TEOG'un yerine liseye geçişte getirilecek yeni sisteme ilişkin konuşan Başbakan Yıldırım, ''Sorular test değil, klasik sorular olacak. Açık uçlu sorular sorulacak. Buradan alınacak sonuçlar da mezuniyete esas belirleyici notlar olacak'' dedi.
Başbakan Binali Yıldırım, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi akademik yılı açılışında konuştu.
TEOG yerine gelecek yeni sistemi anlatan Başbakan Yıldırım, soruların test değil klasik sorular olacağını belirtti.
Başbakan Yıldırım şöyle konuştu:
''4 yılını ilkokul 4 yılını ortaokul olarak okuyor. Spor lisesine mi gidecek fen bilimlerine mi imam hatip'e mi gidecek. Sınav kalkıyor. Her yılın yıl sonu başarı ortalaması alınıyor 5-6-7-8 bu bir veri. Ayrıca derslerdeki öğrencinin ilgisi ne tarafa gidiyor? Spor mu sanat mı matematik mi? Buralar tespit ediliyor buna belirli oranda katkı yapan 8. sınıfta sınav yapılıyor. O sınavın soruları soru bankasından geliyor. Her okul kendine göre yapmıyor. Okuma sistemi de dışarıda okunuyor. Mezuniyet puanı çıkıyor o puana göre öğrenci istediği yere yerleşiyor.
''SORULAR TEST DEĞİL''
Sorular test değil. Sınıfta yaptığı klasik sorular olacak. Açık uçlu sorular sosyal bilgiler şunu anlat. Matematik şu problemi çöz. A şıkkı B şıkkı falan yok. Açık uçlu sorular sorulacak. Buradan alınacak sonuçlar da mezuniyete esas belirleyici notlar olacak.
''ÜNİVERSİTELERDE DE SINAVLAR BASİTLEŞTİRİLECEK''
Üniversitelerde de sınavlar basitleştirilecek. Buna benzer bir şey. Bir sınav olacak tek bir sınav bir müddet daha ama bu da esasında ortaokuldan, liseden gelen başarıyla birleştirilerek bu sınav gerçekleştirilecek. Bu sınav tek başına belirleyici bir sınav olmayacak.''
Yıldırım'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
''Türkiye bulunduğu bölgede çok önemli sınamalara tabi olmuş bir ülke. Daha alçak darbe girişiminin üzerinden 1 yıl geçti. Maalesef güzel duygularımızı milli duygularımızı bayrak ülke sevdamızı dini duygularımızı bütün değerlerimizi istismar eden kökleri dışarıda olan bir terör örgütü ile bu ülke yüzleşti. Destan bağımsızlık deyince Çanakkale akla gelir. Düşman geçemez deyince Çanakkale akla gelir. Bugün Türkiye, etrafı ateş çemberi olan bir ülke olmasına rağmen istikrarla, kararlılıkla 2023, Cumhuriyetimizin 100. yılına emin adımlarla ilerlemektedir.
Çanakkale millet için geçilen bir yerdir. Millet her taraftan Çanakkale'ye gelmelidir. Bizim için siyaset millete hizmet. Millete hizmet etmeyen bir siyaset olmaz olsun. Böyle bir siyaset bize lazım değil.
Türkiye aynı anda 3 terör örgütüyle mücadele eden tek ülke. 15 Temmuz alçak darbe girişiminin arkasında olan FETÖ terör örgütü... FETÖ terör örgütü, 15 Temmuz'dan sonra artık tam anlamıyla açığa çıkmış, gerçek niyetleri ortaya çıkmış ve 250 şehidimiz olan, 2 bin 194 gazimiz olan adeta bir savaş sonucu bağımsızlığımızı, demokrasimizi kazandığımız bir sürecin arkasından hukuk içerisinde bu alçak örgütle mücadele tüm hızıyla devam etmektedir. Her ne kadar mahkemelerde tiyatro oynasalar da yargıyı yanıltmaya gayret etseler de terörist başının gönderdiği rüya tabirlerine göre rollerini oynasalar da hiçbir faydası yok. Hukukun içerisinde hak ettikleri en ağır cezayı mutlaka alacaklardır. Şehitlerimizin kanı yerde kalmayacak, gazilerimizin ahı yerini bulacak ve bunlar gerekli şekilde cezalandırılacak.
Bir bakıyorsunuz hiçbir birikimi olmayan, diploması olmayan bir adamın etrafında üniversite okumuş adamlar, profesör olmuş adamlar fırıl fırıl dönüyor. Yarım bıraktığı ekmeği kapıp yemek için birbiriyle kavga ediyorlar Tabağında bıraktığı yemek için birbirlerine giriyorlar. Akla ziyan bir iştir. Böyle bir şey olur mu? Allah akıl fikir vermiş. Allah bize engin bir muhakeme kabiliyeti vermiş. Tabii inancımız var. İnanacağız ama inancımızın istismar edilmesine, kullanılmasına, belirli kötü niyetli örgütlere değerlerimizi satmayacağız. Kafalarımızı kiraya vermeyeceğiz. Bizim sahip olduğumuz değerler bize yeter.
Şunu büyük bir rahatlıkla söylerim ki son iki yıldır yaptığımız mücadele sonucu terör örgütü belini doğrultamaz hale gelmiştir. Çok değil iki yıl önce bir yılda dağa götürdükleri genç sayısı 3 binin üzerindeydi. Şu anda bu sayı onun altında. Götüremiyorlar. Çünkü gençler gördüler, çıkmaz yolu da gördüler, geleceği de gördüler. Gelecek Türkiye'de, gelecek Türkiye Cumhuriyeti'nin 80 milyonuyla bir ve beraber olmasıdır. Bunu gördü.
KUZEY IRAK'TAKİ TARTIŞMALI REFERANDUM
Kuzey Irak'ta bir referandum oldu. Kürtlerin daha iyi şartlarda yaşamasına niye karşı çıkıyorsunuz? Kim söylüyor? O referandumu bütün dünyaya inatla Irak merkezi hükümetinin karşı çıkmasına rağmen inatla yapmak isteyen yapan bu yöneticilerin orada yaşayan Kürtleri Arapları düşündüğünü mü zannediyorsun? Kendi iktidarlarının devamı için milyonlarca insanı maceraya sürüklemeden tereddüt etmediler. Asıl sorunlar bundan sonra başlıyor. Bizim Kürt kardeşlerimizle hiçbir problemimiz yok.
AB'YE TEPKİ
Avrupa Birliği'nden (AB) şunu bekliyoruz; gelecek vizyonunuzu belirleyin artık. Nereye gitmek istiyorsunuz, kiminle gitmek istiyorsunuz? Türkiye mecbur değil size. En fazla sizin kazancınız. Türkiye'yi bu sisteme dahil etmenin Avrupa'ya Türkiye'den daha fazla faydası var.
ÜNİVERSİTE SINAVI SİSTEMİNDE DEĞİŞİKLİK
Üniversite girişi sınav stresinin azaltılması lazım. Mezun olan sayısı da aynı üniversitelerin sunduğu kontenjan da aynı. Herkes 18 Mart'a gitmek isterse orada sorun başlıyor.
TEOG YERİNE SİSTEM ARAYIŞI
Bunu öğrenciler ve veliler üzerinde oluşturduğu stres var. 4 yılını ilkokul 4 yılını ortaokul olarak okuyor. Spor lisesine mi gidecek fen bilimlerine mi imam hatip'e mi gidecek. Sınav kalkıyor. Her yılın yıl sonu başarı ortalaması alınıyor 5-6-7-8 bu bir veri. Ayrıca derslerdeki öğrencinin ilgisi ne tarafa gidiyor? Spor mu sanat mı matematik mi? Buralar tespit ediliyor buna belirli oranda katkı yapan 8. sınıfta sınav yapılıyor. O sınavın soruları soru bankasından geliyor. Her okul kendine göre yapmıyor. Okuma sistemi de dışarıda okunuyor. Mezuniyet puanı çıkıyor o puana göre öğrenci istediği yere yerleşiyor. 6. sınıfa giden torunum var Bahar. Gittim sarıldı boynuma 'Dede TEOG kalktı ne güzel' Kızım senin ne işin var TEOG'la. O bile TEOG stresine girmiş. Daha 2 sene var. Yazık günah değil mi bu evlatlarımıza?
''SORULAR TEST DEĞİL''
Sorular test değil. Sınıfta yaptığı klasik sorular olacak. Açık uçlu sorular sosyal bilgiler şunu anlat. Matematik şu problemi çöz. A şıkkı B şıkkı falan yok. Açık uçlu sorular sorulacak. Buradan alınacak sonuçlar da mezuniyete esas belirleyici notlar olacak.
''ÜNİVERSİTELERDE DE SINAVLAR BASİTLEŞTİRİLECEK''
Üniversitelerde de sınavlar basitleştirilecek. Buna benzer bir şey. Bir sınav olacak tek bir sınav bir müddet daha ama bu da esasında ortaokuldan, liseden gelen başarıyla birleştirilerek bu sınav gerçekleştirilecek. Bu sınav tek başına belirleyici bir sınav olmayacak.
ÇANAKKALE HAVALİMANI TERMİNAL BİNASI AÇILIŞ TÖRENİ
Başbakan Yıldırım, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi akademik yılı açılışındaki konuşmasından önce Çanakkale Havalimanı Terminal Binası açılış törenine katıldı.
Buradaki konuşmasında Çanakkale'nin 15 yıllık hükümetleri döneminde ulaşım ve diğer birçok alanda çok büyük hizmetler gördüğünü anlatan Yıldırım, şöyle devam etti:
"Çanakkale deniz taşımacılığı hemen hemen bitmişti. Bugün adalar dahil olmak üzere Çanakkale'de çok düzenli, gelişmiş bir deniz yolcu taşımacılığı hizmeti verilir hale geldi. Çanakkale'nin komşu illerle bağlantısı yoktu. Edirne, Tekirdağ, Bandırma, Balıkesir ve İzmir'le bağlantıları çok zayıftı. Bütün bunları bölünmüş yollar haline getirdik ve Çanakkale'yi hem Ege'ye hem Marmara'ya hem de orta Anadolu'ya ulaşılır hale getirdik. Çanakkale'de tarihi yarımadanının önceki halini biliyorsunuz. Nereden nereye geldi. 'Çanakkale geçilmez' diyen ecdadımızın, şehitlerimizin meftun olduğu o bölge bugün Türkiye'nin en onurlu, en prestijli alanları haline geldi. 18 Mart'ta, 24-25 Nisan'da akın akın insanlar geliyor, tarihini, geçmişini öğreniyor ve geleceğe heyecanla, umutla bakıyor."
Başbakan Yıldırım, Çanakkale'de 15 yıl önce hava ulaşımının da olmadığını dile getirerek, havalanını açtıklarını, pistini de büyüttüklerini, şimdi de 12-13 bin metrekarelik, hem iç hatlara hem dış hatlara hizmet edecek bu terminali armağan ettiklerini söyledi.
"1 KASIM'DAN İTİBAREN İSTANBUL'DAN DA GÜNLÜK SEFERLER BAŞLAYACAK"
Çanakkale'ye Ankara'dan günlük seferler yapıldığını dile getiren Yıldırım, "1 Kasım'dan itibaren inşallah İstanbul'a da günlük seferler yapılacak. Atatürk Havalimanı'na, böylelikle iki büyük şehrimize, oradan da yurt dışına bağlantılar gerçekleşmiş olacak" dedi.
Yıldırım, Çanakkale'ye 2003'te ilk defa geldiğinde bir şey fark ettiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Çanakkale geçilmez, yazısı her yerde yazıyordu. Atalarımız, ecdadımız düşmana karşı 'Çanakka'le geçilmez' dedi ve geçilmedi. Ama daha sonra Çanakkale ulaşımda da geçilmez hale gelmiştir. Denizde yok, karada yok, havada yok. Ecdat düşman için geçilmez dedi. Çanakkale Türkiye için geçilir, Türk milleti için geçilir, havadan da gelinir, karadan da gelinir, denizden de gelinir. Çanakkale yolu en fazlasıyla hak eden bir ilimiz. Çünkü Türkiye'nin, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün bağımsızlık yürüşüyünde en önemli direnişin, destanların yazıldığı şehrin adıdır."
"TÜRKİYE HAVACILIKTA DESTAN YAZDI"
Başbakan Binali Yıldırım, Türkiye'nin son 15 yılda havacılıkta sadece Türkiye'de değil, dünyada destan yazdığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Türkiye'nin bugün havacılıkta dünyada 11'inci, 28 Avrupa ülkesi arasında 5'inci sıraya yükseldi. Bayrak taşıyıcımız Türk Hava Yolları, Avrupa'nın ikinci büyük şirketi haline geldi. Nereden nereye... İç-dış hat, 34 milyon yolcudan bugün 174 milyon yolcuya çıktı. Bu sene sonunda 190'ı geçecek. 350'den fazla noktaya uçuş yapıyoruz. Dünyada daha fazla uçuş yapan bir başka havayolu yok. 159 ülkeye doğrudan uçuşlarımız var. Bu ne kadardı 60 ülke. 60'tan 159'a geldi. 55 uçağımız vardı şimdi sayısını bilmiyorum. 500 uçağı buldu özel sektör, Türk Hava Yolları... Daha çok şey anlatılabilir. Hava alanlarında çalışanların sayısı 4 kat arttı. Dünyanın en büyük havalimanını Türkiye yapıyorsa boşuna yapmıyor, bu 15 yıllık bir başarının bir sonucudur. Türkiye'ye yakışan da budur."
Terminalin Çanakkale'ye hayırlı olması temennisinde bulunan Yıldırım, kentin buradan yapılacak seyahatlerle ekonomik olarak ve turizm bakımından çok daha büyük bir fayda sağlayacağını vurguladı.
Yıldırım, 2018'in "Troia Yılı" ilan edildiğini hatırlatarak, "Kültür ve Turizm Bakanlığımız buna yönelik de çok büyük bir etkinlik, program planlıyor. Böylece Çanakkale'ye hem yurt içinden hem yurt dışından çok daha fazla misafer gelecek. Çanakkale'mizi çok daha iyi tanıtma imkanına sahip olacağız" dedi.
Yapımı tamamlanarak hizmete alınan Çanakkale terminalinin hayırlı, uğurlu olmasını dileyen Yıldırım, emeği geçenlere de teşekkür etti. Başbakan Binali Yıldırım ve berabarindekiler daha sonra kurdele keserek Çanakkale Havalimanı yeni terminal binasını hizmete açtı. (ntvmsnc.com.tr)
29 Eylül 2017 Cuma
Suratına kaplan saldırdı! 23 yıldır bu halde
Kaplan yüzünü parçaladı! 23 yıl boyunca Yüzünü herkesten gizledi!
Bangladeş'in güneyinde yaşayan 45 yaşındaki Hashmot Ali, bundan tam 23 yıl önce, ormanda uyurken bir kaplan saldırısına uğradı.
Yüzünü kaplan parçalayan adam uzun bir ameliyat geçirdi. Ameliyata rağmen yüzü tanınmaz halde kalan adam 23 yıl boyunca maskeyle gezdi.
‘Tek isteğim sıradan insanlar gibi aynaya bakabilmek!
3 çocuk babası olan Ali, 23 yıldır aynaya bile bakamıyor!
Mahalleli tarafından dışlanan Ali, görünüşünden dolayı hiç bir işe kabul de edilmiyor.
Çareyi pazarda, maskeli balık satmakta buluyor.
Şimdilerdeyse, yıllarca insanlardan örtüyle sakladığı yüzünü eskisi gibi yapabilecek plastik cerrahi operasyonu umuduyla hayata tutunmuş yaşamakta. Sözcü
Bangladeş'in güneyinde yaşayan 45 yaşındaki Hashmot Ali, bundan tam 23 yıl önce, ormanda uyurken bir kaplan saldırısına uğradı.
Yüzünü kaplan parçalayan adam uzun bir ameliyat geçirdi. Ameliyata rağmen yüzü tanınmaz halde kalan adam 23 yıl boyunca maskeyle gezdi.
‘Tek isteğim sıradan insanlar gibi aynaya bakabilmek!
3 çocuk babası olan Ali, 23 yıldır aynaya bile bakamıyor!
Mahalleli tarafından dışlanan Ali, görünüşünden dolayı hiç bir işe kabul de edilmiyor.
Çareyi pazarda, maskeli balık satmakta buluyor.
Şimdilerdeyse, yıllarca insanlardan örtüyle sakladığı yüzünü eskisi gibi yapabilecek plastik cerrahi operasyonu umuduyla hayata tutunmuş yaşamakta. Sözcü
İBB'nin yeni başkanı Mevlüt Uysal kimdir?
Mevlüt Uysal, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nda boşalan koltuğun yeni sahibi oldu. Kadir Topbaş'ın istifasının ardından belediye meclis üyeleri arasında gerçekleşen yeni seçimde, oyların büyük bir çoğunluğunu elde eden Mevlüt Uysal, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı mevkisinin yeni yöneticisi oldu. Peki, Mevlüt Uysal kimdir, kaç yaşındadır? İşte, yeni başkan hakkında merak edilen detaylar
Mevlüt Uysal kimdir, kaç yaşındadır sorusu milyonlarca vatandaş tarafından araştırılmaya başlandı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı seçilen Mevlüt Uysal hakkında bilgiler merak edilmeye başlandı. 2014 yılında AK Parti'nin Başakşehir Belediye Başkan'ı olan Mevlüt Uysal şimdi de İBB'nin yeni başkanı oldu. Peki, Mevlüt Uysal kimdir, kaç yaşındadır? Mevlüt Uysal nereli?
Başakşehir Belediyesi'nin internet sitesinde Uysal ile ilgili şu biyografiye yer verilmiş:
Mevlüt Uysal 1966 yılında Antalya’nın Alanya ilçesinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini memleketinde tamamladıktan sonra, 1988 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu.
Üniversite yıllarından itibaren ülke ve toplum sorunları ile yakından ilgilendi, siyasi ve sosyal çalışmaların içerisinde aktif olarak bulundu. Okulu bitirdikten sonra başladığı serbest avukatlık mesleğini icra ederken, bir taraftan da aktif siyasetle uğraştı. AK Parti'nin kurulması ile birlikte, Küçükçekmece İlçe Teşkilatı kurucu başkanı oldu.
2009 yılında Başakşehir ve Bahçeşehir’in birleşerek ilçe olması üzerine 29 Mart 2009 Yerel Seçimleri’nde Başakşehir Belediye Başkanı Adayı olan Uysal, 127 bin 482 seçmenden, oy kullanan 103 bin 111’inin 39 bin 72’sinin oyunu alarak Başakşehir Belediye Başkanı seçildi.
2014 Yerel Seçimlerde AK Parti adayı olarak ikinci kez seçime giren Uysal, sandığa giden 190 bin 906 seçmenden 92 bin 559 seçmenin oyunu alarak ikinci kez Başakşehir Belediye başkanlığı koltuğuna oturdu.
Mevlüt Uysal evli ve dört çocuk babasıdır.
Mevlüt Uysal kimdir, kaç yaşındadır sorusu milyonlarca vatandaş tarafından araştırılmaya başlandı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı seçilen Mevlüt Uysal hakkında bilgiler merak edilmeye başlandı. 2014 yılında AK Parti'nin Başakşehir Belediye Başkan'ı olan Mevlüt Uysal şimdi de İBB'nin yeni başkanı oldu. Peki, Mevlüt Uysal kimdir, kaç yaşındadır? Mevlüt Uysal nereli?
Başakşehir Belediyesi'nin internet sitesinde Uysal ile ilgili şu biyografiye yer verilmiş:
Mevlüt Uysal 1966 yılında Antalya’nın Alanya ilçesinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini memleketinde tamamladıktan sonra, 1988 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu.
Üniversite yıllarından itibaren ülke ve toplum sorunları ile yakından ilgilendi, siyasi ve sosyal çalışmaların içerisinde aktif olarak bulundu. Okulu bitirdikten sonra başladığı serbest avukatlık mesleğini icra ederken, bir taraftan da aktif siyasetle uğraştı. AK Parti'nin kurulması ile birlikte, Küçükçekmece İlçe Teşkilatı kurucu başkanı oldu.
2009 yılında Başakşehir ve Bahçeşehir’in birleşerek ilçe olması üzerine 29 Mart 2009 Yerel Seçimleri’nde Başakşehir Belediye Başkanı Adayı olan Uysal, 127 bin 482 seçmenden, oy kullanan 103 bin 111’inin 39 bin 72’sinin oyunu alarak Başakşehir Belediye Başkanı seçildi.
2014 Yerel Seçimlerde AK Parti adayı olarak ikinci kez seçime giren Uysal, sandığa giden 190 bin 906 seçmenden 92 bin 559 seçmenin oyunu alarak ikinci kez Başakşehir Belediye başkanlığı koltuğuna oturdu.
Mevlüt Uysal evli ve dört çocuk babasıdır.
İBB’nin yeni başkanı belli oldu
Kadir Topbaş'ın istifasıyla boşalan Büyükşehir Belediye Başkanlığı için İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi'nde yapılan seçimin ilk iki turunda, adaylardan biri, meclis üyelerinin üçte ikisinin oyunu alamadığı için başkan seçilemedi. Bunun üzerine, salt çoğunluğun arandığı üçüncü tura geçildi. Üçüncü turda 308 oy kullanılırken, 4 oy geçersiz sayıldı. AK Parti'nin adayı Mevlüt Uysal 179, CHP'nin adayı Ekrem İmamoğlu ise 125 oy aldı. Bu sonuçla, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Mevlüt Uysal oldu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yeni Başkanı Mevlüt Uysal, açıklamasında “Dünya şehri İstanbul ve şahsım adına inşallah hayırlısı olur” dedi. Uysal, düzenlenen törende İstanbul Büyükşehir Belediyesi Birinci Başkanvekili Ahmet Selamet'ten başkanlık mührünü alarak, görevine başladı. Mevlüt Uysal, tebrikleri de kabul etti.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Erol Kaya, canlı yayında yaptığı açıklamada, 'Sayın Kadir Topbaş’ın istifasıyla boşalan başkanlık için temayüle 337 arkadaşımız katıldı. Genel Başkanımızın tavsiyesiyle Büyükşehir Belediye Başkan adayımız Başakşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal oldu. Mevlüt Kardeşimizi tebrik ediyorum' dedi.
İLK AÇIKLAMA
Uysal yaptığı ilk konuşmada, “Meclis üyelerimiz 3 tur burada kaldılar. Sizlere canı gönülden teşekkür ediyorum. Bu seçimde şahsımı büyükşehir belediye başkanı yaptınız. Dünya şehri olan İstanbul adına bölgemiz adına hayırlı olsun diyorum. Şahsım adına da inşallah hayırlısı olur. Genel başkanımız Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 1994 yılında burada başkanlığa başladı belediyecilikte bir çığır açtı. Burada şu anda İstanbul’da dünyadan gelenler diğer ülkelerden gelenler güzel bir İstanbul’da bahsediyorsa onun eseri diyorum kendisine şükranlarımı saygılarımı sunuyorum” dedi.
Uysal konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:
“Kadir Topbaş büyükşehir başkanlığından istifa etse bile ihtiyacımız olduğunda İstanbul’a hizmet etmede katkı sunacağını düşünüyorum. Bu şehir müjdelenmiş bir ve kadim bir şehir. Doğunun batının farklı kültürlerin buluştuğu bir şehirdir. İnşallah önümüzde 2019’a kadar bu az zamanda bu şehrin kültürlerin buluşma şehri olarak devam etmesine hep beraber sahip çıkacağız ve güzel işler yapacağız diye düşünüyorum. Yine bugün seçimi yaptık diyorum ki Bismillah diyelim başlayalım. Başta yaptığım konuşmamda az konuşup çok iş yapacağız dedim. İnşallah Allah bizi İstanbul halkına mahcup etmez.”
Uysal konuşmaların ardından mecliste tebrikleri kabul etti.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Erol Kaya, canlı yayında yaptığı açıklamada, 'Sayın Kadir Topbaş’ın istifasıyla boşalan başkanlık için temayüle 337 arkadaşımız katıldı. Genel Başkanımızın tavsiyesiyle Büyükşehir Belediye Başkan adayımız Başakşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal oldu. Mevlüt Kardeşimizi tebrik ediyorum' dedi.
İLK AÇIKLAMA
Uysal yaptığı ilk konuşmada, “Meclis üyelerimiz 3 tur burada kaldılar. Sizlere canı gönülden teşekkür ediyorum. Bu seçimde şahsımı büyükşehir belediye başkanı yaptınız. Dünya şehri olan İstanbul adına bölgemiz adına hayırlı olsun diyorum. Şahsım adına da inşallah hayırlısı olur. Genel başkanımız Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 1994 yılında burada başkanlığa başladı belediyecilikte bir çığır açtı. Burada şu anda İstanbul’da dünyadan gelenler diğer ülkelerden gelenler güzel bir İstanbul’da bahsediyorsa onun eseri diyorum kendisine şükranlarımı saygılarımı sunuyorum” dedi.
Uysal konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:
“Kadir Topbaş büyükşehir başkanlığından istifa etse bile ihtiyacımız olduğunda İstanbul’a hizmet etmede katkı sunacağını düşünüyorum. Bu şehir müjdelenmiş bir ve kadim bir şehir. Doğunun batının farklı kültürlerin buluştuğu bir şehirdir. İnşallah önümüzde 2019’a kadar bu az zamanda bu şehrin kültürlerin buluşma şehri olarak devam etmesine hep beraber sahip çıkacağız ve güzel işler yapacağız diye düşünüyorum. Yine bugün seçimi yaptık diyorum ki Bismillah diyelim başlayalım. Başta yaptığım konuşmamda az konuşup çok iş yapacağız dedim. İnşallah Allah bizi İstanbul halkına mahcup etmez.”
Uysal konuşmaların ardından mecliste tebrikleri kabul etti.
Günün fotoğrafı
Edirne merkeze bağlı Tayakadın Köyü'nde bulunan Şehit Cem Havale İlkokulu öğrencileri 7 yaşındaki Damla İnceoğlu, aynı yaştaki Dilay Büyükpiliç ile 8 yaşındaki Öykü Cam, yağmur sırasında çıktıkları teneffüste okul bahçesindeki Atatürk büstünün ıslandığını görünce, şemsiye tutarak yağmurdan korumaya çalıştı. Öğrencilerden Büyükpiliç, "Hep beraber Atatürk ıslanmasın diye şemsiye tuttuk. Biraz biz ıslandık ama olsun, Atatürk ıslanmadı" dedi.
Edirne'nin merkeze bağlı Tayakadın Köyü'nde bulunan Şehit Cem Havale İlkokulu'nun birinci sınıf öğrencileri Damla İnceoğlu, sınıf arkadaşı Dilay Büyükkılıç ve ikinci sınıf öğrencisi Masal Cam, yağmur sırasında teneffüse çıktıklarında okul bahçesindeki Atatürk büstünün yağmurda ıslandığını gördü. Öğrencilerden Dilay Büyükpiliç, arkadaşlarına Atatürk'ü yağmurdan korumaları gerektiğini söyledi. Öğrenciler, yağmur altında çıktıkları iki teneffüs boyunca şemsiye tutarak Atatürk'ü yağmurdan korumaya çalıştı. Öğrenciler, büste şemsiye tuttukları sırada bir veli fotoğraflarını çekerek sosyal medya hesabından paylaştı. Paylaşılan fotoğraflar çok sayıda beğeni aldı.
'BİZ ISLANDIK, ATATÜRK ISLANMADI'
Öğrencilerden Dilay Büyükpiliç, Atatürk'ü çok sevdiğini ve yağmurda ıslanmasına dayanamadığını belirterek, "Dışarı çıktığımda Atatürk'ün yağmurdan ıslandığını gördüm. Arkadaşım Damla'ya, 'Atatürk'ü yağmurdan korumamız lazım' dedim. O da bana 'Ver şemsiyeni koruyalım' dedi. Boyum büste ulaşmadığından dolayı şemsiyemi Damla'ya verdim. Bu sırada arkadaşım Masal'da yanımıza geldi. Hep beraber Atatürk ıslanmasın diye şemsiye tuttuk. Biraz biz ıslandık ama olsun, Atatürk ıslanmadı" dedi.
Şemsiyeyi Atatürk'ün büstüne tutan Damla İnceoğlu da "Dilay yağmur yağınca 'Atatürk'ü yağmurdan korumamız lazım' dedi. Ben de 'Ver şemsiyeni koruyalım' dedim. Benim boyum uzun olduğu için şemsiyeyi ben tuttum. Atatürk'ü yağmurdan koruduğumuz için çok mutluyum. Yağmur yağdığında yine atamızı şemsiye ile koruyacağız" dedi.
İkinci sınıf öğrencisi Öykü Cam, Atatürk'ü çok sevdiğini söyleyerek, "Her yağmur yağdığında çok üzülüyorduk. Yağmurda ıslanmasın diye böyle bir karar aldık" dedi. DHA
Edirne'nin merkeze bağlı Tayakadın Köyü'nde bulunan Şehit Cem Havale İlkokulu'nun birinci sınıf öğrencileri Damla İnceoğlu, sınıf arkadaşı Dilay Büyükkılıç ve ikinci sınıf öğrencisi Masal Cam, yağmur sırasında teneffüse çıktıklarında okul bahçesindeki Atatürk büstünün yağmurda ıslandığını gördü. Öğrencilerden Dilay Büyükpiliç, arkadaşlarına Atatürk'ü yağmurdan korumaları gerektiğini söyledi. Öğrenciler, yağmur altında çıktıkları iki teneffüs boyunca şemsiye tutarak Atatürk'ü yağmurdan korumaya çalıştı. Öğrenciler, büste şemsiye tuttukları sırada bir veli fotoğraflarını çekerek sosyal medya hesabından paylaştı. Paylaşılan fotoğraflar çok sayıda beğeni aldı.
'BİZ ISLANDIK, ATATÜRK ISLANMADI'
Öğrencilerden Dilay Büyükpiliç, Atatürk'ü çok sevdiğini ve yağmurda ıslanmasına dayanamadığını belirterek, "Dışarı çıktığımda Atatürk'ün yağmurdan ıslandığını gördüm. Arkadaşım Damla'ya, 'Atatürk'ü yağmurdan korumamız lazım' dedim. O da bana 'Ver şemsiyeni koruyalım' dedi. Boyum büste ulaşmadığından dolayı şemsiyemi Damla'ya verdim. Bu sırada arkadaşım Masal'da yanımıza geldi. Hep beraber Atatürk ıslanmasın diye şemsiye tuttuk. Biraz biz ıslandık ama olsun, Atatürk ıslanmadı" dedi.
Şemsiyeyi Atatürk'ün büstüne tutan Damla İnceoğlu da "Dilay yağmur yağınca 'Atatürk'ü yağmurdan korumamız lazım' dedi. Ben de 'Ver şemsiyeni koruyalım' dedim. Benim boyum uzun olduğu için şemsiyeyi ben tuttum. Atatürk'ü yağmurdan koruduğumuz için çok mutluyum. Yağmur yağdığında yine atamızı şemsiye ile koruyacağız" dedi.
İkinci sınıf öğrencisi Öykü Cam, Atatürk'ü çok sevdiğini söyleyerek, "Her yağmur yağdığında çok üzülüyorduk. Yağmurda ıslanmasın diye böyle bir karar aldık" dedi. DHA
28 Eylül 2017 Perşembe
Can Dündar hakkında kırmızı bülten ve iade talebi
Can Dündar hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen terör soruşturması kapsamında son dakika kararı çıktı. Hakkında "yakalama" kararı verilen eski Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile ilgili "kırmızı bülten" ve iade talebinde bulunuldu. Can Dündar'dan da karara ilişkin ilk açıklama geldi.
Başsavcılık, merkez Bağlar ilçesinde 24 Nisan 2016’da Diyarbakır Esnaf ve Sanaatkarlar Odası Başkanlığı konferans salonunda gerçekleştirilen bir konferansta konuşan Dündar hakkında bir süre önce “terör örgütü propagandası yaptığı” iddiasıyla soruşturma başlattı.
Soruşturma kapsamında Başsavcılığın talebi üzerine 5. Sulh Ceza Hakimliği, Dündar hakkında “yakalama” kararı çıkarttı.
Karar doğrultusunda yapılan aramada, Dündar’ın yurt içinde kayıtlı adresinde bulunmadığı ve Almanya’da olduğu tespit edildi.
Başsavcılık, bunun üzerine Dündar ile ilgili “kırmızı bülten” ve “iade talepnamesi” düzenleyerek, Adalet Bakanlığı Uluslarası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğüne gönderdi.
Devam eden soruşturmada Dündar, konuşmasında terör örgütü PKK’nın cebir, şiddet ve tehdit içeren yöntemlerini öven, meşru gösteren ve teşvik eden ifadeler kullanmakla suçlanıyor.
CAN DÜNDAR’DAN İLK AÇIKLAMA
Kararın ardından Can Dündar’dan ilk açıklama geldi. Dündar, sosyal medya hesabından “Ne gün: Sabah Nobel Barış Ödülü adaylığı, akşam kırmızı bültenle arama kararı…” diye yazdı. Sözcü
Başsavcılık, merkez Bağlar ilçesinde 24 Nisan 2016’da Diyarbakır Esnaf ve Sanaatkarlar Odası Başkanlığı konferans salonunda gerçekleştirilen bir konferansta konuşan Dündar hakkında bir süre önce “terör örgütü propagandası yaptığı” iddiasıyla soruşturma başlattı.
Soruşturma kapsamında Başsavcılığın talebi üzerine 5. Sulh Ceza Hakimliği, Dündar hakkında “yakalama” kararı çıkarttı.
Karar doğrultusunda yapılan aramada, Dündar’ın yurt içinde kayıtlı adresinde bulunmadığı ve Almanya’da olduğu tespit edildi.
Başsavcılık, bunun üzerine Dündar ile ilgili “kırmızı bülten” ve “iade talepnamesi” düzenleyerek, Adalet Bakanlığı Uluslarası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğüne gönderdi.
Devam eden soruşturmada Dündar, konuşmasında terör örgütü PKK’nın cebir, şiddet ve tehdit içeren yöntemlerini öven, meşru gösteren ve teşvik eden ifadeler kullanmakla suçlanıyor.
CAN DÜNDAR’DAN İLK AÇIKLAMA
Kararın ardından Can Dündar’dan ilk açıklama geldi. Dündar, sosyal medya hesabından “Ne gün: Sabah Nobel Barış Ödülü adaylığı, akşam kırmızı bültenle arama kararı…” diye yazdı. Sözcü
Cumhuriyet’in 94’üncü yılı, 94 etkinlikle kutlanacak
Maltepe Belediyesi, Türkiye’de bir ilke imza atarak, Cumhuriyet’in 94’üncü yıldönümünü, mahallelerle düzenleyeceği ve bir ay sürecek 94 etkinlikle kutlamaya hazırlanıyor. Cumhuriyet coşkusunu sokaklara taşıyacak “Cumhuriyet Benim” etkinlikleri kapsamında, tarihi Beşçeşmeler Meydanı’nda Bosna Sancak, Azerbaycan, İspanya, Rusya, İsviçre ve Küba geceleri de düzenlenecek. Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç, “Ekim ayını Cumhuriyet şölenine dönüştürdüğümüz Maltepe’de, her güne en az iki etkinlik sığdırdık” dedi.
Cumhuriyet’in 94'üncü kuruluş yıldönümü Maltepe'de, bir ay sürecek muhteşem etkinliklerle kutlanacak. Maltepe Belediyesi tarafından, Türkiye'de bir ilk olan ve “Cumhuriyet Benim” adı altında düzenlenecek etkinlikler, 29 Eylül Cuma günü Beşçeşmeler'de düzenlenecek Grammy ödüllü Maya Azucena ve neyzen Burcu Karadağ'ın konseriyle başlayacak. Festival, 29 Ekim'de yapılacak fener alayı, Suzan Kardeş ve mübadil korosu konseriyle son bulacak. Cumhuriyet'in kuruluşu ve sonrasında yaşanan gelişmeleri konu alan Cumhuriyet dizisinin de bölüm bölüm gösterileceği etkinliklerde, mahallelerde Turgut Kahraman'ın “Tarihe Dokunanlar” sergisi sergilenecek ve “Kuruluştan Kurtuluşa Bir Aşktır Cumhuriyet” adlı tiyatro oyunu sahnelenecek. İlçedeki parklarda da, şef Füsun Batum'un yönetiminde Maltepe Belediyesi Türk Sanat Müziği Korosu konser verecek.
Söyleşiler ve çocuk oyunları
Amatör futbol kulüplerinin Cumhuriyet turnuvası düzenleyeceği “Cumhuriyet Benim” etkinliklerinde, 21 Ekim'de Gülsuyu Stadyumu'nda sevilen sanatçı Volkan Konak dev bir konser verecek. Danslar, söyleşiler, film gösterimleri, çocuk oyunları, tiyatrolar ve sergilerle, Prof. Dr. Türkan Saylan Kültür Merkezi'nin de katılacağı festivalde, Âşık Mahzuni Şerif anması da gerçekleştirilecek.
Cumhuriyet Festivali'ni tüm Maltepelilere ithaf eden Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç, “Hiçbir ulusa nasip olmayan bir önderin üstün çabaları sonucunda, bundan 94 yıl önce karanlıkları yırtarak, aydınlık yarınların yolunu açan Cumhuriyet ile buluştuk. Verdiği bağımsızlık mücadelesi ile dünyanın sömürge ülkelerine ve boyunduruk altında yaşayan halklara umut olan Mustafa Kemal Atatürk, savaş meydanlarından siyaset arenasına taşıdığı zekası ile bütün dünyanın gıpta ile baktığı bir devlet adamı profili oluşturdu. Atatürk, bağrından koptuğu çilekeş Anadolu insanını kurtarmak için Cumhuriyet'in kurulmasına öncülük etti. Bugün Cumhuriyetimizi canımız pahasına korumak ve kollamak görevi de, bizlere düşüyor” dedi.
“Cumhuriyete sevdalıyız”
Etkinliklerle ilgili bilgi de veren Başkan Kılıç, şunları söyledi: “Cumhuriyetimizin 94’üncü kuruluş yılını 94 muhteşem etkinlikle, tüm Maltepe halkı ile birlikte kutlayacağız. Ekim ayını Cumhuriyet şölenine dönüştürdüğümüz Maltepe'de, her güne en az iki etkinlik sığdırdık. Dünyanın farklı kültürlerini Maltepe halkı ile buluşturacak, Maltepe’mizin 94 yıllık Cumhuriyet geleneği olan Mübadil Davulu korosuna yeniden can vereceğiz. 94. yılında yine Cumhuriyet sevdalısı Maltepelilere yakışan bir etkinlik programı hazırladığımıza inanıyorum. Bu coşkuyu ekim ayı boyunca Maltepe'nin her köşesinde, hep birlikte yaşayacağız.” sözcü.com.tr
Cumhuriyet’in 94'üncü kuruluş yıldönümü Maltepe'de, bir ay sürecek muhteşem etkinliklerle kutlanacak. Maltepe Belediyesi tarafından, Türkiye'de bir ilk olan ve “Cumhuriyet Benim” adı altında düzenlenecek etkinlikler, 29 Eylül Cuma günü Beşçeşmeler'de düzenlenecek Grammy ödüllü Maya Azucena ve neyzen Burcu Karadağ'ın konseriyle başlayacak. Festival, 29 Ekim'de yapılacak fener alayı, Suzan Kardeş ve mübadil korosu konseriyle son bulacak. Cumhuriyet'in kuruluşu ve sonrasında yaşanan gelişmeleri konu alan Cumhuriyet dizisinin de bölüm bölüm gösterileceği etkinliklerde, mahallelerde Turgut Kahraman'ın “Tarihe Dokunanlar” sergisi sergilenecek ve “Kuruluştan Kurtuluşa Bir Aşktır Cumhuriyet” adlı tiyatro oyunu sahnelenecek. İlçedeki parklarda da, şef Füsun Batum'un yönetiminde Maltepe Belediyesi Türk Sanat Müziği Korosu konser verecek.
Söyleşiler ve çocuk oyunları
Amatör futbol kulüplerinin Cumhuriyet turnuvası düzenleyeceği “Cumhuriyet Benim” etkinliklerinde, 21 Ekim'de Gülsuyu Stadyumu'nda sevilen sanatçı Volkan Konak dev bir konser verecek. Danslar, söyleşiler, film gösterimleri, çocuk oyunları, tiyatrolar ve sergilerle, Prof. Dr. Türkan Saylan Kültür Merkezi'nin de katılacağı festivalde, Âşık Mahzuni Şerif anması da gerçekleştirilecek.
Cumhuriyet Festivali'ni tüm Maltepelilere ithaf eden Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç, “Hiçbir ulusa nasip olmayan bir önderin üstün çabaları sonucunda, bundan 94 yıl önce karanlıkları yırtarak, aydınlık yarınların yolunu açan Cumhuriyet ile buluştuk. Verdiği bağımsızlık mücadelesi ile dünyanın sömürge ülkelerine ve boyunduruk altında yaşayan halklara umut olan Mustafa Kemal Atatürk, savaş meydanlarından siyaset arenasına taşıdığı zekası ile bütün dünyanın gıpta ile baktığı bir devlet adamı profili oluşturdu. Atatürk, bağrından koptuğu çilekeş Anadolu insanını kurtarmak için Cumhuriyet'in kurulmasına öncülük etti. Bugün Cumhuriyetimizi canımız pahasına korumak ve kollamak görevi de, bizlere düşüyor” dedi.
“Cumhuriyete sevdalıyız”
Etkinliklerle ilgili bilgi de veren Başkan Kılıç, şunları söyledi: “Cumhuriyetimizin 94’üncü kuruluş yılını 94 muhteşem etkinlikle, tüm Maltepe halkı ile birlikte kutlayacağız. Ekim ayını Cumhuriyet şölenine dönüştürdüğümüz Maltepe'de, her güne en az iki etkinlik sığdırdık. Dünyanın farklı kültürlerini Maltepe halkı ile buluşturacak, Maltepe’mizin 94 yıllık Cumhuriyet geleneği olan Mübadil Davulu korosuna yeniden can vereceğiz. 94. yılında yine Cumhuriyet sevdalısı Maltepelilere yakışan bir etkinlik programı hazırladığımıza inanıyorum. Bu coşkuyu ekim ayı boyunca Maltepe'nin her köşesinde, hep birlikte yaşayacağız.” sözcü.com.tr
27 Eylül 2017 Çarşamba
Toplu ölümler tehlikeli boyutta, köylüler ve balıkçılar endişeli
Bursa'nın Karacabey ilçesinde son dönemde yaşanan balık ölümleri tehlikeli boyuta ulaştı. Fabrikaların zehirli atıklarının neden olduğu öne sürülen balık ölümleriyle ilgili Bursa DOĞADER'in çektiği fotoğraflar ve görüntüler köyülleri ve balıkçıları endişeye sürükledi.
Karacabey ilçesinde fabrika atıkları nedeniyle meydana geldiği iddia edilen toplu balık ölümleri tepkilere neden oluyor. Karacabey'de bu yıl içinde üçüncü kez tekrarlanan toplu balık ölümlerini protesto eden Bursa DOĞADER, geçen hafta sonu ölümlerin yaşandığı öne sürülen Canbalı Deresi'nde basın açıklaması yaptı.
Burada konuşan DOĞADER Mustafakemalpaşa Temsilcisi Seyit Ali Geçici, Karacabey'de hiç bitmeyen doğa katliamı yaşandığını belirtip, "Bizim her yıl tanık olduğumuz doğa katliamları bu kez sınırları aştı. Fabrika atıklarıyla zehir karışan derelerimiz bu yıl içinde 3 kez toplu balık ölümlerine sahne oldu. Çok üzüldük. Türkiye, Karacabey'deki balık ölümlerini konuşuyor. Biz bugün burada derelerimizde yaşanan katliamlara 'dur' demek için toplandık" dedi.
Seyit Ali Geçici, basın açıklamasından sonra Canbalı Deres'nin Marmara Denizi'ne döküldüğü Kocaçay'da toplanan telef olan balıkların toplu görüntüsü çevrecilerin tepkisine neden oldu.
Bu fotoğrafları DOĞADER'in safyasında paylaşan Seyit Ali Geçici, "Ben, balık ölümlerinin nereden kaynaklandığını kendi imkanlarımla aratşıtrdım: Son olarak Susurluk'ta hizmete giren Şeker Fabrikası'nın olduğu bölgeye kadar gittim. Bundan sonra balık ölümü yok. Vatandaşlar, yıllar sonra açılan fabrikadaki temizlik sırasında kimyasal maddelerin dereye bırakıldığını söylüyorlar. Ne kadar doğru bilmiyorum. Bunun araştırılması, balık ölümlerine son verimesi gerekiyor" diye konuştu.
Seyit Ali Geçici bugün ise Canbalı Deresi Deresi'nde 60-70 kilo ağırlığındaki dev balıklarında telef oludğu haberini aldık. Canımız yandı" diye konuştu.
Balık ölümleriyle ilgili olarak Karacabey İlçe Tarım Müdürlüğü'nün başlattığı araştırma ve soruşturma devam ediyor. DHA
Karacabey ilçesinde fabrika atıkları nedeniyle meydana geldiği iddia edilen toplu balık ölümleri tepkilere neden oluyor. Karacabey'de bu yıl içinde üçüncü kez tekrarlanan toplu balık ölümlerini protesto eden Bursa DOĞADER, geçen hafta sonu ölümlerin yaşandığı öne sürülen Canbalı Deresi'nde basın açıklaması yaptı.
Burada konuşan DOĞADER Mustafakemalpaşa Temsilcisi Seyit Ali Geçici, Karacabey'de hiç bitmeyen doğa katliamı yaşandığını belirtip, "Bizim her yıl tanık olduğumuz doğa katliamları bu kez sınırları aştı. Fabrika atıklarıyla zehir karışan derelerimiz bu yıl içinde 3 kez toplu balık ölümlerine sahne oldu. Çok üzüldük. Türkiye, Karacabey'deki balık ölümlerini konuşuyor. Biz bugün burada derelerimizde yaşanan katliamlara 'dur' demek için toplandık" dedi.
Seyit Ali Geçici, basın açıklamasından sonra Canbalı Deres'nin Marmara Denizi'ne döküldüğü Kocaçay'da toplanan telef olan balıkların toplu görüntüsü çevrecilerin tepkisine neden oldu.
Bu fotoğrafları DOĞADER'in safyasında paylaşan Seyit Ali Geçici, "Ben, balık ölümlerinin nereden kaynaklandığını kendi imkanlarımla aratşıtrdım: Son olarak Susurluk'ta hizmete giren Şeker Fabrikası'nın olduğu bölgeye kadar gittim. Bundan sonra balık ölümü yok. Vatandaşlar, yıllar sonra açılan fabrikadaki temizlik sırasında kimyasal maddelerin dereye bırakıldığını söylüyorlar. Ne kadar doğru bilmiyorum. Bunun araştırılması, balık ölümlerine son verimesi gerekiyor" diye konuştu.
Seyit Ali Geçici bugün ise Canbalı Deresi Deresi'nde 60-70 kilo ağırlığındaki dev balıklarında telef oludğu haberini aldık. Canımız yandı" diye konuştu.
Balık ölümleriyle ilgili olarak Karacabey İlçe Tarım Müdürlüğü'nün başlattığı araştırma ve soruşturma devam ediyor. DHA
Denizden bir günde 8 bin ton çöp topladılar
Uluslararası Sahil Temizlik Günü 16 Eylül günü 32. kez çeşitli etkinliklere sahen oldu. Ocean Conservancy (Okyanus Koruma) organizasyonu tarafından düzenlenen etkinlikler ilk kez 1986 yılında Teksas’da başladı.
Ocean Conservancy, her etkinlikte denizlere ulaşan çöpün arttığını belirtiyor. Her yıl yaklaşık 8 milyon ton plastik atık okyanusa ve sahillere ulaşıyor. Bu plastik atıklar yabani hayatı etkiliyor, kumsalları kirletiyor, yerel hükümetlere çok büyük mali yük yaratıyor.
Yesilist'ten Görkem Gömeç'in derlediği habere göre, kumsallardan en çok toplanan çöpler ise; sigara izmariti, plastik şişeler, gıda ambalajları, plastik şişe kapakları ve pipetler. Bunlar özellikle deniz kuşlarına ve kaplumbağalarına karşı ölümcül bir tehlike yaratıyor.
Doğada çözünemeyen plastikler giderek daha küçük parçalara ayrılarak, mikroplastik denilen parçacıkları oluşturuyor. Bu maddeler özellikle son yıllarda, deniz tuzunda, balıklarda ve hatta birada bile bulunmaya başladı.
Bu sorunların farkında olan Ocean Conservancy ve gönüllüler, Hawaii Adalarından Latin Amerikaya, Hong Kong’dan İsveç’e yaklaşık 500 bin kişi ile plastikten kurtulmuş temiz bir deniz için harekete geçti. Bu yıl 8 bin tonun toplandığı etkinlik ile beraber son 30 yılda bu etkinlikler ile 93 bin ton çöp toplandı.
En son yayınlanan rapora göre 2016 yılında toplanan çöpün ağırlığı; 700 Afrika fili, 600 beyaz gergedan, 500 su aygırı, 400 zürafa, 300 Nil timsahı, 200 zebra ve 100 aslanın toplam ağırlığına eşit. Kıyılardan toplanan balıkçılık ağları ile 9 kişi Dünya üzerinde bilinen en derin nokta olan Mariana Çukuru’na aynı anda inebiliyor.
Sahillerde o kadar çok balon bulunmuş ki, bu balonlar ile bir deniz aygırını uçurmak mümkün. Sahillerde sigara değil aynı zamanda çakmak da oldukça fazla bulunmuş; hatta bu çakmaklar üstüste dizilirse Eyfel Kulesinden 10 kat daha yüksek bir yapı ortaya çıkıyor. cnntürk
Ocean Conservancy, her etkinlikte denizlere ulaşan çöpün arttığını belirtiyor. Her yıl yaklaşık 8 milyon ton plastik atık okyanusa ve sahillere ulaşıyor. Bu plastik atıklar yabani hayatı etkiliyor, kumsalları kirletiyor, yerel hükümetlere çok büyük mali yük yaratıyor.
Yesilist'ten Görkem Gömeç'in derlediği habere göre, kumsallardan en çok toplanan çöpler ise; sigara izmariti, plastik şişeler, gıda ambalajları, plastik şişe kapakları ve pipetler. Bunlar özellikle deniz kuşlarına ve kaplumbağalarına karşı ölümcül bir tehlike yaratıyor.
Doğada çözünemeyen plastikler giderek daha küçük parçalara ayrılarak, mikroplastik denilen parçacıkları oluşturuyor. Bu maddeler özellikle son yıllarda, deniz tuzunda, balıklarda ve hatta birada bile bulunmaya başladı.
Bu sorunların farkında olan Ocean Conservancy ve gönüllüler, Hawaii Adalarından Latin Amerikaya, Hong Kong’dan İsveç’e yaklaşık 500 bin kişi ile plastikten kurtulmuş temiz bir deniz için harekete geçti. Bu yıl 8 bin tonun toplandığı etkinlik ile beraber son 30 yılda bu etkinlikler ile 93 bin ton çöp toplandı.
En son yayınlanan rapora göre 2016 yılında toplanan çöpün ağırlığı; 700 Afrika fili, 600 beyaz gergedan, 500 su aygırı, 400 zürafa, 300 Nil timsahı, 200 zebra ve 100 aslanın toplam ağırlığına eşit. Kıyılardan toplanan balıkçılık ağları ile 9 kişi Dünya üzerinde bilinen en derin nokta olan Mariana Çukuru’na aynı anda inebiliyor.
Sahillerde o kadar çok balon bulunmuş ki, bu balonlar ile bir deniz aygırını uçurmak mümkün. Sahillerde sigara değil aynı zamanda çakmak da oldukça fazla bulunmuş; hatta bu çakmaklar üstüste dizilirse Eyfel Kulesinden 10 kat daha yüksek bir yapı ortaya çıkıyor. cnntürk
SGK’dan çok tartışılacak grip aşısı kararı
Yaşlılar ve kronik rahatsızlığı bulunan tüm vatandaşlara doktorun reçete etmesi durumunda ödemesi SGK tarafından yapılan grip aşılarına 'gün' zorunluluğu getirildi.
Medula sistemine göre, erken reçete edilse bile vatandaş aşısını bir önceki yıl yaptırdığı tarihte vurdurmak zorunda olacak. Aksi halde aşının parası ödenmeyecek. Hürriyet’ten Meltem Özgenç’in haberine göre Tüm Eczacı İşverenler Sendikası Genel Başkanı Nurten Saydan konuyla ilgili şunları söyledi: “Grip aşısı, her yıl bir önceki mevsim en çok rastlanan grip türlerine göre her sene yeniden hazırlanıyor. Aşısının koruyucu etkisi 2-3 hafta sonra ortaya çıkıyor. Bu nedenle tavsiye edilen yıllık grip aşısının, aşı kullanımına sunulur sunulmaz, grip salgını başlamadan önce eylül-ekim aylarında yapılması gerekiyor. Ancak SGK, bu sene yeni bir uygulama ile geçen sene hangi gün vatandaş aşı olmuşsa, aşı olduğu o gün gelmeden bedelini ödememe kararı aldı. Sağlık Uygulama Tebliği’nde (SUT), “Tüm hekimlerce reçete edildiğinde yılda bir defaya mahsus olmak üzere karşılanır” ifadesi yıllık bir defa ödenme anlamında değil, 365 gün sonra anlamında yorumlanıyor ve Medula Provizyon Sistemi buna göre işlem yapıyor. Yani hastanın bir önceki sene aşı vurulduğu gün gelmeden sistem ödeme yapmıyor. Oysa grip aşısı hasta sağlıklıyken yapılmalıdır. Bir an önce bu uygulamadan vazgeçilmesi gerektiğini belirtmek istiyoruz.”
Medula sistemine göre, erken reçete edilse bile vatandaş aşısını bir önceki yıl yaptırdığı tarihte vurdurmak zorunda olacak. Aksi halde aşının parası ödenmeyecek. Hürriyet’ten Meltem Özgenç’in haberine göre Tüm Eczacı İşverenler Sendikası Genel Başkanı Nurten Saydan konuyla ilgili şunları söyledi: “Grip aşısı, her yıl bir önceki mevsim en çok rastlanan grip türlerine göre her sene yeniden hazırlanıyor. Aşısının koruyucu etkisi 2-3 hafta sonra ortaya çıkıyor. Bu nedenle tavsiye edilen yıllık grip aşısının, aşı kullanımına sunulur sunulmaz, grip salgını başlamadan önce eylül-ekim aylarında yapılması gerekiyor. Ancak SGK, bu sene yeni bir uygulama ile geçen sene hangi gün vatandaş aşı olmuşsa, aşı olduğu o gün gelmeden bedelini ödememe kararı aldı. Sağlık Uygulama Tebliği’nde (SUT), “Tüm hekimlerce reçete edildiğinde yılda bir defaya mahsus olmak üzere karşılanır” ifadesi yıllık bir defa ödenme anlamında değil, 365 gün sonra anlamında yorumlanıyor ve Medula Provizyon Sistemi buna göre işlem yapıyor. Yani hastanın bir önceki sene aşı vurulduğu gün gelmeden sistem ödeme yapmıyor. Oysa grip aşısı hasta sağlıklıyken yapılmalıdır. Bir an önce bu uygulamadan vazgeçilmesi gerektiğini belirtmek istiyoruz.”
AK Partili vekil Özdağ: Mustafa Kemal'in ömrü yetseydi Kerkük'ü de alacaktı
AK Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ, FOX TV'de katıldığı canlı yayında Kuzey Irak'ta yapılan referandumu için "Mustafa Kemal ölmeden önce Hatay’ı da memleketimize dahil etti. Ömrü yetseydi Musul ve Kerkük’ü de vatan topraklarına katacaktı fakat ömrü yetmedi" diye konuştu.
FOX TV'de İsmail Küçükkaya'nın sunduğu Çalar Saat programına katılan AKP Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ'ın açıklamaları şöyle:
"Cenazeye saygı göstermeyen diriye de saygı göstermez bizim geleneklerimizde böyle bir şey yok Aysel Tuğluk’un annesine yapılanı kabul etmedim ve aynı görüşlere sahibim. Ben şahsen o gün yönetici olsaydım Ankara’ya gömülmesini sağlardım. Biz zaman zaman insanları ayırt ettik. Biz şimdi Nazım Hikmet’i de Türkiye’ye getirmek istiyoruz. Tunceli de bizim memleketimiz, toprağımız. Duygusal kopuşluğa izin verecek hareketlerden uzak durmamız gerekir."
"DIŞ POLİTİKA ESNEKLİK İSTER"
"Dış politika esneklik ister, duruma göre yön tayin edersiniz. 110 yıl önce buranın problemleri hep vardı. Bu sırada biz yeni bir devlet kurduk. Ben 12 Eylül döneminde 7 sene cezaevinde kaldım şimdi burada Atatürk ve arkadaşları Lozan’da bir anlaşma. Bana göre o günkü şartlar içinde yapılan en iyi anlaşmadır. Devletin tapusudur. Lozan’dan gelenler Ankara’ya gelince ağladı. Artık 100 yıl savaşmayacağız geleceğimizi kurtardık diye. Mustafa Kemal ölmeden önce Hatay’ı da memleketimize dahil etti. Ömrü yeterse Musul ve Kerkük’ü de vatan topraklarına katacaktı fakat ömrü yetmedi."
"DÜNYANIN EN BÜYÜK TERÖR ÖRGÜTÜ"
"Dünyanın en büyük örgütü ile mücadele ediyoruz, FETÖ ile. Neden? ABD ve egemen güçler her kurumdan bir kişi devşirse kaç kişi alır. Eğitime sızarsa neler olur. Bugün bütün güçlerini kimi bilinçli kimi bilinçsiz yönlendirilerek yaklaşık 1 milyon kişi, bu işin içine girdi. Yurt dışına gönderildi. Para ile kandırıldı çocuklarımız. Biz bu mücadeleyi beraber vermeliyiz. Demokrasiye bu karmaşada halel de gelmiş olabilir."
FOX TV'de İsmail Küçükkaya'nın sunduğu Çalar Saat programına katılan AKP Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ'ın açıklamaları şöyle:
"Cenazeye saygı göstermeyen diriye de saygı göstermez bizim geleneklerimizde böyle bir şey yok Aysel Tuğluk’un annesine yapılanı kabul etmedim ve aynı görüşlere sahibim. Ben şahsen o gün yönetici olsaydım Ankara’ya gömülmesini sağlardım. Biz zaman zaman insanları ayırt ettik. Biz şimdi Nazım Hikmet’i de Türkiye’ye getirmek istiyoruz. Tunceli de bizim memleketimiz, toprağımız. Duygusal kopuşluğa izin verecek hareketlerden uzak durmamız gerekir."
"DIŞ POLİTİKA ESNEKLİK İSTER"
"Dış politika esneklik ister, duruma göre yön tayin edersiniz. 110 yıl önce buranın problemleri hep vardı. Bu sırada biz yeni bir devlet kurduk. Ben 12 Eylül döneminde 7 sene cezaevinde kaldım şimdi burada Atatürk ve arkadaşları Lozan’da bir anlaşma. Bana göre o günkü şartlar içinde yapılan en iyi anlaşmadır. Devletin tapusudur. Lozan’dan gelenler Ankara’ya gelince ağladı. Artık 100 yıl savaşmayacağız geleceğimizi kurtardık diye. Mustafa Kemal ölmeden önce Hatay’ı da memleketimize dahil etti. Ömrü yeterse Musul ve Kerkük’ü de vatan topraklarına katacaktı fakat ömrü yetmedi."
"DÜNYANIN EN BÜYÜK TERÖR ÖRGÜTÜ"
"Dünyanın en büyük örgütü ile mücadele ediyoruz, FETÖ ile. Neden? ABD ve egemen güçler her kurumdan bir kişi devşirse kaç kişi alır. Eğitime sızarsa neler olur. Bugün bütün güçlerini kimi bilinçli kimi bilinçsiz yönlendirilerek yaklaşık 1 milyon kişi, bu işin içine girdi. Yurt dışına gönderildi. Para ile kandırıldı çocuklarımız. Biz bu mücadeleyi beraber vermeliyiz. Demokrasiye bu karmaşada halel de gelmiş olabilir."
25 Eylül 2017 Pazartesi
CHP'li vekilden çarpıcı iddia: SGK '36 kod' ile fişleme yapıyor
CHP Bursa Milletvekili Ceyhun İrgil, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın, SGK'nın, işten çıkış kodları arasına eklediği '36 kod' ile fişleme yaptığını ve insanların çoğunun bu fişlemeden habersiz olduğunu iddia etti.
CHP Bursa Milletvekili Ceyhun İrgil, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın, SGK'nın, işten çıkış kodları arasına eklediği '36 kod' ile fişleme yaptığını ve insanların çoğunun bu fişlemeden habersiz olduğunu iddia etti.
CHP Bursa Milletvekili Ceyhun İrgil, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın 2 Ağustos 2016 tarihinde yayınladığı genelge ile SGK'nın işten çıkışlarda kullandığı kodlara '36' kod numarasını eklediğini söyledi. Buna göre çalıştığı işyeri OHAL KHK'sıyla kapatıldığı için işsiz kalan kişilerin sigorta siciline '36' kodu işlendiğini belirten İrgil, sicilinde bu kod bulunanların işverenlerin tercih etmediği için çalışmalarının zorlaştığını açıkladı.
'Bunun adı otomatik fişleme'
Açıklamasında, "36 kod işveren için bir alarm niteliği taşıyor" diyen CHP Bursa Milletvekili Ceyhun İrgil, yaptığı yazılı basın açıklamasında şu görüşlere yer verdi.
“KHK ile kapatılan işyerlerinde çalışanların, OHAL KHK'ları ile doğrudan işten çıkarılan işçilerin yanısıra işverenin de kendi takdiriyle FETÖ/PDY ilişkisi veya irtibatı kanaatine vararak işten çıkardığı işçilerin sigorta sicillerine '36 kod' işleniyor. Bu keyfiyet doğru değildir. Ayrıca devlet izniyle açılmış, devlet denetiminde olan ve OHAL KHK'larıyla kapatılan eğitim kurumlarındaki tüm çalışanların da sigorta sicillerine bu kod işleniyor. Öte yandan kapatılan kurumlarda zorunlu staj yapmış öğrencilerin sigorta sicillerine de 36 kod işlendiğini görüyoruz. Zorunlu staja bile bu kod neden işlenir? Bu şu demektir; haklarında hiçbir suç bulunmayan insanlar otomatik olarak fişleniyor. Madem resmi bir fişleme yapıyorlar, hangi meslek gruplarından kaç kişi fişlenmiş açıklasınlar, bilelim."
CHP'li İrgil, hükümetin resmi olarak yaptığı fişlemeden insanların çoğunluğunun haberi olmadığını belirterek; “Kişi iş başvurusunda bulunduğunda, hatta İŞKUR'daki bir kursa başvurduğunda siciline 36 kodun işlendiğinden haberi oluyor. 36 kod nedeniyle ülke genelinde işsizlik tehdidiyle karşı karşıya kalmış bir insan grubu var. Bunu yaratan da hükümet" dedi.
Ceyhun İrgil, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu'na konuyla ilgili verdiği soru önergeside, tarih itibariyle Sosyal Güvenlik Kurumu işten çıkışı 36 koduyla gerçekleştirilmiş kaç kişi olduğunu; tarih itibarıyla SGK'da işten çıkışı 36 koduyla gerçekleştirilmiş kişilerin meslek gruplarına göre dağılımını; zorunlu stajını yaptığı kurum OHAL KHK'sıyla kapatılan öğrencilerin sigorta sicillerine neden 36 kod işlendiğini; sigorta sicillerindeki 36 kodun değiştirilmesi için başvuran sayısının kaç kişi olduğunu; 36 kodun değiştirildiği kişi sayısını ve bu mağduriyet ve haksızlığın giderilmesi için yapılan bir çalışmaların olup olmadığını sorduğunu sözlerine ekledi. DHA
CHP Bursa Milletvekili Ceyhun İrgil, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın, SGK'nın, işten çıkış kodları arasına eklediği '36 kod' ile fişleme yaptığını ve insanların çoğunun bu fişlemeden habersiz olduğunu iddia etti.
CHP Bursa Milletvekili Ceyhun İrgil, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın 2 Ağustos 2016 tarihinde yayınladığı genelge ile SGK'nın işten çıkışlarda kullandığı kodlara '36' kod numarasını eklediğini söyledi. Buna göre çalıştığı işyeri OHAL KHK'sıyla kapatıldığı için işsiz kalan kişilerin sigorta siciline '36' kodu işlendiğini belirten İrgil, sicilinde bu kod bulunanların işverenlerin tercih etmediği için çalışmalarının zorlaştığını açıkladı.
'Bunun adı otomatik fişleme'
Açıklamasında, "36 kod işveren için bir alarm niteliği taşıyor" diyen CHP Bursa Milletvekili Ceyhun İrgil, yaptığı yazılı basın açıklamasında şu görüşlere yer verdi.
“KHK ile kapatılan işyerlerinde çalışanların, OHAL KHK'ları ile doğrudan işten çıkarılan işçilerin yanısıra işverenin de kendi takdiriyle FETÖ/PDY ilişkisi veya irtibatı kanaatine vararak işten çıkardığı işçilerin sigorta sicillerine '36 kod' işleniyor. Bu keyfiyet doğru değildir. Ayrıca devlet izniyle açılmış, devlet denetiminde olan ve OHAL KHK'larıyla kapatılan eğitim kurumlarındaki tüm çalışanların da sigorta sicillerine bu kod işleniyor. Öte yandan kapatılan kurumlarda zorunlu staj yapmış öğrencilerin sigorta sicillerine de 36 kod işlendiğini görüyoruz. Zorunlu staja bile bu kod neden işlenir? Bu şu demektir; haklarında hiçbir suç bulunmayan insanlar otomatik olarak fişleniyor. Madem resmi bir fişleme yapıyorlar, hangi meslek gruplarından kaç kişi fişlenmiş açıklasınlar, bilelim."
CHP'li İrgil, hükümetin resmi olarak yaptığı fişlemeden insanların çoğunluğunun haberi olmadığını belirterek; “Kişi iş başvurusunda bulunduğunda, hatta İŞKUR'daki bir kursa başvurduğunda siciline 36 kodun işlendiğinden haberi oluyor. 36 kod nedeniyle ülke genelinde işsizlik tehdidiyle karşı karşıya kalmış bir insan grubu var. Bunu yaratan da hükümet" dedi.
Ceyhun İrgil, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu'na konuyla ilgili verdiği soru önergeside, tarih itibariyle Sosyal Güvenlik Kurumu işten çıkışı 36 koduyla gerçekleştirilmiş kaç kişi olduğunu; tarih itibarıyla SGK'da işten çıkışı 36 koduyla gerçekleştirilmiş kişilerin meslek gruplarına göre dağılımını; zorunlu stajını yaptığı kurum OHAL KHK'sıyla kapatılan öğrencilerin sigorta sicillerine neden 36 kod işlendiğini; sigorta sicillerindeki 36 kodun değiştirilmesi için başvuran sayısının kaç kişi olduğunu; 36 kodun değiştirildiği kişi sayısını ve bu mağduriyet ve haksızlığın giderilmesi için yapılan bir çalışmaların olup olmadığını sorduğunu sözlerine ekledi. DHA
Dünyanın en kilolu kadını hayatını kaybetti
Abu Dhabide br hastanede tedavi gören, dünyanın en kilolu kadını Mısırlı Eman Ahmed, sabah saatlerinde kilosuna bağlı hastalıklar sebebiyle hayatını kaybetti.
Bir hastane yetkilisi tarafından yapılan açıklamaya göre, tedavi süreci boyunca fiziksel ve duygusal süreci iyiye giden Ahmedin durumu, farklı dallardan 20 ayrı doktorun müşahedesi altında olmasına rağmen, son birkaç gündür kilosuna bağlı olarak yaşadığı böbrek yetmezliği ve kalp sorunları sebebiyle kötüye gitmişti.
Bir hastane yetkilisi tarafından yapılan açıklamaya göre, tedavi süreci boyunca fiziksel ve duygusal süreci iyiye giden Ahmedin durumu, farklı dallardan 20 ayrı doktorun müşahedesi altında olmasına rağmen, son birkaç gündür kilosuna bağlı olarak yaşadığı böbrek yetmezliği ve kalp sorunları sebebiyle kötüye gitmişti.
24 Eylül 2017 Pazar
Oxford profesörünü Yunanistan'da sokak köpekleri yedi
İngiltere'de yayınlanan The Times gazetesi , Yunanistan'da sokak köpeklerinin emekli bir Oxford Üniversitesi profesörünü yiyerek öldürdüğünü yazdı.
Atina'daki yetkililerin henüz ismini açıklamadığı 63 yaşındaki profesörden Perşembe gününden beri haber alınamıyordu. Ülkenin kuzeydoğusundaki Maronya'da bir arkeolojik alanı gezerken saldırıya uğrayan kadın, saldırıya uğrarken ailesini arayıp haber vermişti.
BBC Türkçe'nin haberine göre ailesinin uyarısı üzerine dağlık bölgede arama çalışmaları başlatılırken Pazar günü profesörden kalan parçalara ulaşıldı.
'Deneyimli adli tıpçılar bile dehşete düştü'
Üst düzey bir polis yetkilisi, "Karşılaştığımız manzara çok trajikti" dedi ve ekledi: "Kadının bedeni paramparça olmuştu. "Deneyimli adli tıpçılarımız bile gördükleri karşısında dehşete düştü." İngiliz profesörden kalan parçaların yanında pasaportu ve kişisel eşyalarının da bulunduğu açıklandı.
Yunanistan'da bir milyondan fazla sokak köpeği olduğu tahmin ediliyor. Hürriyet
Atina'daki yetkililerin henüz ismini açıklamadığı 63 yaşındaki profesörden Perşembe gününden beri haber alınamıyordu. Ülkenin kuzeydoğusundaki Maronya'da bir arkeolojik alanı gezerken saldırıya uğrayan kadın, saldırıya uğrarken ailesini arayıp haber vermişti.
BBC Türkçe'nin haberine göre ailesinin uyarısı üzerine dağlık bölgede arama çalışmaları başlatılırken Pazar günü profesörden kalan parçalara ulaşıldı.
'Deneyimli adli tıpçılar bile dehşete düştü'
Üst düzey bir polis yetkilisi, "Karşılaştığımız manzara çok trajikti" dedi ve ekledi: "Kadının bedeni paramparça olmuştu. "Deneyimli adli tıpçılarımız bile gördükleri karşısında dehşete düştü." İngiliz profesörden kalan parçaların yanında pasaportu ve kişisel eşyalarının da bulunduğu açıklandı.
Yunanistan'da bir milyondan fazla sokak köpeği olduğu tahmin ediliyor. Hürriyet
Etiketler:
haber,
hayvan,
İngiltere,
köpek,
yunanistan
Madenciler ‘koltuklar kirlenmesin’ diye ayakta seyahat etti
Zonguldak'ın Kilimli ilçesinde yerin metrelerce altındaki işlerinden çıkarak evlerine gitmek isteyen maden işçileri, kömür karası kıyafetleri nedeniyle 'koltuklar kirlenmesin' diye ayakta seyahat etti.
Kilimli ilçesine bağlı Gelik beldesinde yerin metrelerce altında çalışan maden işçileri, akşam saatlerinde iş çıkışı kömür karası kıyafetlerini değiştirmeden beldedeki evlerine gitmek için halk otobüsüne bindi. Özel halk otobüsüne binen 6 maden işçisi, otobüsün boş olmasına rağmen yaklaşık 5 kilometrelik yolda ayakta seyahat etmeyi tercih etti.
Boş koltukların olmasına rağmen işçilerin ayakta gitmesine şaşıran diğer yolcular ise gerçeği bir süre sonra anladı. İşçiler, “Kirlenmesin” düşüncesiyle koltuklara oturmadı. O anlar ise aynı otobüsün arka tarafında seyahat eden bir kadın yolcu tarafından cep telefonu ile fotoğraf karesine dönüştü. Sosyal medyada paylaşılan fotoğraf ise günün karesi olurken, araçta bulunan güvenlik kamerası da o anları saniye saniye kaydetti.
O anları anlatan otobüs şoförü Ogün Bahar, “TTK Karadon Müessesesi’nde çalışan madenci abilerimiz kafesleri bozulduğu için Gelik Müessesesi’nden çıkmışlar. Gelik'ten, Karadon'a gitmek için benim aracıma bindiler ve ayakta yolculuk etmeye başladılar. Ben ‘oturun’ dedim ama ‘koltuklar pislenmesin’ diye oturmadılar. Ben de madenci abilerimizi güzellik olsun diye Karadon İşletme Müdürlüğüne kadar bıraktım. Madenci abilerimiz böyle şeylere özen gösteriyorlar. Koltuklar pislenmesin, sedye pislenmesin diye. Onlar, orada zorluklarla çalıştığı için bizleri düşünerek herhalde koltukların pislendiği zaman silmeye çalışırız diye düşünüyorlar” şeklinde konuştu. Sözcü
Kilimli ilçesine bağlı Gelik beldesinde yerin metrelerce altında çalışan maden işçileri, akşam saatlerinde iş çıkışı kömür karası kıyafetlerini değiştirmeden beldedeki evlerine gitmek için halk otobüsüne bindi. Özel halk otobüsüne binen 6 maden işçisi, otobüsün boş olmasına rağmen yaklaşık 5 kilometrelik yolda ayakta seyahat etmeyi tercih etti.
Boş koltukların olmasına rağmen işçilerin ayakta gitmesine şaşıran diğer yolcular ise gerçeği bir süre sonra anladı. İşçiler, “Kirlenmesin” düşüncesiyle koltuklara oturmadı. O anlar ise aynı otobüsün arka tarafında seyahat eden bir kadın yolcu tarafından cep telefonu ile fotoğraf karesine dönüştü. Sosyal medyada paylaşılan fotoğraf ise günün karesi olurken, araçta bulunan güvenlik kamerası da o anları saniye saniye kaydetti.
O anları anlatan otobüs şoförü Ogün Bahar, “TTK Karadon Müessesesi’nde çalışan madenci abilerimiz kafesleri bozulduğu için Gelik Müessesesi’nden çıkmışlar. Gelik'ten, Karadon'a gitmek için benim aracıma bindiler ve ayakta yolculuk etmeye başladılar. Ben ‘oturun’ dedim ama ‘koltuklar pislenmesin’ diye oturmadılar. Ben de madenci abilerimizi güzellik olsun diye Karadon İşletme Müdürlüğüne kadar bıraktım. Madenci abilerimiz böyle şeylere özen gösteriyorlar. Koltuklar pislenmesin, sedye pislenmesin diye. Onlar, orada zorluklarla çalıştığı için bizleri düşünerek herhalde koltukların pislendiği zaman silmeye çalışırız diye düşünüyorlar” şeklinde konuştu. Sözcü
Ev hanımları kredi kullanabilir mi?
Ev hanımlarının kredi kullanıp kullanamayacakları en çok merak edilen soruların başında geliyor. Ev hanımları hangi şartlarda kredi kullanabiliyor? İşte merak edilenler.
Kredi hesaplama sitesi Hesapkurdu.com'un haberine göre devlet kurumları ile çeşitli vakıfların iş kurmak isteyen ev hanımlarını desteklemesi dışında, Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK'ya) kayıtlı olarak çalışılmadığı sürece birkaç istisnai durumun haricinde ev hanımlarının bankalardan kredi kullanma şansı yok.
Ev hanımlarının kredi kullanmasında istisna durumlar ise kredi talebini karşılayacak kira gelirlerinin olması ve şirket ortaklılarından dolayı düzenli olarak gelir elde etmesidir.
Bunların dışında ev hanımlarının kendi adına ve düzenli olarak elde ettikleri gelirler ile kredi kullanma ihtimali de mevcut. Ancak bu gelirler elde edilse bile bankaların çoğunluğu yine de ev hanımlarının kredi taleplerini riskli olarak değerlendirmekte.
EV HANIMLARININ KREDİ KULLANMA ŞARTLARI
Krediden dolayı açıkta herhangi bir yasal veya idari takibin olmaması, resmi olarak gelirin beyan edilebilmesi, kredi talebinin 48 ayı geçmemesi (konut kredisi hariç), talep edilen taksitlerin aylık gelirin yarısını geçmemesi, ipotek verilecekse eş rızasının yazılı olarak bankaya verilebilmesi.
İPOTEK VEYA KEFİL YETERLİ Mİ?
İpotek veya kefil gösterilmesi bankalar açısından ek teminat olmasından dolayı kredi kullanma ihtimalini yükseltir. Ancak yine de sigortalı olarak çalışmayan bir kişinin kredi kullanması için yeterli değildir.
EV HANIMLARINA KOSGEB KREDİSİ DESTEĞİ
KOSGEB kendi işini kurmak isteyen girişimci kadınlara maddi destek de bulunuyor. Genellikle 50 bin TL hibe, 100 bin TL kadar da geri ödemeli 60 ay vadeli ve faizsiz kredi veriliyor. Eğer kendi işinizi kurmak istiyor fakat kredi kullanamıyorsanız, bu seçeneği siz de deneyebilirsiniz. Fakat bu desteği alabilmek için öncelikle KOSGEB'in zorunlu tutmuş olduğu eğitimlere katılarak, projenizi KOSGEB'e kabul ettirmelisiniz.
EV HANIMLARI KREDİ KARTI ALABİLİR Mİ?
Genel olarak bankalar kredi kartı başvurularında SGK'lı olarak çalışılması şartı arıyor. Ancak kredi kadar SGK kaydının olması olmazsa olmaz bir şart olarak sunulmuyor. Yani kredi kartı başvurusunda bulunan ev hanımının kredi notu iyi veya kredi kartı ödemelerini yapabilecek seviyede olduğuna banka kanaat getirirse kredi kartı verebiliyor. Çünkü ilgili mevzuat gereğince bankaların gelirini tespit edemediği kişilere güncel asgari ücretin 4 katına kadar limiti olan kredi kartı verme şanları var.
EV HANIMLARI ÇEKTİKLERİ KREDİYİ ÖDEYEMEDİKLERİNDE NE OLUR?
KOSGEB üzerinden yani devlet destekli olarak belirli bir sürecin sonucunda ev hanımlarına hibe olarak verilen paranın geri ödemesi yok. Ancak hibe dışında KOSGEB üzerinden bile kredi kullanılsa geri ödemesinin yapılması şart. Aksi durumda yasal olarak süreçler başlatılabilir. Bunun yanında bankalar üzerinden kullanılan kredinin iki taksit ödememesinin yapılmaması durumunda ise bankaların yasal olarak icra sürecini başlatma hakkı bulunuyor.
EV HANIMLARININ ÖNCEKİ SGK’LI ÇALIŞMALARI DİKKATE ALINIR MI?
Bankalar açısından gelirin kredi ödemesi için yeterli olması ve düzenli olarak elde ediliyor olması gerekli. Bu sayede verilecek olan kredinin geri ödenmeme riski azaltılmış oluyor. Bunun için bankalar açısından önemli olan aktif olarak SGK'lı çalışılmasıdır. Yani geçmiş SGK'lı olarak çalışmaların aktif olarak çalışmadığı sürece bankalar açısında bir önemi yoktur.
EV HANIMLARI NE KADAR SÜRE SGK’LI OLARAK ÇALIŞIRSA KREDİ KULLANABİLİR?
Bankaların istediği SGK'lı olarak çalışma süresi değişkenlik göstermekle birlikte, genel olarak son iş yerinde 3 ay olmak üzere toplamda 12 aydır. Ayrıca son iş yerinde 6 ay isteyen bankalar mevcut olmakla birlikte devlet memuru olarak işe başlanması durumunda herhangi bir süre şartı da genel olarak aranmıyor. (Kaynak:sözcü.com.tr)
Kredi hesaplama sitesi Hesapkurdu.com'un haberine göre devlet kurumları ile çeşitli vakıfların iş kurmak isteyen ev hanımlarını desteklemesi dışında, Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK'ya) kayıtlı olarak çalışılmadığı sürece birkaç istisnai durumun haricinde ev hanımlarının bankalardan kredi kullanma şansı yok.
Ev hanımlarının kredi kullanmasında istisna durumlar ise kredi talebini karşılayacak kira gelirlerinin olması ve şirket ortaklılarından dolayı düzenli olarak gelir elde etmesidir.
Bunların dışında ev hanımlarının kendi adına ve düzenli olarak elde ettikleri gelirler ile kredi kullanma ihtimali de mevcut. Ancak bu gelirler elde edilse bile bankaların çoğunluğu yine de ev hanımlarının kredi taleplerini riskli olarak değerlendirmekte.
EV HANIMLARININ KREDİ KULLANMA ŞARTLARI
Krediden dolayı açıkta herhangi bir yasal veya idari takibin olmaması, resmi olarak gelirin beyan edilebilmesi, kredi talebinin 48 ayı geçmemesi (konut kredisi hariç), talep edilen taksitlerin aylık gelirin yarısını geçmemesi, ipotek verilecekse eş rızasının yazılı olarak bankaya verilebilmesi.
İPOTEK VEYA KEFİL YETERLİ Mİ?
İpotek veya kefil gösterilmesi bankalar açısından ek teminat olmasından dolayı kredi kullanma ihtimalini yükseltir. Ancak yine de sigortalı olarak çalışmayan bir kişinin kredi kullanması için yeterli değildir.
EV HANIMLARINA KOSGEB KREDİSİ DESTEĞİ
KOSGEB kendi işini kurmak isteyen girişimci kadınlara maddi destek de bulunuyor. Genellikle 50 bin TL hibe, 100 bin TL kadar da geri ödemeli 60 ay vadeli ve faizsiz kredi veriliyor. Eğer kendi işinizi kurmak istiyor fakat kredi kullanamıyorsanız, bu seçeneği siz de deneyebilirsiniz. Fakat bu desteği alabilmek için öncelikle KOSGEB'in zorunlu tutmuş olduğu eğitimlere katılarak, projenizi KOSGEB'e kabul ettirmelisiniz.
EV HANIMLARI KREDİ KARTI ALABİLİR Mİ?
Genel olarak bankalar kredi kartı başvurularında SGK'lı olarak çalışılması şartı arıyor. Ancak kredi kadar SGK kaydının olması olmazsa olmaz bir şart olarak sunulmuyor. Yani kredi kartı başvurusunda bulunan ev hanımının kredi notu iyi veya kredi kartı ödemelerini yapabilecek seviyede olduğuna banka kanaat getirirse kredi kartı verebiliyor. Çünkü ilgili mevzuat gereğince bankaların gelirini tespit edemediği kişilere güncel asgari ücretin 4 katına kadar limiti olan kredi kartı verme şanları var.
EV HANIMLARI ÇEKTİKLERİ KREDİYİ ÖDEYEMEDİKLERİNDE NE OLUR?
KOSGEB üzerinden yani devlet destekli olarak belirli bir sürecin sonucunda ev hanımlarına hibe olarak verilen paranın geri ödemesi yok. Ancak hibe dışında KOSGEB üzerinden bile kredi kullanılsa geri ödemesinin yapılması şart. Aksi durumda yasal olarak süreçler başlatılabilir. Bunun yanında bankalar üzerinden kullanılan kredinin iki taksit ödememesinin yapılmaması durumunda ise bankaların yasal olarak icra sürecini başlatma hakkı bulunuyor.
EV HANIMLARININ ÖNCEKİ SGK’LI ÇALIŞMALARI DİKKATE ALINIR MI?
Bankalar açısından gelirin kredi ödemesi için yeterli olması ve düzenli olarak elde ediliyor olması gerekli. Bu sayede verilecek olan kredinin geri ödenmeme riski azaltılmış oluyor. Bunun için bankalar açısından önemli olan aktif olarak SGK'lı çalışılmasıdır. Yani geçmiş SGK'lı olarak çalışmaların aktif olarak çalışmadığı sürece bankalar açısında bir önemi yoktur.
EV HANIMLARI NE KADAR SÜRE SGK’LI OLARAK ÇALIŞIRSA KREDİ KULLANABİLİR?
Bankaların istediği SGK'lı olarak çalışma süresi değişkenlik göstermekle birlikte, genel olarak son iş yerinde 3 ay olmak üzere toplamda 12 aydır. Ayrıca son iş yerinde 6 ay isteyen bankalar mevcut olmakla birlikte devlet memuru olarak işe başlanması durumunda herhangi bir süre şartı da genel olarak aranmıyor. (Kaynak:sözcü.com.tr)
23 Eylül 2017 Cumartesi
Kadir Topbaş istifa etti..
İSTANBUL Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ‘istifa edeceği’ne ilişkin tartışmalara dün nokta koydu ve görevini bıraktığını açıkladı. İstanbul’da dün akşam saatlerinde basın toplantısı düzenleyen Kadir Topbaş, istifa kararını şöyle duyurdu:
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, dün akşam yaptığı basın açıklamasında, "Partim ve sayın genel başkanım uygun gördüler ve 2004 yılında İstanbul Belediye Başkalığı görevimi bana tevdi ettiler. Ben özelikle sayın Genel Başkanıma partimin her kademesindeki görevlilerine özellikle teşekkür ediyorum. Beni İstanbul sathına çıkardılar. Buradan Türkiye ve dünya tanıdı.
İstanbul gibi emanet, müjdelenmiş bir şehre başkanlık yapma onurunu bana yaşattılar. Bundan dolayı yanımda duran destek veren, gönlünde yer ayıran herkese özellikle ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Üzerimde hakları var biliyorum. Hatırlarım dün gibi bundan 20 gün 5 ay 13 yıl önce yine bir cuma günü dönemin Belediye Başkanlığını yapmış olan sayın Ali Müfit Gürtuna’dan mührü almak ürere buradaydım. ’Emanet bir şehir ve emaneti devir alıyorum’ demiştim. Hep emanet olarak baktım" diye konuştu.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Kadir Topbaş, "Muhalefet buradan siyaset üretmek istiyor. Buna müsaade etmem, asla müsaade etmem. Ben bugün itibarıyla buradaki başkanlık görevimden ayrıldım, istifa ettim. Ama asla siyasi partimle bir bağ eksikliğim yok. Şu anda partimin üyesiyim. Buradan muhalefete ekmek çıkmaz." dedi.
PARTİMİ BIRAKMIYORUM
“Türkiye’deki tüm belediye başkanlarının abisi oldum. Bu şehir beni Dünya Belediyeler Birliği Başkanı yaptı. İnsanlar çok şeyi affeder, adam yerine konmamayı affetmez. İstanbullulara tekrar tekrar teşekkür ediyorum. Muhalefet buradan siyaset üretmek istiyor. Buna fırsat vermem. Ben bugün belediye başkanlığından istifa ettim. Ben bugün itibarıyla buradaki belediye başkanlık görevimden ayrıldım, istifa ettim. Ama asla siyasi partimle bir bağ eksikliğim yok. Şu anda partimin bir üyesiyim. Buradan muhalefete ekmek çıkmaz. Görevimi bırakıyorum ama partimi bırakmıyorum. Benim gündemim, Türkiye gündeminin küçük bir parçası. 80 milyon olarak Cumhurbaşkanımızın yanında olmak zorundayız. İstanbullulara teşekkür ediyorum. Sayın Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza, bakanlarımıza teşekkür ediyorum. Tüm İstanbullulardan görevimden müsaademi istiyorum lütfen gönül koymasınlar. Siyasette kırgınlık olmaz. Kırgınlığım yok. Her zaman partimin yanındayım siyasetin içindeyim. Asla birtakım söylentilere fırsat vermek istemem.”
ŞİMDİ NE OLACAK: 5216 Sayılı Belediye Kanunu’na göre 10 gün içinde valinin çağrısıyla toplanacak meclis üyeleri arasından, her parti kendi başkan adayını belirleyecek. Oylamayla yeni başkan seçilecek.
AK PARTİLİ ÜYELERLE TERS DÜŞTÜ
KADİR Topbaş, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde temmuz ayında oyçokluğu ile kabul edildiği halde eksikleri olduğu ve ileride Meclis’i sıkıntıya sokabileceği gerekçesiyle 5 imar değişikliği dosyasını iade etmişti. İmar değişiklikleri AK Partili meclis üyelerinin oylarıyla değişiklik yapılmadan bir kez daha onaylanmıştı.
İSTİFAYA TEPKİLER
Akif Hamzaçebi (CHP): Önemli olan yeşil, nefes alan, kamu arazilerinin bazı vakıflara verilmediği bir İstanbul bırakabilmekti. Emanete iyi davranmak böyle olur.
Barış Yarkadaş (CHP): İBB olacak isimler için acele etmeyin. Tek bir şey söyleyeyim... T. Erdoğan, ülke yönetiminin aynı anda iki damadı kaldırmayacağını bilir.
Gürsel Tekin (CHP): Sayın Kadir Topbaş, kendi partililerin sana kumpas kuruyorlar. Cesur ol ve kararı idare mahkemesine taşı. Yanındayız.
AK PARTİ'DEN İLK YORUM VE GÜMÜŞDAĞ YANITI
AK Parti Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Kaya, Topbaş'ın istifasının ardından açıklamalarda bulundu. Kaya açıklamasında, "Sayın başkanımızın bir takdiri ve tercihidir. Kadir Abi’yi biz bir beyefendi olarak tanıdık. Değerlendirmesi kendisine aittir, buna saygı duyuyoruz" dedi.
Kaya, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için Belediye Meclis Üyesi ve Medipol Başakşehir Futbol Kulübü Başkanı Göksel Gümüşdağ'ın isminin geçmesine ilişkinse, "Meclis üyelerimizin her birinin büyükşehir belediye başkanlığı yapacak donanımda olduğuna inanıyoruz. Ancak kimin olacağıyla ilgili bugün bir şey söylememiz mümkün değil. İstanbul'un 39 ilçesindeki meclis üyelerimiz ya da 25 belediye başkanımızdan hangisi uygun görülüyorsa parti kademesi onu değerlendirecek." ifadelerini kullandı.
TWİTTER'DAN VEDA MESAJI
Kadir Topbaş geç saatlerde Twitter hesabından da şu mesajları paylaştı:
"3 dönemdir bana güvenen ve yetki veren İstanbullular'a teşekkür ediyorum.
Beni aday göstererek bu onurlu görevi yapmamı sağlayan Sn. Cumhurbaşkanımız'a ve AK Partim'e şükranlarımı sunuyorum.
Haksız ithamlarda bulunanlar da dahil olmak üzere herkese hakkımı helal ediyorum.
Göreve başladığımda "Hayatım İstanbul" demiştim. Gönüllerinizde güzel izler bırakmış olmayı umuyorum.
Her zaman dualarımda olan İstanbullular'ın dualarında olabilmek ümidiyle…
Allah'a emanet olun."
hürriyet.com.tr
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, dün akşam yaptığı basın açıklamasında, "Partim ve sayın genel başkanım uygun gördüler ve 2004 yılında İstanbul Belediye Başkalığı görevimi bana tevdi ettiler. Ben özelikle sayın Genel Başkanıma partimin her kademesindeki görevlilerine özellikle teşekkür ediyorum. Beni İstanbul sathına çıkardılar. Buradan Türkiye ve dünya tanıdı.
İstanbul gibi emanet, müjdelenmiş bir şehre başkanlık yapma onurunu bana yaşattılar. Bundan dolayı yanımda duran destek veren, gönlünde yer ayıran herkese özellikle ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Üzerimde hakları var biliyorum. Hatırlarım dün gibi bundan 20 gün 5 ay 13 yıl önce yine bir cuma günü dönemin Belediye Başkanlığını yapmış olan sayın Ali Müfit Gürtuna’dan mührü almak ürere buradaydım. ’Emanet bir şehir ve emaneti devir alıyorum’ demiştim. Hep emanet olarak baktım" diye konuştu.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Kadir Topbaş, "Muhalefet buradan siyaset üretmek istiyor. Buna müsaade etmem, asla müsaade etmem. Ben bugün itibarıyla buradaki başkanlık görevimden ayrıldım, istifa ettim. Ama asla siyasi partimle bir bağ eksikliğim yok. Şu anda partimin üyesiyim. Buradan muhalefete ekmek çıkmaz." dedi.
PARTİMİ BIRAKMIYORUM
“Türkiye’deki tüm belediye başkanlarının abisi oldum. Bu şehir beni Dünya Belediyeler Birliği Başkanı yaptı. İnsanlar çok şeyi affeder, adam yerine konmamayı affetmez. İstanbullulara tekrar tekrar teşekkür ediyorum. Muhalefet buradan siyaset üretmek istiyor. Buna fırsat vermem. Ben bugün belediye başkanlığından istifa ettim. Ben bugün itibarıyla buradaki belediye başkanlık görevimden ayrıldım, istifa ettim. Ama asla siyasi partimle bir bağ eksikliğim yok. Şu anda partimin bir üyesiyim. Buradan muhalefete ekmek çıkmaz. Görevimi bırakıyorum ama partimi bırakmıyorum. Benim gündemim, Türkiye gündeminin küçük bir parçası. 80 milyon olarak Cumhurbaşkanımızın yanında olmak zorundayız. İstanbullulara teşekkür ediyorum. Sayın Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza, bakanlarımıza teşekkür ediyorum. Tüm İstanbullulardan görevimden müsaademi istiyorum lütfen gönül koymasınlar. Siyasette kırgınlık olmaz. Kırgınlığım yok. Her zaman partimin yanındayım siyasetin içindeyim. Asla birtakım söylentilere fırsat vermek istemem.”
ŞİMDİ NE OLACAK: 5216 Sayılı Belediye Kanunu’na göre 10 gün içinde valinin çağrısıyla toplanacak meclis üyeleri arasından, her parti kendi başkan adayını belirleyecek. Oylamayla yeni başkan seçilecek.
AK PARTİLİ ÜYELERLE TERS DÜŞTÜ
KADİR Topbaş, İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde temmuz ayında oyçokluğu ile kabul edildiği halde eksikleri olduğu ve ileride Meclis’i sıkıntıya sokabileceği gerekçesiyle 5 imar değişikliği dosyasını iade etmişti. İmar değişiklikleri AK Partili meclis üyelerinin oylarıyla değişiklik yapılmadan bir kez daha onaylanmıştı.
İSTİFAYA TEPKİLER
Akif Hamzaçebi (CHP): Önemli olan yeşil, nefes alan, kamu arazilerinin bazı vakıflara verilmediği bir İstanbul bırakabilmekti. Emanete iyi davranmak böyle olur.
Barış Yarkadaş (CHP): İBB olacak isimler için acele etmeyin. Tek bir şey söyleyeyim... T. Erdoğan, ülke yönetiminin aynı anda iki damadı kaldırmayacağını bilir.
Gürsel Tekin (CHP): Sayın Kadir Topbaş, kendi partililerin sana kumpas kuruyorlar. Cesur ol ve kararı idare mahkemesine taşı. Yanındayız.
AK PARTİ'DEN İLK YORUM VE GÜMÜŞDAĞ YANITI
AK Parti Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Kaya, Topbaş'ın istifasının ardından açıklamalarda bulundu. Kaya açıklamasında, "Sayın başkanımızın bir takdiri ve tercihidir. Kadir Abi’yi biz bir beyefendi olarak tanıdık. Değerlendirmesi kendisine aittir, buna saygı duyuyoruz" dedi.
Kaya, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için Belediye Meclis Üyesi ve Medipol Başakşehir Futbol Kulübü Başkanı Göksel Gümüşdağ'ın isminin geçmesine ilişkinse, "Meclis üyelerimizin her birinin büyükşehir belediye başkanlığı yapacak donanımda olduğuna inanıyoruz. Ancak kimin olacağıyla ilgili bugün bir şey söylememiz mümkün değil. İstanbul'un 39 ilçesindeki meclis üyelerimiz ya da 25 belediye başkanımızdan hangisi uygun görülüyorsa parti kademesi onu değerlendirecek." ifadelerini kullandı.
TWİTTER'DAN VEDA MESAJI
Kadir Topbaş geç saatlerde Twitter hesabından da şu mesajları paylaştı:
"3 dönemdir bana güvenen ve yetki veren İstanbullular'a teşekkür ediyorum.
Beni aday göstererek bu onurlu görevi yapmamı sağlayan Sn. Cumhurbaşkanımız'a ve AK Partim'e şükranlarımı sunuyorum.
Haksız ithamlarda bulunanlar da dahil olmak üzere herkese hakkımı helal ediyorum.
Göreve başladığımda "Hayatım İstanbul" demiştim. Gönüllerinizde güzel izler bırakmış olmayı umuyorum.
Her zaman dualarımda olan İstanbullular'ın dualarında olabilmek ümidiyle…
Allah'a emanet olun."
hürriyet.com.tr
21 Eylül 2017 Perşembe
'Kadınların arkasından ıslık çalmak' yasaklanacak!
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ülkedeki 'maço' kültürüne son vermek adına erkeklerin kadınları takip edip telefonlarını istemeleri veya arkalarından ıslık çalmaları gibi tacizlerin yasaklanması için çalışma başlattı.
Seçim kampanyası sırasında toplum içindeki tacizle mücadele edeceğine dair söz veren 39 yaşındaki Macron, dediğini yapıyor.
Fransa'da Kadınlar ve Erkekler Arasında Eşitlikten Sorumlu Devlet Sekreteri Marlene Schiappa'nın, toplum içinde insanları taciz etmeyi yasa dışı kılacak bir kanun üzerinde çalıştığı belirtildi.
Daily Mail'in aktardığına göre bu, insanların arkasından ‘ıslak çalmanın' yasaklanması anlamına gelebilecek.
Komitede yer alan 5 vekilin, ne tür cezalar uygulanacağı belirlenmeden önce sokak tacizinin hukuki tanımı üzerinde çalışacağı belirtildi.
Buna karşı çıkanlar ise, önlemlerin uygulanmasının zor olacağını çünkü suçun işlendiğini ispatlamanın zor olacağını savunuyor
'Erkekler, 'Fransız sevgili' gibi davrandığını düşünüyor'
Guardian'a konuşan Schiappa, sokakta yaşanan cinsel tacizlerin Fransa'da 'büyük bir fenomen' olduğunu dile getirdi.
Schiappa, "Bir erkek bir kadının arkasından yürüyüp konuştuğunda kadın bir şey yapamıyor çünkü yalnız. Yardım istemek için de bağırmıyor çünkü ‘O kadar da kötü değil, yürüyüp kaçacağım' diye düşünüyor" dedi.
Öte yandan Schiappa, "Erkekler bunun kabul edilebilir olduğunu düşünüyor: Sonuçta sadece 'Fransız sevgili' olmaktan başka bir şey yapmıyorlar" dedi.
'Onlar 'eğlencemize bakıyoruz' diyor, biz ise 'hayır' diyoruz'
Kadınların çok sık ‘sarkıntılığa' maruz kaldığını belirten Schiappa, toplu taşıma araçlarına binecekleri zaman da kıyafetlerini buna göre seçmek zorunda kaldıklarını söyledi.
Schiappa sözlerini şöyle noktaladı: "Şu an birçok erkek şunu söylüyor: O kadar büyütülecek bir şey değil, sadece eğlencemize bakıyoruz. Biz de diyoruz ki: Hayır." cnntürk
Seçim kampanyası sırasında toplum içindeki tacizle mücadele edeceğine dair söz veren 39 yaşındaki Macron, dediğini yapıyor.
Fransa'da Kadınlar ve Erkekler Arasında Eşitlikten Sorumlu Devlet Sekreteri Marlene Schiappa'nın, toplum içinde insanları taciz etmeyi yasa dışı kılacak bir kanun üzerinde çalıştığı belirtildi.
Daily Mail'in aktardığına göre bu, insanların arkasından ‘ıslak çalmanın' yasaklanması anlamına gelebilecek.
Komitede yer alan 5 vekilin, ne tür cezalar uygulanacağı belirlenmeden önce sokak tacizinin hukuki tanımı üzerinde çalışacağı belirtildi.
Buna karşı çıkanlar ise, önlemlerin uygulanmasının zor olacağını çünkü suçun işlendiğini ispatlamanın zor olacağını savunuyor
'Erkekler, 'Fransız sevgili' gibi davrandığını düşünüyor'
Guardian'a konuşan Schiappa, sokakta yaşanan cinsel tacizlerin Fransa'da 'büyük bir fenomen' olduğunu dile getirdi.
Schiappa, "Bir erkek bir kadının arkasından yürüyüp konuştuğunda kadın bir şey yapamıyor çünkü yalnız. Yardım istemek için de bağırmıyor çünkü ‘O kadar da kötü değil, yürüyüp kaçacağım' diye düşünüyor" dedi.
Öte yandan Schiappa, "Erkekler bunun kabul edilebilir olduğunu düşünüyor: Sonuçta sadece 'Fransız sevgili' olmaktan başka bir şey yapmıyorlar" dedi.
'Onlar 'eğlencemize bakıyoruz' diyor, biz ise 'hayır' diyoruz'
Kadınların çok sık ‘sarkıntılığa' maruz kaldığını belirten Schiappa, toplu taşıma araçlarına binecekleri zaman da kıyafetlerini buna göre seçmek zorunda kaldıklarını söyledi.
Schiappa sözlerini şöyle noktaladı: "Şu an birçok erkek şunu söylüyor: O kadar büyütülecek bir şey değil, sadece eğlencemize bakıyoruz. Biz de diyoruz ki: Hayır." cnntürk
300 bin TL hibe 700 bin TL faizsiz kredi
KOSGEB teknolojisi yüksek ürünlerin desteklenmesi kapsamında işletmelere, 300.000 TL'si geri ödemesiz kalanı faizsiz 1 milyon TL destek verecek.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı’nın (KOSGEB) desteğiyle teknoloji seviyesi yüksek katma değerli ürünlerin payının artırılması projesi ile KOBİ’lere 1 milyon TL destek verileceğini açıkladı, programın bütçesi 500 milyon TL olacak.
İlgili kredinin azami 300,000 TL’si geri ödemesiz, 700,000 TL’si faizsiz geri ödemeli olacak.
Söz konusu krediyi KOBİ Gelişim Destek Programı (KOBİGEL) kapsamında üretim ve ihracatta teknoloji seviyesi yüksek katma değerli ürünlerin ve KOBİ’lerin payının artırılması konulu bir projenin teklifi olarak tanımlayan Özlü programın bütçesini ise 500 milyon lira olarak açıkladı.
Özlü KOSGEB’in yılbaşında başlattığı sıfır faizli işletme kredisi kapsamında 10 Şubat ve 11 Temmuz tarihleri arasında 274,279 işletmeye 6.7 milyar lira destek sağladıklarına dikkat çekti. Kullanılan kredilerin 1.5 milyar liralık faiz gideri KOSGEB tarafından karşılandı.
REUTERS
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı’nın (KOSGEB) desteğiyle teknoloji seviyesi yüksek katma değerli ürünlerin payının artırılması projesi ile KOBİ’lere 1 milyon TL destek verileceğini açıkladı, programın bütçesi 500 milyon TL olacak.
İlgili kredinin azami 300,000 TL’si geri ödemesiz, 700,000 TL’si faizsiz geri ödemeli olacak.
Söz konusu krediyi KOBİ Gelişim Destek Programı (KOBİGEL) kapsamında üretim ve ihracatta teknoloji seviyesi yüksek katma değerli ürünlerin ve KOBİ’lerin payının artırılması konulu bir projenin teklifi olarak tanımlayan Özlü programın bütçesini ise 500 milyon lira olarak açıkladı.
Özlü KOSGEB’in yılbaşında başlattığı sıfır faizli işletme kredisi kapsamında 10 Şubat ve 11 Temmuz tarihleri arasında 274,279 işletmeye 6.7 milyar lira destek sağladıklarına dikkat çekti. Kullanılan kredilerin 1.5 milyar liralık faiz gideri KOSGEB tarafından karşılandı.
REUTERS
20 Eylül 2017 Çarşamba
Heykel soruşturmasında 3 gözaltı
Antalya’da ormanlık alanda bulunan Atatürk heykelinin Kepez Belediyesi’ne ait depodan çalındığı ortaya çıktı. Polis, konuyla ilgili 3 kişiyi gözaltına aldı.
ANTALYA’da ormanlık alanda bulunan Atatürk heykelinin eski Varsak Belediyesi’nin bahçesinde yer alan ve mevcut imar planlarına göre 5 yıl önce yol yapım çalışmaları sırasında herhangi bir zarara uğramaması için Kepez Belediyesi’ne ait depoya kaldırılan Atatürk heykeli olduğu ortaya çıktı.
İDARİ SORUŞTURMA AÇILDI
Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü, heykelin ormanlık alana atılmasıyla ilgili şunları söyledi:
“Heykelin depoda olmadığı anlaşılınca durum derhal Fen İşleri Müdürlüğümüz tarafından tutanak altına alınarak İlçe Emniyet Müdürlüğüne şikâyette bulunulmuştur. Ayrıca Belediyemiz bünyesinde, kasıt veya ihmale yönelik bir hususun bulunup bulunmadığının araştırılması için idari soruşturma başlatılmıştır.”
EMNİYET DOĞRULADI
Öte yandan, Antalya Emniyet Müdürlüğü’nün heykelin ormanlık alana atılmasına yönelik yürüttüğü çalışmalar kapsamında 3 kişinin gözaltına alındığı, bu kişilerin sorgusunun halen devam ettiği öğrenildi. Hürriyet’e bilgi veren emniyet yetkilileri, “Olayla ilgili 3 kişinin gözaltında olduğu doğru. Sorgu süreci devam ediyor. Kamuoyuna konuyla ilgili detaylı açıklama yapılacak” dedi. Hürriyet
ANTALYA’da ormanlık alanda bulunan Atatürk heykelinin eski Varsak Belediyesi’nin bahçesinde yer alan ve mevcut imar planlarına göre 5 yıl önce yol yapım çalışmaları sırasında herhangi bir zarara uğramaması için Kepez Belediyesi’ne ait depoya kaldırılan Atatürk heykeli olduğu ortaya çıktı.
İDARİ SORUŞTURMA AÇILDI
Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü, heykelin ormanlık alana atılmasıyla ilgili şunları söyledi:
“Heykelin depoda olmadığı anlaşılınca durum derhal Fen İşleri Müdürlüğümüz tarafından tutanak altına alınarak İlçe Emniyet Müdürlüğüne şikâyette bulunulmuştur. Ayrıca Belediyemiz bünyesinde, kasıt veya ihmale yönelik bir hususun bulunup bulunmadığının araştırılması için idari soruşturma başlatılmıştır.”
EMNİYET DOĞRULADI
Öte yandan, Antalya Emniyet Müdürlüğü’nün heykelin ormanlık alana atılmasına yönelik yürüttüğü çalışmalar kapsamında 3 kişinin gözaltına alındığı, bu kişilerin sorgusunun halen devam ettiği öğrenildi. Hürriyet’e bilgi veren emniyet yetkilileri, “Olayla ilgili 3 kişinin gözaltında olduğu doğru. Sorgu süreci devam ediyor. Kamuoyuna konuyla ilgili detaylı açıklama yapılacak” dedi. Hürriyet
19 Eylül 2017 Salı
İsmet Yılmaz: Bu sene TEOG sınavı yapılmayacak
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, bu yıl TEOG sınavının yapılmayacağını açıkladı.
'EVLATLARIMIZI YARIŞ ATI YERİNE KOYDUK'
Canlı yayında açıklamalarda bulunan Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, eğitim sistemiyle ilgili 'TEOG'un kaldırılmasına karar verildi. TEOG'un kaldırılması da Türkiye'nin önünün açılması. Evlatlarımızı yarış atı konumuna koyduk yani. İnanın evlatlarımız büyüyor, büyüdüğünü fark edemiyorsunuz. Etüd merkezleri ne kadar artmıştı değil mi? Niye arttı? TEOG yüzünden arttı. Evladının yarış atı konumuna girmesini hangi aile ister? Biraz sevin, biraz sayın... Son sözümüz şu. Bize güvenin. Niyetimiz halis, Türkiye'yi hep beraber 21'nci yüzyıla taşıyacağız' dedi.
'TEOG UYGULANMAYACAK, KİMSE KAYGILANMASIN'
Bu sene TEOG sınavının uygulanmayacağını söyleyen Bakan Yılmaz, hangi sistemin geleceği sorusu üzerine ise 'Üzerinde bakanlığımız çalışma yapıyor. Bakanlar Kurulu'na sunacağız. Çıkan kararı da milletimize sunacağız. Özü şu, hiç kimsenin kaygılanmasına gerek yok.' diye konuştu.
'EVLATLARIMIZI YARIŞ ATI YERİNE KOYDUK'
Canlı yayında açıklamalarda bulunan Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, eğitim sistemiyle ilgili 'TEOG'un kaldırılmasına karar verildi. TEOG'un kaldırılması da Türkiye'nin önünün açılması. Evlatlarımızı yarış atı konumuna koyduk yani. İnanın evlatlarımız büyüyor, büyüdüğünü fark edemiyorsunuz. Etüd merkezleri ne kadar artmıştı değil mi? Niye arttı? TEOG yüzünden arttı. Evladının yarış atı konumuna girmesini hangi aile ister? Biraz sevin, biraz sayın... Son sözümüz şu. Bize güvenin. Niyetimiz halis, Türkiye'yi hep beraber 21'nci yüzyıla taşıyacağız' dedi.
'TEOG UYGULANMAYACAK, KİMSE KAYGILANMASIN'
Bu sene TEOG sınavının uygulanmayacağını söyleyen Bakan Yılmaz, hangi sistemin geleceği sorusu üzerine ise 'Üzerinde bakanlığımız çalışma yapıyor. Bakanlar Kurulu'na sunacağız. Çıkan kararı da milletimize sunacağız. Özü şu, hiç kimsenin kaygılanmasına gerek yok.' diye konuştu.
18 Eylül 2017 Pazartesi
BES nedir? Zorunlu BES hakkında merak edilenler
2017 yılının başlangıcıyla birlikte Türkiye'de zorunlu Bireysel Emeklilik Sigortası (BES) sistemine geçildi. Geçişin adım adım yapıldığı bu sistem hakkında yeterli bilgisi olmayan vatandaşlar, maaşlardan ne kadar kesinti yapılacağından, BES'in nasıl iptal edileceğine kadar pek çok soruya yanıt aranıyor. "BES nedir?" sorusunun yanıtını ve BES konusunda bilmeniz gereken detayları sizler için derledik. İşte detaylar...
Türkiye BES'e geçişini yapıyor. 1 Ocak 2017'den itibaren ilk geçişler başladı. Kademeli olarak geçiş yapılacak BES sistemine, çalışanlar şirketler aracılığıyla katılacaklar. Otomatik katılımın ardından sistemden ayrılmak isteyenler olursa, hiç bir zarara uğramadan sistemden ayrılabilecekler. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu tarafından kabul edilen ve T.C. Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren zorunlu BES konusunda akıllara takılan, yanıt aranan pek çok soru var. İlk kez BES yaptıracakların yanı sıra, hali hazırda bir BES'e dahil olan çalışanlar ise kendi durumlarının ne olacağı sorusunu soruyor. İşte "BES nedir?" sorusunun yanıtı ve konunun detayları...
BES NEDİR?
Bireysel Emeklilik Sistemi, kısaca BES, sosyal güvenlik sisteminin tamamlayıcı unsurlarından biri olarak görülmektedir. Aktif çalışanların, çalışma hayatları süresince kazançlarının bir kısmını biriktirerek emekli olmalarının ardından mevcut refah seviyesinin korunmasının amaçlandığı BES, aynı zamanda uzun vadeli finansal kaynak yaratmakta ve istihdamın arttırılmasında rol oynamaktadır. Gönüllü katılım esasına dayanan bir sistem olmakla birlikte, Türkiye'de yapılan düzenleme ile 1 Ocak 2017 tarihinden itibaren zorunlu hale gelmiştir. Otomatik katılım olarak da ifade edilen sistemden ayrılmak isteyenler, ilk 2 ayın ardından sistemden çıkabilirler.
ZORUNLU BES KİMLERİ KAPSIYOR?
T.C. Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren uygulama, 45 yaşın altında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan kamu ve özel sektör çalışanlarının tamamını kapsamaktadır.
ZORUNLU BES'E KATILIM VE ÇIKMA
Otomatik katılım olarak uygulanacak BES sistemine katımlar iş verenler aracılığıyla gerçekleştirilecektir. Müsteşarlık tarafından uygun görülen bir emeklilik şirketi ile anlaşan şirketler üzerinden çalışanlar sisteme katılacaklar. Emeklilik şirketleri ise 31 Mayıs 2016 tarihli 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun hükümlerine uygun olarak bir emeklilik sözleşmesi hazırlar ve çalışanlar plana dahil edilir. Tüm bunların ardından iş verenler bunu çalışanlarına tebliğ ederler. Her ne kadar adında "zorunlu" ifadesi bulunsa da, bu ilk katılım aşamasında geçerlidir. Sonrasında sistemde çalışanlar sistemden ayrılmak istemeleri durumunda iki ay içerisinde cayabilirler. Cayma durumunda her hangi bir maddi kayıp yaşanmaz. Sistemden çıkan çalışanlara 10 iş günü içerisinde yatırdıkları katkı payları iade edilmektedir. Ancak bu durumda ve ilk 3 yıl içerisinde zorunlu BES'ten vazgeçilmesi durumunda devlet katkısını almak mümkün değildir.
MAAŞLARDAN NE KADAR KESİNTİ YAPILACAK?
BES sistemine katılmanız halinde prime esas kazancın %3'ü çalışanların maaşlarından kesilecek ve sisteme aktarılacaktır. Ancak isteyenler daha fazla kesinti yapılmasını da talep edebilmektedir. Üst sınırla ilgili bir kısıtlama bulunmamaktadır. Sistemde kalınması durumunda her ay katkı paylarına devlet %25 oranında katkıda bulunacaktır.
ÖDEMEDE GECİKME OLURSA NE OLUR?
Ödemeler şirket üzerinden yapılmaktadır. Eğer işvereniniz ödemenizi zamanında yapmazsa, parasal kaybınızı karşılamak durumundadır.
İŞ DEĞİŞTİRME YA DA İŞVERENİN İFLASI DURUMUNDA NE OLACAK?
Zorunlu BES sistemine geçtikten sonra iş değiştirmek isterseniz bir sorun yaşamazsınız. Yeni işvereninizin bir BES planı varsa, önceki birikiminiz buradaki sisteme aktarılır ve hiç bir kayığ yaşamadan sistemde kalmaya devam edebilirsiniz. Diğer yandan çalışılan iş yerinin iflası durumunda da sistemdeki çalışanlar zarara uğramaz, çünkü devlet güvencesi altında olurlar. İşveren durumu ihlal etmesi durumunda ise devlet yaptırımıyla karşılaşacaktır.
MEVCUT SİSTEMDE OLANLAR NE OLACAK?
Halihazırda BES'e kayıtlı olanlar zorunlu BES durumunda ne olacağını merak ediyor. Eğer çalışan iki BES'inin olmasında bir sorun görmüyorsa her ikisini de devam ettirebilir. Ancak istemediği takdirde zaten 2 ay içerisinde otomatik katılımdan ayrılma hakkınız bulunuyor. Mevcut BES'in iptal ettirilip otomatik katılıma aktarılması, taşınması gibi bir durum söz konusu değildir.
e-DEVLET'TEN TAKİP EDEBİLİRSİNİZ
Türkiye Sigorta Birliği açıklamasına göre, BES'te katılımcıların bilgilendirilmesi amacıyla e-Devlet'te e-Hizmetler bölümündeki Emeklilik Gözetim Merkezi sekmesinde "Bireysel Emeklilik Sistemi Devlet Katkısı Kullanım ve Limit Bilgileri Sorgulama" servisi başlatıldı. Temmuz 2016 sonunda kullanıma açılan servis aracılığıyla katılımcılar sistemdeki tüm sözleşmelerine ilişkin olarak; temel sözleşme bilgilerini, hesaplanan devlet katkısı tutarını ve ilgili yıl için kalan devlet katkısı limitini e-Devlet üzerinden takip edebiliyor.
OTOMATİK BES NE ZAMAN BAŞLAYACAK?
*Çalışan sayısı 1.000 ve üzeri olan şirketler; 1 Ocak 2017
*Çalışan sayısı 250 - 999 arasında olan şirketler; 1 Nisan 2017
*Çalışan sayısı 100 - 249 arasında olan şirketler; 1 Temmuz 2017
*Çalışan sayısı 50 - 99 arasında olan şirketler; 1 Ocak 2018
*Çalışan sayısı 10 - 49 arasında olan şirketler; 1 Temmuz 2018
*Çalışan sayısı 5 - 9 arasında olan şirketler; 1 Ocak 2019
DEVLET KATKISI NE KADAR OLACAK?
Zorunlu BES'te devlet katkı payına %25 oranında katkı sağlamaktadır. Sistemde kalınması durumunda ise ilave 1000 TL devlet katkısı sağlanacaktır. Emeklilik hakkı kullanıldığında, bireysel emeklilik hesabında bulunan birikimini en az 10 yıl süreli bir yıllık gelir sigortası sözleşmesi kapsamında almayı tercih edene, birikiminin %5’i karşılığında ek devlet katkısı sağlanacak. Sistemde kalma süresine göre devlet katkısı aşağıdaki gibi olacaktır:
0-3 yıl - %0
3-6 yıl - %15
6-60 yıl - %35
10 yıl ve üzeri %60
Emeklilik Dönemine kadar - %100
Kaynak:cnntürk
Türkiye BES'e geçişini yapıyor. 1 Ocak 2017'den itibaren ilk geçişler başladı. Kademeli olarak geçiş yapılacak BES sistemine, çalışanlar şirketler aracılığıyla katılacaklar. Otomatik katılımın ardından sistemden ayrılmak isteyenler olursa, hiç bir zarara uğramadan sistemden ayrılabilecekler. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu tarafından kabul edilen ve T.C. Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren zorunlu BES konusunda akıllara takılan, yanıt aranan pek çok soru var. İlk kez BES yaptıracakların yanı sıra, hali hazırda bir BES'e dahil olan çalışanlar ise kendi durumlarının ne olacağı sorusunu soruyor. İşte "BES nedir?" sorusunun yanıtı ve konunun detayları...
BES NEDİR?
Bireysel Emeklilik Sistemi, kısaca BES, sosyal güvenlik sisteminin tamamlayıcı unsurlarından biri olarak görülmektedir. Aktif çalışanların, çalışma hayatları süresince kazançlarının bir kısmını biriktirerek emekli olmalarının ardından mevcut refah seviyesinin korunmasının amaçlandığı BES, aynı zamanda uzun vadeli finansal kaynak yaratmakta ve istihdamın arttırılmasında rol oynamaktadır. Gönüllü katılım esasına dayanan bir sistem olmakla birlikte, Türkiye'de yapılan düzenleme ile 1 Ocak 2017 tarihinden itibaren zorunlu hale gelmiştir. Otomatik katılım olarak da ifade edilen sistemden ayrılmak isteyenler, ilk 2 ayın ardından sistemden çıkabilirler.
ZORUNLU BES KİMLERİ KAPSIYOR?
T.C. Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren uygulama, 45 yaşın altında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan kamu ve özel sektör çalışanlarının tamamını kapsamaktadır.
ZORUNLU BES'E KATILIM VE ÇIKMA
Otomatik katılım olarak uygulanacak BES sistemine katımlar iş verenler aracılığıyla gerçekleştirilecektir. Müsteşarlık tarafından uygun görülen bir emeklilik şirketi ile anlaşan şirketler üzerinden çalışanlar sisteme katılacaklar. Emeklilik şirketleri ise 31 Mayıs 2016 tarihli 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun hükümlerine uygun olarak bir emeklilik sözleşmesi hazırlar ve çalışanlar plana dahil edilir. Tüm bunların ardından iş verenler bunu çalışanlarına tebliğ ederler. Her ne kadar adında "zorunlu" ifadesi bulunsa da, bu ilk katılım aşamasında geçerlidir. Sonrasında sistemde çalışanlar sistemden ayrılmak istemeleri durumunda iki ay içerisinde cayabilirler. Cayma durumunda her hangi bir maddi kayıp yaşanmaz. Sistemden çıkan çalışanlara 10 iş günü içerisinde yatırdıkları katkı payları iade edilmektedir. Ancak bu durumda ve ilk 3 yıl içerisinde zorunlu BES'ten vazgeçilmesi durumunda devlet katkısını almak mümkün değildir.
MAAŞLARDAN NE KADAR KESİNTİ YAPILACAK?
BES sistemine katılmanız halinde prime esas kazancın %3'ü çalışanların maaşlarından kesilecek ve sisteme aktarılacaktır. Ancak isteyenler daha fazla kesinti yapılmasını da talep edebilmektedir. Üst sınırla ilgili bir kısıtlama bulunmamaktadır. Sistemde kalınması durumunda her ay katkı paylarına devlet %25 oranında katkıda bulunacaktır.
ÖDEMEDE GECİKME OLURSA NE OLUR?
Ödemeler şirket üzerinden yapılmaktadır. Eğer işvereniniz ödemenizi zamanında yapmazsa, parasal kaybınızı karşılamak durumundadır.
İŞ DEĞİŞTİRME YA DA İŞVERENİN İFLASI DURUMUNDA NE OLACAK?
Zorunlu BES sistemine geçtikten sonra iş değiştirmek isterseniz bir sorun yaşamazsınız. Yeni işvereninizin bir BES planı varsa, önceki birikiminiz buradaki sisteme aktarılır ve hiç bir kayığ yaşamadan sistemde kalmaya devam edebilirsiniz. Diğer yandan çalışılan iş yerinin iflası durumunda da sistemdeki çalışanlar zarara uğramaz, çünkü devlet güvencesi altında olurlar. İşveren durumu ihlal etmesi durumunda ise devlet yaptırımıyla karşılaşacaktır.
MEVCUT SİSTEMDE OLANLAR NE OLACAK?
Halihazırda BES'e kayıtlı olanlar zorunlu BES durumunda ne olacağını merak ediyor. Eğer çalışan iki BES'inin olmasında bir sorun görmüyorsa her ikisini de devam ettirebilir. Ancak istemediği takdirde zaten 2 ay içerisinde otomatik katılımdan ayrılma hakkınız bulunuyor. Mevcut BES'in iptal ettirilip otomatik katılıma aktarılması, taşınması gibi bir durum söz konusu değildir.
e-DEVLET'TEN TAKİP EDEBİLİRSİNİZ
Türkiye Sigorta Birliği açıklamasına göre, BES'te katılımcıların bilgilendirilmesi amacıyla e-Devlet'te e-Hizmetler bölümündeki Emeklilik Gözetim Merkezi sekmesinde "Bireysel Emeklilik Sistemi Devlet Katkısı Kullanım ve Limit Bilgileri Sorgulama" servisi başlatıldı. Temmuz 2016 sonunda kullanıma açılan servis aracılığıyla katılımcılar sistemdeki tüm sözleşmelerine ilişkin olarak; temel sözleşme bilgilerini, hesaplanan devlet katkısı tutarını ve ilgili yıl için kalan devlet katkısı limitini e-Devlet üzerinden takip edebiliyor.
OTOMATİK BES NE ZAMAN BAŞLAYACAK?
*Çalışan sayısı 1.000 ve üzeri olan şirketler; 1 Ocak 2017
*Çalışan sayısı 250 - 999 arasında olan şirketler; 1 Nisan 2017
*Çalışan sayısı 100 - 249 arasında olan şirketler; 1 Temmuz 2017
*Çalışan sayısı 50 - 99 arasında olan şirketler; 1 Ocak 2018
*Çalışan sayısı 10 - 49 arasında olan şirketler; 1 Temmuz 2018
*Çalışan sayısı 5 - 9 arasında olan şirketler; 1 Ocak 2019
DEVLET KATKISI NE KADAR OLACAK?
Zorunlu BES'te devlet katkı payına %25 oranında katkı sağlamaktadır. Sistemde kalınması durumunda ise ilave 1000 TL devlet katkısı sağlanacaktır. Emeklilik hakkı kullanıldığında, bireysel emeklilik hesabında bulunan birikimini en az 10 yıl süreli bir yıllık gelir sigortası sözleşmesi kapsamında almayı tercih edene, birikiminin %5’i karşılığında ek devlet katkısı sağlanacak. Sistemde kalma süresine göre devlet katkısı aşağıdaki gibi olacaktır:
0-3 yıl - %0
3-6 yıl - %15
6-60 yıl - %35
10 yıl ve üzeri %60
Emeklilik Dönemine kadar - %100
Kaynak:cnntürk
17 Eylül 2017 Pazar
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş oldu
Mehmet Görmez'in istifasının ardından Diyanet İşleri Başkanlığı'na Yalova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Erbaş atandı.
Son dakika haberi! Diyanet İşleri Başkanlığı görevine Yalova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Erbaş atandı.
Prof. Dr. Erbaş'ın, Diyanet İşleri Başkanlığı görevine atanmasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararının, Resmi Gazete'nin yarınki sayısında yayımlanacağı öğrenildi.
Bu yılın haziran ayında Yalova Üniversitesi Rektörlüğü'ne getirilen Prof. Dr. Erbaş'ın, 12 kitabı ve çok sayıda makalesi bulunuyor.
Erbaş'ın ayrıca Fetullahçı Terör Örgütü'yle (FETÖ) ilgili önemli tespitler yaptığı makaleleri yer alıyor. Erbaş'ın, "Mesih Mehdi Beklentisi ve İstismarı" başlıklı makalesi de bunlardan biri.
Geçtiğimiz yıl eylül ayında Diyanet İşleri Başkanlığının dergisinde yayımlanan makalesinde, FETÖ'yü "karanlık hareket" olarak nitelendiren Erbaş, 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimiyle FETÖ'nün, dünyada eşi benzeri olmayan bir terör örgütü olduğunu gösterdiğini belirtmişti.
Makalesinde, "Sadece peygamberlere has olan masumiyet karinesinin, bağlılarınca örgüt liderine de has kılınmış olması onun emir ve söylemlerinin hiç bir şekilde sorgulanmasına izin vermemekte, bu yüzden de akla hayale gelmedik yanlış yollara tevessül etmektedirler." değerlendirmesinde bulunan Erbaş, İslam'ın inanç esaslarına uymayan pek çok hususun örgüt tarafından zihinlere yerleştirilmeye çalışıldığına işaret etmişti.
FETÖ'nün dini bir yapı olarak nitelendirilemeyeceğini vurgulayan Erbaş, örgütün elebaşı Fetullah Gülen'e atfedilen sıfatların ise İslam dini ile asla bağdaştırlamayacağını ifade etmişti.
Örgütün açık bir din istismarı yaptığına işaret eden Prof. Dr. Erbaş, makalesinde, "15 Temmuz gecesi çıldırmış ve cinnet geçirmiş örgüt mensuplarının, elinde bayraktan başka bir şey olmayan masum insanların üzerine, ülkenin Meclisine ve devletin en önemli müesseselerine gözlerini kırpmadan ölüm yağdırarak, yabancı ülkeler ve o ülkelerin istihbaratlarıyla iş birliği yaparak, kendi kardeşlerine, kendi vatanına, kendi değerlerine ihanet etmek milletimizin binlerce yıllık şanlı tarihinde görülmüş bir şey değildir." değerlendirmesini yapmıştı.
PROF. DR. ALİ ERBAŞ KİMDİR?
Ordu'nun Kabadüz ilçesine bağlı Yeşilyurt köyünde 1961 yılında doğan Prof. Dr. Erbaş, Sakarya İmam Hatip Lisesi'ni bitirdikten sonra Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden mezun oldu.
İstanbul Fatih Müftülüğüne bağlı çeşitli camilerde din görevlisi olan Erbaş, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde yüksek lisans yaptı. Daha sonra doktorasını tamamlayan Erbaş, Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dinler Tarihi Ana Bilim Dalında Yardımcı Doçent görevinde bulundu.
Dinler tarihi ve din bilimleri alanlarında araştırmalar yapan Erbaş, misafir öğretim üyesi olarak Strazburg Beşeri Bilimler Üniversitesi'nde alanıyla ilgili araştırmalar yaptı.
Erbaş, 1998 yılında doçent, 2004 yılında ise profesör unvanı aldı.
Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcılığı görevini yürüten Erbaş, daha sonra bu fakültede dekanlık görevini yürüttü.
Sakarya Üniversitesi Senato Üyeliği yapan Erbaş, 2006-2011 arasında aynı üniversitede yönetim kurulu üyeliği görevini üstlendi.
Erbaş, 2011 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğü'ne atandı. Ali Erbaş, daha sonra bu yılın Haziran ayında Yalova Üniversitesi Rektörlüğü görevine getirildi.
Prof. Dr. Ali Erbaş, evli ve 4 çocuk babası.
Son dakika haberi! Diyanet İşleri Başkanlığı görevine Yalova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Erbaş atandı.
Prof. Dr. Erbaş'ın, Diyanet İşleri Başkanlığı görevine atanmasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararının, Resmi Gazete'nin yarınki sayısında yayımlanacağı öğrenildi.
Bu yılın haziran ayında Yalova Üniversitesi Rektörlüğü'ne getirilen Prof. Dr. Erbaş'ın, 12 kitabı ve çok sayıda makalesi bulunuyor.
Erbaş'ın ayrıca Fetullahçı Terör Örgütü'yle (FETÖ) ilgili önemli tespitler yaptığı makaleleri yer alıyor. Erbaş'ın, "Mesih Mehdi Beklentisi ve İstismarı" başlıklı makalesi de bunlardan biri.
Geçtiğimiz yıl eylül ayında Diyanet İşleri Başkanlığının dergisinde yayımlanan makalesinde, FETÖ'yü "karanlık hareket" olarak nitelendiren Erbaş, 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimiyle FETÖ'nün, dünyada eşi benzeri olmayan bir terör örgütü olduğunu gösterdiğini belirtmişti.
Makalesinde, "Sadece peygamberlere has olan masumiyet karinesinin, bağlılarınca örgüt liderine de has kılınmış olması onun emir ve söylemlerinin hiç bir şekilde sorgulanmasına izin vermemekte, bu yüzden de akla hayale gelmedik yanlış yollara tevessül etmektedirler." değerlendirmesinde bulunan Erbaş, İslam'ın inanç esaslarına uymayan pek çok hususun örgüt tarafından zihinlere yerleştirilmeye çalışıldığına işaret etmişti.
FETÖ'nün dini bir yapı olarak nitelendirilemeyeceğini vurgulayan Erbaş, örgütün elebaşı Fetullah Gülen'e atfedilen sıfatların ise İslam dini ile asla bağdaştırlamayacağını ifade etmişti.
Örgütün açık bir din istismarı yaptığına işaret eden Prof. Dr. Erbaş, makalesinde, "15 Temmuz gecesi çıldırmış ve cinnet geçirmiş örgüt mensuplarının, elinde bayraktan başka bir şey olmayan masum insanların üzerine, ülkenin Meclisine ve devletin en önemli müesseselerine gözlerini kırpmadan ölüm yağdırarak, yabancı ülkeler ve o ülkelerin istihbaratlarıyla iş birliği yaparak, kendi kardeşlerine, kendi vatanına, kendi değerlerine ihanet etmek milletimizin binlerce yıllık şanlı tarihinde görülmüş bir şey değildir." değerlendirmesini yapmıştı.
PROF. DR. ALİ ERBAŞ KİMDİR?
Ordu'nun Kabadüz ilçesine bağlı Yeşilyurt köyünde 1961 yılında doğan Prof. Dr. Erbaş, Sakarya İmam Hatip Lisesi'ni bitirdikten sonra Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden mezun oldu.
İstanbul Fatih Müftülüğüne bağlı çeşitli camilerde din görevlisi olan Erbaş, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde yüksek lisans yaptı. Daha sonra doktorasını tamamlayan Erbaş, Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dinler Tarihi Ana Bilim Dalında Yardımcı Doçent görevinde bulundu.
Dinler tarihi ve din bilimleri alanlarında araştırmalar yapan Erbaş, misafir öğretim üyesi olarak Strazburg Beşeri Bilimler Üniversitesi'nde alanıyla ilgili araştırmalar yaptı.
Erbaş, 1998 yılında doçent, 2004 yılında ise profesör unvanı aldı.
Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcılığı görevini yürüten Erbaş, daha sonra bu fakültede dekanlık görevini yürüttü.
Sakarya Üniversitesi Senato Üyeliği yapan Erbaş, 2006-2011 arasında aynı üniversitede yönetim kurulu üyeliği görevini üstlendi.
Erbaş, 2011 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğü'ne atandı. Ali Erbaş, daha sonra bu yılın Haziran ayında Yalova Üniversitesi Rektörlüğü görevine getirildi.
Prof. Dr. Ali Erbaş, evli ve 4 çocuk babası.
TEOG kalkıyor mu?
TEOG kalkıyor mu sorusu Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları ardından gündeme oturdu. Cumhurbaşkanı Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş sistemi olan TEOG hakkında Başbakan Yıldırım ile de görüştü. Peki TEOG sistemi kalkıyor mu? TEOG bu yıl kaldırılacak mı? sorularının yanıtı merak ediliyor.
TEOG sistemi ile her yıl 1 milyonun üzerinde öğrenci sınava giriyor. Yapılan açıklamaların ardından TEOG kalkıyor mu sorusu herkesin araştırdığı konu oldu. Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş sistemi yerine yeni bir sistem mi gelecek? Erdoğan “Ben TEOG olayını istemiyorum ve bunu da artık yanlış buluyorum.” demişti. Peki TEOG sistemi kaldırılacak mı? TEOG bu yıl mı kaldırılıyor?
TEOG KALDIRILIYOR MU?
TEOG hakkında Beylerbeyi’nde toplanan Erdoğan ve Yıldırım kritik görüşmesi sona erdi. TEOG sisteminin kaldırılması gerekli diyen Erdoğan, Yıldırım ile görüştü fakat TEOG kaldırılacak mı henüz belli değil.
Cumhurbaşkanı Erdoğan “Ben TEOG olayını istemiyorum ve bunu da artık yanlış buluyorum. TEOG'un kaldırılması lazım. Biz TEOG'la mı geldik Ne TEOG vardı, ne bir şey vardı. Okursun, sene içinde notların bellidir, bu notlarınla beraber yürürsün. Gelirsin üniversite sırasına, orada da girersin üniversite imtihanlarına. Üniversite imtihanında da sosyalde, sayısalda başarı durumun neyse bu başarıya göre girmen gereken yer nereyse girersin.” demişti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Başbakan Binali Yıldırım'ı kabulü sona erdi. Beylerbeyi Sarayı'nda basına kapalı gerçekleşen kabul, yaklaşık 2,5 saat sürdü.
Görüşmede Uluslararası ilşkiler, Kuzey Irak'ta yapılacak olan referandum, MGK ve öğrencileri yakından ilgilendiren TEOG'un ele alındığı bilgiler arasında…
Bu arada Başbakan Binali Yıldırım'ın görüşme öncesi Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz'dan TEOG konusunda telefonla bilgi aldığı öğrenildi.
TEOG sistemi ile her yıl 1 milyonun üzerinde öğrenci sınava giriyor. Yapılan açıklamaların ardından TEOG kalkıyor mu sorusu herkesin araştırdığı konu oldu. Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş sistemi yerine yeni bir sistem mi gelecek? Erdoğan “Ben TEOG olayını istemiyorum ve bunu da artık yanlış buluyorum.” demişti. Peki TEOG sistemi kaldırılacak mı? TEOG bu yıl mı kaldırılıyor?
TEOG KALDIRILIYOR MU?
TEOG hakkında Beylerbeyi’nde toplanan Erdoğan ve Yıldırım kritik görüşmesi sona erdi. TEOG sisteminin kaldırılması gerekli diyen Erdoğan, Yıldırım ile görüştü fakat TEOG kaldırılacak mı henüz belli değil.
Cumhurbaşkanı Erdoğan “Ben TEOG olayını istemiyorum ve bunu da artık yanlış buluyorum. TEOG'un kaldırılması lazım. Biz TEOG'la mı geldik Ne TEOG vardı, ne bir şey vardı. Okursun, sene içinde notların bellidir, bu notlarınla beraber yürürsün. Gelirsin üniversite sırasına, orada da girersin üniversite imtihanlarına. Üniversite imtihanında da sosyalde, sayısalda başarı durumun neyse bu başarıya göre girmen gereken yer nereyse girersin.” demişti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Başbakan Binali Yıldırım'ı kabulü sona erdi. Beylerbeyi Sarayı'nda basına kapalı gerçekleşen kabul, yaklaşık 2,5 saat sürdü.
Görüşmede Uluslararası ilşkiler, Kuzey Irak'ta yapılacak olan referandum, MGK ve öğrencileri yakından ilgilendiren TEOG'un ele alındığı bilgiler arasında…
Bu arada Başbakan Binali Yıldırım'ın görüşme öncesi Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz'dan TEOG konusunda telefonla bilgi aldığı öğrenildi.
Yargıtay'dan milyonlarca ev sahibi ve kiracıyı ilgilendiren karar
Kira sözleşmesine atılan imzalar hem mülk sahibini, hem de kiracıyı sorumluluk altına alıyor. Yargıtay, milyonlarca mülk sahibi ve kiracıyı ilgilendiren önemli bir karara imza attı. Kira sözleşmesinin bütün sayfaları imzalı olmasa da geçerli sayılacak.
Gaziantep'te 1 Ocak 2011 tarihinde mülkünü kiraya veren vatandaş 30 bin liralık biriken kirayı alamadığı gerekçesiyle kiracı hakkında icra takibi başlattı. Gaziantep 1. İcra Hukuk Mahkemesi'nde açılan icra takibine itiraz ve tahliye davasında savunma yapan davalı kiracı, kira sözleşmesinde imzası olmadığını, kaynağı belli olmayan başka bir mukavelenin arka sayfalarına kendi imzası bulunmayan bir ön sayfa eklenerek hazırlanan bu sözleşmeden haberi olmadığını, bu yüzden borcu kabul etmediğini dile getirdi. Mahkeme, davalının itirazında kira sözleşmesindeki imzasını inkar ettiğinden, icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasına ve mülk sahibinin tahliye isteyemeyeceğine hükmetti. Mahkeme, alacaklının borçlu ile arasında kira sözleşmesi bulunduğunu ispat edecek bir belge ibraz edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verdi.
Davacı mülk sahibi kararı temyiz edince devreye Yargıtay girdi. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi (kapatılan), davalının davada dayanılan kira sözleşmesindeki imzasını inkar etmediğine dikkat çekti. Emsal bir karara imza atan daire, kira sözleşmesinin davalının imzası bulunan başka bir belge ile oluşturulduğunu iddia ettiğini hatırlattı. Kararda şu ifadelere yer verildi:
"Dayanak kira sözleşmesinin aslı tek parça olup, sözleşmenin ön sayfasında davalının imzası bulunmasa da Yargıtay'ın yerleşmiş kararlarına göre metin, içerik, anlam ve devam eden maddelerin bir bütünlük taşıması kaydıyla birden çok sayfadan oluşan yazılı sözleşmelerin tüm sayfalarının taraflarca imza edilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır. Mahkemece, işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Karar bozulmalıdır. Açıklanan sebeplerle kararın bozulmasına, sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine oy birliği ile karar verildi." Hürriyet
Gaziantep'te 1 Ocak 2011 tarihinde mülkünü kiraya veren vatandaş 30 bin liralık biriken kirayı alamadığı gerekçesiyle kiracı hakkında icra takibi başlattı. Gaziantep 1. İcra Hukuk Mahkemesi'nde açılan icra takibine itiraz ve tahliye davasında savunma yapan davalı kiracı, kira sözleşmesinde imzası olmadığını, kaynağı belli olmayan başka bir mukavelenin arka sayfalarına kendi imzası bulunmayan bir ön sayfa eklenerek hazırlanan bu sözleşmeden haberi olmadığını, bu yüzden borcu kabul etmediğini dile getirdi. Mahkeme, davalının itirazında kira sözleşmesindeki imzasını inkar ettiğinden, icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasına ve mülk sahibinin tahliye isteyemeyeceğine hükmetti. Mahkeme, alacaklının borçlu ile arasında kira sözleşmesi bulunduğunu ispat edecek bir belge ibraz edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verdi.
Davacı mülk sahibi kararı temyiz edince devreye Yargıtay girdi. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi (kapatılan), davalının davada dayanılan kira sözleşmesindeki imzasını inkar etmediğine dikkat çekti. Emsal bir karara imza atan daire, kira sözleşmesinin davalının imzası bulunan başka bir belge ile oluşturulduğunu iddia ettiğini hatırlattı. Kararda şu ifadelere yer verildi:
"Dayanak kira sözleşmesinin aslı tek parça olup, sözleşmenin ön sayfasında davalının imzası bulunmasa da Yargıtay'ın yerleşmiş kararlarına göre metin, içerik, anlam ve devam eden maddelerin bir bütünlük taşıması kaydıyla birden çok sayfadan oluşan yazılı sözleşmelerin tüm sayfalarının taraflarca imza edilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır. Mahkemece, işin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Karar bozulmalıdır. Açıklanan sebeplerle kararın bozulmasına, sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine oy birliği ile karar verildi." Hürriyet
16 Eylül 2017 Cumartesi
Metrobüste şaşırtan görüntü!
Toplu ulaşım araçlarını kullananların kitap okuma yerine cep telefonlarını yaygın kullanmasına kaşılık toplumsal duyarlılık yaratmak isteyen bir grup amatör sanatçı harekete geçti. Özel boyalarla tepeden tırnağa boyanan ve metrobüse binerek ‘Kitap Okuyan Heykel’ gibi hareketsiz duran tiyatrocuları görenler şaşırdı. Metrobüste bulunan bir kadın ise performans sanatçısı gençlerin sürdükleri boyanın ağır koktuğunu belirterek "Bizi zehirleyecekler" diye tepki gösterdi.
İstanbul Avcılar’da amatör ‘Çığlık Sanat Atölyesi’nin genç oyuncuları, toplu ulaşım araçlarında yolculuk edenlerin kitap okuma alışkanlığının bulunmamasına dikkat çekmek amacıyla harekete geçti. Bugüne kadar Kurtuluş Savaşı’ndan, depreme, Seyit Onbaşı'dan Yunus Emre'ye, kadına şiddette kadar birçok konu ve özel günlerde sokakta hareketsiz durarak toplumsal farkındalık yaratmaya çalışan amatör tiyatro grubu kitap okumanın yagınlaştırılması için çaba harcamaya başladı. Çığlık Sanat Atölyesi Sanat yönetmeni Cemal Uçarman, çalıştırdığı genç oyunculara okumayan toplumların, gelişemeyeceğini ve bağımlı hale geleceğini anlatırken performanslarını sergilerken ellerinde tutacakları dünya klasikleri kitaplarının sayfalarını çevirmemelerini, hareket etmemelerini istedi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden çekim izni alınması ardından yaklaşık 10 dakika yürüyerek gittikleri Avcılar Üniversite Kampusü istasyonundan metrobüse binen tümü öğrenci amatör tiyatrocular, yolcuların şaşkın bakışları arasında yolculuğa başladı. Koltukta veya ayakta hareketsiz duran ellerinde kitap bulunan, tepeden tırnağa yaldız renkli boyalı heykeli andıran gençleri görenler şaşırdı. Yolculardan biri altın renkli sanatçıların gerçekten kitap okuyarak altın gibi değerlendiklerini söylerken, önemli bölümü ne yapılmak istendiğini veya ne mesaj verilmeye çalışıldığını sormaktan kendilerini alamadı. Bir ara metrobüsten inerek durakta kitap okuyan heykel performansı sergileyen tiyatrocuları takdir edenler çıkarken bir kadın üzerlerindeki kokunun çok ağır olduğunu, gençlerin mesaj vermeye çalışırken kullandıkları boya nedeniyle kendilerini zehirlediğini söyledi. Genç bir kız şaşırarak izlediği tiyatrocuların amacını öğrendikten sonra okumayı sevdiğini ancak İstanbul’daki toplu taşıma amaçlarında ayakta durmakta zorlanıldığını bu nedenle kitap okumanın imkansız olduğunu ifade etti. Bir yolcu gençleri takdir ettiğini, toplu ulaşım araçlarında sesli okuma denemeleri de yapılabileceğini söyledi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden çekim izni alınması ardından yaklaşık 10 dakika yürüyerek gittikleri Avcılar Üniversite Kampusü istasyonundan metrobüse binen tümü öğrenci amatör tiyatrocular, yolcuların şaşkın bakışları arasında yolculuğa başladı. Koltukta veya ayakta hareketsiz duran ellerinde kitap bulunan, tepeden tırnağa yaldız renkli boyalı heykeli andıran gençleri görenler şaşırdı. Yolculardan biri altın renkli sanatçıların gerçekten kitap okuyarak altın gibi değerlendiklerini söylerken, önemli bölümü ne yapılmak istendiğini veya ne mesaj verilmeye çalışıldığını sormaktan kendilerini alamadı. Bir ara metrobüsten inerek durakta kitap okuyan heykel performansı sergileyen tiyatrocuları takdir edenler çıkarken bir kadın üzerlerindeki kokunun çok ağır olduğunu, gençlerin mesaj vermeye çalışırken kullandıkları boya nedeniyle kendilerini zehirlediğini söyledi. Genç bir kız şaşırarak izlediği tiyatrocuların amacını öğrendikten sonra okumayı sevdiğini ancak İstanbul’daki toplu taşıma amaçlarında ayakta durmakta zorlanıldığını bu nedenle kitap okumanın imkansız olduğunu ifade etti. Bir yolcu gençleri takdir ettiğini, toplu ulaşım araçlarında sesli okuma denemeleri de yapılabileceğini söyledi.
Karikatürün olduğu sayfa nasıl imha edilecek?
Yeni müfredat ders kitapları yayımlandığında tartışılan konulardan biri de 6. Sınıf Türkçe Dersi Öğrenci Çalışma Kitabı’nda uygunsuz hareket yapan kutup ayısı karikatürü oldu.
Habertürk Gazetesi'nin haberine göre; karikatürist Selçuk Erdem’in kutup ayısının pençesi ile yaptığı uygunsuz karikatürün ders kitabına nasıl girdiği tartışılırken, MEB Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Alpaslan Durmuş karikatürün kitabın bir sayfasında bir milimetre civarında yer kapladığını söyleyerek, “Bu sayfanın imha edilmesi gerekiyor diye arkadaşlarımıza talimat gönderdik. Bütün il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerimiz öğrencilere dağıtılmak üzere bekletilen Türkçe 6. Sınıf kitaplarından sayfa 13’ü imha etmiş durumdalar. Öğrencilerimizin eline gitmeyecek” dedi.
ÖĞRETMENLER ÖĞRENCİLERE DAĞITMADAN ÖNCE YIRTACAK
Kitapların okullara ulaşmasıyla “kutup ayılı” karikatürün olduğu sayfanın “imha” edilmediği ortaya çıktı. Okul yönetimleri kitaplardan bu sayfaları yırtma görevini öğretmenlere verdi. Öğretmenler öğrencilere dağıtmadan önce bu sayfaları yırtacak.
Habertürk Gazetesi'nin haberine göre; karikatürist Selçuk Erdem’in kutup ayısının pençesi ile yaptığı uygunsuz karikatürün ders kitabına nasıl girdiği tartışılırken, MEB Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Alpaslan Durmuş karikatürün kitabın bir sayfasında bir milimetre civarında yer kapladığını söyleyerek, “Bu sayfanın imha edilmesi gerekiyor diye arkadaşlarımıza talimat gönderdik. Bütün il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerimiz öğrencilere dağıtılmak üzere bekletilen Türkçe 6. Sınıf kitaplarından sayfa 13’ü imha etmiş durumdalar. Öğrencilerimizin eline gitmeyecek” dedi.
ÖĞRETMENLER ÖĞRENCİLERE DAĞITMADAN ÖNCE YIRTACAK
Kitapların okullara ulaşmasıyla “kutup ayılı” karikatürün olduğu sayfanın “imha” edilmediği ortaya çıktı. Okul yönetimleri kitaplardan bu sayfaları yırtma görevini öğretmenlere verdi. Öğretmenler öğrencilere dağıtmadan önce bu sayfaları yırtacak.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)