1 Mart 2017 Çarşamba

Kedi katliamında Rus uyruklu bir kişi gözaltında

Antalya'nın Alanya ilçesinde geçen hafta aynı mahallede yaklaşık 30 kedinin zehirlenerek telef edilmesi olayıyla ilgili soruşturmada Rus uyruklu 53 yaşındaki Valery V. gözaltına alındı.


Alanya’nın Mahmutlar Mahallesi Barbaros Caddesi’nde geçen cuma günü yaklaşık 30 sokak kedisi telef edildi.
Bölge halkı ve hayvanseverler kedilerin zehirlendiğini belirtirken, duruma tepki gösterdi. Mahallede araştırma yapan vatandaşlar siteler ve apartmanların güvenlik kamera kayıtlarını inceledi.
Görüntülerde elinde poşetle mahallede dolaşan bir kişi olduğunun fark edilmesi üzerine durum jandarmaya haber verildi.

Mahmutlar Jandarma Karakolu ekipleri kamera görüntülerindeki kişinin aynı mahallede yerleşik yaşayan Rus uyruklu Valery V. adlı erkek olduğunu belirledi. Jandarma şüpheliyi bugün akşam saatlerinde gözaltına aldı. Karakola götürülen şüphelinin sorgusunun sürdüğü belirtildi. DHA

28 Şubat 2017 Salı

10 yıl çalışanlara müjdeli haber!

10 yıl çalışana erken emeklilik fırsatı geliyor. 9 Eylül 1999 öncesi sigortası başlayanlar 3 bin 600 prim gününü doldurunca emekli olabiliyor

Çalışanların en büyük hayali, emekli olmak. Çeşitli durumlarda erken emeklilik imkanı sunuluyor. askerlik ve doğum borçlanması, yıpranma payının yanı sıra kısmi emeklilik de bunlardan biri...
Eğer kısmi emeklilik seçilirse 9 Eylül 1999 öncesi sigortalı olanlar için 15 yıl sigortalılık süresine sahip olmak, 3 bin 600 gün (10 yıl) prim ödemek ve yaş şartını tamamlamak gerekiyor.
3 bin 600 günün tamamlandığı tarih, hangi yaşta emekli olunacağını da belirliyor. Ayrıca erkekler için 55, kadınlar için 50 yaşı da tamamlamak gerekiyor.
Yaş ve primden hangisi en son tamamlanmışsa ona göre kadınlarda 56, erkeklerde de 58'den başlayan yaşlarda emeklilik kazanılıyor.
Takvim'in haberine göre, 9 Eylül 1999 ve 30 Nisan 2008'den sonra sigortalı olanlar ise daha farklı şartlarda değerlendiriliyor. Burada yıl şartı kalkıyor ama prim miktarı uzatılıyor.
Prim doldurma şartı 3 bin 600'den 4 bin 500 güne (12.5 yıl) yükseliyor. Yaşın dolması bekleniyor. Emeklilik yaşı da kadınlarda 56'dan 58'e, erkeklerde 58'den 60'a çıkıyor. Kısmi emeklilikte maaş düşük oluyor.

Melih Gökçek’ten yeni darbe planı iddiası

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek Twitter hesabından yeni iddialar ortaya attı. FETÖ’nün yeni bir darbe planı olduğunu iddia eden Gökçek “Olay şöyle gerçekleştirilecekmiş; herkes gece yarısı uykuda iken, saat 04-05 sıralarında Ankara ve İstanbul’da 20 ayrı noktaya, diğer vilayetlerde 2-3 noktaya,100-200 askerle ani baskın yapılacak ve hedef kişiler infaz edilecek” diyerek, “Türk ordusunun şerefli subay ve astsubaylarına çağrıda bulunuyorum, darbecileri ihbar edin ki temizlik daha çabuk olsun” dedi.

Gökçek, “Bilinmeli ki bu ordu benim ordum, El-Bab'da çarpışıp şehit olan bu şerefli ordumla gurur duyuyorum” twitlerini attı.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kahramanlık destanı yazan mücadelesinden çeşitli kareler de paylaşan Başkan Gökçek, “Fotoğraflarını gördüğünüz bu orduyla şeref duymayan dünyanın en şerefsiz insanıdır” tweetini paylaştı.
“Bomba gibi haber”
Gökçek şu mesajlarla devam etti:
“Ancak şimdi size bomba gibi bir haberim var. Duyduğunuzda şok olacaksınız” diyerek twitlerine devam eden Başkan Gökçek, “Tankla topla bundan böyle darbe yapamayacağını anlayan FETÖ’cülerin suikastlarla yola devam edeceğini söylemiştik. Bu konuda değişik çabaların olduğu, ancak devlet erkanının iyi korunması dolayısıyla amaçlarına ulaşamadıkları biliniyor” dedi.
FETÖ’nün, FETÖ’cü subaylara, özellikle AK Parti'ye karşı olan bazı subaylarla işbirliği yapmalarını ve yeni bir anlayışla 'tanksız topsuz bir infaz darbesi' gerçekleştirmelerini talimat olarak verdiğini kaydeden Gökçek, “Olay şöyle gerçekleştirilecekmiş... Herkes gece yarısı uykuda iken saat 04-05 sıralarında Ankara ve İstanbul’da 20 ayrı noktaya, diğer vilayetlerde 2-3 noktaya100-200 askerle ani baskın yapılacak ve hedef kişiler infaz edilecek” uyarılarında bulundu.
Melih Gökçek şu twitleri paylaştı:
“Sevgili twit alemi, sizlere bu gece tarihi bir açıklama yapacağım. Son zamanlarda yaptığım açıklamalar FETÖ camiasında inanılmaz bir paniğe neden oldu. Biliyorsunuz bir tartışma başlatmıştık.Türkiye'de yeniden bir darbe olur mu? Olamaz, çünkü darbe karşıtı olarak meydanlarda darbecilere karşı mücadele eden on binlerce genç şu anda asker. Subaylar, bu askerleri kıtadan çıkarmaya çalışsa, bu askerler o subayların emrini dinlemez, hesap sorar, hatta tehlike görürse çatışır dedim. Hadi birilerini ikna edip sokağa çıksalar, bu kez halkla karşı karşıya gelirler. Halk geçen sefer silah olmadan bedenleriyle karşı çıkmıştı, bu kez silahları ile çıkarlarsa kan dökülür. Çünkü halk arasında inanılmaz bir silahlanma var demiştim. Arkasından şunu ilave etmiştim; Ben bu silahlanmayı kesinlikle tasvip etmiyorum. Ama gerçekleri görmemek için başımızı kuma gömemeyiz. Bunun için tedbir alınmalı ve tüm silahlar devlet tarafından kontrol altına alınmalı dedim.
Son birkaç gün içinde enteresan gelişmeler oldu. İfadelerimin muhatabı kesinlikle FETÖ’cü subaylar iken durumdan vazife çıkaran ve darbe sırasında FETÖ’ye karşı olduğunu bildiğim birilerinden acayip tepki ve yorumlar geldi; "Gökçek halkı orduya karşı silahlandırıyor" diye.
Cevabım şimdi yerine oturacak. ‘Çüşş geri zekalı. Ben senin anlama kabiliyetine tüküreyim. Bilinmeli ki bu ordu benim ordum. El-Bab'da çarpışıp şehit olan bu şerefli ordumla gurur duyuyorum. Aşağıda fotoğraflarını gördüğünüz bu orduyla şeref duymayan dünyanın en şerefsiz insanıdır. Ancak şimdi size bomba gibi bir haberim var. Duyduğunuzda şok olacaksınız. Tankla topla bundan böyle darbe yapamayacağını anlayan FETÖ’cülerin suikastlarla yola devam edeceğini söylemiştik.
Bu konuda değişik çabaların olduğu, ancak devlet erkanının iyi korunması dolayısıyla amaçlarına ulaşamadıkları biliniyor. İşte Feto’nun talimatı ve yeni çabalar. FETÖ; FETÖ’cü subaylara özellikle AK Parti'ye karşı olan bazı subaylarla işbirliği yapmalarını ve yeni bir anlayışla 'tanksız topsuz bir infaz darbesi' gerçekleştirmelerini talimat olarak verdi. Olay şöyle gerçekleştirilecekmiş...Herkes gece yarısı uykuda iken gece yarısı saat 04-05 sıralarında Ankara ve İstanbul’da 20 ayrı noktaya, diğer vilayetlerde 2-3 noktaya,100-200 askerle ani baskın yapılacak ve hedef kişiler infaz edilecek.
Bu suretle halkla karşı karşıya gelmeden mesele halledilecekmiş. Ey darbeciler sizi takip ediyoruz ve bütün tezgahlarınızı öğreniyoruz. Biz sizi gece yarısı operasyonunuzda da bekliyoruz. Gelin ki bu millet size gene dersinizi versin...Gene hezimete uğrayacaksınız. FETÖ’cülerde amaç referandumdan önce son çıkışı yapmak. Çünkü referandumdan evet çıkmasını kendilerinin kesin sonu olarak görüyorlar. Türk ordusunun şerefli subay ve astsubaylarına çağrıda bulunuyorum.
Bu darbecileri ihbar edin ki temizlik daha çabuk olsun. Biz şerefli ordumuzla gurur duyuyoruz. Ama darbecilere bu ordu haram. Yaşasın bu ülkenin birliği için canlarını veren ve vermeye hazır olan şerefli Türk ordusu.”

27 Şubat 2017 Pazartesi

Kurtlar şehre indi, iş yerinin önüne bağlı köpeği yedi

Erzurum’da aç kalan kurtlar Oltu'da kent merkezine inerek bir sanayi sitesindeki iş yerinin önüne bağlı köpeği parçaladı.

Erzurum Oltu'da aç kalan kurtlar kent merkezine inerek bir işyerinin önünde bağlı köpeği parçaladı.
Oltu Doğutaş Sanayi sitesinde halı yıkama işletmesi bulunan Naci Polat’ın, geceleri bekçilik yapsın diye kapıya bağladığı köpek, kurtlar tarafından parçalanarak telef oldu.
Naci Polat, olayı şöyle anlattı: “Paskal isimli köpeğimi işyerimize bekçilik etsin diye bağlıyorduk o gece işlerimiz yoğundu içeri bağlamadım. Sabah saat 04. 30’da işyerime geldiğimde köpeğimi kurdun parçaladığını gördüm. Çok üzüldüm. Köpeğim bağlı olduğu içinde bir şey yapamamış.”

Hac ücretleri açıklandı: Açık büfe, Kabe'ye yürüme mesafesinde 40 bin lira

2017 hac ücretleri Diyanet İşler Başkanlığı tarafından açıklandı. Yapılan açıklamaya göre bu yıl hacı adayları en az 15 bin 500 lira en fazla da 39 bin 500 lira ödeyecek. 'Otel 1' türü hac seçen hacı adayları 39 bin 500 lira ödeyerek Kâbe'ye yürüme mesafesinde ve açık büfe olarak konaklayacak.

Diyanet İşleri Başkanlığı, oda ve otel tercihli iki seçenekli belirlediği 2017 yılı hac ücretlerini açıkladı. Hürriyet gazetesinde yer alan habere göre Hac ücretlerinin ulaşım, konaklama, Arafat’ta klimalı çadır gibi hizmetler, Suudi Arabistan devletine ödenen ücretler, sağlık, yemek, rehberlik, görevli personel giderleri, hacı adaylarına verilen malzemeler, kurban vesair kalemler dikkate alınarak belirlendiğinin ifade edildiği Diyanet’in açıklamasına göre, bu yıl hacı adayları oda tercih ederlerse, hepsi kişi başı olmak üzere, iki kişilik oda için 15 bin 500, üç kişilik odaya 14 bin, 4 kişilik odaya ise 12 bin 250 lira (Kâbe’ye uzak, servisli ve tabldot yemekli) ödeyecekler.
Kâbe'ye mesafesine göre ücret
Otel konaklama türünde ise otellerin tür ve niteliğine göre ‘otel 2’ türü hac ücretleri 22 bin 750 ile 24 bin 500 lira, ‘otel 1’ türü ücretler ise 27 bin 500 ile 39 bin 750 lira (Kâbe’ye yürüme mesafesinde, açık büfe yemekli) arasında belirlendi. Başkanlık, ‘şehit ailelerinin hac kurasına girip girmeyecekleriyle’ ilgili soruyu da şöyle yanıtladı: “Bakanlıklararası Hac ve Umre Kurulu, şehit aileleri için 600 olan kotayı müracaat eden kişi sayısı kadar artırmıştır. Bu yıl 4 bin 600 şehit yakını 80 bin kotaya ilave olarak kutsal topraklara gitme imkânına kavuşacak. Bu hakkı elde edenlerin kayıtları ise 16-24 Mart tarihleri arasında yapılacak.”
"Sırayla olursa 25 yıl sonra..."
Diyanet İşleri Başkanlığı, hacı adaylarından gelen, “Hacca neden sırayla götürmüyorsunuz?” sorusunu da şöyle yanıtladı: “Sıraya koyulması halinde kayıtlı mevcut hacı adayı sayısına göre 25 yıl sonrasına sıra verilmiş olacak. Bu da toplumda her türlü hac talebini ve hac heyecanını ortadan kaldıracak ve bir süre sonra toplumsal soruna dönüşecektir.”

Kayıtlı çocuk işçi sayısı 400 binden fazla

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu Kasım 2015 itibarıyla 17 yaşına kadar çalıştırılan aday çırak, çırak ve stajyer öğrenci sayısının 401 bin 464 olduğunu, yapılan denetimlerde yasaya aykırı çocuk işçi çalıştıran 27 iş yerine ceza verildiğini açıkladı.

Bianet'in haberine göre, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu 2015 Kasım ayı itibarıyla 17 yaşına kadar çalıştırılan aday çırak, çırak, stajyer öğrenciden oluşan kayıtlı işçi sayısının 401.464 olduğunu açıkladı.
Müezzinoğlu, 4857 sayılı İş Kanununun "Çalıştırma yaşı ve çocukları çalıştırma yasağı" başlıklı 71'inci maddesi ile "Çocuk ve Genç İşçilerin Çalıştırılma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik" hükümleri gereğince 2015 yılında yapılan teftişler sonucunda, 27 işyerinde 4857 sayılı Kanunun 104'üncü maddesine muhalefet edildiğinin tespit edildiğini belirtti.
Bakan Müezzinoğlu, “Bu işyerleri hakkında 38.405 TL idari para cezasının uygulanması istenilmiştir” dedi.
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in soru önergesine cevap veren Müezzinoğlu bakanlığın fındık tarımında çocuk işçiliğini önlemek için yaptıklarını da anlattı, “Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ortaklığında 2012 yılından beri ‘Fındık Tarımında Çocuk İşçiliğinin Önlenmesi Projesi’ yürütülmektedir” diye konuştu.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Müezzinoğlu, “Proje çerçevesinde yerel kapasite büyük ölçüde artırılmış, Ordu'da Mevsimlik tarım işçilerinin konakladığı dört merkezde ve 2015'te dahil edilen Düzce ilinde Akçakoca ve Çilimli ilçelerinde, Sakarya ilinde Hendek ilçesinde doğrudan çocuklara yönelik eğitim desteği ve yaz okulu hizmeti sağlanmış, ailelere yönelik bilinç artırma çalışmaları yapılmıştır” şeklinde konuştu.
Kayıtdışı çocuk işçiler
Müezzinoğlu’nun verdiği cevapta şu ifadeler de yer aldı.
“Bakanlığımızca teftişlerde, çocuk işçi çalıştırıldığının tespit edilmesi halinde çocuk işçi çalıştıran işverenlere idari yaptırımlar uygulanmakta, çocuklar çalışmaktan men edilerek eğitime yönlendirilmektedir. Ayrıca programlı teftişlerde çocuk ve genç işçiler öncelikli risk grubu olarak belirlenmekte, kayıtdışılık ise öncelikli riskler arasında yer almaktadır. Yine, çocuk ve genç işçiler ile kayıt dışılık konusuna ilişkin yapılan şikâyet veya ihbarlar ise program dışı teftiş kapsamında öncelikli olarak değerlendirilerek teftiş kapsamına alınmaktadır."
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer sorulara verilen yanıtların yetersiz olduğunu ifade ederek özellikle çocuk işçilerin kayıtdışı çalıştırılması, iş cinayetlerin önlenmesi yönünde daha çok denetime gerek olduğunu belirtti. cnntürk

Aziz Kocaoğlu hakkında son dakika gelişmesi

İzmir’de, Büyükşehir Belediye Başkanı CHP’li Aziz Kocaoğlu’nun 397 yıl hapis cezası istemiyle yargılandığı 129 sanıklı davada, savcı Zafer Sercan Yetişer, mütaalasında hukuka aykırı deliller toplandığını ve bu durumun hukuk dilinde ’Zehirli ağacın meyvesi de zehirli olur’ diye değerlendirildiğini belirtip, sanıkların tüm suçlardan beraatine karar verilmesini istedi. Mahkeme heyeti de savcının talebi doğrultusunda tüm sanıkların beraaatine karar verdi.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik 2 Mayıs ve 22 Kasım 2011 tarihlerinde iki dalga halinde yapılan polis operasyonuyla başlatılan ’ihalelerde yolsuzluk, organize suç örgütü kurma’ soruşturmasının 129 tutuksuz sanık hakkında açılan davaya, İzmir 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde, 30’uncu celse ile devam edildi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu İzmir Adliyesi’ne gelişinde, Çambidi Bandosu tarafından çalınan ’İzmir Marşı’ ile karşılandı.
Kocaoğlu, ellerinde, üzerinde ’Herkese adalet lazım’ yazılı fotoğrafı ve yüzlerinde fotoğrafından oluşan maske bulunan, Tire ile Bayındır’ın köylerinden ve Bademler’den gelen köylülerin, "İzmir Azizdir aziz kalacak" sloganı arasında adliye binasına girdi.
Duruşmaya hakkında toplam 397 yıl hapis cezası istenen Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve tutuksuz yargılanan diğer bürokrat sanıklar ile avukatları katıldı. Duruşmayı CHP İzmir milletvekilleri Özcan Purçu, Atila Sertel, Ali Yiğit, Zeynep Altıok, Zekeriya Temizel, Musa Çam, Murat Bakan, Mustafa Balbay, CHP Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu, CHP İl Başkanı Asuman Ali Güven, CHP’li ilçe belediye başkanları, İzmir Barosu Başkanı Aydın Özcan ile vatandaşlar da izledi. Duruşma salonu tamamen doldu.
Yaklaşık yarım saat süren kimlik tespitinin ardından duruşmaya başlandı.
ANAYASA MAHKEMESE REDDETTİ
Mahkeme Başkanı Tamer Bulam, İstanbul 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nin, özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasından sonra görülmeye devam eden davaların ’kaldıkları aşamadan devam etmesi’ne ilişkin hükmün, Anayasa’ya aykırı olduğuyla ilgili Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı başvuruyla ilgili kararın geldiğini, davanın reddine karar verildiğini belirtti.
Sanıklardan Tülay Azeri’nin avukatı Emin Azeri, FETÖ’den tutuklu bulunan eski Cumhuriyet Başsavcısı Durdu Kavak’ın tanık olarak dinlenmesini talep etti. Bulam, ayrıca Akdeniz temizlik şirketinin sahibi Fatih Yazoğlu’nun davaya katılma talebinin bulunduğunu belirtti. Mahkeme heyeti, Yazoğlu’nun katılma talebini kabul ederken, Kavak’ın dinlenmesi istemini ise reddetti.
SAVCI MÜTALAASINDA "SUÇ ÖRGÜTÜ YOK" DEDİ
Savcı Zafer Sercan Yetişer, duruşmada, 29 sayfalık mütalaasını verdi. Savcı Yetişer, 29 sayfadan oluşan 24 ayrı suçun oluştuğu mütaalasını tek tek ayrıntılı olarak değerlendirip okudu. Savcı Zafer Sercan Yetişer, mütalaasında, ortada bir örgütün bulunmadığı sonucuna varıldığını söyledi. Dosyadaki 24 ayrı eylemden 15’inin ihaleye fesat karıştırma suçu olduğunu belirten Savcı Yetişer, dinlenen gizli tanıklar ve belgelere göre ihaleye fesat karıştırma ve diğer eylemlerin oluşmadığını vurguladı. Mütaalada, bazı ihaleye fesat karıştırma eylemlerinde, hukuka aykırı deliller toplandığını da ifade eden Savcı Yetişer, bu durumun hukuk dilinde "Zehirli ağacın meyvesi de zehirli olur" diye değerlendirildiğini ifade etti.
ALKIŞA MAHKEME BAŞKANINDAN UYARI
Savcının mütaalasını okumasının ve tüm sanıklar hakkında tüm suçlardan beraat kararı verilmesini istemesi, salonda bulunan hekes tarafından alkışlandı. Mahkeme Başkanı Tamer Bulam, bunun üzerine "Burası şov yeri değil. Tiyatro alanı değil. Mahkemenin düzenini bozmayalım" diyerek salonda bulunan izleyicileri uyardı. Mahkeme heyeti, sanık avukatlarının ve sanıkların son sözleri ile savcının mütaalasına karşı duruşmaya ara verdi.
DELİLLER MAKSATLI OLUŞTURULMUŞTU
Aranın ardından söz alan Aziz Kocaoğlu’nun avukatı Ercan Demir, davanın ilk duruşmasında, usüle ilişkin o dönemki heyete verdikleri 55 sayfalık dilekçede belirttikleri gibi delillerin toplanması sürecinin hukuka aykırı gerçekleştirildiğini tekrarladıklarını belirterek şunları söyledi:
"Bu davanın soruşturması 2010 yılında başladı. O dönemki özel yetkili savcı, olayı soruşturan kolluğa iki ayda bir ’cebir ve şiddet buldunuz mu’ diye emniyete yazı yazmış. Emniyet 1 yıl sonra kendine göre cebir şiddet bulmuş. Dolayısıyla ’Bu soruşturma hem bu anlamda, hem sonraki delillerin hukuka uygun toplanmaması nedeniyle, bu davanın o dönemde adını yasal olarak koyamasak bile bir koordinasyon ve maksatla oluşturulmuş delillerdir’ demiştik. Geldiğimiz bu aşamada 15 Temmuz sonrası bu yapının bambaşka bir örgütlenme içinde olduğu ortaya çıktı, ki bu yapının kamu görevlilerinin esasen görev tanımlarında yer alan kanun, hukuk kaynaklı davranmadıkları, imamları ve abileri kimse ona göre davrandıkları olgu olarak ortaya çıkmıştır. Olgu diyoruz, çünkü yargı süreci sonrası net olarak ortaya çıkacaktır."
Bu soruşturmayı yürüten savcılar ve ardından davaya bakan hakimlerin yine bu Fethullahçı Terör Örgütü’nün üyesi oldukları gerekçesiyle tutuklanıp, meslekten ihraç edildiklerini hatırlatan Demir, "Bunların bir yapının talimatları doğrultusunda hareket ettikleri ortaya çıktığına göre, bu dosyanın hukuk dışında bir karanlık merkezin talimatıyla oluşturulduğu ortaya çıkmıştır. Bu şekilde oluşturulan bir dosya hukuken batıldır, delillerin değerlendirilmesi dahi hukuken doğru değildir. Dosyanın mahkeme tarafından reddedilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ve tüm sanıklar hakkında derhal beraat kararı verilmesini talep ediyoruz" dedi.
Gülay Azeri ve Hüseyin Çalışkanın avukatı Enis Dinçeroğlu da yaptığı savunmada çete suçlamasıyla yargılananlar değil, yargılayanların çete olduğunun ortaya çıktığını söyledi.
Diğer sanık avukatları da tüm sanıklar hakkında beraat kararı verilmesini talep etti.
TÜM SANIKLARA BERAAT
Tamer Bulam başkanlığındaki mahkeme heyeti, yargılamanın bittiğini belirtip, sanıkların tüm suçlardan beraatine karar verip, davayı bitirdi. Ayrıca o dönemde bu soruşturmayı yürütenler hakkında da suç duyurusunda bulunulması kararlaştırıldı.
Yargılama sürerken ölen sanıklardan Alaettin Eraslan hakkındaki dava da düştü. Kararın açıklanmasının ardından salonda bulunan herkes birbirine sarıldı. Böylece kumpas olduğu belirtilen bir dava daha beraatle sonuçlanmış oldu. Hürriyet

Doktor Ömer Coşkun hayatını kaybetti

Televizyondan sattığı bitkisel karışımlarla tanınan Doktor Ömer Coşkun dün tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Ömer Coşkun'un böbrek yetmezliği nedeniyle hayatını kaybettiği öğrenildi. Hazırladığı ilaçları piyasaya süren Doktor Coşkun'un doçentliği, yabancı dil evraklarında sahtecilik gerekçesiyle elinden alınmıştı.

Yaptığı bitkisel karışımlarla ekranların tartışılan ismi olan Doktor Ömer Coşkun, dün gece tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Coşkun'un Amerika'da kanser tedavisi gördüğü, Türkiye dönüşü böbrek rahatsızlığı nedeniyle hastaneye yattığı belirtiliyor.

Hastaları tedavi etmek için hazırladığı ilaçları piyasaya süren Doktor Coşkun'un doçentliği yabancı dil evraklarında sahtecilik gerekçesiyle elinden alınmıştı.

SİCİLİ CEZA DOLUYDU
Ömer Coşkun, 2005 yılında Adana'da muayenehane açmıştı. Aynı yıl, meslek kurallarına ve yönetmeliklere aykırı davranmaktan Adana Tabip Odası Onur Kurulu kararıyla para cezasına çarptırıldı.

Bir yıl sonra da uzmanı olmadığı halde hasta tedavi etmekten ikinci soruşturma açılınca oda üyeliğinden istifa etmek zorunda kaldı. Muayenehanesini resmi olarak kapattı fakat faaliyete devam etti.

BAKANLIK ÜRÜNLER İÇİN İNCELEME BAŞLATMIŞTI
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı daha önce kamuoyunda “Dr. Ömer Coşkun ürünleri” olarak bilinen ve takviye edici gıda niteliğindeki ürünler olmasına rağmen ilaç gibi tanıtılan ürünlerin, çeşitli mecralarda yayınlanan reklamlarına sekreteryası Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından yürütülen Reklam Kurulunca hassasiyetle incelendiğini bildirmişti.

26 Şubat 2017 Pazar

Türkiye'de eğitildiler, Suriye'ye dönüyorlar

Türkiye'de eğitimleri tamamlanan Suriyeli polisler, Kilis'ten ülkelerine gönderiliyor.

Suriye Geçici Hükümeti ile Türkiye Cumhuriyet tarafından iş birliği ile Türkiye'de eğitilen Suriyeli polisler, eğitimlerini tamamladı.
Suriye'nin Halep kentine bağlı Azez İlçesi ile Çobanbey (RAİ) bölgesinde görev yapacak olan Suriyeli polisler, yapılan seçmelerin ardından ülkelerine gönderilmeye başlandı.
Türkiye’de işlemleri yapılan Suriyeli polisler, Kilis'ten otobüslerle Suriye'ye geçti. DHA


ABD sordu, Türkiye Gülen'in adresini verdi!

ABD, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in Kanada’ya kaçabileceği iddialarıyla ilgili bilgileri istedi. Adalet Bakanlığı da, FETÖ’nün Kanada’da aldığı çiftliğin adresini, kimler tarafından ve ne zaman alındığına ilişkin bilgileri ABD’ye gönderdi.

Yenişafak'ın haberine göre 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ABD'den kaçacağı belirtilen Gülen'in bu arayışı, Trump'un başkan seçilmesiyle daha da hızlandı. Geçtiğimiz haftalarda da Trump heyetinin, Gülen'in iadesine sıcak baktıklarını açıklamasını ve ABD'nin iade etme ihtimalini göz önünde bulunduran FETÖ'cüler harekete geçerek Gülen için Kanada'dan çiftlik satın aldı.
ABD bilgi istedi
Türkiye ile Kanada arasında suçluların iadesine ilişkin anlaşma bulunmuyor. Bu nedenle Pensilvanya'da yaşayan Gülen, Kanada'ya geçerse kendini emniyete almış olacak. Trump yönetimindeki ABD ise geçtiğimiz haftalarda Gülen'in “güvenilir liman" olarak gördüğü Kanada'ya kaçma iddialarına ilişkin bilgi talep etti.
Adalet Bakanlığı da Gülen'in Kanada'ya kaçabileceğine ilişkin bilgileri geçtiğimiz cuma günü ABD'ye gönderdi. Gönderilen belgelerde, FETÖ tarafından Kanada'da satın alınan çiftliğin adresi, kimler tarafından ve ne zaman satın alındığına ilişkin bilgilerin yer aldığı belirtildi. Çiftliği alan kişilerin Türk vatandaşı olduğu bilgisi verilirken, satın alanın kimliği ise gizli tutuluyor.
Geçici tutuklanması istenmişti
Türkiye, suçluların iadesi anlaşması uyarınca ABD'den Gülen'in geçici olarak tutuklanmasını talep etmişti. Talebin gerekçesinde ise Gülen'in ABD'de örgüt faaliyetinde bulunan teröristlerle birlikte FETÖ'yü sevk ve idare etmeye devam ettiği vurgulanmıştı. 10 Eylül 2016'da ABD'ye ulaşan bu talebe ilişkin şu ana kadar hiçbir işlem gerçekleştirilmedi.

Minik bebeğin cildi sürekli kanıyor

Adana'da cilt hastalığı nedeniyle el ve ayak tırnakları düşen 1 yaşındaki Büşra Aslan'ın ağzı, kulakları, burnu, el ve ayak parmakları kanıyor. Acı içinde kıvranan minik bebek sürekli ağlarken, çaresizlik içindeki anne ve babası ise tedavi için yardım bekliyor.

Kentte iş makinesi operatörü 32 yaşındaki İsmail Aslan ile ev kadını 28 yaşındaki Fatma Aslan, 10 yıl önce evlendi. Çiftin bu evlilikten 3 çocukları oldu. Aslan çiftinin en küçük çocukları Büşra Aslan, 3 aylıkken cilt hastalığı olarak adlandırılan 'Epidermolysis bullosa' rahatsızlığına yakalandı.

Hastalığı nedeniyle el ve ayak tırnakları düşen minik bebeğin, el ve ayak parmak uçları, kulak, burun ve ağız bölgesi başta olmak üzere cildi belirsiz aralıklarla sürekli kanamaya başladı.
Çaresizlik içinde kızlarını hastane hastane dolaştıran anne ve babasına, 'kesin tedavi için tıbben yapılabilecek bir durum yok' yanıtı verildi.

Doktorların yönlendirmesiyle küçük çocuğa, kan değerlerinin daha fazla düşmemesi için sadece kan ilaçları verilirken, kanayan yaralarına pansuman amacıyla cilt kremleri kullanması önerildi. Acılı aile, kanayan yaralar için evde sadece pansuman yapıp bebeğe kan ilaçlarını verebildi.
Evde yaşadığı acı nedeniyle sürekli ağlayan minik Büşra'yı sakinleştirmek, acılarını azaltmak için çabaladıklarını belirten baba İsmail Aslan şöyle dedi:

"Doktorlar Adana'da tıbben yapılabilecek bir şey olmadığını söylüyor. Gelişmiş hastanelerde, belki başka yerlerde bu rahatsızlığı tedavi edebilecek birileri vardır. Allah rızası için bebeğimize sahip çıkılsın. Kimseden para pul istemiyoruz. Sadece biri el uzatıp çocuğumuzun tedavisine yardımcı olsun."

Anne Fatma Aslan da gözyaşları içinde, "Bebeğim acı içinde kıvranırken biz de kahroluyoruz. Bu feryadımızı biri duysun. Tek isteğimiz Allah'tan kızımızın tedavi edilmesi" diye konuştu. DHA

Merkez Bankası'nın İstanbul'da taşınacağı binasının tasarımı seçildi

İstanbul Finans Merkezi’nde inşa edilecek Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Binası için HPP International Türkiye ofisinin tasarımı seçildi. Seçilen tasarıma göre Merkez Bankası binası 55 zemin üstü, 7 zemin altı katı ile toplamda 250.000 metrekarelik bir kapalı alana sahip olacak. Arkitera'nın haberine göre, yükselikliği anteni ile birlikte 320 metreyi bulacak bina İstanbul’daki en yüksek yapılardan olacak.


İstanbul Finans Merkezi’nde inşa edilecek Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Binası için HPP International Türkiye ofisinin tasarımı seçildi.

Bina, 9 Şubat tarihinde resmi gazetede yayınlanan ilan ile TOKİ tarafından “Arsa satışı karşılığı gelir paylaşımı” modeli ile ihale ediliyor.

İhaleye tekliflerin teslim tarihi 28 Şubat. İhale sürecinin sonlanmasıyla üç sene içerisinde binanın tamamlanması planlanıyor.

TCMB binası 55 zemin üstü, 7 zemin altı katı ile toplamda 250.000 metrekarelik bir kapalı alana ulaşıyor. Yükselikliği anteni ile birlikte 320 metreyi bulan bina İstanbul’daki en yüksek yapılardan olacak.

Hangi banka kimin? Kim hangi TV’ye ortak?

Son günlerde elinden çıkarttığı veya çıkarmak üzere olduğu dev şirketleriyle gündeme gelen Ferit Şahenk, finans ve medya gibi sektörleri bırakıyor. Türkiye'de yabancıların ilgisi olan sektörler arasında finans ve medya bulunurken, bankaların yarıya yakını yabancıların, Rupert Murdoch ve Axel Springer gibi devler de Türkiye'de iş yapıyor.

Doğuş Grubu’nun Garanti Bankası’ndan çıkmasından sonra NTV’yi de satacağı haberleri gündeme bomba gibi düştü.  Uzun süren pazarlıklar sonucunda TMSF tarafından el konduktan sonra ‘Digiturk’ü açıklanmayan bir bedelle satın alan Katarlı beIN Group’un NTV’yi de satın alacağı belirtildi.
PAZARLIKLARIN SONUNA GELİNDİ
Kulislerle konuşulanlara göre Doğuş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk’le yapılan pazarlıkların sonuna gelindi.  Anlaşma sonuçlandığı takdirde Stan TV, NTV, NTV Spor, Kral TV, Kral Pop, Euro Star, NTV Avrupa’nın yeni sahibi Katarlı beIN olacak.
YABANCI PAYI TIRMANIYOR
Doğuş tarafından Garanti’nin İspanyollara satışının ardından gözler Türkiye’de yabancıların ilgisinin yoğun olduğu bankacılığa çevrildi. Özellikle son 14 yılda yapılan anlaşmalarla bankacılıktaki yabancı payı 2017’de yüzde 44’ü aştı. Türkiye Bankalar Birliği verilerine göre 2016 yılında yabancı payı yüzde 35.1’di.
İşte son yıllarda yabancıların satın aldığı Türk bankaları:
Garanti: BBVA (İspanyol) yüzde 49 Doğuş yüzde 0.05-ŞUBAT 2017
Finansbank: Yüzde 99.81 QNB (Katarlı) ARALIK 2015
Denizbank: Rus Sberbank’a satıldı 2012 HAZİRAN
Odeabank: Lübnanlı Odeabank 2012 tarihinde Türkiye’de bankacılık faaliyetlerine geçmek için izin aldı.
Burganbank: Kuveyt’te kurulan Burganbank 2012 yılında Tekfenbank’ı satın alıp 2013 yılında bankacılık faaliyetlerine başladı.
ICBC Bank: Çinli Industrial and Commercial Bank of China Limited (ICBC), Tekstilbank’ı alarak 2015 yılında faaliyetlerine başladı.
YAPI KREDİ’DE İTALYANLAR, ŞEKERBANK’TA KAZAKLAR VAR
Bu bankaların hakim ortakları yabancılar. Hakim yerli özel sermayeli bankalarda da yabancı ortaklıkları bulunuyor. TEB’de Fransız PNB Paribas’ın, Fibabanka’da Avrupa Kalkınma Bankası’nın (ERBD), Yapı Kredi’de ise İtalyan Unicredit’in ortaklığı bulunuyor. Şekerbank’ın yüzde 19.3’ü Kazakistan Varlık Fonu’nun. 30 Ocak 2017 itibariyle Türkiye Bankalar Birliği’nin verilerine göre Aralık 2016 döneminde Türk Bankacılık sektörünün aktif büyüklüğü 2 trilyon 730 milyar 942 milyon TL.
TIME WARNER VE RUPERT MURDOCH TÜRKİYE’DE İŞ YAPIYOR
Doğuş Grubu’nun çıkmayı planladığı medya sektörüne de yabancıların büyük bir ilgisi bulunuyor. Doğuş geçen sene de CNBC-e’yi Discovery Group’a satmıştı.
Türkiye’de şu aralar TGRT’nin lisans hakkını alan Rupert Murdoch’ın sahibi olduğu Fox, Doğan Holding-Time Warner ortaklığı CNN Türk yayın hayatına devam ediyor. Öte yandan Dünyaca ünlü Alman medya devi Axel Springer de Doğan Holding’in ortaklarından. Şirket geçen aylarda Türkiye’deki varlıklarını 2022 yılına kadar elden çıkaracağını açıklamıştı.
Çukurova döneminde TMSF’ye devredilen ve satışı fiyatı açıklanmadan gerçekleştirilen Katarlı beIN Digiturk’ü satın alarak bir diğer yabancı oyuncu olarak medya pazarına girdi.
Ünlü dolar milyarderi Michael Bloomberg’e ait olan medya devi Bloomberg, Türkiye’de Ciner grubuna ait Habertürk ile beraber BloombergHT tv kanalı ve internet portalı çatısında faaliyet yürütüyor.
2019 YILINDA 17 MİLYAR DOLAR OLACAK
PwC'nin “Küresel Medya ve Eğlence” raporuna göre 2019 yılında Türkiye'de medya sektörünün büyüklüğü 16,9 milyar dolar olacak, en hızlı büyüme yüzde 19,8'le mobil internet erişiminde gerçekleşecek.
(Kaynak:sözcü.com.tr)

Beldeden köye dönüştüler, 3 yıl sandığa gitmediler

Kütahya'nın Simav ilçesinde, 31 Mart 2014 yerel seçimleri öncesinde belde statüsünü kaybedip köye dönüşmelerine büyük tepki gösteren ve her seçimi boykot ederek sandığa gitmeyen Kuşulular, 3 yıl süren hukuk mücadelesini kazandı. Kuşulular yeniden belde statüsünü kazanmanın mutluluğunu yaşıyor.

Yerel Yönetimler Yasası kapsamında, 2011 yılındaki nüfusu 2 binin altına düştüğü gerekçesiyle belediye statüsünü kaybederek köye dönüştürülen Kütahya'nın Simav İlçesi'ne bağlı Kuşu'da yaşayanlar, bu kararı protesto amacıyla 30 Mart 2014 yerel seçimlerinde sandığa gitmedi, muhtar da seçmedi. 31 Mart sabahına muhtarsız uyanan Kuşu'ya dönemin Simav Kaymakamı İbrahim Süha Karaboran tarafından Kuşu Ortaokulu Müdürü Feridun Aktay seçim yenileninceye kadar geçici olarak atandı.
Yüksek Seçim Kurulu (YSK) kararıyla 1 Haziran 2014'te, Kuşu'da muhtarlık seçimleri tekrar yapıldı. Ancak, "Muhtar değil, belediye başkanımızı seçmek istiyoruz" diyen Kuşulular, yine sandığa gitmedi. Sandıktan tek oy bile çıkmadı. Bunun üzerine kaymakamlık, ikinci kez sandığı boykot eden Kuşu'ya, Ortaokul Müdürü Feridun Aktay'ı bu kez tarih belirlemeden tekrar muhtar vekili olarak atadı.
10 Ağustos 2014'teki Cumhurbaşkanlığı seçiminde de oy kullanmayan Kuşulular, 2015 yılındaki 7 Haziran ve 1 Kasım'daki genel seçimlerde de sandığa gitmedi. Kuşulular, belde statülerinin geri verilmesi için konuyu Bölge İdare Mahkemesi'ne taşıdı. Mahkemeden Kuşulular'ı sevindiren karar nihayet çıktı. Kuşu'ya belde olma hakkı geri verildi.

Muhtar ve Nurullah Bayram Ortaokulu Müdürü Feridun Aktay, 3 yıl önce 62 yıllık belediyelik haklarının haksız yere ellerinden alındığını savundu. Bunun için, Ankara Bölge İdare Mahkemesi'ne açtıkları davayı kazandıklarını ve Kuşu'nun tekrar belediyelik olma hakkını elde ettiğini belirten Aktay, şunları söyledi:
"Karar elimize ulaştı. Ankara Bölge İdare Mahkemesi'nin 2017/292 sayılı kararı, bayram havası estirdi. Şimdi hükümetimizin mahkeme kararını uygulamasını bekliyoruz. 2012 yılı Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre nüfusumuzun 2 binin altına düşmesinden kaynaklanan haksızlık nihayet sona erdi. Mahkeme Kuşu halkını haklı buldu. 62 yıldır başarıyla sürdürdüğümüz belediyelik hakkımızı geri verdi. Şimdi Kuşu halkı olarak çok mutluyuz. Bu hakkımızı elde etmek için 3 yıldır çeşitli platformlarda sesimizi duyurmaya çalıştık. 3 yıllık süreçte pek çok eylemler gerçekleştirdik. Ancak bu süreçte kırmadık, dökmedik, bize tanınan yasal haklarımızı kullanarak hukuk çerçevesinde kalarak haklarımızı aradık. Sonunda başardık."

Kuşu'da yerel seçime katılacakları günün özlemini çektiklerini dile getiren Aktay, "Kuşu halkı olarak istediğimizi elde ettiğimizden dolayı, üç yıldır bilerek ve isteyerek katılmadığımız seçimlere bundan sonra katılmak istiyoruz. Kuşu halkına sandık yolu gözüktü" dedi.
Kuşu halkından 52 yaşındaki Yüksel Vural, "Biz 6 seçimdir oy kullanmadık. Şimdi davayı kazandık. Artık oylarımızı kullanmak için sandığa gideceğiz" diye konuştu. Aynı yaştaki Ayhan Gündoğan ise "Hem belediyeliğimizin geri gelmesi hem de sandık başına giderek vatandaşlık görevimizi yerine getireceğimiz için çok mutluyuz" dedi.
Mahkeme kararının ulaşmasının ardından kadınlar da kendi aralarında toplanarak mevlit okutup hayır yemeği yaptı. Kuşulu kadınlar Ankara Bölge İdare Mahkemesi'nin kararını alkışlarla karşıladı. DHA

FETÖ'den çocuklara kağıt havlu testi

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Lojistik Destek Merkezi’nin 15 Temmuz darbe teşebbüsünde işgal edilmesine ilişkin iddianamede örgüte ilişkin ilginç yer aldı.

İddianamede, askeri lise ve polis kolejine öğrenci yetiştirilirken sağlık nedeniyle bir eleme olması durumunda verilen emeğin boşa gideceği düşüncesiyle öğrencilerin kendilerine hissettirilmeden, düz taban ya da renk körü olup olmadıklarının tespiti için sağlık testlerine tabi tutulduğu ifade edildi. Hürriyet'ten Ayşegül Usta'nın haberine göre, iddianamede şunlara yer verildi:
Örgüt içi evlilik şartı
“Örgütü yönetenler mutlaka örgüt içi evlilik yapmalıdır ve dışarıdan evlilikler kabul edilmemektedir. Hiç kimsenin kendi inisiyatifini kullanarak boşanmasına izin verilmemiştir. Örgüt mensuplarının evlenmelerine de boşanmalarına da yine örgütün üst yöneticileri karar vermektedir. Eğer örgüt mensubunun boşanmasına karar verilmişse tekrar evlenmeleri yine örgüt kontrolünde olmaktadır. Boşanan erkek ya da kadın yine örgüt içerisinden biriyle evlendirilmektedir. Çocuğu olmayan örgüt mensupları, Fetullah Gülen’i görmek için ABD’ye gidip Pensilvanya’da Fetullah Gülen’den aldıkları ‘okunmuş hurma’yı yiyerek çocuk beklemektedir.
Kağıt havlu testi
Örgütün yetiştirdiği zeki öğrenciler askeri lise veya polis kolejine yönlendirilmektedir. Askeri lise ve polis kolejine öğrenci yetiştirilirken sağlık nedeniyle bir eleme olması durumunda verilen emeğin boşa gideceği düşüncesiyle öğrencilerin sağlık yüzünden herhangi bir engeli olup olmadığı test edilmektedir.
Öğrenciler hissettirilmeden bazı sağlık testlerine tabi tutulmuş, örneğin oyun gibi gösterilerek renk körü olup olmadıkları renkli noktalar bulunan rakamlardan oluşan kitaba baktırılmıştır. Abdest alan öğrencinin üzerine basması için yere kağıt havlu konulup bu yolla öğrencinin düztaban olup olmadığı tespit edilmeye çalışılmıştır. Özellikle halı saha maçlarından sonra çocuklara soğuk bir şey içirilip hasta edilerek örgüte ait bir hastanede muayene yaptırılmaktadır.
Harp Akademileri ile polis akademisinden mezun olan örgüt mensubu teğmen ve komiserlere ilk zamanlarda ev ortamlarında, daha sonrasında ise Ankara, İstanbul ve İzmir’de örgüte ait okulların beşinci katında ‘yıldız takma’ töreni düzenlenmektedir. Bu törenlerin 5’inci katta yapılmasının sebebi Gülen’in gittiği örgüte ait müesseselerin hepsinde 5’inci katta kendisine ayrılan odada kalmasından dolayıdır. Bu tören tamamen Gülen’e özel bir tören olup Türkiye’de iken törenlere bizzat kendisi katılmıştır.”