29 Mart 2016 Salı

Şehit yüzbaşının eski askerinden gözyaşlarıyla veda

Şehit Jandarma Yüzbaşı Halil Özdemir'i memleketi Mersin'de binlerce vatandaş son yolculuğuna uğurladı. Özdemir 2012 yılında Niğde’nin Bor İlçesi’nde görev yaptığı sırada şoförlüğünü yapan Asaf Başal, şehit yüzbaşının fotoğrafına sarılarak komutanına gözyaşları içinde veda etti.

Mardin’in Nusaybin İlçesi’nde PKK’lı teröristlerin terk ettikleri binaya tuzakladıkları patlayıcının infilak ettirmesi sonucu şehit olan bölük komutanı Jandarma Yüzbaşı 36 yaşındaki Halil Özdemir’in eşi Pınar, terör örgütüne lanet yağdırarak, "Benim eşim bir kahramandı. Ama onların leşleri kenarda, köepek yiyor. Benim eşime bak. Ben eşimle gurur duyuyorum. Benim eşim ölmedi" dedi.


Çatışmada ayağından yaralanan, istirahatlı olmasına rağmen pansumanlı ayağına bir numara büyük bot giyerek terörle mücadelede bölüğünü ve silah arkadaşlarını yalnız bırakmayarak kahramanlık örneği sergileyen şehit Yüzbaşı Halil Özdemir’in cenazesi, Mardin’de düzenlenen törenin ardından memleketi Mersin’in Tarsus İlçesi’ne getirildi. Şehidin cenazesi ilk olarak, apartmanların, sokakların, caddelerin Türk bayraklarıyla süslendiği Şehitler Tepesi Mahallesi’ndeki baba ocağına götürüldü. Cenazeyi, aralarında Halil Özdemir’in devreleri ve silah arkadaşlarının da bulunduğu yüzlerce kişi karşıladı.


’EŞİMLE GURUR DUYUYORUM’

7 ay önce düzenlenen görkemli bir düğün töreniyle evlendiği eşinin şehit olmasıyla mutluluğu yarım kalan ve yakınlarının desteğiyle güçlükle ayakta duran Pınar Özdemir, helallik alındığı sırada, PKK’ya lanet okudu. 

Pınar Özdemir, "Benim eşim bir kahramandı. Ama onların leşleri kenarda, köpek yiyor. Benim eşime bak. Ben eşimle gurur duyuyorum. Benim eşim ölmedi. Ben ayaktayım. Allah onların belalarını versin, Allah onları kahretsin" diye haykırarak gözyaşlarına boğuldu.



ESKİ ASKERİNDEN GÖZYAŞI

Şehit Yüzbaşı Özdemir’in, 2012 yılında Niğde’nin Bor İlçesi’nde görev yaptığı sırada şoförlüğünü yapan Asaf Başal da komutanını son yolculuğuna uğurlamak için oturduğu Ankara’nın Beypazarı İlçesi’nden Tarsus’a geldi. 

Cenaze aracını görür görmez aracın üzerindeki Türk bayrağı ve şehit komutanının fotoğrafına uzanan maden işçisi Asaf Başal, "Ben senin 1 yıl kapını açtım komutanım. Ben böyle mi görecektim seni. Bana böyle mi gelecektin sen. Kalk Niğde’ye gidelim komutanım. Ben senin 1 yıl kapını açtım sen cenaze arabasıyla mı gelecektin komutanım. Biz askeri arabaya binecektik, sen bunla niye geldin komutanım" diyerek ağladı.


’RÜTBESİ BANA HATIRA’

Tezkere almadan önce komutanının jandarma yeleği, beresi, üsteğmen rütbesi ve eğitim düdüğünü hatıra olarak alan Asaf Başal, DHA muhabirine şunları söyledi:

"Ona yazdığım mektupta, ’Tezkereye sevinirken sizden ayrı geçireceğim yıllara ağlayacağım artık. Bence cennetliksin komutanım’ diye yazmıştım. O da cennete gitti. Baba oğul, abi kardeş gibiydik. Benim her şeyimdi. 4 yıl geçti tezkeremin üstünden. Benim zamanımda komutanım üsteğmendi. Onun rütbesi, yeleği, beresi, eğitim yaptırdığı düdüğü hatıra aldım. Keşke yanında kalaydım da ben de şehit olsaydım. Bizim komutanımız Şırnak’ta, Mardin’de, Niğde’de görev yaptı. Bu yerler hep ağlıyor. Lokantaya girdiğimizde kendi et yerken bize çorba içirmezdi. Bize daha fazlasını yedirirdi."


KAHRAMANLIĞINI GENELKURMAY PAYLAŞMIŞTI

Jandarma Yüzbaşı Halil Özdemir’in şehit olmasının ardından Genelkurmay Başkanlığı’nca, şehidin silah arkadaşlarının kaleme aldığı belirtilen kahramanlık hikayesi basınla paylaşılmıştı.
SON YOLCULUĞUNA 10 BİN KİŞİ UĞURLADI
Şehit Jandarma Yüzbaşı Halil Özdemir’in cenazesi, baba ocağında helallik alındıktan sonra Tarsus Ulu Camii’ne götürüldü. Burada düzenlenen törene Vali Özdemir Çakacak, milletvekilleri, Büyükşehir Belediye Başkanı MHP’li Burhanettin Kocamaz, askeri ve mülki, erkan, şehidin yakınları ile yaklaşık 10 bin kişi katıldı.
Şehidin eşi Pınar ile anne Hürü Özdemir ve Fakılar Mahallesi Muhtarı olan babası Necmi Özdemir törende yakınlarının desteğiyle güçlükle ayakta durabildi. Dev Türk bayrakları ile süslenen cami ve çevresinden cenazeye katılan vatandaşlar, ’Şehitler ölmez vatan bölünmez’ ve ’Kahrolsun PKK’ sloganları attı.
SON GÖREV İÇİN TARSUS’A GELDİLER
Kızıltepe Komando Tabur’unda bölük komutanı olan ve ardından büyük bir kahramanlık hik?yesi bırakan Şehit Yüzbaşı Halil Özdemir’i son yolculuğuna uğurlamak için Ankara, Şırnak, İstanbul, Kocaeli, İzmir, Burdur, Afyon, Düzce, Gaziantep, Kahramanmaraş, Nevşehir ve Mardin’den 50’nin üzerinde silah arkadaşı Tarsus’a geldi. Özdemir’e son görevlerini yerine getirmek için törene katılan askerler, şehidi asker selamıyla son yolculuğuna uğurladı.
Şehit yüzbaşı Halil Özdemir, cenaze namazının kılınmasının ardından Tarsus Şehitliği’nde gözyaşları arasında toprağa verildi.
Tolunay DUMAN- İbrahim MAŞE/TARSUS (Mersin), (DHA)

Karaman'daki cinsel istismar davasında öğretmen meslekten atıldı

Karaman'da çocuklara cinsel istismarda bulunduğu gerekçesiyle soruşturma açılan öğretmen M.B. meslekten ihraç edildi.

Milli Eğitim Bakanlığı, Karaman'da çocuklara cinsel istismarda bulunduğu gerekçesiyle hakkında soruşturma açılan M.B., YDK tarafından meslekten ihraç edildiğini açıkladı.

Karaman'da vakıf ve derneklere ait olduğu öne sürülen evlerde barınan 10 erkek çocuğa cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla tutuklanan öğretmen, 54 yaşındaki M.B., hakkında hazırlanan iddianame Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmişti.

600 yılla yakın hapis cezası ile yargılanması beklenen öğretmen M.B. 20 Nisan'da hakim karşısına çıkacak. Milli Eğitim Bakanlığı da hakkında soruşturma açılan öğretmen M.B.'nin YDK tarafından meslekten ihraç edildiğini açıkladı. DHA

Köy imamı cinsel istismardan tutuklandı

Sivas’ın Yıldızeli ilçesine bağlı bir köyde görev yapan imam, 14 yaşındaki çocuğa cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla tutuklandı.

Sivas’ın Yıldızeli ilçesine bağlı İğnebey köyünde geçen yıl atanan imam İ.A., ailesiyle birlikte buraya yerleşti.

İmamın, Kuran kursuna gelen 14 yaşındaki E.Y. isimli kız çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu öne sürüldü.

Olayın duyulmasının ardından gözaltına alınan İ.A. sevk edildiği mahkeme tarafından "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" ve "cinsel istismar" suçlamalarıyla 18 Ocak'ta tutuklandı.

İmam İ.A., 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun ilgili maddesi uyarınca görevden uzaklaştırıldı.
Kaymakamlık da iddialarla ilgili müfettiş görevlendirilmesi için Diyanet İşleri Başkanlığı'na başvurdu.

Olay sonrasında 14 yaşındaki E.Y. ise ailesi tarafından okuldan alındı.

Sözkonusu imamın evli ve iki çocuğunun bulunduğu öğrenildi.

(Kaynak:ntvmsnc)

Antalya'dan büyük iddia: Devler geliyor

ATSO Başkanı Davut Çetin'in dünya starlarının EXPO kapsamında Antalya'ya gelmesi konusunda turizm bakanlığı'na sunduğu talebi gerçekleşti. Çetin'e gör eğer bir aksilik çıkmazsa, Jennifer Lopez, Sting, Scorpions geliyor. Madonna’nın programı iptal oldu.


ATSO Başkanı Davut Çetin, Turizm Bakanlığı'na sunduğu projenin ardından EXPO 2016 kapsamında Jennifer Lopez, Sting, Scorpions'un Antalya'ya geleceğini ve programın yapıldığını söyledi. Daha önceki projede yer alan Madonna'nın ise program ücretinin yüksek olmasından dolayı gelemeyeceği ifade edildi.

Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Mart ayı olağan meclis toplantısı ATSO Meclis Başkanı İzzet Bayer, ATSO Başkanı Davut Çetin ve meclis üyelerinin katılımıyla ATSO Konferans Salonu'nda gerçekleştirildi. Toplantıda, terör olaylarının turizme ve ekonomiye etkisini değerlendiren Başkan Davut Çetin, özellikle yabancı basında ciddi rakamların ifade edildiğini belirterek, "Turizmde 2007 yılına dönme riskimiz var. Bazı arkadaşlarımız tekrar başa dönüyoruz diye açıklama ve uyarıda bulundular. Rakam konuşup moral bozmak istemiyoruz, ama yabancı haber kanallarında bile bunlar söyleniyor. Avrupa'da yaz rezervasyonlarında yüzde 40'a yakın düşüşler görüyoruz, sezonda biraz kurtarılabilir, ama şu anda bir şey söylemek mümkün değil. Turizmde 3 ayda yüzde 26, Mart ayında yüzde 25 oranında düşüşle karşı karşıyayız. Yaz aylarında ise böyle olmayacak, Rusya ve Almanya etkili olacak. Önemli bir kaybı Avrupa pazarında görüyoruz. Antalya ekonomisinde şimdiden olumsuz sinyaller görüyoruz" dedi.

"EKONOMİ DÜŞÜŞTE"

Ekonomiye ilişkin değerlendirmesinde ise Başkan Çetin, doların bandını korumasının olumlu olduğunu ancak ekonomide bazı düşüşlerin olduğunu belirterek şöyle konuştu: "Kur ve faiz cephesindeki istikrara rağmen ekonomiden yavaşlama belirtileri gelmektedir. Otomobil satışları ocak ve şubat ayında geçen yıla göre düşüştedir. Konut satışı geçen yıla göre yavaşlamaktadır. Kredi kullanımında da az da olsa yavaşlama görülüyor. Şubat ayında bireysel kredilerde artış yıllık olarak yüzde 7-8 aralığına inmiş. Buna rağmen beyaz eşya satışları devam ediyor ve ekonomi aynı tempoda gidiyor. Konut satışında Türkiye geneli artmaya devam ederken, Antalya'da hem yerli hem yabancıda düşüş gerçekleşti. Özellikle kredili satışlarda düşüş var."

ÖDÜL TÖRENİ TARTIŞMALARI: "UZATMAYA GEREK YOK"

ATSO'nun geleneksel ödül töreninde ATSO özel ödülünün CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak'a verilmesinin Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel tarafından tepkiyle karşılanmasına Başkan Çetin kürsüden yanıt verdi. Ödül töreni için herkese davetiye gönderdiklerini belirten Çetin, "Tören tarihini Sayın Çavuşoğlu ve Sayın Hisarcıklıoğlu ile birlikte belirledik. Rifat başkanımız, doktorunun tavsiyesi üzerine, seyahat edemeyeceği için gelemedi. Sayın Çavuşoğlu son anda programı değiştiği için gelemedi. Antalya Ticaret ve Sanayi Odası'nı yakından bilen herkes gerçekleri bilir. Biz burada 40 bin üyemizi temsil ediyoruz. Biz her zaman meclis ve yönetim kurulu olarak 40 bin üyeyi temsil etmenin sorumluluğuyla hareket ederiz. Herkesten de aynı tavrı bekleriz. Bizim davamız Antalya turizminin, ticaretinin, sanayisinin, tarımının davasıdır. Antalya bir krizle karşı karşıyayken, bizim üyemiz hayatta kalma mücadelesi verirken bu konularla Antalya gündemini işgal edemeyiz, Antalya'ya böyle şeyler yakışmaz. Bugüne kadar hep nezaketle davrandım, bu nezaketimi de sonuna kadar sürdüreceğim. Daha fazla uzatmaya gerek yok" dedi.

JENNİFER LOPEZ, STİNG, SCORPİONS ANTALYA'YA GELİYOR

ATSO Başkanı Çetin, Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal'a geçtiğimiz aylarda bir proje hazırlayarak içinde Madonna ve Jennifer Lopez'in de bulunduğu dünya starlarından bir kaçının Antalya'ya EXPO kapsamında gelmesini ve ekonomiye katkı sağlanmasını talep etmişti. Taleplerinin karşılık bulduğunu belirten Çetin, "Madonna, Jennifer Lopez gelsin demiştik. Nihayet güzel bir program da ortaya çıkıyor. Eğer bir aksilik çıkmazsa, gerçekten Jennifer Lopez, Sting, Scorpions gibi dünya çapında isimlerin gelmesi gündemde. Böyle isimler ilk kez Antalya'ya gelmiş olacak. Bu konuda emeği geçenlere teşekkür ediyorum" dedi. Öte yandan Madonna'nın yüksek miktarda ücret teklif etmesinden dolayı programının iptal olduğu belirtildi.

Mahkemeden ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret’ kararı

İstanbul 43. Asliye Ceza Mahkemesi, ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret’ suçunun anayasaya aykırı olduğunu karar verdi ve AYM'ye başvurulmasına karar verdi.


Cumhurbaşkanı’na Hakaret’ten yargılanan iki üniversitesi öğrencisinin davasında mahkemeden flaş bir karar çıktı. İstanbul 43. Asliye Ceza Mahkemesi, ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret’ suçunun anayasaya ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğunu belirtti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çok sık başvurduğu, lise öğrencisinden, gazeteciye; siyasetçiden doktorlara kadar pek çok kişi hakkında ceza verilmesini sağlayan, “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçuna iptal yolu açıldı. İstanbul Üniversitesi öğrencileri aleyhine “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçuyla açılan davaya bakan Mahkeme, ilgisi yasa maddesinin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.

Davaya bakan İstanbul 43. Asliye Ceza Mahkemesi AYM’ye başvurusunda, Cumhurbaşkanı’na hakaret suçunu düzenleyen TCK’nın 299′uncu maddesinin hem Anayasa’ya, hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğunu belirtti.

ÖĞRENCİLERİN AVUKATI URFA: İKİ YÖNDEN ANAYASA’YA AYKIRILIK VAR

İki öğrencinin Avukatlığını yapan Özgür Urfa, Sözcü’ye yaptığı açıklamada, daha önce de farklı mahkemelerden TCK 299′dan açılmış farklı davalar için beraat kararları geldiğini, ancak ilk kez mahkemenin “Anayasa’ya aykırılık” durumunu ciddi bularak, AYM’ye gitmeye karar verdiğini söyledi.

Urfa, Mahkeme’nin başvurusunda AYM’den, TCK’nın 299′un Anayasa’nın “eşitlik ilkesi” ile, uluslararası sözleşmelerin Türk yasalarının üzerinde olduğuna ilişkin 90. maddesi açısından incelenmesi için başvuruda bulunduğunu söyledi. Avukat, mahkemenin bu konuda çeşitli AİHM içtihatları da ortaya koyduğunu vurguladı.

YASA İPTALİ İÇİN MAHKEME’NİN AYM’YE GİTME HAKKI VAR

Anayasa’ya göre, yasa iptalleri için Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yapma yetkisi sınırlı; AYM’ye yasa iptale başvurusu yapma yetkisine sahip olanlar şunlar;

* Cumhurbaşkanı

* İktidar partisi

* Ana muhalefet partisi

* TBMM’de farklı partilerden de olsa en az 90 imzayı toplayan vekiller

* Mahkemeler.

Bu çerçevede, ilgili mahkemenin baktığı dava konusunda, ilgili yasa maddesinin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne gitme hakkı bulunuyor.

ÖĞRENCİLER HAKKINDAKİ KARAR AYM KARARINDAN SONRA

İstanbul Üniversitesi öğrencilerini yargılayan İstanbul 43. Asliye Ceza Mahkemesi’nin yasa iptali için AYM’ye gitme kararı, Twitter üzerinden, öğrencilerin avukatı Özgür Urfa tarafından açıklandı. Mahkeme, bir yandan AYM başvurusuna hükmederken, diğer yandan da öğrencilerin “Cumhurbaşkanı’na hakaret edip etmedikleri” konusundaki kararını, AYM’nin iptal başvurusu konusunda vereceği kararın sonrasına attı.

AVRUPA KOMİSYONU DA “TCK 299′U KALDIRIN” DEMİŞTİ

Türkiye’nin de kurucu üyeleri arasında yer aldığı Avrupa Konseyi’ne bağlı görev yapan Venedik Komisyonu da, ay başında yayınladığı raporda, Cumhurbaşkanı’na hakaret suçunu düzenleyen TCK 299. maddenin “Avrupa normlarına uymadığı” gerekçesiyle kaldırılmasını istemişti.

Venedik Komisyonu’nun raporunda, Avrupa’daki genel uygulama ve uluslararası standartların, devlet başkanlarına hakaretin “suç olmaktan çıkarılması ya da bu suçun hapis cezası içermeyecek biçimde sadece en ciddi sözlü saldırılarla sınırlı tutulması” yönünde olduğu vurgulanmıştı.

MAHKEME KARARIN AYNEN ŞÖYLE;

İstanbul 43. Asliye Ceza Mahkemesi’nin AYM’ye başvuru yapılmasına ilişkin bölümü aynen şöyle;

“Mahkememizce 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 299. maddesinin, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın ‘Cumhuriyetin Nitelikleri’ başlıklı 2. maddesine ve ‘Kanun Önünde Eşitlik’ başlıklı 10. maddesine aykırı düzenleme içerdiği kanaatine varıldığından, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 152. maddesi gereğince, Anayasa Mahkemesi’ne, mahkememiz başvurusunun itiraz olarak kabul edilerek, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 299. maddesinin İPTALİNE karar verilmesi hususunda başvuruda bulunulmasına, mahkememizin bu dosyasında sanıklar haklarında görülmekte olan kamu davasında, 6216 sayılı Anayasa Mahkemesi’nin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddesi gereğince Anayasa Mahkemesi’nce başvuru ile ilgili olarak verilecek kararın veriliği açıklanmasına kadar, Anayasa Mahkemesi kararının sonucunun beklenmesine karar verildi.” (Kaynak:sözcü.com.tr)

Kanser olan oğlunu ‘acı çekmemesi’ için öldürdü!

İzmit'te bir kişinin bağırsak kanseri olan oğlunu acı çekmesin diye başına iki el ateş ederek öldürdüğü iddia edildi.

İzmit’te, belediye işçisi Salim Biricik, bağırsak kanseri olan ve “Çok acı çekiyorum, beni öldürün” diye yalvaran oğlu 23 yaşındaki Fatih Biricik’i başına 2 el ateş ederek öldürdüğü iddiasıyla gözaltına alındı.

Olay dün gece İzmit Erenler Mahallesi Cedit Konutları’nda meydana geldi. İddiaya göre bağırsak kanseri olan Fatih Biricik acı içerisinde kıvranırken, “Beni vurun, çok acı çekiyorum” diyerek anne ve babasına yalvardı. Salim Biricik, oğlunun acı çekmesine dayanamayarak tabanca ile başına doğru 2 el ateş etti. Salim Biricik daha sonra telefonla yakınlarını arayarak olay hakkında bilgi verdi. İhbar üzerine sevk edilen 112 Acil ekibi, Fatih Biricik’in öldüğünü belirledi.

Olay yerinde yapılan inceleme ardından Fatih Biricik’in cenazesi morga kaldırıldı. Gözaltına alınan Salim Biricik kanser olan oğlunun daha fazla acı çekmemesi için öldürdüğünü çok üzgün olduğunu söyledi. Fatih Biricik’in dayısı Temel Onat, ”Eniştem, gece beni aradı. Fatih’i vurduğunu söyledi. Evine gittim orada kardeşim Lalehan’a sahip çıktım. Fatih, ‘Beni vurun, çok acı çekiyorum’ demiş. Bunun üzerine de babası iki el ateş etmiş” dedi. Soruşturma devam ediyor. DHA

Erdoğan’dan Reza Zarrab açıklaması

Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD ziyareti öncesi Atatürk Havalimanı'nda bir açıklama yaptı.


Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD ziyareti öncesi Atatürk Havalimanı’nda bazı açıklamalarda bulundu. Gazetecilerin Reza Zarrab’ın ABD’de tutuklanması ile ilgili sorduğu soru üzerine “bu konu aslında ülkemizi ilgilendiren bir konu olmadığı gibi gerekçesini görmeden bir değerlendirme yapmayı doğru bulmuyorum. Kara paranın babaları orada, Pensilvanya’da duruyor. Yetkililer bununla ilgili bir değerlendirme yaptılar mı?” dedi.

İşte Erdoğan’ın konuşmasından satırbaşları

ABD’deki Nükleer Zirve’de 53 ülke bir araya gelecektir. ABD’deki zirvede önemli meseleleri ele alacağız. Artan nükleer tehlike ve nükleer kaçakçılığı konularını konuşacağız. Türkiye, başta terörizme karşı mücadele olmak üzere her alanda samimi ve kapsayıcı bir uluslararası bir işbirliğinin savunucusu olmuştur. Bu zirvede bilhassa gerçekleştirilen terör eylemlerinden sonra terörle mücadelede samimi iş birliği konusunu konuşacağız. Türkiye nükleer enerjiden barışçıl amaçlardan faydalanmak için samimi bir tavır sergilemiştir.

“MUHTELİF ÜST DÜZEY GÖRÜŞMELERİMİZ OLACAK”

Zirve vesilesiyle muhtelif üst düzey görüşmelerimiz olacak. Liderlerle ikili görüşmeler yapacağımız gibi iş dünyasıyla da geniş görüşmelerimiz olacak. Akademik çevrelerle de görüşmelerimiz var. Basın ve kanaat önderleriyle de bir araya gelerek son dönemdeki gelişmeleri değerlendireceğiz.

BAŞİKA KAMPI’NDA ŞEHİT DÜŞEN ASKER

Oradaki olay asker artışıyla alakalı bir olay değildir. Oradaki potansiyel gücümüz yeterli. Saldırıya misliyle karşılık verildi.

REZA ZARRAB İÇİN ERDOĞAN’DAN İLK AÇIKLAMA

Kara para aklama konusu mu değil mi gerekçeyi bilmeden değerlendirme yapmayı doğru bulmuyorum. Ancak kara paranın babaları Pensilvanya’da duruyor. Oradaki yetkili merciler herhangi bir uygulama yaptılar mı? ABD’deki hukuk büroları çok ilginç suç duyurularında bulundular. Paralel Devlet Yapılanmasının ABD’de eğitim öğretim kurumları var. Bunlar arasında ABD’deki Charter Schoolları var. Bunları çok güzel sövüşlediler, sövüşlemeye de devam ediyorlar. Bu kişi ülkenizde kara para aklamayı yaptığı gibi bu kişinin koordine ettiği kişiler tutuklu yada firari. Rıza Sarraf’la ilgili bir şey varsa avukatları gerekli cevabı verecektir. Bu zaten ülkemizle alakalı bir konu değildir.

Beratcan cinayetinde ürperten gerekçe

Beratcan cinayetinin şüphelisi servis şoförü Ersin Kaşıkçı’nın ifadesi kan dondurdu: “Annesiyle sevgiliyiz. Çocuk bizi birlikte görmüş. Babasına söyler diye, öldürmemi annesi istedi.” Beratcan'ın annesi ise "Ersin Kaşıkçı’ya ayrılmak istediğimi söylediğimde çok kızdı. Oğlumun kaybolduğu gün de ayrılmak istediğimi söyledim. ‘Senin canını çok fena yakacağım’ dedi. Oğlumu öldürdü, böyle canımı yaktı" diye ifade verdi. Beratcan'ın katil zanlısı Kaşıkçı tutuklandı. Anne T.K. ise azmettirme suçundan tutuklamaya yeterli delil olmadığından mahkemece serbest bırakıldı. Kaşıkçı, Maltepe Cezaevi’ne gönderildi. Bu arada Beratcan'ın babası da ilk kez konuştu. Acılı baba Ergün Karakütük, ''Başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Eğer doğruysa boşanırım ondan'' dedi.


İstanbul’da kaybolduktan 15 gün sonra cesedi Tuzla’da bir su kanalında bulunan 10 yaşındaki Beratcan K.’yi öldürmekten yakalanan servis şoförü Ersin Kaşıkçı ve onun ifadesi üzerine gözaltına alınan çocuğun annesi T.K. poliste sorgulandı.

Cinayet Büro ekipleri, servis sürücüsü Kaşıkçı’yı, Gaziosmanpaşa’da bir kız arkadaşına giderken önceki gece yakaladı. Asayiş Şube’de sorgulanan 2 çocuk babası Ersin Kaşıkçı şu kan donduran ifadeyi verdi:

‘ORTADAN KALDIR’

“Annesi T.K. ile ilişkimiz vardı. T.K. ‘Beratcan ilişkiye girdiğimizi gördü, babasına söylemekle tehdit ediyor. Kocam öğrenirse beni öldürür. Bu çocuğu ortadan kaldır’ dedi. Okul çıkışı, Beratcan’ı araca aldım. Tenha bir yerde aracı durdurdum. Koli bandıyla ağzını kapattım. El ve ayaklarını bağladım. Servis saatim yaklaşmıştı. Beratcan’ı bagaja gizledim. Servise çok insan binmiyordu, binenler de ön tarafa biniyordu. Çocuk hareket ettiğinde ses duyulmasın diye müziğin sesini de açtım.”
“Servis bittikten sonra Tuzla’daki su kanalına gittim. Koli bandının burnunu kapatması nedeniyle bilinci gitmiş gibiydi. Hareket etmiyordu. Kucağıma alarak su kanalına götürdüm. 15 dakika başını suyun içinde tuttum. Öldüğünü düşünerek ayrıldım. Daha sonra ölmemiş olabilir diye kanala döndüm tekrar baktım, ölmüştü.”

Bu ifade üzerine, Beratcan’ın annesi T.K. de cenazeyi toprağa vermek için gittiği Karabük’te önceki gece gözaltına alınarak İstanbul’a getirildi.

‘KOCAM ŞÜPHELENİYORDU’

Anne T.K. ilişkiyi doğrulayarak, “6 yıl önce tanıştık. Sevdiğim için birlikte oldum. Son zamanlarda mahalleden çok laf geliyordu. Eşim bazı mesajlarımı görmüş, şüpheleniyordu. Ersin Kaşıkçı’ya ayrılmak istediğimi söylediğimde çok kızdı. Oğlumun kaybolduğu gün de ayrılmak istediğimi söyledim. ‘Senin canını çok fena yakacağım’ dedi. Oğlumu öldürdü, böyle canımı yaktı. Oğlumun öldürülmesinde en ufak bir dahlim olmamıştır. Benim kendisini azmettirdiğim iddiası yalandır” dedi. Emniyetteki İşlemlerin ardından adliyeye çıkarılan Kaşıkçı, “Çocuğu veya beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak kişiyi tasarlayarak öldürme” suçundan tutuklandı. Anne T.K. ise azmettirme suçundan tutuklamaya yeterli delil olmadığından mahkemece serbest bırakıldı. Kaşıkçı, Maltepe Cezaevi’ne gönderildi. DHA

28 Mart 2016 Pazartesi

Madrid'de boğa güreşlerini böyle protesto ettiler

İspanya'nın başkenti Madrid'de boğa güreşlerini protesto eden bir grup, meşhur Puerta del Sol meydanında eylem yaptı.

Ünlü meydanın bir bölümünü 'arenaya çeviren' protestocular, vücutlarını kan rengine boyayarak, iç çamaşırlarıyla yerlere uzandılar.

Boğa güreşlerinin kaldırılmasını isteyen grubun sloganı: "Boğalar acı çekiyor!"

















Asya'dan iyi haber geldi

Ailesiyle birlikte Adana’dan tatil için geldikleri İstanbul’da, 19 Mart’ta İstiklal Caddesi’ndeki hain terör saldırısında yaralanan 2 buçuk yaşındaki Asya Başaran’ın sağlık durumuyla ilgili sevindirici haberler var.

Ağır yaralandığı saldırının ardından tedavisine, Şişli Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi yoğum bakım servisinde devam edilen Küçük Asya, geçirdiği beyin ameliyatının ardından geçtiğimiz perşembe günü uyandırılmıştı.

REFLEKS VERMEYE BAŞLADI

Asya’nın ’dış uyaranlara’ karşı yavaş yavaş refleks vermeye başladığı öğrenildi. Uyandırıldıktan sonra konuşan Asya’nın ilk sözleri ise ’anne’ oldu. Asya’nın genel sağlık durumunun da iyiye gittiği belirtildi.

ANNE VE BABANIN TEDAVİLERİ SÜRÜYOR

Öte yandan Asya’nın annesi Çilem Başaran’ın da tedavisine aynı hastanenin Genel Cerrahi Servisi’nde, baba Turgay Başaran’ın tedavisine de Taksim Acıbadem Hastanesi’nde devam ediliyor. DHA

İlber Ortaylı’dan iç savaş açıklaması

İlber Ortaylı: "Daha henüz iç savaş safhasına gelmedik. Çok ürküyorum. Çok ürktüğümü itiraf etmek zorundayım"

Tarihçi İlber Ortaylı, Türkiye’nin içinde bulunduğu çatışma ortamına ilişkin “Daha henüz iç savaş safhasına gelmedik. Çok ürküyorum. Çok ürktüğümü itiraf etmek zorundayım” dedi.

Nokta dergisinden Armağan Çağlayan’ın sorularını yanıtlayan İlber Ortaylı’nın açıklamaları şöyle:

Türkiye’de yaşadığımız dönemi iç savaş olarak tanımlar mısınız?

Hayır. Daha henüz oraya gelmedik o safhaya. Çok ürküyorum. Çok ürktüğümü itiraf etmek zorundayım.

Neden ürküyorsunuz?

Niye ürkmeyeyim, sen iç savaşın ne olduğunu biliyor musun? Ben çok iyi biliyorum. Benim ömrüm sözlü ve yazılı tarihini okumakla geçti bunun. Bu çok enteresan bir olgudur. Türkiye bunun dışında kalarak evrimlerini, devrimlerini yapmış bir ülkeydi. Fakat şimdi gene önümüze getirip bu şartlar dayanıyor. Birileri dayıyor diye aptal bir komplo teorisinden bahsetmem. Kendi kaderini kendin çizersin. Maalesef bu zümreyle, bu elitlerle ve bu halkla bu iş böyle gider. Bu kadar oluyor, çok üzücü bir şey.

Gerçekten korkuyor musunuz?

Evet, ben korkarım.

Siz de gitmek istiyorsunuz o zaman yurtdışına?

Yok, öyle bir şey demedim ama korkuyorum.

Halis Ağa’nın kızı ‘Babamın ölümü şüpheli’

Geçtiğimiz ocak ayı başında hayatını kaybeden Halis Toprak’ın ölümü ile ilgili savcılığa dikkat çekici bir başvurunun yapıldığı ortaya çıktı. Başvuruyu yapan isim Toprak’ın kızı Aysel Duruk. Şüpheli konumda ise Toprak’ın oğlu Ahmet Toprak ve bakıcısı Emine Ü. yer aldı. Savcılık talebiyle, Adli Tıp Kurumu, Toprak için otopsi raporu düzenledi. Suçlanan isim Ahmet Toprak ise "Tamamı asılsız iddialar. Kayda değer birşey varsa savcı davayı açar" dedi.


Toprak Holding’in kurucusu Halis Toprak geçtiğimiz 3 Ocak günü 78 yaşında, Fransa’nın Nice kentinde kaldığı evde yaşamını yitirdi. Toprak’ın vefatı sonrası savcılığa kritik bir başvurunun yapıldığı oraya çıktı. Toprak’ın kızı Aysel Duruk, babasının vefatından hemen sonra Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı’na ‘şüpheli ölüm’ iddiasıyla başvuruda bulundu. Savcı Bülent Bozkurt’un 2016/375 numaralı dosyasında dikkat çekici ayrıntılar yer aldı.

YURTDIŞI ÇIKIŞ YASAĞI KONULSUN

Duruk’un avukatı Yaşar Ağsu’nun hazırladığı savcılık başvuru dosyasında, Ahmet Toprak, ‘olası kastla adam öldürme’, Fransa’daki evde Toprak'a hizmet eden Emine Ü. ise bu suça ‘iştirak’le suçlandı. İkili hakkında yurtdışına çıkış yasağı konulması istendi. Savcılığa yapılan başvuruda özetle şu iddialara yer verildi: Halis Toprak demans (bunama) hastasıydı. Bu hastalık 3. evresine gelmiş durumdaydı. Bu durumu, hem Adli Tıp Kurumu’nun verdiği raporlar hem Nice Üniversitesi Hastanesi’nin 31 Aralık 2015 tarihli raporu ortaya koyuyor.

KONSOLOSLUK PERSONELİ DE TANIK

Ancak, durum böyleyken, Halis Toprak, İstanbul’da açılan vasi atanması davası sonrası telaşla Fransa’ya kaçırıldı. İstanbul Sulh Hukuk Mahkemesi, kızı Aysel Duruk’u vasi olarak atadı. Ancak Duruk, babasının kaldığı eve gittiğinde, hizmetçi Emine Ü., Ahmet Toprak’ın talimatı sonrası kendisini eve almadı. Kızı, eve kadar gitmesine karşın babasını görmeden kapıdan döndü. Bu duruma, Fransa’daki Türk Konsolosluk çalışanı Mari Colobert de tanık. Oysa Aysel Duruk’un amacı, babasını İstanbul’a getirip tedavi ettirmekti.

YANINA KİMSE YAKLAŞTIRILMADI

İstanbul’daki mahkemenin verdiği kararın, Fransa’da da tanınması için bu ülkede açılan davada kararın çıkmasına günler kala meydana gelen bu ölüm şüphelidir. Halis Toprak’ın ölümüyle vasi ataması davası da kapandı. Halis Toprak, Nice’deki evde adeta zorla tutuldu. Tam teşekküllü bir hastanede tedavi altına alınması gereken Toprak’ın kaldığı evde bir tek, yemek ve temizlik işleri yapan Emine Ü. vardı. Üstelik hizmetçi Ü. tek kelime Fransızca da bilmiyordu. Yer ve zaman idraki dahi yapamayan Toprak’ı, oğlu Ahmet Toprak, Fransa’daki evde tek başına bıraktı; kimseleri yanına yaklaştırmadı.

ÖLÜME TERK EDİLDİ

Halis Toprak bile-bile ölüme terk edildi. Bu şekilde bakımsızlığa mahkûm edilen bir babanın bir süre sonra ilaç tedavisine de tepki vermeyeceğini düşünmek gerekir. Bu eylem, Ahmet Toprak bakımından olası kast ile adam öldürme, Emine Ü. bakımından ise suça iştiraktır.”

SAVCI İSTEDİ ATK RAPOR HAZIRLADI

Başvuruda, savcılığın talebi sonrası Adli Tıp Kurumu (ATK) Morg İhtisas Dairesi’nin hazırladığı 23 Şubat tarihli rapora da yer verildi. Rapora göre, karaciğerde iltihap görüldüğü, demans ile ilgili tespitlerin yapıldığı kaydedildi. Toprak’ın kan ve idrarında çıkan kimyasalların da, demans hastalığı için kullanılan ilaçlardan kaynaklandığı kaydedildi. ATK raporunun sonuç kısmında, ‘ATK Birinci Adli Tıp İhtisas Kurulundan görüş alınması uygun olur’ denildi.

BU SEVİYELER NORMAL

Otopsi raporunda, Toprak’ın kan ve idrarında yer alan baryum, kadminyum, arsenik ve krom gibi maddelerin yer aldığı kaydedildi. Raporu Hürriyet Dünyası için yorumlayan İstanbul Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevzat Alkan, söz konusu kimyasalların normal seviyede olduğunu belirtti. Prof. Dr. Alkan “Cenazenin (Halis Toprak) kanında, çeşitli organların ve idrarında çok sayıda ilaç ve diğer elemenler tespit edilmiş. Ama bunların miktarın baktığımızda ölüme sebebiyet verecek seviyede olmadıkları görülüyor. Yapılan miktar analizler her insan vücudunda bulunabilecek seviyelere denk gelmektedir” dedi.

AHMET TOPRAK: ASILSIZ İDDİALAR

Toprak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Toprak, kendisine yönelik suçlamalara ilişkin "Bu tür şeyler asılsız iddialar. Aile içinde, ablam dışında bu tarz açıklamalar yapan başka kimse yok. Babam hayattayken de bu tür şeyler yaptı. Evet ablam Fransa'ya gitti. Babamla da görüşmüş. Hatta babam kendisine 'gidin, beni rahatsız ediyorsunuz' demiş. Bu tarz şeylerle, babamı son zamanlarında da rahatsız ettiler. Herkes herşey yapabilir. Savcı soruşturur. Kayda değer birşey varsa davasını açar. Değilse, takipsizlik verir. Suçlanan Emine Hanım ise, babamın 25 yıllık emektarı. Babama da çok iyi baktı. Hatta, babamın bize,'Ben vefat ettiğimte Emine'ye iyi bakın.' demişti. Ablam (Aysel Duruk) bunları hep yapıyor. İnşallah bir noktada dururur diyorum" şeklinde konuştu.

Konu ile ilgili telefonla ulaştığımız Aysel Duruk ise "Ben mal kavgası derdinde değilim. Öncelikle babamın sağlığını koruma derdindeydim. Şimdi ise babama iade-i itibar yapılması için uğraşıyorum" dedi.

(Dinçer Gökçe / Hürriyet)

Suriyeli çocuğu 50 lira için öldürdü, başını kesip kuyuya attı

Suriyeli 12 yaşındaki Fahri Ali'yi, çalıştığı işyerinden aldığı 50 lira haftalığını vermediği için boğazını kesip öldürdü, kesik başı kuyuya attı.


Gaziantep’te meydana gelen olayda cinayet şüphelisi Cengiz P. gözaltına alınırken 50 lira için öldürdüğü Fahri Ali, gözyaşları arasında toprağa verildi.

Olay, dün akşam saatlerinde kentin Karayılan Mahallesi’nde meydana geldi. Ülkesindeki iç karışıklığın başlamasının ardından IŞİD denetimine geçen Carablus’tan kaçarak Gaziantep’e gelen Türkmen ailenin oğlu 12 yaşındaki Ferhat Ali, yerleştikleri mahalledeki buzdolabı tamircisinin yanında 50 lira haftalıkla çalışmaya başladı. Uyuşturucu bağımlısı olduğu ve kısa süre önce cezaevinden çıktığı belirtilen Cengiz P. dün akşam Ferhat Ali’nin çalıştığı işyerine gelerek, aldığı 50 lira haftalığını kendisine vermesini istedi. Cengiz P., bu isteğine olumsuz yanıt veren Fahri Ali’yi işyerinin arka tarafına götürüp bıçakla boğazını keserek öldürdü ve parasını aldı.  Cengiz P. kaçarken yanında götürdüğü kesik başı, aynı mahalledeki harabe bir binanın bahçesindeki kuyuya attı.

KAÇARKEN GÖRÜLDÜ

Gürültüyü duyanlar işyerine geldiklerinde Cengiz P.’yi kaçarken görüp, polisi aradı. Gelen polis ekibi, işyerinin arka tarafında Suriyeli küçük çırak Fahri Ali’nin başı kesilen cesediyle karşılaştı.
Olayın duyulması üzerine toplanan mahalle sakinleri, cinayeti Cengiz P.’nin işlemiş olabileceği söyleyince polis bu kişiyi aramaya başladı. Mahalle sakinlerinin de yardım ettiği arama çalışmalarında polis, gece geç saatlerde şüpheli Cengiz P.’yi suç aleti bıçakla yakalandı.
Gözaltına alınan Cengiz P.’nin ifadesinde Suriyeli çocuğun başını kuyuya attığını söylemesi üzerine burada çalışma başlatıldı. Fahri Ali’nin kesik başını, itfaiye ekipleri 11 saat süren uzun uğraşlar sonucu atıldığı kuyudan çıkardı.


TOPRAĞA VERİLDİ

Gözaltına alınan şüpheli Cengiz P.’nin Gaziantep Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube’de  sorgusu devam ederken, korkunç bir cinayete kurban giden Suriyeli çocuğun cesedi  Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Otopsinin ardından Fahri Ali’nin cenazesi Yeşilkent Mezarlığı’nda toprağa verildi.

Ölümü ile yakınlarını yasa boğan küçük çocuğun ayakkabıcılık yapan babası babası Ali Seyrek’i yakınları teselli etti. 7 çocuklarından Fahri’nin ölümüyle yıkılan Suriyeli ailenin yakınları, ”50 lira için böyle bir vahşete gerek var mıydı?” diyerek cinayet şüphelisi Cengiz P.’ye tepki gösterdi.

VALİLİK AÇIKLAMA YAPTI

Gaziantep Valiliği de yaptığı yazılı açıklamada cinayet şüphelisi Cengiz P.’nin polisin mahalle sakinleriyle birlikte yaptığı aramada yakaladığını bildirdi. Valilik açıklaması şöyle:
“İlimiz Şahinbey İlçesi Karayılan Mahallesi Karayılan caddesinde 26.03.2016 cumartesi günü meydana gelen olayda; Suriye uyruklu F.A. adlı şahıs faili meçhul kişi yada kişilerce işyerinde bıçakla öldürülmüştür. Olayın aydınlatılmasına yönelik çalışmalar neticesinde şüpheli C.P.’nin maktulün çalıştığı işyerine geldiği, maktulü işyeri deposuna götürerek üzerindeki parasını gasp ettiği ve öldürdüğü tespit edilmiştir. Firari şüpheli C.P. olayda kullanıldığı düşünülen 1 adet bıçak ile birlikte saat 23.30 sıralarında mahalle sakinleri ile birlikte İl Emniyet Müdürlüğümüz ekiplerince yakalanmıştır.” DHA

Beratcan'ın annesi gözaltına alındı

İstanbul'da kaybolduktan 15 gün sonra Tuzla’da cansız bedeni bulunan 10 yaşındaki Beratcan Karakütük'ün katil zanlısı olarak aranan servis şoförü E.K'nın yakalanmasının ardından, anne Türkan Karakütük de sabah saatlerinde gözaltına alındı. Gayrettepe'deki Asayiş Şube Müdürlüğü'ne getirilen Türkan Karakütük, bir süre sonra sağlık kontrolüne götürülmek için emniyetten çıkarıldı. Karakütük sağlık kontrolünün ardından tekrar emniyete getirildi.


Beratcan Karakütük, Kartal'da 9 Mart'ta kayboldu, olayın anlaşılmasının ardından ailesi polise başvurdu. Asayiş Şube ve Çocuk Şube Müdürlüğü ekipleri kaybolduğu gün Beratcan'ı, okuldan annesini de tanıyan servis şoförü E.K’nın aldığını belirledi.

E.K’nın cep telefonu sinyali ve aracının GPS kayıtlarından yola çıkan ekipler Beratcan'ın cesedini, kaybolduktan 15 gün sonra Tuzla'da su kanalında buldu.

Yapılan incelemede, Beratcan'ın boğularak öldürüldükten sonra su kanalına atıldığı belirlendi. Asayiş Şube Cinayet Büro ekipleri, Ersin Kaşıkçı'nın Gaziosmanpaşa'da kız arkadaşı olduğunu belirledi.

EVE GİRERKEN YAKALANDI

Bu adrese gidebileceği değerlendirildikten sonra ekipler, adres çevresinde önlem aldı. Dün akşam saatlerinde, Anadolu Yakası'ndan Avrupa Yakası'na geçtiği yönünde bilgi alınan E.K., kız arkadaşının evine girdiği sırada operasyon başlatıldı.

ANNE SAĞLIK KONTROLÜNDEN GEÇİRİLDİ

E.K. burada gözaltına alındı. Sorgulanmak üzere Asayiş Şube Müdürlüğü'ne götürüldü. E.K.’nın verdiği ifade ve yeni bulgular doğrultusunda Beratcan'ın annesi Türkan Karakütük'te sabah saatlerinde evinde gözaltına alınarak emniyete getirildi.

Gayrettepe Asayiş Şube Müdürlüğü'ne getirilen Türkan Karakütük, bir süre sonra sağlık kontrolüne götürülmek için emniyetten çıkarıldı. Karakütük sağlık kontrolünün ardından tekrar Gayrettepe Asayiş Şube Müdürlüğü'ne getirildi.

Bu arada baba Ergun Karakütük de bilgisine başvurulmak üzere emniyete getirildi. (cnntürk)


27 Mart 2016 Pazar

63 yaşındaki "üniversiteli çoban"ın azmi

Elazığ'da çobanlık yapan, 63 yaşındaki üniversite öğrencisi Zeki Gür, derslerdeki başarısı ve okuma azmiyle takdir topluyor.
Merkeze bağlı Sarılı köyünde çobanlık yaparken 1988'de girdiği üniversite sınavını kazanan Gür, Fırat Üniversitesi (FÜ) Fen Fakültesi Fizik Bölümü'ne yerleşti.Fizik profesörü olabilme hayaliyle başladığı üniversite eğitimine maddi imkansızlıklar nedeniyle 2. sınıfta ara vermek zorunda kalan Gür, öğrenci affından faydalanarak yıllar sonra okul sıralarına döndü. FÜ Fen Fakültesi Fizik Bölümü 2. sınıf öğrencisi Gür, derslerdeki başarısı ve okuma azmiyle dikkati çekiyor.
Gür, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ilkokuldan itibaren bilime karşı büyük merakı bulunduğunu ve ailesinin maddi imkansızlıklarına rağmen lise eğitimini tamamlayarak fizik bölümünü kazandığını söyledi. Üniversiteye başladığı dönemde 4 çocuk babası olduğunu, hem okul hem de köy işlerini bir arada götürememesi üzerine maddi sıkıntı yaşadığını ifade eden Gür, “Borçlarımı ödeyebilmek için geçici olarak okulumu bırakmak zorunda kaldım. Allah devletimizden razı olsun, bir af getirdi. Bu aftan yararlanarak tahsilime devam ettim. Af olmasa bile sınava girip üniversiteyi yeniden kazanacaktım” dedi.
KİTAPLARINI HAYVANLARININ YANINA BIRAKTI 
Üniversiteye gidemediği yıllarda da okumayı bırakmadığını vurgulayan Gür, sürekli fizik, bilim ve teknolojiyle ilgili kitaplar alarak, gündüzleri hayvanlarını otlatırken dağda bayırda, akşamları da evde okumaya devam ettiğini bildirdi. Uzun aradan sonra tekrar okula dönmenin mutluluğunu yaşadığını dile getiren Gür, kitaplarının yarısını, hayvanlarının yanında bıraktığını anlattı. Yaklaşık bin 200 kitabı arazide brandanın altında muhafaza ettiğini belirten Gür, “Eve gidip gelmek zaman aldığı için kitaplarımın bir kısmını buraya, hayvanlarımın yanına getirdim. Hem hayvanlarımı hem de kitaplarımı çok seviyorum. Burada doğayla içi içe kitaplarımı da okuyorum, hayvanlarıma da bakıyorum, çayımı da içiyorum, kahvaltımı da yapıyorum. Bu şekilde yaşamak zevk veriyor” diye konuştu.
Üniversiteyi bir an önce bitirmek için ev, okul ve arazide sürekli derslerine çalıştığını kaydeden Gür, “Derslerimi çok seviyorum, sınavlarımda 60-70'in üzerinde alıyorum. Okulu bitirirsem inşallah yüksek lisans yapacağım” dedi.
“HEM KİTAPLARINDAN HEM DE HAYVANLARINDAN VAZGEÇMİYOR”
Nezahat Gür (56) ise eşini tanıdığı günden beri hep üniversite diploması almanın hayalini kurduğunu, kendisinin de elinden geldiğince ona destek vermeye çalıştığını söyledi. Eşinin diplomasını alıp, daha iyi bir iş sahibi olmasını istediğini anlatan Gür, “Kitaplarını da hayvanların yakınına koymuş, burada hem ders çalışsın hem de hayvanlarıyla ilgilensin. Hayvanlara da bakıyor, kitaplarıyla da ilgileniyor. Zeki iyi biridir, kendisinden çok razıyım. İnşallah okur, diplomasını alır. Zaten yaşımız geçmiş, ne kaldı? Ben 56 yaşındayım, yine de biraz rahat etmek istiyoruz” diye konuştu.
“ZEKİ BEY'İ TAKDİRLE KARŞILIYORUZ”
FÜ Fen Fakültesi Katıhal Fiziği Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fahrettin Yakuphanoğlu ise öğrencisinin yaşına rağmen üstün bir gayret göstererek hem köydeki işlerini yürüttüğünü hem de üniversite okuduğunu dile getirdi. Gür'ün en kısa zamanda mezun olup diplomasını alacağına inandıklarını vurgulayan Yakuphanoğlu, “Zeki Bey, köyde çobanlık yapıyor ve yorucu işine rağmen hiç yılmadan sürekli derslerini takip ediyor, üniversiteye gelip derslerine katılıyor. Bunu takdire şayan görüyoruz” ifadelerini kullandı.