Dünyaca ünlü bilimadamı Stephen Hawking'den Türkiye'de de giderek artan bir şekilde insan sağlığını etkileyen obeziteye karşı uyarı...
Profesör Hawking, bir dakikalık videoda, obeziteyi “insanlığın şimdiye kadar karşılaştığı en ciddi problemlerden biri” olarak tanımladı.
İsveç’te sağlıkla ilgili çalışmalar yürüten sivil toplum kuruluşu GEN-PEP tarafından hazırlanan videoda “dünyayı bir bütün olarak algıladığını” söyleyen Hawking, “21’inci yüzyılın en ciddi sağlık problemlerinden birine değinmek için burada bulunuyorum” diyor.
Çok sayıda insanın obeziteyle bağlantılı komplikasyonlar nedeniyle hayatını kaybettiğini vurgulayan 74 yaşındaki İngiliz fizikçi, şöyle devam ediyor:
“Çok fazla yiyoruz ve çok az hareket ediyoruz. Neyse ki çözüm basit; daha çok fiziksel aktivite ve beslenme alışkanlığında değişiklik. O kadar da gözünüzde büyüttüğünüz kadar zor değil.”
Videonun sonunda ise ekrana şu sözler yansıyor: “Fiziksel hareketsizlik, dünyada en fazla ölüme yol açan dördüncü neden. Günlük gerekli fiziksel aktivite: Yetişkinler için 30 dakika, çocuklar için 60 dakika.” Sözcü
30 Kasım 2016 Çarşamba
Konya'da 18 kişinin öldüğü çöken yurt davası 8 yıldır bitmedi
Konya Taşkent'te 2008 yılında yaşanan ve 18 kişinin yaşamını yitirdiği kız kuran kursu davası 8 yıldır sürüyor.
O dönem belde olan Balcılar Mahallesi'nde Balcılar Kasabası Okul ve Kurs Talebelerine Yardım Derneği'ne ait Özel Boğaziçi Öğrenci Yurdu'nda, 1 Ağustos 2008 günü saat 04.15'te LPG tankından sızan gaz, sabah namazı için kalkan bir öğrencinin elektrik düğmesine basması sonucu patladı. Patlamanın şiddetiyle 3 katlı yurt binası yıkıldı. Olayda, 1 eğitmen ve 17 yatılı öğrenci öldü, 29 öğrenci de yaralandı.
Kısa tutukluluktan sonra serbest bırakıldılar
Olayın ardından Yurt Müdürü Hüseyin Çömlek, dernek ve yurt temsilcileri Mehmet Semerci ve Mehmet Göktaş jandarma tarafından gözaltına alındı. Mehmet Göktaş, ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. Hüseyin Çömlek ve Mehmet Semerci de kısa bir süre tutuklu kaldıktan sonra tutuksuz yargılanmak üzere tahliye oldu.
Dava 8 yıldır sürüyor
Konya 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde 2'si kadın eğitmen, 6'sı dernek ve yurt sorumlusu, 3'ü de LPG tankını kuran ve gaz dolumu yapan şirket sorumluları olmak üzere toplam 11 tutuksuz sanığın 'taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına sebebiyet vermek' suçundan yargılandığı dava 8 yıldır sürüyor.
En son geçen 25 Ekim günü yapılan 26'ncı celsesinde, sanık olarak yargılanan LPG şirketinin montaja uygunluk onayını veren yetkilisi İzzet Yanık'ın, firma yetkilisi Abdullah Bostancı'ya Ankara 4'üncü Asliye Hukuk Mahkemesi'ne açtığı tazminat davası nedeniyle, dosyaların tamamı Ankara'da olduğu için görülmeden 14 şubat tarihine ertelenmişti.
Savcısı mütalaasında, 4 kişiyi kusurlu buldu
Cumhuriyet Savcısı bir önceki duruşmadaki mütalaasında, olay tarihinde gerekli eğitim aldığı halde patlamanın önlenmesi için vananın kapatılması, havalandırmanın açık tutulması gibi güvenlik önlemlerini almayan yurt müdürü Hüseyin Çömlek'i, tesisatı yaptıran LPG şirketinin montaja uygunluk onayını veren yetkilisi İzzet Yanık ile teknik destek sorumlusu İbrahim Yılmaz'ın eksiklerin giderilmesi için gereken önlemleri almadıkları için kusurlu bulmuştu.
Ayrıca montajı LPG şirketi adına yapan firmanın yetkilisi Abdullah Bostancı'nın montaj sözleşmesinde belirtmesine rağmen montajı mevzuata uygun yapmayarak servis sözleşmesi gereği tesisatın periyodik bakımını yaparken eksiklerin giderilmesini sağlamadığından kusurlu olduğunun anlaşıldığı ifade edilmişti.
Cumhuriyet Savcısı mütalaasının devamında, sanıklar Hüseyin Çömlek, İzzet Yanık, Abdullah Bostancı ve İbrahim Yılmaz'ın 'taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden' olma suçunu işledikleri anlaşıldığını ve Türk Ceza Kanunu'nun 85/2 maddesi gereğinde 'taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olmak' suçundan 3 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılmalarını istemişti. Savcı, diğer 7 sanık hakkında ise bilirkişi raporuna göre olayda kusurlu olmadıklarının anlaşıldığını belirtip, beraatlarını talep etmişti.
7 bilirkişi raporu
Olayda hayatını kaybeden 3 öğrenci ile yaralı kurtulan 2 çocuğun avukatlığını yapan Çocuk Hakları Koruma Derneği Başkanı Hakkı Ünalmış, davanın 8 yıldır sürdüğünü, bugüne kadar 7 bilirkişi raporu hazırlandığını ve her birinde de sanıkların kusurlarının farklı ele alındığını belirtti. Ünalmış, şunları söyledi:
"Birinci bilirkişi raporunda sanıkların neredeyse tamamı birinci dereceden asli kusurlu olarak belirtildi. Ancak daha sonraki bilirkişi raporlarında asli kusurlu sayısı giderek azaldı. Son 7'nci bilirkişi raporunda ise sadece yurt müdürünün asli kusurlu, sanıklardan bazılarının tali kusurlu, bazıları da kusursuz olduğu belirtildi. Sorumlu kişilerin sorumluluk durumları her raporda değişikliğe uğrayamaz, uğramamalı."
Hasan Dönmez / Konya / DHA
O dönem belde olan Balcılar Mahallesi'nde Balcılar Kasabası Okul ve Kurs Talebelerine Yardım Derneği'ne ait Özel Boğaziçi Öğrenci Yurdu'nda, 1 Ağustos 2008 günü saat 04.15'te LPG tankından sızan gaz, sabah namazı için kalkan bir öğrencinin elektrik düğmesine basması sonucu patladı. Patlamanın şiddetiyle 3 katlı yurt binası yıkıldı. Olayda, 1 eğitmen ve 17 yatılı öğrenci öldü, 29 öğrenci de yaralandı.
Kısa tutukluluktan sonra serbest bırakıldılar
Olayın ardından Yurt Müdürü Hüseyin Çömlek, dernek ve yurt temsilcileri Mehmet Semerci ve Mehmet Göktaş jandarma tarafından gözaltına alındı. Mehmet Göktaş, ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. Hüseyin Çömlek ve Mehmet Semerci de kısa bir süre tutuklu kaldıktan sonra tutuksuz yargılanmak üzere tahliye oldu.
Dava 8 yıldır sürüyor
Konya 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde 2'si kadın eğitmen, 6'sı dernek ve yurt sorumlusu, 3'ü de LPG tankını kuran ve gaz dolumu yapan şirket sorumluları olmak üzere toplam 11 tutuksuz sanığın 'taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına sebebiyet vermek' suçundan yargılandığı dava 8 yıldır sürüyor.
En son geçen 25 Ekim günü yapılan 26'ncı celsesinde, sanık olarak yargılanan LPG şirketinin montaja uygunluk onayını veren yetkilisi İzzet Yanık'ın, firma yetkilisi Abdullah Bostancı'ya Ankara 4'üncü Asliye Hukuk Mahkemesi'ne açtığı tazminat davası nedeniyle, dosyaların tamamı Ankara'da olduğu için görülmeden 14 şubat tarihine ertelenmişti.
Savcısı mütalaasında, 4 kişiyi kusurlu buldu
Cumhuriyet Savcısı bir önceki duruşmadaki mütalaasında, olay tarihinde gerekli eğitim aldığı halde patlamanın önlenmesi için vananın kapatılması, havalandırmanın açık tutulması gibi güvenlik önlemlerini almayan yurt müdürü Hüseyin Çömlek'i, tesisatı yaptıran LPG şirketinin montaja uygunluk onayını veren yetkilisi İzzet Yanık ile teknik destek sorumlusu İbrahim Yılmaz'ın eksiklerin giderilmesi için gereken önlemleri almadıkları için kusurlu bulmuştu.
Ayrıca montajı LPG şirketi adına yapan firmanın yetkilisi Abdullah Bostancı'nın montaj sözleşmesinde belirtmesine rağmen montajı mevzuata uygun yapmayarak servis sözleşmesi gereği tesisatın periyodik bakımını yaparken eksiklerin giderilmesini sağlamadığından kusurlu olduğunun anlaşıldığı ifade edilmişti.
Cumhuriyet Savcısı mütalaasının devamında, sanıklar Hüseyin Çömlek, İzzet Yanık, Abdullah Bostancı ve İbrahim Yılmaz'ın 'taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden' olma suçunu işledikleri anlaşıldığını ve Türk Ceza Kanunu'nun 85/2 maddesi gereğinde 'taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olmak' suçundan 3 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılmalarını istemişti. Savcı, diğer 7 sanık hakkında ise bilirkişi raporuna göre olayda kusurlu olmadıklarının anlaşıldığını belirtip, beraatlarını talep etmişti.
7 bilirkişi raporu
Olayda hayatını kaybeden 3 öğrenci ile yaralı kurtulan 2 çocuğun avukatlığını yapan Çocuk Hakları Koruma Derneği Başkanı Hakkı Ünalmış, davanın 8 yıldır sürdüğünü, bugüne kadar 7 bilirkişi raporu hazırlandığını ve her birinde de sanıkların kusurlarının farklı ele alındığını belirtti. Ünalmış, şunları söyledi:
"Birinci bilirkişi raporunda sanıkların neredeyse tamamı birinci dereceden asli kusurlu olarak belirtildi. Ancak daha sonraki bilirkişi raporlarında asli kusurlu sayısı giderek azaldı. Son 7'nci bilirkişi raporunda ise sadece yurt müdürünün asli kusurlu, sanıklardan bazılarının tali kusurlu, bazıları da kusursuz olduğu belirtildi. Sorumlu kişilerin sorumluluk durumları her raporda değişikliğe uğrayamaz, uğramamalı."
Hasan Dönmez / Konya / DHA
Aladağ'da yurt yangınında ölen kızların cesetleri birbirine sarılı bulundu
Adana'nın Aladağ ilçesinde dün akşam özel kız öğrenci yurdunda çıkan 11 öğrenci ile 1 eğitmenin yaşamını yitirdiği, 22 öğrencinin de yaralandığı yangınla ilgili soruşturma devam ederken, ölen kızların cesetleri birbirlerine sarılı bulundu. Adli Tıp Kurumu'na kaldırılan cesetlerin teşhisi için ailelerden DNA örnekleri alınırken, yaralıların tedavisi sürüyor.
Dün akşam yangın çıktı
Aladağ içesi Sinanpaşa Mahallesi'nde bulunan Aladağ Tahsil Çağındaki Talebelere Yardım Derneği Orta Öğretim Kız Öğrenci Yurdu'nda dün akşam saat 19.30'da yangın çıktı.
12 kişi hayatını kaybetti
Büyük bölümü ahşap kaplama olan ve köylerden gelen ortaokul öğrencilerinin barındığı 3 katlı yurt binasının elektrik sisteminden çıktığı sanılan yangın Aladağ ve Adana Büyükşehir Belediyesi ile Aladağ Orman İşletme Müdürlüğü itfaiyelerinin müdahalesine karşın kısa sürede faciaya dönüştü.
Alevler arasından çıkamayan 12 kişi yanarak hayatını kaybetti, yaralı olarak canını kurtaran 22 kişi de hastanelere kaldırılarak tedaviye alındı.
Soruşturma başlatıldı
Yaralıların halen hastanelerde tedavileri devam ederken, yangınla ilgili çok yönlü soruşturma başlatıldı.
Enkaz ortaya çıktı
Aladağ'daki kız öğrenci yurdundaki facianın boyutları bu sabah gün ağarınca ortaya çıktı. 3 katlı binanın çatısının tamamen yanıp çöktüğü görüldü. Yangın sırasında kilitli olup olmadığı tartışılan binanın yangın merdiveninin açık olduğu dikkat çekti.
Yangın, elektrik trafosundan başladı
12 kişiye mezar olan yurt binasının çatısında bulunan çinko levhaların bile yanıp zemine düştüğü görülürken, binanın giriş katındaki elektrik trafosundan başladığı değerlendirilen yangınıyla ilgili ekiplerin ayrıntılı bir çalışma başlattığı kaydedildi.
Bakanlar olay yerinde
Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, yangında yaralananları hastanede ziyaret etti. Hastane ziyaretleri sırasında basın mensuplarına açıklama yapan Başbakan Yardımcısı Kaynak, "Milletimizin başı sağ olsun, büyük geçmiş olsun" dedi.
Bakanlar, yaralıları ziyaret etti
Aladağ'daki yangın mahallinde yaptıkları incelemelerin ardından kent merkezine dönen, Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, Adana Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve Çukurova Dr. Aşkım Tüfekçi Devlet Hastanesi'ndeki yaralıları ziyaret etti. Çocuklarla yakından ilgilenen Kaynak ve bakanlar, doktorlarından durumları hakkında bilgi alıp, tek tek geçmiş olsun dileğinde bulundu.
Bakanlar, yaralıları ziyaret etti
Ziyaret sırasında açıklamada bulunan Başbakan Yardımcısı Kaynak, yangının kesin çıkış nedenin araştırıldığını belirtti. Çok acı bir olayı hep beraber yaşadıklarını ifade eden Kaynak, "Akşam 19.30 sıralarında yangın neticesinde bir yurtta 12 vefat var, 10'u çocuk 2'si yetişkin. 24 yaralımız var. Değerli İçişleri Bakanımız, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımız, AK Parti Genel Başkan Yardımcımız, Adana milletvekillerimizle birlikte Aladağ'a gittik" diye konuştu.
Veysi Kaynak açıklama yaptı
Yangının çıkış sebebiyle ilgili Aladağ Savcılığı hemen duruma vaziyet olduğunu aktaran Kaynak, şöyle konuştu:
"Bir keşif yapılacağını ifade ettiler. İlk verilen bilgiler, bu yangının trafodaki elektrik kontağından çıktığı, çıkması muhtemel diyorlar. Tabii ahşap kaplamalar var, strafor, yalıtımlar var bunlar tutuşmuş. Çocuklarımızın bir kısmında atlamaları sonucunda ayaklarında kırıklar var, bir kısmının dumandan etkilenmeleri sonucu hastalıkları var. Tabii bu arada vefat edenler, adli tıptaki otopsilerden sonra defnedilecekleri yere gönderilecekler. Milletimizin başı sağ olsun, büyük geçmiş olsun. Geride kalanlara acil şifalar diliyoruz. Olay tüm yönleriyle bir yandan yargı tarafından araştırmaya başlanmıştır. Bir yandan da yangına karşı tedbirlerle ilgili gerekli çalışma ve araştırmalar ayrıca yapılacaktır. Yurt Milli Eğitim Bakanlığı'nca izinlidir. Bakanlığımız kendi çalışmalarını yapacaktır, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız psiko-sosyal destek yönünden, olayın ilk anından itibaren 32 görevlisiyle sahada. Biz hem yaralananların hem de hayatını kaybeden çocuklarımızın, yavrularımızın ailelerinin yanında olacağız. Neticede olaya sebebiyet veren, yangına sebebiyet veren her neyse bu ortaya çıkacaktır ve sorumlularla ilgili işlemler yapılacaktır. Şimdilik böyle söylemekle yetinelim. Büyük bir acı ve dram halen sıcak".
'Ne gerekiyorsa yapılacak'
Aladağ'da yurt yangınında ölen kızların cesetleri birbirine sarılı bulundu Gazetecilerin ölen öğrenciler için tören yapılıp yapılmayacağı sorusuna Bakan Kaynak, "Törenle ilgili ailelerin tutumu çok önemli. Ne diyecekler, ne isteyecekler, Adana Valimiz olayın en başından beri Aladağ'da, bizimle beraber döndü. Ailelerle temas kuracaktır. Ama cenazelerin nakli ve defni için biz hükümet olarak, valilik olarak görevde olacağız" dedi.
Ailelere psikolojik destek
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, 32 psiko-sosyal destek ekibinin ölen ve yaralanan öğrencilerin aileleriyle ilgilendiğini açıkladı. Acılarının çok büyük olduğunu belirten Bakan Kaya, "Yangın merdiveni kapısının kilitli olduğu yönündeki iddialar ile diğer tüm iddialar araştırıyor. Devletimiz ailelerimizin yanındadırlar. 32 kişilik psiko-sosyal destek ekibimiz sahada çalışmaları yapıyorlar" dedi.
Dün akşam yangın çıktı
Aladağ içesi Sinanpaşa Mahallesi'nde bulunan Aladağ Tahsil Çağındaki Talebelere Yardım Derneği Orta Öğretim Kız Öğrenci Yurdu'nda dün akşam saat 19.30'da yangın çıktı.
12 kişi hayatını kaybetti
Büyük bölümü ahşap kaplama olan ve köylerden gelen ortaokul öğrencilerinin barındığı 3 katlı yurt binasının elektrik sisteminden çıktığı sanılan yangın Aladağ ve Adana Büyükşehir Belediyesi ile Aladağ Orman İşletme Müdürlüğü itfaiyelerinin müdahalesine karşın kısa sürede faciaya dönüştü.
Alevler arasından çıkamayan 12 kişi yanarak hayatını kaybetti, yaralı olarak canını kurtaran 22 kişi de hastanelere kaldırılarak tedaviye alındı.
Soruşturma başlatıldı
Yaralıların halen hastanelerde tedavileri devam ederken, yangınla ilgili çok yönlü soruşturma başlatıldı.
Enkaz ortaya çıktı
Aladağ'daki kız öğrenci yurdundaki facianın boyutları bu sabah gün ağarınca ortaya çıktı. 3 katlı binanın çatısının tamamen yanıp çöktüğü görüldü. Yangın sırasında kilitli olup olmadığı tartışılan binanın yangın merdiveninin açık olduğu dikkat çekti.
Yangın, elektrik trafosundan başladı
12 kişiye mezar olan yurt binasının çatısında bulunan çinko levhaların bile yanıp zemine düştüğü görülürken, binanın giriş katındaki elektrik trafosundan başladığı değerlendirilen yangınıyla ilgili ekiplerin ayrıntılı bir çalışma başlattığı kaydedildi.
Bakanlar olay yerinde
Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, yangında yaralananları hastanede ziyaret etti. Hastane ziyaretleri sırasında basın mensuplarına açıklama yapan Başbakan Yardımcısı Kaynak, "Milletimizin başı sağ olsun, büyük geçmiş olsun" dedi.
Bakanlar, yaralıları ziyaret etti
Aladağ'daki yangın mahallinde yaptıkları incelemelerin ardından kent merkezine dönen, Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, Adana Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve Çukurova Dr. Aşkım Tüfekçi Devlet Hastanesi'ndeki yaralıları ziyaret etti. Çocuklarla yakından ilgilenen Kaynak ve bakanlar, doktorlarından durumları hakkında bilgi alıp, tek tek geçmiş olsun dileğinde bulundu.
Bakanlar, yaralıları ziyaret etti
Ziyaret sırasında açıklamada bulunan Başbakan Yardımcısı Kaynak, yangının kesin çıkış nedenin araştırıldığını belirtti. Çok acı bir olayı hep beraber yaşadıklarını ifade eden Kaynak, "Akşam 19.30 sıralarında yangın neticesinde bir yurtta 12 vefat var, 10'u çocuk 2'si yetişkin. 24 yaralımız var. Değerli İçişleri Bakanımız, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımız, AK Parti Genel Başkan Yardımcımız, Adana milletvekillerimizle birlikte Aladağ'a gittik" diye konuştu.
Veysi Kaynak açıklama yaptı
Yangının çıkış sebebiyle ilgili Aladağ Savcılığı hemen duruma vaziyet olduğunu aktaran Kaynak, şöyle konuştu:
"Bir keşif yapılacağını ifade ettiler. İlk verilen bilgiler, bu yangının trafodaki elektrik kontağından çıktığı, çıkması muhtemel diyorlar. Tabii ahşap kaplamalar var, strafor, yalıtımlar var bunlar tutuşmuş. Çocuklarımızın bir kısmında atlamaları sonucunda ayaklarında kırıklar var, bir kısmının dumandan etkilenmeleri sonucu hastalıkları var. Tabii bu arada vefat edenler, adli tıptaki otopsilerden sonra defnedilecekleri yere gönderilecekler. Milletimizin başı sağ olsun, büyük geçmiş olsun. Geride kalanlara acil şifalar diliyoruz. Olay tüm yönleriyle bir yandan yargı tarafından araştırmaya başlanmıştır. Bir yandan da yangına karşı tedbirlerle ilgili gerekli çalışma ve araştırmalar ayrıca yapılacaktır. Yurt Milli Eğitim Bakanlığı'nca izinlidir. Bakanlığımız kendi çalışmalarını yapacaktır, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız psiko-sosyal destek yönünden, olayın ilk anından itibaren 32 görevlisiyle sahada. Biz hem yaralananların hem de hayatını kaybeden çocuklarımızın, yavrularımızın ailelerinin yanında olacağız. Neticede olaya sebebiyet veren, yangına sebebiyet veren her neyse bu ortaya çıkacaktır ve sorumlularla ilgili işlemler yapılacaktır. Şimdilik böyle söylemekle yetinelim. Büyük bir acı ve dram halen sıcak".
'Ne gerekiyorsa yapılacak'
Aladağ'da yurt yangınında ölen kızların cesetleri birbirine sarılı bulundu Gazetecilerin ölen öğrenciler için tören yapılıp yapılmayacağı sorusuna Bakan Kaynak, "Törenle ilgili ailelerin tutumu çok önemli. Ne diyecekler, ne isteyecekler, Adana Valimiz olayın en başından beri Aladağ'da, bizimle beraber döndü. Ailelerle temas kuracaktır. Ama cenazelerin nakli ve defni için biz hükümet olarak, valilik olarak görevde olacağız" dedi.
Ailelere psikolojik destek
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, 32 psiko-sosyal destek ekibinin ölen ve yaralanan öğrencilerin aileleriyle ilgilendiğini açıkladı. Acılarının çok büyük olduğunu belirten Bakan Kaya, "Yangın merdiveni kapısının kilitli olduğu yönündeki iddialar ile diğer tüm iddialar araştırıyor. Devletimiz ailelerimizin yanındadırlar. 32 kişilik psiko-sosyal destek ekibimiz sahada çalışmaları yapıyorlar" dedi.
Uçak kazasından nasıl kurtulduklarını anlattılar
Kolombiya'da bir futbol takımının neredeyse tamamının ölümüne yol açan uçak kazasıyla ilgili yeni bilgiler gelmeye devam ediyor. Kurtulan futbolculardan birinin bacağı kesildi. Ayrıca kurtulan iki mürettebat nasıl kurtulmayı başardıklarını açıkladı.
Kolombiya'daki korkunç uçak kazasıyla ilgili yeni detaylar ortaya çıkmaya devam ediyor. Kazadan kurtulanlar kurtulmanın yöntemlerini anlatıyor. Öte yandan yapılan resmi açıklamada ölü ve canlı kurtulanların sayısı değişti. Buna göre Kolombiya Ulusal Risk ve Afet Yönetimi (UNGRD) Genel
Müdürü Carlos Ivan Marquez Perez, ülkedeki uçak kazasında 71 kişinin hayatını kaybettiğini ve kurtarma çalışmalarının sona erdirildiğini bildirdi.
Kazanın ilk saatlerinde uçakta 81 kişinin bulunduğu yönünde bilgi verildiğini aktaran Perez, Brezilya ile Bolivya'daki uçuş listelerinin de karşılaştırıldığını, kaza sırasında uçakta 77 kişinin bulunduğunun ve 71 kişinin hayatını kaybettiğinin netleştiğini söyledi. Uçağa binmeyip hayatta kalan 4 kişinin Brezilya'da olduğunu ifade eden Perez, arama kurtarma çalışmalarının sona erdiğini sözlerine ekledi.
Öte yandan Brezilya Sağlık Bakanlığı, Havacılık Kazalarını Araştırma ve Önleme Merkezi (CENIPA) ile Federal Polis Teşkilatından yetkililerin bulunduğu bir heyetin, Medellin kentine geldiği bildirildi.
Kolombiya basınında yer alan haberlere göre, Brezilya Sağlık Bakanlığı, CENIPA ve Federal Polis Teşkilatından yetkililer, araştırmaları izlemek ve yardım etmek için Brezilya Hava Kuvvetlerine ait bir uçakla Medellin'e geldi.
Kolombiya Ulaştırma Bakanı Jorge Eduardo Rojas da Medellin'deki San Vicente Vakfı Hastanesi, kazadan sağ kurtulan Chapecoense'nin 24 yaşındaki kalecisi Jackson Ragnar Follmann'ın durumuyla ilgili yazılı açıklama yaptı. Genç kalecinin durumunun kontrol altında olduğunun belirtilen açıklamada, Follmann'ın sağ bacağının kesildiği kaydedildi.
Cenin pozisyonuyla hayatta kaldım
Kolombiya'nın El Espectador gazetesinde, mürettebattan sağ kurtulan Ximena Suarez, Antioquia Valisi Luis Perez Gutierrez'e "Şimdiye kadar sadece ışıkların kapandığını hatırlıyorum." dediği yer aldı. Arjantin'in FOX Sports kanalında da kazadan kurtulan diğer uçuş ekibi görevlisi Erwin Tumiri'nin, "Güvenlik protokolüne uyduğum için hayatta kaldım." ifadesine yer verildi. Tumiri, Arjantin televizyonundaki habere göre, çarpma öncesi yolcuların çoğunun koltuklarından kalktığını ve çığlık attığını anlattı. Çarpma öncesi çantaları bacaklarının arasına alan Tumiri, "cenin pozisyonu" sayesinde hayatta kaldığını söyledi.
Bu arada, Bogota'daki La Torre Colpatria gökdeleninin dış cephesindeki ışıklandırmalara Chapecoense takımının arması ve renklerinin yanı sıra siyah bant konulduğu görüldü.
Bolivya'nın Santa Cruz de la Sierra şehrinden Kolombiya'nın Medellin kentine hareket eden ve Brezilya 1. Futbol Ligi ekiplerinden Chapecoense takımı dahil 77 kişinin (9'u mürettebat, 68'i yolcu) bulunduğu uçak, dağlık araziye düşmüştü. Kazada 71 kişinin hayatını kaybettiği açıklanmıştı.
Kolombiya'daki korkunç uçak kazasıyla ilgili yeni detaylar ortaya çıkmaya devam ediyor. Kazadan kurtulanlar kurtulmanın yöntemlerini anlatıyor. Öte yandan yapılan resmi açıklamada ölü ve canlı kurtulanların sayısı değişti. Buna göre Kolombiya Ulusal Risk ve Afet Yönetimi (UNGRD) Genel
Müdürü Carlos Ivan Marquez Perez, ülkedeki uçak kazasında 71 kişinin hayatını kaybettiğini ve kurtarma çalışmalarının sona erdirildiğini bildirdi.
Kazanın ilk saatlerinde uçakta 81 kişinin bulunduğu yönünde bilgi verildiğini aktaran Perez, Brezilya ile Bolivya'daki uçuş listelerinin de karşılaştırıldığını, kaza sırasında uçakta 77 kişinin bulunduğunun ve 71 kişinin hayatını kaybettiğinin netleştiğini söyledi. Uçağa binmeyip hayatta kalan 4 kişinin Brezilya'da olduğunu ifade eden Perez, arama kurtarma çalışmalarının sona erdiğini sözlerine ekledi.
Öte yandan Brezilya Sağlık Bakanlığı, Havacılık Kazalarını Araştırma ve Önleme Merkezi (CENIPA) ile Federal Polis Teşkilatından yetkililerin bulunduğu bir heyetin, Medellin kentine geldiği bildirildi.
Kolombiya basınında yer alan haberlere göre, Brezilya Sağlık Bakanlığı, CENIPA ve Federal Polis Teşkilatından yetkililer, araştırmaları izlemek ve yardım etmek için Brezilya Hava Kuvvetlerine ait bir uçakla Medellin'e geldi.
Kolombiya Ulaştırma Bakanı Jorge Eduardo Rojas da Medellin'deki San Vicente Vakfı Hastanesi, kazadan sağ kurtulan Chapecoense'nin 24 yaşındaki kalecisi Jackson Ragnar Follmann'ın durumuyla ilgili yazılı açıklama yaptı. Genç kalecinin durumunun kontrol altında olduğunun belirtilen açıklamada, Follmann'ın sağ bacağının kesildiği kaydedildi.
Cenin pozisyonuyla hayatta kaldım
Kolombiya'nın El Espectador gazetesinde, mürettebattan sağ kurtulan Ximena Suarez, Antioquia Valisi Luis Perez Gutierrez'e "Şimdiye kadar sadece ışıkların kapandığını hatırlıyorum." dediği yer aldı. Arjantin'in FOX Sports kanalında da kazadan kurtulan diğer uçuş ekibi görevlisi Erwin Tumiri'nin, "Güvenlik protokolüne uyduğum için hayatta kaldım." ifadesine yer verildi. Tumiri, Arjantin televizyonundaki habere göre, çarpma öncesi yolcuların çoğunun koltuklarından kalktığını ve çığlık attığını anlattı. Çarpma öncesi çantaları bacaklarının arasına alan Tumiri, "cenin pozisyonu" sayesinde hayatta kaldığını söyledi.
Bu arada, Bogota'daki La Torre Colpatria gökdeleninin dış cephesindeki ışıklandırmalara Chapecoense takımının arması ve renklerinin yanı sıra siyah bant konulduğu görüldü.
Bolivya'nın Santa Cruz de la Sierra şehrinden Kolombiya'nın Medellin kentine hareket eden ve Brezilya 1. Futbol Ligi ekiplerinden Chapecoense takımı dahil 77 kişinin (9'u mürettebat, 68'i yolcu) bulunduğu uçak, dağlık araziye düşmüştü. Kazada 71 kişinin hayatını kaybettiği açıklanmıştı.
29 Kasım 2016 Salı
Metin Feyzioğlu: Devletin özel yurt meselesini bitirmesi lazım
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu, Adana'nın Aladağ ilçesindeki özel öğrenci yurdunda çıkan yangına ilişkin, "Anlaşılan o ki devletin özel yurt meselesini bitirmesi lazım. Devlet mutlaka ortaokul lise çağındaki çocukları, hele hele ortaokul çocuklarını kendi yurtlarına almalı'' dedi.
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, 12 kişinin yaşamını yitirdiği, 22 kişinin de yaralandığı özel öğrenci yurdu enkazında ve civarında incelemede bulundu.
Burada gazetecilere açıklama yapan Feyzioğlu, çok acı bir olay yaşandığını, bazı soruların mutlaka cevaplanması gerektiğini belirtti.
"İlk söyleyeceğim şu, bu trajediyi hiçbir siyasi partinin malzemesi yapmamak lazım. Ne lehine ne karşısına" diyen Feyzioğlu, şöyle devam etti:
"Bu evlatlar bize emanet. Korkunç bir şey yaşadık. Bunun sorumluları bulunmalı ve bir daha olmaması için ne tedbir alınmalı İşte bunu çözmek zorundayız. Bunu siyasi parti gözlüğüyle çözmemiz mümkün değil. Biz Türkiye Barolar Birliği ve Adana Barosu olarak bu işi takip edeceğiz. Bir daha olmasın diye takip edeceğiz. Çocuklar için, aileleri için adalet gerçekleşsin, bir nebze olsun yürek feraha ulaşsın diye takip edeceğiz.''
Yangınla ilgili bazı sorular olduğunu aktaran Feyzioğlu, "O 4. kat, kaçak bir kat mıydı? Ahşap bir kat olabilir mi bir yurtta? Döşenecek halının, yangına dayanıklılığına kadar mevzuat aslında birtakım tedbirler öngörmüşken, bir ahşap kat yapmak söz konusu olabilir mi? Yangın merdiveni var mıydı, kilitli miydi? Çocukların kaçtıkları en üst katta yangın merdiveni yok zaten. Yani yangın merdiveni oraya ulaşmıyor, yanmamış merdiven görüyorsunuz. 4. katta yok merdiven, dolayısıyla yangın merdiveni açık olsa ne olur?" diye konuştu.
Metin Feyzioğlu, "Anlaşılan o ki devletin özel yurt meselesini bitirmesi lazım. Devlet mutlaka ortaokul lise çağındaki çocukları, hele hele ortaokul çocuklarını kendi yurtlarına almalı. Aksi takdirde bu sıkıntıların sonu gelmez. Ne güvenliğini sağlayabiliriz, ne istismar edilmelerini önleyebiliriz, ne beyinlerinin yıkanmasını önleyebiliriz. Devlete emanet çocuklar özel yurtlara teslim edilemez" değerlendirmesinde bulundu. ntvmsnc
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, 12 kişinin yaşamını yitirdiği, 22 kişinin de yaralandığı özel öğrenci yurdu enkazında ve civarında incelemede bulundu.
Burada gazetecilere açıklama yapan Feyzioğlu, çok acı bir olay yaşandığını, bazı soruların mutlaka cevaplanması gerektiğini belirtti.
"İlk söyleyeceğim şu, bu trajediyi hiçbir siyasi partinin malzemesi yapmamak lazım. Ne lehine ne karşısına" diyen Feyzioğlu, şöyle devam etti:
"Bu evlatlar bize emanet. Korkunç bir şey yaşadık. Bunun sorumluları bulunmalı ve bir daha olmaması için ne tedbir alınmalı İşte bunu çözmek zorundayız. Bunu siyasi parti gözlüğüyle çözmemiz mümkün değil. Biz Türkiye Barolar Birliği ve Adana Barosu olarak bu işi takip edeceğiz. Bir daha olmasın diye takip edeceğiz. Çocuklar için, aileleri için adalet gerçekleşsin, bir nebze olsun yürek feraha ulaşsın diye takip edeceğiz.''
Yangınla ilgili bazı sorular olduğunu aktaran Feyzioğlu, "O 4. kat, kaçak bir kat mıydı? Ahşap bir kat olabilir mi bir yurtta? Döşenecek halının, yangına dayanıklılığına kadar mevzuat aslında birtakım tedbirler öngörmüşken, bir ahşap kat yapmak söz konusu olabilir mi? Yangın merdiveni var mıydı, kilitli miydi? Çocukların kaçtıkları en üst katta yangın merdiveni yok zaten. Yani yangın merdiveni oraya ulaşmıyor, yanmamış merdiven görüyorsunuz. 4. katta yok merdiven, dolayısıyla yangın merdiveni açık olsa ne olur?" diye konuştu.
Metin Feyzioğlu, "Anlaşılan o ki devletin özel yurt meselesini bitirmesi lazım. Devlet mutlaka ortaokul lise çağındaki çocukları, hele hele ortaokul çocuklarını kendi yurtlarına almalı. Aksi takdirde bu sıkıntıların sonu gelmez. Ne güvenliğini sağlayabiliriz, ne istismar edilmelerini önleyebiliriz, ne beyinlerinin yıkanmasını önleyebiliriz. Devlete emanet çocuklar özel yurtlara teslim edilemez" değerlendirmesinde bulundu. ntvmsnc
Etiketler:
Adana,
haber,
Metin Feyzioğlu,
öğrenci
Fas devlet televizyonundan ‘makyajla morluk kapama’ dersi
Fas'ta devlet televizyonu 2M TV'deki bir kanalda şiddet gören kadınlara makyajla morluklarını kapatmaları için tüyolar verilmesiyle ülkede kadınlar ayaklandı. Büyük tepki çeken program nedeniyle kanal özür dilemek zorunda kaldı.
Cinsiyet eşitsizliğinin en fazla olduğu ülkelerin başında gelen Fas'ın devlet televizyonunda yayınlanan bir programda aile içi şiddet gören kadınlar için ‘makyaj tüyoları' verilmesi ülkedeki kadınları ayağa kaldırdı.
Fas'ta yarısı devlete ait olan 2M isimli televizyon kanalının gündüz kuşağında yayınlanan ‘Sabahiyat' programında aile içi şiddet gören kadınlar için ‘makyaj tüyoları' verildi.
Cinsiyet eşitsizliğinin en fazla olduğu ülkelerin başında gelen Fas'ın devlet televizyonunda yayınlanan bir programda aile içi şiddet gören kadınlar için ‘makyaj tüyoları' verilmesi ülkedeki kadınları ayağa kaldırdı.
Fas'ta yarısı devlete ait olan 2M isimli televizyon kanalının gündüz kuşağında yayınlanan ‘Sabahiyat' programında aile içi şiddet gören kadınlar için ‘makyaj tüyoları' verildi.
Programda 10 dakika boyunca stüdyodaki modelin yüzündeki ‘morlukları' fondötenle ve kapatıcı kullanarak neredeyse ‘yok eden' makyaj sanatçısı Lilia Mouline, şiddet gören kadınlara gün içinde morlukların belirgin hale gelmesini engellemek için ‘pudra kullanmayı ihmal etmemelerini' de sıkı şekilde tembih etti.
Mouline programın bir noktasında da aile içi şiddet mağduru kadınlara “Bu güzellik tüyolarının günlük yaşantınızı sürdürmenizde size yardımcı olmasını umuyoruz” sözleriyle seslendi.
‘BU YAYIN ŞİDDETİ NORMALLEŞTİRİYOR'
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olan 25 Kasım'dan sadece iki gün önce yayınlanan programın internette paylaşılmasının ardından sosyal medya eleştiri dolu tepki mesajlarıyla doldu taştı.
Faslı bir kadın da change.org'da bir imza kampanyası başlattı. Kampanyanın Arapça, İngilizce ve Fransızca olarak üç dilde yayınlanan açıklama metninde şu ifadelere yer verildi: “Faslı bir kadın ve feminist bir aktivist olarak, tüm Faslılar adına kadına karşı şiddeti normalleştiren bu yayını ihbar ediyorum. Sabahiyat isimli bu program ve 2M kanalına karşı kesin yaptırımlar uygulanmasını talep ediyoruz.”
KANAL ÖZÜR DİLEDİ
Gelen tepkilerin ardından 2M, programın videosunu internet hesaplarından kaldırdı ve biz özür mesajı yayınladı. Mesajda, yayının uygunsuz olduğu ve kanalın editöryal çizgisine kesin olarak ters düştüğü savunuldu.
Fas, Dünya Ekonomik Forumu tarafından yayınlanan Küresel Cinsiyet Eşitsizliği raporunda 144 ülke arasında 137. sırada yer alıyor.
Yurt yangını için yayın yasağı getirildi
Aladağ Sulh Ceza Hakimliği, soruşturma tamamlanıncaya kadar Aladağ'daki kız yurdunda meydana gelen yangın ve taksirli ölüm olayına ilişkin yayın yasağı kararı verdi.
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Adana'da özel bir öğrenci yurdundaki yangına ilişkin Aladağ ilçesi Sulh Ceza Hakimliğinin kararı ile soruşturma tamamlanıncaya kadar yayın yasağı getirilmesinin ve yapılan yayınların kaldırılmasının kararlaştırıldığını duyurdu. RTÜK, Aladağ ilçesindeki ortaöğretim kız öğrenci yurdunda meydana gelen yangın ve taksirli ölüm olayına ilişkin Aladağ Sulh Ceza Hakimliği'nin kararını internet sitesinden yayınladı.
Akamete uğramasın diye
Buna göre, bazın basın ve yayın organlarında yanlış bilgiler verildiği, ölenlerin kimliklerinin yanlış söylendiği, yayınların gerek ilçe genelinde gerekse yurt çapında huzur ve güven ortamı ile kamu düzenini bozucu eylem ve davranışlara dönüşebileceği ve yürütülen soruşturmanın akamete uğratılabileceği kanaatiyle, yapılan ve yapılacak tüm haberlere, tüm yazılı ve görsel basınla internet ortamında soruşturma tamamlanıncaya kadar yayın yasağı konulması ve yapılan yayınların kaldırılması kararlaştırıldı.
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Adana'da özel bir öğrenci yurdundaki yangına ilişkin Aladağ ilçesi Sulh Ceza Hakimliğinin kararı ile soruşturma tamamlanıncaya kadar yayın yasağı getirilmesinin ve yapılan yayınların kaldırılmasının kararlaştırıldığını duyurdu. RTÜK, Aladağ ilçesindeki ortaöğretim kız öğrenci yurdunda meydana gelen yangın ve taksirli ölüm olayına ilişkin Aladağ Sulh Ceza Hakimliği'nin kararını internet sitesinden yayınladı.
Akamete uğramasın diye
Buna göre, bazın basın ve yayın organlarında yanlış bilgiler verildiği, ölenlerin kimliklerinin yanlış söylendiği, yayınların gerek ilçe genelinde gerekse yurt çapında huzur ve güven ortamı ile kamu düzenini bozucu eylem ve davranışlara dönüşebileceği ve yürütülen soruşturmanın akamete uğratılabileceği kanaatiyle, yapılan ve yapılacak tüm haberlere, tüm yazılı ve görsel basınla internet ortamında soruşturma tamamlanıncaya kadar yayın yasağı konulması ve yapılan yayınların kaldırılması kararlaştırıldı.
Kız öğrenci yurdunda yangın; 12 kişi hayatını kaybetti
Adana'nın Aladağ ilçesinde 3 katlı bir kız öğrenci yurdunda çıkan yangında, 11'i kız öğrenci ve 1 görevli olmak üzere 12 kişi hayatını kaybederken, 22 öğrenci de yaralandı. Büyük bölümü ahşap olan binada yanarak ölenlerin cesetleri, itfaiye ekipleri tarafından binadan çıkartıldı.
Saat 19.30'da Aladağ İlçesi Sinanpaşa Mahallesi'nde bulunan ve 200 öğrencinin kaldığı Aladağ Tahsil Çağındaki Talebelere Yardım Derneği Orta Öğretim Kız Öğrenci Yurdu'nda yangın çıktı.
Henüz belirlenemeyen nedenle çıkan yangında alevler kısa sürede büyük bölümü ahşap olan tüm binayı sardı.
Aladağ ve Adana Büyükşehir Belediyesi ile Aladağ Orman İşletme Müdürlüğü ekipleri yangına müdahale etti.
Pencereden aşağıya atladılar
Yangınla birlikte paniğe kapılan öğrencilerin bazıları pencerelerden atladı. Pencelerden atlama sonucu vucudunda kırıklar oluşan öğrencilerle birlikte dumandan etkilenen toplam 22 öğrenci yaralandı.
Yaralı öğrencilere olay yerine gelen sağlık ekipleri tarafından ilk müdahaleleri yapıldıktan sonra hastanelere sevk edildi.
12 ölü, 22 yaralı
Adana Valisi Mahmut Demirtaş ve İl Emniyet Müdürü Osman Ak da olay yerine gelerek çalışmaları yerinde izlediği. İtfaiyenin çabaları sonucu yangın yaklaşık 3 saat sonra kontrol altına alındı. Binanın ikinci ve üçüncü katlarında kalan ve dışarı çıkamayan 11 öğrenci ile bakıcı olduğu belirtilen 1 kadının cesedine ulaşıldı. Adana Valisi Mahmut Demirtaş, Aladağ ilçesindeki öğrenci yurdunda çıkan yangınla ilgili, "12 cenazeye ulaştık, yaralanan 22 kişi de hastanelere kaldırıldı." dedi.
Yangın merdiveni kilitli miydi?
Bu arada Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü de, televizyon kanallarında yaptığı açıklamada, "Yangın merdivenin kapısı içeriden kilitliymiş. Çocuklar çıkmayı başaramamış" dedi. Sözlü, hayatını kaybeden çocukların cansız bedenlerinin yangın merdiveninin yanında bulunduğunu söyledi.
Yangının çıkış sebebi
Adana İtfaiye Daire Başkanı Fatih Durukan, yangının çıkış nedeninin ilk belirlemelere göre elektrik panosundan çıktığını söyledi. Binanın ahşapla, yerlerin de halıyla kaplı olması nedeniyle yangının kısa sürede büyüyüp üst katları sardığı ifade edildi.
8 öğrenci çatı katında yaşamını yitirdi
Adana'nın Aladağ İlçesi'ndeki kız öğrenci yurdunda yaşamını yitiren 11 öğrenci ile 1 eğitmenin cenazesi, otopsi için Adana Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. Olay Yeri İnceleme ekipleri, jandarma ve itfaiye binada incelemelerini sürdürüyor. Ölen öğrencilerin 8'inin cenazesinin ahşap çatı katında, eğitmen ile 3 öğrencinin cenazesinin ise 2 katta bulunduğu öğrenildi.
Aladağ İlçesi Belediye Başkanı Mustafa Alpgedik, yangının zemin katta çıktığını, kısa sürede alevlerin yükseldiğini, 3'üncü kat ahşap olduğu için yangının büyüdüğünü söyledi. Ahşap katın yanması ile çatının da tamamen çöktüğü belirtildi.
14 yaralı öğrencinin ismi belirlendi
Yaralılardan 14 öğrencinin ismi şöyle:Yasemin Kara (13), Hafize Sultan (12), Seda Topbaş (12), Şule Altun (11), Emine Pertlek (12), Nefize Sarıkaya (14), Elife Deniz, Sema Karataş, Gülcan Nagir Zeynel, Sena Özkan, Zeynep Serdedeniz, Ayşe Genç, Gülsün Çelik ve Veysel Dede.
Çevik kuvvet sevk edildi
Bu arada ilçenin tamamından görülen yangın nedeniyle bölgeye akın eden vatandaşlar da büyük panik yaşadı, çocuklarına ulaşamayan aileler de gözyaşlarına boğuldu.
18 bin nüfuslu ilçede panik yaşanması nedeniyle ilçeye takviye Çevik Kuvvet ekipleri sevk edildi. Jandarma güvenlik önlemi alarak bölgeye kimseyi yaklaştırmadı.
Kaynak, Soylu ve Yılmaz bölgeye gidiyor
Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Adana'nın Aladağ ilçesinde bir özel öğrenci yurdunda çıkan yangın dolayısıyla bölgeye gidecek. Adana'nın Aladağ ilçesinde bir özel öğrenci yurdunda çıkan yangına ilişkin, Başbakan Yardımcısı Kaynak, İçişleri Bakanı Soylu, Milli Eğitim Bakanı Yılmaz ve AFAD Başkan Vekili Mehmet Halis Bilden, bölgeye giderek incelemelerde bulunacak.
Erdoğan Vali Demirtaş'ı aradı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Adana Valisi Mahmut Demirtaş'ı telefonla arayarak Aladağ ilçesindeki öğrenci yurdunda çıkan yangın hakkında bilgi aldı. Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından edinilen bilgiye göre Adana'nın Aladağ ilçesinde orta öğrenim kız öğrenci yurdunda çıkan yaygında can kayıplarının olmasından derin üzüntü duyduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuyla ilgili olarak validen bilgi aldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yangında hayatlarını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralanan öğrencilere de acil şifa dileğinde bulunduğu öğrenildi.
Başbakan yangınla ilgili bilgi aldı
Başbakan Binali Yıldırım, Adana'da öğrenci yurdunda çıkan yangın hakkında ilgili bakanlardan ve Adana Valisi'nden bilgi aldı. Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun da Adana'ya gidecekleri belirtildi. DHA
Saat 19.30'da Aladağ İlçesi Sinanpaşa Mahallesi'nde bulunan ve 200 öğrencinin kaldığı Aladağ Tahsil Çağındaki Talebelere Yardım Derneği Orta Öğretim Kız Öğrenci Yurdu'nda yangın çıktı.
Henüz belirlenemeyen nedenle çıkan yangında alevler kısa sürede büyük bölümü ahşap olan tüm binayı sardı.
Aladağ ve Adana Büyükşehir Belediyesi ile Aladağ Orman İşletme Müdürlüğü ekipleri yangına müdahale etti.
Pencereden aşağıya atladılar
Yangınla birlikte paniğe kapılan öğrencilerin bazıları pencerelerden atladı. Pencelerden atlama sonucu vucudunda kırıklar oluşan öğrencilerle birlikte dumandan etkilenen toplam 22 öğrenci yaralandı.
Yaralı öğrencilere olay yerine gelen sağlık ekipleri tarafından ilk müdahaleleri yapıldıktan sonra hastanelere sevk edildi.
12 ölü, 22 yaralı
Adana Valisi Mahmut Demirtaş ve İl Emniyet Müdürü Osman Ak da olay yerine gelerek çalışmaları yerinde izlediği. İtfaiyenin çabaları sonucu yangın yaklaşık 3 saat sonra kontrol altına alındı. Binanın ikinci ve üçüncü katlarında kalan ve dışarı çıkamayan 11 öğrenci ile bakıcı olduğu belirtilen 1 kadının cesedine ulaşıldı. Adana Valisi Mahmut Demirtaş, Aladağ ilçesindeki öğrenci yurdunda çıkan yangınla ilgili, "12 cenazeye ulaştık, yaralanan 22 kişi de hastanelere kaldırıldı." dedi.
Yangın merdiveni kilitli miydi?
Bu arada Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü de, televizyon kanallarında yaptığı açıklamada, "Yangın merdivenin kapısı içeriden kilitliymiş. Çocuklar çıkmayı başaramamış" dedi. Sözlü, hayatını kaybeden çocukların cansız bedenlerinin yangın merdiveninin yanında bulunduğunu söyledi.
Yangının çıkış sebebi
Adana İtfaiye Daire Başkanı Fatih Durukan, yangının çıkış nedeninin ilk belirlemelere göre elektrik panosundan çıktığını söyledi. Binanın ahşapla, yerlerin de halıyla kaplı olması nedeniyle yangının kısa sürede büyüyüp üst katları sardığı ifade edildi.
8 öğrenci çatı katında yaşamını yitirdi
Adana'nın Aladağ İlçesi'ndeki kız öğrenci yurdunda yaşamını yitiren 11 öğrenci ile 1 eğitmenin cenazesi, otopsi için Adana Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. Olay Yeri İnceleme ekipleri, jandarma ve itfaiye binada incelemelerini sürdürüyor. Ölen öğrencilerin 8'inin cenazesinin ahşap çatı katında, eğitmen ile 3 öğrencinin cenazesinin ise 2 katta bulunduğu öğrenildi.
Aladağ İlçesi Belediye Başkanı Mustafa Alpgedik, yangının zemin katta çıktığını, kısa sürede alevlerin yükseldiğini, 3'üncü kat ahşap olduğu için yangının büyüdüğünü söyledi. Ahşap katın yanması ile çatının da tamamen çöktüğü belirtildi.
14 yaralı öğrencinin ismi belirlendi
Yaralılardan 14 öğrencinin ismi şöyle:Yasemin Kara (13), Hafize Sultan (12), Seda Topbaş (12), Şule Altun (11), Emine Pertlek (12), Nefize Sarıkaya (14), Elife Deniz, Sema Karataş, Gülcan Nagir Zeynel, Sena Özkan, Zeynep Serdedeniz, Ayşe Genç, Gülsün Çelik ve Veysel Dede.
Çevik kuvvet sevk edildi
Bu arada ilçenin tamamından görülen yangın nedeniyle bölgeye akın eden vatandaşlar da büyük panik yaşadı, çocuklarına ulaşamayan aileler de gözyaşlarına boğuldu.
18 bin nüfuslu ilçede panik yaşanması nedeniyle ilçeye takviye Çevik Kuvvet ekipleri sevk edildi. Jandarma güvenlik önlemi alarak bölgeye kimseyi yaklaştırmadı.
Kaynak, Soylu ve Yılmaz bölgeye gidiyor
Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Adana'nın Aladağ ilçesinde bir özel öğrenci yurdunda çıkan yangın dolayısıyla bölgeye gidecek. Adana'nın Aladağ ilçesinde bir özel öğrenci yurdunda çıkan yangına ilişkin, Başbakan Yardımcısı Kaynak, İçişleri Bakanı Soylu, Milli Eğitim Bakanı Yılmaz ve AFAD Başkan Vekili Mehmet Halis Bilden, bölgeye giderek incelemelerde bulunacak.
Erdoğan Vali Demirtaş'ı aradı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Adana Valisi Mahmut Demirtaş'ı telefonla arayarak Aladağ ilçesindeki öğrenci yurdunda çıkan yangın hakkında bilgi aldı. Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından edinilen bilgiye göre Adana'nın Aladağ ilçesinde orta öğrenim kız öğrenci yurdunda çıkan yaygında can kayıplarının olmasından derin üzüntü duyduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuyla ilgili olarak validen bilgi aldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yangında hayatlarını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralanan öğrencilere de acil şifa dileğinde bulunduğu öğrenildi.
Başbakan yangınla ilgili bilgi aldı
Başbakan Binali Yıldırım, Adana'da öğrenci yurdunda çıkan yangın hakkında ilgili bakanlardan ve Adana Valisi'nden bilgi aldı. Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun da Adana'ya gidecekleri belirtildi. DHA
Erdal Tosun trafik kazasında hayatını kaybetti
Sarıyer'de meydana gelen trafik kazasında oyuncu Erdal Tosun hayatını kaybetti.
Kaza saat 06.30 sıralarında Sarıyer, Büyükdere Caddesi İl Jandarma Komutanlığı Kavşağı'nda meydana geldi. Edinilinen bilgiye göre Levent'ten Sarıyer istikametine seyir halindeki 34 EJ 8342 plakalı otomobil sürücüsü, kavşağa girdiği sırada direksiyon hakimiyetini kaybetti. Kontrolden çıkan araç kaldırıma çarptıktan sonra Sarıye'den Levent istikametine seyir halindeki sanatçı Erdal Tosun yönetimindeki 34 UJ 3409 plakalı otomobile çarptı. Kaza sonucu araçta sıkışan Erdal Tosun hayatını kaybetti. Diğer aracın sürücüsü ise yaralandı.
Erdal Tosun Kimdir?
Necdet Tosun'un oğlu olan Erdal Tosun, 9 Nisan tarihinde İstanbul'da doğdu. Liseyi Beyoğlu Fındıklı Lisesi'nde bitiren Tosun, Yeşilçam'a girişi 1981 yılında oldu. Kamera karşısına geçtiği ilk filim Karanfilli Naciye oldu. Sinema ve tiyatro sevdalısı olan Tosun, Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı mezunu olduktan hemen sonra "Özel Tiyatro"yu kurdu. Daha sonra Antalya Devlet Tiyatrosu'nda göreve başladı. Son olarak Murathan Mungan'ın Mezopotamya Üçlemesi adlı oyununda oynadı ve Devlet Tiyatroları'ndaki görevinden ayrılıp BKM Oyuncuları arasına katıldı. Bunların yanında çeşitli filmlerde ve dizilerde rol aldı. Bunlardan biri olan Rina'da canlandırdığı "Memo" karakteriyle söylediği Hayallerimizi Satmadık ya repliğiyle tanınır.
Kaza saat 06.30 sıralarında Sarıyer, Büyükdere Caddesi İl Jandarma Komutanlığı Kavşağı'nda meydana geldi. Edinilinen bilgiye göre Levent'ten Sarıyer istikametine seyir halindeki 34 EJ 8342 plakalı otomobil sürücüsü, kavşağa girdiği sırada direksiyon hakimiyetini kaybetti. Kontrolden çıkan araç kaldırıma çarptıktan sonra Sarıye'den Levent istikametine seyir halindeki sanatçı Erdal Tosun yönetimindeki 34 UJ 3409 plakalı otomobile çarptı. Kaza sonucu araçta sıkışan Erdal Tosun hayatını kaybetti. Diğer aracın sürücüsü ise yaralandı.
Erdal Tosun Kimdir?
Necdet Tosun'un oğlu olan Erdal Tosun, 9 Nisan tarihinde İstanbul'da doğdu. Liseyi Beyoğlu Fındıklı Lisesi'nde bitiren Tosun, Yeşilçam'a girişi 1981 yılında oldu. Kamera karşısına geçtiği ilk filim Karanfilli Naciye oldu. Sinema ve tiyatro sevdalısı olan Tosun, Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı mezunu olduktan hemen sonra "Özel Tiyatro"yu kurdu. Daha sonra Antalya Devlet Tiyatrosu'nda göreve başladı. Son olarak Murathan Mungan'ın Mezopotamya Üçlemesi adlı oyununda oynadı ve Devlet Tiyatroları'ndaki görevinden ayrılıp BKM Oyuncuları arasına katıldı. Bunların yanında çeşitli filmlerde ve dizilerde rol aldı. Bunlardan biri olan Rina'da canlandırdığı "Memo" karakteriyle söylediği Hayallerimizi Satmadık ya repliğiyle tanınır.
FETÖ'den tutuklu Uğur Derin Dondurucu'nun sahibi yaşamını yitirdi
FETÖ soruşturması kapsamında 28 Temmuz'da tutuklanan Uğur Derin Dondurucu'nun sahiplerinden Ünal Takmaklı cezaevinde kalp krizinden yaşamını yitirdi. Takmaklı hastaneye kaldırıldı ancak kurtarılamadı.
Hürriyet'in haberine göre Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) soruşturması kapsamında 28 Temmuz'da Nazilli'de tutuklanan Uğur Derin Dondurucu'nun sahiplerinden Ünal Takmaklı (77) bulunduğu Menemen T Tipi Ceza İnfaz Kurumu'nda bugün kalp krizi geçirdi.
Cezaevi tarafından acilen Menemen Devlet Hastanesi'ne getirilen Takmaklı'nın duran kalbi burada çalıştırıldı.
Ancak daha önceden geçirdiği başka rahatsızlıkları da bulunan Takmaklı, hayatını kaybetti.
Nazilli'de yürütülen FETÖ soruşturması kapsamında geçen Temmuz evlerinde gözaltına alınan Uğur Derin Dondurucu'nun sahipleri İşadamı Mehmet, Ali ve Ünal Takmaklı, çıkarıldıkları 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tutuklanmıştı. Takmaklı kardeşler Menemen T Tipi Ceza İnfaz Kurumu'nda bulunuyordu.
Hürriyet'in haberine göre Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) soruşturması kapsamında 28 Temmuz'da Nazilli'de tutuklanan Uğur Derin Dondurucu'nun sahiplerinden Ünal Takmaklı (77) bulunduğu Menemen T Tipi Ceza İnfaz Kurumu'nda bugün kalp krizi geçirdi.
Cezaevi tarafından acilen Menemen Devlet Hastanesi'ne getirilen Takmaklı'nın duran kalbi burada çalıştırıldı.
Ancak daha önceden geçirdiği başka rahatsızlıkları da bulunan Takmaklı, hayatını kaybetti.
Nazilli'de yürütülen FETÖ soruşturması kapsamında geçen Temmuz evlerinde gözaltına alınan Uğur Derin Dondurucu'nun sahipleri İşadamı Mehmet, Ali ve Ünal Takmaklı, çıkarıldıkları 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tutuklanmıştı. Takmaklı kardeşler Menemen T Tipi Ceza İnfaz Kurumu'nda bulunuyordu.
28 Kasım 2016 Pazartesi
Bolivya'dan Kolombiya'ya giden uçak düştü
Bolivya'dan Kolombiya'ya giden uçak düştü. Uçaktaki 72'si yolcu 9'u mürettebat toplam 81 kişi arasında Chapecoense takımı oyuncuları da vardı.
Venezuela kökenli LAMIA Havayolları'na bağlı RJ85 tipi bir yolcu uçağı, Bolivya'dan Kolombiya'daki Medellin Uluslararası Havaalanına inmesi planlanan uçak 72 yolcu ve 9 mürettebatıyla düştü.
Kolombia Ulusal Afet ve Risk Yönetimi, uçaktan yaralı olarak kurtulanların bulunduğunu ve hastanelere taşındıklarını duyurdu.
Charter seferini yapmakta olan uçak Bolivia'nın Viru Viru Uluslararası Havalimanı'nından, Kolombiya'nın Medellin kentinde Jose Maria Cordova de Rionegro Havalimanı'na gidiyordu.
Uçakta, bugün Güney Amerika kupası için Atletico Nacional takımı ile karşılaşacak Brezilya'nın Chapecoense takımının da bulunduğu, arama kurtarma çalışmalarının sürdürülmekte olduğu açıklandı. Kazanın ardından Atletico Nacional ile Chapecoense takımları arasında 1 Aralık Perşembe günü yapılacak Sudamericana Kupası finali ilk maçının ertelendiği duyuruldu.
Venezuela kökenli LAMIA Havayolları'na bağlı RJ85 tipi bir yolcu uçağı, Bolivya'dan Kolombiya'daki Medellin Uluslararası Havaalanına inmesi planlanan uçak 72 yolcu ve 9 mürettebatıyla düştü.
Kolombia Ulusal Afet ve Risk Yönetimi, uçaktan yaralı olarak kurtulanların bulunduğunu ve hastanelere taşındıklarını duyurdu.
Charter seferini yapmakta olan uçak Bolivia'nın Viru Viru Uluslararası Havalimanı'nından, Kolombiya'nın Medellin kentinde Jose Maria Cordova de Rionegro Havalimanı'na gidiyordu.
Uçakta, bugün Güney Amerika kupası için Atletico Nacional takımı ile karşılaşacak Brezilya'nın Chapecoense takımının da bulunduğu, arama kurtarma çalışmalarının sürdürülmekte olduğu açıklandı. Kazanın ardından Atletico Nacional ile Chapecoense takımları arasında 1 Aralık Perşembe günü yapılacak Sudamericana Kupası finali ilk maçının ertelendiği duyuruldu.
Almanya'da başörtüsüne okulda izin çıktı
Berlin'de Türk asıllı Alman vatandaşı kadın eğitmenin başvurusunu karara bağlayan Alman mahkemesi, kadının görevli olduğu anaokulunda başörtüsü takarak çalışmasına izin verdi.
Almanya'da bir anaokulunda görevli Türk asıllı Alman vatandaşı kadın eğitmenin başvurusunu karara bağlayan Anayasa Mahkemesi, bu kişinin başörtüsü takarak çalışabileceğine hükmetti. Mahkemenin verdiği kararda, Müslüman kadınların kullandığı başörtüsünün anaokulunda bir eğitmen tarafından takılmasının "yeterli somut tehlike" oluşturmadığı belirtilerek, bu şekilde başörtüsü takılmasında misyonerlik yapma etkisinin de bulunmadığı ifade edildi. Kararda, başörtüsünün Almanya'da nadir görülen bir şey olmadığına işaret edilerek, aksine bunun çoğu zaman toplumun günlük yaşamını yansıttığı kaydedildi.
İhtarname verilmiş
Almanya'da 2008'de Stuttgart İş Mahkemesi, 2009'da Baden-Württemberg Eyalet İş Mahkemesi ve 2010'da Federal İş Mahkemesi tarafından söz konusu kadınaleyhine verilen kararların din özgürlüğünü ihlal ettiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi'nce iptal edildiği bildirilen kararda, dosyanın yeniden değerlendirilmeküzere Baden-Württemberg Eyalet İş Mahkemesine gönderildiği aktarıldı. Başvuru sahibi eğitmene başörtüsü takmasından dolayı işveren tarafından ihtarname verildiği, bunu kabul etmeyen kadının dava açtığı ifade edildi. cnntürk
Almanya'da bir anaokulunda görevli Türk asıllı Alman vatandaşı kadın eğitmenin başvurusunu karara bağlayan Anayasa Mahkemesi, bu kişinin başörtüsü takarak çalışabileceğine hükmetti. Mahkemenin verdiği kararda, Müslüman kadınların kullandığı başörtüsünün anaokulunda bir eğitmen tarafından takılmasının "yeterli somut tehlike" oluşturmadığı belirtilerek, bu şekilde başörtüsü takılmasında misyonerlik yapma etkisinin de bulunmadığı ifade edildi. Kararda, başörtüsünün Almanya'da nadir görülen bir şey olmadığına işaret edilerek, aksine bunun çoğu zaman toplumun günlük yaşamını yansıttığı kaydedildi.
İhtarname verilmiş
Almanya'da 2008'de Stuttgart İş Mahkemesi, 2009'da Baden-Württemberg Eyalet İş Mahkemesi ve 2010'da Federal İş Mahkemesi tarafından söz konusu kadınaleyhine verilen kararların din özgürlüğünü ihlal ettiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi'nce iptal edildiği bildirilen kararda, dosyanın yeniden değerlendirilmeküzere Baden-Württemberg Eyalet İş Mahkemesine gönderildiği aktarıldı. Başvuru sahibi eğitmene başörtüsü takmasından dolayı işveren tarafından ihtarname verildiği, bunu kabul etmeyen kadının dava açtığı ifade edildi. cnntürk
Doktorun şikayet ettiği kamu spotu yayından kaldırılıyor
Batmanlı doktorun, Başbakanlık İletişim Merkezi’ne (BİMER) şikayet ettiği “Hadi Baba” adlı kamu spotunun yayından kaldırılmasına karar verildi.
Batmanlı Dahiliye Uzmanı Mehmet Fırat, nefes darlığı çekerken, çocukları tarafından dans ya da spora çağrılan babaları anlatan kamu spotunu BİMER’e şikayet etti. “Hadi Baba” denilerek babaları efora teşvik eden kamu spotunun sakıncalı olduğunu belirten Dr. Fırat, BİMER’e gönderdiği yazıda, “Kalp ve akciğer hastalarının en önemli belirtisi, nefes darlığıdır. Birçok kalp hastasında nefes darlığı, kriz belirtisi veya kalp damar daralmasının belirtisidir. Bu durumda yapılacak ilk iş mutlak istirahat ve en küçük harekete bile zorlamamaktır. Yorgunluğa bağlı nefes darlığı ile ‘anjinal' nefes darlığını ayıramayan birinin, yakınını efora teşviki cinayet ile eşdeğerdir. Bu ayırımı yapması mümkün olmayan bir toplulukta bu reklamın çok ciddi bir zarar içerdiğini belirterek reklamın kaldırılmasını istiyorum” dedi.
“15 Aralık’ta sona erecek”
Dr. Fırat’ın yazısı üzerine söz konusu kamu spotunun yayından kaldırılmasına karar verildi. Sağlık İletişimi Daire Başkanlığı’nca, Dr. Fırat’ın dilekçesine verilen yanıtta, kamu spotunun 15 Aralık’tan itibaren yayından kaldırılacağı belirtilerek, “Toplum sağlığına verdiğiniz önemle birlikte görüş ve önerilerinizi bizimle paylaştığınız için teşekkür ederiz. ‘Hadi Baba’ adlı kamu spotu Babalar Günü hassasiyeti ile hazırlanmıştır. Kamu spotunda, sigara kullanımı nedeniyle sağlığını kaybeden babalar ile değil, sağlıklı babaları ile birlikte kaliteli zaman geçirmek isteyen çocukların isteklerine yer verilmiştir. Sadece sigara içmesinden kaynaklı nefes darlığı yaşayan babanın çocuğunun hareketlerine yetişememesine ve babasıyla birlikte sağlıklı zaman geçirmek isteyen bir gencin isteğine vurgu yapılmıştır. Başvurunuzdaki değerli tespitleriniz bizim için önemlidir. Kamu spotu, sizlerden gelen değerlendirmeler sonucu 15 Aralık’tan itibaren yayından kaldırılacaktır” denildi.
Batmanlı Dahiliye Uzmanı Mehmet Fırat, nefes darlığı çekerken, çocukları tarafından dans ya da spora çağrılan babaları anlatan kamu spotunu BİMER’e şikayet etti. “Hadi Baba” denilerek babaları efora teşvik eden kamu spotunun sakıncalı olduğunu belirten Dr. Fırat, BİMER’e gönderdiği yazıda, “Kalp ve akciğer hastalarının en önemli belirtisi, nefes darlığıdır. Birçok kalp hastasında nefes darlığı, kriz belirtisi veya kalp damar daralmasının belirtisidir. Bu durumda yapılacak ilk iş mutlak istirahat ve en küçük harekete bile zorlamamaktır. Yorgunluğa bağlı nefes darlığı ile ‘anjinal' nefes darlığını ayıramayan birinin, yakınını efora teşviki cinayet ile eşdeğerdir. Bu ayırımı yapması mümkün olmayan bir toplulukta bu reklamın çok ciddi bir zarar içerdiğini belirterek reklamın kaldırılmasını istiyorum” dedi.
“15 Aralık’ta sona erecek”
Dr. Fırat’ın yazısı üzerine söz konusu kamu spotunun yayından kaldırılmasına karar verildi. Sağlık İletişimi Daire Başkanlığı’nca, Dr. Fırat’ın dilekçesine verilen yanıtta, kamu spotunun 15 Aralık’tan itibaren yayından kaldırılacağı belirtilerek, “Toplum sağlığına verdiğiniz önemle birlikte görüş ve önerilerinizi bizimle paylaştığınız için teşekkür ederiz. ‘Hadi Baba’ adlı kamu spotu Babalar Günü hassasiyeti ile hazırlanmıştır. Kamu spotunda, sigara kullanımı nedeniyle sağlığını kaybeden babalar ile değil, sağlıklı babaları ile birlikte kaliteli zaman geçirmek isteyen çocukların isteklerine yer verilmiştir. Sadece sigara içmesinden kaynaklı nefes darlığı yaşayan babanın çocuğunun hareketlerine yetişememesine ve babasıyla birlikte sağlıklı zaman geçirmek isteyen bir gencin isteğine vurgu yapılmıştır. Başvurunuzdaki değerli tespitleriniz bizim için önemlidir. Kamu spotu, sizlerden gelen değerlendirmeler sonucu 15 Aralık’tan itibaren yayından kaldırılacaktır” denildi.
Ehliyet sınavı ne zaman? | 2016 MEB sınav tarihi değişti
Milli Eğitim Bakanlığı'nın yaptığı ehliyet sınavı ne zaman gerçekleşecek? 2016 yılı sınav takvimini açıklayan MEB, sınavın ne zaman gerçekleşeceğini açıkladı. Sınava girecek olanlar, hangi konulardan sorumlu olacak? Sonuçlar ne zaman açıklanacak? Haber içeriğimizde...
Milli Eğitim Bakanlığı'nın her sene yaptığı ehliyet sınavında süreç başladı. Sınav 10 Aralık 2016'da gerçekleşecekti, sınav tarihi MEB tarafından değiştirildi. Sınav 17 Aralık 2016 tarihinde yapılacaktır.
Hangi konulardan kaç soru sorulacak?
4 konudan soru sorulacaktır: İlk yardım 12 soru, Trafik 23 soru, Motor 9 soru, Trafik adabı 6 soru. Toplam 50 soru, sınav süresi ise 60 dakika.
Sonuçlar ne zaman yayımlanacak?
MEB; sonuçlar sınavdan 2 hafta sonra yayımlamaktadır.
EHLİYET SINIFLARI NELERDİR? SINAVDA HANGİ KONULARDAN SORU SORULMAKTADIR
M, A1, A2, A, B1, B, D1, D, C1, C ve F sınıfları sınavda İlkyardım, trafik, çevre, araç tekniği, trafik adabı konularındaki sorulardan sorumludur.
Stajyer ehliyet nedir?
Ehliyet sonuçlarında kazanan adaylar, 2 yıl olmak üzere stajyer ehliyet belgesine sahiptir. Bu süre zarfında; 5 kez kırmızı ışık ihlali olursa, 5 kez hız limiti aşılırsa, 2 yıl süre zarfında toplam ceza 75 puan olursa, ölümcül veya yaralanma kazasına suçlu görünürse, stajyer ehliyet belgesi geri alınacak ve normal ehliyet belgesi verilmeyecek. 2 yıl sonra trafik kurallarına uyan ve yapılmaması gerekenlere dikkat eden stajyerehliyet belgesine sahip olan sürücü, 1 yıl içerisinde normal ehliyet belgesini alabilir.
TRAFİK KAZALARINA SEBEP OLAN FAKTÖRLER NELERDİR?
Trafik kazaları sebeplerine bakıldığında birinci sırada "hatalı sollama" gözükür. Hatalı sollama konusu trafik kurallarında çok net bir şekilde belirtilmiştir. Bu kurallar ya unutulmuştur ya da bireyin "acil" bir şekilde bir yere yetişme isteği vardır. Araç ne kadar hızlı olursa olsun belirli hızda giden araçtan en fazla 30 dakika önde olur. 30 dakika daha erken gitmek trafik kazasına davetiye çıkartmak demek.
Trafik kazalarında ikinci sırada olan ise "alkol" tüketimi. İçişleri Bakanlığı bu konuda sert bir tutum içerisindedir. Alkol kullanıp araç kullanan vatandaşların ehliyetlerine el konulmaktadır. Belirli süreler içerisinde ehliyetine el konulan kişi, belli bir para cezası ödemektedir. Kurallar gereği alkol kullanımı tekrarlanırsa ömür boyu araçlardan men edilmektedir.
Üçüncü sırada "uykusuzluk" Uzun yolculukta vatandaşların uykusuzluğundan ötürü trafik kazası yapmaları oldukça fazladır. Özellikle büyük araç kullanan kişilerin yeterince uyumamaları ve zamanında yetişme stresi baz alındığında, sonuçları istemsiz olarak karşımıza çıkmaktadır.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın her sene yaptığı ehliyet sınavında süreç başladı. Sınav 10 Aralık 2016'da gerçekleşecekti, sınav tarihi MEB tarafından değiştirildi. Sınav 17 Aralık 2016 tarihinde yapılacaktır.
Hangi konulardan kaç soru sorulacak?
4 konudan soru sorulacaktır: İlk yardım 12 soru, Trafik 23 soru, Motor 9 soru, Trafik adabı 6 soru. Toplam 50 soru, sınav süresi ise 60 dakika.
Sonuçlar ne zaman yayımlanacak?
MEB; sonuçlar sınavdan 2 hafta sonra yayımlamaktadır.
EHLİYET SINIFLARI NELERDİR? SINAVDA HANGİ KONULARDAN SORU SORULMAKTADIR
M, A1, A2, A, B1, B, D1, D, C1, C ve F sınıfları sınavda İlkyardım, trafik, çevre, araç tekniği, trafik adabı konularındaki sorulardan sorumludur.
Stajyer ehliyet nedir?
Ehliyet sonuçlarında kazanan adaylar, 2 yıl olmak üzere stajyer ehliyet belgesine sahiptir. Bu süre zarfında; 5 kez kırmızı ışık ihlali olursa, 5 kez hız limiti aşılırsa, 2 yıl süre zarfında toplam ceza 75 puan olursa, ölümcül veya yaralanma kazasına suçlu görünürse, stajyer ehliyet belgesi geri alınacak ve normal ehliyet belgesi verilmeyecek. 2 yıl sonra trafik kurallarına uyan ve yapılmaması gerekenlere dikkat eden stajyerehliyet belgesine sahip olan sürücü, 1 yıl içerisinde normal ehliyet belgesini alabilir.
TRAFİK KAZALARINA SEBEP OLAN FAKTÖRLER NELERDİR?
Trafik kazaları sebeplerine bakıldığında birinci sırada "hatalı sollama" gözükür. Hatalı sollama konusu trafik kurallarında çok net bir şekilde belirtilmiştir. Bu kurallar ya unutulmuştur ya da bireyin "acil" bir şekilde bir yere yetişme isteği vardır. Araç ne kadar hızlı olursa olsun belirli hızda giden araçtan en fazla 30 dakika önde olur. 30 dakika daha erken gitmek trafik kazasına davetiye çıkartmak demek.
Trafik kazalarında ikinci sırada olan ise "alkol" tüketimi. İçişleri Bakanlığı bu konuda sert bir tutum içerisindedir. Alkol kullanıp araç kullanan vatandaşların ehliyetlerine el konulmaktadır. Belirli süreler içerisinde ehliyetine el konulan kişi, belli bir para cezası ödemektedir. Kurallar gereği alkol kullanımı tekrarlanırsa ömür boyu araçlardan men edilmektedir.
Üçüncü sırada "uykusuzluk" Uzun yolculukta vatandaşların uykusuzluğundan ötürü trafik kazası yapmaları oldukça fazladır. Özellikle büyük araç kullanan kişilerin yeterince uyumamaları ve zamanında yetişme stresi baz alındığında, sonuçları istemsiz olarak karşımıza çıkmaktadır.
Öğretmenler için ikinci göreve iade hazırlığı
CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, açığa alınan öğretmenlerle ilgili 2. göreve iade hazırlığı bulunduğunu açıkladı.
CHP İzmir Milletvekili ve Milli Eğitim Komisyonu Üyesi Mustafa Balbay, açığa alınan öğretmenler arasında 7 bin öğretmenin incelendiğini ve yaklaşık 3 bin 500-4 bin öğretmenin daha göreve iade edilmesinin beklendiğini söyledi.
Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri ile görüşen Balbay'ın aktardığına göre öğretmenlerle ilgili durum şöyle: “Bank Asya'da hesabı olanlar incelendi; sadece 8 Ocak 2014 günü Gülen'in ‘Bank Asya'ya para yatırın' talimatına uyanlar FETÖ bağlantılı olarak değerlendirildi. İlk 10 bin açığa alma listesindeki 6 bin öğretmen görevine iade edildi. Hazırlanan ikinci liste 10 gün içinde sonuçlanacak. 7 bin öğretmenin incelenmekte olduğu bu çalışmada 3 bin 500-4 bin kişinin iadesi bekleniyor.”
“GERÇEKTEN AKLANDIĞI YA DA SUÇLU OLDUĞU ANLAMINA GELMEZ”
6 bin 7 öğretmenin göreve iadesi konusunda Meclis’te konuşan Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz ise, gerçekten bu öğretmenlerin aklandığı ya da suçlu olduğu anlamına da gelmediğini söyledi. Yılmaz, bir idari tedbir olarak görevden alınma yapıldığını, idari tedbiri uygulamanının da kamu yararı açısından uygun olmadıklarını gördüklerini ifade etti.
CHP İzmir Milletvekili ve Milli Eğitim Komisyonu Üyesi Mustafa Balbay, açığa alınan öğretmenler arasında 7 bin öğretmenin incelendiğini ve yaklaşık 3 bin 500-4 bin öğretmenin daha göreve iade edilmesinin beklendiğini söyledi.
Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri ile görüşen Balbay'ın aktardığına göre öğretmenlerle ilgili durum şöyle: “Bank Asya'da hesabı olanlar incelendi; sadece 8 Ocak 2014 günü Gülen'in ‘Bank Asya'ya para yatırın' talimatına uyanlar FETÖ bağlantılı olarak değerlendirildi. İlk 10 bin açığa alma listesindeki 6 bin öğretmen görevine iade edildi. Hazırlanan ikinci liste 10 gün içinde sonuçlanacak. 7 bin öğretmenin incelenmekte olduğu bu çalışmada 3 bin 500-4 bin kişinin iadesi bekleniyor.”
“GERÇEKTEN AKLANDIĞI YA DA SUÇLU OLDUĞU ANLAMINA GELMEZ”
6 bin 7 öğretmenin göreve iadesi konusunda Meclis’te konuşan Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz ise, gerçekten bu öğretmenlerin aklandığı ya da suçlu olduğu anlamına da gelmediğini söyledi. Yılmaz, bir idari tedbir olarak görevden alınma yapıldığını, idari tedbiri uygulamanının da kamu yararı açısından uygun olmadıklarını gördüklerini ifade etti.
27 Kasım 2016 Pazar
İşte Sayısal Loto'da kazanan numaralar
Milli Piyango İdaresince düzenlenen Sayısal Loto'nun bu haftaki çekilişi yapıldı. Bin 46'ıncı hafta çekilişinde kazandıran numaralar 5, 21, 22, 26, 29 ve 44 olarak belirlendi. Bu haftaki çekilişte 6 bilen iki kişi 3 milyon 154 bin 317 lira 65'er kuruş ikramiye kazandı.
Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre, bu haftaki çekilişte 5 bilen 162 kişi 5 bin 912 lira 65'er kuruş, 4 bilen 9 bin 596 kişi 75 lira 60'ar kuruş, 3 bilen 185 bin 86 kişi 10 lira 95'er kuruş ikramiyenin sahibi oldu.
Çekilişte, toplam 10 milyon 18 bin 633 lira 90 kuruş ikramiye dağıtıldı. Hasılattan, kamuya KDV olarak 2 milyon 382 bin 633 lira 15 kuruş, Şans Oyunları Vergisi olarak da 1 milyon 329 bin 749 lira 49 kuruş aktarılacak.
Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre, bu haftaki çekilişte 5 bilen 162 kişi 5 bin 912 lira 65'er kuruş, 4 bilen 9 bin 596 kişi 75 lira 60'ar kuruş, 3 bilen 185 bin 86 kişi 10 lira 95'er kuruş ikramiyenin sahibi oldu.
Çekilişte, toplam 10 milyon 18 bin 633 lira 90 kuruş ikramiye dağıtıldı. Hasılattan, kamuya KDV olarak 2 milyon 382 bin 633 lira 15 kuruş, Şans Oyunları Vergisi olarak da 1 milyon 329 bin 749 lira 49 kuruş aktarılacak.
Suudi Arabistan'a füze saldırısı
Yemen topraklarından Suudi Arabistan'a atılan balistik füze, ülkenin savunma sistemleri tarafından imha edildi.
Yemen topraklarından Suudi Arabistan'ın Hamis Muşeytkentine yönelik balistik füze saldırısı düzenlendiği bildirildi.Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyon güçleri komutanlığından yapılan yazılı açıklamada, akşam saatlerinde Yemen topraklarından Hamis Muşeyt kentine yönelik balistik füze saldırısı yapıldığı belirtildi.Balistik füzenin Suudi Arabistan hava savunma sistemi tarafından havada imha edildiği kaydedilen açıklamada, olayda herhangi bir kaybın yaşanmadığı ifade edildi.
Rampalar imha edildi
Açıklamada, füze saldırısı sonrası Yemen'deki füze rampalarının imha edildiği bildirildi. Yemen'de meşru yönetime darbe yapan ve Eylül 2014'ten beri başta başkent Sana olmak üzere bazı bölgeleri kontrolü altında tutan Husilere, Mart2015'ten bu yana Yemen hükümetinin talebi doğrultusunda Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyon ülkeleri saldırılar düzenliyor.Ülkede halen başkent Sana ve diğer bazı kentleri kontrolünde bulunduran ve İran tarafından desteklendiği iddia edilen Husiler, Suudi Arabistan'ın Yemen sınırındaki Necran ve Cazan kentlerine katyuşa füzeleri, diğerşehirlere ise balistik füzelerle sık sık saldırıyor. Söz konusu saldırıların çoğunlukla hava savunma sistemleri tarafından engellenmesine rağmen, sınır kentleri Necran ve Cazan'a yönelik katyuşa saldırılarında mal ve can kayıpları yaşanıyor. cnntürk
Yemen topraklarından Suudi Arabistan'ın Hamis Muşeytkentine yönelik balistik füze saldırısı düzenlendiği bildirildi.Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyon güçleri komutanlığından yapılan yazılı açıklamada, akşam saatlerinde Yemen topraklarından Hamis Muşeyt kentine yönelik balistik füze saldırısı yapıldığı belirtildi.Balistik füzenin Suudi Arabistan hava savunma sistemi tarafından havada imha edildiği kaydedilen açıklamada, olayda herhangi bir kaybın yaşanmadığı ifade edildi.
Rampalar imha edildi
Açıklamada, füze saldırısı sonrası Yemen'deki füze rampalarının imha edildiği bildirildi. Yemen'de meşru yönetime darbe yapan ve Eylül 2014'ten beri başta başkent Sana olmak üzere bazı bölgeleri kontrolü altında tutan Husilere, Mart2015'ten bu yana Yemen hükümetinin talebi doğrultusunda Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyon ülkeleri saldırılar düzenliyor.Ülkede halen başkent Sana ve diğer bazı kentleri kontrolünde bulunduran ve İran tarafından desteklendiği iddia edilen Husiler, Suudi Arabistan'ın Yemen sınırındaki Necran ve Cazan kentlerine katyuşa füzeleri, diğerşehirlere ise balistik füzelerle sık sık saldırıyor. Söz konusu saldırıların çoğunlukla hava savunma sistemleri tarafından engellenmesine rağmen, sınır kentleri Necran ve Cazan'a yönelik katyuşa saldırılarında mal ve can kayıpları yaşanıyor. cnntürk
26 Kasım 2016 Cumartesi
53 yıl önce 'Kanlı Noel'de ailesini yitiren Nihat İlhan hayatını kaybetti
Tarihe "Kanlı Noel" olarak geçen olayda 53 yıl önce Kıbrıs’ta eşi ve çocukları Rum çeteleri tarafından katledilen dönemin Tabip Binbaşısı, emekli Tuğgeneral Nihat İlhan Ankara'da hayatını kaybetti. İlhan memleketi Elazığ'da, "Kanlı Noel"de yitirdiği eşi ve çocuklarının yanına gömüldü. İlhan'ın bir Rum kadının doğumuna yardımcı olduğu sırada yaşanan katliamda eşi Mürüvvet ile çocukları Murat, Kutsi ve Hakan'ın saklandıkları banyoda öldürüldükleri ev daha sonra "Barbarlık Müzesi"ne dönüştürülmüştü.
Ankara'da öldü
Kıbrıs'ta 53 yıl önce yaşanan "Kanlı Noel"de eşi ve iki çocuğu Rum çetelerince öldürülen emekli Tabip Tuğgeneral Nihat İlhan, organ yetmezliği nedeniyle tedavi gördüğü Ankara Gazi Üniversitesi Hastanesi'nde 92 yaşında hayata veda etti.
Elazığ'da tören düzenlendi
Emekli Tabip Tuğgeneral Nihat İlhan için, Elazığ İzzetpaşa Cami'inde tören düzenlendi. Törene, Vali Murat Zorluoğlu, KKTC Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Kemal Dürüst, 8'inci Kolordu Komutanı Korgeneral Yılmaz Uyar ile askeri erkan ve vatandaşlar katıldı.
Askerler uğurladı
Elazığ Müftüsü Peyami Güngör’ün kıldırdığı cenaze namazının ardından Emekli Tuğgeneral Nihat İlhan’ın cenazesi, askerler tarafından top arabasına konularak Gazi Caddesi'nde bir süre taşındıktan sonra, İcadiye Şehitliği'ndeki aile kabristanına KKTC ve Türk Bayrakları ile sonsuzluğa uğurlandı.
Eşi ve çocuklarının yanına gömüldü
İlhan'ın cenazesi, Kıbrıs'ta 'Kanlı Noel' olaylarında Rum çetelerinin 53 yıl önce katlettiği eşi ve 3 çocuğunun yanına defnedildi.
Kıbrıs Türkleri onu unutmadı
İlhan'a vefa borcu duyan Kıbrıslı Türkler adına KKTC Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Kemal Dürüst, Müsteşar Bumin Paşa, Büyükelçi Fazıl Can Korkut, Askeri Ataşe Albay Ali Korkut da cenazeye katıldı.
KKTC ve Türk bayrağı teslim edildi
Nihat İlhan'ın defnedilmesinin ardından ailesine hem Kıbrıs Türk Cumhuriyeti hem de Türk Bayrağı teslim edildi.
'Kanlı Noel'de ne olmuştu?
Emekli Tabip Tuğgeneral Nihat İlhan, 1961 ve 1963 yılları arasında Kıbrıs Türk Alayı'nda Binbaşı rütbesinde doktor olarak görev yaptı.
Kıbrıslıların gönlünde taht kurmuştu
Görevi sırasında, Türk-Rum ayrımı yapmadan herkesin yardımına koşan Binbaşı Nihat İlhan, yardımseverliği ile bütün Kıbrıslılar'ın gönlünde taht kurdu.
EOKA'cılar mahalleyi bastı
Binbaşı Nihat İlhan, kendisi ölümcül hastalığı bulunan hamile bir Rum kadının ameliyatını yaptığı sırada, evlerinin bulunduğu Lefkoşa'daki Türk Mahallesi'nin "Kanlı Noel" olaylarında Rum çetesi EOKA'cılar tarafından basıldığı ve o bölgeden yoğun silah sesleri geldiği haberi ameliyathaneye kadar ulaştı.
O ameliyata devam etti
Ameliyatı terk ederse hasta Rum kadının ve bebeğinin öleceğini bilen doktor, tüm zorluklara rağmen ameliyatı tamamladı.
Anne ve bebeği kurtardı
Hem annenin, hem de bebeğin hayatını kurtardı.
O sırada eşi ve çocukları katledildi
23 Aralık 1963 günü, bu fedakar doktor ameliyatta iken, Rum Çetesi EOKA'cılar, Türk mahallesini bastı ve korumasız olarak evlerinin banyosuna saklanan doktorun eşi ve çocuklarını, banyo küvetinde hunharca katletti.
Eve geldiğinde o sahneyle karşılaştı
Ameliyattan sonra hızla evine koşan Binbaşı İlhan, artık herkes tarafından bilinen Kıbrıs'taki soykırımının simgesi haline gelen fotoğraftaki vahşet sahnesi ile karşılaşır.
Birbirlerine sarılmış küvetteydiler
Eşi Mürüvvet ile çocukları Murat, Kutsi ve Hakan adlı çocuklarının cesetleri, kanlar içinde birbirlerine sarılmış olarak küvetin içinde yatmaktadır.
O ev "Barbarlık Müzesi" oldu
Tarihe, "Kanlı Noel", "Banyo Katliamı" olarak geçen bu olayı Kıbrıslı Türkler hiçbir zaman unutmadı. Katliamın yapıldığı Lefkoşa'daki ev müzeleştirilerek, "Barbarlık Müzesi" ismiyle, 1 Ocak 1996 tarihinde ziyaretçilerin hizmetine açılmıştır.
(Haber - Fotoğraflar: DHA)
Kıbrıs'ta 53 yıl önce yaşanan "Kanlı Noel"de eşi ve iki çocuğu Rum çetelerince öldürülen emekli Tabip Tuğgeneral Nihat İlhan, organ yetmezliği nedeniyle tedavi gördüğü Ankara Gazi Üniversitesi Hastanesi'nde 92 yaşında hayata veda etti.
Elazığ'da tören düzenlendi
Emekli Tabip Tuğgeneral Nihat İlhan için, Elazığ İzzetpaşa Cami'inde tören düzenlendi. Törene, Vali Murat Zorluoğlu, KKTC Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Kemal Dürüst, 8'inci Kolordu Komutanı Korgeneral Yılmaz Uyar ile askeri erkan ve vatandaşlar katıldı.
Askerler uğurladı
Elazığ Müftüsü Peyami Güngör’ün kıldırdığı cenaze namazının ardından Emekli Tuğgeneral Nihat İlhan’ın cenazesi, askerler tarafından top arabasına konularak Gazi Caddesi'nde bir süre taşındıktan sonra, İcadiye Şehitliği'ndeki aile kabristanına KKTC ve Türk Bayrakları ile sonsuzluğa uğurlandı.
Eşi ve çocuklarının yanına gömüldü
İlhan'ın cenazesi, Kıbrıs'ta 'Kanlı Noel' olaylarında Rum çetelerinin 53 yıl önce katlettiği eşi ve 3 çocuğunun yanına defnedildi.
Kıbrıs Türkleri onu unutmadı
İlhan'a vefa borcu duyan Kıbrıslı Türkler adına KKTC Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Kemal Dürüst, Müsteşar Bumin Paşa, Büyükelçi Fazıl Can Korkut, Askeri Ataşe Albay Ali Korkut da cenazeye katıldı.
KKTC ve Türk bayrağı teslim edildi
Nihat İlhan'ın defnedilmesinin ardından ailesine hem Kıbrıs Türk Cumhuriyeti hem de Türk Bayrağı teslim edildi.
'Kanlı Noel'de ne olmuştu?
Emekli Tabip Tuğgeneral Nihat İlhan, 1961 ve 1963 yılları arasında Kıbrıs Türk Alayı'nda Binbaşı rütbesinde doktor olarak görev yaptı.
Kıbrıslıların gönlünde taht kurmuştu
Görevi sırasında, Türk-Rum ayrımı yapmadan herkesin yardımına koşan Binbaşı Nihat İlhan, yardımseverliği ile bütün Kıbrıslılar'ın gönlünde taht kurdu.
EOKA'cılar mahalleyi bastı
Binbaşı Nihat İlhan, kendisi ölümcül hastalığı bulunan hamile bir Rum kadının ameliyatını yaptığı sırada, evlerinin bulunduğu Lefkoşa'daki Türk Mahallesi'nin "Kanlı Noel" olaylarında Rum çetesi EOKA'cılar tarafından basıldığı ve o bölgeden yoğun silah sesleri geldiği haberi ameliyathaneye kadar ulaştı.
O ameliyata devam etti
Ameliyatı terk ederse hasta Rum kadının ve bebeğinin öleceğini bilen doktor, tüm zorluklara rağmen ameliyatı tamamladı.
Anne ve bebeği kurtardı
Hem annenin, hem de bebeğin hayatını kurtardı.
O sırada eşi ve çocukları katledildi
23 Aralık 1963 günü, bu fedakar doktor ameliyatta iken, Rum Çetesi EOKA'cılar, Türk mahallesini bastı ve korumasız olarak evlerinin banyosuna saklanan doktorun eşi ve çocuklarını, banyo küvetinde hunharca katletti.
Eve geldiğinde o sahneyle karşılaştı
Ameliyattan sonra hızla evine koşan Binbaşı İlhan, artık herkes tarafından bilinen Kıbrıs'taki soykırımının simgesi haline gelen fotoğraftaki vahşet sahnesi ile karşılaşır.
Birbirlerine sarılmış küvetteydiler
Eşi Mürüvvet ile çocukları Murat, Kutsi ve Hakan adlı çocuklarının cesetleri, kanlar içinde birbirlerine sarılmış olarak küvetin içinde yatmaktadır.
O ev "Barbarlık Müzesi" oldu
Tarihe, "Kanlı Noel", "Banyo Katliamı" olarak geçen bu olayı Kıbrıslı Türkler hiçbir zaman unutmadı. Katliamın yapıldığı Lefkoşa'daki ev müzeleştirilerek, "Barbarlık Müzesi" ismiyle, 1 Ocak 1996 tarihinde ziyaretçilerin hizmetine açılmıştır.
(Haber - Fotoğraflar: DHA)
25 Kasım 2016 Cuma
Beyoğlu'nun ünlü mekanlarına kapatma cezası
Beyoğlu'nun en meşhur mekanlarına Beyoğlu Belediyesi tarafından 3 gün kapatma cezası verildi. Cezanın sokağa konulan masalar nedeniyle kesildiği öğrenildi. Beyoğlu esnafı ise cezalara tepki gösterdi.
İstanbul'un en önemli eğlence merkezlerinden Beyoğlu'nda birçok ünlü mekan için Beyoğlu Belediyesi 3 gün kapatma kararı verdi. Kapatma kararının sokağa masa atılması nedeniyle alındığı öğrenildi. T24.com.tr'nin haberine göre Beyoğlu ilçesinde birçok meşhur mekan Beyoğlu Belediyesi tarafından 3 gün kapatıldı. Beyoğlu’nun en kalabalık mekanlarından, aralarında Muaf, Rock’n Rolla; Kenan Usta Ocakbaşı, Kirvem Ocakbaşı, Barish Pub, Marmara Çay Evi’nin de bulunduğu 10’dan fazla mekanın 'mekân dışında masa-sandalye olması' gerekçesiyle 3 gün kapatılacağı belirtildi.
Esnaf basın açıklaması yaptı
Beyoğlu Esnafı, yarın Mis Sokak’ta yapılacak basın açıklaması için çağrı yaptı. Açıklamada şunlar kaydedildi: "Beyoğlunu bitirmeyi misyon edinmiş Beyoğlu Belediyesi'nin özellikle eğlence mekanlarına yönelik acımasız uygulamaları devam ediyor. Kurabiye ve Balo Sokak'ta 10'dan fazla mekan 3 gün, üstelik haftasonu kapatılacak. Belediyenin bu uygulamasının esnafı iş yapamaz hale getirme ve Beyoğlu'nu insansızlaştırma politikasının bir devamı olduğu apaçık ortada! Artık isyan etme noktasına gelen Beyoğlu esnafı olarak sesimizi duyurmak üzere herkesi 26 Kasım Cumartesi saat 17.00'da Mis Sokak sonuna çağırıyoruz." cnntürk
İstanbul'un en önemli eğlence merkezlerinden Beyoğlu'nda birçok ünlü mekan için Beyoğlu Belediyesi 3 gün kapatma kararı verdi. Kapatma kararının sokağa masa atılması nedeniyle alındığı öğrenildi. T24.com.tr'nin haberine göre Beyoğlu ilçesinde birçok meşhur mekan Beyoğlu Belediyesi tarafından 3 gün kapatıldı. Beyoğlu’nun en kalabalık mekanlarından, aralarında Muaf, Rock’n Rolla; Kenan Usta Ocakbaşı, Kirvem Ocakbaşı, Barish Pub, Marmara Çay Evi’nin de bulunduğu 10’dan fazla mekanın 'mekân dışında masa-sandalye olması' gerekçesiyle 3 gün kapatılacağı belirtildi.
Esnaf basın açıklaması yaptı
Beyoğlu Esnafı, yarın Mis Sokak’ta yapılacak basın açıklaması için çağrı yaptı. Açıklamada şunlar kaydedildi: "Beyoğlunu bitirmeyi misyon edinmiş Beyoğlu Belediyesi'nin özellikle eğlence mekanlarına yönelik acımasız uygulamaları devam ediyor. Kurabiye ve Balo Sokak'ta 10'dan fazla mekan 3 gün, üstelik haftasonu kapatılacak. Belediyenin bu uygulamasının esnafı iş yapamaz hale getirme ve Beyoğlu'nu insansızlaştırma politikasının bir devamı olduğu apaçık ortada! Artık isyan etme noktasına gelen Beyoğlu esnafı olarak sesimizi duyurmak üzere herkesi 26 Kasım Cumartesi saat 17.00'da Mis Sokak sonuna çağırıyoruz." cnntürk
Fidel Castro vefat etti
Eski Küba Devlet Başkanı Fidel Castro hayatını kaybetti.
Küba Devlet Başkanı Raul Castro, devlet televizyonundan yaptığı açıklamada abisi Fidel Castro'nun Küba saati ile akşam 19.00'da yaşamını yitirdiğini açıkladı. Kardeş Castro, konuşmasını "Zafere kadar, daima!" sözleriyle bitirdi.
Castro son 10 yıldır bağırsak hastalığından muzdaripti. Devrimci lider, 2006 yılında bağırsak hastalığı nedeniyle az daha yaşamını yitiriyordu. Bu olaydan iki yıl sonra da yönetimi kardeşi Raul'a devretti.
En son yedi ay önce kameralar önüne çıkan Castro, "Yakında öleceğim, bu son konuşmam olabilir ama ideallerimiz yaşamalı" demişti.
Castro, Küba'da iktidarda bulunan diktatör Fulgencio Batista'ya karşı gerilla mücadelesini 1953'te başlatmıştı. Batista'nın 1958'te ülkeden kaçmasının ardından Castro, 1959'da başbakan olmuştu.
Küba'yı yeniden halkına veren lider olarak tanınan Castro, 1976 - 2008 yılları arasında devlet başkanı olarak Küba'yı yönetmişti.
Küba Devlet Başkanı Raul Castro, devlet televizyonundan yaptığı açıklamada abisi Fidel Castro'nun Küba saati ile akşam 19.00'da yaşamını yitirdiğini açıkladı. Kardeş Castro, konuşmasını "Zafere kadar, daima!" sözleriyle bitirdi.
Castro son 10 yıldır bağırsak hastalığından muzdaripti. Devrimci lider, 2006 yılında bağırsak hastalığı nedeniyle az daha yaşamını yitiriyordu. Bu olaydan iki yıl sonra da yönetimi kardeşi Raul'a devretti.
En son yedi ay önce kameralar önüne çıkan Castro, "Yakında öleceğim, bu son konuşmam olabilir ama ideallerimiz yaşamalı" demişti.
Castro, Küba'da iktidarda bulunan diktatör Fulgencio Batista'ya karşı gerilla mücadelesini 1953'te başlatmıştı. Batista'nın 1958'te ülkeden kaçmasının ardından Castro, 1959'da başbakan olmuştu.
Küba'yı yeniden halkına veren lider olarak tanınan Castro, 1976 - 2008 yılları arasında devlet başkanı olarak Küba'yı yönetmişti.
Otomobilde yeni ÖTV zamları belli oldu
Gündem olan yeni ÖTV oranları Resmi Gazete'de yayımlandı. 1.6 motora kadar olan ÖTV matrahı 40 bin TL'yi aşmayan otomobillerden yüzde 45, ÖTV matrahı 40 bin ile 70 bin TL arasındaki 1.6 motoru aşmayan otomobillerden yüzde 50 oranında ÖTV alınacak. Motor hacmi 1.6-2.0 litre arasında olan otomobillerden ÖTV matrahı üzerinden yüzde 100 ÖTV alınacak. Önceden bu oran yüzde 90'dı. Maliye Bakanı Naci Ağbal Türkiye'de satılan araçların yüzde 96'sının 1600 cc altında olduğunu bu otomobillere yüzde 3-3.5 arasında zam geleceğini belirtti.
Binek otomobilde özel tüketim vergisi (ÖTV) oranlarında değişikliğe gidildi. Bakanlar Kurulunun konu ile ilgili kararı Resmi Gazete’de yayımlandı.
Buna göre, motor silindir hacmi 1600 CC'ye kadar olan binek araçlarda yüzde 60, 1600-2000 arası olan araçlarda yüzde 110, 1600-2000 arası elektrik motoru da bulunan araçlarda yüzde 60 onun üzerinde olan araçlarda yüzde 160, üzerinde elektrik motoru olan araçlarda yüzde 110 olarak uygulanacak.
Mevcut durumda özel tüketim vergisi 1600 CC'ye kadar olan araçlarda yüzde 45, 1600-2000 arası olan araçlarda yüzde 90 ve onun üzerinde olan araçlarda da yüzde 145 olarak uygulanıyordu. Önceki ÖTV oranlarını aşağıdaki tabloda görebilirsiniz.
Ayrıca, motor silindir hacmi 1600 cm3’ü geçmeyip ÖTV matrahı 40.000 TL'yi aşmayanlar için %45
ÖTV matrahı 40.000 TL'yi aşıp, 70.000 TL'yi aşmayanlar için %50
Motor silindir hacmi 1600 cm3’ü geçen fakat 2000 cm3’ü geçmeyenlerden ÖTV matrahı 100.000 TL'yi aşmayanlar için % 100
Elektrik motoru da olanlardan elektrik motor gücü 50 KW'ı geçip motor silindir hacmi 1800 cm3’ü geçmeyenlerden ÖTV matrahı 50.000 TL'yi aşmayanlar için %45
ÖTV matrahı 50.000 TL'yi aşıp, 80.000 TL'yi aşmayanlar için %50
Elektrik motoru da olanlardan elektrik motor gücü 100 KW'ı geçip motor silindir hacmi 2000 cm3 ila
2500 cm3 arasında olanlardan ÖTV matrahı 100.000 TL'yi aşmayanlar için %100, olarak
uygulanacak.
Sektöre nasıl yansıyacak?
TERA Menkul tarafından yazılan günlük raporda yeni ÖTV düzenlemelerinin otomotiv sektörü için negatif olduğu belirtildi. Raporda, “Motor kapasitesine göre otomobiller için ÖTV yüzde 15-20 aralığında artırılacak… Bu genel olarak liradaki değer kaybından dolayı da talebin olumsuz etkileneceği otomotiv sektörü için olumsuz bir gelişme” denildi.
Binek otomobilde özel tüketim vergisi (ÖTV) oranlarında değişikliğe gidildi. Bakanlar Kurulunun konu ile ilgili kararı Resmi Gazete’de yayımlandı.
Buna göre, motor silindir hacmi 1600 CC'ye kadar olan binek araçlarda yüzde 60, 1600-2000 arası olan araçlarda yüzde 110, 1600-2000 arası elektrik motoru da bulunan araçlarda yüzde 60 onun üzerinde olan araçlarda yüzde 160, üzerinde elektrik motoru olan araçlarda yüzde 110 olarak uygulanacak.
Mevcut durumda özel tüketim vergisi 1600 CC'ye kadar olan araçlarda yüzde 45, 1600-2000 arası olan araçlarda yüzde 90 ve onun üzerinde olan araçlarda da yüzde 145 olarak uygulanıyordu. Önceki ÖTV oranlarını aşağıdaki tabloda görebilirsiniz.
Ayrıca, motor silindir hacmi 1600 cm3’ü geçmeyip ÖTV matrahı 40.000 TL'yi aşmayanlar için %45
ÖTV matrahı 40.000 TL'yi aşıp, 70.000 TL'yi aşmayanlar için %50
Motor silindir hacmi 1600 cm3’ü geçen fakat 2000 cm3’ü geçmeyenlerden ÖTV matrahı 100.000 TL'yi aşmayanlar için % 100
Elektrik motoru da olanlardan elektrik motor gücü 50 KW'ı geçip motor silindir hacmi 1800 cm3’ü geçmeyenlerden ÖTV matrahı 50.000 TL'yi aşmayanlar için %45
ÖTV matrahı 50.000 TL'yi aşıp, 80.000 TL'yi aşmayanlar için %50
Elektrik motoru da olanlardan elektrik motor gücü 100 KW'ı geçip motor silindir hacmi 2000 cm3 ila
2500 cm3 arasında olanlardan ÖTV matrahı 100.000 TL'yi aşmayanlar için %100, olarak
uygulanacak.
Sektöre nasıl yansıyacak?
TERA Menkul tarafından yazılan günlük raporda yeni ÖTV düzenlemelerinin otomotiv sektörü için negatif olduğu belirtildi. Raporda, “Motor kapasitesine göre otomobiller için ÖTV yüzde 15-20 aralığında artırılacak… Bu genel olarak liradaki değer kaybından dolayı da talebin olumsuz etkileneceği otomotiv sektörü için olumsuz bir gelişme” denildi.
Açığa alınan öğretmenlerin göreve iadesi başladı!
Milli Eğitim Bakanlığı'ndan beklenen müjdeli haber geldi. İlk bilgilere göre, açığa alınan 4 bin 444 öğretmen görevine iade edildi. Akşam saatlerinde bu rakam artarak 6 bin 7 öğretmene çıktı.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından görevden alınan öğretmenlerin, herhangi bir suça karışmayanların göreve iadesi başladı. Açığa alınan öğretmenlerden 6 bin 7’si görevlerine geri döndü.
Konuyla ilgili sozcu.com.tr’ye bilgi veren Eğitim-Sen Genel Başkanı Kamuran Karaca, Hatay’da 925, 800 Batman’da 466 Van’da, 400 Adıyaman’da, 400 Urfa’da öğretmenin görevlerine geri döndüğünü açıkladı. Karaca, “İlk etapta 9 bin 400 üyemiz sendikal faaliyetlerinden dolayı açığa alınmıştı. Buradan bakıldığında hepsinin görevine dönmesi gerekiyor” diye konuştu.
CHP Bursa Milletvekili ve Milli Eğitim Komisyonu Üyesi Ceyhun İrgil de Twitter hesabı üzerinden “Nihayet iyi bir haber TBMM’deyiz. MEB görüşmeleri devam edecek. 6000’den fazla açığa alınan öğretmen göreve iade edildi. İllere tebliğ edildi” açıklamasında bulundu.
DİYARBAKIR’DA 2 BİN 253 ÖĞRETMEN DÖNDÜ
Bu arada Diyarbakır’da da Kamu Hükmündeki Kararname ile açığa alınan 4 bin 319 öğretmenden, 2 bin 253 öğretmenin göreve başlamasının önünü açan bakanlık yazısı, Milli Eğitim Müdürlüğü’ne ulaştı.
Bakanlık Teftiş Kurulu’ndan geçen ve soruşturması tamamlanan ve göreve başlayacak 2 bin 253 öğretmenin isim yer aldığı liste ve görev izni Milli Eğitim Müdürlüğü’ne ulaştı. Soruşturmaları tamamlanan 2 bin 253 öğretmenin, pazartesi günü görevlerine başlayacağı öğrenildi.
Van Milli Eğitim Müdürü Kıyasettin Kırekin ise yaptığı açıklamada “Van’da açığa alınan öğretmenlerimizden 466’sı Milli Eğitim Bakanlığı tarafından görevlerine iade edilmiştir. Bugün okullarına tebliğ edilecektir. Hayırlı olur inşallah” dedi.
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk da Twitter adresinden yaptığı duyuruda, “6 bin kişinin iade yazıları valiliklere gönderilmeye başlandı. Ancak bunların ağırlıklı olarak eylemden açığa alınanlar olduğu anlaşılmaktadır” dedi.
Diğer yandan, CHP’li milletvekili Twitter adreslerinden yaptığı duyuruda, açığa alınan öğretmenlerden bugün 5 bin tanesinin görevine iade edileceği bilgisini paylaşmışlardı.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından görevden alınan öğretmenlerin, herhangi bir suça karışmayanların göreve iadesi başladı. Açığa alınan öğretmenlerden 6 bin 7’si görevlerine geri döndü.
Konuyla ilgili sozcu.com.tr’ye bilgi veren Eğitim-Sen Genel Başkanı Kamuran Karaca, Hatay’da 925, 800 Batman’da 466 Van’da, 400 Adıyaman’da, 400 Urfa’da öğretmenin görevlerine geri döndüğünü açıkladı. Karaca, “İlk etapta 9 bin 400 üyemiz sendikal faaliyetlerinden dolayı açığa alınmıştı. Buradan bakıldığında hepsinin görevine dönmesi gerekiyor” diye konuştu.
CHP Bursa Milletvekili ve Milli Eğitim Komisyonu Üyesi Ceyhun İrgil de Twitter hesabı üzerinden “Nihayet iyi bir haber TBMM’deyiz. MEB görüşmeleri devam edecek. 6000’den fazla açığa alınan öğretmen göreve iade edildi. İllere tebliğ edildi” açıklamasında bulundu.
DİYARBAKIR’DA 2 BİN 253 ÖĞRETMEN DÖNDÜ
Bu arada Diyarbakır’da da Kamu Hükmündeki Kararname ile açığa alınan 4 bin 319 öğretmenden, 2 bin 253 öğretmenin göreve başlamasının önünü açan bakanlık yazısı, Milli Eğitim Müdürlüğü’ne ulaştı.
Bakanlık Teftiş Kurulu’ndan geçen ve soruşturması tamamlanan ve göreve başlayacak 2 bin 253 öğretmenin isim yer aldığı liste ve görev izni Milli Eğitim Müdürlüğü’ne ulaştı. Soruşturmaları tamamlanan 2 bin 253 öğretmenin, pazartesi günü görevlerine başlayacağı öğrenildi.
Van Milli Eğitim Müdürü Kıyasettin Kırekin ise yaptığı açıklamada “Van’da açığa alınan öğretmenlerimizden 466’sı Milli Eğitim Bakanlığı tarafından görevlerine iade edilmiştir. Bugün okullarına tebliğ edilecektir. Hayırlı olur inşallah” dedi.
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk da Twitter adresinden yaptığı duyuruda, “6 bin kişinin iade yazıları valiliklere gönderilmeye başlandı. Ancak bunların ağırlıklı olarak eylemden açığa alınanlar olduğu anlaşılmaktadır” dedi.
Diğer yandan, CHP’li milletvekili Twitter adreslerinden yaptığı duyuruda, açığa alınan öğretmenlerden bugün 5 bin tanesinin görevine iade edileceği bilgisini paylaşmışlardı.
İki günlük bebeği aracın altına bıraktılar
Batman’da yol kenarındaki bir aracın altında 2 günlük bir bebek bulundu.
Olay, Çarşı Mahallesi 726. Sokakta meydana geldi. Alınan bilgiye göre, Ahmet Taş isimli bir vatandaş eve gittiği sırada yol kenarında bir aracın altında battaniye gördü. Araca yaklaşan Taş, ağlama sesini duyunca battaniyeyi açtı. Battaniyenin içinde bebeği gören Taş, polisi aradı. Kısa sürede olay yerine gelen polis ekipleri bebeği alarak sağlık ekiplerine haber verdi. Olay yerine gelen sağlık ekipleri bebeği ambulansa alarak şekerli su ile karnını doyurdu.
Ahmet Taş, eve giderken battaniyeye sarılı olarak bir aracın altında bebeği gördüğünü belirterek, “Yeni bir battaniyeyi kimin sokağa attığını düşünürken battaniyenin kımıldadığını gördüm. Battaniyeyi açtığımda bebeği gördüm ve yetkililere haber verdim. Bebeği arabanın altına bırakmışlardı. Üç dakika geç görseydim araç hareket edip bebeği ezerdi” dedi.
Bebeğe ilk müdahaleyi olay yerine yapan sağlık ekibi ise, bebeği ambulansa aldıklarını ve ilk müdahaleyi yaptıklarını belirterek, “Bebeğin sağlık durumu iyi acıkmıştı biraz şekerli su verdik. Bebek iki günlük gibi görünüyor çünkü daha göbek bağı duruyor” dedi.
Polis iki günlük bebeği sokağa bırakan kişi ya da kişileri tespit etmek için çalışma başlattı. Sözcü
Olay, Çarşı Mahallesi 726. Sokakta meydana geldi. Alınan bilgiye göre, Ahmet Taş isimli bir vatandaş eve gittiği sırada yol kenarında bir aracın altında battaniye gördü. Araca yaklaşan Taş, ağlama sesini duyunca battaniyeyi açtı. Battaniyenin içinde bebeği gören Taş, polisi aradı. Kısa sürede olay yerine gelen polis ekipleri bebeği alarak sağlık ekiplerine haber verdi. Olay yerine gelen sağlık ekipleri bebeği ambulansa alarak şekerli su ile karnını doyurdu.
Ahmet Taş, eve giderken battaniyeye sarılı olarak bir aracın altında bebeği gördüğünü belirterek, “Yeni bir battaniyeyi kimin sokağa attığını düşünürken battaniyenin kımıldadığını gördüm. Battaniyeyi açtığımda bebeği gördüm ve yetkililere haber verdim. Bebeği arabanın altına bırakmışlardı. Üç dakika geç görseydim araç hareket edip bebeği ezerdi” dedi.
Bebeğe ilk müdahaleyi olay yerine yapan sağlık ekibi ise, bebeği ambulansa aldıklarını ve ilk müdahaleyi yaptıklarını belirterek, “Bebeğin sağlık durumu iyi acıkmıştı biraz şekerli su verdik. Bebek iki günlük gibi görünüyor çünkü daha göbek bağı duruyor” dedi.
Polis iki günlük bebeği sokağa bırakan kişi ya da kişileri tespit etmek için çalışma başlattı. Sözcü
24 Kasım 2016 Perşembe
Tacizcisini görme korkusu canına mal oldu
İlkokul öğrencisi 9 yaşındaki Y. K evde kalp krizi geçirdikten sonra hastanede hayatını kaybetti. Y. K'nin kalp krizi geçirmesinin nedeni ise 4 ay önce kendisine cinsel istismarda bulunan 56 yaşındaki T. Ç'yi mahkemede görme korkusuydu.
İzmir Bornova'da geçen 29 Temmuz'da meydana geldiği belirtilen olayda; ilkokul öğrencisi Y.K., babasından izin alıp komşularının kızıyla balkonlarında oynamaya başladı. Oyunda yaşadıkları tartışma sırasında arkadaşı küsüp yanından ayrıldı. Bunun üzerine tek kalan Y.K.'nin yanına gelen, arkadaşının dedesi T.Ç., bebek alacağı vaadiyle küçük kızı, torununun odasına götürdü. Hem odada, hem de evin salonunda torunu olmadığı sırada T.Ç.'nin tacizine uğradığı öne sürülen Y.K., bu durumdan rahatsız olup dışarı çıkarak, karşıdaki evlerine gitti.
Yaşadıklarını annesine anlatması üzerine ailesi polise şikayette bulundu. Gözaltına alınan T.Ç., tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Savcılık soruşturmasından sonra da T.Ç., hakkında İzmir 7'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde 'çocuğa cinsel istismarda bulunmak'tan dava açıldı.
Küçük kız olayın travamasını atlamadı
Yaşadığı travmanın ve büyük korkunun etkisinden kurtulamayan Y.K., o günden sonra okula gitmedi, psikolojik tedavi gördü, tek başına kalamamaya başladı. Ailesinin sürekli yanında bulunduğu Y.K., davanın ilk duruşması öncesinde büyük stres yaşadı. Duruşma günü pedagog eşliğinde ifade vermesi beklenen Y.K., bunun neden olduğu stres ve tacizcisiyle karşılaşacak olmanın yaratacağı korkuyu yaşamaya başladı.
Duruşmadan 2 gün önce fenalaştı
Yaşadığı strese minik kalbinin dayanamadığı öne sürülen Y.K., duruşmadan iki gün önce geçen pazartesi günü evinde fenalaştı. Kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Göz yaşlarıyla toprağa verilen Y.K.'nin tacizden sonra ve dava gününün yaklaşmasından dolayı yaşadığı ağır stres ortamından dolayı kalp krizi geçirdiği ileri sürüldü.
Davanın geçen çarşamba günü yapılan duruşması ertelenirken, olayın peşini bırakmayacaklarını söyleyen baba T.K., "Tacizden sonra kızım çok korktu. Biz olaydan kısa süre önce bu sokağa taşınmıştık. Meğer bütün komşularımız biliyormuş adamın öyle olduğunu. Kızım hayatını kaybetti, şimdi taşınıp gittiler ama ben ceza alması için elimden geleni yapacağım" dedi.
İzmir Bornova'da geçen 29 Temmuz'da meydana geldiği belirtilen olayda; ilkokul öğrencisi Y.K., babasından izin alıp komşularının kızıyla balkonlarında oynamaya başladı. Oyunda yaşadıkları tartışma sırasında arkadaşı küsüp yanından ayrıldı. Bunun üzerine tek kalan Y.K.'nin yanına gelen, arkadaşının dedesi T.Ç., bebek alacağı vaadiyle küçük kızı, torununun odasına götürdü. Hem odada, hem de evin salonunda torunu olmadığı sırada T.Ç.'nin tacizine uğradığı öne sürülen Y.K., bu durumdan rahatsız olup dışarı çıkarak, karşıdaki evlerine gitti.
Yaşadıklarını annesine anlatması üzerine ailesi polise şikayette bulundu. Gözaltına alınan T.Ç., tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Savcılık soruşturmasından sonra da T.Ç., hakkında İzmir 7'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde 'çocuğa cinsel istismarda bulunmak'tan dava açıldı.
Küçük kız olayın travamasını atlamadı
Yaşadığı travmanın ve büyük korkunun etkisinden kurtulamayan Y.K., o günden sonra okula gitmedi, psikolojik tedavi gördü, tek başına kalamamaya başladı. Ailesinin sürekli yanında bulunduğu Y.K., davanın ilk duruşması öncesinde büyük stres yaşadı. Duruşma günü pedagog eşliğinde ifade vermesi beklenen Y.K., bunun neden olduğu stres ve tacizcisiyle karşılaşacak olmanın yaratacağı korkuyu yaşamaya başladı.
Duruşmadan 2 gün önce fenalaştı
Yaşadığı strese minik kalbinin dayanamadığı öne sürülen Y.K., duruşmadan iki gün önce geçen pazartesi günü evinde fenalaştı. Kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Göz yaşlarıyla toprağa verilen Y.K.'nin tacizden sonra ve dava gününün yaklaşmasından dolayı yaşadığı ağır stres ortamından dolayı kalp krizi geçirdiği ileri sürüldü.
Davanın geçen çarşamba günü yapılan duruşması ertelenirken, olayın peşini bırakmayacaklarını söyleyen baba T.K., "Tacizden sonra kızım çok korktu. Biz olaydan kısa süre önce bu sokağa taşınmıştık. Meğer bütün komşularımız biliyormuş adamın öyle olduğunu. Kızım hayatını kaybetti, şimdi taşınıp gittiler ama ben ceza alması için elimden geleni yapacağım" dedi.
Etiketler:
cinsel istismar,
çocuk,
haber,
izmir,
taciz
'Fetullah Gülen'in gerçek doğumu Haziran 1938'dir'
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) yönelik yapılan soruşturma kapsamında açılan FETÖ Çatı Davası'nın görülmesine Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Bugünkü celsede dinlenen Fetullah Gülen'in akrabası Kazım Avcı, Gülen'in doğumu ile ilgili bir efsane yaratıldığını belirterek, "Gülen'in gerçek doğumu Haziran 1938'dir" dedi.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümnde Fetullah Gülen'in dayısının oğlu Kazım Avcı ve bir dönem Gülen'in avukatlığını yapan Abdulkadir Aksoy'un savunmasını yaptı.
25 yıl öğretmenlik yaptığını, son dört yıldır TBMM Genel Kurulu'nda sekreterlik yaptığını belirten Avcı, "İddianamede Çetin Acar'ın benimle ilgili Mecliste FETÖ yapılanmasını sağladığım, bir örgüt kurup Abdullah Öcalan'ı öldürmeyi planladığım yer alıyor. Bunlar tamamen iftira. Fetullah Gülen dayımın oğlu ben de onun halasının oğluyum. Bu bir kader. Onun da benim de haberim olmadan akraba olmuşuz. Ben onun açmış olduğu hiç bir okulda yada yurtta yöneticilik yapmadım. Ne gazetesinin yöneticisiyim ne de başka bir şirketinde. Hiç bir zaman cemaat düşüncesinde olmayan bir insanım. Ne öğretmenlik yıllarımda ne de memuriyetimde cemaatle bir ilişkim olmadı. Benim cemaatle, örgütle tek alakam Gülen'in akrabası olmamdır" diye konuştu.
Gülen'in doğum tarihi
Avcı, Gülen'in büyük dayısının oğlu olduğunu ve İmam Hatip'te okuduğu dönemde babasını kaybettiği için dayısının kendisine sahip çıktığını belirtti.
Aileyi çok yakından tanıdığını ve Gülen'in doğum tarihi ile ilgili Atatürk'ün ölümünden hemen sonra doğduğu yönünde bir efsane yaratıldığını, bunun gerçekleri yansıtmadığını söyledi.
Avcı, Gülen'in doğum tarihi ile ilgili resmi kayıtlarda yer alan 27 Nisan 1941 yılının da doğru olmadığını, Gülen'in gerçek doğumunun Haziran 1938 olduğunu söyledi.
Avcı, Gülen'le zaman zaman görüştüğünü ve kendisine cemaate karşı olduğunu söylediğini belirterek, "ABD'ye her gidişimde görüştüm. Son gittiğimde yanlış yaptığını ve ülkeye dönmesi gerektiğini söyledim. Ben bunları akrabası olduğum için söyledim, cemaatle ilgim olduğu için değil. Bana, 'Ben seni biliyorum, haklısın ama şimdi şartlar müsait değil. Memlekete millete zarar gelir diye ülkeye dönmüyorum. Şu an şartlar müsait değil' dedi.
Duruşmanın öğleden sonraki bölümnde Fetullah Gülen'in dayısının oğlu Kazım Avcı ve bir dönem Gülen'in avukatlığını yapan Abdulkadir Aksoy'un savunmasını yaptı.
25 yıl öğretmenlik yaptığını, son dört yıldır TBMM Genel Kurulu'nda sekreterlik yaptığını belirten Avcı, "İddianamede Çetin Acar'ın benimle ilgili Mecliste FETÖ yapılanmasını sağladığım, bir örgüt kurup Abdullah Öcalan'ı öldürmeyi planladığım yer alıyor. Bunlar tamamen iftira. Fetullah Gülen dayımın oğlu ben de onun halasının oğluyum. Bu bir kader. Onun da benim de haberim olmadan akraba olmuşuz. Ben onun açmış olduğu hiç bir okulda yada yurtta yöneticilik yapmadım. Ne gazetesinin yöneticisiyim ne de başka bir şirketinde. Hiç bir zaman cemaat düşüncesinde olmayan bir insanım. Ne öğretmenlik yıllarımda ne de memuriyetimde cemaatle bir ilişkim olmadı. Benim cemaatle, örgütle tek alakam Gülen'in akrabası olmamdır" diye konuştu.
Gülen'in doğum tarihi
Avcı, Gülen'in büyük dayısının oğlu olduğunu ve İmam Hatip'te okuduğu dönemde babasını kaybettiği için dayısının kendisine sahip çıktığını belirtti.
Aileyi çok yakından tanıdığını ve Gülen'in doğum tarihi ile ilgili Atatürk'ün ölümünden hemen sonra doğduğu yönünde bir efsane yaratıldığını, bunun gerçekleri yansıtmadığını söyledi.
Avcı, Gülen'in doğum tarihi ile ilgili resmi kayıtlarda yer alan 27 Nisan 1941 yılının da doğru olmadığını, Gülen'in gerçek doğumunun Haziran 1938 olduğunu söyledi.
Avcı, Gülen'le zaman zaman görüştüğünü ve kendisine cemaate karşı olduğunu söylediğini belirterek, "ABD'ye her gidişimde görüştüm. Son gittiğimde yanlış yaptığını ve ülkeye dönmesi gerektiğini söyledim. Ben bunları akrabası olduğum için söyledim, cemaatle ilgim olduğu için değil. Bana, 'Ben seni biliyorum, haklısın ama şimdi şartlar müsait değil. Memlekete millete zarar gelir diye ülkeye dönmüyorum. Şu an şartlar müsait değil' dedi.
Etiketler:
ankara,
cemaat,
darbe,
fethullah gülen,
haber
Suriyeli çocuklarla arkadaşlığa izin yok
Çocuk ve Haklarını Koruma Platformu için hazırlanan araştırma raporuna göre görüşülen kişilerin yarısından fazlası çocuklarının Suriyeli çocuklarla arkadaşlık kurmasını istemiyor. Araştırmaya göre Suriyeli çocukların en büyük sorunları eğitim, barınma ve sağlık.
GfK Türkiye’nin, Çocuk ve Haklarını Koruma Platformu için hazırladığı Toplum Gözüyle Mülteci Çocuk Araştırması raporu kapsamında, “Türkiye'deki Suriyelilerin en önemli sorunları nedir? Türkiye'deki Suriyeli çocukların en önemli sorunları nedir? Bu sorunların çözümü için ne yapılmalı? Suriyeli çocukların uyum ve eğitim sorunları nelerdir?” sorularının cevabı arandı.
Kalacak yer en büyük sıkıntı
Araştırma Türkiye’nin Kentsel ve kırsal bölgelerini temsilen seçilmiş, 26 ilde yaşayan,15-65 yaş, ABC1C2DE SES grubunda 1105 kişi ile telefonda görüşülerek gerçekleştirildi. Araştırma raporunda Türkiye’deki Suriyelilerin sorunları ortaya kondu. Çıkan sonuçlara göre en büyük sorun yüzde 33’lük oranla barınma, kalacak yer. Onu yüzde 17’yle işsizlik ve yüzde 9 ile yurtlarından ayrı olmaları takip ediyor. Bu sorunları sırasıyla maddi sıkıntı, eğitim, açlık, sağlık ve dil bilmemeleri takip ediyor.
Eğitim en büyük sorun
Araştırma sonucunda Türkiye’deki Suriyeli çocukların sorunları da ortaya kondu. Rapora göre bu sorunların en büyüğü yüzde 46’yla eğitim sorunu. Eğitim sorununu yüzde 16’lık oranla açlık ve yüzde 7’şer oranla barınma, kalacak yer ve sağlık takip ediyor. Çocukların diğer sıkıntıları içinde ise maddi sıkıntılar, ilgi görememeleri, dil bilmemeleri, yurtlarından ayrı olmaları ve ailelerinin sahip çıkmaması bulunuyor.
Yüzde 18 'geri gitsinler' dedi
Araştırmaya katılanlara sorunlar için nasıl çözümler bulunabilir sorusu yöneltildi. Katılımcıların yüzde 39’u barınma ihtiyacına yönelik çalışmalar yapılmalı derken, yüzde 18’i ülkelerine geri gönderilmeli, yüzde 11’i yardım yapılmalı, yüzde 9’u eğitim faaliyetleri artırılmalı, yine yüzde 9’u savaş sona ermeli dedi. Onu devlet çözüm bulmalı, tüm vatandaşlar duyarlı olmalı, tamamı belli bir bölgede toplanmalı, iş olanakları sağlanmalı diyenler takip etti. Gerekli çalışmaların yapıldığını düşünenlerin ve diğer ülkelerden yardım istenmeli diyenlerin oranı ise yüzde 1.
Arkadaş olmayın
Görüşülen kişilerin yüzde 57’si çocuklarının Suriyeli çocuklarla arkadaşlık etmesini onaylamadığını belirtiyor. Kesinlikle onaylarım ve onaylarım diyenlerinin oranı yüzde 28, arada kalanların oranı ise yüzde 11. Araştırmadaki çocuk sahibi katılımcılar öğrencilere kıyasla Suriyeli çocuklarla aynı sınıfta eğitim görmeye olumlu bakıyor. Çocuk sahibi olanların yüzde 64’ü çocuklarının Suriyeli çocuklarla birlikte eğitim görmesini onaylayacağını belirtirken, yüzde 23’ü onaylamayacağını belirtiyor. Öğrencilerin ise yarısı sınıflarında Suriyeli çocuklarla eğitim görmeyi istediklerini belirtirken, istemediklerini belirtenlerin oranı yüzde 25. cnntürk
GfK Türkiye’nin, Çocuk ve Haklarını Koruma Platformu için hazırladığı Toplum Gözüyle Mülteci Çocuk Araştırması raporu kapsamında, “Türkiye'deki Suriyelilerin en önemli sorunları nedir? Türkiye'deki Suriyeli çocukların en önemli sorunları nedir? Bu sorunların çözümü için ne yapılmalı? Suriyeli çocukların uyum ve eğitim sorunları nelerdir?” sorularının cevabı arandı.
Kalacak yer en büyük sıkıntı
Araştırma Türkiye’nin Kentsel ve kırsal bölgelerini temsilen seçilmiş, 26 ilde yaşayan,15-65 yaş, ABC1C2DE SES grubunda 1105 kişi ile telefonda görüşülerek gerçekleştirildi. Araştırma raporunda Türkiye’deki Suriyelilerin sorunları ortaya kondu. Çıkan sonuçlara göre en büyük sorun yüzde 33’lük oranla barınma, kalacak yer. Onu yüzde 17’yle işsizlik ve yüzde 9 ile yurtlarından ayrı olmaları takip ediyor. Bu sorunları sırasıyla maddi sıkıntı, eğitim, açlık, sağlık ve dil bilmemeleri takip ediyor.
Eğitim en büyük sorun
Araştırma sonucunda Türkiye’deki Suriyeli çocukların sorunları da ortaya kondu. Rapora göre bu sorunların en büyüğü yüzde 46’yla eğitim sorunu. Eğitim sorununu yüzde 16’lık oranla açlık ve yüzde 7’şer oranla barınma, kalacak yer ve sağlık takip ediyor. Çocukların diğer sıkıntıları içinde ise maddi sıkıntılar, ilgi görememeleri, dil bilmemeleri, yurtlarından ayrı olmaları ve ailelerinin sahip çıkmaması bulunuyor.
Yüzde 18 'geri gitsinler' dedi
Araştırmaya katılanlara sorunlar için nasıl çözümler bulunabilir sorusu yöneltildi. Katılımcıların yüzde 39’u barınma ihtiyacına yönelik çalışmalar yapılmalı derken, yüzde 18’i ülkelerine geri gönderilmeli, yüzde 11’i yardım yapılmalı, yüzde 9’u eğitim faaliyetleri artırılmalı, yine yüzde 9’u savaş sona ermeli dedi. Onu devlet çözüm bulmalı, tüm vatandaşlar duyarlı olmalı, tamamı belli bir bölgede toplanmalı, iş olanakları sağlanmalı diyenler takip etti. Gerekli çalışmaların yapıldığını düşünenlerin ve diğer ülkelerden yardım istenmeli diyenlerin oranı ise yüzde 1.
Arkadaş olmayın
Görüşülen kişilerin yüzde 57’si çocuklarının Suriyeli çocuklarla arkadaşlık etmesini onaylamadığını belirtiyor. Kesinlikle onaylarım ve onaylarım diyenlerinin oranı yüzde 28, arada kalanların oranı ise yüzde 11. Araştırmadaki çocuk sahibi katılımcılar öğrencilere kıyasla Suriyeli çocuklarla aynı sınıfta eğitim görmeye olumlu bakıyor. Çocuk sahibi olanların yüzde 64’ü çocuklarının Suriyeli çocuklarla birlikte eğitim görmesini onaylayacağını belirtirken, yüzde 23’ü onaylamayacağını belirtiyor. Öğrencilerin ise yarısı sınıflarında Suriyeli çocuklarla eğitim görmeyi istediklerini belirtirken, istemediklerini belirtenlerin oranı yüzde 25. cnntürk
Başbakan Yıldırım: Erken seçim yok, seçimler 2019'da
TRT Haber'de canlı yayına çıkan Başbakan Binali Yıldırım, gazetecilerin gündeme dair sorularını yanıtladı. Yıldırım, milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin birlikte 2019'da yapılacağını söyledi.
Başbakan Binali Yıldırım, TRT Haber ve Spor Yayınları Dairesi Başkanı Yaşar Taşkın Koç'u, moderatörlüğünde, Okan Müderrisoğlu, ve Hürriyet Gazetesi yazarı Vahap Munyar'ın gündeme ilişkin sorularını cevapladı. Yıldırım'ın gündeme dair değerlendirmeleri özetle şöyle:
GEREKLİ UYARILAR YAPILDI: Konuyla ilgili Genelkurmay Başkanlığımızın muhataplarıyla gerekli askeri temasları devam ediyor. Nereden kaynaklandı, nasıl kaynaklandı, tekrarı olmaması konusunda da en kesin ve net şekilde uyarılar yapıldı muhataplara."
ŞANGHAY İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ: Bu bir tehdit değil, Avrupa'ya karşı bir meydan okuma da değil. Burada karşılıklı irade var. Uzakdoğu ülkeleri, Çin, Rusya, Orta Asya ülkeleri bunlar, ilişkilerimizi hem siyasi hem ekonomik olarak geliştirmek istiyorlar, biz de geliştirmek istiyoruz. Olay bundan ibaret. Yoksa 'AB olmazsa Asya birliği olur' gibi bir zorunlu tercih peşinde değiliz, bunun böyle görülmesinde fayda var."
SEÇİMLER 2019'DA YAPILACAK: "Milletvekilleri seçimleri ile cumhurbaşkanlığı seçimleri birlikte yapılacak ve 2019'da olacak. 2019'dan sonra fiilen yüzde 100 cumhurbaşkanlığı sistemi uygulanacak ama bu arada geçiş süreci tamamlanmış olacak. Yüzlerce, binlerce mevzuat yenilenecek."
AP'NİN TÜRKİYE KARARI: Bu kararın pratik anlamı şu, 'Biz, müzakere faslı açmayacağız'. Zaten uzun zamandan beri açılmıyor, canları sıkılınca açıyorlar kapatıyorlar, keyifleri gelince açıyorlar. Böyle bir belirsiz süreç uzun süredir devam ediyor. Avrupa ile ilişkileri zehirlemek, kopma noktasına getirmek Türkiye'ye zarar verir kabul ediyorum ama Avrupa'ya 3 misli, 5 misli daha çok zarar verir.
BİZİM İÇİN HİÇ ÖNEMİ YOK: Avrupa Parlamentosunun (AP), Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) ile sürdürdüğü müzakerelerin geçici olarak dondurulmasını tavsiye eden tasarıyı kabulüne ilişkin bir soru üzerine Yıldırım, Türkiye-AB arasındaki ilişkilerin bir süreden beri gergin olduğunun sır olmadığını dile getirdi. Yıldırım, çeşitli vesilelerle Türkiye'ye ayar vermeye çalışıldığını vurgulayarak, "Başkalarının ayar vermeye kalkışması, yönlendirmelerle, işaretlerle, talimatlarla hizaya getirme bizim karakterimize uygun bir şey değil. Biz, kendi kararını kendisi veren, en büyük dayanağı da milleti olan, geleneğimizde hep özgürlüğümüzü canımız kadar önemli bilmişiz. Esaret altına girmeden 16 devlet değiştirerek bugünlere gelmişiz. Bu hassasiyetimizin herkes tarafından görülmesi lazım." değerlendirmesinde bulundu.
Başbakan Binali Yıldırım, TRT Haber ve Spor Yayınları Dairesi Başkanı Yaşar Taşkın Koç'u, moderatörlüğünde, Okan Müderrisoğlu, ve Hürriyet Gazetesi yazarı Vahap Munyar'ın gündeme ilişkin sorularını cevapladı. Yıldırım'ın gündeme dair değerlendirmeleri özetle şöyle:
GEREKLİ UYARILAR YAPILDI: Konuyla ilgili Genelkurmay Başkanlığımızın muhataplarıyla gerekli askeri temasları devam ediyor. Nereden kaynaklandı, nasıl kaynaklandı, tekrarı olmaması konusunda da en kesin ve net şekilde uyarılar yapıldı muhataplara."
ŞANGHAY İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ: Bu bir tehdit değil, Avrupa'ya karşı bir meydan okuma da değil. Burada karşılıklı irade var. Uzakdoğu ülkeleri, Çin, Rusya, Orta Asya ülkeleri bunlar, ilişkilerimizi hem siyasi hem ekonomik olarak geliştirmek istiyorlar, biz de geliştirmek istiyoruz. Olay bundan ibaret. Yoksa 'AB olmazsa Asya birliği olur' gibi bir zorunlu tercih peşinde değiliz, bunun böyle görülmesinde fayda var."
SEÇİMLER 2019'DA YAPILACAK: "Milletvekilleri seçimleri ile cumhurbaşkanlığı seçimleri birlikte yapılacak ve 2019'da olacak. 2019'dan sonra fiilen yüzde 100 cumhurbaşkanlığı sistemi uygulanacak ama bu arada geçiş süreci tamamlanmış olacak. Yüzlerce, binlerce mevzuat yenilenecek."
AP'NİN TÜRKİYE KARARI: Bu kararın pratik anlamı şu, 'Biz, müzakere faslı açmayacağız'. Zaten uzun zamandan beri açılmıyor, canları sıkılınca açıyorlar kapatıyorlar, keyifleri gelince açıyorlar. Böyle bir belirsiz süreç uzun süredir devam ediyor. Avrupa ile ilişkileri zehirlemek, kopma noktasına getirmek Türkiye'ye zarar verir kabul ediyorum ama Avrupa'ya 3 misli, 5 misli daha çok zarar verir.
BİZİM İÇİN HİÇ ÖNEMİ YOK: Avrupa Parlamentosunun (AP), Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) ile sürdürdüğü müzakerelerin geçici olarak dondurulmasını tavsiye eden tasarıyı kabulüne ilişkin bir soru üzerine Yıldırım, Türkiye-AB arasındaki ilişkilerin bir süreden beri gergin olduğunun sır olmadığını dile getirdi. Yıldırım, çeşitli vesilelerle Türkiye'ye ayar vermeye çalışıldığını vurgulayarak, "Başkalarının ayar vermeye kalkışması, yönlendirmelerle, işaretlerle, talimatlarla hizaya getirme bizim karakterimize uygun bir şey değil. Biz, kendi kararını kendisi veren, en büyük dayanağı da milleti olan, geleneğimizde hep özgürlüğümüzü canımız kadar önemli bilmişiz. Esaret altına girmeden 16 devlet değiştirerek bugünlere gelmişiz. Bu hassasiyetimizin herkes tarafından görülmesi lazım." değerlendirmesinde bulundu.
Etiketler:
başbakan,
binali yıldırım,
seçim,
Türkiye
Avusturya Parlamentosu’ndan Türkiye’ye silah ambargosu kararı
Avusturya Meclisi, Türkiye’ye askeri teçhizat ve malzeme ihracatının engellenmesini talep eden önergeyi kabul etti. AB üyesi ülkelerin dışişleri ve savunma bakanlarının geçen hafta Brüksel'de yaptığı toplantıda, "Türkiye ile üyelik müzakereleri durdurulsun" çağrısında bulunan tek ülke de Avusturya'ydı.
Avusturya Meclisi'nden yapılan yazılı açıklamaya göre, altı siyasi partinin girişimiyle sunulan, Türkiye’ye yapılan silah ihracatının engellenmesine yönelik önerge oybirliğiyle kabul edildi.
Yasal bağlayıcılığı olmadığı belirtilen önergede, savaş malzemeleri ve dış ticaret yasası kapsamında savaş veya savaş çıkması muhtemel ülkelere silah ve mühimmat sevkiyatı için ruhsat verilmesinin engellenmesi talep edildi.
Türkiye'de insan haklarının baskı altında olduğu vurgulanan önergenin gerekçesinde ise söz konusu silahların muhaliflere karşı kullanılacağı iddia edildi.
Yeşiller Milletvekili Peter Pilz, yaptığı açıklamada, "Bir daha asla Avusturya'dan Türk özel kuvvetlerine keskin nişancı silahı gönderilmesin" ifadelerini kullandı.
Avusturya'nın AB içerisinde böyle bir kararı alan ilk ülke olduğunu ifade eden Pilz, AB ve diğer ülkelerin de benzer kararlar alması çağrısında bulundu. cnntürk
Avusturya Meclisi'nden yapılan yazılı açıklamaya göre, altı siyasi partinin girişimiyle sunulan, Türkiye’ye yapılan silah ihracatının engellenmesine yönelik önerge oybirliğiyle kabul edildi.
Yasal bağlayıcılığı olmadığı belirtilen önergede, savaş malzemeleri ve dış ticaret yasası kapsamında savaş veya savaş çıkması muhtemel ülkelere silah ve mühimmat sevkiyatı için ruhsat verilmesinin engellenmesi talep edildi.
Türkiye'de insan haklarının baskı altında olduğu vurgulanan önergenin gerekçesinde ise söz konusu silahların muhaliflere karşı kullanılacağı iddia edildi.
Yeşiller Milletvekili Peter Pilz, yaptığı açıklamada, "Bir daha asla Avusturya'dan Türk özel kuvvetlerine keskin nişancı silahı gönderilmesin" ifadelerini kullandı.
Avusturya'nın AB içerisinde böyle bir kararı alan ilk ülke olduğunu ifade eden Pilz, AB ve diğer ülkelerin de benzer kararlar alması çağrısında bulundu. cnntürk
23 Kasım 2016 Çarşamba
Ailece 4.5 saat görüştüler
FETÖ çatı davasının ikinci gününde çapraz sorgusu yapılan eski AK Parti Milletvekili İlhan İşbilen, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun ABD’de Fetullah Gülen’le 4-4.5 saat görüştüğünü iddia etti. Davutoğlu’nun yanında ailesinin olduğunu da öne süren İşbilen, “O günlerde AK Parti’nin kendisine büyük teveccühü vardı” diye konuştu.
Hürriyet'in haberine göre Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen FETÖ çatı davasının ikinci gününde, sanık İlhan İşbilen’in çapraz sorgusu yapıldı. Müşteki avukatlarının “Fetullah Gülen hareketi bir terör örgüt mü” sorusu üzerine İşbilen, “Fetullah Gülen hareketini bir terör örgütü olarak görmüyorum” dedi. Mahkeme Başkanı Selfet Giray’ın, Amerika ziyaretlerinin sebebini sorması üzerine İşbilen, özetle şunları söyledi:
Herkes uğradı geçti
“Bütün milletvekilleriyle çekilmiş fotoğraflar var. AK Partililer gidiyordu. AK Parti’nin eski Teşkilattan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ekrem Erdem’le birlikte, 4 yıl süreyle o konferanslar yapılırken devlet olarak, milletvekilleri olarak gidilirdi. Davutoğlu’nun ailesi ile birlikte 4 - 4.5 saat Gülen’in evinde kaldığını biliyorum. 4 yıl içinde oradan herkes uğradı geçti.” Mahkeme Başkanı’nın, ziyaretlerin hangi amaçla yapıldığı yönündeki sorusuna karşılık “O günlerde AK Parti’nin kendisine büyük bir teveccühü vardı” yanıtını veren İşbilen, FETÖ elebaşı Gülen’in varisi olduğu yönündeki iddiaları da “Böyle bir şey mümkün değil” sözleriyle yalanladı. İşbilen, iddianamede örgütün istişare heyeti üyesi olduğu yönündeki suçlamayı da kabul etmediğini belirterek, “Polis, hâkim atamalarında kumpas davalarında hiçbir şeyim yok. Hiçbir yerde değilim. 15 Temmuz’un kimin yaptırdığını da bilmiyorum” diye konuştu.
‘Silivri’den sonra Sincan’
İşbilen’in avukatı Atilla Kart da FETÖ’ye yönelik soruşturmaların 17-25 Aralık tarihi konularak sınırlandırılmasının doğru olmadığını ifade ederek, “Silivri yargılamaları tamamen kumpastır. FETÖ ve yapılanmasının ivedi olarak yargılanması gerekir. 15 Temmuz’u yapanların acilen yargılanması lazım. Ancak, 15 Temmuz darbe girişimi ile diğer örgüt davalarının birlikte ele alınması doğru değildir. Müvekkilim İşbilen, Zaman gazetesi, Samanyolu TV yöneticiliği şeklinde yaptığı çalışmalar yasal zeminde gerçekleşmiştir. Sağlıklı bir yargılama yapılmadığı takdirde Silivri’den sonra Sincanlar yaratırız” dedi.
Polis 'baba' diye yazmış
Duruşmada İlhan İşbilen’e eski Kültür Bakanı Ertuğrul Günay ile yaptığı telefon konuşmaları da soruldu. Yapılan görüşmede ABD Başkanı Obama’nın Antalya ziyaretinin güvenlik açısından sıkıntılı olup olmayacağı konuşması çözülürken, polis memuru tarafından Obama’nın adının ‘baba’ olarak deşifre edildiğine dikkat çekildi.
Deccal kavgası
İddianamede ‘Örgütün Gayrimeşru İşler İrtibat Görevlisi’ olarak gösterilen sanık Dilaver Azim duruşmada özetle şunları söyledi: “Özbek asıllıyım, 1989 yılında Orta Asya’dan göçmen olarak geldim. Süleymancılar’a ait bir yurtta kaldım. FETÖ ile ilgim yok. 2012 yılında tefecilere bir operasyon yapıldı. 17 Aralık’tan sonra tefeciler gidip beni ‘bize kumpas kurdu’ diye şikayet etti. Bunlarla aynı ortamda olmaktan hicap duyuyorum. 20 yıldır bu örgüte ‘deccal’ demiş bir insanım. 20 yıldır küfrettiğim örgütün üyesi olarak yargılanıyorum. Çatı davasına benim gibi bir adam sokulur mu? 11 aydır kafayı yiyorum. Bu adamlarla birlikte yargılanmaktansa idam etseniz daha iyi. FETÖ mağduruyum, şimdi FETÖ’cü olmakla suçlanıyorum.” Azim’in sözleri diğer sanıkların tepkisine neden oldu. Sanıklardan Zaman gazetesinin eski sahibi Alaaddin Kaya, “Ben de onunla oturmaktan şeref duymuyorum, nefret ediyorum” diye tepki gösterdi. Sanık İsmail Uçar da “Bu sözleriyle beni de kast ediyorsa bunu reddediyorum” dedi. İşbilen’in avukatı Atilla Kart da söz alarak, “FETÖ için ağır ifadeler kullandı. Bu konuda diyecek bir şeyimiz yok. Ancak sözleriyle müvekkilimi mahkum eden ifadeler kullanıyor. Bunu reddediyor ve kayıtlara geçmesini istiyorum” ifadelerini kullandı. Diğer sanıkların beyanları üzerine söz almadan, bağırarak konuşan sanık Dilaver Azim, “50 yıl arkadaşlık yapmışlar, ben mi Fetullah Gülen’in 50 yıllık arkadaşıyım” dedi.
Nasıl lider olurum
Duruşmaya bu tartışmalardan sonra tutuklu sanık Avukat Ali Çelik’in ifadesiyle devam edildi. Eski savcı Zekeriya Öz’ü tanımadığını, emniyet imam yardımcısı olduğu yönündeki iddiaları kabul etmediğini söyleyen Çelik, “1972 doğumluyum, bu örgüt 1965’te kurulmuş. Ben nasıl oluyorum da örgüt kurucusu ve yöneticisi oluyorum” dedi.
Hürriyet'in haberine göre Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen FETÖ çatı davasının ikinci gününde, sanık İlhan İşbilen’in çapraz sorgusu yapıldı. Müşteki avukatlarının “Fetullah Gülen hareketi bir terör örgüt mü” sorusu üzerine İşbilen, “Fetullah Gülen hareketini bir terör örgütü olarak görmüyorum” dedi. Mahkeme Başkanı Selfet Giray’ın, Amerika ziyaretlerinin sebebini sorması üzerine İşbilen, özetle şunları söyledi:
Herkes uğradı geçti
“Bütün milletvekilleriyle çekilmiş fotoğraflar var. AK Partililer gidiyordu. AK Parti’nin eski Teşkilattan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ekrem Erdem’le birlikte, 4 yıl süreyle o konferanslar yapılırken devlet olarak, milletvekilleri olarak gidilirdi. Davutoğlu’nun ailesi ile birlikte 4 - 4.5 saat Gülen’in evinde kaldığını biliyorum. 4 yıl içinde oradan herkes uğradı geçti.” Mahkeme Başkanı’nın, ziyaretlerin hangi amaçla yapıldığı yönündeki sorusuna karşılık “O günlerde AK Parti’nin kendisine büyük bir teveccühü vardı” yanıtını veren İşbilen, FETÖ elebaşı Gülen’in varisi olduğu yönündeki iddiaları da “Böyle bir şey mümkün değil” sözleriyle yalanladı. İşbilen, iddianamede örgütün istişare heyeti üyesi olduğu yönündeki suçlamayı da kabul etmediğini belirterek, “Polis, hâkim atamalarında kumpas davalarında hiçbir şeyim yok. Hiçbir yerde değilim. 15 Temmuz’un kimin yaptırdığını da bilmiyorum” diye konuştu.
‘Silivri’den sonra Sincan’
İşbilen’in avukatı Atilla Kart da FETÖ’ye yönelik soruşturmaların 17-25 Aralık tarihi konularak sınırlandırılmasının doğru olmadığını ifade ederek, “Silivri yargılamaları tamamen kumpastır. FETÖ ve yapılanmasının ivedi olarak yargılanması gerekir. 15 Temmuz’u yapanların acilen yargılanması lazım. Ancak, 15 Temmuz darbe girişimi ile diğer örgüt davalarının birlikte ele alınması doğru değildir. Müvekkilim İşbilen, Zaman gazetesi, Samanyolu TV yöneticiliği şeklinde yaptığı çalışmalar yasal zeminde gerçekleşmiştir. Sağlıklı bir yargılama yapılmadığı takdirde Silivri’den sonra Sincanlar yaratırız” dedi.
Polis 'baba' diye yazmış
Duruşmada İlhan İşbilen’e eski Kültür Bakanı Ertuğrul Günay ile yaptığı telefon konuşmaları da soruldu. Yapılan görüşmede ABD Başkanı Obama’nın Antalya ziyaretinin güvenlik açısından sıkıntılı olup olmayacağı konuşması çözülürken, polis memuru tarafından Obama’nın adının ‘baba’ olarak deşifre edildiğine dikkat çekildi.
Deccal kavgası
İddianamede ‘Örgütün Gayrimeşru İşler İrtibat Görevlisi’ olarak gösterilen sanık Dilaver Azim duruşmada özetle şunları söyledi: “Özbek asıllıyım, 1989 yılında Orta Asya’dan göçmen olarak geldim. Süleymancılar’a ait bir yurtta kaldım. FETÖ ile ilgim yok. 2012 yılında tefecilere bir operasyon yapıldı. 17 Aralık’tan sonra tefeciler gidip beni ‘bize kumpas kurdu’ diye şikayet etti. Bunlarla aynı ortamda olmaktan hicap duyuyorum. 20 yıldır bu örgüte ‘deccal’ demiş bir insanım. 20 yıldır küfrettiğim örgütün üyesi olarak yargılanıyorum. Çatı davasına benim gibi bir adam sokulur mu? 11 aydır kafayı yiyorum. Bu adamlarla birlikte yargılanmaktansa idam etseniz daha iyi. FETÖ mağduruyum, şimdi FETÖ’cü olmakla suçlanıyorum.” Azim’in sözleri diğer sanıkların tepkisine neden oldu. Sanıklardan Zaman gazetesinin eski sahibi Alaaddin Kaya, “Ben de onunla oturmaktan şeref duymuyorum, nefret ediyorum” diye tepki gösterdi. Sanık İsmail Uçar da “Bu sözleriyle beni de kast ediyorsa bunu reddediyorum” dedi. İşbilen’in avukatı Atilla Kart da söz alarak, “FETÖ için ağır ifadeler kullandı. Bu konuda diyecek bir şeyimiz yok. Ancak sözleriyle müvekkilimi mahkum eden ifadeler kullanıyor. Bunu reddediyor ve kayıtlara geçmesini istiyorum” ifadelerini kullandı. Diğer sanıkların beyanları üzerine söz almadan, bağırarak konuşan sanık Dilaver Azim, “50 yıl arkadaşlık yapmışlar, ben mi Fetullah Gülen’in 50 yıllık arkadaşıyım” dedi.
Nasıl lider olurum
Duruşmaya bu tartışmalardan sonra tutuklu sanık Avukat Ali Çelik’in ifadesiyle devam edildi. Eski savcı Zekeriya Öz’ü tanımadığını, emniyet imam yardımcısı olduğu yönündeki iddiaları kabul etmediğini söyleyen Çelik, “1972 doğumluyum, bu örgüt 1965’te kurulmuş. Ben nasıl oluyorum da örgüt kurucusu ve yöneticisi oluyorum” dedi.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)