Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan'ın bu akşam yapılacak nişan töreni damat adayı Selçuk Bayraktar'ın babası Özdemir Bayraktar'ın geçirdiği kalp rahatsızlığından dolayı iptal edildi.
Özdemir Bayraktar hastaneye kaldırıldı, tedavisi sürüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ailesi Kısıklı'daki evlerinden Tarabya'ya hareket edecekleri sırada rahatsızlık haberi geldi.
Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan Halkalı'daki Mehmet Akif Ersoy Göğüs Kalp Damar
Cerrahisi Eğitim Araştırma Hastanesi'ne gitti.
Özdemir Bayraktar'ın küçük oğlu Ahmet Bayraktar, "Babamın aort damarı yırtılmış. Daha önce de aynı rahatsızlık yaşanmıştı. Şimdi ameliyatta. İlk müdahaleyi başhekim yaptı. Kendi doktorunu bekliyoruz" dedi.
(ntvmsnc)
12 Mart 2016 Cumartesi
Sümeyye Erdoğan, bugün Selçuk Bayraktar ile nişanlanıyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan bugün İnsansız Hava Aracı (İHA) üreten Baykar Makina'nın sahibi Özdemir Bayraktar'ın oğlu Selçuk Bayraktar ile nişanlanıyor. Nişan töreni Huber Köşkü'nde yapılacak.
Geçen hafta sözlenen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan ile İnsansız Hava Aracı (İHA) üreten Baykar Makina'nın sahibi Özdemir Bayraktar'ın oğlu Selçuk Bayraktar, bugün nişanlanıyor.
DÜĞÜN RAMAZANDAN ÖNCE
Huber Köşkü'ndeki nişana kalabalık bir davetli topluluğu katılacak. "Yılın düğününün" ise Ramazan'dan önce planlandığı öğrenildi.
SELÇUK BAYRAKTAR KİMDİR?
Selçuk Bayraktar, İTÜ Elektronik Mühendisliği'ni bitirdi. Daha sonra ABD'ye giderek University of Pennsylvania'da insansız uçaklar üzerine master, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nde (MIT) robotik kontrol sistemleri konusunda doktora yaptı. 11 yıldır kendi şirketinde çalışan Selçuk Bayraktar, birçok sistemin milli olarak geliştirilmesi projesinde görev aldı. Selçuk Bayraktar, yerli "İnsansız Hava Aracı Bayraktar"ın tasarımını yapan ekibin başında yer alıyor. Taktik insansız hava aracı olan Bayraktar, geçtiğimiz yıl 17 Aralık'ta Roketsan şirketinin geliştirdiği füzeyi tam isabetle vurmuştu. DHA
Geçen hafta sözlenen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan ile İnsansız Hava Aracı (İHA) üreten Baykar Makina'nın sahibi Özdemir Bayraktar'ın oğlu Selçuk Bayraktar, bugün nişanlanıyor.
DÜĞÜN RAMAZANDAN ÖNCE
Huber Köşkü'ndeki nişana kalabalık bir davetli topluluğu katılacak. "Yılın düğününün" ise Ramazan'dan önce planlandığı öğrenildi.
SELÇUK BAYRAKTAR KİMDİR?
Selçuk Bayraktar, İTÜ Elektronik Mühendisliği'ni bitirdi. Daha sonra ABD'ye giderek University of Pennsylvania'da insansız uçaklar üzerine master, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nde (MIT) robotik kontrol sistemleri konusunda doktora yaptı. 11 yıldır kendi şirketinde çalışan Selçuk Bayraktar, birçok sistemin milli olarak geliştirilmesi projesinde görev aldı. Selçuk Bayraktar, yerli "İnsansız Hava Aracı Bayraktar"ın tasarımını yapan ekibin başında yer alıyor. Taktik insansız hava aracı olan Bayraktar, geçtiğimiz yıl 17 Aralık'ta Roketsan şirketinin geliştirdiği füzeyi tam isabetle vurmuştu. DHA
Türkiye'nin ilk başörtülü kaymakamı görevine başladı
Eskişehir'in Sarıcakaya ilçesi Kaymakam Vekilliği görevine atanan Neslihan Kısa, görevine başladı.
Sarıcakaya Kaymakamlığının resmi internet sitesinden yapılan açıklamada, Gölcük ve Altınova ilçelerinde kaymakam refikliği stajını tamamlayan ve İçişleri Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü tarafından Sarıcakaya Kaymakam Vekilliği görevine atanan Kısa'nın ilçeye gelerek görevinin başına geçtiği bildirildi.
Kısa, Türkiye'nin ilk başörtülü kaymakamı oldu.
Neslihan Kısa'nın özgeçmişi
Kaymakam Vekili Neslihan Kısa, 1991 yılında Giresun'da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini İstanbul'da tamamlayan Kısa, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nden 2013 yılında fakülte birincisi olarak mezun oldu. İçişleri Bakanlığının açtığı Kaymakam Adaylığı sınavına katılan Kısa, 2015 yılında Kocaeli Kaymakam adayı olarak mesleğe başladı. Kocaeli'nin Gölcük ve Yalova'nın Altınova ilçesinde kaymakam refikliği stajını tamamlayan Kısa, İçişleri Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğünün 1 Mart 2016 tarih ve 4173 sayılı yazısı ve bakanlık makamının 29 Şubat 2016 tarihli onayı ile Sarıcakaya Kaymakam Vekili olarak görevlendirildi.
Sarıcakaya Kaymakamlığının resmi internet sitesinden yapılan açıklamada, Gölcük ve Altınova ilçelerinde kaymakam refikliği stajını tamamlayan ve İçişleri Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü tarafından Sarıcakaya Kaymakam Vekilliği görevine atanan Kısa'nın ilçeye gelerek görevinin başına geçtiği bildirildi.
Kısa, Türkiye'nin ilk başörtülü kaymakamı oldu.
Neslihan Kısa'nın özgeçmişi
Kaymakam Vekili Neslihan Kısa, 1991 yılında Giresun'da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini İstanbul'da tamamlayan Kısa, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nden 2013 yılında fakülte birincisi olarak mezun oldu. İçişleri Bakanlığının açtığı Kaymakam Adaylığı sınavına katılan Kısa, 2015 yılında Kocaeli Kaymakam adayı olarak mesleğe başladı. Kocaeli'nin Gölcük ve Yalova'nın Altınova ilçesinde kaymakam refikliği stajını tamamlayan Kısa, İçişleri Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğünün 1 Mart 2016 tarih ve 4173 sayılı yazısı ve bakanlık makamının 29 Şubat 2016 tarihli onayı ile Sarıcakaya Kaymakam Vekili olarak görevlendirildi.
Hamilesin dediler kanserden öldü
22 yaşındaki makyaj uzmanı genç kadına "hamilesin" dediler, kısa bir süre sonra ise kanser olduğu ortaya çıktı ve hayatını kaybetti. Demi Wright'a doktorlar karnındaki ağrının sebebinin hamilelik olabileceğini söylemişti.
Hemen testler yapılan Wright'ın ise vücudunda 12 santim çapında, hızlı ilerleyen bir tümör olduğu belirlendi. Genç kadın teşhisin ardından yalnızca 3 hafta sonra hayatını kaybetti.
HAMİLELİK HORMONLARI YÜKSELDİ
Kasım ayında hastaneye giden genç kadına yapılan testlerde hamileliğe bağlı bazı hormonların yükseldiği belirlendi. Bu nedenle de kadın doğum servisine yönlendirildi. Ancak ağrıları devam edince Cambridge'de başka bir hastaneye gitti. Wright'a burada kanser teşhisi koyuldu. Etrafı tarafından çok neşeli, hayat dolu olarak nitelendirilen Wright, tedaviye başladıktan 3 hafta sonra ise hayatını kaybetti. Hürriyet
Hemen testler yapılan Wright'ın ise vücudunda 12 santim çapında, hızlı ilerleyen bir tümör olduğu belirlendi. Genç kadın teşhisin ardından yalnızca 3 hafta sonra hayatını kaybetti.
HAMİLELİK HORMONLARI YÜKSELDİ
Kasım ayında hastaneye giden genç kadına yapılan testlerde hamileliğe bağlı bazı hormonların yükseldiği belirlendi. Bu nedenle de kadın doğum servisine yönlendirildi. Ancak ağrıları devam edince Cambridge'de başka bir hastaneye gitti. Wright'a burada kanser teşhisi koyuldu. Etrafı tarafından çok neşeli, hayat dolu olarak nitelendirilen Wright, tedaviye başladıktan 3 hafta sonra ise hayatını kaybetti. Hürriyet
11 Mart 2016 Cuma
10 yaşındaki Suriyeli Ayşe yardım bekliyor
Suriye'deki iç savaştan kaçarak Şanlıurfa'nın Bozova ilçesine yerleşen Ahmed ailesinin 10 yaşındaki kızları Nesrin Ahmed’in vücudundaki lekeler görenlerin yüreğini burkuyor.
IŞİD’in Suriye'nin Halep kentine bağlı Kobani'ye saldırması üzerine kaçarak Türkiye’ye geçen ve Şanlıurfa'nın Bozova ilçesine yerleşen Ahmed ailesi, 10 yaşındaki kızları için Türkiye’de çare arıyor.
Vücudunun büyük kısmında siyah lekeler bulunan Nesrin Ahmed'i tmuayene eden Bozova Devlet Hastanesi Başhekim Uzm. Dr. Fatih Aksoy, hastalığın doğuştan ve kalıtsal olduğunu tahmin ettiklerini belirtilerek tedavi için Harran Üniversitesi Tıp Fakültesine sevk ettiklerini söyledi.
Anne Leya ise, Suriye'deki doktorların çare bulamadığını, maddi imkanları olmadığı için de başka yerlere götüremediklerini ifade etti. Türk doktorların kızlarına çare bulmasını ve yetkililerin sahip çıkmasını isteyen anne, Türk Devletinin kendilerine kucak açtığı gibi kızlarının sağlık sorununa da çare olacağına inandıklarını belirtti.
Bozova Devlet Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. Fatih Aksoy'dan duydukları ilgi ve alakadan dolayı teşekkürlerini ifade eden Baba Ahmed, “Biz hastaneye geldiğimizde doktorumuz bize özel ilgi gösterdi. Sağ olsun bizim hem hastamızla ilgilendi hem de bizlere hoşgörü gösterdi. Allah ondan bin defa razı olsun” şeklinde konuştu.
Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine sevk edilen küçük kızın önümüzdeki günlerde hastaneye gideceği belirtildi.
IŞİD’in Suriye'nin Halep kentine bağlı Kobani'ye saldırması üzerine kaçarak Türkiye’ye geçen ve Şanlıurfa'nın Bozova ilçesine yerleşen Ahmed ailesi, 10 yaşındaki kızları için Türkiye’de çare arıyor.
Vücudunun büyük kısmında siyah lekeler bulunan Nesrin Ahmed'i tmuayene eden Bozova Devlet Hastanesi Başhekim Uzm. Dr. Fatih Aksoy, hastalığın doğuştan ve kalıtsal olduğunu tahmin ettiklerini belirtilerek tedavi için Harran Üniversitesi Tıp Fakültesine sevk ettiklerini söyledi.
Anne Leya ise, Suriye'deki doktorların çare bulamadığını, maddi imkanları olmadığı için de başka yerlere götüremediklerini ifade etti. Türk doktorların kızlarına çare bulmasını ve yetkililerin sahip çıkmasını isteyen anne, Türk Devletinin kendilerine kucak açtığı gibi kızlarının sağlık sorununa da çare olacağına inandıklarını belirtti.
Bozova Devlet Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. Fatih Aksoy'dan duydukları ilgi ve alakadan dolayı teşekkürlerini ifade eden Baba Ahmed, “Biz hastaneye geldiğimizde doktorumuz bize özel ilgi gösterdi. Sağ olsun bizim hem hastamızla ilgilendi hem de bizlere hoşgörü gösterdi. Allah ondan bin defa razı olsun” şeklinde konuştu.
Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine sevk edilen küçük kızın önümüzdeki günlerde hastaneye gideceği belirtildi.
Reza Zarrab tüm mallarını satışa mı çıkardı?
Zencani'nin idam cezası almasından sonra, İran'ın paranın izini süreceğine yönelik haberler üzerine, Reza Zarrab'ın önemli bir kısmı gayrimenkul olan varlıklarının tamamını satışa çıkardığı ileri sürüldü.
İran'da, Reza Zarrab'ın ortağı olarak bilinen Babek Zencani'ye idam cezası verilmesinin ardından, muhalefet, dava dosyasının getirilip Türkiye'deki bağlantıların da ortaya çıkarılmasını istedi. Açık hesap üzerinden yürütülen işlemlerin Babek Zencani bağlantısı üzerinde duruluyor. İran'ın da paranın izini süreceğine yönelik haberler üzerine harekete geçen Reza Zarrab'ın önemli bir kısmı gayrimenkul olan varlıklarının tamamını satışa çıkardığı ileri sürüldü.
İran'da, Reza Zarrab'ın ortağı olarak bilinen Babek Zencani'ye idam cezası verilmesinin ardından, muhalefet, dava dosyasının getirilip Türkiye'deki bağlantıların da ortaya çıkarılmasını istedi. Açık hesap üzerinden yürütülen işlemlerin Babek Zencani bağlantısı üzerinde duruluyor. İran'ın da paranın izini süreceğine yönelik haberler üzerine harekete geçen Reza Zarrab'ın önemli bir kısmı gayrimenkul olan varlıklarının tamamını satışa çıkardığı ileri sürüldü.
Finansgundem.com'un edindiği bilgilere göre öncelikle parası olan kişilerle bire bir temasa geçilerek bu gayrimenkullerin sessiz sedasız satışı işlemine başlanmış. Reza Zarrab'ın bu yüzden tüm aileyi Kemer Country'de satın aldığı 10 milyon liralık korunaklı villaya topladığı dile getiriliyor. Kulislerde el konulma riskine karşılık Zarrab'ın tüm gayrimenkullerini satmak istediği iddiası konuşuluyor. Zarrab'ın oldukça fazla gayrimenkulü bulunuyor.
EBRU GÜNDEŞ'E 12 MİLYON DOLARLIK JET ALDI
Reza Zarrab, kuyumculuk ve petrol ticaretiyle uğraşırken bir anda hatırı sayılır servete sahip olan isimlerden biri. İçinde 6 farklı şirket barındıran Royal Denizcilik de Zarrab'ın şirketi. Çatı şirket Royal Holding. Bu şirketin içerisinde Are Havacılık isimli şirket de bulunuyor. Zarrab şirket bünyesinde eşi Ebru Gündeş'e 12 milyon dolar değerinde Challenger 300 tipi özel jet almıştı.
İŞTE REZA ZARRAB'IN BAŞ DÖNDÜREN SERVETİ
Fındıklı'daki Aksigorta binasını 72 milyon dolara satın alan Zarrab'ın, İstanbul'da 62 dairesi, Boğaz’da yalısı, Boğaz manzaralı köşkü, oteli, fabrikası ve çok sayıda ofis katı olduğu biliniyor. Yaklaşık 300 milyonluk gayrimenkule sahip olan Zarrab'ın 500 milyon liranın üzerinde bir servete sahip olduğu söyleniyor.
Zarrab’ın en dikkat çeken gayrimenkullerinden 47’si Büyükçekmece’de yer alıyor. Tapuda, Gürpınar Mahallesi 959 ada 9 parsel üzerinde 2 bin 184 metrekarelik alanda kurulan Bella Park Sitesi’nde 47 adet daire (birkaç tanesi dükkan) Zarrab’ın üzerine tapulu. Toplam 62 adet dairenin yer aldığı sitede tam 47 gayrimenkulü bulunan Zarrab, bu daireleri 22 Kasım 2011 tarihinde üzerine tescil ettirdi. Turgut Özal Caddesi ile Göztepe Caddesi’nin kesiştiği noktada yer alan sitenin ismi, Zarrab’ın eski şirketlerinden Bella’nın isminden esinlenmiş. Zarrab’ın gözaltına alındıktan sonra dairelerin önemli bir kısmını elde çıkarmış olabileceği belirtiliyor.
Zarrab’ın en dikkat çeken gayrimenkullerinden 47’si Büyükçekmece’de yer alıyor. Tapuda, Gürpınar Mahallesi 959 ada 9 parsel üzerinde 2 bin 184 metrekarelik alanda kurulan Bella Park Sitesi’nde 47 adet daire (birkaç tanesi dükkan) Zarrab’ın üzerine tapulu. Toplam 62 adet dairenin yer aldığı sitede tam 47 gayrimenkulü bulunan Zarrab, bu daireleri 22 Kasım 2011 tarihinde üzerine tescil ettirdi. Turgut Özal Caddesi ile Göztepe Caddesi’nin kesiştiği noktada yer alan sitenin ismi, Zarrab’ın eski şirketlerinden Bella’nın isminden esinlenmiş. Zarrab’ın gözaltına alındıktan sonra dairelerin önemli bir kısmını elde çıkarmış olabileceği belirtiliyor.
SANAYİ BÖLGESİNDE FABRİKA
Tuzla Aydınlı Mahallesi’nde, sanayi bölgesinde fabrika. Aydınlı KOSB’de yer alan fabrika, 2 bin 700 metrekarelik alanda kurulmuş. 7231 ada 15 parsel üzerinde bulunan fabrika, 2. Sanayi Caddesi üzerinde yer alıyor. 2013 yılında Reza Zarrab’ın üzerine geçmiş.
Bakırköy Kartaltepe Mahallesi’nde 257 ada 38 parsel üzerinde yer alan Novus Residence’ta 3 süper lüks daire bulunuyor.
İstanbul’un Esenyurt ilçesi Ekşinoz köyünde 1240 ada 26 parsel üzerindeki 2 bloklu binada tam 12 adet daire. 12 Haziran 2013 tarihinde tapusu Zarrab’ın üzerine geçirilen dairelerden 3 tanesi çatı katı.
Zarrab’ın Fatih Çarşı’daki 30 metrekarelik dükkanı, tapuda 7 pafta, 2772 ada 48 parsel üzerinde yer alıyor.
Bakırköy Kartaltepe Mahallesi’nde 257 ada 38 parsel üzerinde yer alan Novus Residence’ta 3 süper lüks daire bulunuyor.
İstanbul’un Esenyurt ilçesi Ekşinoz köyünde 1240 ada 26 parsel üzerindeki 2 bloklu binada tam 12 adet daire. 12 Haziran 2013 tarihinde tapusu Zarrab’ın üzerine geçirilen dairelerden 3 tanesi çatı katı.
Zarrab’ın Fatih Çarşı’daki 30 metrekarelik dükkanı, tapuda 7 pafta, 2772 ada 48 parsel üzerinde yer alıyor.
İSTANBUL BOĞAZI’NDA TARİHİ YALI
Zarrab'ın yalısı Beykoz Kanlıca’da 116 ada 4 parsel üzerinde yer alıyor. 350 metrekarelik yalı aynı zamanda hemen bitişikteki eşi Ebru Gündeş’e ait yalıyla komşu. İkiz yalının değerinin 30 milyon liraya yakın olduğu belirtiliyor.
Zarrab’a ait ofis katları Bahçelievler’deki Metroport Busidence Plaza’da yer alıyor. Tapuda Bakırköy Kartaltepe Mahallesi 251 ada 27 parsel üzerinde yer alan plazadaki 2 ofis katı, Zarrab’ın üzerine 25 Temmuz 2009 tarihinde kaydedilmiş. Zarrab’ın şirketi Royal Holding’in merkez adresi de burası. Gökdelen Sapphire’de yaklaşık 4 milyon liralık daire ve 1 milyon 850 bin liralık bir yazlığı bulunuyor. (finansgündem)
Zarrab’a ait ofis katları Bahçelievler’deki Metroport Busidence Plaza’da yer alıyor. Tapuda Bakırköy Kartaltepe Mahallesi 251 ada 27 parsel üzerinde yer alan plazadaki 2 ofis katı, Zarrab’ın üzerine 25 Temmuz 2009 tarihinde kaydedilmiş. Zarrab’ın şirketi Royal Holding’in merkez adresi de burası. Gökdelen Sapphire’de yaklaşık 4 milyon liralık daire ve 1 milyon 850 bin liralık bir yazlığı bulunuyor. (finansgündem)
İki yıl önce 'ölen' karısı televizyon programına çıktı
Fas'ın Casablanca kentinde akıllara durgunluk veren bir olay yaşandı. Abragh Mohamed adlı bir adam, iki yıl önce trafik kazası sonucu 'hayatını kaybeden' eşininin televizyon programına çıktığını duyunca şoke oldu.
İngiliz The Mirror'ın haberine göre; Mohamed, eşini bir trafik kazasında yitirdi. Doktorlar, ağır yaralanan kadının öldüğünü söyledi. Bunun üzerine Faslı adam, sevgili eşini toprağa verdi.
Bu trajik olaydan iki yıl sonra Mohamed'in akrabaları, Fas'ta oldukça popüler olan ve sevdiklerini arayan insanları birleştiren 'Al Mujtafun' (Kaybolanlar) adlı reality show programını izliyordu.
O sırada yayına bir kadın bağlandı ve eşini kaybettiğini söyleyerek, isim ve telefon numarası verdi.
Mohamed o sırada programı izlemiyordu ancak aile üyeleri, iki yıl önce ölen akrabalarının telefonunu duyunca şoke oldular. Akabinde haberi hemen Mohamed'e verdiler.
Bir İspanyol kanalına konuşan Mohamed, "Gömdüğümüz cenazenin başka birine ait olduğunu ve eşimin sağ olduğunu bilmiyordum" dedi.
Şimdi burada bazı sorular akılları meşgul ediyor. Söz konusu kadın eşini bulmak için neden iki yıl bekledi ve bu süreçte neredeydi?
İlk teori, hafızasını kaybettiği yönünde. Kadın, Azial adlı küçük, dağlık bir kasabada yaşıyordu. Doktorlar, kazanın ardından kocasına muhtemelen yaşamayacağını söyledi ve hastane faturasının her halükarda ödenmesi gerekiyordu.
Mohamed, bu yüzden dört saat mesafedeki evine döndü ve para bulup döndüğünde ona karısının öldüğü söylendi.
Sonrasında cenaze Azilal'a bir tabut içerisinde gönderildi ve merasimle gömüldü... (hürriyet.com.tr)
İngiliz The Mirror'ın haberine göre; Mohamed, eşini bir trafik kazasında yitirdi. Doktorlar, ağır yaralanan kadının öldüğünü söyledi. Bunun üzerine Faslı adam, sevgili eşini toprağa verdi.
Bu trajik olaydan iki yıl sonra Mohamed'in akrabaları, Fas'ta oldukça popüler olan ve sevdiklerini arayan insanları birleştiren 'Al Mujtafun' (Kaybolanlar) adlı reality show programını izliyordu.
O sırada yayına bir kadın bağlandı ve eşini kaybettiğini söyleyerek, isim ve telefon numarası verdi.
Mohamed o sırada programı izlemiyordu ancak aile üyeleri, iki yıl önce ölen akrabalarının telefonunu duyunca şoke oldular. Akabinde haberi hemen Mohamed'e verdiler.
Bir İspanyol kanalına konuşan Mohamed, "Gömdüğümüz cenazenin başka birine ait olduğunu ve eşimin sağ olduğunu bilmiyordum" dedi.
Şimdi burada bazı sorular akılları meşgul ediyor. Söz konusu kadın eşini bulmak için neden iki yıl bekledi ve bu süreçte neredeydi?
İlk teori, hafızasını kaybettiği yönünde. Kadın, Azial adlı küçük, dağlık bir kasabada yaşıyordu. Doktorlar, kazanın ardından kocasına muhtemelen yaşamayacağını söyledi ve hastane faturasının her halükarda ödenmesi gerekiyordu.
Mohamed, bu yüzden dört saat mesafedeki evine döndü ve para bulup döndüğünde ona karısının öldüğü söylendi.
Sonrasında cenaze Azilal'a bir tabut içerisinde gönderildi ve merasimle gömüldü... (hürriyet.com.tr)
Kemal Kılıçdaroğlu: Türkiye'yi tampon il yaptılar
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun ‘Kayserili pazarlığı’ olarak tanımladığı Avrupa Birliği ile yapılan mülteci görüşmelerini eleştirirken, “Emin olun hiçbir Kayserili bu anlaşmanın altına imza atmaz. Siz Türkiye’yi tampon il yapıyorsunuz. Biz verelim onlara 6 milyar Euro’yu, bütün Suriyelileri, Afganları, Pakistanlıları kendileri alsınlar” dedi. Kılıçdaroğlu, Hürriyet’e şunları söyledi:
TİCARETİ İYİ BİLİRLER
(AB ile mülteci pazarlığı) Bu kararla Avrupalılar, Türkiye’yi Avrupa ve Ortadoğu arasında bir tampon ülke olarak görüyor, ‘Ben Türkiye’den göç eden bütün göçmenleri size geri göndereceğim’ diyor. Üzülerek söylüyoruz, 3 milyar Euro karşılığında Türkiye de bunu kabul ediyor. Anlaşma AB’nin Temel Haklar Bildirgesi’ne aykırı. Bu anlaşma ile Avrupa kendi değerlerine, kurallarına uymuyor. Bunu Kayseri pazarlığı olarak görenler, kurnazca ‘Avrupalıları kandırdık, iyi avantaj elde ettik’ diye düşünebilir. Ama emin olun hiçbir Kayserili bu anlaşmanın altına imza atmaz. Benim bildiğim bütün Kayserililer saygın insanlardır, ticareti iyi bilirler ama böyle bir anlaşmanın altına imza atmazlar. Çünkü hiçbir Kayserili, Kayseri’nin tampon bir il olmasını istemez. Siz Türkiye’yi tampon bir il yapıyorsunuz.
MESLEK SAHİPLERİNİ ALACAKLAR
Biz verelim onlara 6 milyar Euro’yu bütün, Suriyelileri, Afganları, Pakistanlıları kendileri alsınlar. Diyorlar ki, ‘Size geri göndereceğiz, kaç kişi geri gönderdik 10 kişi, sizden 10 Suriyeli geri alacağız’. Hangi Suriyelileri alacaklar, üniversiteyi bitirmiş, meslek sahibi olanları alacaklar. Diğerlerini siz ne yaparsanız yapın. Bu bir defa insan haklarına aykırı. Göçmenler arasında ayrım yapan böyle bir anlaşmaya imza atmak, insana en büyük saygısızlıktır. Bana göre Avrupa ahlaki bir sürecin içinde değil. Davutoğlu Hükümeti de Avrupalının kuyruğuna takılmış. Bu iş parayla çözülecek bir iş değildir. Böyle bir mantıkla dış politikaya yaklaşamazsınız. Bir ülkenin onuru, kişiliği vardır. Bir ülkenin izlediği sağlıklı, tutarlı bir dış politika vardır. Üçü de yok bunlarda. Göçmenlerin insan ve uluslararası hukuk açısından güvenceye alınmış hakları var.
Lübnan ve Ürdün bütün göçmen kamplarını Avrupalılara açtı. ‘Gelin bakın’ dediler, biz açmadık. Niçin, çünkü oralarda silahlı eğitimler görülüyor. ‘Kamplar çok iyi, yardıma ihtiyacımız yok’ diyorlardı. Şimdi kamplarda değil asıl Türkiye’nin içinde bu insanlar. Milletvekilleri bile alınmadı kamplara. Avrupalı diyor ki ‘Afganistanlıyı da Pakistanlıyı da Türkiye’ye göndereceğim.’ Niye bunları kendi ülkelerine göndermiyorlar? Suriye pasaportu varsa tamam başka ülkelere gönderemiyor, Türkiye’ye göndersin, ama niye diğer ülkeleri de Türkiye’ye geri gönderiyorsun?”
HAVANDA SU DÖVMEKTİR
(Yeni anayasa tartışmaları) Parlamenter sistemi güçlendireceksek oturalım, anayasa ve darbe yasalarını değiştirelim. ‘Biz bunu düşünmüyoruz, sadece başkanlık için komisyon kurmak istiyoruz’ diyorsa da biz bunda yokuz. Hem baştan gelip katılacağız hem de itiraz edeceğiz. Bu çok ahlaki değil. Sordular, düşüncelerimizi yazılı aktardık. Arkasından davet ettiler. Bu, ‘Sizin düşünceleriniz çerçevesinde çalışma yapacağız’ demektir. Gittik, böyle bir çalışmanın olmadığını gördük. ‘Hem katılırım hem de itiraz ederim, karar çıkmasın’ demek havanda su dövmektir. Bir komisyonu sonuç almak için kurarsınız. Sonuç almak için de çerçeveyi önceden çizer koyarsınız.”
DOKUNULMAZLIKTA İLKELİ OLMAK GEREK
Biz ilke olarak dokunulmazlıkların, kürsü dokunulmazlığı hariç, tamamen kaldırılması gerektiğini düşünüyoruz. Bir kişinin ihale takipçiliği veya yolsuzluk yapması, Parlamento’da kalmasını gerektirmiyor. Bir karar alınacaksa bunun, Parlamento’nun itibarını koruma açısından ilkesel olması lazım. Yoksa; ‘Ali’ye kızdım kaldıralım, ama Veli bizim arkadaşımız kalsın’ demek, Parlamento’nun itibarına gölge düşürür. İlkeli bir karar alarak, Parlamento’nun o kararın arkasında blok olarak durması gerekir. Siyasi parti ayrımı yapmadan ilkeli bir tavır belirlenirse, hem geçmişte düşülen hatalara düşülmemiş olur hem de gelecek açısından Parlamento’nun ne yapacağını toplum net öğrenmiş olur. Biz ilkeli bir tavır koyduk ve bu tavrımızın arkasında dururuz.
İspanya, Kraliçe’yi konuşuyor
İspanya Kraliçesi Letizia’nın yolsuzlukla suçlanan bir işadamıyla mesajlaştığının ortaya çıkması ülkeyi karıştırdı.
“eldiario.es” isimli internet gazetesinin önceki gün yayınladığı, tarihi 2014’e dayanan mesajlarda Kraliçe, banka yolsuzluğuyla suçlanan, kocası Kral 6. Felipe’nin de yakın arkadaşı olan iş adamı Javier Lopez Madrid ile konuşuyor.
Mesajlarda Kraliçe, Madrid’e, “Kredi kartlarıyla ilgili yazıyorum. Biz kim olduğunu biliyoruz, sen de bizim kim olduğumuzu biliyorsun. Birbirimizi biliyoruz, birbirimizden hoşlanıyoruz, saygı gösteriyoruz. Gerisi cehenneme. Yoga arkadaşıma öpücükler (özledim seni!!!)” diye yazmış.
Kraliçe, ayrıca iş adamından daha dikkatli olmasını istemiş.
Madrid de “Gelecekte yeni önlemler alacağım. Çok zor bir ülkede yaşıyoruz. Çok daha dikkatli olmalıyım” diyor.
Kral da konuşmaya katılarak “Biz de öyle yapacağız” diye eklemiş. Haberin çıkmasıyla “#CompiYogui”(yoga arkadaşım) Twitter’da İspanyol kullanıcılar arasında TT oldu.
10 Mart 2016 Perşembe
Rıza Sarraf'tan 'Zencani' açıklaması
İş adamı Rıza Sarraf, İran'da yargılandığı davada idam cezasına çarptırılan iş adamı Babek Zencani ile ortak olduğu yönünde iddialar içeren haberlere ilişkin açıklama yaptı.Sarraf, açıklamasında, uzun süredir medyada Zencani'nin "ortağı olduğu" yönünde asılsız haberler yer aldığını belirterek, "Bu haberlere birçok defalar doğru olmadığı yönünde tepki ve cevap verdiysem de kirli odaklara hizmet eden zihniyetler, bu yalana sarılmaktan vazgeçmediler" ifadesini kullandı.
İran mahkemelerinin, uzun zamandır İran devleti aleyhine işlenen bir suçun soruşturmasını yaptıklarını aktaran Sarraf, "Bu kadar derin ve çok yönlü yapılan bir soruşturmanın sonunda kararını veren İran mahkemeleri, konuyla hiçbir ilgim olmadığını açıkça ortaya koymuş olmasına rağmen, burada, Türkiye'de kirli odaklara hizmet eden bazı kişi ve kurumların ısrarla beni bu soruşturmayla ilişkilendirmeye çalışmalarının hiçbir hukuki, insani ya da mantıklı izahı bulunmamaktadır" değerlendirmesinde bulundu.
Sarraf, şöyle devam etti:
"Babek Zencani, hiçbir zaman benim ortağım olmadı ve ben İran devletinin parası ile ticaret yapmadım. İran devleti tarafından şahsıma yöneltilen bir suçlama olmadığı gibi hakkımda açılmış, devam eden ya da sonuçlanmış bir soruşturma da bulunmamaktadır.
Bununla da yetinmeyen aynı kirli zihniyet, bugün mal varlığımı satışa çıkardığım yönünde haberleri bazı internet siteleri aracılığıyla yayınlamaya başladı. Yine bu yalan haberin temelinde de beni, hiç ilgim olmayan bir suçla ve soruşturmayla ilişkilendirme gayesi bulunmaktadır. Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım ve ülkeme yararlı bir vatandaş olarak yaşamaya da çalışmaya da devam ediyorum. Ailem, sahip olduğum varlıklarım ve yatırımlarımla Türkiye'deyim. Siyasi başarısızlıklarının faturasını bana kesmeye çabalayanlar, bana hakaret ederek rating, tiraj toplamaya uğraşanlar, hakkımda asılsız haber yaparak gündem değiştirmeye çalışanlar; sizlerle bağımsız Türk mahkemeleri huzurunda hesaplaşmaktan asla vazgeçmeyeceğim." Rıza Sarraf, "dünyada ve Türkiye'de çözülmesi gereken birçok sorun varken, ismini asılsız haberlerle gündeme taşıyan zihniyeti esefle kınadığını ve bu yönde çıkan yalan haberlere itibar edilmemesi gerektiğini" kaydetti.
İran mahkemelerinin, uzun zamandır İran devleti aleyhine işlenen bir suçun soruşturmasını yaptıklarını aktaran Sarraf, "Bu kadar derin ve çok yönlü yapılan bir soruşturmanın sonunda kararını veren İran mahkemeleri, konuyla hiçbir ilgim olmadığını açıkça ortaya koymuş olmasına rağmen, burada, Türkiye'de kirli odaklara hizmet eden bazı kişi ve kurumların ısrarla beni bu soruşturmayla ilişkilendirmeye çalışmalarının hiçbir hukuki, insani ya da mantıklı izahı bulunmamaktadır" değerlendirmesinde bulundu.
Sarraf, şöyle devam etti:
"Babek Zencani, hiçbir zaman benim ortağım olmadı ve ben İran devletinin parası ile ticaret yapmadım. İran devleti tarafından şahsıma yöneltilen bir suçlama olmadığı gibi hakkımda açılmış, devam eden ya da sonuçlanmış bir soruşturma da bulunmamaktadır.
Bununla da yetinmeyen aynı kirli zihniyet, bugün mal varlığımı satışa çıkardığım yönünde haberleri bazı internet siteleri aracılığıyla yayınlamaya başladı. Yine bu yalan haberin temelinde de beni, hiç ilgim olmayan bir suçla ve soruşturmayla ilişkilendirme gayesi bulunmaktadır. Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım ve ülkeme yararlı bir vatandaş olarak yaşamaya da çalışmaya da devam ediyorum. Ailem, sahip olduğum varlıklarım ve yatırımlarımla Türkiye'deyim. Siyasi başarısızlıklarının faturasını bana kesmeye çabalayanlar, bana hakaret ederek rating, tiraj toplamaya uğraşanlar, hakkımda asılsız haber yaparak gündem değiştirmeye çalışanlar; sizlerle bağımsız Türk mahkemeleri huzurunda hesaplaşmaktan asla vazgeçmeyeceğim." Rıza Sarraf, "dünyada ve Türkiye'de çözülmesi gereken birçok sorun varken, ismini asılsız haberlerle gündeme taşıyan zihniyeti esefle kınadığını ve bu yönde çıkan yalan haberlere itibar edilmemesi gerektiğini" kaydetti.
İngiltere’nin AB’den çıkmasına Stephen Hawking de karşı
Birleşik Krallık’ta ünlü fizikçi Stephen Hawking’in başını çektiği Royal Society üyesi 150 bilim insanı, ülkenin Avrupa Birliği üyesi olarak kalması için yürütülen kampanyaya destek verdi.
Aralarında üç Nobel ödülü sahibi de bulunan ve tamamı Cambridge Üniversitesi’nde görev yapan bilim insanları, Birleşik Krallık’ın AB’den ayrılmasının “bilim için bir felaket anlamına geleceğini” söyledi ve araştırmacıların hareket özgürlüğüne getirilecek tüm olası kısıtlamaların Ada’daki bilimsel araştırmaları negatif etkileyeceğini belirtti.
Times gazetesinde açık bir mektup yayımlayan bilim insanları, “Biz en iyi araştırmacılarımızın birçoğunu kıta Avrupası’nda buluyoruz. Genç araştırmacılar AB’den aldıkları fonlarla buraya geliyor. Eğer Birleşik Krallık AB’den ayrılırsa ve bilim insanlarının Avrupa ile Birleşik Krallık arasındaki hareket özgürlüğüne sınırlama getirilirse, bu Birleşik Krallık üniversiteleri ve ülkedeki bilimsel faaliyetler açısından bir felaket olur” dedi.
Bilim insanları İsviçre’yi bu duruma örnek gösterdi ve ülkenin iş göçünü kısıtladıktan sonra genç ve yetenekli araştırmacıları ülkeye çekmekte güçlük yaşamaya başladığını belirtti. Hürriyet
Aralarında üç Nobel ödülü sahibi de bulunan ve tamamı Cambridge Üniversitesi’nde görev yapan bilim insanları, Birleşik Krallık’ın AB’den ayrılmasının “bilim için bir felaket anlamına geleceğini” söyledi ve araştırmacıların hareket özgürlüğüne getirilecek tüm olası kısıtlamaların Ada’daki bilimsel araştırmaları negatif etkileyeceğini belirtti.
Times gazetesinde açık bir mektup yayımlayan bilim insanları, “Biz en iyi araştırmacılarımızın birçoğunu kıta Avrupası’nda buluyoruz. Genç araştırmacılar AB’den aldıkları fonlarla buraya geliyor. Eğer Birleşik Krallık AB’den ayrılırsa ve bilim insanlarının Avrupa ile Birleşik Krallık arasındaki hareket özgürlüğüne sınırlama getirilirse, bu Birleşik Krallık üniversiteleri ve ülkedeki bilimsel faaliyetler açısından bir felaket olur” dedi.
Bilim insanları İsviçre’yi bu duruma örnek gösterdi ve ülkenin iş göçünü kısıtladıktan sonra genç ve yetenekli araştırmacıları ülkeye çekmekte güçlük yaşamaya başladığını belirtti. Hürriyet
Paramparça dizisi gerçek oldu
'Paramparça' dizisinin de hikayesine ilham kaynağı olan ‘bebeklerin hastanede karışması’ gerçek oldu! Karışan bebeklerin hikayesinde Adıyamanlı baba konuştu: Çocuğum sarışın olunca şüphelendim.
Akşam Gazetesi’nden Neslihan keskin’in haberine göre olay Selma K.’nın eşine boşanma davası açması ve Yusuf K.'nın “Çocuğa DNA testi yapılsın” demesiyle ortaya çıktı.
Raporda sonuç negatifti. Eymen ile Adıyamanlı bir ailenin bebeği hastanede karışmıştı.
BİR TESTLE HAYATIM KARARDI
Özel hastaneye 3 milyonluk dava açan Selahattin Demirler yaşadıklarını anlattı:
Bebek 4,5 kilo olduğu için sezaryenle doğum gerçekleşti, odaya 3 kilo sarışın bir bebek getirildi.
Eşimden şüphelendim, ayrılığın eşiğine geldik, Adıyaman’a geri döndüm. Bu sırada hastanenin sahibi beni aradı.
Yapılan DNA testiyle hayatımız karardı. Eymen için ‘babalık’ davası açtım ama Cihangir’i de vermek istemiyorum.
Aile boşanma aşamasında. Dava açarlarsa ‘Cihangir’e bakamazlar’ diyeceğim.
BİZİ İLK KEZ GÖRDÜ 'BABA' DEDİ
Yeniden hamile olan anne Meryem Demirler’in olayı duyunca şoka girdiğini söyleyen Selahattin Demirler, "Eşim ilk göz ağrımı vermem diyor. Diğer ailede yaşayan Eymen, 3 yıl anne dediği Selma Kılıç ile Adıyaman’a geldi. Bize çok benziyor. İlk gördüğünde bana ‘baba’ dedi" diye konuştu.
Hastane sahibinin ‘100 bin lira verelim konu kapansın' teklifini yaptığını belirten Demirler, 'cezalarını çekecekler" dedi.
Akşam Gazetesi’nden Neslihan keskin’in haberine göre olay Selma K.’nın eşine boşanma davası açması ve Yusuf K.'nın “Çocuğa DNA testi yapılsın” demesiyle ortaya çıktı.
Raporda sonuç negatifti. Eymen ile Adıyamanlı bir ailenin bebeği hastanede karışmıştı.
BİR TESTLE HAYATIM KARARDI
Özel hastaneye 3 milyonluk dava açan Selahattin Demirler yaşadıklarını anlattı:
Bebek 4,5 kilo olduğu için sezaryenle doğum gerçekleşti, odaya 3 kilo sarışın bir bebek getirildi.
Eşimden şüphelendim, ayrılığın eşiğine geldik, Adıyaman’a geri döndüm. Bu sırada hastanenin sahibi beni aradı.
Yapılan DNA testiyle hayatımız karardı. Eymen için ‘babalık’ davası açtım ama Cihangir’i de vermek istemiyorum.
Aile boşanma aşamasında. Dava açarlarsa ‘Cihangir’e bakamazlar’ diyeceğim.
BİZİ İLK KEZ GÖRDÜ 'BABA' DEDİ
Yeniden hamile olan anne Meryem Demirler’in olayı duyunca şoka girdiğini söyleyen Selahattin Demirler, "Eşim ilk göz ağrımı vermem diyor. Diğer ailede yaşayan Eymen, 3 yıl anne dediği Selma Kılıç ile Adıyaman’a geldi. Bize çok benziyor. İlk gördüğünde bana ‘baba’ dedi" diye konuştu.
Hastane sahibinin ‘100 bin lira verelim konu kapansın' teklifini yaptığını belirten Demirler, 'cezalarını çekecekler" dedi.
Servet değerindeki “manda prens” öldü
Tayland'ın Phitsanulok şehrinde "manda prens" adı verilen ödüllü ve değeri 5 milyon Baht (416 bin Lira) olan manda bugün öldü.
Yedi yaşındaki manda, 40 yarışmada şampiyon olmuş ve “manda prens” adını almıştı.
1200 kilo ağırlığındaki mandayı geçen yıl Tayland’ın başkomutanı ve Başbakanı Prayut Chan-ocha da ziyaret etmişti.
Ülkede farklı bir sembol haline gelen manda, çıktığı turnelerden birinde başlayan mide rahatsızlığından dolayı antibiyotik tedavi görüyordu ancak bu sabah öldüğü bildirildi. Manda Prens için Budist geleneklerine uygun küçük bir dini tören yapıldı ve toprağa verildi. DHA
Yedi yaşındaki manda, 40 yarışmada şampiyon olmuş ve “manda prens” adını almıştı.
1200 kilo ağırlığındaki mandayı geçen yıl Tayland’ın başkomutanı ve Başbakanı Prayut Chan-ocha da ziyaret etmişti.
Ülkede farklı bir sembol haline gelen manda, çıktığı turnelerden birinde başlayan mide rahatsızlığından dolayı antibiyotik tedavi görüyordu ancak bu sabah öldüğü bildirildi. Manda Prens için Budist geleneklerine uygun küçük bir dini tören yapıldı ve toprağa verildi. DHA
Hidayet Türkoğlu Başdanışman oldu
Geçtiğimiz sezon sonunda basketbolu bırakan, kısa bir süre önce de Türkiye Basketbol Federasyonu CEO'su olan Hidayet Türkoğlu, Cumhurbaşkanlığı'nın kadrosuna katıldı. Hidayet Türkoğlu, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı oldu.
Daha önce spor dünyasından Hamza Yerlikaya’nın katıldığı Cumhurbaşkanlığı kadrosuna şimdi de yıllarca NBA’de oynayan eski basketbolcu Hidayet Türkoğlu katıldı. Şu anda Türkiye Basketbol Federasyonu’nda CEO görevini sürdüren Hidayet Türkoğlu’nun bu görevi bırakıp bırakmayacağı ise merak konusu. Şu sıralardaki çalışmalar hem CEO’luk hem de başdanışmanlık görevini aynı anda sürdürülebilmesi için. Gerekli şartlar oluşmaması durumunda ise Hidayet Türkoğlu TBF’deki CEO’luk görevinden istifa ederek sadece Cumhurbaşkanı Başdanışmanı olacak.
MAAŞI NE OLACAK?
Şu anda Türkiye Basketbol Federasyonu’ndan maaş almayan, sadece araç ve ofis tahsis edilen Hidayet Türkoğlu’na yeni görevi ile 60 bin TL maaş, özel araç ve koruma tahsis edilecek..
Daha önce spor dünyasından Hamza Yerlikaya’nın katıldığı Cumhurbaşkanlığı kadrosuna şimdi de yıllarca NBA’de oynayan eski basketbolcu Hidayet Türkoğlu katıldı. Şu anda Türkiye Basketbol Federasyonu’nda CEO görevini sürdüren Hidayet Türkoğlu’nun bu görevi bırakıp bırakmayacağı ise merak konusu. Şu sıralardaki çalışmalar hem CEO’luk hem de başdanışmanlık görevini aynı anda sürdürülebilmesi için. Gerekli şartlar oluşmaması durumunda ise Hidayet Türkoğlu TBF’deki CEO’luk görevinden istifa ederek sadece Cumhurbaşkanı Başdanışmanı olacak.
MAAŞI NE OLACAK?
Şu anda Türkiye Basketbol Federasyonu’ndan maaş almayan, sadece araç ve ofis tahsis edilen Hidayet Türkoğlu’na yeni görevi ile 60 bin TL maaş, özel araç ve koruma tahsis edilecek..
Sn Cumhurbaşkanımız @RT_Erdogan ‘a Başdanışman olarak atanan @hidoturkoglu15 ‘nu tebrik ediyor, başarılar diliyorum. pic.twitter.com/irJZ9XMguz— Kemal Akar (@kemalakr) 10 Mart 2016
9 Mart 2016 Çarşamba
Korkulan oldu! IŞİD kimyasal kullandı
Kerkük Valisi Necmeddin Kerim, terör örgütü IŞİD'in Tazehurmatu kasabasına kimyasal silah saldırısı düzenlendiğini söyledi.
Kerim ve beraberindeki bir heyet, IŞİD'in yoğun bir şekilde havan ve katyuşa mermileri ile saldırılar düzenlediği Tazehurmatu'yu ziyaret etti. Söz konusu saldırıya ilişkin kasabadaki yerel ve idari sorumlularla bir araya geldi.
Toplantısı sonrası gazetecilere açıklama yapan Kerim, "Kasabamız, uzun bir süredir terör örgütü IŞİD'in tehdidi altındadır. Örgütün hedefi kasaba sakinlerini korkutmaktır. Bölgeye atılan son havanların içerisinde bir tür kimyasal maddenin olduğu tespit edildi" dedi. Söz konusu saldırıdan etkilenip fenalaşan vatandaşların sağlık durumu hakkında bilgi aldıklarını belirten Kerim, "Hastaneye kaldırılan tüm vatandaşlarda nefes darlığı, alerji ve bir kısmının cildinde ciddi yanıklar tespit edilmiştir. Bu çok büyük bir tehlikenin işaretidir” değerlendirmesinde bulundu.
Irak Türkmen Cephesi (ITC) Başkan Yardımcısı ve Kerkük Milletvekili Hasan Turan ise düzenlediği bir başka basın toplantısında, kasabadaki sivillerin ciddi bir tehlike ile karşı karşıya olduğunu belirterek şunları kaydetti: "Sivil halka yönelik kullanılan bombalarda hardal gazının tespit edildiğine yönelik ortaya çıkan bulgular bizi endişelendiriyor. Bir an önce bölgenin DAEŞ'ten temizlenmesi gerekiyor. Tazehrumatu 25 bin Türkmen nüfuslu bir nahiyedir. Güvenlik durumu ve bombardıman devam ettiği takdirde bölge halkı göçe maruz kalacak. Bölgede önemli bir elektrik santrali bulunmakta. Doğalgaz ile çalışan bu santral bombalandığı takdirde, gaz borularının patlaması neticesinde Kerkük ve etrafı büyük bir tehlikeye girecektir." Hürriyet
Kerim ve beraberindeki bir heyet, IŞİD'in yoğun bir şekilde havan ve katyuşa mermileri ile saldırılar düzenlediği Tazehurmatu'yu ziyaret etti. Söz konusu saldırıya ilişkin kasabadaki yerel ve idari sorumlularla bir araya geldi.
Toplantısı sonrası gazetecilere açıklama yapan Kerim, "Kasabamız, uzun bir süredir terör örgütü IŞİD'in tehdidi altındadır. Örgütün hedefi kasaba sakinlerini korkutmaktır. Bölgeye atılan son havanların içerisinde bir tür kimyasal maddenin olduğu tespit edildi" dedi. Söz konusu saldırıdan etkilenip fenalaşan vatandaşların sağlık durumu hakkında bilgi aldıklarını belirten Kerim, "Hastaneye kaldırılan tüm vatandaşlarda nefes darlığı, alerji ve bir kısmının cildinde ciddi yanıklar tespit edilmiştir. Bu çok büyük bir tehlikenin işaretidir” değerlendirmesinde bulundu.
Irak Türkmen Cephesi (ITC) Başkan Yardımcısı ve Kerkük Milletvekili Hasan Turan ise düzenlediği bir başka basın toplantısında, kasabadaki sivillerin ciddi bir tehlike ile karşı karşıya olduğunu belirterek şunları kaydetti: "Sivil halka yönelik kullanılan bombalarda hardal gazının tespit edildiğine yönelik ortaya çıkan bulgular bizi endişelendiriyor. Bir an önce bölgenin DAEŞ'ten temizlenmesi gerekiyor. Tazehrumatu 25 bin Türkmen nüfuslu bir nahiyedir. Güvenlik durumu ve bombardıman devam ettiği takdirde bölge halkı göçe maruz kalacak. Bölgede önemli bir elektrik santrali bulunmakta. Doğalgaz ile çalışan bu santral bombalandığı takdirde, gaz borularının patlaması neticesinde Kerkük ve etrafı büyük bir tehlikeye girecektir." Hürriyet
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)