22 Kasım 2016 Salı

Günlük ev kiralayanlar dikkat: Cezası 10 bin lira!

OHAL kapsamında yayınlanan son Kanun Hükmünde Kararname ile günübirlik kiralanan evlerde de kimlik bildirimi zorunlu hale getirildi. Bu evleri kiralayanlardan, genel kolluk kuvvetlerinin terminallerine bağlanmayanlara 10 bin lira, anlık veri göndermeyen veya gerçeğe aykırı kayıt tutanlara 5 bin lira idari para cezası verilecek.


Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yer alan 678 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) kapsamında, günübirlik ev kiralayanlara da kimlik bildirimi zorunlu hale getirildi.

Buna göre, 1774 sayılı Kimlik Bildirme Kanunu'nun ikinci maddesinin birinci fıkrasına, "bekar odaları" ibaresinden sonra gelmek üzere "günübirlik kiralanan evler" ibaresi eklendi.

Para cezaları getirildi

Söz konusu düzenleme ile kanunun ikinci maddesinde sayılan özel veya resmi her türlü konaklama tesisleri, tüm kayıtlarını bilgisayarda günü gününe tutmak, genel kolluk kuvvetlerinin bilgisayar terminallerine bağlanarak mevcut bilgi, belge ve kayıtları genel kolluk kuvvetlerine anlık olarak bildirmek zorunda.

Genel kolluk kuvvetlerinin terminallerine bağlanmayanlara mülki idare amirlerince 10 bin lira, anlık veri göndermeyen veya gerçeğe aykırı kayıt tutanlara 5 bin lira idari para cezası verilecek. Bu fiillerin tekrarı halinde işletme ruhsatları iptal edilecek. Ayrıca bu maddeye göre verilen idari para cezaları, tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenecek.

İki ay süre tanındı

Söz konusu tesisler, genel kolluk kuvvetlerinin terminallerine bağlanmak için gerekli işlemleri bugünden itibaren iki ay içinde tamamlayacak.

678 sayılı KHK ile 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 75'inci maddesine, "Afet, kitlesel göç ve teröre maruz kalan yerleşim birimlerinin belediyeleri ile bu kanunun 45'inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince belediye başkanı veya başkan vekili görevlendirilen belediyelerde, vali veya belediye başkanı, aksayan belediye hizmetinin başka bir belediye tarafından yerine getirilmesini talep edebilir. Yardım istenilen belediye, meclis kararına gerek olmaksızın İçişleri Bakanının izniyle bu talebi yerine getirebilir" fıkrası eklendi.

21 Kasım 2016 Pazartesi

'Cinsel istismar önergesi' komisyona geri çekildi

Başbakan Binali Yıldırım, toplumda geniş tepkileri tetikleyen ve gece yarısı Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "geniş mutabakatla çözün" çağrısı yaptığı "cinsel istismar önerisini", Komisyona geri çektiklerini açıkladı. Başbakan Yıldırım, "Etraflıca bütün tarafların görüşleri de dikkate alınarak bu sorun mutlaka ve mutlaka çözüme ulaştırılacaktır" dedi.


Başbakan Binali Yıldırım, "cinsel istismar önerisini", Komisyona geri çektiklerini açıkladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önergeyle ilgili "geniş mutabakat sağlanması" çağrısına işaret eden Yıldırım, muhalefet partileri, sivil toplum örgütleri, vatandaşlar, uzmanlar ve akademisyenlerden gelen önerileri dikkate alarak sorunu çözeceklerini söyledi.

'AK Parti suç olarak tanımladı'

İstanbul'da Haliç Kongre Merkezi'nde katılacağı "Bilişim Zirvesi 2016" öncesinde açıklamada bulunan Başbakan Yıldırım, çocuk yaşta evliliklerinin AK Parti döneminde Türk Ceza Kanunu'nda suç haline getirildiğini söyleyerek, bu kanun değişikliği önergesini getirme amaçlarını şöyle açıkladı:
"Bu değişikliği bilemeyen gençler 17-18 yaşından önce evlilik yapıyor. O evlilikten çocuklar yapınca, o çocukların nüfusa kaydı esnasında bunun suç olduğunu öğreniyor. Böylece erkek cezaevine gidiyor, kadın çocuklarla ortada kalıyor. Yani gençlerin yaptığı bu evliliğin bedelini çocuklar ödüyor. Özellikle bu toplumda bilindiğinden daha derin kanayan bir yaradır. Bunu görmek lazım."

'Birden bire kıyamet koptu'

Seçim meydanlarında AK Parti'nin de CHP ve MHP'nin de bu sorunla karşılaştığını ve çözümü için söz verdiğini dile getiren Başbakan Yıldırım, önergeyi TBMM'ye getirirken buradan hareket ettiklerini ifade etti. Başbakan Yıldırım, tanımladığı bu sorunu yaşayan bazı çiftlerin isimlerini de sıralayarak, "Binlerce gencin sorununu çözelim diye bir girişimde bulunduk ve Meclis'e bir kanun teklifi verdik. Ne olduysa birden bire kıyamet koptu. Neymiş efendim 'tecavüzcüye af geliyor' Böyle bir şey yok, bizim amacımız bu mağduriyeti gidermek" diye konuştu.

'Muhalefete kızdı: Kısmen başardılar'

Muhalefet partilerine yönelik eleştirilerde bulunan Başbakan Yıldırım, "Muhalefet partilerine bu konuda uzlaşma çağrıları yaptık ve hatta dedik ki, 'teklifiniz varsa, buyrun teklifinizi de getirin, bu meseleyim çözelim, böylece kanayan yara ortadan kalksın'. Ne yazık ki bu çağrımız gerektiği gibi kabul görmediği gibi bunu bir siyasi rant olarak kullanma yolunu tercih edip çok önemli bir sorunu yine ıskaladılar. Ayrıca bu yönde toplumda da bir kafa karışıklığı oluşturmayı kısmen başardılar" şeklinde konuştu.

'Cumhurbaşkanının çağrısı'

Başbakan Yıldırım daha sonra önergeyi geri çektiklerini şu sözlerle açıkladı:

"Gerek toplumdaki mutabakatın tam anlamıyla sağlanması, gerek Cumhurbaşkanımızın bu konudaki 'geniş mutabakat' çağrısı, gerekse de muhalefet partilerine kendi önerilerini geliştirmeleri için zaman tanınması bakımından Meclis'teki bu tasarıyı komisyona alıyoruz. Komisyonda etraflıca bütün tarafların görüşleri de dikkate alınarak bu sorun mutlaka ve mutlaka çözüme ulaştırılacaktır."

Muhalefet, sivil toplum, uzmanlar...

Bu sorununun bedelini çocukların çektiğini ve sorunu görmezden gelemeyeceklerini yineleyen Başbakan Yıldırım, bir soru üzerine de "CHP ve MHP'den bir teklif gelirse, bu da dikkate alınarak önerge olgunlaştırılacak. Gelmezse, sivil toplum örgütleri, vatandaşlar, uzmanlar, akademisyenlerden gelen önerileri de dikkate alarak bu meseleyi de halledeceğiz" dedi. cnntürk

E-Sigara hiç de masum değil

E-sigara olarak bilinen elektronik nikotin sağlayıcı sistemle solunanlarda aslında ‘yok yok”! İçeriğin bir kısmı kanserojen, nikotinse zaten bağımlılık sebebi.

Hürriyet'in haberine göre Türk Toraks Derneği, e-sigaranın bir tütün ürünü olduğunu hatırlatarak, bağımlılık yaptığı ve sağlığa ciddi zararlı olduğu uyarısında bulunuyor.Derneğin Tütün Kontrolü Çalışma Grubu Başkanı Dr. F. Çağla Uyanusta Küçük’ün verdiği bilgiye göre, e-sigara sıvısının içerdiği söylenen maddelere (gliserol, propilen glikol ve nikotin) ek olarak tıbbi çalışmalarda birçok başka madde de tespit edildi. Bunlar aseton, akrolein, bütadien, sikloheksan, dietilen glikol, etilen glikol, etanol, formaldehid. Ayrıca tütün içermediği iddia edildiği halde tütün alkoloidleri (nornikotin, miyozmin, anabazin) gibi maddeler de bulundu. Dumanında ise gliserol, propilen glikol ve nikotine ek olarak asetaldehid, aseton, akrolein, formaldehid, nitrosonornikotin, metilnitrozamino, piridil, bütanon ve  kadmiyum, kurşun, nikel, bakır, kalay gibi metaller ile toluen saptandı.

Yasak ama ‘serbest’

Dr. Küçük, e-sigarayla ilgili şu uyarılarda bulundu:“İçerdiği maddelerin bir kısmı kanserojen. Bir kısmının da solunum sistemi üzerindeki olumsuz etkileri biliniyor. Bu kimyasallardan bir grubun sigarada da olduğunu bilmemiz, aynı ortamda e-sigara dumanı soluyan ikinci şahısların pasif içici olarak etkileneceklerini göstermesi açısından önemli. Ayrıca, özellikle gençler için sigara ve diğer tütün ürünlerine geçişi de kolaylaştırabilir.”E-sigara bir tütün ürünü. Dolasıyla Türkiye’de satışı yasak. Ancak internet aracılığıyla e-sigara satışı yapan 100’e yakın aktif site bulunuyor.

Sigarayı bıraktırmaz

E-sİgaranın gerçeğini bıraktırdığına dair istatistiksel olarak anlamlı tıbbi kanıt yok.  ABD’de 4 bin 500 öğrenci ile yapılan bir çalışmada, e-sigaranın sigara içme motivasyonunu azaltmadığı görüldü. Dr. Küçük, “Tıbbi çalışmalarda da en sık tüketim şeklinin hem e-sigara hem de sigaranın birlikte kullanımı olduğu saptandı” diyor.

Bağımlılık yapar

E-sİgara dumanındaki nikotin aynen sigarada olduğu gibi bağımlılık yapıyor. Ayrıca nikotin tek başına kullanıldığında bile mide-bağırsak sisteminde yan etkilere, baş ağrısına, çarpıntı ve ağız, cilt gibi bölgelerde rahatsızlık hissine neden oluyor.

7586 polis, 2391 asker ihraç edildi

Olağanüstü Hal kapsamında yeni Kanun Hükmünde Kararname ile Emniyet Genel Müdürlüğü'nden 7586, TSK'dan 2 bin 391 personel ihraç edildi.


Olağanüstü hal (OHAL) kapsamında çıkarılan 677 ve 678 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnameler (KHK), Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı.

677 sayılı KHK'ya göre, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ile bakanlıklar ve bağlı kuruluşlarda görev yapan 15 bin 726 kamu çalışanı hakkında ihraç kararı verildi.

Aynı KHK kapsamında daha önce meslekten ihraç edilen 157 kişi ise görevlerine iade edildi. Milli Güvenlik Kurulunca (MGK) devletin güvenliğine karşı faaliyette bulunduğu tespit edilen 550 dernek, 19 özel sağlık kuruluşu ve 9 basın yayın kuruluşu da kapatıldı.

Emniyet Genel Müdürlüğünden 1. Sınıf Emniyet Müdürlerinin de aralarında bulunduğu 7 bin 586 kişi görevden ihraç edildi. Kara Kuvvetleri Komutanlığında bin 259, Deniz Kuvvetleri Komutanlığında 391, Hava Kuvvetleri Komutanlığında 338, Jandarma Genel Komutanlığında ise 403 askeri personel hakkında aynı işlem yapıldı.

Diğer kamu kurum ve kuruluşlarında meslekten ihraçlar

Emniyet Genel Müdürlüğü ve TSK'nın yanı sıra bakanlıklar ve bağlı kuruluşlarında da meslekten ihraç kararları alındı.

İçişleri Bakanlığı ve bağlı kurumlarında 2 bin 696, Yükseköğretim Kurulunda (YÖK) bin 184, Sağlık Bakanlığında 752, Maliye Bakanlığında 526, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığında 131, Milli Eğitim Bakanlığında 119, Diyanet İşleri Başkanlığında 94, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığında 73, Orman ve Su İşleri Bakanlığında 52, TRT'de 45, Milli Savunma Bakanlığında 23, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunda (HSYK) 15, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığında (AFAD) 14, Gençlik ve Spor Bakanlığında 13, Kültür ve Turizm Bakanlığında 11, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansında (TİKA) bir olmak üzere toplam 5 bin 749 kamu çalışanı görevlerinden ihraç edildi.

157 kişi göreve iade edildi

Daha önce yayımlanan 672 ve 675 sayılı KHK'lar ile AFAD'da iki, Diyanet İşleri Başkanlığında 36, TİKA'da bir, Vakıflar Genel Müdürlüğünde bir, Sosyal Güvenlik Kurumunda (SGK) 41, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığında 10, Orman ve Su İşleri Bakanlığında bir, Sağlık Bakanlığında 18, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığında 31, yükseköğretim kurumlarında 16 kamu çalışanı görevlerine iade edildi.

550 dernek kapatıldı

Yine 677 sayılı KHK ile "terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara aidiyeti, iltisakı veya bunlarla irtibatı olan" 550 dernek, 9 basın yayın kuruluşu ve 19 özel sağlık kuruluşu kapatıldı.

678 sayılı KHK'da ise güvenlik korucularının yaş kriterleri, Kimlik Bildirme Kanunu ve askeri yasak bölgelerle ilgili düzenlemelere yer verildi. cnnttürk

Babalara da yarım gün izin müjdesi!

Anne ya da baba, çocukları okul yaşına gelinceye yani 66 aylık oluncaya kadar part-time çalışabilecek.


Çalışma hayatındaki babalar için müjdeli haber kısa süre önce geldi. Fakat konu hakkında vatandaşların yeterli bilgisi yok. Peki kim, hangi şartlarda, ne kadar süreyle yarım gün çalışacak?
Hürriyet'te yer alan habere göre, anne ya da baba, çocukları okul yaşına gelinceye yani 66 aylık oluncaya kadar part-time çalışabilecek.

1 ay önce bildirim

Yani okul çağma gelinceye kadar kısmi çalışma hakkı sadece kadınlara değil, erkeklere de tanınmış durumda. Bu hakkın kullanılabilmesi için tek şart ise annenin de babanın da çalışması.
Bu haktan faydalanmak için çalışanın kısmi çalışma talebini 1 ay önceden işverene yazılı olarak bildirilmesi yeterli, işçi yarı zamanlı çalışma talebi nedeniyle işten çıkartılamayacak.

3 gün iş 3 gün izin

İşveren, babanın talebin karşılandığını yazılı olarak bildirecek. İşveren süresi içinde cevap vermezse, talep geçerlilik kazanacak.

Maaş çalışılan süreye orantılı olarak ödenecek. Kısmi süreli çalışmaya başlayan işçi, aynı çocuk için bir daha bu haktan faydalanmamak üzere tam süreli çalışmaya dönebilecek. Baba yarım gün yerine 3 gün izin yapıp 3 gün çalışabilecek.

Erdoğan'dan 'cinsel istismar' önergesiyle ilgili flaş açıklama

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kamuoyunda tartışmalara neden olan önergeyle ilgili ilk kez açıklama yaptı. Erdoğan, ''Hükümetin toplumun değişik kesimlerinden gelen eleştiri ve önerileri dikkate alarak, geniş bir mutabakat içerisinde bu sorunu çözmesinde büyük fayda görüyorum'' dedi.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, erken yaşta evlendirilenlerin mağduriyetlerinin giderilmesine ilişkin düzenlemeye yönelik AA'ya açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda görüşülmekte olan kanun tasarısı vesilesiyle, kamuoyunda geniş bir tartışma başladığını ifade etti.

Tartışmaya konu kanun tasarısına eklenen bir fıkranın, ülkede önemli bir toplumsal sorun olan, kanunun izin verdiği yaşın altındaki evlilikler sebebiyle ortaya çıkan mağduriyetlerin giderilmesi niyetiyle hazırlandığının anlaşıldığını belirten Erdoğan, şunları kaydetti: "Görevi, sorunlara çözüm üretmek olan siyaset kurumunun, bu önemli toplumsal sıkıntının çözümüne yönelik arayış içinde olmasından daha tabii bir durum yoktur.


Ancak, söz konusu kanun tasarısının görüşmeleri esnasında başlayan tartışmanın, kamuoyunda çok farklı tepkilere, eleştirilere, önerilere neden olmasının, konunun yeniden ele alınmasını gerektirdiği açıktır. Hükümetin toplumun değişik kesimlerinden gelen eleştiri ve önerileri dikkate alarak, geniş bir mutabakat içerisinde bu sorunu çözmesinde büyük fayda görüyorum." cnntürk

50 bin lira bulunamazsa hayatı kararacak

Diyarbakırlı 23 yaşındaki Gamze'nin 3 yaşındayken sol bacağı şişti. 10 yıl sonra sağ bacağı da şişen Gamze'ye halk arasında fil hastalığı olarak bilinen lenf ödemi tanısı konuldu. Maddi imkansızlık nedeniyle tedavisini yarım bırakmak zorunda kalan Gamze için 50 bin lira bulunamazsa bir daha asla evden dışarı çıkamayacak.


Diyarbakırlı Gamze Kanik, 3 yaşındayken ailesiyle birlikte bir düğüne gitti. Burada sol bacağında ağrı hisseden Gamze'nin ailesi hastaneye başvurdu. Sol bacağı şişmeye başlayan Gamze'ye o dönemler tedavisi yapılamayan fil hastalığı teşhisi konuldu. Bir süre sol bacağındaki şişlikle hayatına devam eden Gamze, 10 yıl sonra ikinci şoku yaşadı. Hastalığın sağ bacağına da sıçradığı Gamze için aşılması zor günler başladı. İlk önce çok sevdiği okulu bırakmak zorunda kalan Gamze, gün geçtikçe yürüyemez duruma geldi. İnternette yaptığı araştırmalar sonucu fil hastalığı tedavisinde önemli başarılara imza atmış bir doktorla iletişime geçen Gamze, Samsun'a giderek bir süre burada tedavi olma şansı yakaladı. Tedavisi sırasında ayağındaki şişikler bir nebze olsun inen ve yürümeye başlayan Gamze, maddi imkansızlıklar nedeniyle tedavisini yarım bırakıp Diyarbakır'a döndü.
Tedaviye devam edemediği için bacakları tekrar şişen ve yürüyemez duruma gelen Gamze, psikolojik sorunlar yaşayarak kendini eve hapsetti. Ailesi dışında hiç kimsenin yüzünü görmesine izin vermeyen Gamze, ameliyat olması için gerekli olan 50 bin lira bulunamazsa bir daha asla evden çıkamayacak.
Hastalığı psikolojisini bozdu, yüzünü gizleyerek konuştu.


Kabus 3 yaşındayken başladı

Gamze Kanik, sol bacağının 3 yaşındayken şişmeye başladığını söyledi. Bir düğüne gittiği sırada hastalığının ortaya çıktığını aktaran Kanik, "Düğünden geldikten sonra bacağımda şişkinlik oldu. Babam beni hastaneye götürdü ama o zamanlar tedavisi yoktu. Ben yıllar boyunca hep bir bacağım şiş yaşadım. Ta ki 13-14 yaşımdan sonra sağ bacağıma vurana dek. Sağ bacağımda daha yüksek bir derecede şişkinlik oldu. Araştırmalarım sonucu, internetten doktoruma ulaştım. O zamanlar Samsun 19 Mayıs Üniversitesi'nde ameliyat oldum ve bacağım çok iyi durama geldi. Yürüyebildim, gezebildim. Maddi imkansızlıklar nedeni ile tedavim geri kaldı. Çünkü doktor 3 ameliyat yaptı, kendimi toparladıktan sonra geri kalan ameliyatımı da yapacaklarını söyledi. Ben maddi imkansızlıklardan dolayı gidemedim. En son 2,5 yıl önce doktorumun yanına gittim, bana her şeyin değiştiğini, ameliyat olabileceğimi söyledi. 50 bin lira istendi ameliyat olmam için. Ben de maddi imkansızlıklar nedeni ile gidemedim ve tedavim geride kaldı. Gittikçe benim bacağım şişiyor" dedi.

"Yetkililer umut verdi beni yarı yolda bıraktılar"

Birkaç ay önce kaymakamlıktan bazı yetkililerin geldiğini ifade eden Kanik, "Tedavi masraflarımı karşılayacaklarını söylediler. Ben çok mutlu oldum bekledim, bu konuşmanın ardından ne maddi ne de manevi yanımda olmadılar. Ben çok umutlanmıştım, bana umut verdiler yarı yolda bıraktılar. Psikolojim allak bullak oldu, kendimi odaya kapatıp ağladım. Çoğu arkadaşlarımla görüşmedim" diye konuştu.

"Psikolojim bozuldu, kimseye yüzümü göstermek istemiyorum"

Psikolojisinin bozulması nedeniyle yüzünü göstermek istemediğini ifade eden Kanik, şunları söyledi:

"Yüzümü göstermek istemiyorum, ben bir genç kızım ve daha 23 yaşındayım. Şu anki psikolojimden dolayı beni anlamalarını bekliyorum. Ben liseye geçtikten sonra, hastalığım nedeniyle okulu bıraktım. Bacağım çok şişmeye başladı. Ben arkadaşlarım gibi yürüyemiyordum, korkuyordum yürüdükçe bacağım şişiyordu, bende hep kendimi kapattım. Okulumdan geri kaldım, hele ki konservatuvar bölümünü çok istiyordum. Kendimi çok geliştirmek istiyordum, ama bacağımdan dolayı hepsinden geri kaldım. Ameliyat olduktan sonra açıköğretimden devam ettim. İki senedir gidemiyorum, bacağım yüzümden. Artık ben iyileşmek istiyorum, yürümek istiyorum gezmek istiyorum, üniversiteye gitmek istiyorum. Bana yardım etsinler, Allah kimseye göstermesin ağrısı çok fazla ben ağrısına dayanamıyorum artık. Cumhurbaşkanımdan, Başbakanımdan yardım bekliyorum. İyileşmek istiyorum, yürümek istiyorum." cnntürk

İşte çocuk gelin haritası

Meclis Genel Kurulunda kabul edilen cinsel istismar cezalarına erteleme düzenlemesiyle yeniden tartışılan çocuk gelinler konusunda Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) oransal harita çıkardı. Çocuk gelin oranı en yüksek 10 şehir belli oldu: Kilis, Kars, Ağrı, Muş, Niğde, Bitlis, Kahramanmaraş, Aksaray, Gaziantep, Yozgat.


TÜİK’in 2015 verilerine göre 2015’te toplam 602 bin 982 resmi evlilikten 31 bin 337’sinde 16-17 yaşındaki kız çocukları gelin oldu. Bu sayı, toplam evliliklerin yüzde 5,2’sine denk geliyor.
Hürriyet'in haberine göre illerin içindeki evlilik oranlarında çocuk yaşta evliliğin en yükkek olduğu şehir yüzde 15,3 oranıyla Kilis. Bu ili yüzde 15,2 ile Kars, yüzde 15,1 ile Ağrı, yüzde 14,4 ile Muş, yüzde 13,7 ile Niğde, yüzde 12,7 ile Bitlis, yüzde 12,5 ile Kahramanmaraş, yüzde 12,1 ile Aksaray, yüzde 11,8 ile Gaziantep ve yüzde 11,5 ile Yozgat izliyor.

Tunceli son, İstanbul alt sırada

Çocuk evliliklerin en düşük olduğu il ise Tunceli. Tunceli’de 2015’te 513 evlilikten sadece 5’inde gelinler 16-17 yaşlarındaydı. Bu şehirdeki evliliklerde çocuk gelin oranı yüzde 1’de kaldı. Bu oranı yakalayan başka bir şehir bulunmuyor. Çocuk gelinlerin en düşük olduğu diğer 9 şehir, yüzde 1,5 oranıyla Rize, yüzde 1,6 ile Trabzon, yüzde 2 ile Artvin, yüzde 2,1 ile Bolu, yüzde 2,1 ile İstanbul, yüzde 2,2 ile Eskişehir, yüzde 2,5 ile Yalova, yüzde 2,6 ile Karabük ve yüzde 2,7 ile Bursa olarak sıralandı. Çocuk evlilik oranında sondan 6’ncı sırada yer alan İstanbul’da 114 bin 382 evlilikten 2 bin 438’inde gelinler 16-17 yaşındaydı. Ankara’da 38 bin 139 evlilikten bin 293’ünde çocuk gelin, İzmir’de 32 bin 469 evlilikten 937’sinde çocuklar gelin oldu. İzmir’de çocuk gelin oranı yüzde 2,9 ile düşük iller arasında bulunuyor. İzmir, 81 il içinde 69’uncu sırada yer aldı.

Resmi evlilikler düştü

İstatistiklere göre resmi olarak evlenen kız çocuklarının toplam içindeki oranı son 13 yılda düştü. 2002’de tüm evlilikler içinde kız çocuklarının sayısı 37 bin 263 ile yüzde 7,3 oranında yer tutuyordu. Bu oran 2010’da yüzde 7,8’e, 2011’de yüzde 7,2’ye, 2012’de yüzde 6,7’ye, 2013’te yüzde 6,2’ye, 2014’te yüzde 5,8’e ve 2015’te yüzde 5,2’ye geriledi.


14-15’inde anneler

Buna karşın istatistikler resmi olmayan evliliklerle ilgili ipuçları veriyor. Nüfus idaresine bildirilmeyen çocuk evlilikler TÜİK kayıtlarına geçmiyor. Ancak TÜİK, 15 yaşın altında doğum yapan kadınları kayıt altına alıyor. Bu veri de 13-14 yaşlarında kayıtdışı evliliklerinin bir bölümünü gün yüzüne çıkarıyor. Buna göre 15 yaşın altında doğum yapan anne sayısı 2001’de 2 bin 729, 2002’de 2 bin 561, 2003’te 2 bin 348, 2004’te bin 940, 2005’te bin 715, 2006’da bin 635, 2007’de bin 415, 2008’de bin 188, 2009’da 822, 2010’da 533, 2011’de 385, 2012’de 377 anne oldu. 15-17 yaş arasında 2010’da 28 bin 901, 2011’de 25 bin 292, 2012’de 21 bin 992 kız çocuğu anne oldu.

20 Kasım 2016 Pazar

3 ilde peş peşe korkutan depremler!

Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı Deprem Dairesi Başkanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, Sivas'ın Gölova, Muğla'nın Datça ve Erzincan'ın Refahiye ilçelerinde deprem meydana geldi.

Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı Deprem Dairesi Başkanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre Datça’da 3,7, Refahiye’de ise 4 büyüklüğünde deprem kaydedildi. Datça’daki deprem yerin 7,6, Refahiye’deki deprem ise 7,09 kilometre derinliğinde meydana geldi. Her iki ilçedeki deprem çevre il ve ilçelerde de hissedildi.

Sivas'ta 4 büyüklüğünde deprem

AFAD'dan alınan bilgiye göre saat 01:52'de, merkez üssü Sivas'ın Gölova ilçesine bağlı Çevrecik köyü olarak saptanan 4.0 büyüklüğünde deprem meydana geldi.

Yerin 10 kilometre derinliğindeki deprem, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü'nce ise 3,6 şiddetinde ölçüldü.

Üçüz nineleri ölüm ayırdı

Ordu'da yaşayan 85 yaşındaki üçüz ninelerden Hayriye Sarı, hayatını kaybetti.


Türkiye'nin tanıdığı en yaşlı üçüzleri ölüm ayırdı. Doğdukları günden beri birlikte olan üçüzlerden Hayriye Sarı hayatını kaybetti.

Ordu'nun Perşembe ilçesi Yazlık Mahallesi'nde yaşayan Hacer, Emriye ve Hayriye Sarı kardeşler Türkiye'nin en yaşlı üçüzlerindendi. Doğdukları günden bu yana hastalıkta ve sağlıkta yan yana olan üçüz nineleri ölüm ayırdı. Yaşlılığa bağlı hastalıkları sebebiyle hastaneye kaldırılan ve bir süredir Fatsa Devlet Hastanesi'nde yoğun bakımda tedavi gören Hayriye Sarı, bu sabah hayatını kaybetti. Hastanede dahi yanından ayrılmayan kardeşleri Emriye ve Hacer Sarı, kardeşlerinin ölümü üzerine büyük üzüntü yaşadı. Hayriye Sarı'nın cenazesinin öğle namazına müteakip kılınacak olan cenaze namazının ardından Yazlık Mahallesi'nde toprağa verileceği öğrenildi.

EMİNE ERDOĞAN EV YARDIMI YAPMIŞTI

Yaklaşık 3 yıl önce üçüzler Hayriye, Hacer ve Emriye Sarı bir televizyon programına konuk olmuş, program yetkililerini arayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, üçüzlere yardım sözü vermişti. Bunun ardından üçüz ninelerin evi, Ordu Valiliği ve Perşembe Kaymakamlığı tarafından başlatılan çalışmalarla yıkılarak yenisi yapılmıştı. Sözcü

İşte dehşete düşüren istatistikler

Bugün 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü. Adalet Bakanlığı’nın son 10 yıllık verileri, inanılmaz bir tablo ortaya çıkarıyor. Çocuk istismarında dava sayısı 3 kat artmış. Bunlar resmi kayıtlara geçen rakamlar.


Çocuk haklarının gündeminde ise çocuk istismarına karşı alınması gereken önlemler var. Adalet Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de çocuk istismarıyla ilgili dava sayısı, son 10 yılda yaklaşık 3 kat arttı.

Hürriyet'in haberine göre, bu konudaki son gündem tarışmalarından biri de, TBMM’de görüşülen ve kamuoyunda büyük tepki çeken, cinsel istismarla ilgili son kanun tasarısı.

Birçok sivil toplum kuruluşu tasarıya tepki gösterdi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, son 10 yılda 482 bin 908 kız çocuğu evlendirildi. 2015 yılında evlendirilenlerin 31 bin 337’si kız, bin 483’ü erkek çocuğuydu. Bu sayı, 2015’teki toplam evlilik oranında kızlarda yüzde 5.2’ye, erkeklerde yüzde 0.2’ye denk geliyor. En çarpıcı rakamlar ise ‘çocuk anneler’de. Yine TÜİK rakamlarına göre 2015’te 15-17 yaş arası tam 17 bin 789 kız çocuk doğum yaptı. Kız çocuklarında 15 yaş altı doğum yapanların sayısı ise aynı yıl 244 oldu.

‘Çocuk ticareti yasallaşır'

Öneriyi değerlendiren Çocuk Alanında Çalışan Avukatlar Ağı Koordinatörü Avukat Şahin Antakyalıoğlu ise, şu çarpıcı gözlemlerini aktardı, yorumda bulundu:

“Bu resmen çocukların cinsel yönden sömürülmesi, baskı altına alınması, tehdit edilmesi sonuçlarını doğuracak. Çocuk ticaretinin yolunu açacak. Türkiye maalesef uluslararası sözleşmeleri ihlal eder nitelikte davranıyor. Tasarı hem hukuk hem etik açıdan ciddi sorunlar barındırıyor. Yasalaşırsa, telafisi imkânsız zararlar doğar. Birçok çocuk intihara sürüklenebilir. Değil evlenmek, istismar mağduru çocukların faillerin tahliyesini duyduğunda bile intihara teşebbüs ettiğini gördük. Bu açıkca anayasal bir ihlaldir. Bundan derhal dönülmeli. Bir çocuk bile intihara kalkışırsa bunun sorumlusu öneriyi verenlerdir.”

Bugün 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü

Çocukların ihlal edilen diğer bazı haklarıyla ilgili bilgiler şöyle:

Eğitim hakkı: Tohum Otizm Vakfı verilerine göre, Türkiye’deki 0-18 yaş arası 352 bin otizmli çocuk ve gencin sadece 29 bin 905’i eğitim alabiliyor. Yani okula gidenlerin oranı 10’da 1 bile değil. Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’ın açıkladığı verilere göre de, okul çağındaki Suriyeli çocuk sayısı 834 bin. Şu ana kadar okula gönderilen Suriyeli öğrenci sayısı, 479 bin.

Çalışmama hakkı: Türkiye İstatistik Kurumu’nun çocuk işçiliği konusunda en son 2012’de yaptığı Çocuk İşgücü Anketi’ne göre, çalışan çocuk sayısı 6-14 yaşta 292 bin, 15-17 yaş grubunda 601 bin. Çocuk işçilerin yüzde 52.6’sı ücretli veya yevmiyeli, yüzde 46.2’si ücretsiz aile işçisi.

Vatandaş olma hakkı: Çocuk hakları bildirgesinde, “Her çocuğun doğduğu anda bir adı ve bir devletin vatandaşı olma hakkı vardır” ifadesi yer alıyor. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin Kasım 2015 tarihli ‘Vatansız Çocuklar’ raporuna göre, dünyada her 10 dakikada bir vatansız (haymatlos) çocuk doğuyor. Raporda etnik kimlik, din, savaşlar, yerinden edilme gibi nedenlerle herhangi bir yere ait olamayan kişilerin yaşadığı 20 ülkede, her yıl en az 70 bin vatansız çocuğun dünyaya geldiği belirtiliyor.

19 Kasım 2016 Cumartesi

Başbakan’dan 'resmi nikâh' formülü

Cinsel istismar faillerinin mağdurla evlilik şartıyla bir defalığına kurtarılması düzenlemesi tepki çekince hükümet harekete geçti.


Başbakan Binali Yıldırım, dün gece hukukçu bazı milletvekilleriyle görüşerek krize çözüm aradı.

Hürriyet'ten Abdülkadir Selvi'nin haberine göre, AK Parti milletvekillerince verilen önergede yer alan, “16 Kasım 2016’ya kadar işlenen cinsel istismar suçunda, mağdurla failin evlenmesi durumunda CMK’daki koşullara bakılmaksızın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, hüküm verilmişse cezanın infazının ertelenmesine karar verilecek” ibaresi krize neden olmuştu.

Başbakan’la yapılan toplantıdan hukukçu milletvekilleri, cinsel istismar suçu işleyenlerin ileride de bu hükümden yararlanabileceği tehlikesi üzerinde durdular. Bu yanlışlığın giderilmesi için, 16 Kasım 2016’ya kadar işlenen cinsel istismar suçu” ibaresinin, “16 Kasım 2016’ya kadar resmi olarak evli olanlarda CMK’daki koşullara bakılmaksızın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, hüküm verilmişse cezanın infazının ertelenmesine karar verilecek” şeklinde düzenlenmesi benimsendi.

Böylece ileride işlenecek olan cinsel taciz suçlarının af kapsamına girmesinin önüne geçilirken, 16 Kasım 2016 tarihinde resmi olarak evli olanlar sınırlaması getirilerek, ileriye dönük bir düzenleme yapılması engellenmiş oldu. 16 Kasım 2016 tarihinde resmi olarak evli olanlar şeklindeki düzenlemeden 3.800 kişinin yararlanması bekleniyor. Başbakan Yıldırım, bu formülü, yarınki toplantıya çağırdığı AK Partili kadın milletvekilleri ve hukukçu milletvekilleriyle de değerlendirecek.

İstanbul'da elektrik kesintisi

İstanbul'un Anadolu yakasında 8 ilçede 21 Kasım'da elektrik kesintisi uygulanacak.


İstanbul Anadolu Yakası Elektrik Dağıtım AŞ'nden yapılan açıklamaya göre, Ataşehir, Beykoz, Çekmeköy, Maltepe, Pendik, Sultanbeyli, Ümraniye ve Üsküdar'ın bazı mahallelerine 21 Kasım'da elektrik verilemeyecek.

Elektrik kesintisi yapılacak yerler şöyle:

"Ataşehir'de 09.00-13.00 saatlerinde Yenişehir Mahallesi İmar İskanblokları, Baraj Yolu, 09.00-15.00 saatlerinde Ferhatpaşa Mahallesi 15, 4, 6, Yeditepe, 5, 10, 3, 101, 1, 50, 54. ve Karadeniz sokakları, 09.30-17.00 saatlerinde Aşık Veysel Mahallesi 3001, 3042, 3041, 3035, 3030. sokaklar.

Beykoz'da 09.00-12.00 saatlerinde Yavuz Selim Mahallesi Özyurt Çıkmazı,18 Nisan, Açelya sokaklar, 12.00-18.00 saatlerinde Yavuz Selim Mahallesi Anafartalar Sokak.

Çekmeköy'de 09.00-12.00 saatlerinde Merkez Mahallesi Ertuğrul Gazi, Esenyurt, Sultan Murat, Köroğlu, Keçiağılı sokaklar, 09.00-17.00 saatlerinde Mehmet Akif Mahallesi Zirve, Coşkun, Anıl, Çimen , Zembil, Refah, Nevruz, Günyamaç, Davet, Recep Ayan sokaklar.

Maltepe'de 10.00-14.00 saatlerinde Gülsuyu Mahallesi Selvi Sokak, 15.00-18.00 saatlerinde Zümrütevler Mahallesi Emek Sokak.

Pendik'te 10.00-18.00 saatlerinde Dumlupınar Mahallesi Can, Savaş, Ordu, Kars sokaklar, 13.00-18.00 saatlerinde Esenyalı Mahallesi Yıldırım, Edebali, Elmadağ, Alemdağ sokaklar.

Sultanbeyli'de 09.00-17.00 saatlerinde Akşemsettin Mahallesi Bakide, Kandıra, Şafi, Milli, Birgül, Alıntaşı, Alparslan, Su Kenarı, Petrol Yolu, Fatih sokaklar, Battalgazi Mahallesi Kıvırcık, Zile, Melek, Lokman, Haznevi, Gülen, Tavır, Selçukhan, Hicaz, Ovacık, Selçuk Han sokaklar.

Ümraniye'de 10.00-14.00 saatlerinde Tepeüstü Mahallesi Dikiliağaç, Yalınkent, Zirve, Pınarlı, Pınarbaşı, Örnek, Günaşık, Fatih, Eski Kadıköy Yolu, Erdem, Kafiye, 30 Ağustos, Nakkaş, Hayırlı, Uludere sokaklar, İstiklal Mahallesi Selçuk Sokak, Çakmak Mahallesi Türkgücü, Tavukçuyolu sokaklar.

Üsküdar'da 10.00-12.00 saatlerinde Çengelköy Mahallesi Seçkinler, Dar sokaklar, Mehmet Akif Ersoy Mahallesi Cemal Gürsel Sokak, Kirazlıtepe Mahallesi Özel, Orhan Seyfi Orhon, Ayvalık Çıkmazı, Boğaziçi, Cami Altı Saylan, Vişneli, Ayvalık, Kandil Çıkmazı, Mehmet Akif Ersoy, Seçkinler, Sağlık Ocağı, Bakkal Arkası, Rüzgarlı, Mis, Hacı Kayhan, Bakkal ,Kadırga, Malkoç sokaklar, 13.30-15.00 saatlerinde Ünalan Mahallesi Çamdere, Şeyh Galip, Gömeç sokaklar, Bucak Koşuyolu Mahallesi Mehmet Akfan, Batuhan Çıkmazı."

‘Kanserli kızın dondurulmasına...’

İngiltere'de bir mahkeme, nadir bir kanser türüne yakalanan 14 yaşındaki kız çocuğunun ölmeden önce yaptığı başvurusu üzerine, vücudunun dondurulup, hastalığa çare bulunduğu dönemde ‘çözülmesi’ni kabul etti.


Adı açıklanmayan küçük kız, bu taleple mahkemeye bizzat başvurdu. Boşandığı için onlardan ayrı yaşayan baba bu talebe itiraz etse de annenin de verdiği destek üzerine, mahkeme kızın talebini kabul etti.

‘Kanserli kızın dondurulmasına...’

Kısa süre önce son nefesini veren kız çocuğunun vücudu, ABD’nin Arizona eyaletine bağlı Scottsdale kentindeki soğutma merkezinde dondurularak koruma altına alındı. Operasyonun masrafının 37 bin sterlin (yaklaşık 155 bin TL) olduğu belirtildi. Hürriyet

18 Kasım 2016 Cuma

Hastanede emzirme skandalı

Rize’de, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi (RTEÜ) Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yeni Doğan Yoğun Bakım Ünitesi’nde tedavi gören kız bebeğin, görevli hemşire tarafından yanlışlıkla annesi diye verildiği Suriyeli bir kadın tarafından 2 kez emzirilmesi, şikayete neden oldu. Kan testinde Hepatit B virüsüne rastlanan bebek tedavi altına alınırken, aile suç duyurusunda bulundu, hemşire hakkında da idari soruşturma başlatıldı.


Olay 18 Ekim tarihinde RTEÜ Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde meydna geldi. Özel bir hastanede biri kız diğeri erkek ikiz bebek dünyaya getiren 33 yaşındaki E.M., rahatsızlanan kız bebeğini hastaneye götürdü. Bebek Yeni Doğan Yoğun Bakım Ünitesi'nde bağırsak enfeksiyonu teşhisi ile tedavi altına alındı. İddiaya göre görevli hemşire G.A., tedavisi süren bebeğini emzirmek isteyen anne E.M.'ye, ‘Bebeğin annesi Suriyeli kadın. O da az önce bebeği emzirdi’ diyerek izin vermedi. Anne E.M.'nin tepki göstermesi üzerine adı geçen Suriyeli kadının bebeğinin de Yeni Doğan Yoğun Bakım Ünitesi’nde olduğu, ancak hemşirenin yanlışlıkla verdiği E.M.'nin bebeğini iki kez emzirdiği anlaşıldı.

Anne E.M.'nin şikayetleri üzerine kan testi yapılan ve Hepatit-B virüsüne rastlanan bebek tedavi için Trabzon Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edildi.

Olaydan sonra suç duyurusu yapan aile, Başbakanlık İletişim Merkezi (BİMER) ile Sağlık Bakanlığı’na da şikayette bulundu. Hemşire G.A., hakkında da idari soruşturma başlatıldı. DHA