İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nde Topçu Kışlası tartışması yaşandı. 'Taksim Meydanı Kentsel Tasarım ve Taksim Kışlası Restitüsyonu' adıyla 2015-2019 Stratejik Planı’nında yer alan projeyi eleştiren CHP’li üye Tonguç Çoban 'Bu sevdadan vazgeçin. Gezi Parkı, park olarak kalmalı.' dedi.
TAKSİM SEVDASINDAN VAZGEÇİN
CHP'li Üye Tonguç Çoban, bütçe ile birlikte kabul edilen 2015- 2019 yılı Stratejik Planı hakkında bir konuşma yaptı.
Çoban, CHP’nin ret oyu verdiği stratejik plan ve raporlar da yer alan “Taksim Kışlası”na dikkat çekip, raporu şu sözlerle eleştirdi.
"Planda Taksim Meydanı Kentsel Tasarım ve Taksim Kışlası Restitüsyonu yer alıyor. Bu sevdadan vazgeçin. Bu tekrar gündeme getirilmemeli. Bu ülkenin hafızasına, yakın geçmişine acılarla nakşetmiş bir olayı yeniden gündeme getirecek tarzda, artık ortak kabul haline gelmişken, Gezi Parkı park olarak kalmalı. Yeniden bu rapora yazmak sıkıntı yaratır” diye konuştu." dedi.
*CHP'li Üye Tonguç Çoban
ERDOĞAN: PLEBİSİT YAPILABİLİR
Recep Tayyip Erdoğan, Taksim Gezi Parkı'nın yerine Topçu Kışlası yapılıp yapılmayacağına ilişkin referandum yapmanın önünde yasal engel olduğunu belirterek Yerel Yönetimler Yasası'nın 15'inci maddesine dayanarak "plebisit model" olarak adlandırılan referandum benzeri bölgesel halk oylamasının yapılabileceğini söylemişti.
MUHALEFETTEN SERT ELEŞTİRİ
CHP'li üye Hakkı Sağlam, kentin dört bir yanını rant amacıyla alışveriş merkezleri ile donatıldığını ileri sürdü. Sağlam, "Kişiye özel imar düzenlemesi ile milletimize küfreden bir müteahhitte rant sağladınız. Şişli Cevahir AVM tüm itirazlarımıza rağmen sattınız. Mecidiyeköy'de likör fabrikası ve Ali Sami Yen stadı satıldı. Bütçe düzeldi mi? Hayır." diye konuştu.
“BEN NE YAPTIM KADİR” DİYE…
Kentte deprem toplanma alanlarının yetersiz kaldığını kaydeden Sağlam "Topbaş'a sormak istiyorum. Olası bir depremde siz hangi parkta hangi toplanma alanında olacaksınız? Toplanma alanlarında yeterli donanım var mı? Deprem rant kapısı haline geldi. "Ben ne yaptım Kadir" diye uykunuzda çığlıklar atıyor olabilirsiniz." ifadelerini kullandı.
Kentin anayasası olarak görülen 1/100 binlik Çevre Düzeni Planı'nın defalarca ihlal edildiğini aktaran Sağlam, Topbaş’a 17-25 Aralık tapelerinde adının geçtiğini hatırlatıp, “Bugüne kadar cevap vermediniz belki bu kez konuşursunuz. Bu tapelere baktığımızda hak edenin değil adamı alan ihale alıyor" sözleri Meclis’te gerginlik yarattı” dedi.
*CHP'li üye Hakkı Sağlam
CHP’Lİ BELEDİYEYE YOLSUZLUK SUÇLAMASI
CHP’lilerin eleştirileri üzerine söz alan Ak Parti Grup başkan Vekili Abubekir Taşyürek, Hakkı Sağlam’ın 5 yıldır İBB Meclis’inde dinlediklerini belirtip, kendisine “Deve” fıkrasıyla yanıt verip, “Neresini düzelteyim ki” dedi. Taşyürek, Ak Parti’yi yönelik “Yandaşlık” iddialarını reddedip, buna İBB’nin iştiraklerinden Park Bahçeler Müdürlüğü’nün en çok iş yaptığı kişinin CHP’li bir başkan ve ailesi olduğunu ileri sürdü.
Taşyürek’in bu sözlerine İBB Grup Sözcüsü Coşkun , “Bütün CHP’li belediye başkanlarını zan altında bırakıyorsunuz. Kimse açıklayın” çağrısında bulundu. Coşkun, Taşyürek’in, ellerinde CHP’li Kartal Belediyesi’nin deprem alanlarının birilerine peşkeş çekildiğini belgelerle anlatabileceğine ilişkin sözlerine de “Biliyor da açıklamıyorsanız suç işliyorsunuz” yanıtını verdi.
TOPBAŞ: SÖYLEMEYECEKTİM AMA SÖYLEYECEĞİM
Tartışmaların ardından yapılan oylama sonrası tekrar kürsüye çıkıp teşekkür konuşması yapan Topbaş, İBB Meclis’inde 11 kez bütçe taktim ettiğini belirtip, eleştirilere cevap vermek yerine 42 yıllık siyasetçi olarak, Meclis üyelerine “Abi” tavsiyesinde bulunup şöyle dedi:
“Biz çok şeyler yaptık, algılayamıyorsanız, hiç önemi yoktur. Eleştirilere cevap vermeyeceğim. Demagojiye gerek yok. Kimsenin gerilim çıkarmaya hakkı yok. CHP iktidara alternatif olmak istiyorsa, bu tarzı geride bırakması lazım. Zaten İstanbul halkı 3 dönemdir bizi takdir ederek oy verdi. Beni 4 milyon civarında oyla seçti. Demek ki çalışmalarımızdan eminler. Ülkemi düşündüğüm için ‘Dostlar başına böyle muhalefet’ demiyorum. Temcit pilavı gibi siyaset yapanlar yok edip giderler. Söylemeyecektim söyleyeceğim. Bir atasözü var. Büyük lokma yut, büyük laf etme. Geçmiş dönemde Kadıköy Meclis Üyesi Fahrettin Kayhan, ‘siz yoksunuz’ dedi, bu Meclis’te yok. ‘Bu bütçeyi siz yaptınız biz kullanacağız’ diyor Mehmet Yıldız. Burada mı? Siz olmayacaksınız biz olacağız diyordu” (hürriyet.com.tr)
18 Kasım 2014 Salı
Aldatılınca türbenin tepesine çıktı
Karabük’ün Safranbolu ilçesinde, kendisini aldattığını düşündüğü erkek arkadaşına kızan genç, Hasan Dede Türbesi tepesinde kayalıklara çıkarak intihar etmek istedi.
Edinilen bilgilere göre, Safranbolu tarihi çarşı bölgesinde bulunan Hasan Dede Türbesi'nin tepesine çıkan Nilay D. (23), intihar edeceğini söyleyerek, kimseyi yanına yanaştırmadı. Ailesinin ve yakınlarının ikna çabaları başarısız olunca genç kızın sevgilisi olay yerine çağrıldı. Önce kayalıkların altından kız arkadaşına seslenen genç daha sonra polis ekipleri tarafından genç kızın yanına getirdi. Kızının atlamasından korkan anne ise fenalık geçirerek 112 ekipleri tarafından hastaneye kaldırıldı. Bu sırada olay yerine gelen itfaiye ve 112 ekipleri hazır bekletirken, kayalıkların altına branda açmak isteyen itfaiye ekiplerine genç kız taş atarak engellemeye çalıştı. Bunun üzerine AFAD ekiplerine haber verilerek şişme yastık getirildi. Erkek arkadaşı ile yaklaşık 1.5 saat telefonla konuşan genç kız, ‘Bu gece buradan ölüm çıkacak. Gelmeyin. Başkasını bulamadın mı oynayacak. 5 yıldır beni niye oyaladın’ diyerek etrafa sürekli taş fırlattı. Safranbolu Sevgi Evleri'nde görevli iki psikolog ve sevgilisinin uzun süren ikna çabalarının ardından genç kız 4 saat sonra kayalıklardan indirilerek polis ekipleri tarafından gözaltına alındı.
Genç kızın 2010 yılında da aynı bölgede intihar girişiminde bulunduğunu ve kendini kayalıklardan aşağıya bırakarak ağır yaralandığı öğrenildi. (Medyafresi)
Edinilen bilgilere göre, Safranbolu tarihi çarşı bölgesinde bulunan Hasan Dede Türbesi'nin tepesine çıkan Nilay D. (23), intihar edeceğini söyleyerek, kimseyi yanına yanaştırmadı. Ailesinin ve yakınlarının ikna çabaları başarısız olunca genç kızın sevgilisi olay yerine çağrıldı. Önce kayalıkların altından kız arkadaşına seslenen genç daha sonra polis ekipleri tarafından genç kızın yanına getirdi. Kızının atlamasından korkan anne ise fenalık geçirerek 112 ekipleri tarafından hastaneye kaldırıldı. Bu sırada olay yerine gelen itfaiye ve 112 ekipleri hazır bekletirken, kayalıkların altına branda açmak isteyen itfaiye ekiplerine genç kız taş atarak engellemeye çalıştı. Bunun üzerine AFAD ekiplerine haber verilerek şişme yastık getirildi. Erkek arkadaşı ile yaklaşık 1.5 saat telefonla konuşan genç kız, ‘Bu gece buradan ölüm çıkacak. Gelmeyin. Başkasını bulamadın mı oynayacak. 5 yıldır beni niye oyaladın’ diyerek etrafa sürekli taş fırlattı. Safranbolu Sevgi Evleri'nde görevli iki psikolog ve sevgilisinin uzun süren ikna çabalarının ardından genç kız 4 saat sonra kayalıklardan indirilerek polis ekipleri tarafından gözaltına alındı.
Genç kızın 2010 yılında da aynı bölgede intihar girişiminde bulunduğunu ve kendini kayalıklardan aşağıya bırakarak ağır yaralandığı öğrenildi. (Medyafresi)
Fotoğraf paylaşmak dine uymaz
Diyanet İşleri Başkanlığı, milyonlarca kişinin kullandığı sosyal ağlarda fotoğraf paylaşmanın dinen uygun olmadığını ve haramdan uzak kalmak için faydalı işlerle uğraşmak gerektiğini açıkladı.
Diyanet İşleri Başkanlığı, milyonlarca kişinin kullandığı sosyal ağlarla ilgili uyarıda bulundu.
Habertürk gazetesinden Aykut Yılmaz'ın haberine göre Diyanet'in aylık dergisinde, sosyal paylaşım sitelerine yüklenen fotoğraflar için ''Kişinin mahremiyetini sanal ortamda ifşa etmesi, bunu başkalarıyla paylaşması dinen uygun değil. Bu tehlikeye karşı dikkat edilmeli. Haramlardan uzak kalmak için Allah'a dua ve ibadet edilmeli, daha faydalı işlerle meşgul olunmalı ve arkadaş çevresi buna göre oluşturulmalıdır'' değerlendirmesi yapıldı.
Kadını ve erkeğiyle internet kullanmanın bir hak olduğunu açıklayan Diyanet, ''Ancak bu konuda hayat ölçülerimizi muhafaza etmek durumundayız. Müslüman'ın hayatında helal dairede hareket etmek, iffetini korumak, çirkin söz ve eylemlerden uzaklaşmak, kul haklarına, tesettüre, edebe riayet etmek; kısacası İslam ahlak ve adabı ile yaşamak önem arz eder'' ifadesini kullandı.
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın sanal ortamla ilgili uyarıları tartışma yarattı.
''DİYANET'İN GÖRÜŞLERİ DOĞRUDUR''
Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır: Diyanet doğru söylemiş. Hiç kimsenin bir başkasının mahremiyetini ifşa etmeye hakkı yoktur. Kendi mahremiyetini ifşa edenlere ancak bir tavsiyemiz olabilir; 'Yapmayın, doğru değildir, hoş değildir' diye.
''SANALIN GERÇEKTEN FARKI YOK''
Psikolog Nevzat Tarhan: Sanal denilen şeyin gerçekten farkı yok. Sanal ortamda yaşanan şeyler gerçektir. Diyanet'in bu açıklamasını doğru buluyorum. Sanal denilen şeyler zararsız gibi algılanıyor. Halbuki sanal ortamda olan olaylar gerçek gibi yaşanıyor. Özelini kendine saklamayı bilmeyen kişinin sanal ortamda özgürlüğü olmamalı.
''DOĞRU AMA...''
Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haydar Kırbaşoğlu: Bu konuda samimi olarak özel hayatın dokunulmazlığını sağlamak için söylüyorlarsa doğru söylüyorlar. Ama son zamanlarda bu gibi sosyal medyanın kullanımını kısıtlamaya yönelik açıklamalar gündeme gelir oldu. İktidara yönelik eleştiriler, itirazlar son zamanlarda arttığı için bunu dini bir kılıfa büründürüp baskılamak için mi bu konular gündeme gelir oldu?
Kaynak: Radikal
Diyanet İşleri Başkanlığı, milyonlarca kişinin kullandığı sosyal ağlarla ilgili uyarıda bulundu.
Habertürk gazetesinden Aykut Yılmaz'ın haberine göre Diyanet'in aylık dergisinde, sosyal paylaşım sitelerine yüklenen fotoğraflar için ''Kişinin mahremiyetini sanal ortamda ifşa etmesi, bunu başkalarıyla paylaşması dinen uygun değil. Bu tehlikeye karşı dikkat edilmeli. Haramlardan uzak kalmak için Allah'a dua ve ibadet edilmeli, daha faydalı işlerle meşgul olunmalı ve arkadaş çevresi buna göre oluşturulmalıdır'' değerlendirmesi yapıldı.
Kadını ve erkeğiyle internet kullanmanın bir hak olduğunu açıklayan Diyanet, ''Ancak bu konuda hayat ölçülerimizi muhafaza etmek durumundayız. Müslüman'ın hayatında helal dairede hareket etmek, iffetini korumak, çirkin söz ve eylemlerden uzaklaşmak, kul haklarına, tesettüre, edebe riayet etmek; kısacası İslam ahlak ve adabı ile yaşamak önem arz eder'' ifadesini kullandı.
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın sanal ortamla ilgili uyarıları tartışma yarattı.
''DİYANET'İN GÖRÜŞLERİ DOĞRUDUR''
Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır: Diyanet doğru söylemiş. Hiç kimsenin bir başkasının mahremiyetini ifşa etmeye hakkı yoktur. Kendi mahremiyetini ifşa edenlere ancak bir tavsiyemiz olabilir; 'Yapmayın, doğru değildir, hoş değildir' diye.
''SANALIN GERÇEKTEN FARKI YOK''
Psikolog Nevzat Tarhan: Sanal denilen şeyin gerçekten farkı yok. Sanal ortamda yaşanan şeyler gerçektir. Diyanet'in bu açıklamasını doğru buluyorum. Sanal denilen şeyler zararsız gibi algılanıyor. Halbuki sanal ortamda olan olaylar gerçek gibi yaşanıyor. Özelini kendine saklamayı bilmeyen kişinin sanal ortamda özgürlüğü olmamalı.
''DOĞRU AMA...''
Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haydar Kırbaşoğlu: Bu konuda samimi olarak özel hayatın dokunulmazlığını sağlamak için söylüyorlarsa doğru söylüyorlar. Ama son zamanlarda bu gibi sosyal medyanın kullanımını kısıtlamaya yönelik açıklamalar gündeme gelir oldu. İktidara yönelik eleştiriler, itirazlar son zamanlarda arttığı için bunu dini bir kılıfa büründürüp baskılamak için mi bu konular gündeme gelir oldu?
Kaynak: Radikal
Ermenek'te 6 işçinin daha cenazesine ulaşıldı
Ermenek'teki maden ocağında yürütülen arama kurtarma çalışmaları kapsamında, 6 işçinin daha cansız bedenine ulaşıldı.
Ermenek ilçesindeki maden ocağında yürütülen arama kurtarma çalışmaları kapsamında, 6 işçinin daha cansız bedeni bulundu.
Madenin 4. "başyukarı" bölümünden çıkarılan 6 işçinin cenazesi, ocağın girişinde ambulanslara alınarak Ermenek Devlet Hastanesi'ne gönderildi.
Bu sırada hastane önündeki güvenlik tedbirleri artırıldı. Madende mahsur kalan 8 işçiyi arama kurtarma çalışmalarının da sürdüğü belirtildi.
Ermenek'te kömür ocağında meydana gelen su baskını nedeniyle 18 işçi mahsur kalmış, 6 Kasım'da 2, dün de 2 işçinin cansız bedeni bulunmuştu. AA
9 dil bilen profesör tuvalet temizliyor
Eskişehir’de 5 yıldır tuvalet temizliği yaparak geçimini sağlayan Gineli Prof. Dr. Osman Toure’yi (65), seven mahalleli kendisine ‘Osman Ağa’ lakabını taktı. 9 bilen profesör, Gine’de yaşanan olumsuzluklar nedeniyle Türkiye’ye kaçak olarak gelip yerleşti
Vişnelik mahallesinde bulunan Alem Camii’nin tuvaletini temizleyen Gineli Prof. Dr. Osman Toure 8 yıldır bulunduğu Eskişehir’e alıştı. Toure, Gine’de Nacer Salma Üniversitesi Fransızca Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde öğretim üyesiyken yaşanan iç savaş ve yoksulluk sebebiyle 8 yıl önce Eskişehir’e kaçmış. Osman Toure’ye çevrede bulunan esnaf da çok sevdiğinden dolayı ‘Osman Ağa’ lakabını takmış. Yaklaşık 5 yıldır Alem Camii’nin tuvaletini temizleyerek geçimini sağlayan Toure, 5 çocuk babası. Ancak, 8 yıl önce kaçarak geldiği Gine’de eşi ve çocuklarını gerisinde bırakmış. Toure verdiği mücadele sonunda eşini Türkiye’ye getirebilmiş. Ancak annesi ve 5 çocuğu halen Senegal’de mülteci olarak yaşıyor. Toure’nin en büyük çabası annesi ve çocuklarını da yanına almak.
“GİNE’DE ÖĞRETMENDİM, ŞİMDİ TUVALET TEMİZLİYORUM”
Memleketinde öğretmen olduğunu belirten Osman Toure, yaklaşık 8 yıldır Türkiye’de olduğunu söyledi.
Gine’de yaşanan olumsuzluklar nedeniyle Türkiye’ye kaçak olarak geldiğini söyleyen Toure, sözlerine şöyle devam etti:
“Alem camii ve tuvalet temizliğini yapıyorum. Yaklaşık 5 yıldır temizlik yapıyorum. Yatsı namazında sonra spor yapıyorum. Boks, judo, ayki do, futbol, basketbol, voleybol, atletizm gibi sporları yapıyorum. Normalde 9 dili biliyorum. Ancak Fransızca ve İngilizce’yi iyi derecede biliyorum. Şimdi Türkçe’yi de öğrendim. Çünkü şimdi Türkçe bana lazım.”
“OSMAN AĞA BİZDENDİR"
Mahalle de bulunan esnaf ise, Toure’nin insan ilişkilerinin çok iyi olduğunu belirterek, “Gelir bizle çay içer, sohbet eder. Türkçeyi ilk geldiğinden daha düzgün konuşmaya başladı. ‘Osman Ağa’ bizdendir” diye ifade etti. IHA
Vişnelik mahallesinde bulunan Alem Camii’nin tuvaletini temizleyen Gineli Prof. Dr. Osman Toure 8 yıldır bulunduğu Eskişehir’e alıştı. Toure, Gine’de Nacer Salma Üniversitesi Fransızca Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde öğretim üyesiyken yaşanan iç savaş ve yoksulluk sebebiyle 8 yıl önce Eskişehir’e kaçmış. Osman Toure’ye çevrede bulunan esnaf da çok sevdiğinden dolayı ‘Osman Ağa’ lakabını takmış. Yaklaşık 5 yıldır Alem Camii’nin tuvaletini temizleyerek geçimini sağlayan Toure, 5 çocuk babası. Ancak, 8 yıl önce kaçarak geldiği Gine’de eşi ve çocuklarını gerisinde bırakmış. Toure verdiği mücadele sonunda eşini Türkiye’ye getirebilmiş. Ancak annesi ve 5 çocuğu halen Senegal’de mülteci olarak yaşıyor. Toure’nin en büyük çabası annesi ve çocuklarını da yanına almak.
“GİNE’DE ÖĞRETMENDİM, ŞİMDİ TUVALET TEMİZLİYORUM”
Memleketinde öğretmen olduğunu belirten Osman Toure, yaklaşık 8 yıldır Türkiye’de olduğunu söyledi.
Gine’de yaşanan olumsuzluklar nedeniyle Türkiye’ye kaçak olarak geldiğini söyleyen Toure, sözlerine şöyle devam etti:
“Alem camii ve tuvalet temizliğini yapıyorum. Yaklaşık 5 yıldır temizlik yapıyorum. Yatsı namazında sonra spor yapıyorum. Boks, judo, ayki do, futbol, basketbol, voleybol, atletizm gibi sporları yapıyorum. Normalde 9 dili biliyorum. Ancak Fransızca ve İngilizce’yi iyi derecede biliyorum. Şimdi Türkçe’yi de öğrendim. Çünkü şimdi Türkçe bana lazım.”
“OSMAN AĞA BİZDENDİR"
Mahalle de bulunan esnaf ise, Toure’nin insan ilişkilerinin çok iyi olduğunu belirterek, “Gelir bizle çay içer, sohbet eder. Türkçeyi ilk geldiğinden daha düzgün konuşmaya başladı. ‘Osman Ağa’ bizdendir” diye ifade etti. IHA
Yediği yumrukla beyin kanaması geçirdi!
Almanya’da restoran tuvaletinde tacize uğrayan kadınlara yardıma koşan Tuğçe Albayrak saldırganın yumruğuyla beyin kanaması geçirdi.
Milliyet'te yer alan habere göre Almanya’nın Gelnhausen kentinde taciz edilen iki Alman kadına yardım etmek isteyen Türk kökenli Tuğçe Albayrak (23) komalık oldu. Albayrak’ın müdahale ettiği Sırplardan biri genç kadının kafasına yumruk atarak beyin kanaması geçirmesine sebep oldu.
Olay Albayrak’ın doğum günü kutlaması için gittiği bir restoranda meydana geldi. Sabah Europa’ya konuşan bir görgü tanığı, “Sabaha karşı yaklaşık üçte restorana gittik. Alt kattaki tuvaletten bağırma sesleri geliyordu. Kızlar yardım istiyordu. Tuğçe, ‘Ben aşağıya gidiyorum’ deyince, onu yalnız bırakmadık. Tuvaletin önünde 3 Sırp genci 2 kızı taciz ediyordu. Araya girince gençler bize sataştı ve küfürler yağdırdı” dedi.
Dışarıda saldırdılar
Görgü tanığı olayı duyan üç Türk’ün de kendilerine yardım ettiğini söyledi. Aynı görgü tanığı, “Saldırganları etkisiz hale getirip dışarıya attılar. Biz de yemekten sonra dışarıya çıktık. Gençler oradaymış. Bize yine hakaretler yağdırdılar. Karşılık verince biri bana Tokat attı. Sonra Tuğçe’ye vurdu. İnanılmaz bir ses çıktı. Tuğçe anında bayıldı ve yere düştü. Başı yarıldı” diye ekledi. Polisler olayın ardından 18 yaşındaki saldırganı yakaladı. Beyin kanaması geçiren Albayrak ise halen Offenbach Hastanesi’nde tedavi altında tutuluyor. Giessen Üniversitesi’nde öğretmenlik okuyan genç kızın durumu kritik.
Milliyet'te yer alan habere göre Almanya’nın Gelnhausen kentinde taciz edilen iki Alman kadına yardım etmek isteyen Türk kökenli Tuğçe Albayrak (23) komalık oldu. Albayrak’ın müdahale ettiği Sırplardan biri genç kadının kafasına yumruk atarak beyin kanaması geçirmesine sebep oldu.
Olay Albayrak’ın doğum günü kutlaması için gittiği bir restoranda meydana geldi. Sabah Europa’ya konuşan bir görgü tanığı, “Sabaha karşı yaklaşık üçte restorana gittik. Alt kattaki tuvaletten bağırma sesleri geliyordu. Kızlar yardım istiyordu. Tuğçe, ‘Ben aşağıya gidiyorum’ deyince, onu yalnız bırakmadık. Tuvaletin önünde 3 Sırp genci 2 kızı taciz ediyordu. Araya girince gençler bize sataştı ve küfürler yağdırdı” dedi.
Dışarıda saldırdılar
Görgü tanığı olayı duyan üç Türk’ün de kendilerine yardım ettiğini söyledi. Aynı görgü tanığı, “Saldırganları etkisiz hale getirip dışarıya attılar. Biz de yemekten sonra dışarıya çıktık. Gençler oradaymış. Bize yine hakaretler yağdırdılar. Karşılık verince biri bana Tokat attı. Sonra Tuğçe’ye vurdu. İnanılmaz bir ses çıktı. Tuğçe anında bayıldı ve yere düştü. Başı yarıldı” diye ekledi. Polisler olayın ardından 18 yaşındaki saldırganı yakaladı. Beyin kanaması geçiren Albayrak ise halen Offenbach Hastanesi’nde tedavi altında tutuluyor. Giessen Üniversitesi’nde öğretmenlik okuyan genç kızın durumu kritik.
17 Kasım 2014 Pazartesi
Memur olmanın avantajları
ÖSYM KPSS tercih dönemi bugün başladı. Memur adayları, tercihlerini puanlarına göre yapadursun, hayallerine bir adım kala onları daha da heyecanlandıralım. İşte 10 maddeyle, memur olmanın avantajları.
3- HASTAYSANIZ RAPOR ALARAK O GÜN İŞE GELMEZSİNİZ, KİMSE DE SİZE “NEREDESİN?” DEMEZ.
10-VE TABİ Kİ MAAŞLAR... SAAT GEÇMEDEN MAAŞLARINIZ ANINDA YATAR.
1- KOVULMA İHTİMALİNİZ YÜZDE SIFIRA YAKINDIR.
2-İŞ YOĞUNLUĞUNA BAKILMAKSIZIN YILLIK İZNİNİZİ İSTEDİĞİNİZ ZAMAN KULLANABİLİRSİNİZ.
3- HASTAYSANIZ RAPOR ALARAK O GÜN İŞE GELMEZSİNİZ, KİMSE DE SİZE “NEREDESİN?” DEMEZ.
4-SİGORTANIZ GÜNÜ GÜNÜNE YATAR, TEK BİR SAATİNİZ BİLE SİGORTAYA İŞLENİR
5- VEFATTA BİLE DEVLET HER TÜRLÜ MASRAFINIZI KARŞILAR
6-SOSYAL İMKANLARI, ÖZEL SEKTÖRE ORANLA ÇOK DAHA İYİDİR
7-OLUR DA BİR OLAYA KARIŞIRSANIZ, VALİ İZNİ OLMADAN TUTUKLANMAZSINIZ
8- BULUNDUĞUNUZ ŞEHİRDEN SIKILIRSANIZ, GEMİLERİ YAKIP BAŞKA BİR KENTE TAYİN İSTEYEBİLİRSİNİZ.
9- Haftasonu sizin, tepe tepe kullanın!
10-VE TABİ Kİ MAAŞLAR... SAAT GEÇMEDEN MAAŞLARINIZ ANINDA YATAR.
İşsizlik 6 aydır böylesi görülmedi
TÜİK Ağustos döneminde işsizlik oranının yüzde 10,1 olarak gerçekleştiğini açıkladı. Böylece işsizlik 6 ay sonra yeniden çift haneye yükseldi.
Hürriyet'in haberine göre; Türkiye İstatistik Kurumu (TÜiK) işsizlik rakamlarını açıkladı. İşsizlik oranı Ağustos döneminde yüzde 10,1 artarak 6 ay sonra yeniden çift haneye çıktı.
İşsiz sayısı aynı dönemde 2 milyon 867 binden 2 milyon 944 bin kişiye çıktı.
Temmuz döneminde işsizlik yüzde 9,8 olarak gerçekleşmişti.
İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 8,9, kadınlarda yüzde 12,7 oldu. Aynı dönemde tarım dışı işsizlik oranı yüzde 12,3 olarak tahmin edildi. 15-24 yaş grubunu içeren genç işsizlik oranı yüzde 18,9 iken,15-64 yaş grubunda bu oran yüzde 10,3 olarak gerçekleşti.
OVP HEDEFİNİN TUTMASI ZAYIF İHTİMAL
Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi İsmet Demirkol işsizlikte mevsimsel etkilerden arındırılmış rakamlar daha önemli olduğuna dikkat çekerek "Bu rakam haziranda çift haneye ulaşmıştı. Bu tablo bize İşsizlikde yükselişin kısmen durduğunu ve yavaşlama eğilimine girebileceğini Eylül ve önümüzdeki aylarda yatay hareket edebileceğini gösteriyor. Mevsimsel etkilerden arındırılmış verilere göre ağustosta işsiz sayısında bir önceki döneme göre 11 bin kişilik azalış gerçekleşti. Ancak şu an açıklanan rakamlar ile 2014 yılsonu OVP hedefi olan 9,6'nın gerçekleşme ihtimali giderek zayıflamış hatta olanaksız durumda" diye konuştu.
GENÇ NÜFUS İŞSİZLİĞİ YÜKSEK
ALB Menkul Değerler Analisti Enver Erkan ise genç nüfus işsizliğine dikkat çekiyor. Erkan "Genç nüfus işsizlik oranı yüzde 18,9 seviyesine yükseldi ve beşinci ay üst üste yükseliş kaydetmekle beraber Ocak 2011’den sonraki en yüksek seviyeye yükseldi. İkinci çeyrek itibarıyla ekonomik büyümedeki yavaşlamanın işsizlik oranı üzerinde etkisini hissettirdiğini görüyoruz. Özellikle cari açığın gerilemesiyle beraber yatırım harcamalarındaki azalış, ekonomik büyümenin yavaşlamaya, özellikle genç nüfustaki işsizlik oranının da artmaya devam edebileceğini göstermektedir" dedi.
Aynı ayda 15 ve daha yukarı yaştaki istihdam edilenlerin sayısı 26 milyon 313 bin kişi, istihdam oranı yüzde 46,1 oldu. Bu oran erkeklerde yüzde 65,7 kadınlarda ise yüzde 27 olarak gerçekleşti.
Bu dönemde, tarım sektöründe çalışan sayısı 5 milyon 815 bin kişi, tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı 20 milyon 498 bin kişi oldu. İstihdam edilenlerin yüzde 22,1'i tarım, yüzde 20'si sanayi, yüzde 7,5'i inşaat, yüzde 50,5'i hizmetler sektöründe yer aldı.
KAMU İSTİHDAMI ARTTI
Maliye Bakanlığı tarafından derlenen verilere göre, 2014 yılı III. döneminde toplam kamu istihdamı 2013 yılının aynı dönemine göre %3,7 oranında artarak 3 milyon 420 bin kişi olarak gerçekleşti.
MEVSİM ETKİLERİNDEN ARINDIRILMIŞ İSTİHDAMDA İYİ HABER
Mevsim etkilerinden arındırılmış istihdam sayısı bir önceki döneme göre 53 bin kişi artarak 25 milyon 835 bin kişi olarak gerçekleşti. İstihdam oranı ise değişim göstermeyerek yüzde 45,2 oldu.
Mevsim etkilerinden arındırılmış işsizlerin sayısında 2014 yılı Ağustos döneminde, bir önceki döneme göre 11 bin kişilik azalış gerçekleşti. İşsizlik oranı ise değişim göstermeyerek %10,4 oldu.
Mevsim etkilerinden arındırılmış işgücüne katılma oranı bir önceki döneme göre değişim göstermeyerek yüzde 50,5 olarak gerçekleşti. Ekonomik faaliyete göre istihdam edilenlerde en fazla artış 46 bin kişi ile hizmet sektöründe gerçekleşti.
Hürriyet'in haberine göre; Türkiye İstatistik Kurumu (TÜiK) işsizlik rakamlarını açıkladı. İşsizlik oranı Ağustos döneminde yüzde 10,1 artarak 6 ay sonra yeniden çift haneye çıktı.
İşsiz sayısı aynı dönemde 2 milyon 867 binden 2 milyon 944 bin kişiye çıktı.
Temmuz döneminde işsizlik yüzde 9,8 olarak gerçekleşmişti.
İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 8,9, kadınlarda yüzde 12,7 oldu. Aynı dönemde tarım dışı işsizlik oranı yüzde 12,3 olarak tahmin edildi. 15-24 yaş grubunu içeren genç işsizlik oranı yüzde 18,9 iken,15-64 yaş grubunda bu oran yüzde 10,3 olarak gerçekleşti.
OVP HEDEFİNİN TUTMASI ZAYIF İHTİMAL
Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi İsmet Demirkol işsizlikte mevsimsel etkilerden arındırılmış rakamlar daha önemli olduğuna dikkat çekerek "Bu rakam haziranda çift haneye ulaşmıştı. Bu tablo bize İşsizlikde yükselişin kısmen durduğunu ve yavaşlama eğilimine girebileceğini Eylül ve önümüzdeki aylarda yatay hareket edebileceğini gösteriyor. Mevsimsel etkilerden arındırılmış verilere göre ağustosta işsiz sayısında bir önceki döneme göre 11 bin kişilik azalış gerçekleşti. Ancak şu an açıklanan rakamlar ile 2014 yılsonu OVP hedefi olan 9,6'nın gerçekleşme ihtimali giderek zayıflamış hatta olanaksız durumda" diye konuştu.
GENÇ NÜFUS İŞSİZLİĞİ YÜKSEK
ALB Menkul Değerler Analisti Enver Erkan ise genç nüfus işsizliğine dikkat çekiyor. Erkan "Genç nüfus işsizlik oranı yüzde 18,9 seviyesine yükseldi ve beşinci ay üst üste yükseliş kaydetmekle beraber Ocak 2011’den sonraki en yüksek seviyeye yükseldi. İkinci çeyrek itibarıyla ekonomik büyümedeki yavaşlamanın işsizlik oranı üzerinde etkisini hissettirdiğini görüyoruz. Özellikle cari açığın gerilemesiyle beraber yatırım harcamalarındaki azalış, ekonomik büyümenin yavaşlamaya, özellikle genç nüfustaki işsizlik oranının da artmaya devam edebileceğini göstermektedir" dedi.
Aynı ayda 15 ve daha yukarı yaştaki istihdam edilenlerin sayısı 26 milyon 313 bin kişi, istihdam oranı yüzde 46,1 oldu. Bu oran erkeklerde yüzde 65,7 kadınlarda ise yüzde 27 olarak gerçekleşti.
Bu dönemde, tarım sektöründe çalışan sayısı 5 milyon 815 bin kişi, tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı 20 milyon 498 bin kişi oldu. İstihdam edilenlerin yüzde 22,1'i tarım, yüzde 20'si sanayi, yüzde 7,5'i inşaat, yüzde 50,5'i hizmetler sektöründe yer aldı.
KAMU İSTİHDAMI ARTTI
Maliye Bakanlığı tarafından derlenen verilere göre, 2014 yılı III. döneminde toplam kamu istihdamı 2013 yılının aynı dönemine göre %3,7 oranında artarak 3 milyon 420 bin kişi olarak gerçekleşti.
MEVSİM ETKİLERİNDEN ARINDIRILMIŞ İSTİHDAMDA İYİ HABER
Mevsim etkilerinden arındırılmış istihdam sayısı bir önceki döneme göre 53 bin kişi artarak 25 milyon 835 bin kişi olarak gerçekleşti. İstihdam oranı ise değişim göstermeyerek yüzde 45,2 oldu.
Mevsim etkilerinden arındırılmış işsizlerin sayısında 2014 yılı Ağustos döneminde, bir önceki döneme göre 11 bin kişilik azalış gerçekleşti. İşsizlik oranı ise değişim göstermeyerek %10,4 oldu.
Mevsim etkilerinden arındırılmış işgücüne katılma oranı bir önceki döneme göre değişim göstermeyerek yüzde 50,5 olarak gerçekleşti. Ekonomik faaliyete göre istihdam edilenlerde en fazla artış 46 bin kişi ile hizmet sektöründe gerçekleşti.
Gizem Akdeniz davasında yeni gelişme
Süleyman Akdeniz daha önce polis ve Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesinde verdiği ifadeleri kabul etmediğini belirterek, olayı Kürt Kerim’in adamlarının işlediğini kendisinin sadece Gizem’i onlara götürdüğünü anlattı.
Adana’da, altı yaşındaki Gizem Akdeniz’i bıçakladıktan sonra yakarak öldürdüğü iddiasıyla tutuklanan Süleyman Akdeniz’in güvenlik gerekçesiyle Manisa 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ilk duruşmasında yoğun güvenlik önlemi alındı.
Çok sayıda polisin adliye önü ve içinde görev yaptığı duruşmaya Gizem Akdeniz’in amcaları katıldı. Duruşma sırasında Süleyman Akdeniz’in ifade değiştirmesi ve suçu başkalarının işlediğini belirtmesi üzerine sinirlenen Gizem Akdeniz’in bir yakını mahkeme salonundan dışarı çıkarıldı.
Manisa 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada mahkeme başkanı Süleyman Akdeniz’in cezaevi savcısına verdiği yeni ifadeyi sözlü olarak tekrar etmesini istedi. Bunun üzerine Süleyman Akdeniz olayın üzerinden zaman geçtiği için cezaevi savcısına verdiği ifadenin dışında söyleyecek bir şeyi olmadığını, birçok yeri hatırlamadığını ve suçunu kabul ettiğini söyledi. Mahkeme başkanının ısrarla sormasına rağmen konuşmayan Süleyman Akdeniz, kendisinin sadece Gizem’i, Kürt Metin’in adamlarına götürdüğünü anlattı. Bunun üzerine mahkeme başkanı Süleyman Akdeniz’in cezaevi savcısına verdiği 9 sayfalık ifadesini okudu.
CİNAYETİ KÜRT KERİM VE ADAMLARI İŞLEDİ'
Süleyman Akdeniz’in ifadesinde şunlar yer aldı:
“Olaydan önce salı ve çarşamba günü işten eve geldiğimde gri renkli bir arabadan 4 kişi inerek kendilerini sivil polis olarak tanıtıp onlarla gitmemi istedi. Kimlik sordum göstermediler beni zorla araca bindirip gözümü bağlayarak yarım saat bir yol gittik. Burada bana Mustafa Akdeniz ile aralarında alacak verecek meselesi olduğunu ve kendilerine Kürt Kerim’in adamı olduğunu bildiğim Metin isimli şahıs Mustafa’nın küçük kızını getirmemi istedi. Neden benden istiyorsunuz diye sorduğumda sen kızı bize getireceksin suçta senin üzerine kalacak dediler. Ben kabul etmedim. Sonra arka tarafta beni yere yatırıp yanıma ağzı yüzü kan içinde sarışın bir kadın getirdiler. Silahlarına susturucu takıp kadını gözlerimin önünde vurdular ve bana dediğimizi yapmazsan senin annenin, kardeşinin babanın da sonu böyle olur dediler. Ben de kabul ettim. Sonra gözümü açtığımda ıssız bir yerdeydik etrafta birkaç villa vardı sadece. Eve gittim. Pazar günü ailemi pikniğe götürecektim. Gizem’i evde kimsenin olmadığı bir zamanda adamlara götürürüm diye düşündüm. Ailemi pikniğe bıraktıktan sonra mahalleye geri döndüm. Gizem’e 5 lira verip kola almasını istedim. Sonra kimse yokken arabaya bindirip adamların tarif ettiği yere gittim. Gizem’in ellerini, ayaklarını ve ağzını bağlayarak bavulun içine arabanın arka koltuğuna koydum. Hava alsın diye de bavulun ağzını biraz açık bıraktım. Kürt kerim’in adamları, yoldayken beni arayarak benzin ve çakmak istediler. Ben de şüphelendim. Cep telefonum android olduğu için konuşmaları kayda aldım. Tarif ettikleri yere gittiğimde bir adam vardı sonra birden 5 kişi daha çıktı. İki kişi beni tuttu diğerleri kızı alıp aşağıya götürdü. Ne yaptıklarını sordum hani sadece para isteyecektiniz dedim bana kızdılar. Sonra içlerinden biri kayıtta olan telefonumu fark etti ve içindeki videoları kayıtları sildi. Sonra beni Gizem’in yanına götürdüler. Gizem yanmıştı. Bakamadım. Bana Gizem’in karnına bir bıçak darbesi vurduğumu ve ölmediği için üzerine benzin döküp yakmamı söylememi istediler. Bana suçu üstlenmezsem ailemin sonunun da böyle olacağını söylediler. Bir de prezervatif verip kıza cinsel istismarda bulunduğumu itiraf etmemi istediler. Prezervatifi alıp içini odamdaki kıyafetlere dökmemi ve suç aletlerini de evde bırakmamı istediler. Ben bunu kabul etmedim. Ama aileme zarar vereceklerinden korktuğum için hem poliste hem de ilk duruşmada olayları abartarak anlattım ve her şeyi kendimin yaptığını itiraf ettim. Sonra olay yerinden ayrıldım. Eve gittiğimde herkes Gizem’in kaybolduğundan bahsediyordu. Polis olayla ilgili beni de ifadeye çağırdı. Gizem’i en son ben gördüğüm için bütün şüpheler benim üzerimdeydi. Sabaha kadar sorguladılar ve bilgim olmadığını söyledim. Polisler beni bıraktığında Kürt Kerim’in adamlarından biri dışarıda beni bekliyordu. Korktum. Sonra mahkemede olayı onların bana yapmam istedikleri gibi anlattım. Aileme zarar vermelerinden korkuyordum çünkü mahkemede anlatılanlar basına yansıyacaktı. Suçsuz olduğum ancak iki şekilde ispat edilebilir birincisi android cep telefonları yapılan her kaydı hafızasında saklar ve geri getirilebilir bir de Kürt Kerim ve adamları araştırılabilir.” Mahkeme başkanı Süleyman Akdeniz’in ifadesini okumasının ardından sanığa, “Bu adamlar anlattığın kadarıyla oldukça kirli işlere bulaşmış insanlar. Bunlar seni bu suça alet etmek yerine kendileri de bu işi yapabilirlerdi neden seni seçtiler” dedi. Bunun üzerine Süleyman Akdeniz, “Benim onlarla olan husumeti biliyorlardı ve bir de Metin denilen şahıs bana dedi ki ‘O Süleyman her 4 senede bir evlat acısı yaşayacak ve evlat acısının ne olduğunu anlayacak’ dedi.
Mahkeme başkanının “Peki o zamandan bu zamana ne değişti de artık ailene zarar vermelerinden korkmuyorsun” diye sordu. Bunun üzerine sanık Süleyman Akdeniz, “Mahkemenin gizli kalacağını sanıyordum” diyerek cevap verdi.
Mahkeme heyeti, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının da müdahil olduğu davayı Adli Tıp Kurumundan istenilen Gizem Akdeniz’e yönelik cinsel istismar olup olmadığı yönündeki raporun henüz gelmemesi nedeniyle davayı 13 Şubat 2015 tarihine erteledi. Sanığın tutukluluk halinin de devam etmesine karar veren mahkeme heyeti sanığın bu duruma 50 gün içinde Manisa 1. Ağır Ceza Mahkemesinde itiraz edebileceğini söyleyerek mahkemeyi sonlandırdı.
Milliyet
Adana’da, altı yaşındaki Gizem Akdeniz’i bıçakladıktan sonra yakarak öldürdüğü iddiasıyla tutuklanan Süleyman Akdeniz’in güvenlik gerekçesiyle Manisa 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ilk duruşmasında yoğun güvenlik önlemi alındı.
Çok sayıda polisin adliye önü ve içinde görev yaptığı duruşmaya Gizem Akdeniz’in amcaları katıldı. Duruşma sırasında Süleyman Akdeniz’in ifade değiştirmesi ve suçu başkalarının işlediğini belirtmesi üzerine sinirlenen Gizem Akdeniz’in bir yakını mahkeme salonundan dışarı çıkarıldı.
Manisa 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada mahkeme başkanı Süleyman Akdeniz’in cezaevi savcısına verdiği yeni ifadeyi sözlü olarak tekrar etmesini istedi. Bunun üzerine Süleyman Akdeniz olayın üzerinden zaman geçtiği için cezaevi savcısına verdiği ifadenin dışında söyleyecek bir şeyi olmadığını, birçok yeri hatırlamadığını ve suçunu kabul ettiğini söyledi. Mahkeme başkanının ısrarla sormasına rağmen konuşmayan Süleyman Akdeniz, kendisinin sadece Gizem’i, Kürt Metin’in adamlarına götürdüğünü anlattı. Bunun üzerine mahkeme başkanı Süleyman Akdeniz’in cezaevi savcısına verdiği 9 sayfalık ifadesini okudu.
CİNAYETİ KÜRT KERİM VE ADAMLARI İŞLEDİ'
Süleyman Akdeniz’in ifadesinde şunlar yer aldı:
“Olaydan önce salı ve çarşamba günü işten eve geldiğimde gri renkli bir arabadan 4 kişi inerek kendilerini sivil polis olarak tanıtıp onlarla gitmemi istedi. Kimlik sordum göstermediler beni zorla araca bindirip gözümü bağlayarak yarım saat bir yol gittik. Burada bana Mustafa Akdeniz ile aralarında alacak verecek meselesi olduğunu ve kendilerine Kürt Kerim’in adamı olduğunu bildiğim Metin isimli şahıs Mustafa’nın küçük kızını getirmemi istedi. Neden benden istiyorsunuz diye sorduğumda sen kızı bize getireceksin suçta senin üzerine kalacak dediler. Ben kabul etmedim. Sonra arka tarafta beni yere yatırıp yanıma ağzı yüzü kan içinde sarışın bir kadın getirdiler. Silahlarına susturucu takıp kadını gözlerimin önünde vurdular ve bana dediğimizi yapmazsan senin annenin, kardeşinin babanın da sonu böyle olur dediler. Ben de kabul ettim. Sonra gözümü açtığımda ıssız bir yerdeydik etrafta birkaç villa vardı sadece. Eve gittim. Pazar günü ailemi pikniğe götürecektim. Gizem’i evde kimsenin olmadığı bir zamanda adamlara götürürüm diye düşündüm. Ailemi pikniğe bıraktıktan sonra mahalleye geri döndüm. Gizem’e 5 lira verip kola almasını istedim. Sonra kimse yokken arabaya bindirip adamların tarif ettiği yere gittim. Gizem’in ellerini, ayaklarını ve ağzını bağlayarak bavulun içine arabanın arka koltuğuna koydum. Hava alsın diye de bavulun ağzını biraz açık bıraktım. Kürt kerim’in adamları, yoldayken beni arayarak benzin ve çakmak istediler. Ben de şüphelendim. Cep telefonum android olduğu için konuşmaları kayda aldım. Tarif ettikleri yere gittiğimde bir adam vardı sonra birden 5 kişi daha çıktı. İki kişi beni tuttu diğerleri kızı alıp aşağıya götürdü. Ne yaptıklarını sordum hani sadece para isteyecektiniz dedim bana kızdılar. Sonra içlerinden biri kayıtta olan telefonumu fark etti ve içindeki videoları kayıtları sildi. Sonra beni Gizem’in yanına götürdüler. Gizem yanmıştı. Bakamadım. Bana Gizem’in karnına bir bıçak darbesi vurduğumu ve ölmediği için üzerine benzin döküp yakmamı söylememi istediler. Bana suçu üstlenmezsem ailemin sonunun da böyle olacağını söylediler. Bir de prezervatif verip kıza cinsel istismarda bulunduğumu itiraf etmemi istediler. Prezervatifi alıp içini odamdaki kıyafetlere dökmemi ve suç aletlerini de evde bırakmamı istediler. Ben bunu kabul etmedim. Ama aileme zarar vereceklerinden korktuğum için hem poliste hem de ilk duruşmada olayları abartarak anlattım ve her şeyi kendimin yaptığını itiraf ettim. Sonra olay yerinden ayrıldım. Eve gittiğimde herkes Gizem’in kaybolduğundan bahsediyordu. Polis olayla ilgili beni de ifadeye çağırdı. Gizem’i en son ben gördüğüm için bütün şüpheler benim üzerimdeydi. Sabaha kadar sorguladılar ve bilgim olmadığını söyledim. Polisler beni bıraktığında Kürt Kerim’in adamlarından biri dışarıda beni bekliyordu. Korktum. Sonra mahkemede olayı onların bana yapmam istedikleri gibi anlattım. Aileme zarar vermelerinden korkuyordum çünkü mahkemede anlatılanlar basına yansıyacaktı. Suçsuz olduğum ancak iki şekilde ispat edilebilir birincisi android cep telefonları yapılan her kaydı hafızasında saklar ve geri getirilebilir bir de Kürt Kerim ve adamları araştırılabilir.” Mahkeme başkanı Süleyman Akdeniz’in ifadesini okumasının ardından sanığa, “Bu adamlar anlattığın kadarıyla oldukça kirli işlere bulaşmış insanlar. Bunlar seni bu suça alet etmek yerine kendileri de bu işi yapabilirlerdi neden seni seçtiler” dedi. Bunun üzerine Süleyman Akdeniz, “Benim onlarla olan husumeti biliyorlardı ve bir de Metin denilen şahıs bana dedi ki ‘O Süleyman her 4 senede bir evlat acısı yaşayacak ve evlat acısının ne olduğunu anlayacak’ dedi.
Mahkeme başkanının “Peki o zamandan bu zamana ne değişti de artık ailene zarar vermelerinden korkmuyorsun” diye sordu. Bunun üzerine sanık Süleyman Akdeniz, “Mahkemenin gizli kalacağını sanıyordum” diyerek cevap verdi.
Mahkeme heyeti, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının da müdahil olduğu davayı Adli Tıp Kurumundan istenilen Gizem Akdeniz’e yönelik cinsel istismar olup olmadığı yönündeki raporun henüz gelmemesi nedeniyle davayı 13 Şubat 2015 tarihine erteledi. Sanığın tutukluluk halinin de devam etmesine karar veren mahkeme heyeti sanığın bu duruma 50 gün içinde Manisa 1. Ağır Ceza Mahkemesinde itiraz edebileceğini söyleyerek mahkemeyi sonlandırdı.
Milliyet
16 Kasım 2014 Pazar
Bedelli askerlikte yaş ve rakam belli oldu mu?
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Genelkurmay Başkanlığı'nda aldığı brifingin ardından bir süreliğine rafa kalkan bedelli askerlik konusu yeniden gündemde. Bedelli askerlik konusunda Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz'dan kritik açıklamalar geldi. Davutoğlu’nun Avustralya’dan yaptığı, “Değerlendirmelerimiz sürecek” açıklaması, kimi kaynaklara göre 600 bin kişinin umudu oldu ama TSK bedelli askerliğe sıcak bakmıyor.
Savunma Bakanı İsmet Yılmaz bedelli askerlik ile ilgili olarak "Bedelli askerlik konusunda talep var. Genelkurmay Başkanı'ndan görüşleri aldık. Son kararı sayın Başbakan karar verecek." dedi. Bakan Yılmaz'ın bu açıklaması bedelli askerlik bekleyenleri umutlandırdı. Askeri kaynaklardan alınan bilgilere göre, TSK'nın bedelli askerlik konusuna sıcak bakmadığı öğrenildi.
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz
SON KARARI DAVUTOĞLU VERECEK
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, bedelli askerlikle ilgili olarak, “Sayın Başbakanımız karar verecek” dedi. Başbakan Ahmet Davutoğlu Bedelli askerlik konusunda değerlendirmemiz sürüyor dedi.
Bunun üzerine gözler Davutoğlu'na çevrilmiş, o da Avustralya'da yaptığı açıklamada konuyu değerlendireceklerini belirterek bedelli konusunda ciddi bir talep olduğunu tekrar vurgulamıştı.
917 BİN KİŞİ YARARLANACAK
Bakanı Yılmaz ayrıca bedelli yaşının 25 olarak belirlenmesi halinde 917 bin kişinin bundan faydalanabileceğini belirterek şunları söyledi: "Eğer bedelli askerlik kapsamını, yaş 30 diye kabul ederseniz 400 bine yakın. Eğer yaşı 29'a düşürürseniz 450 bine çıkar. Eğer yaşa 28 derseniz 534 bine çıkar. Eğer yaşa 27 derseniz 600 binin üzerine çıkar. Eğer yaşa 26 derseniz 750 bine çıkar. Eğer 25 olursa, 917 bin 690 yani 1 milyona yakın olur. Dolayısıyla bir yaş söylememek lazım"
Başbakan Davutoğlu, Avustralya'da G-20 Liderler Zirvesi'nin yapıldığı Brisbane Kongre Merkezi'nde uluslararası medyaya yönelik basın toplantısı düzenledi.
YAŞ 25 BEDEL 17 BİN
Son bedelli askerlik uygulamasına 30 bin lira ödeyerek başvuran yaklaşık 70 bin kişiden devlet kasasına 2 milyar 130 milyon lira kalmıştı.
Yeni bir bedelli askerlik uygulaması için tartışılan rakam ise 20 bin civarında. Bu rakam üzerinden başvurursa devlet 10 milyar lira alacak. Ancak Davutoğlu'nun da açıklamalarının ardından Ankara'da konuşulan ise yaşın 25 bedelin ise 17 bin dolaylarında olması.
BEDELLİDE ÇEKİNCELER
* Genelkurmay, bugüne kadar dört kez hayata geçirilen bedelli askerlik uygulamalarından alınan sonucun beklentilerin altında kaldığını, başvuru sayısının her seferinde hesaplanandan düşük olduğunu vurguluyor. Bu çerçevede 500 binin üzerinde ifade edilen başvuru beklentisinin, kararın çıkması halinde maksimum 100-150 bin aralığında kalacağı görüşü hâkim.
* Bedelli askerlik uygulamasının, askerliğini normal koşullarda yapanlar üzerinde moral-motivasyon açısından olumsuz etkisi olduğunun sahadan yansıyan bilgilerle teyit edildiği savunuluyor.
* Genelkurmay, bedelli askerlik uygulamasının psikososyal etkilerinin de dikkate alınması gerektiği görüşünde. Maddi olanağı olmayanlar açısından yarattığı eşitsizliğin altı çiziliyor.
* Bedelli uygulamasının, alanında yetişmiş, uzman personel ihtiyacının karşılanmasını sekteye uğratabileceği savunuluyor. Örneğin uzman takip ya da alanında yükselmiş mühendise ihtiyaç duyulduğu, buna karşın yedek subay olarak askerlik hizmetini yapabileceklerin bedelli uygulamasını bekledikleri belirtiliyor.
* Genelkurmay, askerlik sürelerinin kısaltılmasının ardından, özellikle kısa dönem askerlik yükümlülerinin iç güvenliğin sağlanmasındaki katkısının da zaman içinde azaldığı görüşünde.
* Karargâh, konjonktürel olarak da bedelli kararının sakıncalı olduğunu düşünüyor. Irak ve Suriye merkezli gelişmelere, IŞİD tehdidine ve bıçak sırtındaki iç güvenlik zorunluluklarının yarattığı hassas ortama ve mevcut personel sayısına dikkat çekiliyor. (Hürriyet)
Savunma Bakanı İsmet Yılmaz bedelli askerlik ile ilgili olarak "Bedelli askerlik konusunda talep var. Genelkurmay Başkanı'ndan görüşleri aldık. Son kararı sayın Başbakan karar verecek." dedi. Bakan Yılmaz'ın bu açıklaması bedelli askerlik bekleyenleri umutlandırdı. Askeri kaynaklardan alınan bilgilere göre, TSK'nın bedelli askerlik konusuna sıcak bakmadığı öğrenildi.
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz
SON KARARI DAVUTOĞLU VERECEK
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, bedelli askerlikle ilgili olarak, “Sayın Başbakanımız karar verecek” dedi. Başbakan Ahmet Davutoğlu Bedelli askerlik konusunda değerlendirmemiz sürüyor dedi.
Bunun üzerine gözler Davutoğlu'na çevrilmiş, o da Avustralya'da yaptığı açıklamada konuyu değerlendireceklerini belirterek bedelli konusunda ciddi bir talep olduğunu tekrar vurgulamıştı.
917 BİN KİŞİ YARARLANACAK
Bakanı Yılmaz ayrıca bedelli yaşının 25 olarak belirlenmesi halinde 917 bin kişinin bundan faydalanabileceğini belirterek şunları söyledi: "Eğer bedelli askerlik kapsamını, yaş 30 diye kabul ederseniz 400 bine yakın. Eğer yaşı 29'a düşürürseniz 450 bine çıkar. Eğer yaşa 28 derseniz 534 bine çıkar. Eğer yaşa 27 derseniz 600 binin üzerine çıkar. Eğer yaşa 26 derseniz 750 bine çıkar. Eğer 25 olursa, 917 bin 690 yani 1 milyona yakın olur. Dolayısıyla bir yaş söylememek lazım"
Başbakan Davutoğlu, Avustralya'da G-20 Liderler Zirvesi'nin yapıldığı Brisbane Kongre Merkezi'nde uluslararası medyaya yönelik basın toplantısı düzenledi.
YAŞ 25 BEDEL 17 BİN
Son bedelli askerlik uygulamasına 30 bin lira ödeyerek başvuran yaklaşık 70 bin kişiden devlet kasasına 2 milyar 130 milyon lira kalmıştı.
Yeni bir bedelli askerlik uygulaması için tartışılan rakam ise 20 bin civarında. Bu rakam üzerinden başvurursa devlet 10 milyar lira alacak. Ancak Davutoğlu'nun da açıklamalarının ardından Ankara'da konuşulan ise yaşın 25 bedelin ise 17 bin dolaylarında olması.
BEDELLİDE ÇEKİNCELER
* Genelkurmay, bugüne kadar dört kez hayata geçirilen bedelli askerlik uygulamalarından alınan sonucun beklentilerin altında kaldığını, başvuru sayısının her seferinde hesaplanandan düşük olduğunu vurguluyor. Bu çerçevede 500 binin üzerinde ifade edilen başvuru beklentisinin, kararın çıkması halinde maksimum 100-150 bin aralığında kalacağı görüşü hâkim.
* Bedelli askerlik uygulamasının, askerliğini normal koşullarda yapanlar üzerinde moral-motivasyon açısından olumsuz etkisi olduğunun sahadan yansıyan bilgilerle teyit edildiği savunuluyor.
* Genelkurmay, bedelli askerlik uygulamasının psikososyal etkilerinin de dikkate alınması gerektiği görüşünde. Maddi olanağı olmayanlar açısından yarattığı eşitsizliğin altı çiziliyor.
* Bedelli uygulamasının, alanında yetişmiş, uzman personel ihtiyacının karşılanmasını sekteye uğratabileceği savunuluyor. Örneğin uzman takip ya da alanında yükselmiş mühendise ihtiyaç duyulduğu, buna karşın yedek subay olarak askerlik hizmetini yapabileceklerin bedelli uygulamasını bekledikleri belirtiliyor.
* Genelkurmay, askerlik sürelerinin kısaltılmasının ardından, özellikle kısa dönem askerlik yükümlülerinin iç güvenliğin sağlanmasındaki katkısının da zaman içinde azaldığı görüşünde.
* Karargâh, konjonktürel olarak da bedelli kararının sakıncalı olduğunu düşünüyor. Irak ve Suriye merkezli gelişmelere, IŞİD tehdidine ve bıçak sırtındaki iç güvenlik zorunluluklarının yarattığı hassas ortama ve mevcut personel sayısına dikkat çekiliyor. (Hürriyet)
Etiketler:
Ahmet Davutoğlu,
ankara,
asker,
haber
2 saat kitap imzaladı
TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen 33’üncü Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’ndaki imza gününe katılan eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'a kitapseverler büyük ilgi gösterdi.
Kaynak Yayınları tarafından organize edilen etkinliğe katılan Başbuğ, 2 saati aşkın süre kitaplarını imzaladı.
Kaynak Yayınları tarafından organize edilen etkinliğe katılan Başbuğ, 2 saati aşkın süre kitaplarını imzaladı.
Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nükhet Hotar'ın, rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldığı bildirildi.
Alınan bilgiye göre, parti programları için İzmir'de bulunan Hotar, rahatsızlanması üzerine Kemalpaşa Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı.
Besin zehirlenmesi teşhisi konulduğu öğrenilen Hotar'ın sağlık durumunun iyi olduğu, tedbir amaçlı gözlem altında tutulduğu belirtildi. Hürriyet
Alınan bilgiye göre, parti programları için İzmir'de bulunan Hotar, rahatsızlanması üzerine Kemalpaşa Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı.
Besin zehirlenmesi teşhisi konulduğu öğrenilen Hotar'ın sağlık durumunun iyi olduğu, tedbir amaçlı gözlem altında tutulduğu belirtildi. Hürriyet
Vahşice katlettiler
Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) yeni bir infaz videosu daha yayımladı. IŞİD'in bu seferki videosunda çok sayıda Suriye askerinin kafaları kesilerek infaz edilişleri gösteriliyor. Yaklaşık 16 dakikalık videonun devamında ise IŞİD'in elindeki rehinelerden ABD'li yardım görevlisi Peter Kassig'in kesilmiş başı görülüyor.
Videoda IŞİD tarafından daha önceden esir alınan ve Suriye askeri oldukları iddia edilen, aralarında pilot ve subayların da bulunduğu en az 15 kişilik bir grup rehinenin kafaları kesilerek infaz edildiği görülüyor.
Örgüt üyeleri lacivert renkli elbise giydirdikleri rehineleri önce enselerinden tutarak yürütüyor, ardından sıralar her militan tahta kutu içerisinden birer bıçak alıyor. Rehineleri önlerinde diz çöktüren IŞİD militanları, arkalarında durdukları rehinelerin eş zamanlı olarak kafalarını kesiyor.
Videoda infaz edilen bir diğer rehine ise Peter Edward Kassig. IŞİD tarafından rehin alındıktan sonra İslam'ı seçen ve Abdülrahman ismini alan 26 yaşındaki Kassig 1 Ekim 2013'te yakalanmadan önce Irak'ta sağlık görevlisi olarak çalışıyordu.
Kassig'in anne babası Ed ve Paula Kassig, Mayıs 2014'te bir video yayımlayarak oğullarının serbest bırakılmasını istemişlerdi.
IŞİD, Kassig'i ilk olarak İngiliz yardım görevlisi Alan Henning'in infaz edildiği videonun sonunda "bir sonraki kurban" olarak göstermişti. Kassig ve Henning'in aynı hücrede tutulduğu biliniyordu.
IŞİD'in yayımladığı son video, örgütün vahşetini bir kez daha gözler önüne serdi.
OBAMA BAŞSAĞLIĞI DİLEDİ
ABD Başkanı Barack Obama, Kassig'in ailesine başsağlığı dileğinde bulundu.
Obama, yaptığı yazılı açıklamada, İslam dinini seçerek Abdulrahman adını alan Kassig'in ailesi ve sevdiklerine başsağlığı dileğini iletti
"Abdulrahman, dünyada insanlık dışı eylemleriyle bilinen bir terörist grubun katıksız bir şer eylemi nedeniyle aramızdan ayrıldı" ifadesini kullanan Obama, kendisinden önce IŞİD tarafından öldürülen Jim Foley ve Staven Sotloff gibi Kassig'in hayatı ve temsil ettiği şeylerin de IŞİD'in temsil ettiği fikirlerle tamamen tezatlık gösterdiğini kaydetti.
IŞİD'in Müslümanlar da dahil masumları katlederken Kassig'in Suriyelilerin hayatlarını kurtarmaya çalışan bir insani yardım çalışanı olduğunu belirten Obama, IŞİD'in kendi bencil çıkarları için Suriye'deki trajediyi kullanırken, Kassig'in tam aksine özveriyle Suriye halkıyla ilgilendiğini ifade etti.
Obama, IŞİD'in eylemlerinin inanç içermediğini ve Kassig'in de kendi hayatında benimsediği Müslüman inancını temsil etmediğini belirterek "Bugün birlikte yas tutuyoruz ama aynı zamanda Abdulrahman Kassig'in içinde parlayan ve insanlığı bir araya getiren, sonunda IŞİD'in karanlığının üzerine baskın gelecek ışık olan yılmaz iyilik ve sebat ruhunu hatırlıyoruz" ifadesine yer verdi.
IŞİD İngiliz yardım görevlisi Alan Henning, ABD'li gazeteciler James Foley ve Steven Sotloff ile İskoç yardım kuruluşu çalışanı David Haines'i benzer şekilde, başlarını keserek öldürmüştü.
'CİHATÇI JOHN YARALANDI' İDDİASI
Öte yandan kafa kesme videolarında görülen ve "Cihatçı John" olarak anılan İngiliz aksanlı IŞİD militanının, geçtiğimiz hafta düzenlenen bir hava saldırısında yaralandığı iddia edildi. İngiliz makamları ise kendilerine böyle bir bilgi geldiğini ancak bunu henüz doğrulayamadıklarını söyledi. İngiliz Dışişleri Bakanlığı'ndan bir yetkili, "Bu kişinin yaralandığı haberlerini duyduk, araştırıyoruz. Olay geçtiğimiz hafta sonunda gerçekleşmiş. Maalesef Suriye'de bir temsilciliğimiz yok o yüzden bu bilgileri doğrulatmak çok kolay değil" diye konuştu. İddialara göre "Cihatçı John" olarak bilinen IŞİD militanı, geçtiğimiz hafta sonu üst düzey IŞİD yetkililerinin katıldığı bir toplantıya katıldı. ABD öncülüğündeki koalisyon güçleri de toplantının yapılacağı yeri hedef aldı. "Maskeli cellat" da bu bombardımanda ağır yaralanan isimlerden biri oldu.
IŞİD'in bu son videosunun, 'Cihatçı John'un yaralandığı iddialarının ardından gelmesi ise kafaları karıştırdı. Söz konusu videoda, 'Cihatçı John' lakaplı İngiliz aksanlı ve maskeli IŞİD militanı da görülüyor. (Hürriyet)
iPad’den aldatma çıktı
İstanbul Aile Mahkemesi’ne açılan boşanma davası dilekçesine göre, diş hekimi Aslı I. Ö. ile İngiltere’nin başkenti Londra’da 170 şubesi bulunan bir iç giyim mağazasının üst düzey yetkilisi Emre Ö., Nisan 2011’de İstanbul’da evlendi. Çift, düğünden iki gün sonra Londra’ya gitti. Ancak geçen sürede, çiftin arasında bazı ailevi sorunlar yaşanmaya başladı.
‘MEDENİ BİTİRELİM’
Yine de Aslı I. Ö., çocuk sahibi olabilmek için Mayıs 2014’te başka bir ülkede ameliyat oldu. Ameliyatta yanında olmayan kocasının kendisiyle konuşması için verdiği telefonu karıştıran genç kadın, ‘Bahçeşehir eskort kız’ şeklinde birçok aramaya rastladı. Londra’ya dönen Aslı I.Ö.’ye birkaç gün sonra kocası, iddiaya göre, mutsuz olduğunu, çocuk istemediğini belirtip aramaları yaptığını söyledi. “Medeni bir şekilde başladık medeni bitsin” diyerek anlaşmalı boşanma teklif etti.
‘SAYILI BİR ZENGİN’
Bu sözler üzerine başka bir kadından şüphelenen Aslı I. Ö., sevgililer günü hediye ettiği ‘iPad’de, kocasıyla aynı departmanda çalışan genç bir kadının, kendi yataklarında uygunsuz fotoğraflarını buldu. Kayda aldığı bu kareleri delil olarak gösteren Aslı I. Ö., 2 milyonu maddi olmak üzere 5 milyon lira tazminat ve aylık 10 bin lira nafaka istemiyle kocasına boşanma davası açtı. Dava dilekçesinde, Emre Ö.’nün Türkiye’nin en önde gelen birkaç zenginiyle yarışacak serveti bulunduğu ileri sürülerek, Londra’daki malların paylaşımı ile ilgili dava hakkı saklı tutuldu.
(Özge Eğrikar / Hürriyet)
‘MEDENİ BİTİRELİM’
Yine de Aslı I. Ö., çocuk sahibi olabilmek için Mayıs 2014’te başka bir ülkede ameliyat oldu. Ameliyatta yanında olmayan kocasının kendisiyle konuşması için verdiği telefonu karıştıran genç kadın, ‘Bahçeşehir eskort kız’ şeklinde birçok aramaya rastladı. Londra’ya dönen Aslı I.Ö.’ye birkaç gün sonra kocası, iddiaya göre, mutsuz olduğunu, çocuk istemediğini belirtip aramaları yaptığını söyledi. “Medeni bir şekilde başladık medeni bitsin” diyerek anlaşmalı boşanma teklif etti.
‘SAYILI BİR ZENGİN’
Bu sözler üzerine başka bir kadından şüphelenen Aslı I. Ö., sevgililer günü hediye ettiği ‘iPad’de, kocasıyla aynı departmanda çalışan genç bir kadının, kendi yataklarında uygunsuz fotoğraflarını buldu. Kayda aldığı bu kareleri delil olarak gösteren Aslı I. Ö., 2 milyonu maddi olmak üzere 5 milyon lira tazminat ve aylık 10 bin lira nafaka istemiyle kocasına boşanma davası açtı. Dava dilekçesinde, Emre Ö.’nün Türkiye’nin en önde gelen birkaç zenginiyle yarışacak serveti bulunduğu ileri sürülerek, Londra’daki malların paylaşımı ile ilgili dava hakkı saklı tutuldu.
(Özge Eğrikar / Hürriyet)
Oktay Vural yıkıldı
MHP Grupbaşkanvekili Oktay Vural'ın acı günü... Vural, hayatını kaybeden eşi Prof. Dr. Tuba Vural'ı son yolculuğuna uğurlarken gözyaşı döktü.
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural'ın eşi Tuba Vural, Kocatepe Camisi'nde kılınan cenaze namazının ardından son yolculuğuna uğurlandı.
Tuba Vural'ın Kocatepe Camisi'nde ikindi namazına müteakip kılınan cenaze namazına, Oktay Vural, çocukları Yavuz ve Oğuz Vural ile yakınlarının yanı sıra TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Anadolu Partisi Genel Başkanı Emine Ülker Tarhan, AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal, CHP Grup Başkanvekilleri Akif Hamza Çebi ve Engin Altay, BBP Genel Sekreteri Üzeyir Tunç, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ile milletvekilleri ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Oktay Vural'ın taziyeleri kabul ettiği cenaze namazı sonrasında, Arınç ve Bahçeli'nin de bulunduğu kalabalık Tuba Vural'ın cenazesini omuzladı. Tuba Vural, toprağa verilmek üzere Gölbaşı Mezarlığına götürüldü.
GATA'da bir süredir kanser tedavisi gören Gazi Üniversitesi Mesleki eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tuba Vural, dün hayatını kaybetmişti.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN ARADI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da eşi Prof. Dr. Tuba Vural’ın vefat etmesi nedeniyle MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural’ı telefonla arayarak başsağlığı dileğinde bulundu. Erdoğan, Tuba Vural’ın vefatından duyduğu üzüntüyü belirterek, Tuba Vural’a rahmet, geride kalan aile bireylerine de sabır ve metanet dileğinde bulundu.
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural'ın eşi Tuba Vural, Kocatepe Camisi'nde kılınan cenaze namazının ardından son yolculuğuna uğurlandı.
Tuba Vural'ın Kocatepe Camisi'nde ikindi namazına müteakip kılınan cenaze namazına, Oktay Vural, çocukları Yavuz ve Oğuz Vural ile yakınlarının yanı sıra TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Anadolu Partisi Genel Başkanı Emine Ülker Tarhan, AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal, CHP Grup Başkanvekilleri Akif Hamza Çebi ve Engin Altay, BBP Genel Sekreteri Üzeyir Tunç, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ile milletvekilleri ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Oktay Vural'ın taziyeleri kabul ettiği cenaze namazı sonrasında, Arınç ve Bahçeli'nin de bulunduğu kalabalık Tuba Vural'ın cenazesini omuzladı. Tuba Vural, toprağa verilmek üzere Gölbaşı Mezarlığına götürüldü.
GATA'da bir süredir kanser tedavisi gören Gazi Üniversitesi Mesleki eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tuba Vural, dün hayatını kaybetmişti.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN ARADI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da eşi Prof. Dr. Tuba Vural’ın vefat etmesi nedeniyle MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural’ı telefonla arayarak başsağlığı dileğinde bulundu. Erdoğan, Tuba Vural’ın vefatından duyduğu üzüntüyü belirterek, Tuba Vural’a rahmet, geride kalan aile bireylerine de sabır ve metanet dileğinde bulundu.
DIŞI SİZİ, İÇİ BENİ YAKAR DEMİŞTİ
Oktay Vural'ın 1988'de evlendiği eşi Prof. Dr. Tuba Vural kanser tedavisi görüyordu. Oktay Vural, ekim ayında verdiği bir röportajda 'Bıraktığınız o sakalların altında derin bir hüzün mü yatıyor?' sorusuna şu yanıtı vermişti: Dışı seni içi beni yakar... İmaj olsun diye bırakmadım. Zorlu bir süreç geçiriyorum. Kişisel bakım yapmaya, her gün tıraş olmaya fırsatım olmadı. İlgi odağınız farklı. Darmadağınık olmaktansa sakal bırakayım dedim.İçinde bulunduğumuz ortamın sonucu, spontane gelişti.
Vural, eşinin sağlık durumunu şöyle anlatmıştı.
İlk kez 2011 seçimleri öncesinde rahatsızlandı. O kemoterapi görürken ben seçim kampanyası için çalışıyordum. Tuba Hanım çok güçlü bir kadındır. “Mücadelene devam edeceksin” diyordu. Hastalığını grip, nezle gibi görüyordu. Tabii hastalıkların bir seyri var. Belli bir safhadan sonra başka türlü tebarüz ediyor, elinizde değil... Her şey iyi gidiyor derken böyle gelişti...
Oktay Vural "Meme kanserini atlattı derken metastaz mı yaptı?" sorusuna da şu yanıtı verdi:
Evet, nedenini bilmediğimiz bir şekilde tekrar nüksetti. Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra büyük oğlum askere gitti. Tuba Hanım o günlerde de sıkıntılı bir dönem yaşıyordu. Birlikte Kastamonu’ya gidip onu birliğine teslim ettik. Sonra süreç daha kötüleşti maalesef. Oğlumuzun yemin törenine gidemedik. Şimdi tedavisi devam ediyor. (Bir süre duraksıyor...) Allah’a şükür.. (Milliyet)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)