Mersin'de ÖSYM şifresini kuzeniyle paylaşan Irmak Uysal, yerleştirme sonuçları geldiğinde hiç tercih etmediği bir okulu kazandığını gördü
Mersin'in Anamur ilçesinde LYS'den 357 puan alan ve tercih etmediği bir yer gelen Irmak Uysal'ın üniversite tercihlerinin kuzeni tarafından değiştirildiği ortaya çıktı.
ÖSYM tercih sonuçları gelince şoka uğrayan Irman Uysal, isteği dışında tercihler yapılarak mağdur edildiği iddiasıyla Anamur 2. Asliye Ceza Mahkemesine başvurarak ÖSYM'ye dava açtı. Yapılan araştırmalar sonucu IP adresi tespiti yapılmasıyla gerçek ortaya çıktı. ÖSYM giriş şifresini bilen kuzeni Cansu S. tarafından sisteme girilerek tercihlerinin tamamen değiştirildiği tespit edildi.
Şok yaşayan Irmak Uysal, başından geçenleri şu şekilde anlattı:
''Anamur'da LYS'ye hazırlandım, LYS'den 357 puan aldım. İlk 5 tercihim de ilköğretim Matematik bölümü vardı. Kontrol ettiğimde Artvin Çoruh Üniversitesi Matemetik bölümü tutuyordu. Ama tercih sonucuna baktığımda Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Ebelik Bölümü olduğunu gördüm. Benim tercihlerimde böyle bir bölüm de böyle bir şehirde yoktu. Ben de mahkemeye başvurdum. ÖSYM'nin sistem hatası olduğunu düşündüm. Mahkemeden gelen sonuç ise ÖSYM'nin bir suçu olmadığı tercihlerimin kuzenim tarafından değiştirildiği ortaya çıktı. Kuzenim mahkemenin sonuçlanmasına rağmen hala suçunu inkar ediyor. Ben yapmadım diyor. Bunun sonucunda ben tekrar ÖSYM ile görüştüm, tercihlerimin tekrar değiştirilip değiştirilemeyeceğini sordum. ÖSYM tercihlerimi tekrar değiştiremeyeceğimi aynı bölümde devam etmem gerektiğini bildirdi. Hala ben istemediğim bir şehirde istemediğim bir bölümde okumaktayım. Benim eğitim hayatım suistimal edildi. Okuduğum onca yıl boşa gitti, 4 yıl boşu boşuna başka bir bölümde okuyorum'' dedi.
Baba Mehmet Şahap Uysal ise "Benim kızım istemediği bir okulda istemediği bir bölümde okuyor. Lütfen en yakınınız bile olsa şifrelerinizi kimseye vermeyin. Kızım mağdur oldu, başkası mağdur olması'' dedi.
5 Şubat 2017 Pazar
Zenginler sığınak ada hazırlığında
ABD’nin California eyaletinde bulunan ve dünyadaki teknoloji üretiminin merkezi kabul edilen Silikon Vadisi’ndeki milyonerlerin büyük bir kısmının dünyada yaşanabilecek büyük bir felakete karşı hazırlıklara giriştiğini yazdı.
Hürriyet'in İngiliz basınına dayndırdığı habere göre teknoloji milyonerleri, dünyanın farklı bölgelerinde hazırladıkları sığınaklara kendilerini korumak için ateşli ve ateşli olmayan silahlar stokluyor. Multi-milyarderlerin öncelikli tercih ettiği yer ise Yeni Zelanda. Yeni Zelanda’nın Kuzey Kore’den, terör örgütü DEAŞ’tan, Avrupa ve ABD’deki sosyal gerilimden uzaklığı, ülkeyi sığınmak için ideal yer haline getiriyor. Para babaları, bu ülkede hazırladıkları sığınaklara yatırım yapıyor.
Zengin-yoksul savaşı mı?
Söz konusu tehdidin ne olduğu net olmamakla birlikte, zenginlerin, iç savaştan, nükleer bombalardan ve sosyal çöküşten endişe ettiği ifade ediliyor. Silikon Vadisi’nin insanlarının en çok korktuğu şey ise yeni teknolojiyle birlikte dünya ekonomisinin altüst olması ve ardından zenginlerle yoksullar arasında büyük bir mücadele başlaması. Eski Facebook yöneticisi Antonio García Martínez’in Pasifik okyanusundaki bir adada satın aldığı toprak üzerinde, jeneratörler ve güneş pilleri ile donatılmış bir ev inşa ettiği, aynı zamanda da çok sayıda silah satın aldığı iddia ediliyor. Oracle’ın kurucusu Larry Ellison da Hawaii’de bir ada satın aldı. Yahoo’nun eski üst düzey yöneticilerinden Marvin Liao, okçuluk dersleri alıyor ve ateşli olmayan silahlardan oluşan küçük bir cephanelik kurmuş durumda.
Anketlere göre Amerikalıların yüzde 22’si, kendi yaşam süreleri içinde dünyanın yok olacağına inanıyor.
Hürriyet'in İngiliz basınına dayndırdığı habere göre teknoloji milyonerleri, dünyanın farklı bölgelerinde hazırladıkları sığınaklara kendilerini korumak için ateşli ve ateşli olmayan silahlar stokluyor. Multi-milyarderlerin öncelikli tercih ettiği yer ise Yeni Zelanda. Yeni Zelanda’nın Kuzey Kore’den, terör örgütü DEAŞ’tan, Avrupa ve ABD’deki sosyal gerilimden uzaklığı, ülkeyi sığınmak için ideal yer haline getiriyor. Para babaları, bu ülkede hazırladıkları sığınaklara yatırım yapıyor.
Zengin-yoksul savaşı mı?
Söz konusu tehdidin ne olduğu net olmamakla birlikte, zenginlerin, iç savaştan, nükleer bombalardan ve sosyal çöküşten endişe ettiği ifade ediliyor. Silikon Vadisi’nin insanlarının en çok korktuğu şey ise yeni teknolojiyle birlikte dünya ekonomisinin altüst olması ve ardından zenginlerle yoksullar arasında büyük bir mücadele başlaması. Eski Facebook yöneticisi Antonio García Martínez’in Pasifik okyanusundaki bir adada satın aldığı toprak üzerinde, jeneratörler ve güneş pilleri ile donatılmış bir ev inşa ettiği, aynı zamanda da çok sayıda silah satın aldığı iddia ediliyor. Oracle’ın kurucusu Larry Ellison da Hawaii’de bir ada satın aldı. Yahoo’nun eski üst düzey yöneticilerinden Marvin Liao, okçuluk dersleri alıyor ve ateşli olmayan silahlardan oluşan küçük bir cephanelik kurmuş durumda.
Anketlere göre Amerikalıların yüzde 22’si, kendi yaşam süreleri içinde dünyanın yok olacağına inanıyor.
280 pilottan 100'ü tutuklu 180'i itirafçı
Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’nca darbe girişiminin ardından FETÖ’nün Hava Kuvvetleri ayağına yönelik başlatılan soruşturmada gözaltına alınan 280 pilottan 100’ü tutuklandı. İtirafçı olan ve FETÖ’nün kriptolu yapısıyla ilgili ifade veren 180 pilot ise adli kontrol şartıyla serbest bırakılarak görevlerine döndü.
Darbe girişiminin ardından Konya Cumhuriyet Başsavcılığı, 3’üncü Ana Jet Üs Komutanlığı’nda görevli pilotlara yönelik FETÖ soruşturması başlattı. Soruşturma kapsamında İstanbul, Ankara, Malatya, Adana, Eskişehir, Balıkesir ve İzmir’de yapılan operasyonlarda 280 pilot gözaltına alındı. FETÖ ile bağlantıları belirlenen pilotlar Konya Emniyet Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nde sorgulandı.
2 pilota 1 ‘mahrem abi’
Pilotların 100’ü tutuklanırken, 180’i ise itirafçı oldu. FETÖ ile bağlantılarını kabul eden, darbe girişiminde aktif rol almadıklarını söyleyen bu pilotlar, daha sonra adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Haklarında yurtdışı yasağı ve haftada bir gün bulundukları bölgedeki karakola giderek imza atmaları şartı getirilen pilotlar, görevlerine döndü.
İtirafçı pilotlar, ifadelerinde, FETÖ’nün dar gelirli ailelerin başarılı olan çocuklarını ilköğretimden itibaren takip ettiğini, örgüt evlerine yerleştirdiğini ve son olarak askeri okullara yönlendirdiğini anlattı. İlköğretimden itibaren örgütün ‘mahrem abi’lerine bağlanan pilotların, yüzbaşı rütbesine kadar aynı kişilerin takibinde olduğu ve buna bağlı hareket ettiği anlatıldı. FETÖ’nün 2 pilotu bir mahrem abiye zimmetlediği, mahrem abinin pilotu yüzbaşı rütbesine kadar takip ettiği, yüzbaşı rütbesini alan pilotun ise Hava Kuvvetleri imamına karşı sorumlu tutulduğu belirlendi. Verilen ifadeler doğrultusunda yapılan çalışmada ise örgütün pilotlardan sorumlu 120 mahrem abisi deşifre edildi. Mahrem abilerden 35’i gözaltına alındı. 28’i tutuklanırken, 7’si itirafçı oldu. İtirafçı olan pilotlardan üsteğmen Y.S. ifadesinde özetle şunları söyledi: “Askeri okul sınavlarına, cemaat evlerindeki abilerin yönlendirmesiyle girdim. Okulda eğitim gördüğüm dönemlerde veya meslek hayatımda FETÖ/PDY yapılanması ile ilişki ve irtibatım oldu. Bu sürede örgütün içerisinde benden sorumlu abi tarafından ‘ima ile namaz kılma, oruç tutmama, teyemmüm yaparak abdest alma’ gibi konularda bana nasıl davranmam gerektiği konusunda telkinlerde bulunuldu.
Örgüt abilerine para
Mesleğe başlayıp maaş almaya başladığımdan itibaren maaşımdan aylık 300 - 350 TL parayı benden sorumlu olan abilere veriyordum. FETÖ adına ‘kurban bağışı’ adı altında kurban bayramlarından önce genelde 750-800 TL para yardımını yukarıda bahsettiğim abilere verirdim. FETÖ’ye ait olduğu bilinen gazete olan Zaman gazetesine abone ücreti olarak 250 TL, Sızıntı dergisi için yıllık abone ücreti 50-60 TL para verirdim. 15 Temmuz kalkışması öncesi ve sonrası FETÖ üyelerince çalışmış olduğum birimde bana kalkışma ile ilgili herhangi bir görev verilmedi. Bu örgüt, gelecek nesillere ve vatanımıza daha fazla zarar vermeden bitirilmelidir. Bu nedenle örgütün deşifre edilebilmesi için örgüt içerisinde bulunan insanların bildiklerini, gördüklerini, yaşadıklarını en yakın ilgili birimlere bildirmesini istemekteyim.” (cnntürk)
Darbe girişiminin ardından Konya Cumhuriyet Başsavcılığı, 3’üncü Ana Jet Üs Komutanlığı’nda görevli pilotlara yönelik FETÖ soruşturması başlattı. Soruşturma kapsamında İstanbul, Ankara, Malatya, Adana, Eskişehir, Balıkesir ve İzmir’de yapılan operasyonlarda 280 pilot gözaltına alındı. FETÖ ile bağlantıları belirlenen pilotlar Konya Emniyet Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nde sorgulandı.
2 pilota 1 ‘mahrem abi’
Pilotların 100’ü tutuklanırken, 180’i ise itirafçı oldu. FETÖ ile bağlantılarını kabul eden, darbe girişiminde aktif rol almadıklarını söyleyen bu pilotlar, daha sonra adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Haklarında yurtdışı yasağı ve haftada bir gün bulundukları bölgedeki karakola giderek imza atmaları şartı getirilen pilotlar, görevlerine döndü.
İtirafçı pilotlar, ifadelerinde, FETÖ’nün dar gelirli ailelerin başarılı olan çocuklarını ilköğretimden itibaren takip ettiğini, örgüt evlerine yerleştirdiğini ve son olarak askeri okullara yönlendirdiğini anlattı. İlköğretimden itibaren örgütün ‘mahrem abi’lerine bağlanan pilotların, yüzbaşı rütbesine kadar aynı kişilerin takibinde olduğu ve buna bağlı hareket ettiği anlatıldı. FETÖ’nün 2 pilotu bir mahrem abiye zimmetlediği, mahrem abinin pilotu yüzbaşı rütbesine kadar takip ettiği, yüzbaşı rütbesini alan pilotun ise Hava Kuvvetleri imamına karşı sorumlu tutulduğu belirlendi. Verilen ifadeler doğrultusunda yapılan çalışmada ise örgütün pilotlardan sorumlu 120 mahrem abisi deşifre edildi. Mahrem abilerden 35’i gözaltına alındı. 28’i tutuklanırken, 7’si itirafçı oldu. İtirafçı olan pilotlardan üsteğmen Y.S. ifadesinde özetle şunları söyledi: “Askeri okul sınavlarına, cemaat evlerindeki abilerin yönlendirmesiyle girdim. Okulda eğitim gördüğüm dönemlerde veya meslek hayatımda FETÖ/PDY yapılanması ile ilişki ve irtibatım oldu. Bu sürede örgütün içerisinde benden sorumlu abi tarafından ‘ima ile namaz kılma, oruç tutmama, teyemmüm yaparak abdest alma’ gibi konularda bana nasıl davranmam gerektiği konusunda telkinlerde bulunuldu.
Örgüt abilerine para
Mesleğe başlayıp maaş almaya başladığımdan itibaren maaşımdan aylık 300 - 350 TL parayı benden sorumlu olan abilere veriyordum. FETÖ adına ‘kurban bağışı’ adı altında kurban bayramlarından önce genelde 750-800 TL para yardımını yukarıda bahsettiğim abilere verirdim. FETÖ’ye ait olduğu bilinen gazete olan Zaman gazetesine abone ücreti olarak 250 TL, Sızıntı dergisi için yıllık abone ücreti 50-60 TL para verirdim. 15 Temmuz kalkışması öncesi ve sonrası FETÖ üyelerince çalışmış olduğum birimde bana kalkışma ile ilgili herhangi bir görev verilmedi. Bu örgüt, gelecek nesillere ve vatanımıza daha fazla zarar vermeden bitirilmelidir. Bu nedenle örgütün deşifre edilebilmesi için örgüt içerisinde bulunan insanların bildiklerini, gördüklerini, yaşadıklarını en yakın ilgili birimlere bildirmesini istemekteyim.” (cnntürk)
4 Şubat 2017 Cumartesi
Mide küçültme ameliyatından sonra hayatını kaybetti
İzmir'in Kemalpaşa ilçesinde camcılık yapan 2 çocuk babası 40 yaşındaki Devrim Türk, mide küçültme ameliyatı sonrası yaşamını yitirdi. Türk ailesinin avukatı Zafer Binici, ameliyatı yapan sağlık görevlileri hakkında suç duyurusunda bulundu.
Fatma Türk ile evli olan, Ayhan Egemen ve Zeynep Kumsal adlı iki çocuğu bulunan Devrim Türk, geçen 31 Ocak'ta, fazla kilolarından kurtulmak amacıyla mide küçültme ameliyatı olmak için İzmir'in Karabağlar İlçesi'nde özel bir hastaneye yattı.
120 kilo olan Devrim Türk'e aynı gün kapalı mide küçültme ameliyatı yapıldı.
İddiaya göre Türk, iki gün arayla bağırsağında delinme olduğu gerekçesiyle iki kez daha ameliyat oldu. İkinci bağırsak delinme ameliyatı sonrası enfeksiyon kapma riskiyle yoğun bakım ünitesine alınan Devrim Türk, dün saat 23.00'te yaşamını yitirdi.
Oğlunun ölümünde doktorların ihmali olduğunu iddia eden baba Mesut Türk, avukatları Zafer Binici ile birlikte Kemalpaşa Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Baba Mesut Türk, şikayet dilekçesinde "Oğlum ikinci bağırsak delinme ameliyatı sonrası tedbir amaçlı yoğun bakıma alındı. Dün gündüz doktorlar durumunun iyi olduğunu söyledi. Durumunun böyle gitmesi durumunda ziyaret edeceğimiz söylendi. Ben hastane yakınlarında beklerken, ameliyatı yapan doktor Ö.D., telefonla arayıp 'Devrim'in durumu çok kritik, değerleri kötü çıktı, kalp masajı yapmaya başladık, buradaysanız odama gelin' dedi. Doktorun odasına gittiğimde ağlayarak bana 'Tüm hastane ilgileniyor' diye söyledi. Ben de ağlamaya başladım, kendimden geçip bayılmışım. Daha sonra kendime geldiğimde oğlumun öldüğünü söyledi. Oğlumun cenazesini görmek istedim, bana göstermediler. Cenazesini almak için hastaneye geri gittiğimde, belediyeye ait araçla Kemalpaşa'ya gönderildiğini öğrendim. Benim oğlum normal bir şekilde yaşamını yitirmedi. Oğlumun ameliyat hatası ve ihmal sonucunda vefat ettiğini düşünüyorum. Oğlumun kesin ölüm sebebinin belirlenmesi için otopsi yapılmasını istiyorum. Ameliyatı yapan doktor Ö.D. ve ameliyata giren ekipten şikayetçiyim" dedi.
Kemalpaşa Cumhuriyet Başsavcılığı, ailenin avukatı Zafer Binici ve baba Mesut Türk'ün talebi doğrultusunda, Devrim Türk'ün kesin ölüm nedeninin belirlenmesi için otopsi yapılmasına karar verdi. Devrim Türk'ün Kemalpaşa Devlet Hastanesi'nde bulunun cenazesi otopsi yapılmak üzere İzmir Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. Devrim Türk'ün ölüm sebebi yapılacak otopsi sonucu belli olacak. Türk, yarın yapılacak otopsinin ardından toprağa verilecek.
Özel ruhsat verilmeli
Sağlık hukuku uzmanı ve Türk ailesinin avukatı Zafer Binici, Türkiye'de sayısı hızla artan obezite ameliyatlarında ölüm oranının dünya ortalamasının üzerinde olduğunu belirtti. Avukat Binici, Sağlık Bakanlığı'nın obezite ameliyatlarını yapan merkez ve doktorları ruhsatlandırması gerektiğini ifade ederek, "Türkiye'de her gün onlarca obezite ameliyatı gerçekleştiriliyor. En çok da midenin üçte ikisinin alınmasına dayalı 'tüp mide' ameliyatı gerçekleştiriliyor. Maalesef bu ameliyatlar nedeniyle genç yaşta hayatını kaybeden çok sayıda hasta var. Ancak bu kadar önemli ameliyatları yapan hastanelere, Sağlık Bakanlığı tarafından bir ruhsat verilmeli. Türkiye'de organ naklinde ruhsatı olmayan doktor, organ nakli ameliyatını gerçekleştiremez. Naklin yapıldığı merkeze de ayrı bir ruhsat verilir. Bu uygulamanın obezite ameliyatlarında da yürürlüğe konması gerekiyor" dedi.
120 kilo olan Devrim Türk'e aynı gün kapalı mide küçültme ameliyatı yapıldı.
İddiaya göre Türk, iki gün arayla bağırsağında delinme olduğu gerekçesiyle iki kez daha ameliyat oldu. İkinci bağırsak delinme ameliyatı sonrası enfeksiyon kapma riskiyle yoğun bakım ünitesine alınan Devrim Türk, dün saat 23.00'te yaşamını yitirdi.
Oğlunun ölümünde doktorların ihmali olduğunu iddia eden baba Mesut Türk, avukatları Zafer Binici ile birlikte Kemalpaşa Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Baba Mesut Türk, şikayet dilekçesinde "Oğlum ikinci bağırsak delinme ameliyatı sonrası tedbir amaçlı yoğun bakıma alındı. Dün gündüz doktorlar durumunun iyi olduğunu söyledi. Durumunun böyle gitmesi durumunda ziyaret edeceğimiz söylendi. Ben hastane yakınlarında beklerken, ameliyatı yapan doktor Ö.D., telefonla arayıp 'Devrim'in durumu çok kritik, değerleri kötü çıktı, kalp masajı yapmaya başladık, buradaysanız odama gelin' dedi. Doktorun odasına gittiğimde ağlayarak bana 'Tüm hastane ilgileniyor' diye söyledi. Ben de ağlamaya başladım, kendimden geçip bayılmışım. Daha sonra kendime geldiğimde oğlumun öldüğünü söyledi. Oğlumun cenazesini görmek istedim, bana göstermediler. Cenazesini almak için hastaneye geri gittiğimde, belediyeye ait araçla Kemalpaşa'ya gönderildiğini öğrendim. Benim oğlum normal bir şekilde yaşamını yitirmedi. Oğlumun ameliyat hatası ve ihmal sonucunda vefat ettiğini düşünüyorum. Oğlumun kesin ölüm sebebinin belirlenmesi için otopsi yapılmasını istiyorum. Ameliyatı yapan doktor Ö.D. ve ameliyata giren ekipten şikayetçiyim" dedi.
Kemalpaşa Cumhuriyet Başsavcılığı, ailenin avukatı Zafer Binici ve baba Mesut Türk'ün talebi doğrultusunda, Devrim Türk'ün kesin ölüm nedeninin belirlenmesi için otopsi yapılmasına karar verdi. Devrim Türk'ün Kemalpaşa Devlet Hastanesi'nde bulunun cenazesi otopsi yapılmak üzere İzmir Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. Devrim Türk'ün ölüm sebebi yapılacak otopsi sonucu belli olacak. Türk, yarın yapılacak otopsinin ardından toprağa verilecek.
Özel ruhsat verilmeli
Sağlık hukuku uzmanı ve Türk ailesinin avukatı Zafer Binici, Türkiye'de sayısı hızla artan obezite ameliyatlarında ölüm oranının dünya ortalamasının üzerinde olduğunu belirtti. Avukat Binici, Sağlık Bakanlığı'nın obezite ameliyatlarını yapan merkez ve doktorları ruhsatlandırması gerektiğini ifade ederek, "Türkiye'de her gün onlarca obezite ameliyatı gerçekleştiriliyor. En çok da midenin üçte ikisinin alınmasına dayalı 'tüp mide' ameliyatı gerçekleştiriliyor. Maalesef bu ameliyatlar nedeniyle genç yaşta hayatını kaybeden çok sayıda hasta var. Ancak bu kadar önemli ameliyatları yapan hastanelere, Sağlık Bakanlığı tarafından bir ruhsat verilmeli. Türkiye'de organ naklinde ruhsatı olmayan doktor, organ nakli ameliyatını gerçekleştiremez. Naklin yapıldığı merkeze de ayrı bir ruhsat verilir. Bu uygulamanın obezite ameliyatlarında da yürürlüğe konması gerekiyor" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: 'Kanseri yenmek elimizde'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dünya Kanser Günü sebebiyle Twitter'dan mesaj paylaştı. Erken teşhisin önemine dikkat çeken Erdoğan, "Yüzde 90 oranında dış etkenlere bağlı olarak ortaya çıkan kanser asla tedavi edilemez değildir. Kanseri yenmek bizim elimizde" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dünya Kanser Günü sebebiyle Twitter'dan bizzat yazarak mesaj yayınladı; erken teşhisin önemine dikkat çekerek, "Yüzde 90 oranında dış etkenlere bağlı olarak ortaya çıkan kanser asla tedavi edilemez değildir. Kanseri yenmek bizim elimizde" dedi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, dünkü Mersin programının ardından gece İstanbul'a geldi. Geceyi Kısıklı'daki konutunda geçiren Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün saat 13.00 sıralarında konutundan çıkarak, Beylerbeyi Sarayı'na geçti. Erdoğan'ın konvoyu Kısıklı'dan çıkarken aynı anda, "görüşeceği kişinin" konvoyu da 15 Temmuz Şehitler Köprüsünü geçerek Beylerbeyi Sarayı'na yöneldi.
Beylerbeyi'nde özel görüşme
Erdoğan'ın konvoyunu ve "özel görüşme" gerçekleştireceği kişinin, bekleyen bu ikinci konvoyu, aynı anda Beylerbeyi Sarayı'na girdi. Cumhurbaşkanlığı kaynakları, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Beylerbeyi'ndeki Ofisi'nde özel bir görüşme gerçekleştireceğini bildirdi.
4 Şubat Dünya Kanser Günü mesajları
Bu arada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, resmi Twitter hesabından 4 Şubat Dünya Kanser Günü sebebiyle, mesaj paylaştı. "RTE" imzalı mesajlar şöyle:
"Kanser hastalığı, maalesef günümüzün en önemli sağlık sorunlarından biri olarak her geçen gün daha fazla insanı etkiliyor. Ülkemizde her yıl 175 bin kişiye kanser teşhisi konulurken, dünya genelinde 10 milyona yakın insan kanser sebebiyle hayatını kaybediyor. Yüzde 90 oranında dış etkenlere bağlı olarak ortaya çıkan kanser asla tedavi edilemez değildir. Kanseri yenmek bizim elimizde.Tütün, alkol ve hareketsizlik gibi zararlı alışkanlıklardan uzak durarak sağlığımızı koruyabilir, kansere yakalanma riskini azaltabiliriz. Ayrıca, tüm hastalıklarda olduğu gibi kanserle başarılı mücadelede en önemli unsurun erken teşhis olduğunu da unutmamalıyız. Sağlık Bakanlığımız ve diğer kurumlarımızın erken teşhis konusunda yaptığı bilinçlendirme çalışmalarına el birliğiyle destek olmalıyız. 4 Şubat Dünya KanserGünü'nün bu hastalıkla ilgili farkındalığın artmasına katkı sağlamasını temenni ediyorum. RTE"
Mesajları bizzat yazdı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 10 Milyona yakın takipçisi bulunan resmi Twitter hesabından zaman zaman bizzat yazdığı mesajlar da yayınlanıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu mesajların sonuna RTE imzasını atıyor. DHA
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dünya Kanser Günü sebebiyle Twitter'dan bizzat yazarak mesaj yayınladı; erken teşhisin önemine dikkat çekerek, "Yüzde 90 oranında dış etkenlere bağlı olarak ortaya çıkan kanser asla tedavi edilemez değildir. Kanseri yenmek bizim elimizde" dedi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, dünkü Mersin programının ardından gece İstanbul'a geldi. Geceyi Kısıklı'daki konutunda geçiren Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün saat 13.00 sıralarında konutundan çıkarak, Beylerbeyi Sarayı'na geçti. Erdoğan'ın konvoyu Kısıklı'dan çıkarken aynı anda, "görüşeceği kişinin" konvoyu da 15 Temmuz Şehitler Köprüsünü geçerek Beylerbeyi Sarayı'na yöneldi.
Beylerbeyi'nde özel görüşme
Erdoğan'ın konvoyunu ve "özel görüşme" gerçekleştireceği kişinin, bekleyen bu ikinci konvoyu, aynı anda Beylerbeyi Sarayı'na girdi. Cumhurbaşkanlığı kaynakları, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Beylerbeyi'ndeki Ofisi'nde özel bir görüşme gerçekleştireceğini bildirdi.
4 Şubat Dünya Kanser Günü mesajları
Bu arada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, resmi Twitter hesabından 4 Şubat Dünya Kanser Günü sebebiyle, mesaj paylaştı. "RTE" imzalı mesajlar şöyle:
"Kanser hastalığı, maalesef günümüzün en önemli sağlık sorunlarından biri olarak her geçen gün daha fazla insanı etkiliyor. Ülkemizde her yıl 175 bin kişiye kanser teşhisi konulurken, dünya genelinde 10 milyona yakın insan kanser sebebiyle hayatını kaybediyor. Yüzde 90 oranında dış etkenlere bağlı olarak ortaya çıkan kanser asla tedavi edilemez değildir. Kanseri yenmek bizim elimizde.Tütün, alkol ve hareketsizlik gibi zararlı alışkanlıklardan uzak durarak sağlığımızı koruyabilir, kansere yakalanma riskini azaltabiliriz. Ayrıca, tüm hastalıklarda olduğu gibi kanserle başarılı mücadelede en önemli unsurun erken teşhis olduğunu da unutmamalıyız. Sağlık Bakanlığımız ve diğer kurumlarımızın erken teşhis konusunda yaptığı bilinçlendirme çalışmalarına el birliğiyle destek olmalıyız. 4 Şubat Dünya KanserGünü'nün bu hastalıkla ilgili farkındalığın artmasına katkı sağlamasını temenni ediyorum. RTE"
Mesajları bizzat yazdı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 10 Milyona yakın takipçisi bulunan resmi Twitter hesabından zaman zaman bizzat yazdığı mesajlar da yayınlanıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu mesajların sonuna RTE imzasını atıyor. DHA
Erkeklerin nüfus egemenliği 55 yaşında bitiyor
Türkiye'de 55 yaşına kadar erkek nüfusu kadın nüfusundan fazlayken bu yaştan itibaren nüfus egemenliği kadınlara geçiyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden yapılan derlemeye göre, 79 milyon 814 bin 871 olan ülke nüfusunun 40 milyon 43 bin 650'sini erkekler, 39 milyon 771 bin 221'ini kadınlar oluşturuyor.
Nüfusta erkeklerin sayısının 55-59 yaş grubuna kadar kadınlardan fazla olduğu, bundan itibaren kadınların sayısının arttığı görülüyor. Ülkede 50-54 yaş grubunda 2 milyon 381 bin erkek, 2 milyon 374 bin kadın yer alırken, 55-59 yaş grubu itibarıyla kadınların sayısı erkekleri geçiyor. Bu grupta 1 milyon 855 bin erkeğe karşılık 1 milyon 860 bin kadın bulunuyor.
Türkiye'de 60-64 yaş grubunda 1 milyon 636 bin erkek, 1 milyon 706 binkadın, 65-69 yaş grubunda 1 milyon 132 bin erkek, 1 milyon 280 bin kadın, 70-74 yaş grubunda 763 bin erkek, 917 bin kadın, 80-84 yaş grubunda 336 bin erkek, 473 bin kadın, 85-89 yaş grubunda ise 136 bin erkek, 265 bin kadın yer alıyor. 90 yaş ve üzerine gelindiğinde ise nüfusun 4'te 3'ünü kadınlar oluşturuyor. 90 yaş ve üzerindeki 145 bin kişiden sadece 38 bininin erkek olması dikkati çekiyor.
Aynı dönemde emeklilik yaşı olan 65'ini geçenlerin sayısı ise 6 milyon 651 binde kalıyor. Bu yaş grubundakilerin yüzde 56'sını kadınları, yüzde 44'ünü erkekler oluşturuyor.
2016 yılı itibarıyla 55 yaş ve üzeri nüfusun cinsiyet dağılımı şöyle:
Yaş: Toplam / Erkek / Kadın
55-59: 3 715 736 / 1 855 171 / 1 860 565
60-64: 3 342 948 / 1 636 510 / 1 706 438
65-69: 2 412 537 / 1 132 464 / 1 280 073
70-74: 1 680 492 / 763 121 / 917 371
75-79: 1 202 050 / 512 607 / 689 443
80-84: 809 325 / 336 206 / 473 119
85-89: 401 758 / 136 238 / 265 520
90+ : 145 341 / 38 756 / 106 585
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden yapılan derlemeye göre, 79 milyon 814 bin 871 olan ülke nüfusunun 40 milyon 43 bin 650'sini erkekler, 39 milyon 771 bin 221'ini kadınlar oluşturuyor.
Nüfusta erkeklerin sayısının 55-59 yaş grubuna kadar kadınlardan fazla olduğu, bundan itibaren kadınların sayısının arttığı görülüyor. Ülkede 50-54 yaş grubunda 2 milyon 381 bin erkek, 2 milyon 374 bin kadın yer alırken, 55-59 yaş grubu itibarıyla kadınların sayısı erkekleri geçiyor. Bu grupta 1 milyon 855 bin erkeğe karşılık 1 milyon 860 bin kadın bulunuyor.
Türkiye'de 60-64 yaş grubunda 1 milyon 636 bin erkek, 1 milyon 706 binkadın, 65-69 yaş grubunda 1 milyon 132 bin erkek, 1 milyon 280 bin kadın, 70-74 yaş grubunda 763 bin erkek, 917 bin kadın, 80-84 yaş grubunda 336 bin erkek, 473 bin kadın, 85-89 yaş grubunda ise 136 bin erkek, 265 bin kadın yer alıyor. 90 yaş ve üzerine gelindiğinde ise nüfusun 4'te 3'ünü kadınlar oluşturuyor. 90 yaş ve üzerindeki 145 bin kişiden sadece 38 bininin erkek olması dikkati çekiyor.
Aynı dönemde emeklilik yaşı olan 65'ini geçenlerin sayısı ise 6 milyon 651 binde kalıyor. Bu yaş grubundakilerin yüzde 56'sını kadınları, yüzde 44'ünü erkekler oluşturuyor.
2016 yılı itibarıyla 55 yaş ve üzeri nüfusun cinsiyet dağılımı şöyle:
Yaş: Toplam / Erkek / Kadın
55-59: 3 715 736 / 1 855 171 / 1 860 565
60-64: 3 342 948 / 1 636 510 / 1 706 438
65-69: 2 412 537 / 1 132 464 / 1 280 073
70-74: 1 680 492 / 763 121 / 917 371
75-79: 1 202 050 / 512 607 / 689 443
80-84: 809 325 / 336 206 / 473 119
85-89: 401 758 / 136 238 / 265 520
90+ : 145 341 / 38 756 / 106 585
Köprü ve otoyollar saniyede ne kadar kazandırdı?
Günde ortalama 1 milyondan fazla araç geçişinin gerçekleştiği köprü ve otoyollardan, geçen yılın sonu itibarıyla elde edilen gelir, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 37 artarak 1 milyar .204 milyon 205 bin liraya yükseldi.
Köprü ve otoyollardan geçen yıl sonu itibarıyla elde edilen gelir, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 37 artarak 880 milyon 227 bin liradan 1 milyar 204 milyon 205 bin liraya çıktı. Bir başka ifadeyle köprü ve otoyollar, saniyede yaklaşık 38 lira gelir getirdi.
AA muhabirinin Karayolları Genel Müdürlüğünün (KGM) verilerinden yaptığı derlemeye göre, 2007-2016 yıllarında köprü ve otoyollardan geçen araç sayısı 3,6 milyar, elde edilen gelir ise 7,5 milyar lira oldu. Geçen yıl köprü ve otoyollardan 417 milyon 232 bini aşkın araç geçişinden, 1 milyar 204 milyon 205 bin 53 lira gelir elde edildi.
Günde ortalama 370 bin araç geçişinin yapıldığı 15 Temmuz Şehitler ve Fatih Sultan Mehmet köprülerinden geçen yıl sonu itibarıyla 290 milyon 497 bin 113 lira, otoyollardan ise 913 milyon 707 bin 940 lira gelir sağlandı. Söz konusu dönemde otoyol ve köprülerden elde edilen gelir, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 37 artarak 880 milyon 227 bin 681 liradan 1 milyar 204 milyon 205 bin 53 liraya çıktı. Böylece köprü ve otoyollardan saniyede yaklaşık 38 lira gelir sağlanmış oldu.
Köprü ve otoyollardan geçen yıl sonu itibarıyla elde edilen gelir, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 37 artarak 880 milyon 227 bin liradan 1 milyar 204 milyon 205 bin liraya çıktı. Bir başka ifadeyle köprü ve otoyollar, saniyede yaklaşık 38 lira gelir getirdi.
AA muhabirinin Karayolları Genel Müdürlüğünün (KGM) verilerinden yaptığı derlemeye göre, 2007-2016 yıllarında köprü ve otoyollardan geçen araç sayısı 3,6 milyar, elde edilen gelir ise 7,5 milyar lira oldu. Geçen yıl köprü ve otoyollardan 417 milyon 232 bini aşkın araç geçişinden, 1 milyar 204 milyon 205 bin 53 lira gelir elde edildi.
Günde ortalama 370 bin araç geçişinin yapıldığı 15 Temmuz Şehitler ve Fatih Sultan Mehmet köprülerinden geçen yıl sonu itibarıyla 290 milyon 497 bin 113 lira, otoyollardan ise 913 milyon 707 bin 940 lira gelir sağlandı. Söz konusu dönemde otoyol ve köprülerden elde edilen gelir, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 37 artarak 880 milyon 227 bin 681 liradan 1 milyar 204 milyon 205 bin 53 liraya çıktı. Böylece köprü ve otoyollardan saniyede yaklaşık 38 lira gelir sağlanmış oldu.
3 Şubat 2017 Cuma
İlkokul öğrencisine icra geldi
Antalya'nın Finike ilçesinde zirai ilaç firması tarafından ilkokul 3'üncü sınıf öğrencisi 8 yaşındaki Ali Gebeş'e, 10 bin 393 lira borcu olduğu gerekçesiyle icra tebligatı gönderildi. Neye uğradıklarını şaşırdıklarını belirten baba Şeref Gebeş, itirazda bulundu.
Yeşilyurt Mahallesi'nde ailesiyle oturan Şehit Adem Ovar İlkokulu öğrencisi Ali Gebeş'e, bir zirai ilaç firması tarafından borcundan dolayı 23 Ocak'ta, Finike İcra Dairesi'nden 2017/77 dosya numarasıyla 10 bin 393 TL 85 kuruşluk tebligat gönderildi. Tebligatı alan baba Şeref Gebeş, şoke oldu. Portakal fabrikasında işçi olan Şeref Gebeş, Finike İcra Dairesi'ne giderek itirazda bulundu.
Söz konusu zirai ilaç firmasından hiç alışveriş yapmadığını belirten Gebeş, "Oğlum fide almış gibi gösterilerek borçlu duruma getirilmiş. Mal teslim fişine imza atarsanız borçlu konuma geliyorsunuz. 8 yaşındaki oğlum borçlu gösterilerek hakkında icra takibi başlatılmış. Gelen tebligata çok şaşırdık. Böyle bir şeyle ilk kez karşılaşıyoruz" dedi.
Aynı firmanın ilçede 40 kişi adına daha fatura keserek haklarında icra takibi başlattığını da icra dairesinde öğrendiğini anlatan Şeref Gebeş, "Kendilerini kınıyorum. Vatandaşlar senetli borçları olmadığı sürece mutlaka fatura üzerinden gelen icra tebligatına en geç 7 iş günü içinde ilgili icra dairelerine giderek itirazda bulunsun. Aksi halde borcu kabul etmiş oluyorsunuz" dedi.
Ali Gebeş ise öğrenci olduğunu, adına kayıtlı sera veya bahçe bulunmadığını, firmadan da alışveriş yapmadıklarını söyledi. DHA
Yeşilyurt Mahallesi'nde ailesiyle oturan Şehit Adem Ovar İlkokulu öğrencisi Ali Gebeş'e, bir zirai ilaç firması tarafından borcundan dolayı 23 Ocak'ta, Finike İcra Dairesi'nden 2017/77 dosya numarasıyla 10 bin 393 TL 85 kuruşluk tebligat gönderildi. Tebligatı alan baba Şeref Gebeş, şoke oldu. Portakal fabrikasında işçi olan Şeref Gebeş, Finike İcra Dairesi'ne giderek itirazda bulundu.
Söz konusu zirai ilaç firmasından hiç alışveriş yapmadığını belirten Gebeş, "Oğlum fide almış gibi gösterilerek borçlu duruma getirilmiş. Mal teslim fişine imza atarsanız borçlu konuma geliyorsunuz. 8 yaşındaki oğlum borçlu gösterilerek hakkında icra takibi başlatılmış. Gelen tebligata çok şaşırdık. Böyle bir şeyle ilk kez karşılaşıyoruz" dedi.
Aynı firmanın ilçede 40 kişi adına daha fatura keserek haklarında icra takibi başlattığını da icra dairesinde öğrendiğini anlatan Şeref Gebeş, "Kendilerini kınıyorum. Vatandaşlar senetli borçları olmadığı sürece mutlaka fatura üzerinden gelen icra tebligatına en geç 7 iş günü içinde ilgili icra dairelerine giderek itirazda bulunsun. Aksi halde borcu kabul etmiş oluyorsunuz" dedi.
Ali Gebeş ise öğrenci olduğunu, adına kayıtlı sera veya bahçe bulunmadığını, firmadan da alışveriş yapmadıklarını söyledi. DHA
İşaretiyle 5 bin akademisyen harekete geçmiş
FETÖ'nün Yıldız Teknik Üniversitesi'ndeki akademik yapılanmasına ilişkin iddianame hazırlandı. 21'i tutuklu 83 öğretim görevlisi hakkında, "Terör örgütü üyeliği" suçundan 15 yıla kadar hapis cezası talep edildi. İddianamede, 17-25 Aralık sürecinden sonra FETÖ'nün talimatıyla Bankasya'ya, 5 bin akademisyen üzerinden yaklaşık 5 milyar lira fon yönlendirildiği belirtildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Mehmet Şenay Baygın tarafından FETÖ'nün akademik yapılanmasına ilişkin yürütülen soruşturmada, örgütün Yıldız Teknik Üniversitesi'ndeki yapılanmasına yönelik hazırlanan iddianame İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.
"5 bin akademisyen 5 milyar TL yatırdı"
İddianamede, FETÖ'nün 17-25 Aralık girişiminin başarısız olmasının ardından örgütün finans kaynaklarının zor duruma düşmesiyle birlikte Fetullah Gülen'in çağrısı üzerine, Bank Asya'yı kurtarmak için "himmet akademisini"nin kurulduğunun ortaya çıktığı belirtildi. Devlet Denetleme Kurulu (DDK) verilerine göre, himmet paralarının Bankasya'ya yatırılması için 5 bin akademisyen üzerinden yaklaşık 5 milyar lira fon yönlendirildiği, bir araştırma görevlisinin hesabından 42.5 milyon lira çıktığı tespit edildiği ifade edildi.
168 akademisyen ve eşlerinin toplam hesabı 1 milyar 132 milyon
Yine Bankasya'da 168 akademisyen ve eşlerine ait toplam 1 milyar 132 milyon TL bulunduğu tespitine yer verildi. Bu soruşturma kapsamında tüm şüphelilerin de söz konusu tarihlerde örgütün amacı doğrultusunda hareket ederek Bankasya'ya paralar yatırdıkları belirtildi. Şüphelilerin Bankasya'ya yatırdıkları paraların tarihleri ve miktarlarının bulunduğu çizelgelere de yer verildi.
34'ü Bylock kullandı
İddianamede şüphelilerden 34'ünün örgütün kriptolu haberleşme uygulaması olan Bylock'u kullandığının tespit edildiği de belirtildi. İddianmede aralarında 7 profesörün bulunduğu 21'i tutuklu, 13'u firari 83 öğretim görevlisi hakkında, "Terör örgütü üyeliği" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası talep edildi. İddianame Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. cnntürk
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Mehmet Şenay Baygın tarafından FETÖ'nün akademik yapılanmasına ilişkin yürütülen soruşturmada, örgütün Yıldız Teknik Üniversitesi'ndeki yapılanmasına yönelik hazırlanan iddianame İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.
"5 bin akademisyen 5 milyar TL yatırdı"
İddianamede, FETÖ'nün 17-25 Aralık girişiminin başarısız olmasının ardından örgütün finans kaynaklarının zor duruma düşmesiyle birlikte Fetullah Gülen'in çağrısı üzerine, Bank Asya'yı kurtarmak için "himmet akademisini"nin kurulduğunun ortaya çıktığı belirtildi. Devlet Denetleme Kurulu (DDK) verilerine göre, himmet paralarının Bankasya'ya yatırılması için 5 bin akademisyen üzerinden yaklaşık 5 milyar lira fon yönlendirildiği, bir araştırma görevlisinin hesabından 42.5 milyon lira çıktığı tespit edildiği ifade edildi.
168 akademisyen ve eşlerinin toplam hesabı 1 milyar 132 milyon
Yine Bankasya'da 168 akademisyen ve eşlerine ait toplam 1 milyar 132 milyon TL bulunduğu tespitine yer verildi. Bu soruşturma kapsamında tüm şüphelilerin de söz konusu tarihlerde örgütün amacı doğrultusunda hareket ederek Bankasya'ya paralar yatırdıkları belirtildi. Şüphelilerin Bankasya'ya yatırdıkları paraların tarihleri ve miktarlarının bulunduğu çizelgelere de yer verildi.
34'ü Bylock kullandı
İddianamede şüphelilerden 34'ünün örgütün kriptolu haberleşme uygulaması olan Bylock'u kullandığının tespit edildiği de belirtildi. İddianmede aralarında 7 profesörün bulunduğu 21'i tutuklu, 13'u firari 83 öğretim görevlisi hakkında, "Terör örgütü üyeliği" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası talep edildi. İddianame Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. cnntürk
Etiketler:
cemaat,
dava,
fethullah gülen,
haber,
istanbul
Şansal için istenen ceza belli oldu
Ünlü modacı Barbaros Şansal hakkındaki soruşturma tamamlandı. Şansal'ın, "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçundan 3 yıla kadar hapsi istendi.
Sosyal medya paylaşımları nedeniyle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)'den sınırdışı edildikten sonra gözaltına alınan ve nöbetçi hakimlikçe tutuklanan modacı Barbaros Şansal hakkında yürütülen soruşturma tamamlandı. Savcılık "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçunu işlediğini iddia etti.
Tweetler delil oldu
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Savcısı Umut Tepe tarafından hazırlanan iddianamede, Şansal'ın, "Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme" suçundan 1 yıldan 3 yıla kadar hapsi istendi. İddianamade Şansal'ın attığı tweetler delil olarak yer aldı. İddianame Başsavcılık tarafından onaylandı.
"Hiciv olarak paylaştım" demişti
Barbaros Şansal ifadesinde, suçlanan paylaşımlardan bir tweet için "Buradaki amacım üç farklı inanca sahip insanların mağdur edildiğine ilişkindir. Kesinlikle ayrımcı, nefret ve kin dili kullanılmamıştır" demiş, tepki gören videolu paylaşımı için ise, yeni yıl mesajı olarak paylaştığını belirterek, "Videoda da bu kelimeyi ayrımcılığa karşı bir hiciv olarak paylaştım. Hackerler tarafından bana telefonda hakaretler başladı. Bu nedenle tüm hesaplarımı ve iletişimimi tamamıyla kapattım. Üzerime atılı suçlamaları kesinlikle kabul etmiyorum" demişti.
Sosyal medya paylaşımları nedeniyle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)'den sınırdışı edildikten sonra gözaltına alınan ve nöbetçi hakimlikçe tutuklanan modacı Barbaros Şansal hakkında yürütülen soruşturma tamamlandı. Savcılık "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçunu işlediğini iddia etti.
Tweetler delil oldu
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Savcısı Umut Tepe tarafından hazırlanan iddianamede, Şansal'ın, "Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme" suçundan 1 yıldan 3 yıla kadar hapsi istendi. İddianamade Şansal'ın attığı tweetler delil olarak yer aldı. İddianame Başsavcılık tarafından onaylandı.
"Hiciv olarak paylaştım" demişti
Barbaros Şansal ifadesinde, suçlanan paylaşımlardan bir tweet için "Buradaki amacım üç farklı inanca sahip insanların mağdur edildiğine ilişkindir. Kesinlikle ayrımcı, nefret ve kin dili kullanılmamıştır" demiş, tepki gören videolu paylaşımı için ise, yeni yıl mesajı olarak paylaştığını belirterek, "Videoda da bu kelimeyi ayrımcılığa karşı bir hiciv olarak paylaştım. Hackerler tarafından bana telefonda hakaretler başladı. Bu nedenle tüm hesaplarımı ve iletişimimi tamamıyla kapattım. Üzerime atılı suçlamaları kesinlikle kabul etmiyorum" demişti.
İzmir'de bir dilim kuru ekmek, bir kaşık çorba için izdiham
İzmir'in Basmane semtinde yaşayan ihtiyaç sahibi çok sayıda kişi, her gün dağıtılan ekmeklerden alabilmek için büyük mücadele veriyor.
Yoğun göç alan, mültecilerin de tercih ettiği yerlerden olan Basmane semtindeki yoksulların umudu yapılan insani yardımlar oluyor.
Bu semte yaşayan, aralarında mülteci ve Suriyeli sığınmacıların da bulunduğu yüzlerce yoksul aile, karınlarını ancak kuru ekmek ya da dağıtılan birkaç kaşık çorba ile doyurabiliyor. Bu semtteki Hatuniye Mahallesi’nde bulunan İlim Yayma ve İsrafı Önleme Derneği’nin önünde de her gün ekmek dağıtılıyor. Dağıtılan 300 ekmekten kapabilmek için mücadele edenler zaman zaman izdihama neden oluyor. Bu dağıtım sırasında, Afrika ve Ortadoğu ülkelerini aratmayan görüntüler yaşanıyor. Her gün dernek önünde toplanan aileler, paylarına düşen bir ekmeği alabilmek için birbirleriyle mücadele ediyor.
Dernek Müdürü Nuri Akay, duyarlı insanların, hayırseverlerin bağışlarıyla zor durumdaki bu insanların karınlarını doyurmaya çalıştıklarını belirterek, “Suriye, Somali, Filistin ve Sudan gibi ülkelerden gelen mülteciler ile semtimizde yaşayan yoksullara her gün 300 ekmek dağıtıyoruz. Bunun yanında yardım desteği geldikçe yemek ve çorba da veriyoruz. Giyim yardımı da yapıyoruz. Ancak ihtiyaç sahiplerinin sayısı her geçen gün daha da artıyor” dedi. DHA
Bu semte yaşayan, aralarında mülteci ve Suriyeli sığınmacıların da bulunduğu yüzlerce yoksul aile, karınlarını ancak kuru ekmek ya da dağıtılan birkaç kaşık çorba ile doyurabiliyor. Bu semtteki Hatuniye Mahallesi’nde bulunan İlim Yayma ve İsrafı Önleme Derneği’nin önünde de her gün ekmek dağıtılıyor. Dağıtılan 300 ekmekten kapabilmek için mücadele edenler zaman zaman izdihama neden oluyor. Bu dağıtım sırasında, Afrika ve Ortadoğu ülkelerini aratmayan görüntüler yaşanıyor. Her gün dernek önünde toplanan aileler, paylarına düşen bir ekmeği alabilmek için birbirleriyle mücadele ediyor.
Dernek Müdürü Nuri Akay, duyarlı insanların, hayırseverlerin bağışlarıyla zor durumdaki bu insanların karınlarını doyurmaya çalıştıklarını belirterek, “Suriye, Somali, Filistin ve Sudan gibi ülkelerden gelen mülteciler ile semtimizde yaşayan yoksullara her gün 300 ekmek dağıtıyoruz. Bunun yanında yardım desteği geldikçe yemek ve çorba da veriyoruz. Giyim yardımı da yapıyoruz. Ancak ihtiyaç sahiplerinin sayısı her geçen gün daha da artıyor” dedi. DHA
Diyanet hutbesinde evlilik programları
Diyanet İşleri Başkanlığı tüm camilerde okunacak cuma hutbesinde nikah konusunu ele aldı. Televizyon programlarında yayınlanan evlilik programlarının aile kurumuna zarar verdiğini söyledi.
"Nikahtaki misak üzere kurulan aile yuvasının temeli sadakate dayanır. Ahitler verilerek, yeminler edilerek kurulan nice aileler sadakatsizlik, sevgisizlik, merhametsizlik girdabında savrulabilmektedir" denilen hutbede, evlendirme programlarının aileye yönelik değerleri istismar ettiği ve bu değerleri ayaklar altına alarak itibarsızlaştırdığı belirtildi. Yarın ki hutbe şöyle:
Nikah sadakattir
"Nikah, sadece iki bedeni bir araya getiren şekilsel bir ritüel değildir. Nikah, eşlerin Yüce Allah'ın adını şahit tutarak bir ömrü paylaşmak üzere birbirlerine verdikleri sözdür. Nikah, hem bir ahid, hem bir akit, hem bir misaktır. Ahit ve muahede, yani sözleşme olması itibariyle nikah bize ahlâki bir sorumluluk yükler.
Nikahtaki misak üzere kurulan aile yuvasının temeli sadakate dayanır. Aile olmak, iyi günde, kötü günde, varlıkta ve yoklukta eşlerin birbirlerine sadık kalmalarını gerektirir. Birbirlerinin hak ve hukukuna sahip çıkmalarını icap ettirir. Ailenin temelinde emanet bilincine sahip olmak vardır. Zira eşler, birbirine Allah'ın emanetidirler.
Onlar, nikahta birbirlerine söz verirlerken aslında emanetini koruyacaklarına dair Allah'a söz verirler. Kendisi gibi mükerrem bir varlık olan eşinin gönlünü incitmeyeceğini, haysiyetini zedelemeyeceğini, Allah'ın emanetine asla ihanet etmeyeceğini dile getirirler.
Evlilik programları
Aile kurumunun günümüzde nice tehlikelere maruz kaldığı bir gerçektir. Özellikle bazı yayınlarda aile mahremiyetinin çiğnenmesi ve nikahsız birlikteliklerin adeta özendirilmesi, aile anlayışı ve yaşantımızda büyük tahriplere yol açmaktadır.
Evlendirme adı altında yapılan kimi programlarda ise aileye yönelik değerlerin istismar edilmesi ve ayaklar altına alınmasıyla aile müessesesi itibarsızlaştırılmaktadır. Diğer yandan ihanet, aldatma, şiddet gibi sebeplerden dolayı işlenen cinayetlerin, kararan hayatların, dağılan yuvaların, tükenen umutların sayısı azımsanamayacak kadar çoktur. En üzücü olanı ise bu olumsuzlukların neden olduğu mağduriyetten en fazla masum çocukların ve kadınların etkilenmesidir.
Örneğin 2015 yılında ülkemizde 602 bin 982 çift evlenirken, 131 bin 830 çift boşanmıştır. Bu boşanmalar neticesinde 109 bin 978 çocuk, anne şefkatinden, baba merhametinden mahrum bırakılmıştır. Ailede sadakat ve meveddeti temel şiar kabul eden bir dinin müminleri için bu sayılar ürkütücü boyutlardadır.
Öyleyse geliniz. Rabbimizin büyük bir nimeti olan huzur ve muhabbet ocağımız ailelerimize sahip çıkalım."
"Nikahtaki misak üzere kurulan aile yuvasının temeli sadakate dayanır. Ahitler verilerek, yeminler edilerek kurulan nice aileler sadakatsizlik, sevgisizlik, merhametsizlik girdabında savrulabilmektedir" denilen hutbede, evlendirme programlarının aileye yönelik değerleri istismar ettiği ve bu değerleri ayaklar altına alarak itibarsızlaştırdığı belirtildi. Yarın ki hutbe şöyle:
Nikah sadakattir
"Nikah, sadece iki bedeni bir araya getiren şekilsel bir ritüel değildir. Nikah, eşlerin Yüce Allah'ın adını şahit tutarak bir ömrü paylaşmak üzere birbirlerine verdikleri sözdür. Nikah, hem bir ahid, hem bir akit, hem bir misaktır. Ahit ve muahede, yani sözleşme olması itibariyle nikah bize ahlâki bir sorumluluk yükler.
Nikahtaki misak üzere kurulan aile yuvasının temeli sadakate dayanır. Aile olmak, iyi günde, kötü günde, varlıkta ve yoklukta eşlerin birbirlerine sadık kalmalarını gerektirir. Birbirlerinin hak ve hukukuna sahip çıkmalarını icap ettirir. Ailenin temelinde emanet bilincine sahip olmak vardır. Zira eşler, birbirine Allah'ın emanetidirler.
Onlar, nikahta birbirlerine söz verirlerken aslında emanetini koruyacaklarına dair Allah'a söz verirler. Kendisi gibi mükerrem bir varlık olan eşinin gönlünü incitmeyeceğini, haysiyetini zedelemeyeceğini, Allah'ın emanetine asla ihanet etmeyeceğini dile getirirler.
Evlilik programları
Aile kurumunun günümüzde nice tehlikelere maruz kaldığı bir gerçektir. Özellikle bazı yayınlarda aile mahremiyetinin çiğnenmesi ve nikahsız birlikteliklerin adeta özendirilmesi, aile anlayışı ve yaşantımızda büyük tahriplere yol açmaktadır.
Evlendirme adı altında yapılan kimi programlarda ise aileye yönelik değerlerin istismar edilmesi ve ayaklar altına alınmasıyla aile müessesesi itibarsızlaştırılmaktadır. Diğer yandan ihanet, aldatma, şiddet gibi sebeplerden dolayı işlenen cinayetlerin, kararan hayatların, dağılan yuvaların, tükenen umutların sayısı azımsanamayacak kadar çoktur. En üzücü olanı ise bu olumsuzlukların neden olduğu mağduriyetten en fazla masum çocukların ve kadınların etkilenmesidir.
Örneğin 2015 yılında ülkemizde 602 bin 982 çift evlenirken, 131 bin 830 çift boşanmıştır. Bu boşanmalar neticesinde 109 bin 978 çocuk, anne şefkatinden, baba merhametinden mahrum bırakılmıştır. Ailede sadakat ve meveddeti temel şiar kabul eden bir dinin müminleri için bu sayılar ürkütücü boyutlardadır.
Öyleyse geliniz. Rabbimizin büyük bir nimeti olan huzur ve muhabbet ocağımız ailelerimize sahip çıkalım."
2 Şubat 2017 Perşembe
Apple ve Youtube’u sarsan Türk
Apple’ın işletim sisteminin yazılımında bulduğu açık ile adını duyuran liseli Çayan Temel, bu kez de dünyaca meşhur video paylaşım sitesi Youtube’da açık bulduğunu söyledi.
Mersin’in Erdemli ilçesinde adını Apple’ın işletim sisteminin yazılımında bulduğu açık ile duyuran liseli Çayan Temel, bu kez de dünyaca meşhur video paylaşım sitesi Youtube’da açık bulduğunu söyledi. Sitenin Türkiye temsilciliği, kendilerine bildirimde bulunan gence teşekkür maili ile geri dönüş yaptı.
2 yıl önce Apple’da bulduğu açıkla gündeme gelen Çayan Temel, Youtube’da korku içerikli videolar üretti. Belirli bir takipçi başarısı gelince Youtube kendisine özel bir davetiye gönderdi. Davetiyeyi kurcalayan Temel, yüz binlerce takipçisi bulunan kanalların kişisel verilerine kadar ulaştı.
Temel, ulaştığı telefon numaralarından kanal sahiplerini bilgilendirdi, aynı zamanda Youtube’un Türkiye temsilciliğine de konuyu detaylı olarak aktardı. Çayan Temel, bu bilgilendirmenin ardından kendisine ’süpersin’ başlıklı bir teşekkür maili geldiğini söyledi.
17 yaşındaki liseli genç Çayan Temel, "Ben bulduğum açığı iletişim kısmından Youtube’a mail olarak attım. Onlarla detaylı bir şekilde konuştum, nasıl bulduğumu, nasıl yaptığımı, kimlerin eline geçebilir, zararları ve faydaları nelerdir, değerlendirdim. Kendileri 3-4 gün sonra bana bir geri dönüş yaptılar. ’Süpersin’ diyerek bir mail attılar" dedi.
"Davetiyeyi kurcalayınca açık ortaya çıktı"
Youtube kanalında kendisinin korku içerikli videolar ürettiğini ifade eden Temel, şöyle devam etti:
"Kanalımın gelişmesi üzerine Youtube bana bir davetiye yolladı. Ben bu davetiyeyi inceledim, biraz da kurcaladım. Büyük kanalların, yüz binlerden fazla takipçileri olan kanalların cep telefonu numaralarına, isim, soy isim, mail adreslerine varıncaya kadar bütün bilgilerine ulaşabildim. Hepsini aradım ve kendilerini bilgilendirdim. Kendileri de bana teşekkür ettiler. Kendileriyle dostluk kurdum. Youtube’un gönderdiği bir davetiye sayesinde bu açığı buldum. Onlarla konuştuğumda ’iyi ki kötü bir şey yapmadın’ dediler."
"Apple’daki açık devam ediyor"
Apple’daki açıkla ilgili de konuşan Temel, şunları söyledi:
"Ben o açıkta karşı tarafa herhangi bir bilgi vermedim. Bazı kişiler söyledim diye anlamış. Yaklaşık 2 yıl oldu ama ben hiç kimseye bu konuda bilgi vermedim, nasıl yapıldığını söylemedim. Apple’daki açık halen duruyor. Kimseye de vermedim. İyi bir dönüş yapsalar da neden vermeyeyim. Onların da hakkı. Kendi sistemlerindeki bir hata, ben rastladım. Bana ters hareket yapıldığı için vermedim. Ben hatayı bulunca sistemimi engellediler. Müzik yollayıp hesabımı tespit ettiler. Telefonumla internet erişimimi 3-4 saat kesmişlerdi. Hesabımı kapattılar, ben de yenisini açtım."
Mersin’in Erdemli ilçesinde adını Apple’ın işletim sisteminin yazılımında bulduğu açık ile duyuran liseli Çayan Temel, bu kez de dünyaca meşhur video paylaşım sitesi Youtube’da açık bulduğunu söyledi. Sitenin Türkiye temsilciliği, kendilerine bildirimde bulunan gence teşekkür maili ile geri dönüş yaptı.
2 yıl önce Apple’da bulduğu açıkla gündeme gelen Çayan Temel, Youtube’da korku içerikli videolar üretti. Belirli bir takipçi başarısı gelince Youtube kendisine özel bir davetiye gönderdi. Davetiyeyi kurcalayan Temel, yüz binlerce takipçisi bulunan kanalların kişisel verilerine kadar ulaştı.
Temel, ulaştığı telefon numaralarından kanal sahiplerini bilgilendirdi, aynı zamanda Youtube’un Türkiye temsilciliğine de konuyu detaylı olarak aktardı. Çayan Temel, bu bilgilendirmenin ardından kendisine ’süpersin’ başlıklı bir teşekkür maili geldiğini söyledi.
17 yaşındaki liseli genç Çayan Temel, "Ben bulduğum açığı iletişim kısmından Youtube’a mail olarak attım. Onlarla detaylı bir şekilde konuştum, nasıl bulduğumu, nasıl yaptığımı, kimlerin eline geçebilir, zararları ve faydaları nelerdir, değerlendirdim. Kendileri 3-4 gün sonra bana bir geri dönüş yaptılar. ’Süpersin’ diyerek bir mail attılar" dedi.
"Davetiyeyi kurcalayınca açık ortaya çıktı"
Youtube kanalında kendisinin korku içerikli videolar ürettiğini ifade eden Temel, şöyle devam etti:
"Kanalımın gelişmesi üzerine Youtube bana bir davetiye yolladı. Ben bu davetiyeyi inceledim, biraz da kurcaladım. Büyük kanalların, yüz binlerden fazla takipçileri olan kanalların cep telefonu numaralarına, isim, soy isim, mail adreslerine varıncaya kadar bütün bilgilerine ulaşabildim. Hepsini aradım ve kendilerini bilgilendirdim. Kendileri de bana teşekkür ettiler. Kendileriyle dostluk kurdum. Youtube’un gönderdiği bir davetiye sayesinde bu açığı buldum. Onlarla konuştuğumda ’iyi ki kötü bir şey yapmadın’ dediler."
"Apple’daki açık devam ediyor"
Apple’daki açıkla ilgili de konuşan Temel, şunları söyledi:
"Ben o açıkta karşı tarafa herhangi bir bilgi vermedim. Bazı kişiler söyledim diye anlamış. Yaklaşık 2 yıl oldu ama ben hiç kimseye bu konuda bilgi vermedim, nasıl yapıldığını söylemedim. Apple’daki açık halen duruyor. Kimseye de vermedim. İyi bir dönüş yapsalar da neden vermeyeyim. Onların da hakkı. Kendi sistemlerindeki bir hata, ben rastladım. Bana ters hareket yapıldığı için vermedim. Ben hatayı bulunca sistemimi engellediler. Müzik yollayıp hesabımı tespit ettiler. Telefonumla internet erişimimi 3-4 saat kesmişlerdi. Hesabımı kapattılar, ben de yenisini açtım."
Memurlara en az bin lira ikramiye
30 yılın üzerinde hizmeti olup 7 Ocak 2015 öncesi emekli olan 408 bin kişiye tanınan ek ikramiye için başvurular başladı. Şartları taşıyan kamu çalışanları geriye dönük yıllık 50 lira ile 2.587 lira arasında değişen tutarlarda ek ikramiye alacak. 2005 yılından sonra emekli olmuş polis ve öğretmenler de 30 yılı aşan her yıl için bin liradan başlayan ikramiye alabilecek.
Kamuda 30 yıldan fazla çalıştıktan sonra 7 Ocak 2015 tarihinden önce emekli olanlara ödenecek ikramiyeler için bir yıllık başvuru süresi başladı. Torba kanunla getirilen düzenleme çerçevesinde yaklaşık 408 bin kişiye 2.1 milyar lira emekli ikramiyesi ödenecek. 2005 yılından sonra emekli olan öğretmenlere yıllık en az bin TL ve üzerinde ikramiye ödemesi yapılacak.
Torba kanun uyarınca, 7 Ocak 2015 tarihinden önce 30 yılın üzerinde hizmetle kamudan emekli olanlara yapılacak ilave ikramiye ödemeleri için takvim işlemeye başladı. Kanun Resmi Gazete'de 27 Ocak 2017 tarihinde yayımlandığı için, ikramiye başvurularının 26 Ocak 2018 tarihine kadar bir yıllık sürede yapılması gerekiyor.
Emekli ikramiyesi ödemesinden, 7 Ocak 2017 tarihinden önce vefat eden memurların dul ve yetimleri gibi kanuni varisleri ile emeklilerin kendileri yararlanacak. Bunlara, 30 yılı aşan her "tam yıl" için emekli ikramiyesi ödenecek.
1 YILDA BAŞVURMAYAN HAKKINI KAYBEDER
Ödenecek emekli ikramiyesi, emeklilik ya da ölüm gibi nedenlerle görevin sona erdiği tarihteki emekli keseneğine esas aylık unsurları üzerinden ve emekli aylıklarının başlangıç tarihindeki katsayılar esas alınarak yapılacak. Ancak, bir yıl için ödenecek ikramiye tutarı 50 liranın; ödenecek toplam ikramiye tutarı da 100 liranın altında olamayacak. 1995 ve öncesinde emekli olan ya da hayatını kaybedenler için yıllık 50 lira ikramiye ödenecek.
Kanundan yararlanmak için tanınan 1 yıllık başvuru süresi, "hak düşürücü süre" olarak kabul ediliyor. Bu süre içinde başvuru yapılmaması halinde, emekli ikramiyesi hakkı ortadan kalkacak. Bu nedenle hak sahiplerinin 26 Ocak 2018 tarihine kadar başvuruda bulunması gerekiyor. Torba kanun çıkmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumu'na (SGK) emekli ikramiyesi için başvuru yapıp dava açmamış olanların eski başvuruları, 27 Ocak 2017 tarihinde yapılmış kabul edilecek. Bunların yeniden başvuruda bulunmalarına gerek olmayacak.
Ancak, bu durumdaki kişilerin, 4 ay içinde paraları yatırılmadığı takdirde, bir yıllık sürenin dolmasını beklemeden, her ihtimale karşı başvuruda bulunmasında yarar var. Başvuru yapılan tarihi izleyen üç ay içinde ödemeler yapılacak.
1996 ÖNCESİ İÇİN YILLIK 50 LİRA
Yüksek öğrenim görmüş 1. derece 4. kademede yer alan 3600 ek göstergeli memurlar 1 Ocak 1996 ve öncesi yıllar için; 2200 ve 3000 ek göstergeli memurlar ise 1 Temmuz 1996 ve daha önceki tarihlerde emekli olmuşlarsa, çalıştıkları her yıl için 50 lira ikramiye alacaklar. Örneğin, 3600 ek göstergeli ve 35 yıl hizmeti bulunan bir memur 1 Ocak 1996 tarihinde emekli olduysa, 5 yıllık hizmeti için 250 lira ikramiye alacak.
Yükseköğrenim mezunu öğretmen, vaiz, avukat, polis gibi devlet memurları 3600 ek gösterge üzerinden emekli olmuşlarsa 1 Temmuz 2003; 3000 ek göstergeyle emekli olmuşlarsa 1 Temmuz 2005; 2200 ek göstergeyle emekli olmuşlarsa 1 Temmuz 2006 tarihinden itibaren her bir yıl için bin lira ve üzerinde ikramiye alacaklar.
3600 ek göstergeli bir öğretmen 35 yıl hizmet üzerinden 1 Ocak 2006 tarihinde emekli olmuşsa 6 bin 496.70 lira ikramiye alacak. Aynı öğretmen 2010'da emekli olmuşsa 5 yıl için kendisine 8 bin 964.75 lira ikramiye ödenecek.
7.500 LİRASI İLK YIL YATACAK
İkramiyenin 7 bin 500 liraya kadar olan kısmı ilk yıl ödenecek. Kalan kısmı ise bir yıl sonra yasal faiziyle birlikte yatırılacak.
DAVA AÇANLARA FAİZ DE ÖDENECEK
30 yıl üzeri hizmetleri için ikramiye almak amacıyla açılmış davası devam edenlerin de başvuruda bulunmaları gerekmeyecek. Bunlar da 27 Ocak itibarıyla doğrudan başvuru yapmış sayılacak. Dava açan ve davaları henüz sonuçlanmamış olan emekli ve hak sahiplerine ödenecek emekli ikramiyesi, dava öncesi yapmış oldukları başvuru tarihinden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte ödenecek.
DAVA DOSYALARI KAPATILACAK
Daha önce açılmış davalar, mahkemelerce, davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmek suretiyle sonuçlandırılacak. Kapatılan davalarla ilgili yargılama giderleri Sosyal Güvenlik Kurumu üzerinde bırakılacak. Ancak, SGK vekalet ücretinin dörtte birini ödeyecek. SGK, yerel mahkemelerce verilen kararlar hakkında temyize başvurmayacak, daha önce yapılan temyiz başvurularından da vazgeçmiş sayılacak.
VARİSLERİNE ÖDEME YAPILACAK
Emeklilik sonrası hayatını kaybedenler adına hesaplanacak ikramiyeler kanuni varislerine ödenecek. Görevleri sırasında hayatını kaybeden memurlar adına tahakkuk ettirilecek emekli ikramiyesi ise ölüm tarihinde aylığa müstehak olan dul ve yetimlerine yapılacak. Aylığa müstehak dul ve yetimi bulunmayanların ise varislerine ödenecek.
BİR YILLIK HİZMET İÇİN KİM NE KADAR İKRAMİYE ALACAK?
Not: Tablodaki rakamlar, ilgili yılda 1 Ocak'ta emekli olanlar için hesaplanmıştır.
ÖZEL BANKALAR DA İŞ'LE PROMOSYONA BAŞLIYOR
11.5 milyon emekliye, aylıkları karşılığında promosyon ödenmesi için Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ve Ziraat Bankası arasında önceki gün atılan imzanın ardından dün de Türkiye İş Bankası ile protokol imzalandı. SGK'nın, promosyon ödemesi için özel bankalarla yürüttüğü görüşmeler sonuç verdi. 818 bin emekli müşterisiyle özel bankalar arasında ilk sırada yer alan İş Bankası ile protokol imzalanmasıyla, özel bankalar da promosyon sürecine dahil oldu. Promosyon ödemelerine en geç mart ayında başlanacak. Ödemelere nisan ve mayıs aylarında da devam edilecek. Banka promosyonu kapsamında emeklilere toplamda 6 milyar liraya yakın bir tutar ödenecek. Emekliler, SGK ile protokol imzalayan bankalara müracaat ederek paralarını alabilecekler. Kamu bankaları emeklilere, 3 yıl için bin liranın altında emekli aylığı alanlara 300 lira, bin ila 2 bin arasında aylık alanlara 375 lira, 2 bin liranın üzerinde aylık alanlara ise 450 lira promosyon verecek.
İŞ MAHKEMESİNDE VERDİĞİNİZ İFADE SONRA SİZİ ÜZMESİN
Yargıtay, mahkemede tanıklık yapan kişinin verdiği ifadenin, ileride kendisinin açacağı davada işveren tarafından delil olarak kullanılabileceğine hükmetti.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi'nin 2016/1876 sayılı kararına konu olan dosyada, davacı işçinin bir başka davada tanık olarak verdiği ifade, aleyhine kullanıldı. Davacı işçi, açtığı davada günde 16 saat çalıştığını, çalışma saatlerinin gece 00.30'a kadar sürdüğünü, milli bayramlarda ve genel tatil günlerinde cumartesi ve pazar günleri de dahil olmak üzere çalıştırıldığını belirterek fazla mesai, hafta tatili ve milli bayram-genel tatil günlerine ilişkin ücretlerinin ödenmesini talep etti. Yerel mahkeme, bilirkişi raporuna dayanarak işçinin 7.30-22.30 saatleri arasında çalıştırıldığını kabul ederek fazla mesai ödenmesine hükmetti. Ancak, işveren, davacı işçinin daha önce bir başka işçinin açtığı davada tanık olarak ifade verdiğini, o davadaki ifadesinde genel olarak 8.00-18.00 saatleri arasında çalıştıklarını, bayram ve pazar günleri çalışmadıklarını söyledi. Yargıtay, bu beyanının davacı işçiyi bağladığını, fazla çalışma hesabının işçinin tanıklık yaptığı dosyada vermiş olduğu ifadeye göre belirlenmesi gerektiğini vurguladı.
Ahmet KIVANÇ - Tahsin AKÇA / memurlar.net
Kamuda 30 yıldan fazla çalıştıktan sonra 7 Ocak 2015 tarihinden önce emekli olanlara ödenecek ikramiyeler için bir yıllık başvuru süresi başladı. Torba kanunla getirilen düzenleme çerçevesinde yaklaşık 408 bin kişiye 2.1 milyar lira emekli ikramiyesi ödenecek. 2005 yılından sonra emekli olan öğretmenlere yıllık en az bin TL ve üzerinde ikramiye ödemesi yapılacak.
Torba kanun uyarınca, 7 Ocak 2015 tarihinden önce 30 yılın üzerinde hizmetle kamudan emekli olanlara yapılacak ilave ikramiye ödemeleri için takvim işlemeye başladı. Kanun Resmi Gazete'de 27 Ocak 2017 tarihinde yayımlandığı için, ikramiye başvurularının 26 Ocak 2018 tarihine kadar bir yıllık sürede yapılması gerekiyor.
Emekli ikramiyesi ödemesinden, 7 Ocak 2017 tarihinden önce vefat eden memurların dul ve yetimleri gibi kanuni varisleri ile emeklilerin kendileri yararlanacak. Bunlara, 30 yılı aşan her "tam yıl" için emekli ikramiyesi ödenecek.
1 YILDA BAŞVURMAYAN HAKKINI KAYBEDER
Ödenecek emekli ikramiyesi, emeklilik ya da ölüm gibi nedenlerle görevin sona erdiği tarihteki emekli keseneğine esas aylık unsurları üzerinden ve emekli aylıklarının başlangıç tarihindeki katsayılar esas alınarak yapılacak. Ancak, bir yıl için ödenecek ikramiye tutarı 50 liranın; ödenecek toplam ikramiye tutarı da 100 liranın altında olamayacak. 1995 ve öncesinde emekli olan ya da hayatını kaybedenler için yıllık 50 lira ikramiye ödenecek.
Kanundan yararlanmak için tanınan 1 yıllık başvuru süresi, "hak düşürücü süre" olarak kabul ediliyor. Bu süre içinde başvuru yapılmaması halinde, emekli ikramiyesi hakkı ortadan kalkacak. Bu nedenle hak sahiplerinin 26 Ocak 2018 tarihine kadar başvuruda bulunması gerekiyor. Torba kanun çıkmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumu'na (SGK) emekli ikramiyesi için başvuru yapıp dava açmamış olanların eski başvuruları, 27 Ocak 2017 tarihinde yapılmış kabul edilecek. Bunların yeniden başvuruda bulunmalarına gerek olmayacak.
Ancak, bu durumdaki kişilerin, 4 ay içinde paraları yatırılmadığı takdirde, bir yıllık sürenin dolmasını beklemeden, her ihtimale karşı başvuruda bulunmasında yarar var. Başvuru yapılan tarihi izleyen üç ay içinde ödemeler yapılacak.
1996 ÖNCESİ İÇİN YILLIK 50 LİRA
Yüksek öğrenim görmüş 1. derece 4. kademede yer alan 3600 ek göstergeli memurlar 1 Ocak 1996 ve öncesi yıllar için; 2200 ve 3000 ek göstergeli memurlar ise 1 Temmuz 1996 ve daha önceki tarihlerde emekli olmuşlarsa, çalıştıkları her yıl için 50 lira ikramiye alacaklar. Örneğin, 3600 ek göstergeli ve 35 yıl hizmeti bulunan bir memur 1 Ocak 1996 tarihinde emekli olduysa, 5 yıllık hizmeti için 250 lira ikramiye alacak.
Yükseköğrenim mezunu öğretmen, vaiz, avukat, polis gibi devlet memurları 3600 ek gösterge üzerinden emekli olmuşlarsa 1 Temmuz 2003; 3000 ek göstergeyle emekli olmuşlarsa 1 Temmuz 2005; 2200 ek göstergeyle emekli olmuşlarsa 1 Temmuz 2006 tarihinden itibaren her bir yıl için bin lira ve üzerinde ikramiye alacaklar.
3600 ek göstergeli bir öğretmen 35 yıl hizmet üzerinden 1 Ocak 2006 tarihinde emekli olmuşsa 6 bin 496.70 lira ikramiye alacak. Aynı öğretmen 2010'da emekli olmuşsa 5 yıl için kendisine 8 bin 964.75 lira ikramiye ödenecek.
7.500 LİRASI İLK YIL YATACAK
İkramiyenin 7 bin 500 liraya kadar olan kısmı ilk yıl ödenecek. Kalan kısmı ise bir yıl sonra yasal faiziyle birlikte yatırılacak.
DAVA AÇANLARA FAİZ DE ÖDENECEK
30 yıl üzeri hizmetleri için ikramiye almak amacıyla açılmış davası devam edenlerin de başvuruda bulunmaları gerekmeyecek. Bunlar da 27 Ocak itibarıyla doğrudan başvuru yapmış sayılacak. Dava açan ve davaları henüz sonuçlanmamış olan emekli ve hak sahiplerine ödenecek emekli ikramiyesi, dava öncesi yapmış oldukları başvuru tarihinden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte ödenecek.
DAVA DOSYALARI KAPATILACAK
Daha önce açılmış davalar, mahkemelerce, davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmek suretiyle sonuçlandırılacak. Kapatılan davalarla ilgili yargılama giderleri Sosyal Güvenlik Kurumu üzerinde bırakılacak. Ancak, SGK vekalet ücretinin dörtte birini ödeyecek. SGK, yerel mahkemelerce verilen kararlar hakkında temyize başvurmayacak, daha önce yapılan temyiz başvurularından da vazgeçmiş sayılacak.
VARİSLERİNE ÖDEME YAPILACAK
Emeklilik sonrası hayatını kaybedenler adına hesaplanacak ikramiyeler kanuni varislerine ödenecek. Görevleri sırasında hayatını kaybeden memurlar adına tahakkuk ettirilecek emekli ikramiyesi ise ölüm tarihinde aylığa müstehak olan dul ve yetimlerine yapılacak. Aylığa müstehak dul ve yetimi bulunmayanların ise varislerine ödenecek.
BİR YILLIK HİZMET İÇİN KİM NE KADAR İKRAMİYE ALACAK?
Not: Tablodaki rakamlar, ilgili yılda 1 Ocak'ta emekli olanlar için hesaplanmıştır.
ÖZEL BANKALAR DA İŞ'LE PROMOSYONA BAŞLIYOR
11.5 milyon emekliye, aylıkları karşılığında promosyon ödenmesi için Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ve Ziraat Bankası arasında önceki gün atılan imzanın ardından dün de Türkiye İş Bankası ile protokol imzalandı. SGK'nın, promosyon ödemesi için özel bankalarla yürüttüğü görüşmeler sonuç verdi. 818 bin emekli müşterisiyle özel bankalar arasında ilk sırada yer alan İş Bankası ile protokol imzalanmasıyla, özel bankalar da promosyon sürecine dahil oldu. Promosyon ödemelerine en geç mart ayında başlanacak. Ödemelere nisan ve mayıs aylarında da devam edilecek. Banka promosyonu kapsamında emeklilere toplamda 6 milyar liraya yakın bir tutar ödenecek. Emekliler, SGK ile protokol imzalayan bankalara müracaat ederek paralarını alabilecekler. Kamu bankaları emeklilere, 3 yıl için bin liranın altında emekli aylığı alanlara 300 lira, bin ila 2 bin arasında aylık alanlara 375 lira, 2 bin liranın üzerinde aylık alanlara ise 450 lira promosyon verecek.
İŞ MAHKEMESİNDE VERDİĞİNİZ İFADE SONRA SİZİ ÜZMESİN
Yargıtay, mahkemede tanıklık yapan kişinin verdiği ifadenin, ileride kendisinin açacağı davada işveren tarafından delil olarak kullanılabileceğine hükmetti.
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi'nin 2016/1876 sayılı kararına konu olan dosyada, davacı işçinin bir başka davada tanık olarak verdiği ifade, aleyhine kullanıldı. Davacı işçi, açtığı davada günde 16 saat çalıştığını, çalışma saatlerinin gece 00.30'a kadar sürdüğünü, milli bayramlarda ve genel tatil günlerinde cumartesi ve pazar günleri de dahil olmak üzere çalıştırıldığını belirterek fazla mesai, hafta tatili ve milli bayram-genel tatil günlerine ilişkin ücretlerinin ödenmesini talep etti. Yerel mahkeme, bilirkişi raporuna dayanarak işçinin 7.30-22.30 saatleri arasında çalıştırıldığını kabul ederek fazla mesai ödenmesine hükmetti. Ancak, işveren, davacı işçinin daha önce bir başka işçinin açtığı davada tanık olarak ifade verdiğini, o davadaki ifadesinde genel olarak 8.00-18.00 saatleri arasında çalıştıklarını, bayram ve pazar günleri çalışmadıklarını söyledi. Yargıtay, bu beyanının davacı işçiyi bağladığını, fazla çalışma hesabının işçinin tanıklık yaptığı dosyada vermiş olduğu ifadeye göre belirlenmesi gerektiğini vurguladı.
Ahmet KIVANÇ - Tahsin AKÇA / memurlar.net
Birleşmiş Milletler: Somali'de 71 bin çocuğun ölme riski yüksek
BM Somali İnsani Yardım Koordinatörü Clercq ülkedeki aşırı kuraklık nedeniyle durumun her geçen gün daha kötüye gittiğini açıkladı. Clercq, "6.2 milyon kişi yardıma muhtaç, 3 milyon kişi de açlık sınırında. Yetersiz beslenmeye maruz kalmış 5 yaş altı 363 bin çocuktan 71 bininin ölme riski yüksek" dedi.
Birleşmiş Milletler kuraklığın pençesindeki Somali'de acilen önlem alınmazsa ülkenin kıtlık tehlikesi ile karşı karşıya kalacağı uyarısında bulundu. BM Somali İnsani Yardım Koordinatörü Peter de Clercq, yaptığı yazılı açıklamada, ülkedeki aşırı kuraklık nedeniyle insani durumun her geçen gün kötüye gittiğine dikkati çekti. Somali'de 6,2 milyon kişinin yani ülke nüfusunun yarısının yardıma muhtaç olduğunu ifade eden Clercq, yaklaşık 3 milyon kişinin de açlık tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu söyledi. Aşırı derecede yetersiz beslenmeye maruz kalmış beş yaş altı 363 bin çocuktan 71 binin ölme riskinin yüksek olduğuna dikkati çeken, "Kuraklığın vurduğu Somali, kıtlık ile burun buruna gelebilir." uyarısında bulundu.
Birleşmiş Milletler kuraklığın pençesindeki Somali'de acilen önlem alınmazsa ülkenin kıtlık tehlikesi ile karşı karşıya kalacağı uyarısında bulundu. BM Somali İnsani Yardım Koordinatörü Peter de Clercq, yaptığı yazılı açıklamada, ülkedeki aşırı kuraklık nedeniyle insani durumun her geçen gün kötüye gittiğine dikkati çekti. Somali'de 6,2 milyon kişinin yani ülke nüfusunun yarısının yardıma muhtaç olduğunu ifade eden Clercq, yaklaşık 3 milyon kişinin de açlık tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu söyledi. Aşırı derecede yetersiz beslenmeye maruz kalmış beş yaş altı 363 bin çocuktan 71 binin ölme riskinin yüksek olduğuna dikkati çeken, "Kuraklığın vurduğu Somali, kıtlık ile burun buruna gelebilir." uyarısında bulundu.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)