RADYO Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Ali Ağaoğlu’nun oynadığı reklam filminde Türk bayrağına yer verilmesiyle ilgili dosyayı görüştü. Reklam filmine ceza verilmedi.
RTÜK’ün CHP kontenjanından seçilen üyesi Ali Öztunç karar sonrası yaptığı açıklamada, “Yasada açık bir hüküm olmasına rağmen, 5 AKP’li üye sırf Ali Ağaoğlu oynadı ve onun şirketi olduğu için bir reklam filmine ceza vermedi. Bu üyeler aynı zamanda kendileriyle çeliştiler, çünkü daha önce farklı kanallara, farklı reklamlardan ötürü sadece Türk bayrağı kullanıldığı için ceza vermişlerdi. Bu karar sonrasında artık Türk bayrağı iç çamaşırı reklamlarında bile kullanılabilir. Bu yolu açan AKP’li üyeler bakalım o zaman nasıl bir tavır sergileyecekler merak ediyorum. Ayrıca CHP Milletvekili Umut Oran’ın “Fuat Avni” ile mesajlaştığını iddia eden kanallarla ilgili başvuruda bulunmuştu. Yine 5 AKP’li üye, önlerine gelen bu dosyalara da ceza vermedi” dedi.
9 Nisan 2015 Perşembe
Erdoğan'ın damadı Berat Albayrak bakan mı oluyor?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın sürpriz adaylığı ekonomi kulislerini hareketlendirdi. Seçim sonrası olası Ak Parti iktidarında Ali Babacan’ın yerine ekonominin direksiyonuna geçecek en kuvvetli adaylardan biri olarak eski borsa başkanı İbrahim Turhan’ın yanısıra Albayrak’ın adı da konuşulmaya başlandı.
Haziran ayında yapılacak genel seçimlerde yarışacak listeler kesinleştiğinde en büyük sürprizlerden biri de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın Ak Parti’den aday olmasıydı. Albayrak’ın adaylığı sonrasında ise ekonomi kulisleri hareketlendi. Seçimler sonrasında olası yeni bir Ak Parti iktidarında Ali Babacan’ın yerine ekonominin direksiyonuna geçecek en kuvvetli adaylardan biri olarak eski borsa başkanı İbrahim Turhan’ın yanısıra Albayrak’ın adı da konuşulmaya başlandı. Peki, Albayrak kimdir ve nasıl bir ekonomi anlayışına sahiptir?
CEO’LUKTAN AYRILDI
İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümünü mezunu olan Berat Albayrak, 1999 yılında çalışmaya başladığı Çalık Holding’te 2007’de genel müdür oldu. 2004 yılında Erdoğan’ın kızı Esra Albayrak (Erdoğan) ile evlendi. 2013 yılında Çalık Holding’teki CEO’luk görevinden ayrıldı, 2014 yılında Sabah’ta köşe yazısı yazmaya başladı. Albayrak, yazılarının büyük bölümünde Merkez Bankası’nı sert sözlerle eleştirdi. 1 Eylül 2014 tarihli yazıda, “Kurumla ilgili bazı sıkıntılar artık Ankara’yı aşmış tüm Türkiye’de konuşulur olmuştur. Burada hakikaten samimiyetle iyi şeyler yapmaya çalışan bazı şahısları tenzih ederim. Ama bazılarının hangi amaca hizmet ettikleri gayet endişe verici. Peki ya suya sabuna dokunmadan, hiçbir konuda insiyatif almadan, fikir beyan etmeden ülkenin bu kadar önemli bir kurumunda koltuk işgal edenlere ne demeli? Bu kurumdan beklenen başka odak ve merkezlerin bir şubesi gibi hareket etmemeleri, artık Yeni Türkiye’nin bir kurumu olarak düşünsel ve kurumsal merkezlerine ülkenin menfaatlerini koymalarıdır” demişti.
SONRA GÖRÜŞÜRÜZ
Albayrak, 13 Ekim 2014 tarihli yazıda ise Merkez Bankası mevzuatının değişmesinin çok önemli olduğunu belirterek, “Sorumluluklar mevzubahis olduğunda sorumlu şahısların inisiyatif alması elzem oluyor. Bu konuda vakit kaybetmeden hızlıca adım atılması gerektiğini tekrardan hatırlatırız. Çok da önemli değil diyen varsa, 2015 seçimlerinden sonra konuşuruz” görüşünü dile getirmişti. Albayrak 2 Şubat 2015’te kaleme aldığı, “Prangalardan kurtulurken” başlıklı yazısının ilgili bölümünde ise şöyle demişti: “Bu spekülatif işlemleri yapanların ve bunların bu kadar rahat top koşturmasına izin veren yetkililerin artık uzatmaları oynadığını ve bundan sonra bu kadar rahat zemin bulamayacaklarını düşünüyoruz. Yeni Ekonomi anlayışında yapanın da izin verenin de yanına kâr kalmamalı bu tip hareketler, tıpkı dünyadaki diğer önemli ülkelerdeki gibi.”
TURKUAZ YÖNETİMİNDE
Berat Albayrak, Turkuvaz Grubu’nun çeşitli yayın organlarında yönetim kurulu üyesi. İTO kayıtlarına göre Albayrak; Turkuvaz Radyo Televizyon Haberleşme ve Yayıncılık, Matbaacılık Yayıncılık, Teknik Hizmetler Sanayi, Kitapçılık Yayıncılık, Mobil Hizmetler, Filmcilik Prodüksiyon, Haber Ajansı, ATV Televizyon Prodüksiyon, Televizyon ve Radyo İşletmeciliği, Reklam Pazarlama Danışmanlık, Yayın Hizmetleri, Dağıtım Pazarlama, Aktif Televizyon Prodüksiyon, Medya Yayın Hizmetleri, TV Hizmetleri ve Görsel İşitsel İletişim anonim şirketinin yönetim kurulu üyeliğini yapıyor. Örneğin Turkuvaz Haber Ajansı’nın yönetim kurulu Ömer Faruk Kalyoncu, Serhat Albayrak ve Berat Albayrak’tan oluşuyor. Şirket 2008 yılında kuruldu. Berat Albayrak 2008 yılında genel müdür ve yönetim kurulu üyesi oldu. Berat Albayrak 2012 yılında yönetim kurulundan ayrıldı. 2013 yılında ise yönetim kurulu üyeliğine tekrar getirildi.,
BTİ’DE YÖNETİM KURULU BAŞKANI
Albayrak geçen yıl 9 Nisan 2014 tarihinde kurduğu BTİ Eğitim Kurumları şirketinde Yönetim Kurulu Başkanlığı da yapıyor. İTO kayıtlarında şirketin kuruluşundan sonra tek hareket 12 Eylül 2014 tarihinde sermaye artırılmasına yönelik. Şirket kurulurken 50 bin lira olan sermaye ağustos ayında 500 bin liraya çıkarıldı. Şirketin faaliyet alanı, “yurtiçi ve dışında eğitim sektöründe faaliyette bulunmak, anaokulu, ilkokul,ortaokul, lise, yüksekokul ve hazırlık sınıfları açmak, açılmış okulların işletilmesini deruhte etmek, kurs tertiplemek, bir üst sınıfa hazırlık dershaneleri, özel öğrenci yurtları, pansiyonlar, laboratuarlar, atölyeler, kız ve erkek meslek okulları ve yabancı dil öğretimi yapan okullar açmak” olarak sıralanıyor. Geçen yıl ekim ayında Berat Albayrak, kardeşi Serhat Albayrak ve Ömer Faruk Kalyoncu ile birlikte “Nun Eğitim ve Kültür Vakfı’nı” kurdu. Berat Albayrak’ın aday listelerindeki mesleği ise “öğretim üyesi” olarak yer alıyor. (hürriyet.com.tr)
Haziran ayında yapılacak genel seçimlerde yarışacak listeler kesinleştiğinde en büyük sürprizlerden biri de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’ın Ak Parti’den aday olmasıydı. Albayrak’ın adaylığı sonrasında ise ekonomi kulisleri hareketlendi. Seçimler sonrasında olası yeni bir Ak Parti iktidarında Ali Babacan’ın yerine ekonominin direksiyonuna geçecek en kuvvetli adaylardan biri olarak eski borsa başkanı İbrahim Turhan’ın yanısıra Albayrak’ın adı da konuşulmaya başlandı. Peki, Albayrak kimdir ve nasıl bir ekonomi anlayışına sahiptir?
CEO’LUKTAN AYRILDI
İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümünü mezunu olan Berat Albayrak, 1999 yılında çalışmaya başladığı Çalık Holding’te 2007’de genel müdür oldu. 2004 yılında Erdoğan’ın kızı Esra Albayrak (Erdoğan) ile evlendi. 2013 yılında Çalık Holding’teki CEO’luk görevinden ayrıldı, 2014 yılında Sabah’ta köşe yazısı yazmaya başladı. Albayrak, yazılarının büyük bölümünde Merkez Bankası’nı sert sözlerle eleştirdi. 1 Eylül 2014 tarihli yazıda, “Kurumla ilgili bazı sıkıntılar artık Ankara’yı aşmış tüm Türkiye’de konuşulur olmuştur. Burada hakikaten samimiyetle iyi şeyler yapmaya çalışan bazı şahısları tenzih ederim. Ama bazılarının hangi amaca hizmet ettikleri gayet endişe verici. Peki ya suya sabuna dokunmadan, hiçbir konuda insiyatif almadan, fikir beyan etmeden ülkenin bu kadar önemli bir kurumunda koltuk işgal edenlere ne demeli? Bu kurumdan beklenen başka odak ve merkezlerin bir şubesi gibi hareket etmemeleri, artık Yeni Türkiye’nin bir kurumu olarak düşünsel ve kurumsal merkezlerine ülkenin menfaatlerini koymalarıdır” demişti.
SONRA GÖRÜŞÜRÜZ
Albayrak, 13 Ekim 2014 tarihli yazıda ise Merkez Bankası mevzuatının değişmesinin çok önemli olduğunu belirterek, “Sorumluluklar mevzubahis olduğunda sorumlu şahısların inisiyatif alması elzem oluyor. Bu konuda vakit kaybetmeden hızlıca adım atılması gerektiğini tekrardan hatırlatırız. Çok da önemli değil diyen varsa, 2015 seçimlerinden sonra konuşuruz” görüşünü dile getirmişti. Albayrak 2 Şubat 2015’te kaleme aldığı, “Prangalardan kurtulurken” başlıklı yazısının ilgili bölümünde ise şöyle demişti: “Bu spekülatif işlemleri yapanların ve bunların bu kadar rahat top koşturmasına izin veren yetkililerin artık uzatmaları oynadığını ve bundan sonra bu kadar rahat zemin bulamayacaklarını düşünüyoruz. Yeni Ekonomi anlayışında yapanın da izin verenin de yanına kâr kalmamalı bu tip hareketler, tıpkı dünyadaki diğer önemli ülkelerdeki gibi.”
TURKUAZ YÖNETİMİNDE
Berat Albayrak, Turkuvaz Grubu’nun çeşitli yayın organlarında yönetim kurulu üyesi. İTO kayıtlarına göre Albayrak; Turkuvaz Radyo Televizyon Haberleşme ve Yayıncılık, Matbaacılık Yayıncılık, Teknik Hizmetler Sanayi, Kitapçılık Yayıncılık, Mobil Hizmetler, Filmcilik Prodüksiyon, Haber Ajansı, ATV Televizyon Prodüksiyon, Televizyon ve Radyo İşletmeciliği, Reklam Pazarlama Danışmanlık, Yayın Hizmetleri, Dağıtım Pazarlama, Aktif Televizyon Prodüksiyon, Medya Yayın Hizmetleri, TV Hizmetleri ve Görsel İşitsel İletişim anonim şirketinin yönetim kurulu üyeliğini yapıyor. Örneğin Turkuvaz Haber Ajansı’nın yönetim kurulu Ömer Faruk Kalyoncu, Serhat Albayrak ve Berat Albayrak’tan oluşuyor. Şirket 2008 yılında kuruldu. Berat Albayrak 2008 yılında genel müdür ve yönetim kurulu üyesi oldu. Berat Albayrak 2012 yılında yönetim kurulundan ayrıldı. 2013 yılında ise yönetim kurulu üyeliğine tekrar getirildi.,
BTİ’DE YÖNETİM KURULU BAŞKANI
Albayrak geçen yıl 9 Nisan 2014 tarihinde kurduğu BTİ Eğitim Kurumları şirketinde Yönetim Kurulu Başkanlığı da yapıyor. İTO kayıtlarında şirketin kuruluşundan sonra tek hareket 12 Eylül 2014 tarihinde sermaye artırılmasına yönelik. Şirket kurulurken 50 bin lira olan sermaye ağustos ayında 500 bin liraya çıkarıldı. Şirketin faaliyet alanı, “yurtiçi ve dışında eğitim sektöründe faaliyette bulunmak, anaokulu, ilkokul,ortaokul, lise, yüksekokul ve hazırlık sınıfları açmak, açılmış okulların işletilmesini deruhte etmek, kurs tertiplemek, bir üst sınıfa hazırlık dershaneleri, özel öğrenci yurtları, pansiyonlar, laboratuarlar, atölyeler, kız ve erkek meslek okulları ve yabancı dil öğretimi yapan okullar açmak” olarak sıralanıyor. Geçen yıl ekim ayında Berat Albayrak, kardeşi Serhat Albayrak ve Ömer Faruk Kalyoncu ile birlikte “Nun Eğitim ve Kültür Vakfı’nı” kurdu. Berat Albayrak’ın aday listelerindeki mesleği ise “öğretim üyesi” olarak yer alıyor. (hürriyet.com.tr)
Devlet başkanına tişört şoku!
Ekvador Devlet Başkanı Rafael Correa'nın çektirdiği bir fotoğraf, sosyal medyada alay konusu oldu.
Ekvadorlu bir çocuğun birlikte fotoğraf çektirme isteğine olumlu yanıt veren Correa, başına geleceklerden habersizdi.
Zira Correa'nın, iyi derecede İngilizce bilmesine rağmen fark etmediği bir şey vardı: Çocuğun üstündeki tişört. Üzerinde İngilizce “Aptalla beraberim” yazan tişörtte, Ekvador liderinin olduğu tarafa doğru da bir ok işareti bulunuyordu.
Twitter'da paylaşıldıktan sonra binlerce kez retweet'lenen bu karenin ardından, Correa'nın Twitter'daki kullanıcı adı "@mashirafael"e atıfta bulunularak açılan #IAmWithStupidMashi hashtag'i altında yüzlerce tweet atıldı.
Birçok kullanıcı, son yıllarda ifade ve basın özgürlüğü konusundaki tutumu nedeniyle eleştirilen Correa'nın böyle bir fotoğrafta yer almasını ironik bulurken; Ekvador Devlet Başkanı'nın taraftarları da #WeAreWithYouMashi (Seninleyiz Mashi) hashtagi oluşturarak 52 yaşındaki lidere destek verdi.
(hürriyet.com.tr)
Ekvadorlu bir çocuğun birlikte fotoğraf çektirme isteğine olumlu yanıt veren Correa, başına geleceklerden habersizdi.
Zira Correa'nın, iyi derecede İngilizce bilmesine rağmen fark etmediği bir şey vardı: Çocuğun üstündeki tişört. Üzerinde İngilizce “Aptalla beraberim” yazan tişörtte, Ekvador liderinin olduğu tarafa doğru da bir ok işareti bulunuyordu.
Twitter'da paylaşıldıktan sonra binlerce kez retweet'lenen bu karenin ardından, Correa'nın Twitter'daki kullanıcı adı "@mashirafael"e atıfta bulunularak açılan #IAmWithStupidMashi hashtag'i altında yüzlerce tweet atıldı.
Birçok kullanıcı, son yıllarda ifade ve basın özgürlüğü konusundaki tutumu nedeniyle eleştirilen Correa'nın böyle bir fotoğrafta yer almasını ironik bulurken; Ekvador Devlet Başkanı'nın taraftarları da #WeAreWithYouMashi (Seninleyiz Mashi) hashtagi oluşturarak 52 yaşındaki lidere destek verdi.
(hürriyet.com.tr)
AOÇ’den Saray’a 8 dönüm daha verildi
Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi, Başbakanlık’ın talebi üzerine Atatürk Orman Çiftliği’nde (AOÇ) Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne ait 63386 ada 6 parselde yer alan 8 bin 406 metrekarelik yerin 2 yıllığına Cumhurbaşkanlığı Sarayı için tahsis edilmesine karar verdi.
Hürriyet'ten Mert Gökhan'ın haberine göre; Meclis gündemine gönderilen Başkanlık Yazısı’nda Yenimahalle İlçesi Ormançiftliği Mahallesi sınırları içerisinde Başbakanlık hizmet binasına ait 63386 ada 6 parseldeki belediye hissesinin Başbakanlık adına tahsisi talep edildiği belirtilerek, şu ifadelere yer verildi:
“Tahsise konu parsel üzerinde bulunan taşınmazın Başbakanlık hizmetlerinde kullanılmak üzere 2 yıllığına geçici tahsisi ile bu süre içerisinde Başbakanlığa tahsis edilmesi için trampa yapılması Başkanlığımızca mütalaa edilmektedir. Yenimahalle İlçesi Ormançiftliği 63386 ada 6 parseldeki 8406/487941 (8 bin 406 metrekare) hissenin Başbakanlık hizmet binası olarak kullanılmak üzere 2 yıl süre ile bedelsiz olarak Başbakanlık adına tahsis edilmesi ve bu süre içerisinde trampa yapılması hususunda karar alınmak üzere yazımızın Belediye Meclisine havalesini olurlarınıza arz ederim.” Başkanlık Yazısı, CHP grubunun itirazıyla birlikte oy çokluğuyla kabul edildi.
RESMİ YAZIŞMADA BAŞBAKANLIK OLARAK GEÇTİ
AOÇ’deki Cumhurbaşkanlığı Sarayı inşasına başlandığı dönemde Beştepe Başbakanlık Hizmet Binası olarak inşa edildiği için resmi yazışmalarda arazi Başbakanlık’a tahsis edilmiş gibi gözüküyor. Söz konusu 8 dönüm arazi şimdi Cumhurbaşkanlığı tarafından kullanılacak.
Hürriyet'ten Mert Gökhan'ın haberine göre; Meclis gündemine gönderilen Başkanlık Yazısı’nda Yenimahalle İlçesi Ormançiftliği Mahallesi sınırları içerisinde Başbakanlık hizmet binasına ait 63386 ada 6 parseldeki belediye hissesinin Başbakanlık adına tahsisi talep edildiği belirtilerek, şu ifadelere yer verildi:
“Tahsise konu parsel üzerinde bulunan taşınmazın Başbakanlık hizmetlerinde kullanılmak üzere 2 yıllığına geçici tahsisi ile bu süre içerisinde Başbakanlığa tahsis edilmesi için trampa yapılması Başkanlığımızca mütalaa edilmektedir. Yenimahalle İlçesi Ormançiftliği 63386 ada 6 parseldeki 8406/487941 (8 bin 406 metrekare) hissenin Başbakanlık hizmet binası olarak kullanılmak üzere 2 yıl süre ile bedelsiz olarak Başbakanlık adına tahsis edilmesi ve bu süre içerisinde trampa yapılması hususunda karar alınmak üzere yazımızın Belediye Meclisine havalesini olurlarınıza arz ederim.” Başkanlık Yazısı, CHP grubunun itirazıyla birlikte oy çokluğuyla kabul edildi.
RESMİ YAZIŞMADA BAŞBAKANLIK OLARAK GEÇTİ
AOÇ’deki Cumhurbaşkanlığı Sarayı inşasına başlandığı dönemde Beştepe Başbakanlık Hizmet Binası olarak inşa edildiği için resmi yazışmalarda arazi Başbakanlık’a tahsis edilmiş gibi gözüküyor. Söz konusu 8 dönüm arazi şimdi Cumhurbaşkanlığı tarafından kullanılacak.
İşte Erdoğan'ın Saray'daki konutu
Cumhurbaşkanlığı Sarayı yerleşkesi içinde inşaatı devam eden Cumhurbaşkanlığı Konutu’nda sona yaklaşıldı.
Dış cephesi tamamlanan konut da Saray gibi akşamları aydınlatılmaya başlandı
Halen Dışişleri Konutu’nda yaşayan Tayyip ve Emine Erdoğan çiftinin, birkaç ay içinde konuta taşınması planlanıyor.
Fotoğraflar: Selahattin Sönmez / Hürriyet
Dış cephesi tamamlanan konut da Saray gibi akşamları aydınlatılmaya başlandı
Halen Dışişleri Konutu’nda yaşayan Tayyip ve Emine Erdoğan çiftinin, birkaç ay içinde konuta taşınması planlanıyor.
Fotoğraflar: Selahattin Sönmez / Hürriyet
Tecavüzcüsüyle evlenen Gülnaz konuştu
Afganistan'da, kuzeninin eşi tarafından tecavüze uğradıktan sonra 'zina' suçlamasıyla hapse giren Gülnaz, 2013'te kendisine tecavüz eden kişiyle evlenmek zorunda kalmıştı. Gülnaz, yaşadıklarını CNN'e anlattı.
Kadın hakları konusunda karnesi zayıf olan Afganistan’da bir kadın her gün kabusu yeniden yaşıyor. 2013’te tecavüzcüsüyle evlenmek zorunda kalan Gülnaz’ın dramı sürüyor. Amerikan CNN kanalı, Kabil’de Gülnaz ve kendisine tecavüz eden Asadullah’a ulaştı.
2008’de, 16 yaşındayken tecavüze uğrayan Gülnaz, saldırıya uğramasına rağmen ‘zina’ suçlamasıyla 12 yıl hapse mahkum edilmişti. Tecavüz sonucu hamile kalan Gülnaz’ın cezasında indirime gidilmesi için kendisine tecavüz eden ve aynı zamanda Gülnaz’ın kuzeniyle evli olan Asadullah’la evlenmesi şart koşulmuş, ancak daha sonra bu şarttan vazgeçilmişti.
Aynı dönemde, Gülnaz’ın erkek kardeşleri, kız kardeşlerinin evlenmediği sürece “utanç içindeki” aileye dönemeyeceğini söylemişti. 2011’de dönemin devlet başkanı Hamid Karzai’nin müdahalesiyle serbest kalan Gülnaz, 2013’te, toplum baskısı nedeniyle, kızı Smile’nin “utanç yaşamadan bir hayat sürmesi için” Asadullah’la evlenmişti. Gülnaz, şu anda üçüncü çocuğuna hamile…
GÜLNAZ’IN KUZENİYLE DE EVLİ
Gülnaz’ın kuzeniyle de evliliği devam eden ve o evliliğinden beş çocuğu olan Asadullah’ın toplamda yedi çocuğu bulunuyor. Gülnaz, kuzeni, Asadullah ve çocuklar olmak üzere aynı evde 10 kişi yaşıyorlar. Röportaj esnasında ise Gülnaz’ın kuzeni ortaya çıkmıyor.
Evliliklerinin üzerinden iki yıl geçmesinin ardından Gülnaz’ın CNN’e röportaj vermesini kabul eden Asadullah, “Olayların durulduğunu ve Afganistan’ın toplumsal ahlak kurallarına göre doğru şeyi yaptığını göstermek” amacıyla böyle bir karar aldığını söyledi. Karzai’nin portresinin asılı olduğu odada konuşan Gülnaz, Asadullah’la evlenme gerekçesini anlatırken, kızının Kabil’de babasız “normal bir hayat yaşayamayacağını” vurguladı ve “Kızımın hayatını mahvetmek veya çaresiz kalmak istemedim, dolayısıyla onunla evlenmeyi kabul ettim” dedi. Röportaj esnasında Asadullah’ın gözlerine bakmadığı belirtilen Gülnaz, “Geleneksel insanlarız. Adımız kötüye çıktığında, toplumda o unvanla yaşamaktansa ölmeyi tercih ediyoruz” ifadesini kullandı.
KARDEŞLERİ REDDETTİ
“Artık bunları düşünmüyorum. Şu anda onunla bir problemim yok ve geçmişteki problemleri de düşünmek istemiyorum. Hayatımdan mutluyum… Hayat devam ediyor” diyen Gülnaz, Asadullah odadan çıktıktan sonra ise kardeşleriyle yaşadıklarını anlattı. Kardeşlerinin kendisini görmek istemediğini anlatan Gülnaz, “Beni reddettiler ve bir daha görmeyecekler” dedi.
PİŞMANLIK DUYMUYOR
Tecavüzün ardından hapse giren, ancak kısa süre sonra cezası azaltılan Asadullah’ın işlediği suç nedeniyle pişmanlık duymadığı bildirildi. Gülnaz’la evlenmeyi kabul ederek onu “utançtan kurtardığını” söyleyen Asadullah, “Eğer geleneklerimize uyarak onunla evlenmeseydim, toplumda yaşaması mümkün olmazdı. Erkek kardeşleri onu geri kabul etmek istemedi” dedi ve ekledi, “Şimdi bu problemlerin hiçbirini yaşamıyor. Şimdi benim yanımda ve biliyor ki büyütüldüğü kadar bir olay yoktu.”
Kadın hakları konusunda karnesi zayıf olan Afganistan’da bir kadın her gün kabusu yeniden yaşıyor. 2013’te tecavüzcüsüyle evlenmek zorunda kalan Gülnaz’ın dramı sürüyor. Amerikan CNN kanalı, Kabil’de Gülnaz ve kendisine tecavüz eden Asadullah’a ulaştı.
2008’de, 16 yaşındayken tecavüze uğrayan Gülnaz, saldırıya uğramasına rağmen ‘zina’ suçlamasıyla 12 yıl hapse mahkum edilmişti. Tecavüz sonucu hamile kalan Gülnaz’ın cezasında indirime gidilmesi için kendisine tecavüz eden ve aynı zamanda Gülnaz’ın kuzeniyle evli olan Asadullah’la evlenmesi şart koşulmuş, ancak daha sonra bu şarttan vazgeçilmişti.
Aynı dönemde, Gülnaz’ın erkek kardeşleri, kız kardeşlerinin evlenmediği sürece “utanç içindeki” aileye dönemeyeceğini söylemişti. 2011’de dönemin devlet başkanı Hamid Karzai’nin müdahalesiyle serbest kalan Gülnaz, 2013’te, toplum baskısı nedeniyle, kızı Smile’nin “utanç yaşamadan bir hayat sürmesi için” Asadullah’la evlenmişti. Gülnaz, şu anda üçüncü çocuğuna hamile…
GÜLNAZ’IN KUZENİYLE DE EVLİ
Gülnaz’ın kuzeniyle de evliliği devam eden ve o evliliğinden beş çocuğu olan Asadullah’ın toplamda yedi çocuğu bulunuyor. Gülnaz, kuzeni, Asadullah ve çocuklar olmak üzere aynı evde 10 kişi yaşıyorlar. Röportaj esnasında ise Gülnaz’ın kuzeni ortaya çıkmıyor.
Evliliklerinin üzerinden iki yıl geçmesinin ardından Gülnaz’ın CNN’e röportaj vermesini kabul eden Asadullah, “Olayların durulduğunu ve Afganistan’ın toplumsal ahlak kurallarına göre doğru şeyi yaptığını göstermek” amacıyla böyle bir karar aldığını söyledi. Karzai’nin portresinin asılı olduğu odada konuşan Gülnaz, Asadullah’la evlenme gerekçesini anlatırken, kızının Kabil’de babasız “normal bir hayat yaşayamayacağını” vurguladı ve “Kızımın hayatını mahvetmek veya çaresiz kalmak istemedim, dolayısıyla onunla evlenmeyi kabul ettim” dedi. Röportaj esnasında Asadullah’ın gözlerine bakmadığı belirtilen Gülnaz, “Geleneksel insanlarız. Adımız kötüye çıktığında, toplumda o unvanla yaşamaktansa ölmeyi tercih ediyoruz” ifadesini kullandı.
KARDEŞLERİ REDDETTİ
“Artık bunları düşünmüyorum. Şu anda onunla bir problemim yok ve geçmişteki problemleri de düşünmek istemiyorum. Hayatımdan mutluyum… Hayat devam ediyor” diyen Gülnaz, Asadullah odadan çıktıktan sonra ise kardeşleriyle yaşadıklarını anlattı. Kardeşlerinin kendisini görmek istemediğini anlatan Gülnaz, “Beni reddettiler ve bir daha görmeyecekler” dedi.
PİŞMANLIK DUYMUYOR
Tecavüzün ardından hapse giren, ancak kısa süre sonra cezası azaltılan Asadullah’ın işlediği suç nedeniyle pişmanlık duymadığı bildirildi. Gülnaz’la evlenmeyi kabul ederek onu “utançtan kurtardığını” söyleyen Asadullah, “Eğer geleneklerimize uyarak onunla evlenmeseydim, toplumda yaşaması mümkün olmazdı. Erkek kardeşleri onu geri kabul etmek istemedi” dedi ve ekledi, “Şimdi bu problemlerin hiçbirini yaşamıyor. Şimdi benim yanımda ve biliyor ki büyütüldüğü kadar bir olay yoktu.”
(kaynak:radikal.com.tr)
Hakan Şükür: 'Kızım bir ay okula gitmedi'
Eski milli futbolcu ve Bağımsız Milletvekili Hakan Şükür, geçmişte başarılar yaşadığı arkadaşlarının kendisiyle görüşmemeleri için tehdit edildiğini iddia ederek, ''Çocuklarım benden daha zor günler yaşıyor. Benim kızım yaklaşık 1 ay okula gitmedi. Arkadaşları başka başka şeyler söylüyorlar'' dedi.
Hakan Şükür, Ankara’da bir üniversitede düzenlenen söyleyişe katıldı. Söyleşinin öncesinde Hakan Şükür’ün futbol hayatını anlatan bir video izletildi. Başarılarla dolu futbol hayatını anlatan Şükür, siyasete nasıl atıldığını ve burada yaşadığı serüveni öğrencilerle paylaştı.
Ülkede bir baskı ortamı olduğunu öne süren Şükür, ''Ülkenin içinde düştüğü durum kutuplaşma, ayrışma bize de yansıdı. Açıkçası bir baskı ortamı var. O günlerde başarılar yaşadığım arkadaşlarım tehdit ediliyorlar benimle görüşmemeleri üzerine... ‘Onunla görüşürseniz bakın başınız belaya girer, yarın bir şey olur’ gibi. Çocuklarım benden daha zor günler yaşıyor. Benim çocuklarım olmanın bedelini sosyal yaşamda yaşıyorlar. Benim kızım yaklaşık 1 ay okula gitmedi. Arkadaşları başka başka şeyler söylüyorlar. Ben buna katlanıyorum artık, alıştım’’ ifadelerini kullandı.
Hakan Şükür, Ankara’da bir üniversitede düzenlenen söyleyişe katıldı. Söyleşinin öncesinde Hakan Şükür’ün futbol hayatını anlatan bir video izletildi. Başarılarla dolu futbol hayatını anlatan Şükür, siyasete nasıl atıldığını ve burada yaşadığı serüveni öğrencilerle paylaştı.
Ülkede bir baskı ortamı olduğunu öne süren Şükür, ''Ülkenin içinde düştüğü durum kutuplaşma, ayrışma bize de yansıdı. Açıkçası bir baskı ortamı var. O günlerde başarılar yaşadığım arkadaşlarım tehdit ediliyorlar benimle görüşmemeleri üzerine... ‘Onunla görüşürseniz bakın başınız belaya girer, yarın bir şey olur’ gibi. Çocuklarım benden daha zor günler yaşıyor. Benim çocuklarım olmanın bedelini sosyal yaşamda yaşıyorlar. Benim kızım yaklaşık 1 ay okula gitmedi. Arkadaşları başka başka şeyler söylüyorlar. Ben buna katlanıyorum artık, alıştım’’ ifadelerini kullandı.
Etiketler:
ankara,
haber,
hakan şükür,
milletvekili
Fethullahçı Terör Örgütü iddianamesi kabul edildi
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, "Fetullahçı Terör Örgütü üyesi oldukları" suçlamasıyla 7 kişi hakkında açtığı davanın iddianamesinde, "Türkiye Cumhuriyeti Devletine paralel bir 'Cemaat Devleti' oluşturulduğu ve devlet egemenliğini fiilen bu örgütün ele geçirmek için gizli faaliyet yürüttüğü iddiaları üzerine başlatılan soruşturmada; böyle bir terör örgütünün varlığına ve amacına ilişkin somut deliller elde edildiği" belirtildi
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, kamuoyunda "devleti itibarsızlaştırıp iş yapamaz hale getirmek" algısı oluşturmak amacıyla, Ankara Organize Suçlarla Mücadele Şubesine ait bir otomobil, çeşitli malzemeler, bilgi ve belgeleri suç örgütlerine aktardığı savunulan 4'ü polis 7 kişi hakkında dava açtı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Bürosunca hazırlanan iddianamede, "Fetullahçı Terör Örgütü üyesi oldukları" vurgulanarak, "mensup oldukları örgütün devlet içinden pasifize ve tasfiye edilmesini engellemek, devleti paralel yapının mensuplarına mahkum ve muhtaç göstermek, yeni atanan kadroların başarısız olduğunu ispatlamak, hükümetten intikam almak, yeni atanan kamu görevlilerinin suç örgütleri karşısında yeterli mücadele veremeyeceğini ortaya koymak" amacıyla atılı suçları işledikleri kaydedildi.
Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, sanıklar Seyyit Akşit, Cihan Tümbül, Durak Yiğit, Ömer Aydın, Kadir İnan, İbrahim Şimşek ve Nebil Ark olarak gösterildi. Sanıklardan Akşit, Tümbül, Aydın ve Şimşek'in emniyet mensubu oldukları, Yiğit'in geçen yıl emniyetten ihraç edildiği, Ark'ın Turgut Özal Üniversitesinde kulak burun boğaz uzmanı, İnan'ın ise suç örgütü lideri olduğu belirtildi.
İddianamede, Ankara Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne ait sivil plakalı otomobilin 16 Temmuz 2014'te, müşteki polis memuru Bilal Okumuş'un Keçiören'deki evinin önünden saat 04.00 sıralarında çalındığı, otomobilde çelik yelek, çelik levhalar, polis yeleği, şapkası, biber gazı, araç içi kamera ve hafıza kartı, navigasyon cihazı gibi malzemeler bulunduğu, otomobilin aynı gün 10.20 sıralarında terk edilmiş vaziyette Altındağ'da ele geçirildiği belirtildi.
İhbar telefonu
Ankara Emniyet Müdürlüğünü 7 Ağustos'ta ankesörlü telefondan arayan ve kimliği belirlenemeyen kişinin, İskitler'de bir kahvehanede sanıklardan Akşit ve Tümbül ile Ali Dilekli'nin, yedek anahtarla çaldıkları otomobili Kadir İnan'a sattıklarını duyduğunu söylediğine yer verilen iddianamede, ihbar üzerine Tümbül, Dilekli ve Akşit'in gözaltına alındığı aktarıldı.
Soruşturma sürecinde, Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünün, soruşturulan bazı organize suç örgütleriyle ilgili gizli belgelerinin, kuruma ait telsizlerin kodlarının, personel bilgilerinin, resmi ekip aracının çalınarak, kurum dışındaki suç örgütlerine "siyasi gayeler elde etmek maksadıyla" verildiğinin anlaşıldığı kaydedildi.
İddianamede, "bu maksatlarla işlenen suçların sonuçlarının devletin düzeni, kamu güvenliği ve milli güvenlik yönünden değerlendirmeyi gerektirdiği"ne dikkat çekilerek, "siyasi maksat güdülerek işlenen suçlar sebebiyle devletin zafiyet içerisinde bulunduğunun algılatılması için planlı ve organize şekilde suçların gerçekleştirildiği, örgütlü bir yapının suçtan sonraki davranışlarının da bu fiillerin terör saikiyle işlenmiş olduğunu gösterdiği" ifade edildi.
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması
İddianamede, "Suçun Paralel Devlet Yapılanması Terör Örgütü namına işlendiğine dair deliller ve tespitler" başlığı kullanıldı ve altında, "sanık Akşit'in, emniyet ifadesi ve mahkeme sorgusunda, aracın terör amaçlı çalındığını ve suçların siyasi amaçlı işlendiğini ikrar ettiği" belirtildi.
Akşit'in ev aramasında Fetullah Gülen'in iki CD'sinin bulunduğu bildirilen iddianamede, "sanığın çalıştığı dönemde Emniyet Genel Müdürlüğünün bütün kritik görevlerinde örgüt üyelerinin görev yaptığı ve Akşit'in de bu yapıya üye olmadan teknik dinleme biriminde çalışamayacağı" vurgulandı.
"Hükümetin, sonradan bir terör örgütlenmesi olduğu anlaşılan yapıya karşı harekete geçerek, tayin, yer değişikliği ve suça karışanlara karşı ihraç yoluna gittiğine ve idari tedbirler aldığına" dikkat çekilen iddianamede, "paralel yapının kontrolündeki basın yayın kuruluşlarının olayla ilgili yanlı yayınlarla kamuoyu algısı oluşturmaya çalıştıkları" tespiti yapıldı.
Sanıkların cep telefonu sinyal ve arama analizlerinin de beraber hareket ettiklerini gösterdiği kaydedilen iddianamede, Ankara Batı Cumhuriyet Savcılığında, soruşturma konusuna paralel bir soruşturmanın organize şekilde başlatıldığı, basın yayın aracılığı ile de "Hizmet hareketine kumpas kuruluyor" propagandası yapıldığı ifade edildi.
İddianamede, "Bütün bu sonuçlara bakıldığında, bu iddianamede anlatılan suçların siyasi maksatlar hasıl etmek üzere terör amaçlı, örgütlü bir yapı tarafından işlenmiş planlı ve organize bir suçlar bütünü olduğu anlaşılmıştır" denildi.
"Terör örgütünün varlığına ve amacına ilişkin somut deliller"
"Türkiye'de bir örgütün terör örgütü olup olmadığı konusunda değerlendirme yapmaya tek yetkili kurumun Emniyet Genel Müdürlüğü Terör Daire Başkanlığı olduğuna, başkanlığın 'Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması' hakkındaki raporunda örgütün kuruluşu, amacı, stratejisi, yönetim modeli, hiyerarşik yapısı, paralel devlet kurma çabası, haberleşme ağı, arşivi, uyguladığı siyasi ve terör baskısı, medya ve psikolojik hareket araçları, eğitim alanı, mali yapısı, gelir kaynakları, ideolojisi, terörle ilgili bağlantıları hakkında ayrıntılı bilgiler verdiğine" işaret edilen iddianamede, "Netice ve kanaat bölümünde; paralel devlet yapılanması olarak bilinen örgütlenmenin bir terör örgütü olduğunu, cebir ve şiddet faaliyeti dikkate alınarak terör örgütü olarak nitelendirilebileceğini bildirmiştir" değerlendirmesi yapıldı.
İddianamede, şunlar kaydedildi:
"Türkiye Cumhuriyeti devletine paralel bir 'Cemaat Devleti' oluşturulduğu ve devlet egemenliğini fiilen bu örgütün ele geçirmek için gizli faaliyet yürüttüğü iddiaları üzerine başlatılan soruşturmada; böyle bir terör örgütünün varlığına ve amacına ilişkin somut deliller elde edilmiştir. Anlatılan suçların uğruna işlendiği paralel devlet yapılanması olarak kamuoyunda bilinen, terör örgütü olarak değerlendirilen, dini bir cemaatin mensuplarını da aldatarak amacına göre kullanıp yöneten örgütle ilgili genel bir soruşturma yürütülmektedir. Bu terör örgütünün yapılanması, amacı, ideolojik yapısı, hiyerarşik düzeni, mali kaynakları, insan kaynakları ve işlediği suçlar ile ilgili teferruatlı değerlendirme soruşturmalar bitirilip sorumluları hakkında dava açıldığı zaman yapılacaktır.
Fetullahçı Terör Örgütünün hükümeti devirmek üzere giriştiği organize, sistematik, dış destekli, yargı ve emniyet üzerinden yürütülen operasyonların hedefi olan Türkiye Cumhuriyetinin 61. Hükümeti, aldığı kararlarla örgütün etkinliğine yönelik devlet içindeki kadrolarını pasifize etmek üzere harekete geçtiği, önce İstanbul ve daha sonra da bütün ülke çapında paralel yapının kontrolündeki kadroları pasif görevlere çekerek tedbir aldığı, Ankara'da Emniyet Genel Müdürlüğü ve Ankara Emniyet Müdürlüğünden üst veya ast birçok emniyet mensubunun işlediği suç veya disiplinsizliği nedeniyle meslekten ihraç, başka ile tayin, açığa alma gibi idari tedbirlere başvurduğu, örgütün bütün ülke çapında emniyet içindeki kadrolarının etkinliğini kırmak üzere acil tedbirler aldığı, görevden alınan veya görev yeri değiştirilen emniyet mensuplarının yerine yeni atamalar yaptığı, şüphelilerin işte bu ortamda mensup oldukları örgütün devlet içinden pasifize ve tasfiye edilmesini engellemek, devleti paralel yapının mensuplarına mahkum ve muhtaç göstermek, yeni atanan kadroların başarısız olduğunu ispatlamak, bu işlemleri gerçekleştiren devlet görevlilerine ders vermek, hükümetten intikam almak, yeni atanan kamu görevlilerinin suç örgütleri karşısında yeterli mücadele veremeyeceğini ortaya koymak, devletin aciz ve zayıflığını ispat etmek üzere planlama yaparak harekete geçtikleri, şüpheli Nebil Ark'ın başkanlığında (ağabeyliğinde), Cihan Tümbül, Ömer Aydın, Durak Yiğit, Seyyit Akşit ve İbrahim Şimşek'in hiyerarşik ilişki içerisinde ve emir komuta zincirinde bir araya gelerek, devletin emniyet gücünü çökertmek üzere planlama yaptıkları, bu planlamaya uygun olarak önce Akşit'in kuruma ait belgeleri çalıp suç örgütlerine verdiği, bu yolla birçok soruşturmanın başarısız kalmasını sağladığı ve netice elde edilmesini engellediği, şüphelilerin planlamasına uygun olarak Akşit'in devlet malı telsizi çalarak suç örgütü liderine verdiği, telsiz kodlarını da temin ederek emniyetin konuşmalarını suç örgütlerinin dinlemesini sağladığı, bu yolla yakalanacak kişilerin yakalanmasının engellendiği, operasyonların sızdığı ve olay faillerinin yakalanamadığı, suç örgütlerinin operasyonlara karşı tedbirler geliştirdiği, şüphelilerin emniyeti başarısız göstermek için yine bir planlama daha yaparak emniyete ait resmi otoyu çalmayı kararlaştırdıkları ve bu planı icraya koyup uyguladıkları, bir ara patlayıcı madde bulup Ankara Organize Suçlarla Mücadele Şubesindeki bilgisayar server'larının patlatılmasını da düşündükleri fakat patlayıcı bulma işinin ihale edildiği Kadir İnan'ın bunu kabul etmemesi üzerine bu düşüncelerini gerçekleştiremedikleri anlaşılmıştır."
(Kaynak:hürriyet.com.tr)
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, kamuoyunda "devleti itibarsızlaştırıp iş yapamaz hale getirmek" algısı oluşturmak amacıyla, Ankara Organize Suçlarla Mücadele Şubesine ait bir otomobil, çeşitli malzemeler, bilgi ve belgeleri suç örgütlerine aktardığı savunulan 4'ü polis 7 kişi hakkında dava açtı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Bürosunca hazırlanan iddianamede, "Fetullahçı Terör Örgütü üyesi oldukları" vurgulanarak, "mensup oldukları örgütün devlet içinden pasifize ve tasfiye edilmesini engellemek, devleti paralel yapının mensuplarına mahkum ve muhtaç göstermek, yeni atanan kadroların başarısız olduğunu ispatlamak, hükümetten intikam almak, yeni atanan kamu görevlilerinin suç örgütleri karşısında yeterli mücadele veremeyeceğini ortaya koymak" amacıyla atılı suçları işledikleri kaydedildi.
Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, sanıklar Seyyit Akşit, Cihan Tümbül, Durak Yiğit, Ömer Aydın, Kadir İnan, İbrahim Şimşek ve Nebil Ark olarak gösterildi. Sanıklardan Akşit, Tümbül, Aydın ve Şimşek'in emniyet mensubu oldukları, Yiğit'in geçen yıl emniyetten ihraç edildiği, Ark'ın Turgut Özal Üniversitesinde kulak burun boğaz uzmanı, İnan'ın ise suç örgütü lideri olduğu belirtildi.
İddianamede, Ankara Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne ait sivil plakalı otomobilin 16 Temmuz 2014'te, müşteki polis memuru Bilal Okumuş'un Keçiören'deki evinin önünden saat 04.00 sıralarında çalındığı, otomobilde çelik yelek, çelik levhalar, polis yeleği, şapkası, biber gazı, araç içi kamera ve hafıza kartı, navigasyon cihazı gibi malzemeler bulunduğu, otomobilin aynı gün 10.20 sıralarında terk edilmiş vaziyette Altındağ'da ele geçirildiği belirtildi.
İhbar telefonu
Ankara Emniyet Müdürlüğünü 7 Ağustos'ta ankesörlü telefondan arayan ve kimliği belirlenemeyen kişinin, İskitler'de bir kahvehanede sanıklardan Akşit ve Tümbül ile Ali Dilekli'nin, yedek anahtarla çaldıkları otomobili Kadir İnan'a sattıklarını duyduğunu söylediğine yer verilen iddianamede, ihbar üzerine Tümbül, Dilekli ve Akşit'in gözaltına alındığı aktarıldı.
Soruşturma sürecinde, Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünün, soruşturulan bazı organize suç örgütleriyle ilgili gizli belgelerinin, kuruma ait telsizlerin kodlarının, personel bilgilerinin, resmi ekip aracının çalınarak, kurum dışındaki suç örgütlerine "siyasi gayeler elde etmek maksadıyla" verildiğinin anlaşıldığı kaydedildi.
İddianamede, "bu maksatlarla işlenen suçların sonuçlarının devletin düzeni, kamu güvenliği ve milli güvenlik yönünden değerlendirmeyi gerektirdiği"ne dikkat çekilerek, "siyasi maksat güdülerek işlenen suçlar sebebiyle devletin zafiyet içerisinde bulunduğunun algılatılması için planlı ve organize şekilde suçların gerçekleştirildiği, örgütlü bir yapının suçtan sonraki davranışlarının da bu fiillerin terör saikiyle işlenmiş olduğunu gösterdiği" ifade edildi.
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması
İddianamede, "Suçun Paralel Devlet Yapılanması Terör Örgütü namına işlendiğine dair deliller ve tespitler" başlığı kullanıldı ve altında, "sanık Akşit'in, emniyet ifadesi ve mahkeme sorgusunda, aracın terör amaçlı çalındığını ve suçların siyasi amaçlı işlendiğini ikrar ettiği" belirtildi.
Akşit'in ev aramasında Fetullah Gülen'in iki CD'sinin bulunduğu bildirilen iddianamede, "sanığın çalıştığı dönemde Emniyet Genel Müdürlüğünün bütün kritik görevlerinde örgüt üyelerinin görev yaptığı ve Akşit'in de bu yapıya üye olmadan teknik dinleme biriminde çalışamayacağı" vurgulandı.
"Hükümetin, sonradan bir terör örgütlenmesi olduğu anlaşılan yapıya karşı harekete geçerek, tayin, yer değişikliği ve suça karışanlara karşı ihraç yoluna gittiğine ve idari tedbirler aldığına" dikkat çekilen iddianamede, "paralel yapının kontrolündeki basın yayın kuruluşlarının olayla ilgili yanlı yayınlarla kamuoyu algısı oluşturmaya çalıştıkları" tespiti yapıldı.
Sanıkların cep telefonu sinyal ve arama analizlerinin de beraber hareket ettiklerini gösterdiği kaydedilen iddianamede, Ankara Batı Cumhuriyet Savcılığında, soruşturma konusuna paralel bir soruşturmanın organize şekilde başlatıldığı, basın yayın aracılığı ile de "Hizmet hareketine kumpas kuruluyor" propagandası yapıldığı ifade edildi.
İddianamede, "Bütün bu sonuçlara bakıldığında, bu iddianamede anlatılan suçların siyasi maksatlar hasıl etmek üzere terör amaçlı, örgütlü bir yapı tarafından işlenmiş planlı ve organize bir suçlar bütünü olduğu anlaşılmıştır" denildi.
"Terör örgütünün varlığına ve amacına ilişkin somut deliller"
"Türkiye'de bir örgütün terör örgütü olup olmadığı konusunda değerlendirme yapmaya tek yetkili kurumun Emniyet Genel Müdürlüğü Terör Daire Başkanlığı olduğuna, başkanlığın 'Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması' hakkındaki raporunda örgütün kuruluşu, amacı, stratejisi, yönetim modeli, hiyerarşik yapısı, paralel devlet kurma çabası, haberleşme ağı, arşivi, uyguladığı siyasi ve terör baskısı, medya ve psikolojik hareket araçları, eğitim alanı, mali yapısı, gelir kaynakları, ideolojisi, terörle ilgili bağlantıları hakkında ayrıntılı bilgiler verdiğine" işaret edilen iddianamede, "Netice ve kanaat bölümünde; paralel devlet yapılanması olarak bilinen örgütlenmenin bir terör örgütü olduğunu, cebir ve şiddet faaliyeti dikkate alınarak terör örgütü olarak nitelendirilebileceğini bildirmiştir" değerlendirmesi yapıldı.
İddianamede, şunlar kaydedildi:
"Türkiye Cumhuriyeti devletine paralel bir 'Cemaat Devleti' oluşturulduğu ve devlet egemenliğini fiilen bu örgütün ele geçirmek için gizli faaliyet yürüttüğü iddiaları üzerine başlatılan soruşturmada; böyle bir terör örgütünün varlığına ve amacına ilişkin somut deliller elde edilmiştir. Anlatılan suçların uğruna işlendiği paralel devlet yapılanması olarak kamuoyunda bilinen, terör örgütü olarak değerlendirilen, dini bir cemaatin mensuplarını da aldatarak amacına göre kullanıp yöneten örgütle ilgili genel bir soruşturma yürütülmektedir. Bu terör örgütünün yapılanması, amacı, ideolojik yapısı, hiyerarşik düzeni, mali kaynakları, insan kaynakları ve işlediği suçlar ile ilgili teferruatlı değerlendirme soruşturmalar bitirilip sorumluları hakkında dava açıldığı zaman yapılacaktır.
Fetullahçı Terör Örgütünün hükümeti devirmek üzere giriştiği organize, sistematik, dış destekli, yargı ve emniyet üzerinden yürütülen operasyonların hedefi olan Türkiye Cumhuriyetinin 61. Hükümeti, aldığı kararlarla örgütün etkinliğine yönelik devlet içindeki kadrolarını pasifize etmek üzere harekete geçtiği, önce İstanbul ve daha sonra da bütün ülke çapında paralel yapının kontrolündeki kadroları pasif görevlere çekerek tedbir aldığı, Ankara'da Emniyet Genel Müdürlüğü ve Ankara Emniyet Müdürlüğünden üst veya ast birçok emniyet mensubunun işlediği suç veya disiplinsizliği nedeniyle meslekten ihraç, başka ile tayin, açığa alma gibi idari tedbirlere başvurduğu, örgütün bütün ülke çapında emniyet içindeki kadrolarının etkinliğini kırmak üzere acil tedbirler aldığı, görevden alınan veya görev yeri değiştirilen emniyet mensuplarının yerine yeni atamalar yaptığı, şüphelilerin işte bu ortamda mensup oldukları örgütün devlet içinden pasifize ve tasfiye edilmesini engellemek, devleti paralel yapının mensuplarına mahkum ve muhtaç göstermek, yeni atanan kadroların başarısız olduğunu ispatlamak, bu işlemleri gerçekleştiren devlet görevlilerine ders vermek, hükümetten intikam almak, yeni atanan kamu görevlilerinin suç örgütleri karşısında yeterli mücadele veremeyeceğini ortaya koymak, devletin aciz ve zayıflığını ispat etmek üzere planlama yaparak harekete geçtikleri, şüpheli Nebil Ark'ın başkanlığında (ağabeyliğinde), Cihan Tümbül, Ömer Aydın, Durak Yiğit, Seyyit Akşit ve İbrahim Şimşek'in hiyerarşik ilişki içerisinde ve emir komuta zincirinde bir araya gelerek, devletin emniyet gücünü çökertmek üzere planlama yaptıkları, bu planlamaya uygun olarak önce Akşit'in kuruma ait belgeleri çalıp suç örgütlerine verdiği, bu yolla birçok soruşturmanın başarısız kalmasını sağladığı ve netice elde edilmesini engellediği, şüphelilerin planlamasına uygun olarak Akşit'in devlet malı telsizi çalarak suç örgütü liderine verdiği, telsiz kodlarını da temin ederek emniyetin konuşmalarını suç örgütlerinin dinlemesini sağladığı, bu yolla yakalanacak kişilerin yakalanmasının engellendiği, operasyonların sızdığı ve olay faillerinin yakalanamadığı, suç örgütlerinin operasyonlara karşı tedbirler geliştirdiği, şüphelilerin emniyeti başarısız göstermek için yine bir planlama daha yaparak emniyete ait resmi otoyu çalmayı kararlaştırdıkları ve bu planı icraya koyup uyguladıkları, bir ara patlayıcı madde bulup Ankara Organize Suçlarla Mücadele Şubesindeki bilgisayar server'larının patlatılmasını da düşündükleri fakat patlayıcı bulma işinin ihale edildiği Kadir İnan'ın bunu kabul etmemesi üzerine bu düşüncelerini gerçekleştiremedikleri anlaşılmıştır."
(Kaynak:hürriyet.com.tr)
Etiketler:
ankara,
cemaat,
fethullah gülen,
haber
8 Nisan 2015 Çarşamba
Feyzioğlu'ndan Yalova Valisi için suç duyurusu
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, öğretmen Halil Serkan Öz'ü kılık kıyafetini beğenmediği için öğrencilerinin önünde azarladığı gerekçesiyle Yalova Valisi Selim Cebiroğlu hakkında suç duyurusunda bulundu.
Metin Feyzioğlu'nun suç duyurusu dilekçesinde şu ifadelere yer verdi; “1.27 Mart 2015 günü şüpheli Selim Cebiroğlu, Yalova Valisi sıfatıyla bir Devlet okulu olan Termal Fen Lisesi'ni ziyaret etmiştir. Ziyaret sırasında sınıfları gezen şüpheli, aynı okulda öğretmen olarak görev yapan ve dolayısıyla kamu görevlisi olan Halil Serkan ÖZ'e yönelik olarak sınıfın içerisinde, öğrencilerinin gözü önünde ve yüzüne karşı olmak kaydıyla şu ifadeleri kullandığı basından öğrenilmiştir.
"Bu saç sakal ne? Sen ne biçim öğretmensin? Öğrencilerine böyle mi örnek oluyorsun, çık dışarı o sakalını kes, insanlar dışarıda görseler dilenci zannedip para verirler."
2.Söz konusu suç, mağdur öğretmen görevinin gereklerini yerine getirerek sınıfta ders verirken ve görevinden dolayı işlenmiştir. Bu ifadelerle şüpheli, görev başında bir kamu görevlisi olan mağduru, mesleğiyle ilişkilendirerek küçük düşürmekte ve onu kıyafet ve sakalından dolayı 'dilenciye' benzeterek aşağılamaktadır. Bu nedenle suçun TCK'nın 131/1. maddesi uyarınca re'sen soruşturulması ve kovuşturulması gerekmektedir.
3.Ayrıca belirtmek gerekir vali olarak görev yapan şüpheli de olay sırasında görevi başındadır. Sınıfı ziyaret etmesinin nedeni de, görevidir. Geçmişten gelen herhangi bir tanışıklığı olmayan şüpheli ile mağdur öğretmen arasında geçenlerin kişisel olduğunu söylemek bu nedenle mümkün değildir ve şüpheli, görevi başındaki mağdura, görevinden dolayı sövmek suretiyle hakaret etmiştir.
4.Söz konusu ifadenin yüze karşı hakaret suçuna vücut verdiği açıktır. Bu ifadelerle şüpheli, kasıtlı olarak mağdurun şeref ve saygınlığına saldırmış ve onu öğrencileri önünde aşağılamıştır. Nitekim hakaret suçuyla korunan hukuki menfaat hem bireyin kendisine yönelik beslediği iyi duygu (sübjektif-iç şeref) hem de kişilerin o insana verdiği değer ve saygıdır (objektif-dış şeref-saygınlık).
5.Olayda söz konusu değerlerin ikisinin de açıkça ihlal edildiği görülmektedir. Halil Serkan Öğretmeni öğrencileri önünde açıkça aşağılayan şüphelinin bu hareketi, mağdurun saygınlığına yönelik bir saldırıdır.
6.Şüphelinin, mağdur öğretmene öğrencilerin önünde sarf ettiği sözler O'na o kadar ağır gelmiştir ki, uyuyamaz ve yemek yiyemez olmuş; büyük bir ruhsal gerginliğin içine düşmüş, neticede kalp krizi geçirerek hayatını kaybetmiştir. Bu nedenle şüpheliyi ihbar etmek zorunlu olmuştur. Şüphelinin soruşturularak hakkında kamu davası açılması için gereğini saygılarımla arz ederim."
DHA
Metin Feyzioğlu'nun suç duyurusu dilekçesinde şu ifadelere yer verdi; “1.27 Mart 2015 günü şüpheli Selim Cebiroğlu, Yalova Valisi sıfatıyla bir Devlet okulu olan Termal Fen Lisesi'ni ziyaret etmiştir. Ziyaret sırasında sınıfları gezen şüpheli, aynı okulda öğretmen olarak görev yapan ve dolayısıyla kamu görevlisi olan Halil Serkan ÖZ'e yönelik olarak sınıfın içerisinde, öğrencilerinin gözü önünde ve yüzüne karşı olmak kaydıyla şu ifadeleri kullandığı basından öğrenilmiştir.
"Bu saç sakal ne? Sen ne biçim öğretmensin? Öğrencilerine böyle mi örnek oluyorsun, çık dışarı o sakalını kes, insanlar dışarıda görseler dilenci zannedip para verirler."
2.Söz konusu suç, mağdur öğretmen görevinin gereklerini yerine getirerek sınıfta ders verirken ve görevinden dolayı işlenmiştir. Bu ifadelerle şüpheli, görev başında bir kamu görevlisi olan mağduru, mesleğiyle ilişkilendirerek küçük düşürmekte ve onu kıyafet ve sakalından dolayı 'dilenciye' benzeterek aşağılamaktadır. Bu nedenle suçun TCK'nın 131/1. maddesi uyarınca re'sen soruşturulması ve kovuşturulması gerekmektedir.
3.Ayrıca belirtmek gerekir vali olarak görev yapan şüpheli de olay sırasında görevi başındadır. Sınıfı ziyaret etmesinin nedeni de, görevidir. Geçmişten gelen herhangi bir tanışıklığı olmayan şüpheli ile mağdur öğretmen arasında geçenlerin kişisel olduğunu söylemek bu nedenle mümkün değildir ve şüpheli, görevi başındaki mağdura, görevinden dolayı sövmek suretiyle hakaret etmiştir.
4.Söz konusu ifadenin yüze karşı hakaret suçuna vücut verdiği açıktır. Bu ifadelerle şüpheli, kasıtlı olarak mağdurun şeref ve saygınlığına saldırmış ve onu öğrencileri önünde aşağılamıştır. Nitekim hakaret suçuyla korunan hukuki menfaat hem bireyin kendisine yönelik beslediği iyi duygu (sübjektif-iç şeref) hem de kişilerin o insana verdiği değer ve saygıdır (objektif-dış şeref-saygınlık).
5.Olayda söz konusu değerlerin ikisinin de açıkça ihlal edildiği görülmektedir. Halil Serkan Öğretmeni öğrencileri önünde açıkça aşağılayan şüphelinin bu hareketi, mağdurun saygınlığına yönelik bir saldırıdır.
6.Şüphelinin, mağdur öğretmene öğrencilerin önünde sarf ettiği sözler O'na o kadar ağır gelmiştir ki, uyuyamaz ve yemek yiyemez olmuş; büyük bir ruhsal gerginliğin içine düşmüş, neticede kalp krizi geçirerek hayatını kaybetmiştir. Bu nedenle şüpheliyi ihbar etmek zorunlu olmuştur. Şüphelinin soruşturularak hakkında kamu davası açılması için gereğini saygılarımla arz ederim."
DHA
Masalını bilemedi diye öldüresiye dayak
Çin’den yine bir çocuğa şiddet haberi daha geldi. Bu kez 9 yaşındaki küçük çocuk Pinokyo masalını bilmediği için üvey annesi tarafından hortum ve demir çubukla korkunç şekilde dövüldü.
Çin’de kendinden ona daha iyi bakacağını düşündüğü için çocuğunu kuzenine evlatlık veren anne büyük bir pişmanlık yaşadı. 6 yaşındayken evlatlık verilen çocuk üvey anneis tarafından sırf Pinokyo masalını bilmiyor diye demir Çubuk ve hortumla dövüldü. Durum, okuldaki öğretmenlerinin şüphelenip yetkili yerlere bildirmesiyle ortaya çıktı. Dövülen çocuk geçici olarak biyolojik anne ve babasına geri verilirken, üvey anne ise gözaltına alındı. (miliyet.com.tr)
Çin’de kendinden ona daha iyi bakacağını düşündüğü için çocuğunu kuzenine evlatlık veren anne büyük bir pişmanlık yaşadı. 6 yaşındayken evlatlık verilen çocuk üvey anneis tarafından sırf Pinokyo masalını bilmiyor diye demir Çubuk ve hortumla dövüldü. Durum, okuldaki öğretmenlerinin şüphelenip yetkili yerlere bildirmesiyle ortaya çıktı. Dövülen çocuk geçici olarak biyolojik anne ve babasına geri verilirken, üvey anne ise gözaltına alındı. (miliyet.com.tr)
"Türkiye’de 1800 euroya ikinci eş"
Alman Der Stern Dergisi Türkiye’deki Suriyelilerin dramını bir başka perspektiften görerek haberleştirdi. Dergi internet sitesinde yer verdiği haberde, özellikle ekonomik sıkıntı içindeki Suriyeli kadın ve kızların Türk erkekleri tarafından ikinci, üçüncü hatta dördüncü eş olarak parayla satın alındıklarını yazdı.
Milliyet'in haberine göre; “Bin 800 euroya Suriyeli ikinci bir eş” başlığıyla verilen haberde, Türkiye’nin kimi bölgelerinde çok eşliliğin varlıklı olmanın sembolü olduğu yazılarak, “Suriyeli kadınların zor durumda olmaları, ekonomik açıdan daha düşük seviyedekileri de ikinci evlilik yapabilir hale getirmiş” ifadelerine yer verildi.
YASAL DEĞİL AMA 372 BİN KADIN “KUMA” DURUMUNDA
Türkiye’de yasal olarak tek eşliliğin geçerli olduğu hatırlatılan haberde, buna rağmen kimi bölgelerde imam nikahıyla iki, üç hatta dört eşli olanların varlığına dikkat çekildi. Kadın hakları derneklerinin tahminlerine göre Türkiye’de 372 bin kadının “kuma” durumunda olduğunu okuyucularına duyuran dergi, evliliklerin yaklaşık yüzde 7’sinin çok eşli olduğunu belirttiği Şanlıurfa’da yapılan görüşmeleri haberleştirdi.
SURİYELİ KADIN 5000 LİRA
Şanlıurfa’da Suriyeli bir kadının 5 bin Lira’ya (yaklaşık 1800 euro) alındığına dikkat çekilen haberde, ikinci eş olarak alınan Türk kadınlarının değerinin daha yüksek olduğu belirtiliyor. Şanlıurfa Kadın Hakları Derneği Başkanı Özlem Ulutaş’ın, ”Eskiden ikinci eşi zenginler alıyordu. Şimdi ekonomik durumu çok iyi olmayanlar da ikinci evlilik yapmaya başladı” sözlerini aktaran Stern dergisi, Urfa’da bir kadının iki kilo patatese eşdeğer olduğunun söylendiğini yazdı.
FUHUŞTAN KORUYORUZ
Suriyeli bir kadınla ikinci evliliğini yapmış olan Polat adında Şanlıurfalı bir esnafın, evlilik yoluyla fuhuşun önüne geçtiklerini söylediğini aktaran dergi, sözkonusu kişinin, ”Şeriata göre bir Müslüman dört kadınla evlenebilir. Eğer ilk eş çok konuşursa, erkeğin işlerine fazla karışırsa ya da cinsel yaşantıda sıkıntılar varsa çözüm geneleve gitmek olmamalı. Bu Kur’an’a ters. Ancak, ilk eş karşı da çıksa, ikinci evlilik dine daha uygun. Biz bu nedenle ‘Allah’ın gazabını üzerimize çekmektense, kadının gazabını üzerimize çekmeyi yeğliyoruz’ diyoruz” sözlerine yer verdi.
Milliyet'in haberine göre; “Bin 800 euroya Suriyeli ikinci bir eş” başlığıyla verilen haberde, Türkiye’nin kimi bölgelerinde çok eşliliğin varlıklı olmanın sembolü olduğu yazılarak, “Suriyeli kadınların zor durumda olmaları, ekonomik açıdan daha düşük seviyedekileri de ikinci evlilik yapabilir hale getirmiş” ifadelerine yer verildi.
YASAL DEĞİL AMA 372 BİN KADIN “KUMA” DURUMUNDA
Türkiye’de yasal olarak tek eşliliğin geçerli olduğu hatırlatılan haberde, buna rağmen kimi bölgelerde imam nikahıyla iki, üç hatta dört eşli olanların varlığına dikkat çekildi. Kadın hakları derneklerinin tahminlerine göre Türkiye’de 372 bin kadının “kuma” durumunda olduğunu okuyucularına duyuran dergi, evliliklerin yaklaşık yüzde 7’sinin çok eşli olduğunu belirttiği Şanlıurfa’da yapılan görüşmeleri haberleştirdi.
SURİYELİ KADIN 5000 LİRA
Şanlıurfa’da Suriyeli bir kadının 5 bin Lira’ya (yaklaşık 1800 euro) alındığına dikkat çekilen haberde, ikinci eş olarak alınan Türk kadınlarının değerinin daha yüksek olduğu belirtiliyor. Şanlıurfa Kadın Hakları Derneği Başkanı Özlem Ulutaş’ın, ”Eskiden ikinci eşi zenginler alıyordu. Şimdi ekonomik durumu çok iyi olmayanlar da ikinci evlilik yapmaya başladı” sözlerini aktaran Stern dergisi, Urfa’da bir kadının iki kilo patatese eşdeğer olduğunun söylendiğini yazdı.
FUHUŞTAN KORUYORUZ
Suriyeli bir kadınla ikinci evliliğini yapmış olan Polat adında Şanlıurfalı bir esnafın, evlilik yoluyla fuhuşun önüne geçtiklerini söylediğini aktaran dergi, sözkonusu kişinin, ”Şeriata göre bir Müslüman dört kadınla evlenebilir. Eğer ilk eş çok konuşursa, erkeğin işlerine fazla karışırsa ya da cinsel yaşantıda sıkıntılar varsa çözüm geneleve gitmek olmamalı. Bu Kur’an’a ters. Ancak, ilk eş karşı da çıksa, ikinci evlilik dine daha uygun. Biz bu nedenle ‘Allah’ın gazabını üzerimize çekmektense, kadının gazabını üzerimize çekmeyi yeğliyoruz’ diyoruz” sözlerine yer verdi.
İlber Ortaylı Yeni Şafak'a çok kızdı
Yeni Şafak gazetesinin İnönü'nün Atatürk'ü zehirletmekle suçladığı haberine İlber Ortaylı'dan çok sert açıklama geldi. Yeni Şafak gazetesi muhabiri, İlber Ortaylı'yı arayıp belgeleri sordu. Ortaylı'nın Yeni Şafak muhabirine verdiği cevaplar sosyal medyayı salladı. "Çocukluğumdan beri böyle numaralar duyarım." diyen Ortaylı, "Bunlar kocakarı laflarıdır... Sizin gazete ne düşünür bilmem ama sen ismini karıştırma ileride senin için iyi gazetecilik olmaz." ifadelerini kullandı.
Gazetenin yayınladığı "belgeleri", "mahalle dedikodusu" olarak niteleyen Ortaylı, bunların "Yeni Türkiye" kurma çabası olduğunu belirterek "B.k kurarsınız. Güldürmesinler adamı. Yeni Türkiye böyle geri zekalılar olmadan kurulabilir ancak." dedi.
İşte Ortaylı ile Yeni Şafak muhabiri arasındaki o diyalog:
İlber Bey merhaba. Yeni Şafak gazetesi olarak bir belge yayınladık. Gazeteyi görme şansınız oldu mu?
Onu bana söylediler. Şimdi ben ona bakacağım. Belge melge yaramaz. Çocukluğumdan beri böyle numaralar duyarım. Bunlar kocakarı laflarıdır. Bizim milletimiz tarih bilmez. Böyle aptal aptal konuşur. Sizin gazete ne düşünür bilmem ama sen ismini karıştırma ileride senin için iyi gazetecilik olmaz.
AZ ÖNCEKİ KONUŞMAMIZDA BAZI KONULAR TABUDUR DEDİNİZ... NEYİ KASTETTİNİZ?
Ben tabu mabu demedim. Bunlar sizin anlamayacağınız şeydir. Bunların hepsi mahalle dedikodusu. Her şeye bulaşmayın. Bunu gazeteler çok yapıyor. Kendine göre yeni Türkiye kuruyorlar. B.. kurarsınız. Güldürmesinler adamı. Yeni Türkiye böyle geri zekalılar olmadan kurulabilir ancak. Nereye baksan cahil. Bir tane herif var. (Engin Ardıç) Eski solcu, alkolik, geri zekalı... O da konuşuyor. Git başka tarih kitabı oku hayvan. Baban seni Fransız okuluna yollamış. Lisan biliyorum diyorsun git başka dilde oku. Herif okul kitabıyla tarih yazıyor geri zekalı. Hiçbir memlekette olmaz böyle bir şey anladın mı? Sizde iyi bir gazeteci olmak istiyorsanız böyle aptal işlere karışmayın. Şöhretiniz en başından düşer.
BELGELERİ İNCELEYECEK MİSİNİZ?
Belgeleri incelemeyeceğim, istemem. Böyle dedikodularla uğraşmam. Gazeteler mi yazacak tarihi? Siz sadece haber yazın daha iyi edersiniz. Gazetelerde haber yazılır, tarih yazılmaz. Siz gördünüz mü hiç Avrupa gazetelerinde tarih yazıldığını? Herkesin kendi işi ve metodu vardır. Gazeteler doğru dürüst haber yazsın.
HALK BU BELGELERİ BİLMİYOR...
Sen tarih belgesinden anlamazsın kızım. Git doğru dürüst gazete oku. Mesleğe girmişsin madem lisan bilmen lazım. Haftada iki üç tane yabancı gazete okuman lazım. Adamlar bu işi nasıl yapıyor görmen lazım. Bu böyle olmaz. Benden sana tavsiye. Piyasadaki bazı geri zekalılar lisan bilerek tutunuyorlar. Nagehan gibi karılar. Öyle bir kötü örnek de var önünüzde ama... Bunun şartı budur lisan bileceksin. Her hafta ciddi gazeteleri okuyacaksın. Gazeteciliği böyle yavaş yavaş öğreneceksin. Böyle şeylere hiç girişmeyin bunlar iyi şeyler değil. Benden sana nasihat."
(Kaynak:hürriyet.com.tr)
Gazetenin yayınladığı "belgeleri", "mahalle dedikodusu" olarak niteleyen Ortaylı, bunların "Yeni Türkiye" kurma çabası olduğunu belirterek "B.k kurarsınız. Güldürmesinler adamı. Yeni Türkiye böyle geri zekalılar olmadan kurulabilir ancak." dedi.
İşte Ortaylı ile Yeni Şafak muhabiri arasındaki o diyalog:
İlber Bey merhaba. Yeni Şafak gazetesi olarak bir belge yayınladık. Gazeteyi görme şansınız oldu mu?
Onu bana söylediler. Şimdi ben ona bakacağım. Belge melge yaramaz. Çocukluğumdan beri böyle numaralar duyarım. Bunlar kocakarı laflarıdır. Bizim milletimiz tarih bilmez. Böyle aptal aptal konuşur. Sizin gazete ne düşünür bilmem ama sen ismini karıştırma ileride senin için iyi gazetecilik olmaz.
AZ ÖNCEKİ KONUŞMAMIZDA BAZI KONULAR TABUDUR DEDİNİZ... NEYİ KASTETTİNİZ?
Ben tabu mabu demedim. Bunlar sizin anlamayacağınız şeydir. Bunların hepsi mahalle dedikodusu. Her şeye bulaşmayın. Bunu gazeteler çok yapıyor. Kendine göre yeni Türkiye kuruyorlar. B.. kurarsınız. Güldürmesinler adamı. Yeni Türkiye böyle geri zekalılar olmadan kurulabilir ancak. Nereye baksan cahil. Bir tane herif var. (Engin Ardıç) Eski solcu, alkolik, geri zekalı... O da konuşuyor. Git başka tarih kitabı oku hayvan. Baban seni Fransız okuluna yollamış. Lisan biliyorum diyorsun git başka dilde oku. Herif okul kitabıyla tarih yazıyor geri zekalı. Hiçbir memlekette olmaz böyle bir şey anladın mı? Sizde iyi bir gazeteci olmak istiyorsanız böyle aptal işlere karışmayın. Şöhretiniz en başından düşer.
BELGELERİ İNCELEYECEK MİSİNİZ?
Belgeleri incelemeyeceğim, istemem. Böyle dedikodularla uğraşmam. Gazeteler mi yazacak tarihi? Siz sadece haber yazın daha iyi edersiniz. Gazetelerde haber yazılır, tarih yazılmaz. Siz gördünüz mü hiç Avrupa gazetelerinde tarih yazıldığını? Herkesin kendi işi ve metodu vardır. Gazeteler doğru dürüst haber yazsın.
HALK BU BELGELERİ BİLMİYOR...
Sen tarih belgesinden anlamazsın kızım. Git doğru dürüst gazete oku. Mesleğe girmişsin madem lisan bilmen lazım. Haftada iki üç tane yabancı gazete okuman lazım. Adamlar bu işi nasıl yapıyor görmen lazım. Bu böyle olmaz. Benden sana tavsiye. Piyasadaki bazı geri zekalılar lisan bilerek tutunuyorlar. Nagehan gibi karılar. Öyle bir kötü örnek de var önünüzde ama... Bunun şartı budur lisan bileceksin. Her hafta ciddi gazeteleri okuyacaksın. Gazeteciliği böyle yavaş yavaş öğreneceksin. Böyle şeylere hiç girişmeyin bunlar iyi şeyler değil. Benden sana nasihat."
(Kaynak:hürriyet.com.tr)
Etiketler:
Atatürk,
haber,
ilber ortaylı,
Türkiye
Bu fotoğraf engelli kadına Meclis yolunu açtı!
Bursa’da 2 yıl önce İHA muhabirinin çektiği insanlık fotoğrafı, tekerlikle sandalyedeki kadına meclisin yolunu açtı.
Edinilen bilgiye göre, 2 yıl evvel İHA muhabiri Zafer Peker, sağanak yağmur altında tekerli sandalyedeki engellinin ıslanmaması için şemsiyesini tutan bir kişinin fotoğrafını çekti. "İnsanlık ölmedi" başlığıyla yayınlanan fotoğraf, yerel ve ulusal birçok gazetede geniş yer buldu.
Fotoğraftan etkilenen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, trafik kazası sonucu tekerlekle sandalyeye mahkum olan Bennur Karaburun’u arayarak sohbet etti. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik de genç kadını evinde ziyaret etti. İki dil bilen Karaburun, bu yıl Bursa’dan AK Parti’nin 9. sıra milletvekili adayı oldu. (medyafaresi.com.tr)
Edinilen bilgiye göre, 2 yıl evvel İHA muhabiri Zafer Peker, sağanak yağmur altında tekerli sandalyedeki engellinin ıslanmaması için şemsiyesini tutan bir kişinin fotoğrafını çekti. "İnsanlık ölmedi" başlığıyla yayınlanan fotoğraf, yerel ve ulusal birçok gazetede geniş yer buldu.
Fotoğraftan etkilenen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, trafik kazası sonucu tekerlekle sandalyeye mahkum olan Bennur Karaburun’u arayarak sohbet etti. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik de genç kadını evinde ziyaret etti. İki dil bilen Karaburun, bu yıl Bursa’dan AK Parti’nin 9. sıra milletvekili adayı oldu. (medyafaresi.com.tr)
7 Nisan 2015 Salı
Erdoğan'ın damadı Berat Albayrak İstanbul'dan aday
AK Parti milletvekili aday listeleri YSK'ya teslim edildi. Listede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın damadı Berat Albayrak da yer alıyor.
AK Parti listesinde en sürpriz isim, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın damadı Berat Albayrak.
Albayrak, İstanbul 1. bölge 6 sıra adayı olarak AK Parti Listesine girdi.
MALİYE BAKANI ŞİMŞEK YENİDEN ANTEP'TEN ADAY
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, siyasi kariyerine AK Parti'den iki dönem önce Gaziantep'ten vekil olarak başlamıştı. Daha sonra Batman'dan aday olan Şimşek, bu seçimlerde yeniden Gaziantep'ten aday oluyor.
Şimşek, Gaziantep 1. sıra adayı oldu.
Aynı listede dikkat çeken bir başka isim ise, özellikle twitter üzerinden yaptığı çıkışlarla tartışma konusu olan, gazeteci Şamil Tayyar. Tayyar da Gaziantep listesinde yer aldı.
LİSTEDE "VARANK" SÜRPRİZİ
AK Parti Listesinde yer alan isimlerden ilgi çekenlerden biri de Fatma Varank.
İstanbul aday listesinde yer alan Fatma Varank, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a en yakın isimlerden, danışmanı Mustafa Varank'ın kuzeni.
Fatma Varank, Çevre Şehircilik Bakanlığı Mekansal Planlama Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapmıştı.
SARAY PLANINA ONAY VERMİŞTİ
Fatma Varank, 2012-2013 yılları arasında Ankara 1. Bölge Tabiat Varlıklarını Koruma Komisyon Üyeliği görevi esnasında Cumhurbaşkanlığı Yerleşkesi İmar Planlarına onay veren isimler arasında yer aldı.
İstanbul 3. Havalimanı ile Kanal İstanbul’u da içine alan Yeni Şehir Projesinin, Mikro Bölgeleme, Master Plan, Kentsel Tasarım ve Planlama süreçlerinde ve ilgili kurumlarla koordinasyonunda görev aldı.
ERDOĞAN'A YAKIN İSİMLER LİSTEDE
Cumhurbaşkanı Erdoğan'la çok yakın çalışan bazı isimler de, AK Parti'nin listesinde en ön sıralarda yer aldı.
Erdoğan'ın Başbakanlığı dönemindeki en yakın isimlerden Mücahit Arslan ve metin yazarı Aydın Ünal da Ankara'dan aday oldular.
AKP'nin Ankara listesinde dikkat çeken bir başka isim ise, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun danışmanlarından Ertan Aydın oldu. Ertan Aydın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da başbakanlığı döneminde danışmanlığını yapmıştı.
ANKARA'DA YALÇIN AKDOĞAN'LA DEVAM
AKP'nin Ankara listesinde, birinci bölgede yine Yalçın Akdoğan ismi göze çarpıyor.
3. dönemi dolduran Ali Babacan'ın yerine ise, Emrullah İşler'in Ankara 2. bölgeden aday olarak ismi dikkat çekti.
GAZETECİ ELİBOL DA ANKARA LİSTESİNDE
AKP'nin Ankara ikinci bölge listesinde dikkat çekici bir isim de, gazeteci nuri Elibol oldu.
AKP Listelerinde yer alan bir başka gazeteci ise Mahmut Övür. Övür, İstanbul 3. bölge listesinde 14. sırada yer aldı.
İZMİR'DE SAVCI SAYAN SÜRPRİZİ
AKP listesindeki sürpriz isimlerden biri ise, CHP Genel Başkanlığı döneminde Deniz Baykal'a en yakın isimler arasında sayılan Savcı Sayan oldu. Sayan, AKP İzmir aday listesinde yer aldı.
İzmir'de dikkat çeken bir başka isim ise Ozan Ceyhun.
Ceyhun, daha önce Almanya listesinden Avrupa Parlamentosu'na seçilmişti.
UĞUR IŞILAK DA AKP LİSTESİNDE
AKP Listesinde dikkat çeken bir isim ise, sanatçı Uğur Işılak oldu. AK Parti'nin seçim müziklerini hazırlayan Işılak İstanbul 3. bölgeden aday oldu.
BAKANLAR İLK SIRALARDA
AKP Listesinde, kabine üyeleri konusunda sürpriz olmadı. 3 dönemi doldurmayan tüm bakanlar, AKP listesinin ilk sıralarında yer aldı.
Yeri değişenler oldu; Daha önce Batman'dan aday olan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek bu kez Gaziantep'den liste başı.
Geçen dönem Karaman'dan seçilen Ulaştırma Bakanı Lütfü Elvan, bu kez Antalya'dan aday.
İstanbul milletvekili olarak geçen dönem TBMM'ye giren AB Bakanı Volkan Bozkır, bu dönem de İstanbul'dan aday oldu.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'nın bölgesi ise değişmedi. Avcı, Eskişehir adayı.
Bu dönem ilk kez vekil adayı olan İçişleri eski Bakanı Efkan Ala ise, Erzurum'da birinci sıra adayı oldu.
üç dönemi dolan ve bu yüzden aday olamayan Tarım Bakanı Mehdi Eker'in yerine ise, Diyarbakır'dan bir başka bakan 1. sıradan aday oldu. Geçen dönem Bingöl'den vekil olan Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, AKP'nin Diyarbakır listesinde 1. sırada.
Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce ise, İstanbul'dan birinci sıra adayı oldu.
KILIÇDAROĞLU'NUN KARŞISINA KADIN ADAY
AKP, İzmir 1. bölge 2. sıra adayı olan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun tam karşısına, AKP bir kadın aday koydu.
Halen AKP Milletvekili olan Nesrin Ulema, Kılıçdaroğlu'nun karşısına, AKP İzmir 1. bölge 2. sıra adayı oldu.
DYP'DEN AKP'YE...
AKP listesinde, DYP'den bakanlık yapan bir isim de var. DYP hükümeti bakanlarından Edif Safter Gaydalı, bu seçimde AKP'de Bitlis'ten aday oldu.
AK Parti listesinde en sürpriz isim, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın damadı Berat Albayrak.
Albayrak, İstanbul 1. bölge 6 sıra adayı olarak AK Parti Listesine girdi.
MALİYE BAKANI ŞİMŞEK YENİDEN ANTEP'TEN ADAY
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, siyasi kariyerine AK Parti'den iki dönem önce Gaziantep'ten vekil olarak başlamıştı. Daha sonra Batman'dan aday olan Şimşek, bu seçimlerde yeniden Gaziantep'ten aday oluyor.
Şimşek, Gaziantep 1. sıra adayı oldu.
Aynı listede dikkat çeken bir başka isim ise, özellikle twitter üzerinden yaptığı çıkışlarla tartışma konusu olan, gazeteci Şamil Tayyar. Tayyar da Gaziantep listesinde yer aldı.
LİSTEDE "VARANK" SÜRPRİZİ
AK Parti Listesinde yer alan isimlerden ilgi çekenlerden biri de Fatma Varank.
İstanbul aday listesinde yer alan Fatma Varank, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a en yakın isimlerden, danışmanı Mustafa Varank'ın kuzeni.
Fatma Varank, Çevre Şehircilik Bakanlığı Mekansal Planlama Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapmıştı.
SARAY PLANINA ONAY VERMİŞTİ
Fatma Varank, 2012-2013 yılları arasında Ankara 1. Bölge Tabiat Varlıklarını Koruma Komisyon Üyeliği görevi esnasında Cumhurbaşkanlığı Yerleşkesi İmar Planlarına onay veren isimler arasında yer aldı.
İstanbul 3. Havalimanı ile Kanal İstanbul’u da içine alan Yeni Şehir Projesinin, Mikro Bölgeleme, Master Plan, Kentsel Tasarım ve Planlama süreçlerinde ve ilgili kurumlarla koordinasyonunda görev aldı.
ERDOĞAN'A YAKIN İSİMLER LİSTEDE
Cumhurbaşkanı Erdoğan'la çok yakın çalışan bazı isimler de, AK Parti'nin listesinde en ön sıralarda yer aldı.
Erdoğan'ın Başbakanlığı dönemindeki en yakın isimlerden Mücahit Arslan ve metin yazarı Aydın Ünal da Ankara'dan aday oldular.
AKP'nin Ankara listesinde dikkat çeken bir başka isim ise, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun danışmanlarından Ertan Aydın oldu. Ertan Aydın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da başbakanlığı döneminde danışmanlığını yapmıştı.
ANKARA'DA YALÇIN AKDOĞAN'LA DEVAM
AKP'nin Ankara listesinde, birinci bölgede yine Yalçın Akdoğan ismi göze çarpıyor.
3. dönemi dolduran Ali Babacan'ın yerine ise, Emrullah İşler'in Ankara 2. bölgeden aday olarak ismi dikkat çekti.
GAZETECİ ELİBOL DA ANKARA LİSTESİNDE
AKP'nin Ankara ikinci bölge listesinde dikkat çekici bir isim de, gazeteci nuri Elibol oldu.
AKP Listelerinde yer alan bir başka gazeteci ise Mahmut Övür. Övür, İstanbul 3. bölge listesinde 14. sırada yer aldı.
İZMİR'DE SAVCI SAYAN SÜRPRİZİ
AKP listesindeki sürpriz isimlerden biri ise, CHP Genel Başkanlığı döneminde Deniz Baykal'a en yakın isimler arasında sayılan Savcı Sayan oldu. Sayan, AKP İzmir aday listesinde yer aldı.
İzmir'de dikkat çeken bir başka isim ise Ozan Ceyhun.
Ceyhun, daha önce Almanya listesinden Avrupa Parlamentosu'na seçilmişti.
UĞUR IŞILAK DA AKP LİSTESİNDE
AKP Listesinde dikkat çeken bir isim ise, sanatçı Uğur Işılak oldu. AK Parti'nin seçim müziklerini hazırlayan Işılak İstanbul 3. bölgeden aday oldu.
BAKANLAR İLK SIRALARDA
AKP Listesinde, kabine üyeleri konusunda sürpriz olmadı. 3 dönemi doldurmayan tüm bakanlar, AKP listesinin ilk sıralarında yer aldı.
Yeri değişenler oldu; Daha önce Batman'dan aday olan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek bu kez Gaziantep'den liste başı.
Geçen dönem Karaman'dan seçilen Ulaştırma Bakanı Lütfü Elvan, bu kez Antalya'dan aday.
İstanbul milletvekili olarak geçen dönem TBMM'ye giren AB Bakanı Volkan Bozkır, bu dönem de İstanbul'dan aday oldu.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'nın bölgesi ise değişmedi. Avcı, Eskişehir adayı.
Bu dönem ilk kez vekil adayı olan İçişleri eski Bakanı Efkan Ala ise, Erzurum'da birinci sıra adayı oldu.
üç dönemi dolan ve bu yüzden aday olamayan Tarım Bakanı Mehdi Eker'in yerine ise, Diyarbakır'dan bir başka bakan 1. sıradan aday oldu. Geçen dönem Bingöl'den vekil olan Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, AKP'nin Diyarbakır listesinde 1. sırada.
Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce ise, İstanbul'dan birinci sıra adayı oldu.
KILIÇDAROĞLU'NUN KARŞISINA KADIN ADAY
AKP, İzmir 1. bölge 2. sıra adayı olan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun tam karşısına, AKP bir kadın aday koydu.
Halen AKP Milletvekili olan Nesrin Ulema, Kılıçdaroğlu'nun karşısına, AKP İzmir 1. bölge 2. sıra adayı oldu.
DYP'DEN AKP'YE...
AKP listesinde, DYP'den bakanlık yapan bir isim de var. DYP hükümeti bakanlarından Edif Safter Gaydalı, bu seçimde AKP'de Bitlis'ten aday oldu.
'90 yıllık reklam arası bitti' diyen Tülay Babuşçu listede yok
Cumhuriyet'e '90 yıllık reklam arası bitti' diyen "Bizans dostu kahpe İnönü" tweeti paylaşan AK Parti Balıkesir Milletvekili Tülay Babuşçu, AK Parti'nin 7 Haziran milletvekili listesinde yer almadı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’ı Cumhurbaşkanlığı Sarayı’ndaki karşılama töreninde, tarihteki temsili Türk askerleriyle birlikte çekilmiş fotoğrafını Twitter’dan paylaşan Ak Parti Balıkesir milletvekili Tülay Babuşçu “Bu resim okunması gereken bir resim. Filistin’i vermediği bahanesiyle yıkılan Osmanlı İmparatorluğu ve Filistin Devlet Başkanı’yla Cumhurbaşkanı’mızın arka plan görüntüsü. Muhteşem bir zeka. Tabiiki Sn Cumhurbaşkanımızın zekası. 600 yıllık İmparatorluğun 90 yıllık reklam arası sona erdi" diye yazmıştı.
Bu sözlerine gelen tepkilere de “Beni tahrik edeceğinizi düşünerek bir beklentiniz mi var bilmiyorum ama size sadece gülüyorum. Günümü şenlendirirsiniz sağolun” yanıtını vermişti.
"BİZANS DOSTU KAHPE İNÖNÜ"
Babuşçu, büyük tepki çeken bu tweetinden sonra da yaptığı bir retweet ile şimşekleri üzerine çekmişti. Dr. Mehmet Hakan Sağlam’ın yazdığı öne sürülen mesajı paylaşmıştı. O mesajda da "
“Masa başında toprak nasıl kaybedilir içimizdeki hainleri anlatalım; Lozan Barış Antlaması madde 129: Türk hükümetince Anzak (Arıburnu) bölgesindeki toprak parçaları İngiliz İmparatorluğuna bırakılacaktır... Evet, uğruna 253 bin şehit verdiğimiz Arıburnu İsmet İnönü tarafından İngiltere toprağı haline getirilmiştir. Gelibolu Arıburnu sahilinde Türk devleti asker bulunduramaz, hiçbir şey inşa edemez. İnanmayan Geziciler, ulusalcılar, CHP’liler Lozan Antlaşmasının 129. maddesini okusun da Lozan’ın başarı mı yoksa hezimet mi olduğunu öğrensin. Cumhuriyetin lider sultası Lozan’da; Suriye, Mısır, Irak, Filistin, Kudüs, Yemen, Cezayir, Libya, 12 Adalar ve Balkanları verip geldi.” (Hürriyet)
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’ı Cumhurbaşkanlığı Sarayı’ndaki karşılama töreninde, tarihteki temsili Türk askerleriyle birlikte çekilmiş fotoğrafını Twitter’dan paylaşan Ak Parti Balıkesir milletvekili Tülay Babuşçu “Bu resim okunması gereken bir resim. Filistin’i vermediği bahanesiyle yıkılan Osmanlı İmparatorluğu ve Filistin Devlet Başkanı’yla Cumhurbaşkanı’mızın arka plan görüntüsü. Muhteşem bir zeka. Tabiiki Sn Cumhurbaşkanımızın zekası. 600 yıllık İmparatorluğun 90 yıllık reklam arası sona erdi" diye yazmıştı.
Bu sözlerine gelen tepkilere de “Beni tahrik edeceğinizi düşünerek bir beklentiniz mi var bilmiyorum ama size sadece gülüyorum. Günümü şenlendirirsiniz sağolun” yanıtını vermişti.
"BİZANS DOSTU KAHPE İNÖNÜ"
Babuşçu, büyük tepki çeken bu tweetinden sonra da yaptığı bir retweet ile şimşekleri üzerine çekmişti. Dr. Mehmet Hakan Sağlam’ın yazdığı öne sürülen mesajı paylaşmıştı. O mesajda da "
“Masa başında toprak nasıl kaybedilir içimizdeki hainleri anlatalım; Lozan Barış Antlaması madde 129: Türk hükümetince Anzak (Arıburnu) bölgesindeki toprak parçaları İngiliz İmparatorluğuna bırakılacaktır... Evet, uğruna 253 bin şehit verdiğimiz Arıburnu İsmet İnönü tarafından İngiltere toprağı haline getirilmiştir. Gelibolu Arıburnu sahilinde Türk devleti asker bulunduramaz, hiçbir şey inşa edemez. İnanmayan Geziciler, ulusalcılar, CHP’liler Lozan Antlaşmasının 129. maddesini okusun da Lozan’ın başarı mı yoksa hezimet mi olduğunu öğrensin. Cumhuriyetin lider sultası Lozan’da; Suriye, Mısır, Irak, Filistin, Kudüs, Yemen, Cezayir, Libya, 12 Adalar ve Balkanları verip geldi.” (Hürriyet)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)