15 Şubat 2017 Çarşamba

Ankara DTCF'de 66 ders hocasız

Üniversitelerden 330 akademisyenin ihraç edilmesiyle ilgili yankılar sürerken Ankara Üniversitesi tarafından yapılan açıklamada Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nde ihraçlar sonucunda 66 dersin hocasız kaldığı belirtildi.

Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde (DTCF) ‘KHK Tasfiyeleri ile Yaratılan Tahribatın Bilançosu’ başlığıyla yapılan açıklamada, 66 dersin hocasız, 38 lisans ve 89 lisansüstü tezin danışmansız kaldığı vurgulandı. Ankara Üniversitesi Psikoloji Bölümü adına yapılan açıklamada ise bölümdeki ihraçlara tepki gösterildi.
'Kabullenmekte zorlanıyoruz'
Hürriyet gazetesinde yer alan habere göre Doç. Dr. Banu Yılmaz, araştırma görevlisi Ercan Şen ve Merve Fidan’ın kamu görevlerinden ihraç edildiği belirtilen açıklamada, “Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Psikoloji Bölümü olarak, yaşananları kabullenmekte zorlanıyoruz. Banu hocamız, gerek yurtiçinde gerek yurtdışında meydana gelen doğal afetlerin ve insan eliyle ortaya çıkarılan travmatik yaşantıların açtığı derin yaraların ve psikolojik hasarlarının onarılması amacıyla, karşılık beklemeden, büyük bir özveriyle yıllarca çalışmıştır” denildi. ODTÜ Öğretim Elemanları Derneği (ÖED) ve Eğitim-Sen’in de yer aldığı ODTÜ Bileşenleri de ihraçlara tepki açıklamasında, “Rektörler ve dekanlar sorumluluğu hükümete, YÖK ise üniversitelere atmaya çalışmaktadır. Bu süreç, ülkemizin köklü akademik birikimini de yok etmektedir” görüşünü dile getirdi.

15 yaşındaki Saadet Bayar'dan 2 gündür haber alınamıyor

Denizli'de okula gitmek için evden çıkan lise öğrencisi 15 yaşındaki Saadet Bayar'dan 2 gündür haber alınamıyor. En son iki erkekle birlikte görüldüğü iddia edilen Bayar'ın kaçırıldığı iddia edilirken, polis olayla ilgili soruşturma başlattı.

Pamukkale'nin İncilipınar Mahallesi'ndeki evinden geçen Pazartesi günü okula gitmek için çıkan lise öğrencisi Saadet Bayar, akşam dönmedi.
Kızlarına cep telefonundan da ulaşamayan aile, kendi imkanlarıyla arama çalışması başlattı.
Aile bireylerinin görüştüğü bir taksici, Saadet Bayar'n iki erkekle aracına bindiğini iddia etti.
Taksici, Eskihisar Mahallesi'nde aracından inen gençlerin, Bayar'ın telefonunu zor kullanarak elinden aldığını söyledi.
Kayıp ihbarında bulundular
Bunun üzerine aile, Kınıklı Polis Merkezi'ni arayıp, kaçırldığından şüphelendikleri kızları için kayıp ihbarında bulundu. Polis, taksicinin ifadesi doğrultusunda arama çalışmalarını mahalle ve çevresinde yoğunlaştırdı.
Kızının hayatından endişe ettiklerini belirten Sebahat Bayar, "Kızımın hiçbir sorunu yoktu. Ortadan kaybolduğu gün de evden neşeli olarak çıkmıştı. Kendisiyle şakalaşmıştım. Kızım arkadaşları tarafından da çok sevilen biri. Onu görenlerin ya da yerini bilenlerin polise bilgi vermesini istiyoruz" dedi.

Reza Zarrab davasında kritik son dakika gelişmesi

İranlı işadamı Reza Zarrab'ın New York'ta devam eden duruşmasında önemli gelişmeler yaşandı. Zarrab, suçsuz olduğunu ifade ederken duruşma Ağustos ayına ertelendi.

New York Times muhabiri Benjamin Weiser'ın aktardığı bilgilere göre, Reza Zarrab'ın New York'ta devam eden davasında bugün savcı Preet Bharara'nın talebi görüşüldü. Bharara'nın Kirkland and Ellis hukuk firmasının Zarrab'ı savunmasına yaptığı itiraz reddedildi. Duruşmada suçsuz olduğunu beyan eden Zarrab'ın avukatlarından Ben Brafman da hakimin kararından memnun olduklarını açıkladı.
Duruşma Ağustos ayına ertelendi.

FETÖ yazışmaları deşifre edildi

Kendilerini “Akıncılar" olarak adlandıran bir hacker grubu FETÖ/PDY terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen’e ait olan mail yazışmalarını deşifre etti. Grup, misyonlarını internet sitelerinde "İnanç ve Ahlaki değerlerimize saldırı yapan, toplum ve kamu vicdanını olumsuz etkileyen Türkiye aleyhtarı internet siteleriyle mücadele" olarak tanımlıyor.

Kendilerini “Akıncılar" olarak adlandıran ve misyonlarını internet sitelerinde "İnanç ve Ahlaki değerlerimize saldırı yapan, toplum ve kamu vicdanını olumsuz etkileyen Türkiye aleyhtarı internet siteleriyle mücadele" olarak tanımlayan hack grubu, FETÖ/PDY terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen’e ait olan mail yazışmalarını deşifre etti. Devletin ilgili kurumlarına teslim edilen yazışmalarda ise uluslar arası basın kuruluşlarının olması da dikkat çekti.
15 Temmuz darbe girişimimin ardından kırmızı bültenle aranan FETÖ/PDY elebaşı Fethullah Gülen’e, haklarında arama kararları bulunan kurum müdürleri ve profesörler dahil olmak üzere örgüt üyelerinden gelen e-postalar deşifre edildi.
Binlerce yazışma devlete teslim edildi
Hackleme işleminde 3 bin 962 adet e-posta yazışması, 17 farklı veri tabanı, 495 Skype iletişim listesi ve çeşitli dökümanlar ile FETÖ yöneticilerinin parola bilgilerini ele geçirildi.
Kimi görev istedi kimi para talep etti
FETÖ yöneticilerinin parola bilgilerinde yer alan kısımda FETÖ/PDY örgüt üyesi olduğu gerekçesiyle aranan bir üniversite profesörünün, “ Sayın Gülen’e çok yüksek bir mesajım vardır. Rica etsem iletir misiniz!. Sadrazam geldi sizi masaya davet ediyor! Catcha numaram şifredir anlayacaktır 1600" ifadelerinin yer aldığı e-posta gönderdiği görülüyor. Ayrıca yazışmalarda çoğu vatandaşın ailelerinin geçiminin üstlenildiği takdirde her türlü göreve hazır oldukları da yer alıyor. Düzce’de kamu kurumunda şube müdürü olarak çalışan bir devlet memuru ise telefonlarının dinlendiğini belirttiği e-postasında “35 yıldır vakıf adabıyla yetiştim ve çok müşkülüm. Sizden 2 milyon TL geri ödemek kaydıyla borç istiyorum” diye yazdığı da görüldü.
Uluslararası basın kuruluşları da var
Terörist Gülen’e gönderilen e postaların içinde en dikkat çekici olanlardan ise Türkiye’de de yayın hakları bulunan uluslarararası medya kurumlarının yazışmaları oldu. İçerikte Gülen ile, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye hakkında röportaj talebinin yer aldığı görüldü.
Akıncılar: “Hizmetler devletin bekası içindir”
FETÖ ele başının resmi web sitesini hackleyerek yazışmaları elde ettiklerini açıklayan hacker grubu yaptıkları yazılı açıklamalarda binlerce bilgi ve yazışmaları devletin ilgili kurumlarına teslim ettiğini de duyurdu. Açıklamalarında 2001 yılından bu yana devletine hizmeti şiar edindiklerini belirterek; “Çizgisini ve savunduğu değerleri asla değiştirmemiş, milli ve manevi değerlere önem veren anlayışı ile hareket etmiştir. Bundan sonra da hiçbir övgü ve takdir beklentisi olmadan devletine hizmet için faaliyetlerini milletinin bekası için yürütecektir” ifadelerine yer verdi.

Annelerini öldüren kız kardeşlerle ilgili son kararı Yargıtay verecek

İzmir'de anneleri Gülseren Süngü'yü öldüren kız kardeşlerle ilgili yeni gelişme yaşandı. Fazla ceza aldıkları yönündeki başvuruyı değerlendiren Yargıtay 1. Ceza Dairesi'ne Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'ndan istenen görüş geldi. Bakanlık, "haksız tahrik" ile "iyi hal indirimlerinin" fazla uygulandığını belirtti.

İzmir'de anneleri Gülseren Süngü'yü (39) bıçaklayarak öldürdükleri gerekçesiyle tutuklu olan Ş.P ve B.P. kardeşler hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının "kardeşlerin fazla ceza aldıkları ve kararın bozulması" yönündeki talebine ilişkin, Yargıtay 1. Ceza Dairesi mağdurun "kadın" ve "anne" olduğu için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'ndan görüş istedi.
Aliağa ilçesinde 13 Eylül 2013 tarihinde anneleri Gülseren Süngü'yü öldürdüğü gerekçesiyle 20 yıl hapis cezası alan Ş.P. (olay tarihinde 19 yaşında) ile 10 yıl hapis cezası alan B.P. (olay tarihinde 17 yaşında) avukatları aracılığıyla cezayı çok bularak Yargıtay'a başvurdu.
Başsavcılık, annelerini öldüren kız kardeşlerin aldığı cezayı çok bularak "makul oranda indirim verilmesi gerekirken, asgari oranda indirim yapmak suretiyle sanıklara fazla ceza verildiğini" gerekçe gösterip Yargıtay'a başvurdu.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının bozma talebine ilişkin, Yargıtay 1. Ceza Dairesi, "öldürülen kişinin "kadın" ve "anne" olması nedeniyle Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığından görüş istenmesine karar vererek, dosyayı yerel mahkemeye gönderdi.
Bakanlık kardeşlerin cezasını az buldu
Görüşlerine başvurulan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatları ise kız kardeşlerin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının görüşünün aksine "haksız tahrik" ile "iyi hal indirimlerinin" fazla uygulandığını bu nedenle de az ceza verildiği yönünde görüş bildirip, kararın bozulmasını istedi.
Kız kardeşlerin avukatı Hakan Turan, kardeşlerin suçu işleme sebebinin "meşru müdafaa" olduğunu ileri sürerek, Yargıtay'ın talepleri doğrultusunda kararı bozacağına inandığını bildirdi.

Proje hazırlandı! İstanbul'a 3 yeni ada geliyor

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Pendik'e 3 ada yapıyor. Toplam yüzölçümü 603 bin 500 metrekareden oluşacak olan adalarda su sporu alanları, yelken, tekne turları, gezinti ve seyir terasları, dinlenme ve yemek alanları, parklar ve bisiklet parkurları gibi çok sayıda aktivite alanı yer alacak.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan proje, toplam yüzölçümü 603 bin 500 metrekare olan 3 adacıktan oluşuyor. Adaların toplam kıyı uzunluğu ise 7 bin 460 metreye ulaşacak. Tüm İstanbulluların ve ziyaretçilerinin faydalanacağı ada projesinin dinlence, eğlence ve sportif faaliyetleri bir arada barındırması hedefleniyor.
Birbiriyle bağlantılı adalarda su sporu alanları, yelken, tekne turları, gezinti ve seyir terasları, dinlenme ve yemek alanları, parklar ve bisiklet parkurları gibi çok sayıda aktivite alanı yer alacak. Adaya ulaşım için karayla arasında araç trafiğine kapalı bir asma köprü, yat ve çekek alanı, Teleferik İstasyonu ve Su Taksi Terminali inşa edilecek. Adaların arasına da köprüler inşa edilerek bağlantıları sağlanacak.
Adalar, eğlence ve sporun merkezi olacak
Projede yer alan 3 adacığın fonksiyonları şu şekilde belirlendi:
1'nci ada: Yüzölçümü 372 bin metrekare olacak ada, su sporları merkezi olacak. Kumsalı bulunacak adaya; su sporları kulübü, yüzme havuzu, rafting parkuru, deniz feneri ve kayıkhaneler inşa edilecek. Ayrıca geniş bir piknik alanı olacak. Bu adada yelken, optimist, rüzgar sörfü, kürek, rafting ve plaj voleybolu gibi pek çok spor yapılabilecek. Su sporları tesisi ise sutopu ve sualtı sporları, olimpik açık ve kapalı havuzlar, kürek, sualtı hokeyi, sualtı ragbisi ve dalış okulu gibi çok sayıda su sporuna imkân verecek şekilde yapılacak.
2'nci ada: Aktivitelerin toplandığı adanın büyüklüğü 125 bin metrekare olacak. İçinde ise su spor sahaları, mini golf, paten parkı, tırmanma duvarları, basketbol, futbol ve tenis sahaları, tırmanma duvarı, yürüyüş ve bisiklet parkurları ve yeme içme alanları yer alacak.
3'üncü ada: 106 bin metrekare büyüklüğündeki ada, karşılama adası olarak planlandı. Adada karşılama çadırı, restoranlar, tekne kiralama, koşu ve bisiklet parkurları, iskeleler, gösteri alanları ve parklar bulunacak. Adaların ortasında ise gezinti ve spor için korunaklı bir su alanı bulunacak. Burada elektrikli tekne kiralama, kürekle sandal sefası, su bisikleti ve pedallı araçlar, su kayağı, su akrobasi gösterileri, optimist ve yelken faaliyetleri, saltanat kayığı, gezi ve amfibik araçla gezinti yapılabilecek. Hürriyet

14 Şubat 2017 Salı

Kullandığı boya kör ediyordu

16 yaşındaki Tylah Durie'nin vücudu kaş kirpik boyasına alerjik reaksiyon gösterince neredeyse kör oluyordu.
Daily Mail'in haberine göre; Tylah, kaşlarına ve kirpiklerine boya sürdükten yarım saat sonra yanma ve kaşıntı hissetmeye başladı. Ertesi uyandığında gözleri şişen genç kız çığlık çığlığa ağlamaya başladı.
Tylah yaşadığı acıyı, "Gözlerime kum fırlatılmış gibi hissediyordum. Kaşlarımı jiletle kesiyorlarmış gibi sızlıyordu.
Gözlerimi o kadar şişmişti ki küçük bir aralıktan görmeye çalışıyordum. Gözlerimden iltihap akıyordu." diye anlattı.
Öncesinde alerji testi yaptırmadığı için genç kızın boyada bulunan parafenilendiamin adı verilen kimyasala ölümcül bir alerjik reaksiyon gösterdiğinden haberi yoktu. Boyanın üzerinde test yapılmadan kullanılmaması konusunda bir uyarı vardı ancak genç kız bunu önemsemedi.
Tylah'ın gözlerinin içinde kimyasal yanıklar kaldı. Doktorlar, genç kızın kalıcı körlük yaşayabileceğini, saç veya kaş kirpik boyasına bir daha dokunursa ölebileceğini söyledi. cnntürk


Müfredat önerisine en fazla talep Atatürk'e

13 Ocak'ta Milli Eğitim Bakanlığı tarafından görüş ve öneriye sunulan 52 derse ilişkin askı süreci sona erdi. 1 aylık sürede Milli Eğitim Bakanlığı'nın internet sitesine 175 bin görüş ve öneri iletilirken bakanlığı kurumsal elektronik posta adreslerine de 8 bin 700 görüş gönderildi. En fazla görüş Atatürk'e daha fazla yer verilmesi ve evrim teorinisin yeniden kitaplarda yer alması. Öneriler arasında Nutuk'un ders kitabı olarak öğrencilere okutulması önerisi de geldi.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın 13 Ocak’ta görüş ve öneriye sunduğu 52 dersin taslak öğretim programına ilişkin askı süreci sona erdi. Bir aylık sürede ‘müfredat.meb.gov.tr’ adresinde 175 bin 342 görüş ve öneri iletildi. Bakanlığın kurumsal e-posta adreslerine ise 8 bin 700 görüş gönderildi. Hürriyet gazetesinin haberine göre en fazla görüş ve öneri, lise 4’üncü sınıf müfredatında bulunan evrim teorisinin tekrar kitapta yer alması ve Atatürk’e daha fazla yer verilmesi konularında yapıldı. Taslak programlara, din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin zorunlu olmaktan çıkarılması ve Nutuk’un ders kitabı olarak öğrencilere okutulması önerileri de geldi. 175 bin 342 görüş, öneri, şikâyet ve talebin eğitim kademeleri ve derslere dağılımı şöyle:
Yurttaşlık ve demokrasi dersi
İlkokuldaki 11 ders için toplam 33 bin 648 görüş iletildi. 7 bin 882 görüşle insan hakları, yurttaşlık ve demokrasi dersi ilk sırada yer aldı. Bunu 5 bin 76 iletiyle Türkçe, 3 bin 621 iletiyle görsel sanatlar, 3 bin 579 görüşle hayat bilgisi, 3 bin 21 iletiyle fen bilimleri, 2 bin 863 iletiyle matematik takip etti. İlkokulda en az görüş 499 iletiyle trafik güvenliği dersine bildirildi.14 dersin taslak programının askıya çıkarıldığı ortaokul kademesinde 47 bin 536 görüş iletildi. Atatürk kazanımlarının azaltıldığı T.C. İnkılap tarihi ve Atatürkçülük dersi 12 bin 799 görüş ve öneriyle ilk sıraya yerleşti. 8 bin 67 öneriyle sosyal bilgiler, 4 bin 553 öneriyle fen bilimleri, 3 bin 477 öneriyle görsel sanatlar dersi en çok görüş bildirilen dersler oldu.
Tarih için 41 bin ileti
Lisede okutulacak 25 ders için 94 bin 158 görüş iletildi. En çok öneri ve şikâyet 41 bin 10 iletiyle tarih dersine yapıldı. 2. Dünya Savaşı incelenirken İnönü’nün çıkarıldığı çağdaş Türk ve dünya tarihi dersiyle ilgili de 1674 görüş geldi. Tarihi, 15 bin 743 öneriyle fizik, 9 bin 958 öneriyle evrim teorisinin çıkarıldığı biyoloji ve 4 bin 467 öneriyle felsefe dersi takip etti. Lisede en az öneri ise 71 görüşle Fransızca, 90 görüşle trafik kültürü ve ilk yardıma yapıldı.
Son şekil 23 Şubat'ta
Bugünden itibaren ders komisyonları uygun buldukları görüşleri taslaklara ek yaparak Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu (TTK) Başkanlığı ile paylaşacak. TTK Başkanlığı, 23 Şubat’a kadar taslak öğretim programlarına son şeklini verecek. Bundan sonra da ders kitaplarının yazım süreci ve öğretmen eğitimleri başlayacak. Din kültürü ve ahlak bilgisi taslak öğretim programı açıklanmamıştı. Derse ilişkin olarak hazırlanan taslak müfredatın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) gönderildiği öğrenildi. Dersin programı, AİHM değerlendirmesinin ardından açıklanacak. cnntürk

Profesör İbrahim Kaboğlu üniversiteden alkışlarla ayrıldı

Son çıkan KHK ile Marmara Üniversitesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Başkanlığı görevinden ihraç edilen Prof. İbrahim Kaboğlu bugün üniversiteden ayrıldı. Kaboğlu, kampüs girişinde açıklama yaptıktan sonra öğrencileri ve meslektaşları tarafından alkışlarla uğurlandı. Kaboğlu,"Sorumluysak biz hesap vermeye hazırız. Şu andan itibaren veremeyeceğimiz hesap yoktur. İşte hodri meydan" dedi.

Marmara Üniversitesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, son Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile üniversiteden ihraç edildi. Kaboğlu bugün Marmara Üniversitesi Haydarpaşa Kampüsü'ne gelerek odasından özel eşyalarını aldı. Yaklaşık 1,5 saat üniversite binasında kalan Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu öğrencileri ve meslektaşlarıyla vedalaştıktan sonra kampüs girişinde açıklama yaptı. Açıklama sırasında Kaboğlu'nu öğrencileri yalnız bırakmadı.
"Bugün burada bu şekilde bir görüntüyü hiçbirimiz vermek istemezdi. Ama bu görüntünün nedeni biz değiliz" diyen Kaboğlu, "Türkiye 15 Temmuz gecesi bir darbe girişimi yaşadı. 15 Temmuz gecesi çok şükür darbe bastırıldı. Fakat 15 Temmuz gecesi yaşanan darbe girişiminin nedeni üniversiteler, bilim, bilim ve araştırma özgürlüğü, anayasa da değildir. Ama tam tersine belki de hukuk ve liyakat ilkelerine uyulmamış olmasıdır" diye konuştu.

Kaboğlu , "Olağanüstü Hal'in konusu, nedeni, amacı ile hiçbir ilgisi olmayan uygulamalara gidildi. Ve bu da OHAL Kanun Hükmünde Kararname adı verilen işlemlerle yapılmak istendi. Burada Anayasa'nın 120. maddesi çerçevesinde ilan edilen Olağanüstü Hal ve 121. maddesinden hareketle kullanılan bir Kanun Hükmünde Kararname söz konusu. Fakat bunların herhangi bir biçimde 15 Temmuz gecesiyle ilgili olmadığı ilerleyen haftalarda ve aylarda ortaya çıktı" ifadelerini kullandı.

686 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile uygulanan ihraçların hukuk dışı olduğunu söyleyen Kaboğlu, "Ben ve meslektaşlarım bilim yapıyoruz. Bilim; barış ve özgürlük ortamında yapılır. Barış ve özgürlük için yapılır. Bugüne kadar bunu yaptık. Bütün yazılarımız, konuşmalarımız tıpkı burada olduğu gibi saydamdır, açıktır. Derslerimizde hep bilimi yaptık. Öğrencilerimize eleştirel düşünceyi ve saydam olmalarını öğrettik. Olaylara çok yönlü bakmaları gerektiğini öğrettik. Ama gelin görün ki 7 Şubat akşamı yayınlanan KHK, bizim öğrettiğimiz bütün bilgileri sıfırlayan sonuca sahip" dedi.
Kaboğlu son olarak, "Sorumluysak biz hesap vermeye hazırız. Şu andan itibaren veremeyeceğimiz hesap yoktur. İşte hodri meydan. Hukuk önünde, mahkemeler önünde, ulusal ve uluslararası alanda açığız; alnımız açıktır. Biz hukuku, insan haklarını, bilimi, barışı ve eleştirel düşünceyi savunmaktan başka bir şey yapmadık" ifadesini kullandık.

İbrahim Kaboğlu açıklamasının ardından öğrenci ve meslektaşlarının alkışları eşliğinde bir taksiye binerek üniversiteden ayrıldı.
Kaboğlu'nun vedası ve açıklaması sırasında polis üniversite girişi ile çevresinde geniş güvenlik önlemi aldı. Üniversitenin dört bir yanına çevik kuvvet ve sivil polislerin yerleştirildiği görüldü.
Bu arada açıklama öncesi ve sonrasında kameralara ilginç de bir görüntü yansıdı. Üniversitede görev yapan 2 özel güvenlik görevlisinin grubun toplanması, basın açıklaması yapılması ve kalabalığın dağılımı sırasında kameralarla kesintisiz kayıt yapması dikkat çekti. DHA

13 Şubat 2017 Pazartesi

Kanser teşhisiyle 7 kez ameliyat oldu! Gerçek çok farklı çıktı

Adana’da, 10 yıl önce 'kolon kanseri' teşhisi konulan 26 yaşındaki Salih Murat’ın, 7 kez ameliyat geçirip, 26 kiloya düştükten sonra kanser olmadığı anlaşıldı. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi’nde Prof. Dr. Yüksel Gümürdülü’nün, 'Crohn hastası' olduğunu tespit ettiği genç, bu yönde yapılan tedavinin ardından sağlığına kavuştu.

Salih Murat adlı vatandaşın sağlık sorunları 2006 yılında ve henüz 16 yaşındayken başladı. Karnında başlayan ani ağrılarla başvurduğu hastanede “kolon kanseri” teşhisi konularak, onkoloji kliniğinde tedavi gören Salih Murat, bir türlü iyileşemedi. 55 kilodan 26 kiloya kadar düşen gence, ağrıları ve atakları geçmeyince bağırsağında bulunan bir kitlenin yırtılmaya neden olduğu bilgisi verildi. Salih Murat, bunun üzerine birçok kez operasyon geçirse de hiçbir tedaviden olumlu sonuç alınamadı.
Talihsiz genç, hastalığına çare bulmak için ailesi tarafından hastane hastane dolaştırıldı. Yurt içinde birçok hastaneye başvuran, gittiği her hastanede “yapılacak bir şey kalmamış sabahı göremez” denilen genç, onkoloji servislerinde yıllarca adeta çile doldururken, aldığı kemoterapinin ardından saçları döküldü.
'KEMİK YIĞININA DÖNDÜM'

Tedavisi süresince adeta kemik yığınına dönüştüğünü anlatan Salih Murat, şunları söyledi:
“7 ameliyatın 4’ünde apandisit, birinde safra kesemin alındığı yazıldı. 72 saati geçen ağır ataklarım oluyordu. Ağrı başladığında kendimi evin duvarlarına çarpıyordum. Gittiğimiz doktorlar anneme ve akrabalarıma her şeye hazırlıklı olmaları gerektiğini bile söylemişler. Aşırı kilo kaybını gören hastaneler beni umutsuz vaka olarak görüp almak istemiyorlardı. Artık umudum kesilmişti. Ben de hastanelere gitmek istemez olmuştum. Annem, teyzem ve tüm yakınlarımın benden gizli gizli ağladıklarını biliyordum. Ben iyileşemediğim gibi daha çok acı çekiyordum. Ölümü artık kabullenmiş durumdaydım.”

YENİDEN KİLO ALMAYA BAŞLADI
Son çare olarak Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Anabilim Dalı Profesörlerinden Yüksel Gümürdülü’nün kendilerine tavsiye edildiğini anlatan Salih Murat, şöyle devam etti:
“Teyzem, son bir kez de Yüksel hocamın beni görmesi için ısrar etti. Zorla gittiğim Balcalı Hastanesi’nde de aslında umudum yoktu. Değerli hocamız, önce raporlarını inceledi ve yaptırdığı çeşitli tetkiklerin ardından kanser olmadığımı söyledi.”
Salih Murat, Prof. Dr. Gümürdülü’nün tedavisinin ikinci ayından itibaren hızla düzelmeye ve kilo almaya başladığını belirterek, şöyle konuştu:
"10 yıldır kanser olduğunu bildiğim hastalığımın aslında kanser değil crohn (iltihaplı bağırsak hastalığı) ve FMF hastalığı olduğunu Prof. Dr. Gümürdülü’den öğrendim. Doktorum beni çok sıkı takip etti. Hastanede yatak tedaviye başlandığında 26 kiloydum. Gün gün kaybettiğim umutlarımı, yine gün gün yeniden yeşertmeye başlamıştım. Değerli hocam, her gün bizzat kendisi beni muayene ediyor ve hemşirelere yapmaları gerekenleri anlatıyordu."
Yanlış teşhis yüzünden 10 yılının yaşam mücadelesi vermekle ve ameliyatlarla geçtiğini belirten Salih Murat, tedavi boyunca bıçak altına hiç yatmadığını ve ağrı kesici kullanmadan doğru tedavi yöntemleri sayesinde bir yılda iyileştiğini söyledi.

YENİDEN DOĞMUŞ GİBİ
Hayatına kaldığı yerden devam etmek isteyen Salih Murat, şimdi özel bir şirkette çalışıyor ve ikinci üniversiteyi okuyor. Doktorunu sürekli ziyaret eden Salih Murat, “Canı veren Allah elbette ancak, değerli hocam hayatımın kurtulmasına vesile oldu. Bazı geceler 10 yıllık hayat mücadelem gözümün önünde canlanıyor. O anda içimden doktoruma mesaj yazmak geliyor. Cep telefonuma sarılıp defalarca teşekkür duygularımı kendisine iletiyorum. Allah ondan razı olsun” diye konuştu.
Tedaviyi gerçekleştiren Prof. Dr. Gümürdülü ise Salih Murat kendisine geldiğinde öyküsünü dinlediğini ve ardından tetkiklerini yaptırdığını belirterek, “Hastamız crohn hastası idi. Zaten hastalığın belirtileri 16 yaşında görülmüş. Bu yaşta ailesel bir geçiş yoksa kanser hastalığı düşünülemezdi” dedi.
Prof. Dr. Gümürdülü, crohn hastalığının, gastrointestinal sistemin (Gastrointestinal Sistem. Vücudun çiğneme, sindirim, emilim ve boşaltım olaylarının gerçekleştiği ağızdan anüse kadar olan bölümü) herhangi bir yerinde oluşabilen iltihabi bir hastalık olduğunu vurguladı. Crohn hastalığında tedavinin, hastalığın lokalizasyonuna, şiddetine ve komplikasyonların varlığına göre düzenlenmesi gerektiğini vurgulayan Gümürdülü, şöyle devam etti:

KONTROLLERİ DEVAM EDİYOR
“Tedavi, tedaviye alınan cevap, hasta uyumu ve yan etkiler değerlendirilerek her hastaya farklı bir uygulama ve değerlendirmeyle yapılmalıdır. Crohn hastalığında güncel tedavi akut hastalığın tedavisi ve elde edilen düzelmenin sürdürülmesi şeklinde iki basmakta gerçekleştirilir. Hastamız Salih Murat, tedavimize tam olarak 2 ay içinde cevap verdi ve hızla düzelmeye başladı.”
Hastası Salih Murat'ta crohn ve FMF hastalıklarının aynı anda bulunmasının işi zorlaştırdığını ancak, çözümsüz olmadığını anlatan Prof. Dr. Gümürdülü, sözlerini şöyle tamamladı:
“Hastamızı şimdi rutin aralıklarla kontrol altında tutuyor, bir şikayetinin olup olmadığını soruyoruz. Hastanemizden taburcu olduktan sonra hiçbir sorun yaşamadık. Bundan sonra da yaşamayacağını ümit ediyorum.”

Kanser hastası çift bir hafta arayla hayatını kaybetti

Kansere yakalanan çiftin çocukları, anne ve babaları peş peşe hayatını kaybetmeden birkaç gün önce çektikleri bir fotoğrafı paylaştı.

Fotoğrafta 57 yaşındaki Mike Bennet ile eşi 50 yaşındaki Julie, İngiltere'nin Liverpool kentinde bir hastane odasında el ele tutuşurken görülüyor.
BBC Türkçe Servisi'nin haberine göre, Bennet, bu fotoğraf çekildikten kısa bir süre sonra beynindeki tümör nedeniyle hayatını kaybetti.
Ailenin yakınları ve arkadaşları, çiftin en küçüğü 13 yaşında olan üç çocuğuna yardım için bir kampanya başlattı. Kampanyanın ilk 24 saatinde on binlerce sterlin bağış yapıldı.
Anne Julie Bennet'ın bir arkadaşı, "O'na bizlerin bir araya gelerek çocuklara bakacağını söyledim. Gözlerini açtı ve gülümsedi" şeklinde konuştu.
İlkokul öğretmeni olan anne Bennet da eşinden bir hafta sonra hayatını kaybetti. 50 yaşındaki 3 çocuk annesi kadının marangoz olan eşi Mike Bennet ise 2013 yılından bu yana beyin tümörü tedavisi görüyordu.

GSS borcu olan 4.2 milyon kişiye af geliyor

Genel Sağlık Sigortası borcu olan 4.2 milyon kişinin borcu hazırlanan yeni torba yasa ile silinecek. Aylık ödenecek prim 53 lirayı geçmeyecek, 53 lira prim ödeyen sağlık haklarından yararlanacak.

Hazırlanan yeni torba yasa tasarısı ile GSS borcu bulunan 4.2 milyon kişinin borçları silinecek. Posta gazetesinde yer alan habere göre ödenen prim miktarı da azaltılacak.
Türkiye'de 2012 yılında herkes Genel Sağlık Sigortalısı (GSS) oldu ve prim ödeme zorunluluğu doğdu. Çalışmayan, bir geliri olmayan ve sigortalı yakını olmayanların gelir testi yaptırması şartı geldi. Test sonucuna göre hane içerisindeki gelir asgari ücretin 3'te 1'nden düşük olanların primlerini devlet üstlendi. Ancak kişi gelir testi yaptırmaz ise her ay adına prim borcu birikiyor.
Toplam borç 8 milyon lirayı buluyor
Gelir testi yaptırmayanlar ise otomatik olarak GSS kapsamına alınıyor ve en yüksek tutardan prim borcu çıkarılıyordu. 2016'da çıkan afla binlerce lira borcu olan GSS'lilere borçlarını cezasız ödeme şansı verildi. Ancak bu imkandan çok az kişi yararlandı. GSS borcu olanların sayısı 4 milyonu, toplam borç ise 8 milyon lirayı buluyor. Meclis'e getirilen yeni torba yasa tasarısı ile bu kişilere yeni bir af geliyor.
Söz konusu tasarıya göre gelir testine hiç girmeyenler için düzenlenecek olan aftan yararlanmak için kişi 12 ay içerisinde bu testi yaptıracak. Bu kişilerin geçmiş borçları, gecikme zamları ve cezaları silinecek. Tasarıda primin herkes için sabitlenmesi hükmü var. Bu tutar asgari ücretin brüt tutarının yüzde 3'ü olarak belirlenecek. Kanun tasarısı sonrası cebinden prim ödeyerek sağlık hizmetlerinden yararlanacak kişilerin primleri 53 liraya düşecek. cnntürk

Koşulsuz ve faizsiz 1000 TL kredi

Türkiye'nin en büyük bankalarından biri müşterilerine 6 ay vadeli 1.000 TL'lik sıfır faizli kredi dağıtmaya başladı.

Hükümet kredi ve kart borcu olanlar için Eylül 2016’da yasal bir düzenleme yapmasının ardından kredi ve kart borcu olanlara, borçlarını 72 aya kadar yapılandırma hakkı tanınmıştı.
Milyarlarca liralık borç bu kapsama yapılandırılmış, ödeme zorluğu çekenler ise rahat bir nefes aldı. Ardından bankalardan bir hamle daha gelmiş, ekonomiyi canlandırmak için kredi faizlerinde indirime gitmişti.
Posta gazetesinden Bilal Emin Turan'ın haberine göre, bankaların ekonomiye verdiği destek sürüyor. Belki de tarihte ilk olabilecek uygulamaları da hayata geçiriyorlar. Nasıl mı?
Bir banka düşünün ve size kredi kartı yoluyla 6 ay taksitle 1000 lira nakit avans versin. Akla ilk ‘Faizi yüzde kaç?’, ‘Geri ödemesi ne kadar?’ soruları gelir.
Formalitesiz kredi
Ancak, istihdam seferberliğinin ve teşvik hamlelerinin art arda açıklandığı bu ortamda bankalar da elini taşın altına koyup destek mesajı verdi.
Türkiye’nin en büyük bankaları müşteriye kredi kartıyla çekilen 1000 liralık nakit avansı sıfır faizle vermeye başladı.
Formalitesiz bir ihtiyaç kredisi olan nakit avansın normalde aylık faizi yüzde 1.84. Faizden de yüzde 5 (3.29 lira) vergi ve yüzde 15 (9.85 lira) fon (KKDF) ücreti alınıyor.
Faiz olsa maliyet 1079 lira olacaktı
Kredi kartı müşterilerine SMS’le ulaşan bankalar, 166.67 lira taksitle 6 ayda geri ödemeli 1000 liralık avanstan tek kuruş almıyor.
Faiz uygulansa vergi ve fon kesintisi dahil geri ödeme tutarı 1079 lira olacaktı. 1000 lira nakit avansı çekip bugün vadeli hesaba koysanız yüzde 11.50 faizle 6 ay sonunda paranız 1049 lira olur. Yani faiz ödemediğiniz gibi üstüne para alıyorsunuz.

Vahşet: Tilkiyi öldürüp kasaba girişine astılar

Burdur'da kimliği belirsiz kişi ya da kişiler ateşli silahla vurarak öldürdükleri tilkinin ölüsünü kasabanın girişinde bulunan elektrik direğine astılar.


Burdur'un Çeltikçi İlçesi'ne bağlı Bağsaray Beldesi'nde ateşli silahla öldürüldüğü anlaşılan tilki leşi, belde girişindeki elektrik direğine iple bacağından asıldı.
Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi (MAKÜ) Veteriner Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Yakup Yıldırım, dün bir görev için gittiği Çeltikçi İlçesi'ne bağlı Bağsaray Beldesi girişindeki elektrik direğine bacağından asılı tilki leşi gördü.

Yıldırım, ateşli silahla vurularak öldürülen hayvanla ilgili Gıda, Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü ekiplerine haber verdi. Olay yerine gelen ekipler, tilki leşini direkten indirerek kuduz virüsü olup olmadığının incelenmesi için Konya Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüsü'ne gönderdi.
Olayı vahşet olarak değerlendiren Prof. Dr. Yakup Yıldırım, "Bir görev için geldiğimiz bölgede bu durumla karşılaştık.

Tamamen bir vahşet, ateşli silah yaralanmasına bağlı ölüm gerçekleştiğini ilk yaptığımız muayenede tespit ettik.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü ekiplerine haber verdik. Arkadaşlar geldi, hayvan leşini Konya'ya gönderdi" dedi.




Bodrum'da 'ejderha tavuğu' yetiştirdiler

Bodrum'da emekli iki arkadaş aralarında Vietnam ve Endenozya'da sadece kralların ve zenginlerin sofralarını süsleyen literatürdeki adı 'Dong Tao' olan ejderha tavuğu da bulunduğu 8 farklı türde tavuk yetiştirmeyi başardı. Tavukların değeri ise bin lira ile 6 bin lira arası değişiyor...
Bodrum'da emekli kaptan ve tersane işletmecisi Ertuğrul Kara, 2 arkadaşı ile birlikte kurduğu çiftlikte fiyatları bin ila 6 bin lira arasında değişen 8 farklı tavuk türü yetiştirmeyi başardı.
Yetiştirdiği tavuklar arasında Vietnam ve Endenozya'da sadece kralların ve zenginlerin sofralarını süsleyen literatürdeki adı 'Dong Tao' olan ejderha tavuğu da bulunduğunu belirten Kara, dünyanın büyük ilgi gösterdiği ve yılda 300'ün üzerinde yumurta veren bu tavuk türlerinin sayısını arttırmayı amaçladıklarını söyledi.
Evli ve 2 çocuk babası Ertuğrul Kara, dalış okulu yöneticisi ve eğitmeni Erman Akarsu ve veteriner Ahmet Kurt ile yedi yıl önce Umurca Mahallesi'nde tavuk çiftliği kurdu.
3 arkadaş kurdukları çiftlikte alışılmışın aksine dünyanın önde gelen tavuk ırklarını yetiştirmeye başladı. Hobi olarak başladıkları tavuk üretiminde üç arkadaş, kısa süre sekiz ayrı cins tavuk üretimine ulaştı.
Çiftlikte son olarak bir yıl önce 'Ejderha tavuğu' olarak bilinen ve sadece Vietnam ve Endenozya'da bulunan 'Dong Tao' cinsi tavuk yetiştirildi. Bir zamanlar sadece Kraliyet ailesi için yetiştirilen bu türün Türkiye'de üretiminin bir ilk olduğunu belirten Kara, şöyle dedi:
"20 bin lira teklif eden olmasına rağmen satmadık. Normal tavuklara göre üç misli daha ağır olan bu türün ayaklarından yapılan çorbanın Viagra etkisi yaptığı biliniyor. Uzak Doğu'da sadece zenginlerin yiyebileceği lezzette nadir bulunan bir tavuk türü. Sadece ayaklarından yapılan çorba 800 ile 1000 dolara satıldığını biliyoruz.
Ejderha tavuğu, yılda ortalama 300 ile 320 arasında yumurta veriyor. Yumurtaları tanesi 15- 20 liradan alıcı buluyor. 3-6 bin dolara alıcı bulan bu tavuk türünü Bodrum'da yetiştirmiş olmanın heyecanını yaşıyoruz" dedi.
Yumurtaları da siyah olan ve yine çok değerli türlerden olan Endenozya ırkı 'Ayem Cemani' cinsi tavuğu da Bodrum'da yetiştirmeyi başardıklarını vurgulayan Kara, hedeflerinin yılda 300'ün üzerinde yumurta veren bu tavuk türlerinin üretimini ve sayısını hızla arttırmak olduğunu kaydetti.
Kara, Dong Tao ve Ayem Cemani'nin dışında bugüne kadar Australorp Siyah (Avustralya ), Australorp Mavi (Avustralya ), Light Susex (İngiltere), Arakanus Mavi Yeşil (Amerika), Americanus Mavi (Amerika), Cream Legbar (Güney Amerika) ırklarını üretmeyi başardıklarını vurguladı. Ertuğrul Kara, şöyle dedi:
"Bu ırkları sadece yumurtalarını büyük güçlüklerle temin ederek yaratabildik. Tüm bu ırkların yanısıra dünya standartlarında yeni bir ırk yetiştirmek için de yoğun çaba sarf ediyoruz. Yeni yetiştireceğimiz ırkın yılda 350 yumurta vereceğin tahmin ediyoruz. En büyük korkumuz birkaç kez çalınmaya teşebbüs edilen tavuklarımızı koruyabilmek."