24 Nisan 2015 Cuma

Abonelik sözleşmelerinde yeni dönem

Elektrik, su, doğalgaz, telefon, internet gibi birçok mal veya hizmete ilişkin abonelik sözleşmelerinde tüketici lehine yeni dönem başladı. Artık hizmet bedeli alınmayacak ve tüketici istediğinde sözleşmesini feshedebilecek.

Elektrik, su, doğalgaz, telefon, internet gibi birçok mal veya hizmete ilişkin abonelik sözleşmelerinde tüketici lehine yeni dönem başladı.        

Gümrük ve Ticaret Bakanlığının, bugün itibarıyla yürürlüğe giren " Abonelik Sözleşmeleri Yönetmeliği", tüketiciler açısından zaruri ihtiyaç haline gelen birçok mal veya hizmete ilişkinabonelik sözleşmelerinde tüketicilerin ekonomik çıkarlarının korunmasını amaçlıyor.    

Yeni düzenleme ile ön ödemeli hizmetler hariç olmak üzere hizmete ilişkin ücretlendirme işlemi hizmetin tüketiciye fiilen sunulmasıyla başlatılabilecek. Bu şekilde tüketiciye sunulmamış hiçbir hizmetin bedeli talep edilemeyecek.

TÜKETİCİNİN ONAYI OLMADAN SÖZLEŞME UZATIMI YOK
Satıcı veya sağlayıcı tarafından uygulanacak faturalandırma dönemleri sözleşmede aksi kararlaştırılmadıkça 1 ay olacak. Faturanın zamanında ödenmemesi durumunda uygulanacak gecikme zammı oranına da 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un ilgili maddesine göre belirlenen zam oranını aşmamak kaydıyla üst sınır getirilecek.
Tüketicinin onayı alınmadan abonelik sözleşmesi uzatılamayacak. Belirli süreli abonelik sözleşmelerine, sözleşmenin belirlenen süre kadar uzayacağına ilişkin hükümler konulamayacak.

SÖZLEŞMELER ANLAŞILABİLİR DİLDE, AÇIK VE OKUNABİLİR OLACAK

Abonelik sözleşmeleri en az 12 punto büyüklüğünde, anlaşılabilir dilde, açık, sade ve okunabilir şekilde düzenlenecek.
Sözleşmedeki eksiklik, sözleşmeyi düzenleyen tarafından tüketiciden ilave bir ödemede bulunmasını istemeksizin derhal giderilecek. Aksi takdirde, tüketici herhangi bir ödemede bulunmaksızın sözleşmeyi feshedebilecek.
Taahhüt süresince sözleşme ve taahhütname koşullarında tüketici aleyhine değişiklik yapılamayacak.

SÜRESİNDEN ÖNCE ABONELİĞİN FESHEDİLMESİ

Yeni düzenleme ile taahhütlü aboneliğini süresinden önce fesheden tüketicilerden talep edilecek bedel, tüketicinin taahhüdüne son verdiği tarihe kadar tüketiciye sağlanan indirim, cihaz veya diğer faydaların bedellerinin tahsil edilmemiş kısmının toplamı ile sınırlı olacak.

BİR YIL İÇİNDE ÖDEME TUTARINA İTİRAZ EDİLEBİLECEK

Düzenleme ile tüketiciler abonelik süresince ödeme bildiriminin ayrıntılarına ücret ödemeksizin erişebilecek. Ödeme bildiriminin tüketiciye son ödeme tarihinden en az 7 gün önce gönderilecek, ödeme bildiriminin gönderilmesine ilişkin masraflar ise tüketiciden talep edilemeyecek.
Tüketiciler ödeme bildiriminde yer alan tutarın hatalı olduğu gerekçesiyle bildirimin düzenlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde ödeme bildirimine itiraz edebilecek.

TÜKETİCİ İSTEDİĞİ ZAMAN SÖZLEŞMEYİ FESHEDEBİLECEK

Öte yandan, tüketiciler istediği zaman abonelik sözleşmesini feshetme hakkına sahip olacak. Aboneliğe son verme isteği süresi içinde yerine getirilmezse, abonelikten faydalanılmış olsa dahi tüketiciden herhangi bir bedel talep edilemeyecek ve sözleşmenin feshi, sözleşmenin kurulmasından daha ağır şartlara bağlanamayacak. (hürriyet.com.tr)

Memenizin fotoğrafını isteyenlere sakın inanmayın!

İnternet dolandırıcılıklarına bu kez enteresan bir dolandırma şekli eklendi. Facebook'da ve Twitter'da Sağlık Bakanlığı adına hesap açan bir dolandırıcı kadınlara mesaj göndererek, meme kanseri olanlara destek olmak amacıyla kadınlardan memelerinin fotoğrafını çekerek göndermelerini istedi.

Uyanık dolandırıcı mesajında şunları söyledi, "Sağlık Bakanlığı tarafından genç kızlarda meme kanseri olup olmadığını öğrenmek için görevlendirildim. Sizde bize destek olmak ve genç yaşta meme kanseri olan arkadaşlarımıza yardım etmek için lütfen memenizin birkaç resmini yollar mısınız."

SAĞLIK BAKANLIĞI: BU MESAJLARA İTİBAR ETMEYİN

Bunun üzerine sağlık bakanlığı olası bir krizin önüne geçmek için resmi Twitterhesabından açıklama yaptı. Açıklamada "Bu sayfa Sağlık Bakanlığı'nın Twitter'daki tek resmi hesabıdır. Sağlık Bakanlığı'na ait sosyal medya hesapları üzerinden "Tıbbi Gerekçeler" öne sürülerek hiçbir fotoğraf veya  video talep edilmemektedir. "Sağlık Bakanlığı" adını kullanarak, sizlerden bu gibi taleplerde bulunan hesap ve mesajlara lütfen itibar etmeyin." denildi.

Olay ise sosyal medyada esprilere neden oldu.

(Buse Özel-Hürriyet)

23 Nisan 2015 Perşembe

Cübbeli hocaya 2,5 yıl hapis cezası istemi

Cübbeli Ahmet Hoca ile Yazar Mustafa İslamoğlu mahkemelik oldu. İslamoğlu’nun şikayeti üzerine Cübbeli'nin 2,5 yıla kadar hapsi istendi.


Yazar Mustafa İslamoğlu, geçtiğimiz aylarda kamuoyunda "Cübbeli Ahmet Hoca" olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü hakkında suç duyurusunda bulundu. İslamoğlu, Ahmet Hoca'nın kendisine ait web sitesinden yayınladığı videoda, kişilik haklarına saldırıda bulunduğunu iddia etti.

Savcılık tarafından olayla ilgili soruşturma başlatıldı. Cübbeli Ahmet Hoca verdiği savcılığa vermiş olduğu ifadesinde, Ahmet Yesevi Derneği'nin onursal üyesi olduğunu, düzenli olarak dernekte perşembe akşamları sohbetler yaptığını, yaptığı bu sohbetleri internet üzerinden paylaştığını söyledi. Mustafa İslamoğlu'nun yazdığı "3 Muhammed ve Yahudileşme Temayülü" isimli kitaplar için kendisinin reddiyelerde bulunduğunu, eleştiriler yaptığını ve yayınlanan bu konuşmalar da kesinlikle suç kastının olmadığını söyledi.

CÜBBELİ HOCA'NIN 2,5 YIL HAPSİ İSTENDİ

Savcılık, Cübbeli Ahmet Hoca tarafından yayınlanan söz konusu videonun incelenmesi için dosyayı bilirkişiye verdi. Bilirkişi raporunda, Cübbeli Ahmet Hocanın, İslamoğlu'nun onur şeref ve saygınlığına karşı saldırıda bulunduğu belirtildi. Savcılık, bilirkişi raporu ardından Ahmet Mahmut Ünlü hakkında iddianame düzeledi. Cübbeli Hoca," hakaret" suçu kapsamında 2,5 yıla kadar hapis istemiyle yargılanacak.

(Kaynak:medyafaresi.com.tr)

Emine Ülker Tarhan'dan çok sert 23 Nisan konuşması

Anadolu Partisi Genel Başkanı Emine Ülker Tarhan, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile Meclis'in 95'inci yaşı dolayısıyla TBMM Genel Kurulu'nda düzenlenen 23 Nisan Özel Oturumu'nda konuştu

Hükümeti eleştirdiği konuşmasında Tarhan, "Kindar ve tehlikeli adamlara, 400 emir eri peşine düşüp, öfkeden kıpkırmızı kesilip kutuplaştıranlara yüz vermeyin, doğasını dizginleyemeyenlere, diktatörlük de diktatörlük diye yanıp tutuşanlara dikkat edin diyeceğim. Onlara inat, bin kez düşmüş ama bin kez ayağa kalkmış özgürlüklerinize sahip çıkın diyeceğim.

"MASUMİYETİNİZLE DERS VERİN"

Kızlı erkekli oturmayı yoldan çıkmak olarak görenlere masumiyetinizle ders verin, sarsın onları kendine getirin diyeceğim. Her şeyi sadece çıkarları için yaptılar, zenginleştiler. Üstelik kendilerine yoksul süsü vererek. Ve acımadan, oy veren iyi insanları da bu suça ortak etmek istediler diyeceğim. Hem terörist terörist diye bağırıp, hem terörle pazarlık yapanları sakın ciddiye almayın diyeceğim. Sağlıklı bir eğitim sistemi, bağımsız ahlaklı bir yargı, cumhuriyet kardeşliğini yeniden inşa etmek için  şansımız varken, hepsini onlar yüzünden kaçırdı bu ülke" dedi.

"ASMAYIN, KESMEYİN"

Meclis kürsüsünde konuşan Tarhan, "Şu an bu kürsüden seslenmemi sağlayan büyük devrimci Mustafa Kemal Atatürk, sığ sulardan ayrılıp zorlu bir yolculuğu göze almış, kadınıyla, erkeğiyle bu topraklarda ilk kez halkın egemenliğini kurmuştu.  Çocuklarıyla olacağız bugün. İşledikleri günahları tek bir dua ile bağışlatmak isteyenler, 23 Nisan'da çocukları koltuklarına oturtup 'Artık asarsın da kesersin de' demişlerdi ya, ben de onlara inat  asmayın da kesmeyin de diyeceğim. Çünkü, asmaya kesmeye, destana meraklı olanlar yüzünden ölen çocuklar, çocuğu ölen nice kadınlar gördüm.

"GAZ FİŞEĞİ İLE VURULAN OĞULLARI İÇİN AĞLAYAN ANNELER GÖRDÜM"

Tekmelerle öldürülen, gaz fişeği ile vurulan çocuk yaştaki oğulları için ağlayan anneler gördüm. Onlarla beraber yeryüzü, gökyüzü ağladı. Duvarlar ağladı. Tüm canlılar  ağıtlarına eşlik etti. Ben böyle dehşetli, korkunç anlar görmedim. Kıyamadığı oğlunu, gözünün nurunu, canından bir parçayı kaybetmişti onlar. Başını göğsüne dayayan diğer oğluna o haldeyken bile, anne işte, 'Üzülme sen üzülme oğlum' diyebiliyordu  gördüm. Evet, öldürmekten, asmaktan, kesmekten, yakmaktan çok acılar yaşadı bu ülke. Kafa kesmeye pek meraklı olanlara, dahilde ve hariçte kanlı oyunlar oynayanlara inat kindarlığı değil, şiddeti değil, sevgiyi öğrenin, diyeceğim onlara" diye konuştu.

"KENDİLERİNE YOKSUL SÜSÜ VEREREK ZENGİNLEŞTİLER"

Anadolu Partisi Genel Başkanı Tarhan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Kindar ve tehlikeli adamlara, 400 emir eri peşine düşüp, öfkeden kıpkırmızı kesilip kutuplaştıranlara yüz vermeyin, doğasını dizginleyemeyenlere, diktatörlük de diktatörlük diye yanıp tutuşanlara dikkat edin diyeceğim. Onlara inat, bin kez düşmüş ama bin kez ayağa kalkmış özgürlüklerinize sahip çıkın diyeceğim. Kızlı erkekli oturmayı yoldan çıkmak olarak görenlere masumiyetinizle ders verin, sarsın onları kendine getirin diyeceğim. Her şeyi sadece çıkarları için yaptılar, zenginleştiler. Üstelik kendilerine yoksul süsü vererek. Ve acımadan, oy veren iyi insanları da bu suça ortak etmek istediler diyeceğim.

"MACERALARI BİTTİ"

Hem terörist terörist diye bağırıp, hem terörle pazarlık yapanları sakın ciddiye almayın diyeceğim. Sağlıklı bir eğitim sistemi, bağımsız ahlaklı bir yargı, cumhuriyet kardeşliğini yeniden inşa etmek için  şansımız varken, hepsini onlar yüzünden kaçırdı bu ülke. Oysa Türkiye, sadece sizin için değil çocuklar, genç ortadoğulular için de parlamenter demokrasisi ve laik birikimiyle örnek olabilecek bir ülkeydi. Her şey daha güzel olabilirdi. Şimdilik olmadı diyeceğim. Ama bekleyin, üzülmeyin, geçmişi birer tutam minare tozu ve davul gölgesi eşliğinde piyasaya sürüp, saraylarda altın varaklı kadehler eşliğinde yeni Osmanlıcılık yapmaya kalkışanların maceraları bitiyor.

Öyle Ortadoğu'nun lideriymiş, halifesiymiş geçmiş ola diyeceğim. İstedikleri kadar geçmişi çarpıtıp, belleklerimizi silmeye çalışsınlar, kazanımlarımızı asla geri alamayacaklar. Heyhat öyle meskunlar ki yerlerinde, yıkmak istediklerini yıkamayacaklar diyeceğim. Geçmiş ola tadını almışız ki, aydınlanmanın, eşit yurttaşlığın, kadın olarak var olmanın geçmiş ola. Yeni Osmanlıcılığı tutturamayanlar şimdi başka kapıya. Gidip kendilerine oyalanacak başka akımlar bulsunlar. Dillerinden düşürmedikleri, muassır medeniyeti,  neye borçlusun diye sorun onlara. Sizin soru zamanınız artık. cevap alamayacaksınız ama sorun korkmayın, diyeceğim. Yoksul Anadolu'nun üzerine soğuk kış gecesinin ardından doğan güneşi hatırlayın, güzel gözlerinizden öperim, bayramınız kutlu olsun, onu size armağan eden, o temiz kalbi hiç unutmayın çocuklar"

22 Nisan 2015 Çarşamba

RTÜK'ten şiirli tanıtım filmine özel formül

Cumhurbaşkanlığı'nın Çanakkale Zaferi’nin 100. yıldönümü dolayısıyla hazırladığı 3 dakikalık ‘Şehitleri anma’ filmi ilgi çekti ve büyük bir tartışma yarattı. Kanallar filmin, 12 dakika ile sınırlı olan reklam bölümünün içinde sayılıp sayılmayacağı konusunda kararsız kaldı. RTÜK formülü açıkladı, filmin sonuna "İlgili kanalın katkılarıyla hazırlanmıştır” ibaresi eklendi. Böylece 12 + 3 dakika yayına izin verildi.


Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, Arif Nihat Asya’nın ‘Dua’ şiirini okuduğu anma filmi, çeşitli kanallarda yayınlandı. Film, Cumhurbaşkanlığı’nın internet sitesine ise “100 Yıllık Destan Çanakkale” başlığı altında konuldu. Üç dakika süren filmde Erdoğan, Çanakkale Şehitliği’nde dua ederken görülüyor. Fonda ezanın da yer aldığı, Türk bayrağı ile Atatürk’ün görüntüsünün bulunduğu film, “Çanakkale Zaferi’nin 100. yılında şehit ve gazilerimizi, rahmet ve minnetle anıyoruz” yazısı ve ardından Cumhurbaşkanlığı forsunun ekranda belirmesiyle sona eriyor.

KANALLAR RTÜK’E SORDU
Filmin yayınına ilişkin perde arkası da dikkat çekti. Cumhurbaşkanlığı, 180 saniyelik filmi kanallara gönderdi. Mevzuata göre kanallar, bir saatte en çok 12 dakika reklam yayınlayabiliyor. Kanallar, filmin 12 dakikalık bölüm içinde sayılıp sayılmayacağı konusunda kararsız kalınca, konu RTÜK’e iletildi. RTÜK, filmin sonuna “İlgili kanalın katkılarıyla hazırlanmıştır” ibaresi konulursa reklam kuşağı olarak algılanamayacağı ve 12 dakika içinde sayılmayacağı görüşünü kanallara iletti. RTÜK’ün bu formülüyle kanallar da reklam sürelerini kaybetmemiş oldu. Filmin, parti reklamlarının yayınlandığı döneme denk gelmesi ise tartışma yarattı.              

Siyasi reklam

RTÜK’ün CHP kontenjanından seçilen üyesi Ali Öztunç, filmin siyasi nitelikte olduğunu belirtti: “Sayın Cumhurbaşkanı’nın açıklamaları ve tavrı nedeniyle siyasi bir reklamdır. Siyasi reklamlarda Türk bayrağı ve dini öğeler kullanılamaz. AKP’nin Nevruz’daki reklamında hem Türk bayrağı, hem dini ibareler kullanılmıştı. YSK o reklamı yayınlayan tüm kanallara ceza verdi. Cumhurbaşkanlığı tarafından hazırlanan bu siyasi reklam da YSK’nın kararlarına aykırıdır.”
Şehitlerimizi incitiyor

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, film için, “AKP zihniyeti, şehitlerimizin ruhlarını incitmektedir. Hepimiz 18 Mart’ta camilerde dualarımızı ettik. Böyle bir konunun bir siyasi reklam aracı olarak kullanılması yakışıksız olmuştur. Reklam amaçlı kullanmak, duanın mahiyetini de bozar” dedi. RTÜK’ün MHP kontenjanından seçilen üyesi Esat Çıplak da seçim dönemine girildiği için Cumhurbaşkanı’nın rol aldığı bu filmin propagandaya yönelik bir faaliyet olduğunu söyledi.
100. yıl kürekleri

ÇANAKKALE Kara Savaşları'nın 100. yılı kapsamında düzenlenen ‘sörf bot’ etkinliğine katılanlar, Eceabat ilçesi sahilinden Çanakkale Boğazı'na açılıp kürek çekmeye başladı. İki gün sürecek ve Kabatepe’de sona erecek organizasyona 26 sörf botuyla katılan 300'e yakın Avustralyalı, Yeni Zelandalı ve Türk kürekçi, sert esen rüzgara rağmen Kilitbahir Kalesi önünden geçerek Şehitler Abidesi yanındaki Morto Koyu'na ulaşabilmek için mücadele ediyor. Avustralya'nın takım antrenörü Alan Gibbons, Atalarını anmak için bu etkinliğe katıldıklarını söyledi. Organizasyonu başlatan Vali Yardımcısı Bekir Sıtkı Dağ ise "Aslında konuklarımız bu etkinliği her yıl yapıyorlar ama bu sene 100. Yıl olduğu için daha kalabalık ve coşkuyla geldiler" dedi.      

(hürriyet.com.tr)

Ak Parti'den Kürtçe seçim şarkısı! VİDEO

Ak Parti, 7 Haziran'da yapılacak olan seçimler öncesi hazırladığı seçim şarkılarına 'Carek Di' yani "Bir daha" anlamına gelen Kürtçe şarkıyı da ekledi.


'Carek Di' adlı Kürtçe şarkının sözleri Aydın Aydın ve Ferzende Kaya'ya, müzik ise Aydın Aydın'a ait. İşte o şarkının Kürtçe ve Türkçe sözleri...

Carek dî Carek dî - Bir Daha Bir Daha
Tu her hebî Ak Parti - Sen Hep Varol Ak Parti
Carek dî Carek dî - Bir Daha Bir Daha
Dîsa dîsa ak partî - Tekrar Tekrar Ak Parti

Adalet dozameye - Amacımız Adalet
Biratî riyameye - Kardeşlik Yolumuz
Em milletek mezinin - Biz büyük bir Milletiz
Ew welate yê meye - Burası Vatanımız

Carek dî Carek dî - Bir Daha Bir Daha
Tu her hebî ak parti - Sen Hep Varol Ak Parti
Carek dî Carek dî - Bir Daha Bir Daha
Dîsa dîsa ak partî - Tekrar Tekrar Ak Parti

Ronahîyek pir geşe - Aydınlık bir ışıktır o
Dinya pê te di meşe - Dünya arkasından yürüyor
Riya te riyek raste - Yolu doğruluk yoludur
Ew dilane pir xweşe - Bu güzel bir şenliktir

Carek dî Carek dî - Bir Daha Bir Daha
Tu her hebî ak parti - Sen Hep Varol Ak Parti
Carek dî Carek dî - Bir Daha Bir Daha
Dîsa dîsa ak partî - Tekrar Tekrar Ak Parti

Tu her hebî her hebî - Sen her zaman var ol
Çavême riya tebî - Yollarını gözledik
Aşitî hevîya teye  - Barış senin umudun
Ew can kurbana te bî - Bu can kurban olsun sana

Carek dî Carek dî - Bir Daha Bir Daha
Tu her hebî ak parti - Sen Hep Varol Ak Parti
Carek dî Carek dî - Bir Daha Bir Daha
Dîsa dîsa ak partî - Tekrar Tekrar Ak Parti

HABERİN VİDEOSU İÇİN TIKLA

Zaytung haberini paylaştı, hapis cezası aldı

Gündemdeki olayları mizahi bir bakış açısıyla haberleştiren Zaytung’un Adana Valisi Hüseyin Avni Coş’la ilgili haberini paylaşan Anadolu Üniversitesi Sosyoloji Bölümü birinci sınıf öğrencisi Meral Tutcalı, 1 yıl hapis cezasına mahkum edildi. Mahkeme, Tutcalı’nın daha önce sabıkası olmadığı gerekçesiyle hükmün açıklamasını geri bıraktı.


İKİ KEZ EVİ BASILDI

Cumhuriyet Gazetesi'nden Hilal Köse'nin haberine göre; Tutcalı, 6 Ocak 2014’te “Adana Valisi Hüseyin Avni Coş, özerkliğini ilan etti. RTE’den daha forslu..” ifadesinin yer aldığı, fotoğraflı Zaytung haberini paylaştı. Bu tweet’i nedeniyle iki kez evi polislerce basına Tutcalı hakkında, Coş’un şikayetiyle dava açıldı.

Tutcalı’nın Adana 22. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılandığı dava, dün 5. celsede sonuçlandı. Mahkeme, Tutcalı’yı, “kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret” suçundan 1 yıl hapse mahkum etti. Ceza iyi halden 10 ay hapse indirilirken, Tutcalı’nın sabıkası olmaması nedeniyle hükmün açıklanması geri bırakıldı.

Tutcalı’nın avukatı Remzi Ümit Atay, karara itiraz edeceklerini belirtti.

TUTCALI: HAK ETMEDİM
Meral Tutcalı da beraat beklediklerini ancak mahkeme kararını duyunca çok şaşırdığını söyleyedi. Tutcalı, “Bu kararı farklı düşünenlere baskı ve yıldırma politikasının bir parçası olarak görüyorum. Böyle bir cezayı da hak etmediğimi düşünüyorum. Gelecek güzel günlere olan umudumu yitirmedim” diye konuştu.

Kılıçdaroğlu'nun seçim vaatleri Penguen'in kapağında

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun çok tartışılan seçim vaatleri mizah dergisi Penguen'in kapağına taşındı.

Kemal Kılıçdaroğlu, derginin kapağında "Game Of Thrones bölümlerini ilk siz izleyeceksiniz" vaadinde bulunuyor.


CHP 'Gelin oy verin, gitsinler' sloganını değiştirdi

TRT’nin reklam filmini yayınlamayı reddederken “Gelin oy verin, gitsinler” sloganını gerekçe göstermesinin ardından slogandan “Gitsinler” bölümü çıkarıldı.

Seçim kampanyasına nisan ayının ikinci haftasında, Kartal mitinginden birkaç gün önce, “Milletçe Alkışlıyoruz” filmiyle başlayan CHP yönetimi, yaklaşık 10 gün kullandığı, “Gelin oy verin, gitsinler” sloganında değişikliğe gitti.

Milliyet'ten Meriç Tafolar'ın haberine göre; seçim materyallerinde bundan sonra sadece “Gelin oy verin” sloganı kullanılacak. Slogan değişikliğine iki temel neden sebep oldu.

TRT’nin itirazı
Sloganın değişmesinde ilk olarak TRT’nin reklam filmini yayınlamamasına gerekçe gösterilen sloganın o bölümünün çıkarılmasıyla, hem gerekçenin fiilen ortadan kaldırılması düşüncesi hem de bundan sonraki kampanya reklamlarında benzer engellemelerle karşılaşılmaması düşüncesi etkin oldu.

Siyasal iletişim
Sloganın değişmesinde ikinci gerekçe olarak ise siyasal iletişim perspektifinden bakıldığında, “gitsinler” sözünün olumsuz bir anlam içerdiği, bir başka partinin iktidardan düşmesine ilişkin negatif bir kampanya yaratmaktansa, CHP’nin iktidara geleceği algısının daha güçlü bir vurguyla seçmelene iletilmesi gerektiği görüşünün etkili olduğu öğrenildi.

Bugüne kadar basılan az sayıda broşürlerde ve bilboard ilanlarında ise, “Gelin oy verin, gitsinler” sloganının yer almasına ise, “sticker” formülüyle çözüm getirilmesi kararlaştırıldı.

Erdoğan'a hakaretten tutuklandı

Afyonkarahisar Barosu’na kayıtlı Avukat Umut Kılıç, dün Adalet Bakanlığı’nda girdiği hakim adaylığı mülakat sınavında çıkan tartışma sonrasında Cumhurbaşkanına hakaret suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi. Kılıç’ın tutuklanma gerekçesi “adli kontrol yetersiz kalır, orantılı tedbir” olarak kayda geçti.

KAÇABİLİR

Sınav komisyonu tarafından tutulan bir tutanak ile savcılığa sevk edilen ve Ankara Nöbetçi 4. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından tutuklanan Avukat Kılıç’ın, tutuksuz yargılanma veya adli kontrol ile serbest bırakılma talebini hakim Ramazan Kanmaz, “orantılı tedbir” gerekçesiyle reddetti. Avukat Kılıç mahkemede olayı şöyle anlattı:

AMACIM TEPKİMİ GÖSTERMEKTİ

“Ben geçen yıl da 85 puan aldım ancak mülakat sınavında elendim. İşsiz kaldım çok acılar yaşadım. Bu sefer yine alınmayacağımı bildiğim için sınava tepki göstermek amacıyla katıldım. Sınavda bana kimlik bilgilerimi sordular, kendilerinde olduğunu beyan ettim. Düzenden sistemden, kayırmacılıktan dolayı bir konuşma yapmak istedim ama engellendim. Kendilerinin de buna ortak olduğunu söyledim. Hükümetten kişiler olduğunu söyledim. Dışarı çıkmamı istediler, ben de konuşmaya devam ettim. Bana mesleğimle ilgili soru sormak istediler, ben de tepkimi dile getirmek için konuşmaya devam ettim. Ben sistemi eleştirdim, kendi üzerlerine alındılar. Polis çağırdılar dışarı çıkarken sinirden bir söz sarfettim. Cumhurbaşkanına hakaret içeren sözler söyledim, ancak bu sözler Başbakanlık dönemine ilişkindi.

AVUKATI TUTUKSUZ YARGILANSIN

Kılıç’ın avukatı Murat Koç da avukat müvekkilinin evli olduğunu, yaşanan olayın karşılıklı polemik sonucu geliştiğini, kaçma şüphesinin bulunmadığını, sabit ikametgah sahibi, mesleki faaliyeti ve itibarı gözönünde bulundurularak tutuklanma talebinin reddelmesini, hakimlik aksi kanaatte ise adli kontrol ile serbest bırakılmasını talep etti.

ADLİ KONTROL YETERSİZ

Nöbetçi Hakim Ramazan Kanmaz, suçun işlendiği yer ve biçimi nedeniyle adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağı, atılı suçlar karşısında tutuklama tedbirinin orantılı bir tedbir niteliği taşıdığı gerekçesiyle şüphelinin, isnat edilen “Cumhurbaşkanına hakaret ve kamu görevi yapan kurula görevlerinden dolayı hakaret” suçundan tutuklanmasına karar verdi.

TBB Başkanı Metin Feyzioğlu : Bütün hukuki yollara başvurulacaktır
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Afyonkarahisar Barosu’na kayıtlı Avukat Umut Kılıç, Adalet Bakanlığı’nda girdiği hakimlik mülakat sınavında yaşanan tartışma sırasında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a hakaret suçundan tutuklanarak cezaevine konulması ile ilgili yazılı açıklama yaptı. Feyzioğlu açıklamasında, "Meslektaşımızın tutuklanması ile ilgili bütün hukuki yollara başvurulacaktır. Ayrıca, uluslararası meslek örgütlerimiz, insan hakları örgütleri, Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği de hukuksuzluğun geldiği bu son nokta hakkında bilgilendirilecektir. Türkiye'de fedakârca, hukuka uygun olarak görevini yerine getiren binlerce avukatımız, hâkimimiz ve savcımız vardır.  Türkiye adaletini er ya da geç bulacaktır" ifadesini kullandı.

TBB Başkanı Metin Feyzioğlu, tarafından yapılan yazılı açıklama şöyle; "Afyon Barosu'na kayıtlı meslektaşlarımızdan Avukat Umut Kılıç, 21.04.2015 Salı günü, yazılı sınavını kazandığı hâkimlik mülakatına girmiştir. Bir önceki yazılı sınavda 85 puan almasına rağmen keyfi olduğunu düşündüğü mülakatta büyük bir haksızlık yapılarak elenmesini içine sindiremeyen Avukat Kılıç, tekrar girdiği mülakatta, mülakatı yapan ve tamamı hâkim kadrosunda  olmasına rağmen bürokrat olarak görev yapan üyelere hitaben, orada bulunma sebebinin mülakatlardaki keyfiliklerin insanların hayatlarına ne kadar büyük zarar verdiğini yüzlerine anlatmak olduğunu ifade etmiştir. Heyet, 10 dakika tahammül edip, bir çay ısmarlayıp dinlemek suretiyle bitecek bu demokratik düşünce açıklamasına maalesef büyük tahammülsüzlük göstermiş ve polis marifetiyle meslektaşımızı dışarı çıkartmıştır. Bu sırada her iki taraf da birbirlerine sert sözler sarf etmişlerdir. Avukat Umut Kılıç, savcı tarafından tutuklama talebiyle, ÖGM'lerin yerine kurulduklarını bir kez daha ispatlamış olan Sulh Ceza Hâkimliğine sevk edilmiştir. Sulh Ceza Hâkimi, gerekçesiz olarak Avukat Umut Kılıç'ı tutuklamıştır."

SULH CEZA HÂKİMİNE TEK TEK SORUYORUZ...

"Şimdi, kanun tanımadan, insanları iki dudağının arasından çıkan emirle zindana gönderme gücünü kendinde bulan bu Sulh Ceza Hâkimine tek tek soruyoruz:

1- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, kamu görevlileri ve siyasetçiler yaptıkları görevler sebebiyle ağır şekilde eleştirilebilir, bu suç değildir, diyor. Bu kararlardan haberin yok mu?

2- Avukat Umut Kılıç, haksız yere mahkûm edilse bile, verilebilecek ceza hükmün açıklamasının geri bırakılması sınırında olacaktı. Yani tutuklamanın orantılı şartı gerçekleştirilmemiş. Buna rağmen, orantılıdır deyip, nasıl tutuklama kararı verdin?

3- Avukatın yeri yurdu bellidir; bürosu, barosu, evi bellidir; yaptığı iş bellidir. Hangi hukuka aykırı dürtüyle, hangi vicdanla bu gencecik avukat için "kaçabilir" dedin?

4- Olayın tek delilin tutanak olduğunu yazmışsın kararında; bu tutanak, dosyada değil mi? Nasıl oldu da &tutuklanmazsa, delilleri karartabilir' diyebildin?

5- Sayın Hâkim, bize 'hâkim verdiği kararlarla konuşur' ezberini tekrarlama. Verdiğin karar, tutuklamanın gerekçesini anlatmıyor. Ancak doğru, sen verdiğin kararla konuşmuşsun; demişsin ki hâkimlerin, devlet büyüklerinin canını sıkan birini burnu sürtülsün diye zindana atarım. Bir soru daha sorayım sana, bu sözleri söyleyen bir avukat değil de bir hâkim olsaydı, aynı heves ve heyecanla tutuklama kararı verir miydin? Ben cevap vereyim, vermezdin. Zaten savcı da tutuklamaya sevk etmezdi."
"BİLDİĞİMİZ BİR ŞEY VARSA, BU OLAYDA HİÇBİR ŞARTIN OLUŞMADIĞI" 

"Neyse ki, artık elimizde emin olup çok kullanacağımız bir içtihat var. İçi ağzına kadar mühimmatla dolu TIR'ların aranması emrini veren bir savcı hakkında biliyorsunuz, kanundaki şartlar oluşmadığı halde, arama talebinde bulunduğu için 3 yıla kadar hapis istemiyle ceza davası açıldı. Bu olayda şartlar oluştu mu, oluşmadı mı bilmiyoruz. Bildiğimiz bir şey varsa, bu olayda hiçbir şartın oluşmadığı. Biz bu işin peşini bırakmayız. Biz derken, 87 bin avukatı ve haklarını savunduğumuz için eziyet gördüğümüz, bedel ödediğimiz milyonlarca yurttaşımızı kastediyorum."

"TÜRKİYE ADALETİNİ ER YA DA GEÇ BULACAKTIR"

"Meslektaşımızın tutuklanması ile ilgili bütün hukuki yollara başvurulacaktır. Ayrıca, uluslararası meslek örgütlerimiz, insan hakları örgütleri, Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği de hukuksuzluğun geldiği bu son nokta hakkında bilgilendirilecektir. Türkiye'de fedakârca, hukuka uygun olarak görevini yerine getiren binlerce avukatımız, hâkimimiz ve savcımız vardır.  Türkiye adaletini er ya da geç bulacaktır."

(Kaynak:Nurettin Kurt/hürriyet.com.tr)

Fethullah Gülen'e kötü haber

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ABD'deki resmi temasları sonrası basın mensuplarının sorularını cevaplarken Gülen hakkındaki kırımızı bülten konusuna da açıklık getirdi.


Fetullah Gülen'in iadesi konusunu değerlendiren Bakan Çavuşoğlu; "Bu konudaki tutumuzu hem yönetim biliyor hem de Dışişleri Bakanlığı biliyor. Tabi burada Türkiye de devam eden yargı süreci var. Kırmızı bültenli, ilgili hukuki süreç devam ediyor. O bittikten sonra da Adalet Bakanlığı kırmızı bülten konusunda gerekeni yapacak. Bu hukuki süreç tamamlanmadan kırmızı bülten yayınlanması söz konusu değil." dedi. (medyafaresi.com.tr)

Devlet Bahçeli Twitter'dan ateş püskürdü!

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Twitter hesabından açıklamalarda bulundu.


Bahçeli, "Tokat’ta Kur’an-ı Kerim tasarımlı pasta hazırlayan, bu pastayı keserek yiyenleri tarif ve izah edecek sözcükler henüz sözlüklerde yoktur" dedi. Üsküdar Belediyesi'nin kabe maketi için çok sert konuşan Bahçeli, "Asr-ı Saadet Köyü kuruyorlar; Kabe'nin, Hira Dağı'nın, Muallak Taşı'nın maketini yapıyorlar! Yüce dinimizi, ruhumuza zem zem suyu şifası veren değerlerimizi sömürenler sapkınlık ve sapıklık deryasında yüzüyor" diye konuştu.

Devlet Bahçeli'nin takipçileriyle paylaştığı mesajlar şöyle:

'Mübarek günlerin feyiz ve bereketiyle müşerref olduğumuz bir dönem, bir süreç, bir zaman aralığındayız. Hamd olsun manevi lezzet ve ikramlarla doluyoruz. Sevap kapılarına yüz sürüyor, ihsan ve ihlas çemberinden ayrılmıyoruz. Allah da ayırmasın.

Çalkantı ve dalgalanma eşliğinde de olsa, Türk-İslam Dünyası'nın kutlu ve ulvi üç aylarına ulaşmış bulunuyoruz. Hepimize mübarek olsun. Dua devadır, dua huzurdur, dua umuttur, dua güzelliktir, dua nimettir, dua özlemdir, dua adanmışlıktır, dua hoşgörü ve barıştır.

Allah'tan niyazım odur ki, duanın hikmetiyle gönüllerdeki paslar silinsin, kalplerdeki mühür çözülsün, gönüllerdeki durgunluk dağılsın. Din samimiyettir, nasihattir, akıldır, diriliştir, manevi kurtuluş ve ümidin sığınağı ve yurdudur.

Muhakkak Allah'ın indinde dŒn, İslƒm'dır. Fakat istismarcılar için din farklı manadadır. Cehalet yuvaları, bilimi dışlayan kafalar, şirk koşan odaklar dini karalayan günahkarlardır. Sakal-ı Şerif'i VİP salonlarına getirten bakanları millet unutmadı.

Dini siyasete alet eden münafık ve gıybet ehlileri de unutulmayacak. Tokat'ta Kur'an-ı Kerim tasarımlı pasta hazırlayan, bu pastayı keserek yiyenleri tarif ve izah edecek sözcükler henüz sözlüklerde yoktur.

Hadi rüşveti yediniz, hadi haramı yediniz, hadi her şeyi yediniz yuttunuz; Kur'an-ı Kerim'den ne istediniz? Bu günaha nasıl ortak oldunuz?

Cahiliye Döneminde, her akşam helvadan put yapıp ertesi gün çöl sıcağında acıkınca yiyenler, Kur'andan pasta yapıp yiyenlerle esasen aynıdır. Kur'an-ı Kerim kıyamete kadar inkarcılara 'Ey kendilerini bilgisizliğe feda edenler' diye seslenir.

İnanın bunlardan öyle çok ki… Cahiliye devri putları olan Hübel, Lat, Menat ve Uzza tekrar ayaklanıyor, ayağa kaldırılıyor. Nemrut kol geziyor, Firavun tur atıyor. Şükrediyorum ki, kız çocuklarını diri diri gömmeye kalkan veya niyetlenen iblis piyonları, insanlık düşmanları şimdilik görülmüyor.

Ya Üsküdar Belediyesi'nin yaptığına ne demeli? Asr-ı Saadet Köyü kuruyorlar; Kabe'nin, Hira Dağı'nın, Muallak Taşı'nın maketini yapıyorlar! Yüce dinimizi, ruhumuza zem zem suyu şifası veren değerlerimizi sömürenler sapkınlık ve sapıklık deryasında yüzüyor.

Allah affetsin! Her bakana uçak almayı hedefleyen, hırsızlığı baş tacı eden, Patrikhane'de Ermeni çetelerini anmayı öven zihniyet batıyor, bitiyor, çöküyor. Allah her şeyi bilmekte ve görmektedir. Günah batağında çırpınan, maneviyat ticareti yapan meymenetsizler son kozlarını oynuyor. Merhum şairimiz Arif Nihat Asya, 'Bilmek' isimli şiirinde bakın ne kadar anlamlı şeyler söylemiş:

Gidecekleri bilir; gelecekleri, doğacakları, ölecekleri, ağlayacakları, gülecekleri bilirsin Biz, olanları bilmeyiz;sen olacakları bilirsin. Efendimiz Resulullah'ın yeryüzüne teşrif edişinin, bu yüksek ahlak ve aklın insanlığa nur gibi inişinin 1444.yıl dönümünü de idrak ediyoruz. Nebiler nebisi Efendimiz haysiyet vahası, adalet kutbu, iman zirvesidir. O'nun kutsal tebliği, muazzam hayatı bizlerin rehber ve pusulasıdır. Sizlerin ve milletimizin, iki gün sonra idrak edeceğimiz Regaip Kandili'ni bugünden tebrik ediyor, dualarımızın kabul olmasını diliyorum.'

Kaynak: CNN Türk

Güzel dansçı tanınmayacak hale geldi

Trafikte olduğu sırada tanımadığı bir adam tarafından aracının camı kırılan 21 yaşındaki dansçının yüzü cam kesikleri nedeniyle tanınmaz hale geldi.


İngiltere'nin West Yorkshire kentinde araba kullandığı sırada trafiğe giren ve arabasını durduran Chloe Knapton isimli genç kadın Andrew Shires'ın saldırısına uğradı. 37 yaşındaki adam elindeki cam şişeyi Knapton'ın bulunduğu koltuğun camında sert bir şekilde kırarak aracın camını tuzla buz etti.

Hastaneye kaldırılan genç dansçı çok sayıda cam kesiği nedeniyle ameliyata alındı. Yüzünden, kolundan ve omzundan yara alan Knapton'ın boğazına ise cam şişesinden kırılan bir parça saplandı.


Knapton'ın annesi kızının konuşmakta ve hareket etmekte güçlük çektiğini hatta dudağındaki dikişler nedeniyle gülemediğini anlattı. Kızının ne kadar cesur olduğunu anlatan kadın, "1 saat 15 dakika boyunca ambulans bekledi. Her yer kanla doluydu" dedi.

Saldırgan Shires ise olay sonrasında yakalandı ve önümüzdeki günlerde mahkemeye çıkarılacak. (Hürriyet)



21 Nisan 2015 Salı

Hakan Şükür 3'üncü Şentürk 11. sırada

Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nda bulunan İl Seçim Kurulu’nda gerçekleşen kura çekimiyle 7 Haziran’daki seçime bağımsız olarak girecek 49 adayın oy pusulasındaki sırası belirlendi.

HAKAN ŞÜKÜR: "HİZMET YOLUNDA..."

Kura çekimine eski futbolcu ve bağımsız milletvekili olan Hakan Şükür de katıldı. İstanbul 3’üncü bölgeden aday olan Şükür, kura çekimine katılmak için geldiğini belirterek, "Hizmet yolunda böylesine şerefli bir görevi alabilmek ve millete hizmet edebilmek için buradayız, inşallah hayırlı olur" diye konuştu. Şükür pusulada 3. sırada yeraldı.

CEZAEVİNDEKİ ESKİ POLİS MÜDÜRLERİ...

Seçime cezaevinden katılan eski Emniyet Müdürleri Yakup Saygılı ve Ali Fuat Yılmazer’in yerine avukatları kura çekimine katıldı. İstanbul 2’nci Bölge’den aday olan şarkıcı Metin Şentürk’ü temsilen kimse bulunmadığı için İl Seçim Kurulu tarafından kurası çekildi. Şentürk ise 11. sırada yeraldı.

"YURTDIŞI SEÇMENİNİN OYU BİZE YANSIMAYACAK"

Adaylar, kura işleminin tamamlanmasının ardından ’oy pusulasında bağımsız adayların isimlerinin görünür olmadığını ve yurtdışındaki pusulalarda isimlerinin yer almadığını’ dile getirerek, bu durumun giderilmesine yönelik Yüksek Seçim Kurulu’na verilmek üzere ortak dilekçe yazdı.
Bağımsız aday Ersan Gökgöz, "Daha önceki bağımsız adaylardan öğrendiğimiz tecrübeyle, pusulada bağımsız adayların resminin olmadığı gibi isimlerinin de küçük yazıldığını, partilerin isimlerinin daha büyük puntoyla yazıldığı halde bağımsız adayların daha küçük puntoyla yazıldığı ve alt alta birkaç adayın yazıldığını, partiler gibi yan yana değil de alt alta yazıldığını, bunun da seçmende karışıklık yarattığını, okuma yazmayı az bilenlerde veya görme bozukluğu olan insanlarda, bu anlamda bağımsız adayların oy almalarını engelleyecek bir durum oluştuğunu öğrendik" dedi.

Bununla ilgili imza topladıklarını belirten Gökgöz, "YSK’ya dilekçelerimizi vereceğiz. İki dilekçe var. Birincisi puntoların büyük olması, ikincisi yurt dışı seçmenin 8 Mayıs’ta oy kullanması başlıyor ve bizim hala pusulada adımız yok. Onların verdiği oylar bize yaramayacak. Bu da adaletsizliktir. Anayasada eşitlik ilkesine aykırıdır" diye konuştu. (hürriyet.com.tr)

20 Nisan 2015 Pazartesi

Öğrenci öğretmenini öldürdü

İspanya'nın Barcelona kentindeki bir okulda, 13 yaşındaki bir öğrenci Tatar yayı ve kama kullanarak bir öğretmeni öldürdü, 4 kişiyi yaraladı.


Yerel basındaki haberlere göre, bu Sabah 13 yaşındaki erkek bir ortaokul öğrencisi sınıfta İspanyolca öğretmenine önce Tatar yayı ile ok attı, daha sonra kama ile saldırdı.Katalonya polisi ve görgü tanıkları, saldırgan öğrencinin aynı sınıfta öğrenci olan edebiyat öğretmeninin kızına da Tatar yayı saldırdığını, gürültüleri duyarak yan sınıftan gelen sosyal bilimler öğretmenini de kama darbeleriyle yaraladığını belirtti.

BAŞKA BİR ÖĞRETMENİN YERİNE GEÇİCİ OLARAK GELMİŞTİ

Göğsünden yara alan sosyal bilimler öğretmeninin hayatını kaybettiği bildirildi. Ölen erkek öğretmenin birkaç hafta önce geçici olarak başka bir öğretmenin yerini doldurmak için okula başladığı açıklandı. Başka bir sınıfa giren ve bir öğrenciye daha saldıran 13 yaşındaki öğrencinin daha sonra yakalanarak polise teslim edildiği ifade edildi.

"TÜM ÖĞRETMENLERİ ÖLDÜRECEĞİM"

Yaralıların sağlık durumunun çok ciddi olmadığı, hayati tehlikeleri bulunmadığı bilgisi verildi. Psikolojik sorunları olduğu açıklanan saldırgan öğrencinin sınıf arkadaşlarına bir süredir "Tüm öğretmenleri öldürüp, intihar edeceğim" dediği bildirildi.

Olay sırasında bazı öğretmenlerin öğrencilerin güvenliği için sınıf kapılarını kapatıp kimsenin çıkmasına izin vermediği kaydedildi. Saldırı anında ve sonrasında bazı öğrencilerin sinir krizi geçirdiği, bazılarının okuldan kaçtığı aktarıldı.