16 Şubat 2016 Salı

Su parasını ödeyemeyen 4 çocuklu kadını hapse attılar!

“Mahkeme masraflarını ödeyebilirsek eşim hapisten çıkabilecek. 4 çocuğum rezil oldu. Ne olur bize yardım edilsin”

Yolsuzluk, usulsüzlük iddialarının gündemden düşmediği, Türkiye’de Adana’dan gelen bir haber isyan ettirdi. 3 bin lira su parasını ödeyemeyip kaçak su kullanan 4 çocuk annesi kadın hapse girdi. Geride ise çaresiz baba ile gözü yaşlı çocuklar kaldı. İşte Adana’da duyanların yüreklerini sızlatan bir “su davası”nın ayrıntıları…

Adana’da elektrik ustası olan Yusuf Sezgin Uğur, uzun süredir işsizdi. Eve ekmek götürmekte, hepsi de okula giden 4 çocuğunun okul masraflarını karşılamakta güçlük çekiyordu. Parası olmadığı için su abonesi olamadı. Kaçak su kullanınca da ASKİ tarafından mühürlenip suları kesildi. Kış ortasında çaresiz kalan aile,  mührü kırarak su kullanmaya başlayınca “kaçak” durumuna düştü. haklarında takibat yapılan aileden ASKİ  3 bin lirayı bulan kaçak kullanım ve avukatlık ücretlerini talep etti. Kaçak abonesiz su kullanan anne Fazilet Uğur, tutanakla resmi mührü kırmaktan savcılığa verildi. Hakkında Adana 2. Asliye Ceza Mahkemesine dava açılan Fazilet Uğur 5 ay hapis cezası aldı. Cezası kesinleşen Fazilet Uğur cezaevine konuldu.

“PERİŞAN OLDUK”

Adana’nın Yenibey mahallesi 19 sokak 50 numaralı evde oturan kadının hapse girmesiyle, eşi ve çocukları perişan oldu. Çocuklarından Berkant’ın, Çıraklık Eğitimi’nde, Selçuk ’un 5. sınıfta, Fatmanur ‘un 3. sınıfta, Kardelen’in ise 1. Sınıf öğrenci olduğunu belirten baba Yusuf Sezgin Uğur, “Çaresizliğimiz ve parasızlığımız yüzünden bunlar başımıza geldi. Bu ülkelerde paralar, dolarlar ayakkabı kutularında uçuşurken, Reza Zarrab tonlarca altını götürürken, görmezden gelenler 4 çocuk annesi eşimi hapse attı. “dedi.

YARDIM İSTİYOR

Masrafları ödemeleri halinde eşinin hapisten çıkabileceğini belirten Yusuf Sezgin Uğur, “Bize bir hayırsever yardım elini uzatır da mahkeme masraflarını öderse eşim hapisten çıkabilecek. 4 çocuğum rezil oldu. Annesiz kaldı. Ne olur bize yardım edilsin” diye konuştu. (sözcü.com.tr)

15 Şubat 2016 Pazartesi

Çamaşır suyundan zehirlenen kızları öldü, gelinleri 5 aydır komada

Kahramanmaraş’ın Afşin ilçesinde 5 ay önce çamaşır suyundan zehirlenerek hastanelik olan ailenin kızı hayatını kaybetti, gelinleri ise aylardır komada yaşam mücadelesi veriyor.

Afşin ilçesine bağlı Beyceğiz Mahallesi'nde meydana gelen olayda, Saliha Taşhan adlı kadın gelin ve kızları ile birlikte mutfakta temizlik yaptı. Daha sonra aspiratörü temizlemek için çamaşır suyu ve yağ çözücüyü aynı anda kullanan anne Saliha Taşhan (60), gelinleri Zeynep Taşhan (27), damadı Yusuf Gürbüz (30) ve kızları Tuğba Gürbüz (25) zehirlenmişti.

Zeynep Taşhan komada yaşam mücadelesi veriyor.

Akşam saatlerinde fenalaşan Zeynep Taşhan Afşin Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Daha sonra sırasıyla Saliha Taşhan, Yusuf Gürbüz ve Tuğba Gürbüz fenalaşarak aynı hastaneye götürülmüştü. Daha sonra fenalaşan ve Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Hastanesi'ne kaldırılan aile fertlerinden Tuğba Gürbüz tüm müdahalelere rağmen kurtarılamamıştı.

Taşhan ailesinin damadı Yusuf Gürbüz ve anne Saliha Taşhan ise 4 ay komada kaldıktan sonra hastaneden taburcu edilirken, gelinleri Zeynep Taşhan hala komada yaşam mücadelesi veriyor.

BİR GÜN SONRA TEKRAR HASTANEYE GİTTİLER

Hastaneden taburcu olan ve o anları anlatan anne Saliha Taşhan, “Cuma günü kızım ve gelinim mutfağı temizliyorlardı. Çamaşır suyu ile mutfağı temizlediler ve aspiratörün başına geldiler. Gelinim Tuğba Gürbüz aspiratörün çok yağlı olduğunu söyledi ve benden yağ çözücü istedi. Ben de verdim. Ondan sonra nasıl sıktılar nasıl yaptılar bilmiyorum. Damadım Yusuf Gürbüz de dışarıda araba yıkıyordu. O da mutfağa gelmiş. Dördümüz de o iki ilacı teneffüs etmişiz. Ondan sonra gelin rahatsızlandı balkona yattı, kızım Tuğba da rahatsızlandı ve Afşin Devlet Hastanesi'ne gittiler. Serum verip verip geri gönderdiler. Bir gün sonra tekrar hastaneye gittiler. Orada doktor atardamarda zehir tespit etmiş. Kızım ve gelinimi acil Kahramanmaraş’a sevk ettiler. Daha sonra ben rahatsızlandım. Beni de direk Kahramanmaraş’a sevk etmişler. Ondan sonrasını da hatırlamıyorum” diye konuştu.

“GELİNİM 5 AYDIR AYAĞA KALKAMADI"

Kullanılan iki kimyasala herkesin dikkat etmesini isteyen baba Hüseyin Taşhan ise, “Akşam üzeri yapılan ev temizliği sonucunda yorgun düşüp biraz yattılar. Saat 23.00 gibi gelinim istifra etmesi sonucu onu Afşin Devlet Hastanesi'ne götürdük. Oksijen ve serum verdikten sonra eve geldi. Sonra bir diğer kişi rahatsızlanarak hastaneye götürüldü. Ertesi gününde kızım da rahatsızlandı, onu da hastaneye götürdük. O da aynı şekilde oksijen bağlayıp serum verildikten sonra iyi oldu diyerek taburcu edildi. Bir gün sonra yine aynı rahatsızlıkla bu sefer üçü hastaneye götürüldü. Sonrasında Kahramanmaraş'taki 3 farklı hastaneye sevk ettiler. Hastanenin dışarısında beklerken eşimin de rahatsızlaşıp hastaneye sevk edildiğini öğrendik. 3 hastane arasında mekik dokumaktan 'Leyla Mecnun' olduk. Maddi ve manevi yönden yıprandık. Eşim 35 gün hastanede kaldı. 24 gün yoğun bakımda kaldı. Hastaneden çıktığında eşimi tanıyamadım. Kızım Sütçü İman Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yatarken ishale yakalandı. 4 ay 5 gün sonra kızımı kaybettik. Gelinim şu anda 5 aydır hiç konuşmadan baygın bir şekilde hayata tutunmaya çalışıyor. Hanımım ve damadım taburcu oldu, kızım vefat etti, Gelinimin durumu kritik. Kızımın ölüm nedenine damar genişlemesi diyorlar" diyerek yaşadıkları acıyı anlattı.

"BİZ YANDIK KİMSE YANMASIN"

Vatandaşlardan evlerinde aspirin, yağ çöz, hipo, tuz ruhunu kullanırken dikkatli olmalarını isteyen Taşhan, "Onlar metallere değdiği zaman kimyasal silah oluyormuş. Temizlik maddelerinin kutularını aldık bütün hastanelere ibraz ettik ve ilaçların kutularını Afşin polis karakoluna verdik. Otopsi raporu Adana’ya gitti 1 ay sonra gelir dediler ama hala onu bekliyoruz. Biz yandık kimse yanmasın” diye konuştu.

Kardeşinin ölümüne neden olan temizlik maddelerinin incelenmesini talep eden Tuğba Gürbüz’ün ablası Sümeyra Tecır ise, “Marmaris’ten geldim, 2 aydır buradayım, hastalarımla ilgileniyorum. Sağlık Bakanımızdan gelinimiz olan Zeynep Taşhan’ın daha iyi bir yerde daha iyi imkanlarda tedavi görmesini istiyoruz. Onu da kaybetmek istemiyoruz. Şu anda Sütçü İman Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tedavi görüyor. Daha fazla kimsenin canının yanmasını istemiyoruz. İnsanların ömrü bu kadar ucuz değil. Bir temizlik maddesinin böyle bir etki yapmasına inanamıyoruz” dedi. Hürriyet

Telefon dolandırıcılarını yakalatmak için pijama ve terlikle bankaya koştu

Adana’da emekli öğretmen 58 yaşındaki Abdullah Deniz, kendisini polis ve savcı olarak tanıtan dolandırıcıyı yakalatmak için yataktan fırlayıp pijama ve terlikle bankaya koştu. Ancak niyetini anlayan dolandırıcılar küfür edip telefonu kapatınca operasyon suya düştü.


Emekli öğretmen Abdullah Deniz’in cep telefonunu arayıp, kendilerini polis ve savcı olarak tanıtan dolandırıcılar, "Sen kimliğini kayıp ettin mi? Şu anda Bingöl’de polisimize, askerimize kurşun sıkanlar senin kimliğini kullanıyor. Hakkında soruşturma açıldı, 1 ile 8 yıla kadar hapis yatabilirsin" diyerek korkutmaya çalıştı.

EMNİYET'İN SMS'İNİ HATIRLADI

Dolandırıcıların telefonda söylediklerini dikkatle dinleyen daha önce Emniyet Genel Müdürlüğü’nce gönderilen ’Polis, para istemez, kendisini savcı, polis ve asker olarak tanıtanlara itibar etmeyin’ mesajını hatırlayan Deniz, "Siz dolandırıcısınız!" diye tepki gösterdi.
Deniz’e küfreden dolandırıcılar, "Biz yalan mı söylüyoruz, hemen bankaya gidecek, bütün paranı çekeceksin. Sen bankaya gittiğinde ’Mustafa’ dersen biz seni tanırız" dedi.

YOLDA VATANDAŞTAN YARDIM İSTEDİ

Dolandırıcıları yakalatmak isteyen Abdullah Deniz, evden eşinin terliklerini giyip hızla dışarıya çıktı. Yolda rastladığı bir vatandaşa, telefonu göstererek, "Beni dolandırmak istiyorlar" uyarısında bulunan Deniz, 155’i aramasını istedi. Vatandaşın ihbarı üzerine harekete geçen polis, bankaya gelen Abdullah Deniz ile buluştu. Deniz’in niyetini anlayan dolandırıcılar, telefonu kapattı.

'ŞU HALİME BAKIN'

Bankadaki hesabını kontrol eden Abdullah Deniz, "Ben emekli bir öğretmenim. Daha önce böyle olayların olduğunu duydum. Emniyet Genel Müdürlüğü’nden de bu tip olaylara karşı uyarı mesajları geliyordu. Adamı yakalatmak için harekete geçtim, ama fark edip telefonu kapattılar. Şu halime bakın, yataktan fırlayıp kalktım, terlikle dışarı çıktım. Ama yakalanmadılar" diye konuştu.


'EVİNİ DE SAT' DEYİNCE YAKALANDI
Bir diğer ilginç dolandırıcılık haberi de Bursa'dan geldi. Telefon açtığı 65 yaşındaki S.S. adlı kadına kendisini polis olarak tanıtarak evde bulunan 28 bin lirasını dolandıran 20 yaşındaki İ.B., evini de satıp parasını kendisine vermesini isteyince yakalandı.

Bursa’da yaşayan S.S. adlı kadına telefon açan bir kişi kendisini polis olarak tanıttı. S.S.’ye kentte gerçekleşen bir kuyumcu soygununda kendisinin de parmak izleri olduğunu söyleyen kişi, evde bulunan paralarını poşete koyup, Kültürpark’ta yerini tarif ettiği bankın altına bırakmasını istedi. Bunun üzerine korkuya kapılan S.S. paraları istenilen yere bıraktı.

TEKRAR ARAYINCA ŞÜPHELENDİ

Bir gün sonra aynı kişinin tekrar arayıp, soruşturmanın çok daha büyüdüğünü fazla paraya ihtiyaçları oluduğunu söyleyen dolandıcı, S.S.’den bu kez evini hemen satıp parayı kendilerine teslim etmesini istedi. Bunun üzerine şüphelenen S.S. polise haber verdi. Araştırma yapan polis, seri numaralarını aldığı paraları S.S.’ye verip zanlıyı arattı.

SUÇÜSTÜ YAKALANDI, TUTUKSUZ YARGILANACAK

Paraları nereye bırakması gerektiğini sordurdu. Bunun üzerine polis paraları Gemlik İlçesi’ndeki limanda bulunan bir teknenin üzerine bırakmasını istediği S.S.’yi uzaktan takip etti. Bırakılan paraları alan İ.B. suçüstü yakaladı. Emniyet Müdürlüğü’ndeki sorgulamasında suçlamayı kabul etmeyen zanlının, olayda kendisinin aracı olarak kullanıldığını söyledi. Sorgulamasının ardından ’Dolandırıcılık’ suçundan adliyeye çıkartılan İ.B., denetimli serbestlık kapsamında adli kontrolle tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. DHA

Papa 2 John Paul evli kadınla 30 yıl "gizli aşk" yaşadı

Vatikan'ın 2014 yılında aziz ilan ettiği Papa 2. John Paul'ın 30 yıldan fazla evli bir kadınla "gizli aşk" yaşadığı ileri sürüldü. Papa'nın Polonya asıllı ABD'li Anne-Teresa Tymieniecka ile kampa gittiği ve kayak tatiline çıktığı belirtildi. İkili arasındaki mektuplar "yakınlaşma" derecesini de ele veriyor.
İngiliz yayın kuruluşu BBC, muhafazakar kimliğiyle bilinen Papa 2. John Paul ile Polonya asıllı Amerikan felsefeci Anne-Teresa Tymieniecka'nın 30 yıldan fazla "gizli aşk" yaşadığını ileri sürdü. 
Amerikan felsefeci Tymieniecka'nın 1973 yılında Polonya'nın üçüncü büyük şehri Krakow'un o dönem kardinalliğini yapan Karol Wojtyla (Papa 2. John Paul) ile yazdığı bir kitap nedeniyle iletişim kurduğu belirtildi.

BBC iddiasını Polonya Ulusal Kütüphanesi'nde yer alan yüzlerce mektup ve fotoğraflara dayandırdı. Papa 2. John Paul ve Anne-Teresa Tymieniecka'ya ait olduğu iddia edilen mektuplar ve fotoğraflar, ikili arasında 30 yıldan fazla süren bir "yakınlaşma" olduğunu ortaya koyuyor.

Papa 2. John Paul bir mektubunda, evli Anne-Teresa Tymieniecka'yı "Tanrı'nın bir hediyesi" olarak tanımlıyor. Tanıştıklarında 50 yaşında olduğu belirtilen Anne-Teresa Tymieniecka'nın Papa'ya daha büyük bir "gizli aşk"la bağlı olduğu iddia edildi. 30 yıldan fazla süren ilişkide, Papa 2. John Paul'un "dini nedenlerle cinsel ilişkiden uzak durma" yeminini bozmadığı belirtildi.
Papa 2. John Paul ile Amerikan felsefeci Anne-Teresa Tymieniecka 1978'de bir kamp alanında birlikte görülüyor. 
Papa 2. John Paul ile Amerikan felsefeci Anne-Teresa Tymieniecka 1978'de bir kamp alanında birlikte görülüyor. 
BEYAZ TİŞÖRT VE ŞORT

BBC belgeselinde yayınlanan bir fotoğrafta ise, Karol Wojtyla ve Anne-Teresa Tymieniecka kamp alanında bir çadırın önünde birlikte görülüyor. 1978 yılına ait olduğu iddia edilen fotoğrafta, yıllar sonra "Papa" seçilecek olan Karol Wojtyla beyaz bir tişört ve şortla görülüyor. 
Karol Wojtyla, "Papa" seçildikten sonra Tymieniecka'ya yazdığı bir mektupta ilişkilerinin devam edeceğini belirtiyor ve yaşadıklarını unutmama sözü veriyor.

BBC'nin yayınladığı fotoğraflardan birinde de, Karol Wojtyla'nın "Papa" seçilerek Papa 2. John Paul unvanını aldıktan sonra Amerikan felsefeci Anne-Teresa Tymieniecka tarafından Vatikan'da ziyaret edildiğini ortaya koyuyor. Fotoğrafta Papa 2. John Paul eliyle mektup arkadaşının yanağına dokunurken görülüyor.
Kardinal Karol Wojtyla'nın Papa seçildikten sonra "mektup arkadaşı" Anne-Teresa Tymieniecka'ya verdiği hediye. 
Kardinal Karol Wojtyla'nın Papa seçildikten sonra "mektup arkadaşı" Anne-Teresa Tymieniecka'ya verdiği hediye. 
ULUSAL KÜTÜPHANEDEN YALANLAMA

Papa 2. John Paul ile Anne-Teresa Tymieniecka'nın "gizli aşk" yaşadığı iddiaları Polonya Ulusal Kütüphanesi tarafından ise yalanlandı. Açıklamada, Papa 2. John Paul'un başka kadınlarla da on yıllar süren mektup arkadaşlıkları olduğu belirtildi.

BBC'nin belgeselinde Amerikan felsefeci Anne-Teresa Tymieniecka'nın Papa'ya yazdığı mektupların içeriğine ise yer verilmiyor. Tymieniecka'nın da söz konusu mektupları Polonya Ulusal Kütüphanesi'ne ölümünden 6 yıl önce verdiği iddia edildi.

ÖLÜMÜNDEN 9 YIL SONRA AZİZ İLAN EDİLDİ

Papa 2.John Paul, Vatikan'da 27 yıl görevde kaldıktan sonra 2005 yılında yaşamını yitirdi. Papa ölümünden 9 yıl sonra 2014'te Vatikan'da düzenlenen muhteşem bir törenle aziz ilan edildi. Törene 24 devlet başkanı ve kraliyet ailesi temsilcisi, 10 başbakan, 40 bakan ve bakan yardımcısı olmak üzere toplam 122 yabancı siyasetçi katıldı.
Papa 2. John Paul ölümünün ardından 9 yıl sonra aziz ilan edildi. 
Papa 2. John Paul ölümünün ardından 9 yıl sonra aziz ilan edildi. 
AĞCA SUİKAST DÜZENLEDİ

Mehmet Ali Ağca'nın 1981'de suikast ile öldürmek istediği Papa 2. John Paul için ölümünden sonra 5 yıl geçmesi beklenmeden azizlik süreci başlatıldı.

Suikast gişiminden kurtulan ve 2005'te ölen 2. John Paul’ün bir Fransız rahibeyi Parkinson’dan ve Kosta Rikalı bir kadını ölümcül bir beyin hastalığından kurtardığına inanılıyor. (ntvmsnc.com.tr)

Hatay şehidi 1.5 aylık nişanlıydı

Suriye’den Hatay’a kaçak yollarla geçmek isteyen insan kaçakçıları 23 yaşındaki uzman çavuş Mustafa Uygun'u şehit etti. Şehit Mustafa Uygun'un Denizli'deki baba evine ateş düştü. Uygun'un altı ay önce göreve başladığı ve 1,5 ay önce nişanlandığı öğrenildi.

Yayladağı İlçesi’nin Suriye sınırındaki Güveççi Mahallesi’nde devriye gezen askerler dün akşam sınırdaki duvardan atlayarak Türkiye’ye geçmeye çalışan insan kaçakçılarına müdahale etmeye çalıştı. İnsan kaçakçıları ile güvenlik güçleri arasında arbede çıktı. Arbede sırasında bir asker bıçaklandı. İnsan kaçakçıları gece karanlığında kaçarken, ağır yaralanan asker kurtarılamayarak şehit düştü.

Hatay Valisi Ercan Topaca, sınır bölgesine giderek askeri yetkililerden bilgi aldı. Kaçan saldırganların ele geçirilmesi için operasyon sürdürülürken, Yayladağı-Antakya Karayolu’nda kontrol noktaları oluşturuldu. Sınırda yer alan Görentaş ve Güveççi Mahalleleri’nde camilerden yapılan anonslarla halkın sokağa çıkmamaları istendi.

GENELKURMAY' DAN AÇIKLAMA

Olay ile ilgili Genelkurmay Başkanlığı' nın internet sitesinde yapılan açıklamada; "14 Şubat 2016 tarihinde saat 19.15 sularında Hatay/Yayladağı Görentaş Hudut Karakolu’nda görevli unsurlarımız, Suriye sınırından Türkiye’ye yasadışı hudut geçişinde bulunan bir gruba müdahale etmiş, çıkan çatışmada kahraman bir silah arkadaşımız olay yerinde şehit olmuştur.Kahraman şehidimize Allah’tan rahmet, değerli ailesine, yakınlarına, Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarımıza ve Yüce Türk Milletine başsağlığı ve sabır temenni ediyoruz. Kamuoyuna saygı ile duyurulur" denildi

VALİ TOPACA: BİR ASKER ŞEHİT

Konuyla ilgili adli ve idari sürecin devam ettiğini aktaran Vali Topaca, şunları söyledi:
“İnsan kaçakçıları geçerken asker bunlara müdahale ediyor, çalılık alanda bir boğuşma oluyor. Boğuşma neticesinde boynu kesilerek yaralanan askerimiz şehit oluyor. Şu anda adli süreç devam ediyor. Burada bir çete var. Bir kısmı bu tarafta, bir kısmı karşı tarafta. Karşıya bir müdahalemiz, 'asker geçti, tabur geçti' falan diyorlar, öyle birşey yok. Herhangi bir şekilde karşıya müdahale yok. Biz bunları engelleyecek, önleyecek tedbirleri alıyoruz. Askerimiz orada duvardan atlayıp koşarak geçmeye çalışınca, çalılıkların içerisinde müdahale etmeye kalkıyor.”

Ercan Topaca, sosyal medyada yer alan ilçeye giriş çıkışın yasaklandığı iddialarıyla ilgili de böyle bir şeyin söz konusu olmadığını, bölgede arama yapıldığını, giriş çıkışın kontrollü sağlandığını belirtti.

Bu arada, sınırdaki Güveççi ve Görentaş mahallelerinde camiden yapılan Türkçe ve Arapça anonsla vatandaşlar dışarı çıkmamaları konusunda uyarıldı.

Bölgeye çok sayıda polis ve asker ile tedbir amaçlı ambulans sevk edildi. İlçe girişlerinde güvenlik önlemlerinin artırıldığı, araçlarda arama yapıldığı gözlendi.

ŞEHİT MUSTAFA UYGUN'UN DENİZLİ'DEKİ BABA EVİNDE YAS

Hatay'ın Yayladağı ilçesi Suriye sınırında insan kaçakçılarına müdahale ederken şehit olan 23 yaşındaki uzman çavuş Mustafa Uygun'un Denizli'deki baba evinde yas var.            

Yayladağı'nda Suriye sınırından geçmek isteyen insan kaçakçılarına müdahale ederken bıçaklanarak şehit edilen Mustafa Uygun'un şehadet haberi, askeri yetkililer tarafından Pamukkale ilçesi Pamukkale Mahallesindeki babası Cevdet Uygun ile annesi Keziban Uygun'a iletildi.              

Şehidin yakınları ve vatandaşlar, acı haber üzerine eve geldi. Şehidin baba evine Türk bayrağı asıldı.              

Uygun'un altı ay önce göreve başladığı ve 1,5 ay önce nişanlandığı öğrenildi. (hürriyet.com.tr)

14 Şubat 2016 Pazar

Haydarpaşa için son karar

Haydarpaşa Gar, Kadıköy Meydanı ve Çevresi Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı’na, peron alanlarıyla ilgili yapılan itirazı görüşen İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi, planların revize edilmesine karar verdi.

2013’te oy çokluğuyla söz konusu alanda ticari yapılar ile otel gibi yapıların yapımına olanak veren planı onaylayan İBB Meclisi bu kez, İmar ve Bayındırlık Komisyonu’nun, “Planın revize edilmesi için Planlama Müdürlüğü’ne iade edilmesi” yönündeki görüşünü oy birliğiyle kabul etti.

Yeni hazırlanacak planda Haydarpaşa Garı, ‘Hızlı Tren’in ilk istasyonu olacak, tarihi kimliği korunacak. İncelemeler sonucu oluşturulacak yeni planda, gar çevresinde kamuya açık yeşil alanlar oluşturulması,TCDD ve demiryolu tarihi konulu bir müze kurulması da yer alacak.

İmar ve Bayındırlık Komisyonu görüşünde, tarihi Haydarpaşa Garı ve çevresindeki tescilli eserler ve korunması gereken ağaçların bulunduğu, söz konusu alanda TCDD’nin ihtiyacı olan kullanımların Ulaştırma Bakanlığı tarafından yürütülmekte olan ve planlanan projelerin son haline göre yeniden düzenlenmesi gerektiği belirtildi. Alanın bütünündeki uygulamanın ise Kentsel Tasarım Projesi hazırlanarak yürütülmesi ve planlama alanı içerisinde kamuya açık kullanımların arttırılması gerektiği tespit edildiği ifade edilen raporda, ilgili kurumlar ile koordinasyon sağlanarak Şehir Planlama Müdürlüğü tarafından 1/5000 ölçekli Haydarpaşa Garı, Kadıköy Meydanı ve Çevresi Koruma Amaçlı Nazım İmar Planının revize edilmesi kararlaştırıldı.

CHP’LİLERDEN TEŞEKKÜR

İBB Meclisi’nde önceki gün, raporun oylanması öncesi söz alan CHP’li İBB Meclis üyeleri Esin Hacıalioğlu ve Hüseyin Sağ, karar nedeniyle Komisyon üyelerine ve AK Parti Grubu’na teşekkür etti.

İPTAL EDİLEN PLANDA NELER VARDI?

13 Aralık 2013 tasdikli plan notlarında, TCDD, Gar, Çevresi ve Geri Sahası Alt Bölgesi’nde yer alan ticaret (ofis) alanlarında, ticaret fonksiyonu ile birlikte hizmet sektörüne hitap edecek ofis binaları ile bütünleşen, alanın gece de canlılığını sağlayacak olan ve kıyı alanları ile bütünleşecek lokanta, kafeterya, çayhane gibi yeme içme birimlerine yönelik birimler, konut ve günü birlik turizm tesisleri düzenlenebilecekti. Hürriyet

İstanbul'da elektrik kesintisi

Ümraniye, Maltepe, Beykoz ve Ataşehir'in bazı mahallelerinde 15-16 Şubat'ta elektrik kesintisi yapılacak.
İstanbul Anadolu Yakası Elektrik Dağıtım AŞ'den yapılan açıklamaya göre, 15 Şubat'ta Ümraniye'de 00.30-06.30'da Aşağı Dudullu Mahallesi Cami, Şahinler, Necip Fazıl Dilektaşı, Günay, Çorbacı Yolu, Beşparmak, Balcı Ziya Paşa ve Hamza Yerlikaya sokakları, Maltepe'de 09.00-14.00'te Girne Mahallesi Doğuşkent, Demet, Maden ve Çiçek sokakları, Ataşehir'de 12.00-15.00'te İçerenköy Mahallesi Selim Bey, Kiptaş, Kayışdağı, Gökdeniz ile Nazar sokakları elektrik alamayacak.

Beykoz'da, 16 Şubat'ta, 10.00-17.00'de Anadolu Kavağı Mahallesi Cafer Baba, Emek Çıkmazı, İncirli, Molla Mehmet, Mirşah Hamam ve Anadolu Kavağı
sokakları, Ataşehir'de 01.00-06.00'da İçerenköy Mahallesi Çayır Sokağı'nda elektrik kesintisi uygulanacak.

13 Şubat 2016 Cumartesi

Eski Başbakan hastanede böyle bekledi

İtalya'nın eski başbakanı Mario Monti'nin hastanede beklerken çekilen fotoğrafı ülkede gündem oldu.

İtalya'da 16 Kasım 2011 ile 28 Nisan 2013 tarihleri arasında başbakanlık yapan Mario Monti'nin birkaç gün önce hastanede korumasız ve diğer vatandaşlar gibi sıra beklerken çekilen görüntüleri sosyal medyada gündeme oturdu.

Eşinin muayenesi için hastaneye gelen Monti'nin beklerken bitene kadar merdivenlerde oturup çalıştığı gözlendi.

Milano'daki Bocconi Üniversitesi'nde ekonomi profesörü olan Monti'nin bu mütevazı tavırları örnek davranış olarak yorumlandı.

Mario Monti, eski Başbakan Silvio Berlusconi hükümetinin düşmesinin ardından dönemin Cumhurbaşkanı Giorgio Napolitano tarafından atama usulüyle başbakanlık görevine getirilmişti.

Ekonomik krizin etkisini azaltmak adına uygulamaya koyduğu kemer sıkma politikaları halk nezdinde çok ağır karşılanmış ve kurduğu parti de genel seçimlerde öngörülenden çok daha az oy almıştı.
hürriyet.com.tr

Tesettürlü Barbie Instagram fenomeni oldu

Hicap giydirilen Barbie bebekler sosyal medya platformu Instagram'da fenomen haline geldi.

BBC Barbie bebeklerin başörtülü fotoğraflarını açtığı Instagram hesabına koyan Nijeryalı öğrenciyle konuştu.
Başörtülü Barbie bebekleri "Hijarbie" şeklinde tanımlayan eczacılık fakültesi öğrencisi Hanife Adam kendisine "Eğer Barbie hicap giyseydi nasıl olurdu" sorusunu sorduğunu söylüyor.
Kendisi de hicap giyen 24 yaşındaki Adam, "Bir boşluk gördüm. Hicap giyen bir bebek daha önce hiç görmemiştim" diyor.
Adam Barbie bebeklerin tesettürlü giysiler içindeki fotoğraflarını Hijarbie adı altında Instagram'da yayınlamaya başlayınca hesaba ilgi bir anda patlamış.
Bugün hesabın 31 binden fazla takipçisi var.
Bu tür bir tepki beklemediğini söyleyen Adam, "Pek çok insan buna benzer bir şey görmemişti. Ebeveynler kendi çocuklarına benzeyen oyuncak bebekler almak istiyor" dedi.
Hesabın popülaritesi Adam'in daha fazla resim için daha fazla dikiş dikmesi anlamına geliyor.
Çünkü bebeklerin giysilerini Adam kendisi dikiyor.
"Bebeğe tek bir giysi yapmak 2 saatimi alıyor çünkü gerçekten küçükler ve detaylar konusunda dikkatli olmak gerekiyor" diyor.
Ancak Hijarbe fikri herkes tarafından iyi karşılanmıyor.
Adam "Pek çok insan hicaplı bebekleri satın almak istedi ama İslam düşmanlığıyla da karşılaştım" dedi.
"İnsanlar bebeklerle dalga geçiyordu ve bomba taşıdığını ima ediyordu" diye ekledi.
Hanife Adam Hijarbie'nin hicap giyen kadınlarla ilgili yanlış anlamaları değiştireceğini umuyor.
Adam "Bazı insanlar kızların hicabı kendi tercihleri olmadan baskı altında oldukları için giydiklerini düşünüyor. Ama hicap baskı demek değil. Bu daha çok özgürlük ve kendini kapatmakla ilgili bir şey" diyor.
H&M ve Dolce & Gabbana gibi moda markaları yakın dönemde hicaba uygun koleksiyonlar hazırlamıştı.
Adam ise hem oyuncak bebeklere hem de yetişkinlere göre hicap modası yaratmayı sürdüreceğini belirtiyor.
"Ben Müslüman kızlara ilham vermek ve kendilerine benzeyen bebeklerle oynama seçenekleri olsun diye bu hesabı açtım" diyor Adam. (medyafaresi.com.tr)

Başbakan Ahmet Davutoğlu izdivaç programlarına tepki gösterdi

RTÜK üyelerine Çankaya Köşkü'nde buluşan Başbakan Davutoğlu, TV'lerde yayımlanan izdivaç programlarıyla ilgili hassasiyetini anlatarak "Bunlar bizim aile kültürümüze uygun değil. Kapalı paravanın ardında aile kurulmaz" dedi.


Başbakan Ahmet Davutoğlu, Prof. Dr. İlhan Yerlikaya başkanlığındaki Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) üyelerini önceki gün kabul etti. Çankaya Köşkü'nde basına kapalı gerçekleşen görüşme, yaklaşık 1 saat sürdü.

Başbakanlık kaynaklarından edinilen bilgiye göre Davutoğlu, izdivaç programlarından duyduğu rahatsızlığı dile getirirken, "Bunlara izdivaç da dememek lazım, bunlar aile kültürüne zarar veriyor. Kapalı bir paravanın ardından yapılan pazarlıkla aile kurulmaz. Bunlar Bizim Aile kültürümüze uygun değil" dedi.

RTÜK ÇOK SESLİLİĞİ SAĞLAMALI
Davutoğlu'nun, RTÜK'ten en temel beklentisini de şöyle anlattığı öğrenildi: "Benim RTÜK'ten en temel beklentim çok sesliliğin sağlanması konusunda duyarlı olması. Herkesin görüşünü medeni ölçüler içerisinde ifade edebilmesi için özgürlükçü ortamın korunması önemli." Davutoğlu'nun, RTÜK üyelerinin görevine işaret ederken, "RTÜK üyeleri seçilene kadar bir siyasi partinin aday göstermesiyle o siyasi partinin görüşleri doğrultusunda hareket edebilir. Bu da Meclis'in siyasi iradesinin yansıması olduğu için gayet doğru; ama seçildikten sonra kamu adına görev yapıldığının da unutulmaması gerekir" ifadelerini kullandığı belirtildi.
Kültürümüzle uyuşmuyor!

Gündüz kuşağında her kanalda yer alan izdivaç programlarının aile kültürüne uymadığını belirten Davutoğlu RTÜK'ü bu konuda uyardı. mynet

12 Şubat 2016 Cuma

Abdullah Gül'ün kayınpederi Ahmet Özyurt son yolculuğuna uğurlandı

İstanbul’da tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün kayınpederi Ahmet Özyurt son yolculuğuna uğurlandı.

Ahmet Özyurt’un cenazesi saat 11.30 sıralarında Üsküdar’daki Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tatbikat Camii’ne getirildi.

Cenaze nedeniyle Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tatbikat Camii içinde ve dışında yoğun güvenlik önlemleri alındı.

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, tedavi gördüğü Yeditepe Üniversitesi Hastanesi'nde hayatını kaybeden kayınpederi Ahmet Özyurt'un cenazesi ile ilgili sosyal medya üzerindeki kişisel hesabından ricada bulunarak, “Kayınpederimin vefatı vesilesiyle çelenk göndermek isteyen dostlarımızın çelenk yerine kendilerinin takdir ettikleri bir hayır veya eğitim kurumuna bağış yapmalarını rica ederim” dedi.

Gönderilen çelenkler cami dışında duvarın dibine dizildi.

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tatbikat Camisi'nin avlusunda Özyurt için taziye çadırı kuruldu.

Babasını kaybeden Hayrünnisa Gül gözyaşlarını tutamadı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun eşi Sare Davutoğlu, burada 11. Cumhurbaşkanı Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül'e taziyelerini iletti.

Törene, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, eşi Emine Erdoğan, TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Başbakan Ahmet Davutoğlu, eşi Sare Davutoğlu, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, İstanbul Valisi Vasip Şahin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, Enerji Bakanı Berat Albayrak, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Haşim Kılıç, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Ataş, MHP Milletvekili Ekmeleddin İhsanoğlu, AK Parti İstanbul İl Başkanı Selim Temurci, Milli Eğitim eski Bakanı Hüseyin Çelik, Enerji ve Tabii Kaynaklar eski Bakanı ve AK Parti Kayseri Miletvekili Taner Yıldız, Adalet eski Bakanı Sadullah Ergin, Avrupa Birliği eski Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, işadamı Ali Koç ve çok sayıda isim katıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu yoğun güvenlik önlemleri altında camiye geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Abdullah Gül ve Başbakan Davutoğlu yan yana saf tuttu.

Cuma namazına müteakiben İstanbul Müftüsü Rahmi Yaran'ın kıldırdığı cenaze namazının ardından Özyurt'un tabutuna Abdulalh Gül, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu omuz verdi.









Suriyeli mültecilere çalışma izni yürürlüğe girdi

Türkiye'de ikamet eden ve çoğunluğu Suriyeli olan mültecilere belli koşullarda çalışma izni verilmesini düzenleyen Başbakanlık genelgesi yürürlüğe girdi.


Avrupa Birliği (AB) Kasım ayında varılan uzlaşı sonrası Türkiye'nin Avrupa'ya gelen göçmen sayısını azaltmasını bekliyor.

Varılan uzlaşı sonrası bazı AB yetkililerinin Türkiye'nin attığı adımlardan memnun olmadıklarını açıklaması üzerine, 11 Ocak tarihindeki Bakanlar Kurulu Toplantısı'nda mültecilere çalışma iznini öngören düzenlemenin hazırlanması kararlaştırılmıştı.

YÜZDE 10'U GEÇMEME ZORUNLULUĞU

Bir Çalışma Bakanlığı yetkilisi bugün Reuters'a yaptığı değerlendirmede "Hükümet tarafından açıklanan ve çoğunluğu Suriyeli olan mültecilere, çalıştıkları işyerinin yüzde 10'unu geçmemek koşuluyla çalışma izni veren Başbakanlık Genelgesi geçtiğimiz günlerde yürürlüğe girdi" dedi.

Geçtiğimiz ay düzenlemenin ayrıntılarını kamuoyuyla paylaşan Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş şunları söylemişti:

"Öncelikli olarak geçici koruma sağlanan yabancılar, geçici kimlik belgesi düzenleme tarihinden altı ay sonra çalışma izni için başvurabilecek. Sığınmacılar sadece ikamet ettikleri illerde çalışma iznine kavuşabilecek. Onları sınırlandırmanın bir başka koşulu da çalıştıkları işyerindeki işçi sayısının yüzde 10'unu geçmeyecek olmaları."

TARIMDA VALİLİK İZNİ GERECEK

Düzenleme geriye dönük olarak dört haftalık sürede açık bulunan işyerleri için geçerli olacak. Geçici tarım işlerinde çalışan Suriyeli mültecilerin izinleri ise kotayla değil, valilik izniyle belirlenecek. Suriyeli sağlık görevlileri ve eğitimciler için ise Sağlık Bakanlığı, YÖK ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın görüşlerine başvurulabilecek.

Çalışma izni verilen Suriyeli sığınmacılar Türk vatandaşlarının sahip oldukları sosyal güvenlik haklarını da kullanabilecekler.

Ankara, Ocak ayında Suriyeli sığınmacıların yaşam ve çalışma koşullarını iyileştirici düzenlemeler yaparak yasadışı göçün önüne geçecek adımlar atacağını duyurmuştu.

Türkiye, toprakları üzerinden Avrupa'ya geçen göçmen sayısını sınırlama karşılığında mali destek, Türk vatandaşlarına vize kolaylıklarının sağlanması ve üyelik sürecinin canlandırılması için AB ile Kasım ayında anlaşmıştı. (hürriyet.com.tr)

Fethullah Gülen’in internet sitesi kapatıldı

Fethullah Gülen'in Pensilvanya'dan verdiği mesajları yayınlayan Herkul.org sitesine erişim engeli getirildi.

Hakkında terör örgütü lideri olduğu gerekçesiyle yakalama kararı olan Gülen cemaati lideri Fethullah Gülen’in ‘konuşmalarının’ yayınlandığı herkul.org sitesi örgütsel talimat verdiği gerekçesiyle kapatıldı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının herkul.org sitesinden örgütsel talimatların verildiği gerekçesiyle Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’ne yaptığı başvuru sonrası İstanbul 7. Sulh Ceza Hakimliği siteye erişimin durdurulmasına hükmetti.

 ERİŞİM ENGELLENDİ

Talebi değerlendiren Nöbetçi İstanbul 7. Sulh Ceza Hakimliği Herkul.org adresli internet sitesine erişimin engellenmesine karar verdi. Karar siteden örgütsel mesajlar verildiği, örgüt liderinin verdiği talimatların Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurum ve kuruluşlarının haklarını ihlal ettiği kaydedildi. Sözcü

İstanbul'un göbeğinde 'çocuk gelin' dehşeti

15 yaşındaki Zeyno K., şehrin göbeğinde kâbus gibi 2 gün geçirdi. 18 yaşındaki gencin akrabaları Zeyno'yu zorla kaçırdı. Tecavüzden kaçan kız, 3'üncü kattan atladı. Mucize eseri ölmedi. Konu yargıya intikal edince bugün basına yansıdı.

Sabah Gazetesi'nden Dilek Yaman'ın tarihi belirtilmeyen haberine göre İstanbul'da 18 yaşındaki İbo İ.'nin akrabalarınca kaçırılıp bir evde İbo İ. ile zorla birlikte olması istenen 15 yaşındaki Zeyno K., 3. kattan atlayarak ölmek istedi. Vücudunda çok sayıda kırık oluşan kız çocuğu şans eseri hayata tutundu.  Zeyno'nun dramatik öyküsü, kendisiyle zorla evlenmek isteyen 18 yaşındaki İbo İ.'yi reddetmesiyle başladı. Saplantılı genç, Zeyno'yu elde etmek için akrabaları ile konuşup plan yaptı. Gözü dönmüş aile de çocuk yaştaki İbo ve Zeyno'yu evlendirmek için seferber oldu. Zeyno'nun bir arkadaşı ile işbirliği yapıldı. İstanbul Esenyurt'ta arkadaşı ile buluşacağını sanan Zeyno, buluşma noktasına gittiğinde İbo İ.'nin halası ve akrabası tarafından bir aracın arka koltuğuna zorla bindirildi. Önce Sefaköy'de günlük kiralanan bir eve, oradan da Kâğıthane'deki başka bir adrese götürüldü. Bu sırada Zeyno'nun babası bir anda ortadan kaybolan kızı için polise başvurdu.

HASTANEDE KURTARILDI 

Ailesi her yerde Zeyno'yu ararken talihsiz kız 2 gün süren dehşet dolu anların sonuna yaklaşmıştı. Bir odaya kapatılan Zeyno, İbo İ. ile birlikte olması için ikna edilmeye çalışılıyordu. Hatta bazıları kız çocuğunu tartakladı. Zeyno ikna olmadı. İbo İ. ile birlikte bir odaya kapatıldı. Kendisine dokunmaması için İbo İ.'ye yalvaran Zeyno, başaramadı. Çaresiz kalınca pencereyi açıp 3'üncü kattan atladı. Ağır yaralanan Zeyno Şişli Etfal Hastanesi'ne kaldırıldı. Vücudunda çok sayıda kırık oluşan kız çocuğu hayata tutunmayı başardı.

11 ŞÜPHELİ YARGILANIYOR

Hastane polisinin devreye girmesiyle korkunç olay ortaya çıktı. Savcılık soruşturma başlattı. Zeyno'nun babası şikâyetçi oldu. İbo İ. ve yakınlarına, "hürriyeti tahdit", "çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçuna teşebbüs ve bu suça yardım etmek", "kasten yaralama" suçlarından dava açıldı. 11 şüpheli, ağır ceza mahkemesinde yargılanacak. Sabah

11 Şubat 2016 Perşembe

Yılmaz Özdil'in Lahmacun yazısı olay oldu

Sözcü yazarı Yılmaz Özdil'in bugünkü köşesinde yazdığı "Lahmacun" başlıklı yazı sosyal medyada olay oldu.

Yılmaz Özdil, bir fatura fotoğrafı ile köşesinde paylaştığı yazıda şunları söyledi...
150 sene önce değil, sadece 1.5 sene önce, temmuz 2014… Suriye’den Türkiye’ye geçmeye çalışan silahlı grup, jandarmaya denk geldi, çatışma çıktı, üç askerimiz şehit oldu. Genelkurmay açıklama yaptı, “çatışmada en az altı PYD/PKK mensubu terörist öldürüldü” dedi.
*
Böylece… PYD’nin PKK’dan farklı olmadığını, farklı isimle aynı örgüt olduklarını kayda geçirdi.
*
Asrın liderimiz bayram namazındaydı, camiden çıkarken mikrofon uzattılar. “PKK’nın şehit ettiği üç askerimiz hakkında ne diyorsunuz?” diye sordular. “PKK mı, PYD mi, orada bir yanlışınız var, benim bildiğim PYD diye açıklandı” cevabını verdi.
*
Tuhaf bi durumdu.
Genelkurmay “PYD/PKK terörist” diyordu. Asrın liderimiz ise, hem PKK’ya toz kondurmuyor, hem PYD’ye terörist demiyor, hem de ikisinin farklı örgütler olduğuna dikkat çekiyordu.
*
Çünkü… Cumhurbaşkanlığı seçiminin eli kulağındaydı, İmralı-Kandil pazarlıkları tam gaz devam ediyordu, açılım oylarına ihtiyaç vardı, terörist merörist diyerek kimseyi üzmemek gerekiyordu!
*
Seçim yapıldı, asrın liderimiz cumhurbaşkanı oldu. Bismillah ilk iş… Meclis’ten Suriye tezkeresi çıkarıldı. Herkes Suriye’ye gireceğimizi zannetti. Halbuki kazın ayağı öyle değildi. Bu tezkere “yabancı silahlı askerlerin Türkiye’de bulunmasına” izin veriyordu. Amacı buydu.
*
Tezkere çıkarıldı.
Şak…
Obama telefon etti.
Şak…
Peşmergeye koridor açıldı.
*
Asrın liderimiz ne dedi biliyor musunuz? “Sayın Obama’yla telefonda görüştük, koridor açılmasını, peşmergelerin Türkiye üzerinden Kobani’ye geçmesini sayın Obama’ya zaten ben teklif ettim” dedi.
*
Yalaka Türk basını “işte dünya lideri” manşetleri atarken, Amerikan basını gülmekten yerlere yatıyordu. The New York Times gazetesi, asrın liderimizi karikatürize etti, semazen kıyafetiyle çizdi, asrın liderimiz devamlı dönüyor, döne döne ilerlemeye çalışıyordu.
*
29 Ekim 2014…
*
Cumhuriyet bayramı, akp hükümeti sayesinde, tarihimizde ilk kez Kürdistan bayramı olarak kutlandı. Peşmerge silahlı kuvvetleri, takvimde başka gün yokmuş gibi, inadına, tam 29 Ekim’de Türkiye’den resmi geçit yaptı.
*
Akp’den önce Türkiye Cumhuriyeti’nin verdiği pasaportla seyahat edebilen Barzani, şimdi topuyla tüfeğiyle Türk topraklarındaydı.
*
Erbil’den yola çıkan ağır silahlı peşmerge konvoyu Habur sınır kapımızdan girdi, Silopi, Cizre, Nusaybin, Kızıltepe, Suruç güzergahını katedip, Mürşitpınar sınır kapımızdan Suriye’ye, Kobani’ye geçti.
*
Bir bölümü de uçakla geldi. Şanlıurfa GAP Havalimanı’na indiler, karayoluyla gelenlere katıldılar. Karadan havadan… Resmen şov yapıyorlardı. Aramızda deniz olsa, denizden de gireceklerdi.
*
Türkiye topraklarında Kürdistan bayraklarıyla, alkışlarla karşılandılar. Kurbanlar kesildi. Yüzlerce otomobil, konvoya eşlik etti. Kornalar çalınıyor, havayi fişekler fırlatılıyor, halaylar çekiliyordu.
*
Bazı peşmergelerin üniformasında ABD bayrağı vardı. Karşılayanlar “biji serok Obama” sloganları attı.
*
Türk silahlı kuvvetleri ayak altında dolaşmamak, kobanicileri rencide etmemek için kışlalarına saklanmıştı. Özel harekat polisleri, kobaniciler rahatsız olmasın diye karakollarına saklanmıştı. Milli istihbarat teşkilatı teşrifatçı olmuştu, eskortluk yapıyordu. Hazindi.
*
Karada vaziyet buyken, havada vaziyet nasıldı? Kürdistan silahlı kuvvetlerini, Türkiye’nin bayrak taşıyıcısı, Türk Hava Yolları taşıdı. THY uçakları Şanlıurfa-Erbil arasında “özel uçak” hizmeti verdi.
*
PYD’ye yardım etmek üzere, katyuşa füzeleri, doçka uçaksavarları, havan toplarıyla güle oynaya Kobani’ye giden peşmerge konvoyu, Mardin-Urfa yolunda acıktı, bir benzin istasyonunun dinlenme tesislerinde mola verdiler. Lahmacun yediler. 979 lira hesap geldi. E para ödeyecek değillerdi herhalde… Şanlıurfa Valiliği ödedi. Elden nakit, tiko para ödendi. Faturası, Yatırım İzleme Koordinasyon Başkanlığı’na kesildi.
*
Kobanicilerin lahmacun parasını ödemek, yatırım’dı!
*
Türkiye Cumhuriyeti’nin onuruyla oynanırken, devletin haysiyeti ayaklar altına alınırken… Ahmet Kiziroğlu ne diyordu? “Türk ve Kürt kardeşler Şam’ın özgürlüğü için çalışacaklar, Kobani’ye selam ediyorum, Kobani’deki kardeşlerimin alnından öpüyorum” diyordu.
*
Şimdi ne diyorlar?
*
PYD terör örgütüdür.
Kobanidekiler teröristtir.
Eyyy ABD, bizimle mi ortaksın, terörist PYD’yle mi ortaksın filan.
*
Boşuna dememiş atalarımız…
*
yediğin hurmalar
yedirdiğin lahmacunlar
gün gelir malum yerini tırmalar!
*
Buyrun işte faturası…
PYD’nin bu coğrafyada aktör olması için elinden geleni yapacaksın, Kobani’nin anahtarlarını kendi ellerinle PYD’ye teslim edeceksin, Kürdistan silahlı kuvvetlerine yolgeçen hanı olmak için tezkere çıkaracaksın, Kobanidekileri alnından öpeceksin, PYD’ye yardıma gidenlerin yediği lahmacunun parasını bile bu millete ödeteceksin… Sonra dönüp aynı millete “benim hiç günahım yok, hepsi ABD’nin başının altından çıkıyor” diyeceksin öyle mi?
*
Bak açık söyleyeyim.
Kimse hatırlamıyordur, yaptıklarım çoktan unutulmuştur, nasıl olsa yediririm sanıyorsun ama…
Lahmacun olsan, yenmezsin!