dört ve altı aylık yarı zamanlı çalışma süresinin bitiminde de başlatılabilecek.

Düzenlemeyle, çocuğu olan memur anne ve babaya, çocuğun mecburi ilköğretim çağının başladığı tarihi takip eden aybaşına kadar normal çalışma süresinin yarısı kadar çalışma imkanı getiriliyor.

Annelik izni sonrasında kadın memurlar için getirilen yarı zamanlı çalışma haklarına ilişkin hüküm, düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra gerçekleşen doğumlar için uygulanacak.

Tasarıyla kadın işçilere doğum sonrası yarım çalışma ödeneği verilmesine ilişkin düzenleme yapılacak. İş Kanunu’nun annelik halinde çalışma ve süt izni maddesine göre haftalık çalışma süresinin yarısı kadar süreyle çalışan kadın işçilerin ücretlerinin ve çalıştıkları süreye tekabül eden kısmının prim ve ücretleri işveren, çalışmadıkları süreye tekabül eden prim ve ücretleri Fondan karşılanacak. Ödenecek ücret, günlük asgari ücretin brüt tutarı kadar olacak.

İşveren tarafından ödenen ücrete ilave olarak ücretine bakılmaksızın herkese bu ödenek ödenecek.

Analık izni ve yarı zamanlı çalışma sonrasında çocuğun mecburi ilköğretim çağına gelmesine kadar ebeveynlerin İş Kanunu’nda düzenlenmiş olan kısmı süreli çalışma hakkı talepleri karşılanacak. Bu durum iş sözleşmesinin feshinde geçerli sebep oluşturmayacak.

Çalışan kadınlara doğum sonrası annelik izninin bitiminden itibaren, evlat edinme halinde ise eşlerden biri veya evlat edinene altı aya kadar ücretsiz izin ya da her doğumda altı aya kadar haftalık çalışma süresinin yarısı kadar ücretsiz izin kullanabilme hakkı verilecek.

Tasarıya göre, köy ve mahalle muhtarları ile hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar kapsamındaki Bağ-Kur’lu emeklilerden sosyal güvenlik destek primi alınmayacak.

HGS GEÇİŞLERİ

Tasarıya göre Karayolları Genel Müdürlüğü’nün işletimindeki otoyollar ile erişme kontrolünün uygulandığı karayolları için belirlenen geçiş ücretlerini ödemeden geçtiği tespit edilen araç sahiplerine verilen idari para cezalarında yapılan indirime ilişkin düzenlemenin uygulamaya konulduğu tarihinden önce yapılan ödemesiz geçişlere de uygulanacak.

Ödemeden geçiş yaptığı tespit edilen araç sahiplerine geçiş ücreti ödemeden giriş çıkış yaptığı mesafeye ait geçiş ücretinin 10 katı tutarında idari para cezası verilir hükmü uygulanmayacak.

Tasarı, Dicle Nehri üzerinde inşa edilen Ilısu Barajı ve HES Projesi göl alanında kalacak olan Hasankeyf ilçesinin taşınacağı alanı da belirliyor.

Tasarıyla, emniyet hizmetleri sınıfına dahil kadrolarda bulunanların yararlandığı emniyet hizmetleri tazminat oranları yüzde 25 artırılacak.

Tasarıya göre, ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle adlarına ilk defa gelir vergisi mükellefiyeti tesis olunan ve mükellefiyet başlangıç tarihi itibarıyla 29 yaşını doldurmamış tam mükellef gerçek kişilerin, faaliyete başladıkları takvim yılından itibaren üç vergilendirme dönemi boyunca elde ettikleri bu kazançların bir kısmı gelir vergisinden müstesna olacak.

Ayrıca, öğrenimi devam eden 25 yaşını doldurmamış gençlere verilen pasaportlardan harç alınmayacak. (sözcü.com.tr)

Davutoğlu: 3 siyasi parti 3 konuda anlaştı

Başbakan Davutoğlu, Meclis Başkanı İsmail Kahraman ile görüştü. Görüşme sonrası Başbakan Davutoğlu, CHP, MHP ve AKP'nin 3 konuda anlaştıklarını söyledi.


Başbakan Ahmet Davutoğlu, anayasa ve içtüzük değişiklik çalışmalarının bundan sonra Meclis içinde yürütülmesi gereken süreçler olduğunu söyledi. “Yürütme olarak biz görevimizi yapıp muhalefetle ortak bir zemin oluşturduk, şimdi artık görev Meclis’in görevidir.” diyen Davutoğlu, “Meclis Başkanı’na Uzlaşma Komisyonu ve İç Tüzük Komisyonu için devreye girmesi, bütün partilere çağrı yapmasının uygun olacağı kanaatimi ifade etim. Umarım Meclis Başkanı’nın çağrısına tüm partiler olumlu cevap verir.” ifadelerini kullandı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı İsmail Kahraman ile Başbakan Ahmet Davutoğlu arasındaki görüşme sona erdi. Saat 16.45 sıralarında başlayan görüşmeye Başbakan Yardımcısı Lütfi Elvan, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin ile AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı katıldı. Saat 18.00’de sona eren görüşme sonrası açıklamalarda bulunan Başbakan Davutoğlu, 1 Kasım seçimlerinin bütün bir milletin başarısı olduğuna dikkat çekti.

Anayasanın toplumsal mutabakatla hazırlanması gereken bir metin olduğunu dile getiren Davutoğlu, şimdiye kadar yapılan anayasaların hep tepki anayasası olarak ortaya çıktığına dikkat çekti. Konjonktür ne gerekiyorsa onun yapıldığını, hiçbir siyasi parti ayrımı yapmadan randevu istediğini dile getiren Davutoğlu, ancak bir partinin samimi olmadığı için, devlet adamı ciddiyetine yakışmayan açıklamalar sebebiyle randevuyu iptal ettiğini savundu. “Ben muhatabımda ciddiyet ve samimiyet isterim.” diyen Davutoğlu, “Sayın Bahçeli ve Kılıçdaroğlu’na teşekkür etmeyi bir borç biliyorum.” ifadelerini kullandı.

’3 PARTİ 3 KONUDA ANLAŞTI’

Liderlerle yaptığı görüşmeye ilişkin bilgiler veren Davutoğlu, görüşmeler sonrası 12 Eylül Anayasası’nın değiştirilmesi konusunda mutabakat çıktığını kaydetti. Üç siyasi partinin üç konuda anlaştığını belirten Davutoğlu, bunların yeni Anayasa, Meclis iç tüzük değişikliği ve vize muafiyeti başta olmak üzere AB reformlarında işbirliği yapma konusu olduğunu bildirdi.

Görüşmeler sonucu tartışma ve istişare zemini oluştuğunu anlatan Davutoğlu, şöyle devam etti: “Artık bu sürecin özellikle anayasa ve iç tüzük, Meclis içinde yürütülmesi gereken süreçlerdir. Ortak zemin oluşturduk; artık görev Meclis’in görevidir. Atılacak adımlar bağlamında Meclis Başkanı’nı ziyaret ettim; liderlerle yaptığım görüşmede mutabık kaldığımız hususları anlattım. Meclis Uzlaşma Komisyonu ve İç Tüzük Komisyonu için devreye girmesi, bütün partilere çağrı yapmasının uygun olacağı kanaatimi ifade etim. Şimdi Meclis Başkanı, hangi yöntemle, kendi takdirleriyle partiler arasında bu mutabakı hayata geçirmek için adım atacaktır.”

Türkiye’nin etrafının ateş çemberi olduğunun altını çizen Davutoğlu, ülkelerin ciddi sarsıntılar geçirdiğine dikkat çekti. Böyle bir dönemde Türkiye’nin en büyük gücünün demokrasi, kişi hak ve özgürlükleri olduğunu anlatan Davutoğlu, İstiklal harbinde nasıl Meclis’e sığınılmışsa; şimdi de sığınılan yerin Meclis olduğuna vurgu yaptı.

“Ne konuşulacaksa bu çatı içinde konuşalım. Nezaket, saygı içinde, modern demokrasi kuralları içinde konuşalım. En aykırı düşünceleri saygı içinde görüşelim. Bu çatı altında herşey söylensin ancak bu çatı dışına çıkıldığındı meşruiyet çizgisinden ayrılmayalım.” diyen Davutoğlu, teröre, şiddete başvuranlara hep birlikte karşı çıkılmasını istedi. “Umarım Meclis Başkanı’nın çağrısına tüm partiler olumlu cevap verir.” diyen Davutoğlu, herkesin ‘benim Anayasam’ diyebileceği bir çalışma yapılıp gelecek nesillere bırakılması gerektiğini vurguladı. Davutoğlu, çalışmaların hayırlı olmasını diledi. (Sözcü)

6 Ocak 2016 Çarşamba

Aybüke bebeğin ölümünün ardından dram çıktı

Aybüke`nin ölümünün ardından aile dramı çıktı.. Adı var kimliği yok. Fatih’te anneannesiyle birlikte sokakta yaşarken hayatını kaybeden 10 aylık Aybüke bebek olayının ardından tam bir aile dramı çıktı. 

Bebeğin annesinin çocukluğunu bir yetiştirme yurduna geçirdiği, 17 yaşında, bir börekçide çalışırken buradaki bir çalışandan hamile kaldığı tespit edildi. Çocuğunu doğurduktan sonra annesiyle birlikte kaldığı evden kovulan Feride A`nın, bebeği annesine emanet ederek çalışmaya başladığı, anneanne Canan A.`nın da 10 aydır bazen akrabalarında, bazen parklarda, bazen hastane acil servislerinde kalarak yaşamını devam ettirmeye çalıştığı öğrenildi. Polis, 10 aylık Aybüke bebeğin nüfusa kaydettirilmediğini ve kimliksiz olduğunu tespit etti.

HASTANEYE ÖLÜ OLARAK GÖTÜRÜLMÜŞTÜ

Fatih`te dün sabah saatlerinde meydana gelen olayda Canan A., kucağındaki hareketsiz yatan torunu ile hastaneye gelmiş, buradaki kontrolde bebeğin öldüğü tespit edilmişti. Cinayet Büro Amirliği tarafından yapılan çalışmalarda, Canan A.`nın istenmeyen bebek olan torunu ile birlikte 10 aydır sokaklarda yaşadığını belirlenmişti. Şaşkınlık içindeki kadın , polise cami avlusunda kalırken bebeğin hareketsiz olduğunu fark etmesi üzerine telaşla yolda hastane aradığını, bir vatandaşın durumu görünce para vererek kendisini bir taksiye bindirdiğini ve hastaneye geldiğini söylemişti. Kadın hangi camiinin avlusunda kaldığını ise hatırlayamadığını söyleyerek polise gösterememişti. Polis soruşturma sonucu anne Feride A. ile bebeğin babası olduğu iddia edilen Alaattin A.`yı da gözaltına almıştı.

AİLE DRAMI ÇIKTI

Polis tarafından yapılan soruşturmada ise bebek ölümünün ardından bir aile dramı çıktı. Poliste ifade veren anneanne Canan A. `1993 yılında eşimle evlendim. Ancak 2006 yılında eşim bana ve çocuklarıma şiddet uygulamaya başladı. Bunun üzerine çocuklarımı Çocuk Esirge Kurumu`na yerleştirdiler. Ben eşimden ayrıldıktan sonra onları geri aldım. Bir börekçide çalışıyordum. Kızım Feride de benimle birlikte çalışıyordu. Ancak zaman zaman evden kaçıyordu. Son olarak 2014 yılında yine evden kaçtı. Bir süre sonra geri döndü. Biz benim annemin evinde kalıyoduk. Feride hamile kalmış ancak bizden gizlemiş. Biz hamileliğin son aylarında onun bebek beklediğini öğrendik. 2015 yılının Nisan ayında bebek Üsküdar`da bir hastanede dünyaya geldi. Ancak bebek doğduktan sonra annem bizi kendi evinde istemedi. Bunun üzerine evden ayrıldık. 10 aydır bebeği bazen akrabaların yanında, bazen park ve bahçelerde yatarak büyütmeye çalışıyordum. Ancak son günlerde havalar soğuyunca zorlanmaya başlamıştım` dedi.

YILBAŞINDA BAŞINI ÇARPMIŞTI

Yılbaşını bebekle bir akrabalarının yanında geçirdiğini anlatan Canan A., `31 Aralık tarihinde bir akrabamın evine sığındım. Ayın 2`sine kadar orada kaldım. Burada bebek koltuğun üzerinden düşerek başını çarpmıştı. Ancak bir şey olmadı. Biraz ağladıktan sonra normale döndü. Ben de çok üzerinde durmadım. Sonra oradan ayrılarak yine sokaklarda yaşamaya devam ettik. Olay gecesi kalacak bir yer bulamayınca cami avlusunda yatmaya karar verdik. Sabaha karşı çocuktan bazı hırıltılar duydum. Korkup hemen bebeği kucağıma alarak hastane aramaya başladım. Bu sırada bir kişi bana acıyıp parasını verip bir taksi tuttu ve hastaneye götürdü. Ancak burada bebeğin öldüğünü öğrendim` dedi.

ANNE BEBEĞİNİ EN SON BİR HAFTA ÖNCE GÖRMÜŞ

Bu arada bebeğin annesi Feride A.` da poliste verdiği ifadesinde bebeğini en son bir hafta önce bir cami avlusunda gördüğünü anlatarak, şunları söyledi:

`Babamla annem ben çok küçükken ayrı yaşamaya başladılar . Çocukluğumun büyük kısmını yetiştirme yurdunda geçirdim. Daha sonra annemin yanına döndüm. Annem`le birlikte bir börekçide çalışıyordum. Burada 2013 yılında Alaattin K., ile tanıştım. O zamanlar 17 yaşındaydım. Aramızda önce duygusal bir yakınlaşma başladı. Sonra birlikte olmaya başladık. Beni sürekli eşini boşayacağını ve benimle evleneceğini söyleyerek oyalıyordu. Bebeğimiz olduğunu öğrenince kimseye söylememi ve kendisinden bahsetmemi her defasında tembih ediyordu. Bebek doğunca büyükannem bizi evinden çıkardı. Önce birkaç akrabamızın yanında kaldık. Ancak daha sonra para kazanmak için ben otobüs firmalarında hosteslik başladım. Hiç durmadan çalışıyordum. Onların akrabalarımızın yanında kaldığını sanıyordum. Bir hafta önce Fatih`te bir camii avlusunda bebeğimi son kez gördüm. Orada annemin bebekle birlikte sokaklarda yaşadığını öğrendim. Çok üzüldüm , `bebeği yurda verelim` dediğimde annem `Ben bakarım sen işine bak` dedi.`

BABADAN ŞİKAYETÇİ OLDU

Polisteki ifadesinde Feride A., bebeğin babası olduğunu iddia ettiği Alaaatin K.`dan şikayetçi oldu. Feride A., `Beni kandırarak yaşımın küçük olduğunu bilerek ilişkiye girip hamile bıraktı. Sonra hiç ilgilenmedi. Ondan şikayetçiyim` dedi.

Öte yandan bebeğin babası olduğu iddia edilen 4 çocuk babası Alaattin K., ise `Feride`yle şoför olarak çalıştığım börekçide tanışmıştık. Aramızda duygusal bir yakınlaşma yaşandı. Daha sonra cinsel birliktelik yaşadık. Feride bana hamile kaldığı ile bir durumu anlatmadı. Bazen bu konuyla ilgili şakalar yapıyordu o kadar. Benim onunla ilişkim oldu . Ancak bebeğin benden olduğunu dair şüphelerim var` dedi.

AYBÜKE BEBEĞİN NUFÜS KAĞIDI BİLE YOK

Polis yaptığı çalışmada 10 aylık bebeğin nüfusü kaydettirilmediğini tespit etti. Ailenin kendi arasında bebeğe Aybüke ismini verdiği ancak hiçbir zaman nüfus kağıdı çıkarmadıkları belirlendi.

DHA

Türk bakliyatını 4 kıtada 22 ülkeye ihraç ediyor

Kuru gıda sektöründe 35 yılda, önce Türkiye ve ardından global pazarlarda bir dünya markası oluşturan Reis Gıda, 2015 yılının sonu itibariyle 4 kıtada 22 ülkeye, ülkemiz topraklarında yetişen bakliyat ürünlerini ihraç ediyor. Reis Gıda’nın 40 çeşit bakliyat ürününün, her gün dünyadaki 100 binlerce ailenin sofrasında olduğunu kaydeden Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis, ameliyat için ameliyathane girerken doktordan, fabrikanın günlük üretimini takip ettiği stok kartının da, ameliyathane elbisesinin cebinde olması ricasında bulunacak kadar, işini çok seviyor.   


Türkiye’nin önerisiyle, Birleşmiş Milletler (BM)’nin ‘2016 Uluslararası Bakliyat Yılı’ ilan ettiğini hatırlatan Mehmet Reis, “Bugün dünyamızda, 800 milyonun üzerinde açlık sınırında yaşayan insan bulunuyor. Dünya nüfusunun 2050 yılında 9 milyarın üzerine çıkacağı düşünülürse, dünyanın daha fazla gıda üretmesi gerekiyor. Her ülkenin kendi halkını doyuracak kadar gıda üretimini yapması zorunludur ve bu konu başka bir ülkenin çiftçisine bırakılamaz. Bakliyat açlığa çaredir, doyurucudur, bitkisel protein sağlar, artımlıdır. Türkiye olarak, 2016 Uluslararası Bakliyat Yılında, yerli tohumlarımızla ürettiğimiz ürünlerimizle, dünyada yer almayı isteriz. Verimli topraklarımızı tarım dışı alanlarda kullanmamalıyız, genç nüfusu tarımda çalışmaya teşvik etmeliyiz, yerli tohumlar ile üretim yaparken bilinçli ilaçlamaya dikkat etmeliyiz. Kızılderili Atasözünde söylendiği gibi ‘Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde, ben buna son arı öldüğünde bölümünü de ekliyorum, beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak’ sözünü de daima hatırlamalıyız” dedi.
Gelecekte dünyamızda ‘gıda ve su’ krizlerinin çıkabileceğini anlatan Mehmet Reis, bir yandan dünya nüfusu artarken, diğer yandan toprakla uğraşan nüfusla birlikte verimli toprakların azalmaya devam ettiğine işaret ederek, gelecekte ‘gıda ve suyun’ ülkeler arasında ciddi krizlere neden olabileceğini kaydetti.

Kuru gıdada en lezzetli ürünler, ülkemiz topraklarında üretiliyor

Katmerli Sohbetlerin 2015 yılı son toplantısı, 30 Aralık 2015 tarihinde, Faruk Güllüoğlu Şirinevler Şubesi’nde gerçekleşti. Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) Başkanı Celal Toprak, Gazeteci Fikri Türkel ve Faruk Güllüoğlu ev sahipliğinde her ay gerçekleşmekte olan toplantıya, iş dünyası ve medyadan katılım gerçekleşti. Katmerli Sohbetlerin Aralık 2015 konuğu, iş dünyasında örnek alınacak birçok yönleriyle tanınan Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis ve Reis Gıda Yönetim Kurulu Üyesi olan kızı Işılay Reis Yorgun oldu. Reis ailesi, 2016 bakliyat yılı başta olmak üzere, kuru gıda sektörüne ilişkin bilgiler verdi. Toplantının açılışını Fikri Türkel gerçekleştirdi ve sözü Mehmet Reis’e bıraktı.

Bakliyatta en önemli etkenin ürünün bölgesi ve pişme özelliği olduğunu anlatarak konuşmasına başlayan Mehmet Reis, “Bugün ülkemizin bereketli topraklarında, yerel tohumlarla üretilen kuru gıda ürünlerimiz, dünyanın en lezzetli ürünleridir. Lezzeti, kalitesi ve güveni nedeniyle, bakliyat ürünlerine yurtdışından yoğun talep alıyoruz” dedi.

Hattuşaş mezarlarında, siyez bulguru izlerine rastlandığını hatırlatan Mehmet Reis, 10 bin yıl öncesinden genetiği hiç değiştirilmeyen siyez bulgurunun, Kastamonu’da üretiminin devam ettirilmesi noktasında desteklediğini ve bu tür tohumların Tohum Bankasında saklandığını söyledi.

Türkiye, 1 milyon ton kırmızı mercimek üretse, satabilir


Bu yıl Türkiye’nin kendi iç tüketimine yetecek kadar kırmızı mercimek üretmesine rağmen, kırmızı mercimek fiyatlarındaki yükselmenin başta ihracat nedeniyle olabileceğini anlatan Mehmet Reis, kendine özgü kalite ve özelliği nedeniyle ülkemiz topraklarında yetişen kırmızı mercimeğe, yurtdışından ciddi talebin bulunduğunu belirterek, “Türkiye, 1 milyon ton kırmızı mercimek üretse, dünyaya satabilir. Sadece kırmızı mercimeği değil, yine kendi iç tüketimimizi karşılayacak kadar üretilen buğday ve diğer bakliyat ürünlerinde yapılacak daha fazla üretim, iç pazarın yanı sıra, yurtdışından da ciddi talep görmektedir” dedi.

Ülkemizin bereketli topraklarının önemini her fırsatta dile getiren Mehmet Reis, konuşmasına şöyle devam etti:

“Hem kendi iç tüketimimize yetebilecek, hem daha çok ihracat yapabilecek bir konuma gelebilmemiz için, bakliyat ekim alanlarının daha da genişletilmesini, çiftçimize verilmekte olan desteklerin devam etmesini diliyoruz. Bu arada köylerimizdeki çiftçilerimiz yaşlanıyor ve kırsal alanda yaşayan nüfus azalıyor. Genç nüfusun, tarımda çalışmaya yönlendirilmesi konusunda, tarım sigortası gibi etkili politikaların oluşturulması gerektiğini düşünmekteyiz” şeklinde konuştu. Gıdanın toprağa bağlı bir ürün olduğunu da hatırlatan Mehmet Reis, Aralık 2015 itibariyle yeterli yağışların olmadığını ve Ocak 2016 itibariyle yeterli yağışların olmasının beklendiğini kaydetti.

35 yıl önce güvene dayalı Reis Gıda’yı kurdu, markanın temellerini attı

Reis Gıda’nın temellerini, 1981 yılında sadece güvene dayalı sermaye ile attığını anlatan Mehmet Reis, şunları söyledi:

“Kastamonu İneboluluyum. Babam balıkçı idi ve küçük yaşlardan itibaren babama yardım ettim. Ardından, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazandım. O yıllarda babam vefat ettiği için çalışmam gerekiyordu ve Unkapanı’nda pirinç ticareti yapan bir firmada çalışmaya başladım. 1981 yılında sadece güvene dayalı sermaye ile Reis Ticareti kurarak iş hayatına atıldım. 1993’de Reis Tarımsal Ürünler San. Tic. AŞ’yi kurdum. 2000 yılında, Taşköprü sarımsağının nehirlere dökülmesinin önüne geçmek için, Taşköprü’de Türkiye’nin ilk sarımsak işletme tesisini açtım. Birçok sivil toplum örgütünde başkanlık ve yöneticilik yaptım. İnebolulu işadamlarıyla birlikte Yakamoz Tatil Köyü’nü kurduk, başarıya ulaştı ve ardından yönetimi devrettim. İş hayatına “ya farklılaşacaksın, ya markalaşacaksın” diyerek yola çıktım. O yıllarda bana ‘-mercimeğin, nohuttun, pirincin, fasulyenin markası mı olur?’ diyorlardı. Bugün geldiğimiz noktada ben bu yolculukta; hem farklılaştım, hem 22 ülkeye ihracat yaparak ülkemizin kuru gıdada ihracatının ve global pazarlarda markalaşmasının önünü açtım. Özetle, her zaman ilkleri yapmayı sevdim ve seviyorum. Örneğin, 1990’lı yıllar enflasyon rakamlarının yıllık %110-120’leri bulduğu yıllardı. ‘Enflasyonla mücadele sadece hükümetlerin değil, işadamlarının da sorumluluğundadır’ diyerek ülkemizde ilk kez sabit fiyat uygulamasını başlattım ve o yıllardan itibaren sektörün Don Kişot’u olarak anıldım.  Bir başka örnek verirsek, Avrupa Birliği’nin gıda hijyeni olarak benimsediği HACCP Yönetim Sistemi’ni, 2000 yılında sektörümüzde alan ilk marka olduk. Günümüze geldiğimizde 2015 yılı itibariyle, İstanbul Esenyurt'ta 9 bin 500 m2 kapalı alanı olan fabrikamızda üretim yapıyoruz. Bir aile şirketi olan Reis Gıda’yı, kızlarım Nilay Reis Göktürk ve Işılay Reis Yorgun ile birlikte yönetiyoruz” şeklinde konuştu.

7 yaşında paketlemede işe başladı

Reis Gıda Yönetim Kurulu Üyesi Işılay Reis Yorgun, 7 yaşından itibaren Reis Gıda’da çalışmaya başladığını ve ilk işinin paketleme bölümü olduğunu söyledi. İş hayatına paketleme bölümünden başlamasının büyük bir avantaj olduğunu anlatan Işılay Reis Yorgun, üretim esnasında herhangi bir sorun olduğunda, anında müdahale edebildiğini belirtti. Kendisinin Halkla İlişkiler ve Reklam, ablası Nilay Reis Göktürk’ün matematik okuduğunu ifade eden Işılay Reis Yorgun, Vatan Gazetesi ekonomi servisinde belli bir dönem ekonomi muhabirliği yaptığını ve sonrasında babası ve ablasına yardım etmek için aile şirketleri olan Reis Gıda’ya döndüğünü kaydetti. Yurtiçi ve yurtdışındaki tüketicilerin Reis Gıda’ya sonsuz güveni olduğunu anlatan Işılay Reis Yorgun, dönem dönem tüketicilerin böceklenme konusuyla ilgili arayabildiğini kaydederek, bazı aylarda bakliyat ürünlerinde böceklenmenin doğal bir süreç olabildiğini belirtti.

Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projelerimizi arttırarak sürdüreceğiz

Kurumsal sosyal sorumluluk projelerinde ilklere imza atmaya devam edeceklerini ifade eden Işılay Reis Yorgun, şunları söyledi:

“Ülkemizde ve dünyamızda obezite sayısı, her geçen yıl artıyor. Reis olarak 2009 yılında ‘Geleneksel Lezzetler Sağlıklı Nesiller’ sloganıyla başlattığımız obeziteyle mücadele kampanyamızı, ‘Abur Cubur Olacağı Budur’ ile devam ettirdik. Kampanyada bir sonraki slogan “Abur Cubura Karnımız Tok” oldu. 2015 yılındaki “Ev Yemeği Sofrada Hesap Ortada” çalışmamız ile sağlıklı bir toplum için obeziteye karşı mücadelemizi sürdürüyoruz. Aynı zamanda, Türk Kızılay’ının 144. yaşında, yurt içi ve yurt dışı insani yardım operasyonlarına verdiğimiz desteklerden dolayı, Reis Gıda’ya Altın Madalya ödülü takdim edildi. Toplumsal bir yara olan sokak çocukları, sosyal hayata tutunma mücadelesi veren bedensel ve zihinsel engelliler, kadın sığınma evleri, Çocuk Esirgeme Kurumları, Darülaceze, Lösemili Çocuklar Sağlık ve Eğitim Vakfı gibi birçok projeye, maddi ve manevi destek sağlamaya devam ediyoruz. Reis Ailesi olarak, kurumsal sosyal sorumluluk anlayışıyla, toplumun çıkarlarını kendi çıkarlarımızın üstünde tutarak; bunun ülkemize olan borcumuzu ödemenin bir yolu olduğunu biliyoruz” şeklinde konuştu.

Taşköprü sarımsağı iyi tarım uygulamasıyla Yeşil Ekonomi Ödülü kazandırdı

16 yıl önce, Taşköprü Sarımsağı’nın nehirlere dökülmesini önlemek için Kastamonu- Taşköprü’de Reis Sarmoni Sarımsak Tesisini kurduklarını hatırlatan Mehmet Reis, Taşköprü Sarımsağının aslının bozulmadan gelecek nesillere ulaşabilmesi için TÜBİTAK, Kastamonu Üniversitesi ve çeşitli üniversitelerle işbirliği yaparak, İyi Tarım Uygulamalarını çiftçilere anlatmaya devam ettiklerini açıkladı. Yerli tohumla üretilen coğrafi işaretli Taşköprü Sarımsağı Projesini, Metro Toptancı Market işbirliğiyle hayata geçiren Reis Gıda, 2015 yılında Yeşil Ekonomi Ödülü’nü aldı.

Kağıt toplayıcısına gençlerden doğumgünü sürprizi

Bir grup genç Türkiye’nin 2015 yılının son gününde tanıdığı, doğum gününde zor hava şartlarına rağmen kağıt toplayarak geçimini sağlayan Kadir Karamanlı’yı arayıp bularak sürpriz doğum günü düzenledi.

2015 yılının son gününde zor hava şartları altında kağıt toplayarak hayata tutunmaya çalışan 59 yaşındaki Kadir Karamanlı’nın ‘Bugün yılın son günü. Benim de doğum günüm. Gece saat 12’ye kadar çalışmak zorundayım. Eğer çuvalımı doldurursam bugün benim doğum günüm’ sözleri tüm Türkiye’nin içini sızlatmıştı. Karamanlı’nın videosunu sosyal medyada yaklaşık 500 bin kişi izledi. Buna kayıtsız kalamayan bir grup genç ise kağıt toplayıcılığı yaparak geçimini sağlayan Karamanlı için bir doğum günü kutlaması gerçekleştirmek istedi. Facebook üzerinden başlatılan kampanyaya kısa süre içinde yüzlerce kişi destek verdi.
Gözleri doldu

4 Ocak Pazar günü gerçekleştirilen doğum günü için Kadir Karamanlı’ya doğum günü pastası yanında hediye alan gençler akşam saatlerinde Karamanlı’nın kağıt topladığı Karaköy taraflarında onu aramaya koyuldular. 15 kişiden oluşan grup Karamanlı’yı bulup durumu anlattıktan sonra onu bir kafeye götürdüler. Kesilen pasta ve hediyelerin eşliğindeki sohbet karşısında Karamanlı’nın gözleri doldu: ‘Bu benim hayatımdaki ikinci doğum günü kutlamam. O gün kağıt toplarken keşke çöpün içinden pasta çıksa da yeseydim demiştim. Bugün ikinci kez doğdum. Hepinize teşekkür ederim.’
Herkesin desteğini istiyoruz

Etkinliği düzenleyenlerden Fevzi Cırık, internet kafede temizlik ve çay servisi karşılığında geceleri tabure üzerinde uyuyan Karamanlı için kalıcı bir yer ayarlamak istediklerini söylerken sözlerine şu şekilde devam etti: ‘Kadir Abi yaptığımız şey karşısında çok mahçup oldu. Ona bir mont hediye aldık giymesini istedik, ‘üstümdekiler kirli bu da kirlenmesin’ dedi ve giymek istemedi. Onun için daha güzel şeyler yapmak istiyoruz. Herkesin desteğine ihtiyacımız var.’

Tuvaletten kaçmaya çalışan mahkûm yakayı ele verdi

Brezilya'daki bir cezaevinde çekildiği iddia edilen görüntülerde, hücresindeki tuvaletten kaçmaya çalışan bir mahkumun yakalanma anı saniye saniye kameralara yansıdı.


Tuvalet döşemesini sökerek açtığı delikten kafa üstü girmeye çalışan mahkum, fazla yol katedemeden yakayı ele verdi.

Baştan aşağı pislik içinde kalan mahkumun çabası, akıllara 1994 yapımı Shawshank Redemption filminde Tim Robbins tarafından canlandırılan Andy Dufresne karakterinin kaçma girişimini getirdi.

Ancak Brezilya'daki mahkumun aksine, filmdeki karakter, kanalizasyon borusunu kullanarak kaçmayı başararak hedefine ulaşıyordu.
Görevliler tarafından yakalanarak tuvalet deliğinden çıkarılan Brezilyalı mahkûm


Filmde Andy Dufresne karakterini Oscar ödüllü aktör Tim Robbins canlandırıyordu.

hürriyet.com.tr