Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gülen cemaatine yönelik ''Eğitimden, hizmetten, himmetten bahseden yapının bir takım kirli cinayetlere, faili meçhul cinayetlere bulaştığını dahi bugünlerde görüyoruz. Daha fazlası da çıkıyor. Zincir bunu gösteriyor. Daha şaşırtıcı şeyler de duyacaksınız" demişti. Erdoğan'ın bu sözlerine Fethullah Gülen'den yanıt geldi. Gülen, “Kendilerini gülünç duruma düşürüyorlar” dedi.
Fethullah Gülen 'Fâili Meçhul Cinâyetler İftirası ve Canlıların Yaşama Hakkı' başlıklı yeni sohbetinde şunları söyledi:
“Mü’minin mü’mini öldürmesi olacak iş değildir, ancak yanlışlıkla olursa başka. Kim yanlışlıkla bir mü’mini öldürürse mü’min bir esir (köle) âzad etmesi ve öldürülenin ailesine teslim edilecek bir diyet vermesi gerekir; ancak onlar diyetten vazgeçip bağışlarsa o başka. Eğer yanlışlıkla öldürülen, kendisi mü’min olmakla birlikte, size düşman bir topluluktan ise, öldürenin mü’min bir köle âzad etmesi gerekir. Eğer öldürülen, aranızda anlaşma bulunan bir topluluktan olursa, vârislerine teslim edilecek bir diyet ile mü’min bir köle âzad etmesi gerekir. Bunları yapmaya gücü yetmeyenin, Allah tarafından tevbesinin kabulü için ard arda iki ay oruç tutması gerekir. Allah alîm ve hakîmdir (her şeyi hakkıyla bilir, tam hüküm ve hikmet sahibidir).” (Nisâ, 4/92)
“İşte bundan dolayı İsrail oğullarına kitapta şunu bildirdik:Kim katil olmayan ve yeryüzünde fesat çıkarmayan bir kişiyi öldürürse sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir adamın hayatını kurtarırsa sanki bütün insanların hayatını kurtarmış olur. Rasûllerimiz onlara açık âyetler ve deliller getirmişlerdi. Ne var ki onların çoğu bütün bunlardan sonra, hâla yeryüzünde fesat ve cinayette aşırı gitmektedirler.” (Mâide, 5/32)
KENDİLERİNİ GÜLÜNÇ DURUMA DÜŞÜRÜYORLAR
“Şimdi kalkıp da ‘Fâili meçhuller arkasında da bunlar var! Falan filanlarla da bunlar anlaşıyor!’ demek suretiyle bir kısım ölçüye, mizana, intizama gelmeyen, endazesiz iddialarda bulunuyorlarsa, inanın topyekün insanlık karşısında kendilerini gülünç duruma düşürüyorlar.”
19 Aralık 2014 Cuma
Kasım’da 48 bin kişiye yeni iş fırsatı doğdu
Kariyer.net İstihdam Endeksi verilerine göre Kasım ayında yaklaşık 48 bin kişi yeni iş fırsatı yakaladı.
İş ilanları sayılarında Ekim ayına göre durağan bir görüntü gözlemlenirken, bir önceki yılın aynı ayına göre hemen hemen tüm sektörlerde artış yaşandı. Üretim, Ticaret, Otomotiv ve Turizm ise ortalamanın üstünde artış oranlarıyla dikkat çekti.
5 yıldır her ay düzenli olarak yayınladığı İstihdam Endeksi ile Türkiye’nin istihdam piyasasını gözler önüne seren Kariyer.net, istatistikleriyle istihdam piyasasına yön vermeye devam ediyor. Kariyer.net’in aylık İstihdam Endeksi verilerine göre Kasım ayı boyunca toplam 51 bin 937 iş ilanı yayınlandı. Toplam iş ilanı sayılarında yaşanan hareketliliğe paralel olarak Kasım ayında yayınlanan 13 bin 758 yeni iş ilanıyla yaklaşık 48 bin kişinin yeni iş fırsatı yakaladığını belirten Kariyer.net Genel Müdürü Yusuf Azoz, “ Yeni iş ilanlarındaki rakamlar, 2013 yılının Kasım ayına göre %6 düşüş, bir önceki aya göre ise %9 oranında artış yaşandığını gösteriyor” dedi.
En çok istihdam Tekstilde
Kasım ayı boyunca en çok iş fırsatı sunan sektör, 6700 başvuru yapılan iş ilanıyla 2014’ün şampiyonu Tekstil oldu. Tekstil sektörünü 5918 ilan ile Yapı, 4598 ilan ile Üretim takip etti. Diğer sektörler ve iş ilanları sayısı ise şöyle sıralandı: Sağlık 4302, Bilişim 4218, Hizmet 3994, Ticaret 3749, Otomotiv 3336, Turizm 2881 ve Elektrik & Elektronik 2842. Diğer yandan Kasım ayında lokomotif ilk 10 sektör içinde yer almayan Perakende, Finans, Gıda ve Telekom sektörleri de istihdama katkı sağladı.
Balıkesir, Muğla ve Trabzon’da artış
Kasım ayı boyunca en çok iş ilanı gelen şehirler yine İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Kocaeli ve Antalya olarak sıralanırken Anadolu’daki bazı şehirlerdeki önemli hareketlenmeler dikkat çekti. Balıkesir’de Gıda; Muğla’da Turizm; Trabzon, Isparta ve Erzurum’da Sağlık; Kırıkkale, Karaman, Elazığ’da Yapı sektörlerindeki gelişmeler, iş ilanlarına da artış olarak yansıdı.
Kariyer.net İstihdam Endeksi verilerine göre Kasım ayında en çok talep gören ilk 10 pozisyon şöyle sıralandı: “ Satış Temsilcisi (7712), Mühendis (5121), Muhasebe Elemanı (2223), Teknisyen (1045), Satış Müdürü (1001), Mağaza Müdürü (896), Tekniker (831), İnsan Kaynakları Uzmanı (761), Çağrı Merkezi Elemanı (624), Sekreter (641).
İş ilanları sayılarında Ekim ayına göre durağan bir görüntü gözlemlenirken, bir önceki yılın aynı ayına göre hemen hemen tüm sektörlerde artış yaşandı. Üretim, Ticaret, Otomotiv ve Turizm ise ortalamanın üstünde artış oranlarıyla dikkat çekti.
5 yıldır her ay düzenli olarak yayınladığı İstihdam Endeksi ile Türkiye’nin istihdam piyasasını gözler önüne seren Kariyer.net, istatistikleriyle istihdam piyasasına yön vermeye devam ediyor. Kariyer.net’in aylık İstihdam Endeksi verilerine göre Kasım ayı boyunca toplam 51 bin 937 iş ilanı yayınlandı. Toplam iş ilanı sayılarında yaşanan hareketliliğe paralel olarak Kasım ayında yayınlanan 13 bin 758 yeni iş ilanıyla yaklaşık 48 bin kişinin yeni iş fırsatı yakaladığını belirten Kariyer.net Genel Müdürü Yusuf Azoz, “ Yeni iş ilanlarındaki rakamlar, 2013 yılının Kasım ayına göre %6 düşüş, bir önceki aya göre ise %9 oranında artış yaşandığını gösteriyor” dedi.
En çok istihdam Tekstilde
Kasım ayı boyunca en çok iş fırsatı sunan sektör, 6700 başvuru yapılan iş ilanıyla 2014’ün şampiyonu Tekstil oldu. Tekstil sektörünü 5918 ilan ile Yapı, 4598 ilan ile Üretim takip etti. Diğer sektörler ve iş ilanları sayısı ise şöyle sıralandı: Sağlık 4302, Bilişim 4218, Hizmet 3994, Ticaret 3749, Otomotiv 3336, Turizm 2881 ve Elektrik & Elektronik 2842. Diğer yandan Kasım ayında lokomotif ilk 10 sektör içinde yer almayan Perakende, Finans, Gıda ve Telekom sektörleri de istihdama katkı sağladı.
Balıkesir, Muğla ve Trabzon’da artış
Kasım ayı boyunca en çok iş ilanı gelen şehirler yine İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Kocaeli ve Antalya olarak sıralanırken Anadolu’daki bazı şehirlerdeki önemli hareketlenmeler dikkat çekti. Balıkesir’de Gıda; Muğla’da Turizm; Trabzon, Isparta ve Erzurum’da Sağlık; Kırıkkale, Karaman, Elazığ’da Yapı sektörlerindeki gelişmeler, iş ilanlarına da artış olarak yansıdı.
Kariyer.net İstihdam Endeksi verilerine göre Kasım ayında en çok talep gören ilk 10 pozisyon şöyle sıralandı: “ Satış Temsilcisi (7712), Mühendis (5121), Muhasebe Elemanı (2223), Teknisyen (1045), Satış Müdürü (1001), Mağaza Müdürü (896), Tekniker (831), İnsan Kaynakları Uzmanı (761), Çağrı Merkezi Elemanı (624), Sekreter (641).
Polis aracı aramak isteyince böyle protesto etti
Trabzon'da polis şüphe üzerine Değirmendere semtinde bir aracı durdurdu. Polis aracı aramak isteyince araçta bulunan kadınlardan biri polisleri soyunarak protesto etti
Araçta polisin arama yapmak istemesi üzerine sürücü Birol Sağlam ve araçtaki iki kadın buna karşı çıktı. Bu sırada kadınlardan biri aracı aramak isteyen polisleri soyunarak protesto etti. Sigortası olmayan aracı bağlamak isteyen polislere karşı çıkan 2'si kadın 3 kişi ve 6 çocuk yolu trafiğe kapadı. Takviye ekibin desteğiyle araçtakiler karakola götürülürken, araç bağlandı ve cezai işlem uygulandı. Bu arada yarım saati aşkın süre Trabzon–Gümüşhane yolu trafiğe kapalı kaldı.
Kaynak: Habertürk / Enis Yıldırım
Araçta polisin arama yapmak istemesi üzerine sürücü Birol Sağlam ve araçtaki iki kadın buna karşı çıktı. Bu sırada kadınlardan biri aracı aramak isteyen polisleri soyunarak protesto etti. Sigortası olmayan aracı bağlamak isteyen polislere karşı çıkan 2'si kadın 3 kişi ve 6 çocuk yolu trafiğe kapadı. Takviye ekibin desteğiyle araçtakiler karakola götürülürken, araç bağlandı ve cezai işlem uygulandı. Bu arada yarım saati aşkın süre Trabzon–Gümüşhane yolu trafiğe kapalı kaldı.
Kaynak: Habertürk / Enis Yıldırım
Vahşet! 8 çocuk ölü bulundu
Avustralya'nın Queensland eyaletinin Cairns kentindeki bir evde, 1,5 ile 15 yaş arasındaki 8 çocuğun cesedi bulundu.
Milliyet'in haberine göre; Queensland polisinden yapılan açıklamada, Manoora semtindeki bir evde, bıçaklanarak öldürülmüş 8 çocuğun cesedi ile 34 yaşında bir kadının yaralı bulunduğu belirtildi. Hastaneye kaldırılan kadının durumunun iyi olduğu ve olay hakkında polise bilgi verdiği bildirildi.
Bıçaklanarak öldürülen çocukların isimleri, kim ya da kimler tarafından öldürüldükleri, aynı aileden olup olmadıkları henüz bilinmiyor. Cairns Polis Müfettişi Bruno Asnicar, "Herkes için son derece üzücü bir haber, polislerin bile alışık olmadığı bir durum" dedi.
Olayın Cairns polisine, yerel saatle 11.20'de telefonla ihbar edildiği kaydedildi. Olayla ilgili soruşturma sürdürülüyor.
Kabus gibi bir hafta yaşayan Avustralya'da, 4 gün önce, Sidney'de Harun Munis isimli İran asıllı saldırgan bir kafeyi basarak 10'u aşkın kişiyi 16 saat rehin tutmuştu. Polis baskını sonucu Munis dahil 3 kişi yaşamını yitirmişti.
Milliyet'in haberine göre; Queensland polisinden yapılan açıklamada, Manoora semtindeki bir evde, bıçaklanarak öldürülmüş 8 çocuğun cesedi ile 34 yaşında bir kadının yaralı bulunduğu belirtildi. Hastaneye kaldırılan kadının durumunun iyi olduğu ve olay hakkında polise bilgi verdiği bildirildi.
Bıçaklanarak öldürülen çocukların isimleri, kim ya da kimler tarafından öldürüldükleri, aynı aileden olup olmadıkları henüz bilinmiyor. Cairns Polis Müfettişi Bruno Asnicar, "Herkes için son derece üzücü bir haber, polislerin bile alışık olmadığı bir durum" dedi.
Olayın Cairns polisine, yerel saatle 11.20'de telefonla ihbar edildiği kaydedildi. Olayla ilgili soruşturma sürdürülüyor.
Kabus gibi bir hafta yaşayan Avustralya'da, 4 gün önce, Sidney'de Harun Munis isimli İran asıllı saldırgan bir kafeyi basarak 10'u aşkın kişiyi 16 saat rehin tutmuştu. Polis baskını sonucu Munis dahil 3 kişi yaşamını yitirmişti.
Nezarethane yerine mescitte kalıyorlar
Tutuklanmaları talebiyle mahkemeye sevk edilen Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Dumanlı ve Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Karaca'nın da aralarında bulunduğu 12 kişinin, kararın açıklanacağı 14.00'e kadar nezarethane yerine mescitte kalmaları için verilen teklifin hakim tarafından uygun görüldüğü bildirildi
İstanbul merkezli ''paralel yapı'' operasyonu kapsamında gözaltına alınan ve tutuklanmaları talebiyle mahkemeye sevk edilen Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı ve Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca'nın avukatları basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.
Dumanlı ve Karaca'nın da aralarında bulunduğu 12 kişinin ifade işlemlerinin sona ermesinden sonra İstanbul Adalet Sarayı önünde açıklamada bulunan Karaca'nın avukatı Fikret Duran, ifade işlemlerinin tamamlandığını, kararın saat 14.00'te açıklanacağını söyledi.
Şüphelilerin kaldıkları yerin soğuk olduğunu belirten Duran, "Avukatları tarafından nezarethane yerine mescitte kalmaları teklifinde bulunuldu. Hakim bey bunu uygun gördü. Şimdi emniyetten insanlar, kolluk güçleri mescidi uygun hale getiriyorlar" dedi.
Ekrem Dumanlı'nın avukatı Hasan Günaydın da dün müvekkillerinin durumuyla ilgili bilgi almakta sıkıntılar yaşadıklarını, hangi saatte, ne yapılacağının bilgisinin verilmediğini öne sürerek, "Hakim yarın saat 14.00 itibarıyla sanıklar ve şüphelilerle ilgili kararını açıklayacağını belirtti. Buna ilişkin tutanağını imzalayıp bize bildirdi. Tutanak elimizde. Dolayısıyla dün yaşadığımızın bir benzerini yaşamak istemediğimizi ifade ettik" diye konuştu.
Günaydın, şüphelilerin muhafaza altında tutulmasına itiraz ettiklerini, bununla ilgili dilekçe vereceklerini sözlerine ekledi.
İstanbul Adalet Sarayı önünde bekleyen gruplar da açıklamaların ardından bulundukları yerden ayrılmaya başladı
İstanbul merkezli ''paralel yapı'' operasyonu kapsamında gözaltına alınan ve tutuklanmaları talebiyle mahkemeye sevk edilen Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı ve Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca'nın avukatları basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.
Dumanlı ve Karaca'nın da aralarında bulunduğu 12 kişinin ifade işlemlerinin sona ermesinden sonra İstanbul Adalet Sarayı önünde açıklamada bulunan Karaca'nın avukatı Fikret Duran, ifade işlemlerinin tamamlandığını, kararın saat 14.00'te açıklanacağını söyledi.
Şüphelilerin kaldıkları yerin soğuk olduğunu belirten Duran, "Avukatları tarafından nezarethane yerine mescitte kalmaları teklifinde bulunuldu. Hakim bey bunu uygun gördü. Şimdi emniyetten insanlar, kolluk güçleri mescidi uygun hale getiriyorlar" dedi.
Ekrem Dumanlı'nın avukatı Hasan Günaydın da dün müvekkillerinin durumuyla ilgili bilgi almakta sıkıntılar yaşadıklarını, hangi saatte, ne yapılacağının bilgisinin verilmediğini öne sürerek, "Hakim yarın saat 14.00 itibarıyla sanıklar ve şüphelilerle ilgili kararını açıklayacağını belirtti. Buna ilişkin tutanağını imzalayıp bize bildirdi. Tutanak elimizde. Dolayısıyla dün yaşadığımızın bir benzerini yaşamak istemediğimizi ifade ettik" diye konuştu.
Günaydın, şüphelilerin muhafaza altında tutulmasına itiraz ettiklerini, bununla ilgili dilekçe vereceklerini sözlerine ekledi.
İstanbul Adalet Sarayı önünde bekleyen gruplar da açıklamaların ardından bulundukları yerden ayrılmaya başladı
18 Aralık 2014 Perşembe
İstanbul'da elektrik kesintisi
İstanbul'un bazı ilçelerine bakım ve onarım çalışmaları nedeniyle 20 Aralık'ta elektrik verilemeyecek.
Boğaziçi Elektrik Dağıtım AŞ'den yapılan açıklamaya göre, Beylikdüzü'nde 08.00-18.00, Yakuplu Mahallesi, Bakırcılar Sanayi Sitesi, Menekşe Caddesi ve civarı, Bayrampaşa'da 08.00-17.00, Orta Mahalle, Akel, Soy, Sur ve Nar sokaklar, Beton Şantiyesi, Gaziosmanpaşa'da 08.00-17.00 saatlerinde, Küçükköy Başaran ve Cengiz Topel caddeleri, 299, 300, 301, 302, 19, 24, 28, 41. sokaklar ve civarı elektrik alamayacak.
Zeytinburnu'nda 07.00-19.00, Sümer Mahallesi, 30/5, 3/5, 30/6, 6/5, 3, 18 ve Şehit Er Yavuz Bahar sokaklar, Zübeyde Hanım Caddesi, 6, 30/1 ve 30/13 sokaklar, Prof. Dr. Turan Güneş Caddesi, 30/3, 30/10, 30, Adnan Kahveci, 6/1, 8, 19 ve 4/1 sokak ve civarı, Bahçelievler'de 10.00-13.00, Yenibosna Merkez Mahallesi, Asena Sokak, Cebeci Triko, Fırat Metal, Altur Turizm, Argon Kimya, Ersa Şantiye, 10.00-14.00, Siyavuşpaşa Mahallesi, Yıldız, Gonca, Itır ve Başak sokaklar, Çamlık Caddesi, Bahçelievler Mahallesi, Deli Hüseyin Paşa Caddesi, Büyükçekmece'de 09.00-14.00, Adnan Kahveci Mahallesi, Çalışlar ve İnönü caddeleri, Fabrikalar Çıkışı, Mert Lider Bijuteri, Bil Ayakkabı ve civarı, Esenyurt'ta 08.00-18.00 saatlerinde, Akçaburgaz Mahallesi, 119, 112 sokaklar, Sanayi 2, 4, 9. caddeler ve civarında kesinti uygulanacak.
Fatih'te 10.00-14.00, Kemal Paşa Mahallesi, Çukur Çeşme ve Mektep Ağa sokaklar, Gençtürk ve Fevziye caddeleri, Atatürk Bulvarı, Selim Paşa, Yeşil Tulumba, Defter Emini ve Mimar Başı sokaklar ve civarı, 15.00-19.00, Kemal Paşa Mahallesi, Çukur Çeşme, Defter Emini, Yeşil Tulumba, Burkalı Dede ve Şirvanizade sokaklar, Gençtürk Caddesi, Bakırköy'de 08.00-19.00, İstanbul Caddesi, Şinasi Gürünlü Sokak, Taşhan Caddesi, M. Ahmet Rasim ve Kartopu sokaklar, Kırmızı Şebboy Çıkmazı, Kırmızı Şebboy, İskele, İmren, İzzet Molla, Reyhan, Niyazi Bey, Revnaklı, Sakızlı Bostan, Mor Sümbül, Muhasebe, Beyaz Güvercin, Beyaz Zambak, Banyolar, Mantar Tahsin, Cevizlik Mektep Arkası, Huban ve Mektep Yolu sokakları, Kağıthane'de 08.30-11.30, Hamidiye Mahallesi, Rumeli ve Anadolu caddeleri ve civarı, Küçükçekmece'de 08.00-17.00 saatlerinde, Halkalı Merkez Mahallesi, Polis Karakolu, Cihan, Çeşme ve Yıldız sokaklara elektrik verilemeyecek.
Boğaziçi Elektrik Dağıtım AŞ'den yapılan açıklamaya göre, Beylikdüzü'nde 08.00-18.00, Yakuplu Mahallesi, Bakırcılar Sanayi Sitesi, Menekşe Caddesi ve civarı, Bayrampaşa'da 08.00-17.00, Orta Mahalle, Akel, Soy, Sur ve Nar sokaklar, Beton Şantiyesi, Gaziosmanpaşa'da 08.00-17.00 saatlerinde, Küçükköy Başaran ve Cengiz Topel caddeleri, 299, 300, 301, 302, 19, 24, 28, 41. sokaklar ve civarı elektrik alamayacak.
Zeytinburnu'nda 07.00-19.00, Sümer Mahallesi, 30/5, 3/5, 30/6, 6/5, 3, 18 ve Şehit Er Yavuz Bahar sokaklar, Zübeyde Hanım Caddesi, 6, 30/1 ve 30/13 sokaklar, Prof. Dr. Turan Güneş Caddesi, 30/3, 30/10, 30, Adnan Kahveci, 6/1, 8, 19 ve 4/1 sokak ve civarı, Bahçelievler'de 10.00-13.00, Yenibosna Merkez Mahallesi, Asena Sokak, Cebeci Triko, Fırat Metal, Altur Turizm, Argon Kimya, Ersa Şantiye, 10.00-14.00, Siyavuşpaşa Mahallesi, Yıldız, Gonca, Itır ve Başak sokaklar, Çamlık Caddesi, Bahçelievler Mahallesi, Deli Hüseyin Paşa Caddesi, Büyükçekmece'de 09.00-14.00, Adnan Kahveci Mahallesi, Çalışlar ve İnönü caddeleri, Fabrikalar Çıkışı, Mert Lider Bijuteri, Bil Ayakkabı ve civarı, Esenyurt'ta 08.00-18.00 saatlerinde, Akçaburgaz Mahallesi, 119, 112 sokaklar, Sanayi 2, 4, 9. caddeler ve civarında kesinti uygulanacak.
Fatih'te 10.00-14.00, Kemal Paşa Mahallesi, Çukur Çeşme ve Mektep Ağa sokaklar, Gençtürk ve Fevziye caddeleri, Atatürk Bulvarı, Selim Paşa, Yeşil Tulumba, Defter Emini ve Mimar Başı sokaklar ve civarı, 15.00-19.00, Kemal Paşa Mahallesi, Çukur Çeşme, Defter Emini, Yeşil Tulumba, Burkalı Dede ve Şirvanizade sokaklar, Gençtürk Caddesi, Bakırköy'de 08.00-19.00, İstanbul Caddesi, Şinasi Gürünlü Sokak, Taşhan Caddesi, M. Ahmet Rasim ve Kartopu sokaklar, Kırmızı Şebboy Çıkmazı, Kırmızı Şebboy, İskele, İmren, İzzet Molla, Reyhan, Niyazi Bey, Revnaklı, Sakızlı Bostan, Mor Sümbül, Muhasebe, Beyaz Güvercin, Beyaz Zambak, Banyolar, Mantar Tahsin, Cevizlik Mektep Arkası, Huban ve Mektep Yolu sokakları, Kağıthane'de 08.30-11.30, Hamidiye Mahallesi, Rumeli ve Anadolu caddeleri ve civarı, Küçükçekmece'de 08.00-17.00 saatlerinde, Halkalı Merkez Mahallesi, Polis Karakolu, Cihan, Çeşme ve Yıldız sokaklara elektrik verilemeyecek.
‘Türk askeri tecavüzcü'
KKTC'de Milletvekili Doğuş Derya, Meclis genel kurulundaki konuşmasında, sadece Türk tarafının değil, Rumların, Ermenilerin de kayıplar yaşadığını ve tecavüzlere maruz kaldığını söyleyince adada kriz çıktı.
Milliyet'in haberine göre; KKTC Cumhuriyet Meclisi'nde önceki gün konuşan Cumhuriyetçi Türk Partisi- Birleşik Güçler (CTP-BG) Lefkoşa Milletvekili Doğuş Derya, barış için geçmişle hesaplaşmak gerektiğini belirterek,"Savaşlarda kazanan taraf yok. Kıbrıslı Türkler dışında acı çekenler de var. Kıbrıslı Rumlar, Ermeniler ve Maronitler de evsiz kaldı. Kayıplar verdi. Tecavüze uğradı" dedi.
"HEMEN ÖZÜR DİLESİN"
Derya'nın bu konuşması ise mecliste krize neden oldu. Oturdukları masalarda Derya'yı protesto eden milletvekilleri Derya'nın Türk askerini tecavüzcü olarak adlandırmasının kabul edilemez olduğunu belirterek tepki gösterdi. Protestodan sonra da söz isteyen Demokrat Parti-Ulusal Güçler Lefkoşa Milletvekili Zorlu Töre, çıktığı kürsüde Derya'nın özür dilemesini istedi. Derya özür dilemeyince de sosyal medyada ve adada Derya'nın sözleriyle ilgili tartışma başladı.
TEHDİT VE HAKARET TWEET'LERİ ALDI
Üyesi bulunduğu Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) ve Kıbrıs Sosyalist Partisi (KSP) Derya'ya destek verdi. Rauf Denktaş'ın oğlu Serdar Denktaş'ın genel başkan olduğu Demokrat Parti (DP) ve Ulusal Birlik Partisi (UBP)'den tepkiler aldı. Denktaş,"Türkler adaya tecavüze uğrayan, katledilen Türkler için adaya girmiştir" dedi. Sosyal medyada da Derya lehine ve aleyhine yazılar yazıldı.
Derya'da kendisi hakkında yazılan ağır yazılar ve tehditler nedeniyle soluğu karakolda aldı. Kendisi aleyhinde cinsiyetçi tweetler atıp tehdit eden kişiler hakkında suç duyurusunda bulundu.
"GEÇMİŞLE HESAPLAŞMAK GEREKİR"
Açıklama sonrası Vatan Gazetesi'ne konuşan Doğuş Derya ise savaşan tüm orduların tecavüzü savaş stratejisi olarak kullandığını belirterek, "Benim söylemeye çalıştığım savaş ve şiddet tecavüz suçunu arttırmıştır. Ordular tecavüzü savaş silahı olarak kullanarak suçlar işlemiştir. 1974 öncesinde yaşananlarda da sonrasında yaşananlarda da siviller karşılıklı olarak askerlerin tecavüzüne maruz kalmıştır. Bu hem Türk askeri için hem de Rum askeri için geçerlidir. Barış ve birleşme için geçmişle hesaplaşmak gerekir" dedi.
DOĞUŞ DERYA KİMDİR?
1978 yılında Lefkoşa'da doğdu. 1999'da İstanbul Üniversitesi siyaset Bilimi'nden mezun oldu. Boğaziçi Üniversitesi'nde yüksek lisans yaptı. Kıbrıslı Gençlik Platformu'nun kurucu üyeliğini yaptı. Türkiye'de çeşitli kadın örgütlerinde çalıştı, Kıbrıs'ta Feminist Atölye'de aktivist olarak bulundu. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nda Cinsiyet Eşitliği Mekanizması'nın (TOCEM) kuruluş çalışmalarını yürüttü. Kıbrıs Üniversitesi'nde doktora öğrencisi. 30 Temmuz 2013'ten beri milletvekili.
Milliyet'in haberine göre; KKTC Cumhuriyet Meclisi'nde önceki gün konuşan Cumhuriyetçi Türk Partisi- Birleşik Güçler (CTP-BG) Lefkoşa Milletvekili Doğuş Derya, barış için geçmişle hesaplaşmak gerektiğini belirterek,"Savaşlarda kazanan taraf yok. Kıbrıslı Türkler dışında acı çekenler de var. Kıbrıslı Rumlar, Ermeniler ve Maronitler de evsiz kaldı. Kayıplar verdi. Tecavüze uğradı" dedi.
"HEMEN ÖZÜR DİLESİN"
Derya'nın bu konuşması ise mecliste krize neden oldu. Oturdukları masalarda Derya'yı protesto eden milletvekilleri Derya'nın Türk askerini tecavüzcü olarak adlandırmasının kabul edilemez olduğunu belirterek tepki gösterdi. Protestodan sonra da söz isteyen Demokrat Parti-Ulusal Güçler Lefkoşa Milletvekili Zorlu Töre, çıktığı kürsüde Derya'nın özür dilemesini istedi. Derya özür dilemeyince de sosyal medyada ve adada Derya'nın sözleriyle ilgili tartışma başladı.
TEHDİT VE HAKARET TWEET'LERİ ALDI
Üyesi bulunduğu Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) ve Kıbrıs Sosyalist Partisi (KSP) Derya'ya destek verdi. Rauf Denktaş'ın oğlu Serdar Denktaş'ın genel başkan olduğu Demokrat Parti (DP) ve Ulusal Birlik Partisi (UBP)'den tepkiler aldı. Denktaş,"Türkler adaya tecavüze uğrayan, katledilen Türkler için adaya girmiştir" dedi. Sosyal medyada da Derya lehine ve aleyhine yazılar yazıldı.
Derya'da kendisi hakkında yazılan ağır yazılar ve tehditler nedeniyle soluğu karakolda aldı. Kendisi aleyhinde cinsiyetçi tweetler atıp tehdit eden kişiler hakkında suç duyurusunda bulundu.
"GEÇMİŞLE HESAPLAŞMAK GEREKİR"
Açıklama sonrası Vatan Gazetesi'ne konuşan Doğuş Derya ise savaşan tüm orduların tecavüzü savaş stratejisi olarak kullandığını belirterek, "Benim söylemeye çalıştığım savaş ve şiddet tecavüz suçunu arttırmıştır. Ordular tecavüzü savaş silahı olarak kullanarak suçlar işlemiştir. 1974 öncesinde yaşananlarda da sonrasında yaşananlarda da siviller karşılıklı olarak askerlerin tecavüzüne maruz kalmıştır. Bu hem Türk askeri için hem de Rum askeri için geçerlidir. Barış ve birleşme için geçmişle hesaplaşmak gerekir" dedi.
DOĞUŞ DERYA KİMDİR?
1978 yılında Lefkoşa'da doğdu. 1999'da İstanbul Üniversitesi siyaset Bilimi'nden mezun oldu. Boğaziçi Üniversitesi'nde yüksek lisans yaptı. Kıbrıslı Gençlik Platformu'nun kurucu üyeliğini yaptı. Türkiye'de çeşitli kadın örgütlerinde çalıştı, Kıbrıs'ta Feminist Atölye'de aktivist olarak bulundu. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nda Cinsiyet Eşitliği Mekanizması'nın (TOCEM) kuruluş çalışmalarını yürüttü. Kıbrıs Üniversitesi'nde doktora öğrencisi. 30 Temmuz 2013'ten beri milletvekili.
Süleyman Demirel'e acı haber
9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in kardeşi Hacı Ali Demirel, dün gece Ankara'daki evinde hayatını kaybetti.
2013 yılının Mayıs ayında hayat arkadaşı Nazmiye Demirel'i kaybeden Süleyman Demirel, bugün Başkent'te tedavi gördüğü hastanenin özel odasında başka bir vefat haberiyle yıkıldı. Demirel'in kardeşi Hacı Ali Demirel dün Ankara'daki evinde hayatını kaybetti.
Hacı Ali Demirel'in Isparta İslamköy'deki aile mezarlığına defnedilmesi bekleniyor.
2013 yılının Mayıs ayında hayat arkadaşı Nazmiye Demirel'i kaybeden Süleyman Demirel, bugün Başkent'te tedavi gördüğü hastanenin özel odasında başka bir vefat haberiyle yıkıldı. Demirel'in kardeşi Hacı Ali Demirel dün Ankara'daki evinde hayatını kaybetti.
Hacı Ali Demirel'in Isparta İslamköy'deki aile mezarlığına defnedilmesi bekleniyor.
17 Aralık 2014 Çarşamba
Konya-İstanbul YHT ilk 1 hafta ücretsiz
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Konya-İstanbul Yüksek Hızlı Tren (YHT) hattının açılışında konuştu. Erdoğan burada Konya-İstanbul arasındaki hızlı trenin 1 hafta süresince ücretsiz hizmet vereceğini açıkladı.
Konya-İstanbul YHT'nin, günde 2 gidiş 2 dönüş seferi yapacak. YHT'lerin Konya'dan 6.10 ve 18.35'te hareket edecek. İstanbul'dan ise (Pendik) 7.10 ve 18.30 saatlerinde hareket edecek. YHT'lerin, İzmit, Arifiye, Bozüyük, Eskişehir ve Konya güzergahında hizmet verecek. YHT ile Ankara-İstanbul-Ankara arasında günlük 10 sefer, Konya-İstanbul-Konya arasında günlük 4 sefer, Ankara-Konya-Ankara arasında günlük 14 sefer, Ankara-Eskişehir-Ankara arasında günlük 8 sefer olmak üzere toplam 36 sefer yapılacak.
TAM BİLET 85 LİRA
YHT'lerde erken bilet alan yolcuların 42,5 liradan seyahat edebilecek. Ekonomi tipinde tam biletle 85 lira, business tipi koltuk tipinde ise tam biletle 119 lira karşılığında seyahat edilecek. Öğrenci, öğretmen, TSK mensubu, 60-64 yaş, basın mensubu, gidiş-dönüş bileti alan yolcular yüzde 20 indirimli seyahat edecek.
Konya-İstanbul YHT'nin, günde 2 gidiş 2 dönüş seferi yapacak. YHT'lerin Konya'dan 6.10 ve 18.35'te hareket edecek. İstanbul'dan ise (Pendik) 7.10 ve 18.30 saatlerinde hareket edecek. YHT'lerin, İzmit, Arifiye, Bozüyük, Eskişehir ve Konya güzergahında hizmet verecek. YHT ile Ankara-İstanbul-Ankara arasında günlük 10 sefer, Konya-İstanbul-Konya arasında günlük 4 sefer, Ankara-Konya-Ankara arasında günlük 14 sefer, Ankara-Eskişehir-Ankara arasında günlük 8 sefer olmak üzere toplam 36 sefer yapılacak.
TAM BİLET 85 LİRA
YHT'lerde erken bilet alan yolcuların 42,5 liradan seyahat edebilecek. Ekonomi tipinde tam biletle 85 lira, business tipi koltuk tipinde ise tam biletle 119 lira karşılığında seyahat edilecek. Öğrenci, öğretmen, TSK mensubu, 60-64 yaş, basın mensubu, gidiş-dönüş bileti alan yolcular yüzde 20 indirimli seyahat edecek.
Transeksüelin şaşırtan isteği
Yaklaşık 36 bin lira harcayıp kadın olan Chelsea Attonley'nin şaşırtan isteği; "Kadın olmak zor geldi, ben tekrar erkek olmak istiyorum."
İngiltere’de yaşayan 30 yaşındaki Chelsea Attonley, Matthew adında bir erkek çocuğu olarak dünyaya geldi. Ancak daha sonra erkek olmak istemediğini fark eden Matthew, yaklaşık 36 bin liralık ameliyat masraflarını da Ulusal Sağlık Servisine ödeterek kadın oldu ve adını değiştirdi.
İngiliz basınından The Daily Mail'in sitesinde yer alan habere göre; büyüdüğü Chesterfield bölgesinde, kimliğini saklayarak büyümenin zorluklarından bahseden Chelsea, hep, ameliyat olarak kadın olması gerektiğini hissettiği belirtti. Çocukken bile kadın elbiseleri giyiyordu. Ancak Chelsea Attonley, kadın olmaktan da vazgeçti. Her gün makyaj yapmanın, süslenmenin, yüksek topuklu ayakkabılarla yürümenin çok zor ve yorucu olduğunu söyleyen transseksüel kadın, şimdi yeniden ameliyatla erkek olmak istiyor. Yaklaşık 50 bin lira tutarındaki ameliyatı yine Ulusal Sağlık Servisine yaptırmak isteyen Chelsea testosteron iğnesi yaptırmaya başladı bile.
İngiltere’de yaşayan 30 yaşındaki Chelsea Attonley, Matthew adında bir erkek çocuğu olarak dünyaya geldi. Ancak daha sonra erkek olmak istemediğini fark eden Matthew, yaklaşık 36 bin liralık ameliyat masraflarını da Ulusal Sağlık Servisine ödeterek kadın oldu ve adını değiştirdi.
İngiliz basınından The Daily Mail'in sitesinde yer alan habere göre; büyüdüğü Chesterfield bölgesinde, kimliğini saklayarak büyümenin zorluklarından bahseden Chelsea, hep, ameliyat olarak kadın olması gerektiğini hissettiği belirtti. Çocukken bile kadın elbiseleri giyiyordu. Ancak Chelsea Attonley, kadın olmaktan da vazgeçti. Her gün makyaj yapmanın, süslenmenin, yüksek topuklu ayakkabılarla yürümenin çok zor ve yorucu olduğunu söyleyen transseksüel kadın, şimdi yeniden ameliyatla erkek olmak istiyor. Yaklaşık 50 bin lira tutarındaki ameliyatı yine Ulusal Sağlık Servisine yaptırmak isteyen Chelsea testosteron iğnesi yaptırmaya başladı bile.
16 Aralık 2014 Salı
Kurşuna dizdiler diri diri yaktılar
Taliban, dün Pakistan’ın Peşaver kentinde daha çok asker çocuklarının gittiği bir okulda kıyım yaptı.Sabah saatlerinde okulu basan saldırganlar çocukları ve öğretmenleri kurşun yağmuruna tuttu. Pakistan tarihinin en kanlı terör saldırısında militanlar, çoğu öğrenci olmak üzere 145 kişiyi öldürdü, kadın öğretmenleri öğrencilerin gözleri önünde yaktı. Başbakan Ahmet Davutoğlu Pakistan'daki katliam nedeniyle Türkiye'de bugün bir günlük yas ilan edildiğini açıkladı.
Saldırı tam da Taliban’ın benzer bir saldırıda yaraladığı Pakistanlı genç kız Malala Yusufzay’ın (17) geçen hafta Nobel Barış Ödülü alması sonrası düzenlendi. Taliban sözcüsü, “Ordunun okulunu seçtik, çünkü hükümet bizim ailelerimizi ve kadınlarımızı hedef alıyor. Aynı acıyı yaşatmak istedik” diye açıklama yaptı.
Pakşstan Talibanı dün, ordunun son aylarda artan operasyonlarının “intikamını almak için” ülkenin kuzeyindeki Hayber-Pahtunhva eyaletinin başkenti Peşaver’de daha çok asker çocuklarının eğitim gördüğü bir okulu basarak 145 kişiyi katletti. Ülke tarihinin en kanlı saldırısında, yetkililerin açıklamalarına göre sayıları 6 ila 9 arasında değişen militanlar yerel saatle 10.00 sularında duvarları tırmanıp okula girdikten sonra etrafa rastgele ateş açmaya başladı. Büyük şok yaşayan öğrenciler can havliyle kaçmaya çalıştı, bazısı ölü taklidi yaptı. CNN’e konuşan Pakistan Ordusu Sözcüsü Asıf Bacva, saldırıda yaşları 12 ila 16 arasında değişen 132 çocuk, 10 öğretmen veya okul personeli ve 3 askerin yaşamını yitirdiğini söyledi.
OKULDAN TABUT ÇIKTI
Bacva, ilk, orta ve lise olarak hizmet veren ve 1099 öğrencinin kayıtlı olduğu okuldan 960 öğrencinin tahliye edildiğini belirtti. Saldırıda en az 124 kişi yaralanırken, saldırıya katılan militanların tamamının öldürüldüğü veya üzerlerindeki patlayıcıları infilak ettirerek öldüğü belirtiliyor. Taliban militanları öğrencileri ve öğretmenleri kurşun yağmuruna tutarken haberi alan aileler dışarıda korkunç bekleyiş içine girdi. Bombalarla döşenen okulda hâkimiyeti sağlamaya çalışan Pakistan ordusu özel birlikleriyle militanlar arasındaki çatışma yaklaşık sekiz saat sürdü. Okuldan öğrencilerin cesetleri tabutların içinde çıkarılırken aileleri sinir krizi geçirdi. 12 yaşındaki oğlunu kaybeden İrşadah Bibi (40) isimli bir anne, “Allah’ım oğlumu niye aldın? Benim çocuğumun ve bütün bu çocukların günahı neydi” diye feryat etti. Saldırıyı, Pakistan Taliban’ı olarak bilenen Tahriki Taliban Pakistan (TTP) üstlendi. Örgüt sözcüsü Muhammed Horasani, açıklamasında da “Ordunun okulunu seçtik çünkü hükümet bizim ailelerimizi hedef alıyor. Saldırıyı, hükümet tarafından öldürülen Taliban üyelerinin intikamını almak için yaptık. Onların da bu acıyı hissetmesini istiyoruz” dedi.
Türkiye de bugün yasta
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Pakistan Cumhurbaşkanı Memnun Hüseyin ve Pakistan Başbakanı Sayın Navaz Şerif’i telefonla arayarak, Pakistan’da Taliban’ın bir okula düzenlediği terör saldırısından dolayı derin üzüntü duyduğunu ifade etti. Olayı, “hiçbir insani, ahlaki ve vicdani değerle bağdaşmayan elim bir saldırı” olarak niteleyen Erdoğan, hayatlarını kaybeden Pakistan vatandaşlarına Allah’tan rahmet, acılı ailelerine başsağlığı ve yaralılara acil şifalar diledi. Başbakan Ahmet Davutoğlu da Pakistan’daki katliam nedeniyle Türkiye’de bugün bir günlük yas ilan edileceğini açıkladı. Türk Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasında da saldırı kınanarak “Türkiye, kardeş Pakistan’ın terörizmle mücadelesine desteğini sürdürecektir” denildi.
EN KANLI SALDIRI
Pakistan Başbakanı Navaz Şerif, Taliban’a karşı operasyonu yönetmek için hemen Peşaver’e gitti. Başbakan burada yaptığı açıklamada Taliban militanlarına karşı yürütülen askeri operasyonların devam edeceğini söyledi. 3 günlük yas ilan eden Şerif, “Haince bir saldırı. Onlar benim çocuklarım ve kayıplar da benim. Bu bir ulusun kaybı. Teröre karşı operasyon son safhasına girmiştir. Zarb-e Azb operasyonu, son terörist yok edilene dek devam edecektir” dedi. Taliban’ın son okul katliamından önce Pakistan’daki en kanlı saldırısı, 2007 yılında eski başbakanlardan Benazir Butto’nun Karaçi’deki konvoyunu hedef almıştı. Bu saldırıda 139 kişi yaşamını yitirmişti.
Ölü taklidi yaparak kurtuldum
Okul katliamından kurtulan öğrencilerden biri ölü taklidi yaparak sağ kalmayı başardığını anlattı. Şahruk Han (16) isimli öğrenci, olay sırasında okulun salonundaki kariyer planlama seminerinde olduklarını, dört kişinin salonu bastığını belirterek dehşet anlarını şöyle anlattı: “Birileri, ‘Sıraların altına yatın’ diye bağırdı. Saldırganlar ateş açmadan tekbir getirdi. Sonra içlerinden biri, ‘Sıraların altında bir sürü çocuk var, onları bitirin’ dedi. Sonra yakıcı bir acı hissettim, iki bacağım da dizlerimin altından vurulmuştu. Ölü taklidi yaptım. Adam kurşun yağdırıyordu. Sessiz durmaya çalıştım, gözlerimi kapattım, yeniden vuracak diye bekledim. Ölümü o kadar yakından hissettim ki...
Bir askeri kaynak ise saldırıyı anlatırken “Bir öğretmeni sınıfta öğrencilerinin gözü önünde benzin dökerek yaktılar. Öğretmen canlı canlı yanarken çocuklara izlettiler” dedi.
Müzakere çökmüştü
Saldırı, Pakistan ordusunun 15 Haziran’dan itibaren Kuzey Veziristan ve çevresinde yerli ve yabancı uyruklu Taliban militanlarına karşı başlattığı Zarb-e Azb isimli operasyonun ardından geldi. Operasyonda şimdiye kadar yaklaşık bin 500 militan öldürülmüştü. Aslında geçen bahara kadar Tehrik-i Taliban ve Pakistan hükümeti barış görüşmeleri yürütüyordu, hükümet 19 Taliban üyesini de serbest bırakmıştı. Peşaver de geçmişte barış görüşmelerinin merkezi idi. Ancak barış görüşmeleri çöktü. 2013 yılında Pakistan Talibanı’nın lideri Hekimullah Mesud, ABD’nin insansız hava aracı saldırısında öldürülünce liderlik koltuğuna Molla Fazlullah oturdu. Pakistan Talibanı sözcüsü Şehidullah Şehid ise IŞİDslam Devleti’ne biat ettiğini açıkladığı için örgütten kovulmuştu. Kasım ayında Muhammed Horasani örgütün yeni sözcüsü olmuştu.
Malala kınadı
Pakistan’da kız çocuklarının eğitimini savunduğu için 2012 yılında Taliban tarafından okulda başından vurulduktan sonra hayatta kalmayı başaran, geçen hafta ise Nobel Barış Ödülü’nü kazanan Pakistanlı Malala Yusufzay (17), saldırıyı kınayarak “Bu saçma ve acımasız terör eyleminden dolayı çok üzgün” olduğunu söyledi. İngiltere’de yaşayan Malala, “Bu zalim ve korkakça eylemleri kınıyorum. Asla mağlubiyete uğramayacağız. Taliban’ın dünya çapındaki düşmanlarına gözdağı vermesi nafile” dedi.
ABD Başkanı Barack Obama: Dualarımız kurbanlar, aileleri ve sevdikleriyle. Öğrencileri ve öğretmenleri hedef alan hain saldırıyı kınıyorum. (kaynak:hürriyet.com.tr)
Saldırı tam da Taliban’ın benzer bir saldırıda yaraladığı Pakistanlı genç kız Malala Yusufzay’ın (17) geçen hafta Nobel Barış Ödülü alması sonrası düzenlendi. Taliban sözcüsü, “Ordunun okulunu seçtik, çünkü hükümet bizim ailelerimizi ve kadınlarımızı hedef alıyor. Aynı acıyı yaşatmak istedik” diye açıklama yaptı.
Pakşstan Talibanı dün, ordunun son aylarda artan operasyonlarının “intikamını almak için” ülkenin kuzeyindeki Hayber-Pahtunhva eyaletinin başkenti Peşaver’de daha çok asker çocuklarının eğitim gördüğü bir okulu basarak 145 kişiyi katletti. Ülke tarihinin en kanlı saldırısında, yetkililerin açıklamalarına göre sayıları 6 ila 9 arasında değişen militanlar yerel saatle 10.00 sularında duvarları tırmanıp okula girdikten sonra etrafa rastgele ateş açmaya başladı. Büyük şok yaşayan öğrenciler can havliyle kaçmaya çalıştı, bazısı ölü taklidi yaptı. CNN’e konuşan Pakistan Ordusu Sözcüsü Asıf Bacva, saldırıda yaşları 12 ila 16 arasında değişen 132 çocuk, 10 öğretmen veya okul personeli ve 3 askerin yaşamını yitirdiğini söyledi.
OKULDAN TABUT ÇIKTI
Bacva, ilk, orta ve lise olarak hizmet veren ve 1099 öğrencinin kayıtlı olduğu okuldan 960 öğrencinin tahliye edildiğini belirtti. Saldırıda en az 124 kişi yaralanırken, saldırıya katılan militanların tamamının öldürüldüğü veya üzerlerindeki patlayıcıları infilak ettirerek öldüğü belirtiliyor. Taliban militanları öğrencileri ve öğretmenleri kurşun yağmuruna tutarken haberi alan aileler dışarıda korkunç bekleyiş içine girdi. Bombalarla döşenen okulda hâkimiyeti sağlamaya çalışan Pakistan ordusu özel birlikleriyle militanlar arasındaki çatışma yaklaşık sekiz saat sürdü. Okuldan öğrencilerin cesetleri tabutların içinde çıkarılırken aileleri sinir krizi geçirdi. 12 yaşındaki oğlunu kaybeden İrşadah Bibi (40) isimli bir anne, “Allah’ım oğlumu niye aldın? Benim çocuğumun ve bütün bu çocukların günahı neydi” diye feryat etti. Saldırıyı, Pakistan Taliban’ı olarak bilenen Tahriki Taliban Pakistan (TTP) üstlendi. Örgüt sözcüsü Muhammed Horasani, açıklamasında da “Ordunun okulunu seçtik çünkü hükümet bizim ailelerimizi hedef alıyor. Saldırıyı, hükümet tarafından öldürülen Taliban üyelerinin intikamını almak için yaptık. Onların da bu acıyı hissetmesini istiyoruz” dedi.
Türkiye de bugün yasta
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Pakistan Cumhurbaşkanı Memnun Hüseyin ve Pakistan Başbakanı Sayın Navaz Şerif’i telefonla arayarak, Pakistan’da Taliban’ın bir okula düzenlediği terör saldırısından dolayı derin üzüntü duyduğunu ifade etti. Olayı, “hiçbir insani, ahlaki ve vicdani değerle bağdaşmayan elim bir saldırı” olarak niteleyen Erdoğan, hayatlarını kaybeden Pakistan vatandaşlarına Allah’tan rahmet, acılı ailelerine başsağlığı ve yaralılara acil şifalar diledi. Başbakan Ahmet Davutoğlu da Pakistan’daki katliam nedeniyle Türkiye’de bugün bir günlük yas ilan edileceğini açıkladı. Türk Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasında da saldırı kınanarak “Türkiye, kardeş Pakistan’ın terörizmle mücadelesine desteğini sürdürecektir” denildi.
EN KANLI SALDIRI
Pakistan Başbakanı Navaz Şerif, Taliban’a karşı operasyonu yönetmek için hemen Peşaver’e gitti. Başbakan burada yaptığı açıklamada Taliban militanlarına karşı yürütülen askeri operasyonların devam edeceğini söyledi. 3 günlük yas ilan eden Şerif, “Haince bir saldırı. Onlar benim çocuklarım ve kayıplar da benim. Bu bir ulusun kaybı. Teröre karşı operasyon son safhasına girmiştir. Zarb-e Azb operasyonu, son terörist yok edilene dek devam edecektir” dedi. Taliban’ın son okul katliamından önce Pakistan’daki en kanlı saldırısı, 2007 yılında eski başbakanlardan Benazir Butto’nun Karaçi’deki konvoyunu hedef almıştı. Bu saldırıda 139 kişi yaşamını yitirmişti.
Ölü taklidi yaparak kurtuldum
Okul katliamından kurtulan öğrencilerden biri ölü taklidi yaparak sağ kalmayı başardığını anlattı. Şahruk Han (16) isimli öğrenci, olay sırasında okulun salonundaki kariyer planlama seminerinde olduklarını, dört kişinin salonu bastığını belirterek dehşet anlarını şöyle anlattı: “Birileri, ‘Sıraların altına yatın’ diye bağırdı. Saldırganlar ateş açmadan tekbir getirdi. Sonra içlerinden biri, ‘Sıraların altında bir sürü çocuk var, onları bitirin’ dedi. Sonra yakıcı bir acı hissettim, iki bacağım da dizlerimin altından vurulmuştu. Ölü taklidi yaptım. Adam kurşun yağdırıyordu. Sessiz durmaya çalıştım, gözlerimi kapattım, yeniden vuracak diye bekledim. Ölümü o kadar yakından hissettim ki...
Bir askeri kaynak ise saldırıyı anlatırken “Bir öğretmeni sınıfta öğrencilerinin gözü önünde benzin dökerek yaktılar. Öğretmen canlı canlı yanarken çocuklara izlettiler” dedi.
Müzakere çökmüştü
Saldırı, Pakistan ordusunun 15 Haziran’dan itibaren Kuzey Veziristan ve çevresinde yerli ve yabancı uyruklu Taliban militanlarına karşı başlattığı Zarb-e Azb isimli operasyonun ardından geldi. Operasyonda şimdiye kadar yaklaşık bin 500 militan öldürülmüştü. Aslında geçen bahara kadar Tehrik-i Taliban ve Pakistan hükümeti barış görüşmeleri yürütüyordu, hükümet 19 Taliban üyesini de serbest bırakmıştı. Peşaver de geçmişte barış görüşmelerinin merkezi idi. Ancak barış görüşmeleri çöktü. 2013 yılında Pakistan Talibanı’nın lideri Hekimullah Mesud, ABD’nin insansız hava aracı saldırısında öldürülünce liderlik koltuğuna Molla Fazlullah oturdu. Pakistan Talibanı sözcüsü Şehidullah Şehid ise IŞİDslam Devleti’ne biat ettiğini açıkladığı için örgütten kovulmuştu. Kasım ayında Muhammed Horasani örgütün yeni sözcüsü olmuştu.
Malala kınadı
Pakistan’da kız çocuklarının eğitimini savunduğu için 2012 yılında Taliban tarafından okulda başından vurulduktan sonra hayatta kalmayı başaran, geçen hafta ise Nobel Barış Ödülü’nü kazanan Pakistanlı Malala Yusufzay (17), saldırıyı kınayarak “Bu saçma ve acımasız terör eyleminden dolayı çok üzgün” olduğunu söyledi. İngiltere’de yaşayan Malala, “Bu zalim ve korkakça eylemleri kınıyorum. Asla mağlubiyete uğramayacağız. Taliban’ın dünya çapındaki düşmanlarına gözdağı vermesi nafile” dedi.
ABD Başkanı Barack Obama: Dualarımız kurbanlar, aileleri ve sevdikleriyle. Öğrencileri ve öğretmenleri hedef alan hain saldırıyı kınıyorum. (kaynak:hürriyet.com.tr)
‘Şarlatan’ çarkı
17-25 Aralık yolsuzluk operasyonlarında kilit isim olduğu öne sürülen işadamı Reza Zarrab, kendisine “şarlatan” dediği için MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın aleyhine açtığı manevi tazminat davalarından vazgeçti.
MHP, mahkemeden son olarak İran Parlamentosu tarafından yürütülen komisyon çalışmalarında ortaya çıkan İranlı işadamı Babek Zencani ve Zarrab arasındaki işbirliği belgelerinin 3 Şubat 2010’da imzalanan ‘Türkiye ile İran Arasında Cezai ve Hukuki Konularda Adli İşbirliği Anlaşması’na uygun olarak İran yetkili makamlarından istenilmesini talep etti. Talebin değerlendirilmesinin beklendiği duruşmaya, Zarrab’ın avukatı feragat dilekçesi gönderdi.
100 BİN’ER TL’LİK 2 DAVA
Zarrab, Kahramanmaraş’ta yaptığı bir konuşmada hakkında, “İran’dan bir şarlatan gelmiş. Ne olduğu belirsiz” değerlendirmesinde bulunan Bahçeli aleyhine, kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu iddiasıyla İstanbul 25. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 100 bin liralık tazminat davası açtı. Dava sonrasında Bahçeli, Zarrab’a ‘şarlatan’ demeye devam edeceklerini vurgulayarak, “Bu hayırlı bir iştir. Şarlatan sözüne devam edeceğiz. Bir yargı başlarsa, 17 Aralık’a kadar iner” yanıtını verdi. MHP’li Yalçın da, “Zarrab’a şarlatan demeye devam edeceklerini” belirtti. Bunun üzerine Zarrab, İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde Yalçın aleyhine de 100 bin liralık manevi tazminat davası açtı. Zarrab kendisine ‘Şarlatan’ denilmemesi için ihtiyati tedbir kararı verimesini de talep etti.
İRAN’DAN İSTENSİN
Yalçın hakkında açılan davaya 25 Ekim’de cevaplarını sunan Avukat Yücel Bulut, Zencani ve Zarrab’la ilgili belgelerin istenmesini talep etti. Söz konusu taleplerin kabul edilmesi halinde İran Parlamentosu nezdinde kurulan komisyona intikal eden bilgi ve belgelerin tercüme edilmiş hallerinin mahkeme dosyasına girmesi bekleniyordu. İran’dan gelecek bilgi ve belgelerin Zarrab’ı sıkıntıya sokacağı ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından verilen ‘kovuşturmaya yer olmadığı’ kararına rağmen yeni bir soruşturma açılmasına olanak tanıyabileceği de iddialar arasındaydı.
SORUŞTURMA RAPORU İSTENDİ
Avukat Bulut, mahkemeden, Zarrab’ın şüpheli şahıslar arasında yer aldığı ve 2008’de MASAK tarafından hazırlanan Kara Para Aklama Raporu ile dönemin Başbakanı’na sunulduğu söylenen 18 Nisan 2013 tarihli MİT raporunun yanı sıra Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Başmüfettişi tarafından hazırlanan ve “Zarrab’ın bilgisi ve talimatları doğrultusunda gümrük memurlarına rüşvet teklif edildiği” ifadelerine yer veren 18 Aralık 2013 tarihli, 201356-2 sayılı soruşturma raporunun da delil olarak istenmesini talep etti.
1 GÜN ÖNCE GERİ ÇEKTİ
Yalçın hakkındaki davanın duruşması dün İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmadan 1 gün önce Zarrab’ın avukatının, davadan feragat ettiklerine ilişkin dilekçeyi mahkemeye gönderdiği ortaya çıktı. Zarrab, Bahçeli ve Yalçın aleyhine açmış olduğu manevi tazminat davalarından vazgeçtiğini bildirdi. İran’dan belgelerin talep edilebilmesi olanağı da şimdilik ortadan kalktı.
MÜVEKKİLİM ÖYLE İSTEDİ
Zarrab’ın avukatı Şeyda Yıldırım, “Davalardan vazgeçtik. Müvekkilim öyle uygun gördü. Zaten o davaların parti ile ilgisi yoktu. Sadece Devlet Bey’in söylediği. ‘Şarlatan’ kelimesiyle ilgili davaydı. Müvekkilim artık gerek duymadı. Öyle talimat verdi, vazgeçtik hepsinden” dedi.
ZAMANLAMA MANİDAR
MHP’li Yalçın da ”Zamanlama çok manidar. İran’ı duyunca, davayı çektiler sanırım. Ama biz parti olarak bu işin peşini bırakmayacağız. İran’dan belgelerin gelmesi konusunda ısrarcıyız. 17-25 Aralık yolsuzluklarını, hırsızlıklarını unutturmayacağız” dedi.
MHP, mahkemeden son olarak İran Parlamentosu tarafından yürütülen komisyon çalışmalarında ortaya çıkan İranlı işadamı Babek Zencani ve Zarrab arasındaki işbirliği belgelerinin 3 Şubat 2010’da imzalanan ‘Türkiye ile İran Arasında Cezai ve Hukuki Konularda Adli İşbirliği Anlaşması’na uygun olarak İran yetkili makamlarından istenilmesini talep etti. Talebin değerlendirilmesinin beklendiği duruşmaya, Zarrab’ın avukatı feragat dilekçesi gönderdi.
100 BİN’ER TL’LİK 2 DAVA
Zarrab, Kahramanmaraş’ta yaptığı bir konuşmada hakkında, “İran’dan bir şarlatan gelmiş. Ne olduğu belirsiz” değerlendirmesinde bulunan Bahçeli aleyhine, kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu iddiasıyla İstanbul 25. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 100 bin liralık tazminat davası açtı. Dava sonrasında Bahçeli, Zarrab’a ‘şarlatan’ demeye devam edeceklerini vurgulayarak, “Bu hayırlı bir iştir. Şarlatan sözüne devam edeceğiz. Bir yargı başlarsa, 17 Aralık’a kadar iner” yanıtını verdi. MHP’li Yalçın da, “Zarrab’a şarlatan demeye devam edeceklerini” belirtti. Bunun üzerine Zarrab, İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde Yalçın aleyhine de 100 bin liralık manevi tazminat davası açtı. Zarrab kendisine ‘Şarlatan’ denilmemesi için ihtiyati tedbir kararı verimesini de talep etti.
İRAN’DAN İSTENSİN
Yalçın hakkında açılan davaya 25 Ekim’de cevaplarını sunan Avukat Yücel Bulut, Zencani ve Zarrab’la ilgili belgelerin istenmesini talep etti. Söz konusu taleplerin kabul edilmesi halinde İran Parlamentosu nezdinde kurulan komisyona intikal eden bilgi ve belgelerin tercüme edilmiş hallerinin mahkeme dosyasına girmesi bekleniyordu. İran’dan gelecek bilgi ve belgelerin Zarrab’ı sıkıntıya sokacağı ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından verilen ‘kovuşturmaya yer olmadığı’ kararına rağmen yeni bir soruşturma açılmasına olanak tanıyabileceği de iddialar arasındaydı.
SORUŞTURMA RAPORU İSTENDİ
Avukat Bulut, mahkemeden, Zarrab’ın şüpheli şahıslar arasında yer aldığı ve 2008’de MASAK tarafından hazırlanan Kara Para Aklama Raporu ile dönemin Başbakanı’na sunulduğu söylenen 18 Nisan 2013 tarihli MİT raporunun yanı sıra Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Başmüfettişi tarafından hazırlanan ve “Zarrab’ın bilgisi ve talimatları doğrultusunda gümrük memurlarına rüşvet teklif edildiği” ifadelerine yer veren 18 Aralık 2013 tarihli, 201356-2 sayılı soruşturma raporunun da delil olarak istenmesini talep etti.
1 GÜN ÖNCE GERİ ÇEKTİ
Yalçın hakkındaki davanın duruşması dün İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmadan 1 gün önce Zarrab’ın avukatının, davadan feragat ettiklerine ilişkin dilekçeyi mahkemeye gönderdiği ortaya çıktı. Zarrab, Bahçeli ve Yalçın aleyhine açmış olduğu manevi tazminat davalarından vazgeçtiğini bildirdi. İran’dan belgelerin talep edilebilmesi olanağı da şimdilik ortadan kalktı.
MÜVEKKİLİM ÖYLE İSTEDİ
Zarrab’ın avukatı Şeyda Yıldırım, “Davalardan vazgeçtik. Müvekkilim öyle uygun gördü. Zaten o davaların parti ile ilgisi yoktu. Sadece Devlet Bey’in söylediği. ‘Şarlatan’ kelimesiyle ilgili davaydı. Müvekkilim artık gerek duymadı. Öyle talimat verdi, vazgeçtik hepsinden” dedi.
ZAMANLAMA MANİDAR
MHP’li Yalçın da ”Zamanlama çok manidar. İran’ı duyunca, davayı çektiler sanırım. Ama biz parti olarak bu işin peşini bırakmayacağız. İran’dan belgelerin gelmesi konusunda ısrarcıyız. 17-25 Aralık yolsuzluklarını, hırsızlıklarını unutturmayacağız” dedi.
Etiketler:
devlet bahçeli,
haber,
İran,
mhp,
reza zarrab
Gülen ve Tahşiyeciler ‘tesettür’den çelişti
Tahşiyeciler adlı grubun lideri olduğu suçlamasıyla 17 ay cezaevinde tutuklu kalan emekli imam Mehmet Doğan (70), kendilerine tuzak kurulduğunu iddia etti.
Hürriyet'in haberine göre; Muş’taki evinde açıklamalar yapan Mehmet Doğan, 2010’da Fethullah Gülen’in, “Başörtüsü füruattır” sözünü, Rumuzü’l Kur’an adlı eserinde eleştirmesinden sonra Paralel Yapı’nın hedefi haline geldiğini ve tutuklandığını iddia etti. Doğan, şunları söyledi:
“Tesettür füruattandır, denildi. Biz bu meseleyi Üstat Bediüzzaman’ın Tesettür Risalesi’ndeki izahatla ve başka ayetlerden bir araya getirerek, güzel bir şekilde ispat ettik. İnanmak ayrıdır, amel etmek ayrıdır. Eğer siz tesettürü yapmıyorsanız ayrı. Fakat tesettürü yapmak mecburidir. Eserlerimde izahata başladım. Bunları yazınca birden o gizli örgütün maşaları, alemi İslam’da bir tane değildir. Türkiye’de çok cereyanları var, aynı dava peşindedirler. Hepsi birleşerek bize bir tuzak kurdular. Müjde mi veriyorsun, tesettürü mü açıyorsun, git hapse gir dediler.”
Bahçeli: Gülen AKP’yle ilişkisini artık açıklasın
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 14 Aralık Operasyonu’yla ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan’a tepki göstererek, Fethullah Gülen’e çağrıda bulundu.
Bahçeli, “Cumhurbaşkanı’nın ve hükümetin açık tavrına karşı, yıllarca birçok konuda birlikte hareket etmiş, adeta koalisyon ortağı gibi davranmış Cemaat’in ve Pensilvanya’da mukim Sayın Gülen’in AKP’yle olan ilişkilerini her yönüyle teşhir etmesi artık kaçınılmaz bir sorumluluktur” dedi. Bahçeli, dün yaptığı yazılı açıklamada şöyle dedi:
RÖVANŞİST VE İNTİKAMCI
Türkiye, 14 Aralık 2014 Pazar gününe, rövanşist niyetlerin, intikamcı heveslerin, hukuku hiçe sayan zorbalıkların yeni bir operasyon ve gözaltı dalgasıyla uyanmıştır. Gözaltına alınan kişilere, 2009-2010 yıllarında Tahşiyeciler ismiyle anılan gruba iftira atmak, suç ve delil uydurup kumpas kurmak, silahlı terör örgütü kapsamında sahtecilik yapmak suçlamaları yöneltilmiştir. Tahşiyecilerin kumpas kurbanı olduğu sonucuna varan ve bu maksatla hukuku harekete geçiren siyaset zihniyetinin, Türk askerine yönelik ağır tahrik ve tuzak konusunda çekimser davranması en açık tabirle çifte standarttır.
ADALET CİNAYETİ İŞLENİYOR
AKP hükümeti, uzunca bir süredir rüşveti perdelemek, yolsuzluğu gündemden düşürmek, dikkatleri başka yöne çekmek için adalet cinayetleri işlemektedir. Bir medya organına baskın düzenlenmesi, gazetecilerin, dizi film yönetmenlerinin akıllara durgunluk veren suçlamalarla gözaltına alınmaları izaha muhtaç bir garabettir. 17-25 Aralık’ta foyası ortaya çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, gerçekleri bastırmak, dürüstlüğü mahkûm etmek için başlattığı inkâr ve saldırı kampanyası artık çok tehlikeli boyutlardadır. Erdoğan’ın 25 Ocak 2012 tarihinde; hakkı, hukuku ve demokrasiyi savunduğunu gururla söylediği, Türkiye’nin vizyonunu genişletip ufkunu açtığından övgüyle bahsettiği Zaman gazetesini girilecek ‘in’ seviyesine düşürmesi ibretlik bir sondur.
‘NE İSTEDİLER DE VERMEDİK’ DİYORDU
Erdoğan tarafından ülkemizin fikir ve medya dünyasına renk kattığı ileri sürülen bir gazete bugün fitne kaynağı olarak sunulmaktadır. Ne olmuştur da yıllarca aralarından su sızmayan, gizli bir protokole imza atmışcasına bir ve beraber hareket edenler şu günlerde iki ayrı husumet kampında mevzilenmiştir? Paylaşılamayan, anlaşılamayan, uzlaşılamayan gerçekte nelerdir, hangi konulardır? Erdoğan’ın bir yıl önce, ‘Ne istediler de vermedik’ sözleriyle sitem ettiği Cemaat’e bugün düşman kesilmesi, 12 yıllık iktidar döneminde yanyana, kucak kucağa dururken birden bire ‘Paralel’ tezlerine sarılarak darbe seferine çıkması en başta milletimizi kandırma, kir ve pası örtme teşebbüsüdür. Şayet paralel devlet varsa, paralel virüs devlet bünyesine bulaşmışsa bunun sorumlusu, bunun suçlusu muhataplarından önce Tayyip Erdoğan ve AKP hükümetleridir.
Bahçeli, “Cumhurbaşkanı’nın ve hükümetin açık tavrına karşı, yıllarca birçok konuda birlikte hareket etmiş, adeta koalisyon ortağı gibi davranmış Cemaat’in ve Pensilvanya’da mukim Sayın Gülen’in AKP’yle olan ilişkilerini her yönüyle teşhir etmesi artık kaçınılmaz bir sorumluluktur” dedi. Bahçeli, dün yaptığı yazılı açıklamada şöyle dedi:
RÖVANŞİST VE İNTİKAMCI
Türkiye, 14 Aralık 2014 Pazar gününe, rövanşist niyetlerin, intikamcı heveslerin, hukuku hiçe sayan zorbalıkların yeni bir operasyon ve gözaltı dalgasıyla uyanmıştır. Gözaltına alınan kişilere, 2009-2010 yıllarında Tahşiyeciler ismiyle anılan gruba iftira atmak, suç ve delil uydurup kumpas kurmak, silahlı terör örgütü kapsamında sahtecilik yapmak suçlamaları yöneltilmiştir. Tahşiyecilerin kumpas kurbanı olduğu sonucuna varan ve bu maksatla hukuku harekete geçiren siyaset zihniyetinin, Türk askerine yönelik ağır tahrik ve tuzak konusunda çekimser davranması en açık tabirle çifte standarttır.
ADALET CİNAYETİ İŞLENİYOR
AKP hükümeti, uzunca bir süredir rüşveti perdelemek, yolsuzluğu gündemden düşürmek, dikkatleri başka yöne çekmek için adalet cinayetleri işlemektedir. Bir medya organına baskın düzenlenmesi, gazetecilerin, dizi film yönetmenlerinin akıllara durgunluk veren suçlamalarla gözaltına alınmaları izaha muhtaç bir garabettir. 17-25 Aralık’ta foyası ortaya çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, gerçekleri bastırmak, dürüstlüğü mahkûm etmek için başlattığı inkâr ve saldırı kampanyası artık çok tehlikeli boyutlardadır. Erdoğan’ın 25 Ocak 2012 tarihinde; hakkı, hukuku ve demokrasiyi savunduğunu gururla söylediği, Türkiye’nin vizyonunu genişletip ufkunu açtığından övgüyle bahsettiği Zaman gazetesini girilecek ‘in’ seviyesine düşürmesi ibretlik bir sondur.
‘NE İSTEDİLER DE VERMEDİK’ DİYORDU
Erdoğan tarafından ülkemizin fikir ve medya dünyasına renk kattığı ileri sürülen bir gazete bugün fitne kaynağı olarak sunulmaktadır. Ne olmuştur da yıllarca aralarından su sızmayan, gizli bir protokole imza atmışcasına bir ve beraber hareket edenler şu günlerde iki ayrı husumet kampında mevzilenmiştir? Paylaşılamayan, anlaşılamayan, uzlaşılamayan gerçekte nelerdir, hangi konulardır? Erdoğan’ın bir yıl önce, ‘Ne istediler de vermedik’ sözleriyle sitem ettiği Cemaat’e bugün düşman kesilmesi, 12 yıllık iktidar döneminde yanyana, kucak kucağa dururken birden bire ‘Paralel’ tezlerine sarılarak darbe seferine çıkması en başta milletimizi kandırma, kir ve pası örtme teşebbüsüdür. Şayet paralel devlet varsa, paralel virüs devlet bünyesine bulaşmışsa bunun sorumlusu, bunun suçlusu muhataplarından önce Tayyip Erdoğan ve AKP hükümetleridir.
Boşandığı eşine tecavüz eden sanığa 25 yıl
Kütahya’da boşandığı eşi A.K.’ye tecavüz etmek ve eşinin arkadaşı S.K.’yı da evde zorla alıkoymak suçundan yargılanan Murat K. 25 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Murat K. ile A.K. 11 Eylül 2014 tarihinde Kütahya Aile Mahkemesi’nde anlaşmalı olarak boşandı. Murat K., iddiaya göre bir hafta sonra 18 Eylül’de boşandığı eşi A.K.’yi çamaşır makinesinin nasıl çalıştığını göstermesi için evine çağırdı. A.K., yanına arkadaşı S.K.’yı alıp eski eşinin evine gitti. Murat K. iddiaya göre bıçak zoruyla eski eşi A.K.’ye tecavüz etti, S.K.’yı da bir süre evde alıkoydu. Olayın ardından Murat K. şikayet üzerine polis tarafından yakalandı ve çıkardığı mahkemece tutuklandı.
Kütahya Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan duruşmada mahkeme heyeti Murat K.’ya boşandığı eşine tecavüz suçundan 18 yıl, S.K.’yı da evde alıkoyup hürriyetinden yoksun bıraktığı için 7 yıl olmak üzere toplam 25 yıl hapis cezasına çarptırdı.
Murat K. ile A.K. 11 Eylül 2014 tarihinde Kütahya Aile Mahkemesi’nde anlaşmalı olarak boşandı. Murat K., iddiaya göre bir hafta sonra 18 Eylül’de boşandığı eşi A.K.’yi çamaşır makinesinin nasıl çalıştığını göstermesi için evine çağırdı. A.K., yanına arkadaşı S.K.’yı alıp eski eşinin evine gitti. Murat K. iddiaya göre bıçak zoruyla eski eşi A.K.’ye tecavüz etti, S.K.’yı da bir süre evde alıkoydu. Olayın ardından Murat K. şikayet üzerine polis tarafından yakalandı ve çıkardığı mahkemece tutuklandı.
Kütahya Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan duruşmada mahkeme heyeti Murat K.’ya boşandığı eşine tecavüz suçundan 18 yıl, S.K.’yı da evde alıkoyup hürriyetinden yoksun bıraktığı için 7 yıl olmak üzere toplam 25 yıl hapis cezasına çarptırdı.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)