25 Ağustos 2016 Perşembe

Kılıçdaroğlu: Bir canım var o da milletime feda olsun

Kılıçdaroğlu: Allahın verdiği bir canım var o da milletime feda olsun


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Artvin’deki CHP konvoyuna yönelik saldırının ardından ilk açıklamasını yaptı. Kılıçdaroğlu “Sağlığımız yerinde, kimse merak etmesin, endişelenmesin” dedi.
Kendi aracına isabet olmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu “Bir şehit olduğuna dair haberler alıyoruz” dedi.

Kılıçdaroğlu, “Şu anda benime bir sorun yok. Çatışma bölgesinden güvenlik güçleri çıkardılar. Çatışmanın olduğu bir alanda olumsuz bir tablo yaşadık. Güvenlik güçleri önlem alıp bizi o alandan çıkardılar. Benim açımdan sorun yok umarım güvenlik güçleri açısından da bir sorun olmaz” dedi.

“PROGRAMIMIZI İPTAL ETMEDİK, DEVAM EDECEĞİZ”

Kılıçdaroğlu şunları söyledi:

“Programımızı iptal etmedik. Belediye binamız yeni yapıldı, açılışına gideceğiz. Sayın İçişleri Bakanımız aradı, Jandarma helikopter gönderecek, programımıza devam edeceğiz.

“CANIM FEDA OLSUN”

Bir terör eylemiyle karşı karşıya kalındı. Keşke ülkemizde terör olmasa. Allah’ın verdiği bir canımız var, o da bu memleket için feda olsun. Bir şehidimiz olduğu haberini aldık. Araçta uzun süre bekledik. Bu tür olaylarda geri adım atmamız söz konusu olamaz. Cumhurbaşkanı ve Başbakan ile görüştüm, teşekkür ettim.” Sözcü

Kılıçdaroğlu’nun aracını roketle vuracaklardı

Saldırıyı yara almadan atlatan Kılıçdaroğlu'nun aracına roketatarlarla saldırı planı yapıldığı öne sürüldü.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun konvoyuna Şavşat’tan Artvin’e giderken yolda kurulan barikattan saldırı düzenlendi. İlk saldırı konvoyun önündeki jandarma aracına ikinci saldırı ise CHP liderinin bulunduğu araca oldu. Çıkan çatışmada ikisi asker üç kişi yaralanırken Kemal Kılıçdaroğlu, güvenli bir bölgeye nakledildi.

ROKETLE VURACAKLARDI

CNNTürk muhabiri Ünal Kaya’nın verdiği bilgiye göre  saldırının Kılıçdaroğlu’na yönelik olduğu, teröristleri roketatarlarla saldırı planı yaptıkları ortaya çıktı. Tanık “Bir terörist CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun aracına roket atma hazırlığındaydı. Korumalardan biri durumu fark etti ve çatışma yaşandı” dedi. Söz konusu teröristin vurularak etkisiz hale getirildiği öğrenildi.

Açlıkta sınır bin 362 lira, yoksullukta 4 bin 435 lira

Türk-İş'in araştırmasına göre, ağustos ayında dört kişilik bir ailenin açlık sınırı bin 362 lira, yoksulluk sınırı 4 bin 435 lira oldu.


Türk-İş tarafından, çalışanların geçim koşullarını ortaya koymak ve temel ihtiyaç maddelerindeki fiyat değişikliğinin aile bütçesine yansımalarını belirlemek amacıyla her ay yapılan "açlık ve yoksulluk sınırı araştırması"nın ağustos ayı sonuçları açıklandı.

Araştırmaya göre, dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarını ifade eden "açlık sınırı" bin 361 lira 60 kuruş, gıda harcaması ile giyim, konut, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların toplam tutarına denk gelen "yoksulluk sınırı" ise 4 bin 435 lira 19 kuruş oldu.

Ağustos ayında bekar bir çalışanın yaşama maliyeti ise bin 690 lira 35 kuruş olarak hesaplandı.

Altın fiyatları 1,5 ayın en düşüğünü gördü, işte çeyrek altın fiyatlarında son durum...

Altın fiyatları 1,5 ayın en düşüğünü gördü, işte çeyrek altın fiyatlarında son durum...

Bu ay, Ankara'da yaşayan dört kişilik bir ailenin gıda için yapması gereken asgari harcama tutarı bir önceki aya göre yüzde 0,60 geriledi.

Gıda enflasyonunda son 12 ay itibarıyla artış yüzde 1,27 olurken yıllık ortalama artış yüzde 7,80 olarak hesaplandı?

Fiyatlar genel olarak değişmedi?

Araştırmaya göre, süt fiyatı ortalamada artarken yoğurt ve peynir fiyatı aynı kaldı. Kıyma et ve kuşbaşı ile tavuk, sakatat fiyatı değişmedi.

Yumurta fiyatında ise yaz mevsimine rağmen artış dikkati çekti. Bakliyat ürünleri (kuru fasulye, kırmızı mercimek, barbunya) fiyatı aynı kaldı. 

Mevsim şartlarına bağlı olarak genellikle yaz aylarında gerileyen sebze-meyve fiyatlarının geçen aylarda yükselmesi, mutfak harcamasını olumsuz etkiledi. Ancak bu ay meyve-sebze fiyatlarında beklenen düşüş gerçekleşti. Gıda harcamasında bu ay gerçekleşen gerilemenin temel nedeni de yaş sebze-meyve oldu. 

Geçen ay sebze-meyve ortalama kilogram fiyatı 3,76 lira tutarında olurken bu ay 3,51 lira olarak hesaplandı. Sebze ortalama kilogram fiyatı geçen ay 3,36 lirayken bu ay 3,32 lira oldu. Meyve fiyatlarında ise düşüş yönünde bir gelişme görüldü. Geçen ay 4,23 lira hesaplanan ortalama meyve kilogram fiyatı 3,73 lira oldu.

Ekmek, pirinç, un, makarna, irmik gibi ürünlerin bulunduğu grupta bu ay kayda değer fiyat değişikliği tespit edilmedi.

Tereyağı, margarin ve zeytinyağı fiyatı değişmezken ayçiçek yağı fiyatında az da olsa artış görüldü. Siyah zeytinin ortalama kilogram fiyatı artarken, yeşil zeytin fiyatı geriledi ve ortalamada zeytin fiyatında düşüş yaşandı.

Hakan Şükür sessizliğini bozdu

15 Temmuz darbe girişimi sonrası hakkında yakalama kararı çıkarılan Hakan Şükür ailesinin FETÖ'nün karşısında olduğunu iddia etti.


Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sonrası hakkında yakalama kararı çıkarılan ve babası bu kapsamda tutuklanan Hakan Şükür sosyal medya hesabından yaptığı açıklamalarla geri adım attı.

17 Aralık'tan bir gün önce milletvekili olduğu AK Parti'den istifa eden ve her fırsatta teröristbaşı Fetullah Gülen'e kalkan olan Hakan Şükür, ailesinden kimsenin FETÖ ile bağlantısı olmadığını iddia etti.

FETÖ'nün yaptıkları karşısında üzgün ve şaşkın olduğunu açıklayan Şükür, darbe girişimi lanetledi ve şehitlere rahmet diledi.

Hakan Şükür'ün 200 milyon değerindeki gayri menkuluna el konulmasının ardından bu açıklamayı yapması dikkat çekti. Sosyal medya kullanıcıları da Şükür'ün açıklamalarına tepki gösterdi.

FETÖ soruşturması kapsamında Sakar Cumhuriyet Başsavcılığı, Hakan Şükür ve babası Selmet Şükür'ün FETÖ'ye finansal destek sağladıklarının belirlenmesi üzerine tüm mal varlıklarına el konulmasına karar vermişti.

Hakan Şükür ve babasının 200 milyon değerinde gayri menkulu olduğu ortaya çıkmıştı.

İşte Hakan Şükür'ün açıklamalarının tamamı:

"Değerli dostlar, yaşadıklarım, hakkımda söylenenler ve yapılanları hiç hak etmiyor ve çok üzülüyorum.

Vatan, Bayrak, Millet, Türkçe'mizin, Milli ve manevi değerlerimizin Dünya'ya anlatılması konusunda birçok devlet büyüğü, sanatçı, siyasetçi ve sporcu gibi sempati duyduğumuz günler yaşadık.

Hangimiz bu duyguda değildi ki?

Bugün ise bir çok yetkili ve makam sahiplerinin yıllardır farkına varamadığı devlete sızmış bir örgütten bahsediliyor.

Biz ise sadece anlam veremediğimiz bir sürecin yargısız infaz kısmını yaşıyoruz.

Bir sporcu olarak, kimi tanırsınız, neyini bilebilirsiniz neresinde olabilirsiniz ki yaşananların?

Bütün herşeyin hukuki ve yasal olduğu anlarda yaptığınız bir hayrın, söylediğiniz bir sözün, bugün suç olabileceğini nasıl bilebiliriz ki..

Ailemden öğrendiğim tek şey "Yetebildiğin her yere yardıma koş gönlüne huzur biriktir" sözü olmuştur her daim.

Şeffaf yaşadım, böyle yaptım, iyilik düşündüm. Her zaman yasal olan, halka açık olan ve ihtiyacı olan her yere herkese yardım etmeye çalıştım.

Bazen Doğu'daki kardeşime, bazen mahallemdeki komşuma bazen de bana söylenen, desteğe ihtiyacı olana kimliğine bakmadan yardım ettim.

İçimde her zaman bu duygu vardı ve hep huzurluydum. Ne zaman ki siyasete girdim; ki bana göre değildi siyaset, bu duygum hep devam etti.

Yapamadım, beceremedim belki de... Bir sporcu olarak kıramadım kimseyi ve "evet" dedim makama ihtiyacım olmadan bu teklife..

"Keşke" demiyorum hiçbir zaman, ama konumumu haksızlığa kullanmadım, 'hak yerim' duygusu ile ailem dahil kimseye ihtimas geçmedim.

Hep aktif sporcu kalamıyor insan, bazen iyi niyetinizin kurbanı oluyorsunuz, kimseye "hayır" diyememek hatanız oluyor işte. Ama hayat bu!

"Bunları niye yazıyorsun?" diyebilir, ağır şeyler söyleyebilirsiniz bana belki ama, ne bileyim, içimden sizlerle paylaşmak geldi işte..

Sevdiklerimden uzak, herkesin hakkımda ağır ithamlarda bulunduğu bir ortamda susmayı tercih ettim ortamın karanlığında.

Keşke bana söz hakkı verilseydi de sizlerle dertleşebilseydim.

Çocukluğumdan beri hayatım mücadele ile geçti. Bazı şeyleri yaşamak gerekirmiş hayatı ve başkalarını da anlayabilmek için.

Yaşadıklarından sorumlu olmadığım halde, yaşadıklarımın hayatı daha iyi anlamamı sağladığını söyleyebilirim rahatlıkla.

Öyle bazısının anlattığı gibi kimsenin dizinin dibinde, kimsenin dediğini yapan biri değilim. O yüzden hata yapıyor, duygusal davranıyorum.

İnanın Kanser tedavisinden yeni çıkmış Annem başta, kardeşlerim, eşim ve çocuklarım ile ağır şeker hastası tutuklu Babam'a çok üzülüyoruz.

Tamamen başka dünyanın insanları olan ailemin hiçbir ferdinin bahsi geçen Fetö ile hiçbir bağı yok. Bunu kime sorsanız bilir.

Bahsi geçen harekete tamamen karşı olan biri olan ağır şeker hastası Babam, şu anda tutuklu ve hukuken birşey yapamıyoruz.

Tüm kalbimle söylüyorum bir çok sporcu arkadaşımın dediği gibi bizler de geçmişte milli ve manevi değerlerimizin, Türkçemiz'in tanıtımı ve Bayrağımızın Dünya'da dalgalandırılması çerçevesinde sempati duyduğumuz bu hareketin, bugüne bakan ortadaki iddiaları bilebilmemiz imkansız. Ortadaki iddiaların kabul edilebilir yanı kesinlikle yok ve olamaz..

İddialar karşısında, şaşkın ve bir o kadar da üzgünüm. Umarım suçun şahsiliği ve hukuk kuralları işler..

Yıllarını ülkesine hizmet için vermiş, ülkesini her alanda tanıtmış, bayrağını dalgalandırmış bir sporcu olarak bu durumu yaşamak çok zor.

Ben içimden geçenleri söyledim. Kim ne yaptıysa cezasını çeksin inşallah..

Kalbini kırdıklarım varsa hepsinden özür diliyor, haklarını helal etmelerini istiyorum.

Faydası olacaksa, yakında ülkemde son dönemlerde yaşananlarla ilgili vicdanen duygu ve düşüncelerimi sizlerle zaman zaman paylaşacağım.

Tekrar seçilmiş Cumhurbaşkanı'na Hükümetine, Demokrasimize yapılan hain teşebbüsü lanetliyor, 

Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum.

Ülkemi, bayrağımı, milletimi çok sevdiğimi ve nasıl temsil ettiğimi söylememe gerek olmadığını düşünüyor, canım ülkemin toplumsal barış ile huzura kavuşmasını diliyorum.

Allah Devletimi, Ülkemi, Milletimi korusun. Amin.."

2010 KPSS birincisi tutuklandı

2010 yılında yapılan KPSS sınavının rekortmeni Zeki Yolaçan'ın 3 ay önce Kayseri'deki görevinden alınarak tutuklandığı ortaya çıktı. Yolaçan gibi tüm soruları doğru cevaplayan eşi açığa alındı, kardeşi ise tutuklandı.


Kopya çekildiği belirlenen 2010 KPSS sınavının rekortmeni Zeki Yolaçan'ın, 3 ay önce tutuklandığı ortaya çıktı. Yolaçan gibi eşi tüm soruları doğru cevaplayan eşi Reyhan Yolaçan da çalıştığı hastanedeki görevinden açığa alındı.

Yolaçan'ın İngilizce öğretmeni kardeşi Vahide Yolaçan da tüm soruları doğru cevaplamıştı o da tutuklandı.

Mezuniyetinden 16 yıl sonra girdiği sınavda

Kayseri'de, mezuniyetinden 16 yıl sonra girdiği 2010 KPSS'de 120 sorunun tamamını doğru yanıtlayarak devlet memuru olan Zeki Yolaçan'ın, 3 ay önce Kayseri İş-Kur Bölge Müdürlüğü'ndeki görevinden açığa alınıp tutuklandığı ortaya çıktı. Rekortmen eşi açığa alındı

KPSS'de yeniden başlatılan soruşturma kapsamında sınavı şaibeli bulunarak cezaevine gönderilen Yolaçan'ın eşi de görev yaptığı hastanedeki görevinden uzaklaştırıldı. Bir hastanede görevli Reyhan 
Yolaçan da aynı sınavda ful çekmişti.

350 kişi tüm soruları doğru bilmişti, 70'i karı-kocaydı

Zekai Yolaçan'ın, yine 2010 KPSS'de 115 net soru yanıtlayan ve bir kurumda memur olarak görev yapan İngilizce öğretmenliği bölümü mezunu kardeşi Vahide Yolaçan'ın da tutuklandığı öğrenildi. Şaibeli sınavda 350 kişi bütün soruları bilmişti. Bunlardan 70'i karı-kocaydı. cnntürk

Can Dündar'a silahlı saldırı davasında sıcak gelişme

Gazeteci Can Dündar'a, İstanbul Adalet Sarayı önünde silahlı saldırı düzenleyen ve muhabir Yağız Şenkal'ın bacağından yaralanmasına neden olan Murat Şahin'in de aralarında bulunduğu 3 sanığın yargılandığı davada 28. Asliye Ceza Mahkemesi, eylemin kasten adam öldürmeye teşebbüs suçu kapsamında tartışılması gerektiğini belirterek dosyanın Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verdi.


Gazeteci Can Dündar'a, İstanbul Adalet Sarayı önünde silahlı saldırı düzenleyen ve muhabir Yağız Şenkal'ın bacağından yaralanmasına neden olan Murat Şahin'in de aralarında bulunduğu 3 sanığın yargılandığı davada 28. Asliye Ceza Mahkemesi, eylemin kasten öldürmeye teşebbüs suçu kapsamında tartışılması gerektiğini belirterek dosyanın Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verdi.

İstanbul 28. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya tutuklu sanık Murat Şahin ile "Azmettirme" suçundan yargılanan tutuksuz sanık Habip Ergün Celep ve Sabri Boyacı katıldı. Duruşmaya Dündar yurtdışında olduğu için katılamazken, saldırıda yaralanan NTV muhabiri Yağız Şenkal duruşmada hazır bulundu.

Avukatlar ağır cezada yargılanmasını talep etti

Duruşmada söz alan Dündar'ın avukatı Bülent Utku, sanıkların eylemi örgütlü işledikleri ve eylemin kasten öldürmeye teşebbüs suçu kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirterek dosyanın ağır ceza mahkemesinde görülmesini talep etti. Saldırıda ayağından yaralanan muhabir Yağız Şenkal'ın avukatı da, müvekkiline isabet eden merminin ayağına değil de ölümüne yol açacak şekilde vücuduna isabet edebileceğini ifade ederek dosyanın görevsizlik kararı verilip ağır ceza mahkemesine gönderilmesini istedi. Avukatların bu talebine sanık avukatları itiraz etti.   Sanık: Eğer öldürmek isteseydim...

Son olarak söz alan sanık Murat Şahin de adam öldürme kastı ile davranmadığını, bu nedenle kasten öldürmeye teşebbüs suçunu kabul etmediğini söyledi. Şahin, "Eğer öldürmek isteseydim. Beni tutan Dilek Dündar'a vurur, kenara iterdim ve ateş ederdim" diye konuştu. Adının bazı suç örgütü liderleri ile anılmasını istemediğini belirten Şahin, bu eylemi 15 Temmuz darbe girişiminden önce gerçekleştirdiğini söyledi.

Mahkeme, sanıkların ağır cezada yargılanmalarını istedi

İfadelerin tamamlanmasının ardından davayı karara bağlayan 28. Asliye Ceza Mahkemesi sanıkların işlediği eylemin kasten adam öldürmeye teşebbüs suçu kapsamında tartışılması gerektiğini belirterek, görevsizlik kararı verdi ve dosyanın Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine hükmetti.
Kabul edilirse sanıklar ağır ceza mahkemesinde yargılanacak

Mahkeme ayrıca sanıklar için eylemlerine uyan yeni cezalar istedi. "Kasten öldürmeye teşebbüs", "Hakaret" ve "Ruhsatsız silah" suçlarından Murat Şahin'in 30 yıldan 47 yıla kadar, "Azmettirmek", suçundan tutuksuz sanıklar Sabri Boyacı'nın 10 yıldan 18 yıla kadar, Habip Ergün Celep'in ise 9 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanmaları talep edildi. Mahkeme, istenen yeni ceza miktarına dikkat çekerek Murat Şahin'in tutukluluk halinin de devamına karar verdi. Asliye Ceza Mahkemesi'nin bu kararı kabul edilirse sanıklar ağır ceza mahkemesinde yargılanacak.

Murat Şahin'in 11 yıla kadar hapsi isteniyordu

İddianamede, tutuklu şüpheli Murat Şahin'in "Kasten yaralama", "Silahla tehdit", "Hakaret", "6136 sayılı Kanuna Muhalefet" suçlarından toplam 4 yıldan 11 yıla kadar hapsi isteniyordu. Azmettirmekle suçlanan diğer iki şüphelinin de "Kasten yaralama" ve "Silahla tehdit" suçlarından 2 yıl 8'er aydan 7'şer yıla kadar hapsi talep ediliyordu.

6 Mayıs'da saldırı olmuştu

Can Dündar'a 6 Mayıs'ta Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı önünde Murat Şahin tarafından silahlı saldırıda bulunulmuş, Can Dündar olaydan yara almadan kurtulurken, televizyon muhabiri Yağız Şenkal ise bacağından yaralanmıştı. DHA

24 Ağustos 2016 Çarşamba

Cerablus'a askeri harekat başlatıldı

Türk Silahlı Kuvvetleri ve Koalisyon Hava Kuvvetleri tarafından Suriye'nin Halep kentine bağlı Cerablus bölgesinin terör örgütü IŞİD'ten temizlenmesi amacıyla askeri harekât başlatıldı. Harekat saat 04.00'te roketatar ve topçu atışlarıyla başladı. Askeri harekatın adının 'Fırat Kalkanı' olduğu açıklandı. Bu arada Türk tankları Suriye sınırını geçti, Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) da harekat kapsamında 4 köyü IŞİD'ten aldı ve ilçe merkezinin girişine ulaştı. ÖSO'nun bazı unsurları Cerablus'ta kontrolü sağladıklarını duyurdu.


Türk Silahlı Kuvvetleri ve Koalisyon Hava Kuvvetleri tarafından Suriye'nin Halep kentine bağlı Cerablus bölgesinin terör örgütü IŞİD'ten temizlenmesi amacıyla askeri harekat başlatıldı. F-16'lar ve topçu ateşiyle ateş altına alınan IŞİD hedefleri çok namlulu roketatar atışlarıyla da vuruldu. Ayrıca harekata katılan Özgür Suriye Ordusu da Cerablus'un Türkiye sınırı yakınındaki 4 köyü IŞİD'in elinden aldı. ÖSO güçlerinin zırhlı birlikler eşliğinde Cerablus merkezinin girişine ulaştı.


Cerablus'a yönelik askeri harekat nedeniyle Gaziantep Valiliğince bazı yerler, Özel Güvenlikli Bölge ilan edildi.

İşte yasaklı bölge


Tanklar sınırı geçti

Türk Silahlı Kuvvetleri Müşterek Özel Görev Kuvveti ve koalisyon hava kuvvetleri tarafından gerçekleştirilen ve "Fırat Kalkanı" adı verilen harekat kapsamında, tank birliklerinin Suriye sınırından içeri girdiği bildirildi.


ÖSÖ 4 köyü IŞİD'ten aldı
ÖSO, Türkiye sınırından yaklaşık 3 kilometre güneyde kalan ve Cerablus ilçe merkezinin yaklaşık 5 kilometre batısındaki Keklice köyünü, zırhlı birlikler eşliğinde IŞİD'ten aldı.

Keklice köyüne yerleşen ÖSO buradan doğu yönündeki ilçe merkezine ilerleyebilmek için köyün çevre güvenliğini oluşturuyor.

Fırat Kalkanı harekatı kapsamında ele geçirilen Cerablus'a bağlı Keklice Köyü'ne IŞİD bayrağı indirilerek ÖSO bayrağı asıldı.

Bölgedeki kaynakların paylaştığı fotoğraflarda, köyü ele geçiren ÖSO güçlerinin, IŞİD bayrağını indirmesi ve ÖSO bayrağı asması görülüyor.

ÖSO Keklice Köyü'nün ardından Kıvırcık Köyünü de IŞİD'ten aldı.

DHA'nın askeri kaynaklara dayandırdığı habere göre ÖSO 4 köyü ele geçirdi, 46 IŞİD'li etkisiz hale getirildi. Keklice ile Kıvırcık Karakuyu köylerinin ardından Elvaniye ve Güğüncük köyleri de ÖSO'nun denetimine geçti.

ÖSO kent merkezinde

Fırat Kalkanı harekatında Cerablus'a giren ÖSO güçleri, sosyal medya hesaplarından kentin girişinden çekildiği öne sürülen görüntüler paylaştı. Görüntülerde, Cerablus kent girişinde bulunan ÖSO güçleri görülüyor.

ÖSO güçleri, Cerablus'taki resmi kurumlara ait binaların tümünün kontrolünü ele geçirdi. Fırat Kalkanı harekatı kapsamında, Cerablus ilçe merkezinin yüzde 50'sinde ÖSO, hakimiyet sağladı.

Askeri kaynaklar: Toplam 63 hedefe 224 atış yapıldı

Askeri kaynaklar tarafından başlatılan askeri harekatın amacının sınır güvenliğini sağlamak, IŞİD ile mücadele kapsamında Koalisyon güçlerine destek vermek ve Suriye'nin toprak bütünlüğünü sağlamak olduğu belirtildi.

Askeri harekat kapsamında ilk olarak saat 04:00 sıralarından TOPÇU ve ÇNRA atışları başlatıldı, saat 04:05'de daha önceden belirlenmiş belli noktalardan geçiş için iş makinaları geçitler açılmaya başlandı, saat 05:45'te TOPÇU ve ÇNRA atışları sona erdi. Bu atışlar sonucunda tespit edilen toplam 63 hedefe 224 atım yapıldı.

İlk hava harekatının ise saat 06:08'de başladı. saat 06:08, saat 06:10 ve saat 06:30 hava harekatlarının yapıldığı belirtildi. Askeri kaynaklar ayrıca şu an için kara harekatının başlamadığını ve geçit açma faaliyetleri devam ettiğini belirtti.


Operasyona katılan birlikler

Askeri harekata, piyade birlikleri (Mekanize ve havan unsurları dahil), tank ve topçu birlikleri (ÇNRA dahil), geçit açan, mayın temizleyen istihkam birlikleri, muhabere birlikleri, lojistik destek unsurları, hava kuvvetleri hava ve yer destek unsurları (İHA'lar dahil) katılıyor.
Hava harekatına Türk F-16'lar iştirak etti

Türk Silahlı Kuvvetleri ve Koalisyon Hava Kuvvetleri tarafından Suriye'nin Halep kentine bağlı Cerablus bölgesinin terör örgütü IŞİD'ten temizlenmesi amacıyla askeri harekât başlatıldı. Askeri kaynaklar, saat 06.08'oe başlayan hava harekatına Türk Hava Kuvvetlerine ait F-16'lar iştirak ettiğini açıkladı.

Komuta kademesi yönetiyor

Harekatın başlangıcından itibaren Genelkurmay Karargahındaki Silahlı Kuvvetler Komuta Harekat Merkezinde (Gnkur.Bşk, IInci Bşk. ve J. Başkanları) ve Kuvvet k.lıkları Harekat Merkezlerinde tüm komuta kademesi (Kuvvet K.ları ve karargahın tümü) harekatı yönetmek ve izlemek üzere hazır bulunuyor.

12 hedefe tam isabet

Hava Kuvvetleri tarafından vurulması planlanan 12 hedef tam isabetle vuruldu. Hava harekatı devam ediyor.  TOPÇU ve ÇNRA ile tespit edilen 81 hedefe 294 atış yapıldı, atışlar devam ediyor.
Bu arada havada bekler pozisyonda olan 2 F-16 ile anlık tespit edilen hedefler vuruluyor.

(cnntürk.com)

'Namaz kılmayan hayvandır' diyen ilahiyatçıya dava

TRT'de katıldığı programda "Namaz kılmayan hayvandır" diyen ilahiyatçı hakkında dava açıldı. Sarf ettiği dönemde önce özür dileyen ardından da sözlerinin "İslam düşmanlarınca çarpıtıldığını" ileri sürerek ardında durduğunu söyleyen Mustafa Aşkar, savcılıkta ise "Sokrates'in 'insan konuşan bir hayvandır' şeklindeki beyanında olduğu gibi ilmi bir tespit" diyerek kendini savundu.

Devlet kanalı TRT'de katıldığı "Ramazan Sevinci" programındaki, "Namazı hayvanlar kılmaz, namaz kılmayan hayvandır" sözleri nedeniyle Mustafa Aşkar hakkında, "halkın bir kesimini sosyal sınıf, din, mezhep, cinsiyet, bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılama" suçundan dava açıldı.
"Prof. Dr." unvanı taşıyan ilahiyatçı Aşkar hakkındaki dava, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Bürosunun, Ankara Barosu, Ateizm Derneği ve bazı vatandaşların şikayeti üzerine başlatılan soruşturma üzerine açıldı.

Sokrates'ten alıntı

Aşkar'ın soruşturmayı yürüten savcılıkta savunması da alındı. Davaya konu "Namazı hayvanlar kılmaz, namaz kılmayan hayvandır" sözlerini sarf ettiği programda, insanı "namaz ergonomik yaratılmış" diye niteleyerek tuhaf bir terminolojiye imza atan Aşkar, savcılıkta da kendini Yunan filozof Sokrates'in sözleriyle savundu.

Aşkar savunmasında, katıldığı programda sohbetin orucun metafizik boyutu konusunda olduğunu, bu bağlamda insanın fizyolojik açıdan namaz için ergonomik yaratıldığı konusunda tespitler yaptığını söyledi. Bu nedenle namazı insanların kılabileceğini, hayvanların kılamayacağını beyan etmek istediğini ancak "namaz kılmayan hayvandır" şeklindeki cümlesinin yanlış anlaşıldığını, farklı yorumlara yol açtığını ileri süren Aşkar'ın savunması tutanaklara şu şekilde yansıdı:

"Sokrates'in 'insan konuşan bir hayvandır' şeklindeki beyanının da bir hüküm cümlesi değil, ancak ilmi bir tespit olduğunu, kendisinin de bu minvalde ergonomik açıdan hayvanların namaz kılma yetisinin olmayacağına ilişkin ilmi bir tespit yapmak istediğini, çeşitli mihraklarca konunun farklı tevil edilip tepkiler geldiği zaman da 24 saat geçmeden özür içerir beyanını basın yoluyla yayınladığı, müsnet suçlamayı kabul etmediğini, ayrıca 2 sayfa savunma bir sayfa özür metni ve diyabet hastası olduğuna dair raporu ibraz ettiğini beyan etti."

'Halkın bir kesimini alenen aşağılama' suçundan dava

Aşkar'ın katıldığı televizyon programında "namazı hayvanlar kılmaz, namaz kılmayan da hayvandır" açıklamasıyla "halkın bir kesimini sosyal sınıf, din, mezhep, cinsiyet, bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılama" suçundan dava açılmasına karar verildi.

Aşkar'ın sözleri sarf ettiği sırada da kamuoyunda büyük tepki görmüş, Aşkar önce özür dilemiş ardından da sözlerinin "İslama ve Müslümanlara hakaret eden İslam düşmanı kesimlerce çarpıtıldığını" öne sürerek, geri adım atmadığını söylemişti. Başbakan Binali Yıldırım'ın "Zırva" diyerek tepki gösterdiği sözlerle ilgili, RTÜK de TRT'ye ceza vermişti. cnntürk

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Cerablus açıklaması

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Fırat Kalkanı" operasyonuna ilişkin, "Suriye'den ülkemize yapılan saldırılar artık işi bir yere kadar getirdi. Bu sabah 04.00 itibarıyla süreç başladı. Artık bu işi çözmemiz gerekiyor." dedi.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, engellilerin kamu kurum ve kuruluşlarına yerleştirilmelerine ilişkin Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'ndeki atama ve kura töreninde yaptığı konuşmada, Suriye'deki terör örgütlerine yönelik operasyon düzenlendiğini söyledi.

Fırat Kalkanı operasyonun saat 04.00 itibariyle başladığını belirten Erdoğan, "Türkiye'ye tehdit unsuru oluşturacak olan kim olursa olsun onlara karşı bu millet, ordusuyla polisiyle korucusuyla ve milleti ile vardır, var olacaktır." dedi.

İşte Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları:

- Türkiye'ye tehdit unsuru oluşturacak olan kim olursa olsun onlara karşı bu millet, ordusuyla, polisiyle, korucusuyla ve milleti ile vardır, var olacaktır.

- Şu anda ne yazık ki Suriye'den ülkemize, Gaziantep, Kilis ve tüm bu bölgelere yapılan bu tür saldırılar artık işi bir yere kadar getirdi. Artık son, dedik ki 'bu iş burada noktalanması lazım' ve bu sabah 04.00 itibarıyla süreç başladı. Artık bu işi çözmemiz gerekiyor. Birileri meydan okuyorlar, 'Suriye Türkiye için şöyle olacak, böyle olacak.' diye. Onlara ben buradan sesleniyorum, siz ne olacağınızın hesabını yapın.

-  Eğer teröre karşı dünya uluslararası bir mutabakat sağlamazsa tüm insanlık bundan sorumludur. Onun için de birlikte bir mücadele şart. Bizim en başından beri güçlü tarihi bağlarımızın olduğu Suriyeli kardeşlerimize samimi yardım eli uzatmak dışında hiçbir niyetimiz, faaliyetimiz olmamıştır.

- Alna kelime-i tevhit bandı asmakla Müslüman olunmaz. Sancakta kelime-i tevhit olmasıyla Müslüman olunmaz. Allah lafzının istismar edilmesiyle Müslüman olunmaz. Bunların İslam ile alakası yoktur. Bunlar tam aksine İslam'ın başına bela olmuşlardır bu yüzyılda.

- Şu kararlılığımızı tüm dünyaya bir kez daha ifade etmek istiyorum: Türkiye, Suriye'de sahneye konulmaya çalışılan oyuna, oldu bittiye asla rıza göstermeyecektir. Gerekirse meseleye bilfiil el koymak da dahil tüm imkanlarımızı kullanarak Suriye'nin toprak bütünlüğünü korumakta, bu ülkenin kendi halkının iradesiyle yönetilmesini sağlamakta kararlıyız.

- Tekraren ifade ediyorum, başaramayacaksınız. Milletimizi bölemeyeceksiniz, bayrağımızı indiremeyeceksiniz, vatanımızı parçalayamayacaksınız, devletimizi yıkamayacaksınız, ezanlarımızı susturamayacaksınız, bu ülkeye diz çöktüremeyeceksiniz, bu halka boyunduruk vuramayacaksınız.

- Bunlar sanıyorlar ki her saldırıda biz biraz daha zayıflıyoruz. Hayır, tam aksine her saldırıda biz daha güçleniyoruz. Hani derici, debbağ ne yapar? Deriye vurdukça deri hem güzelleşir hem güçlenir. Bu da böyledir. Tam tersine biz bir oluyoruz, iri oluyoruz, diri oluyoruz, kardeş oluyoruz, hep birlikte Türkiye oluyoruz. cnntürk

İtalya'da şiddetli deprem

İtalya’nın orta bölgesinde meydana gelen 6.0 büyüklüğündeki depremde ölü sayısının 14’e çıktığı belirtildi.

İtalya Ulusal Jeofizik ve Volkanoloji Enstitüsü’ne (INGV) göre depremin merkez üssü, başkent Roma’nın 110 kilometre kuzeybatısında yer alan Rieti kentine bağlı Accumoli kasabası.

Yerel saatle 03.36 sıralarında, yerin 4 kilometre altında meydana geldiği kaydedilen ve Rimini’den Napoli’ye kadar geniş bir alanda hissedilen sarsıntıdan en çok etkilenen ise, bölgedeki 2 bin 500 nüfuslu Amatrice kasabası oldu.

Amatrice Belediye Başkanı Sergio Perozzi, ilk açıklamalarında, kasabadaki hasarın çok büyük olduğunu, "Yolların hepsi kapandı. Kasabanın yarısı artık yok, yıkıldı. Bu tam bir dram. Enkaz altında kalanlar var " sözleriyle ifade ettii

Perozzi, yardım ekiplerinin uzun süre ulaşmadığını da belirtirken, “Bu bir felaket. Kurtarma çalışmalarını biz yapmaya çalışıyoruz, ancak elektriğimiz yok, telefonlar çekmiyor. Yardım ekipleri hala ulaşmadı” diye konuştu.

Aktarılanlara göre, kasabaya ilk yardım ekipleri, depremden yaklaşık 3 saat sonra ulaştı. Perozzi, enkaz altında kalan bir aileden yaşam belirtisi alınamadığını da söyledi. Yardım ekiplerinin ulaşmaması üzerine enkaz altında kalanları kurtarmaya çalışan vatandaşlar, bir çocuk ve annenin yardım çığlıklarını duyduklarını ve elleriyle onları çıkarmaya çalıştıklarını aktardı.Halen enkaz altında kalanlar ve yaralılar olduğu belirtiliyor.

Accumoli kasabasında da yıkılan binalar olduğu bildiriliyor.

Büyük sarsıntının ardından bölgede 5.4 ve 5.1 ile daha az şiddette olmak üzere bir dizi sarsıntı daha kaydedildi. DHA

23 Ağustos 2016 Salı

Taksim'e paralı girişler mi başlayacak?

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Ahmet Davutoğlu’nun başbakanlığı döneminde gündeme gelen kent merkezlerine araç girişinden ücret alınması önerisini yeniden gündeme getirdi. Bakanlığın, belediye gelirlerinin artırılmasına yönelik üzerinde çalıştığı taslakta, “Kentin trafik yoğunluğu olan merkezlerine araç giriş ve geçişlerinin meclis kararı ile ücretlendirilmesi” maddesi yer alıyor.


ÇEVRE ve Şehircilik Bakanlığı’nın, ilgili bakanlıklarla birlikte üzerinde çalıştığı belediye gelirlerinin artırılmasına yönelik taslakta, büyükşehirlerde trafiğin azaltılması için ana merkezlere girişten para alınması önerildi. Şehir içi trafik cezalarının belediyelerce kesilmesi, taksiler dahil özel sektör tarafından yapılan taşımadaki elektronik bilet gelirlerinden belediyelere pay verilmesi istendi. Ahmet Davutoğlu’nun başbakanlığı döneminde açıkladığı öncelikli dönüşüm programında da yer alan kent merkezlerine araç girişinden ücret alınması önerisi, belediye gelirlerine ilişkin çalışmada “ücretli yol-ana merkezlere ücretli geçiş” başlığı altında şöyle yer aldı:

DÜNYADAKİ ÖRNEKLER

“Dünyadaki metropollerde bazı yol veya tüneller ile kentin trafik yoğunluğu olan bölgelerine araç giriş veya geçişlerinin ücretlendirilmek suretiyle kent içi trafiğinin rahatlatılmaya çalışıldığı görülmektedir. Bu uygulamanın ülkemizde özellikle büyükşehirlerde trafik yoğunluğunun azaltılmasına katkı sağlayacağı değerlendirilmektedir. Şehir içinde mevcut güzergâhlara alternatif yapılacak yeni yol, tünel, köprüler ile kentin trafik yoğunluğu olan merkezlerine araç giriş ve geçişlerinin meclis kararı ile ücretlendirilmesi.”

CEZAYI ZABITA KESSİN

Trafik yetkisinin belediyelere devrinin de istendiği çalışmada, şu öneriler de dikkat çekti: “Büyükşehir ve il belediyelerine duran trafik ile ilgili ceza kesme ve araç çekme yetkisi verilmesi. Hareketli trafik ile ilgili trafik akışına müdahale edilmeksizin elektronik sistem ile ceza kesme yetkisi verilmesi.”

TABELADA ‘C’ VARSA PARALI

LONDRA’da uygulanan ‘congestion charge’ (tıkanıklık ücreti) sisteminde para ile girilecek bölgeler kırmızı ‘C’ harfi ile gösteriliyor. Şehir merkezine giren araçlar 8 sterlinden (yaklaşık 20 lira) başlayan ücretler ödüyor. İşte Chelsea Bridge üzerindeki bu tabela, kent merkezindeki ünlü Sloane Square’in paralı olduğunu gösteriyor. New YorK’ta Manhattan adasında ise hafta içi 06:00-18:00 saatleri arasında 86. sokağının aşağısına giren otomobillerden 8, büyük araçlardan ise 10 dolar alınacağı açıklandı. Bölgede yaşayan ya da çalışanlara ait otomobiller için ise günlük tarifenin 4 dolar olarak belirlendiği ifade edildi.

BELEDİYEYE TAKSİ PAYI

TOPLU taşımada kullanılan (kamu-özel) bütün araçlarda elektronik bilet kullanılmasının zorunlu hale getirilmesi önerisinin de yer aldığı taslakta şunlar dikkat çekiyor: “ Özel sektör tarafından (taksi dahil) yapılan toplu taşımadaki elektronik bilet gelirlerinden belli bir oranda belediyelere pay verilmesi. Toplu taşımadaki vergilendirmenin elektronik bilet üzerinden yüzde 5 oranında götürü usulde yapılması. Belediye taşınmazlarının kira süresinin 29 yıla çıkarılabilsin. Havalimanı-şehiriçi yolcu taşıma yetkisi belediyelere verilsin. Taksi ve minibüslere çalışma ruhsatını belediyeler versin. Gıda denetimleri yeniden belediyelere devredilsin.”

BELEDİYE ÇALIŞANI SÖZLEŞMELİ OLSUN

Belediye personeline ilişkin önerilerin yer aldığı bölümde ise sözleşmeli çalıştırılacak kadroların genişletilmesi istendi. Buna göre uzman, memur, veri hazırlama ve kontrol işletmeni, muhasebeci, itfaiye, zabıta, şoförlerin sözleşmeli olması istendi. Belediyelerin genel hükümlere göre Devlet Personel aracılığıyla memur aldıkları ancak belediyelerin merkezi sistemden memur alımını tercih etmedikleri belirtilerek, şu yöntem önerildi: “KPSS’den belli bir taban puan alanlar arasından belediyelerce yapılacak sınavla memur alınabilmesi. Memur alım ilanının kamu kurumlarına işçi alımlarında olduğu gibi il düzeyinde yapılması. İl düzeyinde yeterli talebin olmaması halinde ulusal düzeyde ilana çıkılması. Bağlı İdare Personelinin 4483 Sayılı Kanun Kapsamına Alınması. Diğer Kurumlardaki Nitelikli Personelin Belediyede Çalıştırılmasının Özendirilmesi. Üst Yöneticilerin Görev Süresinin Sınırlandırılması. İSKİ daire başkanları ve belediye başkan yardımcılarının ek göstergelerinin büyükşehir daire başkanlarıyla eşitlenmesi.” Hürriyet

Ağabeyinin kına gecesinde balkondan düşüp öldü

Konya'da ağabeyinin kına gecesinde sigara içmek için çıktığı balkondan düşen 21 yaşındaki Ayşenur Çetintaş, hayatını kaybetti.


Olay, geçen Perşembe günü merkez Meram İlçesi Çaybaşı Mahallesi'ndeki bir ilkokulda meydana geldi. Bir şirkette özel güvenlik görevlisi olan Ayşenur Çetintaş, ağabeyinin kına gecesinin yapıldığı okulda sigara içmek için balkona çıktı.

Ayşenur Çetintaş, dengesini kaybedip yaklaşık 5 metre yükseklikten beton zemine düştü. Yakınlarının çağırdığı ambulansla Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırılan Çetintaş, doktorların tüm çabasına karşın kurtarılamadı. DHA

22 Ağustos 2016 Pazartesi

Üniversiteli Cansu, yurtta asansör boşluğuna düşerek öldü

Kayseri’de üniversite öğrencisi 22 yaşındaki Cansu Canan Siyah, kaldığı yurdun 4’üncü katından asansör boşluğuna düşerek yaşamını yitirdi.


Olay, Talas ilçesi Mevlana Mahallesi Numune Sokak’ta bulunan özel bir kız öğrenci yurdunda meydana geldi. Erciyes Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Elektrik Elektronik Mühendisliği öğrencisi Cansu Canan Siyah, iddiaya göre, kaldığı yurdun 4’üncü katından asansör boşluğuna düştü. Ağır yaralanan genç kız, çevredekilerin ihbarı üzerine gelen sağlık ekiplerince Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne kaldırıldı. Burada tedaviye alınan genç kız tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Polis, olayla ilgili soruşturma başlattı.

Gökhan KURT/KAYSERİ, (DHA)

Doğa Koleji satıldı

Doğa Okulları'nın yüzde 100 hissesi için nihai satış anlaşması 20 Ağustos 2016 tarihinde imzalandı.

Satış işlemi, Metal Yapı Konut ile Fethi Şimşek ve Turkven tarafından danışmanlık verilen yabancı yatırımcılar arasındaki anlaşmanın imzalanmasıyla sonuçlanmış oldu.

Doğa Okulları kurucusu Fethi Şimşek yaptığı açıklamada, “Kurup yıllardır itinayla büyüttüğümüz okulumuzu bu kıymetli ve hayırsever işadamına devretmek bize gurur veriyor. Doğa Okulları yıllardır başarıyla taşıdığı liderlik bayrağını, Türkiye’nin en büyük gayrimenkul şirketlerinden birinin kurucusu ve sahibi olan Ömer Saçaklıoğlu ile daha yükseklere taşımayı hedeflemektedir” dedi.

1980 yılından beri gayrimenkul geliştirme konusunda Metal Yapı Konut şirketiyle faaliyet gösteren Ömer Saçaklıoğlu, özellikle üst segment eğitim kampüsleri, ofis, rezidans, AVM ve otel konusunda çalışmalarını sürdürüyor. Yakın geçmişte birçok projeyi tamamlayan Metal Yapı Konut’un şu anda devam eden projeleri de bulunmaktadır.

O anne ömrü boyunca bu dört mezara bakacak!

Gaziantep'te düğüne saldırıdan sağ kurtulan tanıklar yaşadıkları dehşeti anlattı. Hain saldırıda 4 çocuğunu kaybeden, eşi de ağır yaralanan Emine Ayhan, "tek çocuğum olmasaydı intihar 
ederdim" dedi.


Gaziantep’te kına gecesinde meydana gelen canlı bomba saldırısında 54 kişi yaşamını yitirdi çoğu ağır 70’den fazla kişi de yaralandı. Saldırıda ölenlerin çoğunun çocuk olduğu ortaya çıktı.

‘İNTİHAR EDERDİM’

Patlamada 4 çocuğunu kaybettiğini, eşinin de yoğun bakımda olduğunu anlatan Emine Ayhan, yaşadıklarını şu sözlerle anlattı “Düğün bizim yakın akrabamızındı. Ben eve su içmeye giderken birden büyük bir patlama oldu. Önce havai fişek veya başka bir patlama olduğunu düşündük. Hemen patlama yerine koştum baktım ortalık kan gölüne dönmüş ve her yer ceset yeri olmuş. Çocuklarımı aradım ancak cesetlerini buldum. O an sinir krizi geçirdim. Dünyam her şeyim bitti çünkü 5 çocuğumdan biri kaldı. Eğer kalan 1 çocuğum olmasaydı intihar ederdim çünkü dayanamıyorum.” Sözcü